Türkiye, Küresel Tedarik Zinciri Finansmanından Daha Çok Pay Almalı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Türkiye, Küresel Tedarik Zinciri Finansmanından Daha çok Pay Almalı

Küresel Tedarik Zinciri Finansmanı Hacmi 2,3 Trilyon Dolar Oldu

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Türkiye, Küresel Tedarik Zinciri Finansmanından Daha çok Pay AlmalıBCR 2024 Dünya Tedarik Zinciri Finansmanı Raporu, küresel tedarik zinciri finansmanı pazarının 2023 yılında %7 oranında büyüdüğünü ortaya koyuyor. Küresel pazarın toplam hacmi 2 trilyon 347 milyar dolara ulaştı. Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, dünya genelinde tedarikçi finansmanı alanındaki gelişmeleri inceleyen ve sektördeki son trendleri ortaya koyan BCR’ın yayımladığı Dünya Tedarik Zinciri Finansmanı Raporu 2024 (BCR Publishing World Supply Chain Finance Report 2024)’ü değerlendirdi. Ekemen Fidan, “Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik, tedarik zincirlerini daha dayanıklı hale getirmenin anahtarı. Türkiye’nin bu alanlardaki gelişmelere hızla uyum sağlaması hem yerel hem de küresel pazarda rekabet gücünü artıracaktır.” ifadelerini kullandı.

BCR 2024 Dünya Tedarik Zinciri Finansmanı Raporu’na göre, küresel tedarik zinciri finansmanı pazarının toplam hacmi 2023 yılında 2 trilyon 347 milyar dolara ulaşarak %7 büyüdü ancak bir önceki yıla göre büyümenin yavaşladığı görülüyor. Rapor, yüksek enflasyon ve faiz oranlarının tedarikçi finansmanı üzerindeki baskısına geniş yer veriyor. Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, bu durumun Türkiye’deki şirketler için de geçerli olduğunu ve Türkiye’de yerleşik finansal kurumlar ile alıcıların bu zorlukların üstesinden gelmesi için tedarikçi finansmanını daha fazla kullanması gerektiğini belirtti. Ekemen Fidan, “Artan sermaye maliyetleri ve krediye erişimdeki zorluklar hem alıcılar hem satıcılar ama özellikle KOBİ segmentinde yer alan firmalar için büyük bir engel teşkil ediyor. Bu bağlamda, tedarikçi finansmanı programlarının önemi daha da artıyor.” dedi.

“Finansal Kuruluşlar Daha Cesur Adımlar Atmalı” 

Ekemen Fidan ayrıca, “Türkiye’deki finansal kuruluşlar, bu zorlu ekonomik ortamda daha cesur adımlar atmalı. Finansal kuruluşların aylık bazda büyüme oranlarına getirilen sınırlandırmalara, yüksek enflasyon ve faiz oranlarına rağmen, doğru stratejilerle tedarikçi finansmanı alanında güçlü bir büyüme sağlanabilir. Biz Octet Türkiye olarak hem tedarikçileri hem alıcıları hem de finansal kuruluşları tek platformda bir araya getirerek tedarikçi finansmanına erişimi ister tekil ister çoğul finansal kuruluşlara erişmek için kolaylaştırmaya, şeffaf, etkin ve verimli bir yönetim ortamı sunmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

“Geleceğin Ekonomisi, Dijitalleşme ve Sürdürülebilirlik Temelleri Üzerine İnşa Edilecek”

Raporda, dijitalleşme ve ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) kriterlerinin tedarikçi finansmanı üzerindeki etkileri de ayrıntılı olarak ele alınıyor. Dijitalleşme, tedarik zincirlerini daha verimli ve şeffaf hale getirirken, ESG kriterleri ise sürdürülebilirlik adına önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Konuyla ilgili Derya Ekemen Fidan, “Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik, tedarik zincirlerini daha dayanıklı hale getirmenin anahtarı. Türkiye’nin bu alanlardaki gelişmelere hızla uyum sağlaması hem yerel hem de küresel pazarda rekabet gücünü artıracaktır.” ifadelerini kullandı.

Octet Turkiye Ceo Su Derya Ekemen FidanEkemen Fidan, sözlerine şöyle devam etti: “Geleceğin ekonomisi, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik temelleri üzerine inşa edilecek. Dijitalleşme, tedarikçi finansmanı alanında önemli bir dönüm noktası oldu. Dijital platformlar, blockchain teknolojisi ve yapay zekâ gibi yenilikler, tedarikçi finansmanı süreçlerini daha verimli, şeffaf ve güvenilir hale getiriyor. Dijitalleşme, aynı zamanda küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) bu tür finansman araçlarına erişimini kolaylaştırarak, küresel tedarik zincirlerinin daha sürdürülebilir ve esnek olmasını sağlıyor. Türk şirketleri, bu trendlere uyum sağlayarak sadece yerel pazarda değil, küresel arenada da liderlik rolü üstlenebilir. Biz de Octet Türkiye olarak, bu dönüşümde müşterilerimize rehberlik etmeye devam edeceğiz.”

‘’Türk Şirketler Hızlı Büyüyen Tedarikçi Finansmanı Çözümlerinden Daha Fazla Yararlanmalı’’

“Dünya Tedarikçi Finansmanı 2024” Raporu’nda özellikle Afrika’da tedarikçi finansmanı pazarının %29 oranında büyüdüğü vurgulanırken, Asya ve Avrupa’da sırasıyla %17 ve %8’lik büyümeler kaydedildi. Amerika kıtasında ise %3’lük bir büyüme söz konusu. Tüm bu büyüme oranları esas olarak ticaretin dijitalleşmesi, küresel tedarik zincirlerinin karmaşıklığının artması ve şirketlerin tedarik zinciri risklerini azaltma arzusundan kaynaklanıyor. Afrika’nın bu hızlı büyümesi bölgedeki ekonomik gelişmeler ve yerel şirketlerin küresel piyasalara entegrasyonu ile ilişkilendirilebilir. Asya’da özellikle Çin, Hindistan gibi ülkelerde büyüyen üretim kapasitesi ve artan uluslararası ticaret hacmi Asya’daki büyümeye katkıda bulunuyor. Avrupa ve Amerika kıtalarında ise büyüme daha ılımlı olmasına rağmen, bu bölgeler hala önemli pazarlar olarak öne çıkıyor.

Derya Ekemen Fidan, “Bu rapor, dünya genelindeki tedarikçi finansmanı piyasalarının mevcut durumunu ve gelecekteki potansiyelini anlamak için önemli bir rehber niteliğinde. Asya pazarındaki %17’lik büyüme ile Çin’in bu alandaki dinamik yapısı ve Hindistan’ın gelecekteki ekonomik büyümesinde tedarikçi finansmanının rolü vurgulanıyor. Avrupa’da ise ESG ve dijitalleşme trendlerinin tedarikçi finansmanının gelecekteki yönünü belirleyeceği öngörülüyor. Afrika kıtasında ise %29’luk büyüme oranıyla tedarikçi finansmanının hızla gelişen bir alan olduğu dikkat çekiyor.”  dedi.

‘’Türk Şirketlerinin Küresel Tedarikçi Finansmanından Daha Fazla Pay Alması Şirketlerin Nakit Akışlarını Yönetmelerine Katkı Sağlayacak’’

Afrika’nın tedarikçi finansmanı pazarında sergilediği bu ivme, Türk şirketleri için büyük fırsatlar sunuyor. Özellikle Afrika’nın yüksek büyüme potansiyeli, Türk firmalarının kıtada daha güçlü bir varlık göstermesi için stratejik iş birliklerini artırması ve tedarikçi finansmanındaki büyüme dinamiklerinden yararlanması gerektiğini ortaya koyuyor. Ekemen Fidan bu konuda, “Türk şirketlerinin Afrika, Asya ve Avrupa’daki ticaretlerinin finansmanı için tedarikçi finansmanından daha fazla yararlanmaları küresel tedarikçi finansmanından daha fazla pay almaları şirketlerin nakit akışlarını yönetmelerine katkı sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Türkiye, Küresel Tedarik Zinciri Finansmanından Daha çok Pay AlmalıAynı zamanda Ekemen Fidan tedarikçi finansmanının geleceği ile ilgili görüşlerini de paylaştı: “Küresel tedarikçi finansmanında dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve yenilikçi teknolojiler ön plana çıkmaya devam edecektir. Dijital platformlar, blockchain teknolojisi ve yapay zekâ, tedarikçi finansmanı süreçlerini daha şeffaf, hızlı ve güvenilir hale getirecektir. Aynı zamanda, ESG kriterlerine dayalı sürdürülebilir finansman modelleri geliştirilecek ve bu modeller hem dünya genelinde hem de Türkiye’de daha fazla benimsenmeye başlayacaktır. Ekosistemler kendi içlerindeki ticaretin döngüsünü kendi oluşturdukları kaynaklarla finanse edebilir hale bile gelebilecek.” açıklamalarında bulundu.

Satınalma Dergisi Eylül 2024, Sayı:141, Yıl:12

Satınalma Dergisi Eylül 2024 Learning

Değerli yöneticiler, 

Eylül ayı yazın sona erdiği, okulların başladığı bir ay. İş ve sosyal hayatımızda tatlı geçişin heyecanı var. Toplantı sayılarımızın arttığı, bölüm ve şirket hedefleri için çalışmaların hızlandığı dönemdeyiz. Fuarlar, eğitimler ve etkinlikler ajandamıza girmeye başladı. Bu süreçte tüm profesyonellere kolaylıklar diliyorum. 

Satınalma dergisi Eylül 2024 – 141. sayımıza katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ederim. 

İstanbul Havalimanı Tedarik Zincirlerinin Neresinde 

Satınalma dergimizin bu sayısında küresel bir hub olan İstanbul Havalimanı’na özel bir yer ayıralım istedim. Dergi okuyucularımızın önemli bir bölümü tedarik zinciri ve uluslararası satınalma yöneticileri. O nedenle incelemede kargo odaklı bakış açısına ağırlık verildi. 

İstanbul’un dünya havalimanı sıralamasında ilk on içerisinde yer alması övgüye değer. Havalimanı, yeni coğrafi konumu ve altyapısı ile henüz yolun başında. Beş yılda gelinen nokta gurur verici. 

Tedarik zinciri perspektifinden değerlendirildiğinde havalimanın yol alması gereken mesafe elbette var. Küresel dağıtım merkezi rolü geliştikçe ekonomiye katkısı başka bir seviyeye gelecektir. Kargoda yeni aktörlerin devreye girmesi, e-ticaret devleri ve dünya markalarının yatırım yapması bir çırpıda olmamaktadır. Küresel aktörlerin yatırım kararlarında; gümrük işlem süreleri, mevzuat kolaylığı, havalimanı maliyetleri, teknoloji altyapısındaki gelişmişlik, tüm taşıma türleri ile entegrasyon, erişim kolaylıkları gibi pek çok faktör etkili olmaktadır. Kamu ve özel sektörün eş güdümle kararlı bir şekilde aksiyon alması bir zorunluluk. 

Ülke rekabet gücünün artırılması noktasında bu fırsatı kaçırma lüksümüzün bulunmadığına inanıyorum. Dağıtım merkezlerinin yönetiminde Asya (Çin, Japonya, Kore, Singapur) ve ABD başka bir vizyon ve uygulamalar ile geleceğe yön veriyor. Kargo tarafında en iyi uygulama örneklerini hızla devreye sokmak gerekiyor. Derinlemesine analizi dergi içerisinde okuyabilirsiniz. 

Eğitim Hizmetleri 

Satınalma ve tedarikçi performans değerlendirme eğitimlerinden pazarlık tekniklerine, maliyet ve gider analizinden sürdürülebilir tedarik zinciri eğitimine kadar uygun fiyatla eğitim hizmetleri sunuyoruz. Referanslarımıza güveniyoruz. 

Eğitim kataloğumuzu satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirerek şirketiniz için en doğru eğitimi alabilirsiniz. Eğitim alan firmalarımıza 6.000 TL değerinde (10 kişiye kadar) 1 yıllık öğrenme platformu hediye ediyoruz. Ekipleriniz 141 sayı dergi arşivine, e-kitap ve sektör raporlarına kolaylıkla erişebilecekler. 

Ekibinizin mesleki ve yönetsel becerilerinin gelişimi için bir adım atın. 

Departman olarak dergi arşivine (141 sayı) ve gelecek bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Dijital dergi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 

Keyifli okumalar, 

Prof. Dr. Murat ERDAL
Editör

Satınalma Dergisi Eylül 2024 Learning

 

Fabrikalar Çiçek Açtı: Kadın İş İnsanı, Yönetici ve Çalışanlarımız – 4

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Fabrikalar çiçek Açtı Kadın İş İnsanı, Yönetici Ve çalışanlarımız 4

Fabrikalar Çiçek Açtı: Kadın İş İnsanı, Yönetici ve Çalışanlarımız – 4

Cavit SOYSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Fabrikalar çiçek Açtı Kadın İş İnsanı, Yönetici Ve çalışanlarımız 4

Son yıllarda kadın yönetici ve çalışanlarımızı fabrikalarımızda daha sık ve ön planda görmeye başladık. Yani anlayacağınız işlerimize kadın eli değdi, adeta fabrikalarımız çiçek açtı. Temennimiz kadın istihdamının daha da artması yönünde.

Kadınlarımızı fabrikalarda bilgisayar başında çalışırken, imalatta kaliteyi kontrol ederken, toplantılarda sözünü dinletirken, proje ofisinde çizim yaparken, elinde eldiven üstünde önlüğüyle depoda malzeme istiflerken, muhasebede hesap yaparken, danışmadan misafirlerini karşılarken, fuarlarda tanıtım faaliyetlerinde bulunurken, yabancılara tercümanlık ederken, müşteri ziyaretlerinde, eğitim ve AR&GE faaliyetlerinin içinde, üretim hattında parçaları montaj ederken, satış ekibini yönetirken, satın almak için pazarlık yaparken, personel alımı yaparken, etrafa gülücükler dağıtıp neşe saçarken veya Damla Hanım gibi torna tezgahının başında, kısacası her alanda görmemiz mümkün.

Aynı anda işini ve evini, okulunu ve fabrikayı, eşini ve çocuklarını idare etmeyi başarabilen kadın çalışanlarımızı anlatacağım bu yazımda sizlere örnek kadınlarımızdan bahsetmeye çalışacağım. Örnek kadınlarımızdan çalıştıkları fabrikalarda ne gibi görevler üstlendiklerini, işyerlerine nasıl katkı sunduklarını, tavsiyelerini ve ne gibi sorunlarla karşılaştıklarını anlatmalarını istedim. Tüm kadınlarımıza iş hayatlarında başarılar ve mutluluklar dilerken sayılarının artmasını canı gönülden diliyorum.

Gelin hep birlikte Damla Hanım’a kulak verelim.

1- Damla Hanım öncelikle sizleri tanıyabilir miyiz? Eğitiminiz, meslek hayatına girişiniz ve bugünlere gelişiniz hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Damla Macit çörtük 1Damla Macit Çörtük: “Dörtyol-Hatay’lıyım evliyim, iki çocuk sahibiyim. Mustafa Kemal Üniversitesi Makine Teknikerliğini bitirdikten sonra Dikey Geçiş sınavını kazanarak Makine Mühendisliği alanında eğitim almaya hak kazandım.

Meslek hayatına giriş sürecim çok zorlu bir süreçti. Babam sanayide çalışmama çok sıcak bakmıyordu, toplum yadırgıyordu. Lise bittikten sonra, “her gün senin yanında çalışmak istiyorum, beni de götür baba” diye çok ısrar ederdim ama bir türlü babamı ikna edemiyordum. Babam işe giderdi ama ben asla pes etmezdim. Dolmuşla arkasından giderdim ya da babam uyurken gider, iş yerini ben açardım. İçimdeki üretim sevgisi hiç eksilmediği için pazar günleri atölyemizdeki çıraklar ile beraber mesai yapardım. Makinelerin sağında, solunda atılmış olan elmas (kesici uç) hurdalarını toplar, eve getirip yağ çözücüler ile yıkardım. Daha sonra hepsini salonumuzun ortasında çarşafların üzerine dizerek kuruturdum. Kuruduktan sonra da cinsine göre kutulara dizerdim. Tüm bunları yaparken inanılmaz keyif aldığımı hatırlıyorum.

Babam ise beni büyük bir hayretle ve gururla izlerdi. Parçaların adlarını sorardım ona, o da bıkmadan anlatırdı. Ondan çok şey öğrendim. “Bu AKPT, bu DNMG” vs. anlamazdım ama birbirine benzeyenlerin uç kısımlarını kumpas ile ölçerdim ve 4mm, 8mm şeklinde ikiye ayırıp kutulardım. O zaman öğrendim ucu ince olan elmasın finish işleminde daha kaliteli yüzey çıkardığını ve daha pek çok bilgiyi. Üzerlerine notlar alarak sınıflandırırdım hepsini.

Babası ile birlikte çalışan bir evlat olarak ona daha çok destek olmam gerektiğini düşündüm. Artık makine imalat projeleri okumak istiyordum. Babamın iş yükünü azaltmak ve ona daha çok destek olmak istiyordum. Bu hedefle 2010 yılında üniversite sınavına girdim ve Mustafa Kemal Üniversitesi Makine Teknikerliği bölümünü kazandım. Gündüz babamla çalışarak firmamızın muhasebe işlerini takip ettim, akşam da okuluma gittim. Babam beni bıkmadan, yorulmadan son dersime kadar beklerdi. Makine imalat projelerini çizmek ve okumak konusunda epey yol kat etmiştim. Okuldan çıktıktan sonra eve gelirdim ve sabah saatlerine kadar sipariş aldığımız projelerin malzemesini tedarik ederdim. Ertesi gün verilecek tekliflerin kg fiyatını maliyetini hesaplardım. Ancak dört ya da beş saat uyku uyuduğumu hatırlıyorum. Babamın iş yükünü biraz da olsa alabilmiş ve artık ona daha çok destek olmaya başlamıştım.

Daha sonra evlendim ve anne oldum. Evlat sahibi olmanın dünyanın en büyük nimetlerinden biri olduğunu fark ettim. Anne olduktan sonra sorumluluklarım arttı fakat babamı hiçbir zaman yalnız bırakmadım ve çocuklarımla işe gitmek ve gelmek için elimden geleni yaptım. Hiçbir zaman pes etmedim. Kenan Macit Makine Yönetim Kurulu Başkanı olan babam ile birlikte çok güzel projelere imza attık ve bununla gurur duyuyorum.”

2- Sanayide kadın yönetici olmanın ve işin bizzat mutfağında yer almanın sizlere sağladığı avantajlardan bahseder misiniz? Sanayide kadın yönetici olmak nasıl bir duygu?

“Kadın yöneticilerin farklı bakış açıları ve yaklaşımları getirdiğini düşünüyorum. Bu, hem kişisel hem de profesyonel olarak büyümemizi sağlıyor. Kadın olarak hayal gücümüzün daha estetik olduğunu düşünüyorum. Tasarımlarımda da bu estetikliği yansıtabildiğimi düşünüyorum. Ağır sanayi ürünlerini maketlere dönüştürebildim. Her bir maket tasarımım, firmaların müşterileri için özel hatıralar oluşturmalarına yardımcı olmayı amaçladı. Tasarımlarım, firmaların ürettiği ürünleri temsil edecek şekilde özenle hazırlandı. Minyatür tasarımlarım, masaüstü aksesuarları, kişiye özel hediyeler, kalemlikler ve daha pek çok ürünü içerdi. Aldığım olumlu geri dönüşler, büyük bir mutluluk ve motivasyon kaynağı oldu ve bu bana inanılmaz bir güç verdi. Bu güç ve motivasyon ile Damla Makineyi kurdum.

Damla Macit çörtük 2Kadınların her alanda yaşadığı cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlik gibi zorlukları ben de yaşadım. Erkekler ile kadınların sanayide yasadığı zorluklar aynı değil kadın olarak daha çok çaba sarf etmeniz gerekiyor. Tüm bu zorluklar karşısında güçlü olduğumu hissetmek, başardığımı görmek kendimi iyi hissettiriyor, gurur ve motivasyon veriyor. Kendi potansiyelimi ve sınırlarımı keşfetmeme olanak sağladı. Bu güçle ilerliyorum. Kadın, erkek ayrımı yapmadan bu mesleği yapıyor olmak gurur veriyor.

Kadın yöneticilerin başarılarının, toplumda kadınların gücünü ve potansiyelini vurguladığını düşünüyorum. Bu güç, toplumsal cinsiyet kalıplarını kırabileceğini ve kadınların her alanda var olabileceğini gösterir.

Sonuç olarak, sanayide kadın yönetici olmak, büyük bir mücadele ve emek gerektirse de, sağladığı avantajlar ve kazanımlar bu emeği fazlasıyla karşıladığını düşünüyorum. Kadınlar, sanayinin her alanında başarılı olabileceklerini göstererek, geleceğin daha eşitlikçi ve kapsayıcı bir dünya olmasına katkıda bulunmaya devam edecekler.”

3- Damla Makine’nın ikinci kuşak yöneticisi olarak baba mesleğini başarıyla devam ettiriyorsunuz. Başka hedefleriniz idealleriniz var mıydı yoksa çocukluktan gelen bir meslek aşkı mıydı sizinki?

“Babama olan sevgim ve hayranlığım babamın mesleğini de çok sevmemi sağladı sanırım. Mesleğime başladığım ilk günden beri her gün aynı sevinçle, aynı heyecan ile işime gidiyorum bu hiç değişmedi.”

4- Bizlere iş yaşamınızda aklınıza gelen tatlı bir anınızdan bahsedin dersek neler söyleyebilirsiniz?

“Hatay’da deprem sonrası hemen toparlandık ve çevremizdeki ilçelere yardım etmeye başladık.  Temel ihtiyaç yardımları çok fazla geliyordu. Ekibimle birlikte depremzede çocuklar için 2 adet konteynerden kreş yaptık ve içinin eşyalarını çocuklarımla ve ekibim ile donattık. Teslim ettiğimizde kreşin içine giren çocukların gözlerindeki sevinç paha biçilemez bir duyguydu. “

5- Damla Makine’yı tanıyabilir miyiz? Firmanız ne zaman kuruldu, tarihçesi ve gelişimi hakkında bilgi alabilir miyiz?

“2023 yılında, güvenilir adımlarla, babamın mirasını taşıyarak kendi şirketim olan Damla Makine Sanayi’yi kurdum. Bu süreçte, tecrübe ve güvenirlilik ilkelerini rehber edindim. Damla Makine Sanayi, sektördeki yerini sağlamlaştırmaya ve adından sıkça söz ettiren bir isim haline gelmeye devam ediyor. İlerleyen zamanlarda 50’nin üzerinde işçi istihdam etmeyi hedefliyorum.”

6- Babanızdan devraldığınız bayrağı başarıyla sürdürdüğünüzü biliyoruz. Bizlere öncelikle müşterilerinize sunmuş olduğunuz ürün ve hizmetlerden bahseder misiniz?

“Cnc Plazma, Cnc Oksijen ve Lazer kesim makineleri ile istenilen ölçülerde kesim yapmaktayız. Ayrıca; Boru Lazer kesme makinesi-Profil lazer kesme makinesi ve Sac Lazer kesme makinesi üretimine başladım. Yerli makinelerimizi üretiyor olmanın gururunu yaşıyoruz. Değerlerimizin başında Kalite, yaratıcılık, özelleştirme, müşteri memnuniyeti geliyor. Ayrıca ağır sanayi ürünlerinin maketlerini yapıyoruz. Ağır sanayiyi sanatla buluşturmak çok keyifli bu tasarım el yapımı olduğu için ve çok zarif duruyor ve müşterilerimiz tarafından çok beğeniliyor.”

7- Ağırlıklı olarak hangi sektörlere çözüm üretiyorsunuz? Bilhassa Demir Çelik sektörüne yönelik çözümlerinizden bizlere bahseder misiniz?

Damla Macit çörtük 3“Ağır sanayi sektörüne çözüm üretiyoruz. Ürünlerin işlenmesi için Boru Lazer kesme makinesi-Profil lazer kesme makinesi ve Sac Lazer kesme makinesi yapıyoruz. Yerli makinelerimiz hızlı ve hassas işleme yapıyor. Ürünlerimizi alan müşterilerimiz zamandan tasarruf ediyorlar. İş yükünü azaltıyorlar Kullanırken kaliteli bir işlem elde ediyorlar, ihtiyaca göre özel ölçüde ürün elde ediyorlar. “

8- Kısa ve uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleriniz var mı? Varsa neler?

“Üretimini yaptığımız makineleri sadece ülkemizde değil yurtdışı pazarına da ulaştırmayı hedefliyoruz. Afrika Ülkeleri ve Avrupa Ülkelerine .”

9- Sanayicilerimize ve sanayide kadın çalışanlarımıza bir mesajınız var mı?

“Kadınların sanayi sektöründe daha fazla yer alması, şirketlerin rekabet gücünü artırmakla kalmaz, aynı zamanda iş yerinde daha adil ve dengeli bir çalışma ortamı yaratır. Kadınların liderlik rollerine daha fazla dâhil edilmesi, sanayide çeşitliliği ve yenilikçiliği teşvik eder. Bu nedenle, kadınların yeteneklerine ve potansiyellerine yatırım yaparak, onların gelişimlerini desteklemeliyiz.

Kadın çalışanlarımıza en büyük mesajım;

Yetkinliklerinize ve yeteneklerinize inanın. Zorluklarla karşılaştığınızda, kararlılıkla yolunuza devam edin ve kendinize olan güveninizi asla kaybetmeyin.

İş arkadaşlarınız ve sektörünüzdeki diğer kadınlarla güçlü bir destek ağı kurun. Birbirinizi destekleyerek ve bilgi paylaşarak, birlikte daha güçlü olabilirsiniz.

Sürekli Öğrenin ve gelişin. Yeni beceriler öğrenmek ve kendinizi sürekli geliştirmek için fırsatları değerlendirin. Eğitimlere katılın, yeni teknolojilere hâkim olun ve kariyerinizi ileriye taşıyın.

Hep birlikte, daha güçlü ve eşitlikçi bir sanayi sektörü oluşturabiliriz. Her birinizin katkısı, sanayinin geleceğini şekillendirmede büyük bir rol oynayacaktır. Bu yolda, birbirimize destek olmalı ve birlikte daha parlak bir geleceğe doğru ilerlemeliyiz.”

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Fabrikalar çiçek Açtı Kadın İş İnsanı, Yönetici Ve çalışanlarımız 4Damla Hn, sorularımızı tüm içtenlik ve samimyetinizle cevapladığınız için teşekkür ederiz.

Rica ederim. Bu keyifli röportaj için size ve Satınalma Dergisi’ne teşekkür ederim.

 

Cavit SOY

Tarımda Türkiye’nin Asırlık Ortağı Macaristan

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Tarımda Türkiye'nin Asırlık Ortağı Macaristan

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Tarımda Türkiye'nin Asırlık Ortağı MacaristanTürkiye’de tarımsal üretim ve hayvancılık politikalarının tohumlarının atıldığı Mustafa Kemal Atatürk döneminden bu yana en önemli iş ortaklarından olan Macaristan ile iş birliğine devam ediyor. Macaristan İhracatı Teşvik Ajansı HEPA Türkiye, bünyesindeki firmalarla Türkiye’deki tarım ve hayvancılık alanındaki ticari ilişkilerin gelişmesi için çalışmalarını sürdürüyor.

Türkiyedeki ilk ofisini genel merkez olarak 2015 yılında İstanbulda açan HEPA Türkiye, tarım ve hayvancılık alanında Türkiye ile iş birliği çalışmalarına devam ediyor. Sektör ve ürün bazında pazar araştırma raporlarının hazırlanması, yerel şirketlere Macar tedarikçi bulunması, Macar firmalara Türkiyede distribütör bulunması gibi çalışmaların yanı sıra konferans, seminer, eğitim, sektör ve ülke günleri düzenleyerek iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesini destekleyen HEPA Türkiye, Macaristan’da tarım sektöründeki deneyimini paylaşabilecek firmalarla, Türkiye’deki tarım ve hayvancılık profesyonellerini bir araya getirmeyi hedefliyor.

Yüz Yıla Yakın Süren, Güçlü Bir Paylaşım

Macar ve Türk tarım-hayvancılık uzmanları, Türkiye’de tarımsal üretim ve hayvancılığın tesis edilmesinde çok sayıda Macar’ın rol aldığı Mustafa Kemal Atatürk döneminden bu yana Türk uzmanlarla birlikte çalışıyor. O dönemde Avrupa’da tarımsal olarak verimli ve gelişmiş bir ülke olan Macaristan’da tarım ve hayvancılık, halen en saygın mesleklerden biri olarak görülüyor. Bu alanda eğitimin gelişmesi için hayata geçirilen birçok bilimsel kurum ile Macaristan, Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu dönemde, %90’ı çiftçi olan ülkenin gençlerini Macaristan’daki ticaret ve ziraat okullarında okumasını da teşvik etti. Özellikle uygulamalı tarım ve bahçecilik, arıcılık ve sanayi okulları, Avrupa’da benzeri olmayan tarım müzeleri Macaristan’ın bu alandaki başarılarının düzeyini gösteren çalışmalar dolayısıyla, Türkiye’de tarım politikası uygulamaya konulurken Macar tarım uzmanlarından da faydalanıldığı biliniyor.

Bilimsel Yaklaşım, Disiplinlerarası Çalışmalar

Tarımın büyük oranda hava şartlarına bağlı olması nedeniyle, Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda ülke genelinde meteoroloji istasyonları kurma ihtiyacı belirdiği için, dönemin Tarım Bakanlığı bünyesinde bir Meteoroloji Servisi oluşturulması konusunda da Macaristan ile iş birliği devam etti. O dönemde Türkiye’deki Macar Turan Derneği, Budapeşte Gözlemevi’nin şube müdürlerinden biri ve Macar Meteoroloji Derneği’nin ilk genel sekreteri olan Prof. Antal Réthly’yi bu iş için tavsiye etmiş ve kendisi Türkiye’ye davet edilerek bu enstitünün kurulmasına yardım etmiştir.

Günümüzde de araştırma alanı genetik, biyoteknoloji, tarım teknolojisi araştırmaları ve tahıl yetiştiriciliği olan Martonvásár Araştırma Enstitüsü, 700’den fazla ürünle dünya çapında 40’tan fazla ülkeye ihracat yapan, kaz tüyü yorgan ve yastıklar üreten Naturtex, 2001 yılından bu yana mikrobiyolojik ürünlerle ilgilenen Agrobio, kümes hayvanı yetiştirme şirketi Bábolna TETRA, bağcılıkta 1890 yılında Zsigmond Teleki tarafından kurulmuş ve 1980’lerde Franz Kober ile birleşen Teleki-Kober gibi firmalar Macaristan’da tarım ve hayvancılık sektöründeki bilimsel yaklaşımları ve uzmanlıklarıyla öne çıkıyor.

Tohum Pazarı ve Tarımsal Ticarette Güçlü Konum

Elverişli iklim koşulları, güçlü tarımsal gelenekleri, GDO’suz tarım teknolojisi ve sürekli inovasyonu sayesinde küresel tohum pazarında güçlü bir konuma sahip olan Macaristan’ın tohum ihracatı yılda yaklaşık 400-450 milyon Euro tutarındadır. Mısır ve buğday tohumu ihracatında dünyanın en büyük üçüncü ülkesi olan Macaristan’ın ihracat rakamları dünya tohum ticaretinin %3,2-3,4’ünü oluşturuyor. Ağırlıklı olarak Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine ihracat yapan Macaristan, son zamanlarda geliştirilen kuraklık ve susuzluk için devrim niteliğinde bir çözüm olan Water Retainer® gibi kuraklığa dayanıklı ürün ve çalışmalar sayesinde Asya ve Afrika pazarlarına da odaklanıyor.

Onlarca yıllık deneyim ve bilgi ile dünya çapında üne kavuşan ZKI Ltd., Gabonakutató Ltd. veya Orta Avrupa ve Macaristan’daki en büyük tarımsal araştırma enstitülerinden biri olan Marton Genetics Group gibi birçok araştırma enstitüsü ve kurumsal araştırma merkezinin yanı sıra Macar şirketleri zirai ilaçlar ve gübre üretiminde de Avrupa’da güçlü bir konuma sahiptir. Yıllık cirosu 500-600 milyon Euro’yu aşan yerli zirai ilaç ihracatının yanı sıra, Macaristan’ın yeni girişimi olan dijital tarım stratejisi de AB içinde çığır açıyor. Bu strateji dahilinde entegre tarımsal kurumsal kaynak planlaması (ERP) ve süreç kontrol sistemlerinden robotik çözümlere ve drone teknolojisine kadar uzanan geliştirme projeleri yer alıyor.

Borusan, Sürdürülebilir Satın Alma Politikası’yla Tedarik Zincirinde Çevresel ve Sosyal Sürdürülebilirliği Teşvik Ediyor

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Borusan, Sürdürülebilir Satın Alma Politikası’yla Tedarik Zincirinde çevresel Ve Sosyal Sürdürülebilirliği Teşvik Ediyor

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Borusan, Sürdürülebilir Satın Alma Politikası’yla Tedarik Zincirinde çevresel Ve Sosyal Sürdürülebilirliği Teşvik Ediyor80 yılı geride bırakan Borusan Grubu, geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği Sürdürülebilir Satın Alma Politikası kapsamında tedarikçilerini değerlendiriyor ve geliştirilmesi gereken alanlar konusunda onlara rehberlik ediyor. Bu sayede tedarik zincirinde çevresel ve sosyal sorumluluğu teşvik ederken ekosistemini büyüterek yeşil ve sürdürülebilir dönüşümü hızlandırıyor. Borusan’ın bu fayda odaklı yaklaşımı, Türkiye’de sürdürülebilir bir tedarik zinciri modeli oluşturmaya ve tüm paydaşları bu sürece dahil etmeye de öncülük ediyor.

“Biz Aslında Daha Yeni Başladık” mesajıyla 80. yılını kutlayan Borusan Grubu, 200 yıl ve ötesinde bir Grup olma vizyonuyla hedefine ilerlerken, faaliyet gösterdiği alanlarda öncü çalışmalara imza atarak sürdürülebilirliği iş süreçlerine entegre ediyor, fayda odaklı projeler geliştiriyor.

İklim, İnsan ve İnovasyon (i3) odak alanları üzerine inşa ettiği sürdürülebilir iş modeliyle toplum ve dünya üzerinde kalıcı ve olumlu bir etki yaratmaya devam eden Borusan Grubu 2023 yılında, sürdürülebilirlik anlayışını değer zinciri boyunca yaygınlaştırmak için önemli bir adım attı. Borusan, Sürdürülebilir Satın Alma Politikası kapsamında sürdürülebilirlik yaklaşımını tedarik zincirine de aktarmayı hedefleyerek tedarikçilerinin sürdürülebilirlik performanslarını detaylı bir şekilde değerlendiriyor ve çıkan sonuçlara göre de geliştirilmesi gereken konularda tedarikçilerine rehberlik ediyor.

Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) başlıklarında ilgili alt katmanları da barındıran değerlendirme yaklaşımı ile tedarikçilerle Sürdürülebilir Satın Alma Platformu aracılığı ile şeffaf bir iletişim sağlanarak, sürdürülebilirlik performansının da dikkate alındığı daha dirençli bir tedarik zinciri yönetimi inşa edilmesi planlanıyor. Tedarik zincirindeki fayda ve etki evrenini büyütme hedefiyle yola çıkılan bu çalışmada şimdiye dek bu platforma dahil edilen tedarikçilerin yüzde 80’inden sürdürülebilirlik performanslarına ilişkin geri dönüş alındı. Borusan, ilk fazdaki değerlendirmeleri sonucunda, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda önemli adımlar atarken, özellikle yeşil dönüşümün kilit unsurlarından biri olan, sera gazı emisyonlarının takibi ve yönetilmesi konusunun gelişime en çok ihtiyaç duyulan alan olduğu gözlemlendi.

Borusan Sürdürülebilir Satın Alma Politikası ile özellikle tedarik zincirinde yer alan küçük ve orta ölçekli işletmeleri “Karbon Emisyon Azaltımı” alanında daha fazla gelişmeye teşvik ederek ve bu alandaki olgunluk seviyelerini yükseltmelerine yardımcı olmayı hedefliyor. Öte yandan sürdürülebilirliğin tüm unsurlarını bütüncül olarak ele alan yaklaşım ile tedarikçilerin çevresel ve sosyal yönetişim mekanizmalarının güçlendirilmesi, çevresel etkilerinin azaltılması, sosyal kapsayıcılığın desteklenmesi, çalışan refahı gibi alanlarda da gelişim sağlanması ile daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunulması amaçlanıyor.

Dört Temel Odak Alanı ile Sistematik Yaklaşım

Sürdürülebilir Satın Alma Politikası ile 4 temel (Genel Sürdürülebilirlik Anlayışı, Yönetişim Katmanı, Çevresel Katman ve Sosyal Katman) odak alanını esas alan Borusan, tedarikçi değerlendirmelerinde sektörlere özel bir yaklaşım benimsiyor ve farklı sektörler için kapsamlı risk analizleri yapıyor. Sektörün özel yapısına uygun olarak belirlenen bu analizler, ulusal ve uluslararası çapta kabul gören sürdürülebilirlik derecelendirme ve raporlama kriterleri göz önünde bulundurularak gerçekleştiriliyor.

Çalışmanın sonuçlarına göre Genel Sürdürülebilirlik Anlayışı katmanında en yüksek performansı sürdürülebilirlik alanındaki gelişmelerden en çok etkilenen enerji sektörü gösterdi. Çevresel etkilerin yönetimi, doğanın koruması, karbon emisyonları ve döngüsellik anlayışının değerlendirildiği Çevresel Katmanda ise, en yüksek puanı yine çevresel alanda da yüksek etkiye sahip olan enerji sektörü elde etti. Sosyal katmanda işlenen insan hakları, iş sağlığı ve güvenliği, eşitlik ve kapsayıcılık, toplumsal ilişkiler konu başlıklarında ise en iyi performansı enerji ve ulaştırma ve araç kiralama sektörlerinin sergilediği görülüyor. Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele, çıkar çatışması, haksız rekabet, etik, uyum, veri güvenliği konularının olduğu yönetişim katmanında ise en yüksek performans Bilişim Teknolojileri sektörünün oldu.

“Karbon Emisyon Azaltımı” En Kritik Konu

Barış KökoğluBorusan Sürdürülebilir Satın Alma Politikası ile şeffaf bir iletişim kurarak etki ettikleri tüm alanlarda daha sürdürülebilir bir tedarik zinciri inşa etmeyi amaçladıklarını belirten Borusan Grup CFO’su, Finansman, Mali İşler ve Ortak Hizmetler Başkanı Barış Kökoğlu, “Geçen yıl sürdürülebilir iş modelimizle toplum ve dünya üzerinde olumlu bir etki yaratma hedefimize tedarikçi zincirimizi de ortak ettik. Sürekli güncellediğimiz bu politika ile tedarikçilerimizin sürdürülebilirlik performanslarını detaylı bir şekilde değerlendiriyor ve gelişmeleri gereken alanlarda onlara rehberlik ederek daha hızlı aksiyon alınmasını sağlıyoruz. İlk fazdaki incelemelerimizden elde ettiğimiz veriler ışığında ‘Karbon Emisyon Azaltımı’ konusunun gelişime en çok ihtiyaç duyulan alan olduğunu gördük. Biz de bu kritik alandaki iyileştirmeleri teşvik etmeyi önceliklendiriyoruz.” dedi.

“Kapsayıcı bir ekosistemle değer yaratmak istiyoruz”

Nursel ölmez AteşBorusan Holding İnsan, İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Nursel Ölmez Ateş ise şunları aktardı: “Borusan Sürdürülebilir Satın Alma Politikası ile ticari bir bakış açısının çok daha ötesinde, uzun vadeli iş birlikleri, karşılıklı fayda ve etkiyi büyütme prensipleri üzerine kurulu bir anlayışla, tüm paydaşlar için değer yaratıyoruz. Kapsayıcı bir ekosistem oluşturarak tedarik zincirimizi daha dirençli kılarken, dünya için sürdürülebilir bir geleceğe de katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Ekosistemde yer alan bütün paydaşlarımızı çevreye ve topluma duyarlı, sorumlu ve sürdürülebilir bir şekilde faaliyet göstermeye teşvik ediyor, bulunduğumuz sektörlerdeki öncü rolümüzle ilham kaynağı olarak Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasını desteklemeye devam ediyoruz.”

 

İthalat Aşamasında Ödemeniz Gereken Tüm Vergileri Ödediğinizi mi Düşünüyorsunuz? Emin misiniz?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İthalat Aşamasında ödemeniz Gereken Tüm Vergileri ödediğinizi Mi Düşünüyorsunuz Emin Misiniz

Gümrük Vergileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ömer Haluk TURANLISatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İthalat Aşamasında ödemeniz Gereken Tüm Vergileri ödediğinizi Mi Düşünüyorsunuz Emin Misiniz
[ Eğitim Yöneticisi / Gümrük Müşavir Yrd. ]

Merhabalar kıymetli okurlar;

Bu yazımda ithalat işlemleri ile ilgili gözden kaçabilen ve cezai yaptırımlara sebep olabilen bir detay hakkında farkındalık oluşturmak istedim, umarım faydası dokunur.

Bildiğiniz gibi ekonomimiz ne yazık ki ithalata bağımlı bir yapıda. İhracatımızda dahi ithalatın payı çok büyük çünkü ihracat amaçlı üretim yapan firmalar da yüksek katma değerli üretim süreçlerinde ihtiyaç duyulan hammadde, ara malı ve teknoloji yoğun ürünleri ithal etmek durumundalar. Zaten üretimdeki en büyük sıkıntı da aslında burada yani “know how” üretmememizde.

Çok popüler ve göz önünde bir örnek vermek gerekirse; TOGG arabalarının yerlilik oranı %51. Evet yanlış okumadınız, lansman sloganı sizi şaşırtmasın, oranı tersinden yorumlarsak bu arabanın %49’u yabancı menşeili yani ithal. Bu da bize yüksek katma değerli üretim yapabilmenin önemini bir kez daha vurguluyor.  Gerçi TOGG ekibi, yerlilik oranını orta ve uzun vadede %70 seviyelerine çıkarmayı hedefliyor ama aracın EV olması sebebiyle bunun önündeki en büyük engel yerli pil üretiminin olmaması. Gördüğünüz gibi yüksek katma değerli üretim yine karşımıza çıkıyor keza ne yazık ki -en azından şimdilik- pil üretemiyoruz.

Bildiğiniz gibi BYD markası ülkemize yatırım kararı aldı ki bu sevindirici bir haber. Ama bizim bir markamız olsaydı ve Çin’e fabrika kuran biz olsaydık daha da güzel olmaz mıydı? Ya da 50,00₺ üretim maliyeti olan bir t-shirt’ü 100,00₺ karşılığında ünlü bir marka için üretmektense, o t-shirt’ün üzerine bir timsah logosu iliştirip 3.000,00₺’ye satmak daha iyi olmaz mıydı?

Bu kadar bahsettik, nedir peki bu yüksek katma değerli ürünler? Alanlarına göre kabaca sıralarsak şu şekilde bir liste karşımıza çıkıyor;

  • Enerji Ürünleri:
    • Ham Petrol ve Doğal Gaz: Sanayi üretimi ve enerji gereksinimi için kritik öneme sahiptir
    • Petrokimya Ürünleri: Plastik, kimya ve tekstil sanayilerinde kullanılan ara mallar.
  • Ara Mallar ve Hammadde:
    • Demir-Çelik Ürünleri: Otomotiv, inşaat ve makine sanayilerinde yaygın olarak kullanılır.
    • Kimyasal Maddeler: İlaç, gübre, plastik ve boya gibi sektörlerde kullanılan kimyasallar.
    • Kauçuk ve Plastik Ürünler: Lastik, ambalaj malzemeleri ve çeşitli sanayi ürünleri için kritik önemdedir.
  • Teknoloji ve Makine Ekipmanları:
    • Makine ve Teçhizat: Üretim hatlarında kullanılan yüksek teknoloji makineler ve robotlar ve bunların teknik destek ekipmanları.
    • Elektronik ve Elektrik Ekipmanları: Otomotiv, beyaz eşya ve savunma sanayisi gibi alanlarda kullanılan mikroçipler, devre kartları ve diğer elektronik bileşenler.
  • Metal ve Metal Ürünleri:
    • Alüminyum ve Bakır: Elektrik, inşaat ve ambalaj sanayilerinde yaygın olarak kullanılan metaller.
    • Yarı Mamul Metal Ürünleri: Çelik borular, metal levhalar ve alaşımlar.
  • Otomotiv Parçaları:
    • Motor ve Aktarma Organları: Otomotiv üretimi için kritik önemdeki ithal ürünler.
    • Elektronik Kontrol Üniteleri: Araçların elektronik sistemleri için gerekli parçalar.
  • Tarım ve Gıda Sektörü İçin Hammadde:
    • Tohumlar ve Tarım Kimyasalları: Özellikle gıda ve tekstil ihracatında kullanılan ürünler için gerekli tarım girdileri.
    • Hayvansal ve Bitkisel Yağlar: Gıda üretimi ve işlenmesi için gerekli olan yağlar.

Demek ki ne yaparsak yapalım ithal etmek zorundayız. İthalat işlemlerinde ise aşağıda sıralanan ve gümrük idarelerince tahsil edilen gümrük vergisi, diğer eş etkili vergiler ve mali yükler söz konusudur.

Önce bir soru; 4458 sayılı Gümrük Kanunu çerçevesinde yürütülen dış ticaret işlemleri uyarınca tahsil edilmesi gereken vergiler nelerdir ve bunları nereden öğrenebiliriz?

Vergilerin neler olduğunu aşağıda bulabilirsiniz, peki bunlar nerede bulunmakta? 4458 Sayılı Gümrük Kanunu diyenler yanıldı. Bu vergiler eksiksiz bir şekilde 27.08.2011 tarihinde 28038 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Uzlaşma Yönetmeliğinin 1 Nolu Ekinde sıralanmıştır;

  • Gümrük Vergisi
  • İlave Gümrük Vergisi
  • Tek ve Maktu Vergi
  • Dampinge Karşı Vergi
  • Subvansiyona Karşı Telafi Edici Vergi
  • Katma Değer Vergisi
  • Özel Tüketim Vergisi
  • Ek Mali Yükümlülük
  • Toplu Konut Fonu
  • Tütün Fonu
  • Ek Fon
  • Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu
  • Çevre Katkı Payı
  • Telafi Edici Vergi (İhracat)
  • TRT Bandrol Ücreti (Ticari olmayan eşya için)

Vergilerden vergi beğenin. Tam 15 kalem vergi söz konusu dolayısıyla karşımıza “İthalatta Matrah” ve “Eşyanın Gümrük Kıymeti” kavramları çıkıyor.

Eşyanın gümrük kıymeti kabaca eşyanın gümrük vergisine esas (ithalat) matrahını oluşturan ve eşya serbest dolaşıma girmeden önce oluşmuş tüm maliyetler olarak tanımlanabilir. Örneklendirmek gerekirse; 10.000,00$ tutarında bir eşya ithal edeceğimiz zaman gümrük vergisinin matrahı 10.000,00$’lık salt eşya fiyatı değildir. Bu tutarın üzerine başta navlun ve sigorta ücretleri olmak üzere pek çok kalem gider tutarının da eklenmesiyle ulaşılan toplam maliyet eşyanın gümrük kıymetini yani gümrük vergi matrahını oluşturur (aşağıda eşyanın gümrük vergi matrahı ve KDV matrahının nasıl oluştuğuna dair ithalat beyannamesinin ilgili bölümünün görseli mevcuttur).

Kdv Matrahının Nasıl Oluştuğuna Dair Ithalat Beyannamesi

Bu görsel konunun biraz daha kolay anlaşılması ümidiyle eklenmiş olup hangi gider kalemlerinin gümrük vergi matrahına, hangilerinin sadece KDV matrahına dahil edileceği başka bir yazı konusu olabilir.

Gördüğünüz gibi, gümrük bölgesine gelen eşya ile ilgili maliyetlerin çoğu ithal öncesinde bilinen nitelikte olduğu için burada hata yapma riski daha düşüktür.

Oysa bazı maliyet kalemleri var ki yapıları itibariyle gümrük beyannamesinin tescili anında beyan sahibi tarafından mevcudiyetinin bilinmesi mümkün olmaz veya mevcudiyeti bilinse dahi rakamsal değeri ancak tescilden sonra belli olabilecek durumdadır. Bu maliyetler eşya serbest dolaşıma girdikten sonra oluşsalar da eşyanın gümrük kıymetine dahil edilmeleri gerekir. Bunu yapmanın yolu da ithalat esnasında “İstisnai Kıymetle Beyan” ve kıymet veya matrah unsuru öğrenildikten sonra da “Tamamlayıcı Beyan” gerçekleştirmektir.

Peki nedir bu maliyet kalemleri:

Bunlardan en önemlisi “Royalti ve Lisans Ücretleri”dir. Bunlar da ithal eşyasının imalatı, ihraç edilmek üzere satışı veya kullanımı ya da yeniden satışı ile ilgili hakların kullanımı nedeniyle;

  • Patent,
  • Dizayn,
  • Know-How,
  • Model,
  • Marka,
  • Tescilli Tasarım,
  • Telif Hakkı,
  • İmalat Süreçleri,

gibi adlar adı altında yapılan ödemelerdir.

Royalti ve Lisans Ücretleri dışında da istisnai kıymetle beyan yapılması gereken durumlar mevcuttur;

  • Konsinye şekilde teslim edilen çabuk bozulabilir eşyanın,
  • Gümrük kıymetine ilave edilmesi gereken, ancak ihracatçı ve ithalatçı arasındaki sözleşme gereği söz konusu kıymet unsurları gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten sonra belli olacak eşyanın,
  • Satış sözleşmesinde, fiyatın sonradan gözden geçirilmesini öngören hükümler içeren eşyanın,
  • Boru hatları veya elektrik telleri ile taşınan ve depolama imkânı olmayan sürekli akış halinde olan eşyanın,

Gümrük kıymetinin tespitinde, beyan sahibinin talebi üzerine uygulanır.

Tamamlayıcı beyan, kıymet veya matrah unsurunun öğrenildiği ayı takip eden ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar gerçekleştirilmeli ve vergileri de aynı süre içinde ödenmelidir. KKDF ödenmemesi için söz konusu Royalti ve Lisans Ücretinin tamamlayıcı beyan yapılmadan önce ödendiğinin ispat edilmesi gerekir.

Tamamlayıcı beyan sonrasında eşyanın kıymetinde artış olması durumunda ek vergi tahakkuku yapılır. Her ne kadar ödenmiş vergilerin geri alınması mümkün değilmiş gibi gözükse de aslında mümkün. Gümrük Kanunu’nun 210 ila 217. Maddeleri (Vergilerin geri verilmesi veya kaldırılması) (Madde: 210-217) bu tarz durumları düzenlemektedir. Dolayısıyla tamamlayıcı beyan sonrasında eşyanın kıymetinde azalış olması söz konusu olursa Gümrük Kanunu’nun 211.maddesi çerçevesinde işlem yapılarak fazla ödenen tutarın iade alınması mümkündür.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İthalat Aşamasında ödemeniz Gereken Tüm Vergileri ödediğinizi Mi Düşünüyorsunuz Emin MisinizMadem Gümrük Kıymeti konusuna girdik yazımı bu konuyla ilgili bir uyarı ile tamamlayayım. İthalat işlemlerinde ithalatçıların lehine yapılan indirimler (discount) eşyanın gümrük kıymetinden çıkarılmamalıdır. Bu tarz indirimler eğer ilgili fatura üzerinde belirtilmişse zaten sorun yok ama harici bir evrak olarak (debit note) düzenlenen bir indirim söz konusu ise bunun eşyanın gümrük kıymetine dahil edilmesi gerekir.

Ömer Haluk TURANLI
[ Eğitim Yöneticisi / Gümrük Müşavir Yrd. ]

Tosyalı’dan, Angola’da Sonangol İle Ortak Çelik Yatırımı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tosyalı’dan, Angola’da Sonangol İle Ortak çelik Yatırımı

Tosyalı’dan, Angola’da Sonangol İle Ortak Çelik Yatırımı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tosyalı’dan, Angola’da Sonangol İle Ortak çelik YatırımıTosyalı’nın Angola’daki iştiraki Tosyalı Iron & Steel Angola S.A. (“TISA”), Angola’da devam eden yatırımları kapsamında ortaklık yapısına Angola Cumhuriyetiʼne ait petrol ve gaz şirketi Sonangol’u da alarak daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecek. Tosyalı Iron & Steel Angola bu yeni yapısıyla mevcuttaki demir cevheri yatırımının kapsamını daha da genişleterek entegre bir demir çelik tesisi kurmayı planladığını, Angola Cumhuriyeti Maden Kaynakları, Petrol ve Gaz Bakanı Diamantino Pedro Azevedo ve beraberindeki heyetin Tosyalı Demir Çelik İskenderun Tesisini ziyareti esnasında açıkladı.

Global yeşil çelik üreticisi Tosyalı, Türkiye, Cezayir, Libya Bingazi, Senegal, Angola ve İspanya’daki yatırımlarıyla dikkat çekerken Afrika’daki yatırımlarını Angola’da yeni bir iş birliğiyle daha da büyüteceğini duyurdu.

Angola Cumhuriyeti Maden Kaynakları, Petrol ve Gaz Bakanı Diamantino Pedro Azevedo, Angola’nın Türkiye Büyükelçisi Jose Gonçalves Martins Patricio ve Angola’nın Petrol ve Gaz Üretim Şirketi SonangolYönetim Kurulu Başkanı Sebastiao Gaspar Martins, beraberlerindeki heyetle birlikte Tosyalı Demir Çelik İskenderun Tesisini ziyaretinin ardından Tosyalı’dan müjdeli bir haber daha geldi.

Buna göre Tosyalı Iron & Steel Angola, Angola Cumhuriyeti’ne ait petrol şirketi Sonangol ile gerçekleştireceği ortaklık ile mevcut demir cevheri yatırımına ilave olarak entegre bir demir çelik tesisi kurmak için iş birliğine gidecek. Bu iş birliği ile Kassinga Bölgesi’ndeki demir cevheri madenlerinin yeniden faaliyete geçirilmesi ve ardından başkent Luanda’nın güneybatısındaki Mocamedes’te bulunan Sacomar Maden Terminali’nde bir çelik tesisi kurulması planlanıyor.

Tosyalı’dan, Angola’da Sonangol İle Ortak çelik Yatırımı
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı-Angola’nın Petrol ve Gaz Üretim Şirketi Sonangol Yönetim Kurulu Başkanı Sebastiao Gaspar Martins

Yeni iş birliği ile ilgili açıklamalarda bulunan Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Sayın Bakan ve beraberindeki heyetini Türkiye’de yeşil çeliğin merkezi olarak anılan Tosyalı Demir Çelik İskenderun Fabrikası’nda ağırlamaktan mutluluk duyduk. Bu ziyaret vesilesi ile Tosyalı’nın Angola’ya olan inancının ve ülkenin başta demir-çelik ve madencilik olmak üzere petrol ve gaz dışı sektörlere yönelme stratejisine verdiğimiz güçlü desteğin altını bir kez daha çizdik. Angola’daki iş birliğimizin kapsamını genişleten bu yeni ortaklık yapısının her iki ülke için de hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tosyalı’dan, Angola’da Sonangol İle Ortak çelik YatırımıTosyalı, Angola’daki en büyük demir cevheri rezervine sahip olan Kassinga Bölgesi’nde bulunan demir cevheri madenlerini işletmek amacıyla bölgedeki yatırımlarını sürdürüyor. Şirket 2 milyar ton demir cevheri rezervi bulunan bu proje ile fazlar halinde yıllık 10 milyon ton demir cevheri işleme kapasitesine ulaşmayı hedefliyor. 2027’de tamamlanması planlanan yeni çelik tesisiyle de madenden tesise uzanan değer zincirinin tamamına hakim tam entegre bir endüstri kompleksi hayata geçirilmiş olacak. Bu proje ile Angola’nın petrol ve doğalgaz dışı sektörlerdeki endüstriyel yatırımlarının da önünün açılarak yerel ekonominin daha yaygın bir şekilde geliştirilmesi hedefleniyor.

Otellerdeki Lokomotif

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Otellerdeki Lokomotif

Otellerdeki Lokomotif

Ali Rıza DÖLKELEŞSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Otellerdeki Lokomotif

Mutfak Yöneticisi / Food EDITOR

         2024 yılı doluluk açısından çok keyifli geçiyor. Şu günlerde tek bir oda dahi istenilse çok zor çoğu otel dolu oda bulmak imkânsız. Türk Turizmi açısından, Ülke ekonomisi açısından çok güzel bulgular bunlar. Yatırımcı mutlumu orası tartışılır. Biz çalışanlar mutluyuz mu? Evet, Turizm altın çağını yaşar iken mutlu olmamak elde mi? Kimilerine göre bu doluluklar sanal maddi getirinin olmadığını boşa kürek çektikleri yönünde sitemleri var. Eskiye oran ile maliyetlerin çok fazla olduğu ve gelirlerin ise o boyutta düştüğü yönde sitemler var. Tabi ki bu bizi aşıyor buna sadece yatırımcının, Acente yetkililerinin, Tur operatörlerinin sadece Turizm politikası demekten öteye söylenecek söz bulamıyorum.

‘’Biz şefler ne yapıyoruz’’

Bütün çalışma yılını bir hafta veya iki haftaya hedeflemiş bu yapacağı tatilin hayali ile kendini hazırlamış misafiri mutlu etmek. Uyruğu ne olur ise olsun Rus, Alman, Belçikalı, Hollandalı, İsrailli, İngiliz, Türk Milliyetlerine bakmaksızın gelmiş olduğu tesiste Tatilini en güzel şekilde geçmesini sağlamak.

Bunları neden sayıyorum çünkü çoğu tesis ve meslektaşlarım şu hataya düşüyor. ‘’Bu Ülke misafiri anlamaz yemekten, zaten çok alıyorlar ne sunar isen sun fark etmez her şey dahil de ne olacak doldur boşalt’’ mantığını güdenler var. Ne yazık ki bu düşüncede ve bu kafa yapısı ile çalışan hizmet veren kişiler ve tesisler yok denilmeyecek kadar fazla. Ne mutlu ki son yıllarda yeni açılan tesisler ile birlikte kalite yarışı ön plana çıkmıştır. Kaliteli hizmet öncelikle otelin mimarisinden başlamış bu kalite yönetiminden, personeline, yemeğinden servisine kadar bu kalite yarışı yansımaktadır.

Türk Turizminde bu ve benzeri tesisleri görmekten son derecede mutlu olmaktayım. Burada kaliteli hizmet ve kaliteli ürün sunduğunuzda o hizmetin ve ürünün parası ne olur ise olsun alıcısının olduğunu görmekteyiz. O zaman kafayı kuma gömmenin mantığı yok. Kaliteli hizmeti verdiğinizde ve verdiğiniz ölçüde de maddi manevi karşılığını olacaktır. Bu mantık ile hareket edildiğinde göreceğiz ki Turizmde kalitemiz her geçen gün artacaktır.

‘’ Her Bir Birey ‘’   

Otel içerisindeki hizmeti veren her bir birey bu bilinç ile yaptığı işe baktığında misafir memnuniyeti kaçınılmaz olacaktır. Departmanlar arasında otelin veya işletmenin vagonlarını çeken lokomotif hangi departmandır? Hiç düşündünüz mü? Bakalım ne kadar mimarisi güzel tesis yaparsanız buna gelen misafir tatilinin ilk iki günü dikkat eder, istediğiniz kadar tesisi altın ile kaplayın misafirin ilgisi iki günü geçmez, odası standart temizliği olmaz ise olmaz çünkü oda temizliğinde standart kurallar vardır bunlar olması gereken rutin iştir, bunu misafirde bilir.

Kısacası siz gelen misafirinizi yemeğiniz ile servisiniz ile bunun yanı sıra güler yüz ile sunmadığınız da bu misafiri mutlu edemezsiniz ve bir daha bu misafir bu tesisi tercih etmeyecek hatta reklamasyon yapacaktır.

Otellerimizde açılan özel temalı restoranlarda bunun bir göstergesidir. Daha düne kadar her şey dahil konsepti içerisinde bir tek ana restorandan hizmet verir iken şuan gelinen nokta da ise yedi, sekiz hatta on dört adet özel restoranları olan tesislerimiz mevcut.

Burada ki ana tema misafiri mutlu etmek farklı mutfaklar ile tanıştırmak. Tatili süresince farklı duygular farklı lezzetler sunmak orijinalini bozmadan. Bunun doğrultusunda bu misafiri tekrar aynı tesise çekmek hatta yanında arkadaşları ile birlikte bu zor mu hayır değil. Bunu yapan başaran çok tesis var. Hatta tesise gelemeden aşçının yani Chefin devam edip etmediğini sorarak tatiline yön veren misafirler çok fazla.

Bu doğruları dile getirdikten sonra peki söyleyebilir miyiz? Tesisin lokomotifi Mutfak ve peşi sıra servistir. Bence öyle, kesinlikle öyle. Bunu doğruluğunu çözen tesislerin başarıları aşikârdır. Bu tesislerin personel politikası, doluluk oranları, fiyat olarak satış politikaları verdikleri hizmet gibi yapmış oldukları işletmecilikte kaliteyi yakalamışlar ve üzerine koymaktadırlar.

Lokomotiften şaşmamak destek vermek dileğim ile.

‘’ Sevdiğim Sözler ‘’

Biz haber etmeden haberimizi alırsın,

Yedi yıllık yoldan kuşkanadıyla gelirsin,

Gözümüzün dilinden anlar, elimizin sırrını bilirsin.

Namuslu bir kitap gibi güler, alnımızın terini silersin

O gider, bu gider, şu gider ’’dostluk’’

Sen yanı başımız da kalırsın

Hayatımızdan dostluklar eksilmesin ama ‘’ gerçek dostluklar. ‘’

‘’Okumak için vakit ayırdığınızdan dolayı teşekkür ederim, iyi pazarlar.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Otellerdeki LokomotifAli Rıza DÖLKELEŞ

Mutfak Yöneticisi / Food EDITOR

Limak Cyprus Deluxe Hotel

chefard@hotmail.com

 

Sanayide Kadın Operatörler Revaçta: Kol Gücünün Yerini Yetenek Aldı!

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Sanayide Kadın Operatörler Revaçta Kol Gücünün Yerini Yetenek Aldı!

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Sanayide Kadın Operatörler Revaçta Kol Gücünün Yerini Yetenek Aldı!2015 yılından bu yana 4 bini aşkın mezun veren Tezmaksan Akademi, Sivas’taki yeni şubesi ile kadın istihdamına odaklandı. Başta Sivas olmak üzere çevre illerden kadın istihdamına yoğun bir ilgi olduğunu belirten Tezmaksan Grup CEO’su Hakan Aydoğdu, “Sektörümüzde erkek çalışan oranı oldukça yüksek. Artık yaptığımız iş kol gücünden tamamen çıktığı için çalışanların erkek ya da kadın olmasının bir önemi kalmadı. Bizim için yetenek ön planda. Biz de Sivas’taki şubemizde kadınlarımıza eğitim vererek, onların çalışma hayatına dahil olmasına katkı sağlıyoruz” dedi.

Yenilikçi hamle ve yatırımlarıyla 40 yılı aşkın süredir Türkiye sanayisinin çözüm ortaklığını üstlenen Tezmaksan, 2015 yılının sonunda hayata geçirdiği Tezmaksan Akademi ile eğitim ve talaşlı imalat sanayi arasında köprü görevi üstleniyor. Sanayinin bugün ve gelecekteki en büyük sorunları arasında yer alan nitelikli eleman ihtiyacını bünyesinde verdiği eğitimlerle karşılamaya çalışan Tezmaksan Akademi; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Konya’nın yanı sıra Sivas’taki birimiyle de gençleri sanayiye hazırlıyor. Sanayideki kadın istihdam oranının artırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştiren Akademi, yetiştirdiği kadın operatörleri firmalara yönlendiriyor.

Tezmaksan Akademi, Sivas Ekonomisine Değer Katıyor

Tezmaksan Akademi’nin gelişen teknolojiyi yeni gelen nesillere ve sektör oyuncularına aktarmada önemli rol üstlendiğini belirten Tezmaksan Grup CEO’su Hakan Aydoğdu, “Talaşlı imalat sektörüne CNC, yazılım eğitimleri ve istihdam konusunda destek veren akademimiz sayesinde üretim hacmi ve ihracatı her geçen gün artan ülkemize, en çok ihtiyaç duyulan nitelikli elemanı kazandırıyoruz. Bunun yanında sektörümüzde erkek çalışan oranı yüksek seviyelerde. Tayvan’ı bir kenara ayırırsak bu bütün dünyada böyle. Bu konuda bir adım atmamız gerektiğini düşünerek Sivas fabrikamızda başlayan robot üretimiyle birlikte orada da Akademi açılışımızı yaptık. Özellikle sanayide kadın istihdamının artırılması yönünde akademinin varlığı büyük öneme sahip. Çünkü burada kadın çalışan istihdam etmek isteyen çok firmamız var. Operatörleri hep kadınlardan seçiyorlar. Böylelikle biz de eğitim alan kadın çalışanları firmalara kazandırıyoruz. Yaptığımız iş artık kol gücünden tamamen çıktığı için çalışanın kadın-erkek olmasından ziyade yetenekleri daha ön planda. Diğer akademilerimizden farklı olarak Sivas’ta robot eğitimi veriyoruz” dedi.

Genç İnsan Kaynağı, Tezmaksan Akademi İle Sanayi İçin Cevhere Dönüşüyor

Türkiye’deki genç insan kaynağının eğitim alanındaki planlı ve stratejik yatırımlarla ekonomi ve sanayi için gerçek bir cevher olduğunu ifade eden Aydoğdu, şunları söyledi: “Tezmaksan Akademi ile gençlerin kendilerini geliştirme ve sektördeki teknik yenilikleri takip etme fırsatını sunuyoruz. Böylelikle iş hayatına atılmadan önce teknik bilgi sahibi olan gençler, teorik bilgilerini tezgah başında uygulama şansı buluyor ve mesleklerinde uzmanlaşabiliyor. Ayrıca üniversiteye devam etmeyi planlamayan veya okulu bırakan öğrencilere de iş hayatında meslek edinme olanağı sunuyoruz. Tezmaksan Akademi sayesinde öğretmenlere de teknik eğitimler konusunda bilgi düzeylerini artırma ve güncel konularda yetkinlik kazanma fırsatı sunuyoruz. Bu sayede öğretmenler, öğrencilere daha etkili bir şekilde eğitim verirken sektördeki değişimlere de ayak uydurabiliyor.”

Tedarik Zinciri Yönetiminde Erken Tespitler Olası Kayıpların Önüne Geçiyor

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tedarik Zinciri Yönetiminde Erken Tespitler Olası Kayıpların önüne Geçiyor

Tedarik Zinciri Yönetiminde Erken Tespitler Olası Kayıpların Önüne Geçiyor

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Tedarik Zinciri Yönetiminde Erken Tespitler Olası Kayıpların önüne GeçiyorTedarik zinciri yönetimi, lojistik sektöründe rekabet avantajının sağlanması açısından kritik bir rol oynuyor. Dünya genelindeki öngörülemeyen gelişmeler tedarik zincirlerinin daha karmaşık hale gelmesine neden olurken, bu alandaki riskleri ve olası kayıpları minimuma indirmek için erken tespitler büyük önem taşıyor. Globelink Ünimar İcra Kurulu Başkanı Fatih Baş, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Tedarik zincirinde yaşanabilecek bir aksama ekonomik ve operasyonel birçok krize sebep olabiliyor. Bu noktada ise erken tespitler olası kayıpların önüne geçiyor. Önceden önlem alan firmalar tedarik zinciri boyunca oluşabilecek potansiyel sorunları belirleyerek, operasyonlarını daha verimli ve sürdürülebilir hale getirebiliyor.

Dijital dönüşüm teknolojileri potansiyel kayıpların önüne geçiyor

Öte yandan teknolojinin gelişimi, tedarik zinciri yönetiminde erken tespit süreçlerinin daha etkin hale gelmesine katkı sağlıyor. Yapay zeka, büyük veri analitiği ve nesnelerin interneti (IoT) gibi yenilikçi teknolojiler, tedarik zincirinin her aşamasında verilerin toplanmasını, analiz edilmesini ve potansiyel sorunların önceden saptanmasını mümkün kılıyor. Bu sayede, tedarik zincirinde oluşabilecek aksaklıklar önceden tespit edilerek, kesintisiz bir operasyon sağlanabiliyor.

Maliyetleri düşürmede oldukça etkili

Risklerin önceden tespit edilmesinin büyük bir avantaj sağladığının altını çizen Fatih Baş, “Tedarik süreçlerindeki yönetim oldukça katmanlı bir yapıya sahip. Bu yüzden, operasyonel riskleri en aza indirmenin yolu, erken tespit mekanizmalarını etkin bir şekilde kullanmaktan geçiyor. Teknolojinin sunduğu imkanlar sayesinde, potansiyel sorunları önceden belirleyerek hem maliyetleri düşürebiliyor hem de müşteri memnuniyetini artırabiliyoruz. Bizler de Globelink Ünimar olarak bu konudaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Örneğin, operasyonel süreçlerdeki verimliliği artırmak için geliştirdiğimiz UNIBOX projemizle, Türkiye ve dünya genelindeki ithalat ile ihracat verilerini otomatik olarak sistemimize entegre ederek, sektördeki konumumuzu ayrıntılı bir şekilde raporlayabiliyoruz. Bunun yanı sıra, tahminleme yapıları ve what-if analizler noktasında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz.’’ dedi.