Temsa Ulaşım Araçları Genel Müdürlüğü’ne Hasan Yıldırım Atandı

Sabancı Holding iştiraklerinden Temsa Ulaşım Araçları Genel Müdürlüğü’ne Hasan Yıldırım atandı. Yıldırım, 1 Kasım 2017 itibarıyla yeni görevine başlayacak.

Sabancı Holding Sanayi Grubu Başkanı Cenk Alper konuyla ilgili yaptığı açıklama “Sabancı Topluluğu’na 33 yıldır hizmet veren ve bu sürenin son 7 yılında Temsa Ulaşım Araçları Genel Müdürlüğü görevini yürütmekte olan Dinçer Çelik, emeklilik dolayısıyla görevinden ayrılıyor. Kendisine uzun yıllar başarı ile görev yaptığı Topluluğumuza olan katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. 50 yıla yakın geçmişiyle, sektörüne ilkleriyle öncülük eden şirketimizin liderliğini 1 Kasım itibarıyla Hasan Yıldırım üstlenecek. Yıldırım’ın sektördeki derin tecrübeleri ile Temsa Ulaşım Araçları’nın hem yurt içi hem de yurtdışındaki örnek konumunu daha da güçlendireceğine inanıyoruz. Kendisine yeni görevinde başarılar diliyoruz” dedi.

Hasan Yıldırım kimdir?

2001 yılında Applied Sciences Üniversitesi – Nürtingen, Ekonomi Bölümü’nden mezun olan, 2004 yılında Steinbeis Üniversitesi’nde Executive MBA derecesini alan Hasan Yıldırım, iş hayatına 2001 yılında Almanya’da Fraunhofer Gesellschaft şirketinde Pazarlama Uzmanı olarak başlamış ve sırasıyla Pazarlama Müdürü ve İş Geliştirme Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. 2004 yılında Daimler-Benz AG bünyesinde Pazarlama Analisti olarak çalışan Hasan Yıldırım, 2005 yılında Almanya’da Man AG şirketinde Global Man ve Neoplan ürünlerinden sorumlu Global Ürün Müdürü olarak 3 yıl çalıştıktan sonra 2008 yılında Iveco Fransa’ya katılmıştır. Iveco’nun Fransa ve İtalya organizasyonlarında sırasıyla Global Pazarlama Müdürü, Global Filo ve İhale Müdürü ve Asya Bölge Müdürü olarak görev yapmıştır. Son olarak Uzakdoğu bölgesinde 18 ülkeden sorumlu Genel Müdür olarak çalışmıştır.

Dünya pizzaya hayran, biz kendi mutfağımıza

Yemeksepeti, Delivery Hero rakamlarını baz alarak yaptığı araştırmasıyla, Asya’dan Avrupa’ya Ortadoğu’dan Güney Amerika’ya dünyanın dört bir yanındaki eve sipariş alışkanlıklarını ortaya koydu. Tüm dünyada en çok rağbet gören mutfak, toplam siparişlerin yüzde 10’unu oluşturan İtalyan mutfağı olurken, Türkiye, Güney Amerikalılar ve Koreliler kendi lokal yemeklerini ilk sıralara taşıdı. Avrupalılar en çok Uzakdoğu tariflerini tercih ederken, Ortadoğu’nun ilk tercihleri ise tüm dünyadan farklı olarak burger ve tatlı oldu.

Yemeksepeti, Delivery Hero bünyesinde yer alan ülkelerin sipariş verilerini inceleyerek, dünyanın dört bir yanındaki yemek alışkanlıklarını ortaya koydu. Buna göre eve siparişte kendi mutfağını yüzdesel olarak en çok tercih eden ülke Türkiye. Kebap ve lahmacun ile Türk mutfağı, Yemeksepeti siparişlerinin yüzde 28’sini oluşturuyor. İkinci sırayı burger ve pizza paylaşıyor.

Dünyada en çok İtalyan ve Uzakdoğu lezzetleri yeniyor

Tüm dünyada en çok rağbet gören mutfak, tüm siparişlerin yüzde 10’unu oluşturan İtalyan mutfağı. Pizza en çok sipariş verilen ürün olarak öne çıkıyor. Çin, Japon, Thai, Kore gibi mutfakları içine alan Uzakdoğu lezzetleri 2’inci sıraya yerleşirken, burger 3’üncü sırada bulunuyor. Türk mutfağının araştırmaya dahil edilen Delivery Hero ülkeleri içindeki toplam sipariş oranı ise yüzde 2.

Vejetaryen yemekler sadece Avrupa’da ilk 10’da

Avrupa’ya gelindiğinde, Asya mutfağının neredeyse her ülkede ilk 5’te olduğu görülüyor. Bununla birlikte, incelenen ülkelerde sadece iki ülke, Avusturya ve Almanya ilk 10 tercihi içinde vejetaryen yemeklere yer veriyor.

Almanya’da döner 10’uncu sırada

Avusturyalılar, kapı komşuları İtalya’nın mutfağına kendi meşhur tarifleri şnitzelden bile daha düşkün. Hem Avusturya hem Almanya’da ilk 3 sıraya sırasıyla pizza, burger ve suşi yerleşiyor. Döner ve kebap Almanya’daki tercihler içinde 10’uncu sırada bulunuyor.

İngiltere’de Türk mutfağı fish&chips’i geçti

İngilizler için Çin ve Hint yemeklerinin yeri ayrı. Her ikisi de yüzde 20’şer pay alarak, en çok sipariş edilenler arasında ilk 3’e giriyor. Ayrıca İngiltere Avrupa’da Türk yemeklerine en çok ilgi gösterenlerden. Kebap ve Türk yemekleri İngilizlerin ilk 10 listesine 5’inci sıradan giriyor ve meşhur fish&chips’lerini solluyor.

Ortadoğu’da tatlının yeri ayrı

Dünyanın geri kalanının aksine, Ortadoğu’da pizza geri plana düşüyor. Bahreyn, Suudi Arabistan, Kuveyt, Umman, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde sandviç ve burger ilk sıraları paylaşıyor. Çin, Lübnan, Kuveyt ve Hindistan’ın lokal lezzetleri Ortadoğu’da ilk 10’da kendine yer edinirken, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’da İran mutfağı da hayli ilgi görüyor.

Ayrıca yine diğer ülkelerden farklı olarak Ortadoğu’da tatlılar da sofralarda önemli yer tutuyor. Tatlı, bu ülkelerin toplam siparişleri içinde yüzde 21 ile 3’üncü sıraya yerleşiyor. Tatlıların ilk 10’da olduğu diğer ülkeler ise Türkiye ve Kore.

Güney Amerika’nın favorisi empanadas ve milanesa

Türkiye’nin yanında mutfağına en çok bağlı olan ülkeler yoğun olarak Güney Amerika’da yer alıyor. Arjantin’de Güney Amerika’ya özgü bir börek çeşidi olan empanadas yüzde 17 ile 1’inci sırada. Uruguay’da şnitzele benzeyen bir et tarifi olan Milanesa yüzde 11 ile 2’inci, empanadas 3’üncü sıraya yerleşiyor.

Brezilya ete düşkün, Şili Japon etkisinde

Brezilyalılar en çok pizza tercih etse de, ikinci sırada et yemekleri geliyor. Şili’de ise, Pasifik Okyanusu’nun karşı kıyısındaki Japonya’nın tarifleri 3’üncü sırada yer alıyor. Ayrıca iki ülke de komşuları Peru’nun mutfağını sıkça tercih ediyor.

Korelilerin tavuk aşkı

Koreliler en çok, siparişlerinin yüzde 34’ünü oluşturan tavuk lezzetlerini tercih ediyor. Kendi mutfakları ise 2’inci sırada. Eve sipariş kültürünün hayli gelişmiş olduğu Kore’de meşhur gece atıştırmalığı Jokbal ve Bossam da online söyleniyor ve toplam siparişler içinde yüzde 5’lik yer kaplıyor.

İKMİB’e üye 500 firmanın yeşil pasaport başvurusu onaylandı

İhracatı desteklemek amacıyla 23 Mart 2017 tarihinde yürürlüğe giren yeşil pasaport uygulamasına firmalar yoğun ilgi gösteriyor. Türkiye genelindeki 13 İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nin en büyüğü olan ve çatısı altındaki 6 İhracatçı Birliğiyle hizmet veren İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) bugüne kadar 2000 firmanın yeşil pasaport başvurusunu onayladı. Onaylanan başvuruların 500 tanesi İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)’ne üye firmalar tarafından yapıldı.

İhracatçıların yüzünü güldüren yeşil pasaport uygulamasında başvuru trafiği yaşanıyor. Toplam 10 bin 784 firmanın yararlanacağı uygulama ile 13 bin 915 kişi yeşil pasaport sahibi olacak. 1 milyon doların üzerinde ihracat yapan firmaların başvurabildiği yeşil pasaport uygulamasında kimlerin bu uygulamadan yararlanacağı yavaş yavaş netleşiyor.

Yeşil pasaport ile vize sıkıntısı kalkan ihracatçıların yurtdışı seyahatlerinin en az yüzde 20 artacağını belirten İMMİB Koordinatör Başkanı Murat Akyüz şunları söyledi; “Yeşil pasaportta başvurular ve onayların takip edildiği yeni bir döneme geçmiş bulunuyoruz. Ürünlerini dünyanın pek çok ülkesine götüren ihracatçılarımız yeşil pasaport ile önlerindeki en büyük engellerden biri olan vize sorununu aşıyor. Firmalarımız da bu bilinçle yeşil pasaport sahibi olmak için başvurularını yapıyorlar. İMMİB olarak bugüne kadar yeşil pasaport için 2000 başvuruyu onayladık. Onaylanan başvuruların yüzde 30’u alt birliklerimizden İKMİB’e üye firmalara ait. İKMİB’e üye 500 firma yeşil pasaporta hak kazanmıştır.”

6 yılda Amerikan Markalarına Açık Ara Fark Atan Yerli Marka

Türkiye’nin en sıra dışı döner markası KasapDöner, girişimciler için de eşsiz bir kazanç sağlıyor. KasapDöner markasına üçte bir oranda yatırım yapan, 3 kat fazla kazanıyor.

‘Hamburger çocuklarına döner yedirmeye geliyoruz’ sloganıyla 2011 yılında tüketicinin karşısına çıkan ve ilk “Fast Casual” döner markası olarak pazara hızlı bir giriş yapan KasapDöner, girişimci ve yatırımcılar için de büyük bir kazanç olanağı sunuyor. Yabancı franchise markaların üçte biri oranında yatırım rakamlarına sahip olan KasapDöner, yine bu firmalara göre üç kat daha fazla kazanç sağlıyor.

“ET FİYATLARI ARTARKEN KASAPDÖNER FİYATLARI SABİT KALDI”

Global Restoran Yatırımları A.Ş. Genel Müdürü Bahar Özürün, konuyla ilgili olarak “Değişen piyasalar, döviz kurunun hareketliliği, et fiyatlarının hızlı yükselişi gibi olumsuz etkenlere karşı biz, franchise almak isteyen yatırımcılarımız için dövizle yatırımı Türk lirasına çevirdik. 2018’de de isim hakkı bedelimizi 50.000 USD yerine 150.000 TL olarak uygulamaya devam edeceğiz. Ülkemizdeki et fiyatlarının yüksek seyrine rağmen kalitemizi arttırıp fiyatlarımızı sabit tuttuk ve bunları yaparken de işletmecilerimize taahhüt ettiğimiz brüt yüzde 55 kar marjını her zaman koruduk. Bu çabamız da KasapDöner’den franchise yatırımı yapmanın karlılığını katlayarak artırdı. Kısacası ürünümüze güvencimiz, tüketicilerin bizleri ödüllendirmesi motivasyonumuzu hep olumlu yönde etkiledi. Hemen hemen tüm markalar küçülürken biz 2018 için hedeflerimizi yüzde 100 arttırdık” diye konuştu.

Türk İnsanı Kaliteli Ürünü Ödüllendirir

Hedef 100 ödüllü restoran

KasapDöner’in yüzde 100 yerli sermayeyle yüzde 100 yerli üretim yapan bir marka olduğuna dikkat çeken Özürün, “Türk insanı kaliteli ürünü ödüllendirir. Tüketicilerin her zaman aynı kalite ve lezzeti yakalayabildiği KasapDöner restoranlarını her fırsatta ziyaret etmesi ve tüm KasapDöner ürünlerinin müdavimi olması bizim için her gün kazanılan bir ödüldür’ diyen Kasap Döner Genel Müdürü Bahar Özürün;‘”Yiyenle Yemeyen Bir Olur mu?” sloganını 2017 yılında kampanyalarımızda kullanırken aklımızdaki temel düşünce müdavim tüketicimizin bizi ödüllendirmesiydiKasapDöner ürünlerini yiyenleri biz de ödüllendirmeli, hiç denememişleri de özendirmeliydik’ diye ekledi.

Halen Türkiye genelinde ve yurt dışında toplam 49 KasapDöner restoranının bulunduğunu hatırlatan Özürün, 2018 yılı sonuna kadar 100 ödüllü restoran açmayı hedeflediklerini söyledi.

KARLILIĞI ANLIK TAKİP EDEN YENİ SİSTEM GELİYOR!

Franchise yatırımcıları için geliştirdikleri özel bir program sayesinde, işletme sahibinin ne kadar kazanç elde ettiklerini anlık olarak takip edebileceğini ifade eden Özürün, “İşletme sahibinin en çok görmek istediği şey, günün sonunda ne kadar kâr ede ettiğidir. İşletmecilerimize bugüne dek döner restoranı işletilmesi, operasyonel standartlar ve gereklilikler ile ilgili bilgi birikimimizi aktardık. Personel temin ve eğitim hizmetlerini sunduk. Takibi çok önemli olan döner firesini gerçek zamanlı takip edilebileceği bir sistem kurduk. Şimdi de KasapDöner yatırımcılarına aylık, haftalık, hatta günlük bazda gelir tablolarını tek tuşla almalarını sağlayacak bir sistemi sunarak sektörde bir ilki gerçekleştiriyoruz. Bu sistemle hem istenen periyodda kar takibi yapılabilecek hem de gelir ve giderin olması gereken standart oranları bütçelenerek işletmelerinin performansları ölçülebilecek. Böylece yatırımcılarımız hem belirlenen periyoddaki karlarını net olarak görebilecek hem de işletmesi ile ilgili oluşabilecek herhangi bir verimsizlik, ek maliyet ya da kaybı çok erken teşhis edip çözebilecek”ifadelerini kullandı.

Tavada Tavuk yatırım fırsatlarıyla hızlı çıkış yaptı

2025 yılında yaklaşık 3.6 milyon tona ulaşması beklenen kanatlı eti üretiminin, 2.3 milyon tonunun iç pazarda tüketileceği öngörüsünde bulunuluyor. Menüsünde yer alan birbirinden leziz tavuk tarifleriyle en istikrarlı büyüyen restoran zincirlerinden biri olan Tavada Tavuk; sadece menüsüyle değil, hızla büyüyen ve gelişen bir pazarda yatırımcılara sunduğu fırsatlarla da öne çıkıyor.

Lezzet, hijyen, kalite ve hizmeti bir arada sunan Tavada Tavuk, 2014 yılında başladığı macerasını şu anda 30 şube ile sürdürüyor. Sağlıklı tüketim trendinin bir neticesi olarak her geçen gün daha çok talep gören beyaz et alanında önemli zincir restoranlardan biri haline gelen marka, yılsonuna kadar beş yeni şube daha açacak. 2018 sonunda Türkiye genelinde 50 noktada olmayı hedefliyor.

Tavada Tavuk’un büyümesinin ardında özel reçeteli tavukları kadar mutlu bayi anlayışlarının da yattığını anlatan Tavada Tavuk Genel Müdürü Ozan Kıran, “Tavada Tavuk, tüketicileri olduğu kadar bayilerini de mutlu etmeye odaklanmış bir yapılanma. Bu nedenle franchise sistemimizin temelinde ‘mutlu bayi’ anlayışı yatıyor. Az yatırım, az maliyet ancak yüksek kar sunan bir sisteme sahibiz. Yatırımcımıza olabilecek en yüksek ciroyu kazandırmak bizim hedefimiz” diyor.

Tavada Tavuk Franchise Sistemi’nin koşullarına da değinen Kıran, “Şubelerimizin büyüklüğü 40 ila 250 m2 arasında değişiyor. Belirlediğimiz giriş ücreti 50 bin TL. Toplam yatırım maliyeti ise yine şubenin büyüklüğüne göre değişmekle birlikte 300 ila 500 bin TL arasında. Royality payımız ise yüzde 3. Kar marjımız dükkânın bulunduğu yer ve konuma göre yüzde 12 ila 30 arasında. Yatırımın geri dönüşü ise 12 ila 36 ay”.

Anadolu’da büyümek hedefimiz…

İstanbul’da şu anda 10 şube faaliyet gösteren Tavada Tavuk ile ağırlıklı olarak Anadolu Yakasında büyümeyi planladıklarını anlatan Kıran, “Hedef illerimizi ise Antalya, İzmir, Bursa, Van olarak sıralayabiliriz. Ayrıca Erzurum, Eskişehir, Samsun, Antalya, Mersin, Bursa, İzmir, Konya ve Ankara yatırımcılardan çok talep aldığımız diğer iller arasında yer alıyor. Önceliğimiz yurt içinde büyümeye odaklı ancak Hollanda, Avusturya ve Lübnan’dan bizimle temasa geçen yatırımcılar da bulunmakta” diyor.

Tüm bayilerine şubeleri anahtar teslim sunduklarını anlatan Kıran, “Tüm bayilerimize şubelerimizi A’dan Z’ye hazır şekilde sunuyoruz. Operasyon, reklam ve personel konusunda da desteğimiz mevcut. Ayrıca şubenin işleyişinin aksadığı, kazançlarının düştüğü bir durum ile karşılaşırlarsa kendilerine ürün desteği de yapabiliyoruz. Bayilerimiz istedikleri durumda şube inşaatını kendileri yaptırabiliyor. Böyle bir talep gelir ise Tavada Tavuk mimarları proje konusunda kendilerine yardımcı oluyor. Asıl amacımız bayilerimizin kazanması ve mutlu olması” diyor.

Bayilere özel eğitim programı

Sistemin kalitesini düzenli kılmak adına yatırımcılarına özel eğitimler düzenlediklerini de anlatan Kıran, “Tüm bayilerimizi detaylı bir eğitim sürecine tabi tutuyoruz. Yaklaşık 20 gün süren eğitim programımız; kasa, ürün, sevkiyat, şube işleyişi, raporlama sistemi gibi detayları içeriyor. Ayrıca tüm kuruluş sürecinde operasyon ekibimiz 7/24 kendilerini desteklemeye ve süreçler hakkında bilgi vermeye devam ediyor” diyor.

İşini seven ve işine bağlı olan kişilerle çalışmayı tercih ettiklerini belirten Kıran, “Yatırım gücü, ticari bilgisinin yanı sıra franchise adaylarından en büyük beklentimiz markamızı ileriye taşıyacak vizyona sahip olmaları” diyor.

Tavada Tavuk ve franchise fırsatları hakkında detaylı bilgi için www.tavadatavuk.comadresi ziyaret edilebilir.

Şişecam Cam Ambalaj’ın 3. Sürdürülebilirlik Raporu yayınlandı

Dünyanın en büyük cam ambalaj üreticileri arasında yer alan Şişecam Cam Ambalaj’ın şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin esas alınarak hazırlandığı 3. Sürdürülebilirlik Raporu yayınlandı.

07.10.2017 – Avrupa’nın ve dünyanın beşinci büyük cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalaj’ın 3. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. Küresel Raporlama Girişimi (GRI) G4 Sürdürülebilirlik Raporlaması Kılavuzu’na uygun olarak hazırlanan ve bu yıl üçüncüsü hazırlanan rapora göre Şişecam Cam Ambalaj, gerçekleştirdiği verimlilik çalışmaları sonucunda Türkiye ve yurt dışındaki operasyonlarda toplam 34,1 milyon TL tasarruf sağlarken, Türkiye operasyonuna ait birim enerji tüketim oranını da yüzde 4,5 oranında azaltmayı başardı.

Ürün geliştirme uygulamaları kapsamında, raporlama döneminde hayata geçirdiğimiz çalışmalar ile 9 adet üründe yüzde 8 oranında hafifletme gerçekleştirmeyi başatan Şişecam Cam Ambalaj, 6.727 ton cam tasarrufu sağladı. Ekonomik, sosyal ve çevresel alanlardaki sürdürülebilirlik performansını sürekli olarak geliştirmeyi hedefleyen Şişecam Cam Ambalaj’ın, sürdürülebilirlik yaklaşımı finansal devamlılık için katma değer yaratma, çevresel etkiyi azaltma ve paydaşlar için kalıcı değerler oluşturma ilkeleri üzerine kurulu.

Gelecek nesillere yaşanılacak bir dünya bırakmayı amaçlayan Şişecam Cam Ambalaj, operasyonlardan kaynaklanan çevresel etkiyi asgari seviyeye indirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda üretim süreçlerinde doğal kaynakların verimli kullanımına odaklanan Şişecam Cam Ambalaj, atıkları kaynağında azaltıp, etkin su yönetimi uygulamaları gerçekleştiriyor. Sonsuz kez geri dönüştürülebilen bir ürün olan camı üretmenin yarattığı fırsatların bilinciyle hareket eden Şişecam Cam Ambalaj, atık yönetimi ve su yönetimi alanlarında da yürüttükleri uygulamalarla sektöre öncülük ediyor. Yüzde 100 geri dönüştürülebilir nitelikte ve doğa dostu bir ürün üretmenin yanı sıra araştırma ve geliştirme faaliyetleri sonucunda ürünlerin çevresel etkilerini de asgari seviyeye düşürüyor.

Görme engelli çalışanların rapora erişebilmesini sağlamak amacıyla rapor, sesli kitap olarak da hazırlatıldı ve Şişecam Cam Ambalaj’ın kurumsal web sitesinde yer aldı. Ayrıca, dağıtılan tüm broşürlere braille alfabesi ile yazılmış bir bölüm eklenerek, rapora sesli kitap olarak erişilebilecek web sayfasının adresi paylaşıldı.

İKMİB’e üye 500 firmanın yeşil pasaport başvurusu onaylandı

İKMİB’e üye 500 firmanın yeşil pasaport başvurusu onaylandı.

İhracatı desteklemek amacıyla 23 Mart 2017 tarihinde yürürlüğe giren yeşil pasaport uygulamasına firmalar yoğun ilgi gösteriyor. Türkiye genelindeki 13 İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nin en büyüğü olan ve çatısı altındaki 6 İhracatçı Birliğiyle hizmet veren İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) bugüne kadar 2000 firmanın yeşil pasaport başvurusunu onayladı. Onaylanan başvuruların 500 tanesi İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)’ne üye firmalar tarafından yapıldı.

İhracatçıların yüzünü güldüren yeşil pasaport uygulamasında başvuru trafiği yaşanıyor. Toplam 10 bin 784 firmanın yararlanacağı uygulama ile 13 bin 915 kişi yeşil pasaport sahibi olacak. 1 milyon doların üzerinde ihracat yapan firmaların başvurabildiği yeşil pasaport uygulamasında kimlerin bu uygulamadan yararlanacağı yavaş yavaş netleşiyor.

Yeşil pasaport ile vize sıkıntısı kalkan ihracatçıların yurtdışı seyahatlerinin en az yüzde 20 artacağını belirten İMMİB Koordinatör Başkanı Murat Akyüz şunları söyledi; “Yeşil pasaportta başvurular ve onayların takip edildiği yeni bir döneme geçmiş bulunuyoruz. Ürünlerini dünyanın pek çok ülkesine götüren ihracatçılarımız yeşil pasaport ile önlerindeki en büyük engellerden biri olan vize sorununu aşıyor. Firmalarımız da bu bilinçle yeşil pasaport sahibi olmak için başvurularını yapıyorlar. İMMİB olarak bugüne kadar yeşil pasaport için 2000 başvuruyu onayladık. Onaylanan başvuruların yüzde 30’u alt birliklerimizden İKMİB’e üye firmalara ait. İKMİB’e üye 500 firma yeşil pasaporta hak kazanmıştır.”

TÜVTÜRK’te Önemli Atamalar

Türkiye’nin periyodik araç muayenesinde yetkili ve görevli tek kuruluşu TÜVTÜRK’ün yönetiminde önemli atamalar gerçekleşti.

TÜVTÜRK’ün yönetim kadrosunda yeni atamalar gerçekleşti. İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim Direktörü olarak görev yapmakta olan Melis Avalin, İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim Genel Müdür Yardımcısı olarak atanırken, Kalite ve Denetim Direktörü olarak yapan Can Şiram ise, Operasyon Genel Müdür Yardımcısı (COO) olarak atandı.

2014 yılından bugüne kadar TÜVTÜRK’te İşletmeler Yönetimi Müdürü olarak görev yapan Ozan Ayözger, Kalite ve Denetim Direktörü görevine, Bilgi Teknolojileri Müdürü olarak görev yapan Gülfem Turanlıoğlu Bilgi Teknolojileri Direktörü görevine atandı.

Perakende Türkiye’de Dönüşürken Büyüyor

PageGroup uzmanları, mercek altına aldığı perakende sektöründe, Türkiye’nin beş yıllık gelir performansı gelişimi ve tüketim harcamalarıyla Avrupa’nın en iyi 10’u arasında yer alacağını öngörüyor. Şirketin Perakende Bölümü Yöneticisi Ezgi Güneser, sahada yaptıkları çalışma ve araştırmalara dayanarak; “Nüfus artışı, kentleşme ve artan hane halkı harcamaları, ülkede satın almayı güçlendirdi. Yerli perakende sektöründe, yıllık %9’luk ortalama bir büyüme oranı bekleniyor. Avrupa genelinde ise perakende tüketimi durağan seyrini devam ettirdiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl Avrupa, siyasi ve toplumsal karışıklıktan, dünyayı şok eden insani bir krize kadar birçok zorlukla karşı karşıya kalmasına rağmen ekonomisi ve tüketimi fırtınanın üstesinden gelebilecek kadar esnek olduğunu da unutmamak gerekir. “ diyor.

Perakende sektörünün Türkiye’deki geleceği internet ortamında parlıyor.

Sektörde kabuk değişiminin 2020 yılı ve sonrasında hızlanacağına dikkat çeken PageGroup uzmanları, internet ortamındaki ticaretin tüketici alışkanlıklarını etkilediğini vurguluyor. Farklı kanallardan gelen sektörel analizler yakın gelecekte ülkemizdeki tüketicilerin erişimde, sanal ya da gerçek ayırımı yapmaksızın, ürünleri tek bir marka olarak algılamaya eğilimli olacağını gösteriyor. Bu nedenle perakendecilerin, dijital platformlar aracılığıyla tüketicilerle bire bir ilişki kurma çabasını arttırması bekleniyor.

Türkiye’nin çevrim dışı-çevrim içi perakende stratejisinde en çok göze çarpan noktaları ise Ezgi Güneser şöyle özetliyor;

Yatırımlarda öncelikler değişiyor

Perakende sektöründe dağıtım ve lojistik profesyonelleri, kategori ve ürün yöneticilerinin geniş çapta işe alımıyla, dijital ticaret (çevrim içi) platformlarına yatırımlar arttı. Türkiye’de çevrim içi perakende kazançlarının yükselmesiyle birlikte, tüketimi arttırmayı amaçlayan çevrim içi strateji eğilimleri de güçlendi.

Kişisellik alışverişi tetikliyor

Kişiselleştirilmiş perakende stratejileri, yerli pazarda gelişmiş CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) ve SMS (kısa mesaj) eğilimleriyle destekleniyor. Markalarla oluşturulan kişisel ilişki hissiyle tüketicilerin her zaman her yerde satın alma talepleri tetikleniyor.

Büyük verinin gücü

Büyük verilerin derinlemesine analizi ve güçlü müşteri ilişkileri, yeni müşteri kazanımlarına ve sadakatin artmasına imkan sağlıyor. Farklı markalar için müşteri davranışlarını derleyen, özelleştirilmiş kampanyalar hazırlayan ve müşteri davranışları hakkında bilgi sağlayan uygulamalar satışları yükseltiyor. Yeni sistemler sayesinde kararsız çevrim içi müşteriler takip edilerek, ya fiziksel olarak mağazalara yönlendiriliyor ya da kaçırılmış fırsat gibi sunulan ürünlerle SMS kampanyalarına dahil ediliyor.

Sürücüsüz araçlar sigortacılık sektörünü nasıl etkileyecek?

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY sürücüsüz araç teknolojilerinin sigortacılık sektörü üzerindeki etkilerini araştırdı. Rapora göre; 2020’de trafik kazalarının önlenmesini sağlayacak bir teknoloji piyasaya sürülecek. Bununla birlikte otomotiv sektöründeki teknolojik ilerlemelerin gelecekte sigorta primlerinin düşmesi ve araç garanti sürelerinin uzaması gibi etkiler yaratması bekleniyor

Küresel otomotiv sektörü sosyal, ekonomik ve teknolojik trendlerin etkisiyle köklü bir değişim sürecinden geçiyor. Sürücüsüz araçların çok da uzak olmayan bir gelecekte bireylerin günlük hayatındaki yerini alacağı öngörülüyor. Bu değişim, otomotiv endüstrisi ile birlikte şu an tahmini olarak 700 milyar dolarlık bir değere sahip olan otomotiv sigortacılığı sektöründe de kuralların baştan yazılmasına neden olacak. Dünyanın lider denetim ve danışmanlık şirketlerinden EY’nin sürücüsüz araç teknolojilerinin sigortacılık sektörü üzerindeki etkilerini mercek altına aldığı rapora göre; büyük ölçekli araç üreticileri bu alanda aktif olarak çalışmalar yürütüyor. Şimdilik yalnızca üst segmentteki modellerini hız kontrolü, kaza önleme ve raporlama gibi akıllı sürüş fonksiyonları ile donatan pek çok otomotiv şirketi, sürücüsüz araç teknolojisine yönelik tüketicilerde güven inşa edilmesini sağlıyor. Bununla birlikte 2020 gibi yakın bir gelecekte tüm kazaların önlenmesini sağlayacak bir teknolojinin piyasaya sürülmesi bekleniyor. Bu gelişmelerin gelecekte sigorta primlerinin düşmesi ve araç garanti sürelerinin uzaması gibi etkiler yaratacağı öngörülüyor.

Sürücüsüz araçların 2030’da hayatımıza girmesi bekleniyor

EY raporuna göre; sürücüsüz araç teknolojisine yapılan büyük yatırımlara rağmen, bu teknolojinin 2030 yılından önce geniş kitlelerce kullanılmaya başlanması beklenmiyor. Bununla birlikte sürücüsüz araç teknolojisinin piyasaya sürülmesinin önünde bulunan bazı güçlükler arasında düzenleyici kurumların talep ettiği güvenliğe ilişkin kapsamlı istatistikler, karayollarında gerekli altyapının inşa edilmesi ve siber güvenlik endişelerinin giderilmesi yer alıyor.

Yollardaki araç sayısı azalacak

Sürücüsüz araçların, gelişmiş ülkelerin yanı sıra Çin gibi trafiğin büyük bir sorun teşkil ettiği gelişmekte olan ülkelerde de yollardaki araç sayısını azaltacağı öngörülüyor. Ayrıca, paylaşımlı araç kullanımının artmasıyla birlikte bireysel sigortalara yönelik ihtiyacın da düşmesi bekleniyor. Uzun vadede bakıldığında; söz konusu değişimlerin kaza sayısını kayda değer ölçüde azaltarak sigortacılık şirketlerini stratejik seçimler yapmaya zorlaması bekleniyor.

Sigortacılık şirketleri büyük bir değişimin eşiğinde

Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Şirket Ortağı Alper Karaçar şunları söyledi: “Sigortacılık şirketlerinin, geleceğin ulaşım biçimlerinde finansal sorumluluğun nasıl dönüşeceği, risklerin hangi alanlarda yoğunlaşacağı gibi temel konular üzerine şimdiden çalışmaya başlamaları gerekiyor. Gelecekte yaşanabilecek kazaların büyük bir çoğunluğu sistem veya yazılım hataları kaynaklı olacağından, risklerden kimin sorumlu olacağı konusu sigortacılık şirketleri için büyük önem taşıyor. Sürücüsüz araç teknolojileri, orijinal ekipman imalatçılarını veya üreticileri bu risklerden sorumlu hale getirebilir. Sürücüsüz araçların kullanılmaya başlanması ile birlikte siber saldırı, yazılım hataları ve kontrol arızaları gibi alanlarda yeni risklerin ortaya çıkacağını öngörüyoruz.”