Sektör Sohbetlerinde Konuğumuz, Pluxee Türkiye Satın Alma Müdürü Sn. Begüm Gürlük

Satın Alma Yönetici Röportajı

MESLEKİ RÖPORTAJ:

Prof. Dr. Murat Erdal ile Sektör Sohbetlerinde Konuğumuz,  Pluxee Türkiye Satın Alma Müdürü Sn. Begüm Gürlük

Sn. Begüm Gürlük’le satın alma ve tedarik zinciri iş çevresini değerlendireceğiz. Hemen başlayalım.

Sn. Begüm Gürlük kimdir?  Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Sn. Begüm GÜRLÜK - Pluxee Türkiye Satınalma Müdürü
Sn. Begüm GÜRLÜK – Pluxee Türkiye Satınalma Müdürü

Profesyonel kariyerime 25 yıl önce turizm sektöründe satış ve pazarlama alanında başladım; yurt içi ve yurt dışında birçok kurumsal etkinlik gerçekleştirdim. Ayrıca lüks segment şehir otellerinde de satış yöneticiliği görevlerinde bulundum.

Hizmet sektöründe yaklaşık 13 yıl görev yaptıktan sonra son 12 yıldır satın alma alanında kariyerimi sürdürüyorum. Bu süreçte önce Turkcell’de, son 4 yıldır da Pluxee Türkiye’de satın alma departman yöneticisi olarak çalışmaya devam ediyorum. Uçtan uca tüm satın alma süreçlerinden sorumlu olduğum Pluxee Türkiye’de, özellikle dijitalleşme ve sürdürülebilirlik başlıklarında projelerimizi hayata geçirdiğimiz yoğun bir dönem içerisindeyiz. Şirket olarak en önemli önceliklerimiz arasında “sürdürülebilirlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık politikalarımızla topluma ve çevreye katkımızı güçlendirmek” yer alıyor.

Pluxee, çalışan yan hakları, teşvik ve ödüllendirme, harcama yönetimi ve kurumsal hediye hizmetleri alanlarında çözüm sunan ve bu alanlarda hizmet ağını oldukça geliştirmiş global bir firma. Bizler de satın alma birimi olarak şirket hedeflerimize katkı sağlamak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Pluxee sektörün köklü markası. Yakından tanımak adına kısaca Pluxee’nin faaliyet alanları; ürün ve hizmetleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

Pluxee, 29 ülkede, 37 milyon tüketiciye hizmet sunan ve 24 milyar euro iş hacmi ile faaliyet gösteren küresel bir marka. Pluxee Türkiye olarak biz ise her gün 120 binden fazla hizmet noktasında, 30 bin firma ve 1,5 milyon çalışanın günlük hayatına dokunurken; çalışan yan hakları, teşvik, ödüllendirme ve harcama yönetimi alanlarında iş hayatının nabzını tutuyoruz, iş ortaklarımıza rehberlik ediyoruz.

1993’te Sodexo adıyla ve yemek çeki ile başlayan yolculuğumuz, kullanıcıların, ürün ve hizmetleri kullanım alışkanlarına yönelik en uygun deneyimi sunmak amacıyla önce yemek kartına sonra da mobil karta dönüştü. Bugün gelinen noktada ise çalışan deneyimi ve yan haklar dünyasına yepyeni bir bakış açısı getirmek amacıyla çalışanların değişen ihtiyaçlarına daha iyi karşılık verebilmek için kimliğimizi ve sunduğumuz ürün ve fırsatları değiştirdiğimiz, çalışan deneyimine odaklanan bir HR-tech markasına dönüşmüş bulunuyoruz. Artık kendimizi “Çalışanı mutlu etmek için çalışan” bir marka olarak tanımlıyoruz.

Pluxee’nin hikayesi ve özü ismimizde saklı aslında. ‘Plux’ pozitifliği, yani hayatı daha keyifli hale getirme fırsatlarını temsil ederken aynı zamanda da yaratılan artı değere atıfta bulunuyor. ‘X’, kişiselleştirilmiş ve sürdürülebilir deneyimleri, yani çalışanlar için ekstra değer yaratma ve tüm paydaşlarına öncelik verme taahhüdünü sembolize ediyor. Sondaki “ee” harfleri ise “employee engagement” yani çalışan bağlılığını, bizim faaliyet alanımızı temsil ediyor.

Öncelikle satın alma yöneticiliği üzerine konuşalım… Bugünün piyasa koşulları ve rekabet ortamının getirdiği zorluklar nelerdir?

Öncelikli olarak içinde bulunduğumuz jeopolitik şartlar, iş dünyasını zorlayan ve farklı stratejiler geliştirilmesine sebep olan kritik bir konu. Rekabet gücünü etkileyen bir diğer unsur ise elbette ekonomik belirsizlikler. Bunun yanı sıra yenilikçi teknolojilerin hızla gelişmesi ve işletmelerin bu değişimlere uyum sağlamasının aynı hızda olmaması da bazı sektörler açısından zorlayıcı olabiliyor. Tabii çevresel krizlerin de getirdiği zorlukları, zorunlulukları unutmamak lazım. Bu zorlukların sektörlere göre değişen ağırlıkta etkileri var. Bizlerin de satın alma süreçlerini yönetirken, kendi ekosistemimizdeki zorlukların farkında olması, riskleri minimize etmeye çalışarak ilerlemesi çok önemli. Bu sebeple üzerinde durduğumuz en kritik konulardan biri de satın almada risk yönetimi. Risk yönetiminin yanı sıra, şirketlerin büyüme ve karlılık odaklarının da giderek önem kazandığı bir dönemdeyiz. Bu bağlamda verimlilik, tüm departmanların öncelikli gündem maddelerinden biri haline geldi. Verimliliği en üst düzeye çıkarmak içinse yeni teknolojiler artık en büyük yardımcımız. AI gibi yenilikçi araçlar, işlerimizin dış kaynaklardan iç kaynaklara kaydırılmasına, süreçlerin daha hızlı ve kolay bir şekilde yönetilmesine olanak sağlamaya başladı. Bu yüzden, şirketlerin bu yeni teknolojileri takip etmelerini ve verimlilik artırıcı çözümler geliştirmelerinin kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorum.

Satın Alma Yönetici Röportajı

Son dönemde satın alma iş çevresinde değişen faktörler nelerdir?

Satın alma iş çevresinde gözlemlediğimiz değişen faktörlerin başında yeni düzenlemeler, yönetmelikler geliyor. Hızlı bir şekilde satın alma süreçlerinin daha şeffaf ve etik olmasını sağlayacak düzenlemeler hayata geçiyor. Bunun haricinde, ekonomik şartlara bağlı olarak hem iç paydaşların hem de hizmet sağlayıcıların değişen taleplerini karşılayabilmek için satın alma stratejileri de değişiyor. Enflasyon, döviz kurları satın alma planlamasını ve alınan aksiyonları şekillendiriyor.

Sürdürülebilirliğin giderek daha fazla ön plana çıkmasıyla birlikte, sosyal sorumluluk anlayışı ve politikaları da değişiyor. Artık, firmaların sadece ticari çıkarlar veya tanıtım amacıyla gerçekleştirdikleri projeler beklenen etkiyi yaratmakta yetersiz kalıyor. Bu bağlamda, çevre dostu, toplumsal farkındalığı artırıcı, eşitlikçi, etkisi ölçülebilir ve sürdürülebilir projelerin hayata geçirilmesi kaçınılmaz hale geldi. Bu durumun, satın alma kararlarımızı, iş ortakları seçimimizi ve genel stratejimizi önemli ölçüde etkilediğini ve değiştirdiğini düşünüyorum.

Sektörde gözlemlediğiniz ne gibi trendler var?

Yapay zeka ve otomasyon tüm sektörlerde olduğu gibi satın alma alanında da fark yaratıyor diyebilirim. Satın alma süreçlerini yönetirken yapay zeka (AI) ve otomasyon teknolojilerinin kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Bu teknolojiler, veri analizi ve karar alma süreçlerini hızlandırarak verimliliğin artmasını sağlıyor. Satın alma, pazarlık yapan birim olmaktan artık çok uzak. Şirket stratejileri oluşturulurken veriye dayalı ortak hedeflerin belirlendiği çerçevede satın alma da kritik rollerden birine sahip.

Kurumsal pazarda yer alıyorsunuz ve müşterileriniz son derece sorgulayıcı.  Satın alma yöneticilerine bu noktada önemli görevler düşüyor değil mi?

Kesinlikle. Müşterilerine kurumsal çözümler sunan global bir firmanın parçası olarak belli kriterlere uymamız ve beklentileri karşılamamız gerekiyor. Bu beklentilerin başında elbette kullanıcı dostu, dijital çözümler sunmamız ve hizmetin kapsayıcılığının geniş olması geliyor. Bunların yanı sıra müşterilerimiz artık sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar yapan çevre dostu firmalarla çalışmak istiyor ve bu alanda oldukça uzun ve detaylı anketler paylaşılıyor. Satın almaya yönlendirilen sorular arasında çalıştığımız tedarikçilere ilişkin sorular mevcut. Bu sebeple biz de tedarikçilerimizi seçerken çeşitlilik, çevre, eşitlik gibi başlıklarda araştırmalar yaparak ilerliyoruz.

Satın alma planlamalarında nelere dikkat ediyorsunuz?

Pluxee’de ekip olarak satın alma planlama sürecini, her aşamadan daha önemli buluyoruz çünkü doğru bir planlama; şirketimizin kaynaklarını etkin ve verimli bir şekilde yönetebilmemize yardımcı oluyor. İhtiyaç analizi ve satın alma için ayrılacak bütçenin doğru şekilde planlanması, maliyetlerin kontrol altında tutulması açısından oldukça önemli. Planlama aşaması, yalnızca maliyetleri optimize etmemize değil, aynı zamanda tedarik zinciri, kalite yönetimi ve stratejik hedeflerle uyumlu ürün veya hizmet temin etmemize de etki ediyor. Güvenilir ve kaliteli tedarikçiler seçmek, satın alma sürecinin başarısını belirleyen faktörlerden bir diğeri. Sözleşme yönetimi ve planlama aşamasında risk yönetimi de üzerinde dikkatle durduğumuz başlıklar arasında yer alıyor.

Satın alma iş çevresinde olmazsa olmaz takip ettiğiniz performans göstergeleri (KPI) nelerdir?

Toplam tedarik maliyeti, maliyet tasarrufu, ayrılan bütçelere göre elde edilen tasarruf, talep ile sipariş arasındaki süre, toplam envanter değeri, yatırım getirisi (ROI), teslim süresi, tedarikçi sayısı, ödeme vadeleri, tedarikçi kalite derecelendirmesi, Hizmet Seviyesi Anlaşmaları (SLA) takip ettiğimiz önemli göstergeler arasında yer alıyor.

Kontrat yöneticiliği mesleğin stratejik yönlerinden bir tanesi. Kontrat yönetiminde satınalmanın üzerine düşen sorumluluklar nelerdir?

Kontratların hazırlanması ve müzakeresi, satın alma departmanının temel görevleri arasında yer alıyor. Satın alma ekibi, ilgili tüm sözleşmelerin doküman yönetimi programı içinde akışını yönetmekle sorumlu. Sözleşme hazırlanmasından imzaların tamamlanıp arşivlenmesine kadar her adımın dikkatle takip edilmesinin çok kıymetli ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu sürede elbette olası riskleri ön görüp sözleşmede gerekli aksiyonları almak da bir diğer sorumluluk.

Son bir soru daha. Tedarikçilerle müzakereler, ticari pazarlıklar işimizin doğası. Pazarlık masasında kendinizi nasıl tanımlarsınız? Müzakere stiliniz; çözüm odaklı, sakin, yapıcı ya da agresif?

Bu zor bir soru.  Tarafların önceliklerine ve konumlarına göre farklı yaklaşımların ortaya konulması gerektiğini düşünüyorum. Elbette çözüm odaklı ve yapıcı bir yaklaşımda olmayı her zaman önceliklendiriyorum.

Satın Alma Yönetici Röportajıİş birimleriyle yakın çalışarak farklı alanlardaki hizmetlerin detayına daha fazla hakim olmamız ve bu alanlarda uzmanlığımızın oluşması da pazarlık aşamasında satın alma ekibinin daha güçlü ve kararlı olmasına katkı sağlıyor.

Bu güzel sohbet için teşekkür ederim.
Editör – Prof. Dr. Murat Erdal
editor@satinalmadergisi.com

ENTERTECH İstanbul Teknokent, Bir Kez Daha Türkiye’nin En İyi TGB’leri Arasında

Entertech En İyi Tgb

ENTERTECH İstanbul Teknokent Türkiye’nin En İyi TGB’leri Arasında 4. Oldu

İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa olarak iki Ar-Ge üniversitesinin paydaş olduğu tek Teknokent olma özelliği taşıyan Entertech İstanbul Teknokent, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) Performans Endeksi’ne göre Türkiye’nin en iyi teknokentleri arasında 4’üncü, İstanbul’daki Teknokentler arasında ise 2’nci sıraya yükseldi.

Entertech En İyi Tgb

Entertech İstanbul Teknokent, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) Performans Endeksi’nde istikrarlı yükselişini sürdürüyor. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından açıklanan 2022 yılı TGB Performans Endeksi’ne göre, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’nın ortak teknokenti olan Entertech İstanbul Teknokent, Türkiye’nin en iyi teknokentleri arasında 4’üncü oldu. İstanbul’daki teknokentler arasında ise 2’nci sırada yer alan Entertech İstanbul Teknokent, bu başarısıyla yıllar içindeki yükselişini bir kez daha kanıtladı. Entertech, TGB Endeksi’nin 2018’deki listesinde 17’nci, 2019’da 14’üncü, 2020’de 11’inci ve 2021’de 5’inci sırada yer almıştı.

Değerlendirilen endeks bileşenleri arasında finansman, teşvikler, altyapı, Ar-Ge faaliyeti, kuluçka faaliyetleri, teknoloji transferi ve iş birliği faaliyetleri, kurumsallaşma, sürdürülebilirlik ve ekosistem geliştirme çalışmaları, teknolojik ürün yatırımları, Ar-Ge çıktıları, fikri mülkiyet, Ar-Ge sonuçları ve uluslararasılaşma çalışmaları yer alıyor.

Akademik Ortaklıklarla İnovasyon Hız Kazanıyor

Entertech’e bu başarıyı getiren en önemli faktörler arasındaysa, güçlü fikri mülkiyet yönetimi, akademik ortaklıklar, geniş işbirliği ağı, girişimcilik programları ve katma değer yaratan firmalar öne çıkıyor. Ar-Ge ve inovasyon alanındaki çalışmalarını desteklemek amacıyla güçlü bir fikri mülkiyet yönetim sistemine sahip olan Entertech İstanbul Teknokent, bünyesinde faaliyet gösteren şirketlerin geliştirdikleri teknolojileri koruma ve ticarileştirme süreçlerinde önemli avantajlar sunuyor. Özellikle, Türkiye’nin iki köklü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa ile olan ortaklık, akademik bilgi birikiminin sanayi ile buluşmasını sağlayarak inovasyon sürecini hızlandırıyor.

Fikirden Pazara Kapsamlı Destek

Entertech İstanbul Teknokent’in geniş paydaş ağı ve etkili işbirliği platformu, finansal teknolojiler, oyun teknolojileri, gıda ve tarım teknolojileri gibi dikeylerin ihtiyaçlarını gözeterek kurguladıkları yurt dışı programları girişimcilere güçlü iş birlikleri kurma fırsatı sunuyor. Tüm seviyelere hitap eden girişimcilik programları sayesinde yenilikçi iş fikirleri destekleniyor. Hem yurt içi hem de yurt dışı için kurgulanan programlar, girişimcilerin iş fikirlerini geliştirmeleri, yatırımcılarla buluşmaları ve pazara giriş süreçlerinde rehberlik almalarını sağlıyor.

Entertech İstanbul Teknokent’in bünyesinde faaliyet gösteren firmalar, yüksek katma değerli ürün ve hizmetler geliştirerek hem ekonomik büyümeye hem de sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunuyor. Türkiye’nin öncü teknoparkları arasında yer alan Entertech, Ar-Ge, inovasyon ve girişimcilik alanlarında sunduğu imkanlarla ülke ekonomisine değer katmaya devam ediyor.

“Rekabet gücümüzü artırıyoruz”

Dr.muhammed Kasapoğlu GörselKonuya ilişkin açıklama yapan Entertech Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu, “Türkiye’deki teknoloji ekosisteminin genel durumu oldukça dinamik. Son yıllarda yapılan yatırımlar ve teşvikler sayesinde teknoloji ve inovasyon alanında önemli ilerlemeler kaydedildi. Özellikle sürdürülebilirlik, mali performans, üniversite-sanayi iş birliği ve patent verileri gibi kriterler, ekosistemin sağlıklı bir şekilde büyüdüğünü ortaya koyuyor.Bu başarılar, Türkiye’nin teknoloji alanında sadece tüketici değil, aynı zamanda üretici bir ülke olma yolunda önemli adımlar attığını gösteriyor. Kurumunuzun bu ekosistemdeki yeri ve katkısı da oldukça değerli” dedi.

Entertech’in Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) Endeksi’nde 4’üncü sırada yer almasının şirketin Ar-Ge ve inovasyon alanındaki başarısını ve etkinliğini gösterdiğini kaydeden Kasapoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bu sıralama, Entertech’in Türkiye’deki teknoloji geliştirme bölgeleri arasında önemli bir konuma sahip olduğunu ve rekabet gücünü artırdığını ifade ediyor. Biz bu başarımızı, nitelikli firmalarımız sayesinde teknokentimizin vizyonunu ve misyonunu gerçekleştirme yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. Entertech olarak milli teknoloji hamlesi kapsamında sürdürebilir kalkınma hedefleri için durmadan çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz. Ülkemizi teknoloji ve Ar-Ge alanında daha da ileriye birlikte taşıyacağız.”

Tgb Liste

İşçi İş Seyahatinde Yaptığı Harcamalardan Elde Ettiği Bonus Milleri İşverene İade Etmek Zorunda mıdır?

İşçi İş Seyahatinde Yaptığı Harcamalardan Elde Ettiği Bonus Milleri İşverene İade Etmek Zorunda Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İşçi İş Seyahatinde Yaptığı Harcamalardan Elde Ettiği Bonus Milleri İşverene İade Etmek Zorunda mıdır?

Lütfi İNCİROĞLUİşçi İş Seyahatinde Yaptığı Harcamalardan Elde Ettiği Bonus Milleri İşverene İade Etmek Zorunda Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Uygulamada işverenler iş ilişkisi kapsamında işçileri mutat çalışma yeri dışında başka bir yere geçici olarak görevlendirebilmektedirler. Bu kapsamda yurt içi ya da yurtdışına iş seyahatleri dolayısıyla gönderilen işçilerin bir takım zorunlu giderlerinin karşılanması da gerekmektedir. Örneğin yurtiçi görevlendirmelerde yol, yemek ve konaklama giderleri yurtdışı görevlendirmelerde ise, pasaport harcı, yurtdışı çıkış harcı, vize ücreti, seyahat sağlık sigortası, uçak bileti,  yemek ve otel ücretleri şehir içi toplu taşım ya da taksi ücretleri gibi giderler işin görülmesinin gerektirdiği giderler olarak değerlendirilmekte ve bu giderlerin işverence karşılanması gerekmektedir. Nitekim işverenin iş seyahatine katlanma borcu vardır[1].

İşverenin giderlere katlanma borcu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 414 ila 416 ncı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, “İşveren, işin görülmesinin gerektirdiği her türlü harcama ile işçiyi işyeri dışında çalıştırdığı takdirde, geçimi için zorunlu olan harcamaları da ödemekle yükümlüdür.

Yazılı olarak yapılmış bir hizmet veya toplu iş sözleşmesinde, bizzat işçi tarafından karşılanması kararlaştırılan harcamaların, işçiye götürü biçimde günlük, haftalık veya aylık olarak ödenmesi öngörülebilir. Ancak bu ödeme, zorunlu harcamaları karşılayacak miktardan az olamaz.

Zorunlu harcamaların kısmen veya tamamen işçi tarafından bizzat karşılanmasına ilişkin anlaşmalar geçersizdir (m.414). İşçinin yapmış olduğu giderlerden doğan alacağı, daha kısa bir süre kararlaştırılmamışsa veya yerel âdet yoksa, her defasında ücretle birlikte ödenir. İşçi, sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmek için düzenli olarak masraf yapıyorsa, kendisine en az ayda bir olmak üzere belirli aralıklarla uygun bir avans verilir (m.416).

Elbette ki işverenin giderlere katlanma borcu işin görülmesi ile sınırlıdır. Başka bir anlatımla, işin görülmesinin gerektirdiği harcamalar işçinin iş sözleşmesi ile üstlendiği işin ifasıyla doğrudan bağlantılı olmalıdır. Bu harcamalar yapılmadan da işin görülmesi mümkün olmamalıdır.  Ancak hemen ifade etmemiz gerekirse, işçi de iş seyahati dolayıyla yapacağı harcamalarda iyiniyet kurallarına, sadakat ve özen borcuna uygun davranmalıdır.

Peki, işçi iş seyahati dolayısıyla elde ettiği bir takım menfaatleri işverene devretmekle yükümlü müdür? Örneğin havayolu şirketleri tarafından sunulan bonus miller bunların başında gelmektedir. Çünkü elde edilen bonus miller ile kişilerin sonradan ücretsiz yolculuk yaparak menfaat elde etmeleri mümkün olabilmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun teslim ve hesap verme başlıklı 397 nci maddesine göre, “İşçi, üstlendiği işin görülmesi sırasında üçüncü kişiden işveren için aldığı şeyleri ve özellikle paraları derhâl ona teslim etmek ve bunlar hakkında hesap vermekle yükümlüdür. İşçi, hizmetin ifasından dolayı elde ettiği şeyleri de derhâl işverene teslim etmekle yükümlüdür”. Öyleyse, işçiye iş seyahatleri dolayısıyla havayolu şirketleri tarafından sunulan bonus miller işverene devredilmeli, şayet bu mümkün değilse bir sonraki iş seyahatinde kullanmalıdır.

Bunun dışında belirli bir marka, hizmet ya da ürüne bağlılığı artırmak amacıyla, ilgili ürünü satın alan müşterilere sağlanan bir takım indirim, kupon ve eşantiyon gibi bağlılık primi adı altında elde edilen menfaatler de bulunmaktadır. Bağlılık primleri özellikle, iş seyahatlerinde belirli bir otel zincirinde konaklama, belirli restoran ve kahve zincirlerini tercih etmek suretiyle elde edilmektedir. Ancak bağlılık primlerinin yasal açıdan işverene devredilmesi gerekmekteyse de bu her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü, bonus miller ya da bağlılık primleri gerçek kişilerin kampanyaya katılımına izin vermekte ve başkalarına devrini yasaklamaktadırlar. Böylesi bir durumda bonus miller ve bağlılık primleri bir sonraki iş seyahatinde kullanması gerekir[2].

Sonuç olarak işçi, teslim ve hesap verme borcu kapsamında işveren adına üstlendiği işin görülmesi sırasında elde ettiği menfaatleri derhal işverene teslim etmekle yükümlüdür (TBK m.397). Örneğin işçinin iş seyahatleri dolayısıyla havayolu şirketleri tarafından sunulan bonus mil ya da bağlılık primlerini (belirli bir marka, hizmet ya da ürüne bağlılığı artırmak amacıyla, ilgili ürünü satın alan müşterilere sağlanan her türlü indirim, kupon eşantiyon vb. avantajlar) işverene devretmesi gerekir.

İşçi İş Seyahatinde Yaptığı Harcamalardan Elde Ettiği Bonus Milleri İşverene İade Etmek Zorunda Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBu mümkün değilse, bir sonraki iş seyahatinde kullanması gerekir. Ancak işveren bonus mil, puan, indirim, kupon ve benzeri avantajların kullanımından işçi lehine feragat etmişse ya da bu hususta iş sözleşmesi ya da iç yönetmeliklerde düzenleme yapılmışsa işçinin teslim ve hesap verme yükümlülüğü ortadan kalkacaktır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Geniş Bilgi İçin ÖZKARACA, Ercüment/HACIOĞLU ÇALIŞKAN, Arzu, İşverenin İş Seyahatine İlişkin Giderlere Katlanma Borcu, SİCİL, Yıl 2024, Sayı 51, s.77 vd.

[2] ÖZKARACA/HACIOĞLU ÇALIŞKAN,  İşverenin İş Seyahatine İlişkin Giderlere Katlanma Borcu, s.88 vd.

Alım Talebi: Dişli Küresel Vana

Alım Talebi Dişli Küresel Vana

Alım Talebi: Dişli Küresel Vana

Bir firmamız için, paslanmaz çelikten imal edilmiş, 2 yollu – 3 parçalı küresel vana alımı yapılacaktır. Toplam 21 adet alım yapılacaktır. Teslim yeri Gebze – Kocaeli olup, ödeme şekli nakittir (peşin).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, ürün çapı, çalışma basıncı vb. diğer teknik detaylar ve ürün spekleri için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Dişli Küresel Vana

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Türkiye, Dünya Kuru Üzüm İhracatının Yüzde 30’unu Tek Başına Yapmayı Hedefliyor

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi Haber Türkiye, Dünya Kuru üzüm İhracatının Yüzde 30’unu Tek Başına Yapmayı Hedefliyor

Türkiye, Dünya Kuru Üzüm İhracatının Yüzde 30’unu Tek Başına Yapmayı Hedefliyor

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi Haber Türkiye, Dünya Kuru üzüm İhracatının Yüzde 30’unu Tek Başına Yapmayı HedefliyorTürkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu geleneksel ihraç ürünlerinden çekirdeksiz kuru üzümde 2023/24 sezonu bir önceki sezona göre yüzde 11’lik artışla 490 milyon dolarlık ihracatla tamamlandı.

64. Uluslararası Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üreten Ülkeler Konferansı 24 Ekim 2024 tarihinde Fransa’nın Paris şehrinde gerçekleşti. Toplantıya Avustralya, Şili, Yunanistan, Güney Afrika, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri gibi çekirdeksiz kuru üzüm üreten ülkelerden 27 temsilci katıldı.

Bir sonraki konferans 15-17 Kasım 2025 tarihlerinde Cape Town’da yapılacak.

Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Murat Gören, çekirdeksiz kuru üzüm sektöründe uluslararası iş birliği ve sürdürülebilirliğin önemini vurgulayan bir konuşma yaptı.

Avustralya’dan Mark King Konferans Başkanı seçilirken, Türkiye’den Osman Öz Başkan Yardımcısı, Ece Tırkaz ise katipliğe atandı.

Türkiye toplantıda 236 bin ton rekolteyle dünya genelindeki 1 milyon 157 bin tonluk çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesininyüzde 20’sini tek başına gerçekleştireceğini beyan etti.

ABD 202 bin 565 tonluk üretim ile ikinci sırada, Çin 185 bin tonluk çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesiyle üçüncü sırada yer alıyor. Hindistan 145 bin ton, İran 160 bin ton, Güney Afrika 73 bin 500 ton, Şili 56 bin ton, Arjantin 48 bin 400 ton, Özbekistan 40 bin ton, Avustralya 10 bin 725 ton kuru üzüm üretimi öngörüyor.

Çekirdeksiz kuru üzüm üreticisi ülkeler; 2024 yılında dünya genelinde 598 bin 791 ton kuru üzüm ihracatı hedeflerken, Türkiye 176 bin tonluk kuru üzüm ihracatıyla dünya ihracatından yüzde 30 pay alma amacını ortaya koydu.

Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, “Dünya kuru meyve pazarının 11 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Türk kuru üzüm sektörü yaklaşık yüzde 25’lik pazar payı ile dünya kuru meyve pazarında önemli bir paya sahip. 64. Uluslararası Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üreten Ülkeler Konferansında Avustralya, Şili, Yunanistan, Güney Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri’nden temsilcilerimizle detaylı bir istişare yapma fırsatına sahip olduk, bu sektörümüzün geleceğini şekillendirecektir.” dedi.

EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık ise üretici ülkelerin 2024/25 sezonunu değerlendirdiğini ve 2024/25 yılı rekolte, iç tüketim ve ihracat beklentileriyle ilgili sunumlar gerçekleştirdiğini söyledi.

“Çekirdeksiz kuru üzüm arzında 2023 mahsulüne kıyasla %6,14’lük bir artış gözlemlendi. Başlangıç stoklarında ise %49 oranında önemli bir düşüş söz konusu. Stoklardaki bu azalmaya rağmen, üretimdeki genel artışın, küresel üzüm arzının artan talebi karşılayacağını öngörüyoruz. Golden üzüm üretimi yalnızca %1 artış gösterdi, toplam stoklar ise devreden stokların az olması nedeniyle %14 oranında azaldı. Toplam arz değişmeden kalmıştır. Yunanistan’ın kuş üzümü üretimindeki artışa rağmen, başlangıç stoklarındaki düşüş nedeniyle kuş üzümünün toplam arzında %8 oranında bir azalma bekleniyor.”

çekirdeksiz Kuru üzüm üreten ülkeler Konferansı

INCOTERMS 2020, CFR Cost and Freight İşlemde Yaptığımız Hatalar

Incoterms 2020, Cfr Cost And Freight İşlemde Yaptığımız Hatalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

INCOTERMS 2020, CFR Cost and Freight İşlemde Yaptığımız Hatalar

Reşat BAĞCIOĞLUIncoterms 2020, Cfr Cost And Freight İşlemde Yaptığımız Hatalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

CFR Cost And Freight Açıklamasına Bir Göz Atalım

Incoterms 2020 kurallarına göre aşağıdaki tabloda yer alan FAS, FOB, CFR, CIF terimlerinin sadece deniz taşımacılığı yapılması halinde kullanılır. Malların çıkış yeri liman ile varış yerinin de bir liman olması gerekir.

CFR terimi kullanıldığında ihracatçının Haydarpaşa Limanı İstanbul’dan yüklediği malların boşaltılacağı ithalatçının limanı Hamburg Limanı Almanya şeklinde yazılması gerekmektedir. Navlun ödenmek sureti ile ithalatçının ülkesindeki limana kadar ihracatçının sorumluluk üstlenildiği ifade edilmektedir.

CFR Cost and Freight Terimi Nedir?

ICC – International Chamber and Commerce’nin her 10 yılda bir gerekli gördüğü değişiklik ve revizyonları yaparak yayımladığı;

INCOTERMS 2020

Uluslararası Ticarette Teslim Şekilleri 2020 Versiyonu

Incoterms 2020 Kapak

Broşüründe yayımlanan kurallardan bir tanesi;

CFR Cost and Freight – Mal Bedeli ve Navlun Ödenmiş (Mallar Gemiye Yüklenmiş)

Malların gemiye yüklendiği ve navlun bedelinin ihracatçının ülkesindeki kalkış limanından, ithalatçının ülkesindeki varış limanına kadar navlun bedelinin ihracatçı tarafından ödenmiş olduğunu belirten bir terimdir.

Denizyolu, nehir yolu, göl yolu gibi iç su yollarında kullanılabilecek bu teslim şekli diğerlerinde olduğu gibi malların gemide teslim edilmesi ile satıcının teslim yükümlülüğünün sona erdiği bir teslim şeklidir. Ayrıca satıcı varma noktasına kadar (liman) navlunu da ödemektedir. İhracat için ihraç ülkesindeki gümrükleme masraflarının karşılanması da yine satıcıya aittir.

Cfr Cost And FreightTaşıma şekli: Bu kural yalnızca deniz veya iç kara için kullanılacaktır.

Uluslararası ticari yazışmalarda CFR – Cost and Freight ifadesi belirtilirken farklı ve yanlış anlaşılmalara meydan vermemek adına INCOTERMS 2020 kurallarında açıkça belirtildiği üzere;

Malların Teslim Edileceği Liman ve Şehir,

CFR + Malların teslim edileceği liman ve şehir,

Örnek: CFR Rotterdam Port, The Netherlands – Bir ihracat işleminde ihracatçının ülkesindeki bir limandan malların yüklenip, ithalatçının belirlediği şehirdeki bir limana malların teslimi

Doğru yazılıma birkaç örnek;

Limandan limana navlun ödenmiş olarak,

  • CFR Ahırkapı Port, İstanbul (İthalatçının ülkesindeki yükleme limanından Ahırkapı Limanı İstanbul’a kadar)
  • CFR Alsancak Port, İzmir (İthalatçının ülkesindeki limanından Alsancak Limanı İzmir’e kadar)
  • CFR MIP Mersin International Port, Mersin (İthalatçının ülkesindeki limanından MIP Limanı Mersin’e kadar)
  • CFR İskenderun Port, İskenderun (İthalatçının ülkesindeki yükleme limanından İskenderun Limanı İskenderun’a kadar)
  • CFR Rotterdam Port, The Netherlands (İhracatçının ülkesindeki yükleme limanından Rotterdam Limanı Hollanda’ya kadar)

Hatalı yazılıma kullanıma birkaç örnek:

  • CFR Istanbul (CFR deniz taşımacılığında kullanılan bir terim olup, sadece İstanbul yazılması İstanbul Limanı şeklinde anlaşılmayıp, İstanbul’un herhangi bir semti olarak anlaşılır ki CFR terimi kullanımına ters düşer)
  • CFR İzmir (CFR deniz taşımacılığında kullanılan bir terim olup, sadece İzmir yazılması, Alsancak Limanı İzmir şeklinde anlaşılmayıp, İzmir’in herhangi bir semti olarak anlaşılır ki CFR terimi kullanımına ters düşer)
  • CFR Mersin (CFR deniz taşımacılığında kullanılan bir terim olup, sadece Mersin yazılması MIP Mersin Limanı şeklinde anlaşılmayıp, Mersin’in herhangi bir semti olarak anlaşılır ki CFR terimi kullanımına ters düşer)
  • CFR İskenderun (CFR deniz taşımacılığında kullanılan bir terim olup, sadece İskenderun yazılması İskenderun Limanı şeklinde anlaşılmayıp, İskenderun’un her hangi bir semti olarak anlaşılır ki CFR terimi kullanımına ters düşer)
  • CFR Rotterdam (CFR deniz taşımacılığında kullanılan bir terim olup, sadece Rotterdam yazılması Rotterdam Limanı şeklinde anlaşılmayıp, Rotterdam Hollanda’da herhangi bir semti olarak anlaşılır ki CFR terimi kullanımına ters düşer)

CFR Deniz Taşıma Terimi Olup, Farklı Taşıma Modlarında Kullanılamaz 

CFR terimini daha net anlatmak adına aşağıdaki haritalı şekil üzerinden ilerlemekte yarar görmekteyim.

Cfr Haritalı Anlatım

İlk örneğimizde, Edirne’den yüklenen malların Sofya, Bulgaristan’a ihraç edildiğini düşünelim. Haritalı şekilden yola çıktığımızda; Edirne’den Sofya, Bulgaristan’a karayolu ile taşımanın yapıldığı anlaşılmaktadır.

İhraç ülkesi Edirne Türkiye,

İthal ülkesi Sofya Bulgaristan.

Mal bedeli ve navlun ödenmiş şeklinde teslim teriminin kullanıldığı bu ihracat işleminde;

CFR Sofia veya CFR Bulgaria şeklinde yazılması doğru olmayıp, hatalıdır.

Zira Edirne’den Sofya’ya sadece karayolu ile taşımacılık yapılmış olduğu anlaşıldığından dolayı deniz yolu taşımacılığı teknik olarak zaten kullanılmamıştır ve deniz taşımacılığı terimi olan CFR Cost and Freight teriminin bu örnekte kullanılmış olması hatalıdır.

İkinci örneğimizde de durum benzerdir:

Ankara’dan yüklenen malların Musul Irak’a ihraç edildiğini düşünelim. Haritalı şekilden yola çıktığımızda; Ankara’dan Musul Irak’a karayolu ile taşımanın karayolu ile yapıldığı anlaşılmaktadır.

İhraç ülkesi Ankara Türkiye,

İthal ülkesi Musul Irak.

Mal bedeli ve navlun ödenmiş şeklinde teslim teriminin kullanıldığı bu ihracat işleminde;

CFR Musul veya CFR Irak şeklinde yazılması doğru olmayıp hatalıdır.

Zira Ankara’dan Musul’a sadece karayolu ile taşımacılık yapılmış olduğu anlaşıldığından dolayı deniz yolu taşımacılığı teknik olarak zaten kullanılmamıştır ve deniz taşımacılığı terimi olan CFR Cost and Freight teriminin bu örnekte kullanılmış olması hatalıdır.

Hatalı INCOTERMS 2020 Terimlerini Kullanıyor Muyuz?

Bebek GülüyorGümrükler Genel Müdürlüğü Incoterms 2020 terimlerinin GB – Gümrük beyannamelerinde hatalı kullanımlarının tespitinin yapılması amacıyla geriye yönelik çalışmalar içerisindedir. Tüm ihracatçıların Incoterms 2020 terimlerini doğru bir şekilde kullandıklarını söylemek oldukça zordur.

“Ama biz kullanıyoruz, işlemlerimiz yürüyor” da denilebilir. Deniliyor da. Bilinçli bir dış ticaret taciri Edirne’den Sofya’ya yapılan ihracat işlemi ile ilgili olarak CFR Bulgaristan veya CFR Sofya yazıldığında muhtemel işlem yürür ama karşı tarafın bizim Incoterms 2020 konusundaki bilgisizliğimizi anlaması uzun sürmez. Karşıdakini güldürürüz sadece.

Incoterms 2020, Cfr Cost And Freight İşlemde Yaptığımız Hatalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

 

Çimsa’nın Sürdürülebilirlik Projelerine IFC’den 70 Milyon Dolarlık Yeşil Kredi

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber çimsa’nın Sürdürülebilirlik Projelerine Ifc’den 70 Milyon Dolarlık Yeşil Kredi

Çimsa’nın Sürdürülebilirlik Projelerine IFC’den 70 Milyon Dolarlık Yeşil Kredi

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber çimsa’nın Sürdürülebilirlik Projelerine Ifc’den 70 Milyon Dolarlık Yeşil KrediAfyon, Eskişehir ve Mersin’deki üretim tesislerinde sürdürdüğü kapsamlı sürdürülebilirlik projeleri ile çimento sektörünün yeşil dönüşümüne öncülük eden Çimsa, IFC’den 70 milyon dolarlık yeşil kredi (green loan) temin etti.

Dünya Bankası Grubu’nun özel sektör kolu olan Uluslararası Finans Kurumu (IFC – International Finance Corporation), Sabancı Topluluğu şirketlerinden Çimsa ile 70 milyon dolarlık yeşil kredi anlaşmasına imza attı. Söz konusu kredi, Çimsa’nın Türkiye’deki üretim merkezlerinde hayata geçirdiği sürdürülebilirlik projelerinin finansmanı için kullanılacak.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan IFC Orta Doğu, Orta Asya ve Türkiye’den Sorumlu İmalat, Tarım ve Hizmetler Bölge Endüstri Müdürü Lukas Casey, “Bu yatırım, Türkiye’deki sürdürülebilir kalkınmayı destekleme konusundaki kararlılığımızın önemli bir göstergesi. Çimsa’nın karbon ayak izini azaltmasına yardımcı olarak, sadece çevresel sürdürülebilirliği desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda Türk çimento sektörünün rekabet gücünü de artırıyoruz. Ve aslında bu iki hedefin bir arada gerçekleşebileceğini gösteriyoruz” dedi.

“Türkiye’nin Yeşil Dönüşümüne Öncülük Etmekten Büyük Gurur Duyuyoruz”

Çimsa CEO’su Umut Zenar ise, şirket olarak sürdürülebilirliği sadece geçici bir trend olarak değil, dünyada hızla büyüyen yeni bir ekonomi olarak gördüklerinin altını çizerken, “Bugün Çimsa’nın tüm tesislerinde kararlı bir şekilde gerçekleştirdiğimiz sürdürülebilirlik yatırımlarıyla, kendi sektörümüzde bu yeni ekonominin öncüsü olmayı amaçlıyoruz. Bunu yaparken, çimento ve yapı malzemeleri sektörünün gerçekliğinin farkındayız. Bu bize ilave bir sorumluluk da yüklüyor. Eğer biz kendi sektörümüzde bu sürdürülebilirlik dönüşümünü sağlayabilir, ürünlerimizi, tesislerimizi, tedarik zincirimizi yeşil seferberliğin bir parçası haline getirebilirsek, sadece kendi sektörümüze değil, diğer tüm iş kollarına da önemli bir mesaj vermiş olacağız. Biz bugüne kadar Çimsa olarak, yatırımlarımızla, küresel açılımımızla, ürün çeşitliliğimizle, Türk yapı malzemeleri sektörüne örnek olduğumuza inanıyoruz. Son yıllarda, alternatif yakıt, alternatif hammadde, yenilenebilir enerji ve klinker azaltımı gibi konularda ortaya koyduğumuz çalışmalarla, örnek olma misyonumuzu sürdürülebilirliğe taşımaktan ve Türkiye’nin yeşil dönüşümüne öncülük etmekten büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

Sürdürülebilirlik konusundaki çabalarının, kendi alanında dünyanın en saygın organizasyonlarından IFC tarafından tescil edilmesinden büyük mutluluk duyduklarını da sözlerine ekleyen Umut Zenar, “Biz bu anlaşmayı, IFC ile  uzun vadeli bir iş ortaklığının başlangıç noktası olarak görüyoruz. Orta vadeli SBTi hedeflerimiz doğrultusunda, IFC sadece Çimsa’ya finansman sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda karbon azaltma yolculuğumuzda yön verecek. Çimsa’nın net ihracatçı bir şirket olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu iş birliği sınırda karbon vergisi uygulamasına adaptasyon süreçlerimize de çok büyük bir katkı sunacak. Son yıllarda artırdığımız küresel ayak izimizi, ülkemiz için ilave bir katma değere dönüştürerek, bu topraklara karşı olan sorumluluğumuzu da yerine getirmeyi sürdüreceğiz” dedi.

Yeşil Finansman Çerçevesi’ni Yayımladı

Gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik yatırımlarıyla eş zamanlı olarak Yeşil Finansman Çerçevesi’ni de geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaşan Çimsa, karbonsuzlaşma yol haritasını 6 ana odakta şekillendiriyor. Alternatif hammadde, alternatif yakıt, ürün dönüşümü, termal ve elektrik verimliliği, yenilenebilir enerji ve yeni teknolojiler alanlarında yatırımlarını ve çalışmalarını devam ettiren Çimsa, Mersin ve Münih’teki Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirdiği inovasyon çalışmalarını da döngüsel ekonomi temelinde inşa ediyor.

Klinker Kullanım Oranını 4 Yılda 10 Puan Birden Düşürdü

  • Emisyon yönetiminde klinker oranını düşürmeyi en büyük önceliklerinden biri olarak gören Çimsa, bu alanda gerçekleştirdiği inovasyon ve ürün dönüşümü çalışmaları sonucunda, 2020 ve 2024 yılları arasında klinker kullanım oranını %10 aşağı çekti.
  • Türk çimento sektöründe alternatif yakıt teknolojisine öncülük eden Çimsa, 2023 itibarıyla bu alanda yüzde 30’luk kullanım oranına ulaştı. Söz konusu oran, bugün itibarıyla Türkiye’de ortalama yüzde 12 seviyelerinde seyrediyor.

Afyon ve Eskişehir Tesisleri İhtiyaç Duydukları Elektriği Yenilenebilir Kaynaklardan Üretecek

  • Çimsa genelinde, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik enerjisi kullanım oranı 2023’te yüzde 54 olarak gerçekleşti. 2030 yılında bu oranın yüzde 80’in üzerine çıkarılması hedefleniyor.
  • Çimsa, Afyon tesisindeki güneş enerjisi santralı (GES) yatırımını 2023 yılında tamamlamasının ardından, geçtiğimiz aylarda Buñol fabrikasında 4,2 milyon Euro yatırımla kurduğu GES’te enerji üretimine başladı.
  • Çimsa Eskişehir tesisinde kurulacak ve 14,2 MWp DC kurulu güçle yıllık yaklaşık 19 milyon kWh elektrik enerjisi üretecek santralin çalışmaları da devam ediyor. Tüm bu çalışmalarla birlikte Türkiye’de Afyon ve Eskişehir fabrikalarının, ihtiyaç duydukları elektriği tesislere entegre şekilde üretileceği bir planlama gerçekleştiriliyor.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber çimsa’nın Sürdürülebilirlik Projelerine Ifc’den 70 Milyon Dolarlık Yeşil KrediÇimsa, dünyanın en saygın uluslararası standartlarından Bilim Temelli Hedefler Girişimi tarafından (The Science Based Targets initiative) da onaylanan yol haritasıyla, 2030 yılı yakın dönemli  sera gazı emisyon hedeflerine  ulaşmak için kararlılıkla çalışmayı sürdürüyor.

 

 

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİM PROGRAMLARI

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

Hem Sıfır Kilometre Hem de İkinci El Pazarı 2024 Yılında Rekor Tazeleyecek!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Hem Sıfır Kilometre Hem De İkinci El Pazarı 2024 Yılında Rekor Tazeleyecek!

Cardata: Türkiye Otomotiv Pazarı Artık 1 Milyon Adedin Altına Düşmez!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Hem Sıfır Kilometre Hem De İkinci El Pazarı 2024 Yılında Rekor Tazeleyecek!Otomotiv sektörünün en büyük veri ve ikinci el fiyatlandırma şirketi Cardata’nın Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın, gerek sıfır kilometre araç pazarında gerekse ikinci el otomobil pazarında 2024 yılı sonunda güçlü bir kapanış beklediklerini söyledi.

Sıfır kilometre araç pazarında kasım ayı itibarıyla yılın toplam satışları 1 milyon 68 bin 260 adede ulaştığını vurgulayan Hüsamettin Yalçın, “Aralık ayında bu rakamın 160 bin – 180 bin adetlik bir satışla 1 milyon 200 bin adet üstü seviyelerine yükselmesi bekleniyor. Bu durumda, sıfır araç pazarının geçen yılki 1 milyon 232 bin 635 adetlik rekoru bile geride bırakması oldukça olası görünüyor. Ertelenmiş talep, yeni model lansmanları, filo alımlarındaki kısmi artış ve yıl sonu satış kampanyalarının etkisiyle bu başarıya ulaşılması muhtemel. İkinci el otomobil pazarında ise yaz aylarından itibaren başlayan büyüme trendi yılın son ayına kadar devam ediyor. Özellikle sıfır araç fiyatlarındaki artış, ikinci ele olan talebi artırdı ve bu eğilimin aralık ayında da devam etmesiyle toplam satışın 7 milyon adedi aşarak yeni bir rekor kırması bekleniyor. Kredi musluklarının kapalı olduğu, enflasyonun yüksek seyrettiği ve alım gücünün istenilen seviyede olmadığı bir yılda bu sonuçlara ulaşılması, otomotiv sektörünün dinamiklerinin ve adaptasyon kabiliyetinin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. Bu dinamikler, Türkiye otomotiv sektörünün yıl boyunca karşılaştığı zorluklara rağmen talep ve satış açısından büyüme trendini sürdürdüğünü ve yeni rekorlara hazırlandığını ortaya koyuyor. Bundan sonraki yıllarda da sıfır kilometre araç pazarının 1 milyon adetten, ikinci el pazarının ise 7 milyon adetten aşağı düşmesini beklemiyoruz” dedi.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Güncel veriler ışığında pazarı değerlendiren, otomotiv sektörünün en büyük veri ve ikinci el fiyatlandırma şirketi Cardata, 2024 yılı sıfır kilometre ve ikici el pazarıyla ilgili değerlendirme yaptı. Kasım ayında pazarın yüzde 5,3 artışla 121 bin 94 adede ulaştığını ifade eden Cardata Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın, 11 aylık süreçte ise toplam satışın 1 milyon 68 bin 260 adet seviyesine yükseldiğini belirtti.

Cardata Genel Müdürü Hüsamettin YalçınErtelenmiş talep ve yeni model lansmanlarının cazibesinin, tüketici ilgisini canlı tutmaya devam ettiğini belirten Hüsamettin Yalçın, “Paralarını enflasyon karşısında korumak isteyen ancak ev veya gayrimenkul alamayan tüketicilerin sıfır araçlara yönelmesiyle birlikte, markaların yıl sonu satış ve kredi-faiz kampanyaları satışları destekleyecek önemli bir etken olmayı sürdürüyor. Ayrıca özellikle yıl sonu hedeflerini yakalamak isteyen filo sektörünün de alımlarını kısmen de olsa artırması, pazarın toplam hacmine ciddi bir katkı sağlayacaktır ve aralık ayı satışlarını daha da yukarı taşıyabilir. Aralık ayında satışların 160 bin – 180 bin adet seviyelerine ulaşması oldukça muhtemel görünüyor. Bu durumda, 2024 yılı toplam satışlarının yaklaşık 1 milyon 240 bin adedi bulması ve geçen yılki 1 milyon 232 bin 635 adetlik rekorun geride bırakılması şaşırtıcı olmayacaktır. Tüm bu dinamikler ışığında, yılın yeni bir rekorla tamamlanması kuvvetle bekleniyor” dedi.

Sıfır Kilometredeki Fiyat Artışları İkinci Eli Canlandırdı!

İkinci el otomobil pazarında ise özellikle yaz aylarında başlayan satış artış trendinin yıl sonuna kadar devam edeceğini vurgulayan Hüsamettin Yalçın, şöyle devam etti: “İkinci el otomobil satışları temmuz ayından bu yana art arda büyürken, ekim ayında yüzde 51,54’lük dikkat çekici bir artışla 680 bin 849 adetlik satış rakamına ulaşıldı. Böylece yılın ilk 10 ayı itibarıyla pazardaki daralma yüzde 2,71’e kadar geriledi ve yıl sonunda bu farkın kapanarak 2023 yılı performansının aşılmasına kesin gözüyle bakılıyor. İkinci el pazarındaki bu hareketliliğin nedenleri arasında sıfır kilometre araç fiyatlarının sürekli artışı, kur riskine karşı tüketicilerin satın alma eğilimleri ve özellikle ticari faaliyet gösteren galeri ve diğer satıcı firmaların pazara olan etkisi öne çıkıyor. Tüketiciler, özellikle sıfır araç fiyatlarındaki artış nedeniyle ikinci ele yönelirken, artan arz ve rekabet de piyasayı canlandırıyor. 2024 yılı sonunda ikinci el otomobil pazarında da bir rekor gelebilir; toplam satışın 7 milyon adedin üzerine çıkarak yeni bir rekor seviyeye ulaşmasını bekleyebiliriz. Özellikle aralık ayında sıfır araç pazarındaki hareketliliğin etkisiyle ikinci elde de güçlü bir kapanış görebiliriz. Bu dinamiklerle birlikte, yıl boyunca pazarda devam eden artış trendi yıl sonuna kadar hız kesmeden sürecektir.”

Türkiye Otomotiv Pazarı Yeni Rekorlara Hazırlanıyor!

Gerek sıfır kilometre gerekse ikinci el otomobil pazarında 2024 yılı sonunda güçlü bir kapanış beklediklerini söyleyen Cardata Genel Müdürü Hüsamettin Yalçın, “Ertelenmiş talep, yeni model lansmanları, filo alımlarındaki kısmi artış ve yıl sonu satış kampanyalarının etkisiyle bu başarıya ulaşılması muhtemel. Özellikle sıfır araç fiyatlarındaki artış, ikinci ele olan talebi de artırdı ve bu eğilimin aralık ayında da devam etmesiyle toplam satışın 7 milyon adedi aşarak yeni bir rekor kırması bekleniyor. Sonuç olarak, gerek sıfır kilometre gerekse ikinci el otomobil pazarında güçlü bir yıl sonu kapanışı/performansı öngörüyoruz. Kredi musluklarının kapalı olduğu, enflasyonun yüksek seyrettiği ve alım gücünün istenilen seviyede olmadığı bir yılda bu sonuçlara ulaşılması, otomotiv sektörünün dinamiklerinin ve adaptasyon kabiliyetinin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. Bu dinamikler, Türkiye otomotiv sektörünün yıl boyunca karşılaştığı zorluklara rağmen talep ve satış açısından büyüme trendini sürdürdüğünü ve yeni rekorlara hazırlandığını ortaya koyuyor. Bundan sonraki yıllarda da sıfır kilometre araç pazarının 1 milyon adetten, ikinci el pazarının ise 7 milyon adetten aşağı düşmesini beklemiyoruz” diye konuştu.

Dışarıdan Atanan Şirket Müdürünün Sosyal Güvenliği

Dışarıdan Atanan şirket Müdürünün Sosyal Güvenliği Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Dışarıdan Atanan Şirket Müdürünün Sosyal Güvenliği

Şerafettin YILDIZDışarıdan Atanan şirket Müdürünün Sosyal Güvenliği Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Şirket; en az bir ya da daha fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelerek emek veya mallarını ortak amaçla ve bir sözleşme ile birleştirmeleri sonucu ortaya çıkan ticari işletmelerin ortak adıdır. Ülkemiz mevzuatına göre birkaç çeşit şirket türü bulunmakta ise de ülkemizde en yaygın olan şirket türü “Limited Şirketi”dir. Şirket müdürü ise; limited şirketlerin yönetim ve temsil yetkisine sahip tek organıdır. Türk Ticaret Kanunu’nun 632. maddesi ile, şirket müdürlüğü yetkisinin şirket ortağı olan ya da şirket ortağı olmayan üçüncü kişilere veya tüzel kişilere verileceği hüküm altına alınmıştır, buna göre limited şirketlerde ortak olmayan bir kişi de şirket müdürü olarak atanabilmekte ve şirketi yöneterek temsil edebilmektedir.

Sosyal Güvenlik Mevzuatımız açısından 5510 sayılı Kanun 4-1/b bendine göre; Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, limited şirket ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları 4-1/b (Bağ-kur) kapsamında sigortalı sayılmışlardır. Yine aynı Kanunun 4-1/a bendine göre; “Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar 4-1/a (SSK) kapsamında sigortalı sayılmışlardır. Ancak söz konusu kanun maddelerinde, şirket ortağı olmayarak dışardan atanan şirket müdürünün sigortalılığı hakkında ise herhangi bir ifade bulunmamaktadır.

Peki bu durumda, şirket ortağı olamayan fakat dışardan atanarak şirket müdürlüğü görevini yürüten kişinin sosyal güvenliği nasıl sağlanacaktır?

Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı şirket müdürü olarak dışardan atanan kişinin şirket ortağı olamaması sebebiyle 4-1/b (Bağ-kur) sigortalısı olması mümkün olmamakla birlikte şirketi temsil eden ve şirketin tüm işlemlerinden sorumlu olan şirket müdürünün şirket ve şirket ortaklarıyla arasında bir bağımlılık ve hizmet akdi oluştuğu da ortadadır. Bu sebeple şirket ortağı olmayarak dışardan atanan şirket müdürlerinin 4-1/a (SSK) kapsamında sigortalı olmaları gerekmektedir. Ayrıca şirket ortağı olamayan fakat dışardan atanarak şirket müdürlüğü görevini yürüten kişinin işyeri tarafından 4-1/a sigortalısı kapsamında sosyal güvenliğinin sağlanmamış olmasının Sosyal Güvenlik Kurumunca tespit edilmesi halinde işyerine kayıt dışı istihdamda bulunduğu için idari para cezaları uygulanacaktır.

Sonuç itibariyle, Limited şirket ortağı olan kişiler şirket müdürü olarak atansın veya atanmasın fark etmeksizin 5510 Sayılı Kanun’un 4-1/b (Bağ-kur) bendi kapsamında sigortalı olacaklardır. Şirket ortağı olmayan fakat şirket müdürü olarak dışarıdan atanan kişinin ise şirket ortağı olmaması sebebiyle 4-1/b (Bağ-kur) bendi kapsamında sigortalı olması mümkün değildir, söz konusu kişilerin şirket müdürlüğü görevini yürütmeleri nedeniyle şirket ve şirket ortaklarıyla arasında bir bağımlılık ve hizmet akdi oluşmaktadır, buna istinaden şirket ortağı olamayan ancak dışardan atanarak şirket müdürlüğü görevini yürüten kişilerin mutlaka 4/1-a (SSK) kapsamında sigortalı olması gerekmektedir.

Dışarıdan Atanan şirket Müdürünün Sosyal Güvenliği Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBu kurala uymayarak dışardan atanan şirket müdürünü 4-1/a sigortalısı kapsamında sigortalı bildirmeyen şirketlerin Sosyal Güvenlik Kurumca tespit edilmesi halinde, şirket hakkında kayıt dışı istihdamda bulunmasından dolayı idari para cezaları uygulanacaktır.

Şerafettin YILDIZ

Sosyal Güvenlik Denetmeni

Turizm ve Gastronomi Üzerine: Türk Mutfağı Doğru Tanıtılıyor mu?

Turizm Ve Gastronomi üzerine Türk Mutfağı Doğru Tanıtılıyor Mu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Türk Mutfağı Doğru Tanıtılıyor mu?

Ali Rıza DÖLKELEŞTurizm Ve Gastronomi üzerine Türk Mutfağı Doğru Tanıtılıyor Mu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Geçmiş yıllarımızı incelediğimizde ne kadar görkemli ve heybetli bir mutfak kültürümüzün olduğunu, yüzyıllarca Selçuklu, Anadolu ve Osmanlı dönemlerinde çeşitlilik, lezzet ve pişirim tarzı ile Dünya Mutfaklarını etkilediğini görürüz. Şu an geldiğimiz noktada ise Fransa, Çin, İtalyan Mutfaklarının başı çektiğini görmekteyiz. Ama bizim gönlümüzden geçen bizim mutfağımız ilk üçün arasına girmesi. Ne yazıktır ki resmi boyutta bunun böyle olmadığını görmekteyiz.

Mutfağı ile övünen Fransızların ünlü aşçılarından M.Montaigne   şöyle demiştir.’’ Biz yemek pişirmesini haçlı seferleri sırasında Anadolu’dan öğrendik’’ Türk mutfağı uzun bir tarih gelişim süreci sonucunda ortaya çıkan bir mutfak olması bakımından Çin ve Fransız mutfakları ile birlikte anılan dünyanın üç önemli mutfağından biri durumuna gelmiştir.

Orta Asya da başlayan ve bu günkü Türkiye de biten göçün diğer ülkelerin fethedilmesi ve bir çok medeniyetin yaşamış olduğu Anadolu da kurulan İmparatorluğun sonucu zengin, renkli ve bir çok ülkenin özelliklerini bünyesinde toplayan bir mutfak olarak gelişmiştir.

Böylesine bir mutfak hazinesi olan Ülkemiz son yüzyıla baktığımızda bunu kaybettiği, yerinde saydığı bir gerçektir. Her alanda olduğu gibi başarı tamamen bireysellikten geçer. Siz yapacağınız işi başarıyı bireysel olarak yapılabilirliğini gösterdiğiniz taktirde diğer derneklerden, kurumlardan, Devletten destek görüyorsunuz. Biz Şefler de büyük iş düşüyor. Türk Mutfağını tanıtmak Uluslararası platforma taşımak istiyor isek ki amacımız bu olmalı, hep beraber hareket etmemiz gerekmektedir.

Bu beraberliğin en büyük destekçilerinden birisi de Gastronomi yarışmalarıdır. Siz mutfağınızı gerek yurt içi gerek yurt dışında gastronomi yarışmalarında en iyi şekilde temsil eder derecesi ne olur ise olsun adını duyurursanız o zaman kendimizi Türk Mutfağını ve Türk Aşçılarını eskisi gibi Dünya Mutfakları arasında yerini aldırdığımız taktirde gerekli desteği her kurum ve kuruluşlardan gelecektir. Türk Mutfağımıza sahip çıkmadığımızda daha çok dönerimize, musakkamıza, cacığımıza, baklavamıza çok sahip çıkarlar.

Mutfağımız aslına bakarsanız her zaman değişime açık bir mutfak. Onun için sihirli değnek gerekmiyor. Burada mutfağımızı tanıtmak içinde sadece ufkunuz geniş olsun yeterli diye düşünüyorum. Bu sebepten her daim ben mutfağımda değişimler yapıyorum ve yapmaktayım. Bunlara örnek verecek olur isek büfe sunumları, yemek reçeteleri  ( tabiî ki özünü bozmadan ) büfe düzenlemeleri vb.  Dediğim gibi burada en önemli etken her daim geniş düşünüp ve araştırmacı olmak.. Anahtar kelime bu.

Değerli okuyucular Mutfağınızdan ‘’ Bir Tutam Lezzet ’’ eksik olmasın.

‘’ Sevdiğim Sözler ‘’

Şah ya da Sultan yolun ortasına bir büyükçe taş koyuyor. ‘’ Bakayım bu taşın karşısında insanlar ne yapacak bakayım der.’’

Vezir gelir bakar ki yolun ortasında koca bir taş. Sultanım ile konuşayım bu taşları kaldırmak için bir kadro isteyim. Sonra komutan geliyor Vezir ile konuşayım bu taşları düşürenlere ne gibi ceza verelim.. buda ceza peşinde..

Sonra Şair geliyor yolun ortasında bu taşa şiir yazıyor. Sonra Bir köylü geliyor sırtında küfesi ile. Bakıyor ki yolun ortasında bir taş, küfesini yana bırakıyor ve Ya Allah Bismillah der taşı sağa sola oynatırken taşı kaldırıyor yolun kenarına.

Bakıyor ki taşın altında bir kese içerisinde altınlar ve içinde de bir not şöyle yazmış Sultan ‘’ Bu kesedeki altınlar elini taşın altına koymayı becerenler içindir.

‘’ Elini Taşın Altına Sokmak ‘’ sözcüğü de buradan geliyor.

Ama gerçek şudur ki insanlar yollarındaki, akıllarındaki, kalbindeki, hayatlarındaki taşları ayıklamadığı sürece güzelleşemiyor.

Eğer şehirler güzelleşecek ise İnsan güzelleşecekse mekanlar ve yürekler güzelleşecek ise içimizdeki ve dışımızdaki yol ortası taşları kaldırmak dileği ile Hoş cakalın..

İyilikle kalın –

Turizm Ve Gastronomi üzerine Türk Mutfağı Doğru Tanıtılıyor Mu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAli Rıza DÖLKELEŞ

Mutfak Yöneticisi / Food EDITOR

Limak Cyprus Deluxe Hotel