Tedarik Zincirinin Her Halkasının Yeşil Olmasından Yanayım

Zeliha Hanım, Merhaba, Röportajımıza geçmeden önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz ?

Bursa doğumluyum. İzmir de büyüdüm ve müzik hayatım İzmir’de başladı. TRT çocuk saatiyle başlayan mikrofon ile arkadaşlığım bugüne kadar geldi.

Ankara ‘da uzun zaman Cumhurbaşkanı Özal’ın yabancı konuklarının ağırlanmasında çalıştım ve yabancı dillerde şarkılarımın sayısını orada çoğalttım. Şu an 42 farklı ülke dilinde şarkı söylüyorum. Bu nedenle yıllarca yabancı kaynaklı firmalar, uluslararası kongreler, futbol federasyonu, genelkurmay  gibi önemli kuruluşların gecelerinde sahne aldım.

2005 yılından itibaren albüm çalışmalarına başladım  6 albüm ve 5 single çalışmam var. Biri sigara diğeri çevre ile ilgili iki proje şarkım da mevcut.

Youtube’da 50000 ne yakın abonesi olan ve UPCYCLE anlatan bir kanalım var. Handcraft TV’nin 10 milyon üzerinde izleyicisi var.

2014 yılından bu yana Çevko, Türçev, Akademi Çevre gibi kurumlarla çevre için bilinçlendirme ve farkındalık yaratma çalışmaları yapıyorum.

Bu konuda ikisi sanayii olmak üzere 4 ödül aldım.

Tüm dünyada çevre bilinci artıyor. İnsanlarda duyarlılık seviyesi yükseliyor. Bu gelişimi nasıl yorumlamalıyız?

Eğitimde çevre bilinci arttı. Gelişmiş ülkeler özellikle çocukların üzerinde daha çok duruyor. İnternet sayesinde plastik ve tüm atıkların diğer canlıların hayatını nasıl tehlikeye attığını çok rahat gözlemleyip sosyal medya yoluyla tepkilerini anında ortaya koyabiliyorlar. Ulaşım kolaylaştı. Greenpeace gibi örgütler çoğaldı. Ülkeler geleceğin tehlike altında olduğunun farkına vardı. Farkındalık çalışmaları dünyanın her yerinde artık. Ancak çok atık üretenlere yetişmek biraz zor.

Örneğin biz yılda 37 milyon ton atık üretiyoruz. Bu 5 milyon çöp kamyonu demektir. Dünyanın çevresini dolaşır. Bizim gibi, hatta bizden büyük 179 tane daha ülke var. Hayal gücünüze bırakıyorum.

Çevre yönetimi konusunda çok değerli çalışmalara imza atıyorsunuz.

Bir sanatçı toplumdan aldığı kadar vermesini de bilmelidir. Sosyal sorumluluk projeleriyle başlayan aktivitelerim sonunda beni aktivist haline getirdi. Adeta ikinci bir meslek haline geldi. Zaman yaratmak zorunda kalıyorum. Çünkü aynı zamanda bir aile hayatım da var. Ben de her Türk kadını gibi yemek yapıp bulaşık yıkarım. Çok disiplinli olduğum için iyi bir düzenleme herşeyi hallediyor. Uykumdan fedakarlık ediyorum. Kısa yollar yaratıyorum. İkisi de bir arada yürüyor valla.

Benjamin Button Kadınları iş dünyasında önemli projelere imza atıyor. Çevre çalışmaları adına neler yapıyorsunuz ? Öğrenebilir miyiz?

Benjamin Button kadınları sadece iyilik yapmak ve farkındalık oluşturmak için bir araya gelmiş eğitimli iş insanlarıdır

Bir söyleşi için gittiğim ÜNSPED‘de Fazilet Batur hanım ile tanıştım. Bana bu gruptan söz etti. Tanıştığımızda kadınların işbilir ve aydınlık kişilikleri beni çok etkiledi. Fazilet Batur ve Fatma Aydoğdu’nun yardımıyla önce bilinçlendirme çalışmaları yaptık. Çevko bize ambalaj atıkları, Deha ‘da atık yağ ile ilgili söyleşiler yaptı. Ogliv’de file süsleme atölyesi yaptık. Bir başka Benjamin kadını İnci Özkul ile Ataşehir Emlak konut ortaokulunda söyleşiler yaptık. Bu okulun sözü ve müziğini yaptığı ‘Hedef sıfır atık’ şarkısını pop müzik şarkısı haline dönüştürüp ilk geri dönüşüm şarkısını aranjör Murat Yeter ile yaptık. Yazılı ve görsel basın özel ilgi gösterdi. Okul zili olması için çalışmalarımız sürüyor.

21 Eylül Dünya temizlik gününde Yeşilköy sahilini temizleyeceğiz. Daha güzel bir çevre için gönüllüleri bekliyoruz.

Şirketler tarafında gerçekleşen çevre temalı projeleri daha fazla görmek isteriz.

2014 ten beri şirketlere sadece event projeleri değil çeşitli sosyal sorumluluk projeleri de üretiyorum. İçinde eğitim ve farkındalığı da barındıran eğlenceli çevre projeleri bunlar. Dolayısıyla pek çok yere giderek neler yapıldığını gözlemliyorum. Şirketlerin çevre ile ilgili politikalarının çoğu ne yazık ki mutlu sona ulaşmıyor . Sürdürülebilir olmadı gerekir. . İş yerlerinde uygulanacak bir kaç düzenleme dünyayı daha güzel hale getirebilirler. Örneğin çöp kutunuzu ayağınızın altından yok edin. Çöpünüzü koridordaki kutulara ayrıştırarak atın. Yemekhanelerde tekli kullanımlara son verin. Ambalajlı şeker, tuz ,kürdan, ıslak mendil, pipet almayın. Kahvelerinizi kağıt veya plastik bardakla içmeyin. Fincan veya matara taşıyın. Su sebilleri kullanın.

Bu kadar bina yapılırken çevre düzenlemeleri ‘peysaj’ olarak makyajlanıyor.

Aslında yağmur oluklarından akan suyu bahçe sulamasında, yemekhanedeki çiğ yemek artıklarıyla kompost gübre, güneş enerjisi ile aydınlanma ve ısıtma sistemleri uygulamaya koyulabilir. Geri dönüştürülebilir atıkların neden önemli olduğunu gösteren bilgilendirmeler yerleştirilebilir.

Bu konu içselleştirilmedikçe uygulamada kopukluklar yaşanır

Türkiye’de güzel şeyler de oluyor elbette. 2017 yılı sonunda uygulamaya giren “Sıfır Atık” projesi ile devlet binalarında zorunlu olarak atık yönetimine başlandı. Bu işin yukarıdan yönetilmesi prosedüre uyma zorunluluğuyla birlikte geldiği için çevremiz adına çok büyük bir adım atılmıştır.

Okullarda, iş yerlerinde ,fabrikalarda, stadyumlarda, avm lerde “Sıfır atık “ a geçtikleri zaman çok şey değişecek.

Bu arada bazı firmaların da hakkını yememek gerekir. Yaptıkları minik değişiklikler çok şey değiştiriyor. Ambalaj hafifletiyorlar örneğin.

Onlara kocaman alkış…

Şirketlerin sürdürülebilirlik başlığında yürüttüğü çalışmalar gerçekten amaca yönelik mi ? Yoksa reklam kısmı zaman zaman ön plana mı çıkıyor?

Tedarik zincirleri sistemin sadece bir parçası. Ben bu sonsuz döngünün her noktasının yeşil olmasından yanayım. Bizdeki halka ne yazık ki nihai tüketicide kırılıyor. Oradan hammadde olarak geri dönüşü yok. Bu nedenle eksiklerimizi yurt dışından gideriyoruz.

Üretim bantında barkod sistemiyle çıkan ürünün ambalajı da depozitolu olmalı. Ben fritolays ambalaj kartonlarında bu ibareyi gördüm ve çok hoşuma gitti. Yurt dışında beyaz eşya ve tv ambalajlarında da depozito ve barkod olması. Bu üretici kadar satıcıyı da sorumlu kılıyor.

Keşke abartılı tüketmesek, keşke tükettiklerimizin ambalajlarını dönüşüme sağlıklı bir şekilde verebilsek, keşke sokak toplayıcıları olmasa da aracı kurumlar yeterli para kazanarak bu sisteme daha çok yatırım yapsalar, keşke anne ve çocuk eğitilse de atık, çöp ayrımını mutfakta yapsalar, keşke okullarda çevre zorunlu ders olsa, keşke hayvan sevmeyi sadece evcil hayvan sevme olarak görmesek, keşke yeniden hobilerimiz olsa, çiçek kurutsak, pul biriktirsek.

Tedarik zincirlerinin yeşillenmesi konusu tüm dünyada çalışılan bir alan. Yeşil satın alma, yeşil üretim, yeşil dağıtım. Bu alanlarda neler yapılabilir ?

Tedarik zincirleri sistemin sadece bir parçası. Ben bu sonsuz döngünün her noktasının yeşil olmasından yanayım. Bizdeki halka ne yazık ki nihai tüketicide kırılıyor. Oradan hammadde olarak geri dönüşü yok. Bu nedenle eksiklerimizi yurt dışından gideriyoruz.

Üretim bantında barkod sistemiyle çıkan ürünün ambalajı da depozitolu olmalı. Ben fritolays ambalaj kartonlarında bu ibareyi gördüm ve çok hoşuma gitti. Yurt dışında beyaz eşya ve tv ambalajlarında da depozito ve barkod olması. Bu üretici kadar satıcıyı da sorumlu kılıyor.

Keşke abartılı tüketmesek, keşke tükettiklerimizin ambalajlarını dönüşüme sağlıklı bir şekilde verebilsek, keşke sokak toplayıcıları olmasa da aracı kurumlar yeterli para kazanarak bu sisteme daha çok yatırım yapsalar, keşke anne ve çocuk eğitilse de atık, çöp ayrımını mutfakta yapsalar, keşke okullarda çevre zorunlu ders olsa, keşke hayvan sevmeyi sadece evcil hayvan sevme olarak görmesek, keşke yeniden hobilerimiz olsa, çiçek kurutsak, pul biriktirsek.

Gelecekte bireyin doğa ile ilişkisi ne şekilde olacak ? Hangi çerçevede ilerleyecek ? Nasıl yorumluyorsunuz ? Öngörüleriniz neler ?

Gelecek için kaygılıyım. Dünya nüfusu 8 milyar kişi ve biz 12 milyarlık yemek tüketiyoruz. Hala 2,5 milyar insan açlık çekiyor. Güzel Türkiye’miz en fazla 40 yıl sonra kurak bir ülke olacak. Akdeniz’i en çok kirleten ülke biziz. Biz de plastik yiyoruz balıklarla … İneklerimiz başıboş uçuşan poşetlerle besleniyor. Yiyeceklerimizin içindeki kimyasal ilaçlar ve mikro plastikler yüzünden 7 kadından biri meme kanseri.

Sigaraya başlama yaşı 8 oldu.

2050 yılında denizlerde canlı kalmayacak.

O son balık da yok olduğunda beyaz adam paranın yenilecek bir şey olmadığını çok geç farkedecek.

Ben Zeliha Sunal. Atıksız Yaşam platformu olarak elimizden gelen herşeyi yapmaya devam edeceğiz.

Çerkezköy Endüstriyel Fuarı’na Büyük İlgi


25 Eylül 2019 tarihlerinde Çerkezköy Kapalı Pazar Yerinde kapılarını açacak olan Çerkezköy Endüstriyel Fuarı 2019 için bilgilendirme toplantısı yapıldı.

Çerkezköy TSO/Bülten: Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası (Çerkezköy TSO) ve Trakya Kalkınma Ajansı (TRAKYAKA) iş birliğinde düzenlenen Çerkezköy Endüstriyel Fuarı 2019, 25 Eylül 2019 Çarşamba günü saat 11.00’da kapılarını açacak. Fuar öncesi Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısında katılımcı firmaların fuarda yer alacakları alanlar belirlenerek, firma temsilcilerine fuar hakkında bilgilendirme yapıldı. Konu hakkında bir açıklama yapan Çerkezköy TSO Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kozuva, “Büyük bir emek ve heyecanla hazırlandığımız Çerkezköy Endüstriyel Fuarımız, 25 Eylül’de kapılarını 3’üncü kez açacak. ÇEF 2019 stantlarımız, üyelerimizin yoğun ilgisi sonucu çok kısa sürede tükenmiştir. Fuarımıza gösterdikleri ilgiden dolayı tüm üyelerimiz ve aramızda yer alan ülkemizin lokomotif sanayicilerine teşekkür ediyoruz” sözlerini kaydetti.

SATINALMA VE TEDARİK KONUŞULACAK
Çerkezköy Endüstriyel Fuarı katılımcılarına fuar boyunca gerçekleşecek olan etkinlikler hakkında da bilgi veren Kozuva, “Çerkezköy Endüstriyel Fuarımız bu yıl iki önemli etkinliğe ev sahipliği yapacak. 26 Eylül 2019 Perşembe saat 14.00’da İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Erdal, Satınalma ve Tedarik Zincirlerinde Risk Yönetimi konusuyla;  27 Eylül 2019 Cuma saat 10.30’da ise TÜSMOD Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Hüryılmaz ise Satınalma ve Tedarik Yönetiminde Dijital Uygulamalar konusuyla Çerkezköy Endüstriyel Fuarı Seminer Salonumuzda katılımcılarla buluşacak” dedi.

 

Trakya’nın İlk ve Tek Endüstriyel Fuarı Kapılarını Açıyor

Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kozuva ile Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, iki kurumun iş birliğinde 25-28 Eylül 2019 tarihlerinde Çerkezköy Kapalı Pazar Yerinde gerçekleştirilecek olan Çerkezköy Endüstriyel Fuarı’nı anlattı.


Çerkezköy Endüstriyel Fuarı hakkında genel bir bilgilendirme yapar mısınız?

Süleyman KOZUVA: Çerkezköy Endüstriyel Fuarı, Trakya Bölgesinde bir ilk olarak 2017 yılında 40 katılımcı firma ile Odamız tarafından yazılan KOSGEB destekli projemizden yola çıkılarak düzenlendi. Bu organizasyonu yaparken bölgede bulunan küçük ve ortak ölçekli KOBİ’lerin, büyük ölçekli firmalar ile iş birliği içerisinde olmalarını ve büyük firmaların bölgede bulunan yan sanayi sektörlerini tanımalarını, böylelikle bölgesel tedarik zincirinin oluşmasını amaçladık. İlk fuarımızın ardından Odamız üyesi katılımcı firmalarımızdan aldığımız olumlu geri dönüşler neticesinde bölgemizin böyle bir organizasyona büyük bir ihtiyaç duyduğu gözlemledik. Fuarımızın ikincisini 2018 yılında, bölgemizin en başarılı kurumlarından biri olan Trakya Kalkınma Ajansı (TRAKYAKA) iş birliğinde düzenlendik. 25-28 Eylül 2019 tarihleri arasında Çerkezköy Kapalı Pazar Yerinde 10 bin metrekare alanda 100’ün üzerinde firmanın katılımı ile yine TRAKYAKA iş birliğinde üçüncüsünü düzenleyeceğimiz Fuarımız, bu yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yurtiçi Takviminde yer almaya hak kazandı. Bize bu gururu yaşatan herkese gönülden teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca Fuarımızın gerçekleştiği Çerkezköy Kapalı Pazar Yerini bizlere tahsis eden Çerkezköy Belediyesi’ne de katkılarından ötürü teşekkür ederiz.

Mahmut ŞAHİN: Bilindiği üzere Çerkezköy ilçemiz sahip olduğu birçok büyük/küçük sanayi kuruluşu ile ülkemizin önde gelen sanayi lokasyonlarından biridir. Barındırdığı bu potansiyelin yeni bir sinerji yaratması amacı ile Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odamız ile birlikte neler yapabiliriz düşüncesinden hareketle böyle bir organizasyonu ortaya çıkardık. Firmalarımızın birbirlerini tanıması, aralarındaki ticari ilişkileri geliştirmeleri açısından çok önemli bir organizasyon olduğunu düşünüyorum. Bu amaçla Odamızla el ele vererek daha önce yine birlikte gerçekleştirdiğimiz fuarı bu yıl daha çok firmanın katılımı ile yine Eylül ayı içerisinde Çerkezköy’de gerçekleştirecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu vesile ile partnerimiz Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odasına da teşekkürlerimi sunuyorum.

Fuarın 2018 yılında sergilediği performans hakkında değerlendirme yaparak, katılımcı sayısı, alan büyüklüğü gibi bilgileri paylaşır mısınız? Fuarda ne gibi etkinlikler düzenlendi?

Süleyman KOZUVA: 2018 yılında Çerkezköy Kapalı Pazar Yerinde düzenlenen fuara 43 firma katıldı. Fuar, 5 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırladı. Üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi ile firmalarımızın eleman arayışlarında birlikte hareket ettiği İŞKUR gibi iş dünyası ile bağlantılı olan kurumlarımız da Fuarımızda yer aldı. 20. TOBB Türkçe Konuşan Girişimciler Programı ve İkili İş Görüşmeleri programı kapsamında 13 farklı ülkeden 31 Türkçe konuşan farklı sektördeki girişimciler fuarımızı ziyaret etti. Böylelikle fuar katılımcılarımızın uluslararası anlamda iş bağlantıları kurmalarına vesile olduk.

Mahmut ŞAHİN: Tabii bölgemiz için çok yeni bir fuar, fakat iki yıllık bu kısa sürede gösterilen performans inanılmaz. 2018 yılında 40’ın üzerinde firma ve bölgenin önde gelen ve iş dünyası ile entegre çalışan kamu kurumlarının da katılımı ile bölgemiz adına yeni bir sinerji yaratıldı. Bu fuarın bir ihtiyaç olduğunu zaten Ajansımızın bölgesel çalışmalarında da yakından gördük. 2018 Yılında katılım sağlayan firmalarımız birbirleri ile iş yapma potansiyellerinin yüksek olduğunu gördüler. Bu amaçla ikili iş görüşmeleri ve il dışından gelen katılımcılar ile birlikte yoğun bir program geçirdiğimizi düşünüyorum. Bu sürecin önümüzdeki yıllarda hem ulusal hem de uluslararası düzeyde artarak devam etmesi en büyük temennimiz.

TÜRKİYE’NİN ENDÜSTRİYEL YILDIZLARI BİR ARADA

Çerkezköy Endüstriyel Fuarı’nın katılımcılarını hangi sektörler oluşturuyor?

Süleyman KOZUVA: Fuarımızda metal, makine, alüminyum, elektrik elektronik, plastik, ambalaj sektöründe üretim yapan firmalar yer alıyor. Bunların yanında endüstriyel malzeme satan, iş yerlerine sağlık ve güvenlik hizmeti veren firmalarımız da fuarımıza katılmakta. Ayrıca bu yıl BSH, Arçelik, HEMA, İnan Makine, Yılmaz Redüktör/ELK Motor, Star Hidropar/Ekinplas gibi hem bölgede hem de ülkede katma değer yaratan büyük ölçekli firmalarımızı da fuarımızda yer alacak. Bu gelişme, tedarikçi firmalarımızın büyük firmalarla daha rahat bir iletişim kanalı kurmayı ve kendilerini tanıtabilmeyi kolaylaştıracak.

Mahmut ŞAHİN: Fuarda imalat sektörünün belkemiği sayılan metal, makine, alüminyum, elektrik, elektronik, plastik ve ambalaj gibi sektörlerde üretim yapan firmalar yer almaktadır. Bu sektörlerin dışında ayrıca bölgemizde faaliyet gösteren ve imalat sanayi dışında da bu sektörleri besleyen ticaret ve hizmet sektöründe de faaliyet gösteren firmalarımız yerlerini alacaklardır.

SATIN ALMA UZMANLARININ İLGİ ODAĞI OLACAK

Fuarın bölgeye ve katılımcılara sağladığı katkılardan bahseder misiniz?

Süleyman KOZUVA: Burada üretim yapan büyük ölçekli birçok firma, bölgede kendisine tedarikçi olabilecek firmalarımızdan haberdar değil. Bu sebeple ihtiyacı olan ürünü dışarıdan alarak hem vakit hem de maddi kayba uğruyor. Bölgede gerçekleştirilen ilk endüstriyel fuar olma özelliğini taşıyan Fuarımız, Çerkezköy, Kapaklı ve Saray başta olmak üzere bölgemizde endüstriyel alanda üretim yapan ya da bu sektöre tedarikçi olan firmaları bir araya getirerek iş dünyasına büyük katkı sunuyor. Yine bu yıl düzenleyeceğimiz Fuarın, İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Erdal ile Satın Alma ve Tedarik Yönetimi Meslek Odası (TUSMOD) Başkanı Gürkan Hüryılmaz’ın sunumları ile bölgemiz satın alma yönetici ve uzmanlarının da ilgi odağı olmasını hedefliyoruz. Ayrıca Fuar süresince farklı şehirlerden gelecek ziyaretçilerimiz ile bölgemizde hizmet veren diğer üyelerimize de katkı sağlanacaktır.

Mahmut ŞAHİN: Çerkezköy ve çevresindeki sanayi tesisleri sadece İstanbul ile değil Trakya’nın tümü ve sınırlarımızın ötesi ile de ilişkilidir. Çerkezköy Endüstriyel Fuarı Bölgemizde gerçekleştirilen ilk endüstriyel fuar olma özelliğini taşımaktadır. Bu yıl düzenlenecek olan Çerkezköy Endüstriyel Fuarında Odamız ile birlikte gerçekleştirerek bölgede bulunan küçük ve orta ölçekli KOBİ’lerin, büyük ölçekli firmalar ile iş birliği içerisinde olmaları ve büyük firmaların bölgede bulunan yan sanayi sektörlerini tanımaları, böylelikle bölgesel tedarik zincirinin oluşması en büyük amacımızdır. Bilindiği üzere Çerkezköy, Çorlu, Ergene, Kapaklı ilçeleri, coğrafi konumu sebebiyle de Avrupa Birliği ve İstanbul pazarlarına yakınlığı ile başta tekstil olmak üzere elektrik-elektronik, metal gibi pek çok iş kolunu barındırmaktadır. Bu geniş yelpazede yer alan firmalarımızın bir araya gelerek bölgesel iş yapma kültürünü yaratmaları ve bölge sanayinin gelişmesine katkıda bulunmaları en büyük temennimizdir.

Geçtiğimiz yıl düzenlenen fuarda öne çıkan ürün grupları hangileri oldu? Bu yıl hangi ürün gruplarının öne çıkmasını bekliyorsunuz?

Süleyman KOZUVA: Çerkezköy Endüstriyel Fuarında tek ürün grubunu öne çıkarmaya dayalı bir anlayış yok. Hizmet bölgemiz içerisinde yer alan biri ülkemizin en büyük ikinci OSB’si olan 4 OSB; çok çeşitli sektörde üretim yapan üyelere sahip. Bütünleştirici ve iş birliği içerisinde gerçekleştirilen fuarımızda tüm ürün gruplarını bir arada görebileceksiniz.

Mahmut ŞAHİN: Fuarın ana amacı bölgesel iş yapma kabiliyetinin geliştirilerek yeni bir bölgesel kültür yaratmak. Bu sebeple bölgenin ihtiyacı olan her ürün ya da hizmet bu fuarın bir yapı taşıdır. Bölgemizde çok öne çıkan bir kümelenme yok. İmalat ya da hizmet sektöründen bir ürün grubu ihtiyaç anında öne çıkabilir ve kendine yer bulabilir. Fuarın kendi iç dinamiği ile oluşacak bir olgu bu, yapılacak görüşmeler ve işbirlikleri bizlere neyin daha ön planda olduğunu gösterecektir diye düşünüyorum. Ayrıca dönemsel olarak kimi sektör ve ürün grupları daha fazla talep görebilir ve iş potansiyeli yaratabilir. Önemli olan ÇEF gibi fuarlar kanalı ile birbirini arayan firmaları ve işleri buluşturmaktır.

BÖLGESEL TEDARİK ZİNCİRİ BU FUARLA KURULACAK

Çerkezköy Endüstriyel Fuarı ile ilgili 2019 yılı hedef ve beklentiler nelerdir?

Süleyman KOZUVA: 2017’de başlattığımız bölgesel tedarik zincirinin güçlenerek devam etmesini hedefliyoruz. Endüstriyel alanda üretim yapan büyük ölçekli firmalarımız ile bu sektöre hizmet veren firmalarımız arasında iletişim kanalının kurulması en büyük beklentimiz.

Mahmut ŞAHİN: 2019 Yılında TOBB Fuar Takvimine de giren Çerkezköy Endüstriyel Fuarına bu yıl 100’ün üzerinde firmanın katılım sağlaması beklenmektedir. Fuar, yerli ve milli üretimin artırılması anlamında aynı bölgede yaşayan büyük sanayicilerle küçük sanayicileri bir araya getirerek yeni iş fırsatlarının ortaya çıkarılmasına katkıda bulunmakta ve her yıl artan bir dinamizmi bölgemize kazandırmaktadır. Böylece uzun vadede bölgemizde bir bölgesel iş yapma kültürü oluşmasını temenni ediyoruz. Buradaki en temel beklentimiz firmalarımızın yeni işler almalarını sağlayacak ve yeni ilişki ağları oluşturacak bir platform olmak ve sonraki adım olarak Fuarı uluslararası hale getirmektir.

Ulusal ve uluslararası düzeyde benzerleriyle karşılaştırdığınızda, Çerkezköy Endüstriyel Fuarı’nın diğer fuarlar arasındaki yeri nedir?

Süleyman KOZUVA: Ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen fuarlarda sektör sınırlaması mevcut. Ancak bizim fuarımızda böyle bir sınırlama yok. Endüstriyel alanda üretim yapan ve bu alana hizmet sağlayan tüm firmalar, fuarımızda yer alabiliyor.

Mahmut ŞAHİN:  Çerkezköy Endüstriyel Fuarı tamamen hedef odaklı ve mekânsal anlamda hedef kitleye çok yakın bir organizasyon. Bazen birbirlerine çok yakın olan, aynı bölgede faaliyet gösteren ve birinin çıktısının birinin girdisi olduğu, ihtiyaçları olan hizmetin yanı başlarında olmasına rağmen bunu uzak yerlerden temin ettikleri fakat firmaların birbirlerinden haberleri olmadığı durumlarla çok karşılaşıyoruz. Çalışmalarımızda bunları gördük. Bu amaçla bu fuarın en büyük özelliği bu olacak, bölgesel düzeyde tedarik zincirinin geliştirilerek en efektif çalışma ortamının yaratılması bu fuarı farklı kılacaktır diye düşünüyorum.

FİRMALARIN REKABET GÜCÜ ARTACAK

Çerkezköy Endüstriyel Fuarı’nın, sektörün dış pazarda tanınması açısından oynadığı rol nedir? Sektörün uluslararası pazardaki rekabet şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Süleyman KOZUVA: İlk 2 yılın sonunda bu yıl 3 kat büyüyerek gerçekleşecek olan fuarımızı sonraki yıllarda uluslararası hale getirmeyi hedefliyoruz. Böylece üyelerimizin de uluslararası pazarda ihracat oranlarını artırmalarına destek olacağız.

Mahmut ŞAHİN: Çerkezköy Endüstriyel Fuarının çok yeni bir fuar olmasına rağmen gösterdiği performans ortada, bölgede de firmalar bazında karşılık buldu ve sahiplenildi. Bu dinamizm ile birlikte fuarın önümüzdeki dönemde artan bir ivmeyle ulusal ve uluslararası arenada ses getirecek bir potansiyele sahip olduğunu hep birlikte gördük. Buradan çıkacak bir güçle uzun vadede fuarın uluslararası bir organizasyona dönüşeceğini ve dış pazarlarda firmalarımız için daha büyük pazarlara açılmasına ve rekabet gücünü arttırmasına vesile olabileceğini düşünüyorum.

Çerkezköy Endüstriyel Fuarı’nın (ÇEF) gerçekleştirilmesi için Trakya Kalkınma Ajansı ve Çerkezköy TSO olarak nasıl bir iş birliği yapıyorsunuz?

Süleyman KOZUVA: İki kurumun iş birliğinin temelinde kamu özel sektör koordinasyonu yatıyor. Bu iş birliğinde TRAKYAKA, Fuarımızın PR kısmını yürüterek kaynakların etkin kullanılmasına önemli katkılar sundu.  Odamız ise yerel potansiyeli harekete geçirerek, büyük ölçekli firmalar ile KOBİ’lerin buluşmasını sağladı. Sonuçta bu iş birliği bölgesel tedarik zincirleri kurulmasına ve ortaklıkların gelişmesine vesile olurken, bölgenin sosyo-ekonomik kalkınmasına katkıda bulunuyor.

Mahmut ŞAHİN: İki kurum olarak gerçekleştirdiğimiz iş birliği sonucunda fuarın hedefleri doğrultusunda etkinliklerinin planlanması, tüm tanıtım, basın ve sosyal medya ile halkla ilişkiler çalışmalarının hazırlanması ve gerçekleştirilmesi, yerel firmaların fuara entegrasyonunun sağlanması, fuar süresince risklerin öngörülmesi ve çözüm önerilerinin sunumu, iş birliği yapılacak kurum ve kuruluşlar ile rollerinin belirlenmesi konularında çalışmalar yaptık. Çok verimli bir birliktelik oldu. Organizasyonun her yıl daha da büyüyerek beklentilerin ötesinde bir ivme kazandığını görmek motivasyonumuzu daha da arttırıyor. Fuarın bu kadar kısa bir geçmişe sahip olmasına rağmen TOBB’un fuar takvimine de girmesi bu motivasyonumuzun bir sonucu. Bu vesile ile iş birliğimizin her sene artarak daha yüksek seviyelere çıkacağına ve organizasyonun uluslararası bir seviyeye geleceğine inancımız tamdır.

Satınalma Dergisi Eylül 2019 Sayımız Çıktı!

Satınalma Dergisi Eylül 2019 sayımızı ücretsiz indirebilirsiniz.

B2B pazarda faaliyetlerimizi genişletiyoruz.
Buyer Network Öğrenme Merkezi ile sektörün ihtiyacına yönelik uzaktan eğitim imkanı sağlıyoruz.

10 Profesyonele Kadar Avantajlı Şirket Paketi ve Profesyonel paket sahibi tüm çalışanlar makale, sunum, eğitim notlarına erişim imkanı sağlayacak.

Satınalma Dergisi arşivini ve güncel sayılarını görebileceksiniz.
Ayrıca, Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi kitabı hediye…

20 Kasım 2019 tarihine kadar %50 indirim fırsatı ile üye olabilirsiniz:

https://buyernetwork.net/bireysel-uyelik

İş ve Ticaret Platformumuz Buyer Network, Satınalma Cep Mobil Uygulama ve Dergimizle şirketlerimize her kanaldan ulaşmaya ve yeni hizmetler vermeye devam ediyoruz. Sizler için yeni sürprizler hazırlıyoruz.

[elfsight_file_embed id=”6″]

 

Satınalma Toplantılarında 9 Tuzak

Belki bu konuyu ele alan makaleler ile karşılaşmış olabilirsiniz. Mal veya hizmetiyle kendini ve firmasını tanıtmak üzere toplantı yaptığımız Satış / Pazarlama çalışanlarından edindiğim bazı izlenimleri burada paylaşmak istiyorum. Nadiren de olsa düşülen 9 tuzak… (Tuzak diyorum, çünkü bunu bilmeden kendileri hazırlıyor, aslında tek amaç tabi ki satış yapmak J)

  1. Toplantının başında tanışma aşamasını çok hızlı atlayıp Satınalmacının da kendisinin de vaktini çalmamak (!) adına hızlıca mevzuya girilmesi ve toplantının kısa kesilmesi
    Unutulmamalı ki bir Satınalmacı tarafından toplantı kabulü geldiyse esasen bu toplantı için günlük plan yapılmış olup, size ve sunumunuza zaman ayrılacaktır. O yüzden rahat olmalarını ve ürün/hizmet tanıtımından önce kendilerinin ve namına geldikleri firmalarının giriş sunumunu yapmalarını naçizane tavsiye ederim.
  2. Ürününün piyasada rekabetçilerine göre en iyi fiyat avantajını sağladıklarını ısrarla belirtmek
    En düşük fiyattan alım yapmayı herkes ister. Ancak en iyi alım en düşük fiyatlı alım değildir maalesef. Gerçekten uygun fiyatta bir ürün aldığımızı düşünelim, ondan umduğunuz fayda 5 yıl iken söz gelimi 3 yıl hizmet verir ve bu ihtiyaç için bir kez daha satınalma sürecine girmek zorunda kalırız. Bir İngiliz atasözü vardır, hemen hemen herkes duymuştur: “En ucuzunu alacak kadar zengin değilim”. Malum birçok satınalmacı da bunun farkında. Yani en iyi alım en düşük fiyatlı alım değil, fayda/maliyet oranı en yüksek olan alımdır. Alım yaparken kritik olan parametrelerden en önemlileri: Talep ettiğimiz marka model, teslim süresi, teslim şekli, fiyatı, garanti koşulları, ödeme koşulları.
  3. Tam tersine sanki ürünü satmamak üzere gelmiş olmak
    Satınalmacı toplantıda Satışçının ürünle ilgili coşkusunu görür ise bu iki tarafı da canlandırır. Bizler Satışçının işini sevdiğini, önemsediğini bunun neticesinde de bu ürünü kendisinden almamızın gerektiğini hissetmeliyiz. Nitekim her muvaffakiyet istikrar ile gelir.

Ancak bir Satışçı müşterisine ürünün öne çıkan niteliklerini, geçirdiği üretim süreçlerini, teknolojilerini, bakım onarım gereksinimleri gibi bazı noktaları net bir şekilde aktaramayınca bu toplantı her iki taraf için de zulüm olur.

  1. Piyasadaki diğer üreticileri (hem de isim vererek) yermek, kötülemek
    Bu hayatta her alanda karşımıza çıkabilecek bir pozisyon. Hiçbir zaman başkasını kötüleyerek kazanıldığı görülmemiştir, ki bu centilmenliğe aykırıdır. Satınalmacı böyle bir kare gördüğü anda, söz konusu kötü oklara bir zaman gelip kendisinin ve firmasının da maruz kalma olasılığını düşünür. Farklı kriterlerde doğru yolda olsanız bile başkasını kötülüyorsanız, Satınalmacının nezdinde kötü siz olursunuz. Ancak burada bir noktayı atlamamak gerekir: Velev ki böyle bir durum oluştu, aman Satınalmacı da bu diyaloğa kendisini kaptırmasın, dikkat.
  2. Satışçının O ürüne ihtiyacımızın olmadığını bilmemesi veya neye ihtiyacımızın olduğunun farkında olmaması.
    Hedef kitleye, doğru ürünü doğru şekilde sunan firmalar satışlarının artacağını görecekler. Eğer müşteri değil de para kazanmak için bu ürünü satmalıyım fikrinde ise Satışçı bu yanlış bir yolla ürün satmaya çalıştığı anlamına gelir. En iyi ihtimal satışı sadece bir defaya mahsus olmak üzere gerçekleşir.
  3. Ürünün öne çıkan özelliklerinden bahsetmemek
    11 yıllık tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki; Satınalma teklif değerlendirme sürecinde kazanan firmalar çoğunlukla sektörde bilinen, reklam bütçesine ağırlık veren, konu ile ilgili olmayan kişilerin dahi marka isminden haberdar olduğu ya da kullanıcılara ürün veya hizmetinde öne çıkan katma değerleri izah edebilen kalitesi ile ön plana çıkmış firmalardır. Pazarlama stratejilerinde ihtiyaç doğurmak ve satmak diye bir terim vardır. İnanın bu doğrudur. Nitekim tüm Satınalmacılara tüm ihtiyaçları biliyor gözüyle bakmamak lazım. Bazen gözden kaçan, iş körlüğü sebebi ile üzerinde durulmamış, unutulan noktalar olur. Dolayısıyla bu püf noktaları(ihtiyaçları) Satınalmacılara izah etmekte fayda var.

İlaveten bizler “Üründe problem yaşarsak ne gibi desteklerle yanımızda olacaksınız?” diye sorarız ve gelen cevabı not ederiz, hiç unutmayızJ. Dolayısıyla beklenenin üzerinde neler sunuyorsunuz? Garantiler, satış sonrası hizmetler, muadillerinde olmayan(rakip firma ismi vermeden) ama sizin ürününüzde var olan faydalı özellikler, ürünün doğru ve eksiksiz aydınlatıcı bilgisi gibi önemli noktaları lütfen bizlere anlatın ve ürün hakkında yeterli bilgi verdiğinizden emin olun.

  1. Satınalma kararımızı yönlendirmek adına(!) gereksiz bir iyi niyetli samimi arkadaşlık diyaloğu kurmaya çalışmak.. Abicim, ablacım, kızım. gibi
    Bazen de tedarikçi firma ile aynı dili konuşamamamızın kaynağı hatalı iletişimdir. Satınalmacı için tüm tedarikçiler ile mesafe aynı olmalıdır. Diyaloğu farklılaştırmak, samimi gibi görünmek gemiyi yürütmez. Ürün, kalite, sss(satış sonrası servisler) ile öne çıkmak lazım.
  2. Sektör ile ilgili hiç konu bahsi açmamak.
    Bizler sektörel haberleri ve gelişmeleri takip ederiz. Hayatta tek gayesi ürünü satmak olunca kişinin maalesef bu odak noktasından uzaklaşamamakta ve konuşulması paylaşılması gereken faydalı gelişmelerden, sektörel gündemden mevzu açılamamaktadır. Bu da toplantıyı basit ve faydasız hale getirmektedir. Ancak sektörel bilgisi doyurucu olan, konu ile ilgili güncel araştırma geliştirme faaliyetleri hakkında bilgili olan Satışçının -doğal olarak- tanıttığı ürüne de hakim olduğu düşüncesi kaçınılmaz olur, bu da haneye 1 puan daha kazandırır.
  3. Satınalmacının sorduğu soruları cevapsız bırakarak “yönetime sormam lazım..” tarzı bilgi eksikliğini yansıtan cevaplar vermek
    Müşteri toplantılarınızda müşteriden ürününüz veya hizmetiniz ile ilgili mutlaka soru alacaksınız, bu soruları öngörüp hazırlıklı gitmekte fayda var. Zira sorulan bir sorunun cevabını bilmiyorsa Satışçı cevabı öğrenmek için biraz süre talep edip mümkün olan en kısa sürede bilgi verebilir.

Yukarıda sıraladığımız kalemler nadiren de olsa iş yaşamımızda karşımıza çıkabiliyor. İlaveten; bir Satınalmacı olarak bizlerin de aynayı kendimize tutup düştüğümüz tuzakları görüp öz değerlendirmemizi yapmamız önemlidir. Tüm bu değerlendirmeler mesleki gelişim ve ilerlememiz için önem taşır. Tabi ki yazımız tamamen tavsiye niteliği taşımakta olup kişi özelinde değildir.

Bu minvalde tüm okurlarımıza mutlu ve başarılı bir çalışma hayatı dilerim. Diğer yazılarda görüşmek üzere, hoşçakalın.

Türkiye İMSAD İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi Ağustos 2019 Yayınlandı

Türkiye İMSAD İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi, Ağustos ayında da Haziran ayında olduğu gibi çalışma gün sayısının azalması sebebiyle yeniden geriledi. Bileşik Endeks’i etkileyen ekonomik, dış politik ve jeopolitik risklerin önemli ölçüde azalmasına karşın inşaat sektöründe yaşanan sorunların Bileşik Endeks üzerindeki etkileri de daha açık ortaya çıkmaya başladı.

Türkiye İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından her ay düzenli olarak yayınlanan İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi’nin Ağustos 2019 sonuçları açıklandı. Bileşik Endeks’te şu bilgiler yer aldı: Ağustos ayında da, Haziran ayında olduğu gibi çalışma gün sayısının azalması sebebiyle faaliyetlerde yaşanan düşüş Bileşik Endeks’e olumsuz yansıdı. Güven ve beklentilerdeki zayıflamanın sürmesi de Ağustos ayı Bileşik Endeksi’nde düşüşe yol açtı. Ağustos ayında 1,08 puan düşen Bileşik Endeks dip seviyelerde kalmaya devam etti.

Faaliyetler çalışma gün sayısının azalması düştü

Ağustos ayında çalışma gün sayısının azalması ve geleneksel tatiller, inşaat malzemeleri sanayi faaliyetlerinde düşüşe neden oldu. Temmuz ayında faaliyetlerde genele yayılan dengeli toparlanma sonrası Ağustos ayında faaliyetlerin hızı yeniden kesildi. Faaliyet Endeksi Ağustos ayında bir önceki aya göre 2,2 puan düşerken yurtiçi satışlar önemli ölçüde geriledi. İhracat artışı Ağustos ayında sürdü ancak yavaşladı. Üretimde de yeniden gerileme yaşandı. Cirolar Ağustos ayında iç satışlardaki düşüşe bağlı olarak önemli ölçüde geriledi. Yurtdışı satış fiyatlarında da sınırlı bir gerileme yaşanırken, tahsilat hızı düştü. İnşaat malzemeleri sanayi faaliyetlerinde dalgalanma devam ediyor. Haziran ayında gerileme ve Temmuz ayındaki toparlanma sonrası Ağustos ayında yeniden düşüş yaşandı. Geçen yılın Ağustos ayına göre yüzde 16,5 geride kalan faaliyetlerde kalıcı toparlanma için zamana ihtiyaç olduğu görüldü.

Faaliyetlerdeki düşüş Güven Endeksi’nde gerilemeye yol açtı

Güven Endeksi’nde Ağustos ayında yeniden sınırlı bir gerileme yaşandı. Temmuz ayındaki durağanlaşma sonrası toparlanmaya dönük bir gelişme olmadı. Ağustos ayında faaliyetlerdeki düşüş güvendeki toparlanma beklentisini öteledi. Güven seviyesi Ağustos ayında bir önceki aya göre 0,5 puan düştü. Güven Endeksi’nde son üç aydır kararsızlık ve dalgalanma yaşanıyor. Toparlanmaya geçiş için gerekli koşullar halen oluşmadı. Türkiye ekonomisine ilişkin güven dip seviyesinde kalmaya devam ediyor. Yurtiçi pazarlarda güven yeniden sınırlı ölçüde geriledi. İhracat pazarlarında güven ise Ağustos ayında da artışını sürdürdü. Güven Endeksi, daha önce olumsuz etkiler yaratan ekonomik, dış politik ve jeopolitik risklerin azalmasına rağmen henüz toparlanma sürecine giremedi. İnşaat sektöründe yaşanan sorunlar ve bunun yarattığı küçülmeden olumsuz etkilenmeye devam eden Güven Endeksi’nde artışın, inşaat sektöründe yaşanan sorunların kalıcı çözümüyle mümkün olduğu anlaşıldı.

İnşaat sektöründeki sorunlar beklentileri olumsuz etkiledi

Beklenti Endeksi Ağustos ayında sınırlı ölçüde gerilemeye devam etti. Beklentilerde toparlanma süreci henüz başlamadı. Faaliyetlerdeki gerileme de beklentileri olumsuz etkiledi. İnşaat sektöründe yaşanan sorunlar ve iç talepteki bozulma, beklentileri olumsuz etkilemeye devam etti. Beklenti Endeksi, Ağustos ayında bir önceki aya göre 0,8 puan düştü, geçen yılın Ağustos ayı beklentilerinin 17,2 puan altına indi. İnşaat sektörü ve inşaat malzemeleri sanayisine ilişkin beklentiler geriledi. Önümüzdeki üç aya ilişkin alınan yurtiçi siparişlerde sınırlı bir düşüş yaşandı. Önümüzdeki üç aya ilişkin alınan ihracat siparişleri ise Ağustos ayında artışını sürdürdü. Önümüzdeki üç ayın üretim beklentisi de gerileme gösterdi. Sektörde, özellikle yurtiçi siparişlerdeki gerileme ile üretimde düşüş bekliyor. Beklentileri olumsuz etkileyen ekonomik, siyasi ve dış politik riskler önemli ölçüde azaldı. Ancak bu kez inşaat sektöründeki sorunlar ve küçülmenin beklentiler üzerindeki olumsuz etkileri yaşanmaya başlandı. Beklentilerde iyileşmenin ancak inşaat sektöründeki sorunların çözümü ile başlaması bekleniyor.

[elfsight_file_embed id=”7″]

Ünsped Gümrük Müşavirliği Dünya Fair Play Şeref Diploması Ödülüne Layık Görüldü

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) 2019’un ilk toplantısını Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de gerçekleştirdi. Konsey, Sosyal Sorumluluk Komitemizin çalışmalarını değerlendirerek, şirketimizi kurumsal sosyal sorumluluk dalında ve UPS Spor ve Kültür Kulübü Koordinatörümüz Sayın Semra Demirer’i de kariyer dalında Dünya Fair Play Şeref Diploması Ödülü’ne layık buldu.

Ödüller, Eylül ayında Budapeşte’nin 2019 Avrupa Spor Başkenti seçilmesi onuruna şehir sporlarını teşvik eden “URBAN GAMES” programı içinde düzenlenen törende verildi.

İş İlanları: “Gümrüklerde Çalışacak B Karneli Eleman Aranıyor” | Buyer Network İnsan Kaynakları

BuyerNetwork.net İnsan Kaynakları sayfasına girip özgeçmişinizi oluşturarak iş ilanına başvuru yapabilirsiniz.

Gazi Metal Tedarik Zinciri Müdürü Orçun Kurt: Tedarik Zinciri, Üretim Tesisimizin Her Noktasına Temas Ediyor

M.E. : Merhaba, Röportajımıza geçmeden önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz ?

Merhaba, 1979 yılında Sakarya’da doğdum, ilk ve orta öğretimini Sakarya’da tamamladıktan sonra sırasıyla Başkent Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı, Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümününden mezun oldum ve Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Mühendislik Yönetimi bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Askerlik görevi sonrası sırasıyla Airfel – Daikin firmasında sırasıyla Üretim & Üretim Planlama Mühendisi ve Lojistik Şefi, Tırsan Treyler A.Ş firmasında Tedarik Zinciri Departmanında Hammadde Satınalma, Ambar ve Malzeme Planlama ile Üretim Planlama Yöneticiliği görevlerini üstlendim. Son olarak Gazi Metal Mamulleri A.Ş firmasında Tedarik Zinciri Müdürü olarak Satınalma, Liman İşletmesi ve Sevkiyat, Paketleme ve Ambar departmanlarının yöneticiliği görevine halen devam etmekteyim. 15 yıllık çalışma hayatım içinde aldığım Yalın Yöneticilik eğitimleri ile çeşitli iyileştirme ve geliştirme projelerinde yer almış bulunmaktayım. Evli ve bir erkek çocuk babası olup, iyi derecede İngilizce bilmekteyim.

  • M.E. : Gazi Metal firmasında tedarik zinciri yöneticiliği yapıyorsunuz. Gazi Metal sektörün köklü firması. Karasu’daki fabrikanın üretim kapasitesi ve ürün gruplarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Kökleri 1927 yılına dayanan Gazi Metal firması, Gebze bölgesindeki Çelik Servis Merkezi faaliyetlerine ilave olarak 2014 yılında Karasu Organize Sanayinde üretim tesisi kurulumuna başladı. Son teknoloji ile donatılmış, insan eli değmeden üretim yapabilen ve Endüstri 4.0’a uygun makineler ile kurulan fabrikanın üretim kapasitesi, 1.000.000 mTon/yıl sıcak ve 750.000 m Ton/yıl soğuk malzemedir.

Ürün gurubu bazında değerlendirecek olursak; kalite, kalınlık ve genişlik parametrelerindeki değişikliğe göre ucu açık bir ürün yelpazesine sahip olduğumuz söylenebilir.

Bende yaklaşık dört yıldır Gazi Metal firmasında Tedarik Zinciri Müdürlüğü görevini sürdürüyorum.

  • M.E. : Yassı çelik konusunda ülkemizin gelişmişlik seviyesi nedir ? Sektörün büyümesi ve rekabeti genel hatları ile değerlendirebilir miyiz ?

Yassı çelik sektörü ürünleri aslında global pazarda; otomotivden beyaz eşyaya, inşaat sektöründen gündelik ürünlere kadar hemen her sektörde kullanılmakta. Buna bağlı olarak da dünya üzerinde ciddi bir büyüyen pazar oluşmakta. Durum böyle iken ülkemizdeki çelik sektörü de bu büyüyen pazara karşılık vermek için ciddi yatırımlar ile hizmet vermeye çalışmaktadır. Özellikle de son yıllarda ülkemizde bu alan üzerine ciddi yatırımlar olmakta ve pazara yeni aktörler girmekte. Ancak bu durum sadece üretim ile sonuç bulamıyor. Yapılan üretimi de karşılayacak bir talep oluşması gerekiyor ki, 2018 den bu yana yaşanan ve 2019 yılında da devam eden iç piyasa şartları ve dış pazar kar marjının düşmesi bu talepleri özellikle Türkiye için kısıtlı bırakıyor.

Örnekleyecek olursak, 2019 Ocak ayında üretilen ham çelik miktarı 2018 yılının Ocak ayı ile kıyaslandığında %19,5 oranında bir azalma gözlemleniyor (2,6 milyon Ton/yıl), aynı tarihler arasında tüketim miktarları karşılaştırıldığında %43,3 lük bir azalma (1,7 milyon Ton/yıl) olduğunu görebiliyoruz.

Bu durumda önemli olan üretilen fazla malzemenin ihraç edilebilmesi veya yurtiçindeki çelik ürünlerinin tüketilebildiği piyasanın aktifleştirilmesidir.

Piyasadaki genel kanıya bakacak olursak, 2019 yılının ikinci yarısından itibaren üretim girdilerinde fiyatların üretimi destekleyecek seviyelere döneceği ve dış piyasadaki korumacı eğilimlerin etkisini kaybetmesi ile istenilen ihracat seviyelerinin yakalayabileceği gibidir.

  • M.E. : Demir – çelik sektöründe tedarik zinciri yapılanması hakkında konuşursak işletme içerisinde örgütlenmeniz hangi ihtiyaçtan başladı ? Gereksinim neydi ?

Tedarik Zinciri üretim tesisinin her noktasına temas etmekte. Hammaddenin fabrika sahasına girişi ve kabulünden, stoklanmasına ve üretime verilmesine, hatta paketlenip müşteriye sevkine; ayrıca tesis iç müşterilerin taleplerinin satınalma işleminden ambarda stoklanıp tesise dağılımına kadar hemen her noktada tedarik zinciri personelleri ve operasyonları üretilen ürünlere hizmet vermektedir. Bu ise bir bütünlüğe sahip olmayı gerektirmekte. İşte bu noktada Tedarik Zincirinin olgusu ortaya çıkmaktadır.

  • M.E. : Tedarik zinciri operasyonlarınızda satınalmanın ağırlığı nedir ? 

Gazi Metal firmasında Tedarik Zinciri Departmanına bağlı olarak; Satınalma, Paketleme, Lojistik ve Ambar bölümleri mevcuttur. Bu bölümler içerisinde Satınalma önemli bir merkez pozisyonunu almıştır. Şirket için müşterilerin talepleri doğrultusunda çalışan Satınalma bölümü, kimi zaman anlaşmalı olduğu tedarikçilerden malzeme ihtiyacını karşılarken, kimi zaman da teklif kıyaslama ile malzeme tedariğini gerçekleştirmektedir. Malzeme tedariğini gerçekleştirirken, hem lojistik birimini hem de ambar bölümü ile koordineli olarak, siparişlerin talep eden birimlere sağlıklı bir şekilde ulaştırılması noktasında kilit bir merkez rolünü oynamaktadır.

  • M.E. : Demir – çelik piyasasında hammadde takibini nasıl yapıyorsunuz? Alım politikalarınıza yön veren etkenler nelerdir ?

 Demir – Çelik sektöründe hammadde alımı Stratejik Satınalma konusu olarak değerlendirilir, ki bu kısımda uygulanan politikalara yön veren çok fazla değişken olabiliyor. Hele ki günümüz koşulları göz önünde bulundurulduğunda, öncelik müşteri talebinin çok olduğu malzemelerin hammaddesini temin etmek diyebiliriz. 

  • M.E. : Tedarik zinciri operasyonlarında lojistik operasyonlar son derece önemli. Özellikle üretim kapasitesini etkin kullanan işletmelerde. Sürekli bir hareket var. Sevkiyat anlamında nasıl bir iş yükünü yönetiyorsunuz ?

Gazi Metal firması, Karasu Üretim Tesislerinden her gün ortalama 1000 ile 1500 ton malzeme sevkiyatı gerçekleştirmektedir. Aynı zamanda gerek öz mal (hammadde) gerekse piyasadaki Fason işlemler için gelen 1000 ile 1500 ton malzeme kabulü yapmaktadır. Bu çerçevede tesis günde ortalama 2500 ile 3000 ton malzeme hareketini karşılamaktadır. Bu durum ihracat ve ithalat süreçlerinde 5000 ile 6000 ton civarına ulaşmaktadır.

  • M.E. : Yassı çelik ihracatı yapıyorsunuz ? İhracatınızı hangi ülkelere yapıyorsunuz ?

Gazi Metal firması Avrupa, Amerika ve Afrika gibi kıtalarda bir çok firma ihracat çalışması yürütmektedir. Bunlarla birlikte son dönemde Orta Asya ve Güney Amerika ülkeleri ile de yakın ilişkiler içerisinde ihracat sevkiyatlarını gerçekleştirmektedir.

  • M.E. : Fabrika kuruluş yerinin belirlenmesinde Karasu Limanı’na yakınlık da önemli rol oynadı sanırım. Limanın gelişimi ve fabrika operasyonlarına etkisi gelecekte nasıl olacak ? Öngörüleriniz nedir ?

Gazi Metal’in üretim tesisi kuruluş yerini Karasu ilçesinde seçmesinin elbetteki birden çok stratejik noktası var. Örneğin; Kuzey Karadeniz Sahil yolu ile bağlantılı olması, raylı sistem taşımacılığın projelerinin inşaat aşamasında olması vb. Bunların başında da Karasu Limanının, Karadeniz deki Boğazlara en yakın liman olması ve Organize Sanayi Bölgesi ile komşu olması yatmaktadır. Bu çerçeveden baktığınızda Liman ile Gazi Metal’in uyumlu bir birliktelik içinde çalıştığını söyleyebiliriz ve bu iki dev projenin büyümesi birbirlerine olduğu kadar, Karasu ilçesine dolayısı ile Sakarya iline ve hatta Türkiye ye katkıda bulunacaktır.

  • M.E. : Sasayder yönetiminde yer alıyorsunuz ? Sasayder’in faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz ?

Evet, Sasayder yönetiminde Başkan Yardımcılığı görevindeyim ve bunun her anından çok büyük keyif alıyorum. Çünkü arkadaşlarımızla bu yola çıktığımızda

  • M.E. : Tedarik zinciri yöneticiliği ülkemizde gelişmekte olan bir kariyer alanı. Ne gibi zorlukları var. Biraz açabilir miyiz ?

Tedarik zinciri başlıca bir meslek değil aslında, bir meslekler gurubu. İçerisinde Satınalma, Lojistik, Ambar ve hatta Planlama faaliyetlerini içinde bulunduran büyük bir gurup. Ve bu gurubun içinde çalışmakta, yönetmekte büyük bir sorumluluk ve özveri istemekte.

Bilinen bir söz aslında bu sorumluluğu çok güzel özetlemekte. “Her zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür.” Tedarik zincirinin her halkasının gurubun dengesini korumak adına en güçlü olması gerekmekte, bu nedenle de özverili ve planlı bir çalışma gerektirmektedir.

  • M.E. : Tedarik zinciri mesleği düşünen genç arkadaşlarımıza tavsiyeleriniz nedir ?

Bu bölüme ilgi duyan arkadaşlarıma tek tavsiyem, yoğun mesai programına ve planlı yaşama hazır olmalarıdır. Ancak şunu da belirteyim, içine girdikten sonra hayatlarının bir parçası olacak ve vaz geçmeleri çok daha zor olacaktır.

M.E. : Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim.

Sektör yöneticileri, girişimciler ve akademisyenlerle yaptığımız yazılı ve video röportajlar bu bölümde yer almaktadır. Röportaj önerileriniz için dergi@satinalmadergisi.com üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

[elfsight_file_embed id=”3″]

Bulaşıcı bir hastalığa tutulan işçi, bu nedenle haklı fesih yapabilir mi?

İşçiye haklı nedenle derhal fesih hakkını düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu’nun m.24/I- (b)’ye göre, “İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa” işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanınmaktadır. Bu durumda işyerinde, işçinin yakinen çalıştığı işvereni ya da başka bir işçinin bulaşıcı hastalığa tutulması halinde, işçinin kendi sağlığını koruması amacıyla fesih hakkı vardır. İşçinin bu hükme dayanarak iş sözleşmesini feshedebilmesi için, işveren ya da başka bir işçinin hastalığının verem, tifo, deri hastalıkları ve sarılık (Hepatit B) gibi ciddi nitelikte olması ve işçi için tehlike oluşturması gerekir. Aksi halde, işçinin kendisinin bulaşıcı veya işi ile bağdaşmayacak bir hastalığa tutulması, işçiye sözleşmeyi fesih hakkı vermez.

Elbette ki bulaşıcı hastalık nezle, grip gibi sıradan bir hastalık değil, önemli epidemik hastalıklardan olması gerekir (NARMANLIOĞLU, Ünal, Ferdi İş Hukuku, s.421; TUNÇOMAĞ, Kenan/CENTEL, Tankut, İş Hukukunun Esasları, s.216). Hastalığın bulaşıcı olması, diğer kişilere geçmesi ihtimali bulunmasını ifade eder. Ancak unutulmamalıdır ki her bulaşıcı hastalık haklı sebeple feshi gerektirmez. Örneğin nezle, grip gibi bir bulaşıcı hastalığa yakalanmış iş arkadaşını gerekçe göstererek haklı fesih yapan işçinin yaptığı fesih haklı görülemez. Nitekim bulaşıcı hastalığın önemli olması gerekir. Örneğin verem, zührevi hastalıklar, deri hastalıkları, uyuz ve cüzzam gibi hastalılar bu öneme sahiptir (NARMANLIOĞLU, s.422).

Bununla birlikte, bulaşıcı olan ya da işiyle bağdaşması mümkün olmayan hastalığa tutulmuş olan işveren veya diğer işçiler ile işçinin doğrudan doğruya buluşup görüşmesinin kaçınılmaz olması gerekir. Örneğin günde birkaç defa kontrol ya da talimat vermek için işçinin yanına gelen işveren tamamen ayrı bölümlerde çalışıyorsa, bu durum işçi ile yakından ve doğrudan bir temas sayılmaz. Yakından ve doğrudan görüşmeden maksat işin yapıldığı sürece devamlı sayılacak şekilde bir arada bulunmaktır.

Sonuç olarak, İşçinin kendisinin bulaşıcı veya işi ile bağdaşmayacak bir hastalığa tutulması, işçiye iş sözleşmesini fesih hakkı vermez. Bu kapsamda işçinin iş sözleşmesini feshedebilmesi için, işçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren ya da başka bir işçinin tüberküloz, hepatit B ve deri hastalıkları gibi ciddi bir bulaşıcı hastalığa tutulmuş olması gerekir.