Ford Otosan’dan Kadınlar Günü’ne anlamlı film: “Eline Sağlık”

Türkiye otomotiv sanayinin öncü şirketi Ford Otosan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için yeni bir dijital kampanyayı hayata geçirdi. Şirket, Dünya Kadınlar Günü’ne özel kampanyasında kadınların yapabileceklerinin sınırı olmadığını etkileyici bir filmle ortaya koyarken, fırsat ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini herkese bir kez daha hatırlatıyor.

Ford Otosan, toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine değindiği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel dijital kampanyasıyla kadınların yapacaklarının bir sınırı olmadığını farklı bir şekilde ele alıyor. Şirket, kampanya ile tüm kadınları üreten ve hayata dahil olan bireyler olarak kapsayıcı bir şekilde ayrıştırmadan cesaretlendirmeyi hedefliyor.

Kadınların başarılarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanan kampanyanın filminde, şartlar eşit olduğunda kadınların yapabileceklerinin hiçbir sınırı olmadığı vurgulanıyor. Türkiye otomotiv sanayinin kadın istihdamında lider şirketi Ford Otosan, bünyesinde çalışan ve üreten kadın çalışanlardan yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini kadın-erkek ayırt etmeden herkese bir kez daha hatırlatıyor. Filmde profesyonel oyuncu kadrosunun yanısıra Ford Otosan çalışanları da rol aldı.

Haydar Yenigün: “Ford Otosan olarak çalışma hayatında her alanda eşitlik ilkesini savunurken, iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, en acil ve önemli mücadele konularımızdan biri olarak gündemimizde yer alıyor.”

Türkiye’nin en büyük sanayi şirketlerinden biri olarak kadınların ekonomiye katılımlarının geliştirilmesi için çalıştıklarını belirten Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, kampanya ile ilgili şunları söyledi:

“Ford Otosan olarak çalışma hayatında her alanda eşitlik ilkesini savunurken, iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, en acil ve önemli mücadele konularımızdan biri olarak gündemimizde yer alıyor. Ford Otosan olarak, kadının olmadığı bir toplumun eksik olduğuna inanıyoruz. Yaşama katılan, her türlü katma değer üreten tüm kadınların; eşit şartlar ile ekonomiye katılmaları, eşit şartlar altında çalışmaları ve kazanmalarını önemsiyoruz. Ülkemizin geleceğinin bu cinsiyet eşitliğinin sağlanması ile daha aydınlık, daha refah olacağını biliyoruz. Bu doğrultuda, yaptığımız tüm çalışmalarda kadın-erkek fark etmeksizin gençlerimizin cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlendirilmesini önemsiyoruz. Kızlarımıza meslek seçimlerinde cinsiyetin değil yeteneklerin ön planda tutulmasının gerekliliğini aktarmaya çalışıyoruz. Kadınların daha adil, daha dengeli ve daha sürdürülebilir bir topluma yapabilecekleri katkıyı arttırmak için herkese sorumluluk düştüğü inancıyla çalışmaya devam edeceğiz. Ford Otosan olarak tedarikçilerimiz, yetkili satıcılarımız ve tüm iş ortaklarımızın katılımlarıyla etki alanımızı genişletmek için çalışıyoruz. Bu vesileyle tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”

Asansör sektörünün tek kadın teknisyeni

Erkeklerin hakim olduğu asansör sektörünün tek kadın teknisyeni Tuğçe Özbağkıran, her gün on binlerce insanın kullandığı asansör ve yürüyen merdivenlerin güvenli çalışmasından sorumlu… Sektörün lider firması Otis Türkiye’de teknisyen olarak görev yapan Tuğçe Özbağkıran, “Çevremdekilerin sürekli ‘erkek mesleği, yapamazsın’ demesi, beni daha da hırslandırdı. Bugün bana duyulan güveni boşa çıkarmadığım için mutluyum” diyor.

Her ay yaklaşık bir milyon kişinin ziyaret ettiği dev bir alışveriş merkezinden, binlerce insanın yaşadığı konut ve ofis projesine kadar birçok yapıda güvenli ulaşımı sağlayan asansör ve yürüyen merdivenlerden sorumlu uzman teknisyenlerden biri de genç bir kadın… Gazi Üniversitesi Elektromekanik Taşıyıcılar Bölümü’nde öğrenim gören 24 yaşındaki Tuğçe Özbağkıran, aynı zamanda asansör sektörünün tek kadın teknisyeni. Asansör sektörünün lider firması Otis Türkiye’de teknisyen olarak görev yapan Tuğçe Özbağkıran, asansör ve yürüyen merdiven ünitelerinin montaj ve bakım sürecinde önemli görevler üstleniyor.

Kadınların da sahada rahatlıkla çalışabileceğini gösterdim


“Bu alanda kadınların da başarılı işler yapabileceğini göstermek istedim ve kendime inandım” diyen Tuğçe Özbağkıran, Otis Türkiye yöneticilerinin de kendisine inandığını ifade ediyor. Tuğçe Özbağkıran, “Otis Türkiyeile ilk görüşmeye gittiğimde, bana işin zorluklarından bahsettiler. Ancak çok istekli olduğumu görünce bana güvendiler. Göreve başladığım ilk günlerde tuhaf karşılandım ancak yöneticilerim ve ekip arkadaşlarım bana çok destek oldu. Asansör ünitesinin montajını gerçekleştirmek için ‘asansör kuyusu’ diye tabir edilen alana ilk indiğimde ‘Ben bu işi yapamayacağım galiba’ diye düşündüm ancak bir süre sonra ‘Neden yapamayayım? Her işin bir zorluğu var, ev hanımlarının da işi çok kolay değil’ diyerek çalışmaya devam ettim. Otis’te uygulanan standartlaştırılmış iş süreçleri bizim işimizi önemli ölçüde kolaylaştırıyor.”

Bana duyulan güveni boşa çıkarmadığım için mutluyum


Erkeklerin hakim olduğu bir sektörde iş yapmanın güçlükleri kadar güzellikleri de olduğunu vurgulayan kadın teknisyen, duygularını şöyle aktarıyor; “En güzeli de, yöneticilerimin ve iş arkadaşlarımın bana duyduğu güveni boşa çıkarmamış olmanın verdiği gurur duygusu. Otis’te emniyete verilen önemi gördükçe hem yapabileceğime olan güvenim, hem de çevremin bana olan desteği arttı. Sürekli aldığımız İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimleri, teknik ve mesleki becerilerimizi geliştiren eğitimler işimi severek yapmamı sağlıyor. Standartlaştırılmış iş süreçleri, sahip olduğum ve tüm dünyada kullanılan yüksek kaliteli emniyet ekipmanları mesleğimi güvenle yapmam için beni yüreklendiriyor.”
‘Aferin kızım’ diye tebrik ediyorlar


Kısa süre önce 98 asansör ve yürüyen merdiven ünitesinin bulunduğu Türkiye’nin önde gelen bir alışveriş merkezinde teknisyen olarak servis hizmeti sağladığını belirten Tuğçe Özbağkıran, “Alışveriş merkezindeki asansör ve yürüyen merdivenlerin standart bakımını yaptığım sırada beni görüp ‘Aaa kadın mı çalışıyor’ diyenden, ‘Aferin kızım’ diyene, veya ‘Anne bu abla mı yapıyor’ şeklinde tepkilere alıştım artık. Hatta ünlü bir kadın sinema oyuncusu beni görünce durup tebrik etti” diyor.

Şu an Türkiye’nin önde gelen iki büyük kuruluşunun genel müdürlükleri bulunaniki dev plazada sabit teknisyen olarak çalışan Tuğçe Özbağkıran annesinin de mesleği konusunda kendisini çok desteklediğini ifade ediyor. Özbağkıran, “Annem biraz da merak ettiği için her gün mutlaka telefonla arıyor. Otis’in sektörde emniyete en çok önem veren, gerçekten yüksek standartlara sahip global bir firma olduğuna bizzat tanık olduğu için işimi yapmam konusunda beni destekliyor. Kadınların inşaat sektörünün teknik alanlarında çalışamayacakları ile ilgili kanının değişeceğine inandığını ifade eden Tuğçe Özbağkıran, hemcinslerine emniyete Otis gibi önem veren global markaların saha faaliyetlerinde çalışmaktan korkmamalarını tavsiye ediyor. İsteyen ve kendine inanan kadınların doğru markalarda çalıştıkları müddetçe başarısız olmayacaklarını kanıtlayan Tuğçe, mezun olduğu Samandıra Endüstri Meslek Lisesi Elektromekanik Taşıyıcılar Bölümü kız öğrencilerine örnek oluyor.

İşte Yılın İlham Veren Kadınları!

The Brand Age dergisi, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel “Yılın İlham Veren Kadınları”nı seçti. 15 farklı kategoride değerlendirilen ve kendi sektörüne damgasını vuran kadınlar arasında; Demet Sabancı Çetindoğan, Zeynep Bodur Okyay, Demet Akbağ, Ayşe Kulin, Güler Sabancı gibi isimler yer alıyor.
Çalışan, üreten, toplu­ma katma değer yaratan ve en önemlisi gelecek kuşakları yetiştiren kadınların aktif olduğu toplumlar, daha gelişmiş ve şüphesiz daha modern. Erkek egemen tarih sayfalarında yarışa geç başlayan kadınlar, bugün bilimden sanata, spordan siyasete, mühendislikten eğitime pek çok alanda başarı hikayeleri ile gündemdeler.

The Brand Age Dergisi yazarlarının ve iş ortaklarının oylaması ve Adba International’ın sosyal medya analizi sonuçları ile belirlenen listede 15 farklı kategoride yılın ilham veren kadınlarını değerlendirdi. Ayrıca bu yıl bir ilk yapıldı ve yılın ilham veren iki erkeği de seçildi.

İşte bu yıla damgasını vuran ve başarılarıyla ilham olan kadınların listesi:


Yılın İş Kadınları:

Demet Sabancı Çetindoğan, Zeynep Bodur Okyay, Yasemin Gür Solmaz


Yılın Girişimci Kadınları:

Funda Özer Baltalı, Şule Mene, İSMEK


Yılın Global Kadınları:

Güler Sabancı, Deniz Gamze Ergüven, Zeynep Erkunt Armağan, Eczacıbaşı Vitra Voleybol Klubü


Yılın Haberci Kadınları:

Banu El, Cansu Canan Özgen, Pelin Çift


Yılın Sinemacı Kadınları:

Nevra Serezli, Ayşen Gruda, Demet Akbağ


Yılın Ekran Yüzü Kadınları:

Esra Bilgiç (Diriliş Ertüğrul), Deniz Çakır (Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz), Bergüzar Korel (Vatanım Sensin), Hülya Darcan (Diriliş Ertuğrul)


Yılın Marka Yüzü Kadınları:

İrem Derici (DeFacto), Meryem Uzerli


Yılın Duyarlı Kadınları:

Nurten Öztürk, Dr. Havva Sula, Müge Kesmez, Şerife Boz ve Semra Tutar


Yılın Reklam ve Medya Planlamacı Kadınları:

Demet İkiler, Burcu Özdemir Kayımtu, Ceyda Uzman


Yılın Fenomen Kadınları:

Damla Biliç, Şeyma Subaşı, Demet Akalın


Yılın Yazar Kadınları:

Ayşe Kulin, Şule Gürbüz, Nuran Tezcan


Yılın Sanatçı Kadınları:

Kalben, Çiğdem Erken, Derya Uluğ


Yılın Bilim Kadınları:

İlayda Şamilgil, Neva Çiftçioğlu


Yılın Sporcu Kadınları:

Çağla Büyükakçay, Kübra Dağlı, Şahika Ercümen


Yılın İz Bırakan Kadınları:

Oya Aydoğan, Romalı Perihan, Gönül Ülkü Özcan, Naşide Göktürk, Heyecan Başaran


“Yılın İlham Veren Erkekleri”

Şahan Gökbakar ve Engin Altan Düzyatan

‘Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu’ kuruldu

Gayrimenkul sektöründe azımsanmayacak sayıda kadın çalışan ve yönetici bulunmasına karşın, kadın temsilinin yeterli olmadığı düşünülerek, ilki 02 Mayıs 2016’da gerçekleştirilen panelle ivme kazanan “Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu” kuruldu. ULI Türkiye öncülüğünde bir araya gelen ve her biri kendi alanında söz sahibi olan Gayrimenkul Sektörü Kadın Liderlerinden oluşan Platform, ilk çalışmasında ULI Türkiye, GYODER, TMB ile işbirliği yaparak sektördeki kadınların durum ve ihtiyaçlarını tespit edecek.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu’nun ULI Türkiye (Urban Land Institute), GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), TMB (Türkiye Müteahhitler Birliği) işbirliği ile hayata geçireceği araştırma ile sektördeki kadınların durum ve ihtiyaçlarının doğru tespit edilmesi sağlanacak. Araştırma sonrasında, gayrimenkul sektöründeki kadın çalışan ve yöneticilerin mevcut durumlarının iyileştirilmesi ve daha fazla söz sahibi olması hedefleniyor.

Dünyada ULI bünyesinde yürütülen çalışmalara paralel olarak Avrupa’da ilk kez Türkiye’de yapılan anket-araştırma; GYODER, TMB ve ULI Türkiye işbirliği ile gerçekleştiriliyor. Arazi kullanımı, gayrimenkul, kentleşme ve sürdürülebilirlik alanında faaliyet gösteren araştırma ve eğitim kuruluşu ULI bünyesinde yürütülen araştırma, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde başlatılıp, Nisan ayında tamamlanacak. Kadın Liderler Platformu’nun sürdürdüğü bu araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye gayrimenkul sektöründeki kadın çalışanların durumunun iyileştirilmesi ve kadınların sektörde söz hakkına kavuşması için yapılması gerekenlerin tespit edilmesi ve bu hedefler doğrultusunda çalışmaların başlatılması amaçlanıyor.

Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu tarafından yürütülecek ve alanında deneyimli kadın yöneticilerin meslek hayatına yeni başlayan kadın çalışanlara rehber olabilecekleri bir mentorluk programının başlatılması da planlanıyor. Ayrıca sektörde kadın görünürlüğünün artırılması amacıyla paneller, konferanslar gibi tüm platformlarda kadınların temsiline yer verilmesi ve periyodik toplantılarla duyarlılığın ve ortak akıl çalışmalarının gündemde tutulması hedefleniyor.

Rolls-Royce Türkiye’nin nükleer sanayi kabiliyet geliştirme projesine teknik danışmanlık sağlayacak

Konsorsiyumun teknoloji lideri olarak Rolls-Royce, projeye dahil olan Türk sanayi kuruluşlarının teknik ihtiyaç analizini yapacak ve nükleer pazarda rekabet güçlerini arttırabilmek için gelişime açık alanlarla ilgili önerilerini sunacak. Projeyi hayata geçirme konusunda Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC) kilit rol oynayacak.

Ekonomi Bakanlığı tarafından finanse edilen ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yürütülen Türkiye’nin “nükleer sanayi kabiliyet geliştirme projesi” kapsamında konsorsiyum açan İTÜNOVA Teknoloji Transfer Ofisi’ne (TTO) Rolls-Royce teknik danışmanlık verecek. İTÜNOVA TTO, Rolls-Royce ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na teknoloji danışmanlığı veren STM’yi kapsayan konsorsiyuma liderlik ediyor. Bu konsorsiyum, Türkiye’de nükleer endüstrisini kurmak için Türk yerli sanayi kuruluşlarını değerlendirmek, gerekli olan gelişim alanlarını belirlemek ve bu alanları geliştirmek için önerilerini sunmak üzere 6 aylık bir proje yürütecek.

Projeyi hayata geçirme konusunda Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC) kilit rol oynayacak. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın liderliğinde TÜBİTAK işbirliğiyle ve Savunma, Enerji ve Ulaştırma Bakanlıklarının onayıyla AMTC, ilk etapta uzay ve havacılık ve nükleer sanayi kabiliyetlerinin geliştirilmesine odaklanacak. Rolls-Royce Ekim 2015’te Türkiye’nin Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC)’nin kurucu sanayi ortağı olmuştu.

Rolls Royce, Türk şirketlere nükleer alanındaki bilgi, birikim ve tecrübelerini aktaracak

Nükleer sanayi kabiliyet geliştirme projesi kapsamında Türkiye’nin mevcut sanayi kabiliyeti analiz edilecek ve dünyanın önde gelen nükleer ülkeleriyle karşılaştırmalı değerlendirmesi yapılacak.. Bu analizle, Türk şirketlerinin rekabet güçlerine dair somut verilere ulaşılacak veyerli sanayi kuruluşlarının kendilerini Türkiye’de ve küresel pazarlarda nasıl daha iyi konumlandırabilecekleri ortaya çıkacak.

Konsorsiyumun teknoloji lideri olarak Rolls-Royceprojeye dahil olan yerli üreticilerin teknik ihtiyaç analizini yapacak, nükleer pazarda rekabet güçlerini arttırabilmek için gelişime açık alanları belirleyecek ve bu alanları geliştirmek için önerilerini sunacak.

İTÜNOVA Genel Müdürü Dr. Ercan Çitil projeyle ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Türk şirketlerin nükleer endüstrisinde rekabet güçlerini arttırma arzularına olumlu katkılar sunacak bu projede çalışmak üzere İstanbul Sanayi Odası tarafından görevlendirildiğimiz ve Rolls-Royce ile birlikte çalışacağımız için çok mutluyuz. Rolls-Royce’un dünya çapındaki saygınlığı ve uzmanlığı projenin amaçlarına önemli değerler katacaktır.”

AMTC, Türkiye’de nükleer endüstriyel kapasite oluşturulmasında kilit platform

Rolls-Royce Türkiye ve Orta Asya CEO’su Patrick Regis ise şunları söyledi: “Rolls-Royce olarak endüstriyel stratejimiz üzerinden Türkiye’nin ekonomik hedeflerine ulaşmasını destekleme taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Bu projeyle Türkiye’nin yerel sanayisinin gelişmesine yardımcı olmak için kararlılıkla yürüttüğümüz çalışmalarımızda yeni bir adım atıyoruz. Türkiye’nin Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC), bu projede ve Türkiye’de nükleer sanayi kabiliyetinin oluşturulması kapsamında ideal bir destek platformu rolü üstlenecektir.”

Rolls-Royce Nükleer Hizmetler ve Projeler Departmanı, Tedarik Zinciri ve Operasyonlar Yöneticisi Rich Everett ise projeyi şöyle değerlendirdi: “Rolls Royce olarak 40 yıldan uzun bir süredir, dünya genelinde nükleer santral projeleri ve reaktör operasyonları için özel ekipmanlar tasarlıyor, mühendislik işlerini yürütüyor, üretiyor ve tedarik ediyoruz. Nükleer alanında yıllar içerisinde geliştirdiğimiz çok geniş bir tecrübemiz var, bu bilgi birikimimizi Türk sanayi kuruluşları ile paylaşma fırsatı bulduğumuz için çok mutluyuz. ve uzun vadede birlikte çalışmayı umuyoruz.”

Pegasus, 2016 yılında pazarın daralmasına rağmen misafir sayısını da cirosunu da artırdı

Pegasus Hava Yolları 2016 yılı finansal ve trafik sonuçlarını açıkladı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 2016’da Türkiye’deki havalimanlarını kullanan yolcu sayısında %4’lük bir gerileme yaşanırken, Pegasus, misafir sayısını %8,1 artırarak 24,14 milyona yükseltti. Pegasus, havacılık sektörünü olumsuz etkileyen pek çok gelişmeye rağmen 2016 yılındaki toplam cirosunu %6 artırmayı başararak 3,7 milyar TL’ye yükseltti.

2016 yılında bir önceki yıla oranla %8,7 artışla toplam 30,73 milyon koltuk arz eden Pegasus, kapasitesindeki artış ve talepteki daralmaya rağmen doluluk oranını %78,6’da tuttu. Pegasus, 2016 yılında filosunu %22,4 artışla 82 uçağa yükseltti, iç ve dış hatlarda pazar ortalamalarının üzerinde büyüme kaydetti.

Pegasus’un CEO’su Mehmet T. Nane 2016 yılı sonuçlarıyla ilgili olarak; “2016 yılını turizm ve havayolu trafiğine olumsuz etkisi olan gelişmelere rağmen operasyonel büyüme ile kapattık. Geçtiğimiz yılda misafir sayısı itibarıyla Türkiye iç hatlar pazarı %5,8 büyürken Pegasus %10,7’lik bir artış yakaladı. Ülkemizin dış hat pazarı maalesef %15,5’lik bir daralma yaşarken, biz %3,9’la da olsa büyümeye devam edebildik. Bu zor yılda Türkiye’ye yatırıma devam ettik, filomuzdaki uçak sayısını 67’den 82’ye yükselttik” dedi.

Pegasus, 2016 yılsonu itibarıyla 556.350.074 Faiz Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr (FAVKÖK) açıkladı. Pegasus’un FAVKÖK marjı ise %15 olarak açıklandı.

Pegasus Hava Yolları Hakkında

1990 yılında charter uçuşlarla havacılık sektörüne giriş yapan Pegasus, 2005 yılında ESAS Holding tarafından satın alınarak düşük maliyetli iş modelini benimsemiştir. Pegasus, uygun ücretle ulaşım imkânı sunan, Türkiye’nin lider düşük maliyetli havayoludur. Hava yolu ile yolculuğun herkesin hakkı olduğuna inanan Pegasus, uyguladığı “low cost (düşük maliyetli hava yolu)” modeli ile misafirlerine uygun fiyatlı, zamanında kalkan ve genç uçaklarla seyahat etme imkânı sağlamaktadır. Pegasus, misafirlerini 32’si yurt içinde, 68’i yurt dışında olmak üzere toplam 40 ülkede 100 noktaya ulaştırmakta ve İstanbul Sabiha Gökçen üzerinden Türkiye ile Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Rusya, Orta Asya arasında bağlantılı uçuşlar gerçekleştirmektedir. Pegasus, 2012 yılında Airbus firmasıyla imzaladığı ve teslim tarihindeki tutarı yaklaşık 12 milyar USD olan, 25 adedi opsiyonlu 100 uçaklık filo siparişi ile sipariş verdiği tarih itibariyle Türk Sivil Havacılık tarihinde bir seferde verilmiş en büyük siparişe imza atmıştır.

Bosch Buzdolapları IF Design Awards 2017’den 14 ödülle döndü

İlham veren tasarımlara sahip Bosch marka buzdolapları, dünyanın en saygın tasarım ödüllerinden IF Awards 2017’de 14 tasarım ödülü aldı. Ödül alan 14 buzdolabı, Bosch’un kullanıcı dostu tasarım anlayışının yanı sıra verimliliğe olan bağlılığını ve ödüllü tasarım konusunda lider marka olma özelliğini bir kez daha vurguladı.

Her yıl en dikkat çekici endüstriyel tasarımları “IF tasarım ödülü” ile ödüllendiren International Forum Design (IF) 2017 ödül töreni Münih’te düzenlendi. Törende, Bosch Ev Aletleri’nden 14 buzdolabı, beyaz eşya kategorisinde IF Design ödülüne layık görüldü. Bu ödüllerle Bosch, tasarım alanındaki varlığını ve gücünü bir kez daha kanıtlamış oldu.

Hannover Sanayi Odası’nın 1953 yılından beri verdiği “iF Product Design Award” bünyesinde ürünler, tasarım kalitesi, işçilik, seçilen malzemenin kalitesi, yenilikçilik derecesi, çevre dostu üretim ve kullanım, fonksiyonellik, ergonomiklik, kullanıcı dostu olma, kullanıcı güvenliği ve dayanıklılık kriterleri bazında değerlendiriliyor ve ödüle layık görülüyor. IF’e her yıl 70 ülkeden 5.000’i aşkın ürün başvuruyor.

Bosch’un bu yıl IF Tasarım ödülü alan buzdolapları KGN56AW30N, KGN56AI30N, KGN56AB30N, KGN56HI40N, KGN56LW30N, KGN56LB30N, KGN56PW30N, KGN56PI30N, KGN56HB40N, KGN76AW30N, KGN76AI30N, KGN86AW30N, KGN86AI30N ve KGN86AI40N hakkında http://www.bosch-home.com.tr/ adresinden bilgi almak mümkün.

Aile içi girişimcilik Türkiye ekonomisine 30 yıl kazandıracak

Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği’nin (GYİAD) düzenlediği Aile Şirketleri Konferansı’nda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Sevim, aile içi girişimciliğin önemine dikkat çekti. Aile fertlerinden birinin, şirket dışında girişimciliğe adım atmasının aile şirketlerini olumsuz etkilediğini söyleyen Sevim, “Bunu engellemek için, aile içi girişim sermayesi fonu benzeri yapılar kurulabilir. Paranın ‘hızlandırma’ özelliği sayesinde, girişimler çok daha kısa sürede büyüyebilir ve böylece Türkiye ekonomisi 30 yıl ileri taşınabilir” dedi.

Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD) tarafından düzenlenen Aile Şirketleri Konferansı önemli konuşmacıların katılımı ile gerçekleştirildi. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen etkinlikte, aile şirketlerinde uzlaşı kültürü ve aile içi girişimcilik başlıkları tüm ayrıntıları ile değerlendirildi.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Sevim, aile içi girişimcilik kavramının önemine dikkat çekti. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 95’ini aile şirketlerinin oluşturduğunu belirten Sevim, “Bir anlamda, aile şirketleri Türkiye ekonomisinin can damarlarından biri konumunda bulunuyor. Aile şirketlerinde en çok kardeşler arası çatışma, kurumsal yönetim eksikliği, aile büyüğünün ayrılmasının ardından baş gösteren yönetim sorunları gibi sıkıntılar yaşanıyor. Ayrıca bu şirketlerin genç nesil üyeleri, özellikle dijital dünyaya yönelik çalışmalar yapmak üzere kendi işlerini kurmak isteyebiliyor” dedi.

Aile içi girişim sermayesi fonu

Aile fertlerinden birinin, şirket dışında girişimciliğe başlamasının aile şirketlerini olumsuz etkilediğini kaydeden Sevim, şöyle konuştu:

“Sadece bu bile, aile içinden çıkacak girişimlere destek olunması gerektiğinin önemli bir göstergesi. Bu aşamada, dünyada da örneklerini gördüğümüz aile içi girişim sermayesi fonu benzeri yapıların kurulması gerektiğini düşünüyorum. Ailenin genç jenerasyonuna hata yapma şansı tanıyan, kâr-zarar sorumluluğu verilen yapılar olmalı. Bu tür bir yapı, Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini de son derece pozitif etkileyecektir.

Bugün mevcut ekosistemdeki en büyük eksiklik, girişimin satılabilmesine yönelik. Girişimlere destek veren yatırım fonlarının ya da melek yatırımcıların da kazanabilmesi için, girişimlerin kurumlara satılması gerekiyor. Oysa kurumlar konuya ‘Biz de yaparız’ refleksi ile yaklaşıyor. Ancak buradaki zaman faktörü göz ardı ediliyor. Yani bir şirketi sıfırdan kurmak, işler hale getirmek, onu diğer sistemler ile entegre edebilmek, kârlı bir yapıya dönüştürmek için zamana ihtiyaç var.”

“Maddi destek hızlandırıcı olur”

Türkiye’nin bu çok kritik zaman faktörünü mutlaka ölçmesi gerektiğini belirten Serkan Sevim, “Örneğin, ABD’de bir fikrin milyar dolarlık bir işe dönüşmesi bazen sadece 1,5 yıl sürüyor. Çünkü fikrin arkasındaki girişimcinin yatırım fonlarından aldığı maddi destek adeta bir hızlandırıcı gibi çalışıyor. Aile içi girişimciliğin aile içi sermaye fonları ile desteklenmesi, paranın hızlandırma özelliğinin devreye girmesini ve girişimlerin çok daha kısa sürede büyümesini sağlar. Bu şekilde Türkiye’nin 30 yıl kazanacağını, yani bir anlamda ülkemiz ekonomisinin 30 yıl ileri taşınabileceğini öngörüyoruz. Bugün itibarıyla bankalardaki toplam Türk Lirası birikim 800 milyar TL seviyesinde. Bu rakamın 400 milyar TL’sinin aile şirketlerinde olduğu düşünülürse, yüzde 3’üne karşılık gelen 12 milyar TL’nin aile içi startup’lara fon olabileceğini söyleyebiliriz” dedi.

Gün boyunca devam eden konferansın keynote konuşmacıları TÜSİAD Başkanı ve INDEX Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ve ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan olarak sıralandı.

​İnci Akü’ye ABD’de 4 Stevie Ödülü

Dünyanın en başarılı kurumlarını ödüllendiren Uluslararası İş Ödülleri The Stevie Awards’a, sektörüne yönelik geliştirdiği ilk ve tek sadakat programı ‘Birinci Kart’ ile başvuran İnci Akü, 43 ülkeden gelen 2 bin 300 başvuru arasından 2 Altın, 1 Gümüş ve 1 Bronz ödül kazandı.

Dünya çapındaki organizasyonların başarıları ve pozitif katkılarının kamuoyuna tanıtılması amacıyla 2002’de oluşturulan Stevie ödül programında, bu yıl da dünya devlerinin de aralarında olduğu şirketler ve markalar farklı projeleriyle yarıştı. Sektöründe ilklere imza atan İnci Akü, ‘Talep Yaratmada Yılın Programı’ ve ‘Teşvikli Yönetim Çözümleri’ kategorilerinde altın, ‘Müşteri Hizmetlerinde İnovasyon’ kategorisinde gümüş, ‘Satışta İnovasyon’ kategorisinde de bronz Stevie Ödülü’nün sahibi oldu. İnci Holding ve Japon akü devi GS Yuasa ortaklığı ile faaliyetlerine devam eden İnci GS Yuasa’nın değerli markası İnci Akü hayata geçirdiği “Birinci Kart” uygulamasıyla satış noktalarına avantajlar dünyası sunuyor.

Birinci Kart inovatif çözümler getirdi

Las Vegas’ta düzenlenen törende ödülleri alan İnci GS Yuasa Genel Müdür Yardımcısı Hakan Yıldırım, sektöre getirdikleri ayrıcalık ve farkın ödüllendirilmesinden büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Yıldırım, uygulamaya konulan sadakat programı Birinci Kart’ın, müşteri memnuniyetini ve İnci Akü marka sadakatini artırmayı amaçladığını kaydetti. Yıldırım, “Birinci Kart uygulaması ile akü sektöründe ilk ve tek olmayı başardık. Ürünlerimizi tüketiciyle buluşturan bayii ve perakende satış noktalarımız, bizim için çok değerli. İş birlikleri için kendilerine teşekkür niteliği taşıyan bu programla, iş yaparken kazanabilecekleri ve onlar için hazırladığımız çeşitli fırsatlardan faydalanabilecekleri bir ayrıcalıklar dünyası oluşturduk. Odaklandığımız müşteri memnuniyeti ve sektörümüze getirmiş olduğumuz inovatif yaklaşımın, jüriyi etkilediğine inanıyoruz. Stevie’den, ‘Talep Yaratmada Yılın Programı’, ‘Teşvikli Yönetim Çözümleri’ kategorilerinde altın, ‘Müşteri Hizmetlerinde İnovasyon’ kategorisinde gümüş ve ‘Satışta İnovasyon’ kategorisinde de bronz Stevie Ödülü’nü Türkiye’ye getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

İnci GS Yuasa Akü Sanayi ve Ticaret A.Ş. Hakkında

Temeli 1952 yılında atılan İnci Holding’in önemli iştiraklerinden İnci Akü A.Ş., Cevdet İnci tarafından 1984 yılında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruldu. 1984 yılındaki kuruluşunun hemen ardından 1985 yılında araç üreticileri ile ilk çalışmalarına başladı. 2009 yılında Akü sektöründe ilk Ar-Ge merkezini kuran firma, 2010 yılında sektöründe ilk TURQUALITY belgesini aldı. İnci Akü, yıllık hazırlanan İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500, Türkiye’nin ilk 500 sanayi şirketi sıralamasında 2006’dan bu yana her yıl yer almaktadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her yıl açıklanan ‘ilk 1.000 ihracatçı’ sıralamasında 2005 yılından bu yana yer alan İnci Akü, 7 yıldır ‘sektörün ihracat lideri’ unvanını korumaktadır. Uluslararası marka değerlendirme şirketi BrandFinance’in “Türkiye’nin En Değerli Markaları” listesinde 4 yıldan bu yana ilk 100 arasında bulunan İnci Akü, bu yıl da ‘akü sektörün en değerli markası’ olarak yerini aldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin, 2014 yılında ilk kez düzenlediği İnovaLİG yarışmasında, başvuru yapan 400 şirket arasından “İnovasyon Organizasyonu ve Kültürü” kategorisinde ‘Birinci’ oldu.

İnci Holding’in öncü şirketlerinden İnci Akü, gücünü Japon devi GS Yuasa’nın küresel deneyimi ve yeni nesil akü teknolojileri konusundaki birikimi ile birleştirerek 2015 yılı itibariyle İnci GS Yuasa Akü Sanayi ve Ticaret A.Ş. unvanıyla faaliyetlerine devam etmektedir.

İnci GS Yuasa Akü Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Manisa’da 2 üretim tesisi ve İstanbul’da Merkez Satış & Pazarlama Ofisi bulunuyor. 2010 Temmuz ayında temellerini attığı Manisa’daki 2. tesis, Türkiye’nin ilk BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method) sertifikalı üretim tesisi olma özelliğine sahip.

İnci Akü, Yuasa, EAS, Hugel, Blizzaro ve İnci Battery markalarıyla üretim yapan firma, yurt içinde 80 ana bayi, 200 Enerji Uzmanı, 3.500 perakende satış noktası ve 300 yetkilendirilmiş servisi ile tüketiciye ulaşıyor. Ayrıca yurtdışında güçlü distribütör ağıyla, 4 kıtada 80’in üzerinde ülkeye ihracat yapıyor.

4 Kadından 3’ü Çalışmıyor

Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi tarafından her yıl gerçekleştirilen “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2017 sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre 2017 yılında kadının en büyük sorunu: ‘Şiddet’. İkinci sırada ‘işsizlik’; üçüncü sırada ise ‘eğitimsizlik’ geliyor.Türkiye’de kadınlık ve erkekliğe atfedilen özelliklerin ülkedeki aile, çalışma ve siyaset dünyasındaki yansımalarını değerlendiren araştırma birçok çarpıcı veriyi ortaya koyuyor.

Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiği “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2017 yılı sonuçları, 7 Mart 2017 Salı günü Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde, Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mary Lou O’Neil ve Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu’nun sunumlarıyla düzenlenen bir basın toplantısıyla paylaşıldı.

“Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”, Şubat ayında 23 ilde, kadın ve erkek bin 216 kişi ile gerçekleştirildi.

Oranı düşse de en büyük sorun hala şiddet

Türkiye genelinde kadınların en büyük sorunu yüzde 55 ile “şiddet” oldu. Şiddet sorunu, 2015 yılından beri istikrarlı bir düşüş gösteriyor. Araştırma yapıldığından bu yana en önemli sorun olarak belirtilen şiddet, son 3 yılın en düşük seviyesinde. Bu yıl yüzde 55 olarak belirlenen oran geçtiğimiz yıl yüzde 77,8; 2015 yılında ise yüzde 86,6’lık bir kesimin en önemli sorunuydu.

Türkiye’deki kadınların en önemli sorunu listesinde işsizliğin yüzde 12 ile ikinci ve eğitimsizliğin yüzde 11 ile üçüncü sırayı aldığı gözleniyor.

Bu yılki araştırmada, “18 yaşından küçük çocukların evlendirilmesi” ile ilgili soruya yaklaşık yüzde 70 “18 yaşından küçük çocuklar hiçbir şart altında evlendirilmemelidir” cevabı verildi. Bu oran 2016 yılında, yüzde 75 olarak gerçekleşmişti.

Çocuk işçiliğine hayır, evde kız çocuklarının çalışmasına evet

Katılımcılar, 14 yaş ve altı çocuklar için hangi davranışların uygun olup olmadığına dair soruda ise “ev dışında bir işte çalışması” seçeneğine yüzde 88 oranında “çocuk için uygun değil” dedi. Katılımcıların verdiği cevaplardan kız çocuklarının ev işlerine daha uygun görüldüğü sonuçlar arasında yer alırken, oğlan çocukların ev işlerine dahil edilmediği saptandı.

Dört kadından üçü çalışmıyor

Araştırmaya katılan kadınların sadece yüzde 25’i şu anda aktif olarak iş yaşamında varlık gösteriyor. Katılımcıların yüzde 34’ü geçmişte çalıştığını, yüzde 41’i ise hayatında hiç çalışmadığını ifade etti. Çalışmayı bırakan kadınların iş yaşamından ayrılmalarının en önemli sebebi “evlilik ve ev işi sorumlulukları”. Hayatında hiç çalışmayan kadınlara şu an çalışmalarını engelleyen sebepler sorulduğunda ise “istemiyor” olmaları ilk sırada yer alırken “çocuk bakım desteği eksikliği” ve “baba/eş/aile izni olmaması” ise aynı oranda ikinci sırada yer aldı.

Boşanmak için aile içi şiddet yeterli sebep

Araştırmada ortaya çıkan bir başka çarpıcı sonuç ise aile içi şiddet konusunda oldu. Katılımcıların yüzde 74’ü aile içi şiddetin boşanmak için yeterli bir sebep olduğunda birleşirken, bu oran geçtiğimiz yıla göre yüzde 11 artış göstererek kadınlarda yüzde 78 oldu. Erkeklerde ise yüzde 70 olarak gerçekleşti. Aynı grupta sunulan “Erkek ailenin dirlik düzeni için zaman zaman şiddete başvurabilir” seçeneğine olumlu yaklaşan katılımcıların oranı geçtiğimiz yıl yüzde 14,4 iken bu yıl yüzde 11’e düştü.

Kürtaja şartlı kabul

Araştırmada yakın geçmişte çokça tartışılan ‘Kürtaj’ konusunda “Kürtajı zorlaştıran bir sağlık sistemimiz var” ifadesine olumlu cevap verenlerin oranı bir yıl önceki yüzde 57’lik orandan yüzde 51’e düşerken;“Kürtaj kadının en temel hakkıdır, yasaklanamaz” diyenlerin oranının ise yüzde 43’te kaldığı görüldü. “Kürtaj sadece belirli durumlarda (tıbbi zorunluluk, ensest, tecavüz) uygulanabilir” görüşü ise kürtaj konusunda yüzde 64 ile en fazla kabul gören ifade oldu.

Mutlu ve güvenli bir toplum muyuz?

Araştırmaya katılanların çoğunluğu hayatlarından genelde memnun olduklarını belirtirken (ortalama değerlendirmeleri 10 üzerinden 7.6), bu memnuniyeti ilişkiler açısından en fazla açıklayan kaynağın eşlerden ve arkadaşlardan duyulan memnuniyet olduğu görüldü.

Kadınların genel hayat memnuniyeti değerlendirmeleri erkeklerinkinden daha fazla, ancak ilişki memnuniyeti açısından kadınlar, erkeklere göre eş, kayınvalide ve kayınpederlerinden daha az memnunlar.

Katılımcıların güven sorularına verdikleri yanıtlarda ise, en fazla güvenin aile üyelerine duyulduğu gözlemlendi. Aile dışı kişilere duyulan güven sıralamasında ilk sırayı asker ve polis paylaşıyor.

Kadınlar ve erkekler arasında kişilere güven duyma konusunda tek anlamlı fark eşlere duyulan güvende görülüyor: Kadınlar eşlerine erkeklere oranla daha az güveniyorlar.

Kadınlar siyasette ‘Kadın Liderliği’ istiyor

Ankette bu yıl ilk kez sorulan iki soruya gelen cevapların ülke kadınlarının siyasi liderlik noktalarında kadınları görmeyi onayladığını ve tercih edebileceğini gösterdi. “Bir kadın sizin görüşlerinizi savunan bir partinin lideri olsa, o partiye oy verir misiniz?” sorusuna kadın katılımcıların yüzde 81’i“evet” derken;erkek katılımcılarda aynı oran yüzde 73 oldu. “Diyelim ki bir seçim sezonunda çok benzer özelliklere sahip bir erkek ve bir kadın cumhurbaşkanı adayı var, hangisini tercih ederdiniz?” sorusuna kadın katılımcıların yüzde 63’ü “Kadın adayı tercih ederdim” derken erkek katılımcıların yüzde 53’ü “Erkek adayı tercih ederdim” dedi.