Dell Technologies Yapay Zekâyı Gerçeğe Dönüştürüyor

Verileri akıllı içgörülere dönüştürmek, pazara sunma süresini kısaltmak ve daha iyi iş sonuçları elde etmek için AI (Yapay Zekâ) ve ML (Makine Öğrenimi) teknolojisi kullanılıyor

İstanbul, 31 Mayıs 2018 – Dell Technologies, 14. nesil Dell EMC PowerEdge dört soketli sunucuların yanı sıra yapay zekâ ve makine öğrenimi kapasitelerini daha da geliştiren Dell Precision Optimizer 5.0 yazılımını duyurdu. Müşterilerin verilerin gücünü kullanmalarını sağlamak amacıyla Dell EMC Ready Solutions için yapay zekâ ve makine öğrenimi alanlarında Intel ile yapılan iş birliği sağlamlaştırılıyor. Yeni yapay zekâ ve makine öğrenimi çözümleri ve iş ortaklıkları, verileri gerçek zamanlı olarak akıllı içgörülere dönüştürerek daha akıllı ve daha iyi iş sonuçları elde edilmesini sağlıyor.

Dünyanın en çok satan sunucuları Dell EMC PowerEdge1 yapay zekâ güdümlü iş yüklerini, analizleri, dağıtımı ve verimliliği hızlandırmak için ürün yelpazesini genişletiyor. Bununla birlikte şirket destek ve dağıtım süreçlerinde dönüşüm yaratmak için Yapay Zekâ (AI), Makine Öğrenimi (ML) ve Derin Öğrenme’yi (DL) kullanıyor.

Dell EMC’nin isteğiyle hazırlanan ve kısa bir süre önce yayınlanan Enterprise Strategy Group (ESG) 2018 BT Dönüşümü Olgunluk Eğrisi Endeksi’ne göre, dönüşüm geçiren şirketlerin, verilere dayanan kararları rakiplerinden daha iyi ve daha hızlı bir şekilde alma olasılığı 18 kat daha yüksek. Ayrıca, dönüşen kuruluşların piyasaya sürülen yeni ürün ve hizmetlerle rekabette öne geçme olasılığı da 22 kat daha fazla.

Konuyla ilgili Dell EMC Türkiye Ülke Müdürü Sinan Dumlu şunları dile getirdi:

“Nesnelerin İnterneti uç noktalarda veri ve bilgi işlem saldırısına neden oluyor ve kuruluşların iş zekâsı açısından tüm o verileri etkili, verimli ve hızlı bir şekilde altına dönüştürebilen, uçtan uca bir BT altyapısı stratejisi benimsemelerini gerektiriyor. Yapay zekâ ve makine öğreniminin gücü, kuruluşların veri güdümlü kararlara dayalı olarak daha iyi ürünler, hizmetler, çözümler ve deneyimler sunabildikleri bu noktada gerçeğe dönüşüyor. PC iş istasyonundan, veri merkezine ve bulutta çalışan uygulamalara kadar verilerle desteklenen uçtan uca çözümlerle daha iyi iş sonuçlar ortaya çıkarmak için çalışıyoruz.”

Veri merkezinde makine öğrenimi iş yüklerine uygun performans

Makine öğrenimi iş yükleri, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış verileri hızla yönetmek ve analiz etmek ve ardından da rekabet avantajı sağlayan tutarlı ve hızlı sonuçlar sunmak için yüksek performanslı ve önemli ölçüde yüksek kapasite gerektiriyor. Dell EMC iki yeni dört soketli sunucuları PowerEdge R840 ve PowerEdge R940xa modellerini tanıttı.

Intel Xeon Ölçeklendirilebilir işlemcilerle elde edilen sıra dışı performansı (112 işlemci çekirdeğine kadar) ve devasa belleği (6TB’a kadar bellek ve NVDIMM seçenekleri)sayesinde bu yeni sunucular güçlü bir performans sunuyor ve müşterilerin şunları yapabilmelerine olanak tanıyor:

  • Güvenlik riskleri olmadan ve iş açısından kritik uygulamaları hızlandıracak şekilde tasarlanan Dell EMC PowerEdge R940xa ile veri içgörülerini hızla iş sonuçlarına dönüştürebilirler. Dört adede kadar işlemciyi, dört grafik işlemci birimi (GPU) ile 1:1’lik güçlü bir oranda bir araya getirerek uygulama performansını artırır ve doğrudan takılabilen NVMe (Non-Volatile Memory Express) sürücülerle düşük gecikme sağlar.
  • Veri tabanı bünyesindeki analizler için tasarlanan Dell EMC PowerEdge R840sunucusu müşterilerle daha iyi etkileşimde bulunmak ve inovasyonu hızlandırmak için içgörüleri daha hızlı yönlendirmenizi sağlar. R840 sunucu piyasada satışa sunulan diğer seçeneklerden2 daha fazla doğrudan bağlı NVMe sürücüsü ile gecikme süresini en aza indirir ve tam entegre UPI (Ultra-Path Interconnect) bağlantısıyla ile veri aktarımlarını hızlandırır.

Rakiplerin dört soketli tekliflerinin aksine, bu sunucular veri-yoğun hesaplamalarda öne çıkan sahada programlanabilir ağ geçidi dizilerini de (FPGA’lar)3 destekler. Her iki sunucuda da, BT altyapısını izlemek ve yönetmek için kullanılan OpenManage Enterprise ve verimliliği artıran otomatik ve etkili yönetim için Integrated Dell Remote Access Controller (iDRAC) bulunmaktadır.

Dell EMC ayrıca, otonom depolamayı gerçeğe dönüştüren makine öğrenme motoru ile üretilen, yeni nesil PowerMax depolama çözümünü de duyurdu. Tahmine dayalı analiz ve örüntü tanıma özelliklerini kullanarak tek bir PowerMax sistemi dizi başına gerçek zamanlı olarak 40 milyon veri kümesini analiz edip tahmin eder4, günlük altı milyar karara yön verir5 ve bu sayede, karma veri depolama iş yüklerinin verimliliğini ve performansını otomatik olarak en üst düzeye çıkarır. PowerMax’in akıllı kendi kendine yönetim özellikleri, kuruluşların BT kaynakları ve personelinin daha stratejik iş sonuçlarına odaklanmalarına olanak tanıyor.

Makine öğrenme ile iş istasyonlarında hız ve verimlilik

Dell kısa bir süre önce, Dell Precision iş istasyonlarında çalışan uygulamaları otomatik olarak ayarlamak için yapay zekâyı kullanan ve performansı en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan yeni Dell Precision Optimizer 5.0 yazılımını duyurdu.

Uygulamaları gereksinimlere göre optimize eden Dell Precision Optimizer, arka planda her uygulamanın davranışını öğrenir ve bu verileri kullanarak sistemi otomatik şekilde optimize edilmiş ayarlara uyarlamak için eğitimli makine öğrenim modelinden yararlanır. Böylece uygulama performansında yüzde 394’e varan artışlar sunabilir6. Bu da standart ISV uygulamaları ya da özel yerel yürütülebilir programlar da dahil olmak üzere tüm iş akışlarında kullanıma göre özelleştirilmiş gerçek bir optimizasyon sağlar.

Avrupalıların yüzde 73’ü Camı En Çevre Dostu Ambalaj Malzemesi Olarak Görüyor

Dünyanın en büyük cam ambalaj üreticileri arasında yer alan Şişecam Cam Ambalaj’ın üyesi olduğu Avrupa Cam Ambalaj Üreticileri Federasyonu’nun (FEVE)  gerçekleştirdiği tüketici araştırmasına göre Avrupalı tüketicilerin yüzde 78’i cam ambalajı tercih ediyor. Avrupa’da Türkiye’nin de dahil olduğu 12 ülkeden tüketicilerin katıldığı anket, Avrupalıların yüzde 73’ünün camı en çevre dostu ambalaj olarak değerlendirdiğini, yüzde 78’inin ise gıda ve içecek ürünlerini satın alırken sağlık için cam ambalajı tercih ettiğini gösteriyor.

31.05.2018 – Avrupa’nın ve dünyanın beşinci büyük cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalaj’ın üye olduğu Avrupa Cam Ambalaj Üreticileri Federasyonu’nu (FEVE) Türkiye dahil 12 ülkeden tüketicilerle bir anket çalışması gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarına göre tüketicilerin çevresel duyarlılığının ve sağlıklı yaşam bilincinin artmasına paralel olarak yiyecek ve içecek ambalajında cama duyduğu güven giderek artıyor. Avrupalı tüketicilerin yüzde 78’i sağlık için cam ambalajı tercih ediyor.

Avrupa genelinde yürütülen anketin araştırma sonuçlarına göre tüketicilerin yiyecek ve içecek ambalajında cama duyduğu güvenin arttığı gözlemleniyor. Bu tercihte tüketicilerin camın yiyecek ve içecek ile etkileşim riski olmayan ambalaj malzemesi olduğuna yönelik farkındalık önemli rol oynuyor. Camı tercih edenlerin yüzde 78’i gıda ve içecek ürünleri konusunda camın en iyi ambalaj seçeneği olduğunu belirtiyor. Yüzde 73’ü ise camı en çevre dostu ambalaj malzemesi olarak değerlendiriyor. Her yıl 11.6 milyon ton cam ambalajın toplanıp geri dönüştürüldüğü Avrupa’da cam geri dönüşüm oranı yüzde 74’e ulaşıyor.

29 Mart-27 Nisan 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırmaya,Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, İspanya, Avusturya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti (Çekya), Polonya, Slovakya, İsviçre ve Türkiye olmak üzere 12 ülkeden 6 bin 256 tüketici katıldı.

Mayıs Ayı SAMEKS Verileri Açıklandı

2018 yılı Mayıs ayı SAMEKS verileri İstanbul’da açıklandı. Belirtilen verilere göre mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi, bir önceki aya göre 2,0 puan artarak 55,7 değerine yükseldi.

2018 yılı Mayıs ayında mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi, bir önceki aya göre 2,0 puan artarak 55,7 değerine yükseldi ve ekonomik aktivitedeki canlılığın sürdüğüne işaret etmiştir. Endekste gözlenen bu artışta hizmet endeksinin 1,4 puan artarak 55,6 puana yükselmesi etkili olurken, sanayi endeksi de 0,3 puan artışla 56,9 puana yükselmiştir.

Hizmet sektöründe girdi alımlarındaki artışın sürmesi iş hacminde gözlenen artışta etkili olurken, böylece sektöre ait istihdamdaki artış Mayıs ayında da devam etmiştir. Sanayi sektöründe ise yeni siparişlerde gerçekleşen artışlar, önceki aya göre bir miktar ivme kaybetmiş olmasına karşın üretimdeki artışı desteklemiştir.


Satınalma Cep Akıllı Satınalma Asistanını aşağıdaki butonlar yardımıyla ücretsiz indirebilirsiniz. Tüm sektörlerden en yeni gelişmeler, mesleki yayınlar, kolay teklif toplama, fırsat ve kampanyalar, tedarikçi arama, e-öğrenme, dergi ve haber içerikleri, satınalma check-up ve hediyeler uygulama içerisinde sunulmaktadır.


Böylece mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi’nin 55,7 puanlık değeri 2018 yılı Mayıs ayına ilişkin ekonomik aktivitenin canlılığına işaret ederken, hem hizmet hem de sanayi sektörünün 50 referans puanı üzerindeki seyrini sürdürmesi; SAMEKS’teki olumlu görünümün önümüzdeki dönemlerde de süreceğinin sinyalini vermektedir.

1.Sanayi Sektörü SAMEKS Endeksi
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Sanayi Endeksi, 2018 yılı Mayıs ayında, bir önceki aya göre 0,3 puan artarak 56,9 seviyesine yükselmiştir. Yeni Sipariş (3,3 puan) ve Satın Alım (1,7 puan) alt endekslerinde gözlenen artışlar, sanayi sektörünün hızlanmasında belirleyici olmuştur.

Mayıs ayında yeni siparişlerin artış kaydetmesine rağmen nihai mal stokunda gözlenen sert düşüş, sanayi sektöründe üretimin önceki aya göre ivme kaybetmesine neden olmuştur. Bu yavaşlamaya rağmen 52,9 puanlık değeriyle önceki aya göre artışını sürdüren sanayi üretimi, sektöre ilişkin istihdam artışını desteklemiştir.

SAMEKS Sanayi Endeksi, olumlu görünümünü 2018 yılı Mayıs ayında da sürdürmüş ve kesintisiz 17 ay, 50 referans değerinin üzerinde yer alarak 56,9 puanla sektördeki canlılığa işaret etmiştir.

a. Üretim
Sanayi sektörüne ait Üretim alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 1,9 puan azalarak 52,9 seviyesine gerilemiştir. Önceki aya göre gerçekleşen ivme kaybına rağmen 52,9 puanlık bu değer, sektörde üretimin artmaya devam ettiğine işaret etmektedir.

b. Yeni Sipariş
Sanayi sektörüne ait Yeni Sipariş alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 3,3 puan artarak 58,9 seviyesine yükselmiştir. Yeni Siparişlerde gözlenen bu artış, sanayi sektörüne ilişkin pozitif görünümün önümüzdeki dönemde de süreceğine işaret etmektedir.

c. Satın Alım
Sanayi sektörüne ait Satın Alım alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 1,7 puan artarak 65,8 seviyesine yükselmiştir. Bu dönemde yeni siparişlerde gerçekleşen artışlar sanayi sektörüne ilişkin girdi alımlarının artışında etkili olmuştur.

d. Nihai Mal Stoku
Sanayi sektörüne ait Nihai Mal Stoku alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 4,2 puan azalarak 48,7 seviyesine gerilemiştir. Girdi alımlarının artışına karşın üretimde gözlenen ivme kaybı, firmaların stoktan tüketme eğilimi gösterdiğine işaret etmiştir.

e. Tedarikçilerin Teslimat Süresi
Sanayi sektörüne ait Tedarikçilerin Teslimat Süresi alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 2,6 puan azalarak 54,9 seviyesine gerilemiştir. Mayıs ayında firmaların %78’i teslimat sürelerinde önemli bir değişim olmadığını ifade etmiştir.

f. İstihdam
Sanayi sektörüne ait İstihdam alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 1,1 puan azalarak 53,1 seviyesine gerilemiştir. Yaşanan bu ivme kaybına rağmen 53,1 puanlık endeks değeri sektöre ilişkin istihdamdaki olumlu görünümün sürdüğüne işaret etmektedir.

2. Hizmet Sektörü SAMEKS Endeksi
Girdi alımlarında gözlenen olumlu görünüm Mayıs ayında da devam etmiş ve böylece sektöre ait iş hacmi artış kaydetmiştir. Bununla birlikte; girdi alımlarının iş hacminden daha hızlı artması, nihai mal stokunda da artışlar görülmesine neden olmuştur. Sektöre ilişkin istihdam ise iş hacmindeki ivmelenmeden olumlu etkilenerek artışa geçmiştir.

Böylece mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Hizmet Endeksi 2018 yılı Mayıs ayında 55,6 puanla 50 referans değeri üzerindeki seyrini sürdürerek sektöre yönelik olumlu görünümün devam ettiğine işaret etmiştir.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Hizmet Endeksi; 2018 yılı Mayıs ayında, bir önceki aya göre 1,4 puan artarak 55,6 değerine yükselmiştir. İş Hacmi (0,5 puan), Satın Alım (2,4 puan), ve İstihdam (4,5 puan) alt endekslerinde gerçekleşen artışlar, hizmet sektöründe gözlenen hızlanmanın en önemli belirleyicileri olmuştur.

a. İş Hacmi
Hizmet sektörüne ait İş Hacmi alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 0,5 puan artarak 50,5 seviyesine yükselmiştir. Girdi alımlarındaki olumlu görünümün sürmesi, sektöre yönelik iş hacminin artışına destek vermektedir.

b. Satın Alım
Hizmet sektörüne ait Satın Alım alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 2,4 puan artarak 65,0 seviyesine yükselmiştir. Girdi alımlarında gözlenen artışlar, hizmet sektöründeki olumlu görünümün önümüzdeki dönemde de süreceğine işaret etmektedir.

c. Nihai Mal Stoku
Hizmet sektörüne ait Nihai Mal Stoku alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 6,2 puan artarak 58,2 seviyesine yükselmiştir. Girdi alımlarının iş hacminden hızlı bir şekilde artması, bu dönemde nihai mal stokunun artmasına neden olmuştur.

d. Tedarikçilerin Teslimat Süresi
Hizmet sektörüne ait Tedarikçilerin Teslimat Süresi alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 2,9 puan azalarak 51,5 seviyesine gerilemiştir. Mayıs ayında katılımcıların %89’u teslimat sürelerinde önemli bir değişim olmadığını ifade etmiştir.

e. İstihdam
Hizmet sektörüne ait İstihdam alt endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 4,5 puan artarak 56,9 seviyesine yükselmiştir. Bu dönemde girdi alımları ve iş hacminde gözlenen artışlar, sektöre yönelik istihdama olumlu yansımıştır.

YORUM:
Nisan ayındaki 53,7 puanlık değeriyle yılın ikinci çeyreğine olumlu bir başlangıç yapan SAMEKS Bileşik Endeksi, Mayıs ayında daha da ivme kazanmış ve 2,0 puanlık artış kaydetmiştir. Böylece Nisan ve Mayıs dönemleri itibariyle yılın ilk çeyreğindeki ortalamasının üzerinde yer alan SAMEKS, yılın ikinci çeyreğine ilişkin pozitif bir grafik çizmiştir.

Hem sanayi hem de hizmet sektöründe girdi alımlarındaki artışın hız kesmeden devam etmesi, firmaların reel ekonomiye olan güvenlerinin sürdüğüne işaret etmektedir. Ayrıca her iki sektörde de istihdamın artış kaydetmesi, işgücü piyasalarındaki olumlu gelişmelerin ilerleyen aylarda da devam edeceği beklentilerini artırmaktadır.

SAMEKS verilerine göre sanayi üretimi ikinci çeyrekte de hızlanarak artmaktadır. Bu hızlanmada ihracatta gözlenen artışlar belirleyici olmaktadır ki, bunun da önümüzdeki dönemde hem enflasyon hem de dış ticaret açığı üzerinde olumlu etkileri görülecektir.

Satın Alma Talepleri Satışçıları Bekliyor…Rulman, Ambalaj, Masa ve Sandalye, Bakım Hizmeti ve pek çok satın alma talebi @SatinalmaCep B2B Mobil Ticaret ve Firma Arama Motorunda

 

 

 

 

 

 

 


Örgütsel Pazar ALIM TALEPLERİ Satışçıları Bekliyor…Rulman, Ambalaj, Masa ve Sandalye, Asansör Bakım Hizmeti ve pek çok ihtiyaç ve talep @SatinalmaCep B2B Mobil Ticaret ve Firma Arama Motorunda. Telefonunuza indiriniz #Satınalma #Satış #Ticaret #B2B #Örgütsel Pazar #SatınalmaCep’te

Ticarette yeni kanalımız büyük talep gördü. Satınalma Cep 2.000 profesyonel tarafından indirildi. Siz de firma üyemiz ve iş ortağımız olun. Örgütsel pazara ürün ve hizmet kampanyalarınızı en ekonomik biçimde duyuralım. Satışlarınızı artıralım.

https://satinalmadergisi.com/ucretsiz-kayit/

Uygulama içerisinde Temesist, Sanmover, CaseWare Analytics, Beta Yayınevi, OpenUpCall, Xinerji Teknoloji vd. iş ortaklarımızın sayfalarını ve fırsatlar menüsünü inceleyiniz.

  • Firma Sayfası (logo, bilgiler)
  • Ürünler
  • Kampanyalar
  • Hızlı Teklif Alma özellikleriile ticaret ağını zenginleştiriyorlar.

Satınalma Cep’i telefonunuza indirip hızlı teklif toplayabilir hızlı teklif verebilirsiniz.

İnteraktif biçimde çalışan uygulamada teklif almak isteyen alıcılar siparişlerine ilişkin tüm detayları saniyeler içerisinde girebilmektedir. Alıcılar alternatif tedarikçi araştırmasını süratle yaparken zaman ve maliyetten tasarruf sağlamaktadır.

Satış yapmak isteyen şirketlerimiz Türkiye çapında satış fırsatı, dinamik satış kanalı ile pazar geliştirme, binlerce firma ve alıcıya kolay erişim imkanına kavuşmaktadır.

Satınalma Cep uygulama içerisinde günde 1 TL vererek şirket ürün ve hizmetlerinizi doğrudan hedef kitleye tanıtabilirsiniz. İnternet (Google adwords, facebook, twitter vd.) reklam maliyetleri ile karşılaştırdığınızda hayli uygun ve doğru bir mecra olduğunu göreceksiniz. Twitter: @satinalmacep

Deloitte Avrupa CFO Araştırma Sonuçları

Belirsizliğe rağmen CFO’lar kararlı

  • CFO’lar belirsizliğe rağmen sermaye harcamalarını arttırmayı planlıyor
  • Risk iştahı ve belirsizlik seviyeleri bu dönemde de sabit
  • Yetkinlikler, siber güvenlik ve korumacılık CFO’ların kaygı duyduğu önemli konular arasında yer alıyor.
  • Önümüzdeki 12 ay içerisinde gelirlerinde artış bekleyen Türk CFO’larının oranı, dünya ortalamasının üzerinde.

30 Mayıs 2018 – Deloitte tarafından gerçekleştirilen 7. Avrupa CFO Araştırması’nın sonuçlarına göre, bir önceki dönemin sonuçları ile kıyaslandığında, Avrupa genelindeki CFO’lar iyimserliklerindeki ve gelir beklentilerindeki düşüşe rağmen şirketlerinin büyümelerine odaklanıyor. Türkiye’nin de dahil olduğu, Deloitte’un 20 farklı ülkede yer alan firmaları tarafından toplanan verilerin bir araya getirilmesi ile oluşturulan çalışma, 1.652 CFO’nun görüşlerini içeriyor.

İyimserlik ve gelir artış hızı beklentileri yavaşlıyor

Avrupalı CFO’ların %38’i, üç ay öncesine oranla şirketlerinin geleceğine dair daha iyimser; ancak bir önceki CFO araştırmasına oranla yaklaşık %5’lik bir düşüş mevcut. Buna karşılık; bir önceki raporda daha az iyimser olanların oranı %11’den %12’ye çıkıyor. Türkiye özelinde bakıldığında ise finansal beklentiler açısından geleceğe olumlu bakanların oranı %35 olurken, olumsuz bakanların oranı %29 olarak çalışmada yer alıyor. Geriye kalan katılımcıların (%36) ise beklentilerinde çok önemli bir değişme olmadığı ortaya çıkıyor.

Deloitte Türkiye CFO Programı Lideri Cem Sezgin’e göre sonuçların böylesine birbirine yakın çıkmasının sebebi, son dönemlerde ekonomiden pozitif ve negatif sinyallerin bir arada gelmesi ve bu sinyallerin sektör ve şirket bazında farklı yön ve boyutta etkiler yaratması. Sezgin, “Etkileyici büyüme oranı, ihracattaki artış, turizmdeki canlanma (turist sayısında 2017 yılında %27,9 artış) gibi olumlu göstergeler mevcutken; döviz kurlarındaki sürekli dikey seyir, enflasyondaki kıpırdanma, derecelendirme kuruluşlarından gelen not indirimleri, şirketlerin üzerindeki artan borç yükü ve petrol fiyatlarındaki artış gibi olumsuz gelişmeler de söz konusu. Şirketlerin, tüm bu dinamik ve makroekonomik resim içerisinde kendi mikroekonomik dengelerini bulmaya gayret ettiklerini görüyoruz” dedi.

Belirsizlik seviyelerinde değişim yok

CFO’ların %51’i, yüksek oranda finansal ve ekonomik belirsizlik olduğunu vurguluyor. Avro bölgesindeki ülkeler (%49), diğer ülkelere (%57) oranla daha iyimser. Türkiye’deki CFO’ların arasında yüksek belirsizlik olduğunu düşünenlerin oranı ise %61. Bu oran ile Türkiye, 20 ülke arasında Brexit ile ön plana çıkan İngiltere ve ekonomik krizin sancılarını halen atlatamamış Yunanistan’ın hemen arkasında yer alıyor.

Ortaya çıkan tablo, şirketlerin risk iştahı ile ilgili sonuçları da doğrudan etkiliyor. Daha fazla risk almanın iyi bir fikir olmadığına inanan Türkiye’deki CFO’ların net oranı %69. Deloitte’un daha önce gerçekleştirdiği anketlerde de Türkiye’deki CFO’lar risk konusundaki temkinli yaklaşımları ile hep ön planda oldular. Sadece İngiliz CFO’lar risk konusunda Türkiye’ye kıyasla daha isteksizler (%72). Türkiye’yi İngiltere’nin ardından, bölgesel istikrarsızlıktan etkilenen İsrail izliyor.

Tüm ülkelerde ankete katılan CFO’ların %63’ü (Türkiye’de bu oran yaklaşık %75) önümüzdeki 12 ay içerisinde gelirlerinin artış göstereceğini düşünüyor; ancak 6 ay öncesiyle karşılaştırıldığında bu oranın %6’lık bir düşüş yaşadığı görülüyor. Bu noktada Avro bölgesi (%71), diğer bölgelerden (%52) daha iyimser. Türkiye’de gelir artışı ile ilgili beklentiler ise daha önceki araştırma verilerinden daha olumlu. Cem Sezgin’e göre bu oranın ne kadarının enflasyonist baskıdan kaynaklanacağı ve reel anlamda ne kadar bir ciro büyümesi kaydedileceği önem taşıyor. Karlılık adına ise tersi bir durum söz konusu. Bir önceki ankete göre marjlarda iyileşme bekleyenlerin oranı azalıyor. Özellikle ithal girdi ve ürünlerin kur ve petrol fiyatlarındaki eş zamanlı artış sonucu gittikçe maliyetli hale geleceği aşikâr ve bunun fiyatlara bire bir yansıtılması kolay gözükmüyor.

Sermaye harcamaları ve işe alımların görünümü gelişiyor

CFO’ların %46’sı önümüzdeki 12 ay içerisinde sermaye harcamalarında bir artış olacağını öngörüyor. Bu konuda bir önceki araştırma verilerine oranla %4’lük bir artış gözlemleniyor. Avro bölgesindeki CFO’ların %56’sı sermaye harcamalarının artacağı yönünde yanıt verirken diğer bölgelerde artış planlayanların oranı %31 seviyelerinde. 20 ülke arasında sermaye harcamalarını arttırmayı planlayan CFO’ların oranının en yüksek olduğu ülkeler %69 ile İrlanda ve Fransa olurken, İngiltere, %19 ile bir kez daha en düşük orana sahip ülke olarak araştırmada yer alıyor. Türkiye’de ise sermaye harcamalarını arttırmayı planlayan CFO’ların oranı %45 olarak genel ortalamayla paralel seviyede. Ayrıca, raporun bu sayısında Türkiye, Danimarka ve İsveç; Avro bölgesi dışında sermaye harcamaları anlamında en belirgin iyileşmeyi gösteren ülkeler olarak karşımıza çıkıyor.

Çalışan sayılarına bakıldığında ise önümüzdeki 12 ay içerisinde yeni işe alım gerçekleştirmeyi düşünen CFO’ların oranı %42. İrlanda %69 ile çalışan sayısının arttırılması konusunda en iyimser ülke olurken, Türkiye’de bu oran %50 seviyesinde. İngiltere, %15 ile en kötümser ülke olarak anılıyor. Avro bölgesinde yaklaşık her iki CFO’dan birisi (%56) istihdamı arttırmayı planlarken diğer bölgelerde üç CFO’dan birisinin (%31) benzer bir planı mevcut.

Otomotiv sektörü en agresif sektör

Sektörel ayrımlara bakıldığında ise Avrupa otomotiv sektöründe çalışan CFO’ların hem sermaye harcamalarında artış (%49) hem de istihdam artışı (%50) anlamında kendilerine en çok güvenen CFO’lar oldukları ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra rapora göre, turizm ve seyahat sektöründeki CFO’lar (%19) sermaye harcamaları konusunda; tüketici ürünleri sektöründeki CFO’lar ise (%8) istihdam artışı konusunda daha az iyimserler.

Ankete katılan 20 ülkeden 11’inde CFO’lar önümüzdeki 24 aylık dönemde korumacı önlemlerden ziyade organik büyüme esas olmak üzere genişlemeye olanak veren bilanço işlemlerini gerçekleştireceklerini belirtiyor. Cem Sezgin’e göre ankette Türk şirketleri için belki de en olumlu sinyaller, istihdam ve yatırımlar alanında kendisini gösteriyor. Bir önceki CFO Araştırması’nın sonuçları ile kıyaslandığında Türkiye’deki CFO’lar hem işgücü anlamında büyüme hem yatırım harcamalarında artış öngörüyor. Nitekim 2017 yılındaki %7,4 oranındaki büyüme performansının 2018 için olumlu beklentiler oluşturduğu gözlemleniyor. Büyüme konusundaki irade, CFO’lara ilk üç stratejik öncelikleri sorulduğunda da ön plana çıkıyor. Verilen yanıtlara göre şirketlerinin ilk önceliği inorganik büyüme. Organik büyüme hemen onu takip ediyor. Üçüncü sırada ise yatırımlara daha geniş kaynak ayrılması geliyor. Sezgin: “Eğer şirketlerin bu öncelikleri değişmez ise, yakın dönemde yurtiçi ve yurtdışında birleşme ve satın almalara ilişkin sıkça haberler duyabiliriz” şeklinde görüş belirtiyor.

Risk iştahında değişim yok

Bir önceki ankete yakın bir oranla Avrupalı CFO’ların %34’ü bilançoları üzerinde daha fazla risk almak için uygun bir zaman olduğunu düşünüyor. Risk iştahının en düşük olduğu ülke %14 ile İngiltere iken, en yoğun olduğu ülke %64 ile Finlandiya. Diğer oranlara benzer şekilde Avro bölgesindeki risk iştahı %41, diğer ülkelerinki ise %24 seviyelerinde.

Ülkemizde risk sıralamasında tanıdık yanıtlar ön plana çıkıyor: Kurlar, ekonomideki gidişat ve jeopolitik durumlar. Ekonomideki genel gidişatın kendine ikinci sırada yer bulmuş olması, daha önceki anketlere göre dikkat çekici bir durum. Özellikle geride bıraktığımız senede, 2003 yılından bu yana en yüksek enflasyon oranına ulaşılmış olması ve kurlardaki yukarı yönlü seyir, durumu Türkiye’deki CFO’lar için öne çıkan bir gündem maddesi haline getiriyor.

En önemli sorunlar: siber, korumacılık ve çalışan yetkinlikleri

CFO’ların %32’si, her ne kadar düşük olasılıklı olarak değerlendirseler de yeni bir Avro bölgesi krizini şirketlerinin finansal beklentilerini en çok etkileyecek olay olarak görüyor. Türkiye’de Avro bölgesinde yaşanacak olası bir krizin, işini etkileyeceklerini düşünenlerin oranı %18’de kalıyor. Bununla birlikte katılımcıların %73’ü korumacılığı, %50’si de büyük çaplı bir siber saldırıyı finansal beklentileri üzerinde muhtemel etkisi olacak olaylar arasında değerlendiriyor.

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı Başvuruları Başladı. (28 Mayıs-13 Haziran)

28 Mayıs’ta başvuruları başlayan İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı dijital dönüşümün gerektirdiği tüm tedarik zinciri becerilerini kazanabileceğiniz bir program. Modellemeden veri analizine, tedarik zinciri yönetiminden, kanal yönetimine tüm gereken beceriler alanında uzman akademisyenler tarafından sunuluyor.
Ales ve Yabancı Dil Şartı Bulunmamaktadır.
Program hafta içi 19.0-22.00 arasında Beyazıt Merkez kampüsünde yürütülmektedir.

Başvuru Dönemi: 28 Mayıs – 13 Haziran
Ücretsiz Online Başvuru: sosyalbilimler.istanbul.edu.tr
Detaylı Bilgi:
www.tedarikzinciri.org (Program akademik kadro, ücret, müfredat )
Sorularınız için Program Koordinatörü:
Prof. Dr. Murat Erdal (merdal@istanbul.edu.tr) Arş. Gör. Adil ÜNAL (aunal@istanbul.edu.tr)

Türkiye’nin en yaşanabilir 10 ilçesinden 7’si İstanbul’dan

REIDIN tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye’nin 81 ili genelindeki ilçe ve mahallelerin yaşanabilirlik düzeylerini ortaya koyan Sosyoekonomik Derecelendirme çalışmasına göre, araştırma kapsamındaki 258 ilçe içinde A+ derecesine sahip ilk üç ilçe sırasıyla Beşiktaş, Beyoğlu, Kadıköy oldu. Listenin ilk üçü İstanbul’dan çıksa da, Ankara’nın Çankaya ilçesi 7’nci, Muğla’nın Bodrum ilçesi ise 9’uncu sıradan ilk 10’a girmeyi başardı.

Refah düzeyi, kültürel seviye, eğitim düzeyi gibi kategorilerdeki çeşitli parametrelere göre, bölgelerin yaşanabilirlik düzeylerini hesaplayan REIDIN Sosyoekonomik Derecelendirme çalışmasının 2017 sonuçlarına göre, kapsam dahilindeki 258 ilçe içinde A+ derecesine sahip ilk üç bölge sırasıyla Beşiktaş, Beyoğlu, Kadıköy oldu.  Listenin ilk üçünde İstanbul ilçeleri yer alsa da Ankara’nın Çankaya ilçesi 7’nci, Muğla’nın Bodrum ilçesi ise 9’uncu sıradan ilk 10’a girerek, sosyoekonomik açıdan en yaşanabilir ilçeler arasında yer almayı başardı.


Satınalma Cep Akıllı Satınalma Asistanını aşağıdaki butonlar yardımıyla ücretsiz indirebilirsiniz. Tüm sektörlerden en yeni gelişmeler, mesleki yayınlar, kolay teklif toplama, fırsat ve kampanyalar, tedarikçi arama, e-öğrenme, dergi ve haber içerikleri, satınalma check-up ve hediyeler uygulama içerisinde sunulmaktadır.

Beşiktaş zirveyi kaptırmıyor
2015 – 2017 dönem aralığında en yaşanabilir ilçelerin başında gelen İstanbul’un Beşiktaş ilçesi, 2017’de de zirveyi kaptırmadı. Aynı dönem içinde yerini korumayı başaran bir diğer bölge de, 4’üncü sırada yer alan İstanbul’un Sarıyer ilçesi oldu. Çalışma sonuçları sıralama yönüyle değerlendirildiğinde ise, İstanbul ilçelerinden Kadıköy’ün Beyoğlu’nu geride bırakıp 2017’de ikinci sıraya yükseldiği görülüyor.

Yeni A+ mahalleler: İzmir’den Kültür mahallesi ve Tekirdağ’dan Hürriyet mahallesi
REIDIN, bu yıl itibarıyla ürettiği göstergelerin bölgesel kapsamını 1.202 mahalleden 1.255 mahalleye çıkardığını duyurmuştu. Bu genişleme paralelinde yeni eklenen 53 mahalle içinde A+ derecesine girmeyi başaran iki yeni mahalle bulunuyor: İzmir’in Konak ilçesine bağlı Kültür mahallesi ve Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesine bağlı Hürriyet mahallesi.

Mahalle bazında Bebek zirvede
2017 sosyoekonomik derecelendirme sonuçlarına göre, ilçe seviyesinde lider olan İstanbul’un, mahalle düzeyinde de liderliğini koruduğu dikkat çekiyor. 2016 sonuçlarına göre, 1.255 mahalle arasında ikinci sırada yer alan Bebek, 2017 yılında en yaşanabilir mahalleler arasında zirveye oturmuş durumda. Levazım, Akat, İstinye ve Arnavutköy mahalleleri ise Bebek ile birlikte ilk beşte konumlanan bölgeler olarak görülüyor.
Mahallelerin 2017 sosyoekonomik dereceleri incelendiğinde, en yüksek dağılıma sahip olan derecenin %15,9 ile B- olduğu görülüyor. Dağılımda en yüksek orana sahip diğer dereceler ise %14,5 ile B ve %14,2 ile C olarak dikkat çekiyor.

Hedefli Saldırılara Karşı Şirketinizin Siber Direncini Artıracak 5 Tavsiye

Accenture tarafından 4600 güvenlik uzmanıyla yapılan son araştırma, şirketlerin hedefli saldırılara karşı direncinin arttığını açıkça gözler önüne serdi. Araştırma sonuçlarına göre şirketler artık hedefli saldırıların %87’sini engelleyebiliyor ancak sadece %40’ı yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi yeni teknolojilere yatırım yapıyor. Bilişim güvenliği alanındaki dağıtım ve çözümleriyle pazarda lider konumda bulunan Komtera Teknoloji, şirketleri hedefli saldırıların kurbanı olmamaları için uyarıyor ve 5 kritik tavsiyede bulunuyor.

Siber saldırıların büyük kitleleri hedef aldığı dönemler geride kaldı ve saldırganlar artık daha çok tek bir kişiyi ya da kurumu hedeflemeye başladılar. Öyle ki geçtiğimiz yıla göre bu gibi hedefli saldırılar 2 kat artış gösterdi ancak Accenture tarafından 15 ülkedeki toplam 4600 güvenlik uzmanıyla yapılan araştırmaya göre şirketler, bu saldırıların %87’sini engellemekte başarılı oldular. Hedefli saldırılara karşı direncin artmasındaki ilk neden dijital teknolojilerin gelişmesi olarak görülüyor ve ayrıca çözümün de önemli bir kısmının bu gelişme olduğu düşünülüyor. Bilişim güvenliği alanındaki dağıtım ve çözümleriyle pazarda lider konumda bulunan Komtera Teknoloji, şirketleri hedefli saldırıların kurbanı olmamaları için uyarıyor ve bu saldırılara karşı direnci artıracak 5 kritik tavsiyede bulunuyor.

Şirketlerin Sadece %40’ı Yeni Teknolojilere Yatırım Yapıyor!

Rapor sonuçlarına göre şirketler artık hedefli saldırıların %87’sini engelleyebiliyor ancak hala her ay iki ya da üç güvenlik sızıntısı vakası yaşanıyor. Katılımcıların %90’ı siber güvenlik yatırımlarının önümüzdeki üç yıl içinde artacağını bekliyorken %31’i bu artışın şu ankinden daha fazla olacağını düşünüyor. Ankete katılan güvenlik uzmanlarının %83’ü, yeni teknolojilerin önemini kabul etmesine rağmen şu an şirketlerin sadece %40’ı yapay zeka, makine öğrenmesi ya da otomasyon teknikleri gibi yeni teknolojilere yatırım yapıyor.

Katılımcıların %80’inden fazlası sızıntıları aktif bir şekilde takip ediyor fakat %71’i ise siber saldırıların, şirketlerini ne zaman ya da nasıl etkileyeceğini kestiremiyor. Raporda dikkat çeken bir başka sonuç ise siber güvenlik bütçelerinin %27’sinin yönetim kurulu tarafından, %32’sinin ise CEO’lar tarafından belirleniyor olması. Komtera Teknoloji uzmanlarına göre şirketlerdeki üst düzey yöneticiler, siber güvenlik konusunda daha aktif rol almalılar ve bilişim güvenliği uzmanlarıyla ortak hareket etmeliler.

Hedefli Saldırılara Karşı Şirketinizin Siber Direncini Artıracak 5 Adım

Şirketlerin, yenilikçi iş modellerine ilgili olduklarını ancak sürdürülebilir bir iş ekosistemi oluşturmayı ve daha esnek işgücü modeline geçmeyi güvenli ve korunaklı bir yolla yapmaları gerektiğini belirten Komtera Teknoloji uzmanları, şirketlerin siber direncini artıracak 5 adımı sıralıyor.

1. Önceliklere göre direncinizi güçlendirin. Bütün verileriniz için koruma sağlarken önem sıralarını da belirleyin ve en önemli olanların direncini artırın.

2. Bir saldırgan gibi davranıp dayanıklılığınızı testlerle ölçün. Güvenlik sisteminizin hangi kısımlarında eksikliklerin olduğunu ortaya çıkarmak için güvenlik ekibinizde iyi niyetli hackerlar bulundurun ve onlarla siber saldırı simülasyonları düzenleyerek analiz yapın.

3. En yeni teknolojileri kullanın. Güncel teknolojilerle oluşturulmuş, ileri davranış gözlemleme teknikleri kullanan programlardan faydalanın ve savunma sistemlerinizi otomatik hale getirin.

4. Tehditleri gerçek bir saldırıya dönüşmeden avlayın. Güvenlik durumunuzu ve hareketleri sürekli inceleyip anormal aktiviteleri sürekli takip ederek saldırı ihtimalini azaltın.

5. Üst düzey güvenlik uzmanlarının görevlerini yeniden belirleyin ve proaktif olun. Güvenlik ekibinizin başında, saldırı anında inisiyatif alma becerisine sahip, proaktif çalışabilen bir uzman bulundurun. Güvenlik uzmanının görevlerini yeniden gözden geçirin ve sektöre uyumlu, teknolojideki güncel gelişmelere ilgili ve değişen siber tehditlere karşı tetikte olan biriyle çalışın.

Boeing ve Türk Hava Yolları uçak bakım onarım (MRO) alanında tedarikçi anlaşması imzaladı

İstanbul, 28 Mayıs 2018—Boeing ile Türk Hava Yolları’nın alanında öncü uçak bakım onarım (MRO) kolu Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., Global Filo Bakım Tedarikçi Anlaşması imzaladı.

Bu anlaşma ile Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., Boeing uçaklarının hat bakımı, ağır bakım, komponent bakım ve onarım hizmetlerinde Boeing’in stratejik ortağı oldu. Anlaşma aynı zamanda, Boeing ve Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ortaklığında teknisyen eğitimi ve sertifikalandırılmasına da imkân tanıyacak.

Anlaşmayla ilgili görüş bildiren Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü, Ahmet Karaman; “Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. olarak bugün İstanbul ve Ankara’daki temel bakım tesislerimizin yanı sıra 50’den fazla uluslararası hat bakım noktasında müşterilerimize kapsamlı bir MRO (uçak bakım onarım) hizmeti sunuyoruz. Hizmet skalamızı, 29 Ekim 2018 itibariyle İstanbul Yeni Havalimanı’nda faaliyetlere başlayacak yeni tesisimizde daha da geliştiriyor olacağız. Boeing ile imzaladığımız bu önemli iş birliği, tüm Boeing operatörlerinin, uçak bakım, onarım, eğitim ve Boeing Global Filo Bakım programının kapsamında yer alan diğer alanlarda Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin dünya standardındaki hizmet kalitesini deneyimleyebilmelerine imkân tanıyacakken, sıra dışı genişliğe sahip alanıyla yeni üssümüzdeki ve diğer bakım onarım merkezlerimizdeki kabiliyet ve operasyonumuza büyük bir katma değer sağlayacaktır.” dedi.


Satınalma Cep Akıllı Satınalma Asistanını aşağıdaki butonlar yardımıyla ücretsiz indirebilirsiniz. Tüm sektörlerden en yeni gelişmeler, mesleki yayınlar, kolay teklif toplama, fırsat ve kampanyalar, tedarikçi arama, e-öğrenme, dergi ve haber içerikleri, satınalma check-up ve hediyeler uygulama içerisinde sunulmaktadır.

Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda geçtiğimiz yıl, Boeing ve Türkiye’deki ortaklarınca Türk Havacılık Sanayii’nin geliştirilmesi adına “Milli Havacılık Planı” açıklanmıştı. Milli Havacılık Planı, Boeing yatırım ve programları ile Türk Hükümeti, Türk havayolu şirketleri, havacılık servis sağlayıcıları ve sanayi tedarikçileri ile karşılıklı faydaya dayalı stratejik bir çerçeve çiziyor.

Boeing International Başkanı Marc Allen anlaşmaya ilişkin yaptığı açıklamada “Boeing olarak, büyüme hızı ve potansiyeli çerçevesinde öncelik verdiğimiz belli başlı ülkelerden biri olan Türkiye, bakım ve onarım alanında önemli bir kabiliyete sahip. Türkiye’yi havacılık hizmetlerinde global bir oyuncu olarak konumlandırmak, geçtiğimiz yıl açıkladığımız Boeing Türkiye Milli Havacılık Planı’nın temel unsurlarından biri. Bu anlaşma ile, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ile bugüne kadar hayata geçirdiğimiz başarılı çalışmalara, Boeing ve Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayacak düzeyde önemli bir ivme katmış olacağız.” dedi.

 

Boeing, Global Filo Bakım programı ile 60’dan fazla müşterisinin, 2.500’ün üzerinde uçağına hizmet sağlamakta. Programın sağladığı filo mühendislik çözümleri, uçağın teknik performansının yönetimi ile ilgili mühendislik ve planlama faaliyetlerini kapsıyor. Filo Materyal Çözümleri kapsamında ise yedek parça planlanması, sipariş, tedarikçi yönetimi, komponent bakım ve onarımı, maliyetin düşürülmesi ve verimliliği artırma çalışmaları yer alıyor.

Türk Hava Yolları Hakkında:

1933 yılında 5 uçaktan oluşan mütevazı bir filo ile kurulan Star İttifakı üyesi Türk Hava Yolları, bugün 327 (yolcu ve kargo) uçaklık filosu ile 254 uluslararası, 49 yurtiçi olmak üzere dünyada 303 noktaya uçan, 4 yıldızlı havayolu şirketidir. Türk Hava Yolları ile ilgili daha geniş bilgiye www.turkishairlines.com web adresinden veya Facebook, Twitter, Youtube, Linkedin ve Instagram hesapları üzerinden ulaşılabilir.

Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Hakkında:

Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. (IATP:TKT); Türk Hava Yolları A.O. marka topluluğunun bir parçasıdır. Dünyanın ileri gelen havacılık servis tedarikçilerinden olan marka, müşterilerine 7.500 ün üzerinde uzman ekibiyle; kaliteli ve kapsamlı bakım, onarım, modifikasyon ve rekonfigürasyon hizmetleri sunmaktadır. Ankara ve Aydın’da bakım hangarları bulunan Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., operasyonlarını İstanbul’da Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı tesisleri olmak üzere iki kıtada yürütmekte; mühendislik ve bakım faaliyetlerinin yanı sıra komponent bakım- yedek desteği, dizayn, sertifikasyon ve üretim alanlarında birçok uluslararası havayolu şirketine hizmet vermektedir.

Boeing Hakkında:

Dünyanın en büyük havacılık şirketi olan Boeing, Türkiye ile 70 yılı aşkın süreye dayanan köklü bir ilişkiye sahiptir. Boeing’in Türkiye’deki tedarikçileri hâlihazırda tüm Boeing Ticari Uçak programlarına parça veya montaj sağlıyor. Boeing’in yıllar içinde Türkiye’de yarattığı iş hacmi 1,6 milyar doları aştı.

Star İttifakı Hakkında:

Türk Hava Yolları, ilk küresel havayolu ittifakı olarak 1997 yılında kurulan ve uluslararası ölçekte seyahat edenler için dünya genelinde ulaşım, tanınırlık ve benzersiz hizmet sunan Star İttifakı (Star Alliance)’na üye havayolu şirketidir. Air Transport World tarafından “Market Leadership Award” ve Business Traveller Magazine ile Skytrax tarafından “Best Airline Alliance“ ödülleri gibi çok sayıda ödüle lâyık görülen Star İttifakı’na üye havayolu şirketleri; Adria Airways, Aegean Airlines, Air Canada, Air China, Air India, Air New Zealand, ANA, Asiana Airlines, Austrian, Avianca, Avianca Brasil, Brussels Airlines, Copa Airlines, Croatia Airlines, EGYPTAIR, Ethiopian Airlines, EVA Air, LOT Polish Airlines, Lufthansa, Scandinavian Airlines, Shenzhen Airlines, Singapore Airlines, South African Airways, SWISS, TAP Air Portugal, THAI, Turkish Airlines ve United’dır. Star İttifakı hâlihazırda, 193 ülkedeki 1.317 havalimanına 18.800’den fazla günlük uçuş sağlamaktadır. Bununla birlikte, Star Alliance Bağlantı Ortağı (Connecting Partner) Juneyao Airlines tarafından da yine bu kapsamda bağlantılı uçuşlar sunulmaktadır.

“Airpreneurs” Programı’nın İkincisinin Kazananları Belli Oldu

Havacılık ve uzay sektörünün lideri Boeing ve Türkiye Girişimcilik Vakfı’nın iş birliğiyle düzenlenen, Airpreneurs Programı’nın ikinci dönemi tamamlandı. Programın Büyük Finali 25-26 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi.

Gençleri havacılık alanında daha girişimci kılmak ve bu alanda yeni fikirlerin ortaya çıkmasını sağlamak amacıyla yola çıkan “Airpreneurs” Programı’nın ikinci uygulama dönemi, İstanbul’da başladı, ardından Gaziantep, Ankara, Trabzon, Elazığ, Antalya olmak üzere 6 ilde gerçekleştirildi. İki yılın sonunda program, 1200 üniversite öğrencisine ulaştı.

Program, “hackathon” olarak adlandırılan yuvarlak masa workshoplarıyla yeni girişimlere ilham olacak şekilde, öğrencilerin fikirlerini yarıştırabilecekleri sosyal bilimlerden fen bilimlerine kadar her branştan öğrenciler için hazırlandı. Her workshop sonunda, fikirlerini yarıştıran gruplardan bir grup birinci seçildi. İstanbul’da gerçekleştirilen finalde ise Airpreneurs Programı’nın kazanan grubu Boeing’den Aslıhan Karlıdağ, Core Strateji’den Jason Lau, Kworks’dan Burak Yaman, Girişimcilik Vakfı’ndan Mehru Aygül’den oluşan final jürisi belirledi. Airpreneurs Programı’nın ikincisinin kazanan fikri “Seyahat Ederken Para Kazan” oldu. Yurtdışı kargo gönderim süresinin ve ücretinin fazla olması ve ülkede bulunmayan ürünlerin temininde yaşanılan problemin çözümüne ilişkin geliştirilen Mayday Packs aplikasyonu ile sistemde kayıtlı yolcuların yurtdışından istediği ürünü veya kargosunu hızlı bir şekilde temin edebilmesi mümkün hale geliyor. Kazanan ekibin üyeleri, Fırat Üniversitesi’nden Kübay Telçeken, Emrah Koyuncu, Enes Bağkesen, Ajiyba Nesij Korkmaz, Rabia Atılmış ve Melike Aksu oluşurken, 3 aylık inkubasyon sürecine dahil olarak Girişimcilik Vakfı mentorlarıyla fikirlerini hayata geçirecek. Kazanan takım üyeleri fikirleri için ihtiyaç duydukları alanlardaki mentorlar ile süreç boyunca bir araya gelmeye devam edecek. Fikrin geliştirilmesi sürecinde mentorlar ile yapılacak birebir görüşmelerden, mentorların takımın ihtiyaç duyduğu bağlantıları sağlamasına kadar takım üyeleri her konuda destek alabilecek. Süreç boyunca ayrıca kazanan takım girişimcilik ekosistemindeki önemli etkinliklere de davet edilerek iş bağlantılarını geliştirme şansı yakalayacak.


Satınalma Cep Akıllı Satınalma Asistanını aşağıdaki butonlar yardımıyla ücretsiz indirebilirsiniz. Tüm sektörlerden en yeni gelişmeler, mesleki yayınlar, kolay teklif toplama, fırsat ve kampanyalar, tedarikçi arama, e-öğrenme, dergi ve haber içerikleri, satınalma check-up ve hediyeler uygulama içerisinde sunulmaktadır.

Türkiye Girişimcilik Vakfı Genel Müdürü Mehru Aygül “Cesur fikirleri olan gençleri profesyonellerle buluşturmayı misyon edinen Girişimcilik Vakfı olarak, toplumsal dönüşümün farklı sektörlerin yenilikçi fikirlerle geliştirilmesi sonuncunda mümkün olabileceğine inanıyoruz. Türkiye’de girişimcilik kültürünü güçlendirmek hedefiyle çıktığımız yolun uzun bir yolculuk olduğunu biliyoruz. Bu yolda sürdürülebilir projelere ve güçlü işbirliklerine ihtiyacımız var. Bu yıl ikincisini gerçekleştirdiğimiz Airpreneurs Programı çok daha fazla kişiye ulaştı ve altı farklı ilde gerçekleştirildi. Hem gençlerin hem de sektörün öncü isimlerinin gösterdiği büyük ilgi ve aldığımız olumlu geri dönüşler doğru bir iş yaptığımızın en önemli işareti. Havacılık sektörüne katma değer sağladığına gönülden inandığımız bu ilham verici buluşmada Boeing ile işbirliği yapmış olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.

Boeing Türkiye Genel Müdürü Ayşem Sargın, “Boeing olarak, gençlerin havacılığa ilgisini canlı tutan, onlara ilham veren programları çok önemsiyoruz. Bu yüzden Boeing olarak, Airpreneurs Programı’nı, girişimciliğin bugünün hızla gelişen ve değişen iş dünyasındaki önemini vurgulamak, gençlerimizi yaratıcı düşünmeye ve havacılıkla daha yakından ilgilenmeye teşvik etmek hedefiyle hayata geçirdik. Bu program aracılığıyla, gençleri, bilgi ve donanımlarını cesaretleri ile birleştirmeleri için teşvik etme şansı yakaladık. Girişimcilik Vakfı’nın işbirliğinde sürdürdüğümüz programın, öncelikle bu program aracılığıyla ulaştığımız gençlere, sonrasında ise havacılık sektörüne uzun vadede yaratacağı katkılara inancım tam” ifadelerini kullandı.