Satınalma Yöneticileri ve Profesyonelleri Derneği TÜSAYDER’in bir yıl aradan sonra yeniden düzenleyeceği, VII. Satınalma ve Tedarik Yönetimi Zirvesi (STZ 2017) kapılarını açıyor.

Satınalma Yöneticileri ve Profesyonelleri Derneği TÜSAYDER’in bir yıl aradan sonra yeniden düzenleyeceği, VII. Satınalma ve Tedarik Yönetimi Zirvesi (STZ 2017) kapılarını açıyor.

Ülkemizin rekabet gücünü artırarak ihracat hacmini yükseltmek ve global ölcekte dünya ile rekabet edebilir hale gelmek hedefleriyle toplanacak zirve, “Milli Satınalma 4.0” teması çerçevesinde gerçekleştirilecek.

Türkiye’nin en kapsamlı satınalma zirvesi, aynı zamanda 6.000’den fazla satınalma profesyonelini ağırlacayacak.

Sunumları, içerikleri, değer katan ve fark yaratan konuşmacıları ile satınalma sektörünün geleceği için anahtar rol oynayacak zirvede sizi de aramızda görmekten mutluluk duyarız.

Saygılarımızla,

Tarih: 2 Aralık 2017, Cumartesi

Saat: 09.00

Yer: WOW İstanbul Hotels& Convention Center, Yeşilköy/İstanbul

Egeli ihracatçılar hedefi 12’den vurdu

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Kasım ayında ihracatını, 2016 yılı Kasım ayına göre yüzde 29’luk artışla 1 milyar 182 milyon 852 bin dolara çıkardı. Kasım ayındaki ihracat rakamı Ege İhracatçı Birlikleri’nin tarihinde ay bazında en yüksek ihracat rakamı oldu. EİB’nin bundan önceki rekoru ise 2013 yılı Kasım ayında gerçekleştirdiği 1 milyar 135 milyon 223 bin dolarlık ihracattı.

Kasım ayında, Türkiye’nin ihracatı yüzde 14’lük artışla 13 milyar 629 milyon dolar olurken, Ege İhracatçı Birlikleri’nin yüzde 29’luk ihracat artış hızı Türkiye ortalamasının iki katına çıktı.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin Kasım ayında sağladığı en büyük başarılardan bir diğeri ise; EİB bünyesindeki 12 ihracatçı birliğinin tamamının 2016 yılı Kasım ayına göre ihracatlarını arttırması oldu.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin 2017 yılı Ocak – Kasım döneminde kayda aldığı ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8’lik artışla 9 milyar 978 milyon dolardan, 10 milyar 761 milyon dolara yükseldi. Egeli ihracatçıların son 1 yıllık ihracatı ise; yüzde 7’lik artışla 10 milyar 890 milyon dolardan 11 milyar 683 milyon dolara ulaştı.

Kasım ayında EİB’nin Sanayi ürünleri ihracatı yüzde 38’lik artışla 451 milyon dolardan, 622 milyon dolara tırmanırken, Tarım ürünleri ihracatı yüzde 22’lik yükselişle 400 milyon dolardan 488 milyon dolara yükseldi. Madencilik sektörünün ihracatı ise yüzde 11’lik artışla 63 milyon dolardan 71 milyon dolara çıktı.

Zeytinyağı sektörü rekora abone oldu, Demir ihracatı zirve yaptı

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB), Kasım ayında ihracatını yüzde 100 arttırdı ve 25 milyon 877 bin dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırdı. EZZİB ihracat artış rekortmeni olurken, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (EDDMİB) yüzde 80’lik ihracat gelişimi gösterdi ve 144 milyon 325 bin dolarlık ihracatla en fazla ihracat yapan birlik oldu. EDDMİB, yıllık bazda ise uzun bir aradan sonra 1 milyar dolar barajını geçti ve 1 milyar 7 milyon dolarlık ihracata ulaştı.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin ihracat şampiyonu Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB) Kasım ayında 108 milyon 60 bin dolarlık ihracata imza attı. Kasım ayında ihracatını yüzde 18 arttırarak ikinci olan EHKİB, yıllık bazda ise 1 milyar 267 milyon dolarlık tutarla zirvedeki yerini korudu.

Kuru meyve ihracatı 106 milyon dolara ulaştı

Kuru meyve ihracat sezonunun başlaması ile birlikte ihracatta yoğun bir dönem yaşayan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (EKMİB) Kasım ayında ihracatını yüzde 14 arttırdı ve 106 milyon 632 bin dolarlık ihracatı ülkemize kazandırdı.

İhracatta her ay yeni bir başarı hikayesi yazan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (ESUHMİB), Kasım ayında başarı hikayelerine bir yenisini ekledi. İhracatını yüzde 21’lik artışla 92 milyon 906 bin dolara çıkaran su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatçıları son bir yılda Türkiye’ye 926 milyon dolar döviz getirdi.

Yaş meyve sebze sektöründe URGE Projesi meyvelerini verdi

Katma değerli ürün ihracatı için 2017 yılında taze kiraz ve yaş üzüm sektörlerinde URGE Projesi yürüten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, URGE Projesi sonrasında odaklandığı Hava Kargo sayesinde ihracatını arttırmaya devam ediyor. Kasım ayında yüzde 17’lik ihracat artış hızı yakalayan Egeli yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatçıları 91 milyon 278 bin dolarlık ihracata imza attı.

Son aylarda ihracatta ciddi bir gelişme gösteren Ege Tütün İhracatçıları Birliği ise; 89 milyon 919 bin dolarlık ihracat yaptı. Tütün sektörü, Kasım ayında ihracatını 2016 yılı Kasım ayına göre yüzde 46 arttırdı.

24-25 Kasım 2017 tarihlerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın katılımıyla “Madencilik Çalıştayı”nda 2023 ihracat hedefleri için yeni bir yol haritası belirleyen Ege Maden İhracatçıları Birliği üyeleri Kasım ayında 71 milyon 36 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği yüzde 5’lik ihracat artış hızı yakaladı ve Kasım ayında ihracat hanesine 51 milyon 795 bin dolar yazdırdı. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ise; yüzde 13’lük ihracat artışı ile 27 milyon 722 bin dolara ulaştı.

Deri ve deri mamulleri ihracatı yüzde 42 arttı

Emek yoğun sektörlerin başında gelen Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği yüzde 19’luk ihracat gelişimi ile 21 milyon 986 bin dolarlık ihracat kayda alırken, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği yüzde 42’lik rekor ihracat artış hızını yakaladı ve 11 milyon 769 bin dolar ihracat yaptı.

Ünlütürk; “İhracatçılarımız yeni yıl hediyesini 1 ay önceden verdi”

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Kasım ayı ihracat rakamlarını kamuoyu ile paylaşmaktan büyük mutluluk duyduğunu, EİB’nin ihracat rakamlarındaki başarıyı, Egeli ihracatçıların yeni yıl hediyesini bir ay önceden vermesi olarak yorumladığını kaydetti.

“Kasım ayı ihracat rakamları sayesinde aynı anda üç mutluluğu birden yaşıyoruz” diyen Ünlütürk, “İhracat artış hızımız, Türkiye ortalamasının iki katına ulaştı. EİB bünyesindeki 12 ihracatçı birliği de ihracatını arttırdı. Aylık bazda tarihimizin en yüksek ihracat rakamına ulaştık. Yılsonu için ortaya koyduğumuz 11.5-12 milyar dolar ihracat hedefine ulaşacak olmanın da huzurunu yaşıyoruz. Bu başarıda katkısı olan tüm ihracatçılarımızı hem kutluyor, hem teşekkür ediyorum” diye konuştu.

İzmirli ihracatçı yüzde 32’lik ihracat artış hızı yakaladı

Ege Bölgesi’nin Kasım ayı ihracat rakamı ise; 1 milyar 836 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Ege Bölgesi, 2016 yılının Kasım ayında 1 milyar 461 milyon dolarlık ihracata imza atmıştı. Ege Bölgesi’nin ihracatı Kasım ayında yüzde 26 artış gösterdi.

İzmir, 2016 yılı Kasım ayında 661 milyon dolar olan ihracatını 2017 yılı Kasım ayında yüzde 32’lik rekor artışla 871 milyon dolara çıkardı. Manisa, 428 milyon dolarlık ihracatla İzmir’i takip ederken, zirvenin üçüncü basamağında 300 milyon dolarlık ihracatla Denizli yer aldı.

Aydın, Kasım ayında Türkiye’ye 69 milyon dolar döviz kazandırırken, Balıkesir 50 milyon dolarlık ihracat yaptı. Su ürünleri ihracatının merkezi Muğla ise 43 milyon doları hanesine yazdırdı. Afyon 29 milyon dolarlık, Kütahya 24 milyon dolarlık ve Uşak 20 milyon dolarlık ihracat performansı sergiledi.

EİB’den ABD’ye ihracat yüzde 88 arttı

Ege İhracatçı Birlikleri, 2017 yılı Kasım ayında 177 ülkeye ihracat yaparken en dikkat çekici ihracat artışı Amerika Birleşik Devletleri’ne oldu. Ekim ayında ABD’ye ihracatını yüzde 49 arttırarak dikkatleri üzerlerine çeken Egeli ihracatçılar, Kasım ayında çıtayı daha da yukarı taşıyarak ABD’ye ihracatlarını yüzde 88 arttırdı. Kasım ayında EİB’den ABD’ye yapılan ihracat 95 milyon 769 bin dolar oldu.

ABD, 2016 yılı Kasım ayı ihracat sıralamasında beşinci sırada yer alırken, 2017 yılı Kasım ayında Almanya’nın ardından ikinci sıraya yükseldi. Almanya, 129 milyon 595 bin dolarlık ihracatla zirvedeki yerini korurken, İtalya 83 milyon 690 bin dolarlık ihracatla üçüncü sıraya yerleşti.

EGE BÖLGESİ İHRACAT RAKAMLARI
İL ADI 2016 KASIM (USD) 2017 KASIM (USD) DEĞİŞİM (%)
İZMIR 661.780,10 871.482,44 32
MANISA 349.734,30 428.713,59 23
DENIZLI 243.962,11 300.407,61 23
AYDIN 49.579,83 69.198,99 41
BALIKESIR 56.041,39 49.932,30 -11
MUĞLA 38.060,29 43.068,57 13
AFYON 24.742,83 29.113,21 21
UŞAK 21.376,26 20.076,96 -5
KÜTAHYA 16.710,31 24.073,75 44
TOPLAM 1.461.987,42 1.836.067,41 26

Büyükşehirden Enerjide Bir İlk Daha ‘Akıllı Şehir Gaziantep’te Elektrikli Otobüsler Yola Çıktı

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Toroslar EDAŞ iş birliğiyle 2016 yılında hayata geçirilen ‘Akıllı Şehir’ örnek uygulamalarında yeni bir adım atıldı. Proje kapsamında Temsa tarafından sağlanan MD9 ElectriCITYmodel elektrikli otobüsler, Türkiye’nin ilk akıllı parkı Masal Parkı’nda seferlerine başladı.

Toroslar EDAŞ,Gaziantep’te 2016 yılında başlattığı ‘Akıllı Şehir’ örnek uygulama çalışmalarına devam ediyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı ile koordineli olarak yürütülen ve ‘Akıllı Şehir’ uygulamaları arasında öncü niteliği taşıyan ‘KRİTA’ (Akıllı Şehirlerde Kritik Altyapıların Yönetimi Projesi) projesinde, güneş enerjisinin sürekli takibine dayalı yapısıyla güneşten elektrik üreten akıllı çiçek sistemlerinin ardından elektrikli otobüsler de Gaziantepliler ile buluştu.

Sessiz ve çevreci otobüsler

Proje kapsamında hızlı şarj altyapısının tamamlanmasıyla Temsa tarafından temin edilen MD9 ElectriCITYmodel elektrikli otobüsler Gaziantep Masal Parkı’nda hizmete başladı. Otobüsün güzergâhı Otogar-Çarşı olarak belirlendi. Elektrikli otobüs ile birlikte Gaziulaş Otobüs İşletme Garajına şarz istasyonu kurulmuştur. Sefere çıkan MD9 ElectriCITY otobüsün araç tam doluluğunu sağlanması ile günlük 472 yolcu taşıması planlanırken; tamamen yerli teknolojilerle üretilen otobüs aynı hatta çalışan bir dizel araç ile karşılaştırıldığı zaman akaryakıt kullanımında ortalama km başına 0.26 litrelik tasarruf edilecektir. Egzoz gazından kaynaklanan hava kirliliğini ortadan kaldıran otobüslerle karbon salımının önüne geçilecektir. Elektrikli otobüsler, günde 240 kilometre yol alabiliyor ve elektrik dışında hiçbir enerji kaynağı kullanmamaktadır. Proje tamamlandığında Türkiye’nin ilk akıllı park uygulamasının gerçekleşmesi planlanmaktadır.

KRİTA PROJESİ HAKKINDA

Masal Park Genelinde Uygulanacak Projenin 6 odak noktası bulunuyor.

Akıllı aydınlatma: Proje bölgesinde tesis edilecek akıllı aydınlatma sistemi ile birlikte kamusal aydınlatmada enerji verimliliğine yönelik çalışmalar yürütülecek, park alanında halka açık 4G internet hizmeti sağlanacaktır.

Elektrikli ulaşım: Elektrikli toplu ulaşım çözümlerini destekleyen hızlı şarj altyapısı kurularak şehirlerimizde temiz ulaşım sistemlerinin tanıtılması ve test edilmesi sağlanacaktır.

Altyapı çözümleri: Proje bölgesindeki elektrik tedariki kalitesinin artırılması ve şebekenin modernize edilmesi amacıyla çalışmalar yürütülecek, ‘Enerji Depolama’ ünitesi ile şebeke yapısı güçlendirilecektir.

Yenilenebilir çözümler: Park alanında kurulacak güneş takip mekanizmasına sahip ‘Smartflower’ ürünleriyle kentsel alanda yenilenebilir enerji üretimi yapan yüksek verimliliğe sahip sistemler kurulacaktır.

Belediyecilik çözümleri: Kentsel alanlarda Belediye ve altyapı işletmecilerinin faaliyetlerinin koordinasyonunu amaçlayan yazılım platformu geliştirilecektir.

Nesnelerin interneti: Geliştirilen yazılım platformu, proje bölgesinde kurulan sistemlerin anlık olarak izlenebileceği, sistemlerin entegre yönetimini sağlayacaktır.

‘Orta Gelir Eşiği’ Dijital Dönüşümle Aşılır!

Dijital Sistem Geliştiricileri Derneği’nin (DSDER) “Bilgi Teknolojilerinde Dijital Dönüşüm” başlıklı etkinliğin açılışında konuşa DSDER Başkanı Gül Gürer Alimgil, Türkiye’nin zenginleşebilmesi için Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4,0’ı bir fırsat olarak gördüklerini belirterek “‘Orta gelir eşiğinin’ Dijital Dönüşümle aşılabileceğine inanıyoruz” dedi.

Absen, Arçelik ve LG’nin katkılarıyla Wyndham Grand İstanbul Levent’te gerçekleştirilen “Bilgi Teknolojilerinde Dijital Dönüşüm” etkinliğinde DSDER Başkanı Alimgil’in yanı sıra, KAGİDER Başkanı Sanem Oktar, Odeabank Genel Müdür Yardımcısı Tayfun Küçük, Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Tarık Tüzünsu ve Arçelik Perakende Geliştirme Direktörü Erhan Akdoğan da birer konuşma yaptı. Konuşmacılar; dijital dönüşümün bankacılık, perakende olmak üzere diğer sektörler üzerindeki etkileri ve veri odaklı pazarlama konularında önemli bilgiler verdi.

Konuşmasında teknolojinin gelişim hızının bizleri pazarlama yöneticileri ile bilişim yöneticileri arasında köprü rolünü üstlenen CDO’larla (Chief Digital Officer-Dijital Dönüşüm Direktörü) tanıştırdığını vurgulayan DSDER Başkanı Alimgil, “Artık ‘beyaz’ ve ‘mavi’ yakalıların yanı sıra, ‘dijital yakalı’ çalışanlarımız da var. Biz dijitalleşmeden; tüketicilerin, müşterilerin, şirketlerin, değer zincirlerinin, sektörlerin alışılagelen değişim hızından farklı biçimde değişime zorlanması ve oyunun kurallarının yeniden yazılmasını anlıyoruz” dedi.

Dijitalleşmeyle ilgili yapılan araştırmaları incelediklerinde bu alanda hâlâ yapılması gerekenler olduğu sonucunu çıkardıklarını belirten DSDER Başkanı Alimgil konuşmasını şöyle noktaladı: “Türkiye’de Dijital Dönüşüm konusuna henüz bütünsel yaklaşılmıyor. Bizler Türkiye’nin zenginleşebilmesi için Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4,0’ı bir fırsat olarak görüyoruz. ‘Orta gelir eşiğinin’ Dijital Dönüşümle aşabileceğimize yürekten inanıyoruz. Bu inanç doğrultusunda Türkiye’yi bu alanda dünyada hak ettiği yere taşımak için tüm sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yürümeye hazırız.”

Açış konuşmalarının ardından GE Türkiye’den Ussal Şahbaz’ın yönettiği panellerin ilkinde Visiontheractive’den Zihni Başsaray, Vcount’tan Demirhan Büyüközcü, Delphisonic’ten Ali Acur, Onedio’dan Türkü Oktay girişimciliğin dijital dönüşüm üzerindeki etkileyici gücünü, ikinci panelde ise BTS Hukuk’tan Yasin Beceni, 212 yatırım ortağı Ali Karabeyve Workinton CEO’su Pınar Masena da startup’ların geleceğini tartıştı.

MÜSİAD, TÜRES’in Yemek Çeki/Kartı Yüksek Komisyon Oranlarını BOYKOT Kararını Destekliyor!

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Yemek çeki firmalarının uyguladığı yüksek komisyon uygulamasıyla yeme-içme sektörünün zarar görmesini engellemek adına, boykota destek vereceklerini açıkladı.

MÜSİAD olarak her zaman adil bir ticaretten yana olduklarını ifade eden Kaan, açıklamasında şunları kaydetti:

“Yemek çekleri, yeme-içme sektöründe son yıllarda önemli bir pazar payına ulaşmıştır. Bu gelişme, kayıt dışılığın önüne geçilmesi noktasında önemli fayda sağlamaktadır. Ancak hatalı uygulamaların, sektöre olumsuz sonuçları olduğunu da görüyoruz. Yemek çeki şirketlerinin, hizmet aldıkları firmalara (restoranlara) yüksek komisyon oranı uygulamaları, firmaları sıkıntıya sokmaktadır. Bu durum, yeme-içme sektöründe faaliyet gösteren, aralarında MÜSİAD üyelerimizin de bulunduğu firma sahipleri ve tüketicilere zarar vermektedir.

Bu sebeple, Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Yönetim Kurulu tarafından alınan ve komisyon oranlarının düşürülmesi adına 27 Aralık 2017 Çarşamba günü uygulanacak olan yemek çekleri/kartlarını bir gün süre ile restoran-lokanta-kafe işletmelerinde kullandırmamak üzere yapılacak Boykot kararını MÜSİAD olarak destekliyoruz.”

1 günde 700’den fazla iş görüşmesi gerçekleştirildi

Metal ve saç işleme teknolojileri, kalıp yan sanayi ve otomasyon sektörlerinin tüm paydaşlarını tek çatı altında bir araya getiren Bursa Endüstri Zirvesi, Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ve T.C Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’yü ağırladı. Fuarın ikinci gününde 700’ün üzerinde B2B iş görüşmesinin gerçekleştiği Bursa Endüstri Zirvesi’nin, ülke ekonomisine 250 milyon dolarlık iş hacmi sağlaması hedefleniyor. 3 Aralık Pazar gününe kadar ziyarete açık olan fuarlar, Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde ziyaretçilerini bekliyor.

2 Aralık Cumartesi – Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından, Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) ve Makina İmalatçıları Birliği (MIB) işbirliğiyle, T.C Ekonomi Bakanlığı, KOSGEB, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Prestij Yayıncılık destekleri ile düzenlenen Bursa Endüstri Zirvesi’ni bugün Başbakan Yardımcısı Hakan ÇavuşoğluT.C Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk ÖzlüBursa Valisi İzzettin KüçükBursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ziyaret etti.

Fuarı gezen ve yeni teknolojiler hakkında bilgiler alan Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu Bursa’nın sanayi ve teknoloji kenti olduğuna dikkat çekerken; “Bursa hem yatırımları, hem ticaret hacmi hem de ülke ekonomisine ihracat anlamında sunduğu katkılar ve sanayi altyapısıyla temayüz etmiş bir ilimiz. Bursa, Türkiye’ye damgasına vuracak bir şehrimiz olmaya devam edecek. Bütün çabamız Bursa büyürse Türkiye büyür mottosundan hareketle çalışmalarımızı yürütmek” dedi.

T.C Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ise; Bursa için son derece önemli olan bu fuarın Türkiye ekonomisi için de son derece kıymetli olduğunu ve T.C Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak Bursa Endüstri Zirvesi’ni desteklediklerini kaydetti.

250 milyon dolarlık iş hacmi bekleniyor!

Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından düzenlenen Endüstri Zirvesi’ne katılan yabancı alıcılar, fuarın ikinci gününde yerli markalarla B2B programında 700’ün üzerinde iş görüşmesi gerçekleştirdi. 40 binin üzerinde profesyoneli aynı çatı altında buluşturmayı hedefleyen Bursa Endüstri Zirvesikapsamındaki fuarlar, ülke ekonomisini güçlendiriyor. Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı, Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı, Kalıp Avrasya Fuarı ve Otomasyon Fuarı’nın eş zamanlı olarak düzenlendiği Bursa Endüstri Zirvesi, sektörün nabzını tutmaya devam ediyor. 7 ayrı salonda toplam 40 bin m2 kapalı alanda, 25 ülkeden 410 firma ve firma temsilciliğinin katılımı ile gerçekleştiriliyor.B2B görüşmelerle, bölge ekonomisinin canlandırmasına yapacağı katkının yanı sıra sektörün gelişimi için 250 milyon dolarlık iş hacmi sağlaması hedefliyor.

Bursa’da 1 günde 700 iş görüşmesi gerçekleştirildi

Bursalı firmaların rekabetçi kimliğini güçlendirmek için hamlelerini sürdüren BTSO, Endüstri Zirvesi ile sektörlerin nitelikli büyümesine liderlik ediyor. Makine, uzay havacılık savunma, kompozit ile raylı sistemler sektörü Ur-Ge projeleri kapsamında 6 kıtadan 60 ülkeden 1100’ü aşkın iş insanının katıldığı zirvede ‘Ticari Safari’ Projesi kapsamında yerli firmalar ve yabancı iş dünyası temsilcileri ikili iş görüşmesi gerçekleştirdi. Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen ikili iş görüşmesi programında, 300’e yakın katılımcı 700’e yakın iş görüşmesi yaptı. Görüşmelerin oldukça verimli gerçekleştiğini belirten yabancı ülke yatırımcıları fuarın beklentilerinin üzerinde gerçekleştiğini ifade etti.

AR-GE Yatırımlarıyla Atağa Kalkan Tohumculuk Sektörü, Dünyaya Tohum Satıyor…

“Tohumculuk Sektöründe Yeni Yaklaşımlar” Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri’nde konuşuldu. Etkinlikte söz alan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yılmaz, “40 yıllık geçmişe sahip Türk tohumculuk sektörü, tam bir başarı öyküsüdür. O tarihlerde 3-4 olan firma sayısı, bugün 800’e yükseldi. 2016 yıl sonu itibariyle 958 bin ton tohum miktarına eriştik. 2017 yılı tahmini hedefimiz yüzde 10 büyüme. Türkiye, AR-GE çalışmalarıyla hem yurtiçi hem yurt dışı pazarların tohum ihtiyacını karşılayan ülke konumuna geldi.” dedi.

Antalya’da yapılan Growtech Eurasia 17.Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı kapsamında, Anfaş Salonu’nda ‘Tohumculuk Sektöründe Yeni Yaklaşımlar’ paneli düzenlendi. Tarım Editörü İrfan Donat’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri çerçevesinde düzenlenen panele, Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yılmaz, Fidan Üreticileri Alt Birliği (FÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Tanrıverdi ve Fide Üreticileri Alt Birliği (FİDEBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Tevs konuşmacı olarak katıldı.

Türkiye’de tohumculuğun gelişimi hakkında bilgilendirme yapan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Yılmaz, 1925’te kurulan ıslah istasyonlarının 1960’lı yıllara kadar sadece lokal ıslah çalışmaları gerçekleştirdiğini söyleyerek, 1960’lı yıllara kadar tohumculuğun bu çalışmalardan öteye gidemediğini vurguladı. Yılmaz, “1960’da ilk tohumculuk yasasının çıkarılmasıyla birlikte ithalat-ihracat gibi aktivitelere başlanmış ancak 1980’lere kadar kamu ağırlıklı bir yapıda faaliyetler sürdürülmüştür. 1980’lerden sonra özel sektörün yer aldığı bir yapıya kavuştu. Tohum fiyatları serbest piyasa koşullarında belirlenmeye başladı. İthalat ve ihracat kolaylaştı. Özel sektör kuruluşlarının desteklendiği bir döneme girildi. 1980’lerden bu yana ise o tarihlerde 3-4 adet olan firma sayısı bugün 800’ün üzerindedir ve bu rakam sadece tohumculuk şirketleri için geçerlidir. Tohum dağıtıcı ve yetiştirici firmalar bu rakama dahil değil. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’deki tohumculuk sektörünün 40 yıllık gelişimi aslında bir başarı hikayesi” dedi.

Dünya Genelinde Üretilen Ürünlerin Yüzde 30’u Tarladan Sofraya Ulaşamadan Kaybediliyor…

Tohum ithal eder konumdan ihracat yapar konuma erişildiğini vurgulayan Yılmaz, “Başlangıçta tohum ithal eden bir ülkeden ithal edip çoğaltan bir ülkeye dönüştük. Bu aşamanın ardından tohum üretmeye başladık ve bugün gelinen noktada, sadece üreten değil gerçekleştirdiği AR-GE çalışmalarıyla hem yurtiçi hem yurt dışı pazarların tohum ihtiyacını karşılayan ülke konumuna geldik. 1990’lı yıllarda Türkiye’de tüm bitki türlerinde tohum miktarına baktığımızda 100 bin ton civarındaydı. 2003’e geldiğimizde 145 bin ton tohum miktarından 2016 yılsonu itibariyle 958 bin ton tohum miktarına eriştik. 76 ülkeye tohum ihraç ediyoruz. Bu noktadan sonra hedefimiz tohumculuk sektöründe artı değerlere ulaşmak. Her türlü iklim koşuluna dayanıklı, hastalıklara dirençli tohumların geliştirilmesi hem ülkemizde hem dünyada öncelikli durumda. Bizim de hem özel sektör hem kamu nezdinde bu yönde planlamalar ve çalışmalar gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu yönde gelişme gösterenler ancak gelecekte var olabilecekler ve rekabette öne çıkabilecekler” dedi.

İkinci önemli konu ise ürün kaybı diyen TÜRKTOB Başkanı Yılmaz, “Araştırmalara baktığımızda dünyada üretilen tüm ürünlerin %25-30 kadarı, hasattan sofraya ulaşana kadar depolama, taşıma, hasat hataları gibi nedenlerle kaybediliyor. Çok önemli bir rakam! Bu noktada da yine bizlere çok ciddi bir iş düşüyor. İleri teknoloji kullanımıyla bu sorunun çözümü üzerine yoğunlaşılması ve projeler üretilmesi gerekiyor ” dedi.

“Kaçak meyve üreticisine caydırıcı cezalar getirilmeli”

Growtech Eurasia Tarım Sohbetleri Etkinliği’nde Türkiye’de modern meyveciliğe ilişkin rakamları paylaşan Fidan Üreticileri Alt Birliği (FÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Tanrıverdi, “Türkiye modern meyvecilik açısından dünyadaki gelişmeleri takip eden bir ülke konumunda. Bundan 5-6 sene önce Bakanlık yurtdışından fidan ithalatını yasakladı. Türkiye’deki şirketler hangi toprak çeşidini daha uygun anaçlayacaklarını anlayarak bodur dediğimiz modern meyve bahçelerini kurdular. İklim koşullarıyla mücadele edecek kadar yetkin sistemler kuruluyor. Hastalık ve zararlılarla mücadelede iyi durumdayız. İşin bu tarafında dünyaya entegreyiz. Bundan 10-12 yıl önce fidancılığımız 4,5 milyon rakamındayken bugün 70 milyon civarında. Bunun 65 milyonu meyve fidancılığıdır. 4-5 milyon civarı ise asma fidancılığıdır. Belki daha da fazla üretiyoruz, fakat kayıt altına alamıyoruz. Modern meyveciliğin daha iyi aşamalara gelebilmesi için kaçak üretimin kökünü kazımak gerekiyor. 750 kayıtlı üyemiz var, en az 1000 tane de kaçak üretici var. Bakanlığın, bu kaçak üretimle ciddi bir mücadele başlatması gerekiyor. Ancak burada önemli bir sorun var. Şu anki cezalar çok yüksek. Kaçak fidan satışı yapanlara 20 bin TL civarı ceza kesiliyor. Tabi bunu ödeme güçleri yok. Böyle bir ceza, kişinin hayatını bitiriyor. Dolayısıyla bu cezalar pratikte uygulanmıyor. Oysa ki bunların trafik cezası standartlarında, ödenebilir seviyelerde olmaları gerekiyor. Ödenebilir olduklarında ceza kesilmesi pratik olarak da mümkün olacak ve gerekirse taksitlerle tahsil edilebilecek. Ancak bu şekilde cezaların caydırıcılığı olabilir” dedi.

Kendi Kendine Yeten Fide Sektörü Yılda 4 Milyar Fide Üretiyor…

Türkiye’de gelişmekte olan yeni bir sektör olarak fideciliğin mevcut durumu ve geleceği hakkında bilgilendirme yapan Fide Üreticileri Alt Birliği (FİDEBİRLİK) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Tevs, fidecilik sektöründe istihdamın zorluklarına da değindi. Tevs, “Fidecilik son 20 senede gelişen bir sektör. Göreceli olarak da yeni bir sektör. Türkiye’de fidecilik sektörü iyi durumda. Dünyada tohum ve fidan sektörünün gelişmesine bağlı olarak da gelişen bir sektör. Dünyada tarım arazilerinin azalması birim alandan daha fazla verim alma ihtiyacı hibrit tohumların ortaya çıkması ihtiyacını doğuruyor. Dönüm başına daha fazla ürün veren verimli tohumlar. Aynı zamanda gerek tohumla gerek başka şekilde taşınan dünyanın her tarafına taşınan hastalıklara dayanıklılar. Fakat bunların da bir bedeli var. Bu bedeller yükseldikçe geleneksel yöntemlerle tohumu alıp çiftçi ortamında çoğaltarak fide üretmeye çalışmak da daha maliyetli hale geliyor. Kalitede bir homojenlik yakalanamadığı anda zamanında ve doğru şekilde dikilemeyen her fidenin de hasatta bir zarar yarattığı gerçeğiyle ortaya çıkan bir sektör. 1995-96 seneleri fide sektöründe ticari faaliyetlerin başlangıcı. Bu tarihlerde birkaç yüz bin olan fide civarında olan potansiyel 2000’lerde büyümeye başlamasıyla giderek artış gösteriyor ve günümüzde 4 milyar adedi buluyor.” dedi.

Bugün sebzecilik tarımının hemen her noktasında hazır fide kullanıldığına dikkat çeken FİDEBİRLİK Başkan Yardımcısı Alper Tevs, “Fidenin ithalatı Türkiye’de yasak. Zaten kendine yeten bir sektör. Birliğimize bağlı 123 adet fide firması bulunuyor. Ciddi bir emek işi olduğu için yapıldığı yerlerde hatırı sayılır bir istihdam yaratıyor. Toplam 120 tesiste 10 binin üzerinde kadın çalışan bulunuyor. İstihdam destekleyicisi konumunda. Dönemsel işçilik nedeniyle 50 kişiye kadar kıdem tazminatından muaf, ancak 50 kişiden fazla olduğunda tazminatlar devreye giriyor. Oysa ki dönemsel işçiliğin doğası gereği istihdam artışları gerçekleşebiliyor. Bazı dönemler pazardan çok daha yüksek talepler gelebiliyor ve bazı dönemler bu talepler azalabiliyor. Talep arttığında 50 kişinin üstüne çıkmak ve dönemsel iş bittiğinde tazminata tabi olmak sektörü zorluyor. 50 kişi sınırı gelişim açısından yapıcı değil. İşçilerin tazminat haklarını tabii ki korumak gerekiyor, ancak işin dönemselliği göz önüne alındığında ciddi bir külfet yaratıyor. Sınırın kaldırılması gerekiyor. Bunu en büyük sıkıntı olarak görüyorum” dedi.

Çin’den ABD’ye, İsveç’ten Kamerun’a Dünya Ülkeleri Growtech Antalya Tarım Fuarı’na Akın Etti…

Bu yıl 17’ncisi düzenlenen Growtech Eurasia Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknoloji Fuarı, 29 Kasım-02 Aralık tarihleri arasında ’da Antalya Expo Center’da 50 bin m2 alanda ABD, Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarından 30 ülkeden 800 firma katılımı ile yapıldı. Çin’den ABD’ye, İsveç’ten Kamerun’a, Mısır’dan Rusya’ya, İtalya’dan İsrail’e kadar birbirlerinden binlerce kilometre uzaklıktaki tarım sektörü temsilcileri, 4 gün süre ile Antalya’da Growtech Eurasia çatısı altında buluştu. Fuar, T.C. Ekonomi Bakanlığının koordinasyonu ve Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği’nin organizasyonu ile Alım Heyeti Programı’na evsahipliği yaptı. Program kapsamında Azerbaycan, Çek Cumhuriyeti, Gürcistan, Hırvatistan, Kazakistan, Kosova, Sudan, Tacikistan, Ürdün gibi ülkelerden 27 firma heyeti, Growtech Eurasia’da katılımcılarımızla fuar alanında birebir görüşmeler yaptı. GROWTECH ATSO Tarımsal İnovasyon Ödülleri, 30 Kasım 2017’de Growtech Eurasia’da Anfaş Salonu’nda düzenlenen törenle sahiplerine takdim edildi. Ödül kazanan proje ve ürünler fuar alanında ATSO standında sergilendi.

Doğtaş Kelebek Mobilya bu yıl da ‘Sektörünün En Beğenilen Şirketi’ seçildi

Doğtaş Kelebek Mobilya, Capital Dergisi tarafından 17’ncisi düzenlenen Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri Araştırması’nda, bu yıl da mobilya sektörünün en beğenilen birinci şirketi seçildi.

Müşterilerine yeni, farklı, kullanışlı ve trendleri yansıtabilecekleri yaşam alanları sunan Doğtaş Kelebek Mobilya, aldığı ödüllere bir yenisini daha ekledi. 2010 yılından bu yana araştırma sonuçlarında her yıl sektöründe ilk üçte yer alan Doğtaş Kelebek, yine en beğenilen birinci şirket seçilerek başarısını tekrar tescilledi.

“Sadece mobilya üretmiyoruz, yaşam konforu sunuyoruz”

Doğtaş Kelebek Mobilya CEO’su Ersin Serbes, Capital’in En Beğenilen Şirketler Araştırması’nda bu yıl da birinci seçilmenin haklı gururunu yaşadıklarını belirtti. Şirket olarak başarılarının arkasında büyük özverilerle çalışan bir ekibin bulunduğunu ifade eden Serbes, “Doğtaş Kelebek olarak bu mutluluğu bize yaşatan tüm ekip arkadaşlarıma, bayilerimize, çözüm ortaklarımıza ve tabii ki değerli müşterilerimize teşekkür ediyorum” dedi.

Şirket olarak amaçlarının mükemmel müşteri memnuniyetini sağlamak olduğunu söyleyen Serbes, “Bu ödüller doğru yolda olduğumuzun en önemli göstergesidir” diye konuştu. Serbes şunları ekledi: “Biz grup olarak, sadece mobilya üretip satan bir üretici değiliz. Bunun çok ötesinde müşterimizin yaşam alanlarına keyif katmayı amaçlıyoruz. Bunun için trendleri takip ediyor, hayatı kolaylaştıran ürünler üretiyoruz. Bu sayede takip edilen, fikir danışılan bir şirketiz. Satış sonrasında da memnuniyeti sağlamak adına hızlı hareket ediyoruz. Mükemmel müşteri deneyimini sunabilen markaların öne çıktığı günümüzde müşteriyle olan tüm temas noktasındaki deneyimi iyileştirme üzerine odaklandık.”

Doğtaş Kelebek Mobilya’nın yıl boyunca başarılı bir finansal performans da sergilediğine dikkat çeken Serbes, “Önümüzdeki yılda da önceliğimiz, yakaladığımız başarıyı daha da yukarı çıkarmak. Satış sonrasında fark yaratan uygulamalarımızla müşteri odaklı mobilya perakendeciliğinde adımızdan söz ettirmeye devam edeceğiz. Halkın beğenisini kazanmış, kazandığımız beğeniyi de yıllardır almış olduğumuz tasarım, hizmet, kalite ve müşteri memnuniyeti ödülleriyle tescillemiş durumdayız” dedi.

Capital Dergisi’nin Eylül – Kasım 2017 tarihleri arasında yaptırdığı araştırma kapsamında iş dünyasını temsilen 8.500’den fazla yöneticiye online anket gönderildi ve 500’ün üzerinde şirketten 1.401 yönetici ankete katıldı.

Ermaksan, 3D metal yazıcıyı Türkiye’de ilk kez sergiledi

Sac işleme sektörünün önde gelen firmalarından Ermaksan, bilime dayalı teknoloji odaklı yatırım hamlelerine bir yenisini daha ekledi.30 Kasım – 3 Aralık tarihleri arasında, Tüyap Bursa Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı’nda boy gösteren Ermaksan, yenilikçi ürünlerini ziyaretçilerle buluştururken, fuarda yapılan ikili görüşmeleriyle de önemli işbirliklerine imza attı.

Ermaksan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Ahmet Özkayan, fuarda yaptığı açıklamada, büyük önem verdikleri AR-GE Merkezi ile Türkiye’nin ilk yerli ve milli çipi ile lazer rezonatörünü üretme başarısı gösterdiklerini anımsattı.

Özkayan, AR-GE çalışmaları sonucu 3 boyutlu metal yazıcıyı ve üretim hammaddesi olan titanyum tozlarını da ürettiklerini belirterek, “Yüzde yüz yerli ve milli imkânlarla bünyemizde geliştirdiğimiz 3D metal yazıcıyı, ilk kez Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı aracılığı ile Türkiye’de sergiledik. Ürettiğimiz titanyum tozu Türkiye’de bir ilk; dünyada da sayılı diyebiliriz. Nitekim dünyada bu tozla ilgili bir ambargo söz konusu. Çünkü makine üretilse de toz yoksa bu konuda bir sorun oluşuyor. Titanyumdan sonra nikel alaşım tozları, krom kobalt, paslanmaz çelik tozu gibi diğer metallerin tozlarını da üretmeyi planlıyoruz” dedi.

Küresel piyasalara ihraç etmeyi hedefliyoruz

Yeni geliştirdikleri makinenin özelliklerinden bahseden Özkayan, şunları kaydetti: “Bu makinemiz, 25 cm x 25 cm taban alanına ve yükseklik olarak da 30 cm üretim kapasitesinde. Ermaksan’ın 1 KW’lık rezonatörü ile entegre edildiğinde, yerli lazer ile birlikte dışa bağımlılığı minimuma indirip, yerlilik oranını artırıyor. Makinede kullandığımız tüm kontrol yazılımları, yerli ve patenti de Ermaksan’a ait. Burada kullandığımız gerçek zamanlı izleme ve reaktif malzemeleriyle, titanyum tozlarını işleyebiliyoruz. Bu makinenin bir başka özelliği, içerisinde kullanılan lazerin de Ermaksan üretimi olmasıdır. Know-how’u tamamen bize ait olan bu üründe, yerlilik oranı son derece yüksek. 2018 yılıyla birlikte bu ürünü ticarileştirip, küresel piyasalara ihraç etmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

Bursa büyük başarılara imza atacak

Akıllı ve birbirleriyle iletişim halinde olan makinelerin ön plana çıktığı Endüstri 4.0 devrimiyle birlikte, gelecekte insan gücüne ve emeğine daha az ihtiyaç duyan, bilginin ve makinelerin öncelikli olduğu bir üretim yapısına geçileceğini anlatan Özkayan, bu açıdan Türkiye’nin kendi teknolojisini üreten, satan ve küresel rekabetçi piyasada geliştirdiği inovatif ürünleriyle boy gösteren bir konumda olması gerektiğini kaydetti.

Özkayan, bu konuda sanayicilere büyük sorumluluklar düştüğüne dikkat çekerek, “Üniversite – sanayi işbirlikleri oldukça önemlidir. Özellikle makine üreticileri, yüksek teknolojiye geçişte ilkleri gerçekleştirecek donanıma ve yapıya sahip ülkemizdeki en önemli unsur olmaya devam edecektir. Bursa, birçok alanda olduğu gibi makine imalat sanayinde de üretim hacmi ve geniş yelpazedeki hizmet ağıyla, küresel düzeyde sektörün merkez üslerinden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Bursa’nın, ortaya koyduğu sürdürülebilir performansla, geçmiş yıllarda olduğu gibi 2018 ve sonrasında da yine büyük başarılara imza atacağına inanıyorum” diye konuştu.

Türkiye’nin medikal turizmdeki hedefleri İstanbul Sağlık Fuarı’nda masaya yatırıldı

CNR EXPO Yeşilköy’de düzenlenen İstanbul Health Expo Fuarı ve Kongresi yoğun ilgi görüyor. Fuara Suudi Arabistan, Katar, Kosova, Ürdün, Lübnan, İran ve Irak başta olmak üzere 20 ülkeden tıbbi cihaz ve malzeme alıcıları kalıtım gösterdi.

Sağlık alanında ilgi çekici pek çok konunun gündeme getirildiği Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi’nde 6 salonda, 70 oturum gerçekleşti ve 200’ün üzerinde konuşmacı, 20 ülkeden, 500’ü yabancı olmak üzere toplam 3500 katılımcı ile buluştu.

Kongrede, Türkiye’nin medikal turizmdeki 5.6 milyar dolarlık gelir hedefine, termal sağlık turizminde dünyada 7’inci Avrupa’da 3’üncü sırada olduğuna dikkat çekilerek, bu alanlarda yapılan çalışmalar masaya yatırıldı.

Medikal ve sağlık sektöründeki yeni teknoloji ve uygulamalara ev sahipliği yapan “5. Hastane Donanımları, Medikal Cihaz ve Sağlık Hizmetleri Fuarı (İstanbul Health Expo-İstanbul Sağlık Fuarı) ile 3. Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi” CNR EXPO Yeşilköy’de 2 Aralık tarihine kadar devam edecek. Sağlık çalışanlarına spesifik konularda kongre, seminer, sempozyumların verildiği İstanbul Health Expo’da aynı zamanda üretici firmaların sağlık alanındaki ürün ve projeleri de yabancı alıcılarla buluşturuluyor.

Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi’nde sağlık bakım turizminde Türkiye’nin dünyadaki yeri, Türkiye’nin medikal turizm hedefleri, yaşlı bakım hastalarında termal sağlık turizmin yeri, ulusal ve uluslararası ölçekte iş sağlığı ve güvenliği gibi sağlık alanında ilgi çekici pek çok konu masaya yatırıldı. Yerli ve yabancı sağlık profesyonelleri tarafından yoğun ilgi gören kongrede, 6 salonda, 70 oturum gerçekleşti ve 200’ün üzerinde konuşmacı, 20 ülkeden, 500’ü yabancı olmak üzere toplam 3500 katılımcı ile buluştu.

5.6 milyar dolarlık medikal turizm geliri

Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi’nde Türkiye’nin bakım turizmi hedeflerini anlatan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Şube Müdürü Mehmet Kürşat Aldemir, 10. Kalkınma Planı’na göre Türkiye’nin medikal turizmde dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer alma ve 5.6 milyar dolar gelir elde etme hedefi olduğunu hatırlatarak, “Engelli ve yaşlı bakım turizmindeki çalışmalarımızı sağlık turizminin hedeflerine göre düzenliyoruz. Bakım turizmi için hedef pazarımız üzerine analiz çalışmaları yaparak, ülkemizin tanıtımını yapıyoruz. Henüz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nda konuyla ilgili müstakil bir bilim yok. Sadece bakım turizmi ile ilgilenecek bir ekibin oluşturulmasına ihtiyaç var” diye konuştu.

Türkiye, termal sağlık turizminde dünyada 7’inci Avrupa’da 3’üncü sırada

Yaşlı bakım hastalarında termal sağlık turizminin yeri hakkında bilgi veren Bursa Sağlık Turizmi Derneği’nden Çiğdem Atalmış, Türkiye’nin termal sağlık turizminde dünyada 7’inci Avrupa’da ise 3’üncü sırada olduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya hızla yaşlanıyor. Yaşlılığa bağlı kronik hastalıklarımız da artıyor. Dünya nüfusunun yüzde 9’unu 65 yaş üstü oluşturuyor. 2100’de yaşlı nüfus ömrün uzamasına bağlı olarak artacak. Buna bağlı olarak küresel sağlık termal turizmi bir endüstri haline geldi. Kar marjı çok yüksek olan termal sağlık turizmi bölgesel gelişmeye katkı sağlıyor. Hawaii, Finlandiya, İspanya, Malezya, Slovakya, ABD Macaristan Japonya, Fransa’nın termal turizm konusunda ciddi yatırımlar var.”

Türkiye, termal turizmde 5 yılda 7 milyon kişiyi ağırladı

Atalmış, Türkiye’nin termal turizmi alanında kaplıca tedavileri, fizik tedavi ve rehabilitasyon, içme kürleri, diyetisyenlik, detoks kürleri ve medikal tedaviler konusunda başarılı olunduğunu belirterek, “Medikal turizmde son 5 yılda 7 milyon kişi ağırlamışız. Doluluk oranlarımız yeterli değil. Termal sağlık turizmi konusunda Macaristan ve Romanya’da özellikli programlar mevcut. Tesislerinde yüzbinleri ağırlıyorlar. Avusturya 1350 kişiyi tedavi edecek tek bir tedavi merkezine sahip. Türkiye’de Yalova, Bursa, İzmir, Afyonkarahisar’da merkezlerimiz var. Mevcut kaynakların fizibilitesi yapılmalı. Kaynağın bulunduğu yerin tarihi kültürel doğal güzellikleri ortaya konmalı. Dünyada termal sağlık turizminde başarılı olmak için 3. yaş yaşam merkezleri oluşturmaya yönelik potansiyel ve farkındalığımızı ortaya koymalıyız. İskandinav ülkeleri bu alanda yatırım yapmaya hazır. AB ülkelerinin tercihi olan ülkemiz termal sağlık turizmi için biçilmiş kaftan” diye konuştu.

Sağlıkta booking sistemi için 100 milyon dolara ihtiyaç var

Türkiye’deki doğa turizmi ve sağlıklı yaşam merkezleri ile ilgili bilgi veren iş adamı Salih Kadayıfçıoğlu, Türkiye’de sağlıklı yaşam kültürü değil de doktor ilaç ilişkisi bulunduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Son dönemlerde özellikle Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan Halk Sağlığı Merkezleri’ni görüyoruz. Yakın bir zamanda 100 adet de sağlıklı yaşam merkezlerinin kurulacağının duyumunu aldık. Sağlık Bakanlığı’nın ilaç giderlerinin yüzde 25’ini şeker hastaları oluşturuyor. Buradan yola çıkarsak sağlıklı yaşam merkezlerinin önemini daha da iyi anlarız. Sağlık turizmi konusunda ülkemizde gayretli çalışmalar var ama bu konuda felsefe yok. Biz sağlık turizmi felsefesi için epey bir kafa yorduk. Türkiye, dijital platformu da dikkate alarak ona göre sağlık turizmi politikalarını belirlemeli. 2030’lu yıllar düşünülerek yapılan şehir hastanelerimiz geliyor. Bunları da sisteme kazandırmak adına hızlı bir şekilde booking sistemini hayata geçirmeliyiz.” Devletin bu bütçe için 100 milyon dolar bütçe ayırması gerektiğini belirten Kadayıfçıoğlu, “Bu parayı ben de devletimiz için fonlardan bulabilirim. Çok karlı bir iş olduğu için bu işe para yatıracak tonlarca fonlar var Benim girişimin parasal amaçlı değil sosyal girişimdir” ifadelerini kullandı.

İstanbul Health Expo, CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık A.Ş. tarafından, Sosyal Hizmetler Dernekleri Federasyonu (SADEFE) iş birliğinde organize ediliyor. Fujitsu ana sponsorluğunda düzenlenen fuar, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD), Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği (TÜDER), KOSGEB ve Tüm sağlık Kuruluşları Derneği’nin (TÜMSAD) desteğiyle gerçekleştiriliyor.