Gıda ve iklim kaynaklı göçmen sayısı 1 milyara ulaştı

Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN) ile MacroGeo dünyada ilk kez açlık, iklim değişikliği ve göçlerin akışı arasındaki bağlantıyı araştırdı. “Gıda ve Göçler” araştırmasına göre, 2010-2015 yılları arasında gıda ve iklim değişikliği nedeni ile 5,4 milyon kişi Orta Avrupa’ya, 4,5 milyon kişi ise Akdeniz Avrupa’sına göç etti. Dünyada göçmen ve mülteci olarak yaşayanların sayısının 1 milyara ulaştığı belirtildi.

Dünyada gıda ve beslenmeye ilişkin sorunları analiz etmek amacıyla kurulan BCFN Vakfı, Gıda Sürdürülebilirlik Endeksi’nden sonra MacroGeo ile yürüttüğü “Gıda ve Göçler” araştırmasının sonuçlarını da yayımladı. Dünya genelinde doğdukları ve yaşadıkları ülke içinde yer değiştirenlerin sayısı yaklaşık 760 milyonu, başka bir ülkeye göçenlerin sayısı ise 245 milyonu buldu. Araştırmanın Avrupa ayağında 2010 ile 2015 yılları arasında çeşitli ülkelerden 5,4 milyon kişinin Orta Avrupa’ya, 4,5 milyon kişinin ise Akdeniz Avrupa’sına göç ettiği açıklandı.

Afrika’daki göç güzergahlarına bakıldığında; araştırmacılar, göçmenlerin yüzde 10’unun kuzey rotasını kullanarak Avrupa’ya geçtiklerini, geri kalan yüzde 90’ının ise kıta içinde yer değiştirerek, özellikle Batı Afrika Ekonomik Topluluğu sınırlarına yöneldiklerini belirttiler. Araştırma, gıda güvensizliğindeki her yüzde 1’lik artışın, nüfusun yüzde 1,9’unu göçe zorladığını ortaya koyarken, savaşlar nedeni ile anavatanlarından kaçanların oranı ise yüzde 0,4 olarak açıklandı.

BCFN Başkanı Guido Barilla ortaya çıkan bulgular hakkında şunları söyledi: “Gıda ve göçler arasında yakın bir bağlantı var; insanlar gıda güvensizlikleri nedeniyle göç ediyorlar çünkü iklim değişikliği dünyanın çeşitli bölgelerinde gıda üretimini olumsuz etkileyor. Diğer taraftan iklim değişikliği de büyük ölçüde gıda üretim yöntemlerinden kaynaklanıyor. Tarım, sera gazlarının yüzde 24’ünden sorumlu. Bu oran, sanayiden (yüzde 21) ve ulaşımdan (yüzde 14) daha yüksek. Afrika’da yaşanan gibi ağır demografik baskılar da göç etme kararının oluşturan diğer ana unsur. Sadece entegrasyon politikalarıyla değil, Birleşmiş Milletler’in (BM) 2030 gündeminde belirtildiği üzere sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen politikalar aracılığıyla da bu kalıpları kırmalıyız.”

MacroGeo Başkanı Lucio Caracciolo ise araştırmayla ilgili olarak; “Göç hareketlerinin nedenlerini anlamak, zaman içinde nasıl bir evrim geçireceklerini ve dolayısıyla bizim kendi alışkanlıklarımızı nasıl etkileyeceklerini anlayabilmemiz açısından büyük önem taşıyor. Bu araştırmayı gıda alanında yaparak bir adım ileriye gidiyoruz. Zira yemek bir kültürdür, keyiftir ve dolayısıyla entegrasyonla ilgilidir. Yiyecek seçimleri, göçmen ve mültecilerin doğdukları topraklardaki alışkanlıklarını ve anılarını yaşatma ya da alternatif olarak geçmişin bir parçası diye düşündükleri şeylerle aralarına mesafe koyma isteğini gösterebilir. Ama bir taraftan da gıda, BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündeminde belirlenen hedeflere ulaşmak için bir araç olarak da görülmelidir; çünkü gıda, sosyal çelişkileri aşmakta temel bir unsurdur ve gıdaların çevresel etkilerini sınırlayarak nasıl üretileceklerini öğrenmemiz gerekiyor” açıklamasını yaptı.

Afrika örneğinden yola çıkan ve son 30-40 yılda kıta içinde ve dışarı doğru yaşanan başlıca göç hareketlerinin nedenlerini inceleyen uzmanlar, göçü hızlandıran faktörleri, iklim değişikliğinin neden olduğu çevresel etkiler ve kaynaklara erişim olarak sıraladı. Afrika, dünyadaki içme suyunun yaklaşık yüzde 9’una sahip olmasına rağmen Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2015 itibariyle Afrika’nın Sahra altı bölgesinde 319 milyon insanın hala içilebilir su kaynaklarına erişimi yok. Uzmanlar ayrıca bölgede 1,2 milyar olan nüfusun 2050’de 2,4 milyara yükseleceğini, artacak gıda ihtiyacı baskısının yanı sıra savaş, çatışmalar, yoksulluk, işsizlik ve refah eksikliği gibi sorunlar nedeni ile de göçün aynı doğrultuda devam edeceğine dikkat çektiler.

Caracciolo ayrıca ülkelerin gelecek planlarıyla ilgili olarak; “Göç olgusu, kaynak ve göç alan ülkeler arasında ‘işbirliği’ kavramına dayalı orta ve uzun vadeli planlamalar gerektiriyor. Kaynak ülkelerde ekonomik ve insani kalkınma yatırımları yapılması zorunlu olduğu gibi, sadece Akdeniz ülkelerini değil uluslararası işbirliği çerçevesinde ABD, Çin ve Körfez ülkeleri gibi bu konudaki başlıca jeopolitik oyuncuları da içermelidir” dedi.

ETNİK YİYECEKLER PAZARA 3 MİLYAR EURO DEĞERİNDE KATKI SAĞLADI

Göçlerin sadece bir entegrasyon sorunu olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, aynı zamanda gerçek bir kaynak olarak da değerlendirilmesi gerektiğini; yiyeceklerin bu anlamda anahtar rol oynadığını söylediler. İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Belçika, Hollanda, Avusturya ve Portekiz’de gıda pazarının 2016’daki cirosunun 427 milyar dolar olarak belirlendiğini, tüketici ürünlerinde 2015 yılına kıyasla 4,3 milyar Euro’luk bir artış (%0,9) yaşandığını belirten uzmanlar, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’da evlerde tüketilen gıdalarda “etnik” payın 3 milyar Euro seviyesinde olduğuna dikkat çektiler. Entegrasyon ve paylaşımın gıda üreticileri ve yerel tüketicilerin sınır ötesi pazarda da yeni lezzet arayışını tetiklediğini, bu durumun ekonomik katkıya dönüştüğünü belirten uzmanlar, baharat ve aromalı bitkiler pazarının her yıl yüzde 5 büyüdüğünü, 2020’de pazarın 8,74 milyar Euro’luk hacme ulaşacağını tahmin ettiklerini söyledi.

BARILLA VAKFI VE MACROGEO’NUN “GÖÇ VE GIDA” HAKKINDAKİ TAVSİYELERİ

1. Göç yapısal bir olgudur. Orta ve uzun vadede kaynak ülkelerin ekonomik ve insani kalkınmasına yatırım yapılmalıdır. Göçle ilgili sorunlarla yalnızca göç politikaları veya “herkes için aynı” politikalar uygulayarak başa çıkılamaz; bunun yerine farklı ülkeler için kendi iç farklılıklarını da dikkate alan spesifik stratejiler geliştirilmesi şarttır.

2. Gerçek anlamda işbirliğine yönelik bir yaklaşım benimsenmelidir. Güneyden Kuzeye göç hareketleri, ABD, Çin ve Körfez ülkeleri gibi büyük jeopolitik oyuncularla küresel düzeyde katılım gerektirmektedir. Bu konularda uluslararası işbirliği, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemini dikkate almalıdır.

3. Almanya’nın “Afrika için Marshall Planı” doğrultusunda gıda ve tarım, Afrika ile yeni işbirliği için temel direkler olarak düşünülmelidir. Bunun için AB’nin üzerinde mutabakata vardığı tarım, gıda ve beslenme politikalarına yönelik özel müdahalelerin yanı sıra göçmen ve mültecilerin kaynak ülkeleriyle göç hareketleri konusunda anlaşmalar yapılması da gereklidir.

4. İklim değişikliğine uyum sağlamak için belirli önlemleri formüle edip uygulamaya koyarken çevresel etkileri olan ve iklim değişikliğini azaltan sinerji ve uzlaşmaları da göz ardı etmemeliyiz.

5. Doğrudan ödemeler, göçmen ve mültecilerin bireysel tasarruflarını kaynak ülkelerinin kalkınmasına bağlamak açısından önemlidir ve sürdürülebilir kalkınmayı kolaylaştırabilir.

6. Tarımsal işlerde yasadışılığı ve sömürüyü aşmak için toplumun farkındalığını artırmak şarttır.

7. Demografi ve ekonomik kalkınma arasındaki en önemli bağlardan biri, kadınların özgürleşmesidir. Dolayısıyla, kadınların rolü her türlü ortak gelişme ve sürdürülebilir kalkınma stratejisinin merkezinde yer almalıdır.

8. Göç alan ülkelerde “göç ve gıdalar arasındaki bağlantı” üzerine bir araştırma programı yürütülmelidir. Gıdalar, entegrasyon açısından muazzam bir keşfedilmemiş potansiyele sahiptir çünkü bir kapsayıcılık faktörü olarak işlev görürler.

9. Akdeniz’de sürdürülebilir, entegre, karlı ve girişimci tarımsal gıda zincirlerinin geliştirilmesi, göç hareketlerini stabilize etme, gıda güvenliğini artırma, kırsal kalkınma ve küçük işletme sahiplerinin sürdürülebilirliğini sağlamada önemli bir rol oynayabilir.

Enerji Piyasasında Spot Fiyatları Düşmeye Devam Ediyor

Enexion Haftalık Enerji Piyasa Raporu verilerine göre spot piyasa fiyat ortalaması bir önceki haftaya göre %2,3 oranında düşüş göstererek 18 Aralık haftasında 155,3 TL/MWh olarak gerçekleşti.

Enerji piyasasında gün öncesi spot piyasada fiyatlar 18 Aralık haftasını da düşüşle kapattı. Bir önceki hafta 158,9 TL/MWh olarak gerçekleşen spot piyasa fiyat ortalamasının %2,3 oranında düşüş göstererek 155,3 TL/MWh olarak gerçekleşti.

Haftalık enerji piyasa raporunda açıklamalar yapan Enexion Enerji Danışmanlık Türkiye Genel Müdürü ve Enerji Uzmanı Ceren Özdal, aralık ayında fiyatların düşük gelmesinin en önemli nedeninin beklenenden yüksek gelen yenilenebilir enerji üretimi olduğunu, rüzgar üretiminin kasım ayına göre neredeyse %100 yükselerek fiyatların düşük kalmasındaki en büyük etken olduğunu vurguladı. Özdal, geçtiğimiz hafta toplam üretim içinde yenilenebilir kaynakların payının %33, doğalgazın payının %32, kömürün payının ise %34 oranında yer tuttuğunu açıkladı.

Tezgahüstü piyasalar ile ilgili de açıklamalar yapan Özdal, “Geçtiğimiz hafta Ocak ayı baz yükü 196 TL/MWh, Şubat ayı baz yükü 189 TL/MWh, Mart ayı baz yükü 173 TL/MWh seviyelerinden işlem gördü. Böylece 2018 birinci çeyrek fiyatı 186 TL/MWh olarak gerçekleşti. Aralık ayı bazyükü 194 TL/MWh seviyelerinden kapanmıştı. Aralık ayı spot ortalaması ise ayın son haftasına girerken ile beklenenin %20 aşağısında 156 TL/MWh seviyelerinde” dedi.

Enexion Hakkında:

Enexion, Türkiye’yi toplam enerji maliyet yönetimi kavramıyla t


nya, İsviçre ve Hindistan’da ofisleri bulunuyor. Çin’den ABD’ye kadar dünyanın birçok ülkesinde projeler yürüten Enexion, Türkiye’deki faaliyetlerine 2014 yılında başladı. Enexion Türkiye, şirketlerin enerji maliyetlerini sürdürülebilir yöntemlerle azaltırken kârlarını sürdürülebilir bir şekilde artırmalarını sağlıyor. Enexion’un sunduğu hizmetler arasında; toplam maliyet ve risk yönetimi, enerji danışmanlığı, tedarik süreç yönetimi, toptan piyasalardan optimum fiyatla enerji tedarik edilmesi yer alıyor. 2016 yılsonu itibariyle Enexion’un yönettiği toplam enerji portföyü 1 milyar doların üzerindedir.

Hindistan pazarının anahtarı yerel firmalarla güçlü ortaklık

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), dış ülkelerle ticareti ve ihracatçı sayısını artırmak amacıyla Coface’ın desteğiyle düzenlediği “İhracat Pusulası” etkinlikleri kapsamında Hindistan pazarındaki fırsat ve riskleri ele aldı.

TİM Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki “Hindistan, gerek konumu gerekse de dinamik genç nüfusuyla birçok fırsatı bünyesinde barındırıyor. Karşılıklı ticaretimizi artırmamızın önünde hiçbir engel yok” dedi.

Hindistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Azar A.H. Khan “Hindistan’daki firmalarla kuracağınız ortaklıklar ve yaptığınız ticaret, sizin sürdürülebilir olarak Hindistan ile ticaret yapmanıza katkı sağlayabilir” dedi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), hem ticaret yapılan ülke hem de ihracatçı sayısını artırmak amacıyla Coface’ın desteği ile düzenlediği “İhracat Pusulası” etkinlikleri kapsamında Hindistan pazarını ele aldı. Güney Kore, Gana, Rusya, Katar, Fas, Endonezya, Singapur ve Japonya’nın ardından “Rota: Hindistan” adıyla dokuzuncusu gerçekleştirilen etkinlikte, Hindistan pazarının risk ve fırsatları, pazara giriş yöntemleri gibi konularda ihracatçılara bilgi verilirken, pazarda başarılı olan firmaların hikayeleri de katılımcılarla paylaşıldı. TİM Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki’nin açılış konuşmasını yaptığı toplantıya Hindistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Azar A.H. Khan ile çok sayıda ihracatçı firma temsilcisi katıldı.

“İhracatçı yurtdışı pazarları iyi tanımalı”

TİM Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki, açış konuşmasında “Hindistan 1,3 milyarlık nüfusuyla dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi.Dünyanın en büyük yedinci ekonomisi ve son 20 yıldır ortalama yüzde 7 oranında büyüdü. Satın Alma Gücü paritesine göre üçüncü ülke konumunda. Dünya ticaretinin yüzde 80’ini gerçekleştiren G20’ye üye bir ülke.Kendi coğrafyasında da önemli bir ticaret merkezi. Gerek Hindistan’daki Türk algısı, gerekse ülkemizdeki Hindistan algısı çok kuvvetli. Hindistan, gerek konumu gerekse de dinamik genç nüfusuyla birçok fırsatı bünyesinde barındırıyor. Karşılıklı ticaretimizi artırmamızın önünde hiçbir engel yok. Bizim ihracatçılar olarak yurtdışı pazarlarımızı iyi tanımamız gerekiyor.” diye konuştu.

“Hindistan’da firmalara adil bir rekabet ortamı sunuyoruz”

Hindistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Azar A.H. Khan da “Hindistan’daki firmalarla kuracağınız ortaklıklar ve yaptığınız ticaret, sizin sürdürülebilir olarak Hindistan ile ticaret yapmanıza katkı sağlayabilir. Böylece hem ticaretinizi sürdürülebilir olarak artırabilir hem de bu ülkenin dinamik nüfusundan faydalanabilirsiniz. Hindistan’da firmalara adil bir rekabet ortamı sağlamaya önem veriyoruz. Bu da yabancı firmalar için Hindistan’ı cazip bir pazar haline getiriyor” dedi.

Nakliyeden sigortaya pek çok konu ele alındı

Toplantının Hindistan Pazar Analizi başlıklı panelinde de Hindistan pazarına yönelik başarı hikayeleri, Türk ihracatçıların Hindistan firmalarına nasıl ulaşabileceği, nakliye, gümrükleme ve sigorta gibi çeşitli konular ele alındı. Panel TİM Genel Sekreter Yardımcısı Erkan Kaplan moderatörlüğünde gerçekleşti. Panele katılan konuşmacılar Hindistan pazarını şu şekilde değerlendirdiler :

Tuğrul Somuncuoğlu – Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Temsilcisi:

“Çevre ülkelerden Hindistan’da bulunan ve ticaret yapan daha çok firma var bizim de Hindistan’da daha fazla bulunmamız gerekiyor. Hindistan’ın çoğu yerinde rahatlıkla İngilizce konuşabilirsiniz. Diğer taraftan, Hindistan’da 50 milyonun üzerinde firma var. Firma güvenilirliği açısından ticaret yapacağınız firmaları bizim Ticaret Müşavirliklerine mail atarak görüşülebilir ya da Bakanlık sayfasından firma yetkililerini sorgulayabilirsiniz.”

Emre Özer- Coface Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü:

“Dünyadaki firmaların yüzde 80’i en az bir kere tahsilat sorunu yaşıyor. Yüzde 25 oranında firma ise tahsilat sorunları yüzünden iflas ediyor. Firmalarımıza Hindistan pazarında güvenli ticaret olanağı, alacak sigortası poliçelerimizin yanında risk önleme, tahsilat, kredi bilgisi, ayrıntılı ticari raporlar gibi hizmetler de sunuyoruz”

Göksel Perksoy – Hürsan A.Ş

“Biz fuarlarda tanıştığımız tüccarlar sayesinde Hindistan’a girdik, oraya gidince de çok farklı kültürlerle karşılaştık. Girmeden önce oradaki riskleri düşündük. Direkt Hindistan’la ticaret yapmayı risk olarak görebilirsiniz. Bürokrasi çok fazla var ama insan faktörü de çok fazla. Doğru insanı yakaladığınız zaman, sorunlar çok çabuk çözülebiliyor”

Ahmet Gülek – Makrev Makine Mühendislik

“İlk fuarımıza 2014 yılında gittik, sonuç alamadık, sonraki yıl da aynı şekilde. 2015 yılında teknik ekibimizle birlikte gittik, marketlere gidip pazar araştırması yaptık. 2016 yılında iki makine sattık, 2017 yılında ise ürünlerimizin yüzde 60’ını bu ülkeye sattık. Pazarı doğru analiz edebilirseniz, bu büyük pazarda yer almanız daha kolay olacaktır”

İSO Meclisi, planlı çevre anlayışının yeni nesil sanayi için önemini tartışacak

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin 27 Aralık Çarşamba günü yapılacak olan aylık olağan toplantısı, “Üretim Odaklı Bir Ekonomide Planlı Bir Çevre ve Şehircilik Anlayışının, Sanayimizin Gelecek Vizyonu ve Yeni Nesil Sanayimize Farkındalık Kazandırılması Açısından Önemi” ana gündemi ile gerçekleştirilecek.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yapacağı toplantıya, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunacak.


PROGRAM

TARİH: 27 Aralık 2017, Çarşamba

SAAT: 15.00

YER: İSO, Odakule Meclis Toplantı Salonu

Egzoz Gazı Emisyonu Kontrolü Yönetmeliği Hakkında Duyuru

TÜVTÜRK, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 11 Mart 2017 tarihinde yayınlan Egzoz Gazı Emisyonu Kontrolü Yönetmeliği’nin 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren bütün hükümleri ile yürürlüğe gireceği hakkında kamuoyunu bilgilendirdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 11 Mart 2017’de yayınlandığı ‘‘Egzoz Gazı Emisyon Kontrolü Yönetmeliği” 01 Ocak 2018 tarihinden itibaren tüm hükümleri ile yürürlüğe girecektir. Buna göre egzoz gazı emisyon ölçümleri elektronik ortamda Egzoz Gazı Emisyon Ölçümü Takip Sistemi’ne kayıt edilerek yapılmaya başlanacak ve ölçüm sonrasında araç sahiplerine ‘PUL’ ve ‘RUHSAT’ verilmeyecektir. Araç sahiplerinin ölçüm neticesinde düzenlenen ve ölçüm sonuçlarını da içeren EGZOZ GAZI EMİSYON ÖLÇÜM RAPORU’nu araçlarında muhafaza etmesi ve denetimlerde ibraz etmesi gerekecektir.

Hali hazırda egzoz gazı emisyon ölçümünü yaptırmış olan ve araç sahiplerinde bulunan PUL ve RUHSAT’lar geçerlilik süresi sonuna kadar kullanılmaya devam edecek, geçerlilik süresi dolduğunda araç sahiplerinin egzoz gazı emisyon ölçümlerini yenilemesi gerekecektir. Araç sahiplerinde bulunan ‘Egzoz Emisyon Ruhsatı’nda PUL yapıştırılacak yer olsa bile, 01 Ocak 2018 tarihinden sonra yapılacak olan egzoz gazı emisyon ölçümleri neticesinde PUL verilmeyecek, bunun yerine ‘EGZOZ GAZI EMİSYON ÖLÇÜM RAPORU’ düzenlenecek ve bu rapor araçta muhafaza edilecektir.

Geçerli bir egzoz emisyon ölçümü bulunmayan araçların, araç muayeneleri Ağır Kusurlu olarak değerlendirilecek ve muayeneleri onaylanmayacaktır.

Egzoz emisyon ölçümünü 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yaptıranlar ölçüm geçerlilik tarihini e-Devlet üzerinden sorgulayabilecek.

Ekonomi Bakanlığı ve Yüzyıllık Markalar Derneği Üyeleri Çırağan Sarayı’nda bir araya geldi.

Teşvik Paketleri Bilgilendirme Toplantısı kapsamında marka destek programlarının tanıtılması için Ekonomi Bakanlığı ve Yüzyıllık Markalar Derneği üyeleri Çırağan Sarayı’nda bir araya geldi. Dernek üyelerinin yüksek katılımı ile gerçekleşen toplantı, yeni hazırlanacak ortak projelerin de habercisi oldu. Ekonomi Bakanlığı’nın uygulamaları ile ilgili vermiş olduğu bilgiler ışığında dernek, marka çalıştayları ile devam edecek.

Çırağan Sarayı’nda düzenlenen toplantı Ekonomi Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Kılıç Kaya ve Yüzyıllık Markalar Derneği üyelerinden Ali Ağca (Apikoğlu), Nathalie Suda (Beyaz Fırın), Asena Selçuk (Cağaloğlu Hamamı), Cüneyt Güneş (Çift Geyik Karaca), Davut Ayla (Davut Selim), Serra Coral ve İpek Deriş (Deriş Hukuk), Gözde Küçük (Elit Çikolata), Engin Tuncer ve Pelin Tuncer (Eyüp Sabri Tuncer), Şebnem Aktürk (Hafız Mustafa), Asude Alkaylı (Hamamcıoğlu Müesseseleri), Atılay Bingöl (İlancılık Reklam Ajansı), Nadir Güllü (Karaköy Güllüoğlu), Marianna Vasiliadiz (Kifidis), Emin Dindar (Koska), Adil Dindar (Koska Helvacısı), Nahsen Bayındır ve Onur Bayındır (Meyer Objects), Hamdi Saraçkardeşler (Petek Saraciye), Erdal Arseven ve Gürsel Arseven (Saffet Abdullah Güllaçları), Serra Taşkent (Splendid Otel) ve Sadık Vefa (Vefa Bozacısı)’nın katılımları ile gerçekleşti.

Yüzyıllık Markalar Derneği ve Eyüp Sabri Tuncer markasının Yönetim Kurulu Başkanı Engin Tuncer, toplantının açış konuşmasında; Ekonomi Bakanlığı’nın yaklaşımı ile “markalaşmanın topyekun bir hareket olduğuna” değinerek, tarihi markaların 100 yıldan fazla zamandır yaşattıkları markalarının istikrar ve itibar yönetim sürecinin önemine dikkat çekti. Devlet ve özel sektör işbirliğinin büyük önem arz ettiği, Türkiye Markası için yüz yıldır işlerini, değer ve itibarlarını koruyarak bugüne gelen markaların ortak projeler geliştirmeleri gerektiğinin önemini vurguladı. Bu konuda dernek çatısı altında her türlü desteği sağlamak konusunda kararlı olduklarını belirten Tuncer, ayrıca pazarlamanın gelişme hızına her markanın ayak uydurması gerektiğini, bu konuda da dernek olarak her türlü imkanı sağlayacaklarının altını çizdi.

Açış konuşmasının ardından Ekonomi Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Kılıçkaya sunumunda; destekler ile ilgili detayları, ortak proje geliştirme, pazarlama ve iş modeli başlıklarını aktardı. Kılıçkaya yüz yıllık markaların yaşattıkları ve geliştirdikleri iş yapış şekillerinin çok kıymetli olduğunu vurgularken, korumanın ve gelişmenin bir arada olması gerektiğine dikkat çekti. Bu konuda Ekonomi Bakanlığı’nın marka desteklerinin dünyada bir ilk olduğunu aktaran Kılıçkaya, Yüzyıllık Markaların Türkiye Markasına değer kattığını ve bu değeri artırmak için her türlü desteği sağlayacaklarını aktardı.

Ekonomi Bakanlığı ve TİM işbirliği ile geliştirilen marka geliştirme projeleri için toplantıların düzenli olarak devam edeceğini paylaşan Kılıçkaya, toplantı bitiminde üye markaların sorularını cevapladı.

TÜRKONFED ve Londra Borsası’nın Türkiye’nin İlham Veren Bilişim Şirketi Araştırmasında TÜRKKEP Birinci Oldu

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Londra Borsası iş birliği ile yapılan Türkiye’nin dinamik şirketleri araştırmasına TÜRKKEP damga vurdu. TÜRKKEP, “Türkiye’nin İlham Veren Bilişim Şirketleri” kategorisinde liderliğe oturdu.

TÜRKONFED ve Londra Borsası iş birliği ile Türkiye’nin dinamik şirketleri araştırmasında “Türkiye’nin İlham Veren Bilişim Şirketleri” sıralamasında TÜRKKEP birinci oldu. Londra Borsası’nın yenilikçi küçük ve orta ölçekli firmalara destek vermek amacıyla yürüttüğü ELITE programı kapsamında yapılan araştırma; Avrupa Birliği ülkeleri, İngiltere ve Afrika’nın ardından Türkiye’de de yapıldı. Araştırma kapsamında son 3 yılda sürekli yüksek büyüme gösteren ilk 100 şirketten oluşan “Türkiye’nin İlham Veren Şirketleri” ile 69 şirketten oluşan “Türkiye’nin İlham Veren Bilişim Şirketleri”  belirlendi. “Türkiye’nin İlham Veren Bilişim Şirketleri” listesinde bilişim sektöründe faaliyet gösteren ve sürekli büyüyen 69 bilişim firması yer aldı. Cirosu 1 milyar TL’nin altında olan şirketler arasından, net satışları üç dönem yıllık bileşik büyüme oranına göre belirlenen Türkiye’nin yükselen liderleri; büyümeden, istihdama sektör ve ülke ortalamalarının üstünde artış kaydetmeleri ile öne çıktı.

KEP, e-Tebligat, e-Fatura, e-Arşiv ve e-Saklama gibi hizmetler ile şirketlerin dijitalleşmesini sağlayan Türkiye’nin ilk özel kurumu olanTÜRKKEP’in Yönetim Kurulu Başkanı M. Kurtuluş Nevruz konuyla ilgili şunları söyledi: “Listede birinci sırada yer almamız bizim için sürpriz olmadı. TÜRKKEP olarak e-Dönüşüm konusunda verdiğimiz hizmetler ile sektörde lider konumdayız. Ortaya koyduğumuz bu başarıdan dolayı çok gururluyuz. Gizli değerleri ortaya çıkarma hedefiyle yapılan araştırmada emeği geçen, TÜRKONFED ve Londra Borsası başta olmak üzere herkese teşekkürlerimizi iletiyorum.

Türkiye’de faaliyet gösteren ve KEP, e-Fatura, e-İmza, KEP İK, KEP Mutabakat, e-Saklama gibi hizmetlerin de arasında yer aldığı e-Dönüşüm şirketleri dünya ülkelerine örnek olacak kalite ve verimlilikte çalışıyor. E-Dönüşüm yakın bir zamanda ülke ekonomisine döviz sağlayacak yeni bir ihracat kalemi olacak” dedi.

KEP’te ihracat dönemi başlıyor

M. Kurtuluş Nevruz, “2018 yılında Türkiye’ye yakın coğrafyalar ve özellikle Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere e-Dönüşüm alanında yeni bir iş kalemi eklemeyi planlıyoruz. 2018 yılında yurt dışına açılarak Türkiye’den başta KEP hizmetleri olmak üzere e-Dönüşüm alanında servis ihracına başlamayı planlıyoruz. E-Dönüşüm alanında gelecek yıllarda yeni oyuncuların da pazara girmesi ve Ar-Ge yatırımlarıyla hizmet altyapılarının geliştirilmesiyle birlikte, Türkiye’yi dünyanın yeni ekonomik iş modelinde ön plana çıkarmayı hedefliyoruz. Hepimizin üzerinde mutabık olduğu konu tabii ki elektronik kullanımın yaygınlaşmasıdır. Elektroniğin en güvenli yöntem ise KEP sistemidir. Her türlü ticari, hukuki yazışma ve belge paylaşımlarınızı gönderdiğiniz biçimde koruyan, alıcının kim olduğunu kesin olarak tespit eden, içeriğin kesinlikle değişmemesini ve içeriği yasal geçerli ve güvenli, kesin delil haline getirmek ancak KEP sistemini kullanmakla mümkün olur” diye konuştu.

Bürotime Yurt Dışında Büyümeye Devam Ediyor

Global marka olma yolunda hızla ilerleyen Bürotime, yurt dışındaki konsept mağaza ağını genişletmeye devam ediyor. 50’yi aşkın ülkeye ihracat yapan lider üretici, yurt dışındaki 7’inci konsept showroomunu Ürdün’ün ardından Gürcistan’da açtı. Ofisler başta olmak üzere sektörel ve proje bazlı tüm çalışma alanları için çözümler sunan Bürotime, 2018 yılında Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’da 25 yeni konsept mağaza açılışı daha gerçekleştirmeyi hedefliyor.

Ofis mobilyası sektörünün öncü markalarında olan Bürotime, çalışma ve yaşam alanlarına yönelik geliştirdiği yenilikçi tasarım ve konseptleri ile adından sıkça söz ettiriyor. Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te 7’inci konsept mağazasının açılışını gerçekleştiren lider üretici, ödüllü tasarımlarını dünyaya tanıtma yolunda ilerliyor. 250 metrekarelik bir alana sahip olan mağazanın açılışı, kokteyl ve müzik dinletisi ile gerçekleştirildi. Açılışa, Bürotime Uluslararası Satış Direktörü Hakan Çeviköz ile Bürotime Bölge Satış Yöneticisi Sabina Mısır’ın yanı sıra Tiflis’te bulunan büyükelçilik temsilcileri de katılım gösterdi.

Bürotime Uluslararası Satış Direktörü Hakan Çeviköz“Bürotime olarak, gün içerisinde en çok zaman geçirdiğimiz yerlerden biri olan çalışma ve yaşam alanlarını yenilikçi ve modern konseptlerle buluşturmayı hedefliyoruz. Tasarımlarımızla, ulusal ve uluslararası arenada çeşitli ödüllere layık görüldük. Bu anlayışla, mobilyalarımızı ülkemizdeki tüketicilerin yanı sıra, dünya genelindeki tüketicilerin hizmetine de sunmayı arzu ediyoruz. Hedefimiz yurt dışındaki konsept showroom sayımızı 25’e çıkarmak. Hali hazırda 50 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda yedinci bayimizin açılışını da Gürcistan’da gerçekleştirdik.” dedi.

Elmas: Gayrimenkul sektörü 2017 hedefini tutturacak

Türkiye genelinde Kasım ayında 122.732 adet konut satışı gerçekleşti. Kasım ayı konut satışlarında bir önceki yılın aynı ayına göre %7,5 azalış yaşandı. 2017’nin ilk 11 ayında toplam 1 milyon 276 bin 342 adet konut satışı gerçekleştirilerek geçen yılın ilk 11 ay toplamına göre %6,5 oranında bir artışla 77.602 konut daha fazla satıldı. 2017 yılının 11 ayının toplamına baktığımızda, 2016 yılında gerçekleştirdiğimiz 1 milyon 341 bin 453 konut satışını çok rahat geçeceğimizi görüyoruz. Böylece 2017 yılı konut satışları için koyduğumuz 1 milyon 400 bin satış hedefini tutturmuş olacağız.

İpotekli satışlara baktığımızda ise 37.250 konut satışı ile geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,9 oranında düşüş yaşandığını görüyoruz. Ekim ayı satışları da benzer bir tablo ortaya koymuştu. İpotekli satışlardaki düşüşte aylık konut kredisi faiz oranının yüzde 1’in üzerine çıkması ve bankalarımızın konut kredisi kullandırımındaki isteksizliği net bir biçimde görülmektedir. Konut kredisi taleplerinin büyük kısmı bankalarca reddedilmektedir, bu da ipotekli konut satışlarının düşmesinde temel etkendir.

Yabancıya konut satışlarının düzenli bir biçimde arttığını görüyoruz. Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,4 oranında artış ile 2.152 adet konut satışı gerçekleşti. Yabancıya konut satışında ilk 11 ay rakamlarının toplamına baktığımızda ise bir önceki yılın ilk 11 ay toplamına göre %21,3 artış ile 20.070 konut satışı yapıldı. Yabancıya konut satışında 728 konut satışı ile ilk sırayı İstanbul alırken, 491konut satışı ile Antalya ikinci, 142 konut satışı ile Bursa üçüncü sırada yer aldı.Irak vatandaşları ise en çok yatırım yapanlar arasında ilk sırada yer aldı. Yılın son ayında da yabancıya satışın artarak süreceği konusunda bir şüphemiz yok. 2017 yılında yabancıya konut satışında 2016 yılına göre rekor seviyede konut satışı gerçekleştirmiş olacağız. Yabancıya satıştaki yükseliş, gayrimenkul sektörünün Türk ekonomisine katkısının devam ettiğinin en önemli göstergesidir. Sektörün Eximbank imkânlarından faydalanmasının önü açıldığı takdirde yabancıya konut satışı daha da artarak yıllık 10 milyar dolara ulaşacaktır.

Son olarak bina inşaatı maliyetlerinde %22,1 artışın olduğunu görüyoruz. Tüm bu maliyet artışlarına rağmen biz konut üreticileri olarak bu artışı konut fiyatlarına yansıtmadık. Konut alıcıları ve yatırımcıları için konut alımı için en doğru zaman olduğunu söyleyebiliriz.Alternatif finansman modellerinin özellikle de gayrimenkul sertifikasının devreye girmesiyle inşaat sektörü 2018 yılında da Türkiye ekonomisinin lokomotifi olmaya devam edecektir.

Doğuş Otomotiv üst yönetiminde yeniden yapılanma

Doğuş Otomotiv A.Ş’nin 22.12.2017 tarihinde gerçekleştirilen Yönetim Kurulu Toplantıları’nda şirket üst yönetimlerinde yeniden yapılanmaya gidildi. Doğuş Otomotiv’in konuyla ilgili Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

22 Aralık 2017 tarihinde Yönetim Kurullarınca alınan kararlar uyarınca; Şirketimiz Doğuş Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş.’nin temsil ettiği markaların üst yönetimlerinin yanı sıra bağlı ortaklığımız Doğuş Oto Pazarlama ve Ticaret A.Ş. ve iştirakimiz Yüce Auto Motorlu Araçlar Ticaret A.Ş. (Skoda) üst yönetimlerinde reorganizasyona gidilmek üzere yapılan atamalar aşağıda yer almaktadır. Bu kapsamda yapılan marka genel müdürlüğü atamaları, Distribütörlüğünü yapmakta olduğumuz üreticiler ile mutabakat sağlandıktan sonra yürürlüğe girecektir.

  • 1- Volkswagen Binek Araç Marka Genel Müdürlüğü görevine; Audi, Bentley, Lamborghini ve Bugatti Markaları Genel Müdürü Sn. Giovanni Atilla Gino Bottaro,
  • 2- Audi, Bentley, Lamborghini ve Bugatti markaları Genel Müdürlüğü görevine; Volkswagen Ticari Araç Genel Müdürü Sn. Kerem Güven,
  • 3- Volkswagen Ticari Araç Genel Müdürlüğü görevine; Yüce Auto Motorlu Araçlar Ticaret A.Ş. (Skoda) Genel Müdürü Sn. Tolga Senyücel,
  • 4- Bağlı ortaklığımız Doğuş Oto Pazarlama ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu üyeliğinden ayrılan Sn. Hasan Hüsnü Güzelöz’ün yerine, Yönetim Kurulu üyesi olarak yerine seçildiği üyenin görev süreleriyle sınırlı olmak ve ilk genel kurul toplantısında onaya sunulmak üzere Volkswagen Binek Araç Marka Genel Müdürü Sn. Vedat Uygun,
  • 5- Bağlı ortaklığımız Doğuş Oto Pazarlama ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü görevine; Doğuş Oto Pazarlama ve Ticaret A.Ş. Filo ve 2. El Operasyonları Direktörü Sn. Osman Yelkenci,
  • İştirakimiz Yüce Auto Motorlu Araçlar Ticaret A.Ş. (Skoda) Genel Müdürlüğü görevine; Doğuş Oto Pazarlama ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Sn. Zafer Başar,
  • 6- Dijital Dönüşüm ve Kurumsal İletişim Genel Müdürlüğü görevine; 1 Ocak 2018 tarihinden geçerli olmak üzere, Dijital Dönüşüm ve Kurumsal İletişim Direktörü Sn. Koray Bebekoğlu.”