Çalışanların işten ayrılma maliyeti 550 milyar dolar

Danışmanlık, araştırma ve analizleriyle şirketlerin yüksek güven kültürü oluşturabilmelerini sağlayan Great Place to Work, kurum kültürü gelişimiyle rekabette nasıl öne geçilebileceğini yaptığı araştırmalar ile ortaya koyuyor. Araştırmalar, yüksek güven kültürüne sahip şirketlerde, çalışanların işten ayrılma oranlarının yüzde 50 azaldığını gösteriyor.

23.08.2017

Çalışanların iş yerindeki deneyimleri, şirketlerin kaderini etkiliyor. Şirketler, çalışanlarına değer verdikçe ekonomik performansları da doğru oranda artıyor. İş yerinde yüksek güven kültürü tesis eden firmalar, günümüzün ultra rekabetçi iş dünyasında büyük bir avantaj elde ediyor. Çalışanların iş yerlerinde kendilerini güven içinde hissetmeleri, yapılan yatırımın geri dönüşünü de hızlandırıyor. Çalışanlar, güven düzeyi yüksek işyerlerinde olduklarını hissettiklerinde, işlerini 3 kat daha fazla severek yapıyorlar.

Yüksek güven kültürü ile daha yüksek müşteri memnuniyeti

Great Place to Work’ün analiz çalışmaları, yüksek güven kültürü sağlayan şirketlerde, çalışanların işten ayrılma oranlarının yüzde 50 oranında azaldığını gösteriyor. Ölçek bağımsız gerçekleştirilen çalışmalarda, ekonomik performansın ve çalışan performansının üç kat arttığı görülüyor. Ayrıca yüksek güven kültürüne sahip şirketlerde bulunan saygı ve yenilikçilik atmosferi, doğru ve hızlı kararlar alınabilmesini sağlıyor. Amerika’da faaliyet gösteren yüksek güven kültürüne sahip şirketler, rakiplerinden yaklaşık 3 puan daha yüksek müşteri memnuniyeti derecelendirmesine sahip oluyor.

Çalışanların işten ayrılmaları 550 milyar dolara mal oluyor

Great Place to Work raporlarına göre, çalışanlarının potansiyellerini ortaya çıkarmayan ve yüksek güven kültürü ekosistemine sahip olmayan firmalarda, çalışanların işten ayrılma oranları kurum kültürünün olumsuz etkisiyle yüzde 50’yi buluyor. Araştırmalarda, Amerika’daki çalışanların işten ayrılma oranlarının kurumlara maliyeti 550 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Yüksek güven kültürü çatısı altında çalışmalarına devam eden şirketlerde ise çalışanların işten ayrılma oranları yüzde 50 oranında azalırken, firmaların mali kayıplara uğramalarının önüne geçilmiş oluyor.

Kimse büyük bir makinede küçük bir dişli gibi hissetmekten hoşlanmaz

Şirketlere yüksek güven kültürüne sahip olma konusunda danışmanlık ve uzmanlıkları ile destek olduklarını belirten Great Place to Work Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Volkan Tarsus, “Verimliliği artıran ve sürdürülebilir başarının önünü açan yüksek güven kültürü, kurum içinde hızlı ve sorunsuz karar alabilmeyi mümkün kılıyor. Çalışan beklentilerinin karşılandığı bir ortam yaratılması, doğal olarak müşteri memnuniyetinin artmasına olanak sunuyor. Değer merkezli bir ekosistemi hayata geçirmiş şirketlerin çalışanları, şirketlerinden gurur duyduklarını anlatmaktan çekinmiyorlar. Araştırmalarımızda, Fortune 100 En iyi İşveren şirketlerindeki çalışanların yüzde 93’ü şirketlerinden başkalarına gururla bahsedebiliyor. Türkiye’nin en iyi işverenleri araştırmasına katılan şirketlerde bu oran yüzde 84. Geleceğin şirketleri arasında yer alabilmek için yüksek güven kültürü oluşturulması gereklilikten çok zorunluluk haline geldi.” dedi.

9 maddede mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmak

Her yıl Türkiye’nin En İyi İşverenleri Araştırması’nı gerçekleştiren ve listeye giren şirketleri ödüllendiren Great Place to Work, şirketlerin neden yüksek güven kültürü oluşturmaları gerektiğini ve bu yapının avantajlarını 9 başlık altında özetliyor. Çalışan deneyiminin firmaların gücüne güç kattığını gösteren çalışmaya göre, yüksek güven kültürü oluşturmak için atılması gereken adımlar şöyle sıralanıyor: Herkes için mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmak, çalışanların performansını artırmak, çalışan bağlılığını yükseltmek, yenilikçi bir atmosfer oluşturmak, çevik ve hızlı operasyon gücüne sahip olmak, müşterilerin mutlu olmasını sağlamak, çalışanların işten ayrılmalarını azaltmak, marka sadakati oluşturmak ve marka elçileri yetiştirmek.

Mega Projeler 130 Ülkenin Mili Gelirini Aştı

Son yıllarda ulaşım, altyapı, enerji ve savunma alanlarındaki projelere hız veren Türkiye, gerçekleştirdiği büyük yatırım maliyetleriyle 130 ülkenin milli gelirini geride bıraktı. Türkiye’nin gündeminde olan mega projelerin mali büyüklüğü 138 milyar doları aşıyor.

Türkiye’nin geleceğini büyük ölçüde değiştiren mega projeler, maliyet açısından Macaristan, Bulgaristan, Lüksemburg, Libya, Bulgaristan, Uruguay, Slovenya gibi ülkelerin milli gelirlerini geride bıraktı. Özel sektör ve kamu eliyle yapılan mega projeler mali büyüklüğüyle büyük yankı uyandırırken medyada bu projelere büyük ilgi gösterdi. Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press, mega projelerin medya karnesini çıkardı. Ajans Press ve ITS Medya’nın gerçekleştirdiği incelemeye göre mega projeler hakkında son yedi yıl içerisinde 27 bin 478 haber yansıması tespit edildi.

MEDYANIN GÖZÜNDEN MEGA PROJELER

Ajans Press’in hazırladığı mega projeler raporunda, son üç yıl içerisinde 32 bin 326 habere konu olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü (Üçüncü Köprü) medyanın en çok konuştuğu proje oldu. Hızlı tren projeleri 25 bin 714 haberle medya tarafından en çok konuşulan ikinci proje olurken, Üçüncü Havalimanı hakkında 19 bin 94, Marmaray hakkında 10 bin 216, Avrasya Tüneli hakkında 9 bin 442,Akkuyu Nükleer Santrali hakkında 8 bin 119, Osmangazi Köprüsü hakkında 4 bin 450, Kanal İstanbul hakkında 3 bin 275, Çanakkale 1915 Köprüsü ile ilgili ise 3 bin 180 haber yansıması tespit edildi.

Eskişehir ve Konya Yolu Gelişimine Devam Ediyor

Ankara’da yükselen markalı projelerin hem şehrin gelişimine hem de vizyonuna büyük katkı sağladığını dile getiren Fertaş İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım “Burada yükselen projelerin Ankara ticareti için büyük kazanç olduğu görüşündeyim” dedi.

Başkent hem kentsel dönüşüm projeleri hem de yeni yapılan marka projeler ile değerine değer katıyor. Son yıllarda Ankara’da gayrimenkul ve iş merkezi anlamında büyük adımlar atıldığına vurgu yapan Fertaş İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım “ Konya Yolu, Eskişehir Yolu, Balgat ve Çukurambar bölgesi Ankara’nın yeni iş merkezleri olarak kendilerini göstermeye başladı. Özellikle Konya Yolu ve Balgat bölgesinde bu gelişimin gün geçtikçe daha da fazla ivme kazandığını gözlemliyoruz. Bundan 10-15 yıl öncesine kadar iş dünyasının yoğunluğu Kızılay, Kavaklıdere, Bahçelievler gibi alanlarken artık bu durum değişerek yerini kaliteli ve günümüz çağına ayak uyduran projelere bıraktı” ifadelerini kullandı.

Ankara’nın ticari alanda yıldızını parlatacaklar

Ankara için kıymetli olan akslara dikkat çekenı Zafer Yıldırım “Konya ve Eskişehir yollarının Ankara için kıymetli iki aks olduğunu düşünüyorum. Ankara’nın geneline bakıldığı zaman bu iki aks ticari faaliyetleri anca karşılayabilecek durumda. Ankara’nın başka akslara sahip olmadığı gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda, ödüle layık projelerin bu alanlarda gerçekleştirilmesinin de Ankara’nın ticari geleceği açısından öneminin büyük olduğu kanısındayım” açıklamasında bulundu.

Yıldırım Kule göz dolduruyor

Tüm detayları ile çalışma yaşamına değer katmak için inşa edilen Yıldırım Kule, çok özel teknik detayları ile fark yaratıyor. Ankara’nın kuzey güney aksında ofis-mağaza konsepti ile ön plana çıkan projede sizleri Konya yolu cephesi, doğu aksında Balgat Çankaya bakış açısı, batı aksında Konya yolu ve bu yola yaslanan ODTÜ yeşilliği karşılıyor. Toplamda 46 bin metrekare inşaat alanının 21 bin metrekaresi ticari kullanım olarak tasarlanmış olan Yıldırım Kule’ de 13 bin metrekare ofis alanının 3 bin 600 metrekaresi dubleks ofis olarak ayrılıyor. Projede 8 bin metrekarelik alan ise cadde mağaza olarak planlanıyor.

Farklı bir ‘’görsel tema

Yıldırım Kule, geniş ve rahat kullanımlı toplantı alanları planlarken, Ankara’da fark yaratan yenilikçi bir yaklaşımla ‘’Sanat Kulesi’’ olma yolunda iddalı adımlar atmakta. ’Şehrin Sanat Galerisi olma yolunda fikirlerini bu yönde geliştirerek, her türlü sanat platformunun, ressamın, küratör ve bienal planlayıcılarının esnek bir şekilde yararlanabileceği geniş ve modern mekanları bünyesinde barındırmaktadır.

A Milli Basketbol Takımları’nın Enerjisi OPET’ten

Türk sporunun gelişimi ve uluslararası alandaki başarıları için spora olan desteğini devam ettiren OPET, Türkiye Basketbol Federasyonu’nun enerji sponsoru oluyor. Türkiye Basketbol Federasyonu ve OPET arasında imzalanan anlaşma uyarınca, OPET basketbol milli takımlarının resmi akaryakıt tedarikçisi olarak, iki yıl boyunca tüm federasyon araçlarının yakıtını sağlayacak.

Akaryakıt dağıtım sektörünün dinamik ve yenilikçi markası OPET, spora olan desteğini sürdürüyor. Türkiye’nin markası OPET, Türkiye Basketbol Federasyonu’nun enerji sponsoru ve Avrupa Şampiyonası (EuroBasket 2017) tedarik sponsoru oluyor. Ülker Sports Arena’da düzenlenen törende, iki yıllık sponsorluk anlaşmasını Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu ile OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca imzaladı. Sunuculuğunu basketbol camiasının yakından tanıdığı Mustafa Özben’in üstlendiği imza töreninde TBF CEO’su Ömer Onan da hazır bulundu.

TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu: “Federasyonumuzun gelişiminin sürekliliği açısından özel şirketlerin desteği bizim için çok değerli…”

EuroBasket 2017’de herkesi A Millilere destek olmaya davet ederek konuşmasına başlayan TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu “Federasyonumuzun gelişiminin sürekliliği açısından özel şirketlerin desteği bizim için çok değerli. Bu konuyu sadece sponsorluk açısından değil, özel şirketlerin spora sahip çıkarak değer katması açısından da değerlendiriyoruz. Basketbolumuzun gelişimi için destek veren tüm kurum ve kuruluşlarımıza bir kez daha huzurunuzda teşekkürlerimi sunarım. Hedeflerimize ulaşmak için aldığımız kamu desteğine ek olarak; özel sektörde yer alan kuruluşlarımızla da ortak hareket etmenin heyecanını yaşıyoruz. Bu kapsamda OPET’in Avrupa Basketbol Şampiyonası’nın ve federasyonumuzun enerji sponsoru olduğunu anons etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Tüm OPET ailesine aramız hoş geldiniz diyor; Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda mücadele edecek Milli Takımımıza huzurlarınızda bu zorlu turnuvada şimdiden büyük başarılar diliyorum” dedi.

OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca: “Genç, dinamik, hızlı ve yenilikçi marka imajımız ile Milli Takımımızın enerjisi birbirini tamamlayacak”

İmza töreninde bir konuşma yapan OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca, “Bu ülkede kurulan ve büyüyen bir şirket olarak, ülkemizin değerlerine destek vermekten büyük onur duyuyoruz” dedi. Ağca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitime, sağlığa, çevreye ve tarihi değerlere sahip çıkarak daha bilinçli bir toplum oluşmasına katkıda bulunan bir şirket olarak, bu vizyonumuzu spor sponsorluklarımıza da yansıtıyoruz. Toplumsal faydaya dönüşeceğine inandığımız alanlarda sponsorluk çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Spor, insanları ortak nokta ve tutkuda buluşturan, hareket, enerji, sağlık, eğlence, birlik, başarı gibi pozitif kavramları çağrıştırması sebebiyle OPET markasının desteklediği ve sahiplendiği bir alan. Bildiğiniz gibi A Milli Futbol Takımlarımızın da tedarik sponsorluğunu yürütüyoruz. Bugün, sektörün büyük markaları arasındaki tek yerli şirket olarak, Türk sporunun başarılarının yarınlara taşınabilmesi için, Türk halkının futboldan sonra en sevdiği spor dalı olan basketbola destek vermekten de gurur duyuyoruz. Takımımıza, 31 Ağustos-17 Eylül tarihleri arasında oynanacak EuroBasket 2017 karşılaşmalarında başarılar diliyoruz.”

Türkiye’de akaryakıt dağıtım sektöründe yeni ürün ve hizmetleri, hızla gelişen istasyon ağı ve sosyal sorumluluk yaklaşımıyla fark yaratan OPET, spora ve kültür-sanata verdiği destekle de dikkat çekiyor. OPET, Türkiye Futbol Federasyonu ile anlaşması gereği milli takımların resmi akaryakıt tedarikçisi.

A Milli Basketbol takımının enerji sponsoru olan OPET tarafından bu işbirliğine ilişkin hazırlanan reklam filmi ise Eurobasket 2017 karşılaşmaları öncesinde yayına girecek. OPET aynı zamanda A Milliler için özel olarak hazırlattığı marş ile tribünleri coşturarak sahada takımın enerjisini yükseltmeyi hedefliyor.

Bayramda 50 bin kiralık araç yollarda olacak

Turizm ile kader birliği yapan araç kiralama sektörünün yüzü 2017 yılında iç turizmle güldü. Yaklaşan bayram tatili nedeniyle rezervasyonlarda şimdiden önemli bir ivme yakaladıklarını anlatan dünyanın ilk araç kiralama şirketi olan Hertz’in Türkiye Genel Müdürü Nur Hidayetoğlu, “Bayram tatillerinde sektör yüzde 100 kapasite ile çalışıyor” diyor.

25 Ağustos 2017, İstanbul;

Yabancı turist sayısındaki düşüş nedeniyle geçen yıl çetin bir dönemden geçen araç kiralama sektörünün yüzü, 2017 yazında iç turizmle güldü. Yaklaşan bayram tatili ise sektörü daha da hareketlendirdi.

Kurban bayramında sektördeki tüm firmaların yüzde yüz doluluğa ulaşacağını öngördüklerini anlatan dünyanın ilk araç kiralama şirketi Hertz’in Türkiye Genel Müdürü Nur Hidayetoğlu; “Bu yaz yurt dışından gelen turist sayısındaki düşüş sektörümüzde bir tedirginlik yaratsa da yeni stratejileri beraberinde getirdi. İç turizmdeki hareketlilik ile hem ülke hem de sektör olarak çok hızlı bir şekilde pozitife dönmeye başladık. Yaklaşan bayram tatili de gelen talepleri artırdı. Araçlarımızın büyük çoğunluğu bayram için kiralandı. Kurban Bayramı tatilinin uzatılmasıyla birlikte sektörde önemli bir hareketlenme oldu. Bu bayramda yaklaşık 50 bin kiralık aracın yollarda olacağını tahmin ediyoruz” dedi.

Hidayetoğlu, “Bayram tatilleri sektörümüz için oldukça verimli dönemler. Bu dönemde yerli turistlerin büyük bir ilgisi ile karşılaşıyoruz. Araçların büyük bir kısmı ‘Uç ve Kirala’ yöntemiyle havalimanlarından kiralanıyor. Uçuş sonrası yapılan kiralamalar haricinde, şehir dışına araçla seyahat etmek isteyen kitleler de mevcut. Bu müşterilerimize şehir merkezlerindeki kiralama ofislerimizden hizmet veriyor olacağız. Bayram tatillerinde genellikle sektör yüzde 100 kapasite ile çalışıyor” dedi.

Hertz Türkiye olarak müşterilerine her zaman mükemmel araç kiralama deneyimi sunmayı amaçladıklarını anlatan Hidayetoğlu, “Sadece bayram veya yaz sezonu gibi yoğun dönemlerde değil, her zaman gerek kurumsal gerekse tatil amaçlı bizi tercih eden tüm müşterilerimize en güvenilir ve en konforlu araç kiralama hizmetini vermek için çalışıyoruz” dedi.

Kordsa ve Continental Güçlerini Birleştirdi

  • Continental ve Kordsa’nın resorsinol ve formaldehit içermeyen çevre dostu yapıştırma teknolojisi, sektör için büyük gelecek vadediyor.
  • Continental bu yeni teknolojiyi lastik üretiminde tüm segmentlerde kullanmayı planlıyor.
  • Kordsa ve Continental bu iş birliğiyle lastik sektöründe öncü bir çalışmaya imza attı.
  • Lastik sektörü ve tedarikçileri için ücretsiz lisanslama öngörülüyor.

İstanbul, 23 Ağustos 2017. Teknoloji şirketi Continental’in lastik birimi ile lastik güçlendirme teknolojilerinin uluslararası öncü markası Kordsa, kauçuk esaslı bileşiklerle tekstil güçlendirme malzemelerini yapıştıracak, yeni bir sürdürülebilir yapıştırıcı standardı üzerinde çalışıyorlar. Ürün geliştirme alanında gerçekleşen bu iş birliği çerçevesinde iki şirket, resorsinol ve formaldehitin yerini daha çevre dostu kimyasalların aldığı bir teknoloji geliştirmek üzere anlaştılar.

Continental’de binek otomobil lastiklerinin dünya genelindeki araştırma ve geliştirmesinin başındaki isim Dr Boris Mergell, bu iş birliği ile ilgili şunları dile getirdi: “Çalışanlarımıza ve topluma olumlu katkıları olacak adımlar atmak, kurumsal stratejimizin en önemli parçalarından birisi. Bu sebeple, sürekli olarak lastik imalat süreçlerimizi mümkün olduğunca çevre dostu yapacak yeni fikirlerin arayışı içindeyiz. Tam da bu anlayışla, resorsinol ve formaldehit içermeyen yapıştırma teknolojileri alanında kapsamlı bilgi birikimine ve yapıştırma sistemleri konusunda yetkinliğe sahip bir ürün geliştirme ortağı olarak Kordsa ile çalışmalara başladık. Bugüne kadar, hem laboratuvar ortamında hem de deneme lastiklerinde elde ettiğimiz test sonuçları da, Continental ve Kordsa arasındaki iş birliğinin yüksek kalitesini yansıtıyor.”

Mergell sözlerine şöyle devam etti: “Bu nedenle, sürdürülebilirlik anlamında bizi daha da öteye taşıyacak bir adım olarak bu teknolojiyi lastik üretimimizin tüm segmentlerinde uygulamaya almayı planlıyoruz. Birçok üretici şu anda kendi yapışma standardı üzerinde çalışıyorlar. Her bir farklı çözüme onay alma süreci bile uzun ve zorlu bir hale gelecektir. Bu sebeple bu iş birliğinde yaklaşımımız, bu teknolojiyi diğer tedarikçilerin ve rakiplerin erişimine açmak, bu sayede de yeni bir yapıştırma standardının temellerini atmak olmuştur.”

Kordsa Teknoloji’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Özgür Yıldırım ise şunları söyledi: “Resorsinol ve formaldehit kullanımı lastik sektöründe aşılması gereken önemli bir zorluk. Gelecek nesillere daha iyi, daha sürdürülebilir ürünler geliştirme misyonumuz ve ‘Güçlendirici’ kimliğimizle, resorsinol ve formaldehit kullanılmayan bir yapıştırıcı formülü üzerinde 2008’den beri çalışıyoruz. Açık inovasyonun en büyük destekçilerinden biri olarak, bu alandaki derin bilgi birikimimizi ve uzmanlığımızı Continental ile birleştirdik ve bu sayede de lastik kord bezi banyosunda kullanılan formülde değişiklik yapmayı başardık. Ulaştığımız formül 80 yıldır kullanılan resorsinol ve formaldehit esaslı formüle alternatif olabilecek, çevre dostu bir formül. Bu alandaki araştırmalara yaptığımız büyük yatırım ve Continental ile işbirliğimiz neticesinde elde ettiğimiz sonuçlara baktığımızda, bu yeni teknolojinin tekstil güçlendirme malzemeleri sektörünün yeni yapıştırıcı standardı olabileceğini düşünüyoruz.”

Continental ve Kordsa’nın gündeminde bu yeni yapıştırma standardı için ücretsiz lisanslama yapmak da bulunuyor. Bulunan bu çevre dostu formül ve ücretsiz lisanslama kavramı Continental ve Kordsa iş birliğini daha güvenli, daha sağlıklı ve daha çevreci ürünler üretme konusunda sektörün öncü iş birliklerinden biri haline getiriyor. İki firma, konuyla ilgili detaylı gelişmeleri Şubat ayında Hannover’de gerçekleşecek olan Tire Expo 2018 fuarında ziyaretçilerle paylaşacaklar.

Sigorta Cini İzmit Mağazası Yeni Adresinde

Müşterilerinin ihtiyaçlarına en uygun sigorta ürününü belirleyerek Türkiye’nin en güvenilir sigorta şirketlerinden karşılaştırmalı tavsiye hizmeti sunan Sigorta Cini, İzmit’teki mağazasını yeni adresine taşıdı.

Sigorta Cini, 2017 planları içerisinde yer alan büyüme hedefi çerçevesinde mağazalarını da yenilemeye devam ediyor. Sigorta Cini bu kapsamda; İzmit’te artık yeni mağazasında hizmet verecek.

Kişiye özel sigorta hizmeti sunarak klasikleşmiş sigortacılık anlayışının dışına çıkan Sigorta Cini, hizmet ağını ve kapasitesini genişleterek büyümeye devam ediyor. Sigortacılık hizmetini mağazalaştırarak sigortanın kolay ulaşılır olmasını hedefleyen Sigorta Cini, İzmit’teki mağazasını yeni adresine taşıdı.

Yeni adresinde de müşterilerinin ihtiyaçlarına en uygun sigorta ürününü belirleyerek Türkiye’nin en güvenilir sigorta şirketlerinden karşılaştırmalı tavsiye hizmeti sunan Sigorta Cini, İzmit’te açılan yeni adresinde de başarılarına yenilerini eklemeye devam edecek.

Daha fazla bilgi almak için www.sigortacini.com.tr adresini ziyaret edebilir veya Sigorta Cini’nin Türkiye genelinde bulunan mağazalarından birine uğrayabilirsiniz.

Sigorta Cini İzmit Mağaza Adres:

Karabaş Mahallesi, Hürriyet Caddesi, No:139/1 İzmit – Kocaeli

Tel: 0262 999 13 33- 34

Faks: 0262 999 88 10

Kelebek Mobilya, Ankara’da 1 günde 6 yeni mağaza açtı!

82 yıllık geçmişe sahip Türkiye’nin köklü mobilya markası Kelebek, büyümeye, yurtiçi ve yurtdışında yaygınlaşmaya devam ediyor. 24 Ağustos’ta Ankara’daki 6 yeni mağazasının açılışlarını gerçekleştiren Kelebek, yurtiçinde 110 mağazaya ulaştı.

Başarılarla dolu 82 yılı geride bırakan Kelebek’in Ankara’daki mağaza açılışları ile ilgili bilgi veren Kelebek CEO’su Ersin Serbes, “2017 yılına çok hızlı başladık. Kelebek olarak hem yurt içinde hem yurt dışında mağazalaşma atağını sürdürüyor ve hızlı bir büyümeye imza atıyoruz. Toplam 160 mobilya ve mutfak mağazamızda öncü tasarımlarımızı müşterilerimizle buluşturuyoruz. Güçlü iş ortaklarıyla görüşmelerimiz sürüyor ve yeni yatırım taleplerini titizlikle değerlendiriyoruz. Yıl sonuna kadar 40 yeni Kelebek Mobilya ve 7 Kelebek Mutfak mağazası açma hedefimiz var. Düzce’de yer alan fabrikamıza yaptığımız yatırımla üretim kapasitemizi de artırdık. İstikrarlı büyümemize devam edeceğiz.” dedi.

Ersin Serbes: “Tasarım öncelikli konumuz”

Tasarım ve trendler konusunda öncülük etmek, müşterilerimizle bir araya geldiğimiz tüm temas noktalarımızda onlara iyi bir deneyim sunmak bizim öncelikli konumuz.” diyen Kelebek CEO’su Ersin Serbes; “Uzun yıllardır tasarıma verdiğimiz önem, gerçekleştirdiğimiz yatırımlar ve bu alanda gelişmeye yönelik attığımız adımlarla sektörde önemli bir yer edindik. Geçtiğimiz aylarda Tasarım Merkezi olarak faaliyet göstermek amacıyla T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvuruda bulunmuştuk. Yüzlerce firma arasından kabul edilerek Tasarım Merkezi Belgesi almaya hak kazandık. Sektöre katkılarımız ve bu alandaki yatırımlarımızı artırarak sürdürmek istiyoruz.” diye sözlerine devam etti.

Serbes, açtığımız 6 yeni Kelebek mağazamızın Ankaralı hemşehrilerimiz için hayırlı olmasını temenni ederim” dedi.

Yeni Kelebek Mobilya Ankara Mağazaları

  • Kelebek Ayaş Yolu – Altay Mah. Sincan Ayaş Yolu No:198/1 Etimesgut /Ankara
  • Kelebek Eryaman – Yeni Batı Mah. İstanbul Yolu 17.Km Kalem Sokak Green Tower No:36 A Blok No:4 Yenimahalle / Ankara
  • Kelebek Çankaya – İlkbahar Mah. Turan Güneş Bul. No; 57 Çankaya / Ankara
  • Kelebek Keçiören – Adnan Menderes Mah. Kızlar Pınarı Cad. No: 218 34-35 Keçiören / Ankara
  • Kelebek Siteler – Altınpark Mah. Karaca Kaya Cad. No:4 Siteler Altındağ / Ankara
  • Kelebek Çayyolu – Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mah. Alacaatlı Cad. 42/B C Çayyolu / Ankara

Doğtaş, Ankara’da 10’uncu mağazasını açtı

Mobilya’nın ustası Doğtaş, mağaza ağını genişletmeye devam ediyor. 24 Ağustos Perşembe günü Ankara Polatlı’da faaliyete geçen Doğtaş Exclusive mağazasının açılışı; Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya, Ticaret Odası Başkanı Ulvi Sakarya, Doğtaş yöneticileri ve çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşti. Doğtaş’ın Polatlı mağazası Ankara’daki 10’uncu mağaza olma özelliği taşıyor.

Mobilya sektörünün öncü markalarından Doğtaş, 2017 başında göstermiş olduğu hızlı büyümeyi, yılın ikinci yarısında da devam ettiriyor. Mağaza zincirine önemli halkalar ekleyen Doğtaş, yeni mobilya mağazalarını hızla faaliyete geçiriyor. 24 Ağustos Perşembe günü Polatlı’da hizmet vermeye başlayan Doğtaş mağazasının açılışı; Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya, Ticaret Odası Başkanı Ulvi Sakarya, Doğtaş yöneticileri ve çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşti.

İkinci çeyrek sonunda yüzde 46’lık bir büyüme gerçekleştiren Doğtaş, yılı yüzde 50 büyümeyle kapatmayı hedefliyor. Mobilya üretip satan bir üretici olmanın ötesinde, müşterilerinin yaşam alanlarına keyif katmayı amaçlayan, onlara uygun çözümler sunan, hayatı kolaylaştıran, takip edilen, fikir danışılan bir marka konumunda olan Doğtaş, Türk mobilya sektöründe ustalığını da kanıtlamış durumda.

Başarılar ödüllerle taçlanıyor

Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında yer alan Doğtaş, en beğenilen şirketler araştırmasında mobilya sektörünün en beğenilen şirketi ödülüne sahip. 2017 yılı başından bu yana birçok ödül alan Doğtaş, Türkiye’nin en değerli markaları 100 sıralamasına bu yıl yine mobilya sektöründen giren tek marka oldu. Geçtiğimiz aylarda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen “Tüketici Memnuniyetini İlke Edinen Firma” ödülüne layık görülen Doğtaş, son olarak Superbrands Turkey listesinde de yer alıyor.

Yurtiçinde 147 mağazaya ulaşan Doğtaş, yılın sonuna kadar 44 yeni mağazayı açmış olmayı hedefliyor.

Karbonsuz otomobiller: sentetik yakıtlar, CO2’i hammaddeye dönüştürüyor!

İklim hedeflerinin başarılması için, elektromobiliteden daha fazlası gerekiyor.

Bosch CEO’su Denner: “İçten yanmalı motor, karbonsuz güç aktarım mekanizmasına dönüştürülebilir.”

Sentetik yakıtlar konvansiyonel yakıtlara eklenebiliyor ve böylece mevcut araç filosunda CO2 emisyonlarının azaltılmasında doğrudan rol oynayabiliyor.

Sentetik yakıtlar planlandığı gibi kullanılırsa 2050 yılı itibarıyla sadece Avrupa’da 2,8 gigaton CO2 tasarrufu sağlayabilir.

Bugüne kadar karbonsuz içten yanmalı motorlar sadece hayalleri süslüyordu. Artık kısa bir süre içerisinde hayatımıza girebilir. Bunun çözümü, üretim sürecinde CO2‘i yakalayan sentetik veya bir başka deyişle karbonsuz yakıtlarda. Bu şekilde sera gazı bir hammadde haline getiriyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanan elektriğin yardımıyla benzin, dizel ve ikame doğal gaz üretilebiliyor. Bosch Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner, “Sentetik yakıtlar, benzin ve dizelle çalışan otomobilleri karbonsuz hale getirebiliyor ve böylece küresel ısınmayı sınırlandırmaya önemli katkı sağlayabiliyor” dedi. Bosch uzmanları, sadece Avrupa’daki otomobiller için yaptığı araştırmada; 2050 yılı itibarıyla, sentetik yakıtlar planlandığı gibi elektrifikasyonu tamamlayıcı olarak kullanılırsa 2,8 gigaton veya başka bir ifadeyle 2.800.000.000.000 kilogram CO2 tasarrufu elde edilebilir. Bu, Almanya’nın 2016 yılındaki karbondioksit emisyonunun üç katıdır.

Düşük kurumlu yanma, egzoz gazı arıtma maliyetini azaltıyor

Paris Konferansı tarafından belirlenen iklim hedeflerinin tutturulabilmesi için, trafiğin neden olduğu COemisyonlarının önümüzdeki kırk yıl boyunca dünya genelinde yüzde 50’den fazla azalması ve gelişmiş ekonomilerde ise en az yüzde 85 azalması gerekecek. Denner, “Geleceğe ilişkin iklim hedeflerimizin tutturulması için elektromobilite dışında başka akıllı çözümler de gerekiyor.” dedi. Sonuç olarak, bir gün tüm otomobiller elektrikli hale gelse de uçaklar, gemiler ve hatta kamyonlar hala ağırlıklı olarak yakıtla çalışmaya devam edecek. Sentetik yakıtlarla çalışan karbonsuz içten yanmalı motorlar bu nedenle üzerinde durulması gereken oldukça ümit vaat edici bir teknoloji. Binek otomobiller açısından da bu geçerli. Buna ek olarak sentetik yakıtlar, neredeyse kurumsuz yanmak üzere tasarlanabilir. Bu şekilde, egzoz gazı arıtma maliyeti de azaltılabilir.

Bir başka son derece önemli avantajı ise mevcut akaryakıt istasyonu ağının kullanılmaya devam edebilecek olması. Aynı durum mevcut içten yanmalı motor uzmanlığı için de geçerli. Ayrıca, önümüzdeki yıllarda elektrikli otomobillerin fiyatları büyük ölçüde daha ucuz olsa da, bu yakıtların geliştirilmesi üzerinde çalışılması değerli. Bosch, sentetik yakıtla çalışan 160.000 kilometre yapmış , bir hibrit aracın toplam satın alma maliyetinin kullanılan yenilenebilir enerji kaynağının türüne bağlı olarak uzun menzilli elektrikli otomobilin maliyetinden daha düşük olabileceğini hesaplamıştır.

Akaryakıt istasyonlarına ve eski araçlara yeni bir soluk

Teknik olarak konuşmak gerekirse, sentetik yakıtları üretmek daha şimdiden mümkün. Elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi (ve bu nedenle CO2 içermemesi) halinde, söz konusu yakıtlar karbonsuz ve oldukça çok yönlü olur. Üretilen hidrojen ilk olarak ((H2)) yakıt hücrelerine enerji sağlamak için kullanılabilirken, daha fazla işlemenin ardından oluşturulan yakıtlar ise içten yanmalı motorları veya uçak türbinlerini çalıştırmak için kullanılabilir. Hâlihazırda Norveç ve Almanya’da sentetik dizel, benzin ve gazı ticarileştirmek üzere pilot projeler gerçekleştiriliyor. Buna ek olarak, sentetik yakıtların mevcut altyapı ve motor nesline uyumlu olması sayesinde, mevcut araç filosunu elektrikli hale getirmek için gerekenden daha az bir sürede pazar payı elde edilebilir. Ya da, klasik otomobiller hala sentetik benzinle çalışacağından, hali hazırsa otomobili olan sürücüler açısından değişen bir durum olmayacak. Aslında kimyasal yapısı ve temel özellikleri dikkate alındığında bu yakıt hala benzindir.

Soru ve Cevap – Sentetik yakıtlar hakkında daha fazlası

Sentetik yakıtlar satışa sunulmadan önce ne olması gerekiyor?

Her şeye rağmen, sentetik yakıtların satışa sunulabilmesi için üzerinde halen çalışılması gerekiyor, mevut durum yeterli değil. İşleme tesisleri hala pahalı ve sadece birkaç test tesisi bulunuyor. Almanya Ekonomik İlişkiler ve Enerji Bakanlığı, bu nedenle “Ulaşımda alternatif enerjiler” girişiminin bir parçası olarak sentetik yakıtları destekliyor. Bu yakıtların yaygın bir şekilde kullanılmasına, yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektriğin miktarının artması ve bunun neticesinde fiyatların düşmesi yardımcı olacaktır.

Sentetik yakıtlar nasıl üretiliyor?

Sentetik yakıtlar sadece yenilenebilir enerjinin yardımıyla üretilmektedir. İlk aşamada, sudan hidrojen oluşturulur. Sıvı yakıtı üretmek için buna karbon eklenir. Bu karbon, endüstriyel süreçlerden geri dönüştürülebilir, hatta filtreler kullanılarak havadan yakalanabilir. CO2 ve H2‘nin birleştirilmesi, benzin, dizel, gaz ve hatta kerosen gibi sentetik yakıtların üretilmesine olanak sağlar.

Yakıt ne kadar pahalı olacak?

Şu anda, sentetik yakıtların üretimi karmaşık ve pahalı bir süreçtir. Ancak üretimin artması ve uygun elektrik fiyatları, sentetik yakıtların çok daha fazla ucuzlaması anlamına gelebilir. Mevcut çalışmalar, yakıtın kendisinin (özel tüketim vergisi hariç), uzun vadede litresinin 1,00 ila 1,40 Euro arasında olabileceğini gösteriyor.

Sentetik yakıtlar ve biyoyakıtlar arasındaki fark nedir?

Sentetik yakıt üretimi için yenilenebilir enerji kullanıldığı takdirde, biyoyakıt üretimi için gereken geniş tarım alanlarına ihtiyaç duyulmaz. Bu sayede tarım alanlarının yakıt üretimi için kullanılmasının önüne geçilebilir.

BOSCH’U Frankfurt’ta gerçekleştirilecek IAA 2017’DE DENEYİMLEYİN: Bosch, geleceğin mobilitesinin kazasız, emisyonsuz ve stressiz olduğuna inanıyor. Bosch; trafikte otonom, elektrifikasyon ve bağlanabilirlik aracılığıyla sıfır kaza, sıfır emisyon ve sıfır stresi hedefliyor. Bosch, IAA 2017’de bu üç alandaki en son teknolojilerini sergiliyor olacak. Bu teknolojiler sayesinde otomobiller daha emniyetli ve daha verimli hale gelirken üçüncü bir yaşam alanına dönüşecek.

Bosch; 12 Eylül 2017 Salı günü saat 13:15 – 13:40 saatleri arasında Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner ve Mobilite Çözümleri İş Sektörü Başkanı Dr. Rolf Bulander’in katılımıyla 8. salon A03 numaralı stantta basın toplantısı düzenleyecek.

Bosch IAA 2017‘nin göze çarpan noktalarını www.bosch-iaa.de ve Twitter’da #BoschIAA adresinden TAKİP EDİN

Detaylı Bilgi İçin: