Zorlu Enerji, dünyanın en büyük jeotermal etkinliklerinden biri olan GRC Kongresi’ne katıldı

Zorlu Enerji, 1-4 Ekim 2017 tarihleri arasında Amerika’nın Salt Lake City şehrinde gerçekleşen ve uluslararası alanda, jeotermal sektöründe dünyanın en büyük etkinliklerinden biri olarak kabul edilen 41. GRC Kongresi’ne (Gothermal Resources Council) katılarak Türkiye’deki jeotermal enerji alanına yönelik gelişmeleri katılımcılarla paylaştı.

Zorlu Enerji; dünyanın en büyük jeotermal etkinliklerinden bir olarak kabul edilen 41. GRC Kongresi’nde (Gothermal Resources Council); Türkiye’deki jeotermal enerji alanına yönelik gelişmeleri ve Zorlu Enerji’nin jeotermal enerji alanındaki yatırımlarını katılımcılarla paylaştı.

1-4 Ekim 2017 tarihleri arasında Amerika’ nın Salt Lake City şehrinde gerçekleşen 41. GRC Kongresi’nde (Gothermal Resources Council) Kongresi’nde, dünyanın dört bir yanından, jeotermal enerji alanında faaliyet gösteren birçok katılımcı bir araya geldi. Kongreye Zorlu Enerji adına Proje Geliştirme ekibinden Ulaş Karaağaç ve Kıdemli Uzman Ural Halaçoğlu katıldı.

Hazırladıkları “Türk Jeotermal-Kalkınma, İnşaat ve Operasyon Perspektifleri” konulu makale ile 41. GRC Kongresi’ne katılan Zorlu Enerji ekibi, etkinlikte aynı adı taşıyan bir de sunum yaptı. Türkiye’deki jeotermal enerji potansiyeli ve bugün gelinen noktanın etkili bir şekilde anlatıldığı sunumda Zorlu Enerji’nin yaptığı yatırımlarla Türkiye’ deki jeotermal sektöründe yarattığı katma değer, katılımcıların en çok ilgi duyduğu konular arasındaydı. Ayrıca etkinlik boyunca açık olan stantta yayınlanan Zorlu Enerji’nin Alaşehir-I santralini içeren kurumsal film de yoğun bir ilgi gördü.

41. GRC Kongresi sonrası görüşlerini paylaşan Yatırımlardan Sorumlu Genel Müdür Ali Kındap, kongrenin Türkiye’nin jeotermal enerji alanındaki çalışmaları ve Zorlu Enerji’nin jeotermal kaynaklara dayalı yatırımlarını uluslararası düzeyde anlatılabildiği, çok verimli bir etkinlik olduğunu dile getirdi. Ali Kındap sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ve bunun gibi etkinliklerde hem şirketimizin gelişimini hem de ülkemizin jeotermal alanındaki potansiyelini anlatma imkanı yakalıyoruz. Kongre’deki sunumda da ifade ettiğimiz gibi Türkiye’de jeotermal enerjinin potansiyeli ve geleceği hakkında oldukça umutluyuz. Jeotermal enerjinin gelişmesinde dört taşıyıcı kolon olan; kaynaklara ilişkin güvenilir veriler, etkin kurumlar, destekleyici politikalar ile finansman kaynaklarına yönelik gelişimimizi devam ettirdikçe çok daha başarılı işlere imza atacağız. Özellikle yüksek teknolojinin kullanımında alacağımız mesafe ile ihtiyaç duyduğumuz üst düzey ekipman üretme kapasitemizi daha da genişleterek bu konuda uluslararası pazarda daha da rekabetçi olabiliriz. Biz Zorlu Enerji olarak mühendislik, tedarik, inşaat hizmetlerini, bakım, onarım ve işletme hizmetlerini tamamlayan entegre yapımızla fark yaratmış bir şirketiz. Bu yetkinliğimizi üst düzey teknolojiyle geliştirmeye devam edersek çok daha iyisini başarabileceğimize inanıyorum.”

TUSİD, Host Milano 2017’de boy gösterecek

Host Milano 2017 heyecanı başlıyor. TUSİD Üyeleri endüstriyel mutfak sektörünün Avrupa’daki en büyük fuarı olan Host Milano 2017’ye bu yıl da katılıyor. 43’ü TUSİD üyesi olmak üzere toplam 65 Türk firması da fuardaki yerini alıyor.

Endüstriyel mutfak sektörünün Avrupa’daki en büyük fuarı olan Host Milano 2017, 20-24 Ekim tarihlerinde İtalya’nın Milano kentinde düzenleniyor. Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD), bu yıl da fuara katılıyor. 43’ü TUSİD üyesi olmak üzere toplam 65 Türk firması da fuardaki stand alanlarında yerini alıyor.

Host Milano 2017 Uluslararası Otel Ekipmanları Fuarı, dünya turizm ve konaklama endüstrisinin en önemli fuarlarından biri olarak biliniyor. Otel ekipmanlarından mutfak ve bar ekipmanlarına kadar konaklama sektörüyle ilgili tüm alanlarda faaliyet gösteren firmaları temsil ediyor. İşkollarının önde gelen tüm firmalarını çatısı altında toplayan TUSİD, bu fuarda üyeleri arasında mesleki ve sosyal dayanışmayı sağlamayı, yeni iş birlikleri geliştirmeyi, Avrupa’daki firmalarla yakın bir ilişki kurmayı hedefliyor.

“Deniz’den Toprağa” uygulaması çiftçinin gözü kulağı olacak

Tarımda yüzde 41 ile özel bankalar arasında en büyük pazar payına sahip konumda bulunan DenizBank, üreticilerin yüzünü güldürecek bir yeniliğe daha imza atıyor.

DenizBank, yeni geliştirdiği “Deniz’den Toprağa” mobil uygulamasıyla çiftçilerin ürünlerini daha verimli yetiştirebilmeleri için ihtiyaç duyabilecekleri tüm bilgilere tek tıkla ulaşabilecekleri bir platform sunuyor.

DenizBank müşterisi olmayanların da kullanabildiği mobil uygulama ile çiftçiler tarlalarını yönetebilirken; ziraat mühendislerine 7 gün 24 saat diledikleri anda soru sorabilecek, hal borsa fiyatlarını karşılaştırmalı takip edebilecek, sektörel gelişmelerden haberdar olup traktör kiralama gibi verimliliklerini artıracak işlemlerini kolaylıkla gerçekleştirebilecekler.

Tarımın Türkiye’nin sürdürülebilir gelişimi açısından stratejik konumuna büyük önem atfeden DenizBank, temeline “Çiftçimizin Yüzü Gülsün” anlayışını yerleştirdiği bakış açısı ile çiftçiler, tarım sektörü ve dolayısıyla Türkiye ekonomisi için değer üretmeye devam ediyor.

Bankanın bu anlayışla hayata geçirdiği “Deniz’den Toprağa” mobil uygulaması üretim maliyetlerini düşürüp verimini artırmak isteyen çiftçilere teknoloji desteğiyle özel çözümler üreten bir zirai danışmanlık uygulaması olarak öne çıkıyor. “Tarlalarım”, “Mühendise Sor”, “Haberler/Duyurular”, “Hal/Borsa Fiyatları” ve “Kiralık Traktör” fonksiyonlarını kapsayan uygulama DenizBank müşterisi olsun olmasın, tüm çiftçilere açık. Çiftçilerin yanı sıra hobi amaçlı kendi bahçelerinde ürün yetiştirenler de uygulamadan diledikleri gibi yararlanabiliyor.

Tek bir tıkla tarımsal öneriler, ziraat mühendislerine 7/24 ücretsiz soru imkanı

Üreticiler uygulama kapsamında zirai ürün seçimi, ürün türü, lokasyon, tarla büyüklüğü, toprak tipi, sulama tipi ve ekim-hasat tarihleri gibi temel verileri her bir ürün için ayrı ayrı girerek, bölgenin toprak özelliklerine uygun ilaçlama, gübreleme, sulama, ekim ve hasat tavsiyelerine bir tıkla ulaşılabiliyor. Aynı köyde farklı tarlalarda yetiştirilen ürünler, arazi büyüklükleri toplanarak tek bir tarla olarak da kaydedilebiliyor.

Uygulamada yer alan hava durumu takip sistemi sayesinde tarlaların üç günlük hava durumu izlenebilirken; zirai don, aşırı yağış, sel gibi olası risklere karşı önceden tedbir alma şansı bulunabiliyor. Aynı zamanda tarla, yetiştirilen ürün, meyve bahçeleri, ağaçlar ve bağlar ile ilgili her türlü soru, konusunda uzman ziraat mühendisleriyle fotoğraf, video, ses kaydı veya yazılı olarak paylaşılabiliyor. Sorular en kısa sürede yanıtlanıyor veya uygulamaya kayıtlı telefon üzerinden hesap sahibi aranarak bilgilendiriliyor.

Deniz’den Toprağa uygulamasında çiftçileri bekleyen yenilikler bunlarla sınırlı değil. Üreticiler uygulama ile hal ve borsa fiyatlarını takip edip en güncel fiyatları anlık izleyebiliyorlar. Tarım sektörüne dair tüm gelişmeler, haberler, resmi duyurular, hibe ve destek açıklamaları, avantajlı kampanyalar “Haberler/Duyurular” kısmında yer alırken, önemli duyurular üreticinin cep telefonuna anlık bildirim olarak da iletilebiliyor.

Üreticiler ayrıca traktör kiralamak veya sahip oldukları traktörü kiraya vermek istediklerinde uygulamanın “Kiralık Traktör” bölümünden yararlanıyor. Kiralık traktör ilanları ile uygun marka, model, beygir gücü ve günlük kira bedeline sahip traktörü kiralamak üzere traktör sahibiyle temas kurulabiliyor. Çiftçiler benzer şekilde ellerindeki traktörü başka bir çiftçiye kiralayarak hem gelir elde edebiliyor hem de ihtiyaç sahibi başka bir çiftçiye yardımcı olabiliyorlar.

“İnovatif hamlelerimiz ile çiftçimizin hayatına değer katıyoruz”

DenizBank Tarım Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak konuya ilişkin yaptığı değerlendirmelerde şunları söyledi; “Tarım bankacılığına başladığımız ilk günden bu yana çalışmalarımızı sosyal sorumluluk bilinciyle yönetiyor; çiftçimizin gelirinin ve verimliliğinin artması, köylerimizin göçlerle genç nüfusunu kaybetmemesi için, inovasyon alanındaki bilgi birikimimizi de devreye alarak, var gücümüzle çalışıyoruz. Geçen sene çiftçilerin ürünlerini daha verimli yetiştirmeleri için tarımsal danışmanlık ve hasat zamanlarında ürün fiyatları ile ilgili bilgilendirme yapmak üzere “Deniz’den Toprağa” facebook sayfasını uygulamaya almıştık. Bugün ise müşterimiz olsun, olmasın tüm üreticilerimize açık olacak ve inovatif içeriğiyle sektörde bir ilki temsil eden “Deniz’den Toprağa” mobil uygulamasını, çiftçilerimizin tarladaki akıllı danışmanları olarak hayata geçirdik. Bu uygulama çiftçimizin adeta gözü, kulağı olacak. Pek çok nitelikli bilgiye bir tık ile ulaşabilecekler; tarlalarını izleyebilecek, sektöre dair en güncel gelişmelerden anında haberdar olabilecek ve en önemlisi, ziraat mühendisi uzmanlara ihtiyaç duydukları her an, sınırsız ve ücretsiz soru sorabilecekler. Bir kez daha üreticinin hayatını kolaylaştırıp sektöre güç kazandıracak bir yeniliğin altına imzamızı atmaktan gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de çiftçimizin yüzünün DenizBank ile gülmesi vizyonuyla çalışmaya devam edeceğiz.”

 

Sağlık sektöründe Big Bang “etki”si yaratacak girişimler

Dünyada girişimcilere en fazla kaynak sağlayan ilk üç girişimcilik yarışması arasında yer alan Big Bang Startup Challenge’ta 10 bini aşkın başvuru arasından sıyrılarak yarı finale kalmaya hak kazanan AxolotlBio, DAPGenomics, Healerbit, Physhome, Sugar Colors, Tion Ar-Ge ve Virasoft sağlık sektörünü etkileyecek fikirleriyle dikkat çekiyorlar. Kalp beyin hastalıklarından, kanser ve diyabette farklı alanlarda tanı ve tedavi yöntemleri geliştiren, yapay doku ve organ üretebilen, anne sütü kalitesini belirleyen ve ayak sağlığını korumak için kişiye özel ortopedik ayakkabı tabanı yapmayı sağlayan bu girişimlerin, alanında ses getirmesi bekleniyor.

Hayatımızı etkileyecek birbirinden iddialı girişimlerle İTÜ Çekirdek Erken Aşama Kuluçka Merkezi tarafından düzenlenen Big Bang Startup Challenge, hayatı etkileyecek girişimcileri, yatırımcı ve kurumsal şirketlerle bu yıl 23 Kasım’da Uniq İstanbul’da “etki” teması adı altında buluşturuyor. Farklı sektörlere yönelik 10 bini aşkın girişimin başvurduğu yarışmada yarı finale kalmayı başaranlar arasında yer alan AxolotlBio, DAPGenomics, Healerbit, Physhome, Sugar Colors, Tion Ar-Ge ve Virasoft sağlık sektörünü etkileyecek fikirleriyle dikkat çekiyorlar. Kalp beyin hastalıklarından, kanser ve diyabette farklı alanlarda tanı ve tedavi yöntemleri geliştiren, yapay doku ve organ üretebilen, anne sütü kalitesini belirleyen ve ayak sağlığını korumak için kişiye özel ortopedik ayakkabı tabanı yapmayı sağlayan bu girişimlerin, alanında ses getirmesi bekleniyor.

AxolotlBio, geliştirdiği 3D Bioprinting Sistemi sayesinde hastalardan alınan kök hücreleri kullanarak yapay doku ve organlar üretebiliyor. Bu çalışma, özellikle organ nakli bekleyen hastalara umut olabilir.

DAPGenomics, anne sütündeki içeriklerin etiketlenmesi üzerine kitler geliştiriyor ve Nutina markasıyla sunduğu ürünle anne sütündeki miRNA’ların, antioksidan kapasitenin ve omega-3 seviyesinin belirlenmesini sağlıyor. Bu sayede, bebeğin beyin gelişimine yardımcı olmak ve ileride karşılaşabileceği hastalıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek için anne sütü kalitesinin artırılmasını sağlayan beslenme planının uygun şekilde oluşturulmasında yol gösteriyor.

Healerbit, ayak sağlığımızı koruyarak, yaşam kalitemizi artıran ancak pahalı olması nedeniyle birçok kişinin almaktan çekindiği ortopedik ayakkabılara ulaşımı kolaylaştıran bir çözüm sunuyorAkıllı telefonlardan çekilen 5 fotoğraf ile 3D yazıcıdan kişiye özel ortopedik ayakkabı tabanlığı bastırabilmeye imkan veren Healerbit, sağlık problemlerini maliyetten dolayı es geçenlere önemli bir avantaj sağlıyor. Kişiye özel bu ortopedik tabanlar, gündelik hayatta şıklıktan taviz vermeden de ayak sağlığını korumayı mümkün kılıyor.

Physhome’un fizik tedavi amacıyla geliştirdiği giyilebilir teknolojisi, sensörlü ortopedik pedler ve mobil uygulamayla, fizik tedavi hastaları ve hareket ihtiyacı olanlara tedavi egzersizlerini istedikleri yerde, istedikleri zaman yapıp takip edebilme imkânı sunuyor.

Sugar Colors, ani renk değişimi yaratarak hastalara hipergliseminin sinyalini veren kontakt lensleriyle diyabet hastalarına devamlı kan şekeri takibi imkanı sunuyor. Kanda glukoz seviyesinin artması durumunda, hastanın etrafı hafif renklenmiş şekilde görmeye başlamasını veya dışarıdan gözbebeği renginin değiştiğinin fark edilmesini sağlayan Sugar Colors, hastayı doğru zamanda müdahale yapmaya yöneltiyor. Böylece hastalar parmaktan kan alma ve glukoz seviyesini ölçme işlemini yaptıkları rutin anlar dışında da kan şeker seviyeleri takip edebiliyorlar. Bu ürün, gebeliğe bağlı diyabet hastası anne adaylarına, kan glukoz seviyesini yakın takip etmek isteyen ve parmak deldirmek istemeyen her yaştan diyabet ve insulin direnci hastalarına devamlı kan şekeri takibi yapma imkanı veriyor. Hipergliseminin devamlı takibi, diyabete bağlı organ yetmezliklerinin önüne geçerek hem daha sağlıklı bir yaşam sağlıyor, hem de hastaların ve onlara bakmakla yükümlü kişilerin işgücü kaybını ülke ekonomisine geri kazandırmayı vadediyor.

Tion Ar-Ge, epilepsi, kalp aritmisi gibi izlenmesi gereken beyin ve kalp hastalıkları için giyilebilir tanı, tedavi ve takip cihazları geliştiriyor.

Virasoft Yazılım şirketinin Dijital Patoloji ürünü olan “ViraPath” ve Telepatoloji ürünü olan “TelePath”, başta kanser olmak üzere birçok patolojik hastalığın tanı ve teşhisini daha efektif hale getiriyor. Sübjektif hataların önüne geçerek hastalara daha doğru tedavi yöntemleri sunulmasını sağlayan bu ürünler, uzmanların biyopsi yaparken geçirdiği süreyi azaltarak iş akışını iyileştiriyor.

5 milyon TL’yi aşan yatırım ve hibe imkânı

En iyi üniversite kuluçka merkezleri arasında dünyada 18. ve Avrupa’da 8. sırada olan İTÜ Çekirdek, Türkiye’de teknoloji tabanlı girişimciliğin yaygınlaşmasına önemli katkı sağlıyor. Tüm Türkiye’den gelen girişimcilerin hayallerini girişime dönüştürmek için gerekli sermaye kaynağına erişme fırsatı sunan Big Bang Startup Challenge, bu yıl da pek çok kurum ve kuruluş tarafından destekleniyor. Elginkan Vakfı, İstanbul Sanayi Odası, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği, Enerjisa, ING Bank, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Hepsiburada, Cardtek, Monitise başta olmak üzere 40’ı aşkın destekçi, 14 yatırımcı şirket ve yatırımcı ağı ve 10 bireysel yatırımcı Big Bang’de geleceği etkileyecek başarılı girişimcileri destekleyecek. Big Bang günü, bu destekçi ve yatırımcılar tarafından toplam 5 milyon TL’yi aşan miktarda yatırım yapılması ve hibe dağıtılması bekleniyor.

23 Kasım’da Uniq İstanbul’da “etki” temasıyla düzenlenecek etkinlikte en başarılı 20 girişim sahnede girişimlerini sunarken, toplam 90 girişim ise etkinlik alanında ziyaretçiler ve yatırımcılarla bir araya gelecek. Ödül kazanan ve yatırım alan girişimlerin en başarılıları ayrıca İTÜ Çekirdek Kuluçka programına kabul edilerek, bir yıl süreyle İTÜ ARI Teknokent tarafından özel olarak desteklenecek.

Abonelik E-Ticaret Düşük Maliyet ve Sürekli Gelir Sağlıyor!

E-ticaret sektörünün yeni oyuncusu ‘abonelik e-ticaret modeli’ Dome İstanbul’da düzenlenecek etkinlikte ele alınacak. Türkiye’de ilk kez anahtar teslim abonelik e-ticaret çözümü sunan Startsub CEO’su Deniz Kuran; “Abonelik e-ticaret girişimcilere, düzenli gelir, sürekli müşteri ve düşük operasyon maliyeti sağlıyor” dedi.

Yeni ve başarılı girişimlerle adını sıkça söz ettiren abonelik e-ticaret modeli, Dome İstanbul’da 18 Ekim 2017 Çarşamba günü gerçekleştirilecek “E-ticaret Sohbetleri”nde masaya yatırılacak. Etkinlik kapsamında Türkiye’de ilk kez anahtar teslim abonelik e-ticaret çözümü sunan Startsub CEO’su Deniz Kuran, abonelik e-ticaret modeli ve avantajlarını, dünyadan ve Türkiye’den örnek çalışmaları, abonelik işi kurulurken dikkat edilmesi gerekenleri anlatacak. Bu yeni nesil ticaret şeklinin önemini vurgulayan Kuran, “Müşteri kazanım maliyetleri çok yükseldi. Bir kere gelen müşterinin size tekrar gelmesi, o müşteriden düzenli gelir sağlamanız kritik bir durum. Abonelik modelinde müşteriniz sizin ürün veya hizmetinize abone oluyor, bir kere sipariş veriyor, her ay tekrar sipariş vermesine gerek kalmadan abone olduğu ürün/hizmetin bedeli kartından çekiliyor ve siz o ürün/hizmeti her ay sağlıyorsunuz. Müşteriniz ürün/hizmetinizden memnun kaldığı sürece aboneniz olarak kalıyor. Bir kere kazandığınız müşteri aylarca aboneniz kalabildiği için bu durum işletmeye düzenli gelir, müşteri ile uzun süreli ilişki, düşük operasyon maliyeti sağlıyor. Bundan dolayı da girişimciler arasında abonelik e-ticaret modeline büyük bir ilgi var ve bu ilgi her geçen gün artıyor” şeklinde konuştu.

 

Murat Erdör ve Coşkun Yeşilbaş’ın moderatörlüğünde, ‘Online Dünyada Kendi İşinizi Kurmak İstemez Misiniz? konu başlığıyla ilki düzenlenecek olan etkinliğe katılım ücretsiz olacak. Etkinlikte, Türkiye’de e-ticaretin öncü pazaryeri olan GittiGidiyor’dan Görkem Öztürk de KOBİ’lerin ve girişimcilerin e-ticarete adım atmalarını teşvik etmek ve e-ihracata hazırlanmalarını sağlamak amacıyla hayata geçirdikleri “Geleceğim E-Ticaret” projesini dinleyicilerle paylaşacak.

Global Pazarda Büyümenin Tek Yolu E-Dönüşüm

E-Dönüşüm hizmetlerin aynı noktadan alınabildiği tek hizmet sağlayıcısı kurum olan TÜRKKEP, İstanbul’da gerçekleştirdiği E-Dönüşüm Çözümleri Eğitim Semineri’nde TÜRKKEP Başvuru Merkezi (TBM) yetkilileri ile bir araya geldi. Seminerde konuşan TÜRKKEP Yönetim Kurulu Başkanı M. Kurtuluş Nevruz; “Şirketlerin güçlenerek büyümesi ve global pazarda rekabet güçlerini artırmaları ancak ve ancak dijital dönüşümlerini sağlamaları ile mümkündür” dedi.

 

KEP, e-Tebligat, e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Defter, e-İmza ve e-Saklama hizmetlerini tek başına bütünleşik olarak mevzuata ve dünya standartlarına uygun şekilde sağlayan Türkiye’nin ilk ve tek kuruluşu TÜRKKEP, e-Dönüşüm konusunda da öncülük ediyor. Tüm e-Dönüşüm hizmetlerin aynı noktadan alınabildiği tek hizmet sağlayıcısı kurum olan TÜRKKEP, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen 50’yi aşkın TBM yetkilisi ile E-Dönüşüm Çözümleri Eğitim Semineri’nde bir araya geldi. Seminerde konuşan TÜRKKEP Yönetim Kurulu Başkanı M. Kurtuluş Nevruz, “Şirketlerin güçlenerek büyümesi ve global pazarda rekabet güçlerini artırmaları ancak ve ancak dijital dönüşümlerini sağlamaları ile mümkündür. Teknolojinin, kontrolü ve hızı kolaylaştırdığı günümüzde kamu kuruluşu ve şirketlerin global pazardaki rakiplerine karşı rekabet güçlerini artırmaları, hizmet optimizasyonlarını tamamlamaları ve zaman tasarrufu sağlamaları için dijital dönüşümlerini tamamlamaları artık zorunlu bir ihtiyaçtır” dedi.

Nevruz, “TÜRKKEP olarak, bir kurumun veya bireyin resmi, hukuki ve ticari yazışmalarını ve e-Belge paylaşımlarını yasal, geçerli ve güvenli olarak gerçekleştirmesi için gerekli tüm hizmetleri tek noktadan veriyoruz. Her türlü ticari, hukuki yazışma ve belge paylaşımlarınızı gönderdiğiniz biçimde koruyan, alıcının kim olduğunu kesin olarak tespit eden, içeriğin kesinlikle değişmemesini ve içeriği yasal geçerli ve güvenli, kesin delil haline getiren Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) kullanımı giderek artıyor. Ancak yine de istediğimiz seviyede değil. Sektörün lider oyuncusu olarak KEP kullanımının geliştirilmesi ve verimli hale getirilmesi için çalışmalarımıza son hızla devam ediyor ve eğitim çalışmalarımızla da bunu destekliyoruz” diye konuştu.

Avrupa’da verem alarmı

AB’de 2050’ye kadar 2,1 milyon kişi veremden ölecek

Fransa ve Hollanda, ilaca karşı dirençli tüberküloza karşı yeni tedavi ve önleme araçları geliştirme yönünde finansman sağlanması için çağrıda bulundu.

Anadolu Eczacı ve Depocuları Derneği Başkanı Onur Tokel, Avrupa Birliği (AB)’ne yönelik acil çağrının detayları hakkında şu bilgileri verdi:

İLACA DİRENÇLİ TÜBERKÜLOZ YÖNÜNDEN DÜNYADA EN YÜKSEK

“AB’de, tüberküloz vakalarının sayısı nispeten düşüktür, ancak Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, bölge, ilaca dirençli tüberküloz yönünden dünyada en yüksek oranlardan birine sahip.

İlaç direnci yüzünden, tüberküloz artan sayıda insan için tedavi edilemez bir hastalık haline dönüşüyor.

Dirençli tüberkülozun, AB’de 2050’ye kadar 1.1 trilyon dolarlık bir ekonomik maliyete, 2,1 milyon kişinin de ölümüne neden olacağı tahmin ediliyor.

Bu yüzden, Fransa ve Hollanda, salgınları etkili bir şekilde sona erdirmek ve ortaya çıkan ilaçlara dirençli tüberküloz tehdidine hitap edebilmek için kaynakların genişletilmesi çağrısında bulundu.

VAKALARIN YARISINDAN DAHA AZI İYİLEŞEBİLİYOR

Dünya Sağlık Örgütü ise, tüberkülozdan ölümleri yüzde 95 azaltmayı ve yeni vakaları 2015-2035 yılları arasında yüzde 90 azaltmayı planlayan bir tüberküloz stratejisi başlattı.

Dünya Sağlık Örgütü, AB’de yeni tüberküloz vakalarını yüzde 25 oranında azaltmayı ve çoklu ilaca dirençli tüberküloz hastalarında başarı oranını 2016-2020 yılları arasında yüzde 75’e çıkarmayı hedefliyor.

Şu anda, ilaçlara dirençli tüberküloz için haplar ve enjeksiyon kombinasyonu içeren en kısa tedavi, en az dokuz ay sürüyor ve bu süreç iki yıla kadar uzayabiliyor.

Dirençli tüberküloz bulunan insanların sadece yarısından daha azı başarılı bir şekilde iyileştirilebiliyor.”

Mobilyacılık Sektöründe Dünyada İlk Sıralarda Yer Alıyoruz

Mobilya sektöründeki son 20 yılı değerlendiren Q Home markasının Kurucu Ortağı Ozan Maden, “Türkiye’de mobilyacılık her geçen gün ileriye gidiyor. Türkiye kalite ve dizayn alanında, dünya sıralamasında ilk 5’te yer alıyor” dedi.

1990’lı yılların sonundan itibaren mobilyacılık sektöründe ciddi bir ilerleme olduğunu belirten Ozan Maden, Türkiye’deki mobilyacılık sektörünü değerlendirdi. Maden, “Son 20 yılda, dönemin tarzlarına çabuk adapte olabilen, trendleri takip edebilen, vizyon sahibi birçok marka ortaya. İşini iyi bilen, ürününü en iyi şekilde ortaya koyan firmalar isimlerini markalaştırarak sektöre yön vermeye devam ediyor. Ülkemizde üretim, ihracat ve iç pazarda 10 kata yakın bir büyüme söz konusu” dedi. Türkiye’deki mobilyacılığın şu anda hem hacim hem de kalite olarak dünyada önemli bir yere geldiğini söyleyen Ozan Maden, tasarımda önemli dünya markalarını yakaladığımızı altını çizdi.

Dünya sıralamasında ilk 5’teyiz

Ozan Maden, Türk mobilya sektörünün hacim olarak dünyada önemli bir yere geldiğini söyledi. İtalyanların tasarımda her alanda etkili olduğunu hatırlatan Maden, İtalyanların mobilya sektöründeki tasarımlarda da son derece iyi oldukları belirtti.

“İtalyan firmalar ile aynı kalitede üretim yapan firmalarımız var”

Tasarım ve dizaynda İtalyanların etkisinin çok fazla olduğunu dile getiren Ozan Maden, “Dünyadaki bütün moda süreçlerini İtalyanlar belirliyor. Ancak Türkiye bu durumu çok yakından takip ediyor. Türkiye sürece çok çabuk adapte oldu. İtalyan firmalarla aynı düzeyde, aynı kalitede üretim yapan firmalarımız var” dedi. Kalite ve tasarımda dünya sıralamasında ilk 5’e girebileceğimizi de sözlerine ekleyen Maden, “Dünyanın en kaliteli ürünlerini iç pazarda tüketiyoruz” açıklamasında bulundu.

Netlojistik’in Yeni Marka Adı Pukta Oldu

2001 yılında kurulan ve 17 yıldır hizmet veren IT hizmet firması Netlojistik, isim değişikliğine gitti. Netlojistik’in yeni marka adı Pukta oldu. Pukta, Türkiye’nin her yerine 7/24 yerinde destek hizmeti sunuyor. Microsoft’un en büyük bulut iş ortaklarından olan Pukta’nın bilişim dünyasının lider firmalarıyla iş ortaklıkları ve 100’ün üzerinde düzenli yönetilen IT hizmetleri verdiği müşterisi bulunuyor. Netlojistik, Pukta adıyla yardım masası, felaket yönetimi, özel bulut gibi çözümleriyle KOBİ’lerin ve büyük ölçekli firmaların hayatlarını kolaylaştırmaya devam ediyor.

İş dünyasında bilişim teknolojilerinin yeri giderek büyüyor. Şirketler de bilişim araçlarının ve sistemlerinin sorunsuz bir şekilde çalışmalarını istiyor. IT teknolojileri alanında uzman bir ekibe sahip olan Netlojistik, şirketlerin bu beklentisini kusursuz hizmet anlayışıyla 17 yıldır karşılıyor.

2001 yılında kurulan Netlojistik, artık yeni marka adı Pukta ile hizmet vermeye devam edecek. Pukta, operasyonel süreçleri daha hızlı yönetmek ve daha fazla müşteriye ulaşmak için kurumsal kimlik çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.

Pukta Bilişim, Türkiye’nin her yerine 7/24 yerinde destek hizmeti sunuyor. Microsoft’un en büyük bulut iş ortaklarından olan Pukta’nın bilişim dünyasının lider firmalarıyla global iş ortaklıkları ve 100’ün üzerinde müşterisi bulunuyor. Hardware as a service, dış kaynak, yardım masası, felaket yönetimi, özel bulut, iş sürekliliği yönetimi ve güvenlik çözümleriyle hem KOBİ’lerin hem de büyük ölçekli firmaların hayatlarını kolaylaştırıyor. Ayrıca, marka bağımsız yazılım ve donanım çözümleri ile BT donanım ve lisanslarının belirli sürelerle kullanılmasına yönelik çözümler de sunuyor.

2011 yılında kendi bulut sistemlerini kuran Pukta Bilişim, hızlı çözümleriyle müşterilerin diledikleri her an yanında olma özelliğiyle öne çıkıyor. Bilgi teknolojilerine yönelik yaptığı yatırımlar, şirketlerin maliyetlerini önemli oranlarda düşürebilmelerine yardımcı oluyor. Pukta, sahip olduğu kurum kültürünü, kurumsal kimliğiyle öne çıkarmak istiyor.

e-İrsaliye’ye geçiş zorunlu hâle geliyor

e-İrsaliye’ye geçiş zorunluluğu kesinleşti. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), e-İrsaliye ile ilgili taslak bir tebliğ yayımladı. Tebliğe göre, 63 bine yakın e-Fatura mükellefi, 1 Temmuz 2018’den itibaren zorunlu olarak e-İrsaliye’ye geçecek. Mükellefler, irsaliyelerini dijital ortamda oluşturacaklar. e-İrsaliye ile ülke ekonomisine, çevreye ve kurumlara fayda sağlanacak.

Uzun süreli bekleyiş sona erdi. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), e-İrsaliye ile ilgili taslak bir tebliğ yayımladı. Bu tebliğe göre, 63 bine yakın e-Fatura mükellefi, taslak tebliğ ile 1 Temmuz 2018’den itibaren zorunlu olarak e-İrsaliye’ye geçecek. Mükellefler, irsaliyelerini dijital ortamda oluşturmaya başlayacaklar. e-İrsaliye ile ülke ekonomisine, çevreye ve kurumlara büyük avantajlar sağlanacak.

Mal hareketlerinin düzenli bir şekilde izlenebilmesi için kâğıt ortamda düzenlenen sevk irsaliyeleri, elektronik ortamda daha etkin bir biçimde denetlenebilecek. Türkiye’nin lider e-Dönüşüm firması FIT Solutions, e-İrsaliye uygulamasına geçecek şirketlerin, e-Fatura’da olduğu gibi e-İrsaliye kullanmaya başlamasıyla bütün endişelerinin ortadan kalkacağını öngörüyor.

FIT Solutions’ın Kurumsal Çözüm Yöneticisi Kenan Açıkelli, e-İrsaliye’ye geçiş zorunluluğunun avantajlarından söz etti: “e-İrsaliye, kâğıt irsaliye ile aynı hukuki niteliklere sahip ve üzerinde kâğıt irsaliye üzerinde yer alan tüm bilgiler mevcut. Diğer bütün e-Dönüşüm uygulamalarında olduğu gibi, e-İrsaliye de şirketlerin basım ve arşivleme gibi masraflarını rafa kaldırıyor. Dijital platformlarda bulunan veriler, hiçbir zaman kaybolmadan güvenli bir şekilde saklanabiliyor. İşlemler tamamen elektronik ortamda yürütüldüğü için, ağaçların kesilmesi önleniyor. FIT Solutions olarak, bütün bu avantajlardan dolayı e-Fatura’ya kayıtlı olmayan şirketlerin de e-İrsaliye uygulamasına geçmesini öneriyoruz. Pilot müşterilerimiz ile başladığımız e-İrsaliye projelerine, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan tebliğ ile hız kazandırdık.”