İnteraktif Dış Ticaret Yardım Hattı İle Sektörün Büyümesine Katkı Yapıyoruz.

İnteraktif Dış Ticaret Yardım Hattı İle Sektörün Büyümesine Katkı Yapıyoruz.

Dış ticaret dinamikleri hızla gelişiyor ve bir o kadar zorlaşıyor. Tüm şirketler yeni pazar ve müşteri arayışında yatırım yapıyor. Bu dönemde teknoloji kullanımı ise giderek artıyor. Tesadüfi ihracattan kapsamlı analiz çalışmalarına kadar genişleyen bir alanda şirketler profesyonel yardım konusunda arayışlarını sürdürüyor. İthalat süreçleri, mevzuat ve gümrükleme operasyonlarında yaşanan problemlerin acil olarak cevaplanması gerekiyor. İhracatta teknoloji kullanımı giderek artarken “mobil ihracat” uygulamaları ile yeni müşterilere ulaşmak mümkün hale geliyor. Kurumsallaşma ve Turquality marka danışmanlığı ayrı bir gündem oluşturuyor.

Buyer Network Profesyonel çözümlerle sektörde fark yaratıyor. Buyer Network kurucusu Prof. Dr. Murat Erdal dış ticaretin dört boyutunda sektöre sundukları hizmetleri paylaştı.

Ülkemizin kalkınmasında ihracat faaliyetlerinin rolü çok büyük. Büyüme dış pazarlarda başarıdan geçiyor. Dış ticaret hizmetlerimizi sistem üzerinden ve yüz yüze her anlamda genişletiyoruz.

            Dış Ticaret Sorunlarınızda Yanınızdayız. Platform Üzerinden Ücretsiz Danışma – İlk Yardım Hizmetinizde.

BuyerNetwork.net B2B Platformumuzda Dış Ticaret konusunda destek almak isteyen firmalarımıza çözüm üretiyoruz. Partner firmalarımızla el ele verip yeni hizmetleri devreye aldık. Hizmetleri dört temel alanda kümelendirdik.

  • Pazar Araştırma, Strateji Belirleme, Teknik Analizler ve Satış Geliştirme Yöntemleri
  • Gümrük Operasyonları, Mevzuat ve İthalat Danışmanlığı
  • Teknoloji Kullanımı ve Mobil İhracat Danışmanlığı
  • Turquality ve Kurumsallaşma Danışmanlığı

İntelcon firması pazar araştırmasını teknoloji tabanlı çözüm getiriyor. Özellikle kurumsal pazarda faaliyet gösteren işletmelere uygun hangi ülkenin ihracat açısından elverişli olduğunu teknik analizlerle gösteriyorlar.

İntelcon Kurucusu Sinan Tutuman ise konuşmasında şu konulara vurgu yaptı:

“Buyer Network ile değerli hocamız Prof. Dr. Murat Erdal öncülüğünde uzun süreli bir yolculuğun ilk adımlarını atıp “Pazar İstihbarat ve Satış Geliştirme” konusunda kurumsal ortaklık anlaşması imzaladık. Kapsam olarak strateji belirleme, pazar istihbaratı, satış geliştirme ve müşteri eşleştirme konusunda beraber yol alacağız. Teknoloji ve çok kültürlülüğün günden güne daha hızla ilerlediği dünyada, çağın gerekliliklerine cevap verebilen çok yönlü bir danışmanlık ve satış desteği ile dünya ticaretinde değişen trendleri takip edebilmek, gelişen pazarlara açılmak, dış ticaret ile bilişimi sentezleyerek benzersiz bir hizmet almak için sizi ortak çalışmaya davet ediyoruz.”

Dış Ticaret Yardım Hattı Nasıl Çalışır ?

            Sistem tabanlı çözümler fark yaratmaya başladı. Takıldığınız konuları platform üzerinden ücretsiz sorabileceksiniz. Buyer Network iş ortağı lider firmaların yöneticileri sorularınıza dönüş yapacaktır. Gerçek kişilere ve sorulara cevap verilecektir. Deneme mahiyetindeki sorular ve yönlendirmelere cevap verilmeyecektir.

Dört alanda kurumunuzda firma ihtiyacınıza uygun eğitim desteği alabileceksiniz.

27 Şubat 2020 İhracatta Neyi İyi Yapıyoruz ? Neyi Beceremiyoruz ?
B2B İş ve Ticaret Buluşmaları (Ücretsiz)

İş ve ticaret platformunun bir ortak zekası var. Yeni işbirlikleri ve değer alanları üretmeye başladık.

  • Birlikte değer yaratma ve ticari büyüme
  • İşbirliktelik, proje üretme
  • Platform tabanlı paylaşım ekonomisi
  • İlişki geliştirme
  • Etkinliklerle mesleki gelişim ve networking

27 Şubat 2020 tarihinde ihracat etkinliği için yerinizi şimdiden ayırın. İş çıkışı etkinliğimizde tüm katılımcılar aktif bir rol üstlenecek. İhracatta başarı ve başarısızlık faktörleri yuvarlak masada ele alınacak. Etkinlikte yer alarak 4-5 sektör yöneticisine doğrudan soru yönlendirebilir ve katkı yapabilirsiniz. Network için büyük fırsat. Buyer Network.net üzerinden ücretsiz kaydınızı yaptırabilirsiniz

Kurumsal Eğitim Kataloğu’nu görmek için tıklayınız.
Tedarik Zinciri Yönetimi, Satınalma, Müzakere ve Pazarlık, Kişisel Gelişim, Yetenek Yönetimi, Pazarlama, Satış, İhracat Yönetimi ve Dış Ticaret eğitimleri için katalogu indiriniz.
Yazılım ve Tasarım Hizmetleri Kataloğu’nu görmek için tıklayınız.

 

Üst Yönetimler, Neden Kötü Yöneticilere Şans Tanır?

Son dönmede yapılan araştırmalar, çalışanların stres, kaygı, endişe, depresyonlarında yöneticiyle yaşanan sorunların da payı olduğunu gösteriyor. İnsanların rüyalarını süsleyen büyük şirketlerde bile kötü yöneticiler, çalışanların hayatlarını cehenneme çevirebiliyorlar. Hatta içlerinden kimileri çalışanlara psikolojik şiddet kullanma hakkını bile kendilerinde görebiliyorlar. Buna rağmen varlıklarını sürdürmeye de devam ediyorlar.

Peki, ama neden olabilecekleri onca soruna rağmen üst yönetimler neden onlara şans tanır ve onlarda ısrar eder?

1-Adil Olma Hassasiyeti:

Çoğu zaman yönetici belirlenirken adayların şirketteki kıdem ve tecrübesine göre atama yapılır. Bunda üst yöneticiler için vicdani bir zorunluluğun yanı sıra adil olma ve diğer çalışanlara da geleceğe yönelik mesajlar verme kaygıları etkili olabilir.

Ancak yönetici adayının mesleki ve teknik yetkinlikleri onun ekip yönetimi için hazır ve yeterli olduğu anlamına gelmez. Aslında yönetici ataması yapanlar da bunun farkındadır. Ancak o koltuğa oturduktan sonra alacağı eğitimler ve kazanacağı tecrübelerle zaman içerisinde liderlik yönünün gelişeceğini umarlar.

Böylece sancılı bir süreç başlamış olur. Çünkü lider koltuğunun, kimseyi tek başına iyi bir lider yaptığı görülmemiştir. Ancak o koltuğun, insanların içindeki şeyleri açığa çıkarma gibi bir özelliği vardır. O pozisyon için iyi bir hazırlık aşamasından geçmemişse açığa çıkan şeyler de sağlıklı olmayacaktır. Bu nedenle aday, çok önceden o pozisyon için hazırlanmalıdır. Öyle ki, alt unvanlarda bile olsa alınan her personel, geleceğin potansiyel lideri olarak görülmeli ve bir lider adayı olarak yetiştirilmelidir.

2-Bir yöneticiyi alt kadrolar farklı, şirket üst yönetimi farklı tanıyabilir.

Bazı yöneticiler, kurum içi pazarlamada çok başarılıdır. Onlar, üst yönetimle iletişimlerini iyi tutup, onay ve güvenlerini kazanmayı başarırlar. Ancak ekip arkadaşlarıyla etkileşimleri istenen seviyede olmayabilir.

Bu yöneticilerin liderlik vasıflarını amirleri farklı, çalışma arkadaşları ise çok daha farklı tanımlar. Amirleri onların iyi yönetici olduğunu düşünürken, ekip üyeleri onları başarılı bir yönetici olarak görmeyebilirler. Bu nedenle atama yapılırken, adayın yönettiği ekibin nabzını tutmak duruma çok yönlü bir bakış açısı kazandıracaktır.

3- Şikâyetlerin Göz Ardı Edilmesi:

Geleneksel yönetim anlayışında, alt kadroların yöneticileri hakkında şikâyet ve serzenişlerde bulunması hoş karşılanmaz. Bu tür girişimler, hiyerarşik yapının korunması kaygısıyla, gemide isyan bayrağı dalgalanması şeklinde yorumlanabilmektedir. Halbuki tekrarlayan şikayet ve serzenişler, daha büyük sorunların erken uyarı sinyali olabilir. Her şikayet ve serzenişte “bir doğruluk payı olabilme ihtimalini” göz önünde bulundurmak, sonraki aşamalarda daha büyük yönetsel sorunlar oluşma riskini en az seviyeye indirebilir.

4-Hatanın Kabullenilmemesi: Şirket yönetiminin, yönetici tercihinde yanılmalarını kabul etmemeleri, kötü yöneticilere tahammül edilmesi ve onlara sürekli yeni şanslar tanınmasının bir başka sebebidir. Ne yazık ki takım elbiseli, kravatlı veya yüksek topuklu sosyopat yöneticiler, çoğu zaman üst yönetimlerin bu gibi yönetim hataları sonucu yaratılır.

Burada davranışsal iktisatta “Teyit eden kanıt arama tuzağı” da devreye girer. Üst yönetici bir karar verir, yönetici ataması yapar. Sonraki tüm gelişmelerde de taraflı bir yaklaşımla ne kadar doğru bir karar verdiğiyle ilgili kanıtları görmeye çalışır. Böylece atamasını yaptığı yöneticinin yönetsel hatalarını göremez noktaya gelir.

5-İşlerin İyi Gitmesi:

İşler iyi gittiği müddetçe yöneticinin yöntemleri sorgulanmadığı gibi, çoğu zaman ona sempati ile yaklaşılır. Ancak işlerin iyi gitmesinin sebebi genellikle ekipteki sorumluluk duygusu yüksek olan kıdemli kadroların aşırı özveride bulunmasıdır.

İşlerin durma noktasına gelmemesi için ekip üyeleri ve ara kadrolar, her şeye rağmen insanüstü bir çaba sarf eder. İşte iş hayatında insanların gereğinden fazla yıpranmasının sebebi tam da burada aranmalıdır.

Geleneksel yönetim yaklaşımına göre işler ancak tam olarak kilitlenip durma noktasına geldiğinde, sorunlar art arda patlak verdiğinde duruma müdahale edilir. Hatta bazı üst düzey yöneticilerin, kötü yöneticiye son raddede müdahale ederek kendilerini “kurtarıcı kahraman” olarak lanse etmeleri bile sık rastlanan bir durumdur.

6-Üst Yöneticilerin Perde Arkasında Gücü Ellerinde Tutmak İstemeleri:

Düşük profilli yöneticilerin tercih edildiği yapılarda yöneticinin çok fazla bir yönetsel fonksiyonu yoktur. Kendisinden sorunların çözümü, ekibe liderlik etmesi, inisiyatif kullanması ve görev alanı ile ilgili stratejik kararlar vermesi beklenmez. Bu gibi önemli konularda zaten düşünen ve karar alan “birileri” vardır. Kendisinin orada oturması ve operasyonel işleri yürütmeye çalışması yeterlidir.

7-Yöneticiliğin Özendirilmesi:

Ülkemizde yöneticiliğe terfi etmek bir başarı kriteri olarak görülmektedir. İş hayatına yeni başlayan biri, ilk olarak kaç yılda yönetici pozisyonuna yükselebileceğinin hesaplarını yapar. İş kültürümüz bu şekilde şekillenmiştir. Şirket yönetimleri de çalışanları bu kültür doğrultusunda teşvik ve motive eder. O pozisyonu elde edememek de başarısızlık olarak görülür.

Günümüzde birçok global yapıda ise yatay terfi yaklaşımı uygulanmaktadır. İşini çok iyi yapıp kurum için fayda yaratan ancak liderlik potansiyeli zayıf olanlar için yatay terfi bir seçenek olarak düşünülebilir.

****

Bir şirkette çalışma ortamı çok yoğun olabilir. Tekrarlayan çok sayıda sorun da olabilir. İşler, içinden çıkılamayacak derecede yığılmış bir hal bile alabilir. Şirket pazar ve rekabet koşulları nedeniyle yoğun stres ve baskı altında olabilir. Şirkette büyüme ve tırmanışta olmanın sancıları olabilir. Süreç optimizasyonları yapılmamış, kurumsal kimlik, kültür ve ölçek anlamında şirket bir geçiş aşamasında olabilir. Tüm bunlar şirket çalışanları için birer stres kaynağı olabilir. İyi lider ile kötüsü arasındaki belirleyici olan ince çizgi ise, çalışanlara yansıtılacak bu stres dozajını ayarlayabilme yeteneğidir. Çünkü dozajı iyi ayarlanmış stres, başarının temel bileşenidir. Bu da iyi bir liderin en önemli özelliklerinden biridir.

İyi bir lider, çetin şartlar altında bile küçük dokunuşlarla insanlara mutlu ve verimli bir çalışma ortamı yaratabilir. Mutlu ve verimli çalışan demek de ekip ruhu içerisinde, kaliteli ürün ve hizmet üretmeye ve soruna değil çözüme odaklanmış çalışanlar demektir. Bu da pazarda kalıcı olmanın ve sürdürülebilir başarının önemli bir etmenidir.

Dünya üzerinde hiçbir başarı, bireysel bir çabanın ürünü değildir. Ve eğer bir lider başarılıysa, bu durum üst yönetim, orta kademe ve tüm ekip üyelerinin ortak başarısıdır. Ortada bir başarısızlık varsa bu durumun da aynı şekilde kolektif bir çalışmanın sonucu olduğu unutulmamalıdır.

B2B İş ve Ticaret Dünyası Podcast Serisi-Bölüm 2 – Depo Yönetimine Giriş

Podcast serimizin bu bölümünde, ülkemizin Lider Depo & Raf Sistemleri Üreticisi Temesist’in Yönetim  Kurulu Üyesi Sn. Murat Kadir GÜL ile depo&raf sistemleri sektörünü ve depo yönetimi trendlerini konuştuk. %100 Türk sermayesi ile 1980 yılında kurulan Temesist, 55 ülkeye ihracat yaparak ülkemizi çok sayıda uluslararası pazarda başarıyla temsil etmektedir.

B2B İş Dünyası ve Ticaret Başlıklı podcast serisinin yeni bölümünü buraya tıklayarak dinleyebileceğiniz gibi Apple, Google, Spotify gibi tüm podcast ve müzik platformları üzerinden de dinleyebilir ve cihazlarınıza indirebilirsiniz.

Prof. Dr. Murat ERDAL’ın konukları ile birlikte B2B sektörü her yönü ile ele aldığı, B2B İş ve Ticaret Dünyası Podcast serisine konuk olarak katılmak için murat.erdal@tinova.com.tr adresi üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

 

Nasıl bir iş çevresine sahipsiniz?

İş çevrenizin kalitesi nedir ? Sizin için “doğru mesleki çevre” ne ifade eder ?
Prof. Dr. Murat Erdal

Son günlerde sıklıkla konuştuğumuz konuların başında bu konu yer alıyor. Özellikle yılın ilk aylarında iş değişimleri bir hayli fazla yaşanıyor. Bu nedenle geniş iş çevresi daha bir anlam kazanıyor. İnsan yaş aldıkça daha seçici oluyor. Şirketleri az çok tanıyor. Faaliyetlerini ve yapılarını biliyor. Pozisyon, maaş, çalışma saatleri, haklar, evine yakınlık, seyahat durumları ve çevresel koşulları daha fazla sorguluyor. Bu noktada ise doğru işi bulma sürecinde yakın arkadaş çevresinin referansı ve yönlendirmesi önem kazanıyor. Kısaca doğru işi bulma süresi kolaylaşabiliyor.

İş çevresini kısa sürede zenginleştirmek kolay değil. Herşeyden önce erken yaşlarda bunun farkına varmak gerekiyor. Bazı özellikler ise aile, okul ve coğrafya ile de ilgili. Büyüdüğünüz ailenin genişliği ve sosyal çevresi kuşkusuz doğuştan bir avantaj sağlayabiliyor. İyi okullarda okumak ilerleyen yıllarda farklı alanlarda meslek sahibi çok sayıda arkadaş anlamına geliyor. Ya da doğup büyüdüğünüz mahalle ve komşularınız. Yakınlık seviyesi ve iletişimin kopmaması ile birlikte başka bir ilişki boyutunu getirdiği muhakkak.

Ne yazık ki, herkes eşit koşullarda ve şanslarla doğmuyor.

İş çevresi bir yatırım gerektiriyor.

Aile büyüklerinin sağladığı, geçmişten gelen bir iş geçmişi, bağlantılar ve sosyal çevre sınırlı ya da yok ise çaba sarf etmelisiniz.

Bilinçli bir şekilde vakit ayırdığınız, duygu ve düşüncenizle dayanışma içerisinde olduğunuz gruplar, meslek örgütleri, yardım kuruluşları, kulüp ya da hobi topluluklarını önemli bir kaynak olarak görmeliyiz.

Sizin yapınız peki. Yüz yüze iletişim. Zaman ayırmak, yardımlaşmak, paylaşmak, bağ kurmak. Özen göstermek, samimi olmak, dışa dönük olmak. Bu satırları yazarken son derece zayıf iletişim kurma becerilerimi geliştirme konusunda çaba sarf ettiğimi söylemeliyim J

Sahip olduğunuz meslek, yaptığınız iş, görev aldığınız kurum, yöneticiler, astlar-üstler, ekip ve tüm arkadaşlarınız. Bunların hepsi bir bütün.

Zaman ise kısıtlı. İş, aile, çocuklar, akrabalar, arkadaşlar. Mesai, koşturmaca, trafik, toplantı, yemekler ve uyku. ve “zaman” herşeyden kıymetli hale geldi.

İş çevresini kurgulamak ve adım adım güçlendirmek bir yatırım gerektiriyor. Bir çırpıda olmuyor. Gençlikten başlayarak doğru arkadaşlarla yol alanlar kazanıyor. Karşılıklı tecrübeler hızla paylaşılıyor. Böylelikle hatalarınız azalıyor. Başkalarının hatalarından ders çıkaranların öğrenme hızı artıyor ve kaliteli hayat sürebiliyorsunuz. Stresiniz azalıyor. Çünkü bir bilene danışabiliyorsunuz. Samimiyetle söylemeliyim ki bu durumun farkına geç varanlardanım. Şimdi ise hayli özen gösteriyorum. Siz de gösterin zararını görmezsiniz.

İş Çevrenizin Gelişimini Tesadüflere Bırakmayın.
Kişisel Gelişim ve Doğru İş Çevresi İçin Yatırım Yapın.

2014’ten bu yana sayısız konferans ve eğitim organizasyonu gerçekleştirdik. Bir çok arkadaşımız bu etkinliklerde iş fırsatları buldu. Şirket değiştirdi. Bazı arkadaşlarımız kendi şirketini kurdu. Girişimciler yeni iş alanlarını fark etti.

Bugün BuyerNetwork.net İş ve Ticaret Platformu 8.300 kişi oldu.

İş çevrenizi zenginleştirme zamanı

Her ay İş ve Ticaret Buluşmaları adı altında yüz yüze etkinlikler gerçekleştireceğiz. Her ay farklı temalarla bir araya geleceğiz.
27 Şubat’ta İhracat operasyonlarını interaktif bir biçimde konuşacağız.
Neyi iyi yapıyoruz Neyi beceremiyoruz ? Hangi departmanda olduğunuzun bir önemi yok. Gelin farklı firmalardan yöneticilerle tanışın. Kart alış verişinde bulunun.

Her sektör ve meslekten işletme problemleri üzerine düşünen insanlarla bir araya gelmek istiyoruz. Yuvarlak masa toplantılarımızda görüş alış verişinde bulunalım. Bilgi ve tecrübe aktarımı konusunda alışkanlık kazanalım.

Bir adım atın. Ücretsiz etkinliğe BuyerNetwork.net üzerinden kaydınızı yapın.

– – – – – –  – – – – – – – – – – – – — –  — –  – – – – – – — – – – – – – – – – – – – – –

Buyer Network kurumsal eğitim katalogunu görmek için: https://buyernetwork.net/buyer_network_egitim_katalogu.pdf

 

WordPress Tutkunları WPFest’te Buluşuyor

WordPress dünyasını ikinci kez bir araya getirmeye hazırlanan WPFest, 5 Mart 2020 tarihinde İTÜ Maçka Mustafa Kemal Amfisinde düzenlenecek. Geçtiğimiz yıl 500’ün üzerinde katılımcıyla gerçekleşen ve WordPress topluluklarında da önemli bir yankı uyandıran etkinlik, bu yıl 700’ün üzerinde WordPress tutkununu buluşturmayı amaçlıyor. WordPress’te SEO, performans, e-ticaret konularının konuşulacağı etkinlik, Türkiye’nin en büyük WordPress etkinliği olarak Natro.com ana sponsorluğunda geçtiğimiz sene olduğu gibi alanında uzman konuşmacılarıyla bu sene de Türkiye’de WordPress’e yön verecek.

WordPress konusunda önemli isimlerin konuşmacı olarak deneyimlerini paylaşacakları WPFest’te WordPress siteleri için güvenlik önlemleri, SEO ve SEM teknikleri, performans ve optimizasyon çalışmaları hakkında merak edilen birçok soru cevap bulacak.

Neler Konuşulacak?

  • WordPress siteleri nasıl daha güvenli bir hale getirilebilir, yapılması gereken düzenlemeler ve alınabilecek önlemler nelerdir.
  • Türkiye’nin en popüler yemek blogu Nefis Yemek Tarifleri’nin site performans optimizasyonları ve teknolojik altyapısı
  • Popüler teknoloji haber sitesi shiftdelete.net’in WordPress altyapısına geçiş sürecinde neler yaşandı, nasıl yönetildi.
  • WordPress siteleri için SEO ve SEM teknikleri ile siteler arama motorlarında nasıl daha üst sıralara taşınır
  • Hız ve performans artırmak için yapılması gerekenler nelerdir, popüler eklentiler, WordPress’in en önemli fonksiyonları ve tüm ek özellikler.
  • Ödeme altyapısı entegrasyonu ve güvenli ödeme kanallarıyla WordPress’te E-ticaret

Atıf Ünaldı Moderatörlüğünde WordPress Başarı Hikayeleri

Bloomberg Businessweek Teknoloji Yazarı Atıf Ünaldı Moderatörlüğünde gerçekleşecek panelde ünlü WordPress blog yazarları başarı hikayeleriyle katılımcılarla buluşacak. Seyahat, teknoloji, moda gibi farklı alanlarda başarıyı yakalamış panelistler arasında yoldaolmak.com kurucusu Kemal Kaya, Teknoblog ile Sabri Küstür, Styleboom’un hikayesi ile Burçin Ünaldı ve fundalina bloğunun kurucusu Funda Güleç Yalçın yer alıyor.

Konuşmacılar

  • Hakkı Alkan –shiftdelete.net Kurucusu
  • Aykut Aslantaş- Group M Data&Teknoloji Direktörü
  • Hüseyin Berberoğlu – Nefis Yemek Tarifleri Kurucu Ortağı
  • Mehmet İnce – İnvictus Europe Yönetici Ortağı
  • Fikret Tozak – WP Okulu Kurucusu
  • Antar Turgay – BKM Express Ürün Yönetimi Direktörü
  • Erhan Yakut – ICS Defense Yazılım Geliştirme Takım Lideri

Türkiye’nin en büyük WordPress etkinliği WPFest 2020’ye katılmak için wpfest.org adresini ziyaret edin, bu özel etkinlikte yerinizi ayırtın.

WordPress Hakkında İstatistikler:

  • Dünyadaki en popüler CMS sistemidir.
  • Tüm internetteki web sitelerinin %35’inden fazlası WordPress tabanlıdır.
  • CMS sistemleri arasında yüzde 62’lik pazar payıyla 64 milyondan fazla sitede canlı olarak kullanılmaktadır.
  • WordPress’in aylık tekil ziyaretçi sayısı Twitter’dan fazladır.
  • WordPress kullanıcıları her ay 70.5 milyon yeni post giriyor ve 52 milyon yeni yorum yapıyorlar.
  • WordPress kelimesi için arama motorlarında her ay 3 milyona yakın arama yapılıyor.
  • WordPress SEO için özel geliştirmeler yapmaktadır.
  • WordPress sitelerinin %36’dan fazla HTTPS protokolüne sahiptir.
  • Her gün 50 bin WordPress sitesi yayınlanıyor.

Dev Hava Emiciler ile Havadan Karbondioksit Yakalamak

Küresel ısınmayı dev bir hava emici ile karbondioksit emerek engellemek kulağa biraz garip ve komplike gelebilir. Sera gazı kullanımını azaltmak, güneş ve rüzgar enerjisini artırmak yerine dev bir makine ile havadan karbondioksit yakalamak hem maliyetli hem de uğraştırıcı olsa gerek. Fakat İsviçreli Climeworks AG, bunun rüzgar ve güneş enerjisinin kullanımı engellemekten çok tamamlayıcı bir rol üstleneceğini söylüyor. Ayrıca Harward uygulamalı fizik bilimcisi David Keith, ucuz hazır parçalar kullanılarak bu işin daha az maliyetle yapılabileceğini açıkladı.

Fakat bir başka düşündürücü durum da şu ki; havadan karbondioksit yakalamanın asıl amacı doğa mı, yoksa para mı? Emilen karbondioksitin petrol çıkarmak için kullanılması asıl amacın ne olduğu konusunda insanlarda soru işareti oluşturuyor.

Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Asıl amaç doğayı korumak mı, yoksa para kazanmak mı? Karbondioksit ve sera gazı kullanımını azaltmak daha mantıklı, daha kolay mı?

Sesimi Duyan Var mı?

Bilindiği üzere Türkiye deprem kuşağında, 1996 yılında hazırlanan deprem haritamızın yenilenme sebebi nedir?

Deprem haritası bize neyi anlatmak istiyor?

Bizlere anlatılmak istenilen şeyleri ne kadar algılıyor ve uyguluyoruz?

Yıllarca çalışıp birikim yaptığınız paralarla aldığınız mekanların, sizlere ve sevdiklerimize mezar olmaması için kurallara uygun yapılıp yapılmadığını araştırmayla işe başlayabilirsiniz.

Deprem haritasına E devlet şifrenizle https://tdth.afad.gov.tr/TDTH/main.xhtml  adresinden ulaşmanız mümkün.

Türkiye depreme ne kadar hazırlıklı sorusunun cevabına maalesef her seferinde canlarımızı yitirerek şahit oluyoruz, görüldüğü üzere ülke olarak Elâzığ depremine de yenik düştük ve 38 can, onlarca yaralı, yıkılan binalar, deprem sonrası yaşananlar, tıpkı daha önce yaşadığımız depremlerde olduğu üzere belleklerimizde acı bir anı olarak yerini aldı.

Depremi siyasi malzeme yapanları esefle kınıyorum, evet Devlet yetkililerinin eksiklikleri bundan öncede olmuş bundan sonrada olmaya devam edecektir, önemli olan deprem öncesi alınacak önlemler ile olası depremlerden en az zararla nasıl çıkabiliriz ve deprem sonrasında nasıl davranarak zararlarımızı bertaraf edebiliriz konularında bir araya gelerek soruların cevaplarını bulmak.

Depremle yaşamayı ve yaşlanmayı öğrenmemiz gerekiyor.

Peki deprem sadece Türkiye için mi tehlikeli?

Elbette değil, doğal Afetlere hazırlıklı olmayan toplumlar maalesef her seferinde doğa üstü olaylara yenik düştü ve düşmeye de devam ediyor, yaşananlardan ders çıkartmadığımızı aşağıda internetten topladığım bilgilerden açıkça analiz edebilirsiniz.

28 Nisan 1903 Malazgirt: 6,7 maalesef 2626 kişi yaşamını yitirdi.

9 Ağustos 1912 Mürefte: 7,3 maalesef 216 kişi yaşamını yitirdi.

6 Mayıs 1930 Hakkâri: 7,2 maalesef 2514 kişi yaşamını yitirdi.

26 Aralık 1939 Erzincan: 7,9 maalesef 32962 kişi yaşamını yitirdi.

20 Aralık 1942 Niksar/Erbaa: 7,0 maalesef 3000 kişi yaşamını yitirdi.

26 Aralık 1943 Tosya/Ladik:7,2 maalesef 2824 kişi yaşamını yitirdi.

1 Şubat 1944 Bolu/Gerede: 7,2 maalesef 3959 kişi yaşamını yitirdi.

19 Ağustos 1966 Varto: 6,9 maalesef 2394 kişi yaşamını yitirdi.

28 Mart 1970 Gediz: 7,2 maalesef 1086 kişi yaşamını yitirdi.

28 Mayıs 1971 Bingöl: 6,8 Maalesef 878 kişi yaşamını yitirdi.

6 Eylül 1975 Lice: 6,9 maalesef 2385 kişi yaşamını yitirdi.

28 Temmuz 1976 Çin: 8,2 maalesef 500000 kişi yaşamını yitirdi.

24 Aralık 1976 Çaldıran/Muradiye: 7,2 maalesef 3840 yaşamını yitirdi.

10 Ekim 1980 Cezayir: 7,3 maalesef 2590 kişi yaşamını yitirdi.

23 Kasım 1980 İtalya: 7,2 maalesef 2375 kişi yaşamını yitirdi.

11 Temmuz 1981 İran: 6,8 maalesef 1027 kişi yaşamını yitirdi.

13 Aralık 1982 Yemen: maalesef 3000 kişi yaşamını yitirdi.

30 Kasım 1983 Erzurum/Kars: 6,8 maalesef 1155 kişi yaşamını yitirdi.

19 Eylül 1985 Meksika:8,1 maalesef 12000 kişi yaşamını yitirdi.

10 Ekim 1986 El Salvador:7,5 maalesef 1500 kişi yaşamını yitirdi.

7 Aralık 1988 sovyetler Birliği 6,9 25000 kişi yaşamını yitirdi.

21 Haziran 1990 İran: 7,7 maalesef 35000 kişi yaşamını yitirdi.

16 Temmuz 1990 Filipinler: 7,7 maalesef 2000 kişi yaşamını yitirdi.

20 Ocak 1991 Hindistan: 6,1 1600 kişi yaşamını yitirdi.

1 Şubat 1991 Pakistan/Afganistan: 6,8 maalesef 1200 kişi yaşamını yitirdi.

13 Mart 1992 Erzincan: 6,8 maalesef 653 kişi yaşamını yitirdi.

12 Aralık 1992 Endonezya:6,8 maalesef 2200 kiş yaşamını yitirdi.

30 Eylül 1993 Hindistan: 6,4 maalesef 22000 kişi yaşamını yitirdi.

17 Ocak 1995 Japonya: 7,2 maalesef 3500 kişi yaşamını yitirdi.

28 Mayıs 1995 Rusya: 7,5 maalesef 2000 kişi yaşamını yitirdi.

1 Kasım 1995 Dinar: 5,9 maalesef 94 kişi yaşamını yitirdi.

10 Mayıs 1997 İran: 7,1 maalesef 2000 kişi yaşamını yitirdi.

4 Şubat 1998 – Afganistan: 6,1 maalesef 4500 kişi yaşamını yitirdi.

30 Mayıs 1998 Afganistan:6,8 maalesef 3000 kişi yaşamını yitirdi.

27 Haziran 1998 Ceyhan: 6,3 maalesef 84 kişi yaşamını yitirdi.

25 Ocak 1999 Kolombiya: 6,2 maalesef 1200 kişi yaşamını yitirdi.

23 Ekim 2011 Van: 7,2 maalesef ölü sayısı bilinemiyor.

Depremler olmaya devam ediyor, doğanın dengesini bozan insanoğlundan doğa eninde sonunda intikamını alacaktır, unutmayın öldüren depremin şiddeti değil insanoğlunun hırsıdır.

Hadi gelin bir kere daha bundan önceki yazımı okuyarak acı hatıralarımızı bulunduğu yerde rahatsız edelim. https://satinalmadergisi.com/lojistik-ve-dogal-afetler/

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
KANDİLLİ RASATHANESİ VE DEPREM ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (KRDAE)
BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME VE DEĞERLENDİRME MERKEZİ (BDTİM)

http://www.koeri.boun.edu.tr/scripts/lst9.asp Adresinden tüm bilgilere ulaşmak mümkünken aklımıza sadece deprem olunca gelen bu kurum bize neyi anlatmak istiyor?

Deprem olmadan depremin olacağını önceden bilmek bize avantaj sağlar mı, sorusunun cevabı elbette sağlar olmalı, lakin önceden bilemediğimiz ve kontrol edemediğimiz şeyler için her an olacakmış gibi teyakkuzda olmamız gerekmez mi?

https://www.afad.gov.tr/  bize neyi anlatmak istiyor, her an bizimde karşılaşacağımız deprem gerçeğinde bizler bireysel olarak önce kendimize sonra çevremize en sonda insanlığa nasıl katkı sağlayabiliriz?

http://www.ilkyardim.org.tr/hayat-kurtarma-zinciri.html Hayat kurtarma zincirinden ne kadar haberdarız?

https://www.dask.gov.tr/toplumsal-paylasim-etkilesimli-deprem.html Zorunlu deprem sigortası gerçekten zorunlu mu? Evet zorunlu olan bir Dask mevzuatı var yaptırımı sadece alım satım yaparken ve kiraya verirken olduğu için zorunlu deprem sigortası sadece depremlerde akıllara geliyor ve birkaç gün sonra unutulup gidiyor.

https://www.gib.gov.tr/search/node/%C3%B6iv  Özel iletişim vergisi hakkında tüm soruların cevabını linkten bulabilirsiniz, 17 Ağustos 1999’da yaşanan deprem felaketinin ardından yaraların sarılması için ÖİV adı altında bir vergi düzenlemesi yapılmış toplanan paraların sadece deprem ve depremzedeler için kullanılacağı karara bağlanmıştı, ÖİV üzerinden tam 21 sene geçmesine rağmen birçok spekülasyon ile bugüne taşınan ÖİV için son durum nedir toplanan paraların akıbeti ne oldu bunları bilmek gerçekten mümkün değil.

Sahi toplanan paraların şeffaf bir şekilde kaydı tutuluyor mu?

Yapılan harcamalar şeffaf bir şekilde belgeleniyor mu?

Bu soruların muhatapları ya burada yada mahşerde cevap vermeye hazır olsunlar.

Deprem öncesi ve sonrası ihtiyaç duyulan kurum ve kuruluş adresleri.

https://www.kizilay.org.tr/

https://www.akut.org.tr/

https://www.afad.gov.tr/

http://www.turkiyedepremvakfi.org.tr/

http://www.ahder.org/

http://did.org.tr/

http://www.ilkyardim.org.tr/

https://www.siviltoplum.gov.tr/

https://www.udef.org.tr/tr/

Gelelim depremden sonraki ilk 24-48 saatlik süreçte yapılması gerekenlere.

48 saat canlar için kritik bir süreçtir, sonrasında Devlet yapması gerekenleri yapacak yaraları acilen saracak beka sorunu ortadan kaldıracaktır, 48 saatlik süreci iyi organize ederseniz can ve mal kaybınız en az düzeyde olur.

Bölge valisi olayı sahiplenmeli ve bölgenin süreç yönetimi sadece onda olmalıdır.

Acil eylem planı tek merkezden koordine edilmeli, deprem bölgesi karantinaya alınmalı ve yasaklı bölge ilan edilmelidir.

Hiçbir şekilde ilk 48 saat bölgeye Devlet güvenlik güçleri ve görevliler harici kimse alınmamalı, karantina bölgesi dışına acil eylem planı kampları ve yardım depoları oluşturulmalıdır.

Özellikle il dışından yardım için gelen görevlilere sivil halktan ayrılabilecek kıyafetler verilmeli ve her kıyafetin bir tanımı olmalıdır, yanlış yerde, farklı amaçlarla orada bulunan insanların kontrol edilmeleri kolaylıkla sağlanmalıdır.

Olası yangın, yağmalama, salgın hastalıklar için acil eylem planı devreye alınmalı, her iş için eğitim almış insanlar o koridorda değerlendirilmelidir.

Görevi harici kimse farklı bir eylem geliştirmemeli kendi başına kahramanlık peşinde olmamalıdır.

Sokakların içinde park halinde bulunan araçlar ve benzeri sokağı kapatan ne varsa boşaltılmalı, her an yardım ekibi sokakları kullanacak şekilde organize edilmelidir.

Bölge halkı güvenli bölgelere alınmalı, bina içerisinde kalabilecek isimler görevlilere bildirilmeli, hiçbir şartta enkaz bölgesine eğitim almamış insanlar yaklaştırılmamalıdır.

Her enkaz için gerektiği kadar ekip ve ekipman görevlendirilmeli, görevli insanlar sürekli kontrol edilmeli ve dinlendirilmelidir.

Arama kurtarma ekipleri her bina içinde yaşayan insanların isimlerini tespit etmeli, her bina için kurtarılacak isimler panoya yazılmalıdır.

Güvenli bölgelerde tuvalet, banyo, yiyecek ve içecek gibi temel ihtiyaçlar bulundurulmalı kurulacak dev ekranlardan bölge içinde olan bitenler video yardımıyla bölge halkına aktarılmalıdır.

Bölgeye gelen yardımlar bölge dışında güvenli depolarda tasnif edilmeli, gerekli kontrollerden geçen yiyecek ve içecekler sağlıklı şekilde depolanmalıdır.

Bölge içerisinde açıkta bulunan yiyecek ve içecekler bölge dışındaki güvenli depolara aktarılmalı, tasnif edildikten sonra ihtiyaç sahiplerine eşit miktarda dağıtılmalıdır.

Bölge içerisindeki yıkılmamış binaların yağmalanmaması için gerekli önlemler alınmalı, bölgenin mümkünse her karesi video kayıtlarına alınmalıdır.

Bölgedeki hastaneler özellikle her an ağır yarılalar için teyakkuz halinde olmalı, mümkün olduğu kadar ağır yaralı olmayan hastalar yakın illerdeki hastanelere transfer edilmelidir.

Ölüm hali hasıl olmuş insanlar kimlik tespiti yapılarak morglara kaldırılmalı, üzerlerindeki kıymetli eşyaları kayıtlara alınarak saklanmalı, asla defin işlemi 48 içerisinde yapılmamalıdır.

48 saat içinde bölgede yaşayan insanların sayımı yapılmalı, enkaz altında olası birileri varsa nokta atışıyla kurtarma çalışmaları yapılmalıdır.

Sonrasında kullanılabilir eşyalar tasnif edilmeli sahiplerine teslim edilmelidir.

Maddi boyutu yüksek olan eşyalar devlet güçleri tarafından koruma altına alınıp sahipleri bulunana kadar özenle saklanmalıdır.

Bölge dışından yollanan yardım malzemeleri için önce o bölgelerde tasnif depoları oluşturulmalı, tasnif edilen ürünler bölgeye uygun şartlarda yollanmalıdır.

Mümkünse uzak bölgelerden ilk 48 saat yardım malzemesi yollanmamalı, toplanan malzemeler, Kızılay gibi yardım kuruluşları ile entegre bir çalışmayla organize edilmelidir.

Özetleyecek olursak neye ihtiyacımız var?

Süreçleri yönetecek siyasi olmayan profesyonel bir komutana.

Komutanın emrinde işini çok iyi yapan subaylara.

Subayların emrinde organize olmuş çavuş ve onbaşılara.

Savaş kazanma edasıyla düşünmeden emirleri uygulayacak askerlere ihtiyacımız var.

Peki kim bunlar?

Doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar, güvenlik güçleri, Stk kuruluşlarının eğitim almış görevliler, din adamları, şoförler, iş makinası kullanan operatörler, kameramanlar, depo görevlileri, itfaiyeciler, aşçılar.

Sonuç olarak her an teyakkuzda olursak zararı en aza indirmiş oluruz, bunun için büyük çaplı tatbikatlar her zaman yapılmalı, her topluluğu bir halka olarak görmeliyiz.

Unutmayın en zayıf halkanız kadar güçlüsünüzdür.

Krizlerin yönetilmesindeki en kritik nokta, en tepedeki insanların olay mahallinde bulunması, Devletin gücünü hissettirmesidir.

Bizler maalesef her şartta işlerimizi son dakikaya bırakıyoruz, depremi yaşamadan önce her an deprem olacakmış gibi önlemlerimizi alsak her şey daha kolay ve anlamlı olacaktır, her ailenin acil eylem planı olmalı, kıyafetleri, kıymetli eşyaları aile bireylerinin bildiği yerde olmalı, olası sorunlarla mücadele etmeyi öğrenmeli ve metanetli olmayı bilmelidir, deprem yaşam alanları oluşturulmalı, deprem çantası sürekli güncel tutulmalı, ev içinde olası senaryolar üzerinde tatbikatlar yapılmalıdır.

Yönetmen varsa oyuncular bir şekilde kendilerine biçilen rolü oynamak durumunda kalırlar, aksi durumda kim ne yapacağını bilmez, kaos ortamı hasıl olur ve panik havası ile başı boşluk olayları içinden çıkılmaz hale getirir.

Deprem kaçınılmaz bir son ise depreme hazırlıklı olmak her zaman bizleri güçlü kılar, sonrasında bundan önceki depremlerde olduğu gibi, güçlü Devletimiz yaralarımızı saracak eski yaşantımıza kavuşmamız için gereken tüm çalışmaları tamamlayacaktır.

Elâzığ Depreminde yitip giden canların mekanları cennet olsun sevdiklerine ve ülkemize sabrı cemiller diliyorum.

Akreditiflerde Rezervli Evrak İthalatçıya Teslim Edilirse?

Akreditif denildiği vakit akla ilk gelen husus banka güvencesi tahtında ödemedir. Akreditiflerin üstlendikleri misyon itibariyle bir akreditif şartlı bir banka garantisi olup, şartlar yerine getirildiğinde akreditiften doğan ihracatçının alacağı, ithalatçının değil, ödeme yapacak akreditif bankası veya teyid bankasının asli bir borç yükümlülüğü şeklindedir ve bu asli borç yükümlülüğünden cayılamaz. Ödeme bankası veya teyid bankası mutlaka akreditiften doğan ihracatçının parasını ödemek durumundadır.

Her şey yolunda giderse; akreditif evrakları akreditifte yazılan kurallara uygun ve zamanında noksansız teslim edilmişse, akreditif bankası ödeme yapacaktır. Ya işler yolunda gitmez ise ne olacak?  İşler nasıl yolunda gitmeyebilir? Kuşkusuz ki yolunda gitmeyen pek çok neden olsa da en ödemlisi ihracatçı tarafından ödeme yapacak bankaya sunulan vesaikte hata (rezerv)  olduğunda, ödeme yapacak bankanın evraklara rezerv koyup, ödemeyi durdurması ve rezervi ihracatçıya ihbar etmesi akreditif bedelinin ödenmeyeceği anlamına gelir. Şartlı bir banka garantisi olarak gördüğümüz, ihracatçının sunulan vesaik karşısında parasını mutlaka alacağını beklediğimiz akreditif evrağında rezerv olması halinde akreditif teyidli de olsa bankaların ödeme yapması söz konusu olamaz.

Uluslar arası Ticaret Odaları’nın UCP (Uniforms Customs and Practice for Documentary Credits) 600 Sayılı Bröşür’ün 16 maddesi rezerv konularını açıklamaktadır. Söz konusu madde rezervle ilgili detayları ve rezerv olması halinde ihracatçının bankasının alacağı aksiyonun ne olduğunu açıkça anlatmaktadır.

Şöyle ki;

I. Görevi çerçevesinde hareket eden bir görevli banka, varsa bir teyit bankası veya amir banka bir ibrazın uygun olmadığını belirlediğinde (rezerv), ibrazı karşılamayı veya iştira etmeyi reddedebilir.

II. Görevi çerçevesinde hareket eden bir görevli banka, varsa bir teyit bankası veya amir banka ibrazı karşılamayı veya iştira etmeyi reddetmeye karar verdiğinde ibrazda bulunan tarafa bu hususta tek bir bildiri göndermelidir. Bu bildiri;

  1. bankanın ibrazı karşılamayı veya iştira etmeyi reddettiğini; ve
  2. bankanın ibrazı karşılamayı veya iştira etmeyi reddetmesine ilişkin her bir rezerv unsurunu; ve
  3. a) bankanın ibraz edenden yeni talimat beklerken belgeleri elde tutmakta olduğunu; veya
    b) amir bankanın akreditif amirinden rezerv kaldırma talimatı alıp bunu kabul etmeyi uygun görünceye kadar veya rezerv kaldırma talimatını kabul etmeyi uygun görmeden önce ibraz edenden yeni talimat alıncaya kadar belgeleri elde tutmakta olduğunu; veya
    c) bankanın belgeleri iade etmekte olduğunu; veya
    d) bankanın ibraz edenden evvelce almış olduğu talimat uyarınca hareket etmekte olduğunu,

belirtmelidir.

Yukarıda açıklanan UCP 600’ün 16 maddesinin ilgili alt maddeleri açıkça şöyle demektedir; Akreditif evrağında rezerv tespit edilmesi halinde, rezervi bulan ihracatçının veya ithalatçının bankası;

  • rezervleri yazılı olarak ihbar edecek,
  • rezervli evraklara ait hiçbir sorumluluk üstlenmeyecek,
  • İhracatçıya ödeme yapmayacak,
  • Rezervli evrakları ihracatçının sorumluluğunda ve riskinde elinde tutacak,
  • Hatta rezervli evrakları her zaman için ihracatçıya iadeye etmeye hazır olduğunu,

göndereceği rezerv ihbarnamesinde yazıyor olması gerekmektedir.

Aksi kabul edilmedikçe, rezervli evraklar üzerinden işlem yapılamayacak ve rezervli evraklar ihracatçının sorumluluğundadır, ihracatçının bankası evraklarda rezerv tespit etmesi halinde bu evrakların muhatabı ihracatçıdır.

Bu durumda rezervli evrakların ithalatçıya teslim edilmemesi gerekmektedir ki ihracatçının bankası rezerv iddiasını sürdürebilmesi için. Peki rezerv konulmuş vesaik ithalatçıya teslim edilirse? Bir adım daha ile gidelim; rezervi ithalatçının bankası tespit etmiş olsun ve UCP 600 Bröşür kurallarına göre rezerv bildirimini yaptıktan sonra;

  • Rezevli evrakları ithalatçıya teslim edip ithalatçı evraklarla malını gümrükten çekmiş,
  • Rezerv iddiasını sürdürüp,
  • Ödemeyi de yapmama

gibi bir yola girerse ne olur?

Hiç de sürpriz değil. Böyle yapan bankalara bankacılık hayatımda çok defalar tanık oldum. Evraklarda rezerv tespitini ihbar ettikten sonra evrakları ihracatçının risk ve sorumluluğunda banka nezdinde tutacağına, rezervli evrakları ithalatçıya teslim edip, aynı zamanda evraklarda rezerv var iddiasını sürdürüp ihracatçıya ödeme yapılmamaktadır. İşte böyle durumlarda İhracatçımız kuzu, ithalatçı veya ithalatçının bankası aynı zamanda akreditif bankası (issuing bank) ise tilki konumuna geçmiş olurlar. Tilki kurnazlığını ortaya koyarak ihracatçıya gerçek dışı bilgi vermektedir. İthalatçının bankası evraklarda rezerv var iddiasını sürdürüp ihracatçıya ödeme yapmamakta fakat aynı zamanda da ithalatçıya evrakları teslim ederek ithalatçının malları gümrükten çekmesini sağlamıştır. Bu tamamen kurnazlık ve UCP 600 kurallarını açıkça ihlal etmek demektir. İhracatçımız kuzu olmak zorunda değildir. Biraz araştırmacı olması ihracatçının elini güçlendirir. İhracatçı yapacağı araştırmalarda gerçekten rezerv konulmuş vesaikin ithalatçıya teslimi sağlanmışsa bu durumda UCP 600 Madde 16 / f ihracatçının elini güçlendirir;

“Bir amir banka veya teyit bankası bu maddenin hükümlerine uygun hareket etmediği takdirde belgelerin uygun bir ibrazı oluşturmadığını iddia etmekten yoksun kalacaktır.”

Bu demektir ki; ithalatçının bankası rezervli evrakları ithalatçıya teslim etmesine rağmen, ihracatçıya veya onun bankasına evraklarda rezerv var iddiasını sürdüremez. Rezervli evraklar ithalatçıya teslim edildiği anda rezerv ortadan kalkar. İthalatçı rezevli evrakları kabul etmiştir. Rezervli evrakları kabul eden ve malı çeken ithalatçı ve onun bankası rezerv iddiasını sürdüremez. Ödemeyi derhal yapmak durumundadır. Hatta rezerv tespit edilmiş evrakları ithalatçıya teslim edecek ithalatçının bankası, evrakları teslim etmeden önce mutlaka ihracatçının bankasına rezervli evrakları ithalatçıya teslim edeceğine dair görüşünü paylaşıp, bu konuda ihracatçı veya ihracatçının bankasının mutabakatını temin etmek zorundadır. Zira rezerv konulmuş akreditif vesaikinin tüm sorumluluğu ihracatçının üzerinde olup, evraklar konusundaki tasarruf yetkisi de ihracatçıya aittir.

Eğer ihracatçı araştırmacı olursa, bu akreditif işleminde av iken avcı konumuna gelebilir. İhracatçının bu konuda kendini eğitmesi, bilgi dağarcığı açısından bileğinin bükülememesi konumda olması şarttır.

Buyer Network Öğrenme Merkezinde Bugün: “TEST: 40 Soru Satınalma ve Pazarlık Yönetimi Sınavı”

Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.
Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Müzakere Yönetimi ve Pazarlık Becerileri Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.
Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf tıklayınız.

Buyer Network’te bugün “TEST: 40 Soru Satınalma ve Pazarlık Yönetimi Sınavı” başlıklı test sorularına hesabınıza giriş yaparak ulaşabilirsiniz. İlgili test soruları 24 saat süre ile yayında kaldıktan sonra yayından kalkacak ve ücretli olarak erişebileceğiniz Öğrenme Merkezi’nde yer alacaktır. Dosyaya erişmek için hesabınıza giriş yapmalısınız.

En çok doğru cevabı veren 1 kişi, istediği Buyer Network eğitimlerinden bir tanesine ücretsiz katılma hakkı kazanacak.

“TEST: 40 Soru Satınalma ve Pazarlık Yönetimi Sınavı” Başlıklı Dosyayı İndirmek için Tıklayınız.

En çok doğru cevabı veren 1 kişi, istediği Buyer Network eğitimlerinden bir tanesine ücretsiz katılma hakkı kazanacak.

Buyer Network Profesyonel Üyelik Paketleri ile erişebileceğiniz Öğrenme Merkezi’nde mesleki gelişiminiz için araçlar sunulmaktadır. Satınalma Dergisi’nin yayınlanmış tüm sayıları da öğrenme merkezinde yer almaktadır.

Tüm profesyonel üyeler aynı zamanda Buyer Network Card sahibi olmaktadır.

Profesyonel Üyelik Paketleri:

www.buyernewtwork.net/bireysel-uyelik adresinden seçenekleri görüntüleyebilirsiniz.

Kurumsal Eğitim Kataloğu’nu görmek için tıklayınız.
Yazılım ve Tasarım Hizmetleri Kataloğu’nu görmek için tıklayınız.