MÜSİAD, Yurtdışında Büyüyor; Hollanda’da 3 Yeni Şube Açtı

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), dünyanın her noktasına ulaşma hedefiyle, şube ve temsilci sayısını artırmaya devam ediyor. 

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), dünyanın her noktasına ulaşma hedefiyle, şube ve temsilci sayısını artırmaya devam ediyor. MÜSİAD Yurtdışı Teşklilatlanma Komisyonu ve Komisyon Başkanı İbrahim Uyar’ın koordinasyonunda gerçekleştirilen çalışmalarla global teşkilat ağı, her geçen gün genişliyor.

Bu bağlamda Amsterdam Şubesi’nin ardından Hollanda’nın Den Haag, Utrecht ve Rotterdam şehirlerinde de şube açılışları gerçekleştirildi. Açılış esnasında konuşma yapan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, “MÜSİAD’ın bugün dünyada bulunduğu ülke ve eriştiği iş insanı sayısı giderek artıyor. Bu bir teşkilatlanma başarısı; fakat daha da önemlisi, MÜSİAD’ın İstanbul’da küçük bir ofiste başlayan yolculuğunun nerelere vardığının da bir göstergesidir. 1993 yılında yola çıktığımızda dünyanın her noktasına ulaşma hedefimizi bugün gerçekleştiriyoruz hamdolsun. Bugün MÜSİAD olarak 24 yıldır Avrupa’dayız. Avrupa’daki ilk şubemizi Almanya’da, açtıktan sonra Hollanda, Danimarka, Belçika, İngiltere derken bugün Avrupa’da 11 ülkede 24 noktadayız. Gittiğimiz her ülkede, üyelerimizin ve diğer iş insanlarının ticari ilişkilerini geliştirmek için etkinlikler düzenliyoruz. İş Forumları, İkili iş görüşmeleri ve genel idare kurullarımız bunlardan bazıları.” dedi.

Bugün Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin en önemli ticari ortaklarından biri

Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasında çok eski tarihlere varan ticari faaliyetlerin olduğunu vurgulayan Kaan, “Avrupa’nın içinde bulunduğu ekonomik darboğazdan çıkmaya başladığı bu günlerde, ticari ilişkilerimizi bir adım öteye taşımamamız için ortada bir neden yok. MÜSİAD olarak, Avrupa ülkeleri ve Türkiye arasındaki geçmişe dayanan ortaklığın, siyasi çekişmelerle zedelenmemesi gerektiği kanaatindeyiz.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım’ın da ifade ettiği gibi, Avrupa’yla olan ilişkilerimizi sürdürmekte kararlıyız. MÜSİAD olarak biz de bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz. Avrupa’daki varlığımızı ve bu coğrafyada temasta olduğumuz insan sayısını artırmaya devam ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Program Kapsamında Birçok Organizasyon Düzenlendi

Hollanda’da üç ayrı şehirde gerçekleştirilen açılış törenlerinin ardından birçok organizasyona imza atıldı. Program kapsamında Hollanda ile Türkiye arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla; Yurtdışı Genişletilmiş İstişare Kurulu Toplantısı, Sektör Kurulu Başkanları Toplantısı, Üye İlişkileri Toplantısı ve Genç MÜSİAD Başkanlar Toplantısı düzenlendi.

Türkiye Seracılıkta Rekabet Gücünü, Jeotermal ve Güneş Enerjisi ile Arttıracak!..

Antalya’da 29 Kasım – 02 Aralık tarihleri arasında ‘Tarım ve Teknolojinin Global Buluşması’ ana temasıyla düzenlenen Growtech Eurasia 17.Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı’nda, sektör temsilcileri “Tarım Teknolojilerinin Bugünü ve Geleceği”ni tartıştı. Panelde konuşan Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği (SERA-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Müslüm Yanmaz, modern seracılığın gelişmesi için jeotermal ve güneş enerjisinin etkin kullanılmasının Türkiye’nin rekabet gücünü arttıracağını söyledi.

Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri çerçevesinde Tarım Editörü İrfan Donat’ın moderatörlüğünde Anfaş Salonu’nda gerçekleşen panelde, Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği (SERA-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Müslüm Yanmaz, Doktar Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Tanzer Bilgen, Sera Konstrüksiyon, Donanım ve Ekipman Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (SERKONDER) Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Bülent Aytekin ile Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Topakçı konuşmacı olarak yer aldı.

“Modern seracılığın gelişmesi için jeotermal ve güneş enerjisi etkin kullanılmalı”

Panelde konuşan Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği (SERA-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Müslüm Yanmaz, Türkiye’nin en büyük avantajlarından birinin tarımsal gelişim potansiyeli olduğunu söyledi. İsrail, Hollanda, Almanya gibi büyük sanayi ülkelerinin tarıma halen büyük teknolojik yatırım yapmakta olduğunu ifade eden Yanmaz, “Büyük firmalarımızın seracılığa yönlenmesiyle birlikte seracılığın teknolojiyle buluşarak, tarladakinden daha sağlıklı ve verimli ürünler ortaya koyduğu görülüyor. Teknolojik seralarda üretimin her aşaması otomasyon ile yönetildiğinden yüksek kalite açısından belli standartların gerçekleştirilebilmesi mümkün oluyor” dedi.

“Seracılıktaki gelişimlerin esas belirleyici unsurlarından birinin Türkiye’deki jeotermal kaynaklar olduğunu” belirten SERA-BİR Başkanı Müslüm Yanmaz, Türkiye’nin bir jeotermal cenneti olduğunu belirterek, jeotermal kullanımının yaygınlaştırılmasıyla birlikte enerji maliyetlerinde önemli tasarruf elde edilebileceğini söyledi. “Mevcut ortamda Türkiye, sera büyüklüğü bakımından Avrupa’da 2. sırada yer alırken, ihracat bakımından en son sırada ve en düşük fiyatla ürün satan ülke konumunda” diyen Yanmaz, “Bunun ana nedeni de profesyonel tarım ve profesyonel seracılık yapılmaması. Öncelikle seralarımızı profesyonel hale getirmemiz gerekiyor. Jeotermali ve güneşi etkin kullanmalıyız. Devletin yatırımcıların önünü açması gerekiyor. Özellikle kırsalda yaşayan kadınlarımızın üretici konumuna gelmesi gerekiyor. Bu da modern seracılıkla mümkün. Modern seracılığa baktığımızda, kadın istihdamına dönük bir uygulama, ihracat sağlayan bir kalem, tarımda teknolojinin uygulanabildiği bir alan, birim alandan en yüksek verim elde edilebiliyor ve kaliteyi artırıyor. Tüm bunları da göz önünde bulundurarak modern seracılığın önünün açılması gerekiyor” dedi.

“Rekabet için organize sera bölgeleri şart!”

Türkiye’de seracılık hakkında bilgi veren Sera Konstrüksiyon, Donanım ve Ekipman Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (SERKONDER) Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Bülent Aytekin, yatırımların önündeki engeller nedeniyle rekabet gücünün azaldığını vurgulayarak organize sera alanlarının geliştirilmesiyle birlikte rekabette tekrar güç kazanılabileceğini belirtti. Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri panelinde konuşmacı olarak yer alan Aytekin, “Türkiye’de 650 bin dönüm örtü altı yetiştiriciliği mevcut. Ancak bunun 12-13 bin dönümü profesyonel seralardan oluşuyor. Türkiye’de jeotermal, güneş ve kömür kaynakları yeterince kullanılamıyor. Rekabet ettiğimiz Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu ve Rusya Federasyonu gibi ülkelerde ise doğal kaynak kullanımı çok yüksek ve maliyeti çok düşük. Dolayısıyla rekabet gücümüz zayıflıyor. Gün geçtikçe kan kaybediyoruz. Rekabet ettiğimiz ülkeler bizden daha fazla profesyonel seraya sahip olmaya başladılar. Ülkemizde uygun bölgelerde, alternatif enerjilerin kullanılabildiği alanlarda profesyonel seracılığın geliştirilmesi ve organize sera bölgelerinin oluşturulması gerekiyor” dedi.

“Tarımın geleceği akıllı tarım teknolojilerinde”

Akıllı tarım teknolojileri konusunda bilgi veren Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Topakçı, tarım ve teknoloji buluşmasının önemine değinerek, seracılığın bu buluşmada büyük rol oynadığını vurguladı. Topakçı, “Dünya nüfusunun artışıyla birlikte yiyecek gereksinimi de artıyor. Yeni tarım alanları açamadığımızdan mevcut alanların etkin biçimde kullanılması zorunlu. Akıllı tarım teknolojileri bu kapsamda mevcut alanların verimli kullanılmasını sağlıyor. Akıllı tarım teknolojileri; bilgisayar, elektronik ve kontrol teknolojilerinin çevrenin korunması için uygulanmasıdır. Yenilikçi bir teknoloji. Sürdürülebilir tarım kapsamında değerlendirdiğimizde önceliğimiz çevre kirliliğinin azaltılması, barınma ihtiyacı ve doğal kaynakların etkin kullanımıdır. Akıllı tarımın ilk uygulamalarını özellikle seralarda görebiliyoruz. Hayvancılık işletmelerinde de süt sağma, yemleme robotlarıyla bu uygulamaları görebiliyoruz. Geleneksel tarım uygulamalarında toprak analizi gerçekleştirirken, arazinin çeşitli noktalarından toprak örneği alarak tümünü karıştırıp bu karışımın analizini gerçekleştiriyoruz. Bunu yaparken tüm arazi homojenmiş gibi yanlış bir yaklaşım söz konusu. Akıllı tarım teknolojilerinde ise arazinin noktasal analizleri yapılarak haritalandırılmakta ve bu değişkenlere bağlı uygulamalar yapılabilmektedir. Bu da ilaçlama, gübreleme anlamında da önemli tasarruflar sağlamaktadır” dedi.

“Tarladaki bitkinin gelişimi uydu görüntüleri ile uzaydan takip ediliyor”

Tarım teknolojileri alanında hizmet veren Doktar’ın Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Tanzer Bilgen de panelde gerçekleştirdiği konuşmasında, veri analizinin önemine değindi ve Doktar’ın geliştirdiği teknolojik çözümler hakkında bilgi verdi. Bilgen, “Doktar olarak tarım ve teknolojiyi birleştirerek işin matematiğine bakıyoruz. Elde ettiğimiz veriyi işleyerek üreticilerimizin hizmetine sunuyoruz. Hava, toprak ve bitkinin takibinin yapılmasını sağlıyoruz. Öne çıkan üç teknolojimiz mevcut. Bitkinin gelişimini takip etmek için uydu görüntülerini kullanıyoruz. Birçok uydudan gelen veriyi işleyerek zaman serisi içerisinde bitkinin gelişimini ve sağlığını izleyebiliyoruz. Ayrıca meteoroloji istasyonlarımız mevcut. Cep telefonunuza gönderilen mesajlarla anlık takip yapabilmeniz mümkün olabiliyor. Üçüncü teknolojimiz ise toprağı analiz etmeye yarayan özel bir cihaz. Petrol endüstrisinde kullanılan bu cihaz, ışın yöntemiyle toprağın analizini 2 dakika içerisinde ve standart olarak yapabiliyor. Cihazdan cihaza değişiklik gösteren bir analiz ortaya koymuyor. Analizlerde insan hatasının da önüne geçilmiş oluyor” dedi.

Çin’den ABD’ye, İsveç’ten Kamerun’a Dünya Ülkeleri Growtech Antalya Tarım Fuarı’na Akın Etti…

Bu yıl 17’ncisi düzenlenen Growtech Eurasia Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknoloji Fuarı, 29 Kasım-02 Aralık tarihleri arasında ’da Antalya Expo Center’da 50 bin m2 alanda ABD, Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarından 30 ülkeden 800 firma katılımı ile yapıldı. Çin’den ABD’ye, İsveç’ten Kamerun’a, Mısır’dan Rusya’ya, İtalya’dan İsrail’e kadar birbirlerinden binlerce kilometre uzaklıktaki tarım sektörü temsilcileri, 4 gün süre ile Antalya’da Growtech Eurasia çatısı altında buluştu. Fuar, T.C. Ekonomi Bakanlığının koordinasyonu ve Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği’nin organizasyonu ile Alım Heyeti Programı’na evsahipliği yaptı. Program kapsamında Azerbaycan, Çek Cumhuriyeti, Gürcistan, Hırvatistan, Kazakistan, Kosova, Sudan, Tacikistan, Ürdün gibi ülkelerden 27 firma heyeti, Growtech Eurasia’da katılımcılarımızla fuar alanında birebir görüşmeler yaptı. GROWTECH ATSO Tarımsal İnovasyon Ödülleri, 30 Kasım 2017’de Growtech Eurasia’da Anfaş Salonu’nda düzenlenen törenle sahiplerine takdim edildi. Ödül kazanan proje ve ürünler fuar alanında ATSO standında sergilendi.

Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası, 6 Aralık Çarşamba günü başlıyor

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda 2012’den bu yana düzenlediği ve inovasyon kültürünün yaygınlaşmasında büyük rol oynayan Türkiye İnovasyon Haftası, bu yıl girişimcilik ruhunu da kapsıyor. Yeni adıyla Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası, 6-9 Aralık tarihleri arasında ICC-İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Dört gün boyunca Türkiye’de inovasyon kültürünün ve girişimcilik ruhunun yayılmasına katkı verecek yerli ve yabancı konuşmacılar, 19 konferans ile 36 panelde konuşma yapacak. Konuşmacıların arasında kadavralar üzerinde yaptığı kafa nakli ile dikkatleri üzerine çeken Sergio Canavero, robotik ve yapay zeka alanlarında görüşlerine sıkça başvurulan Noel Sharkey, başta bitcoin olmak üzere önde gelen sanal varlık uzmanı John Matonis’in yanı sıra Wired editörü David Rowan gibi isimler yer alıyor.

Girişimcilerle yatırımcılar buluşuyor

Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası, İstanbul’u uluslararası bir girişimcilik merkezi haline getirerek, girişimciliğin bütün paydaşlarını buluşturmayı hedefliyor. Bu çerçevede yeni girişimlere fırsat sunma amacı taşıyan Born Global İstanbul etkinliği de hafta sırasında düzenlenecek. Ön değerlendirmede seçilen 60 yerli ve 60 yabancı toplamda 120 girişimci, kurulacak Pegasus ve Global Sahnelerinde jüri ile yatırımcılara sunum yapacak.

6-9 Aralık’ta İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılacak etkinlikte sizi de aramızda görmek isteriz.

Online kayıt için: http://registration.turkiyeinovasyonhaftasi.com/ (Online kayıt zorunludur)

Detaylı program ektedir.

*9 Aralık Cumartesi günü basın girişlerinde Cumhurbaşkanlığı akreditasyon kuralları geçerlidir.

Brisa, CDP ve BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ndeki Başarılarıyla İş Dünyasına Liderlik Ediyor

Brisa, sürdürülebilirlik alanındaki öncü çalışmalarıyla CDP İklim Değişikliği ve Su Programları ile BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yeni başarılara imza attı. Şirket, 2015 yılından bu yana olduğu gibi Kasım 2017-Ekim 2018 döneminde de BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ndeki şirketler arasında yer almaya hak kazandı.

Brisa aynı zamanda, CDP İklim Değişikliği programında “A-“ derecelendirme notuyla “Leadership” ödülünü üçüncü kez kazandı. Brisa, CDP Su programında kazandığı “A-” derecelendirme notu ile de Türkiye’de bu alanda “Leadership” sınıflandırmasına girdi.

Brisa’nın ortağı Bridgestone ise CDP’nin uluslararası çaptaki Su programı listesinde “A” derecelendirme notu alan 73 şirketten biri olarak sürdürülebilirlik çalışmalarına devam ediyor.

Bridgestone ve Lassa markalarıyla Türkiye lastik sektörü lideri Brisa, sürdürülebilirlik alanındaki öncü çalışmalarıyla da iş dünyasına liderlik etmeye devam ediyor. Brisa, 2016-2017 dönemindeki çalışmaları doğrultusunda hem CDP İklim Değişikliği ve Su Programları hem de BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde lider kurumlar arasında gösterilme başarısını sürdürdü. Brisa’nın ortağı dünya lastik devi Bridgestone da CDP’nin küresel ölçekte yaptığı sıralamada sürdürülebilir su yönetimi çalışmalarıyla su programında “A” derecelendirme notunu aldı.

Brisa Mühendislik Direktörü Haluk Kürkçü, “Brisa yaklaşık 30 yıllık geçmişini sürdürülebilirliğin bir tercih değil, gelecek nesillere karşı büyük bir sorumluluk olduğu anlayışı üzerine inşa etti. Sunduğu değerle bu alanda öncülüğü üstleniyor. CDP İklim Değişikliği ve Su Programları’nda elde ettiğimiz başarılar ve BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde bu yıl yeniden yer almamız da bunu kanıtlar nitelikte. Sürdürülebilirliği hammadde kullanımından üretim süreçlerine, finansal yapımızdan biyoçeşitlilik projelerine, toplumsal çalışmalardan müşterilerimize ve iş ortaklarımıza sunduğumuz değere kadar her alana yayarak sürdürülebilirlik alanında mükemmelliği hedefliyoruz. Prestijli kurumların şirketimizi layık gördüğü bu başarılar da bizi bu konuda daha da cesaretlendiriyor” dedi.

Brisa, Borsa İstanbul’da işlem gören ve yüksek bir sürdürülebilirlik performansına imza atan şirketlerin kabul edildiği BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde Kasım 2017 – Ekim 2018 döneminde yer almaya hak kazandı. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer alan şirketler çevre, biyoçeşitlilik, iklim değişikliği, insan hakları, yönetim kurulu yapısı, rüşvetle mücadele, iş sağlığı ve güvenliği alanlarında belirlenen kriterlere göre değerlendirme yapılarak seçiliyor. 2015 yılından bu yana Endeks’te yer alan Brisa, diğer öncü kurumlarla birlikte Türkiye’de sürdürülebilirliğin yaygınlaşması için çalışıyor.

Sürdürülebilirlik alanında uluslararası çapta önemli bir girişim olan CDP İklim Değişikliği Programı ise iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve doğal kaynakları korumak amacıyla iş dünyasının işleyiş şeklini değiştirmeyi hedefliyor. Son 3 yıldır bu programda önemli başarılar elde eden Brisa, son olarak Su programında da “A-” derecelendirme notunu alarak Türkiye’de “Leadership” sınıflandırmasına girdi. Bu kapsamda, “CDP Turkey 2017 Climate Leadership” ve “CDP Turkey 2017 Water Leadership” ödüllerini almaya hak kazandı. Brisa, Türkiye’den yalnızca yedi şirketin kazandığı CDP iklim değişikliği programında liderlik ödülünü üçüncü ve Türkiye’den yalnızca beş şirketin kazandığı CDP su programı liderlik ödülünü ise ilk kez kazandı. 28 Kasım’da Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenen “CDP Türkiye İklim Konferansı Liderler Paneli” sonrasında lider kuruluşlara ödülleri takdim edildi.

CDP’nin uluslararası çapta 700’den fazla şirketi değerlendirdiği Su programında ise Bridgestone, küresel ölçekli sürdürülebilir su yönetimi çalışmalarıyla “A” derecelendirme notunu aldı. Bu dereceye ulaşan 73 şirketten biri olan Bridgestone, sürdürülebilir bir yaşam için 2050 yılı ve sonrasına dair yarattığı vizyon çerçevesinde hareket ediyor. Bu doğrultuda tüm operasyonlarını çevre ve insan odaklı olarak gerçekleştiriyor.

Türkiye’nin ilk ve tek uluslararası iş analizi konferans – 5 Aralık Salı

BA-Works tarafından düzenlenen, Türkiye ve Güney Doğu Avrupa bölgesinin ilk ve tek uluslararası iş analizi konferansı BAistanbul, bu yıl üçüncü kez kapılarını açmaya hazırlanıyor.

“Perspektifleri Birleştirmek” teması ile gerçekleştirilecek etkinlikte Endüstri 4.0, IoT, büyük veri, yapay zeka ve sanal gerçeklik gibi yeni metotların ve teknoloji trendlerinin iş analizine uyarlanmasına yönelik farklı bakış açıları, farklı sektörlerden isimlerin yer alacağı panel ve konuşmalarla değerlendirilecek.

BAistanbul’un keynote konuşmacıları şöyle sıralanıyor: Digital42 Dijital İş Lideri Aleš Štempihar, Mind The Product Kurucu Ortağı ve CEO’su James Mayes, ProdPad Kurucu Ortağı Janna Bastow, Uluslararası İş Analizi Enstitüsü (IIBA) EMEA Direktörü Kashif Riaz.

2018 Türkiye için Maden Çağı Olacak

Türkiye’nin önde gelen yerli kömür üreticilerinden Muzaffer Polat Group, 2018 yılında büyük bir ivme yakalaması beklenen kömür sektöründeki payını artırmaya hazırlanıyor. M. Polat Group’un, Fina Enerji Holding ortaklığıyla yürüttüğü ve sene ortasında üretime geçecek projesinin maden ayağında, yılda 5 milyon ton kömür üretilecek.

04 Aralık 2017, Ankara;

Hükümetin, 2018 yılı itibariyle yerli kömür üretimi ve santral yapımına yönelik özel bir teşvik paketi hazırlığında olduğunu açıklaması, gözleri kömür ve madencilik sektörüne çevirdi. Türkiye’nin yaklaşık 35 – 40 milyon tonluk kömür ithalatını azaltmaya yönelik bu yaklaşım, sektörde yeni yatırım ve işbirliklerinin kapısını araladı.

Yılda 700 bin ton kömür hacmi ile Türkiye’nin önde gelen markalarından biri olan Muzaffer Polat Group, Amasya Suluova ve Balıkesir Kepsut’taki madenlerinde yılda 200 ila 250 bin ton arası yerli kömür çıkarıyor. Amasya’da 250.000 ton/yıl tüvenan kömür üretim kapasiteli kömür ocağı işletmesini faaliyete geçiren M. Polat Group, ayrıca Burdur Merkez’de maden sahalarına sahip. Grubun halen bu sahalarda kömür arama sondajı ve Ar – Ge çalışmaları devam ediyor. Amasya Suluova için 150 bin ton/yıl, Balıkesir Kepsut için de 150 bin ton/yıl kömür üretimi yapılıyor.

Türkiye’nin 2018 yılında beklenenin üzerinde bir büyüme göstereceğine inandığını dile getiren M. Polat Group Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Polat, “Hem sektöre hem de grubumun çalışmalarına bakar isek 2018 yılının önemli gelişmeleri beraberinde getireceğini söyleyebiliriz. Özellikle hükümetimizin attığı adımlarla sektörümüz önemli bir ivme yakalayacak. Son bir yılda 1.4 milyar ton yeni kömür rezervi keşfedildi. Yani ülkemizdeki potansiyel rezerv her geçen gün artıyor. Şu anda Türkiye’de yaklaşık 350 milyar dolarlık bir değer olduğu öngörülüyor. Bu değerden faydalanmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Grup olarak Ar- Ge çalışmalarına büyük önem verdiklerinin altını çizen Muzaffer Polat, “Türkiye’nin en kaliteli kömürlerinin olduğu Soma ve Kınık Bölgesinde yoğunlaşarak lisanslar edindik. Lisansların toplamı 2 bin hektar oldu. Bu bölgelerde yoğun Ar – Ge çalışmasına başladık. Fiba Grubu’nun iştiraki Fina Enerji Holding ortaklığıyla yürüttüğümüz bir projemiz mevcut. Altı milyon ton/yıl kömür üretimi ve 2*350 Megavat termik santral kurulumu hedefiyle çalışmalarımıza üç yıl önce başladık. Projemizi iki ayağa ayırıyoruz. Bu ayaklardan biri olan maden grubunda yatırımımız çok hızlı ilerliyor. 2018’in altıncı ayında üretime geçmeyi hedefliyoruz. Yılda 5 milyon ton kömür üretmeyi planlıyoruz. Diğer yandan ise enerji tarafında bütün izin ve lisanslarımız hazır. Bu bölümde de 2019 sonu gibi üretime geçmeyi arzu ediyoruz” dedi.

“Farklı sektör yatırımlarımız olacak”

Muzaffer Polat Group’un Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda farklı yatırımlara da yöneldiğini ve 2018 yılında yeni projelerini duyuracaklarını anlatan Muzaffer Polat, “Şirketimiz iştigal konusu gereği odak noktamız kömür. Ancak enerji, gıda ve turizm gibi yeni sektörlere de atılım yaptık. Türkiye için bir ilk olacak farklı ürün ve konseptlerle 2018 yılında piyasada olacağız” dedi.

Maden ihracatı 4 milyar 300 milyon dolara ulaştı

Geçen hafta, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın katılımıyla Antalya’da gerçekleştirilen ‘Madencilik Çalıştayı’nın çok verimli geçtiğini söyleyen İMİB Başkanı Aydın Dinçer, çalıştayla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Sektörün tüm paydaşları bir aradaydı. İhracatı artırıcı tedbirler üzerinde duruldu. 2023 hedefi olan 15 milyar dolar rakamına ulaşabilmenin stratejileri gözden geçirildi. Katma değeri yüksek ürün ihraç etmenin şart olduğu hususunda mutabık kalındı. Hepsinden önemlisi de Bakan Albayrak’ın sektör hakkındaki olumlu düşünceleriydi. Sektöre vereceği destek sözleriyle moralimizi yükseltip motivasyonumuzu artırdı. Hedefe odaklanmamızı sağladı.”

Maden ihracatı hızla artıyor

Sektörün Ocak-Kasım 2017 döneminde yaklaşık 4 milyar 300 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğine dikkat çeken Dinçer, “Yılsonu hedefini yakalamaya az kaldı” diyerek; sözlerine şöyle devam etti:

“Hayatın her alanında, bazen farkında olmasak bile kullandığımız her şeyin bir maden ürününden yapıldığını biliyoruz. Bu bilgi ışığında kamuoyunda farkındalık oluşturacak çalışmalara hız verdik. Kamuoyu desteğini de alarak başta doğal taş olmak üzere tüm maden ürünlerinin ihracatını artıracağız. ‘Yükte ağır pahada hafif’, diye tanımlanan doğal taşı ‘yükte hafif pahada ağır’ hale getirinceye kadar Ar-Ge yatırımlarını sürdürecek, inovatif düşünceyi asla terk etmeyeceğiz.”

Madencilik emek yoğun bir sektör

“Türkiye’de madencilik ağırlıklı olarak emek yoğun yöntemlerle yapılıyor” diyen Dinçer, her sene 4 Aralık’ta kutlanan Dünya Madenciler Günü’nün önemi nedeniyle iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında da açıklamada bulundu:

“İşçi sağlığı ve iş güvenliği, çevre duyarlılığı sektörün hassasiyet gösterdiği hususlardır. Özellikle üretimde gelişmiş teknolojik yöntemler kullanmaya başladıkça, bu, hem madencilerin çalışma koşullarını iyileştirici etki ediyor, hem de katma değerli ürün üretmenin önünü açıyor. Hedeflere ulaşmak için katma değeri yüksek üretime ağırlık vermeye devam ediyoruz.”

İhracatta en büyük katkı doğal taştan

İMİB Başkanı Aydın Dinçer; maden ihracı ile ilgili şu bilgileri de verdi:

“Bu yılın Ocak-Kasım döneminde doğal taş ihracatı 1 milyar 900 milyon dolara ulaştı. Ardından 1 milyar 200 milyon dolar ile metalik cevherler geliyor. Endüstriyel minerallerin ihracat rakamı ise 806 milyon dolar oldu. Aynı dönemde maden ihracatı yapılan ilk 5 ülke sıralamasında ilk sırayı 1 milyar 500 milyon dolar ile Çin aldı. Çin’i, 398 milyon dolar ile ABD, 209 milyon dolar ile Belçika, 157 milyon dolar ile İtalya ve 140 milyon dolar ile İspanya takip etti.”

2018 TÜRKİYE İÇİN MADEN ÇAĞI OLACAK…

Türkiye’nin önde gelen yerli kömür üreticilerinden Muzaffer Polat Group, 2018 yılında büyük bir ivme yakalaması beklenen kömür sektöründeki payını artırmaya hazırlanıyor. M. Polat Group’un, Fina Enerji Holding ortaklığıyla yürüttüğü ve sene ortasında üretime geçecek projesinin maden ayağında, yılda 5 milyon ton kömür üretilecek.

Hükümetin, 2018 yılı itibariyle yerli kömür üretimi ve santral yapımına yönelik özel bir teşvik paketi hazırlığında olduğunu açıklaması, gözleri kömür ve madencilik sektörüne çevirdi. Türkiye’nin yaklaşık 35 – 40 milyon tonluk kömür ithalatını azaltmaya yönelik bu yaklaşım, sektörde yeni yatırım ve işbirliklerinin kapısını araladı.

Yılda 700 bin ton kömür hacmi ile Türkiye’nin önde gelen markalarından biri olan Muzaffer Polat Group, Amasya Suluova ve Balıkesir Kepsut’taki madenlerinde yılda 200 ila 250 bin ton arası yerli kömür çıkarıyor. Amasya’da 250.000 ton/yıl tüvenan kömür üretim kapasiteli kömür ocağı işletmesini faaliyete geçiren M. Polat Group, ayrıca Burdur Merkez’de maden sahalarına sahip. Grubun halen bu sahalarda kömür arama sondajı ve Ar – Ge çalışmaları devam ediyor. Amasya Suluova için 150 bin ton/yıl, Balıkesir Kepsut için de 150 bin ton/yıl kömür üretimi yapılıyor.
Türkiye’nin 2018 yılında beklenenin üzerinde bir büyüme göstereceğine inandığını dile getiren M. Polat Group Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Polat, “Hem sektöre hem de grubumun çalışmalarına bakar isek 2018 yılının önemli gelişmeleri beraberinde getireceğini söyleyebiliriz. Özellikle hükümetimizin attığı adımlarla sektörümüz önemli bir ivme yakalayacak. Son bir yılda 1.4 milyar ton yeni kömür rezervi keşfedildi. Yani ülkemizdeki potansiyel rezerv her geçen gün artıyor. Şu anda Türkiye’de yaklaşık 350 milyar dolarlık bir değer olduğu öngörülüyor. Bu değerden faydalanmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Grup olarak Ar- Ge çalışmalarına büyük önem verdiklerinin altını çizen Muzaffer Polat, “Türkiye’nin en kaliteli kömürlerinin olduğu Soma ve Kınık Bölgesinde yoğunlaşarak lisanslar edindik. Lisansların toplamı 2 bin hektar oldu. Bu bölgelerde yoğun Ar – Ge çalışmasına başladık. Fiba Grubu’nun iştiraki Fina Enerji Holding ortaklığıyla yürüttüğümüz bir projemiz mevcut. Altı milyon ton/yıl kömür üretimi ve 2*350 Megavat termik santral kurulumu hedefiyle çalışmalarımıza üç yıl önce başladık. Projemizi iki ayağa ayırıyoruz. Bu ayaklardan biri olan maden grubunda yatırımımız çok hızlı ilerliyor. 2018’in altıncı ayında üretime geçmeyi hedefliyoruz. Yılda 5 milyon ton kömür üretmeyi planlıyoruz. Diğer yandan ise enerji tarafında bütün izin ve lisanslarımız hazır. Bu bölümde de 2019 sonu gibi üretime geçmeyi arzu ediyoruz” dedi.

“Farklı sektör yatırımlarımız olacak”
Muzaffer Polat Group’un Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda farklı yatırımlara da yöneldiğini ve 2018 yılında yeni projelerini duyuracaklarını anlatan Muzaffer Polat, “Şirketimiz iştigal konusu gereği odak noktamız kömür. Ancak enerji, gıda ve turizm gibi yeni sektörlere de atılım yaptık. Türkiye için bir ilk olacak farklı ürün ve konseptlerle 2018 yılında piyasada olacağız” dedi.

Paranın geleceği, Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası’nda tartışılacak

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) bu yıl altıncısını düzenleyeceği Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin ev sahipliğinde 6-9 Aralık tarihleri arasında ICC-İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

Bitcoin Vakfı’nın kurucu direktörü Jon Matonis, sanal paranın geldiği noktayı ve para kavramının geleceğini anlatacak.

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda 2012 yılından bu yana düzenlediği Türkiye İnovasyon Haftası, bu yıl girişimcilik ruhunu da kapsıyor. Yeni adıyla Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası olarak düzenlenecek etkinlik, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin ev sahipliğinde 6-9 Aralık tarihleri arasında ICC-İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Türkiye’de inovasyon kültürünün yaygınlaşmasında büyük rol oynayan etkinlikte, dört gün boyunca yerli ve yabancı 201 konuk, 19 konferans ile 36 panelde konuşma yapacak.

Bitcoin Vakfı’nın kurucu direktörü Jon Matonis, sanal paranın geldiği noktayı ve para kavramının geleceğini anlatacak.

Kağıt paralar yok mu olacak?

Teknolojiyle birlikte geleneksel araçlar, yöntemler değişiyor. Bu değişime ödeme yöntemleri ve para birimleri de katıldı ve sanal para artık hayatımızda. Sanal para birimlerinin ortaya çıkması finansal alanda bir çok yeniliğin ve fırsatın kapısını araladı. Bunun yanında ortaya çıkan tehditler ve güvenlik zaafları da meydana geldi. Bitcoin Vakfı’nın kurucu üyelerinden Jon Matonis, sanal paranın geldiği noktayı, fırsatları ve tehditleri, paranın geleceğini Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası’nda anlatacak.

Türkiye makine imalat sektörü 4 farklı fuarda bir araya geldi

60 ülkeden 44 bin 665 ziyaretçi
Bursa Endüstri Zirvesi ekonomiyi canlandırdı

Metal ve saç işleme teknolojileri, kalıp yan sanayi ve otomasyon sektörlerinin tüm paydaşlarını tek çatı altında bir araya getiren
Bursa Endüstri Zirvesi, bu yıl büyük ilgi görerek 60 ülkeden 44 Bin 665 sektör temsilcisini aynı çatı altında buluşturdu.

04 Aralık 2017 Pazartesi – Türkiye endüstrisinin tüm taşlarını bir araya getiren ve bölgesinin en büyük fuarı olan Bursa Endüstri Zirvesi, 30 Kasım – 3 Aralık 2017 tarihleri arasında eş zamanlı olarak Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.
25 ülkeden 410 firma ve firma temsilciliği 7 ayrı salondan oluşan 40 bin m2 de kapalı alanda buluşturan fuarlar, sanayinin gelişimine yön veren sektörleri aynı çatı altında bir araya getirerek, son teknolojinin ziyaretçi ile buluştuğu son nokta olması ile de dikkat çekti.

Son teknoloji kullanarak geliştirilen inovasyon harikası ürünlere ev sahipliği yapan
Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı, Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı,
Kalıp Avrasya Fuarı 
ve Otomasyon Fuarı’nın eş zamanlı olarak düzenlendiği
Bursa Endüstri Zirvesi’nde; metal – sac işleme teknolojilerinden kalıp yan sanayisine, makine otomasyonuna kadar geniş ürün grubu yer aldı. Türkiye makine imalat sektörünü bir araya getiren zirve, yurt içinden 40’tan fazla sanayi şehrinden ve yurt dışından ise 60 farklı ülkeden gelen toplamda 44 bin 665 ziyaretçiyi ağırladı.

UR-GE projeleri büyük ilgi gördü

Yurt dışından gelen profesyonel ziyaretçilerden de yoğun ilgi gören fuarlarda katılımcılar, ürünlerini 4 gün boyunca ziyaretçilere tanıtma fırsatı buldu. Makine, uzay havacılık savunma, kompozit ile raylı sistemler sektörü UR- GE projeleri kapsamında 6 kıtadan 60 ülke 1200’ü aşkın iş insanının katıldığı zirvede ‘Ticari Safari’ Projesi kapsamında yerli firmalar ve yabancı iş dünyası temsilcileri B2B programı kapsamında 700’ün üzerinde iş görüşmesi gerçekleştirdiler.
Bursa Endüstri Zirvesi hakkında açıklamada bulunan Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, zirvenin Ar-Ge destekli inovasyon harikası ürünlere ev sahipliği yaptığının altını çizdi. Fuar kapsamında yerli otomobil üretimine destek verecek hassas makinelerin sergilendiğini söyleyen Ersözlü“Her anlamda oldukça başarılı bir fuara ev sahipliği yaptığımızı düşünüyoruz. Fuarda yakalanan satış rakamları, sürekli üzerinde durduğumuz ve önemini her fırsatta dile getirdiğimiz Bursa Endüstri Zirvesi’nin, sektörün en önemli marka fuarı olduğunun göstergesidir. Ülkemizin en büyük 3 fuarından birisi olan zirvemiz, her yıl yüzde 10 büyümeyle kendi gücünü katlayarak yoluna emin adımlarla devam ediyor. 4 gün boyunca binlerce sektör profesyoneli tarafından ziyaret edilen zirvede 410 firma yeni ürünlerini ilk kez Bursa Endüstri Zirvesi’nde tanıttı. Fuarların başarı geçmesi, 4 gün süresince gerçekleşen ticaretle 250 milyon dolarlık iş hacmi hedefine ulaşılacağını gösteriyor” dedi.

Fuarlar, Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından, Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) ve Makina İmalatçıları Birliği (MIB) işbirliğiyle, T.C Ekonomi Bakanlığı, KOSGEB, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Prestij Yayıncılık destekleri ile düzenlendi.

Seneye de aynı yerde…

Sektöre yeni pazarlar sunmak için pazarlama ağını genişleten Bursa Endüstri Zirvesi, gelecek yıl 29 Kasım – 2 Aralık 2018 tarihlerinde önemli iş bağlantılarına ev sahipliği yapmaya ve yeni pazarlara açılmak ve mevcut pazar paylarını arttırmak isteyenler için etkin bir ticaret platformu olmaya hazırlanıyor.