İki dev teknoloji fonundan genç Türk girişimcilere 30 milyon dolar yatırım

Genç girişimciler Kaan Günay ile Onur Kardeşler tarafından San Francisco’da kurulan ve akıllı medya platformu girişimi Firefly, küresel teknoloji sektörüne yön veren iki dev girişim sermayesi fonundan 30 milyon dolarlık yeni yatırım çekti. GV’nin (eski adıyla Google Ventures) liderliğinde gerçekleşen Seri A yatırımına hali hazırda yatırımcısı olan NFX de katıldı. Firefly, Aralık 2018’de de 21,5 milyon dolarlık yatırım almıştı.

Şirket, aldığı yatırıma ek olarak New York pazarına da girdiğini açıkladı. Kentin taksi üstü reklam panosu pazarının yüzde 50’sini kontrol eden STRONG’un dijital operasyonlarını devraldı.

Firefly CEO’su Kaan Günay, “Kısa zamanda ABD’nin en hızlı büyüyen akıllı medya platformuna dönüştük. Reklamcılık teknolojilerinin gelecek kuşağını temsil ediyoruz. İnovatif yazılımımızı New York’a taşıyacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. Aralık 2018’de aldığımız yatırım sonrasında İstanbul’da ofis yatırımı yaparak 50 yazılımcıya istihdam yaratmıştık. Yatırımımız sürecek ve istihdam ettiğimiz yazılımcı sayısını kısa zamanda 100’e çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu. GV Genel Ortağı Adam Ghobarah ise “Firefly, önemli ölçekte yeni bir reklam formatı yaratıyor” dedi.

ABD’de San Francisco ve Los Angeles’ta paylaşımlı araçlar ile taksilerin üstüne durumsal farkındalığa sahip akıllı ekranlar yerleştirerek rota, bölge demografik yapısı ve trafik koşullarına göre reklam gösterimi yapan genç girişimciler Kaan Günay ile Onur Kardeşler’in kurduğu akıllı medya platformu girişimi Firefly, yeni yatırım turunu tamamladı. Küresel teknoloji sektörüne yön veren iki dev girişim sermayesi fonundan 30 milyon dolar yatırım çekti. GV’nin (eski adıyla Google Ventures) liderliğinde gerçekleşen Seri A yatırımına hali hazırda yatırımcısı olan NFX de katıldı. Firefly, Aralık 2018’de de 21,5 milyon dolarlık yatırım almıştı.

San Francisco’da 2017 yılında kurulan Firefly, aldığı yatırıma ek olarak New York pazarına girdiğini açıkladı. Kentin taksi üstü reklam panosu pazarının yüzde 50’sini kontrol eden STRONG’un dijital operasyonlarını devraldı.

Türkiye’de istihdam 2 kat artacak

Firefly CEO’su Kaan Günay, “Kısa zamanda ABD’nin en hızlı büyüyen akıllı medya platformuna dönüştük. Reklamcılık teknolojilerinin gelecek kuşağını temsil ediyoruz. İnovatif yazılımımızı New York’a taşıyacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. ABD’de yeni şehirlere de odaklandık ve hazırlıklarımız sürüyor. Aralık 2018’de aldığımız yatırım sonrasında İstanbul’da ofis yatırımı yaparak 50 yazılımcıya istihdam yaratmıştık. Yatırımımız sürecek. İstihdam ettiğimiz yazılımcı sayısını kısa zamanda 100’e çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Herkes kazanıyor

Firefly’ın bütün paydaşlarına kazandıran bir iş modeli olduğunu ifade eden Günay, “Paylaşımlı araçlar ile taksi sürücülerine yüzde 15’e varan oranda ek gelir yaratıyoruz. Yerel yönetimler ile işbirliği yapıyoruz. Kayıp çocuklara yönelik Amber Uyarı Sistemi’nin duyurularına ekranlarımızda yer veriyoruz. Sivil toplum kuruluşları, yerel küçük işletmeler ve diğer yerel yönetim duyuruları için ekran envanterimizin yüzde 10’unu tahsis ettik” şeklinde konuştu.

GV: Yeni reklam formatı yaratıyor

Firefly’a yaptıkları yatırımı değerlendiren GV Genel Ortağı Adam Ghobarah, “Önemli ölçekte yeni reklam bir reklam formatı yaratıyor” dedi. Taksilere ek olarak paylaşımlı araçların ulaştığı büyüklüğün şehirlerde ada ve zamanlama bazlı ev dışı dijital reklamcılık fırsatı yarattığına dikkat çeken Ghobarah, “Kaan, Onur ve Firefly ekibi şu ana kadar bu süreci çok iyi bir şekilde yürüterek, uzun vadede şehirlere veri sağlamaya ne kadar motive olduklarını gösterdiler.” şeklinde konuştu.

Mobil veri trafiği zetabayt bandına yaklaşıyor

Cisco Global Mobil Ağlar Endeksi’ne göre, 2022 itibariyle mobil veri trafiği global IP trafiğinin yaklaşık yüzde 20’sini temsil edecek ve yılda 930 eksabayt’a ulaşacak. Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde ise 2022 senesi itibariyle 1 milyar mobil kullanıcı olacak.
Cisco, Mobil Görsel Ağ Endeksi (VNI) Tahmini’ni on yıldan daha uzun bir süre önce açıklamaya başladığında, mobil (veya hücresel) veri trafiği, küresel ağlardan geçen toplam IP trafiğinin yüzde 5’inden daha azına tekabül ediyordu. Günümüzde ise mobil ağlara biçilen rol ve duyulan güven önemli ölçüde arttı. Mobil geniş bandın artan erişimi ve kalitesi; mobil iletişim, medya ve çok çeşitli mobil IoT uygulamaları için ilk bakışta karşılanması imkansız gibi duran bir talep yarattı.

Cisco’nun duyurduğu, 2017-2022 yıllarını kapsayan Global Mobil Ağlar Endeksi’ne göre, 2022 sonunda mobil veri trafiğinin yıllık bir zetabayt bandına yaklaşacak. 2022 itibariyle, mobil veri trafiği global IP trafiğinin yaklaşık yüzde 20’sini temsil edecek ve yılda 930 eksabayt’a ulaşacak. Bu 2012’deki tüm global mobil veri trafiğinin neredeyse 113 kat daha fazla bir rakama denk geliyor.

Mobil teknolojiler her zamankinden daha fazla insan ve nesneyi birbirine bağlamaya devam ediyor. 2017’de dünya genelinde beş milyar mobil kullanıcı vardı, ancak önümüzdeki beş yıl içinde bu sayı yarım milyar artarak 5,5 milyar kullanıcıya çıkacak. Bu da dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 71’i demek. 2022 yılına gelindiğinde ise 12 milyardan fazla mobil bağlantılı cihaz ve IoT bağlantısı olacak. 2022 itibariyle, mobil ağlar 8 milyardan fazla kişisel mobil cihazı ve dört milyar IoT bağlantısını destekleyecek.

Yayınlanan tahmin dünya çapında mobil ağ performansının artacağını da öngörüyor. 2017 yılında 8,7 Mbps olan ortalama global mobil ağ hızı, 2022’ye kadar üç katından fazla bir artış kaydederek 28,5 Mbps’ye çıkacak. Bazı bölgelerde 5G’nin benimsenme oranları arttığı için ortalama mobil veri hızları da coğrafi konuma göre önemli ölçüde değişiklik gösteriyor.

İşte Mobil Görsel Ağ Endeksi (VNI) Tahmini’ninden Orta Doğu ve Afrika pazarına yönelik önemli sonuçlar:

 Mobil kullanıcı ve bağlantı trafiğinde büyük artış

  • Ortadoğu ve Afrika bölgesinde 2022 senesine kadar 1 milyar ( Ortadoğu ve Afrika toplam nüfusunun yüzde 58’i) mobil kullanıcı olacak. Bu rakam 2017 senesinde 798 milyondu.
  • 2022 senesine kadar kullanıcı başına mobil trafik aylık 7.649 megabayta ulaşacak. Bu rakam 2016’da aylık 777 megabayttı. Buna göre, Birleşik Yıllık Artış Oranı yüzde 57 olacak.
  • Bir mobil bağlantı başına (M2M/LPWA dahil) mobil trafik 2021 senesine kadar aylık 4.061 megabayta ulaşacak. Bu rakam 2016’da aylık 459 megabayttı. Buna göre, Birleşik Yıllık Artış Oranı yüzde 55 olacak.

Daha akıllı multimedya mobil cihazlarına geçiş

  • 2017 senesinde akıllı cihazlar ve bağlantılar Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki tüm mobil cihaz ve bağlantıların yüzde 27’sini oluşturdu. Buna Düşük Güçlü Geniş Alan Bağlantıları (LPWA) dahil değildi. Cisco, 2022 senesine kadar akıllı cihaz ve bağlantıların LPWA hariç tüm mobil cihaz ve bağlantıların yüzde 77’sini oluşturacağını öngörüyor.
  • Akıllı cihazlar ve bağlantılar 2017’de toplam mobil veri trafiğinin yüzde 78,3’ünü oluşturdu. Sözkonusu trafiğin 2022 senesine kadar yüzde 96,1’e ulaşması bekleniyor.
  • Cisco, 2022 senesine kadar Ortadoğu ve Afrika bölgesinde mobil bağlantıların yüzde 20’sinin 2G olacağını öngörürken, yüzde 54’ünün ise 3G olacağını öngörüyor. Ağ operatörlerinin kesintisiz ve kusursuz bağlantı sunma konusundaki hassasiyetlerine bağlı olarak, 4G’nin yüzde 23 oranındaki bölgesel mobil bağlantının yüzde 23’ünü teşkil edeceği, 5G’nin de yüzde 0,2’lik bir oranı teşkil edeceği öngörülüyor. Her geçen gün M2M (Mobilden Mobile) ve IoT (Nesnelerin Interneti) teknolojili cihazlar daha çok birbirine bağlandıkça, LPWA teknolojisinin de mobil bağlantıların yüzde 4’ünü oluşturması bekleniyor.

Mobil IoT daha çok benimsenecek- M2M ve giyilebilir teknolojiler

  • Ortadoğu ve Afrika bölgesi mobil M2M bağlantı açısından en yüksek artışın görüleceği ikinci bölge olacak. 2017 ile 2022 arasında Birleşik Yıllık Artış Oranı yüzde 31 olacak.
  • M2M trafiğinin 2017’den 2022’ye kadar 10 kat artacağı tahmin ediliyor. Birleşik Yıllık Artış oranı yüzde 58 olacak.

Gelişmiş mobil ağ ve Wi-Fi hızları

  • 2017’de Ortadoğu ve Afrika bölgesinde ortalama cep telefonu hızı yaklaşık 4,4 Mbps’ti. Cisco 2022 senesine kadar bu hızda 10,9 Mbps’lik bir artış olacağını ve hızın 15,3 Mbps’ye ulaşacağını öngörüyor.
  • 2017’de 6,2 Mbps olan ortalama Wi-Fi hızının da 2022 senesine kadar 11,2 Mbps’ye ulaşması bekleniyor.
  • 2022 senesine kadar Ortadoğu ve Afrika bölgesinde mobil ağlarda her 31 dakikada bir bugüne dek yapılan tüm filmlerin gigabayt bazında değeri kadar veri trafiği gerçekleşecek.

“Cisco şebeke operatörlerine; mobil tüketicilerin, kurumsal kullanıcıların ve çok çeşitli IoT uygulamalarının artan bant genişliği ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olmayı taahhüt ediyor” diyen Cisco Türkiye Genel Müdürü Didem Duru, “Küresel mobil trafik zettabayt dönemine yaklaştıkça, 5G ve WiFi’ın gerekli ve tamamlayıcı erişim teknolojileri olarak bir arada var olacağına; kurumsal ve servis sağlayıcı müşterilerimize yapı ve hizmet alanlarını genişletmeleri için kilit avantajlar sunacaklarına inanıyoruz. Türkiye’deki müşterilerimize de artan bu trafiğe hazırlanmaları ve ağ mimarisine geçişleri konusunda yol göstermeyi umuyoruz” dedi.

Cisco Mobil Görsel Ağ Endeksi (Mobile VNI) Tahmini

Cisco Mobile VNI Tahmini, mobil (2G, 3G, 4G ve 5G) radyo ağlarıyla ilişkili global, bölgesel ve ülke bazında projeksiyonlar ve trendler içeriyor. Raporun tamamında, mobil veri trafiğindeki büyüme, mobil cihazlar/bağlantılar, çeşitli sektör dikeylerine göre mobil IoT, mobil IPv6’nın benimsenmesi, mobil ağ performansı, hücresel cihazlardan/bağlantılardan Wi-Fi offload ve mobil kademeli fiyatlandırma (sınırsız ve paylaşılan planlar) hakkında ek bilgiler ve analizler yer alıyor.

Cisco Mobil Görsel Ağ Endeksi (Mobile VNI) Metodolojisi

Cisco VNI Kapsamlı Tahmini (2017–2022), bağımsız analist tahminlerine ve gerçek ağ kullanım verilerine dayanıyor. Bu temelin üzerine, Cisco’nun global IP trafiği ve ağ hizmetlerinin benimsenmesine ilişkin kendi tahminleri ekleniyor. Raporun tamamında metodolojinin ayrıntılı bir tanımı da yer alıyor. 13 yıllık geçmişi boyunca Cisco ® VNI araştırması, internetin büyümesine ilişkin büyük oranda kabul gören bir ölçüt haline geldi. Hükümetler, ağ otoriteleri, akademik araştırmacılar, telekomünikasyon şirketleri, teknoloji uzmanları ve endüstri/iş dünyasındaki basın ve analistler dijital geleceğe yönelik planlar için bu yıllık çalışmaya güveniyor.

 

 

Uber İstanbul’daki UberXL faaliyetlerini durdurdu

Tek bir tuşa basarak istediğiniz yere gitme fikriyle yola çıkan Uber, bugün dünyada 63 ülkede, 700’den fazla şehirde günde 15 milyon yolculuk yapılmasına imkan sağlayan global bir teknoloji platformu olmuştur.

Uber, 2014 yılı itibariyle İstanbul’da hizmet vermeye başlamış ve güvenli ulaşımın popüler seçeneği haline gelmiştir. Türkiye’de 4 milyondan fazla kullanıcı uygulamamızı indirmiş, 12,000 UberXL sürücü ortağı ile 6,000 şirket Uber sayesinde gelir elde etmiştir.

Maalesef, çok zor bir karar almak durumunda kalarak İstanbul’daki UberXL faaliyetlerimizi 31 Mayıs tarihi itibariyle durdurduğumuzu bildirmek isteriz. Uber, Türkiye için uzun vadeli bir iş ortağı olmak istemektedir. Yolcularımıza Sarı Taksi ve Turkuaz Taksi ürünlerini sunmaya devam edeceğiz.

Uber olarak Türkiye’ye olan bağlılığımızı koruyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve tüm ilgili yerel paydaşlarla beraber çalışmak istiyoruz.

Bize güvenen tüm yolcularımıza ve her koşulda saygınlık ve profesyonellikleri ile örnek olan her bir UberXL sürücü iş ortağımıza çok teşekkür ediyoruz.

Türkiye İMSAD Mayıs 2019 Sektör Raporu: Üretim kaybının telafisi için daha fazla ihracat şart

Türkiye İMSAD, yapı sektörü ve ekonomi çevreleri tarafından dikkatle izlenen aylık sektör raporunu açıkladı. ‘Türkiye İMSAD Mayıs 2019 Sektör Raporu’nda; inşaat malzemeleri sanayi üretiminde yılın ilk çeyreğinde yaklaşık dörtte birlik bir üretim kaybının yaşandığı, ihracattaki miktar artışının üretim kaybını telafi edemediği vurgulandı.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD)’nin, sektörün çatı kuruluşu olarak hazırladığı ‘Mayıs 2019 Sektör Raporu’nda şu tespitler yer aldı: İnşaat sektörü 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 10,9 küçüldü. Üç çeyrektir üst üste küçülen inşaat sektöründe en hızlı küçülme bu çeyrekte yaşandı. Hem kendi iç dinamiklerindeki bozulmalar hem de 2018 yılının ikinci yarısından itibaren yaşanmaya başlanan finansal dalgalanmalardan olumsuz etkilenen inşaat sektöründe, bir yandan maliyetler artarken satışların gerilemesi diğer yandan kredilerin (döviz ve TL) yükselen maliyetleri müteahhit firmaların bir bölümünü sıkıntıya soktu. İnşaat sektöründe mevcut sorunların yeni yılda da devam ettiği görüldü.


İnşaat sektörü performansı ekonomik büyümenin altında kaldı

Ekonomi yeni yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,6 küçülürken gayrimenkul sektörü yüzde 2,7büyüdü. Böylece yeni yılın ilk çeyreğinde inşaat sektörü yüzde 10,9 küçülme ile genel ekonominin oldukça altında bir performans gösterdi. İnşaat harcamalarında keskin bir düşüş yaşandı. İnşaat harcamaları 2019 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla yüzde 2,3 artış gösterdi. Ancak aynı dönemde gerçekleşen yıllık yüzde 27 inşaat maliyeti artışı ve yüzde 29,6 üretici fiyat endeksleri ile karşılaştırıldığında inşaat harcamaları reel olarak yüzde 24,5 veya yüzde 27,2 daraldı.

İnşaat malzemeleri sanayi üretimi yılın ilk çeyreğinde yüzde 22,7 küçüldü

İnşaat malzemeleri sanayi üretimi 2019 yılının ilk çeyrek döneminde 2018 yılının ilk çeyrek dönemine göre yüzde 22,7 küçüldü. Böylece son yılların en sert üretim daralması yaşandı. Yılın ilk çeyrek döneminde yaklaşık dörtte birlik bir üretim kaybı ortaya çıktı. Bu gerilemede inşaat sektöründeki küçülme ile iç pazardaki keskin daralma etkili oldu. İhracattaki miktar artışı ise üretim kaybını telafi edemedi. İlk çeyrek dönemde 22 alt sektörden 21’inde üretim, geçen yılın aynı dönemine göre geriledi. Üretiminde artış yaşanan tek sektör iklimlendirme cihazları oldu. Yılın ilk çeyrek döneminde 2 alt sektörde üretim gerilemesi yüzde 40’ın, 3 sektörde yüzde 30’un ve 7 sektörde ise yüzde 20’nin üzerinde gerçekleşti. Tek haneli gerileme yaşanan tek sektör yüzde 7,9 ile düz camlarda oldu.


İlk çeyrekte alınan yapı ruhsatları yüzde 37,7 geriledi

2019 yılı ilk çeyrek döneminde alınan yapı ruhsatlarında önemli bir gerileme yaşandı. Geçen yılın aynı dönemine göre alınan toplam yapı ruhsatları metrekare olarak yüzde 37,7 geriledi ve 19,7 milyon metrekareye indi. Alınan konut yapı ruhsatları ise metrekare olarak yüzde 43 geriledi ve 12,2 milyon metrekareye indi. Konut dışı binalar için alınan yapı ruhsatlarında da yüzde 27,5 gerileme yaşandı. Alınan yapı ruhsatlarındaki keskin düşüşler önümüzdeki dönemde yeni inşaat başlangıçlarının da gerilemeye devam edeceğinin göstergesi oldu.

Yeni yılda Güven Endeksi’nde yaşanan artış Mayıs ayında tersine döndü

İnşaat Sektörü Güven Endeksi, 2018 yılının ikinci yarısında önemli ölçüde gerilemiş ve Aralık ayında 46,1 puan ile yılı en düşük seviyeden kapatmıştı. Yeni yılın ilk dört ayında ise İnşaat Sektörü Güven Endeksi’nde kademeli bir artış yaşanmış ve Güven Endeksi 15,1 puan artmıştı. Mayıs ayında ise İnşaat Sektörü Güven Endeksi, bir önceki aya göre 6,3 puan geriledi. Böylece ilk dört ayda elde edilen güven artışının bir bölümü geri verildi. İnşaat sektöründeki sorunlara rağmen yaşanan güven artışı, yerini yeniden gerilemeye bıraktı.

Mevcut inşaat işleri seviyesi Mayıs ayında geçen yılın yüzde 20 altında

İnşaat işleri mevcut seviyesi Ocak ayındaki sert düşüşün ardından artış eğilimine girmiş, Şubat ve Mart aylarında önemli ölçüde artan mevcut işler seviyesi Nisan ayında yavaşlasa da artışına devam etmişti. Mayıs ayında ise mevcut inşaat işleri seviyesi bir önceki aya göre 2,4puan daha arttı. Yükselişte en büyük katkıyı mevsimsellik sağladı. Geleneksel Ramazan ayında da artış sağlanması olumlu bir gösterge oldu. Ancak inşaat işlerinde en yüksek sezonun yaşandığı bu aylarda mevcut seviye halen çok düşük bunuyor. Mevcut işler seviyesinin artışı için mevsimsellik dışında sektördeki talep ve finansman sorunlarının çözülmesi gerekiyor.

Yeni siparişlerdeki gerileme endişe vermeye başladı

İnşaat sektöründe alınan yeni iş siparişleri Mayıs ayında en düşük seviyeye geriledi. Ocak ayında artan yeni iş siparişleri, izleyen aylarda gerileme eğilimine girdi. Mayıs ayında da yeni alınan inşaat işleri bir önceki aya göre 2,4 puan birden geriledi. İnşaat sektörü ve piyasalarında en yüksek sezonun yaşandığı bu aylarda yeni inşaat siparişlerindeki gerilemenin endişe vermeye başladığı görüldü.


Konut satışları yılın ilk dört ayında yüzde 16,3 geriledi

Konut satışları yılın ilk üç ayında yüzde 15,6 geriledi. Bu gerileme Nisan ayında da hızlanarak devam etti. Nisan ayında toplam konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,1 düşerek 84 bin 403 oldu. Böylece 2019 yılının ilk dört ayında konut satışları 2018 yılının ilk dört ayına göre yüzde 16,3 gerileyerek 340 bin 836 adet oldu. Satışlarda gerileme 2019 yılının ilk dört ayında da sürdü. Konut satışlarına yönelik teşviklerin etkisi en aza indi. Konut kredi faizlerindeki yüksek seviyeler konut talebinde ve satışlarında gerilemeye yol açmaya devam etti.


İnşaat sektörüne acil müdahale ihtiyacı

İnşaat sektöründe ilk çeyrekte yaşanan sert daralma ve ikinci çeyreğe ilişkin veriler inşaat sektöründe mevcut sorunların kronikleşerek sürdüğünü ve acil müdahale ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

Hamdi Ulukaya, TED Konferansı’nda konuştu: İlk üç yıl yoğurt kutularına kendi telefon numaramı yazdım

Türkiye’den Amerika’ya uzanan başarı öyküsü ile ABD’nin önde gelen girişimcilerinden gıda markası Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya, 2019 TED Konferansı’nın açılışında ilham veren bir konuşma yaptı. Amerika’da son 10 yılda en hızlı büyüyen şirketlerden Chobani’yi kurma yolculuğunu anlatan Ulukaya, “CEO’lar yönetim kurullarına değil, müşterilerine hesap vermeli. İlk üç yıl Chobani’nin kutularına kendi telefonumu yazdım. Bu telefon görüşmelerini pusula olarak kullandım” sözleriyle CEO’lara mesaj verdi.

Kanada’nın Vancouver kentinde, “Bizden Daha Büyük” temasıyla gerçekleştirilen TED 2019’un açılışında konuşan Hamdi Ulukaya, CEO’ların gündemlerini değiştirmesi gerektiğini vurguladı. Ulukaya, “CEO’ların son 40 yıldır süregelen gündem maddelerini değiştirme vakti geldi. Bizim artık, yalnızca hissedarlara hesap veren ve tek odak noktası kârlılık olan bir yönetim biçimini benimseyen CEO’lara değil, ‘insan’ı merkeze alan anti-kahramanlar gibi Anti-CEO’lara ihtiyacımız var. Önce ‘çalışanlar’ diyen, cam kulelerinden çıkıp çalışanlarıyla omuz omuza veren yöneticiler dünyayı değiştirebilir. Topluma olan sorumluluğunu bilen, dünyanın sorunlarına karşı taşın altına elini koyarak çözümün bir parçası olmaya niyetlenen ve toplumun bir öğesi gibi hareket edebilen CEO’lar fark yaratacaktır. Son olarak, tüketiciler olarak her biriniz bir şeyleri değiştirme gücüne sahipsiniz. Demek ki CEO’lar, yalnızca yönetim kurullarına değil, asıl tüketicilerine karşı sorumludur” şeklinde konuştu.

“Yatırımın değil iyiliğin getirisi”

CEO’lar çalışanları ve toplumu her şeyin önünde tutarak “yatırım getirisi” yerine “iyiliğin getirisi”ne odaklandığında şirketlerin dünya için fark yaratabileceğine inandığını belirten Ulukaya, “İşte o zaman daha tutkulu çalışanlara ve bizi destekleyen bir topluma sahip olabileceğiz. Böylece maksimum kârdan ziyade, gerçek zenginliğe ulaşabileceğiz.” dedi.

Hamdi Ulukaya’nın TED konuşması:

Satınalma Dergisi Haziran 2019 Yayınlandı

Değerli yöneticiler,

Satınalma Dergisi web sitesi yenilendi. Etkileşim odaklı sitede tüm yazarlarımız artık size çok daha yakın. Yazarlarımızın geçmişten bugüne tüm makalelerini web üzerinden de takip etme imkanına kavuşacaksınız. Yazarların sektör tecrübelerini içeren özet özgeçmişlerini görebilecek ve onlarla doğrudan iletişim kurabileceksiniz. Takipçilerimiz tüm haber ve videoları rahatlıkla paylaşırken yorumlarını da iletebilecekler.

Fark Holding Farplas İnsan Kaynakları Direktörü Sn. Aylin Satun Olsun ve Temesist Şirketler Grubu Yönetim Kurulu üyesi Sn. Murat Kadir Gül ile keyifli sohbetler gerçekleştirdik. Kendilerine teşekkür ederiz.

Açık Öğrenme Merkezi

BuyerNetwork.net İş ve Ticaret platformumuzda şirketlerimiz için Açık Öğrenme Merkezi oluşturduk. Açık Öğrenme Merkezi’mizde çok sayıda eğitim dökümanı, su- num, ders notu, pratik çalışma, prosedür ve belgeleri bu- labilirsiniz. Yine bu merkez içerisinde Türkiye Satınalma Raporu’nu inceleyebilir şirketinizin satınalma yetkinlik seviyesini ölçümleyebilirsiniz. Firmanızın satın alma ope- rasyonlarını 8 ana kategoride 64 başlıkta mercek altına alabilirsiniz. Firma Satınalma Checkup Çalışmanız için www.BuyerNetwork.net/checkup linkinden ilerlemeniz ye- terli. Herhangi bir ücret ödemeden hızla firma raporunuza sahip olabilirsiniz. Yöneticilerin firmalarını değerlendirdikle- ri hızlı rapora kurumsal e-posta ve iletişim bilgisi ile dönüş sağlanmaktadır.

İş Hayatı İçin Yeni Çözümler

Dünya pazarlarına daha fazla ihracat yapmak isteyen firmalarımız için Mobil İhracat ürünümüzü geçen ay dikka- tinize sunmuştuk. Bu ürünü takiben yeni dönemde daha fazla yeni ürün ve hizmeti geliştirmeye ve pazara sunmaya devam edeceğiz.

Sizlerin de iş hayatı için geliştirdiği ürün ve hizmetler varsa bizimle temasa geçmekten çekinmeyin.

Herkese güzel bir bayram diliyorum.

EDİTÖR
PROF. DR. MURAT ERDAL

www.muraterdal.com

CEO’ların 2019 yatırım gündeminde yapay zekâ var

Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY’nin (Ernst & Young) Yapay Zekâ Araştırması’na göre; ABD’li CEO ve iş dünyası liderleri bu yıl yapay zekâya yatırım yapacak. Ancak araştırmaya katılanların yaklaşık yarısı Çin’i ABD’de yapay zekânın gelişimi karşısındaki en büyük engel olarak görüyor.

Dünyanın lider danışmanlık ve denetim şirketlerinden EY, (Ernst & Young) ABD’li 500 CEO ve iş dünyası lideri ile yapılan görüşmeler sonucu oluşturulan Yapay Zekâ Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonuçlarına göre; ABD’li üst düzey yöneticilerin %85’i teknolojiye duyduğu güvenin yükseldiğini ve yapay zekâ konusunda iyimser olduğunu ifade ediyor. Katılımcıların %87’si ise şirketinin 2019 yılında yapay zekâya yatırım yapacağını belirtiyor.

CEO’lar ABD’nin yapay zekâ yarışında Çin’in gerisinde kalacağından endişeli

Araştırma sonuçları, ABD’li CEO’ların yapay zekâ konusunda iyimser bir tutum sergilemelerine rağmen ABD’nin küresel yapay zekâ yarışında Çin’in gerisinde kalacağından endişe duyduklarına işaret ediyor. Yöneticilerin yarısından fazlası (%52) ABD’nin küresel yapay zekâ yarışını önde götürdüğünü belirtirken, %50’si en iyi uzun vadeli yapay zekâ stratejisine ABD’nin sahip olduğunu ifade ediyor. Öte yandan yöneticilerin %47’si ise Çin’i ABD’de yapay zekânın gelişimi karşısındaki en büyük engel olarak gördüğünü dile getiriyor.

Kamu-özel sektör işbirlikleri yapay zekânın büyümeyi teşvik etmesini sağlayacak

EY Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa ve Orta Asya (CESA) Gelişmekte Olan Teknolojiler Danışmanlık Hizmetleri Lideri Alper Karaçar, konu ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “CEO’lar ve yönetim kurullarının teknolojinin şirketler üzerindeki gerçek etkisini görmesiyle birlikte yapay zekâya ilginin yükseldiğini gözlemliyoruz. Büyüme ve verimlilik odaklı bu ilgi, şirketlerin yapay zekânın benimsenmesinde küresel bir yarışa girmesine neden oldu. Önümüzdeki dönemde yapay zekâ konusunda rekabet avantajına sahip olmayı hedefleyen şirketlerin yapay zekâ odaklı eğitim programları hayata geçirmeleri önem taşıyor. Bununla birlikte kamu ve özel sektör arasında gerçekleştirilecek işbirlikleri de yapay zekânın büyümeyi teşvik etmesini sağlayacaktır.”

Yapay zekâ dönüşümünde gelecek 3 yıl kritik

Araştırmaya katılan yöneticilerin %82’si yapay zekânın şirketlerini gelecek üç yıl içerisinde önemli bir ölçüde dönüştüreceğini öngörüyor. Yapay zekânın güvenirlik, tutarlılık ve süreklilik alanlarında şirketlerin ve çalışanların performansını yükseltmesi bekleniyor.

İşte dünyayı şekillendiren 100 an!

Hilton 100. yılını, kültürden siyasete, bilimden insanlığın zaferlerine, geçen yüzyıla damgasını vuran anları paylaşarak kutluyor.

Londra, UK ve MCLEAN, Va. – 29 Mayıs 2019 – Dünyanın ilk küresel otel şirketi Hilton(NYSE: HLT)bu hafta 100’üncü yılını kutluyor. 1919 yılında Teksas’ta kurulan Hilton, bugün 113 ülke ve bölgede 5 bin 700 otellik bir erişime sahip. Hilton geride bıraktığı 100 yıl boyunca dünyanın birçok ikonik anına tanıklık etti. 100’üncü yılında küresel ağırlama endüstrisindeki öncü pozisyonunu kutlayan Hilton bu çerçevede modern dünyayı şekillendirmiş olan 100 anı gözler önüne seriyor.

Hilton’un dünyanın farklı bölgelerinden 7 bin kişiyle gerçekleştirdiği araştırma sonucunda geçen yüzyılın en etkili anı İkinci Dünya Savaşı’nın bitişi ve peşi sıra ortaya çıkan yeni dünya düzeni olarak belirlendi. İkinci ve üçüncü sırada ise 1954’te gerçekleştirilen ilk organ nakli ve 1967 yılındaki ilk kalp nakli yer alıyor.

Dünyayı şekillendiren en etkili 10 an

  • İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ve ardından gelen yeni dünya düzeni (1945)
  • İlk organ nakli (1954)
  • İlk kalp nakli (1967)
  • Penisilinin keşfi (1942)
  • İnsanoğlunun Ay’a ayak basması (1969)
  • Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Almanya’nın yeniden birleşmesi (1989)
  • Uzaydaki ilk insan (1961)
  • İlk tüberküloz aşısı (1927)
  • İlk yapay kalp (2015)
  • İlk kemoterapi tedavisi (1956)

Diğer kategorilerde en üst sıralara çıkan anlardan bazılarıysa şöyle:

  • ilk televizyon (1928 – teknoloji)
  • ilk sesli film (1927- kültür)
  • ilk elektrikli buzdolabı (1927 – yeme içme)
  • ilk güneş panellerinin icadı (1954 – sürdürebilirlik)

Hilton’un 100’üncü yıldönümü hakkında bir açıklama yapan Hilton EMEA Başkanı Simon Vincent; “Kurucumuz Conrad Hilton uluslararası seyahatin dünya barışına katkıda bulunacağına ve insanlar arasındaki bağı arıtacağına inanırdı. Geçtiğimiz 100 yıl boyunca otellerimiz tarihin pek çok ikonik anlarına ev sahipliği yaptı. Dünyanın ilk “barış yatağı” bundan 50 yıl önce Hilton Amsterdam’daydı. 1973’te Hilton New York Midtown’da dünyanın ilk cep telefonu konuşması gerçekleştirildi. Hilton olarak faaliyet gösterdiğimiz bölgelerdeki toplulukların adeta dokusuna işledik. Geçen yüzyılda 3 milyar misafir ağırladık. 10 milyon kişilik istihdam ve 1 trilyon dolarlık ekonomik etti yarattık.” dedi.

Hilton ilk otelinin açılmasından bu yana sektöre öncülük ederek seyahat kavramını kendi ikonik anlarıyla yeninden tanımladı. İlk oda servisi, odalarda ilk televizyon kullanımı ilk mini bar kullanımı ve ilk hava alanı gibi hizmetleriyle sektörü dünya genelinde çevreye olan etkisini bilimsel hedefler doğrultusunda azaltmayı başarabilen ilk otel oldu. Hilton, ilk bilgisayar bazlı rezervasyon sistemini, misafirlerin bir akıllı telefon uygulamasıyla odalarının kilitlilerini uzaktan açmalarını, ışıkları, televizyonu ve termostatı kontrol etmelerini sağlayanilk bağlantılı odayı sunan otel… İlk browni ve ilk piña colada’da da Hilton’daydı.

Unilever’de Sürdürülebilir Yaşam Planının 8 yıllık karnesi: Amacı olan markalar daha hızlı büyüdü

Unilever, Sürdürülebilir Yaşam Planının sekizinci yılında pek çok hedefte kayda değer ilerleme kaydettiğini duyururken, şirket olarak her daim amacının ‘Sürdürülebilir Yaşamı Yaygın Hale Getirmek’ olduğunu açıkladı.

Unilever bünyesinde ‘sürdürülebilir yaşamı destekleyen markalar’ olarak tanımlanan OMO, Lipton, Knorr, Dove, Algida, Elidor gibi öne çıkan markalar, 2018 yılında Unilever Türkiye’nin toplam büyümesinin yüzde 79,2’sini gerçekleştirdi. Böylece sürdürülebilirliğin büyüme için engel değil, aksine itici güç olduğu bir kez daha görüldü.

Unilever’in, 2010 yılında açıkladığı Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde benimsediği iş modeli, sürdürülebilirliğin büyüme için engel değil, aksine itici güç olduğunu kanıtlamaya devam ediyor. Çevreye olan etkileri azaltılmış, sürdürülebilir yaşam amacına sahip ve tüketicisiyle bunun iletişimini yapabilen ve Unilever bünyesinde ‘sürdürülebilir yaşamı destekleyen markalar’ olarak tanımlanan OMO, Lipton, Knorr, Dove, Algida, Elidor gibi markalar, 2018 yılında Unilever Türkiye’nin toplam büyümesinin yüzde 79,2’sini gerçekleştirdi. Bir önceki yıl bu rakam yüzde 72 düzeyindeydi. Unilever Türkiye ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin, Sürdürülebilir Yaşam Planının 8. Yılında yaptığı değerlendirmede, “Yaptığımız her işin, her markamızın arkasında bir amaç olmasına büyük önem veriyoruz. Toplumun beklentilerini, farklılaşan tüketici ihtiyaçlarını çok iyi okuyan markalarımız var. Çalışanlarımızın duyguları ve tüketicilerimizin beklentileri ile tamamen uyumlu olan iş yapma şeklimiz, amacımızı kârlılığın önüne koymamızı gerektirmiyor, amaç zaten kârlılığı beraberinde getiriyor” dedi.

Seçkin: “Markalarımızla fayda yaratan amaçların peşinden koşacağız”

Mustafa Seçkin, “Şimdi bizim için, toplumun, dolayısıyla tüketicilerimizin yeni beklentilerine cevap verebilmek ve pozitif etkimizi artırmak adına markalarımızla daha cesur olacağımız bir dönem başlıyor. Sürdürülebilir yaşamı yaygınlaştırmak üzere şirketimiz, markalarımız ve çalışanlarımız ile hep birlikte fayda yaratan amaçların peşinden koşacağız” ifadelerini kullandı.

Unilever, toplumsal cinsiyet eşitliği için ekosistemini harekete geçiriyor

“Ülkemizin geleceğine yatırım yapacaksak dezavantajlı/kırılgan grupların güçlenmesi için onları desteklemek zorundayız” diyen Seçkin, şirketin 2019 ajandasında bu konunun öncelikler arasında yer alacağını vurguladı. Unilever’in toplumsal cinsiyet eşitliği için önemli girişimlerde bulunduğunu dile getiren Seçkin, “Kadınların iş hayatına katılımını artıracak, daha üst pozisyonlara gelmelerini destekleyecek uygulamaların yaygınlaşması için ekosistemimizde yer alan 21 şirketle birlikte Birlikte Güçlüyüz platformunu kurduk. Birleşmiş Milletler’in Kadının Güçlenmesi Prensiplerini (WEPs) ortak bir rehber kabul ederek, birbirimize ilham vermeyi, harekete geçirmeyi ve ölçülebilir gelişim sağlamayı amaçlıyoruz. Bizim hedefimiz, bir hayali tek başımıza gerçekleştirmek değil, güçler birliği sağlayarak hızlı bir şekilde etki yaratmak…” şeklinde konuştu.

Seçkin, Unilever’in en büyük etki alanlarından biri olan reklamlarda da toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik hem kendi marka reklamlarını iyileştirmek hem de sektöre öncü olmak adına önemli adımlar attığını belirterek, “Farklı sektörlerden 25 şirketle birlikte Reklam Verenler Derneği çatısı altında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ilkelerinin reklam endüstrisinin kodu haline gelmesi için bir girişim başlattık” dedi.

Türkiye’de Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamında 2018 yılında öne çıkan gelişmeler

•Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı, şirketin büyümesini çevre ayak izinden ayırırken pozitif sosyal etkiyi artırmayı amaçlıyor. Bu plan değer zincirinde sosyal, çevresel ve ekonomik performansı içeren dokuz taahhüt ve hedefle desteklenen üç büyük amaca sahip. Bu plan sayesinde Türkiye’de 2018 yılında, riskler minimize edilerek; tedarik zincirindeki yeniliklerle 47,7 milyon TL maliyet tasarrufu elde edildi.

Bu amaçlar doğrultusunda Türkiye’de sağlanan ilerleme şöyle:

1- 1 milyardan fazla insanın sağlık ve esenliğini iyileştirmek

•Domestos’un Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) iş birliğiyle 2011 yılından bu yana yürüttüğü ‘Eğlen, Öğren, Hijyen’ Projesi kapsamında 2018 yılı itibarıyla 560.000 çocuğa hijyen eğitimi verildi. 2018 yılında hayata geçirilen ‘Hijyenik Tuvalet, Sağlıklı Gelecek’ projesi kapsamında 68 okulda öğrenci tuvaleti restorasyonları yapıldı. 13.900 okula toplam 31 ton Domestos bağışı gerçekleştirildi. Böylece proje kapsamında 2018 yılı itibarıyla 4.321.653 öğrenciye ulaşıldı.

•Dove ile Toplum Gönüllüleri Vakfı-TOG ve Dr. Özgür Bolat iş birliğiyle 30 ilde 100 binin üzerinde gence ‘Kendine Güven Eğitimleri’ eğitimi verildi.

•OMO ve Aktif Yaşam Derneği iş birliğiyle Türkiye’de ilk kez 80 ilde 4.000’den fazla okulda 500.000’den fazla öğrencinin katılımıyla ‘Okul Dışarıda Günü’ hareketi hayata geçirildi.

•Unilever Food Solutions’ın, Türkiye Gıda Güvenliği Derneği iş birliğiyle yürüttüğü ‘Güvenli Eller’ Gıda Güvenliği eğitim programıyla 40.000 şefe ulaşıldı. 28.000’den fazla şefin gıda güvenliği sertifikası sahibi olması sağlandı.

•Algida dondurmalarında kullanılan meyvelerin ve Magnum dondurmalarda kullanılan kakaonun yüzde 100’ü sürdürülebilir kaynaklardan elde edildi. Çocuk dondurmalarının yüzde 100’ü porsiyon başına 110 veya daha az kalori, paketli dondurmaların yüzde 80’i ise 250 veya daha az kalori içerir şekilde üretilmeye başlandı.

•Signal’in gerçekleştirdiği projelerle bugüne kadar 35.671 çocuğa ağız sağlığı eğitimi verildi.

2- Çevresel etkiyi yarıya indirmek

•Yumoş konsantre ürünleriyle 38.400 ton su tasarrufu yapılmasına destek verdi.

•2018 yılı boyunca, geliştirilmiş ambalajlama çözümleri uygulanarak, kullanılan ambalaj miktarı yüzde 4 oranında azaltıldı.

•2018 yılı boyunca nakliyeden kaynaklanan karbondioksit (CO2) oranı yüzde 9 oranında; üretimden kaynaklanan CO2 oranı yüzde 6 oranında, üretimden kaynaklanan enerji tüketimi ise yüzde 3 oranında azaltıldı.

•Tony Guy markalı kuru şampuanlar sayesinde yüzde 90 daha az karbon salımı gerçekleşti.

•Unilever Türkiye, 2018 yılında İSO Çevre ve Sürdürülebilirlik Yönetimi Ödülünün sahibi oldu.

•Unilever’in Türkiye’deki tüm fabrikaları, 2013 yılından bu yana ‘çöplüğe sıfır atık’ statüsünde üretim yapıyor. 2015 itibarıyla fabrikaların yanı sıra depolar, dağıtım merkezleri ve ofisler de ‘çöplüğe sıfır atık’ statüsünü elde etti. Konya’da 2016 yılında üretime geçen Ev ve Kişisel Bakım ürünleri fabrikası da Konya Algida Fabrikası gibi LEED sertifikası alırken, katı atık alanlarına gönderilen atık miktarında yüzde 100 azalma kaydedildi.

3- Milyonlarca insanın geçim kaynaklarını iyileştirmek

•Lipton Sürdürülebilir Tarım Projesi kapsamında doğrudan ve tedarikçiler aracılığıyla toplamda 36.000 küçük ölçekli çiftçiye eğitim verildi. Tüm poşet çayların yüzde 100 sürdürülebilir, tüm çay fabrikalarının ise Yağmur Ormanları Birliği (Rainforest Alliance-RA) sertifikalı olması sağlandı. 2018 yılı itibarıyla üçüncü parti tedarikçilerden temin edilen çayların yüzde 99’unun RA sertifikalı olması sağlandı.

•Knorr’un 2012 yılında başlattığı Sürdürülebilir Tarım Programı ile bugüne kadar birlikte çalışılan 4.000 çiftçinin geleceğe dost tarım uygulamalarını hayata geçirmeleri sağlandı. Kurulan iş birlikleri sayesinde 9.000 çiftçi sürdürülebilir tarımı yaygınlaştırmak adına bilgilendirildi. Ürünlerde kullanılan 25 çeşit sebze ve baharatın yüzde 97’si, sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmeye başlandı. Tedarik edilen domateslerin yüzde 100’ü geleceğe dost tarım yapılan tarlalardan sağlandı. 2018 yılında Ege Üniversitesi ve Doğal Hayatı Koruma Derneği-WWF iş birliğiyle ‘Toprağın verimliliğini artırma’ projesi hayata geçirildi.

•Tarımsal hammaddelerin yüzde 100’ü sürdürülebilir kaynaklardan temin edildi.

•Unilever Vakfı’nın desteğiyle Sürdürülebilir Kalkınma İçin Yenilikçi Çözümler Derneği’ne ait GelecekDaha.Net girişimiyle 2014 yılından bu yana Türkiye’nin dört bir yanındaki lise ve üniversite öğrencilerine online olarak ulaşılarak, profesyonel mesleki bilgi ve tecrübelerinin gelişimine katkıda bulunuluyor. 2017 yılı itibarıyla toplam 5.231 gence ulaşılarak, mentorluk ve beceri geliştirme eğitimleri verildi.

•2015’te başlatılan HeForShe kampanyasına 654 çalışan destek verdi. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının ekonomik güçlenmesi çerçevesinde Unilever’in ekosistemindeki 21 şirketle birlikte ‘Birlikte Güçlüyüz’ platformu kuruldu. Platformda yer alan tüm şirketler 2018 yılında Kadının Güçlenmesi Prensipleri iç değerlendirme sürecini tamamladı.

•Unilever’de direktör ve üstü seviyedeki kadın çalışan oranında yüzde 44,4, yönetim kurulu seviyesindeki kadın çalışan oranında ise yüzde 41,5’e ulaşıldı.

•Unilever Türkiye, farklı sektörlerden 25 şirketle Reklam Verenler Derneği çatısı altındaToplumsal Cinsiyet Eşitliği ilkelerinin reklam endüstrisinin kodu haline gelmesi için hayata geçen inisiyatife liderlik etti.

•‘Ben Algida’ projesiyle 71 gencin istihdama katılımı sağlandı.

•2018 yılında Gelecek Daha.Net, Xynteo ve United Works iş birliğiyle hayata geçirilen Embark programıyla, toplam 200 Suriyeli gencin iş dünyası ile network kurması sağlandı. Nesiller ve kültürlerarası köprüler kurabilmek ve anlayış geliştirebilmek amacıyla gerçekleşen tersine mentörlük programından 28 genç mezun oldu. Embark, 2018 yılında gerçekleşen 1. Paris Barış Forumu kapsamında, dünya genelinde Değişim-Yaratan 116 program arasında yer aldı.

•1994’ten bu yana 420 kadına kişisel bakım ve daha iyi yıkama alışkanlıkları programında eğitimci eğitimleri verildi. Çalışanların sunduğu bu eğitimlerle 19.179.900 kişiye ulaşıldı.

•Unilever bünyesindeki sağlık ve esenlik programlarıyla 2.400 çalışana ulaşıldı.