​İnci Akü’ye ABD’de 4 Stevie Ödülü

Dünyanın en başarılı kurumlarını ödüllendiren Uluslararası İş Ödülleri The Stevie Awards’a, sektörüne yönelik geliştirdiği ilk ve tek sadakat programı ‘Birinci Kart’ ile başvuran İnci Akü, 43 ülkeden gelen 2 bin 300 başvuru arasından 2 Altın, 1 Gümüş ve 1 Bronz ödül kazandı.

Dünya çapındaki organizasyonların başarıları ve pozitif katkılarının kamuoyuna tanıtılması amacıyla 2002’de oluşturulan Stevie ödül programında, bu yıl da dünya devlerinin de aralarında olduğu şirketler ve markalar farklı projeleriyle yarıştı. Sektöründe ilklere imza atan İnci Akü, ‘Talep Yaratmada Yılın Programı’ ve ‘Teşvikli Yönetim Çözümleri’ kategorilerinde altın, ‘Müşteri Hizmetlerinde İnovasyon’ kategorisinde gümüş, ‘Satışta İnovasyon’ kategorisinde de bronz Stevie Ödülü’nün sahibi oldu. İnci Holding ve Japon akü devi GS Yuasa ortaklığı ile faaliyetlerine devam eden İnci GS Yuasa’nın değerli markası İnci Akü hayata geçirdiği “Birinci Kart” uygulamasıyla satış noktalarına avantajlar dünyası sunuyor.

Birinci Kart inovatif çözümler getirdi

Las Vegas’ta düzenlenen törende ödülleri alan İnci GS Yuasa Genel Müdür Yardımcısı Hakan Yıldırım, sektöre getirdikleri ayrıcalık ve farkın ödüllendirilmesinden büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Yıldırım, uygulamaya konulan sadakat programı Birinci Kart’ın, müşteri memnuniyetini ve İnci Akü marka sadakatini artırmayı amaçladığını kaydetti. Yıldırım, “Birinci Kart uygulaması ile akü sektöründe ilk ve tek olmayı başardık. Ürünlerimizi tüketiciyle buluşturan bayii ve perakende satış noktalarımız, bizim için çok değerli. İş birlikleri için kendilerine teşekkür niteliği taşıyan bu programla, iş yaparken kazanabilecekleri ve onlar için hazırladığımız çeşitli fırsatlardan faydalanabilecekleri bir ayrıcalıklar dünyası oluşturduk. Odaklandığımız müşteri memnuniyeti ve sektörümüze getirmiş olduğumuz inovatif yaklaşımın, jüriyi etkilediğine inanıyoruz. Stevie’den, ‘Talep Yaratmada Yılın Programı’, ‘Teşvikli Yönetim Çözümleri’ kategorilerinde altın, ‘Müşteri Hizmetlerinde İnovasyon’ kategorisinde gümüş ve ‘Satışta İnovasyon’ kategorisinde de bronz Stevie Ödülü’nü Türkiye’ye getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

İnci GS Yuasa Akü Sanayi ve Ticaret A.Ş. Hakkında

Temeli 1952 yılında atılan İnci Holding’in önemli iştiraklerinden İnci Akü A.Ş., Cevdet İnci tarafından 1984 yılında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruldu. 1984 yılındaki kuruluşunun hemen ardından 1985 yılında araç üreticileri ile ilk çalışmalarına başladı. 2009 yılında Akü sektöründe ilk Ar-Ge merkezini kuran firma, 2010 yılında sektöründe ilk TURQUALITY belgesini aldı. İnci Akü, yıllık hazırlanan İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500, Türkiye’nin ilk 500 sanayi şirketi sıralamasında 2006’dan bu yana her yıl yer almaktadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her yıl açıklanan ‘ilk 1.000 ihracatçı’ sıralamasında 2005 yılından bu yana yer alan İnci Akü, 7 yıldır ‘sektörün ihracat lideri’ unvanını korumaktadır. Uluslararası marka değerlendirme şirketi BrandFinance’in “Türkiye’nin En Değerli Markaları” listesinde 4 yıldan bu yana ilk 100 arasında bulunan İnci Akü, bu yıl da ‘akü sektörün en değerli markası’ olarak yerini aldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin, 2014 yılında ilk kez düzenlediği İnovaLİG yarışmasında, başvuru yapan 400 şirket arasından “İnovasyon Organizasyonu ve Kültürü” kategorisinde ‘Birinci’ oldu.

İnci Holding’in öncü şirketlerinden İnci Akü, gücünü Japon devi GS Yuasa’nın küresel deneyimi ve yeni nesil akü teknolojileri konusundaki birikimi ile birleştirerek 2015 yılı itibariyle İnci GS Yuasa Akü Sanayi ve Ticaret A.Ş. unvanıyla faaliyetlerine devam etmektedir.

İnci GS Yuasa Akü Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Manisa’da 2 üretim tesisi ve İstanbul’da Merkez Satış & Pazarlama Ofisi bulunuyor. 2010 Temmuz ayında temellerini attığı Manisa’daki 2. tesis, Türkiye’nin ilk BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method) sertifikalı üretim tesisi olma özelliğine sahip.

İnci Akü, Yuasa, EAS, Hugel, Blizzaro ve İnci Battery markalarıyla üretim yapan firma, yurt içinde 80 ana bayi, 200 Enerji Uzmanı, 3.500 perakende satış noktası ve 300 yetkilendirilmiş servisi ile tüketiciye ulaşıyor. Ayrıca yurtdışında güçlü distribütör ağıyla, 4 kıtada 80’in üzerinde ülkeye ihracat yapıyor.

4 Kadından 3’ü Çalışmıyor

Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi tarafından her yıl gerçekleştirilen “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2017 sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre 2017 yılında kadının en büyük sorunu: ‘Şiddet’. İkinci sırada ‘işsizlik’; üçüncü sırada ise ‘eğitimsizlik’ geliyor.Türkiye’de kadınlık ve erkekliğe atfedilen özelliklerin ülkedeki aile, çalışma ve siyaset dünyasındaki yansımalarını değerlendiren araştırma birçok çarpıcı veriyi ortaya koyuyor.

Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiği “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2017 yılı sonuçları, 7 Mart 2017 Salı günü Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde, Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mary Lou O’Neil ve Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu’nun sunumlarıyla düzenlenen bir basın toplantısıyla paylaşıldı.

“Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”, Şubat ayında 23 ilde, kadın ve erkek bin 216 kişi ile gerçekleştirildi.

Oranı düşse de en büyük sorun hala şiddet

Türkiye genelinde kadınların en büyük sorunu yüzde 55 ile “şiddet” oldu. Şiddet sorunu, 2015 yılından beri istikrarlı bir düşüş gösteriyor. Araştırma yapıldığından bu yana en önemli sorun olarak belirtilen şiddet, son 3 yılın en düşük seviyesinde. Bu yıl yüzde 55 olarak belirlenen oran geçtiğimiz yıl yüzde 77,8; 2015 yılında ise yüzde 86,6’lık bir kesimin en önemli sorunuydu.

Türkiye’deki kadınların en önemli sorunu listesinde işsizliğin yüzde 12 ile ikinci ve eğitimsizliğin yüzde 11 ile üçüncü sırayı aldığı gözleniyor.

Bu yılki araştırmada, “18 yaşından küçük çocukların evlendirilmesi” ile ilgili soruya yaklaşık yüzde 70 “18 yaşından küçük çocuklar hiçbir şart altında evlendirilmemelidir” cevabı verildi. Bu oran 2016 yılında, yüzde 75 olarak gerçekleşmişti.

Çocuk işçiliğine hayır, evde kız çocuklarının çalışmasına evet

Katılımcılar, 14 yaş ve altı çocuklar için hangi davranışların uygun olup olmadığına dair soruda ise “ev dışında bir işte çalışması” seçeneğine yüzde 88 oranında “çocuk için uygun değil” dedi. Katılımcıların verdiği cevaplardan kız çocuklarının ev işlerine daha uygun görüldüğü sonuçlar arasında yer alırken, oğlan çocukların ev işlerine dahil edilmediği saptandı.

Dört kadından üçü çalışmıyor

Araştırmaya katılan kadınların sadece yüzde 25’i şu anda aktif olarak iş yaşamında varlık gösteriyor. Katılımcıların yüzde 34’ü geçmişte çalıştığını, yüzde 41’i ise hayatında hiç çalışmadığını ifade etti. Çalışmayı bırakan kadınların iş yaşamından ayrılmalarının en önemli sebebi “evlilik ve ev işi sorumlulukları”. Hayatında hiç çalışmayan kadınlara şu an çalışmalarını engelleyen sebepler sorulduğunda ise “istemiyor” olmaları ilk sırada yer alırken “çocuk bakım desteği eksikliği” ve “baba/eş/aile izni olmaması” ise aynı oranda ikinci sırada yer aldı.

Boşanmak için aile içi şiddet yeterli sebep

Araştırmada ortaya çıkan bir başka çarpıcı sonuç ise aile içi şiddet konusunda oldu. Katılımcıların yüzde 74’ü aile içi şiddetin boşanmak için yeterli bir sebep olduğunda birleşirken, bu oran geçtiğimiz yıla göre yüzde 11 artış göstererek kadınlarda yüzde 78 oldu. Erkeklerde ise yüzde 70 olarak gerçekleşti. Aynı grupta sunulan “Erkek ailenin dirlik düzeni için zaman zaman şiddete başvurabilir” seçeneğine olumlu yaklaşan katılımcıların oranı geçtiğimiz yıl yüzde 14,4 iken bu yıl yüzde 11’e düştü.

Kürtaja şartlı kabul

Araştırmada yakın geçmişte çokça tartışılan ‘Kürtaj’ konusunda “Kürtajı zorlaştıran bir sağlık sistemimiz var” ifadesine olumlu cevap verenlerin oranı bir yıl önceki yüzde 57’lik orandan yüzde 51’e düşerken;“Kürtaj kadının en temel hakkıdır, yasaklanamaz” diyenlerin oranının ise yüzde 43’te kaldığı görüldü. “Kürtaj sadece belirli durumlarda (tıbbi zorunluluk, ensest, tecavüz) uygulanabilir” görüşü ise kürtaj konusunda yüzde 64 ile en fazla kabul gören ifade oldu.

Mutlu ve güvenli bir toplum muyuz?

Araştırmaya katılanların çoğunluğu hayatlarından genelde memnun olduklarını belirtirken (ortalama değerlendirmeleri 10 üzerinden 7.6), bu memnuniyeti ilişkiler açısından en fazla açıklayan kaynağın eşlerden ve arkadaşlardan duyulan memnuniyet olduğu görüldü.

Kadınların genel hayat memnuniyeti değerlendirmeleri erkeklerinkinden daha fazla, ancak ilişki memnuniyeti açısından kadınlar, erkeklere göre eş, kayınvalide ve kayınpederlerinden daha az memnunlar.

Katılımcıların güven sorularına verdikleri yanıtlarda ise, en fazla güvenin aile üyelerine duyulduğu gözlemlendi. Aile dışı kişilere duyulan güven sıralamasında ilk sırayı asker ve polis paylaşıyor.

Kadınlar ve erkekler arasında kişilere güven duyma konusunda tek anlamlı fark eşlere duyulan güvende görülüyor: Kadınlar eşlerine erkeklere oranla daha az güveniyorlar.

Kadınlar siyasette ‘Kadın Liderliği’ istiyor

Ankette bu yıl ilk kez sorulan iki soruya gelen cevapların ülke kadınlarının siyasi liderlik noktalarında kadınları görmeyi onayladığını ve tercih edebileceğini gösterdi. “Bir kadın sizin görüşlerinizi savunan bir partinin lideri olsa, o partiye oy verir misiniz?” sorusuna kadın katılımcıların yüzde 81’i“evet” derken;erkek katılımcılarda aynı oran yüzde 73 oldu. “Diyelim ki bir seçim sezonunda çok benzer özelliklere sahip bir erkek ve bir kadın cumhurbaşkanı adayı var, hangisini tercih ederdiniz?” sorusuna kadın katılımcıların yüzde 63’ü “Kadın adayı tercih ederdim” derken erkek katılımcıların yüzde 53’ü “Erkek adayı tercih ederdim” dedi.

Nobel İlaç’a Uluslararası Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü

Türkiye’nin önde gelen ilaç şirketlerinden Nobel İlaç, enfeksiyonlardan korunma yolları içerikli eğitim programı ile, Junior Chamber International (JCI) tarafından “2016 Uluslararası Kurumsal Sosyal Sorumluluk” ödülüne layık görüldü.

6 Mart 2017, İstanbul – Yarım asrı aşkın süredir insan sağlığının korunması ve iyileştirilmesi alanında çalışan Türkiye’nin önde gelen ilaç firmalarından, %100 Türk sermayeli Nobel İlaç, kurumsal sosyal sorumluluk alanındaki kararlılığını bu proje ile bir kez daha gösterdi.

Sağlıklı yaşam bilincinin erken yaşlarda eğitim yoluyla geliştirilmesi gerektiğine inanan Nobel İlaç ve gönüllü çalışanları, 7 farklı oturumda ilkokul çağındaki 120 çocuğa ulaşarak enfeksiyonlardan korunma yolları içerikli eğitimler verdiler.

114 ülkede 169.000 üyesi bulunan, toplumlarda pozitif değişime ve gelişime katkıda bulunmak için gençlerin liderlik, girişimcilik becerilerini ve sosyal sorumluluk bilincini geliştirme misyonunu üstlenen Junior Chamber International (JCI), Nobel İlaç’ın bu eğitim programını “2016 Uluslararası Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü”ne layık gördü.

Nobel İlaç bu proje ile ülkemizin geleceğini şekillendirecek çocuklarımıza, nitelikli ve kaliteli eğitim verilmesine destek olarak, sağlıklı ve bilinçli bireyler yetişmesine katkı sağlamayı hedeflemiştir. Aynı zamanda ülkemiz çocuklarında farkındalık uyandırarak, gelecekte yapılacak benzer toplumsal projelerde aktif görev almaları için onlara rol model olmayı amaçlamıştır.

UCB Pharma Türkiye’den MEA ülkelerini yönetecekler

Nöroloji ve İmmünoloji alanlarında sunduğu yenilikçi çözümleri ile sağlık dünyasının öncü biyoteknoloji şirketlerinden olan UCB Pharma’da yeni yıl itibariyle başlayan uluslararası görevler tanımlarına yenileri eklendi.

Hastaların hayatında daha fazla değer katma hedefiyle, “İş Birimi” yapısını ‘’Hasta Değer Bölümü’’ yapısına dönüştüren UCB Pharma’nın Türkiye Hasta Değer Bölümlerine, Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri sorumlulukları dahil edildi.

UCB Pharma Nöroloji İş Birim Direktörü olarak görev alan Dr. Falih Kocaman yeni yıl itibariyle, UCB Pharma Türkiye ve Ortadoğu Afrika Ülkeleri Bölgesi Nöroloji Hasta Değer Bölümü Başkanı; İmmünoloji İş Birim Direktörü Sinan Kırıcı ise UCB Pharma Türkiye ve Ortadoğu Afrika Ülkeleri Bölgesi İmmünoloji Hasta Değer Bölümü Başkanı olarak çalışmalarına devam edecek.

Dr. Falih Kocaman ve Sinan Kırıcı; yeni görev tanımları kapsamında ‘’Hasta Değer Bölümü” adıyla 19 farklı ülkenin bulunduğu Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri bölgesindeki faaliyetleri operasyonel olarak Türkiye’den yönetecek.

Lenovo’dan Devrimsel Bir Buluş ile Daha Az Karbon Salımı

Teknoloji devi Lenovo, devrim yaratacak bir buluşa imza attı. Ürünlerinde yeni geliştirdiği “Düşük Isılı Lehim” tekniğini kullanmaya başlayan Lenovo, karbon salımını %35 azaltacak.

İstanbul, 06 Mart 2017- Dünya’nın ve Türkiye’nin 1 numaralı bilgisayar üreticisi, sunucu alanında ve Moto markası ile de akıllı telefon pazarında hızla büyüyen teknoloji devi Lenovo, yeni geliştirdiği yöntemle devrim niteliğinde bir buluşa imza attı. Karbon salımını %35 oranında azaltacak yeni Düşük Isılı Lehim teknolojisini geliştiren Lenovo, patent duyurusu yaptı. 10 yıldır çevreye verdiği zararlar nedeniyle kurşun esaslı lehimleme tekniği kullanmayan ve onun yerine kalay esaslı lehim tekniği kullanan Lenovo, bu tekniği de daha iyi seviyelere çekmek için çalışıyordu. Bu şekilde Lenovo, yeni geliştirdiği yöntemle hedefine ulaşmış oldu.

Lenovo’dan dünyaya hediye

Lenovo, yeni Düşük Isılı Lehim tekniği ile kendini inovasyon ve sürdürülebilirlik alanlarının lideri olarak kanıtlamaya devam ederken, 2018 yılında bu yeni prosedürü ücretsiz olarak tüm endüstrinin kullanımına sunmayı planlıyor. Yeni sistem, sadece Lenovo ürünleri için değil, bütün elektronik üretim süreçlerinde evrensel olarak kullanılabilecek ve tüketicilere hiçbir ekstra maliyet veya olumsuz etki yaratmayacak. Lenovo, önceki lehim tekniklerinde kullanılan maksimum sıcaklığı 70 santigrat derece düşürerek büyük bir tasarruf yaratmayı başardı.

Teknoloji liderinden 1890 ton geri dönüşüm

Düşük Isılı Lehim tekniği ile 2017 yılı boyunca karbon salımında %35’e varan oranlarda tasarruf sağlamayı hedefleyen Lenovo, 2018 yılı sonuna kadar ise tekniğin kullanımını daha da yaygınlaştırarak, yıllık 5.956 metrik ton CO² tasarrufu sağlamayı planlıyor. Bu değerin, CO² salımındaki karşılığı ise yılda 670 bin galon benzin tüketimine, yani ortalama bir arabanın 14 milyon mil (22.967.639 km) boyunca harcayacağı yakıt miktarına denk geliyor. Bu veri, çevreci bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde ise yılda 1890 ton geri dönüştürülmüş atığa denk geliyor.

Daha çevreci üretim hattı

Lenovo PC ve Akıllı Cihazlar Entegre Geliştirme Merkezi Başkan Yardımcısı Luis Hernandez, yeni teknik ile ilgili yaptığı açıklamada, yeni sürecin, Lenovo’nun sürdürülebilir ticari uygulamalara verdiği önemin PC alanındaki bir yansıması olduğunun altını çizdi ve “Yenilikçi yapımız, inovasyonlarımız ve AR-GE çalışmalarımızın ötesinde, artık ürünlerimizin üretilme şekline kadar uzanıyor. Firmamızı geliştirirken aynı zamanda çevre üzerindeki olumsuz etkimizi de azaltan bu tür teknikler yarattığımız için gururluyuz” ifadelerini kullandı.

PepsiCo, Avrupa’da Üst Üste 6. Kez En İyi İşveren Markası Oldu!

İstanbul, 6 Mart 2017 – Sahip olduğu çok sayıda dev markayla gıda ve içecek sektöründe global bir lider olan PepsiCo, üst üste 6. kez Avrupa’nın en iyi işveren markası ödülünün sahibi oldu.

Hollanda merkezli olan ve 1991 yılından beri dünyadaki global işverenlerin çalışanları için sunduğu şartları analiz ederek sertifikalandıran Top Employers Institute tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda, PepsiCo Avrupa operasyonu bu yıl da ‘En İyi İşveren Markası’ olarak tescillendi. Macaristan ve Çek Cumhuriyeti pazarlarının ilk kez katıldığı sıralamada, PepsiCo ESSA’nın (Avrupa ve Sahra Altı Afrikası) yaklaşık %90’ını oluşturan 18 iş birimi, bu yıl En İyi İşveren olmaya hak kazanıp geçtiğimiz yıla göre iki sıra yükseliş kaydetti.

Top Employers Institute’un değerlendirmesinde PepsiCo Türkiye de geçtiğimiz sene olduğu gibi bu yıl da ülkemizdeki En İyi İşveren olarak ödüle layık görüldü.

PepsiCo Avrupa ve Sahra Altı Afrikası İnsan Kaynakları Başkanı Sergio Ezama, “Bu ödülü ilk olarak 2011 yılında aldık ve o günden bugüne kadar PepsiCo adının ‘üstün başarı’ ile anılıyor olmasından, üst üste 6 yıldır ‘Avrupa’nın En İyi İşvereni’ seçilmekten dolayı gururluyuz. Yeni fikirler geliştirip bunları gerçeğe dönüştürmek, kolları sıvayıp heyecan verici yeni yöntemlerle inovasyonlar yapmak zorlukları aşma azmine bağlı. Bu başarı mücadelesi, farklı ve öncü olan sektörümüz genelinde her gün gerçekleşiyor. İşte bu faktörler, PepsiCo olarak 2016 yılını güçlü bir şekilde bitirmemize yardımcı oldu ve 2017’yi coşkuyla karşılarken heyecanlı bir başlangıç yapmamızı sağladı” dedi.

Türk Telekom’un ‘Sesli Adımlar’ı Barcelona’dan duyuldu

Türk Telekom’un Sesli Adımlar’ı dünyaya ses verdi. Türk Telekom, Dünya Mobil Kongresi (MWC) kapsamında gerçekleştirilen GLOMO Ödülleri’nde “Erişilebilirlik ve Kapsayıcılık için En İyi Mobil Kullanım” kategorisinde finale kalan ‘Sesli Adımlar’ projesi ile birincilik ödülünü elde etti. Türk Telekom’un 170’ten fazla proje arasından birinciliğe layık görülen Sesli Adımlar projesi, işitme ve görme engellilerin kapalı alanlarda yardıma ihtiyaç duymadan özgürce hareket edebilmeleri amacıyla geliştirildi.

Türk Telekom Genel Müdür Yardımcısı Şükrü Kutlu: “Hem işitme hem de görme engellilerin kapalı alanlarda yardıma ihtiyaç duymadan özgürce hareket edebilmeleri ve sosyalleşebilmelerini sağlayan Sesli Adımlar uygulaması, operatör bağımsız olarak tüm müşterilerin kullanımına ücretsiz olarak sunulmasıyla da dünyada bir ilke imza atmış durumda.”

Türkiye’nin lider iletişim ve eğlence teknolojileri şirketi Türk Telekom’un kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden olan ‘Sesli Adımlar’ projesi, İspanya’nın Barcelona kentinde düzenlenen Dünya Mobil Kongresi (MWC) kapsamında verilen GLOMO Ödülleri 2017’de “Erişilebilirlik ve Kapsayıcılık için En İyi Mobil Kullanım” kategorisinde birinci oldu. 170’ten fazla projenin değerlendirildiği ve dünya çapında beş farklı projenin finale kalarak yarıştığı kategoride ‘Sesli Adımlar’ uygulaması, görme ve işitme engelli kullanıcıların hayatını kolaylaştıran ve Dünya’da bir ilk olan sesli ve görüntülü rehberlik desteği ile birincilik ödülünü aldı.  Ödüller, Dünya Mobil Kongresi kapsamında 28 Şubat 2017 tarihinde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

Akıllı Tarım için Inovasyon, Inovasyon için Ortak Akıl ve İşbirliği

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon ve Rekabet Odaklı Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin, İngiltere Büyükelçiliği’nin katkısıyla düzenlediği, tarım teknolojilerinde (AGRITECH) İngiltere-Türkiye işbirliğini desteklemek için kapasite geliştirme ve ağ oluşturma projesi kapanış konferansı 6 Mart’ta Boğaziçi Üniversitesi’nde yapıldı. Türkiye ve İngiltere’den gelen uzman konuşmacılar Türkiye’de mevcut tarım teknolojileri durumunu özetleyerek, gıda sektörünün güncel sorunları ve hassas tarım teknolojileri üzerine saptamalarda ve çözüm önerilerinde bulundu. Konferansa İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Judith Slater da katıldı.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan açılış konuşmasında Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde bir ziraat fakültesi olmamakla birlikte, üniversitede farklı disiplin ve uzmanlık alanları tarafından üretilen bilgi birikimi sayesinde bugün tarım alanındaki sorunlara çözüm geliştirme noktasına gelindiğine değindi. Özkan oluşan bilgi birikiminin tarıma uygulanması aşamasında devreye inovasyon kavramının girdiğini; Üniversite olarak Birleşik Krallık ile birlikte geliştirilen bu işbirliğinin tarım teknolojileri alanında ufuk açacak yeni projelerin başlangıcını oluşturacağını belirtti.

Konferansa katılan İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Judith Slater ise, söz konusu işbirliği sayesinde Boğaziçi Üniversitesi’ne ilk resmi ziyaretini yapmaktan duyduğu memnuniyeti aktardı. Slater, Birleşik Krallık menşeli Prosperity Fonu kapsamında teknoloji temelli tarım projelerinin desteklendiğini belirtti. Günümüz koşullarında bilim ve teknoloji temelli akıllı tarım uygulamalarının dünya genelinde önemli bir pazar yarattığını belirten Slater, Birleşik Krallık olarak bu alanda özellikle akademi ve iş dünyası ile çeşitli ortak projeler yürüttüklerini söyledi. Slater ayrıca Türkiye’nin gelişmekte olan bir ekonomi olarak tarımdaki aktif rolü düşünüldüğünde Prosperity Fonu ile başlayan bu işbirliğinin yeni alanlara uzanmasını hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon ve Rekabet Odaklı Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Doç. Dr. Aslı Helvacıoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Prof. Dr. Arzu Tektaş ve Knowledge Transfer Network İngiltere Gıda Bölümü Başkanı Dr. Jayne Brookman başta olmak üzere uzmanların sunumlarını gerçekleştirdiği konferansın konuşmacılarından Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan ise ‘’Türkiye’nin Tarım Vizyonu ve Geleceği’’ başlıklı sunumunda tarım ve gıda sektörlerinde sorunların tek bir kurum veya tek bir paydaş odaklı anlayışla ele alınmayacağını; farklı sektörlerin birlikte ve yan yana çalışması gerektiğini ifade etti.

Özertan bu çerçevede, tarımsal kalkınmanın nasıl olması gerektiği, günümüzün en önemli gerçeği olan iklim değişikliği sorunu karşısında çiftçilerin bu duruma nasıl adapte olacakları, tarımda Ar-Ge ve inovasyonun ne seviyede gerçekleştiği gibi konular başta olmak üzere tüm paydaşların ortak akılla hareket etmesinin gerekliliğine değindi.

Türkiye’nin OECD 2016 raporuna göre tarımsal Ar-Ge harcamalarında 2000’lerin ortasından itibaren üç kat büyümüş olduğunu ancak OECD bölgesinde katma değere göre tarımsal Ar-Ge harcamalarında en düşük ülkelerden biri olduğunu belirten Özertan, tarımsal inovasyon politikalarıyla birlikte en önemli ihtiyacın tarım sektörüne yönelik stratejik vizyon geliştirmek olduğuna dikkat çekti.

Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon ve Rekabet Odaklı Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi yürüttüğü araştırmalarla tarımda teknoloji konusunda bilgi üretimi yapıyor ve bu konuda sektörlerle iş birliği yaparak inovatif gelişme için projeler yürütüyor. Merkezin AGRITECH projesindeki temel amacı Türkiye tarım teknolojileri ekosisteminin kapasitesinin geliştirilmesi şeklinde özetleniyor. Merkez AGRITECH çalıştay ve konferansları ile İngiltere ve Türkiye’den araştırmacı, girişimci, üretici ve tedarikçi gibi çeşitli paydaşların katılımları ile bilgi ve iletişim ağı oluşturdu.

İtalya’nın Köklü Tasarım Yayınında Bir Türk Tasarım Markası

Türkiye’de ve dünyada birçok kurumun ofislerinde tasarımlarıyla yer alan Koleksiyon, uluslararası tanıtımına yeni başladığı “Self-Organised Workplace / Kendini Kurgulayan Çalışma Alanı” temasıyla ilgi görmeye devam ediyor. Gerçekleştirdiği yatırım ve katılımlarla tasarım dünyasının önemli oyuncuları arasındaki yerini geliştiren marka en son dünyaca ünlü mimarlık ve tasarım yayını Domus’un dikkatini çekti. Markanın geliştirdiği son tasarım yaklaşımını “ileri görüşlü” olarak niteleyen bu köklü yayın, ofislere yönelik Koleksiyon tasarımlarının şirketlerin iş ortamında en yüksek enerji ve yetenekleri kendine çekmesindeki rolüne değiniyor. Ayrıca marka kurucusu Mimar Faruk Malhan’ın tasarım dünyasına yaptığı katkıların altını çiziyor.

Kurulduğu ilk günden bugüne “tasarım için bir endüstri” olmayı hedefleyen Koleksiyon’un yeni ofis yaklaşımları ve projeleri dünyaca ünlü mimarlık ve tasarım dergisi Domus’ta geniş yer buldu. 1900’lü yılların başında tasarımın başkenti olarak kabul edilen İtalya’da kurulan ve dergi olmanın yanında birçok önemli akıma öncülük eden Domus Koleksiyon’u hem güncel işleri hem de arkasındaki kurucu aile özelinde mercek altına aldı. Koleksiyon’un “Self-Organised Workplace / Kendini Kurgulayan Çalışma Alanı” başlıklı teması ve altındaki tasarımların Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen uluslararası Orgatec Fuarı’nda büyük ilgi gördüğünü belirtti.

Tasarımların Koleksiyon’un devam eden öncü çizgisini pekiştirdiğini de belirten dergi, 1972’de Mimar Faruk Malhan tarafından kurulan şirketin 45 yıllık yolculuğunda kat ettiği mesafeye vurgu yaptı. Markanın genlerinde bulunan tasarım anlayışının her iş birimine yayıldığı ifade edilirken kurumdaki tutkunun yarının çalışma kültürünü şekillendirecek tasarımlardan geçmişin renklerine, şekillerine, manalarına karşı duyulan saygıya kadar uzandığının altı çizildi.

Yaratıcı disiplinlere verdiği destekle öne çıkıyor

Sadece mobilyaya bağlı kalmayıp yaşam ve çalışma alanlarını oluşturan tüm ögelere dokunan, bunları bütünsel kurgular içerisinde sunan Koleksiyon, mimarlık ve tasarım gibi yaratıcı disiplinlere verdiği destekle de öne çıkıyor. 2013 yılında Mimar Faruk Malhan tarafından kurulan Tasarım Vakfı’yla son yıllarda birçok etkinliğe imza atan atılırken New York, Chicago, Dallas, Londra ve Düsseldorf gibi yaratıcı şehirlerde bulunan merkez mağazalarıyla da yurt dışında önemli kitlelere hitap ediyor. Marka bu bölgelerden neler alabileceğinden ziyade buradaki yaşamlara, deneyimlere daha iyi neler katabileceğine odaklanıyor.

7 Kıtadan 20.000 Mimar ve Tasarımcıya

Her sene mobilya ve iç dekorasyon sektörlerindeki uluslararası katılımcı ve ziyaretçileri bir araya getiren dünyaca ünlü NeoCon ve Orgatec fuarlarına da düzenli olarak katıldıklarını belirten Koleksiyon Marka ve Tasarım Direktörü Koray Malhan son yıllarda düzenledikleri sergi ve konferanslarla 7 kıtadan 20.000’i aşkın mimar ve tasarımcıya ulaştıklarını belirtiyor. Bunlar yanında Koleksiyon; yerli ve yabancı birçok tasarımcıyla yaptığı iş birlikleri ve 37 satış noktası

aracığıyla gerçekleştirdiği kurumsal projelerle tasarım dünyasındaki rolünü geliştirmeye devam ediyor.

ISAF Exclusive Güvenlik Fuar ve Konferansı 7-8-9 Mart 2017 Tarihlerinde Ankara’da

7-8-9 Mart tarihlerinde Ankara’da düzenlenecek olan ISAF Exclusive Fuar ve Konferansı’nda; güvenlik kapsamındaki en son teknolojik ürünler sergilenirken, Ulaşım, Yapı-Bina ve Siber Güvenlik konularına dair bir çok gündem maddesi, sektör profesyonelleri tarafından konferans oturumlarında tartışılacak.

Güvenlik sektöründeki en önemli ürün ve konuların sektörün tüm paydaşlarının deneyimleri ve bakış açıları ile ele alınacağı ISAF Exclusive, bu alanda tüm farklı başlıkları ilk kez bir araya getiren çok özel bir etkinlik olacak.

ISAF Exclusive Güvenlik Fuarı ile eş zamanlı olarak devam edecek olan ISAF Exclusive Konferansı’nın ana başlıkları; Ulaşım Güvenliği, Yapı-Bina Güvenliği ve Siber Güvenlik olacak.

Bu başlıklar altında ise; İstasyon ve Duraklarda Güvenlik, Hareket Halindeki Araçlarda Güvenlik, Plaka Tanıma Sistemleri, Akıllı Şehirler ve Yapılar, Yapı ve Binaların Projelendirme, İnşa/Uygulama ve Kullanım Aşamalarında Güvenlik, Siber Güvenliğe Dair Tehditler ile IoT (Internet of Things) ve Etkileri tartışılacak.

Sektörün önde gelen firma ve derneklerinden üst düzey isimlerin konuşmacı olarak yer alacağı konferansta bugünün ve geleceğin gündeminde olacağı düşünülen güvenlik tedbir ve yöntemlerine değinilecek. Konferans ile eş zamanlı olarak düzenlenecek olan sektör panellerinde en güncel konular, sorunlar ve çözüm önerileri konuşulurken, çözüm gösterilerinde ürünler, ürün ve hizmetlerin başarılı uygulamaları ile kullanıcılar bir araya gelerek birebir iletişim kurma şansı yakalayacak.

T.C. Yeni Kimlik Kartları İle Beraber Gelecek Kart Okuyucu Cihazlar, Geçiş Kontrol Sistemleri, Retinar Çevre Gözetleme Radarı; Sınır Veya Tesislerin Çevre Güvenliği ve 1 Km’den Uzun Mesafelerde Kullanılan Lazer ve Termal Kamera Teknolojileri & Çözümleri sektör panellerinde işlenecek konular arasında yer alacak.

ISAF Exclusive Fuar ve Konferansı, 7-8-9 Mart, 2017 tarihleri arasında Sheraton Ankara Hotel & Convention Center‘da gerçekleştirilecek.