İlişkilerde En Sık Yapılan 9 Hata

Son yıllarda hemen herkesin ortak görüşü, ilişkilerin artık hızla ve kolayca tükenir olduğu! Gerçek sohbetlerin yerini sanal iletişimin almaya başlaması, kişilerin günlük hayatın koşuşturmacası ve stresin de etkisiyle özellikle iş hayatındaki öfkelerini, bastırılmış duygularını evde ‘en sevdiklerine’ yansıtarak incitebilmesi, özür dilemekten kaçınıp tartışmalarda hep haklı çıkmaya çalışması, tahammülün zayıflaması çiftleri kolay ayrılığa götüren sebeplerden birkaçı. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Reyhan Algül “Teknolojik gelişmeler, insanların refah düzeyinin artması, tüketimin çoğalması ve değişen toplumsal yapılar günümüz ilişkilerini yürütmeyi de zorlaştırmaya başladı. Kısa süreli ilişkiler, boşanma oranlarının yüksekliği, bekarlık süresinin uzaması olarak yansımalarını gördüğümüz günümüz ilişkilerinde çiftleri mutsuzluğa, ilişkileri de açmaza hatta tükenmeye götüren temel hatalar var” derken, en sık yapılan 9 hatayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Hep haklı olmaya çalışmak

Hayatta her zaman haklı olmak şüphesiz mümkün değil, üstelik bazı durumlar var ki haklı olmanın bir anlamı ve önemi de yok. Ancak kimi insanların sürekli haklı çıkmaya çalıştıkları da bir gerçek. Buna karşın ikili ilişkilerde taraflardan biri sürekli haklı olduğu şeklinde bir davranış sergiliyorsa, bu durum ilişkinin eşitlikçi olması gereken yapısını bozar. Bazen kişiler haklı olmaya o kadar odaklanırlar ki mutlu olma anlarını kaçırırlar. İlişkiler söz konusu olduğunda kimsenin yüzde yüz haklı ya da haksız olamayacağını unutmayın ve ikili ilişkileri yıpratan bu temel yanlıştan kaçının. Gerekirse özür dilemekten kaçınmayın, özür dilemenin bir zayıflık değil aksine erdemli bir davranış olduğunu unutmayın.

Her şeyi beraber yapmak istemek

Bağlılık gibi görünen bir şey aslında bağımlılığın ta kendisi olabiliyor. Oysa bir ilişkide önemli olan ‘ben’leri kaybetmeden, ‘biz’ olabilmek. İlişkinin içinde, her kişinin kendine ait alanlarının olması çok önemli. Beraberce yapılan şeyler kadar her bireyin kendi arkadaşları ya da ailesi ile vakit geçirmesi, kendi hobilerine vakit ayırması, kişilerin ilişkilerine daha objektif yaklaşabilmelerini ve ilişkilerinde aslında daha fazla keyif alabilmelerini sağlar. Bu nedenle her şeyi beraber yapma isteğinden vazgeçin.

Birbirini değiştirmeye çalışmak

İlişkilerde başlangıçta partnerinizde sevdiğiniz özellikler, zamanla en çok değiştirmek istediğiniz özellikler olmaya başlayabiliyor. Oysa karşınızdaki kişinin de her insan gibi kusurlarının olduğunu kabul edebilmeyi öğrenin ve sürekli onu değişime zorlamayın. Üstelik bir kişi kendi değişmek istemedikten sonra onu zorla değiştiremezsiniz. Partnerinizin olumsuz sevmediğiniz yönlerine odaklanmanız ilişkinizi çıkmaza sokabilir. Ancak önemli bir kriter, değşitirmeye çalıştığınız davranışının size veya çevresindekilere zarar verip vermediği. Zarar vermiyorsa onu değiştirmeye çalışmanın ona yapılan bir haksızlık olabileceğini de bilin.

Partnerini hayatının merkezine koymak

Böyle bir yaklaşım son derece sağlıksız. Bir ilişkiye kendinizi adamanız, herşeyinizi partnerinize göre planlamanız sizi hızla tüketir ve ilişkilerdeki dengeleri değiştirir. Sevdiğiniz insan sizin için şüphesiz çok önemli ve değerli ancak hayatınızı oluşturan şeylerden yalnızca biri, hayatınızın tümü değil. O nedenle partnerinizi hayatınızın merkezine koyma yanılgısına düşmeyin.

Sosyal medya ve oyunlarda fazla zaman geçirmek

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Reyhan Algül“Günümüzde çiftlerin en büyük sorunlarından biri, taraflardan birinin aşırı derecede telefon ve bilgisayarda zaman geçirmesi. Akşam eve gelir gelmez eline telefonunu alıp bırakmamak, beraber yapılan etkinliklerde sosyal medyadan gözünü ayırmamak, birbirleriyle zaman geçirmek yerine başkalarının paylaşımlarına bakmak, ‘kafamı rahatlatıyorum’ diyerek bu mecralarda ya da bilgisayar oyunlarında fazla zaman geçirmek ‘gerçek iletişim’e büyük zarar veren davranışlar. Bunlar tıpkı uyuşturucu gibi uzun vadede kendi psikolojiniz de başta olmak üzere her şeye zarar verebiliyor “ diyor.

Fazla Beklentiler

Geçmişte aile ilişkilerinizde yaşadığınız hayal kırıklıkları bilinç altında yer etmiş olabilir ve siz hiç fark etmeden ilişkinizde partnerinizden bunları onarmasını bekliyor olabilirsiniz. Oysa tıpkı sizin gibi partnerinizin de bilinçaltı ihtiyaçları olabileceğini unutmayın. Karşınızdaki kişiden size verebileceği kadarını beklemelisiniz. Her insanın bir sevgi alma ve verme kapasitesi var. Hayatınızdaki kişinin bu kapasitesini anlayın ve ondan herşeyi beklemeyin. Özellikle son yıllarda pek çok kişi sosyal medyada takip ettiği kişilerin ‘her gün eğlencedelermişçesine’ paylaşımlarına ve çoğu kez ‘sahte mutluluklarına’ aldanarak kendi hayatlarını kıyaslama ve partnerini sorgulama yanlışına düşebiliyor.

Geçmişe ve kötü şeylere odaklanmak

Bazı insanlar geçmişe takılı kalırlar ve kafalarından atamazlar. Oysa ilişkinin içinde geçmişte yapılan hatalara takılı kalmak, eski sorunları sürekli gündeme getirmek adeta ilişkinin altına konulan bir dinamit! Hatalarından ders çıkarıp çıkarmadığına bakmak önemli. Geçmişteki hataları affetmeyi seçtiyseniz bunun sorumluklarını yerine getirmelisiniz, eğer affedemiyorsanız bir uzmandan bu konuda destek almalısınız.

Hakaret etmek, kişinin değerlerine saldırmak

Tartışırken sizi rahatsız eden durum üzerine konuşun ancak bağırmaktan ve hakaretten kaçının. Öfkenizi kontrol altına almalı, sorunu daha da büyütmek yerine yapıcı olmaya çalışmalısınız. Karşınızdaki kişinin değerlerine saldırmak, küçümsemek de yapacağınız en büyük yanlışlardan biri.

İçine atmak

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Reyhan Algül “Sorunları içinize atmak yerine, doğru zamanda ve doğru ortamda dile getirmekten kaçınmayın. Aksine içine atmanız, konuşmamanız, sorunların çözümü yerine ilerleyen dönemde bir kartopu gibi çok daha büyümesine neden olacaktır. Kırgınlıklarınızı veya sizi rahatsız eden konuları sakinliğinizi koruyarak ve yapıcı bir üslupla dile getirin ve duygularınızı paylaşın” diyor.

Kordsa, Kompozit Sponsorluğu ile Güçlendirmeye Devam Ediyor

Üniversite sanayi iş birliğinin öncülerinden Kordsa, Kocaeli Üniversitesi Türk Mekatronik takımının tasarladığı aracın üretimine kompozit malzeme desteği veriyor.
27 Ağustos 2017 tarihinde Körfez Yarış Pisti’nde gerçekleştirilecek olan TÜBİTAK Alternatif Enerjiler Araç Yarışması için tasarlanan araçta güçlendirme lideri Kordsa’nın karbon fiber kumaşları kullanıldı. 

Tüm parçaları Türk Mekatronik Takımı tarafından geliştirilen ve üretilen 2’nci elektrikli aracın tüm iç tasarımında, kapı içi ve dışı, şase, süspansiyon ve gösterge panelinde Kordsa’nın ürettiği karbon fiber kumaşlar kullanılıyor. Yarışma şartlarına uygun bir şekilde geliştirilen elektromobil araç 3,5 metre uzunluğunda, 1,7 m genişliğinde ve 1 m yüksekliğinde tasarlandı. Daha önce 430 kg ağırlığında ve tek motorlu bir elektrikli araç üreten takım, Kordsa’nın karbon fiber kumaşlar ile ürettikleri çift motorlu yeni aracın ağırlığını 240 kg’a kadar düşürerek aracı %45 hafifletmeyi başardı.

Ünlü Modeller Girişimci Kadınların Ürettiği Çantaları Kullanıyor

Hepsiburada’nın girişimci kadınları desteklemek amacıyla hayata geçirdiği Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programı kapsamında ürünlerini müşterilerine ulaştıran ihtiyaç sahibi kadınların tasarladığı ve ürettiği ürünler dünyaca ünlü modeller Adriana Lima, Izabel Goulart, Ana Beatriz Barros ve Isabeli Fontana’ya dek ulaştı.

Hayata geçirdiği projeler, ürettiği teknoloji ve çözümlerle Türkiye’de e-ticaretin kaldıracı ve dijital dönüşümün öncüsü Hepsiburada’nın mayıs ayında hayata geçirdiği Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programı kapsamında dijital dönüşümünü tamamlayan Turquise Tassel isimli girişimci kadın markasının ürünleri kısa zamanda birçok kişiye ulaştı.

Dosso Dossi Fashion Show kapsamında Türkiye’ye gelen ünlü top modeller Adriana Lima, Izabel Goulart, Ana Beatriz Barros ve Isabeli Fontana’ya da hediye edilen Turquoise Tassel çantalar, ünlü modellerin beğenisini kazandı. Üretim hikayesi hakkında da bilgi verilen çantaları çok beğendiklerini belirten ünlü modellerden Izabel Goulart, çok sevdiği turkuaz rengi taşıyan çantasını özel günlerde mutlaka kullanacağını belirtti.

İhtiyaç Sahibi Kadınlar Üretiyor, Hepsiburada’dan Türkiye’ye Ulaşıyor

Hayata tutunmaya çalışan kadınların emeğiyle üretilen, Naz Kurtoğlu girişimi ile kurulan Turquoise Tassel (Turkuaz Püskül) çantalar, Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programı kapsamında Hepsiburada platformu üzerinden Türkiye’ye ulaşıyor. Bir destek projesi olarak ortaya çıkan ve büyük ilgi gören el örgüsü çantalar, üzerlerindeki Türk desenleri ve motifleriyle de büyük ilgi çekiyor.

Hepsiburada tarafından hayata geçirilen Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programı kapsamında işini kurmak, büyütmek ve e-ticarete taşımak isteyen kadınlar, teknoloji desteği, komisyon indirimi, promosyon ve reklam desteği, ürün listelemede öncelik, ödeme sistemleri komisyonlarında indirim, kargo desteği gibi avantajlardan faydalanıyor. Turquoise Tassel çantalar ve diğer girişimci kadın ürünlerine Hepsiburada platformunda yer alan girişimci kadın ürünleri kategorisinden ulaşılabiliyor.

Tarkan Kadooğlu: “Kadınları İş Hayatında Tutmak Sosyal Bir Devletin En Önemli Sorumluluğudur”

Türkiye’nin yalnızca en büyük KOBİ yapılanmasına sahip iş dünyası örgütü değil aynı zamanda üyesi olan 35 kadın derneği ile en büyük örgütlü kadın gücü de olan TÜRKONFED, bu yılsonunda üçüncüsü yayımlanacak İş Dünyasında Kadın Raporu’nun ikinci faz sonuçlarını açıkladı. Rapora göre eşinin çalışmasını istemeyenlerin sayısı 2015 yılında 2007 yılına göre yüzde 50 oranında azalmasına rağmen, kadınlar çocuk ve yaşlı bakımı nedeniyle çalışma hayatının başında ya da ortasında çalışma hayatından ayrılmak zorunda kalıyor.

“Kadın güçlenirse, toplum güçlenir” diyen TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu; “Kadınların sadece iş hayatına katılımı değil, iş hayatındaki kadınların da bakım sorumlulukları nedeniyle çalışmaktan vazgeçmeyecekleri bir sistemi oluşturmamız gerekiyor. Çocuk ve yaşlı bakımı kadınların çalışmasının önündeki en büyük engel. 2015 yılına kadar olan 5 yıllık dönemde yaklaşık 1 milyon kadın çocuk bakımı, yaklaşık 112 bin kadın ise yaşlı bakımı nedeniyle iş hayatını bırakmış. Kadınların işgücüne katılımını artırırken, sosyal bir devletin sağlaması gereken temel ihtiyaçlar nedeniyle çalışma hayatından uzaklaşmaları kabul edilebilir bir durum değil. Kreş konusunda atılacak adımlar önemli ama bakım sigortası sisteminin çok hızlı bir şekilde kurulması halinde ilk etapta söz konusu hizmetlerde çalışacak 500 bin kadın için ilave istihdam sağlanabileceği gibi, iş gücü piyasasından kaçan yaklaşık 1 milyon 112 bin kadını da geri getirebiliriz” dedi.

19 Ağustos 2017 / İstanbul- Bünyesindeki İş Dünyasında Kadın Komisyonu (İDK) aracılığıyla 2007 yılından bu yana kadınların eğitime, iş hayatına ve siyasete katılımını teşvik eden çalışmalar yürüten Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), bu yılsonunda üçüncüsü yayımlanacak olan İş Dünyasında Kadın Raporu’nun ikinci faz sonuçlarını açıkladı. Prof. Dr. Oğuz Karadeniz ve Prof. Dr. Hakkı Hakan Yılmaz tarafından hazırlanan 3. İş Dünyasında Kadın Raporu’nun çıktıları yılsonuna kadar TÜRKONFED tarafından toplam dört fazda kamuoyuyla paylaşılmaya devam edecek. Raporun her fazında Türkiye’de kadınların iş hayatına katılımından sosyal hayattaki etkinliğine kadar farklı konularda kaydettiği aşamalar ve gelişmeler değerlendirilirken, 35 kadın derneğinin cinsiyet eşitliği temelinde politika önerileri de iletilecek.

Türk Sosyal Güvenlik Sistemi’ni, kadının çalışma hayatına girmesi ve sosyal güvenceye erişimi açısından ele alan ikinci faz raporu; sosyal yardımların kadın istihdamı üzerindeki etkisini de inceleyerek, kadın istihdamını artırmaya yönelik sunduğu öneriler ile dikkat çekiyor.

“1 MİLYON KADIN ÇOCUK BAKTIĞI İÇİN İŞGÜCÜNE KATILAMIYOR”

Kadınların iş hayatına katılımlarını artırmak için TÜRKONFED İDK Komisyonu’nun Türkiye’nin her bölgesinde 35 kadın derneği ile çalışmalarını sürdürdüğünü kaydeden TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, “Kadın güçlenirse, toplum gelişir ve güçlenir. Kadınların sadece iş hayatına katılımı değil, iş hayatındaki kadınların da bakım sorumlulukları nedeniyle çalışmaktan vazgeçmeyecekleri bir sistemi oluşturmamız gerekiyor. Çocuk ve yaşlı bakımı kadınların çalışmasının önündeki en büyük engel. 2015 yılına kadar olan 5 yıllık dönemde yaklaşık 1 milyon kadın çocuk bakımıyaklaşık 112 bin kadın ise yaşlı bakımı nedeniyle iş hayatını bırakmış. Kadınların işgücüne katılımını artırırken, sosyal bir devletin sağlaması gereken temel ihtiyaçlar nedeniyle çalışma hayatından uzaklaşmaları kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.

Türkiye’de çocuk bakımının ağırlıklı olarak kadınlar tarafından sağlandığına dikkat çeken Kadooğlu, bu durumun annenin daha kariyerinin başında çalışma hayatından uzaklaşmak zorunda kalmasına neden olduğunu belirtiyor. Kurumsal bakım hizmetlerine olan talebin artmasına rağmen kreş sayısının yetersizliği, kreş ücretlerinin yüksekliği ve hizmet kalitesine olan güvensizliğin de çocuk bakımında annelere ek sorumluluklar yüklediğini hatırlatan Kadooğlu, bunun yanında yaşlı ya da engelli bakımı ile ilgilenen kadınların da çalışma hayatının ortasında işgücünden uzaklaştığını vurguluyor. Kadooğlu bu durumun düzeltilmesi için de çocuk bakım-kreş fonu ve bakım sigortası yoluyla çocuk, engelli ve yaşlı bakım hizmetlerini finanse eden sosyal güvenlik sistemlerinin etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini söylüyor. Bu sistemin kadının işgücü piyasasına girişini kolaylaştırdığı gibi istihdam artışı sağlayarak işsizliğin azaltılmasına katkıda bulunacağının da altını çiziyor.

“TEŞVİK MEKANİZMALARININ YAGINLAŞTIRILMASI GEREKMEKTEDİR”

Kadının doğum sonrası çalışmasını teşvik eden doğum borçlanması, sosyal sigorta prim ve istihdam teşviklerinin de kadın istihdamını artırmada önemli bir rol üstlendiğini belirten TÜRKONFED İDK Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık; “KOSGEB 2000 yılından beri nitelikli eleman çalıştıran KOBİ’lere çeşitli oranlarda teşvikler veriyor. Buna rağmen maalesef sigorta prim teşviklerinden 1,5 milyon KOBİ içerisinde yalnızca 14 bin KOBİ’nin yararlandığını görüyoruz. Bu da bize işverenlerin bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadıklarını gösteriyor. Diğer yandan, genç kadın işçi çalıştıran firmalarda bu işçilerin 54 aya kadar olan primleri devlet tarafından karşılanıyor. Yeni işyeri açan girişimci kadınlar için de primlerin belirli bir kısmının, yine işsizlik fonundan veya devlet tarafından karşılanabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yılda sadece yüzde 1’lik kısmının yaşlı ve engelli bakımı için bir fona ayrılması halinde, engelli ve yaşlı bakımı ile rehabilitasyonu alanlarında istihdam artışı sağlanabileceğini de ifade eden Açık, şöyle devam etti: “Söz konusu fonun kaynağı için, Genel Sağlık Sigortası primlerinin bir bölümü ile genel bütçeden fona sağlanacak katkılardan yararlanılabilir. Diğer yandan 2007 yılında yayımladığımız raporumuzda literatüre taşıdığımız doğum borçlanmasında, SGK şu anda ilk defa sigorta olunan tarihten sonraki doğumların borçlanmasını esas alıyor. Bu noktada ilk çocuğun borçlanmasının sağlanmasının, hatta ilk çocukların primlerinin devlet tarafından ödenmesinin, kadının iş gücü piyasasına girmesini kolaylaştıracağını düşünüyoruz.”

AİLE VE ÇOCUĞA DAHA FAZLA KAYNAK AYRILMALI

TÜRKONFED 3. İş Dünyasında Kadın Raporu II. Faz sonuçları, ortaya koyduğu önemli tespitler yanında önerileriyle de dikkat çekiyor:

  • 2017 yılı Mart ayı itibarıyla, yoksul hanelerde bakıma muhtaç yaşlı ya da engelliye bakan 485 bin kişiye bakım ödeneği verilmesine rağmen, bu kişiler profesyonel bakıcı olmadığı için sosyal güvenceleri bulunmuyor. Nitelikli bakım elemanı ihtiyacı çok yüksek olan Türkiye’de, bakım sigortasının kurulması ve etkin bir şekilde uygulanması halinde, kısa dönemde söz konusu hizmetlerde çalışacak ilave 500 bin kadınuzun dönemde ise yaşlanan nüfus ile birlikte 1 milyon kadın için ilave istihdam sağlanabilir. İşgücü piyasasından uzaklaşan kadınlar da geri dönebilir.
  • Evlilik ve eşinin isteği ile işten ayrılanların sayısı 2007-2015 yılları arasında yarı yarıya azalmaktadır. 2007 yılında 1 milyon 200 binin kadın eşinin isteği üzerine işten ayrılırken, bu rakamın 2015 yılında 588 bine düştüğü görülüyor. Yeni evlenen çiftlerde, erkeklerde eşlerinin çalışmasına olumlu bakanların sayısında artış gözleniyor.
  • Kadınların yüzde 45,6’sı 1.000 TL’nin altında aylık alırken, bu oranın erkeklerde yüzde 31’e düştüğü görülüyor. Kadınlar arasındaki ücret farklılaşması erkeklere göre daha adaletsiz bir yapı gösteriyor. Çocuk yoksulluğunun yetişkin yoksulluğundan, kadın yoksulluğun ise erkek yoksulluğundan yüksek olduğu Türkiye’de; kadın, erkeğe göre 1 puan daha yoksul ve aradaki ücret farkı çok daha yüksek seviyede.
  • Çalışan kadınların toplamda yüzde 7,2’si yarı zamanlı çalışırken, bu oran en düşük gelir grubu olan 830 TL ve altındaki grupta yüzde 15,9’a kadar çıkıyor. Ek iş arayan kadınların yüzde 40’ının yine en düşük aylık gelir elde eden gruptan olması dikkat çekerken, kadınların iş aramama nedeninin belirgin bir şekilde ev işleri ve bakım yükümlülükleri olduğu ifade ediliyor.
  • Avrupa Birliği (AB) ülkelerine göre Türkiye, emeklilik ve yaşlılık harcamalarına daha fazla kaynak ayırıyor. Yüzde 8 yaşlı nüfus oranı ile AB (Yüzde 19,2)ortalamasının çok altında olan Türkiye’de yaşlılık harcamalarına ayrılan pay yüzde 48 ile 28 AB üyesi ülkenin de üzerinde bulunuyor. Dul ve yetim aylıklarına ayrılan pay ise AB ortalamasının neredeyse iki katına ulaşıyor.
  • Kadınların işgücüne katılımını kolaylaştıracak çocuk, yaşlı ve engelli bakım hizmetlerine yönelik sosyal güvenlik harcamalarına ise Türkiye’nin daha az kaynak ayırdığı görülüyor. Aile ve çocuk harcamalarında ise söz konusu payın AB ortalaması yüzde 8,55 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 3,12’ye düşüyor.Bu tablo ile genç nüfusa sahip bir ülke olan Türkiye’nin, aileye ve çocuğa yönelik sosyal güvenlik mekanizmalarını daha etkin kullanması gerektiğinin altı çiziliyor.

Mobilya devrilmelerinden kaynaklanan kazaları önlemek için Sabitleyin!

Hepimiz evimizin güvenli bir yer olmasını isteriz. Ama evlerimizdeki en ufak bir kaza bile çocuklarımız için risk oluşturabilir. Bunun için özellikle çocuk odalarındaki mobilyaların duvara sabitlenmesi önemli bir konu. Bu farkındalıkla tüm çocuk mobilyalarına uyumlu sabitleme aparatı geliştiren Çilek, çocuklarınızın risksiz bir ortamda keyifli vakit geçirmesini sağlıyor.

Tüm ebeveynler için çocukların sağlıklı bir ortamda büyümesi önemli bir konu. Yaşam alanlarının güvenli olması ve en ufak bir kaza olasılığının yaşanmaması için de tüm tedbirlerin alınması gerekiyor. Dolayısıyla da mobilya devrilmelerinden kaynaklanan kazaları önlemek için yaşam alanlarındaki özellikle çocuk odalarındaki mobilyaların duvara sabitlenmesi önemli…

İşte bu noktada devreye giren Çilek, duvara montaj için gereken sabitleme malzemesinin önemine dikkat çekiyor. Çocuk mobilyasındaki bilirkişiliğiyle de tüm çocuk mobilyalarına uyumlu sabitleme aparatı geliştirerek ebeveynlerin gönlüne su serpen Çilek, tüm mobilyaların kullanım kılavuzunda da “mobilyanın devrilmesi sonucu ciddi kazalar meydana gelebilir ve devrilme riskini önlemek için mobilyanın duvara sabitlenmesi gerekmektedir” ibaresine yer veriyor.

Mobilyayı sabitlemek için kullanılacak donanımın, duvar materyaline göre değişiklik gösterebileceğinin farkındalığıyla Çilek, aparatın tüm mobilyalara uyumlu olmasına özen gösterdi. Ayrıca aileleri ağır nesneleri en alt çekmecelere koyma konusunda da uyaran Çilek, çocukların çekmecelere, kapılara veya raflara tırmanmasına ya da bunlara tutunarak sallanmasına izin verilmemesi konusunda da uyarıyor.

Türkiye’de Her 10 Evden 8’inde İnternet Var

Türkiye’de 16-74 yaş grubundaki bireylerden bilgisayar kullananların oranı yüzde 56,6, internet kullananların oranı ise yüzde 66,8 oldu.

Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) hane halkı bilişim teknolojileri araştırmasından elde ettiği bilgiler ışığında medya araştırması gerçekleştirdi. Ajans Press’in yazılı basın araştırmasında, bu yıl içerisinde internet konulu 110 bin 382 haberin medyaya yansıdığı tespit edildi.

İnternet kullanıcılarının interneti kullanma amaçları dikkate alındığında, yüzde 82,4’lük kısmın, 2016 yılının ilk üç ayında, en çok sosyal medya sitelerini ziyaret ettiği ve profil oluşturmak amacıyla interneti kullandığı saptandı. Bunu yüzde 74,5 ile paylaşım sitelerinden video izleme, yüzde 69,5 ile online haber sitelerinden gazete ve dergi okuma, yüzde 69,5 ile sağlıkla ilgili bilgi arama, yüzde 65,5 ile mal ve hizmetler hakkında bilgi sorgulama, yüzde 63,7 ile de internet siteleri üzerinden müzik dinleme olarak belirlendi.

Türkiye’de 10 haneden 8’inde internet erişim imkânı bulunuyor. Ülke genelinde evinde internet olanların oranı yüzde 80,7’yi bulurken bu rakam geçtiğimiz yıl yüzde 76,3 olarak belirlenmişti. Ajans Press ve PRNet’in derlediği bilgilere göre interneti alışveriş amacıyla kullanan bireylerin sayısı ise her geçen gün hızla artıyor. Nisan 2016-Mart 2017 tarihleri arasında internet üzerinden en çok giyim, spor malzemeleri ve ev eşyaları sipariş edildi.

Sektörün yeni markası RH, NEOPLAN Tourliner’ı tercih etti

Otobüs sektörünün en yeni oyuncusu RH, 8 NEOPLAN Tourliner satın

alarak iddialı bir başlangıç yaptı. 2017 yılında piyasaya sürülen tek yeni

model seyahat otobüsü NEPLAN Tourliner’ın teslimat töreninde

konuşan RH Turizm sahibi Rahmi Hamurcu, “Yolcularımızın

memnuniyetini en üst seviyeye taşıyacak geniş koltuklara ve konfora

sahip yeni, son teknoloji ürünü NEOPLAN Tourliner otobüslerle

yolcularımıza ayrıcalıkla hizmet sunmanın gururunu ve heyecanını

yaşıyoruz” dedi.

Üstün nitelikleri ve özellikleri ile seyahat sektöründe geleceğin standartlarını taşıyan NEOPLAN Tourliner seyahat sektörünün gözdesi olmaya devam ediyor. Kayseri‘de yeni kurulan ve otobüs sektörünün yeni oyuncusu RH Turizm, 8 adet 2+1 VIP koltuklu 38+1 oturma düzenine sahip NEOPLAN Tourliner otobüsler alarak sektöre “Merhaba” dedi.

RH Turizm’in yeni otobüsleri Kayseri Otogarı’nda düzenlenen törenle teslim edildi. RH Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Hamurcu Kayseri Otogarı’nda düzenlenen teslimat töreninde, “Her açıdan böylesine gelişmiş otobüsleri, RH markası ile Türkiye karayollarına çıkarmak, başta Kayserililerin ve tüm yolcularımızın hizmetine sunmak bizim için gurur ve onur kaynağıdır” dedi.

Hizmetin daha iyisini, daha kalitelisini ve en üst seviyede konforlu yolculuğu sunmaya kararlı olduklarını vurgulayan Reha Hamurcu, “İlk etapta 2+1 düzende, son teknoloji ve yakıt ekonomisi yüksek, yolcularımızın memnuniyetini sağlayacak geniş koltuklara ve konfora sahip 8 adet 2017 model yeni NEOPLAN Tourliner satın aldık. Günümüzün, hatta geleceğin taleplerini karşılayacağından ve tüm yolcularımızı mutlu edeceğimizden hiç kuşku duymuyorum” diye konuştu.

2017’de piyasaya sürülen tek yeni model seyahat otobüsü: NEOPLAN Tourliner

MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. Otobüs Satış Direktörü Can Cansu, “Kayseri’nin yeni firması RH’ın gelecekte çok büyük başarılara imza atacağına inanıyorum. NEOPLAN tercihi için kendilerine teşekkür ediyorum” dedi. Cansu şunları söyledi: “Sektörde köklü deneyimi olan ve uzun yıllar Kayseri de en üst segment NEOPLAN Starliner seyahat otobüsleri ile hizmet veren Hamurcu Ailesi geleneğini devam ettiriyor. Bugün kurulmuş olan yeni firmamız “RH Turizm” de 2017 model NEOPLAN 2+1 Tourliner VIP otobüsler ile yola çıkıyor. Unutmayalım ki bu sene piyasaya sürülen tek yeni model seyahat otobüsü Neoplan Tourliner dır. Yeni Tourliner’da birçok ileri teknoloji, birbiriyle uyumlu. Yeni Tourliner, hem yolcular, hem kaptanlar, hem de işletmeler için en ideal avantajları bir arada sunuyor. Standart sunulan MAN TipMatic®, otomatikleştirilmiş 12 ileri Easy-Start şanzımanı ile çevreci Euro 6C motoru, Yeni Tourliner’da yüzde 10 yakıt optimizasyonu sağlıyor. Yine aracın standartları arasında yer alan EfficientCruise ve EfficientRoll sistemleri de hem sürüş konforu ve yakıt tasarrufu sağlıyor, hem de motor ömrünü uzatıyor. Yeni Tourliner’da kaptanlar da düşünüldü. Hem kokpitte hem de dinlenme alanlarında geliştirmeler yapıldı. Bu işbirliğinin firmaya ve tüm Kayseri yolcularına hayırlı olmasını diliyorum, güzel yolculuklar temenni ediyorum.”

RH Turizm, tasarım, estetik, teknoloji, tasarruf ve düşük İşletme giderleri, konfor, gibi birçok özellikleri taşıyan NEOPLAN Tourliner otobüsler ile önümüzdeki günlerde yeni yolculuğuna ve yeni seferlerine başlayacak.

Kayseri Otogarı’nda düzenlenen teslimat törenine Otobüs Satış Bölge yöneticisi Ufuk Demirer, Rahmi Hamurcu’nun oğlu Süleyman Hamurcu, MAPAR Otomotiv Bursa Genel Müdürü Tanju Nayır, MAPAR Otomotiv İzmir Genel Müdürü Caner Perk, RH Turizm firma yetkilileri, bireysel otobüs sahipleri ve otogar camiasından davetliler katıldı.

İKMİB “Kayıt Dışı İstihdam ve Çocuk İşçiliği” konusunu gündeme taşıyor

Çağımızın sosyal ve ekonomik açıdan en önemli sorunlarından birini kayıt dışı istihdam ve çocuk işçiliği oluşturuyor. Türkiye’de sayısı 2 milyona yaklaşan çocuk işçilerin büyük bölümü kayıt dışı çalıştırılıyor. İKMİB Kimya Sektörünün Yoksullukla Mücadele Projesi kapsamında hayata geçirdiği “Kayıt Dışı İstihdam ve Çocuk İşçiliği” başlıklı 3. Atölye çalışması ile toplumun kanayan yarasına parmak basıyor. 09 Ağustos 2017 tarihinde Titanic Business Bayrampaşa Oteli’nde gerçekleşecek atölye çalışmasında konu uzman isimlerce tüm yönüyle ele alınacak.

Çocuk işçiliği ve kayıt dışı istihdam konularına dikkat çekmek ve kamuoyunu bilgilendirmek isteyen İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), “Kimya Sektörünün Yoksullukla Mücadele Projesi” kapsamında gerçekleştirdiği atölye çalışmalarının üçüncüsünü bu konuya ayırdı. Titanic Business Bayrampaşa Oteli’nde 09 Ağustos 2017 tarihinde gerçekleşecek “Kayıt Dışı İstihdam ve Çocuk İşçiliği” başlıklı atölye çalışması kapsamında SGK İl Müdürlüğü, İstanbul Sanayi Odası ve İŞKUR’dan yetkili isimler konu ile ilgili detayları katılımcılarla paylaşacaklar. Atölye kapsamında Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Pınar Uyan da bir konuşma gerçekleştirecek.

Proje kapsamında daha önce “Kimya Sektörü İK Genel Bakış” ile “Ayrımcılık ve Ön Yargı” konulu atölyeler yapıldı. Verimli geçen atölye çalışmalarının çıktıları projenin ilerleyen aşamalarına yol göstermesi bakımından da önem taşıyor. İKMİB’in “Kayıt Dışı İstihdam ve Çocuk İşçiliği” konulu atölye çalışmasına kimya sektörünün tüm temsilcileri davetli.

İKMİB-Kimya Sektörünün Yoksullukla Mücadelesi Projesi ile ilgili gelişmeler Facebook sayfasından takip edilebilir.

Yerli kapasite oluşturmadan cam elyafa anti-damping uygulaması ihracatçıyı zora sokacak

Ülkemizin tek yerli cam elyaf üreticisi Cam Elyaf Sanayi A.Ş. tarafından talep edilen Mısır menşeili cam elyaf ithalatına yönelik getirilen korunma önlemi plastik ve kompozit sanayileri başta olmak üzere birçok sektörün rekabetçiliğini olumsuz yönde etkileme potansiyeli taşıyor.

Kapasite bazında Türkiye’nin cam elyaf ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını karşılayabilen Cam Elyaf A.Ş.’nin Mısır menşeili “cam elyaf takviye malzemeleri” ithalatına yönelik olarak damping soruşturması açılması talebi; plastik hammadde, boru, levha, kompozit sektörlerini ve bu sektörlerden ürün tedarik eden başta inşaat olmak üzere birçok sektörü zor durumda bırakabilir.

 

Yeni kapasiteler devreye girmeden uygulamaya konan anti-damping soruşturmaları ile yerli hammadde üreticisinin rekabet dışı bırakılmasının, fiyatların yükselmesine sebep olacağını ifade eden Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Reha Gür, nihai ürün üreticisinin de katma değerli üretimini ve dünya ile rekabetini olumsuz etkileyebileceğini öne sürdü.

 

Termoplastik hammadde ve kompozit gibi stratejik sektörlerin temel girdileri üzerinde yapılacak müdahalelerin, konuyla ilgili tarafların görüşleri dikkate alınmaksızın gerçekleştirilmesinin ilgili sektörleri rekabet edemez bir noktaya sürükleyebileceğini belirten PAGDER Başkanı Reha Gür, “Ülkemiz ekonomisinin geleceği, ucuz hammadde üretiminde değil sofistike, katma değerli, orta-yüksek teknolojili nihai ürün üretiminde yatmaktadır. Dolayısıyla yapı ve inşaat, beyaz eşya, otomotiv, elektrik-elektronik, savunma sanayi, uzay ve havacılık gibi yüksek katma değerli sektörlerin ana hammaddesi durumunda olan cam elyaf ürününe miktar kısıntısına uğramadan yüksek kalite ve rekabetçi fiyatlardan erişimin stratejik olduğu sanayiimizce bilinmektedir” dedi.

 

Türkiye’nin cam elyaf pazarı büyüklüğünün 2016 yılında 98 bin ton olarak gerçekleştiğine ve bunun ancak 29 bin tonluk kesiminin yerli üretici Cam Elyaf A.Ş. tarafından karşılanabildiğine dikkat çeken Gür, Çin menşeili ürünlere yıllardır uygulanmakta olan anti-damping uygulamasının, yerli üreticinin kapasite olarak yurtiçi sanayicisinin taleplerini karşılayamazken, başka ülkelere de uygulamaya sokulması telafisi mümkün olmayan üretim ve ihracat kaybı sorunlarını beraberinde getireceğine dikkat çekti.

 

 

 

Ülkenin cam elyafa yönelik yatırımlarının plastik hammadde ve kompozit sektörlerinin büyüme hızının gerisinde kaldığına değinen Gür şunları kaydetti; “Her yıl yüzde 6 – 10 mertebelerinde büyüyen termoplastik hammadde ve kompozit sektörlerinin 2019 yılı itibarıyla cam elyaf kullanım miktarları ülkemiz yerli sanayi adına memnun edici şekilde 100 bin ton seviyesinin üzerine çıkabilecektir. Maalesef tek yerli üreticimizin de her an ömrünü tamamlama riski taşıyan tek fırın üzerinden üretim yapmaya devam ettiği bilinmektedir. Mevcut durumda, açılacağı iddia edilen yeni yatırım kapasitesinin de yetersiz kalacağı tahmin edilmekteyken, söz konusu edilen yeni yatırım devreye girer girmez dahi anti-damping uygulamasının başlatılması da uygun değilken bugün bu konunun gündeme gelmesi kabul edilemez. İlave anti-damping uygulamaları ancak yeni yatırım devreye girdikten ve iç pazarın tamamına yakınına rutin ve düzenli olarak beklenen kalitede girdi temin ettiğini ispat ettikten sonra, o günün şartlarında değerlendirilip, ülke menfaatlerine göre sonuçlandırılmalıdır.”

 

Ağaç İşleme Makinesi ve Intermob Fuarları, her yıl güçlenerek yol alıyor

1.400 m²’lik bir alanda başlayan serüvenin 24.236 m²’lik bir alana yükselişi

1988’de 5bin ziyaretçinin 2016’da 71.581 ziyaretçiye ulaşması

Uluslararası ziyaretçi sayısında son 5 yılda yüzde 11,5‘lik bir artış

 

Ahşap ve mobilya yan sanayisinin tüm bileşenleri 30 yıllık tecrübesiyle bir araya getiren Ağaç İşleme Makinesi Fuarı, 30 yıllık serüveni boyunca binlerce sektör profesyonelini aynı çatı altında buluşturdu. Serüvenine 5 bin kişilik ziyaretçiyle başlayan fuar; 2017 yılında 70 binin üzerinde sektör profesyonelini aynı çatı altında buluşturmayı hedefliyor.

 

İlk kez kapılarını 1988 yılında İstanbul Tepebaşı’ndaki İstanbul Sergi Sarayı’nda ‘Türk Makine Sanayi Fuarı’ adı altıda açanAğaç İşleme Makinesi Fuarı, bu yıl 30’uncu yılını kutluyor. İlk yılında 1400 metrekarelik alanda 56’sı yabancı 109 katılımcıyı ağırlayan fuar, 2016 yılında net 24.236 metrekarelik alanda 381 firma ve firma temsilciliğini aynı çatı altında buluşturdu.

 

1996 yılında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’ne geçmesiyle gücünü perçinleyen fuar, 1998 yılında ilk defa kapılarını ziyaretçisine açan Intermob Fuarı ile güçlerini birleştirdi. Fuarlar, 2017 yılında 70 binin üzerinde sektör profesyonelini aynı çatı altında buluşturmayı hedefliyor. Ağaç İşleme Makinesi Fuarı bugüne kadar 8 binin üzerinde katılımcıya Intermob Fuarı ise 5 binin üzerinde katılımcıya ev sahipliği yapmasıyla da sektördeki önderliğini kanıtlıyor. Ayrıca Ağaç İşleme Makinesi ve Intermob Fuarları, ilk yılında 12 bin 566 ziyaretçiye 2016 yılında ise 71 bin 581 kişiye ev sahipliği yaparak yüzde 569 oranında büyüme kaydetmesiyle yolunun açık olduğunu herkese ispatlıyor.