İKMİB’e üye 500 firmanın yeşil pasaport başvurusu onaylandı

İhracatı desteklemek amacıyla 23 Mart 2017 tarihinde yürürlüğe giren yeşil pasaport uygulamasına firmalar yoğun ilgi gösteriyor. Türkiye genelindeki 13 İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nin en büyüğü olan ve çatısı altındaki 6 İhracatçı Birliğiyle hizmet veren İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) bugüne kadar 2000 firmanın yeşil pasaport başvurusunu onayladı. Onaylanan başvuruların 500 tanesi İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)’ne üye firmalar tarafından yapıldı.

İhracatçıların yüzünü güldüren yeşil pasaport uygulamasında başvuru trafiği yaşanıyor. Toplam 10 bin 784 firmanın yararlanacağı uygulama ile 13 bin 915 kişi yeşil pasaport sahibi olacak. 1 milyon doların üzerinde ihracat yapan firmaların başvurabildiği yeşil pasaport uygulamasında kimlerin bu uygulamadan yararlanacağı yavaş yavaş netleşiyor.

Yeşil pasaport ile vize sıkıntısı kalkan ihracatçıların yurtdışı seyahatlerinin en az yüzde 20 artacağını belirten İMMİB Koordinatör Başkanı Murat Akyüz şunları söyledi; “Yeşil pasaportta başvurular ve onayların takip edildiği yeni bir döneme geçmiş bulunuyoruz. Ürünlerini dünyanın pek çok ülkesine götüren ihracatçılarımız yeşil pasaport ile önlerindeki en büyük engellerden biri olan vize sorununu aşıyor. Firmalarımız da bu bilinçle yeşil pasaport sahibi olmak için başvurularını yapıyorlar. İMMİB olarak bugüne kadar yeşil pasaport için 2000 başvuruyu onayladık. Onaylanan başvuruların yüzde 30’u alt birliklerimizden İKMİB’e üye firmalara ait. İKMİB’e üye 500 firma yeşil pasaporta hak kazanmıştır.”

6 yılda Amerikan Markalarına Açık Ara Fark Atan Yerli Marka

Türkiye’nin en sıra dışı döner markası KasapDöner, girişimciler için de eşsiz bir kazanç sağlıyor. KasapDöner markasına üçte bir oranda yatırım yapan, 3 kat fazla kazanıyor.

‘Hamburger çocuklarına döner yedirmeye geliyoruz’ sloganıyla 2011 yılında tüketicinin karşısına çıkan ve ilk “Fast Casual” döner markası olarak pazara hızlı bir giriş yapan KasapDöner, girişimci ve yatırımcılar için de büyük bir kazanç olanağı sunuyor. Yabancı franchise markaların üçte biri oranında yatırım rakamlarına sahip olan KasapDöner, yine bu firmalara göre üç kat daha fazla kazanç sağlıyor.

“ET FİYATLARI ARTARKEN KASAPDÖNER FİYATLARI SABİT KALDI”

Global Restoran Yatırımları A.Ş. Genel Müdürü Bahar Özürün, konuyla ilgili olarak “Değişen piyasalar, döviz kurunun hareketliliği, et fiyatlarının hızlı yükselişi gibi olumsuz etkenlere karşı biz, franchise almak isteyen yatırımcılarımız için dövizle yatırımı Türk lirasına çevirdik. 2018’de de isim hakkı bedelimizi 50.000 USD yerine 150.000 TL olarak uygulamaya devam edeceğiz. Ülkemizdeki et fiyatlarının yüksek seyrine rağmen kalitemizi arttırıp fiyatlarımızı sabit tuttuk ve bunları yaparken de işletmecilerimize taahhüt ettiğimiz brüt yüzde 55 kar marjını her zaman koruduk. Bu çabamız da KasapDöner’den franchise yatırımı yapmanın karlılığını katlayarak artırdı. Kısacası ürünümüze güvencimiz, tüketicilerin bizleri ödüllendirmesi motivasyonumuzu hep olumlu yönde etkiledi. Hemen hemen tüm markalar küçülürken biz 2018 için hedeflerimizi yüzde 100 arttırdık” diye konuştu.

Türk İnsanı Kaliteli Ürünü Ödüllendirir

Hedef 100 ödüllü restoran

KasapDöner’in yüzde 100 yerli sermayeyle yüzde 100 yerli üretim yapan bir marka olduğuna dikkat çeken Özürün, “Türk insanı kaliteli ürünü ödüllendirir. Tüketicilerin her zaman aynı kalite ve lezzeti yakalayabildiği KasapDöner restoranlarını her fırsatta ziyaret etmesi ve tüm KasapDöner ürünlerinin müdavimi olması bizim için her gün kazanılan bir ödüldür’ diyen Kasap Döner Genel Müdürü Bahar Özürün;‘”Yiyenle Yemeyen Bir Olur mu?” sloganını 2017 yılında kampanyalarımızda kullanırken aklımızdaki temel düşünce müdavim tüketicimizin bizi ödüllendirmesiydiKasapDöner ürünlerini yiyenleri biz de ödüllendirmeli, hiç denememişleri de özendirmeliydik’ diye ekledi.

Halen Türkiye genelinde ve yurt dışında toplam 49 KasapDöner restoranının bulunduğunu hatırlatan Özürün, 2018 yılı sonuna kadar 100 ödüllü restoran açmayı hedeflediklerini söyledi.

KARLILIĞI ANLIK TAKİP EDEN YENİ SİSTEM GELİYOR!

Franchise yatırımcıları için geliştirdikleri özel bir program sayesinde, işletme sahibinin ne kadar kazanç elde ettiklerini anlık olarak takip edebileceğini ifade eden Özürün, “İşletme sahibinin en çok görmek istediği şey, günün sonunda ne kadar kâr ede ettiğidir. İşletmecilerimize bugüne dek döner restoranı işletilmesi, operasyonel standartlar ve gereklilikler ile ilgili bilgi birikimimizi aktardık. Personel temin ve eğitim hizmetlerini sunduk. Takibi çok önemli olan döner firesini gerçek zamanlı takip edilebileceği bir sistem kurduk. Şimdi de KasapDöner yatırımcılarına aylık, haftalık, hatta günlük bazda gelir tablolarını tek tuşla almalarını sağlayacak bir sistemi sunarak sektörde bir ilki gerçekleştiriyoruz. Bu sistemle hem istenen periyodda kar takibi yapılabilecek hem de gelir ve giderin olması gereken standart oranları bütçelenerek işletmelerinin performansları ölçülebilecek. Böylece yatırımcılarımız hem belirlenen periyoddaki karlarını net olarak görebilecek hem de işletmesi ile ilgili oluşabilecek herhangi bir verimsizlik, ek maliyet ya da kaybı çok erken teşhis edip çözebilecek”ifadelerini kullandı.

Tavada Tavuk yatırım fırsatlarıyla hızlı çıkış yaptı

2025 yılında yaklaşık 3.6 milyon tona ulaşması beklenen kanatlı eti üretiminin, 2.3 milyon tonunun iç pazarda tüketileceği öngörüsünde bulunuluyor. Menüsünde yer alan birbirinden leziz tavuk tarifleriyle en istikrarlı büyüyen restoran zincirlerinden biri olan Tavada Tavuk; sadece menüsüyle değil, hızla büyüyen ve gelişen bir pazarda yatırımcılara sunduğu fırsatlarla da öne çıkıyor.

Lezzet, hijyen, kalite ve hizmeti bir arada sunan Tavada Tavuk, 2014 yılında başladığı macerasını şu anda 30 şube ile sürdürüyor. Sağlıklı tüketim trendinin bir neticesi olarak her geçen gün daha çok talep gören beyaz et alanında önemli zincir restoranlardan biri haline gelen marka, yılsonuna kadar beş yeni şube daha açacak. 2018 sonunda Türkiye genelinde 50 noktada olmayı hedefliyor.

Tavada Tavuk’un büyümesinin ardında özel reçeteli tavukları kadar mutlu bayi anlayışlarının da yattığını anlatan Tavada Tavuk Genel Müdürü Ozan Kıran, “Tavada Tavuk, tüketicileri olduğu kadar bayilerini de mutlu etmeye odaklanmış bir yapılanma. Bu nedenle franchise sistemimizin temelinde ‘mutlu bayi’ anlayışı yatıyor. Az yatırım, az maliyet ancak yüksek kar sunan bir sisteme sahibiz. Yatırımcımıza olabilecek en yüksek ciroyu kazandırmak bizim hedefimiz” diyor.

Tavada Tavuk Franchise Sistemi’nin koşullarına da değinen Kıran, “Şubelerimizin büyüklüğü 40 ila 250 m2 arasında değişiyor. Belirlediğimiz giriş ücreti 50 bin TL. Toplam yatırım maliyeti ise yine şubenin büyüklüğüne göre değişmekle birlikte 300 ila 500 bin TL arasında. Royality payımız ise yüzde 3. Kar marjımız dükkânın bulunduğu yer ve konuma göre yüzde 12 ila 30 arasında. Yatırımın geri dönüşü ise 12 ila 36 ay”.

Anadolu’da büyümek hedefimiz…

İstanbul’da şu anda 10 şube faaliyet gösteren Tavada Tavuk ile ağırlıklı olarak Anadolu Yakasında büyümeyi planladıklarını anlatan Kıran, “Hedef illerimizi ise Antalya, İzmir, Bursa, Van olarak sıralayabiliriz. Ayrıca Erzurum, Eskişehir, Samsun, Antalya, Mersin, Bursa, İzmir, Konya ve Ankara yatırımcılardan çok talep aldığımız diğer iller arasında yer alıyor. Önceliğimiz yurt içinde büyümeye odaklı ancak Hollanda, Avusturya ve Lübnan’dan bizimle temasa geçen yatırımcılar da bulunmakta” diyor.

Tüm bayilerine şubeleri anahtar teslim sunduklarını anlatan Kıran, “Tüm bayilerimize şubelerimizi A’dan Z’ye hazır şekilde sunuyoruz. Operasyon, reklam ve personel konusunda da desteğimiz mevcut. Ayrıca şubenin işleyişinin aksadığı, kazançlarının düştüğü bir durum ile karşılaşırlarsa kendilerine ürün desteği de yapabiliyoruz. Bayilerimiz istedikleri durumda şube inşaatını kendileri yaptırabiliyor. Böyle bir talep gelir ise Tavada Tavuk mimarları proje konusunda kendilerine yardımcı oluyor. Asıl amacımız bayilerimizin kazanması ve mutlu olması” diyor.

Bayilere özel eğitim programı

Sistemin kalitesini düzenli kılmak adına yatırımcılarına özel eğitimler düzenlediklerini de anlatan Kıran, “Tüm bayilerimizi detaylı bir eğitim sürecine tabi tutuyoruz. Yaklaşık 20 gün süren eğitim programımız; kasa, ürün, sevkiyat, şube işleyişi, raporlama sistemi gibi detayları içeriyor. Ayrıca tüm kuruluş sürecinde operasyon ekibimiz 7/24 kendilerini desteklemeye ve süreçler hakkında bilgi vermeye devam ediyor” diyor.

İşini seven ve işine bağlı olan kişilerle çalışmayı tercih ettiklerini belirten Kıran, “Yatırım gücü, ticari bilgisinin yanı sıra franchise adaylarından en büyük beklentimiz markamızı ileriye taşıyacak vizyona sahip olmaları” diyor.

Tavada Tavuk ve franchise fırsatları hakkında detaylı bilgi için www.tavadatavuk.comadresi ziyaret edilebilir.

Şişecam Cam Ambalaj’ın 3. Sürdürülebilirlik Raporu yayınlandı

Dünyanın en büyük cam ambalaj üreticileri arasında yer alan Şişecam Cam Ambalaj’ın şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin esas alınarak hazırlandığı 3. Sürdürülebilirlik Raporu yayınlandı.

07.10.2017 – Avrupa’nın ve dünyanın beşinci büyük cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalaj’ın 3. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. Küresel Raporlama Girişimi (GRI) G4 Sürdürülebilirlik Raporlaması Kılavuzu’na uygun olarak hazırlanan ve bu yıl üçüncüsü hazırlanan rapora göre Şişecam Cam Ambalaj, gerçekleştirdiği verimlilik çalışmaları sonucunda Türkiye ve yurt dışındaki operasyonlarda toplam 34,1 milyon TL tasarruf sağlarken, Türkiye operasyonuna ait birim enerji tüketim oranını da yüzde 4,5 oranında azaltmayı başardı.

Ürün geliştirme uygulamaları kapsamında, raporlama döneminde hayata geçirdiğimiz çalışmalar ile 9 adet üründe yüzde 8 oranında hafifletme gerçekleştirmeyi başatan Şişecam Cam Ambalaj, 6.727 ton cam tasarrufu sağladı. Ekonomik, sosyal ve çevresel alanlardaki sürdürülebilirlik performansını sürekli olarak geliştirmeyi hedefleyen Şişecam Cam Ambalaj’ın, sürdürülebilirlik yaklaşımı finansal devamlılık için katma değer yaratma, çevresel etkiyi azaltma ve paydaşlar için kalıcı değerler oluşturma ilkeleri üzerine kurulu.

Gelecek nesillere yaşanılacak bir dünya bırakmayı amaçlayan Şişecam Cam Ambalaj, operasyonlardan kaynaklanan çevresel etkiyi asgari seviyeye indirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda üretim süreçlerinde doğal kaynakların verimli kullanımına odaklanan Şişecam Cam Ambalaj, atıkları kaynağında azaltıp, etkin su yönetimi uygulamaları gerçekleştiriyor. Sonsuz kez geri dönüştürülebilen bir ürün olan camı üretmenin yarattığı fırsatların bilinciyle hareket eden Şişecam Cam Ambalaj, atık yönetimi ve su yönetimi alanlarında da yürüttükleri uygulamalarla sektöre öncülük ediyor. Yüzde 100 geri dönüştürülebilir nitelikte ve doğa dostu bir ürün üretmenin yanı sıra araştırma ve geliştirme faaliyetleri sonucunda ürünlerin çevresel etkilerini de asgari seviyeye düşürüyor.

Görme engelli çalışanların rapora erişebilmesini sağlamak amacıyla rapor, sesli kitap olarak da hazırlatıldı ve Şişecam Cam Ambalaj’ın kurumsal web sitesinde yer aldı. Ayrıca, dağıtılan tüm broşürlere braille alfabesi ile yazılmış bir bölüm eklenerek, rapora sesli kitap olarak erişilebilecek web sayfasının adresi paylaşıldı.

İKMİB’e üye 500 firmanın yeşil pasaport başvurusu onaylandı

İKMİB’e üye 500 firmanın yeşil pasaport başvurusu onaylandı.

İhracatı desteklemek amacıyla 23 Mart 2017 tarihinde yürürlüğe giren yeşil pasaport uygulamasına firmalar yoğun ilgi gösteriyor. Türkiye genelindeki 13 İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nin en büyüğü olan ve çatısı altındaki 6 İhracatçı Birliğiyle hizmet veren İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) bugüne kadar 2000 firmanın yeşil pasaport başvurusunu onayladı. Onaylanan başvuruların 500 tanesi İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)’ne üye firmalar tarafından yapıldı.

İhracatçıların yüzünü güldüren yeşil pasaport uygulamasında başvuru trafiği yaşanıyor. Toplam 10 bin 784 firmanın yararlanacağı uygulama ile 13 bin 915 kişi yeşil pasaport sahibi olacak. 1 milyon doların üzerinde ihracat yapan firmaların başvurabildiği yeşil pasaport uygulamasında kimlerin bu uygulamadan yararlanacağı yavaş yavaş netleşiyor.

Yeşil pasaport ile vize sıkıntısı kalkan ihracatçıların yurtdışı seyahatlerinin en az yüzde 20 artacağını belirten İMMİB Koordinatör Başkanı Murat Akyüz şunları söyledi; “Yeşil pasaportta başvurular ve onayların takip edildiği yeni bir döneme geçmiş bulunuyoruz. Ürünlerini dünyanın pek çok ülkesine götüren ihracatçılarımız yeşil pasaport ile önlerindeki en büyük engellerden biri olan vize sorununu aşıyor. Firmalarımız da bu bilinçle yeşil pasaport sahibi olmak için başvurularını yapıyorlar. İMMİB olarak bugüne kadar yeşil pasaport için 2000 başvuruyu onayladık. Onaylanan başvuruların yüzde 30’u alt birliklerimizden İKMİB’e üye firmalara ait. İKMİB’e üye 500 firma yeşil pasaporta hak kazanmıştır.”

TÜVTÜRK’te Önemli Atamalar

Türkiye’nin periyodik araç muayenesinde yetkili ve görevli tek kuruluşu TÜVTÜRK’ün yönetiminde önemli atamalar gerçekleşti.

TÜVTÜRK’ün yönetim kadrosunda yeni atamalar gerçekleşti. İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim Direktörü olarak görev yapmakta olan Melis Avalin, İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim Genel Müdür Yardımcısı olarak atanırken, Kalite ve Denetim Direktörü olarak yapan Can Şiram ise, Operasyon Genel Müdür Yardımcısı (COO) olarak atandı.

2014 yılından bugüne kadar TÜVTÜRK’te İşletmeler Yönetimi Müdürü olarak görev yapan Ozan Ayözger, Kalite ve Denetim Direktörü görevine, Bilgi Teknolojileri Müdürü olarak görev yapan Gülfem Turanlıoğlu Bilgi Teknolojileri Direktörü görevine atandı.

Perakende Türkiye’de Dönüşürken Büyüyor

PageGroup uzmanları, mercek altına aldığı perakende sektöründe, Türkiye’nin beş yıllık gelir performansı gelişimi ve tüketim harcamalarıyla Avrupa’nın en iyi 10’u arasında yer alacağını öngörüyor. Şirketin Perakende Bölümü Yöneticisi Ezgi Güneser, sahada yaptıkları çalışma ve araştırmalara dayanarak; “Nüfus artışı, kentleşme ve artan hane halkı harcamaları, ülkede satın almayı güçlendirdi. Yerli perakende sektöründe, yıllık %9’luk ortalama bir büyüme oranı bekleniyor. Avrupa genelinde ise perakende tüketimi durağan seyrini devam ettirdiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl Avrupa, siyasi ve toplumsal karışıklıktan, dünyayı şok eden insani bir krize kadar birçok zorlukla karşı karşıya kalmasına rağmen ekonomisi ve tüketimi fırtınanın üstesinden gelebilecek kadar esnek olduğunu da unutmamak gerekir. “ diyor.

Perakende sektörünün Türkiye’deki geleceği internet ortamında parlıyor.

Sektörde kabuk değişiminin 2020 yılı ve sonrasında hızlanacağına dikkat çeken PageGroup uzmanları, internet ortamındaki ticaretin tüketici alışkanlıklarını etkilediğini vurguluyor. Farklı kanallardan gelen sektörel analizler yakın gelecekte ülkemizdeki tüketicilerin erişimde, sanal ya da gerçek ayırımı yapmaksızın, ürünleri tek bir marka olarak algılamaya eğilimli olacağını gösteriyor. Bu nedenle perakendecilerin, dijital platformlar aracılığıyla tüketicilerle bire bir ilişki kurma çabasını arttırması bekleniyor.

Türkiye’nin çevrim dışı-çevrim içi perakende stratejisinde en çok göze çarpan noktaları ise Ezgi Güneser şöyle özetliyor;

Yatırımlarda öncelikler değişiyor

Perakende sektöründe dağıtım ve lojistik profesyonelleri, kategori ve ürün yöneticilerinin geniş çapta işe alımıyla, dijital ticaret (çevrim içi) platformlarına yatırımlar arttı. Türkiye’de çevrim içi perakende kazançlarının yükselmesiyle birlikte, tüketimi arttırmayı amaçlayan çevrim içi strateji eğilimleri de güçlendi.

Kişisellik alışverişi tetikliyor

Kişiselleştirilmiş perakende stratejileri, yerli pazarda gelişmiş CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) ve SMS (kısa mesaj) eğilimleriyle destekleniyor. Markalarla oluşturulan kişisel ilişki hissiyle tüketicilerin her zaman her yerde satın alma talepleri tetikleniyor.

Büyük verinin gücü

Büyük verilerin derinlemesine analizi ve güçlü müşteri ilişkileri, yeni müşteri kazanımlarına ve sadakatin artmasına imkan sağlıyor. Farklı markalar için müşteri davranışlarını derleyen, özelleştirilmiş kampanyalar hazırlayan ve müşteri davranışları hakkında bilgi sağlayan uygulamalar satışları yükseltiyor. Yeni sistemler sayesinde kararsız çevrim içi müşteriler takip edilerek, ya fiziksel olarak mağazalara yönlendiriliyor ya da kaçırılmış fırsat gibi sunulan ürünlerle SMS kampanyalarına dahil ediliyor.

Sürücüsüz araçlar sigortacılık sektörünü nasıl etkileyecek?

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY sürücüsüz araç teknolojilerinin sigortacılık sektörü üzerindeki etkilerini araştırdı. Rapora göre; 2020’de trafik kazalarının önlenmesini sağlayacak bir teknoloji piyasaya sürülecek. Bununla birlikte otomotiv sektöründeki teknolojik ilerlemelerin gelecekte sigorta primlerinin düşmesi ve araç garanti sürelerinin uzaması gibi etkiler yaratması bekleniyor

Küresel otomotiv sektörü sosyal, ekonomik ve teknolojik trendlerin etkisiyle köklü bir değişim sürecinden geçiyor. Sürücüsüz araçların çok da uzak olmayan bir gelecekte bireylerin günlük hayatındaki yerini alacağı öngörülüyor. Bu değişim, otomotiv endüstrisi ile birlikte şu an tahmini olarak 700 milyar dolarlık bir değere sahip olan otomotiv sigortacılığı sektöründe de kuralların baştan yazılmasına neden olacak. Dünyanın lider denetim ve danışmanlık şirketlerinden EY’nin sürücüsüz araç teknolojilerinin sigortacılık sektörü üzerindeki etkilerini mercek altına aldığı rapora göre; büyük ölçekli araç üreticileri bu alanda aktif olarak çalışmalar yürütüyor. Şimdilik yalnızca üst segmentteki modellerini hız kontrolü, kaza önleme ve raporlama gibi akıllı sürüş fonksiyonları ile donatan pek çok otomotiv şirketi, sürücüsüz araç teknolojisine yönelik tüketicilerde güven inşa edilmesini sağlıyor. Bununla birlikte 2020 gibi yakın bir gelecekte tüm kazaların önlenmesini sağlayacak bir teknolojinin piyasaya sürülmesi bekleniyor. Bu gelişmelerin gelecekte sigorta primlerinin düşmesi ve araç garanti sürelerinin uzaması gibi etkiler yaratacağı öngörülüyor.

Sürücüsüz araçların 2030’da hayatımıza girmesi bekleniyor

EY raporuna göre; sürücüsüz araç teknolojisine yapılan büyük yatırımlara rağmen, bu teknolojinin 2030 yılından önce geniş kitlelerce kullanılmaya başlanması beklenmiyor. Bununla birlikte sürücüsüz araç teknolojisinin piyasaya sürülmesinin önünde bulunan bazı güçlükler arasında düzenleyici kurumların talep ettiği güvenliğe ilişkin kapsamlı istatistikler, karayollarında gerekli altyapının inşa edilmesi ve siber güvenlik endişelerinin giderilmesi yer alıyor.

Yollardaki araç sayısı azalacak

Sürücüsüz araçların, gelişmiş ülkelerin yanı sıra Çin gibi trafiğin büyük bir sorun teşkil ettiği gelişmekte olan ülkelerde de yollardaki araç sayısını azaltacağı öngörülüyor. Ayrıca, paylaşımlı araç kullanımının artmasıyla birlikte bireysel sigortalara yönelik ihtiyacın da düşmesi bekleniyor. Uzun vadede bakıldığında; söz konusu değişimlerin kaza sayısını kayda değer ölçüde azaltarak sigortacılık şirketlerini stratejik seçimler yapmaya zorlaması bekleniyor.

Sigortacılık şirketleri büyük bir değişimin eşiğinde

Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Şirket Ortağı Alper Karaçar şunları söyledi: “Sigortacılık şirketlerinin, geleceğin ulaşım biçimlerinde finansal sorumluluğun nasıl dönüşeceği, risklerin hangi alanlarda yoğunlaşacağı gibi temel konular üzerine şimdiden çalışmaya başlamaları gerekiyor. Gelecekte yaşanabilecek kazaların büyük bir çoğunluğu sistem veya yazılım hataları kaynaklı olacağından, risklerden kimin sorumlu olacağı konusu sigortacılık şirketleri için büyük önem taşıyor. Sürücüsüz araç teknolojileri, orijinal ekipman imalatçılarını veya üreticileri bu risklerden sorumlu hale getirebilir. Sürücüsüz araçların kullanılmaya başlanması ile birlikte siber saldırı, yazılım hataları ve kontrol arızaları gibi alanlarda yeni risklerin ortaya çıkacağını öngörüyoruz.”

Şişecam Topluluğu 240 milyon TL’lik yatırımla Türkiye’deki cam ambalaj kapasitesini 1,2 milyon tona çıkaracak

Şişecam Topluluğu, Eskişehir Cam Ambalaj Fabrikası’nda yapacağı yeni fırın yatırımıyla Türkiye’deki yatırımlarına bir yenisini daha ekliyor. Topluluk bünyesinde faaliyet gösteren Şişecam Cam Ambalaj’ın yeni fırını yaklaşık 240 milyon TL’lik yatırımla 2018 yılının ikinci yarısında faaliyete geçecek. Türkiye ekonomisi ve istihdamına önemli katkı sağlayan Şişecam Topluluğu, Endüstri 4.0’a uygun şekilde yeni teknolojiyle donatacağı ve yıllık 150 bin ton üretim kapasitesine yeni fırınının devreye girmesiyle Türkiye’deki yıllık cam ambalaj üretim kapasitesini yaklaşık 1,2 milyon tona çıkaracak.

Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, Türkiye için değer yaratmayı sürdürdüklerinin altını çizerek, “Topluluğumuz, kuruluşundan bu yana geçen 81 yılı aşkın sürede kazanımlarını yine ülkemize yatırmış ve dünyada kendi alanında söz sahibi konuma gelmiştir. Şişecam Topluluğu olarak sürdürülebilir büyüme hedefiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Söz konusu yatırımla Türkiye’deki en büyük cam ambalaj fırınımızı devreye alacağız” dedi.

04.10.2017 – Şişecam Topluluğu, Eskişehir Cam Ambalaj Fabrikası’nda hayata geçireceği dördüncü fırınla Türkiye’deki yatırımlarına bir yenisini daha ekliyor. Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren Şişecam Cam Ambalaj’ın yeni fırınının yaklaşık 240 milyon TL’lik yatırımla 2018 yılının ikinci yarısında faaliyete geçmesi planlanıyor.

Türkiye dahil toplam dört ülkedeki 2,3 milyon ton/yıl üretim hacmiyle dünyanın beşinci büyük cam ambalaj üreticisi olan Şişecam Cam Ambalaj, Eskişehir Fabrikası’nda yapacağı son fırın yatırımıyla Türkiye’deki yıllık üretim kapasitesini yaklaşık 1,2 milyon tona ulaştırmış olacak.

Bursa, Eskişehir ve Mersin’de kurulu üç fabrikasıyla Türkiye’nin en büyük cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalaj, Haziran ayında gerçekleştirdiği 120 milyon TL’lik yatırımla Türkiye’deki kapasitesini 1 milyon ton seviyesine çıkarmıştı.

Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, yatırıma ilişkin yaptığı açıklamada, bugün dünyanın cam ev eşyasında üçüncü, cam ambalaj ve düzcamda beşinci büyük üreticisi olduklarına dikkat çekerek, “Dünyadaki en büyük 10 soda üreticisi arasında yer almamızın yanı sıra krom kimyasallarında da dünya lideriyiz. 13 ülkede üretim faaliyetlerini sürdüren Topluluğumuz, ulaştığı kapasite büyüklüğünü ve teknolojik gücünü yenilikçilik, yaratıcılık, uzmanlık ve yetişmiş insan gücü gibi özellikleriyle pekiştirmekte ve değişen pazar koşullarına uygun ürün ve hizmet kalitesiyle geleceğe güvenle bakmaktadır” dedi.

“Hem ülke ekonomisine hem de üretime yaptığımız katkılara bir yenisini ekledik”

Türkiye için değer yaratmayı sürdürdüklerinin altını çizen Kırman, Topluluğumuz, kuruluşundan bu yana geçen 81 yılı aşkın sürede kazanımlarını yine ülkemize yatırmış ve dünyada kendi alanında söz sahibi konuma gelmiştir. Şişecam Topluluğu olarak sürdürülebilir büyüme hedefiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu yatırımla Türkiye’deki en büyük cam ambalaj fırınımızı açmış olacağız ve ülke ekonomisine yaptığımız katkılara bir yenisini daha ekleyeceğiz” dedi.

Eskişehir Cam Ambalaj Fabrikası’nın 2013 yılında kurulduğunu hatırlatan Kırman, “Bu fabrikadaki dördüncü fırın yatırımımız ile dört yıldır üretim faaliyetlerimizi gerçekleştirdiğimiz Eskişehir’de hem ülke ekonomisine hem de üretime yaptığımız katkılara bir yenisini daha ekleyecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

Şişecam Topluluğu’nun mevcut tesislerini teknolojik gelişmelerin gereği olarak sürekli olarak yenilediğini belirten Kırman, “Eskişehir Cam Ambalaj Fabrikası’nda hayata geçireceğimiz dördüncü fırın ile son teknoloji ile üretim yapmaya devam edeceğiz. Söz konusu fırını Endüstri 4.0 stratejisine uygun şekilde donatacağız” diye konuştu.

Şişecam Topluluğu Hakkında

Türkiye’nin en köklü kuruluşları arasında yer alan Şişecam Topluluğu düzcamcam ev eşyasıcam ambalaj ve cam elyafı gibi camın tüm temel alanları ile soda ve krom bileşiklerini kapsayan iş kollarında küresel bir oyuncudur. “Düzcam”“Cam Ev Eşyası”“Cam Ambalaj” ve “Kimyasallar” olmak üzere dört ana iş grubunda faaliyet gösteren Topluluk, Türkiye’nin yanı sıra Almanya, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Slovakya, Macaristan, Bosna Hersek, Rusya Federasyonu, Gürcistan, Ukrayna, Mısır ve Hindistan’da üretim yapmaktadır.

Bugün dünyanın cam ev eşyasında üçüncü, cam ambalaj ve düzcamda beşinci büyük üreticisi konumundaki Şişecam Topluluğu, dünyanın en büyük 10 soda üreticisinden biri olmasının yanı sıra krom kimyasallarında dünya lideridir. Şişecam, 81 yılı aşkın deneyimi, 22 bine yakın, 13 ülkeye yayılan üretim faaliyetleri ve 150 ülkeyi aşan satışlarıyla uluslararası ölçekte bir Topluluk olarak ana faaliyet alanlarında dünyanın en büyük üç üreticisinden biri olma hedefiyle yoluna devam etmektedir.

Kelebek Mobilya Çiftçi Towers Projesi’nde de yer alacak

Türkiye’nin köklü mutfak ve mobilya markası Kelebek, büyük ve prestijli projelerin aranan ismi haline geldi. Kelebek, şimdi de İstanbul’un merkezinde fark yaratan tasarımı ile Çiftçi Towers Projesi’nin sabit mobilyalarını üretecek.

Yurtiçi ve yurtdışında 8 binden fazla projede edindiği deneyim ve mutfak sektöründe ürünlerine 5 yıl garanti veren tek marka olmasıyla öne çıkan Kelebek, göz alıcı ve büyük ölçekli tasarım projelerinin tercih edilen markası olarak dikkat çekiyor.

Kelebek, tüm İstanbul’a hakim, manzarasıyla da nefes kesen Çiftçi Towers Projesi’nin tüm sabit mobilyalarının üretimini yapacak. İstanbul’un finans, iş dünyası ve konut üçgeninin tam ortasında yer alan Çiftçi Towers Projesi için anlaşma imzalandı. Böylece bu projenin mobilya ayağında yer alan tek yerli marka Kelebek olacak.

Kelebek Mobilya CEO’su Ersin Serbes, projeli işlere büyük önem verdiklerini söyledi. “Yılların deneyimiyle yurtiçi ve yurtdışındaki projeli işlerde ekibimizle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çok önemli projelerde imzamız bulunuyor. İstanbul’daki hiçbir konut kulesine benzemeyen yaklaşıma sahip Çiftçi Towers Projesi’nin tüm sabit mobilya imalatlarını biz yapacağız” diyen Serbes, kaliteden ödün vermeyenlerin tercihi olmayı sürdüreceklerini belirtti. Serbes, yenilikçi tasarım anlayışını, fonksiyonel çözümlerle işbirliği yaptıkları projelere aktarmaktan ve bu projelere katma değer sağlamaktan mutluluk duyduklarını ifade etti.