300 bin fidan TANAP ve Orman Genel Müdürlüğü iş birliğiyle büyüyecek

Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ile Orman Genel Müdürlüğü (OGM) arasında boru hattı güzergahı üzerinde yer alan 6 ilin ağaçlandırılması için protokol imzalandı. Orman ve yeşil dokunun geliştirilmesi ile doğal sistemin devamlılığının sağlanmasına katkı sağlamak için imzalanan protokol kapsamında ilk dikim, Çanakkale’de TANAP ve Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerinin katılımıyla yapılan etkinlikte 50 bin fidanın dikilmesiyle gerçekleştirildi

Azerbaycan’daki Şah Deniz-2 Sahası’ndan çıkarılan doğal gazı, Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP), geçtiği güzergah boyunca ekonomik ve sosyal kalkınma ile doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunmayı amaçlayan Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları (SEIP) kapsamındaki projelerine bir yenisini ekledi.

TANAP ve T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) arasında Kasım 2017’de imzalanan ‘Ağaçlandırma İş Birliği Protokolü’ çerçevesinde, TANAP’ın güzergahında yer alan Çanakkale, Kütahya, Bursa, Erzurum, Sivas ve Yozgat’ta ağaçlandırma çalışmaları yapılacak. TANAP Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları (SEIP) kapsamında finanse edilen, OGM tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında projenin ilk ayağı Çanakkale’nin Biga ilçesinde hayata geçirildi. 12 Aralık’ta TANAP ve Orman Bölge Müdürlüğü’nün katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte 50 bin fidan dikildi.

Türkiye’nin, ormanlarının ve yeşil dokusunun geliştirilmesi ile orman varlığının devamlılığının sağlanmasına katkıda bulunmayı amaçlayan 3 milyon lira hacmindeki iş birliği kapsamında 6 ilde 50 bin olmak üzere 300 bin fidan dikimi gerçekleştirilecek. 12 ayda tamamlanması planlanan ve toplam 300 bin adet fidanın dikimi ile fidanların bakımı ve korunmasını hedefleyen projenin, Biga’da gerçekleştirilen dikimle beraber Kütahya ve Bursa’da 2017 yılı içerisinde, Erzurum, Sivas ve Yozgat illerinde ise iklim şartları nedeniyle 2018 baharında tamamlanması öngörülüyor.

Projeye ilişkin konuşan TANAP Genel Müdürü Saltuk Düzyol, TANAP inşaatının başladığı günden bu yana sosyal çevre ve doğaya duyarlı bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade etti. Düzyol, “Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları ile sürdürülebilir, bölge halkının ihtiyaçlarına cevap verebilecek projeler gerçekleştirmeyi hedefleyerek 2015’ten bu yana faaliyetlerimize devam ediyoruz. OGM’yle yaptığımız bu iş birliğiyle doğaya katkı sağlamak adına katma değeri yüksek bir projeyle hedefimize bir adım daha yaklaşıyoruz. Bu protokol kapsamında belirlenen 6 ilimize 300 bin ağaç kazandıracağımız için mutluyuz” dedi.

Maaşın tahtı sallanıyor

56 ülkede faaliyet gösteren Great Place to Work Enstitüsü, “İK Yönetimi ve Yönetici Anketi”nin sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonuçlarına göre, çalışanlar kendilerine sağlanan desteğe maaştan daha fazla önem veriyor. Yöneticilerin çalışanlardan en büyük beklentisi ise şirket imajının korunması yönünde.

13.12.2017

Araştırma ve danışmanlık kurumu Great Place to Work Enstitüsü, faaliyet gösterdiği ülkelerdeki en iyi işverenleri belirliyor. Çalışanların iş-yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen Enstitüsü, güvene dayalı kurum kültürünün oluşturulması için yaptığı araştırmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşıyor. Çok uluslu ve ulusal şirketlerdeki 36 farklı sektör çalışanın katıldığı, Dublin City ve Maynooth Üniversite’sinin katkılarıyla hazırlanan “İK Yönetimi ve Yönetici Anketi” sonuçlarını yayımlayan Great Place to Work Enstitüsü, çalışanların maaş ve kariyerlerine ilişkin önemli bulguları açıkladı.

Çalışanlar için öncelik destek ve fırsat, sonra maaş

Ankete katılan çalışanların yüzde 93’ünün yöneticilerinden öncelikli beklentisi, yüksek performans gösterebilmeleri için kendilerine destek sağlanması yönünde. Çalışanların yöneticilerden ikinci beklentisi, kendilerine şirket içerisinde gelişim fırsatı sunulması. Yöneticilere göre, çalışanların şirkete olan bağlılığını motivasyon ve adanmışlık düzeyleri belirliyor. Yöneticiler tarafından desteklendiğini hisseden çalışanlar, şirkete olan bağlılıklarının arttığını ifade ediyor. Anket sonuçlarındaki en dikkat çeken sonuçlardan biri, çalışanların kendilerine sağlanan desteğe ve gelişim olanaklarına maaştan daha fazla önem vermeleri.

Yöneticiler önce şirketin saygınlığı diyor

Yöneticilerin çalışanlardan beklentileri arasında ilk iki sırayı yüzde 95 oranıyla şirket saygınlığını koruyup şirketi desteklemeleri yer alıyor. Üçüncü sırada çalışanların kendilerini değerli hale getirecek gelişim fırsatlarını takip etmeleri, dördüncü sırada şirketteki değerlerini yükseltmek için becerilerini geliştirmeleri geliyor. Yöneticilerin çalışanlardan en düşük beklentisi ise sadece gereken görevleri yerine getirmeleri.

Yapılan işten gurur duyulmasını teşvik eden şirketler rekabette avantajlı

Anket sonuçlarını değerlendiren Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Her sektörden farklı büyüklükteki şirketlerle yaptığımız çalışmalarla şirketlerin mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmalarına yardımcı oluyoruz. Şirketlerin işveren markası oluşturmalarında en önemli elçi konumunda olan çalışanların iş verimliliği, yüksek güven kültürüne sahip işletmelerde 3 kat artıyor. Bu da şirketlere ekonomik performans olarak geri dönüyor. Araştırmalarımız yüksek ekonomik performanslı şirketlerde çalışanların saygı görüp takdir edildiğini, güçlü bir takım ruhunun oluşturulduğunu, şeffaf şekilde bilgi paylaşıldığını gösteriyor. Çalışanların taleplerini değerlendiren, yapılan işten gurur duyulmasını teşvik eden şirketler rekabete avantajlı durumda başlıyor.” dedi.

Great Place to Work Hakkında:

Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 56 ülkedeki ofisleri ile sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel işyerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work’ün güvene dayalı felsefesi dünyanın her yerinde çalışan odaklı ve yüksek güven kültürü yaklaşımı ile mükemmel iş yeri kültürlerinin yaratılmasına katkı sunarken, şirketlerin ekonomik performanslarını da artırmalarına yardımcı oluyor. Kamu ve kâr amacı gütmeyen sektörler de dahil tüm sektörlere hizmet sunmaktadır. Bu çalışmaları sebebiyle küresel dünyadaki ekonomik yapıları ve şirket yapılarını yakından tanımakta; akademik alanda ve diğer araştırma şirketleri ile geliştirdiği işbirlikleri sayesinde de yöntemlerini sürekli geliştirmektedir. 1991 yılında kurulan Great Place to Work’ün Türkiye Ofisi 2012 yılında açılmıştır. Great Place to Work, 25 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bine yakın işletme ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır. Hizmet verdiği ülkelerdeki en iyi işveren listelerinin yanı sıra, 100 Best Workplaces in Europe (Avrupa’nın En İyi İşverenleri) ve World’s Best Multinationals (Dünyanın En İyi Çok Uluslu İşverenleri) listelerini hazırlamaktadır. Fortune’s 100 Best Companies To Work For listesi de Great Place to Work tarafından belirlenmektedir.

Fayat: 2018 Sürprizler Dolu Bir Yıl Olacak

TGSD Başkanı Şeref Fayat:

“2018 Sürprizlerle Dolu Bir Yıl Olacak”

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat, 2017 yılındaki siyasi gündem ve belirsizlikler nedeniyle yatırımcının önünü göremediğini, bekleyen yatırım potansiyelinin, seçim takviminin belirlenmesiyle 2018 bitmeden hayata geçebileceğini söyledi. Öte yandan Türkiye’nin önemli ihracat pazarı olması nedeniyle AB’de beklenen yüzde 3 ila 5’lik büyüme oranının ve Euro’daki yükselişin 2018 yılında Türkiye ekonomisi üzerinde olumlu etkileri olabileceğine dikkat çeken Fayat, “2018 sürprizlerle dolu bir yıl olabilir” dedi.

Dolar ve Euro’daki dalgalı durumun 2018’de de devam edeceğini ifade eden Fayat, Euro Dolar paritesinin Euro lehine gelişmeye devam edeceğini bildirdi. Türkiye’deki bürokratik kurumların, şirketlerin, esnafın ve bireylerin işlerini ve yatırımlarını yönetirken önlem almayı alışkanlık haline getirdiğini, hazır giyim sektörünün Euro’yu yüzde 10 düşük değerden hesaplayarak dalgalı kur ortamında ilerlediğini söyleyen Fayat şöyle devam etti: “Kriz yönetimini ve dalgalı kurda hareket etmeyi öğrenmiş bir ekonomi olarak 2018’de en azından mevcut durumu koruyacağımızı, gelişmelerin yıl sonuna doğru olumlu bir seyir izlemesini bekliyorum.”

“AB’ye yönelmeli, birim değeri yüksek, markalı ihracata odaklanmalıyız”

AB’nin hazır giyim sektörümüzün ihracatının yüzde 74’ünü yaptığımız buna karşılık AB’nin toplam hazır giyim ithalatının sadece yüzde 7’sini oluşturduğumuz bir pozisyonun son derece riskli olduğuna vurgu yapan Fayat, Türkiye’nin vazgeçilmez konumunu güçlendirmeye çalıştıklarını söyledi. AB’de beklenen büyüme ve Euro’nun güçlenme fırsatını iyi kullanabilmemiz için ilişkilerin ve temasların tekrar güçlenmesi gerektiğine dikkat çeken Fayat, terör, OHAL, siyasi belirsizlik ve zaman zaman oluşan diplomatik gerginliklerin AB’li alıcı grupların ülkemize ziyaretini yüzde 40-45 oranında azalttığını, bu durumun üreticimizin pazarlık gücünü zayıflattığını ifade etti.

“Önümüzdeki 10 yıl Türk markalarının AB’de yükselişini seyredeceğiz”

Hazır giyim sektörünün, yılı 17 milyar dolarlık ihracatla kapattığını söyleyen Fayat, markalı ihracatta kilogram başına 40-50 Dolar değerine ulaşılabilirken, markasız ürünlerde kilogram başına 20 Dolar seviyesinde kalındığını belirtti. Hazır giyim üretimi yapmayan Almanya’nın sadece organizasyon faaliyetleri ile 30 milyar Dolar ihracat yapabildiğine dikkat çeken Fayat, Türkiye’nin markalı ihracatın yanı sıra organizatör ülke konumuna gelmesinin kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekledi. Fayat, “Önümüzdeki 10 yıl içinde belli fırsatları kullanan ve doğru stratejilerle hareket eden Türk markalarının AB’de yükselişini izleyeceğiz” dedi.

“Sürdürülebilirlik ve Sanayi 4.0’da önemli yol aldık”

Türkiye’de hazır giyim sektörünün 20 yıldır bazı üretim süreçlerinde robot teknolojisi kullanımı ve dijitalleşme alanında önemli mesafeler katettiğine ve sanayi 4.0’a adapte olduğuna dikkat çeken Fayat, bir diğer önemli konunun sürdürülebilirlik zihniyetinin yaygınlaştırılması olduğunu söyledi. Fayat sözlerine şöyle devam etti: ”Teknolojiye adapte olmuş, çalışana ve çevreye saygılı, kaynaklarını doğru yöneten, şartlar ne olursa olsun kayıt içinde kalan kurumlarımızın sayısı oldukça fazla ama yeterli değil. Nitelikli Üretici Sertifika Programı Projemizi bu hedefle geliştirdik. En kısa zamanda uygulama zeminini oluşturacağımıza inanıyoruz. Hazır giyim sektörümüz bu özellikleriyle ülkemizdeki tüm ihracat sektörlerine örnek olacaktır.“

​Konut Alırken 6 “6N” Kurala Dikkat!

Yıldırım Grup İcra Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım konut alacak olan vatandaşlara altın değerinde tavsiyelerde bulundu. İşte sizlere konut alırken kılavuz olacak öneriler…

1-Lokasyona önem verilmeli

Alınacak olan konut, oturum düşünülerek alınıyorsa aile bireylerinin sosyal yaşam beklentisi, konutun merkezi lokasyonlara yakınlığı ve genel ulaşım olanakları gibi detaylar gözden geçirilmeli. Yatırımlık düşünülüyorsa da tercih edilecek konutun bulunduğu bölge özelinde getirdiği fırsatlar mutlaka değerlendirilmeli. Alınacak konutun; okul, alışveriş merkezi, toplu taşıma, hastane gibi merkezlere yakınlığına dikkat edilmeli.

2-Deprem yönetmeliğine uygun olmalı

Ülkemiz kuşkusuz ki deprem kuşağında yer alıyor. Bu noktada alınacak olan konutun zemin etüdüne dikkat edilmesi gerekiyor. Doğru işçilik ve konutun deprem standartlarına uygun bir şekilde üretilip üretilmediği mutlaka kontrol edilmeli.

3-Kaliteli malzeme seçimine bakılmalı

Tercih edilecek olan konutta ön plana çıkan bir başka detay ise; konut inşa edilirken kullanılan malın ve malzemenin kalitesidir. Bu noktada tercih edilen camlardan, kapılara hatta beton harcına kadar her detay titizlikle incelenmelidir.

4- Kat mülkiyeti iskânı alınmış daireler tercih edilmeli

Konut ile alakalı olarak, tapu kaydının mutlaka kontrolünün sağlanması gerekiyor. Tapu müdürlüğüne gidilerek; kira, şerh, haciz gibi durumların söz konusu olup olmadığına mutlaka bakılması gerekiyor. Yapı kullanım izni olup olmadığı da mutlaka araştırılmalıdır.

5-Maket üzerinden alım yapılmamalı

Alınacak olan projenin maket üzerinden satışının gerçekleştirilmemesi gerekiyor. Maket üzerinden konut alındıktan sonra, proje tesliminde farklı bir durum ile karşılaşmak istemiyorsanız; mutlaka net ve brüt alan konusunda netlik sağlamanız ve nasıl bir yapıya sahip olduğunuz konusunda netlik kazanmanız gerekiyor.

6-Satış protokollerine dikkat

Satın alınacak olan evin sosyal alanlarının ve otopark gibi unsurların ücrete tabi olup olmadığı ve aidat stratejisine dair planlamalar önceden öğrenilmelidir.

Artık Güvenlik Görevlilerinin de Bir Vakfı Var

Sağlıktan çevreye, kadınlardan çocuklara kadar birbirinden farklı birçok alanda faydalı işler yapmak için kurulmuş olan vakıfların arasına bir yenisi de güvenlik sektöründen eklendi.

Türkiye’de 13 bin çalışanı ile istihdamda ilk 50’de yer alan Securitas tarafından kurulan Securitas Çalışanları Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı güvenlik sektöründe bir ilk. Çalışanlarına har zaman yanlarında olduğunun mesajını vererek başta evlilik, ölüm ve doğum halleri olmak üzere sağlık, eğitim, kültürel, sportif ve sosyal konularda yardımlar yaparak çalışanlara destek olmayı amaçlıyor.

Tüm Securitas çalışanlarına açık olan ve üyeliğin isteğe bağlı olduğu Vakfı ‘Securitas Çalışanlarıdır” ilkesinden hareketle kurduklarını belirten Securitas Vakfı Başkanı Zihni Çelik, “13 bin çalışanımızla her geçen gün büyüyen dev bir aileyiz. Bu ailenin yarattığı sinerjiyi çalışanlarımızın birbiriyle yardımlaşabilecekleri bir platforma taşımaya karar verdik. Vakfın ilk kuruluş sermayesini Securitas şirketi ve gönüllüler verdi. Devamında gönüllülük esasına dayanan sembolik üye katkıları ve farklı projelerle gelir kaynakları yaratmayı hedefliyoruz. Hedefimiz vakfımızın gelirlerini arttırarak olabildiğince fazla kişiye yardımda bulunmak” dedi.

Vakfın kısa, orta ve uzun vadeli planlarının hazır olduğunu ve hızla büyümeyi hedeflediklerini belirten Çelik, “Amacımız bu planlarımızı hayata geçirerek olabildiğince çalışanımıza yardım etmek. Özellikle çalışanlarımızın kendilerini geliştirmeleri için ihtiyaç duydukları eğitimlerine destek vermeye ve engelli çocukları olan çalışanlarımıza yardım etmeye gayret ediyoruz. Bir gün tüm çalışanlarımızın vakfımıza üye olması en büyük hayal ve isteğimiz” dedi.

Hayata geçirdiği vakıf projesi ile güvenlik sektöründe bir ilke daha imza atmanın gururu içerisinde olan Securitas, bunun sektörün diğer oyuncularına da örnek olmasını ve bu sektörde çalışanların destek alabilecekleri kanalların artmasını temenni ediyor.

Telekomünikasyondan finansa, havacılıktan madenciliğe, enerji sektöründen endüstriyel tesislere kadar 21 segmente 600’ü aşkın kuruluşa hizmet veren Securitas Türkiye, 9 bölge ofisi, 10 şube ofisi, 13 bin çalışanı ile 2066 hizmet noktasına güvenlik hizmeti vermektedir.

Yatırımlardaki Artış Ekonomiye Olan Güvenin İşareti

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, TÜİK tarafından açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2017 yılının 3. çeyreğinde gerçekleşen %11,1 oranındaki GSHY artışının, Türkiye adına oldukça sevindirici bir gelişme olduğu belirten Kaan, “Bu oran Türkiye’nin G20 ülkeleri arasında yılın 3. çeyreğinde en çok büyüyen ülke olduğunu gösteriyor. Böylece, yılın ilk 9 ayında da ortalama olarak 7,3 puanlık bir gelişme sağlanmış oldu. Çift haneli bu büyüme oranı, ekonominin bütün aktörleri adına, önümüzdeki döneme yönelik motive edici bir gelişme olarak da ilave bir ehemmiyet arz etmektedir.” dedi.

11,1 puanlık gelişmenin dengeli bir büyümeye işaret ettiğini vurgulayan Kaan, “Bu dönemde yalnızca iç talep değil, aynı zamanda dış talep de büyümeye de ciddi bir şekilde katkı vermiş ve yatırımlardaki artış da ivme kazanmıştır. İç talepteki artış oranı %11,7 olarak gerçekleşerek önceki çeyrekteki artışın neredeyse 4 katına çıkmış, dış ticaret rakamlarında son dönemde görülen canlanmayla birlikte mal ve hizmet ihracatındaki artış oranı da %17,2 olmuştur.” diye konuştu.

Türkiye Ekonomisi Topyekûn Bir Büyüme Kaydediyor

Yatırımlardaki artışın reel sektörün ekonomiye olan güvenine işaret ettiğini ifaden eden Kaan, “ Yatırımlardaki artışın yalnızca inşaat sektörü yatırımlarından kaynaklanmaması, sanayi sektörü adına büyük önem arz eden makine ve teçhizat yatırımlarının da %34,0 oranında artış kaydetmesi; Türkiye ekonomisi adına sevindirici bir gelişmedir. Yatırımlardaki artışın sürmesi, reel sektörün ekonomiye olan güveninin sürdüğüne işaret etmesi bakımından da oldukça önemli bir gelişme olmuştur.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ekonomisinin önümüzdeki süreçlerde de büyümesine devam edeceğinin altını çizen Kaan, “ Faaliyet kollarında göre GSYH artışına bakıldığında, yine dengeli bir artış olduğunu görüyoruz. Nitekim bu dönemde hizmetler, sanayi, tarım ve inşaat sektörlerinin tamamında artış gerçekleşmiştir. Sanayi sektöründe gözlenen %14,8’lik genişlemede imalat sanayiinin 15,2 puan artış kaydetmesi etkili olurken; hizmetler sektöründe 20,7 puan, tarım sektöründe 2,8 puan ve inşaat sektöründe 18,7 puan büyüme kaydedilmesi, Türkiye ekonomisinin topyekûn bir büyüme kaydettiğini göstermektedir. Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde de güçlü büyüme performansını sürdüreceğini ve yıl sonunda %7’nin üzerinde büyüme oranı sağlanacağını tahmin ediyoruz. 2018 yılı böyle bir motivasyonla girdiğimiz ve önde gelen ekonomiler arasından pozitif olarak ayrıştığımız bir yıl olacaktır.” ifadeleriyle sözlerine son verdi.

Bir Kez Daha Türkiye’de Yılın Finansal Birleşme ve Devralma Danışmanı İş Yatırım

Uluslararası finans çevrelerinin etkili ve saygın veri sağlayıcı kuruluşlarından Mergermarket tarafından “European M&A Awards / Avrupa B&D Ödülleri” adı altında gerçekleştirilen ve her ülkede sektörünün en iyilerine verilen “Yılın Finansal Birleşme ve Devralma Danışmanı” ödülünü bu yıl İş Yatırım aldı.

Şirket Birleşme ve Devralmaları konusunda dünyanın en saygın veri sağlayıcı şirketlerinden Mergermarket, Avrupa B&D Ödüllerini Türkiye’de 2010 yılında vermeye başlamış ve aynı yıl İş Yatırım “Türkiye’de Yılın Finansal Birleşme ve Devralma Danışmanı” seçilmişti. Bu yıl, İş Yatırım şirket Birleşme ve Devralma işlemlerindeki üstün performansı ve başarılı çalışmaları nedeniyle bir kez daha ödülün sahibi oldu. Ayrıca İş Yatırım’ın Birleşme ve Devralma hizmeti 2009 ve 2014 yıllarında Euromoney tarafından “En İyi B&D Danışmanı” olarak ödüllendirilmişti. Türkiye’de bu alanda 4 ödüllü tek aracı kurum olan İş Yatırım, 2000 yılından beri toplam 12 milyar doların üzerinde büyüklüğe sahip 145 adet B&D işlemi ile liderliğini sürdürüyor. Mergermarket’ın ödül için değerlendirdiği dönemde ise 11 B&D işlemine aracılık ederek, Türkiye’de en çok işleme danışmanlık hizmeti veren kurum oldu.

7 Aralık 2017 tarihinde Londra’da onbirincisi düzenlenen törende ödülü alan İş Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Murat Kural konuya ilişkin yaptığı açıklamada; İş Yatırım’ın uzun yıllardır süregelen başarılı kurumsal finansman faaliyetlerinin performansının takdir edilmesi ve böylesine önemli bir ödüle tekrar layık görülmesinin çok büyük gurur vesilesi olduğunu belirtti. Bu anlamlı ödülü, birleşme ve devralma alanında vermiş olduğumuz başarılı hizmetin takdiri ve tescili olarak değerlendirdiklerini söyledi.

Kural, 2017 yılında Türkiye’de birleşme ve devralma alanında özellikle enerji, üretim ve temel endüstriler sektörlerinin aktif olduğunu, toplam yaklaşık 200 işlem ve 8,5 milyar doları tutarında işlem hacmi gerçekleştiğini ifade etti. 2018 yılında birleşme ve devralma toplam işlem hacminin 10 milyar doları aşmasını öngördüklerini kaydetti.

Kural, dünyada geçilen zorlu sürece rağmen, Türkiye’nin orta ve uzun vadede yabancı yatırımların ilgi odağı olmaya devam edeceğini, bu süreçte, sermaye girişleri ile güçlenen bazı yerli firmaların da ülke dışında şirket satın almalarının ve yurt dışı yatırımlarının artarak devam edeceğini tahmin ettiklerini ifade etti.

Bugüne kadar gerçekleştirdikleri danışmanlık işlemlerinin farklılığının, bu alanda uzmanlaşmış geniş bir kadroya sahip olmasından kaynaklandığına dikkat çeken Kural, “25 kişilik kadrosuyla Türkiye’nin en büyük kurumsal finansman ekibine sahip olduğumuz için ekibimiz sektörel bazda uzmanlaştı. Uzmanlığımız farklı sektörlerden farklı müşteri edinmemizi sağladı. B&D işlemlerinde en aktif kurum olmamız sebebiyle de Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen gerek stratejik gerekse finansal ortaklıkların ilk başvurdukları adreslerden birisi olduk. Ayrıca, özel sektör firmalarına, birleşme ve devralma danışmanlıklarının yanı sıra halka arz, ve proje finansmanı danışmanlığı yeniden yapılanma, portföy stratejisi belirlenmesi gibi hizmetler de sunuyoruz.” dedi.

Mobilya sektörü her geçen yıl ihracatını artırıyor

İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, geçen sene 12 ayda yakaladıkları ihracat rakamına bu sene 11 ayda ulaşarak 1,2 milyar dolar seviyesine yükselttiklerini söyledi.

Yılsonu hedeflerinin ise 1,3 milyar dolar olduğunu belirten Güleç,  2018 yılsonunda bu rakamı 1,5 milyar dolara yükseltmek için çalıştıklarının altını çizdi.

2017’nin ilk 11 ayında yoğun olarak çalışarak geçtiğimiz yılın rakamlarına bu süreçte ulaştıklarını belirten İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, ihracat rakamını 1,2 milyar dolar seviyesine yükselttiklerini söyledi.

Güleç: 2017 yılsonu hedefimiz 1,3 milyar dolar

İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği olarak Türkiye mobilya sektörünün yüzde 32,8’ini sırtladıklarını aktaran Güleç, 2018 yılının Eylül ayında bu rakamlara ulaşma hedefinde olduklarının altını çizdi. Yılsonu hedeflerinin ise 1,3 milyar dolar olduğunu belirten Güleç,  2018 yılsonunda bu rakamı 1,5 milyar dolara yükseltmek için çalıştıklarını aktardı. İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği olarak Türkiye mobilya sektörünün hedeflerine ulaşması için var güçleriyle çalıştıklarını söyleyen Güleç, “Bu çalışmalarımızın neticesinde önümüzdeki 5 yıl içinde de Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ihracatçı ülkesi içinde görmek için elimizi taşın altına koyuyor, sektörümüzü tüm paydaşlarıyla büyütmek için spesifik projeleri hayata geçiriyoruz. Çünkü hedefimiz çok net; Türkiye’nin 2023 vizyonu doğrultusunda sektörümüzle birlikte ülke ekonomisinin büyüdüğünü görmek” dedi.

 

“Birlik olarak gelecek yıl ihracat hedefimiz; 1,5 milyar dolar”

Öte yandan ihracatla büyüme hedefi doğrultusunda sektörün yeni pazarlara ulaşarak ihracat gücünü artırması için küresel pazarlarda yüksek perdeden konuşulması gerektiğini inandıklarını söyleyen Güleç, bunun için dünyanın farklı noktalarındaki fuarlara Türk heyetlerini götürdüklerini belirtti. Güleç, “2018’in ilk dört ayında gerçekleşecek olan Çin Uluslararası Mobilya Fuarı CIFF, Amerika’da gerçekleştirilen Highpoint 2018 Sonbahar Mobilya Fuarı, Almanya düzenlenen MOW Fuarı ve Türkiye’nin en önemli fuarlarından Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı için yaptığımız çalışmalar sonucunda 2018’in ilk 9 ayında ihracat rakamımızı 1,2 milyar dolar seviyesine yükseltmeyi hedefliyoruz. Ve bu güçle de yılı 1,5 milyar dolarla kapatmak için çalışmalarımıza şimdiden başladık.”

Ayrıca birlik olarak mobilya sektöründe hedef ve fırsat pazarlarını daha sistematik olarak belirlemeye yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyleyen İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, “Biz ihracat hedefimize ulaşmak üzere uygun stratejileri üretmek; üretim odaklı olmaktan çok pazar odaklı olmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Ve bugün geldiğimiz noktada ihracatçılarımız ‘Bölgesel’ oyuncudan ‘Küresel’ oyuncu olma yolunda evrildi ve dünyada 200’den fazla gümrük bölgesine ihracat yapmaya başladı. Biz bu hedeflere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. Çünkü bakış açımızı değiştiren ‘Zihinsel bir Devrim’e ve ‘Ezber bozan’ stratejiyi benimsedik. Biz sektörümüzün gücünü biliyor, ona göre kendimize hedef belirliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın söylediği gibi ülke ekonomisine katkı sağlayacak tüm parametrelerde olmaya çalışıyor, dünyanın farklı lokasyonlarındaki iş insanlarıyla el sıkışıyoruz. Sektörümüzün geleceği için var gücümüzle çalıyoruz.”

İş’le Buluşmalar Toplantısı Bursa’da gerçekleştirildi

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kamunun yanı sıra özel kesimin yatırım ve üretiminden ve net ihracatın ciddi katkısından kaynaklı bir büyümenin ancak sürdürülebilir büyümeye geçtiğimizin işareti olacağını ifade ederek, “Bütün sıkıntıları aşmanın en önemli yolu büyüme, katma değerli büyüme. Büyüme bizim için olmasa da olur diyebileceğimiz bir hadise değil” dedi.

Türkiye İş Bankası tarafından 2008 yılından bu yana Dünya Gazetesi iş birliği ile düzenlenen, değişen ekonomi ve piyasa koşullarında bölgesel ve uluslararası fırsatların, Türkiye ekonomisinin bugünü ve geleceğine ilişkin fikirlerin gündeme geldiği “İş’le Buluşmalar”ın “Dijital Dönüşüm ve Yeni Sanayi Devrimi” başlıklı 41’inci toplantısı Bursa’da gerçekleştirildi.

Adnan Bali, toplantıda yaptığı konuşmada, Bursa’nın İş Bankası açısından ayrıcalıklı bir şehir olduğunu, bankanın kurucularından Celal Bayar’ın burada doğduğunu, bankanın kuruluş sermayesinin bir kısmının Bursa’nın ileri gelen 8 iş adamı tarafından karşılandığını, dolayısıyla 36 kurucunun Celal Bayar dahil 9’unun Bursa’dan geldiğini söyledi.

İş Bankası’nın 3. şubesinin Bursa’da 1 Ocak 1925’te faaliyete başladığını belirten Bali, o günden bu yana bankanın en fazla yatırım yaptığı iller arasında yer alan Bursa’da 48 şubeyle özel bankalar arasında en fazla şube ağına sahip olduklarını ifade etti.

Türkiye dikkat çekici bir büyüme performansı sergiliyor

Konuşmasında dünya ekonomisindeki gelişmelere değinen Bali, hem Türkiye’nin hem de dünyanın zor bir dönemden geçtiğini, birbiriyle ilişkili, ilişkisiz beklenmedik gündemlerin işleri etkilediğini, uluslararası siyasi krizler, jeopolitik sorunlar ve terörün herkesi meşgul ettiğini söyledi.

Dünya ekonomisinde beklenen yüzde 3,6 büyümeye karşın, Türkiye ekonomisinde 2017’de ilk iki çeyrek sonunda yüzde 5’in üzerinde büyüme kaydedildiğini, üçüncü çeyrekte de düşük baz etkisinin bir sonucu olarak çift basamaklı büyümeye yakın bir performans öngörüldüğünü söyleyen Bali, böylelikle yılın önemli bir büyüme performansıyla kapatılacağının anlaşıldığını belirtti.

Büyüme performansında KGF başta olmak üzere alınan tedbirler etkili oldu

Bu büyüme performansında en başta KGF olmak üzere, 2016 yılının son çeyreğinden itibaren alınmaya başlayan makro ihtiyati tedbirlerin de bir miktar rahatlama sağlanmasında çok etkili olduğunu ifade eden Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“KGF, ekonomi açısından son derece başarılı, zamanlaması isabetli bir uygulama oldu. Zaman zaman bu tür politikalar popülist politikalarla da karışarak yürüyebilir. Bizim ülkemizde öyle olmadı. Çünkü hatırlayınız, 2008 global krizinden sonra Avrupa’da bırakınız kredi sağlamayı, bankalara ve şirketlere yeniden sermayelendirme kamu üzerinden yapıldı. Şirketler kurtarıldı ya da değer ifade etmeyen varlıkları devlet tarafından satın alındı. Biz bu tür uygulamalara başvurmak durumunda olmadık.”

Adnan Bali, KGF uygulamasının, ihtiyaç duyulan kredi inisiyatiflerinin bankacılığın kaynak tahsis mekanizmalarından geçirilerek neticelendirilmiş olması açısından da önemli olduğunu, bir borçlanma enstrümanı olarak dizayn edilmesini ve garantinin de belli seviyede sınırlandırılmış olması bakımından da iyi yapılandırılmış ve iyi zamanlanmış bir inisiyatif olduğunu söyledi.

Hiçbir zaman elimizi taşın altına koymakta tereddüt etmedik

İş Bankası olarak bu konuda da en çok kredi kullandıran bankalardan biri olduklarının altını çizen Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çok kısa sürede 20 milyar TL’ye yakın kredi kullandırdık. Bunlar da yaygın kredilerdir. Bizim ülkemizin zora girdiği, sıkıntılı her döneminde elimizi taşın altına koymakta en ufak bir tereddüdümüz olmamıştır”

Motor çalıştıktan sonra ekonomi kendi dinamikleriyle büyür

Kalıcı etkiler açısından bakıldığında kolay olmayan dönemi, sürdürülebilir büyümeye dönüştürmek için samimiyetle, birlikte çalışmak gerektiğini ifade eden Bali, “KGF bir hızlanma yarattı. Eskiden araba çalışmadığı zaman arkadan iterek motoru vurdurtma diye bir şey vardı. Çalışırdı, sonra bırakırdınız, o kendisi giderdi. Daima iterek gitmez. Onun için motor çalıştıktan sonra ekonominin kendi dinamikleri üzerinde yürümesi lazım. Şu anda ekonomik büyümenin kompozisyonunda ağırlıklı olarak kamunun harcamaları ile bir miktar da kısıtlı oranda net ihracatın ve özel kesimin tüketim harcamalarının etkisi bulunuyor. Bunun şöyle bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor; kamunun yanı sıra özel kesimin yatırım ve üretiminden ve net ihracatın ciddi katkısından kaynaklı büyüme, sürdürülebilir büyümeye geçtiğimizin işareti olacaktır” dedi.

Adnan Bali, bütün bunları yapabilmek için ülke ekonomisinin ve kurumlarının hem yönetme performansı hem de kriz tecrübesi bulunduğunu ve son derece esnek ve dinamik politikalarla krize karşı önlemler geliştirebildiklerini söyledi. Bali, “İşte bütün bu sıkıntıları aşmanın en önemli yolu büyüme, katma değerli büyüme. Büyüme bizim için olmasa da olur diyebileceğimiz bir hadise değil” diye konuştu.

Sağlam makro ekonomik temellerimiz ve finansal sistemimiz bizi koruyor

Bali, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kredi derecelendirme kuruluşlarının, Türkiye ekonomisinde büyüme tahminlerinden reel sektörün açık pozisyonuna kadar son derece olumsuz tablo çizdiklerini ifade ederek, şöyle konuştu: “Bu dönemde ilk iki çeyrekte yüzde 5’in üzerinde büyüme sağlandı. Şimdi o reyting kuruluşları, sanki daha önce hiçbir şey yazmamışlar gibi sessiz sedasız büyüme tahminlerini revize etmekle işin içinden çıktıklarını düşünüyorlar. Oysa bu hesapsızlıkların, koskoca ekonomiyi etkileyecek bu tutarsızlıkların ticari bir yaptırımı, ticari bir karşılığı yok mudur? Bizler bu kadar açık ara yanıldığımızda, iş hayatında bunun bedelini ödemiyor muyuz? Bu nasıl bir lükstür ki ‘yanıldık’ bile demeden geçip gidebiliyorsunuz? Bunların hiç doğru uygulamalar olduğu kanaatinde değilim. Bu ülkeye yapılan haksızlıklardır. Gerçekleştirdiğimiz performansın ardında, kısa dönemde devreye soktuğumuz enstrümanlar olmakla birlikte, esasen yapısal olarak baktığımızda bütçe ve borç istatistikleri başta olmak üzere makro ekonomik sağlam temellerimiz, sağlam finansal sistemimiz yatıyor. Asıl arkada bizleri ciddi dalgalanmalar döneminde koruyan hadise budur. Bunların korunmasına devam etmemiz lazım”

Dijital dönüşüm bankacılık sektörünün en önemli gündemlerinden biri

Konuşmasında dijitalleşme ve teknolojik gelişmelere de değinen Bali, dijital dönüşümün şu anda bankacılık sektörünün de önemli bir gündemi olduğunu söyledi.

Dijtilalleşmeyi; ilk sunucu ile son kullanıcı arasındaki mesafenin daralması ve ilişkinin etkin şekilde yürütülmesi olarak “aracısızlaşma” şeklinde anladığını ifade eden Bali, bunun yeni fırsatlar doğurabileceği gibi tehditler de yaratabileceğini belirtti. İş dünyasında cari sorunları yönetmekten daha önemlisinin, özellikle teknolojik açıdan ortaya çıkan tehditleri tahmin edememek olduğunun altını çizen Bali, uzun dönemli fonksiyon olarak iş modelinin sürekli gözden geçirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğini vurguladı.

Tarım devrimi, sanayi devrimi gibi şimdi bir de teknoloji devriminin söz konusu olduğuna dikkat çeken Adnan Bali, bankacılık sektörünün de bu dijitalleşme ile birlikte dönüşüm geçirdiğini belirtti. Bali, şöyle devam etti: “Yaptığımız işin bu şekliyle devam edeceğini asla varsaymamamız gerekiyor. Biz burada ortaya çıkan tehditleri ve fırsatları birlikte algılayarak, iş modellerimizi sürekli güncelleme çalışmaları içindeyiz. Çünkü bankacılık dahil bütün sektörlere giriş bariyerleri hızla düşüyor. Bu nedenle ortaya çıkan çok kıvrak, çevik firma yapıları var. Fintechler, startup’lar çıkıyor. Bunlar yenilikçi, müşterilerin hayatlarını kolaylaştıran kişiselleştirilmiş çözümler sunuyorlar. Bu firmalarla, sadece işimizi elimizden alıyorlar diye değil, iş birlikleri yapmak suretiyle oyunu daha da büyütmenin çabası içinde olmalıyız. “

Adnan Bali, İş Bankası’nın kuruluş misyonunun müteşebbis ve iş yapma şevki olan, ama sermayesi yeterli olmayan kuruluşları desteklemek olduğunu vurgulayarak, “Bugün de fintech’leri, startup’ları destekliyoruz. İstanbul Levent’te Kolektif House’da çok geniş bir varlığımız var ve burada tek bankayız. Birkaç yıl önce Silikon Vadisi’nde Maxitech adlı bir firma kurduk. Çok önemli, iyi sonuçlarını aldık. Yapay zekadan tutun robotik endüstrilere kadar birçok uygulamanın mevcut iş modelimizdeki karşılıklarını çalışıyoruz” diye konuştu.

Bali, konuşmasının sonunda, “Türkiye’nin bütün büyük dönüşümlerine tanıklık etmiş, öncülük eden İş Bankası’nın kuruluş misyonu çerçevesinde üreticinin, sanayicinin, tüccarın, esnafın, çiftçinin, hane halkının yanında olmaya, özellikle kötü günlerinde yanında olmaya devam edeceğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bu kurum yoluna aynı ilkeler, aynı çalışma anlayışı ve taahhütkarlığıyla devam edecek” dedi.

İş Bankası Genel Müdürü Bali’nin ardından Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Eczacıbaşı endüstri 4.0’a ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. İş’le Buluşmalar kapsamında Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde, İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran, Arçelik Üretim Teknolojileri ve Endüstri 4.0 Yöneticisi Ömer Faruk Özer, Dünya Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt’un katıldığı bir de panel düzenlendi.

Elektrik-Elektronik ve Otomasyon Sektörünün En Başarılı Şirket ödülü TEKSAN’ın oldu

Kocaeli Sanayi Odası’nın sektörlerinin en başarılı şirketlerini belirlediği Çizgi Üstü Sektörel Performans Değerlendirme Ödül Töreni’nin 10’uncusu düzenlendi. Teksan Jeneratör, ihracat performansı ile Elektrik-Elektronik ve Otomasyon Ürünleri Sanayi Sektörü Büyük Ölçekli İşletme Kategorisinde ödülün sahibi oldu. Ürünlerini 120’den fazla ülkeye ihraç eden Teksan Jeneratör, kazandığı bu ödülle ihracattaki başarısını tescilledi. Teksan Jeneratör Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ata, sektörünün en başarılı şirketi ödülünü tüm çalışanları adına aldı.

Kocaeli Sanayi Odası tarafından düzenlenen 10. Çizgi Üstü Sektörel Performans Değerlendirme Ödül Töreni Wellborn Luxury Hotel’de gerçekleştirildi. Sektöründe fark yaratarak ülke ekonomisine katkı sağlayan şirketlerin ödüllendirdiği tören bu yıl da yoğun ilgi gördü.

Kocaeli Sanayi Odası önderliğinde düzenlenen Sektörel Performans Değerlendirme Ödüllerine başvuran firmalar; verimlilik, istihdam, yenilikçilik ve markalaşma, finansal sonuçlar, dış ticaret, topluma katkı ve çevre, çalışanların geliştirilmesi ve bilinçlendirilmesi başlıklarını kapsayan 7 farklı kategoride 360 derece değerlendiriliyor. Finansal sonuçları ve ekonomik başarılarının yanı sıra çevreye, topluma ve sosyal yaşama katkılarıyla fark yaratan şirketlerin ödüllendirildiği organizasyonda Teksan JeneratörElektrik-Elektronik ve Otomasyon Ürünleri Sanayi Sektörünün Büyük Ölçekli İşletme Kategorisindebaşarı ödülünün sahibi oldu. Teksan Jeneratör Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ata, ihracat performansı ile kazandıkları ödülü, Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Kartal’ın elinden aldı.

Teksan Jeneratör Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ata, “İhracatta gösterdiğimiz başarılı performans ile Kocaeli Sanayi Odası’nın Sektör Başarı Ödülünü kazanmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Çeyrek asırdır ekonomimize değer yaratmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ülkesine inanan ve tüm yatırımlarını bu doğrultuda gerçekleştiren bir şirket olarak ürünlerimizi 120’den fazla ülkeye ihraç etmekten gurur duyuyoruz. Kocaeli Serbest Bölge’de devreye aldığımız ve Türkiye’nin en büyük jeneratör üretim kapasitesine sahip olan ikinci fabrikamız şirketimize uğurlu geldi. Bu ödülle birlikte yeni başarılar için güç topladık. Hedefimiz büyüme ve ihracat performansımızı sürdürerek global pazardaki yerimizi daha da sağlamlaştırmak” diye konuştu.