Brisa, 2017 yılının ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre net satış gelirlerinde %17 artış sağladı

Bridgestone ve Lassa markaları ile Türkiye lastik sektörü lideri Brisa, 2017 yılı ilk yarıyıl finansal sonuçlarını açıkladı. Şirketin bu dönemde net satış gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %17 oranında artış göstererek 1.008 milyon TL’ye ulaştı. İhracat performansını da güçlendiren Brisa, aynı dönemde toplam yurt dışı satışlarında adetsel olarak %9, cirosal olarak ise %34 oranında artış kaydetti.

Brisa, Ocak-Haziran 2017 döneminde net satış gelirlerinde 2016 yılı ilk yarıyıl dönemine göre %17 oranında bir artış yakaladı. Bu dönemde hammadde, kurlar ve finansman giderlerindeki artışı yöneten şirketin cirosu 1.008 milyon TL, net dönem kârı 26 milyon TL olarak gerçekleşti.

Ulusal ve uluslararası gelişmeler odağında lastik pazarını değerlendiren Brisa CEO’su Cevdet Alemdar; “2017 yılı Ocak-Haziran döneminde, Aksaray fabrikamızın inşasına tüm hızıyla devam ettik. Ülkemize kuvvetle yatırım yapıyoruz. Lassa markamızın uluslararası pazarlarda güçlenmesi için çalışmalarımızı yoğunlaştırdık ve iyi bir başarı yakaladık. Türkiye yenileme lastik pazarında ise, otomobil segmentinde ekonomik lastikler grubu büyümeye devam etti. Hem binek araç hem de ticari araç lastikleri pazarında %9 oranında artış kaydedildi. Sektör lideri olarak pazara getirdiğimiz yeniliklerle tüm segmentlerde geçen yıla kıyasla bir gelişim kaydettiğimizi gözlemliyoruz. Hammadde ve kurlardaki artış gibi sektörü zorlayan koşulları, güçlü finansal yapımızın yanı sıra yeni nesil lastiklerimiz Bridgestone Driveguard ve Lassa Driveways serisinin katkısı, rekabetin yüksek olduğu ekonomik segmente özel sunduğumuz ve yerli üretimlerine başladığımız Dayton lastiklerinin sağladığı ivme ile yönetiyoruz. Bütün bunların üstüne Brisa, Türkiye lastik sektörünün yenilik lideridir. Hem üretim teknolojileri hem de hizmet çözümlerinde sahada, yerinde bakımlar, uzaktan yüksek teknoloji ölçümler, internette lastik.com.tr gibi kanallarımız, Bandag kaplama hizmetimizle müşterilerimize yeni çözümler sunuyoruz” dedi.

Perakendecilik alanında girişimcilik çalışmalarını da ortaya koyduklarını ifade eden Alemdar, “Binek ve hafif ticari araç sahiplerine hızlı, güvenilir ve kaliteli araç ve lastik bakımı hizmeti sunduğumuz Otopratik mağazalarının sayısını 5 yılda 43’ten 200’e çıkartacağız. Hızlı bakım hizmeti veren mağaza zincirleri arasında tüketicinin aklındaki ilk marka olan Otopratik’in iş ortakları Brisa ve Sabancı Holding’in güçlü çatısı altında kârlı, verimli ve güvenilir bir iş modeline kavuşuyor” şeklinde konuştu.

Brisa bugün; Lassa, Bridgestone, Bandag, Dayton, Kinesis ve Energizer ürünlerinin yanı sıra OtoPratik, ProPratik, Lastiğim, lastik.com.tr, Bridgestone Box, Probox, Profleet, Mobilfix gibi yenilikçi satış kanalları ve hizmetleriyle de hem bireysel hem kurumsal müşterilerinin yolculukları boyunca tüm ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürüyor.

Endüstri 4.0’nın sihirli anahtarı : Yetenek yönetimi

Son sanayi devrimi olarak adlandırılan Endüstri 4.0 artık şirketlerin en sıcak gündem maddesi haline geldi. Pek çok kurum bu devrime entegrasyon çalışmalarını çoktan başlattı. Peki, yeni sisteme insan kaynağını adapte etme süreci nasıl olacak? DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Müşteri İlişkileri Danışmanı Rabia Ertan, şirketler için önemi daha da artan Endüstri 4.0’ın yetenek yönetimi sistemini anlatıyor.

07 Ağustos 2017, İstanbul;

Birinci sanayi devrimi, su ve buhar gücü etrafında üretim sürecini organize etti. Mekanikleşmeyi beraberinde getirdi. İkinci sanayi devriminde, elektrik ile üretim süreci kitleselleşti. Üçüncü sanayi devriminde, elektronik ve bilgi işlem teknolojileri ile otomasyon mümkün hale geldi. Bugün ise üretim sürecinin dijitalleşmesinin, makinelerin birbirleri ile doğrudan iletişime geçmesinin önünü açan Sanayi ya da Endüstri 4.0’ı konuşuyoruz.

Sanayinin geçirdiği bu dijital dönüşüm neticesinde kurum içindeki üretim sürecinin, Ar – Ge’nin ve bilişim sistemlerinin bütünleşmesi olarak tanımlanan Endüstri 4.0 Devrimi, iş yapış biçimlerindeki değişimi de tetikliyor. Öyle ki sadece üretim sektöründe yüzde 6 ila 10’luk istihdam artışı sağlaması beklenen Endüstri 4.0, İK departmanlarını hareketlendiriyor. Peki, insan kaynakları sektörü tüm bu değişimleri kendi bünyelerinde nasıl yönetecek?

Endüstri 4.0’ın şirketlere çok sayıda fırsat sunarken çözülmesi gereken yeni tehditleri de beraberinde getirdiğini anlatan DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Müşteri İlişkileri Danışmanı Rabia Ertan, yetenek yönetiminin şirketler için artık daha kritik bir hale geldiğini söylüyor. Ertan, “Yeni sistemde şirketlerin iş yapış şekillerinin değiştiğini anlaması, operasyon ekiplerinin bunun farkına varmasını sağlaması ve süreçlerini yeniden inşa etmesi gerekiyor. Bu noktada yetenek yönetimi önem kazanıyor.” diyor.

Kökten bir iş anlayışı değişiminin ötesinde işgücü açısından da Endüstri 4.0’a geçişin yepyeni bir bakış açısı sunduğunu anlatan Ertan, “Geçtiğimiz yüzyıldan farklı olarak günümüz rekabet şartlarında kurumların başarısında belirleyici unsur, sahip olunan yetenekli iş gücü. Kurumların rekabetçi üstünlüklerini korumasında yetenekli işgücüne sahip olması, onları elde tutması ve kurum hedefleri doğrultusunda kullanması gerekiyor. Bu durum bir yandan yetenek savaşlarını beraberinde getirirken, diğer yandan yeteneklerin etkili yönetimini de kaçınılmaz hale getiriyor. Artık insan kaynakları alanında yetenek yönetimine doğru bir dönüşüm başladı.” diyor.

Deneyim önem kazanacak…

Gelişen endüstrinin ihtiyaçlarına bağlı olarak her geçen gün yeni meslek dalları oluştuğuna dikkat çeken Ertan, “Endüstri 4.0 ile yeni ve çeşitli iş \ meslek tanımlarında, endüstrinin işleyişinden yönetim organizasyonuna kadar birçok alanda değişim olacak. Stratejik insan kaynaklarının yeni mesleklere de hazır olması şart. Başarılı kurumların sahip oldukları bilgileri en yeni teknolojiyle donatarak Endüstri 4.0’a ayak uydurması gerekiyor.” dedi.

Endüstri 4.0 çağında bilgi ve becerinin yanında deneyimin de önem kazanacağına değinen Ertan, “X kuşağının deneyimi bu sürece adapte olmakta oldukça fayda sağlayacak. 4.0 sayesinde üretim sektöründe yüzde 6 ila 10 arasında istihdam artışı bekleniyor. Yeni işgücüne talep ise en çok mekanik – mühendislik sektöründe hissedilecek. Öte yandan düşük kalifiye işgücüne yönelik istihdam olanakları azalırken, farklı yetkinliklere sahip çalışanlara talep artacak.” dedi.

“Günümüz ve gelecekteki iş dünyasında, varlığını sürdürmeyi başarabilen kurumlar; yeni kavramlara, yeni teknolojilere, farklı bakış açılarına, dış çevrede yaşanan değişikliklere ayak uydurabilen ve kendilerini yenileyebilenler olacak.” diyen Ertan: “Bunu sağlayacak olan ise kurumları rakiplerinden daha farklı bir yere taşıma kapasitesine sahip yetenekli çalışanlardır.

Dikkat edilmesi gereken önemli konu, her kurum için geçerli olabilecek evrensel bir yetenek yönetimi modelinin olmadığının bilinmesidir. Çünkü her bir kurum; kültürü, çalışan profili, yönetim tarzı, içinde bulunduğu sektör, rakiplerin durumu gibi birçok faktör açısından kendine özgü şartlara sahiptir.”

Temmuz’da kimya ihracatı yüzde 24 arttı

Kimya sektörü üst üste kırdığı ihracat rekorları ile ülke ekonomisine katkıda bulunmaya devam ediyor. Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren üçüncü sektörü konumundaki kimya, Temmuz ayında da ihracattaki yükseliş ivmesini sürdürdü. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre; Temmuz ayı ihracatı değer bazında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 24 artarak 1 milyar 195 milyon dolara ulaştı. Sektörün en önemli pazarlarından ABD’ye yapılan ihracat değer bazında yüzde 134,32 arttı ve ülkeyi en çok ihracat yapılan ülkeler sıralamasında 4.’lüğe taşıdı. Geçtiğimiz ay Almanya’ya gerçekleştirilen kimya ihracatı ise yılın başından bu yana en yüksek seviyesini gördü. Kimya ihracatında üçüncü sırada yer alan Almanya’ya ihracat yüzde 28,63 arttı. Ocak – Temmuz dönemindeki kimya ihracatı da miktarda yüzde 9,26 artışla 10 milyon 720 bin tona, değerde yüzde 14,42 yükselişle 9 milyar 145 milyon dolara ulaştı.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre 2017 yılı Temmuz ayı kimya ihracatı 2016 yılının aynı ayı ile karşılaştırıldığında miktarda yüzde 6,22 azalışla 1 milyon 251 bin ton, değerde ise yüzde 24 yükselişle 1 milyar 195 milyon dolar olarak gerçekleşti. Temmuz ayında en fazla ihracat yapılan ilk 10 ülke; Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Almanya, ABD, İtalya, İran, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan ve İngiltere olarak sıralandı.

Almanya’ya ihracat yüzde 28,63 arttı

Almanya ve Türkiye arasındaki gerilimin Temmuz ayı kimya ihracat rakamlarına yansımadığı dikkat çekti. Sektörün geçtiğimiz ay en çok ihracat yaptığı üçüncü ülke Almanya’ydı. İhracattaki yüzde 28,63’lük artış yılın başından bu yana kaydedilen en yüksek artış oranı oldu.

ABD’ye rekor ihracat artışı

Kimya sektörünün en önemli hedef pazarları arasında yer alan ABD’nin ihracattan aldığı pay hızla artıyor. Temmuz ayında ABD’ye yapılan ihracat miktarda yüzde 232,36 değerde ise 134,32 arttı ve ülkeyi en çok ihracat yapılan ülkeler sıralamasında 4.’lüğe taşıdı.

Temmuz’da plastik ihracatı yüzde 30,83 arttı

Temmuz ayında kimya ihracatına alt sektörler bazında en fazla katkıyı yüzde 30,83’lük rekor artış ve 435 milyon 509 bin dolarlık ihracatla plastikler ve mamulleri sağladı. Mineral yakıtlar, yağlar ve ürünleri yüzde 3,06 azalış 196 milyon 936 bin dolarlık ihracatla ikinci sırada yer alırken üçüncülüğe ise yüzde 23,27 artış ve 96 milyon 669 bin dolarla anorganik kimyasallar yükseldi.

Yedi aylık ihracat 9 milyar 145 milyon dolara yükseldi

Sektörün Ocak-Temmuz 2017 dönemi ihracat rakamlarına bakıldığında miktarda yüzde 9,26 artışla 10 milyon 720 bin ton, değerde ise yüzde 14,42 yükselişle 9 milyar 145 milyon dolarlık ihracata ulaştığı görüldü. Bu dönemde en çok ihracat yapılan ülkeler ise sırasıyla; Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya, Irak, ABD, Mısır, İtalya, İran, İspanya, Singapur ve Yunanistan oldu.

Kimya sektörünün Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz şunları söyledi: “Temmuz ayında bir kez daha ihracatta artış yakalamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ortadoğu’da ticaretimiz için kilit noktada olan İran, Irak, Suriye gibi ülkelerde yaşanan sıkıntıların devam ediyor olmasına karşın üst üste yakaladığımız bu artışlar bu yılki hedefimiz olan 15,5 milyar dolarlık ihracata ulaşmak açısından son derece umut verici. Geçen yılki olumsuz tablodan hızla sıyrılıyoruz. Yakın pazarlarımızdaki kayıpları ekonomik olarak toparlanmanın giderek daha fazla hissedildiği ve talebin her geçen gün arttığı AB ülkeleri ve önemli hedef pazarlarımız arasında yer alan ABD ile kapatıyoruz. ABD’ye ihracatımızda rekor artışlar yaşanıyor. Yakın bir zamanda ABD’de hizmete açtığımız Türk Ticaret Merkezlerimiz Türkiye markalı ürünlerin bu ülkede tanınmasına, buna bağlı olarak ihraç edilmesine önemli katkılar sunuyor. Önümüzdeki dönemlerde bu katkının artarak devam edeceğine inanıyoruz. ABD zorluklarına karşın sadece kimya değil tüm sektörlerimiz açısından ciddi bir potansiyel taşıyor. Bu potansiyeli iyi değerlendirip kısa ve orta vadede ABD’ye ihracatımızı çok daha yukarılara çıkarmamız gerek”.

Havaş, Ankara’daki otobüs seferlerine yeniden başladı

Havalimanları ile şehir merkezleri arasında yolcu taşımacılığı hizmeti sunan öncü kuruluş Havaş, Ankara’da Esenboğa Havalimanı ve AŞTİ hattında yeniden hizmet sunmaya başladı.

Yolcu taşımacılığı hizmetinde yüksek standartta, hızlı, güvenilir ve konforlu ulaşım olanağı sunan Havaş, Ankara Esenboğa Havalimanı’yla şehir merkezi arasında yolcu taşımacılığı seferlerine yeniden başladı. Esenboğa Havalimanı – AŞTİ hattında günde ortalama 70 ring sefer olarak hizmet verecek Havaş, yolculara her 25 dakikada bir havalimanı ve AŞTİ’ye ulaşım imkanı sunuyor.

Havaş Genel Müdürü Kürşad Koçak, ‘’Ankara’daki yolcu taşımacılığı faaliyetimize yeniden başlayarak hizmetimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ankara’da 1982 yılından beri sunduğumuz hizmete son dönemde maalesef 10 ve 7 ay süreyle iki kere zorunlu olarak ara verdik. Yeniden başlayan seferlerimizle birlikte Başkent yolcularından son derece olumlu geri bildirimler alıyoruz. Esenboğa Havalimanı ile AŞTİ hattına ilerleyen dönemlerde eklenecek yeni güzergahlarla, Ankara’nın farklı bölgelerindeki yolcularımıza da ulaşmayı hedefliyoruz. Seferlerimizin Ankara’ya hayırlı olmasını dilerim’’ dedi.

Havaş’ın seferlerine başlamasının ilk günü kapsamında Ankara yolcularına bedelsiz hizmet sunuldu. Esenboğa Havalimanı ile AŞTİ güzergahında haftanın her günü karşılıklı olarak gerçekleştirilen seferlerde ilk etapta toplam 15 araçla hizmet veriliyor. Havaş’ın, Türkiye’de toplam 19 havalimanında yolcu taşımacılığı hizmeti bulunuyor. Esenboğa Havalimanı – AŞTİ hattı ile hizmet ağına 37. güzergahını ekleyen Havaş, yolcuların seyahatlerini tamamlayan konforlu, hızlı ve güvenli bir ulaşım hizmeti sunuyor.

Veli Dinçel Henkel Adria Bölgesinden Sorumlu Olacak

Türk Henkel Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörü olarak görev yapmakta olan Veli Dinçel, başarılı görev sürecinin ardından Adria bölgesi Çamaşır ve Ev Bakım Genel Müdürü olarak atandı.

 

1996 yılında, Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olan Veli Dinçel, kariyerine 1996 yılında Gillette firmasının satış departmanında başladı. 2006 yılında göreve başladığı Reckitt Benckiser’de ise çeşitli satış pozisyonları ve Baltıklar ülke müdürlüğü yaptı. 2013 yılının Aralık ayında Henkel kariyerine adım attı. Henkel’in tüm çamaşır ve ev bakım markalarının satışından sorumlu Çamaşır ve Ev ve Bakım İş Birimi Satış Direktörü olarak 3,5 yıl görevini sürdürdü. İyi derecede İngilizce bilen Dinçel, bundan böyle Henkel’in Adria Bölgesi (Hırvatistan, Slovenya, Bosna Hersek) Çamaşır ve Ev Bakım Genel Müdürü olarak görevine devam edecek.

 

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Veli DinçelHenkel’de oldukça çeşitli bir iş gücüne sahibiz. Bununla birlikte güçlü kurumsal değerler etrafında birleşen bir ekibiz. Çalışanların bu farklı tecrübeleri, bilgileri ve yaratıcılıkları rekabet üstünlüğü açısından son derece önem taşıyor. Bu kapsamda ben de paylaşılan ortak değerlerimizle bu ailenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Buradaki farklı tecrübelerimi Adria bölgesinde de değerlendirip, Henkel’in 2020 ve sonrasına yönelik önceliklerine elimden geldiğince katkı sağlamak istiyorum.” şeklinde konuştu.

 

Türk Henkel’de Veli Dinçel’in görevini Okan Erdem devraldı.

 

Veli Dinçel’den boşalan Türk Henkel Çamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörlüğüne Okan Erdem getirildi. 1997 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olan Erdem, 2001 yılında İTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü’nü tamamlayarak 2001 – 2003 yılları arasında İTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. Yine 2001 yılında Migros’ta kategori yönetimi alanında çalışmaya başlayarak iş hayatına atıldı. 2007 yılında katıldığı Unilever’de çeşitli pozisyonlarda satış yöneticiliği gerçekleştirdi. 2011’de ise Ferrero’nun Türkiye satış müdürü oldu. 2013 yılında çalışmaya başladığı Reckitt Benckiser’de Türkiye saha satış müdürlüğü, ticari pazarlama müdürlüğü, Kafkasya ve Orta Asya’dan sorumlu ticari direktörlük görevlerinde bulundu. İyi derecede İngilizce ve Almanca bilen Okan Erdem, artık Türk Henkel’de enkel HÇamaşır ve Ev Bakım Satış Direktörü olarak kariyerine devam edecek.

KDV’de İngiltere Modelinde %0 KDV Oranı ve İstisna Uygulamasının Ülkemiz KDV Modeli ile Karşılaştırılması

Dünyada işlem vergileri içinde önemli bir yere sahip bulunan KDV, ülkelerin iktisadi ve ticari durumlarına göre farklılık göstermektedir. KDV’yi uzun yıllardır başarı ile uygulayan ülkelerden biri olan İngiltere, zaman içinde ticari hayatın gereklerine uygun bir şekilde KDV Kanunu’nu geliştirmektedir. KDV’de İngiltere modeli olarak adlandırılan bu sistemde KDV uygulamaları basit ve mükellef odaklı bir yaklaşıma sahip bulunmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle KDV’de İngiltere modelinin, KDV Kanunu ve uygulamalarını geliştirmeye çalışan ülkeler için iyi bir örnek olarak alınabileceği kanaati oluşmaktadır.

KDV’de İngiltere modeli incelendiğinde, sistemin genel yapısının basit ve uygulanabilir olması nedeniyle, istisna kapsamındaki işlemlerin de kolay anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğu görülmektedir. Bu anlamda, istisnaların bazı alanlarda uygulama alanı bulduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında, gündelik yaşama yönelik olarak çeşitli işlemlerin ise istisna olmamakla birlikte %0 KDV’ye tabi olduğu görülmektedir.

Bu model genel itibarıyla; mükellefiyet çeşitleri, KDV oranları, istisnalar, beyanname zamanları ve elektronik endüstrisine sağlanan kolaylıklar gibi birçok konuda mükellef odaklı bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Modelde temel anlayış, işlemlerde oluşan KDV’nin mükellefler üzerinde kalmaması ve hızlı bir şekilde nihai tüketiciye yansıtılmasıdır. Bunların yanında, günlük ticari hayatın devamı ve geliştirilmesinin teşvik edilmesi maksadıyla da bazı işlemler KDV’nden istisna tutulmakta veya % 0 oranlı olarak KDV’ye tabi bulunmaktadır.

İngiltere KDV modelinin başarılı uygulamalarının, ülkemiz KDV mevzuatı açısından örnek olarak alınmasının ve ilgili mevzuatımızın İngiltere KDV modeline benzer hale getirilmesinin muhtemel etki ve sonuçlarına ait değerlendirmelerimize belirli sanayiler itibarıyla aşağıda yer verilmektedir.

Gıda Sanayi

KDV’de İngiltere modelinde, gıda sanayinin teşvik edildiği ve bir çok alanda desteklendiği görülmektedir. İngiltere’de gıda maddeleri için uygulanan temel KDV oranı %0 dır. Böylece, gıda harcamaları için tüketiciler üzerinde herhangi bir KDV yükü oluşmamaktadır. Diğer tarafta, tüketimi desteklenmeyen, örneğin; şekerleme, cips ve alkollü içecekler gibi ürünlerin teslimi %20 oranında KDV’ye tabi bulunmaktadır. Bizdeki KDV modelinde ise gıda maddeleri genel itibarıyla, % 1 veya % 8 oranında KDV’ye tabidir.

İngiltere’deki uygulamanın ülkemiz KDV modelinde örnek alınması halinde, tüketimi desteklenen gıda ürünleri için KDV istisnası uygulanabilir ya da KDV oranı % 0 olarak tespit edilebilir. Böylece, bu ürünler için nihai tüketici fiyatlarının azalabileceği ve fiyat esnekliğine bağlı olarak bu ürünlere olan talebin artacağı, üretim ve tüketim dengesinin daha iyi olacağı beklenebilecektir.

Sağlık Sanayi

İngiltere modelinde sağlık sanayine yönelik ürün ve hizmetlerin yer aldığı sağlık sanayi de desteklenen sanayilerden biridir. Bu sistemde, ilaç teslimleri %0 oranında KDV ‘ye tabi tutulmakta ve sağlıkla ilgili tedavi ile diğer çeşitli sağlık hizmetleri KDV’den istisna tutulmaktadır. Bu sayede, sağlık hizmetleri ve ilaç teslimleri üzerindeki KDV yükünün minimize edildiği görülmektedir. Ülkemizde de bu konuda benzer uygulamalar bulunmakla birlikte, ilaç teslimleri ile tedavi ve diğer çeşitli sağlık hizmetleri genel olarak %8 oranında KDV’ye tabi bulunmaktadır. İngiltere modelindeki sağlık sanayi ile ilgili uygulamaların ülkemizde de uygulanması halinde, ilaç teslimleri ve sağlık hizmetleri için tüketici üzerindeki KDV yükünün minimize edilmesi sağlanabilecektir. Böyle bir uygulama ile sağlık ürünleri ve hizmetlerinin tüketici nezdindeki maliyetlerin azalması ile bu alana olan tüketici ve yatırımcı taleplerin artması beklenebilmektedir. İnsan sağlığı ve sosyal hizmetler açısından da sağlık maliyetlerinin azaltılması ve yatırımlarının arttırılması ile ülkemizin geleceğine olumlu katkıda bulunması sağlanabilecektir.

Ulaşım Sanayi

İngiltere modelinde, günlük hayatımızın en önemli unsurlarından biri olan ulaşım hizmetlerinin de % 0 KDV oranı uygulanmak suretiyle teşvik edildiği görülmektedir. Bu kapsamda tüketiciler, belirli şartlar çerçevesinde, ulaşım hizmetleri için KDV ödememektedirler. Bizdeki KDV modelinde ise ulaşım hizmetleri genel itibarıyla % 18 oranında KDV’ye tabidir. Söz konusu ulaşım hizmetleri için uygulanan KDV oranının %0’a indirilmesi ile toplu taşımanın daha cazip hale getirilmesi, özellikle büyük şehirlerde trafik sorunun azaltılması açısından önem arz etmektedir.

Yayın Sanayi

İngiltere modelinde ilmi ve sanatsal eserlerle ilgili bazı ürünler ve hizmetler de teşvik edilen alanlar arasında yer almaktadır. Örneğin, kitap, dergi ve gazete gibi yayınlar ile müzik ile ilgili sanatsal eserler için %0 KDV uygulandığı görülmektedir. Bizdeki KDV modeline ise kitap teslimleri için %8; dergi ve gazete gibi yayınlar için ise %1 KDV ve müzik eserleri teslimleri için % 18 KDV uygulanmaktadır.

İngiltere modeli örneğinin ülkemizde de uygulanması ve KDV oranının sıfırlanmasıyla birlikte, tüketici açısından bilgiye ve müzik eserlerine erişimin daha kolay hale gelmesi mümkün olabilelecektir. Ayrıca, bu teşvik sayesinde yerli sanatçılarımızın da eserlerini daha çok sayıda tüketiceye ulaştırması sağlanabilecektir. Bunun yanında, özellikle basılı yayın ve müzik eserlerinde ortaya çıkan kayıt dışı ekonominin azaltılmasına da olumlu etki yapabilecektir.

Giyim Sanayi

İngiltere modelinde, giyim sanayinde yer alan ürünlerin teslimleri genel anlamda % 20 oranında KDV’ye tabi bulunmakla birlikte, bebek ve çocuk giysileri ile iş güvenliğinde kullanılan, örneğin, koruyucu bot ve kasklar gibi belirli bazı ürünler için KDV oranı %0 olarak uygulanmaktadır. Bilindiği üzere, bizdeki vergi sisteminde de aile ve çocuklarla ilgili, örneğin gelir vergisi uygulamaları gibi bazı vergisel teşvikler bulunmaktadır. Ancak, özellikle çocuklu ailelerin bütçelerinde önemli bir yer tutan çocuk giyim harcamaları %8 oranında KDV’ye tabi bulunmaktadır. Söz konusu harcamalardaki KDV yükünün İngiltere modeli örneğindeki gibi sıfıra indirilmesi ile çocuklu ailelerin bütçelerinin daha fazla desteklenmesine katkıda bulunulabilecektir. Bunun yanında, iş güvenliğini sağlamak için gerekli olan malzeme ve ekipmanlardaki KDV yükünün de sıfıra indirilmesi sayesinde, bu malzeme ve ekipmanların ulaşılabilirliğinin artırılarak iş güvenliği konusunda olumlu bir etki yapması beklenebilecektir.

KDV’nin indirilebilir veya iade alınabilir olmamasının tüketici üzerinde etkileri

KDV’de İngiltere modelinde genel uygulama olarak, %0 oranına tabi işlemler ile indirim hakkı doğuran istisnalar kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak yüklenilen KDV için indirim ve iade hakkı tanınmaktadır. Bunun yanında, indirim hakkı doğurmayan istisnalarla ilgili işlemler için yüklenilen KDV’nin indirimi ya da iadesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, söz konusu yüklenilen KDV bir maliyet veya gider unsuru olarak tüketiceye yansıtılmaktadır. Bizdeki KDV modelinde de benzer bir sistem bulunmakta; buna göre, tam istisna kapsamındaki işlemler için yüklenilen KDV’nin indirimine ve iadesine imkân tanınmaktadır. Ancak, kısmi istisna kapsamındaki işlemler için yüklenilen KDV indirime ya da iadeye konu edilememekte; maliyet veya gider unsuru olarak kaydedilmektedir. Bu çerçevede, nihai tüketici üzerindeki KDV yükünün, söz konusu işlemler için getirilen %0 KDV oranı ya da tam istisna uygulaması ile nihai tüketici üzerindeki KDV yükünün azaltılması sağlanabilecektir.

SMG, müzikte dijital dönüşümü Teknokent’ten gerçekleştirecek!

Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketleri arasında yer alan SMG, yeni projelerini İTÜ ARI Teknokent’te geliştirmeye hak kazandı. 100 üzerinden 98,76 ile başvurular arasındaki en yüksek puanı alarak Teknokent’e giren SMG; harmonik benzerlik, üçüncü parti entegrasyonu, SaaS (Software as a Service) ve kendi müziklerini üretme başta olmak üzere dijital müzik ve anons yayınlarıyla ilgili pek çok yenilik üzerinde çalışacak.

Türkiye’de kendi geliştirdiği yazılım ile dijital müzik yayını yapan tek şirket olan SMG, yeni projelerini İTÜ ARI Teknokent’te gerçekleştirecek. 8.500 noktada yer alan müşterilerine başta müzik, anons, reklam, jingle yayını olmak üzere yazılım, ses sistemi ve görüntü çözümleri sunan SMG, yazılımının yeni versiyonunda bu özelliklere harmonik benzerlik, üçüncü parti entegrasyonu, SaaS (Software as a Service) ve kendi müziklerini üretme gibi pek çok yenilik ekleyecek.

SMG Player Version 8 projesiyle İTÜ ARI Teknokent’e başvuran şirket, 100 üzerinden 98,76 alarak en yüksek puanla girmeye hak kazandı. Merkezini Teknokent’e taşıyan ve teknik ekibi ile birlikte AR – Ge çalışmalarına başlayan SMG’nin diğer birimleri ise, Beşiktaş’ta yer alan ofiste hizmet vermeyi sürdürüyor.

İş Bankası’nın ekonomiye verdiği destek 295 milyar TL’yi aştı

Türkiye İş Bankası’nın aktif toplamı 2017 yılının ilk yarısında, bir önceki yılsonuna göre %9,3 artış ile 340,5 milyar TL’ye ulaşırken, özkaynak büyüklüğü 39,9 milyar TL’ye yükseldi.

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, finansal sonuçlara ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Tecrübesini ve kaynaklarını ülke ekonomisinin istikrarı için tereddüt etmeden kullanan İş Bankası, hane halkı ile istihdam ve katma değer yaratan ekonomik aktörlere kesintisiz finansman desteğini bu dönemde de sürdürmüştür” dedi.

2017 Haziran ayı itibarıyla Bankanın aktifleri içerisinde %66 ile en büyük paya sahip olan nakdi krediler, önceki yılsonuna göre %9,9 artış ile 224,6 milyar TL’ye yükselirken, gayrinakdi kredi hacmi ise 70,7 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Böylece ekonomiye krediler yoluyla sağlanan toplam kaynak tutarı, 295,3 milyar TL’ye ulaştı.

Etkin kredi riski yönetimi ve sorunsuz büyüme politikasını bu dönemde de sürdüren İş Bankası’nın sorunlu kredilerin toplam kredilere oranı önceki döneme göre sabit kalarak %2,4 düzeyinde gerçekleşti ve önceki dönemlerde olduğu gibi sektör ortalamasının oldukça altında kalmaya devam etti.

Müşterilerine dijital temas noktalarında kişiselleştirilmiş hizmetler sunan ve müşterilerinin hayatlarını kolaylaştıracak bir çözüm ortağı olma gayesiyle hareket eden İş Bankası, 2017 yılının ilk yarısında da dijital bankacılığın ülkemizde gelişmesinde ve yaygınlaşmasında öncü olmaya devam etti. Yaygın şube ağı, dijital hizmet platformları ve çok yönlü bankacılık hizmetleriyle tasarruf sahiplerinin öncelikli tercihi olan Banka, mevduat hacmini önceki yılsonuna göre %7,9 oranında artırarak 191,3 milyar TL’ye yükseltti. Uygun maliyetli mevduat dışı fon kaynaklarını da etkin bir şekilde kullanmaya devam eden İş Bankası, yılın ilk 6 ayında yurt içi piyasalarda toplam 5,6 milyar TL, yurt dışı piyasalarda ise 1,4 milyar USD muadili tutarında menkul kıymet ihracı gerçekleştirdi.

İş Bankası ayrıca, dönem içerisinde 17 ülkeden 43 bankanın katılımıyla 296 milyon USD ve 989,5 milyon Euro tutarında sendikasyon kredisi temin etti. Mevcut piyasa koşullarında, çok sayıda bankanın katılımı ve %100’ün üzerinde bir yenileme oranı ile alınan söz konusu kredi, uluslararası piyasalarda İş Bankası’na duyulan güveni bir kez daha teyit etti.

Banka, yılın ilk yarısında önceki yılın aynı dönemine göre %26,2 oranında artış ile 2.887 milyon TL tutarında net kar elde etti. Yılın ilk yarısında, Bankanın özkaynakları ise önceki yılsonuna göre % 11,1 oranında artarak 39,9 milyar TL’ye ulaştı. Güçlü sermaye yapısını korumaya ve risklerini etkin bir şekilde yönetmeye devam eden Bankanın sermaye yeterliliği oranı ise % 16,5 gibi yüksek bir düzeyde gerçekleşti.

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “93. yaşını kutlamaya hazırlanan Bankamız, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki dönemlerde de ülke ekonomisine destek olma amacını gözeterek, sağlıklı büyüme stratejisini kararlılıkla uygulamaya ve sektörüne öncülük etmeye devam edecek” dedi.

Yurtdışı Gönderiyi Kolaylaştırdı, Avrupa’da Şube Açtı

Yurtdışına satış yapan KOBİ’lere ve e-ticaret firmalarına taşıma hizmeti veren nakliyemkolay.com yurtdışında ilk şubesini Bulgaristan’ın Filibe şehrinde açtı. Geçtiğimiz hafta faaliyete başlayan ‘nakliyemkolay.com Bulgaristan’ bu sayede, Türkiye’den Avrupa Birliği ülkelerine gidecek gönderilerde müşterilerine daha fazla fayda sunmayı hedefliyor.

Yurtdışına yapılan gönderi faaliyetlerini pratikleştiren taşımacılık girişimi nakliyemkolay.comBulgaristan’da kurduğu şube ile geçen hafta faaliyetlerine başladı. Uluslararası taşımacılık şirketleri ile özel anlaşmalar yaparak Türkiye’den yurtdışına yapılan gönderilere önemli maliyet avantajı sunan nakliyemkolay.com bu hamlesiyle kuruluşunun üçüncü senesinde Avrupa’da faaliyet göstermeye başlamış oldu.

“KOBİ’ler bizim üzerimizden Avrupa’ya daha kolay açılacak”

Bulgaristan yatırımı ile ilgili konuşan nakliyemkolay.com kurucusu Dr. Önder Türker; ”Türkiye’de dış ticaret yapan firmalara faydalı bir iş modeli oluşturup maliyetleri nasıl düşürürüz diye yola çıktık. İş modelimizi buna göre kurduk. Üç yıl içine, startup konumundan Avrupa’da şube açacak seviyeye geldik. Bu yatırımımızla birlikte, sistemimize kayıtlı 3 bin müşterimize daha fazla fırsat sunacağız” dedi.

Yatırım için Bulgaristan’ı seçmelerinin nedenlerini; Türkiye’ye yakınlık, birçok Türk şirketinin halihazırda faaliyet göstermesi ve ülkenin AB sınırları içinde olmasının sağladığı taşıma avantajları olarak sıralayan Türker; bu senenin sonuna kadar, hem Türkiye’deki dış ticaret firmaları için hem de AB içinde faaliyet gösteren gerek Türk gerek AB vatandaşı müşterileri için daha büyük faydalar yakalayacaklarını belirtti.

Sırada ABD, Dubai ve Çin Var

Bir yandan az hacimli gönderisi olan dış ticaret firmalarına düşük maliyetle taşımacılık hizmeti veren nakliyemkolay.com, yurtdışına çok gönderim yapan firmalara ise operasyonlarını hızlandıran ve basitleştiren çözümler sunuyor. Nakliyemkolay.com, Bulgaristan’la birlikte Avrupa’da edineceği taşımacılık deneyiminin ardından stratejik öncelikleri arasında Amerika Birleşik Devletleri, Dubai ve Çin’de şubeler açmayı planlıyor.

TÜRKTRAKTÖR BÜLTEN: Filizlerin Mucizeleri Projesi ile ekilen Türkiye’nin ilk karabuğdayı sofralara gelmek üzere hasat edildi

Filizlerin Mucizeleri’nin “Kadın Çiftçiler ve Aileleri ile Güvenli Tarım ve Sağlıklı Beslenme Projesi’ kapsamında karabuğday yetiştiriciliği yapan kadın çiftçiler ve aileleri, Nisan ayında Bilecik Gölpazarı’nda ektikleri tohumların ilk hasadını, büyük bir şenlikte topladılar.

BİLECİK, 27 Temmuz 2017 –TürkTraktör’ün Gıda, Tarım ve Hayvancılık BakanlığıAnkara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) ve Karabuğday Yetiştiricileri ve Sağlıklı Yaşam Derneği (KARSADER) desteğiyle hayata geçirdiği ‘Kadın Çiftçiler ve Aileleri ile Güvenli Tarım ve Sağlıklı Beslenme Projesi’ ilk mahsülünü verdi.

Bakanlık, Üniversite, Yerel Yönetim, STK ve özel sektörün birlikte hayata geçirdiği model projelerden biri olan Filizlerin Mucizeleri’nin ‘Kadın Çiftçiler ve Aileleri ile Güvenli Tarım ve Sağlıklı Beslenme Projesi’ ilk etabına dahil edilen 25 kadın çiftçi ve aileleritarımsal üretim konusunda birçok teorik ve pratik eğitimden geçmişti. Bu eğitimlerin ardından Nisan ayında, Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden tedarik edilen karabuğday tohumları Bilecik’in Gölpazarı ilçesinde 300 dekarlık bir alana ekilmişti.

Proje kapsamında yapılan tüm bu çalışmaların ilk mahsülü ise 3 ay sonra, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) ve Karabuğday Yetiştiricileri ve Sağlıklı Yaşam Derneği, Filizlerin Mucizeleri Projesi’nin Kadın Çiftileri ve Aileleri ile TürkTraktör yetkililerinin katıldığı coşkulu bir ‘Karabuğday Hasat Şenliği’nde toplandı.

TürkTraktör adına şenlikte bir konuşma yapan TürkTraktör Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Alessandro Cazzin, “Bu anlamlı proje ile kadın çiftçilerimiz ve ailelerini, ülke tarım ve ekonomisine katkı sağlayacak çalışmaları birlikte yürütürken; aynı zamanda, Türkiye için yepyeni bir ürün olan karabuğdayı yetiştirmeleri konusunda da kendilerine destek oluyoruz. Nisan ayında çiftçi kadınlarımız ve aileleriyle beraber bu güzel topraklara ilk karabuğday tohumlarımızı ekmiştik. 3 ay boyunca da tarlada gerekli takiplerimizi aralıksız şekilde sürdürdük ve bugünün gelmesini büyük bir heyecan içinde bekledik. Hayatlara dokunan projemizin ilk mahsülünü ise bugün burada gerçekleştirdiğimiz Karabuğday Hasat Şenliği’nde alıyoruz”sözleriyle yaşadıkları heyecanı dile getirdi.

Karabuğday Hasat Şenliği’nde Karabuğday Yetiştiricileri ve Sağlıklı Yaşam Derneği (KARSADER) adına bir konuşma yapan Yönetim Kurulu Başkanı, Yasemin SürmeliHasat edilen ürünün pazarlanması için bölgede kurulan kooperatifin daha etkin hale gelmesi için tüm gücümüzle destek oluyoruz. Kooperatifimizin Gölflanos adıyla markalaşma tarafında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İyi Tarım Sertifikası almak üzere çalışmalara da başladık. Bu sayede karabuğdaya dekar başına verilen desteği de almayı hedefliyoruz. Bu, karabuğday yetiştiriciliği için Bakanlık ile birlikte verilen ilk destek olması bakımından da atılmış önemli bir adım. Projemiz hem çok yönlü hem de sürekli geliştirilebilen bir proje olma özelliğini taşıyor. Bizler de bu anlamda projemizi büyütmek ve etki alanını genişletmek adına aralıksız şekilde çalışmaya devam edeceğiz”diye açıkladı.

Ankara Üniv. Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) adına hasat şenlğine katılan Müdür, Prof.Dr.Bülent Gülçubuk, Kadın Çiftçiler ve Aileleri ile Güvenli Tarım ve Sağlıklı Beslenme Projesi” ile kırsalda ilk defa geniş paydaşlı ve kalkınma yönetişimine uygun bir projenin gerçekleştiğini; proje ile hem kırsalda-yerelde ekonomik kalkınmaya hem de örgütlenme ve faaliyetleri çeşitlendirme yoluyla sosyal-kültürel gelişime de katkıda bulunduklarını belirtti.

Prof.Dr.Gülçubuk, projenin sürdürülebilir olmasına özel önem verildiğini ve bunun için kooperatifçilik yoluyla toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımını esas aldıklarını, bundan hareketle kurulan “kadın kooperatifi” aracılığıyla projenin etkisini ve etkililiğini ulusal düzeye taşımaya çalıştıklarını ifade etti. Gülçubuk, projenin yaygınlaşması ve çıktılarının somutlaşması ile gelecek yıllarda bir model olarak farklı bölgelerde, farklı konularda uygulanarak kırsalın kalınmasına etkisinin daha da artabileceğini söyledi.

Karabuğday Hasat Şenliği’nde tüm konuklar, aylardır süren çalışmaların ilk mahsülününün toplanması heyecanına ortak olurken; tamamı karabuğdaydan hazırlanmış farklı yemeklerin de tadını çıkardılar.