Çocuk mobilyası tercihinde Çilek ilk sırada

KDV indiriminin başladığı Şubat ayının ilk günlerinden itibaren mobilya pazarında satışlar artarken, çocuk mobilyası pazarı da bu artıştan payını aldı. Marka bazlı yüzde 30 oranında büyüyen sektör, ailelerin de çocuklarının odalarını rahatça değiştirmesine olanak tanıdı. Sektörünün lider markası Çilek’in markalı mobilya tercinde ilk sırada yer aldığını söyleyen Çilek Pazarlama Direktörü Erkan Aydın, “Kampanyalarımız ve piyasaya sürdüğümüz yeni ürünler tüketicilerin tercihlerini Çilek’ten yana kullanmasında büyük rol oynadı” dedi.

Mobilya sektörünün hareketlenmesine vesile olan KDV indirimi, çocuk mobilyası pazarının da gelişimine katkı sağladı. İndirim sayesinde ebeveynlere daha rahat bir alışveriş olanağı tanıyan sektör, marka bazlı yüzde 30 büyüme oranıyla da ülke ekonomisine önemli ölçüde yarar sağladı.

“KDV indirimin kalıcı olması, çocuk mobilyası sektörü için verimli olacaktır”

Kayıt dışı üretim yapan firmaların oluşturduğu rekabet ortamında KDV indiriminin tüketicileri markalı mobilyaya yönelttiğini söyleyen Pazarlama Direktörü Erkan Aydınmarkalı mobilya tercihinde ise Çilek’in ilk sırada yer aldığını belirtti. Kayıt dışılığın iç pazarda haksız rekabet oluşturduğunu ve ihracat yapan firmaları olumsuz etkilediğinin altını çizen Aydın, “KDV indiriminin kalıcı olması, çocuk mobilyası sektörü için verimli olacaktır. Ayrıca, satış rakamlarının yükselmesi ve kâr elde edilmesiyle birlikte mobilya sektöründe birçok firma yeni eleman istihdam etmeye ve ek yatırım planları yapmaya başladı. Ülke ekonomisinin en önemli taşlarından biri olan sektörümüzün geleceğini düşündüğümüzde bu sürecin devam etmesi taraftarıyız. Çünkü KDV indirimiyle, satışlarda yüzde 30’lara varan artış gözlemledik. Markalı mobilya tarafında ise özellikle ilk 3 ayda büyük bir hareketlilik yaşandı” dedi.

Aydın: Tasarımı güvenlikle birleştirdik

Konuya Çilek özelinden baktığımızda ise tüketicinin satın alma tercihinde en önemli kriterin özgün tasarım olduğunun altını çizen Pazarlama Direktörü Erkan Aydın, “Çilek olarak, tasarıma verdiğimiz önemi her fırsatta vurguluyoruz. Çocukların düşlerindeki odaları ileri çocuk güvenliği standartlarına göre tasarlıyor, özgün, kaliteli ve beğenilen ürünler üretiyoruz. KDV indiriminin başladığı dönemin, özellikle doğum oranlarının fazla olduğu aylara denk gelmesi, bebek odaları ve beşiklerin tercih edilmesini de beraberinde getirdi. Her zaman klasik olan Romantic, yeni trend ürünümüz Dark Metal ve fonksiyonelliğiyle öne çıkan Trio Genç Odası serilerimiz çok beğenildi. Sonuç olarak, beğenilen tasarımlara bir de KDV indirimi eklendiğinde satışlarda beklenin üstünde bir artış yaşandı.”

Gelinlik için 1,5 milyar TL harcıyoruz

Yılda 600 bin düğün yapılıyor, düğün pazarı 40 milyar, gelinlik pazarı 1,5 milyar TL’yi buluyor

Oleg Cassini pazar potansiyelini gördü, büyümesine hız verdi

Dünyaca ünlü Amerikan gelinlik ve abiye markası Oleg Cassini’nin CEO’su Jeff Zelenko, Türkiye’de 40 milyar TL’lik bir hacme ulaşan düğün pazarına yönelik yatırım planlarını ve bölgedeki hedeflerini paylaştı. Oleg Cassini, Eylül ayı itibarıyla ülkede toplam 19 mağazaya ulaşacak. Bu yıl yüzde 70 büyümeyi planlayan markanın orta vadeli hedefi ise 2020’de 50 noktada olmak.

Türkiye’de gelinlik ve düğün pazarı her geçen gün hızla büyüyor. Bugün ülkede her yıl 600 bin düğün yapılıyor. Türkiye’deki potansiyelleri görerek, 2010 yılında pazara giren yarım asırlık Amerikan markası Oleg Cassini’nin CEO’su Jeff Zelenko, “Türkiye için düğün kültürel olarak çok önemli bir konsept. Genç nüfus sayesinde her yıl yapılan evlilik sayısı çok yüksek. Bugün düğünler toplamda 30 milyar TL’lik bir pazar oluşturuyor. Kına ve nişanlar da eklendiğinde rakam 40 milyar TL’ye çıkıyor. Bu dev sektörün ortalama 1,5 milyar TL’lik kısmını ise gelinlik satışı oluşturuyor. Biz bu pazarın daha da büyüyeceğini öngörüyoruz” dedi.

Yılsonunda yüzde 70 büyüyecek

Çizdiği yol haritasıyla kısa süre içinde Türkiye’de ismini duyuran Oleg Cassini, 2017 itibarıyla büyümesine hız kazandıracak yatırımlarına ağırlık verdi. Oleg Cassini’nin hedefi yılsonunda Türkiye’nin en az 20 noktasında olmak ve yüzde 70 büyümek. Marka yılın ilk 6 ayında 6 açılış gerçekleştirdi. Eylül ayında açacağı mağazasıyla da toplam 19 noktada hizmet veriyor olacak. Böylece yılsonu hedeflerini tutturmayı garantileyecek.

2017 yatırımları 5,5 milyon doları bulacak

Oleg Cassini’nin 2017 sonuna dek Türkiye’ye yapmayı planladığı yatırım miktarı 5,5 milyon doları bulacak. Yılsonunda çalışan sayısının ise 350’yi geçeceği öngörülüyor. 2018 itibarıyla her yıl 10’ar mağaza açmak isteyen şirketin 2020 hedefi ise 50 mağazaya ulaşmak.

Hedef yılda 120 binden fazla parça satmak

Bugün İstanbul, Ankara, Bursa, Samsun, İzmit, İzmir, Adana, Mersin ve Antalya’da mağazaları bulunan Oleg Cassini’nin hedefi Anadolu’daki mağazalarının sayısını artırmanın yanı sıra mevcut mağaza başına satışı da yükseltmek. Zelenko bu alandaki hedeflerini, “Hızla olgunlaşan ve pazardaki yerini giderek sağlamlaştıran bir marka olmamız, fiyat aralıklarımızın genişlemesi ve agresif pazarlama çalışmalarımız sayesinde satışlarımızın da artmasını bekliyoruz” sözleriyle ifade etti.

Zelenko’nun öngörüsü ise şu şekilde: “Bu yıl 7 bin gelinlik, 20 – 25 bin kadar da abiye satacağımızı öngörüyoruz. 2020’de gelinlikte 20 – 25 bin, abiyede ise 100 bini aşmayı umuyoruz.”

Gelinlik tedarikinin yüzde 25’i iç pazardan

Farklı ülkelerde üretim tesisleri bulunan Oleg Cassini, Türkiye’de sattığı gelinliklerin yüzde 25’ini abiyelerin ise yüzde 40’ını iç pazardan tedarik ediyor. Jeff Zelenko, Türkiye’de üretim yapmaya da sıcak baktıklarını ve gelecekte mevcut tedarikçileriyle birlikte yatırım yapma kararı alabileceklerini belirtiyor.

Ortadoğu’ya Türkiye’den açılacak

Oleg Cassini’nin Türkiye operasyonu, gelecek yılın sonlarına doğru Ortadoğu bölgesinde franchise vermeye başlayacak. Türkiye’nin global hedefleri doğrultusunda önemli bir nokta olduğunun altını çizen Zelenko, “Türkiye’den sonraki rotamız Kuzey Afrika, Rusya, Ukrayna ve Ortadoğu olacak” diyor.

Marka bilinirliği yüzde 68’e çıktı

Oleg Cassini’nin başarısının ardında yatan sebeplere yönelik konuşan Jeff Zelenko, Türkiye’ye yeni bir konsept tanıttıklarının altını çiziyor: “Türkiye’deki gelin adaylarının alışkanlığı gelinliklerini terziye diktirmek. Ancak biz Türkiye’de yepyeni bir konsept tanıttık. Stok sistemiyle çalıştığımız için gelin adayları mağazaya geldiğinde beğendiği gelinliğini anında alabiliyor veya gerekiyorsa tadilat süreci başlıyor. Böylece, gelinliği alması için aylarca beklemesine gerek olmuyor. Şık tasarımların yanı sıra, kaliteyi erişilebilir fiyatlarla ve en pratik şekilde sunmamız nedeniyle Türk kadınlarının kalbini kazandık. 2 – 3 sene önce marka bilinirliğimiz yüzde 24’ken, bu rakam bugün yüzde 68’e çıktı.”

Hande Bursalıoğlu Beceren, Kantar Millward Brown ve Kantar TNS Türkiye (Türkiye Kantar Insights ) CEO’luğuna atandı.

2011 yılından bu yana Kantar bünyesinde çalışan ve son olarak Kantar Insights Turkiye CEO’luk görevini yürüten Carmen Bohoyo’nun Eylül 2017 itibariyle Kantar Millward Brown Los Angeles ofisine geçmesinin ardından, WPP Türkiye – GroupM firmalarından MEC Türkiye Genel Müdürü Hande Bursalıoğlu Beceren Kantar Millward Brown ve Kantar TNS Türkiye (Türkiye Kantar Insights ) CEO’luğu görevine resmi olarak 18 Eylül’de başlayacak.

Hande Bursalıoğlu Beceren‘in başarılı kariyeri 1996 yılında Kantar TNS (Piar)’ da Sosyal ve Medya Araştırmaları ile başladı.

Beceren, 2000-2006 yılları arasında MEC Türkiye bünyesinde İçgörü & Analiz Direktörlüğü, 2006-2015 yılları arasında Genel Müdür Yardımcılığı ve 2015 yılı itibariyle Genel Müdürlük pozisyonlarında yer aldı.
Kantar Insights Türkiye, Rusya, İsrail, Benelüks, Doğu & Güney Avrupa Bölge (TRIBES) CEO’su Sebastien Janini, Hande Bursalıoğlu Beceren’in Kantar Insights bünyesine katılmasıyla ilgili olarak grup çalışanlarına “Insights dünyasına dair iyi bir anlayışa sahip olmanın yanı sıra , hem geçmiş deneyimleri hem de şimdiki rolünde araştırma çıktılarının kullanıcısı olarak Beceren, yeni ve geniş bir bakış açısı getirecek. Kendisinin dijital yöntemlerin çoğalarak etkin olduğu dünyamızda, sektörümüzün nereye gittiğine, başarılı olmak için neye ihtiyaç duyulduğuna dair güçlü bir bakış açısı var. Hande’nin medya, dijital ve veri analitiği konusundaki tecrübesinden faydalanacağımız ve WPP Türkiye’nin geniş bir alana yayılan gücünü daha iyi kullanacağımız için çok mutluyum.“ açıklamasını yaptı.

Beceren, evli ve bir çocuk sahibidir.

SGK’da e-Fatura Kullanımı Artık Zorunlu!

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 22 Ağustos 2017 tarihli duyurusuna göre (SGK)’da e-Fatura dönemi başlıyor. E-Fatura uygulamasına kayıtlı mükellefler için geçerli olacak düzenleme 1 Ekim 2017 tarihinde yürürlüğe girecek.

E-Fatura uygulamasına kayıtlı mükellefler, 1 Ekim 2017 tarihinden itibaren SGK’ya gönderecekleri faturaları elektronik ortamda e-Fatura olarak gönderecek. Elektronik faturaya yönelik Maliye Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemeler gereği; e-Fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin birbirlerine yaptıkları mal teslimi ve hizmet ifasında e-Fatura kullanmaları zorunlu olacak.

Konuyla ilgili konuşan TÜRKKEP Yönetim Kurulu Başkanı M. Kurtuluş Nevruz, “Bilindiği üzere 1 Temmuz 2017 tarihinden itibaren ihracat yapan ve e-Fatura kullananların, ihracat faturalarını e-Fatura olarak oluşturmaları zorunlu hale getirilmişti. Son olarak SGK gibi önemli bir kamu kurumunda e-Fatura kullanımının zorunlu olması kurumların dijitalleşmesi açısından önemli bir adım oldu. Biz de; KEP, e-İmza, e-Fatura, e-Arşiv, e-Saklama, e-Defter ve e-Yazışma gibi hizmetler ile şirketlerin dijitalleşmesine öncülük eden Türkiye’nin ilk özel kurumu olarak bu süreçte SGK’nın dijital dönüşümüne katkı sağlayacağımıza yürekten inanıyoruz” dedi.

Teknolojinin kamu kurumlarında kullanılmasının hız ve kontrolü kolaylaştırdığını vurgulayan Nevruz, “Bugün Adalet Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), başta olmak üzere pek çok kamu kurum ve kuruluşu KEP sistemine geçerek mükellefleriyle KEP ile haberleşebiliyor” diye konuştu.

İhracat şampiyonu otomotiv sektöründe değişim kapıda

Deloitte’un otomotiv sektörünün 2017 ilk yarısını değerlendiren raporuna göre kur ve faiz oranlarının etkisiyle otomotiv sektörü iç pazarda daralırken, ihracat şampiyonluğu pozisyonunu koruyor. Öte yandan otonom araçların ise yakın gelecekte gündemimize girmesi bekleniyor. 

Dünyanın en büyük profesyonel hizmet şirketlerinden biri olan Deloitte, Türkiye Otomotiv Sektöründe 2017 Yarıyıl Gündemi analiz raporunu yayınladı. Rapora göre 2016’da ortaya çıkan negatif makroekonomik tablo ve bu tablo ile oluşan sektörel durgunluk hala devam etse de otomotiv sektörü, 2017’de de ihracat şampiyonu pozisyonunu koruyacak. Araştırmaya göre 2017’nin ilk altı ayında, 2016’nın aynı dönemine göre otomotiv ihracatı %28,5 artarak 714 bin adet olarak gerçekleşti. Toplam ihracat değeri ise %22,1 oranında artarak 14,5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Otomotiv sektöründen 2017’de elde edilen ihracat gelirinin ise 26,5 milyar dolar seviyelerinde olacağı tahmin ediliyor.

Diğer taraftan Türkiye otomotiv pazarında, 2017’nin ilk altı ayında gerçekleşen otomobil satışları 2016 yılının aynı dönemine göre %9,6 azalarak 306 bin adede geriledi. Hafif ticari araçlarda satış adedi 2017’nin ilk altı ayında 2016’nın aynı dönemine oranla %5 azalarak 95 bin adete geriledi. Ağır ticari araç pazarına bakıldığında ise 2017 yılı ilk altı aylık döneminde 2016 yılının aynı dönemine göre %22,4 azalarak yaklaşık 9,5 bin adet olduğu görülüyor.

Otomotiv pazarı daralıyor; daralmanın büyüklüğünü kur ve faiz oranları belirleyecek

Deloitte Türkiye Tüketim ve Endüstriyel Ürünler Endüstrisi Lideri Özkan Yıldırım, pazardaki daralma eğiliminin 2017 yılının ikinci yarısında da benzer şekilde devam edeceğini ileterek şunları söyledi: “Türkiye otomotiv toplam pazarı, yılın ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,96 oranında daraldı. Yıl genelinin ise bir önceki yıla göre toplamda %8-10 civarı daralma ile kapanacağını öngörüyoruz. Daralmanın büyüklüğünü kur ve faiz oranları belirleyecek. Sınırlı bir bantta hareket etmeye başlayan kurların tüketiciler tarafından olumlu algılanma ihtimali söz konusuyken; şirketlerin pazar paylarında ise, piyasaya sunulacak yeni modellerin ve tüketicilerin daha düşük donanımlı giriş paketlerine doğru yönelmelerinin etkisi olacak.”

Otomotiv dünyası ortak kullanımlı otonom araçlara doğru evriliyor

Deloitte araştırması, kısa vadeli ekonomik durgunluğun otomotiv sektörüne etkisini göz ardı etmezken, diğer taraftan uzun vadede otomotiv sektöründe hızlı bir dönüşüm ve dinamizmin geleceğe hâkim olacağının altını çiziyor. Sektörün geleceğine şekil verecek otonom (sürücüsüz), elektrikli, internet bağlantılı ve paylaşımlı kullanılan araçlara geçiş çok uzak değil. Teknoloji şirketlerinin girişimleri ve büyük otomobil devlerinin yatırımları, otomotiv dünyası için hızlı bir değişiminin habercisi olacak.

Deloitte, mobilitenin geleceğinin yepyeni bir ekosistem modeli ve farklı iş yapış şekilleri ile benzersiz bir noktaya doğru kaydığı değerlendirmesinde bulunuyor. Bir önceki mobilete kayması 1890’larda motorlu araçların yollarda boy göstermesi ile başlamıştı. Benzer bir kırılma noktasına; şehirlerde otonom araçlar, akıllı telefonlar sayesinde trafikte geçen zamanın ve harcanan paranın tüketiciler tarafından çeşitli şekillerde optimize edildiği ve otomotiv devlerinin kendilerini mobilite hizmet sağlayıcısı olarak görmeye başladığı bir döneme girerek hızla yaklaşılıyor. Deloitte, otomotiv sektörünün geleceğini bugünden başlayarak birbiriyle aynı zamanlarda var olacak dört aşamalı bir senaryo analizi çerçevesinde değerlendiriyor.

Deloitte analizine göre mobilite dünyasının ‘ortak kullanımlı otonom araçlar’ dünyasına doğru evrilmesi, tahmin edilenden de erken, hatta yakın gelecekte yaşanacak bir değişim olarak değerlendiriliyor. 2040’a gelindiğinde gelişmiş ülkelerde araç satışlarının yaklaşık %40, petrol tüketiminin yaklaşık %30 oranlarında azalacağı, satış yapılan araçlardan sadece %25’inin bugün anladığımız anlamda geleneksel araçlardan oluşacağı öngörüleri hesaba katıldığında, gelecekte otomotiv sektöründe hızlı bir dönüşüme ve dinamizme tanıklık edilebilir.

Çelik Federasyonu Kuruldu

Çelik sektörünü temsil eden STK ve üretici firmalar Çelik Federasyonu çatısı altında bir araya geldi. Türkiye ekonomisi açısından kilit öneme sahip olan sektörün gelişimine katkı sağlamak ve işbirliğini geliştirmek amacıyla kurulan Federasyon, çelik sektörünün ulusal ve uluslararası alandaki temsilcisi oldu.

Merkezi İstanbul olan Çelik Federasyonu (ÇELFED); çelik sektörünün ilgili tüm sektörler ile birlikte ilerlemesine ve kalkınmasına katkıda bulunmayı, küresel rekabet gücünü artırmayı ve sektörel bütünleşmeyi sağlamayı hedefliyor. Çelik Federasyonu’nun kurucu üyeleri; Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği, Çelik Boru İmalatçıları Derneği, Çelik Dış Ticaret Derneği, Türk Yapısal Çelik Derneği ile Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği olarak sıralandı.

ÇELFED temel olarak; üye derneklerin ve kişilerin demokratik, sosyal, kültürel ve mesleki haklarını koruyacak ve geliştirecek çalışmalarda bulunacak. Sektör firmalarına yönelik bilgilendirmeler yapılması, eğitim çalışmaları yürütülmesi, sektörde yaşanan sorunlara çözümler üretilmesi ve ilgili kurumlarla paylaşılması gibi konularda faaliyet gösterecek. Türkiye’de sektörün çatı kuruluşu olacak olan Çelik Federasyonu, uluslararası alanda da çelik sanayiini temsil edecek. Sektörü tanıtmak ve küresel rekabet gücüne katkı sağlamak için sektörel uluslararası kuruluşlarla işbirliği halinde çalışmalar yapacak. Sektörün gelişimine katkı sağlayacak ulusal ve uluslararası fuar ve etkinlikleri de organize edecek.

Çelik Federasyonu (ÇELFED) Başkanı Namık Ekinci, çelik sektöründeki dernekleri ve üretici firmaları bir araya getiren Çelik Federasyonu’nun kuruluşu ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi ve ihracatına önemli katkılar yapan çelik sektörümüzü temsil eden STK’lar ve üretici firmalarımız güçlerini birleştirmeye karar vermişlerdir. Sektörümüzün bugünü ve geleceği açısından hayati önem taşıyan sorunların çözümü, sektörel yol haritaları ile stratejilerinin belirlenmesi bakımından Ortak Akıl geliştirilmesine duyulan ihtiyaç uzun zamandır gündemimizde yer alıyordu. Bu çalışmaların meyvelerini vermesi ve Çelik Federasyonu’nun kurulmasından dolayı mutluyuz. Çelik Federasyonu, sektörü tek bir çatı altında toplayarak çelik sektörümüzün ulusal ve uluslararası alanda temsilcisi olmuştur. Sektördeki STK’lar ve üretici firmaların Federasyon çatısı altında bir araya gelmeleri ortak rekabeti de sağlayacaktır. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı pazarlarda rekabet gücümüzü artıracak işbirliklerinin geliştirilmesine büyük katkılar yapacağına inanıyoruz. Çelik sektörü ve ülkemiz adına hayırlı olmasını diliyoruz.”

ÇELİK FEDERASYONU KURUCU ÜYE DERNEKLERİ

(Alfabetik sırayla)

1) Bağlantı Elemanları Sanayici ve İş Adamları Derneği (BESİAD) (İstanbul)

2) Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) (İstanbul)

3) Çelik Dış Ticaret Derneği (ÇDTD) (İstanbul)

4) Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) (İstanbul)

5) Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği (YİSAD) (İstanbul)

ÇELİK FEDERASYONU YÖNETİM KURULU

  • Namık Kemal EKİNCİ – ÇDTD
  • Ahmet Kamil ERCİYAS – ÇEBİD
  • Yener GÜREŞ – TUCSA
  • Mustafa Necati TECDELİOĞLU – BESİAD
  • Hasan Tuncay SERGEN – YİSAD

Kâmil Koç’tan 10 Milyon TL’lik Otobüs Yatırımı

Karayolu yolcu taşıma sektörünün lider ve öncü firması Kâmil Koç, yeni nesil otobüs alımlarıyla filosunu yenilerken yolcularının seyahat konforunu da artırıyor.

Türkiye’nin lider karayolu yolcu taşımacılığı şirketi Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş yaptığı yeni otobüs yatırımlarıyla filosunu büyütmeye devam ediyor. Bu kapsamda 10 milyon TL’lik otobüs alımı gerçekleştiren Kâmil Koç, 2017 yılının ikinci yarısına dair ilk yatırımını da yapmış oldu.

90 yıldır Türkiye yollarında olan ve yolcu konforu çıtasını her yıl yukarı çeken Kâmil Koç, yapılan satın almayla 10 adet 2017 model Man Neoplan Tourliner’ı filosuna katmış oldu. Toplamda 1.100 araçlık filo büyüklüğüne ulaşan Kâmil Koç, toplam araç sayısıyla ülkemizin en büyük otobüs filosuna sahip marklardan biri konumunda. Her yıl oldukça yüklü bir bütçeyi araç filosunun yenilenmesine ve teknolojik olarak gelişmiş araçların filoya kazandırılmasına ayıran marka, hizmet sunulan otobüslerin standartlarının yükselmesi, daha konforlu ve daha güvenilir hâle gelmesi için yatırım yapmaya devam ediyor.

24 Ağustos Perşembe günü Bursa otogarında yapılan teslim töreninde konuşan Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş Genel Müdürü Cengiz Doğan, “90 yılı aşkın süredir Türkiye yollarındayız. Yolcularımıza daha güvenli ve konforlu yolculuk deneyimi sunma geleneğini geleceğe taşımak adına çeşitli yatırımlara imza atıyoruz. Bu yatırımlarla büyümeye, yolcularımıza sunduğumuz hizmet standardımızı yukarı çekmeye devam ediyoruz. Sezonun en yoğun dönemi olan bayram öncesinde bu yatırımın olumlu geri dönüşleri olacağını düşünüyorum. 2017 yılının ilk yarısı beklentilerimiz doğrultusunda son derece olumlu geçti, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüksek bir büyümeyle yılın ilk yarısını kapattık. Yapılan yeni yatırımların da etkisiyle yılın ikinci yarısını da beklediğimiz gibi geçireceğimizi ve yılsonu hedefimiz olan 19 milyon yolcu hedefine ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.

Konforda bir sonraki aşama: Silmeyin yıkayın – artık tuvalet kağıdına ihtiyacınız yok

Tuvalet kağıdının “keşfi”nden önce, yosun, yaprak veya eski bez parçalar kullanılıyordu. İlk “tuvalet kağıdının” bugün artık hepimizin aşina olduğu ve 26 Ağustos “Uluslararası Tuvalet Kağıdı Günü”nde hatırlanan hijyen ürünü ile yakından uzaktan alakası olmadığına şüphe yok. Aslında kağıt, hijyen kültürünün son durağı da değil. Bir sonraki aşamaya geçildi bile: kişisel bakımda en mahrem bölgeye yönelik yeni sloganı “Silme, yıka”. Klozet sistemlerinin artan popülaritesi ile ortaya çıkan bu yeni düşünüş biçimi, dünyayı değiştiriyor.

Tuvalette devrim yaratan hijyen

GROHE’nin sunduğu Sensia Arena akıllı klozet sistemindeki gibi yıkama ve hava kurutma fonksiyonlu klozet fikri giderek yaygınlaşıyor. Akıllı klozet sistemleri Asya’da daha popüler. Örneğin Japonya’da, tuvaletlerin yüzde 80’inde akıllı klozet sistemi bulunuyor. Avrupa’da ise gitgide daha fazla tüketici tuvalet kağıdından vazgeçerek en doğal temizlik malzemesi suyu tercih ediyor. Su sadece daha hijyenik olmakla kalmıyor, aynı zamanda cilde de daha hassas.

Geleneksel tuvaletlerden daha konforlu ve hijyenik

Akıllı klozet sistemleri, geleneksel tuvaletlere kıyasla çok daha konforlu ve hijyenik. Klozet kullanıldıktan sonra, farklı ayarlanabilir jet tiplerinin yer aldığı küçük duş kolları, ılık su ile kapsamlı temizlik sağlıyor. Koku giderme ve sıcak havalı kurutma fonksiyonları maksimum kişisel konforu güvence altına alıyor. Gelişmiş teknolojiler, tuvalet kağıdı veya ıslak mendil kullanımından çok daha taze, temiz ve hoş bir his sağlaması ile daha iyi ve daha temiz bir deneyim sunuyor. Su akışının tipi, yoğunluğu, sıcaklığı ve konumunun yanı sıra jet tipleri ve temizleme yöntemi de ayrı ayrı ayarlanabiliyor. Hatta GROHE akıllı klozet sistemi, bir akıllı telefon uygulaması ile dahi ayarlanabilmesi ile kullanıcıların takdir ettiği akıllı ayarları sunuyor.

İKMİB Başkanı Murat Akyüz: Barter uygulaması ihracatı en az yüzde 10 artırır

İhracatçıların uzun süredir gündeminde olan ‘barter’ uygulamasında sona gelinmesi haberi ihracatçıları sevindirdi. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, bankacılık sisteminin yeterince gelişmediği ya da para transferlerinde sorun yaşanan ülkelerin büyük potansiyel taşıdığını belirterek “İhracatımız en az yüzde 10 artar” dedi.

İhracatın önündeki engellerin kaldırılması ile ekonomik büyümeye katkısının da aynı oranda artacağını ifade eden İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, finansman konusundaki kolaylıklar ve ihracatçıya yeşil pasaporttan sonra barter uygulamasının ihracatçılara rahat bir nefes aldıracağını söyledi.

Para transferinin sınırlı yapılabildiği ya da bankacılık sistemlerinin fazla gelişmediği ülkelerin bu konuda en büyük potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Murat Akyüzşunları söyledi: “Para kontrolünü ve sınırlamalarını elinde tutan ülke ya da ülke grupları var. Bu ülkelerin para transferlerini sınırlandırmasını ya da geciktirmesini engellemek amacıyla para dolaşımından çok ürün dolaşımına ve karşılıklı transferine izin veren barter sistemi uzun süredir gündemimizde yer alıyordu. Bu açıdan yapılan çalışmaları son derece olumlu buluyor ve destekliyoruz. Bürokratik engellerin azaltılması halinde barter uygulaması ihracatımızı en az yüzde 10 artırır. Kimya ihracatımızda ise daha yüksek artışlar bekliyoruz. Petrole dayalı ihracatları da kattığımızda şu anda çalışamadığımız üçüncü dünya ülkeleri de bu yolu seçecektir. Afrika ülkeleri de dahil özellikle para transferinin sınırlı yapılabildiği ya da bankacılık sistemlerinin fazla gelişmediği ülkeler en büyük potansiyelimiz olur. Türk Eximbank Genel Müdürü Sayın Adnan Yıldırım’ı bu vizyonundan dolayı kutluyorum”.

Anadolu’dan güç alan ‘yerel kalkınma’ ile Türkiye daha hızlı büyüyecek

Mimarlar Mühendisler Grubu’nun düzenlediği 2. MMG Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi, 6-7 Eylül 2017 tarihlerinde İstanbul’da Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yerli yeniliğe ev sahipliği yapacak.Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için Anadolu’nun sahip olduğu yüksek iş tecrübesinin bilgi ekonomisini oluşturacak çalışmaların odak noktasına oturtulması ve büyükşehirlerden tersine göçü mümkün kılacak yerel kalkınma modelleri, uzmanlar tarafından Yerel Kalkınma: Teknoparklar ve Sanayi Kümelenmeleri” oturumunda konuşulacak.

Türkiye’nin yerli yeniliğini temsil eden MMG Ar Ge ve İnovasyon Zirvesi’nde, belirli bölgelerimizde kümeleşen sanayileşmeyi, Türkiye’nin özellikle üniversitelerinin yoğun olduğu şehirlerinde teknoparklar aracılığıyla, üniversitelerin öncülüğünde ön plana çıkartıp ‘bilgi ekonomisi’ aracılığıyla sanayi kümelenmelerinin Anadolu’ya yayılması için alınacak yollar konuşulacak. Yeni sektörler ve yeni alt sektörler aracılığıyla son yıllarda çalışmaları hızlanan inovatif, katma değerli ürünler aracılığıyla büyükşehirlerden tersine göçü mümkün kılacak yerel kalkınma modelleri konunun taraflarınca masaya yatırılacakAnadolu’nun sahip olduğu yüksek iş tecrübesinin üretim ekonomisiyle yoğrularak bilgi ekonomisini oluşturacak çalışmaların odak noktasına oturmasının gerekliliği, yerel kalkınmada insan kaynağının geliştirilmesi konusunda meslek odalarının rolünün yeniden tanımlanması, tematik ileri araştırma merkezlerinin oluşturulması gibi kritik konular konuşulacak.

Kümelenerek daha hızlı büyüme

MMG Genel Başkanı Osman Balta konuyla ilgili olarak; “Türkiye’nin tüm bölgelerinin daha hızlı büyümesi için yaratıcı ve katma değeri yüksek sektörler önem kazanırken devlet desteğinin yanında ek finansman kaynaklarını harekete geçirilebilmenin gerekliliği de ayrıca önem kazanıyor. Ancak, daha başarılı sonuçlar için tematik kümelenmeler ile ekosistem planlanması yapılması da bir o kadar önemli. İş bölümüne dayalı işbirliği ile Anadolu’nun kendine has özellikleriyle oluşturulacak sektörlerin farklılaşması ve uluslararası tamamlayıcı ortaklıklar ile ülke ekonomisinin hızla büyümesi gerekiyor” diyerek Ar-Ge İnovasyon Zirvesi’nin konuyla ilgili öncü olacağının altını çiziyor.

Sağlık endüstrisi Anadolu’yla büyüyor

Büyükşehirlerde yoğunlukta olan sağlık endüstrisinin Anadolu’ya yayılarak daha etkin ve yaygın bölgesel güç haline gelmesi de 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ’ndeki panelin konularından biri. Anadolu’nun sağlık endüstrisinin gelişmesinde daha etkin rol alması için bu alandaki yenilik fırsatların ve bilgi ekonomisine yönelik istihdam modellerinin oluşturulması, tersine göçün sürdürülebilir hale gelmesi için önemli adımlardan biri olacak.

Otoriteler bir arada

Zirvenin ikinci günü yapılacak “Yerel Kalkınma: Teknoparklar ve Sanayi Kümelenmeleri” paneli Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Fatih Hasdemir’in moderatörlüğünde düzenlenecek. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayib Birinci, İTO Başkan Yardımcısı Murat Kalsın, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği Başkanı Gökçe Tabak, SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Büyükderekatılarak Türkiye’nin 2023 hedeflerine giden yolda yerel kalkınma masaya yatırılacak.

2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ hakkında

İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılacak 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ, 6-7 Eylül 2017 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı himayelerinde; Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK, DEİK ve TOKİ’nin katkılarıyla yapılan 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ’nde alanlarında yetkili ve yetkin isimleri yerli yenilik için Ar-Ge ve inovasyonu konuşacak. Aynı günlerde açılacak olan 2. MMG AR-GE İNOVASYON SERGİSİ’nde ise, Türkiye’nin yerli yeniliklerini temsil eden milli ve yerli ürünler, projeler sergilenecek.