İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yeni Yönetim Kurulu Ankara’da Önemli Ziyaretlerde Bulundu

İMİB Yönetim Kurulu üyeleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Meclis Başkanvekili Sn. Yaşar TÜZÜN, T.C. Ekonomi Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sn. Fatih METİN, Müsteşar Yardımcısı Sn. Tarık SÖNMEZ ve İhracat Genel Müdürü Sn. Özgür Volkan AĞAR, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) Doğal Taş Mermer Daire Başkanı Sn. Mümin AYDIN ile T.C. Başbakanlık Başmüşaviri Sn. Ali Osman KOCA ve Başbakanlık Müşaviri Sn. Mehmet ŞAHİN ile toplantılar gerçekleştirmiştir. Bu toplantılarda, Sn. Dinçer, İMİB’in kısa ve uzun vadedeki projelerine ve sektörün sorunlarına dikkat çekmiştir.

24 – 25 Kasım 2017 tarihleri arasında Antalya’da Ege Maden İhracatçıları Birliği organizatörlüğü, İMİB’in desteği ve diğer paydaşların katkıları ile birlikte gerçekleştirilecek olan “Hayatımız Maden” konulu çalıştaydan bahsederek; hayatımızın her alanında yer alan madenlerimize “Çevreci Madencilik” algısıyla gereken önemin verileceği vurgusunda bulunmuştur.

Türkiye’nin maden ihracatının 4 milyar Dolar olarak kayıtlara geçmesine rağmen, gerçek rakamların, katma değerli ürünlerin (bakır teller, kimyasal ürünler vs. ) hesaba katılmasıyla 25 milyar dolarlara ulaştığını belirten Aydın Dinçer; bu nedenle, Türkiye’nin geleceğinin madenlerde olduğu bilincinin kamuoyuna aktarılması için gerekli çalışmaların yürütüleceğini belirtmiştir.

Doğal taştaki “İtalya” markasına vurguda bulunarak, Türkiye’nin doğal taş markası olan “Turkish Stones”u her mecrada tanınır hale getireceklerini ve özellikle A+ kategorideki alıcı kitleye ulaşarak, Türk taşlarına hak ettiği değerin kazandırılması için çalışacaklarını belirtti. Bu amaçla, Fransa’nın Cannes kentinde, dünyanın önde gelen müteahhit, mimar ve proje firmalarının bir araya geldiği MIPIM 2018 fuarına katılarak “Turkish Stones” markasını tanıtacaklarını belirtti.

Toplantılar sırasında, Tanıtım Grupları ile “Turkish Stones” markasını dünyada tanınır hale getirmek için birlikte hareket etmenin önemi de vurgulayarak; Ege Maden İhracatçıları Birliği ile diğer sektörel dernek ve birliklerle birlikte hareket edileceği belirtildi.

AR-GE yatırımları ile birlikte doğal taş ve madenlerimizin işlenerek katma değeri yüksek ürünlere dönüştürüleceği ve ihracatçılarımızın gitmediği yeni ülke pazarları hedeflenerek ihracatımızın arttırılacağı vurgulandı.

Ayrıca, sektörün en önemli sorunları olan orman izinleri ve ruhsatlar konusu yapılan her toplantıda dile getirilerek sürecin hızlandırılması ve kolaylaştırılması hususunda yetkililerden sözler alındı.

GYODER Gösterge Türkiye Gayrimenkul Sektörü 3. Çeyrek Raporu yayınlandı

Türkiye’nin Gayrimenkul Platformu GYODER, gayrimenkul sektörünün alt segmentlerini üçer aylık dönemler halinde irdelediği, ‘GYODER Gösterge’ Türkiye Gayrimenkul Sektörü 2017-3. Çeyrek Raporu’nu yayınladı. GYODER’in, Türk Ekonomi Bankası (TEB) katkılarıyla hazırladığı raporda; Mart 2017’de binde 20’den binde 15’e düşürülen tapu harcı uygulamasının Eylül sonu itibarıyla sona ermesinin, tapu tescillerinde hareketlilik yarattığı vurgulandı. Bu hareketlilikle birlikte 2017 yılı 3. Çeyrekte, 2. Çeyreğe göre yüzde 14,5, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 10 oranında bir büyüme yakalandığı belirtildi. Raporda ayrıca, 2017 ilk yarıyılında görülen yeni konut satışlarındaki yavaşlamanın 3. Çeyrekle birlikte tekrar pozitif bir seyir izlediğine dikkat çekildi.

GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), dünya ve Türkiye ekonomisinden, temel makroekonomik göstergelere, sektör içi üretim rakamlarından, çeşitli istatistiklere kadar önemli bilgiler aktaran ‘GYODER Gösterge’ ile gayrimenkul sektörüne ışık tutmaya devam ediyor. 2017 yılında da Türk Ekonomi Bankası (TEB) katkılarıyla hazırlanan GYODER Gösterge, tasarımında ve içeriğinde gerçekleştirilen revizyonlar sonucu yepyeni bir kimlikle yayınlanıyor. Temel ekonomik verilerin yanı sıra konut, krediler, AVM, ofis, lojistik, turizm ve GYO gibi gayrimenkulün tüm alt segmentlerini kapsayan raporda, Prof. Dr. Emre Alkin’in de değerlendirmeleri yer alıyor. Rapor, aynı zamanda GYODER Gösterge’nin yenilenen web sitesi ile dijital ortama taşınıyor.

Türkiye gayrimenkul sektörünün dinamiklerinin incelendiği GYODER Gösterge 2017-3. Çeyrek Raporu’nda; ilk kez satılan konutlarda 2. Çeyreğe kıyasla yüzde 20’lik bir artış görülürken, ikinci el satışlarda yaşanan daralmanın yüzde 1,4 seviyesinde gerçekleştiği vurgulandı. 2017 ilk yarıyılında görülen yeni konut satışlarındaki yavaşlamanın 3. Çeyrek ile birlikte tekrar pozitif bir seyir izlediği ancak bu seyirde ağırlıklı olarak tapu harç indiriminden yararlanmak üzere yapılan satışların etkili olduğu ifade edildi. Raporda, gayrimenkul sektörü ile ilgili gelişmeler, şu bilgi ve değerlendirmelerle aktarıldı:

Konutlarda fiyat artışı yavaşladı

Geçtiğimiz yıl toplam konut stokuna 752 bin 868 yeni konut eklendi. Yüzölçümü bazında; yapı ruhsatı adeti önceki yılın aynı dönemine göre %50,8 artarken, yapı kullanma izin belgesi adeti %2,9 azaldı. Daire sayılarına göre yapı ruhsatı miktarı önceki yılın aynı dönemine göre %55,4, yapı izin belgesi miktarı ise %0,9 oranında artış gösterdi. Yeni konut üretimi ve tamamlanan konutların arzı devam ederken, TCMB verilerine göre 2017 yılı 2. Çeyreği ile birlikte konut fiyat endeks artışının yavaşlama trendine geçtiği, 3. Çeyrekte de bu durumun artarak devam ettiği görüldü. Nisan ayında yüzde 13,13 olan konut fiyat endeksi yıllık artışı Ağustos ayında yüzde 11,31’e kadar geriledi. Başka bir deyişle, konut fiyatlarındaki artış yavaşladı.


Konut kredisi faizleri yükseldi

Kullanılan yeni konut kredisi miktarı 2017 yılının ikinci çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 33 artarak, 17,8 milyar TL’ye ulaştı. Bu oran 2016 son çeyreğinde ise yüzde 87 olarak en yüksek seviyesini görmüştü. Ortalama kredi tutarı ise 2017’nın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,7 artarak 142 bin TL oldu. Konut kredisi faiz oranlarındaki düşüş 2016’nın ikinci çeyreğinden bu yana devam ederken, bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren faizlerde yükselme görüldü. Eylül 2017 itibarıyla konut kredilerinde aylık faiz oranı yüzde 1,01, bileşik faiz oranı ise yüzde 12,88seviyesinde gerçekleşti.
Konut kredilerinin payı yüzde 38,2 arttı

Bankalardaki kredi mevduat rasyosunun bozulması nedeniyle artan kaynak maliyeti konut kredileri faiz oranları üzerinde baskı yarattı. Kamu bankalarının konut kredileri içerisindeki payı 2016 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 33 olup 2017 ikinci çeyreğinde yüzde 41’e yükseldi. 2017 Eylül ayı itibarıyla konut kredilerinde aylık faiz oranı yüzde 1,01, yıllık bileşik faiz ise yüzde 12,88 seviyesinde gerçekleşti. Toplam konut kredisi hacmi ise 2017 yılı ikinci çeyrek itibarıyla 180 milyar TL’yi aştı. Konut kredilerinin bireysel krediler içindeki payı hem bir önceki yılın aynı dönemine göre hem de bir önceki çeyreğe göre artarak yüzde 38,2 oldu. Takipteki konut kredileri, hem miktar hem de toplam konut kredileri içindeki oran olarak 2017 ilk çeyreğine göre azalma gösterdi.


Tüketicinin tercihi senet oldu

Markalı konut projelerinden konut satın alan tüketiciler, 2017 yılı 3. Çeyrekte peşinat, senet ve banka kredisi kullanımı seçeneklerinden en fazla senet kullanımını tercih etti. 2017 yılı son çeyrek dönemde stok erime hızı yüzde 3,2 oranında gerçekleşti ve markalı konut projelerinde yapılan satışların yüzde 4,5’lik oranı ise yabancı yatırımcılara yapıldı.


Yabancıya konut satışında teşviklerin etkisi hissedildi

Yabancıya konut satışları 2. çeyreğe göre yaklaşık yüzde 6, 2016 yılının aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 47 artış ile 5 bin 646 adet seviyesinde gerçekleşti. 3. çeyrekte, Suudi Arabistan ve Irak vatandaşlarına yapılan konut satışlarının yabancıya konut satışlarındaki payı yaklaşık yüzde 31 olarak gerçekleşti. Yabancıya konut satışlarında uygulanan vergi muafiyeti ve vatandaşlık izni gibi teşviklerin etkisi hissedildi. 2017’nin ilk 9 ayında, yabancıların gayrimenkul yatırımlarında en çok tercih ettiği il İstanbul oldu. İstanbul aynı döneme göre yüzde 25’lik bir artış gösterdi. Yabancıların 2016 ve 2017’nin ilk 9 ayında tüm gayrimenkul çeşitleri bazında Türkiye’de yaptıkları yatırımlar; alan bazında aynı döneme göre yüzde 6,3 artış, işlem sayısı bazında ise yüzde 10,3 artış gösterdi. 2017’nin ilk 9 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre Almanya vatandaşları tarafından yapılan gayrimenkul yatırımlarında; alan bazında yüzde 67, kişi sayısı olarak ise yüzde 16 oranında artış yaşandı.
Kaynak maliyetindeki artış, konut kredi faiz oranlarını baskılıyor

Ülkemizde mevcut duruma bakıldığında, konut fiyatlarının yüksek olması ailelerin konut satın alımında belli bir oranda banka kredisi kullandığı gerçeğini gösteriyor. Konut fiyatlarının kişilerin gelirleriyle karşılaştırıldığında çok yüksek olduğu, konut kredilerinin düşük maliyetli ve uzun vadeli olarak verilebilmesi durumunda, kişilerin bunları geriye ödeyebilmelerinin mümkün olduğu gerçeği gözlemleniyor. Konut kredisi faiz oranları Ocak-Eylül döneminde ortalama aylık yüzde 0,98’idi; ancak özellikle son 3 ayda yüzde 1’i aşan oranlar gözlemleniyor. Artan kredi maliyetlerinin göreli olarak talebi azaltması bekleniyor.
Sektöre 92 bin 603 metrekarelik yeni ofis alanı dahil oldu

3. çeyrekte bir önceki döneme kıyasla yüzde 12 artışla toplam 92 bin 603 metrekare yeni ofis alanı pazara girdi ve toplam arz 5,5 milyon metrekare oldu. 2017 Ocak-Eylül dönemi için toplam işlem ise 226 bin 599 metrekareye yükseldi. Yılın üçüncü çeyreğinde toplam kiralama işlemi 84 bin 903 metrekarelik alan üzerinde yapıldı. Boşluk oranı ise, toplamda yüzde 22,5 olarak gerçekleşti.
Geçen yıl 387 olan AVM sayısı, bu yıl 415’e ulaştı

Türkiye genelinde 2016 yıl sonu itibarıyla 387 olan toplam AVM sayısı 2017 3. çeyrek itibarıyla 415’e ulaştı. 2017 yıl sonuna kadar yeni açılacak AVM’lerle bu sayının 444’e ulaşması, toplam kiralanabilir alanın ise 13 milyon metrekareyi geçmesi bekleniyor. İstanbul, toplam kiralanabilir alan stokunun yaklaşık yüzde 38’ini oluşturuyor. Türkiye genelinde, ortalama 1.000 kişi başına düşen kiralanabilir alan ise 155 metrekare olarak belirlendi.

Nanomik’in ürettiği doğal gıda koruyucusu ile ihracatta kayıp azalacak

İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından İTÜ Çekirdek Big Bang Girişimcilik Yarışmasında verilen toplam 200 bin TL değerindeki Geleceğin Sanayicisi Büyük Ödülü’ne Nanomik, Simularge ve Hagelson projeleri layık görüldü. İSO, 13 finalist projeye de “İSO Koza” çatısı altında 350 bin TL’lik danışmanlık, mentorluk ve eğitim desteği vererek üretime geçilmesine katkı sunacak.

İSO’dan ödül alan projelerden Nanomik, ürettiği doğal gıda koruyucusu ile ihracatta ortaya çıkan kayıpları önlemeyi hedefliyor. Ödül alan projelerden Simularge mühendislik programlarının bulut sistemi, web ve mobil uygulamalar yardımıyla her seviye ve gelir düzeyine hitap edebilecek şekilde şirketlere servis edilmesini hedeflerken, Hagelson da atık ve fire halılardan plastik hammadde üreterek güzel bir geri dönüşüm örneği sergiliyor.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: “Girişimcilerimizle Türkiye’nin geleceğine umutlu yolculuk yapacağımıza olan inancımız tam.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ARI Teknokent tarafından düzenlenen İTÜ Çekirdek Big Bang 2017 Girişimcilik Yarışmasında geleceğin sanayicilerini ödüllendirdi. Toplam 200 bin TL değerindeki “İSO Geleceğin Sanayicisi Büyük Ödülü”ne Nanomik, Simularge ve Hagelson adlı projeler layık görüldü. Proje sahipleri ödüllerini, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın elinden aldı.

İSO’nun 100 bin TL ödülüne layık gördüğü projelerden Nanomik, mikotoksin (küflerin ürettiği toksik maddeler) oluşumunu engelleyen doğal gıda koruyucusu üreterek mikroorganizmalara karşı savunma ürünleri geliştiriyor ve ihracatta ortaya çıkan kayıpları önlemeyi hedefliyor. İSO’nun 50’şer bin TL ödül verdiği girişim projelerinden “Simularge”; mühendislik programlarının bulut sistemi, web ve mobil uygulamalar yardımıyla her seviye ve gelir düzeyine hitap edebilecek şekilde şirketlere servis edilmesini hedeflerken, “Hagelson” da oteller, kurumsal binalardan çıkan atık halılardan veya fabrikalarda oluşan fire halılardan yeniden kullanılabilir plastik hammadde üreterek güzel bir geri dönüşüm örneği sergiliyor.

İSO, nakit ödüle ilave olarak İSO Değerlendirme Komitesi tarafından belirlenen 13 projeye “İSO Koza” programı adı altında Sanayici Mentörlüğü, Müşteri Eşleşmeleri, Tedarikçi Eşleşmeleri, Eğitim, Danışmanlık, Paylaşımlı Ofis ve Yurtdışı Fuar Destekleri de sağlayacak ve üretime odaklanarak şirket kurulmasını sağlayacak.

Girişimcilikten sanayiciliğe vizyonu ile 350 bin TL değerindeki İSO Koza programında yer alacak girişim projeleri arasında; Nanomik, Simularge, Hagelson, Physhome, Porima-3D Filament, Stüdyo Referans Telegrapher Labs., Axolot Bio, Starter, Lumos, Gom, Macrostatic, Kompakt Mikro Kojenarasyon ve Mobilya Takip yer alıyor.

Bahçıvan: “Girişimcilerimizle Türkiye’nin geleceği için umutluyuz”

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, ödül töreninde yaptığı konuşmada İSO’nun geleneksel tecrübesinin inovasyon odaklı projeler için İTÜ ile buluştuğunu vurguladı. İTÜ Çekirdek Big Bang girişimcilik yarışmasına verdikleri desteği “Küçük küçük kozalardan çıkan kelebeklerin, doğru dallara konmasına yardımcı olmak” olarak açıklayan Bahçıvan, “Bir Çin atasözü vardır; bir yıl sonrasını düşünüyorsan pirinç ek, 10 yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, 100 yıl sonrasını düşünüyorsan da insan eğit. Bu atasözünün ne kadar doğru olduğunu Big Bang bize gösteriyor.

Biz sanayiciler önce hayal ederiz, sonra hayalimizi projeye dönüştürür, ardından yatırım yapar, üretim sonunda da ürün elde ederiz. Elde ettiğimiz ürün de bizim mutluluğumuz olur. Girişimcilerimizle de Türkiye’nin geleceğine umutlu yolculuk yapacağımıza olan inancımız tam. İSO olarak üç yıldır Big Bang’e verdiğimiz destekten dolayı mutluyuz, elde edilen sonuç ne kadar doğru bir iş yaptığımızın kanıtı” diye konuştu.

İSO, inovasyon odaklı girişimcileri destekliyor

İSO Geleceğin Sanayicisi Büyük Ödülü’nün temeli, odanın teknoloji tabanlı ve inovasyon odaklı girişimciliği desteklemek üzere İTÜ ARI Teknokent ile iki yıl önce stratejik iş birliği gerçekleştirmesi ile atıldı. Türkiye’de üniversite-sanayi iş birliği açısından bir ilk özelliği taşıyan iş birliği ile İSO, İTÜ Çekirdek ekosisteminin ana paydaşı oldu. Ticarileştirilebilir bir teknoloji fikri ya da projesi olan her yaştan girişimciler, İTÜ Çekirdek’te bir yıllığına “ön kuluçka” adı verilen destek sürecine kabul ediliyor. İSO, genç girişimcilere sanayicilerden oluşan bir antrenörler takımı ile ışık tutuyor. Girişimciler, iş planı hazırlama, pazarlama, sunum gibi toplamda 150 saat süren hızlandırma eğitimleri aldıktan sonra İTÜ Çekirdek Big Bang yarışmasına katılmaya hak kazanıyor.

Erkek giyim markası Hemington yeni yatırımları ile büyüyor

Yüzde yüz saflık ve doğallık prensibiyle erkek giyim sektörüne yeni bir soluk getiren Hemington, 2018 yılında açacağı mağazalar ile emin adımlarla büyüyor. Hemington CEO’su Umut Boz, yakın zamanda franchise sistemine geçeceklerini ve 2018 yılında yurtiçinde 15 mağazaya ulaşacaklarını ifade ediyor.

3 yıllık bir pazar araştırmasının sonucunda Türkiye pazarına giren Hemington, modern konsepti ve saf kalite ürünleri ile dikkat çekiyor. Günlük iş hayatında olduğu kadar hafta sonları da rahatlıkla giyilebilecek Hemington koleksiyonu, Smart Casual giyimin şıklığını ve rahatlığını tüketicisine sunuyor. Planlı bir büyüme stratejisi ve franchise sistemi ile en doğru lokasyonlarda 2018 yılında 15, 2020 yılında ise 40 mağazaya ulaşacaklarını aktaran CEO Umut Boz, 40 mağazadan en az 10 tanesinin yurt dışında olacağını belirterek, Hemington’ı çok yüksek kalitede üretilmiş ürünü tüketicisiyle buluşturan yeni nesil bir marka olarak tanımlıyor.

Özel Bir Kalite

Dünyanın en özel yerlerinden gelen saf kaliteyi doğrudan ürünlerine taşıdıklarının altını çizen Umut Boz; “Hemington koleksiyonundaki tüm ürünler merino yünü, giza ve pima pamuğu, ipek ve saf kaşmirden üretiliyor. Bunun yanında yenilikçi ürünleri de tüketicilerle buluşturuyoruz. Örneğin, Türkiye’de yalnızca Hemington’da bulunan IQ koleksiyonunu geliştirdik. Özel bir teknikle işlenen merino yününden üretilen ve kırışmayan IQ koleksiyonu ile iş hayatında sürekli hareket halinde olan ve sıkça seyahate çıkan erkekler için mükemmel bir çözüm sunuyoruz.” dedi.

Hemington ürünlerinin yalnızca tamamen doğal, nefes alan ve doğru bakım ile uzun yıllar orijinalliğini koruyacak elyaflardan üretilmesinin altını çizen Boz; “Biz ürünlerimizde dünyanın en kaliteli ipliklerini kullanıyoruz. Çünkü en iyi kalitenin doğallık olduğuna inanıyoruz. Eğer bugün ne yediğimize dikkat ediyorsak, ne giydiğimize de dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.

Franchise Yatırımının Geri Dönüşü Ortalama 24 Ay

Kendi konsept mağazalarının yanı sıra yakında franchise sistemine de geçeceklerini belirten Boz; “Kurulduğumuz günden bu yana birçok franchise ve bayilik talebi aldık. Hemington vizyonunda ilerleyecek, müşteri portföyü güçlü ve en önemlisi dinamik adaylara kapımız açık. Önceliğimiz premium noktalardaki teklifleri değerlendirmek. Giriş bedeli talep etmiyoruz. Hemington markası için uygun mağaza büyüklüğü 80-120 metrekare arası. Doğru bir projede ortalama bir mağazanın yaptığı yatırımı 24 ay içerisinde geri alması mümkün olabiliyor” dedi.

Gümrüklerde Keyfi Alınana Ordino Bedeli Uygulaması Son Buluyor

Türkiye’de nakliye acenteleri tarafından firmalardan gümrük işlemleri sırasında kanun dışı bir şekilde tahsil edilen ve sanayicilere yükü yıllık 700 milyon lirayı bulan “Ordino” bedeli kaldırıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan resmi yazıyla artık gümrük işlemlerinin herhangi bir aşamasında gümrük müdürlüklerince ordino belgesi aranmayacak. Sorunun çözümü için ilgili bakanlıklarla çalışmalar yürüten PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Başından beri kanundışı ve keyfi olduğunu vurguladığımız bu uygulama karşısında haklılığımız ispatlandı. Bundan sonra firmalarımız tüm gümrüklerde “Ordino Bedeli” ödemeden konşimentoyla gümrükleme işlemlerini tamamlayabilecek” dedi.

Türk Plastik Sanayicileri Vakfı (PAGEV), Türkiye’de faaliyet gösteren tüm ithalatçı ve ihracatçı firmaların gümrüklerde yaşadığı soruna çözüm oldu. Türkiye’de ithal edilen tüm hammadde ve ürünlerin gümrük işlemleri sırasında “Ordino” veya benzer isimler altında firmalardan kanunda yeri olmayan bir bedel tahsil ediliyor ve bu bedelin yıllık toplam değeri 700 milyon TL’yi buluyordu. Ordino alınması işlemi zaman kaybına neden olduğu gibi Ordino düzenleyen firmalara da belge ücreti, özet beyan vb. sonu gelmeyen ibareleri kullanarak faturalar düzenleme fırsatı veriyor ve bu tür birçok ücretin ödenmesini gerekli kılıyordu. İthalatçılar bedelini ödediği kendi malını gümrükten çekebilmek için bu bedeli ödemek zorunda bırakılıyordu.

Sanayicilerin giderek büyüyen bu soruna çözüm bulmak isteyen PAGEV de ilgili tüm bakanlıklara firmaların şikâyetlerini iletti ve Ordino Bedelinin kaldırılması yönünde istişarelerde bulundu. Yaklaşık 1 aylık yoğun çalışmalar sonuç verdi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yayınladığı kararla artık gümrük işlemlerinin herhangi bir aşamasında gümrük müdürlüklerince ordino belgesi aranmayacağını açıkladı.

Başından beri kanundışı ve keyfi olduğunu vurguladıkları uygulama karşısında haklılıklarının ispatladığını belirten PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Söz konusu bedelin kaldırılması ile ilgili bir aydır Bakanlıklarımızla birlikte çalışmalar yürüttük. Firmalarımızdan gelen şikâyet dosyalarını elden ilettik. Çözüm için de tüm gümrük işlemlerinde hiçbir şekilde Ordino Belgesi istenmeyeceğine dair bir yazının tüm gümrüklere ivedilikle dağıtılmasının önemini vurguladık. Yine TOBB Meclisimizden de bu bedelin kaldırılması için oybirliği ile tavsiye kararı çıkarttık. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız da sesimizi duydu ve tüm gümrüklere ilettiği yazıyla bazı gümrük müdürlüklerinde ordino talep edildiği ancak bundan sonra gümrük işlemlerinin herhangi bir aşamasında gümrük müdürlüklerince ordino belgesi aranmayacağını açıkladı. Firmalarımız artık “Ordino Bedeli” ödemeden konşimentoyla gümrükleme işlemlerini tamamlayabilecek. Bakanlığımızın yayınladığı bu yazıdan sonra acentelerin Ordino Bedeli talepleri hükümsüzdür ve keyfidir” dedi.

Liman işletmelerinin de acentelerle birlikte hareket ederek ordino bedeli olmadan malları limandan çıkartmama ihtimalini de göz önüne alarak Ulaştırma Bakanlığı ile acenteleri kapsayacak yeni bir yasal düzenleme çalışmasının da yapıldığının bilgisini veren Eroğlu, bu düzenlemeyi de takip ettiklerini ve hızlandırmaya çalıştıklarını söyledi.

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu açıklamalarına şu sözlerle son verdi: “Bu önemli aşamada katkılarından dolayı başta Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın Bülent Tüfenkçi ve Müsteşarımız Sayın Cenap Aşçı olmak üzere emeği geçen bürokratlarımıza teşekkür ederiz. PAGEV olarak biz de ülke ekonomimizin menfaati doğrultusunda, üretim çarklarımızın önündeki engelleri birlikte kaldırdığımız birçok konuda olduğu gibi bu sorunu da tam olarak çözene kadar konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

İhracatçının en büyük rakibi Çin, İtalya, Almanya ve ABD

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İhracatçı Eğilim Araştırması 2017 3. Çeyrek Gerçekleşme ve 4. Çeyrek Beklentilerini açıkladı. İlk defa 3. Çeyrekte firmalara en çok hangi ülkelerle rekabet ettiklerinin sorulduğunu söyleyen TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Firmaların yüzde 16,9’u küresel pazarlardaki en büyük rakibinin Çin olduğunu söyledi. Çin’i yüzde 11,8 ile İtalya, yüzde 8,7 ile Almanya, yüzde 6,5 ile Hindistan ve yüzde 4,7 ile ABD takip ediyor” şeklinde konuştu.

4. Çeyrekte firmaların yüzde 79’unun istihdamını artırabileceğini, yüzde 21’inin de aynı sayıda çalışanla devam edeceğini belirten Büyükekşi, “Firmalarımızın verdikleri yanıtlar istihdamın yılın son çeyreğinde daha fazla artacağını, işsizliğin de tek haneli rakamlara düşeceğini gösteriyor” dedi.

Büyükekşi, “İhracatçılarımız 2017 yıl sonunda doların 3,87; Euro’nun 4,52 olarak gerçekleşmesini bekliyor” dedi. Döviz kurlarının firmaların 3. Çeyrekte en çok karşılaştıkları sorun olduğunu belirten Büyükekşi “Firmaların neredeyse yarısı kurlardaki oynaklıktan şikayetçi” dedi.

Büyükekşi, “Kurlarda yaşanan oynaklık da zaten yüzde 5-7 bandında seyreden kar marjı üzerinde ciddi bir baskı yaratıyor. Yapmaları gereken şey, kur riskinden korunmak. Hem Eximbank hem de Merkez Bankası bu ihtiyaca yönelik yeni hizmetler sunulacağının müjdesini verdiler. Bu hizmetler ihracatçılar için çok büyük fırsat” diye konuştu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), her çeyrek düzenli olarak gerçekleştirdiği İhracatçı Eğilim Araştırması 2017 3. Çeyrek Gerçekleşme ve 4. Çeyrek Beklentilerini açıkladı. İlk defa 3. Çeyrekte firmalara en çok hangi ülkelerle rekabet ettiklerinin sorulduğunu söyleyen TİM Başkanı Büyükekşi, “Firmaların yüzde 16,9’u küresel pazarlardaki en büyük rakibinin Çin olduğunu söyledi. Çin’i yüzde 11,8 ile İtalya, yüzde 8,7 ile Almanya, yüzde 6,5 ile Hindistan ve yüzde 4,7 ile ABD takip ediyor” şeklinde konuştu. Fiyat alanında en çok Çin, İtalya ve Almanya ile rekabet edildiğini söyleyen Büyükekşi, “Kalitede de durum yine aynı. Satış sonrası hizmetlerde ise rakipler ABD, Çin ve İtalya olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

En büyük rakiplerden ABD, hedefte birinci 

İhracatçıların küresel pazarlardaki en büyük rakipleri arasında yer alan ABD ise öncelikli hedef pazarlar arasında birinci oldu. Büyükekşi, “Birinci çeyrekte firmaların öncelikli hedef pazarları sırasıyla ABD, Almanya ve Rusya iken; ikinci çeyrekte Rusya, Katar ve Almanya olmuştu. Bu çeyrekte ise ABD’nin yeniden birinci, Rusya ve Almanya’nın da 2. ve 3. oldu. ABD’ye ihracat bu yılın ilk 10 ayında 7 milyar doları aştı. Yıl genelinde yüzde 30 artış bekliyoruz.

Yanıtlar işsizliğin tek haneye düşeceğini gösteriyor 

Araştırmaya katılan firmaların 3. Çeyrekte ortalama 30 yeni istihdam yarattıklarını beyan ettiklerini kaydeden Büyükekşi, son çeyrekte ise firmaların yüzde 79’unun istihdamını artırabileceğini, yüzde 21’inin de aynı sayıda çalışanla devam edeceğini belirtti. Büyükekşi, “İşsizlik Ağustos 2017 itibariyle yüzde 10,6 oldu. Ancak bir önceki senenin aynı ayına göre çalışan sayısı 1 milyon 355 bin kişi arttı. Firmalarımızın verdikleri yanıtlar istihdamın yılın son çeyreğinde daha fazla artacağını, işsizliğin de tek haneli rakamlara düşeceğini gösteriyor.” dedi.

Firmaların yarısı kurdaki oynaklıktan şikayetçi

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracatçılarımız 2017 yıl sonunda doların 3,87; Euro’nun 4,52 olarak gerçekleşmesini bekliyor” dedi. Büyükekşi, bir önceki çeyrekte ihracatçıların yıl sonunda doların 3,67; Euro’nun ise 4,25 olmasını beklediğini hatırlattı. Döviz kurlarının firmaların 3. Çeyrekte en çok karşılaştıkları sorun olduğunu belirten Büyükekşi “Firmaların neredeyse yarısı kurlardaki oynaklıktan şikayetçi” dedi.

Büyükekşi, “Kurlarda yaşanan oynaklık da zaten yüzde 5-7 bandında seyreden kar marjı üzerinde ciddi bir baskı yaratıyor. Firmalarımıza kur dalgalanmalarından elde edecekleri gelirin geçici olacağını her zaman söylüyoruz. Yapmaları gereken şey, kur riskinden korunmak” diye konuştu.

İhracatçılar teşvikler için daha fazla başvuru yapmalı

Kur riskinden korunma konusunda firmaların yeterli bilgiye sahip olmadığının neredeyse her eğilim araştırmasında gördüklerini söyleyen Büyükekşi, şunları söyledi: “Geçtiğimiz hafta hem Eximbank hem de Merkez Bankası bu ihtiyaca yönelik yeni hizmetler sunulacağının müjdesini verdiler. Bu hizmetler ihracatçılar için çok büyük fırsat. Bu fırsatı kaçırmamalıyız. Ayrıca Hükümetimiz tarafından son dönemde verilen destekler ihracatçıların çoğu tarafından yeterince bilinmiyor. Bu konuda hem Ekonomi Bakanlığımız çeşitli illerde tek tek firmalara giderek ihracat ve yatırım teşviklerini anlatıyor, hem de biz bilgilendirme seminerleri düzenliyoruz. Burada görev artık ihracatçılara düşüyor.”

Yeni hedef 156,5 milyar dolar da aşılacak 

Araştırmaya katılan firmaların yüzde 80’inin son çeyrekte ihracatlarının en az önceki çeyrekteki kadar ya da bundan daha iyi olacağını öngördüğünü aktaran Büyükekşi, şunları söyledi: “Ekim ayında tüm zamanların ekim ayı rekoru kırılmıştı. Biz 2017’yi Atılım Yılı ilan edip, hedefleri aşacağız demiştik. Şu ana kadar sergilediğimiz performansla bunu açık bir şekilde ortaya koyduk. Orta Vadeli Program’da ihracat hedefimiz güncellendi. Şimdi ise, yeni hedef olan 156,5 milyar doları da aşacağımızı öngörüyoruz.”,

Döviz kurlarından sonra en büyük problem hedef ülkelerle sorunlar 

Üretiminin bir önceki çeyreğe göre arttığını söyleyen firmaların oranının yüzde 59,2’den yüzde 68,6’ya çıktığını belirten Büyükekşi, 3. Çeyrekte firmaların yüzde 79,2’sinin ihracat birim fiyatlarının arttığını veya aynı kaldığını kaydetti. Büyükekşi, döviz kurunun ardından karşılaşılan en büyük problemin hedef ülkelerle yaşanan sorunlar olduğunu bildirdi. “Firmaların yüzde 40’ı bu sorunun ihracatlarını etkilediğini belirtmiş” diyen Büyükekşi, “Geçtiğimiz çeyreklerde bu oran çok daha düşüktü. Bu sorunun ardından yüzde 37 ile hammadde ve aramalı fiyatlarındaki artış geldi. Geçtiğimiz çeyreklerde bu oran yüzde 30 seviyelerindeydi. Özellikle petrol ve emtia fiyatlarında son dönemde gözlenen artışlar bu sorunun ana sebebi olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

“YÜKÜNÜZE SAHİP ÇIKIN, YÜKÜNÜZ KAPIKULE’DE BOŞ YERE BEKLİYOR!”

Budapeşte’de Macar ithalatçılarla buluşan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener’den çağrı:

Macaristan’ın geçiş belgesi vermemesi nedeniyle 400 Tır kapıda kaldı. Sorunun çözümü için Budapeşte’de Macar ithalatçılarla bir araya gelen UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, çağrıda bulunarak “Macar ithalatçıları, nakliyecilere yükümüz nerede kaldı? diye soruyor. Macar dostlarımıza yüklerinin nerede kaldığını söylemek için bugün Budapeşte’ye geldik. Araçlar belge olmadığı için bekliyorlar. Belge verilmesi için Macar ithalatçıların da bu konuda çaba sarf etmesi gerekiyor. Desteklerini bekliyoruz” dedi.

2017 Macaristan Geçiş Belgelerinin tükenmesi ve Macar tarafından ilave belge verilmemesi sebebiyle 400’ü aşkın Tır kapıda kaldı. Macaristan’daki malı bekleyen ithalatçıların taşımacılara ‘malım nerede’ sorusunu iletmeleri üzerine Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Budapeşte’de Macar ithalatçılarıyla kahvaltıda buluştu. Yaşanan problemi ithalatçılara anlatan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Macaristan’dan sürekli telefonla aranıyoruz. ‘Nerede kaldınız, niye gelmiyorsunuz?’ diye. Budapeşte’ye Macar dostlarımıza mallarının nerede kaldığını açıklamaya geldik. Kapıda bekleyen 400 aracın yaklaşık 80 tanesi Macaristan’a yük getiren araç. Geri kalan 320 tanesi başta Almanya olmak üzere, İngiltere, Hollanda, Danimarka gibi ülkelere yük götürmek için Kapıkule’de bekliyorlar. Macaristan belge vermediği için yükler kapıda kaldı.” şeklinde konuştu.

Yaşanan sorun sebebiyle Macaristan’daki birçok otomotiv fabrikası mallarını teslim alamazken, üretimde zaman zaman aksamalar meydana geldi. Aynı zamanda mağazada raflar, Türkiye’den gelecek malları bekledi. Günlerdir Kapıkule’de belge bekleyen yüzlerce şoför de artık isyan noktasına geldi.

Macar ekonomisi de zarar görüyor

Fatih Şener, Macar ekonomisine zarar veren bu sorunun, Avrupa Adalet Divanı’nın ‘Türk araçlarından Geçiş Ücreti alınamaz’ kararının ardından ve bu karara rağmen yaşanmasına çok şaşırdıklarını belirterek açıklamasına şöyle devam etti: “2018 yılında geçiş ücretlerinde sorun yaşamayacağımızı düşünürken, bu yılın sorunda yine sorun ile karşılaştık. Belgeler bitince Macar tarafından ilave belge talebinde bulunduk. Ancak iki gün öncesine kadar talebimiz olumlu karşılanmadı.”

“Dün Macaristan Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Sayın Levente Magyar ile görüştük ve derdimizi anlattık. Kendileri, yılsonuna kadar sorun yaşanmayacak adette belge sağlayacakları sözünü verdi. Bugün Cumartesi olmasına rağmen 500 adet belgeyi teslim alacağız. Bu belge ancak kapıda bekleyen araçların yürümesini sağlayacak. Macar ithalatçıları ve UND olarak konuyu yakın takip edip, yılsonuna kadar sorun yaşatmayacak Geçiş Belgesi’ni temin etmeliyiz. Ancak bütün mesele Türkiye ile Macaristan arasında Avrupa Adalet Divanı kararı çerçevesinde kalıcı, sorunsuz bir ulaştırma ilişkisinin kurulmasıdır” diyen Şener Macaristan’a geliş sebebine ilişkin olarak da “Asıl meselemiz bu problemin asıl mağduriyetini yaşayan yükün sahiplerine ulaşmaktı. Bugün de bunu yapıyoruz. Türkiye’den ithalat yapan Macar dostlarımıza; yükünüze sahip çıkın, yükünüz boş yere beklemesin, gelin hep birlikte bu problemi çözelim dedik.” diye konuştu.

Beyaz Eşya Sektörüne İlişkin Beklentiler

2018’İ BEYAZ EŞYA SEKTÖRÜNDE TEK HANELİ DARALMA DA OLSA BAŞARILI SAYILABİLECEK BİR YIL OLARAK ÖNGÖRÜYOR

Türkiye’nin köklü finans kuruluşlarından Ata Yatırım, beyaz eşya sektörüne ilişkin beklentilerini paylaştı. ÖTV teşviğinin etkisiyle beyaz eşya sektöründe 2017’de yakalanan güçlü büyümenin 2018’de yerini daralmaya bırakması bekleniyor.

Türkiye’nin köklü finans kuruluşlarından Ata Yatırım, beyaz eşya sektörüne ilişkin 2018 yılı beklentilerini paylaştığı yeni raporunu yayınladı. Rapora göre, 2018’i bu yılki seviyelerin sindirilmeye çalışılacağı ve rekor seviyelerden yüzde 2-5 gerilemenin başarılı sayılabileceği bir yıl olarak geçeceği öngörülüyor.

Beyaz eşya sektörü, vergi indirimlerinin etkisiyle bu yılın 9 ayında yüzde 23,2 büyüyerek 6,9 milyon adetlik satış hacmine ulaştı. Beyaz eşyadaki vergi indiriminin 30 Eylül’de sona ermesiyle Ekim’de yurtiçi satışlar yıllık bazda yüzde 4,7’lik beklentinin altında daralmayla 590 bin adet seviyesine geriledi ve yılın ilk 10 ayındaki artışı yüzde 20.5’e taşıdı.

Ata Yatırım, 2017 sonuna kadar toplam satışın geçen yıla göre yüzde 14 oranında artışla 8.5 milyon adet ile rekor seviyeye ulaşacağını öngörüyor. 2017 yılında ulaşılan bu rekor hacim, geçen 10 yılda gerçekleşen 6.2 milyon adetlik ortalamanın yüzde 37 üzerinde bir seviyeyi işaret ediyor.

Kurum, 2017 yılında beyaz eşya sektöründe görülen güçlü ivmenin 2018’de görece zayıflayacağını öngörüyor. 2018’in özellikle yılın ilk yarısının zayıf seyredebileceğine dikkat çeken Ata Yatırım’a göre, yılın tamamında 2017’ye kıyasla yüzde 2-5 arasında gerileme görülebilir.

Yılsonunda oluşacak stoklar, üreticilerin fiyat politikaları, hammadde fiyatlarındaki artışların ne ölçüde fiyatlara yansıtılacağı, 2018’de pazardaki satışların seyrine yön verecek gelişmeler olarak öne çıkıyor.Ata Yatırım, 2018’i bu yılki seviyelerin sindirilmeye çalışılacağı ve büyümenin düşük de olsa başarılı sayılabileceği bir yıl olarak öngörüyor.

Beyaz eşya sektörünün en büyük oyuncularından biri olan Arçelik’e ilişkin de beklentilerini paylaşan Ata Yatırım, negatif faktörlerin büyük bölümünün hisse senedi fiyatına yansıdığını savunuyor. Kurum, son haftalarda satış baskısı altında kalmasına rağmen Arçelik’in yüzde 31 seviyesindeki yukarı yönlü potansiyeli göz önüne alındığında ve önümüzdeki yılın ilk yarısına ilişkin belirsizliklerin azalması durumunda, şirket için “TUT” önerisinin gözden geçirileceğini belirtiyor.

Madencilik sektörü 4.5 milyar dolar ihracat hedefliyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Madencilik Sektörünün 2023 yılı için ortaya koyduğu 15 milyar dolar ihracat hedefinin hayal olmadığını belirterek, “Madencilik Sektörümüz 20-25 milyar dolar ihracat hedeflemeli” dedi.

“Madencilik Çalıştayı”nda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, ilk olarak öğretmenler günü nedeniyle görevi başında şehit olan öğretmenler başta olmak üzere, tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutladı.

Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedeflerine ulaşmak için katma değerli ürün ihracatını gerçekleştirebileceği ekosistemi hayata geçirdiklerini belirten Albayrak, madencilik sektörüne katma değerli ürün üretimi için kurumsallaşma, profesyonelleşme ve yabancı sermaye ile işbirliği çağrısı yaptı.

Katma değerli ürün ihracatını hedeflemeyen, kurumsallaşmayan, profesyonelleşmeyen firmaların gelecekte madencilik sektöründe yer bulamayacağı uyarısında bulunan Enerji Bakanı Albayrak, “İşçi sağlığı ve iş güvenliği, çevre duyarlılığı kırmızı noktalarımız. 2017 yılında şu ana kadar 5 bin 480 firmada denetimlerde bulunduk. Yılsonuna kadar 6 bin maden işletmesini en az bir kez denetlemiş olacağız. 2018 yılında 7 bin firmayı denetlemeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

Türkiye’de 90 madenin 77 tanesi var

Nisan ayında İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda Milli Enerji ve Madencilik Politikamızı kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatan Albayrak şöyle devam etti: “Adım adım bu politikayı hayata geçirmeye başladık. Enerji ve madenciliğimizi ithalata bağımlı olmaktan kurtarmak için entegre bir süreci yürütüyoruz. Ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılalarından Madencilik Sektörünün aldığı paya baktığınızda; Çin yüzde 8.5, Avusturalya 6.5, ABD 5, Almanya 4, Kanada 4, Türkiye 1.3’ler seviyesinde. Türkiye’de maden çeşitliliğimiz dikkate aldığımızda potansiyelimizin çok altında olduğumuzu görüyoruz. Dünya genelinde çıkarılan 90 madenin 77 tanesi Türkiye’de çıkarılıyor. Bu madenlerde ne kadar rezerve sahip olduğunuz önemli değil. Önemli olan ne kadar katma değer ürettiğiniz. Türkiye hammadde satan değil, katma değerli ürünler üreten, son ürünü üreten söz sahibi olan bir ülke olmalı. Tüm çalışmalarımızı bu hedefe yönelik kurguladık.”

Hammadde olarak ihraç edip işlenmiş ürün olarak ithal ediyoruz bu sona erecek

Bugüne kadar yurtdışına hammadde olarak gönderdiğimiz madenlerin, işlenmiş ürün olarak çok daha pahalı bir şekilde Türkiye’ye döndüğü bir ekosistemin var olduğuna dikkati çeken Enerji Bakanı Albayrak; “Birçok maden Türkiye’de işlenecek böylece Türkiye’de bulunan madenler zenginleştirilerek, ithal edilmesinin önünegeçilecek. Madencilik sektöründe madene katma değer sağlayan fabrikalar kurulmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçireceğiz. ARGE ve Teknolojik bir modeli hayata geçiriyoruz. Madencilikte maden 1 katma değer üretiyorsa, nihai ürün 8 birim değer üretiyor. Madenine göre 30-40 katına çıkan bir ekosistem var. Madencilik sektörümüzdeihracat yapan çok firmamız var. Katma değerli ürün üretimi için teknolojiyi burada geliştirip, fabrikaları burada kurun. ARGE ve Teknolojik yatırımlar için uluslararası işbirliklerine hazır olun” diye çağrıda bulundu.

Toparlanın, habersiz denetimler olacak 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından madenlerin risk gruplarına göre 3 gruba ayrıldığı bir süreçten geçtikleri bilgisini de paylaşan Albayrak, her maden işletmesinin yılda en az 1 kez denetleneceğini, yüksek risk barındıran madenlerin ise bir yılda en az 4 kez denetimden geçeceğini söyledi. Albayrak, madencilik sektörü temsilcilerine ” Hazırlanın, toparlanın, habersiz denetimler olacak” uyarısında bulundu.

Kazan, kazan, kazan modelini hayata geçireceğiz

“Türkiye dönüşüyor, dünya dönüşüyor, Madencilik sektörümüz madencilik alanında dönüşümü doğru okuyarak sanayi ve üniversitelerle işbirlikleri kurarak sadece hammaddeüretimi değil, değer üretmeyi hedefleyen madencilik yapısını hayata geçirmeli” şeklinde konuşan Enerji Bakanı Albayrak, “Burada firmalarımızın dünya ile rekabet edebilmesi tek hedef değil, sürdürülebilir madencilik politikası için her türlü destek olacak, birlikte atmamız gereken adımlarda sizlerle iletişim halinde olacağız. Kazan, kazan, kazan modelini hayata geçireceğiz. Kamu kazanacak, özel sektör kazanacak, bunun sonucunda vatandaşımız kazanacak. Milli Enerji politikamızın amacı bu. Tıpkı 15 Temmuzda olduğu gibi omuz omuza hareket edip kazanacağız. Nisan ayında İstanbul’da sektöre verdiğimiz sözleri tek tek yerine getiriyoruz. Maden İhale Yönetmeliğini, ÇED istenmemesi konusunu bitirdik, orman bedellerinin tamamının yüzde 50 indirimini bitirdik. Orman ve Su İşleri Bakanımıza teşekkür etmemiz lazım. Gerçek yatırımcının önünü açacağız. Finansman açısından, zaman ve iş planlaması tüm süreçlerde rahatlama sağlayarak yatırımcının önünüaçtık” dedi.

İnşaat sektöründe yaşanan büyük bir değişim ve dönüşümü örnek gösteren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Madencilik sektörüne de değişim ve dönüşüm çağrısı yaptı. Albayrak şöyle devam etti: ” Türkiye’nin madencilik alanında dönüşümü doğru okuyarak sanayi ve üniversitelerle işbirlikleri kurarak sadece hammaddeüretimi değil, değer üretmeyi hedefleyen madencilik yapısını hayata geçirmeliyiz. Uluslararası işbirlikleri yaparak madenciliğin şampiyonlar ligine çıkmalıyız.”

Türkiye’nin vitrinine hoşgeldiniz

Antalya’yı Türkiye’nin vitrini olarak tanımlayan Antalya Valisi Münir Karaloğlu, madencilik sektörü temsilcilerine “Türkiye’nin vitrini Antalya’ya hoşgeldiniz” diye seslendi. Vali Karaloğlu, madencilik sektörünün tüm sektörlerin girdisini oluşturan önemli bir sektör olduğunu, Madencilik sektöründe yaşanacak iyileştirmelerin tüm sektörlere olumlu yansıyacağına inandığını dile getirdi. Karaloğlu, “Torba Yasa’da Madencilik sektörünün sorunlarının büyük bölümünün çözülmüş olmasından dolayı mutluyuz. Özellikle madencilik faaliyetlerinde sorunlara çözümler üretilmesini temenni ediyorum” şeklinde konuştu.

Bugün Madencilik Sektörünün Bayramı 

Madencilik Çalıştayı’nı düzenlenen 11 kuruluş adına evsahibi olarak konuşan Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, “Bugün Madencilik Sektörü’nün bayramı var. Madencilik Sektörü 4 yıllık aranın ardından tam kadro bugün buradayız. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın Madencilik Çalıştayımızı onurlandırması bizler için ekstra enerji verdi” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın Nisan ayında ortaya koyduğu, “Milli Enerji” ve Maden Politikası projesinin başarılı olması için Madencilik Sektörünün tam kadro emrinde olduğunun altını çizen EMİB Başkanı Kaya, “Milli Enerji” ve “Maden Politikası”nın hayata geçmesi için sektör temsilcileri olarak neferiniz olarak çalışmak istiyoruz.Milli Madencilik Politikasının 3 saç ayağı olan Enerji ve Hammadde Arz Güvenliği, Yerlileşme Maden faaliyetlerini yaparken hem yerli makine ve ekipmanı kullanmak ve öngörülebilir piyasalar. Bu kurgunuzda Madencilik Sektöründe yapmak istediğiniz yenilik ve değişimi hissediyoruz ve bunungereğini yapmak için emrinizdeyiz” diye konuştu.

Madencilik Sektörü öz evlat muamelesi görür oldu

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a, “Madencilik sektörümüz ile ilgili ortaya koyduğunuz vizyon ve hedefleri gerçekleştirmek için hepimiz buradayız” diye seslenen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü; “Madencilik Sektörü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda Sayın Bakanımız göreve gelmeden önce üvey evlat muamelesi görüyordu. Sayın Bakanımızın göreve gelmesi sonrasında Madencilik Sektörü olarak, Bakanlığımızın öz evladı olduğumuzu hisseder olduk. Sektörümüze karşı değişen bu olumlu algı nedeniyleMadencilik Sektörü adına şükranlarımızı arz ediyoruz. Torba Yasada Madencilik Sektörümüzü özellikle rahatlatan 2 maddenin hayat bulmasında olumlu yaklaşımları nedeniyle Sayın Bakanımızın Şahsında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarlığımız ve Maden İşleri Genel Müdürlüğümüz ekibine teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Madencilik Sektörü olarak Başbakanlık Genelgesinin gereğini 15 Temmuz sonrasında daha net anladıkları mesajını veren EMİB Başkanı Kaya, “Başbakanlık Genelgesinin, ülkemiz emniyeti için yapıldığını biliyoruz. Şirketlerin, üretimlerini aksatmadan yürütebilmesi için herhangi bir işlemi Başbakanlıkça onaylandığı zaman, şirketin bundan sonraki herhangi bir ruhsatına ait işlemler için tekrar Başbakanlığa gönderilmemesini takdirlerinize arz ediyoruz. Bu işlemin diğer Bakanlıklarda da uygulanmasının sağlanmasını önemle arz ediyoruz” dedi.

Ekmekte bile maden var Hayatımız maden

Madencilik Çalıştayının ana temasını “Hayatımız Maden” olarak belirlediklerini hatırlatan Kaya, “Günlük hayatımızda her an elimizde olan telefonlarımızda, Televizyonlarımızda, günde üç kez kullandığımız diş macunlarımızda, hatta yediğimiz ekmekte bile maden var. Yani, “Hayatımız Maden” Madene olumsuz bakan kesimlere bunu anlatabilmeliyiz. Bu süreçte kamuoyunun sözüne en çok itibar ettiği bakanlarımızdan biri olarak sizden destek bekliyoruz. Yeni teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği ve değiştiği bir ortamda madenciliğe karşı çıkmak gibi bir durum söz konusu olamaz. Madenlerimizi doğaya saygılı bir şekilde çıkarmak ve doğal kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız” diye konuştu.

Madencilik sektörü 4.5 milyar dolar ihracat hedefliyor

Madencilik Sektörünün 2017 yılının Ocak – Ekim döneminde ihracatını 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 27 artışla 3.9 milyar dolara çıkardığı bilgisini veren Kaya, yılsonunda 4.5 milyar doları aşmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Madencilik Çalıştayı’nı Ege Maden İhracatçıları Birliği, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, T. Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği, Türkiye Madenciler Derneği, Agrega Üreticileri Birliği, Seramik, Cam ve Çimento Hammaddeleri Üreticileri Birliği, Aydın Sanayi Odası, Ege Bölgesi Madenciler Derneği ve Çanakkale Madenciler Derneği ortaklaşa düzenlerken, Çalıştaya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Esat Göyük, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı bürokratları ve 500’ün üzerinde sektör temsilcisi katıldı.

Demir Fiyatları Düşmezse Şantiyeler Durur

MÜSİAD İnşaat, Çevre ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu Başkanı Reha Yeltekin, demir ve yassı çelik ürün fiyatlarına gelen zamlara ilişkin açıklamalarda bulundu. İnşaat sektöründe, son 15 yıllık dönemde milyarlarca dolar tutarındaki projelerin başarı ile hayata geçirildiğini belirten Yeltekin, demir ve yassı çelik ürün fiyatlarında son aylarda meydana gelen zamlarla sektör temsilcilerinin çok zor durumda kaldığını ifade etti.

Yılbaşından beri geçen 11 aylık süre zarfında, %50 oranında bir artış gerçekleştirildiğini vurgulayan Yeltekin, 2017 yılı Ocak ayında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca açıklanan inşaat demiri yapımının; malzeme, işçilik, %25 yüklenici kârı ve genel giderler dâhil birim fiyatı, yaklaşık 2500 TL / ton + KDV iken, bugünkü tarih itibariyle başka hiçbir gider dahil edilmeden, sadece demir malzemesinin birim fiyatı, yaklaşık 2200 TL / ton +KDV seviyelerinde. Demir fiyatlarındaki yukarı yönlü artış trendi halen daha devam ediyor. Son bir yıllık sürede, inşaat demirindeki fiyat artış oranı % 70 düzeyinde, yılbaşından bu yana olan periyottaki artış oranı ise %50 seviyelerinde gerçekleşti” dedi.

Büyük Bir Tezat Söz Konusu

Yapılan düzenlemelerin ardından konut inşaatlarındaki toplam yapım maliyetlerinin arttığını söyleyen Yeltekin, “Sadece demirdeki bu aşırı fiyat artışının, konut inşaatlarındaki toplam yapım maliyetini yılbaşından bu yana %8 oranında, sanayi tipi inşaatlarda ise %5 seviyelerinde arttırdığı hesaplanıyor. Bu durum, gerek devlet yatırımları gerekse özel sektör projelerinde, ilk baştaki tüm maliyet hesaplamalarının ön görülemeyen şekilde bozulmasına neden oluyor. Söz konusu yüksek fiyata rağmen istenilen ebatlarda demir malzemesinin rahatlıkla bulunamaması da başka önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizin, dünyanın en büyük inşaat demiri ihracatçılarından olması, bu durumu açıklamakta büyük bir tezat oluşturuyor.” diye konuştu.

Haksız Rekabet ve Fiyat Artışının Üzerine Gidilmeli

Demir fiyatlarındaki artışın döviz kurunda meydana gelen yükselme sebebiyle meydana geldiğini vurgulayan Yeltekin, “Demirin ham maddesi olan hurda, demir ve demir cevheri fiyatlarının dövize bağlı olarak yukarı doğru çıktığı malum. Buna ek olarak; demir üreticilerinin, ürünlerini daha çok ihracat ile satmaya yönelmesi ve gerçek üretim kapasitelerinin altında imalat yapması, demir fiyatlarının artmasında bir diğer önemli etmen olarak karşımıza çıkıyor. Bakanlıklarımızın ve Rekabet Kurumunun, demir üreticilerinin geçen seneye göre üretim kapasiteleri dahilinde yaptıkları toplam demir üretimini ve o tarihlerdeki enerji tüketim miktarlarını, bugünkü değerler ile kıyas ederek meydana gelen haksız rekabet ve fiyat artışının üzerine gitmesi gerektiği kanaatini taşıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Hükümetimizden Acil Bir Çözüm Bekliyoruz

Yeni düzenlemelerle söz konusu mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine değinen Yeltekin, “Devletimiz tarafından, 2008 yılında hazırlanmış olan “Demir Fiyat Farkı Kararnamesi”ne benzer bir çalışma ile bilhassa kamuya iş yapan firmaların söz konusu mağduriyetlerinin giderilmesi sağlanmalı. Özel sektör ve kamuya yapılan işlerdeki inşaat demiri fiyatlarında da geçici bir süre için bile olsa, hammadde ve nihai tüketiciye satılan demir fiyatlarında bir KDV indirimi uygulanmasını en hızlı ve somut atılabilecek adımlar olarak görüyoruz. Ayrıca bu konuda kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğine inanıyoruz.” şeklinde konuştu.

Demir fiyatlarındaki artış sorununun, çözülmemesi halinde kademeli olarak büyük bir soruna yol açacağının altını çizen Yeltekin, “Kamu ve özel sektör projelerinde, demir fiyatlarının fazlalığı ve ürün azlığı nedeniyle şantiyeler durma noktasına gelebilir. Böyle olumsuz bir durumun, artçı etkilerle birlikte inşaat sektörüne direkt ve diğer sektörlere de dolaylı olarak büyük ticari sorunlar oluşturacağı kanaatini taşıyoruz. Bu noktada hükümetimizin bu konuya ivedilikle çözüm getirmesi gerektiğine dair beklentimizi, kamuoyunun takdirine saygılarımızla sunuyoruz.” ifadelerini kullandı.