Seramiksan’dan Yeni Bir Adım: SERASTEP

Benzersiz ve yenilikçi tasarımlarıyla dikkat çeken Seramiksan’ın merdiven formundaki yeni porselen karoları ile mekanlar bambaşka bir havaya bürünüyor. Açık alan ve kapalı alan arasında bütünlük sağlayan Serastep, mekanlara yepyeni bir boyut kazandırıyor.

Ahşap, doğal taş ve mermer görünümlü üç farklı doku seçeneği olan Serastep, istenilen boyutta üretilmesiyle de ilgi görüyor. Kaymayı engelleyen çizgileriyle merdivenler için özel olarak tasarlanan seri, modern yaşam alanlarının vazgeçilmezi oluyor.

Serastep, leke tutmayan, dayanıklı ve kolay temizlenen yapısıyla kullanıcılar için ekstra rahatlık sunuyor. Seri, aynı malzeme ile döşenebilen süpürgelik, köşe kaplamaları ve sonsuz seçenekte her zevke hitap eden rıht tasarımlar sunuyor.

Yerli kozmetik üreticisi kremleri ile Avrupa’yı fethediyor

Türk girişimci Yasin Çörekçi’nin 2008 yılında kurduğu Sinoz Kozmetik, 2017 hedefi olan 10 milyon TL ciroya ilk 6 ayda ulaşıp yurtdışı ihracat çalışmalarına hız verdi. Ürünlerini Ankara ve İstanbul’daki 3 tesiste üreten yerli girişimci; Dubai, Azerbaycan, Somali, İran ve Afganistan’a cilt bakım kremleri ihraç ediyor. Tüm Avrupa’ya yayılmayı hedefleyen Sinoz, Hollanda’daki Avrupa Ofisi açılışının ardından İngiltere, İsviçre ve Almanya’daki tüketicilere ulaşabilmek için bayilik görüşmeleri gerçekleştiriyor.

20 yılda dünyanın çevresini 714 kez dolaşacak kadar ıslak mendil üretti

Islak mendilde yüzde 40 pazar payı ile Türkiye’nin lider firması Sapro, faaliyette bulunduğu 20 yılda 150 milyar 375 milyon yaprak ıslak mendil üretti.

 

Sapro’nun ürettiği ıslak mendillerin her bir yaprağı yan yana konulduğunda 28.6 milyonkilometre uzunluk elde ediliyor.  Bu rakam, dünyanın etrafını 714 kez dolaşacak, dünya ile ayarasındaki mesafeyi 75 kez kat edecek uzunluk anlamına geliyor.

 

 

Türkiye ıslak mendil sektörünün gizli lideri Sapro Temizlik Ürünleri, son 20 yılda Türkiye’nin 6 yıllık ıslak mendil ihtiyacını üretti. Yatırımlarla üretim kapasitesini artıran ve iç pazar payını yüzde 40’a yükselten Sapro, son verilerle her 2,5 yılda Türkiye pazarının bir yıllık ihtiyacı kadar üretime imza atıyor.

Günlük ıslak mendil üretimi 120 milyon yaprağa ulaşan Sapro’nun ürettiği ıslak mendillerin her bir yaprağı yan yana konulduğunda 28 milyon 571 bin kilometre uzunluk elde ediliyor. Bu rakam, dünyanın etrafını 714kez dolaşacak, dünya ile ay arasındaki mesafeyi 75 kez kat edecek uzunluk anlamına geliyor.

Sapro, bu yıl 20’nci yaşını kutluyor. Privatelabel ürünlerle faaliyet gösteren ve Dalin, Bebedor, e-bebek gibi markalar ile Migros, CarrefourSA, Aldi, A101, BİM gibi market zincirlerinin de dahil olduğu 1.152 farklı marka için ıslak mendil üretimi gerçekleştiren Sapro, bu zamana kadar 4 milyar metrekare, yani 4 bin kilometrekarelik (İstanbul il yüzölçümünün 2,6 katı) alanı kaplayacak kadar üretim yaptı.

 

62 ülkeye ihracat yapıyor

1997 yılında faaliyete başlayan Sapro, Türkiye’nin en büyük, ıslak mendil üreticisi. Sektörün açık ara farkla ihracat birincisi olan Sapro, 62 ülkeye ihracat yapıyor.

İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı “Türkiye’nin ilk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde 496. sırada yer alan Sapro, 20 yılda Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşundan biri olmayı başardı.

Proje geliştirme, 35 kimya mühendisi ve 5 biyoloğun görevyaptığı Ar-Ge ünitesi, 4 adet kimyasal analiz, mikrobiyoloji laboratuvarı, giriş kontrol ve grafik birimlerini kendi bünyesinde bulunduran Sapro,  sektörün en güçlü, yenilikçi, teknolojik ve dinamik firması.Sapro, Ar-Ge’ye en fazla yatırım yapan 250 firma içinde de yer alıyor.

 

Avrupa’da tek

Grup şirketlerindenTetra A.Ş,koli ve ambalaj üretimini, Multipak A.Ş plastik üretiminive Lotus Teknik A.Ş nonwoven üretimini gerçekleştiriyor. 2017 yılı itibariyle “nonwoven”ı da kendi tesislerinde üreten Sapro, hammaddesini kendi bünyesinde üreten Avrupa’da bu alandaki tek firma konumuna sahip oldu.

Kurulduğundan buyana üretiminin ortalama yüzde 75’ini ihraç eden Sapro, en yakın rakibinin 10 katı ihracat yaparak ıslak mendil ihracatında  da açık arayla birinci sırada bulunuyor. Sapro, en fazla ihracat yapan ilk 1000 firma listesinin de 252’nci sırasında yer alıyor.

Çocuk mobilyası tercihinde Çilek ilk sırada

KDV indiriminin başladığı Şubat ayının ilk günlerinden itibaren mobilya pazarında satışlar artarken, çocuk mobilyası pazarı da bu artıştan payını aldı. Marka bazlı yüzde 30 oranında büyüyen sektör, ailelerin de çocuklarının odalarını rahatça değiştirmesine olanak tanıdı. Sektörünün lider markası Çilek’in markalı mobilya tercinde ilk sırada yer aldığını söyleyen Çilek Pazarlama Direktörü Erkan Aydın, “Kampanyalarımız ve piyasaya sürdüğümüz yeni ürünler tüketicilerin tercihlerini Çilek’ten yana kullanmasında büyük rol oynadı” dedi.

 

Mobilya sektörünün hareketlenmesine vesile olan KDV indirimi, çocuk mobilyası pazarının da gelişimine katkı sağladı. İndirim sayesinde ebeveynlere daha rahat bir alışveriş olanağı tanıyan sektör, marka bazlı yüzde 30 büyüme oranıyla da ülke ekonomisine önemli ölçüde yarar sağladı.

 

“KDV indirimin kalıcı olması, çocuk mobilyası sektörü için verimli olacaktır”

Kayıt dışı üretim yapan firmaların oluşturduğu rekabet ortamında KDV indiriminin tüketicileri markalı mobilyaya yönelttiğini söyleyen Pazarlama Direktörü Erkan Aydınmarkalı mobilya tercihinde ise Çilek’in ilk sırada yer aldığını belirtti. Kayıt dışılığın iç pazarda haksız rekabet oluşturduğunu ve ihracat yapan firmaları olumsuz etkilediğinin altını çizen Aydın, “KDV indiriminin kalıcı olması, çocuk mobilyası sektörü için verimli olacaktır. Ayrıca, satış rakamlarının yükselmesi ve kâr elde edilmesiyle birlikte mobilya sektöründe birçok firma yeni eleman istihdam etmeye ve ek yatırım planları yapmaya başladı. Ülke ekonomisinin en önemli taşlarından biri olan sektörümüzün geleceğini düşündüğümüzde bu sürecin devam etmesi taraftarıyız. Çünkü KDV indirimiyle, satışlarda yüzde 30’lara varan artış gözlemledik. Markalı mobilya tarafında ise özellikle ilk 3 ayda büyük bir hareketlilik yaşandı” dedi.

 

​Aydınlatma Sektöründe Bir İlk

LAMP 83’ün yeni Elektronik Ticaret Platformu, aydınlatma sektörünün ticari profesyonelleri için yeni bir nefes ve çıkış noktası olacak.

LAMP 83 aydınlatma sektöründe bir ilke daha imza atıyor. LAMP 83 tarafından geliştirilen yeni e-ticaret platformu www.isortagimlamp83.com yakında, ticari sektör profesyonellerinin hizmetinde olacak.

2017 sonbahar döneminde aktif olarak çalışacak ve ülke çapında sadece seçilmiş LAMP 83 İş Ortaklarına (ticari bayiler) hizmet verecek olan yeni e-ticaret platformu, bir çok yenilik ve ilki de beraberinde getiriyor. Platform tüm tüketicilerin kullanımına açık olsa da, sadece “LAMP 83 ile İş Ortağım” sözleşmesi imzalayan firmalar işlem yapabilme yetkisine sahip olacaklar.

LAMP 83 ile İş Ortağı olmak için başvuran adaylar, hızlı ve şeffaf bir şekilde değerlendirildikten sonra, imzalayacakları bir sözleşme ile birlikte LAMP 83 e-ticaret platformunun kullanıcısı olabilecek. Sınırlı sayıda seçilecek olan LAMP 83 İş Ortakları’nı bir çok avantaj bekliyor. Online çalışacak olan e-ticaret sitesini kullanan LAMP 83 İş Ortakları, temin edecekleri LAMP 83 ürünleri ile ilgili, siparişten sevkiyata kadar tüm iş ve işlemlerini telefon etmeye dahi gerek kalmadan, tek bir tuş yardımıyla bu platform üzerinden gerçekleştirecek.

81 ilimizin demografik yapısına göre sınırlı sayıda belirlenecek LAMP 83 İş Ortakları; adil bir rekabet ortamında, yeterli karlılıkla, kendi bölgesel tanıtımlarının LAMP 83 tarafından yapılacağı bir pazarlama düzeninde, siparişten sevkiyata kadar elektronik olarak bilgilendirdikleri ve yönettikleri bir platform aracılığı ile kendilerine sağlanan tüm avantajlardan yararlanarak, LAMP 83 ürün ve hizmetlerini, LAMP 83 severler ile buluşturacak.

LAMP 83’ün yeni e-ticaret platformu; gerek bireysel, gerek kurumsal LAMP 83 severler için de farklı bir platform olacak. LAMP 83 severler, Türkiye’nin neresinde olurlarsa olsunlar, LAMP 83 İş Ortaklarına anında ulaşabilmenin yanı sıra; sadece bu platformu takip ederek LAMP 83 tarafından sağlanan ürünler, bu ürünlerin teknik bilgileri, pratik aydınlatma bilgileri ile birlikte, bu ürünlerin tüm Türkiye için geçerli olan fiyat bilgilerini de şeffaf bir model sayesinde görebilecek. Böylelikle şeffaf ve adil bir e-ticaret platformuna taşınan LAMP 83’ün alışılmış ürün ve hizmet kalitesi, hem bireysel, hem de kurumsal tüketiciler tarafından kolaylıkla ulaşılabilir hale gelecek.

LAMP 83 ile İş Ortağım ekibi bugünlerde Türkiye’nin dört köşesinden gelen başvuruları “İlk gelen, ilk değerlendirilir“ prensibi kapsamında değerlendirmekle meşgul.

Haksız rekabetten yorulan, karlılık sorunu yaşayan, satmak zorunda kaldıkları marka ve ürünlerin satış sonrası şikayet ve sorunlarının çözümsüzlüğü altında ezilen, enerji verimliliği olmayan LED ürünlerin yarattığı memnuniyetsizlik ile boğuşan sektör profesyonellerinin, tüm tasarım, yönetim ve pazarlama sorumluluğu LAMP 83‘te olan bu yeni e-ticaret platformuna olan ilgisi oldukça yüksek. Halen başvuruların devam ettiği yeni LAMP 83 e-ticaret platformu, tüm yenilikleri ile birlikte 2017 yılı sonuna doğru hizmette olacak.

Yaz Kuraklığı Bal Üretimini Olumsuz Etkiledi

Yaz aylarının sonuna kadar süren sağım döneminde elde edilen verim, yıl boyunca tüketeceğimiz balın miktarını belirliyor. Bu yıl ülke genelinde yaz aylarının kurak geçmesi ise bal üretimini olumsuz etkiledi. Yaşanan aşırı sıcaklık, flora çeşitliğini düşürmesinin yanı sıra bitkilerin nektarının olgunlaşmasını engellediği için, bal üretiminin geçen yıla oranla düşük olduğu belirtiliyor. Olumsuz hava koşullarına rağmen, alınabilecek bireysel önlemler ile bal üretimindeki kayıpların önlenebileceği vurgulanıyor.

İlkbaharda kış uykusundan uyanan bal arıları, yaz boyunca bal üretmek için yaylaları dolaştı. Mayıs ayında başlayan ve ağustos sonuna kadar süren sağım döneminde elde edilen verim, yıl boyunca tüketeceğimiz balın miktarını belirliyor. Sağım döneminin verimli geçmesi ise, hava koşulları ile doğru orantılı. Yaz aylarında yaşanan aşırı sıcaklık, flora çeşitliğini düşürmesinin yanı sıra bitkilerin nektarının olgunlaşmasını engellediği için, bu yıl bal üretiminin düşük olduğu belirtiliyor. Ancak uzmanlar, arıcıların bireysel çabaları ile kuraklığın neden olacağı hasarların ve üretimdeki kayıpların önlenebileceğine işaret ediyor.

Bal Üretimi Düştü

Hava koşullarının yıllık üretimde belirleyici olduğunu belirten Honeyci markasının kurucusu ve 32 yıllık bal üreticisi Ahmet Bağran Aksoy“21 Haziran’daki gün dönümü öncesi ülke genelinde ciddi bir soğuk yaşandı. Yaza geçişten itibaren yaşanan kuraklık ise, flora zenginliğini düşürdü. Yaz aylarının olumsuz koşullarından en az etkilenen bölge ise Karadeniz bölgesi oldu. Karadeniz’deki flora çeşitliliğinde herhangi bir eksilme meydana gelmedi. Ancak Türkiye genelinde, üretim açısından oldukça ciddi miktarda bir düşüş yaşandı. Bu durum tamamen iklim değişikliği ile ilgili. Çünkü yaz boyunca iç bölgelerde beklenen yağış olmadı ve aşırı sıcaklık nedeniyle bitkilerdeki nektar olgunlaşmadı. Bir arıcı geçtiğimiz yıl ortalama 2-3 ton bal elde ederken, bu sene 1-1 buçuk ton bal elde edildi” ifadelerini kullandı.

Üretimdeki Kayıplar Önlenebilir

Olumsuz hava koşullarına yönelik alınacak önlemlerinin önemine vurgu yapan AksoyAşırı sıcakların önüne geçilmesi elbette mümkün değil ancak alınabilecek bireysel önlemler ile bal üretimindeki kayıplar önlenebilir. Arıcılar, oğul ve sağım dönemlerinde meydana gelebilecek her türlü olumsuzluğu göz önünde bulundurarak, kovan bakımlarını ve planlamalarını iyi yapmalı” dedi.

AVM Endeksi, Geçtiğimiz Yıla Oranla Temmuz Ayında %18 Artışta

Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği ile Akademetre Research tarafından ortaklaşa oluşturulan AVM Endeksi’nin Temmuz ayı sonuçları açıklandı. Her ay düzenli olarak yayınlanan verilere göre ciro endeksi 2017 Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ve enflasyondan arındırılmadan incelendiğinde yüzde 18 artış kaydederek 223 puana ulaştı. Bir önceki aya göre ise endekste %5,5 azalış gözlemlendi.

Sektöre ait ciro endeksi, Anadolu ve İstanbul’un GLA büyüklükleri ağırlıklandırarak hesaplanmıştır.

AVM’lerde kiralanabilir alan (m²) başına düşen cirolar Temmuz 2017’de İstanbul’da 948 TL, Anadolu’da 787 TL olarak gerçekleşti. Türkiye geneli metrekare verimliliği ise Temmuz 2017’de 852 TL oldu.

Teknoloji kategorisi tırmanışa geçti…

Temmuz ayında, kategoriler bazında en yüksek ciro artışı teknoloji kategorisinde yaşandı. Teknoloji kategorisi geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre enflasyondan arındırılmadan yüzde 32,6’lık artış kaydetti.

Geçtiğimiz yılın Temmuz ayı ile karşılaştırıldığında AVM’lerdeki yiyecek içecek kategori ciroları yüzde 21,5, giyim kategori ciroları yüzde 16,7, ayakkabı kategori ciroları yüzde 8,5, hipermarket kategori ciroları yüzde 3,8 ve diğer* alanlar kategori ciroları yüzde 20,1 artış gösterdi.

Ziyaret Sayısı Endeksi

Temmuz 2017 verileri bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ziyaret sayısı

endeksinde yüzde 2,9’luk bir azalış yaşandığı gözlemlendi.

AVM Endeksi Temmuz 2017 sonuçlarını değerlendiren AYD Başkanı Hulusi Belgü“Ciro endeksinde %18 oranında artış yaşanması, geçtiğimiz yıl Temmuz ayında yaşanan menfur darbe girişiminin etkilerinin bu yıl gözle görünür biçimde ve pozitif yönde değiştiğini ortaya koyuyor. Bu noktada bu yükselişin en büyük etkisi kuşkusuz ekonomik istikrarın sağlanmış ve halkımızın bu konudaki endişelerinin sona ermiş olması. Diğer yandan teknoloji kategorisinde yaşanan artışın sebebi de halkımızın geçtiğimiz yıldan bu yana ertelediği ihtiyaçlarını alması ve yaz döneminde birçok genç çiftimizin dünya evine girmek için hazırlıklarını tamamlaması. Ay bazında değerlendirdiğimizde ise Ramazan Bayramı dolayısıyla Haziran ayında yükselişe geçen endeks ve ziyaret sayılarının Temmuz ayında sakin bir ivme izlediğini görüyoruz. Bu ivmenin Kurban Bayramının da etkisi ile Ağustos ayında yeniden yükselen bir grafik çizeceğini öngörüyoruz. Tüm bunlara ek olarak yaz tatilinin sona ermesi ve okulların açılması ile Eylül ayında da bu gelişimin devam edeceğini düşündüğümüzü söylemek yanlış olmaz” şeklinde konuştu.

2. MMG Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi Başladı

“İcat ile ticari ürün arasındaki eksik halkayı bulup zinciri tamamlamak istiyoruz”

“Bilimde dönüşüm, teknolojide atılım, sanayide üretim” mottosuyla ar ge ve inovasyonda dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmek üzere çalışmalarını hız kesmeden sürdüren Türkiye’de, yerli yeniliğin temsilcisi “2. MMG Ar Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi” başladı.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, İstanbul Valisi Vasip Şahin, iş dünyasının önemli isimleri, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin katıldığı zirvede, MMG Genel Başkanı Osman Balta zirveyi düzenleme amaçlarını anlattı ve “İcat ile ticari ürün arasındaki eksik halkayı bulup zinciri tamamlamak istiyoruz” dedi.

Türkiye’nin daha hızlı büyümesi için ar-ge ve inovasyonun tüm yönleriyle ele alınarak konunun uzmanları tarafından tartışılmaya başlandığı, üretim aşamasına gelen ürünlerin sergilendiği 2. MMG Ar ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi, Lütfi Kırdar Sergi Salonu’nda başladı. Yaratıcı fikirlerin ticari başarıya dönüşmesini sağlamak, bilgi birikimini sürekli olarak arttırıp kaynakları etkin bir şekilde kullanmak üzere üniversiteler, kamu kuruluşları ve özel sektörden temsilcilerini bir araya getiren bu özel etkinlik, yoğun bir ziyaretçi katılımıyla başladı.

MMG Başkanı Osman Balta: “İcat ile ticari ürün arasındaki eksik halkayı bulup zinciri tamamlamak istiyoruz”

Zirvenin ilk konuşmasını yapan MMG (Mimarlar Mühendisler Grubu) Genel Başkanı Osman Balta, Türkiye’nin orta gelir düzeyini aşması için yüksek teknolojili üretime yönelmesi gerektiğin, devletin bu çalışmaları teşvik edecek mekanizmalar kurduğunu söyleyerek söze başladı. “Yüksek teknolojili ürünlerin genel sanayi üretimi ve ihracatımız içerisindeki payı istenilen oranda ve hızda artmıyor. 2. MMG AR-GE İnovasyon Zirvesi ve Sergisi’ni planlarken bu soruna çözüm bulmayı önceliklerimiz arasına koyduk ve icat ile ticari ürün arasındaki eksik halkaları bulmayı, bu zirvede zinciri tamamlamayı hedefledik” dedi.

Osman Balta; “Bilindiği üzere ülkemizin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alması hedefi bulunmaktadır. Belirlenen bu hedeflere ulaşmamız, kamunun ve özel sektörün küresel rekabete tam anlamıyla hazır olması ve bilgi ekonomisini en iyi şekilde değerlendirmesine bağlıdır. Geldiğimiz bu kritik aşamada bilgi ekonomisini merkeze alarak teknolojiyi sadece kullanan değil aynı zamanda üreten bir ülke olarak, yeni kalkınma hamlesiyle birlikte, sanayide yüksek teknolojiye hızla geçme mecburiyetimiz bulunmaktadır. Halihazırda ürettiğimiz ürünlerin sadece %3,5 i ve ihraç ettiğimiz ürünlerin ise % 3,7 si yüksek teknoloji ürünü olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran % 20 ve daha yukarı oranlardadır. Ülke olarak bizim de mutlaka yüksek teknolojili ürün üretmemiz ve buna bağlı ihracatımızı artırmamız gerekiyor” dedi.

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan; “Kaynağınız olabilir ama araştırma geliştirme altyapısını kurmak zorundayız”

“En önemli hedefimiz bilim insanı yetiştirmektir” diyerek sözlerine başlayan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan; “2023 yılına kadar milli gelirimizin yüzde üçü kadar araştırma ve geliştirmeye kaynak sağlayacağız. Fakat biz bugün kaynak olarak bu miktarı ayırsak bile ar ge alt yapısına sahip değiliz. Alt yapı ve kapasitemizi geliştirmek zorundayız. 15 Temmuz darbe girişimine rağmen son bir yılda hızla büyüdük” dedi. Bakan; Ar ge’de uzmanlaşmaya gidileceğini, araştırma merkezlerinin sayısı ve üniversitelere yapılan desteklerin de arttırılacağını, öğrenci sayısından çok niteliğe önem verilmesinin gerektiğinin altını çizdi. Kalkınma Bakanlığı olarak her türlü destekleri vermeye hazır olduklarını, ülkemizin dünyada ar ge’ye en fazla destek veren ülkeler arasında bulunduğunu belirtti. Lütfi Elvan; Kalkınma Ajansları aracılığıyla, ülkemizde çeşitli illerde girişimcilerin destekleneceğini söyledi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü; “Dünya, ar ge çalışmalarında işbirliği için Türkiye’yi tercih ediyor”

Türkiye’de özel sektör ve kamu tarafından ar ge ve inovasyonun öneminin kavradığını söyleyerek söze başlayan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Türkiye’nin bu konularda dünyanın da dikkatle takip ettiği ülkelerden birisi haline geldiğini söyledi. Dünyanın pek çok ülkesinin ar ge çalışmaları için Türkiye’yle iş birliğini tercih etmeye başladığını anlatan Özlü; “Otomotivden insansız hava araçlarına, NATO’nun kullandığı sistemlere kadar; memnuniyetle söyleyebilirim ki; mühendislerimizin ar ge çalışmalarının imzası vardır” dedi. Ar ge, inovasyon, tasarım ve markalaşmada toplumsal bir seferberlik içinde olunması gerektiğini, Bakanlık olarak bu seferberliğe katılmaya ve öncülük etmeye hazır olduklarını söyledi.

Ülkemizde 38 farklı sektörde, 35 ilde, toplamda 611 Ar-Ge Merkezi olduğunu anlatan Özlü; 20 farklı sektörde, 9 ilimizde 86 tasarım merkezimiz faaliyet gösteriyor. Ar-ge ve tasarım merkezlerimizin sayısını yıl sonuna kadar 1000’e çıkartmayı hedefliyoruz” dedi. Bu merkezlerde şu an yaklaşık 39 bin kişinin tamamlanan veya devam eden 17 bin adet proje üzerinde çalıştığını belirten Bakan; 2016 yılında Ar-Ge faaliyetleri için merkezi yönetim bütçesinden 7,5 milyar lira harcandığını, 2017 yılında ise yine merkezi yönetim bütçesinden ayrılan başlangıç ödeneğinin 8 milyar TL’nin üzerinde olduğunu belirtti.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı himayelerinde yapılan 2. MMG AR-GE İNOVASYON ZİRVESİ ve SERGİSİ, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK, DEİK ve TOKİ’nin katkılarıyla düzenleniyor. Sergi Perşembe akşamına kadar bilim tutkunlarını ağırlamaya devam edecek.

Kimya sektörü Ağustos ayındaki yüzde 21’lik rekor artışla sevindi

Kimya ihracatından güzel haberler gelmeye devam ediyor. Ağustos ayındaki yüzde 21’lik rekor artış kimya ihracatçısına çifte bayram yaşattı. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre; Ağustos ayında kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre değerde yüzde 21 artarak 1 milyar 465 milyon dolara ulaştı. Sektörün sekiz aylık dönemdeki ihracatı ise yüzde 15,21 artış ile 10 milyar 606 milyon dolar oldu. Geride bıraktığımız ayda Türkiye ihracatının üzerinde artış rakamlarına ulaşan sektör ihracata en çok katkı sağlayan üçüncü sektör konumunu sürdürdü.

Kimya sektörü yükseliş ivmesini sürdürerek yeni bir rekora imza attı. Ağustos ayında ihracatını yüzde 21 artırarak 1 milyar 465 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren kimya sanayi yılın geri kalanında da performansını korumaya odaklandı.

Geçtiğimiz ay en çok ihracat yapılan ilk on ülke arasında yer alan Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 297, Çin’e yüzde 106 ve ABD’ye yüzde 77 oranında yüksek oranda artışlar gerçekleşti. Ağustos ayında en çok ihracat yapılan ilk on ülke şu şekilde sıralandı: Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Almanya, ABD, Çin, Yunanistan, İngiltere, İran, İtalya, Mısır.

Ağustos’ta mineral yakıtlar, anorganik ve organik kimyasallardaki yükseliş dikkat çekti

Alt sektörlerde yaşanan yükselişler Ağustos ayında kimya ihracatına ivme kazandırdı. Plastikler ve mamülleri yüzde 15 artış ve 481 milyon 528 bin dolarlık ihracatla alt sektörler bazında ilk sırada yer aldı. Ağustos’ta mineral yakıtlar, yağlar ve ürünleri yüzde 32 yükselişle 286 milyon 846 bin dolarlık ihracatla ikinci sırada yer alırken üçüncülüğü ise yüzde 46 artış ve 140 milyon 330 bin dolarlık ihracatla anorganik kimyasallar üstlendi. Geçtiğimiz ay organik kimyasallar da da yüzde 84 artış yaşandığı görüldü.

Kimya sektörünün Ağustos ayı performansını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüzşunları söyledi: “Sektörümüzün Ağustos ayı rakamları ihracatımızı artırmak için var güçleriyle çalışan firmalarımıza güzel bir bayram hediyesi ve moral oldu. Ağustos ayında Türkiye’nin ihracatı yüzde 11,9 artarken kimya sektörümüzün yüzde 21 artış başarısı göstermesinden son derece mutluyuz. Türkiye ihracatına en çok katkı sağlayan üçüncü sektör konumumuzu Ağustos ayında da sürdürdük. 2017 yılına son derece hızlı başladık ve aynı hızla ivmemizi düşürmeden ihracatımızı artırmaya devam ediyoruz. Yılın geri kalanında da ihracattaki artışımızı sürdürmeyi bekliyoruz. Plastikler ve mamülleri, mineral yakıtlar, yağlar ve ürünleri, anorganik ve organik kimyasallar, kauçuk, kozmetik, medikal gibi pek çok güçlü alt sektöre sahibiz. Tüm bu sektörlerimiz yılsonu için belirlediğimiz 15,5 milyon dolarlık ihracat hedefine ulaşma konusunda elimizi güçlendiriyor. Kimya sanayicileri olarak önümüzdeki dönemlerde de ülke ekonomisine ve ihracatına en fazla katkıyı sunabilmek için çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdüreceğiz.”

Yoğun rekabette önce güven diyen firmalar kazanacak

Great Place to Work Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalar, yüksek güven kültürüne sahip firmalarda işten ayrılma oranlarının yüzde 50 azaldığını gösteriyor. Amerika’daki çalışanların işten ayrılma oranlarının kurumlara maliyeti 550 milyar dolar. Yüksek güven kültürüne sahip şirketler, rakiplerinden 3 kat daha fazla ekonomik getiriye ve yaklaşık 3 puan daha yüksek müşteri memnuniyeti derecelendirmesine sahip.

04.09.2017

Küresel çapta yaptığı araştırmaları ve analizleriyle en iyi işverenleri belirleyen Great Place to Work, şirketlerin kurum kültürü gelişimiyle rekabette nasıl öne geçebileceklerini yaptığı araştırmalar ile ortaya koyuyor. Araştırmalar, yüksek güven kültürüne sahip şirketlerde, çalışanların işten ayrılma oranlarının yüzde 50 azaldığını gösteriyor. Çalışanların iş yerlerinde kendilerini güven içinde hissetmeleri, yapılan yatırımın geri dönüşünü de hızlandırıyor.

Güven duygusu çalışan performansını üç kat artırıyor

Great Place to Work raporlarına göre, yüksek güven kültürü ekosistemine sahip olmayan firmalarda çalışanların işten ayrılma oranları yüzde 50’yi buluyor. Araştırmalarda, Amerika’daki çalışanların işten ayrılma oranlarının kurumlara maliyeti 550 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Yüksek güven kültürü çatısı altında çalışmalarına devam eden şirketlerde ise çalışanların işten ayrılma oranları yüzde 50 oranında azalırken, firmaların mali kayıplara uğramalarının önüne geçilmiş oluyor. Yüksek güven kültürüne sahip işletmelerde ekonomik getirinin ve çalışan performansının üç kat arttığı görülüyor.

En iyi işveren şirketlerde çalışanların yüzde 84’ü şirketleriyle gurur duyuyor

Yüksek güven kültürü oluşturulmasının artık gereklilikten çok zorunluluk haline geldiğini belirten Great Place to Work Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Volkan Tarsus, “Yüksek güven kültürü, kurum içinde hızlı ve sorunsuz karar alabilmeyi mümkün kılıyor. Değer merkezli bir ekosistemi hayata geçirmiş şirketlerin çalışanları, şirketlerinden gurur duyduklarını anlatmaktan çekinmiyorlar. Araştırmalarımızda, Fortune 100 En iyi İşveren şirketlerindeki çalışanların yüzde 93’ü şirketlerinden başkalarına gururla bahsedebiliyor. Türkiye’nin en iyi işverenleri araştırmasına katılan şirketlerde bu oran yüzde 84.” dedi.

9 maddede yüksek güven kültürü oluşturmak

Çalışan deneyiminin firmaların geleceğini etkilediğine dikkat çekilen Great Place to Work analizine göre, yüksek güven kültürü oluşturmak için atılması gereken adımlar şöyle sıralanıyor: Herkes için mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmak, çalışanların performansını artırmak, çalışan bağlılığını yükseltmek, yenilikçi bir atmosfer oluşturmak, çevik ve hızlı operasyon gücüne sahip olmak, müşterilerin mutlu olmasını sağlamak, çalışanların işten ayrılmalarını azaltmak, marka sadakati oluşturmak ve marka elçileri yetiştirmek.