Ulusal Süt Konseyi’nden Kamuoyuna Duyuru

Ulusal Süt Konseyi (USK) Başkanı Harun Çallı, son günlerde medyaya yansıyan ve hiçbir bilimsel temele dayanmayan iddialarla, endüstriyel yoğurtları kanser ile ilişkilendiren haberlere sert tepki gösterdi. Çallı, bir sektörü topyekun karalamaya yönelik haberler için “En hafif tabiriyle; aymazlıktır, sorumsuzluktur, topluma karşı işlenmiş suçtur. Kendilerini meşhur etmek veya ilgi çekmek için, hiçbir bilimsel temeli olmayan, yalan yanlış bilgiler ile, olsa olsa varsayımları ile insanları ürkütüp korkutarak, “yoğurt” gibi tarihin binlerce yıllık imbiğinden süzülerek bugüne gelmiş, çok değerli bir gıdadan toplumu uzaklaştırmayı göze alan bu sorumsuzlara artık dur demenin zamanı gelmiştir.” dedi.

Son günlerde, süt ve süt ürünleri sektörü tarafından üretilen yoğurtları, kanser ile ilişkilendiren haberlere, Ulusal Süt Konseyi (USK) Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı, yazılı bir açıklamayla yanıt verdi.

“Yoğurt”un beslenmemizin en temel gıdalarından biri olduğunu belirten Çallı, açıklamasında şunları kaydetti:

“En mükemmel gıdalardan biri olan “yoğurt”un değeri dünyada her geçen gün daha fazla anlaşılarak, tüketimi desteklenmekte ve hızla artmaktadır. Ülkemizde ise; adı bize, özü bize ait ve kültürel mirasımızın en değerli, beslenmemizin en temel gıdalarından biri olan “YOĞURT”, korkulan bir ürün haline getirilmektedir.

Hiçbir bilimsel dayanağı bulunmayan, hiçbir doğruluğu olmayan, yalan yanlış söylemleri ile insanları ürküterek ilgi toplamaya çalışan korku tacirlerinin, ambalajlı yoğurtları kanser hastalığı ile ilişkilendirecek kadar ileri gittiğini ve halkımızı “yoğurt” tüketmekte tereddüte düşürdüklerini üzülerek görüyoruz.

“Yoğurt” sadece süt ve yoğurt mayası ile üretilmektedir. Bunun ötesinde “yoğurt”a herhangi bir katkı maddesi koymak, yasalara aykırıdır, yasaktır, suçtur.

Tüketicilerimizin karşısına çıkan yoğurt markalarının hiçbiri böyle bir ithamla karşı karşıya bırakamayacağımız çok değerli markalarımız, uluslararası gıda güvenliği standartlarını uygulayan, modern ve hijyenik tesislerde üretim yapan çok değerli kuruluşlarımızdır.

Toplumumuzu yanıltıcı bilgilerle korkutarak, yoğurt ile ilgili şüpheye düşürenleri, hatalarını telafi etmeye, üniversitelerimizi ve bakanlığımızı da bu konuda toplumu aydınlatacak bilgilendirmeler yapmaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla kamuoyunun dikkatine sunarız.”

Ev Dışı Tüketim Sektöründe Meslek Birlikleri ‘Gıda Güvenliği’ Hedefleri İçin ‘Güvenilir Eller’de Buluştu

1 yılda 36.500 şefe

online gıda güvenliği eğitimi aldırmak için

9 meslek birliği imza attı

Ev dışı tüketim sektöründe meslek birlikleri ‘Güvenilir Eller’ online gıda güvenliği eğitim projesinde bir araya geldi. Aşçılar Derneği, İstanbul Lokantacılar Esnaf Odası, Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği, Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği, Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu, Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği, Türkiye Lokantacılar Kebapçılar Köfteciler Pastacılar ve Tatlıcılar Federasyonu ve Yemek Sanayicileri Derneği başkanlarının katılımıyla bir tanıtım toplantısı düzenlendi.

Tüm meslek birliklerinin ilk kez bir araya geldiği toplantıda, her meslek birliği Güvenilir Eller online gıda güvenliği eğitim programı kapsamında hedefledikleri katılım ve sertifika sayısını açıklarken, konuşmaların ardından temsili imza töreni düzenlendi. Toplantıya katılan 9 meslek birliği, 1 yılda 36.500 şefe online gıda güvenliği eğitimi aldırma ortak hedefine imza attı.

Unilever Food Solutions Türkiye, Orta Asya ve İran Genel Müdürü Önder Arsan: Sektör temsilcilerin desteğiyle 1 yılda 36.500 şef online gıda güvenliği eğitimi alacak

“Gıda Güvenliği Derneği işbirliğiyle Türkiye’nin ilk ve tek online gıda güvenliği eğitim-sertifika programı olarak 2016 yılında başlattığımız ‘Güvenilir Eller’ projesinde, yaklaşık bir yıllık dönemde 7.800’ü aşkın şef online ‘gıda güvenliği’ eğitimlerine başlarken, 4.800’den fazlası Gıda Güvenliği Derneği onaylı sertifikasını aldı. Projemizde hedeflerin ileri taşınmasında sektör temsilcilerinin desteği ve sahiplenmesi çok önemliydi. Geçen yıl projeye başlarken hedefimizi, üç yılda ülkemizin dört bir yanındaki 30.000 şefimizin gıda güvenliği eğitimini tamamlayarak sertifika almalarını sağlamak olarak açıklamıştık. Bugün değerli başkanlarla birlikte hedefi bir yıl için 36.500 şefin online gıda güvenliği eğitimi alması olarak açıklamanın mutluluğunu yaşıyorum.”

Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, “Öncelikle bu projeyi bize getiren Unilever Food Solutions’a sektörün gelişimine sağladığı katkı için teşekkür ediyorum. ‘Güvenilir Eller’, şeflerde gıda güvenliği konusunda farkındalık yaratmayı ve bilgi açığını kapatmayı hedefleyen online bir eğitim programı. Bu eğitim için Gıda Güvenliği Derneği olarak 5 ayrı modül oluşturduk: Çapraz Bulaşma, Fiziksel ve Kimyasal Tehlikeler, Temizlik, Üretim Güvenliği ve HACCP uygulamaları…”

Hata kaldırmaz bir sektörde faaliyet gösteriyoruz ve en iyi hizmeti vermek zorundayız diyen Aşçılar Derneği Başkanı Fikret Özdemir, “Yakın gelecekte daha fazla sayıda profesyonel mutfakta ‘Güvenilir Eller’ sertifikası göreceğimize inanıyorum. Aşçılar Derneği olarak 1 yıllık dönemde 3.000 şefimizin sertifikalarını almalarını sağlayacağız.”

Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Yönetim Kurulu Başkanı E. Hakan Duran, “POYD olarak 375 üye işletmeyi temsil ediyoruz. Üyelerimiz kapsamında 9.000 kişilik mutfak personelinin, 1 yıllık süreçte 1.000’in eğitimleri tamamlayarak, Gıda Güvenliği Derneği onaylı sertifikalarını almalarını sağlayacağız.”

Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer, “Online gıda güvenliği eğitimlerinden tüm üye kuruluşlarımızın mutfak personellerinin faydalanması için teşvik ediyoruz. İlk 1 yıllık hedefte mutfak personelinin %50’sinin yani 2.000 personelimizin bu eğitimi almasını hedefliyoruz. 2 yıllık hedefimiz üye işletmelerimizin hepsinde mutfak personellerinin bu eğitimi alarak işe başlamalarını sağlamak olacaktır.”

Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu Yönetim Kurulu (TAŞPAKON) Başkanı Gökhan Tufan, “Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu olarak tüm Türkiye’den 7 federasyon ve 57 derneği temsil ediyoruz. Bu döneme kadar 3 bin şefimiz bizim tarafından online gıda güvenliği eğitimine yönlendirildi. Bu yılın sonuna kadar 7 bin şefi daha dahil edip 10 bin şefe ulaşmaya, 2 yıllık dönemde toplam 20 bin personelimizin eğitimleri almasını hedefliyoruz.”

Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TURES) Genel Başkan Vekili Ünal Dölek, “Biz TURES olarak bu projede varız. Güvenilir Eller projesinin altına imza atmaktan dolayı mutluyuz. Toplamda üyelerimiz dahilinde 65.000 mutfak personelimiz bulunuyor. İlk yıl 6.500 öutfak personelimiz online gıda güvenliği eğitimlerini alacak.”

Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Genel Başkanı Aykut Yenice, “Güvenilir Eller, uzun yıllardır olmayan bir şeyi başardı ve sektörün tüm paydaşlarını aynı ortamda buluşturdu. Bu kadar geniş katılım ve destek, bu projenin başarılı olacağının da işareti. Türkiye genelinde lokantacılık, pastacılık, tatlıcılık mesleği ile uğraşan 100 binlik geniş bir grubu temsil ediyoruz. Önümüzdeki 1 yıllık süreçte 10.000 mutfak personelinin sertifikalarını almalarını hedefliyoruz.”

Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu (YESİDEF) Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Zincirkıran, “Toplu yemek şirketleri olarak, fabrikalardan hastanelere, kamu ve özel kuruluşlardan üniversitelere her gün milyonlarca insana öğünlerinde hizmet veriyoruz. Bizim sektörümüzde yaklaşık 350.000 kişi çalışıyor. YESİDEF olarak bu eğitim programına tüm Türkiye’de toplu yemek sektöründen katılımı sağlamak için var gücümüzle destek oluyoruz. Temsil ettiğimiz 40.000 mutfak personelinin 1 yıllık süreçte 4.000’in eğitimleri tamamlamalarını sağlayacağız.”

GÜVENİLİR ELLER GIDA GÜVENLİĞİ ONLİNE EĞİTİM PROJESİ www.guvenilireller.com

Ev dışı gıda sektöründe her iki işletmeden birine ulaşan Unilever Food Solutions, şeflerin gıda güvenliği alanındaki beklentilerini karşılamak amacıyla Gıda Güvenliği Derneği iş birliğiyle ‘Güvenilir Eller’ gıda güvenliği eğitimlerini başlattı.

Unilever Food Solutions, 2015 yılında TNS araştırma şirketiyle gerçekleştirdiği ‘Türkiye Şef Araştırması’na katılan şeflerin %80’inin ‘Gıda Güvenliği’ alanında eğitim almayı en öncelikli ihtiyacı olarak tanımlamadı. Gıda Güvenliği Derneği iş birliğiyle Türkiye’nin ilk ve tek online gıda güvenliği eğitim-sertifika programı ‘Güvenilir Eller’ projesi bu ihtiyacın ardından 10 ay önce başlatıldı. Amaç, online platform üzerinden Türkiye genelindeki tüm şeflerin bu eğitim içeriğine kolayca ulaşmasını sağlamak.

Gıda Güvenliği Derneği tarafından içeriği oluşturulan ve her konu için farklı beş modülden oluşan online eğitim programıyla, gıda güvenliği konusunda temel bilgiler şeflere veriliyor. Bugüne kadar 7.800’den fazla şef guvenilireller.com’a kayıt olarak eğitimlere başladı. 4.800’den fazla şefe ise sertifika gönderildi. Güvenilir Eller online eğitimleri için fiziksel ve kimyasal tehlikeler, temizlik, üretim güvenliği, çapraz bulaşma ve HACCP uygulamaları başlıklarında içerikler oluşturdu. Eğitimi tamamlayan şeflere isimlerine özel Türkiye Gıda Güvenliği Derneği onaylı sertifikaları gönderiliyor.

Çanakkale Savaşı’ndan kalan 100 yıllık çizmeye büyük ilgi

CNR Expo’daki fuarda Çanakkale Savaşından kalan 100 yıllık çizme de var

AYMOD’da bin 400’ü aşkın ayakkabı markası yeni modellerini sergiliyor

Ayakkabı sektöründe dünyanın en büyük ikinci organizasyonu olan Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı (AYMOD), CNR EXPO Yeşilköy’de 57. kez kapılarını açtı. Toplam 59 ülkeden alım heyetinin ağırlandığı fuarda, bin 400’ün üzerinde yerli ve yabancı marka 2017-18 Sonbahar/Kış sezonu ayakkabı ve saraciye modellerini ilk kez sergiliyor.

Çanakkale Savaşı’ndan kalan 100 yıllık deri Kur’an Mushafı, çizme ve ayakkabıdan, 80’li yılların efsane dizisi Kara Şimşek’ten esinlenerek hazırlanan “ışıklı ayakkabı”ya kadar çok sayıda ürün büyük ilgi görüyor.

Ayakkabı sektöründe dünyanın en büyük ikinci organizasyonu olan Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı (AYMOD), CNR EXPO Yeşilköy’de kapılarını açtı. Dünyanın en büyük fuarı olma hedefiyle yoluna devam eden ve bu yıl kapılarını 57. kez açan fuarda, yerli-yabancı 1.400’ün üzerinde marka 2017-18 Sonbahar-Kış sezonu ayakkabı ve saraciye modellerini ilk kez görücüye çıkardı. Toplam 59 ülkeden alım heyetinin ağırlandığı fuarda, klasikten moderne, babetten çizmeye, çantadan, cüzdana, bavuldan kemere kadar çok sayıda ürün ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.

Fuarda Çanakkale Savaşı’ndan kalan 100 yıllık deri çizme, ayakkabı ve Kur’an Mushaflarından 80’li yılların efsane dizisi Kara Şimşek’ten esinlenerek hazırlanan “ışıklı ayakkabı”ya kadar çok sayıda ürün ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor.

Çanakkale Savaşı’ndan kalan 100 yıllık çizmeye büyük ilgi

AYMOD’un büyük ilgi gören ürünleri arasında, Çanakkale Savaşı sırasında bir Türk eri ve Türk subayının giydiği 100 yıllık çizme ve ayakkabı bulunuyor. Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği standında sergilenen ayakkabıların yanında, yine aynı dönemden kalma Kur’an Mushafları da büyük beğeni topluyor.

Fuarda bir başka dikkat çeken ürün, 1982-1986 yılları arasında yayınlandığı dönemde dünyayı kasıp kavuran ve Türkiye’de de çok sevilen efsane televizyon dizisi Kara Şimşek’in oyuncusu David Hasselhoff için özel tasarlanan ayakkabılar oldu. Kara Şimşek dizisinin konuşan arabası Kitt’ten esinlenerek hazırlanan ışıklı ayakkabılara, özellikle 35 yaşın üzerindeki erkekler yoğun ilgi gösteriyor.

Zara, H&M gibi dünya markaları aradıkları üreticileri Urfa’da bulacak

Fuar ve sektörle ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Süleyman Gürsoy, AYMOD’da bugüne kadarki en kapsamlı alım heyetlerini ağırladıklarını söyledi. Ayakkabı sektörünün hedef pazarının Avrupa olduğunu hatırlatan Gürsoy, “AYMOD Fuarı’nda da buna bağlı olarak Avrupa pazarına ağırlık verdik. Bizzat Almanya’daki müşterilerimizi ziyaret ederek, fuara gelmelerini sağladık” diye konuştu. Ayakkabıda bu yıl 1 milyar dolar ihracat hedeflediklerini hatırlatan Süleyman Gürsoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayakkabı üretim gücümüz arttı. Sektörde endüstriyel üretim yapmalıyız. Hükümetimiz bunun için çok güzel teşvikler veriyor. Urfa’da bu anlamda fabrikalar kurulmaya başladı.Zara, H&M gibi dünya markaları aradıkları üreticileri Urfa’da bulacak.”

Şenel: “59 ülkeden alım heyetini ağırlıyoruz”

CNR Holding Genel Koordinatörü Cem Şenel da fuara ilişkin olarak şunları söyledi: “Fuarda, İtalya, Hollanda, Almanya, Yunanistan, Rusya, Ukrayna, Belarus, Suudi Arabistan, Katar, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran’ın da bulunduğu 59 ülkeden alım heyetlerini ağırlıyoruz. Ayrıca Kemal Tanca, Divarese, Ayakkabı Dünyası, Adidas, Décathlon, LC Waikiki, Flo, Yeşil Kundura ve Grinderboks gibi 100’e yakın uluslararası ayakkabı markasının ve zincir mağazanın üst düzey yöneticileri ile Türkiye’nin dört bir yanında faaliyet gösteren, ayakkabı alım-satımı yapan 3 binin üzerinde firmanın yöneticilerini fuarda özel davetli olarak ağırlıyoruz.”

Duayen usta, çanta üretiminin tüm aşamalarını sergiliyor

AYMOD’da Türk ayakkabı ve saraciye sektörüne kalifiye personel yetiştiren üniversite, Teknik Anadolu Liseleri ve özel eğitim kurumları, öğrencileriyle birlikte sektörde çığır açacak yenilikçi tasarımlarını sergiliyor. Fuarda ayrıca Saraciye Sanayicileri Derneği ile yapılan iş birliğinde bir çanta yapım atölyesi de oluşturuldu. Bu kapsamda fuar boyunca sektöre 56 senedir emek vererek TÜRDEV tarafından Onur Ödülü almaya hak kazanan duayen saraciye ustası Alaattin Eldemir de bir deri çantanın tüm üretim aşamalarını ziyaretçilerle paylaşıyor. Fuarda yine uluslararası tasarım yarışmalarında dereceye giren ve tasarımlarında yeni teknolojiler kullanan Zuhal Canyurt, Fatma Menteş, Feyza Aktulga, Yasemin Aşçı, Ceylan Aşçı, Nedret Büyükasar, Ayşe Ünlü, Gonca Aldemir ve Gültan Akagündüz, Tasarımcılar Özel Bölümünde en yeni koleksiyonlarını sergiliyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker de fuarı gezdi

Klasikten moderne, babetten çizmeye, çantadan, cüzdana, bavula ve kemere kadar her kesime hitap eden ürünlerin sergilendiği fuarda, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehdi Eker de ayakkabı firmalarının birbirinden renkli stantlarını ziyaret etti. Eker, bir ayakkabı firmasının standında sergilenen 800 yıllık kılıçlardan oluşan kılıç koleksiyonu ile ilgilendi. Eker’in de beğendiği Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait olan altın kaplama kılıçların fiyatı 750 bin dolardan başlıyor.

Doğtaş Kelebek Mobilya ilk çeyrekte yüzde 41 büyüdü!

Mobilya sektörünün önde gelen firması Doğtaş Kelebek Mobilya, 2017 yılının ilk çeyreğinde sektör ortalamasının çok üzerinde bir büyüme gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıla göre ilk üç ayda yüzde 41 büyümeye imza atan şirketin, 2017 yıl sonu büyüme hedefi de aynı paralelde planlanıyor.

Doğtaş Kelebek Mobilya CEO’su Ersin Serbes ilk üç ayda yakalanan başarıyla ilgili olarak; “Geçtiğimiz yıl, sektörel deneyimi çok uzun yıllara dayanan güçlü bir ekiple yeniden yapılandık. Yılların verdiği birikim ve uzmanlığımızı ustalıkla yansıttığımız tasarımlarımızı müşterilerimize uygun koşullarda sunmanın gayretindeyiz. Tasarım ve trendler konusunda öncülük etmek, müşterilerimizle bir araya geldiğimiz tüm temas noktalarımızda onlara iyi bir deneyim sunmak bizim için her zaman çok önemli. Yenilenen ürün portföyümüz, hem Doğtaş hem Kelebek Mobilya’da yenilemeye başladığımız mağaza konseptlerimiz, satış sonrasında da fark yaratan uygulamalarımızla önümüzdeki günlerde mobilya perakendeciliğinde adımızdan söz ettirmeye devam edeceğiz. Geçen ay Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından layık görüldüğümüz “Tüketici Memnuniyetini İlke Edinen Firma Ödülü” de ne kadar doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor.” dedi.

“41 kere maşallah!”

2017’de Doğtaş Kelebek olarak güçlü bir büyüme hikayesi yaratacaklarına değinen Serbes; “İlk üç ayda yüzde 41’lik bir büyüme gerçekleştirdik. Bu büyüme oranı sektör ortalamasının çok çok üzerinde. “41 kere maşallah” diyoruz. Global pazardaki konumumuz her yıl güçleniyor. İhracata yönelik çalışmalarımıza da hız kesmeden devam ediyoruz. Düzce’de bulunan fabrikamıza yaptığımız yatırım bitmek üzere, bu sayede üretim kapasitesini artırıyoruz. Yatırımlarımız da devam edecek. Bu yıl sonunda ilk üç ayda yakaladığımız büyüme oranlarıyla paralel büyüme gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.” dedi.

Medical Park Hastaneler Grubu’nun yeni sosyal sorumluluk projesi: “Birlikte Mümkün”

Medical Park Hastaneler Grubu ile Psiko-Onkoloji Derneği, kanser ile mücadele eden hastaların ve hasta yakınlarının hayata daha güçlü tutunmaları için “Birlikte Mümkün” isimli sosyal destek projesini hayata geçiriyor.

Kanser tanısı konduğu andan itibaren yaşanılan şok ve reddetme ile başlayan; süreç boyunca farklı şekillerde ve şiddette ortaya çıkan psikolojik zorluklar, tedavi şekli ve zamanına kadar pek çok konuya etki edebilen önemli unsurlar. Pek çok araştırma, kanser tedavi süreçlerinde hastaların psikolojik destek almasının önemine dikkat çekiyor. Üstelik sadece hastalar değil, hasta yakınları da tedavi boyunca benzer sıkıntılar yaşadıkları için kanser hastalarının sosyal çevresinin de psikolojik olarak desteklenmesi, sürece olumlu katkı sağlıyor.

Türkiye’nin ilk onkoloji hastanesini kuran Medical Park Hastaneler Grubu, bu bakış açısından yola çıkarak bir sosyal sorumluluk projesi hayata geçiriyor. Medical Park, Psiko-Onkoloji Derneği ile yaptığı iş birliği kapsamında “Birlikte Mümkün” isimli sosyal destek projesiyle, kanser hastaları ve hasta yakınlarına yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları gerçekleştirecek. Proje kapsamda Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi, Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi ve Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nde görevli onkoloji personeliyle, kanser hastası ve yakınlarına psikolojik danışmanlık hizmet sunulacak. Proje kapsamında hastalara bireysel görüşmeler; yakınlarına ise seminer ve grup çalışmaları aracılığıyla destek sunulacak.

ONKOLOJİ PSİKOLOJİDEN BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLEMEZ

MLP Care Hekimlik Hizmetleri Direktörü Dr. Şerif Köksal, “Yılda 52 binden fazla kanser hastasının tedavi süreçlerinin içinde yer alıyoruz. Onkoloji alanındaki vaka birikimimiz nedeniyle hem hastalarımızın hem de sosyal çevrelerinin tedavi süreçleri boyunca psikolojik destek ihtiyacını net olarak gözlemliyoruz. Bu ihtiyaca cevap vermek üzere bir sosyal sorumluluk projesi hazırladık. Kanser tedavileri, hastalar üzerinde yıpratıcı etkiler oluşturabiliyor. Ancak bu etkileri asgariye indirmek ve hatta bazen yok etmek, tersine çevirmek, tüm aktörlerin uyumlu birlikteliği ile süreçleri farklı yaşamak, yaşatmak mümkün. Birlikte Mümkün projesi ile onkoloji ve psikolojinin, kanser tedavisinde ayrılmaz bir bütünün parçaları olduğuna dikkat çekmek istediğimiz kadar, psikolojik desteğin sadece hastalar için değil; yakınları hatta tedavi boyunca hastaların yanında olan sağlık personelinin de ihtiyacı olduğunu anlatmak istedik” diye konuşuyor.

PSİKOSOSYAL DESTEK KANSERİN İLK EVRESİNDE BAŞLAR

Birlikte Mümkün projesinin amaç ve kapsamının Türkiye’de kanserle mücadelede bir ilk olduğunu söyleyen Psiko-Onkoloji Derneği Başkanı Psikiyatrist Dr. Muzaffer Uyar ise “Kanser hastalarında birçok psikiyatrik rahatsızlığın görülme oranı yüksektir. Panik atak, depresyon, kronik stres gibi rahatsızlıklar kanser hastalarında sıklıkla karşılaştığımız rahatsızlıkların başında geliyor. Psikososyal yaklaşım ise insan ve toplum odaklı bir yaklaşım. Kanser hastaları hastalığın tüm evrelerinde psikososyal desteğe ihtiyaç duyar. Birine kanser olduğunun söylenmesi durumunda bu haber kişi ve yakınları tarafından bir ölüm haberi verilmiş gibi algılanıyor. Bu durum kişi ve yakınlarında şok ve travma etkisi yaratmaktadır. Bu noktada bu haberin nasıl verildiği bile son derece önemlidir. Bu haberin verilişi şok etkisini azaltabilir de artırabilir de. İşte psikososyal yaklaşım ilk olarak bu noktada başlar. Bazen bir aile yakını hastanın kendisinden daha fazla sorumluluk hisseder ve acı çeker. Tüm bu süreçlerin kanser hastalığının tedavisinde ne denli önemli bir yer tuttuğunun bilincinde olan Medical Park’ın, bizim işbirliğimizde bir psikososyal destek politikası geliştirmesi bu anlamda çok değerli bir adım oldu” açıklamasını yaptı.

PSİKO-SOSYAL MÜCADELE KOMİSYONU KURULUYOR

Proje kapsamında hasta ve yakınlarına yönelik olarak yürütülecek çalışmalar sonucunda tespit edilecek olan psikolojik sorunlar, psikolojik profillemeler yapılarak takip edilecek. Kanser hastalarının psikolojik tedavileri ise hastanedeki onkoloji bölümde görev yapan uzman hekimlerle koordineli biçimde yürütülecek. Ayrıca Medical Park Hastaneler Grubu bünyesinde kurulan “Kanser ile Psiko-sosyal Mücadele Komisyonu” ile hasta ve yakınlarına verilecek psikolojik destekler, grup bünyesinde yer alan tüm hastaneler genelinde etkin hale getirilecek.

Dünyaca ünlü Heafey Group en yeni projesi Ocean Conrad Resort’u tanıttı

Dünyaca ünlü Amerikalı gayrımenkul şirketi Heafey Group , Florida’nın en güzel sahillerinden Fort Laudardale de yer alan Ocean Conrad Resort projesini Türk yatırımcılara tanıttı.

Heafey Group Başkan Yardımcısı Carmine Zayoun ve Heafey Group Uluslararası Pazarlama Direktörü Emel Onur’un katılımıyla 6 Nisan 2017 tarihinde düzenlenen Basın Toplantısında, Amerika’da gayrimenkul sahibi olmanın sağlayacağı avantajlar, son zamanlarda Türklerin favori yatırım şekli olan Condo-Hotel modeline yatırım yaparak Green Card alma fırsatı, Türk yatırımcıların Miami ve Fort Lauderdale’deki gayrimenkullere hızla artan ilgisi ve Heafey Group’un en yeni projesi Ocean Conrad Resort hakkında bilgi verildi.

Heafey Group Başkan Yardımcısı Carmine Zayoun “Türkiye’de olmaktan çok mutluyuz. Geçmiş yıllarda Miami ağırlıklı olarak Güney Amerikalı yatırımcılar tarafından tercih ediliyordu ancak son dönemde Türklerin ilgisi çok arttı. Türkler özellikle condo-hotel modelini çok seviyor. Otel onların uzaktaki evi gibi ama kendileri kullanmadıklarında yatırımlarının dünyaca ünlü bir marka tarafından yönetiliyor olması onlara ayrıca güven veriyor. Fort Lauderdale’deki yatırımlar sadece geçen sene %9.8 oranında değer kazandı. Bu da doğru gayrımenkul seçiminin yatırımdaki önemini gösteriyor“ dedi.

Heafey Group Uluslararası Pazarlama Direktörü Emel Onur toplantıda yaptığı konuşmadaSon zamanlarda Florida’ya gelen Türk yatırımcıların sayısı katlanarak artıyor. Miami her zaman sanatçıların ve yatırımcıların gözdesiydi. Şimdi de aralarında şirket üst düzey yöneticileri, doktorlar, avukatların yer aldığı beyaz yakalıların ilgisinin arttığını gözlemliyoruz. Herşeyi bırakıp Amerika’ya taşınmayı düşünmeyen, bir ayağım Florida’da olsun diyen yatırımcılar, özellikle condo-hotel modeline rağbet gösteriyor. Bu şekilde hem yatırımlarının para kazanması, hem de senede 1-2 ay gelip evlerinin tadını çıkartabiliyor olmaları onlara çok cazip geliyor” dedi.

Amerika’nın Venediği: Fort Lauderdale

Fort Lauderdale Miami’nin yarım saat kadar kuzeyinde ve Miami’ye nazaran daha “ekonomik okyanus kıyısı hayatı” ile kendisine “Venice of the America’s” dedirten kanalları, sakin ve homojen demografik yapısıyla tanınan bir şehir.

Heafy Group’un Atlantik Okyanusu kıyısında, Milyarderler Şeridi denilen Ritz Carlton, W, Paramount Four Seasons ve Conrad Resort’tan olusan sahil seridindeki ultra lux yeni yatırımı Ocean Conrad Resort, Türk yatırımcılara Florida yasam stilini sunarken aynı zamanda yatırıma para kazandırmayı amaçlıyor.

Hem yatırım, hem tatil fırsatı

Dünyaca ünlü Fort Lauderdale plajının tam karşısında iki binadan oluşan, nefes kesen Atlantic okyanusu manzaralı Ocean Conrad Resort 24 katlı olup 6inci kat ile 17 katlar arasi condo hotel 18 ile 24 uncu katlar arası rezidanstır.

Arzu eden ev sahipleri dairelerini Hilton Conrad’ a kiralayip senelik % 8 brüt kira geliri garantisi elde edebilirler. Ayrıca dairelerini senede 30 gun Conrad’in bütün imkanlarından yararlanarak ücretsiz kullanabilirler. Bu kapsamda Golf ve Tenis Country club üyeliğini de bedava kazanırlar.

EXPOMED, İstanbul’u 4 gün boyunca medikal sektörün kalbi haline getirdi

34.086 kişilik rekor ziyaretçi

EXPOMED, İstanbul’u 4 gün boyunca medikal sektörün kalbi haline getirdi

Avrasya Bölgesi’nin ve Türkiye’nin medikal alandaki en önemli buluşma platformu olan EXPOMED Fuarı, 30 Mart – 2 Nisan 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. 4.972’si yabancı, 29.114’ü yerli olmak üzere toplam 34.086 profesyonel ziyaretçiyi ağırlayan fuarda, 673 firma ve firma temsilcisi ürünlerini 32.645 m2 alanda sergiledi. Fuarla eş zamanlı olarak Yönetimi ve Eğitimi Derneği (SAYED) ve Kamu ve Özel Ortaklığı Derneği tarafından gerçekleştirilen ‘Şehir Hastaneleri, Sağlık Turizmi ve Kamu Özel İşbirliği’ konulu sempozyumda ise şehir hastanelerinin tüm detayları masaya yatırıldı.

REED TÜYAP tarafından sağlık endüstrisinin tüm bileşenlerini bir araya getirmek için yola çıkan Expomed Eurasia Fuarı, 30 Mart – 2 Nisan 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Yurt içinden olduğu kadar yurt dışından da yoğun ziyaretçi ilgisiyle karşılaşan fuar, 4.972 uluslararası ziyaretçiyi ağırlayarak bir rekora imza attı. 673 firma ve firma temsilcisinin ürünlerini 32.645 m2 alanda sergilediği fuar; Kore, Çin, Tayvan, Almanya, İtalya, Yunanistan, Sırbistan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, İsviçre, Malezya, Pakistan, Hindistan ve BAE’den gelen katılımcılar önemli iş birliklerine zemin hazırladı. Alım heyeti programı kapsamında fuarı ziyaret eden firmalar ise katılımcı firmalarda memnuniyet yarattı. İnovasyon harikası ürünleri de takipçileriyle buluşturan fuar, katılımcılardan tam not aldı.

Şehir hastanelerinin tüm detayları masaya yatırıldı

Toplamda 34.086 ziyaretçiyi ağırlayan fuar kapsamında, Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği (SAYED) ve Kamu ve Özel Ortaklığı Derneği tarafından düzenlenen ‘Şehir Hastaneleri, Sağlık Turizmi ve Kamu Özel İşbirliği’ konulu sempozyum, dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen kentlerinden İstanbul’a gelen birçok sektör profesyonelini aynı çatı altında buluşturdu. Sempozyum kapsamında Kamu-Özel işbirliğiyle hayata geçirilen şehir hastanelerinin tüm detayları masaya yatırıldı.

Öte yandan hastaların yaşam standardını yükseltmek için çalışan markalar; hastaların yataktan sandalyeye, yerden yatağa ve sandalyeden tuvalete gibi rutin transferlerini sağlaması için hasta transfer ve hasta yıkama çözümleriyle fuarda yer alırken, Sağlık Bakanlığı, son zamanlarda geliştirdiği sağlık bilişim sistemlerini fuarda tanıttı. Ayrıca, by-pass hastalarının yaşamını kolaylaştırmak için endoskopik damar çıkarma işleminin tüm detayları EXPOMED’de 4 gün boyunca detayları anlatıldı.

2018 yılında 25. yaşını kutlayacak fuar, 22-25 Mart tarihleri arasında Büyükçekmece, İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

Çelik sektörü ilk çeyreği 5,2 milyon ton ihracatla kapattı

???????

Çelik ihracatçıları yılın başından bu yana sürdürdüğü yükseliş trendini ilk çeyrekte zirveye taşıdı. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre çelik ihracatı yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 21,7 artışla 5,2 milyon ton, değer bazında yüzde 41,6 artışla 3 milyar dolara yükseldi. Bu dönemde Avrupa Birliği’ne yapılan ihracat miktar bazında yüzde 101 artarak 1,5 milyon ton oldu. Sektör, Mart ayı ihracatında ise miktarda yüzde 39,3, değerde yüzde 60,9 artış yakaladı. Değerde yaşanan bu ciddi yükselişin temel nedeni Türkiye çelik ihracat fiyatlarındaki artış oldu.

Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2017 yılı Ocak-Mart dönemi verilerine göre; Türkiye’nin miktar bazındaki çelik ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21,7 artışla 5,2 milyon tona ulaşırken, sektörün değer bazındaki ihracatı yüzde 41,6 artışla 3 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Çelik sektörünün direkt ihracatına, diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde Türkiye’nin 2017 yılının ilk çeyreğindeki toplam çelik ihracatı; miktar bazında 5,4 milyon ton, değer bazında ise 3,5 milyar dolar oldu.

2017 yılının Ocak-Mart dönemi rakamlarına göre; Avrupa Birliği’ne ihracat yüzde 101 artış ile 1,5 milyon tona ulaştı ve bölgeler arasındaki liderliğini sürdürdü. Avrupa Birliği’ni 1,2 milyon tonla Ortadoğu, 664 bin tonla Kuzey Amerika ülkeleri ve 471 bin tonla Kuzey Afrika ülkeleri izledi.

Çelik sektörünün yılın ilk çeyreğinde miktar bazında ihracatta en fazla artış yakaladığı ülkeler; Singapur, İspanya, İtalya, Hong Kong ve Yemen olarak sıralandı.

İlk çeyrekte en çok ihraç edilen çelik ürünleri sıralaması; 1,9 milyon ton ile inşaat çeliği, 703 bin tonla yassı sıcak, 474 bin tonla dikişli boru, 451 bin ton ile filmaşin ve 397 bin tonla profil şeklinde oldu.

Mart ayında çelik ihracatı değerde yüzde 61 artış yakaladı…

Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre; 2017 yılı Mart ayı ihracatı, 2016 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında miktarda yüzde 39,3 artış ile 2 milyon ton, değerde yüzde 60,9 artış ile 1,2 milyar dolara yükseldi.

Türk çelik ihracatçıları Uzak Doğu’dan pazar payı almaya başladı…

2017 yılı ilk çeyrek ihracat verilerini değerlendiren Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Çelik ihracatımız miktar ve değer bazındaki yükselişini yılın ilk çeyreğinde de sürdürdü. Söz konusu dönemde ihracatımız miktarda 5,2 milyon ton, değerde 3 milyar dolara yükseldi. 2017 yılı Mart ayı ihracatımız ise geçen yılın aynı ayına kıyasla miktarda yüzde 39,3 artışla 2 milyon ton, değerde yüzde 60,9 artış ile 1,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz ay özellikle değer bazında yaşanan önemli orandaki yükseliş temel olarak ihraç fiyatlarımızdaki artıştan kaynaklandı. Mart ayında çelik ihraç fiyatımız 78 dolar arttı. Bu artışın ana sebeplerine baktığımızda ilk sırada Çinli çelik üreticilerinin emtia fiyatlarına bağlı olarak artan maliyetlerinin global çelik ihraç fiyatlarını arttırmasını görüyoruz. Ayrıca Türk çelik sektöründe girdi mahiyetinde kullanılan emtia fiyatlarında yaşanan artış da çelik ihraç fiyatlarımızın yükselmesini sağladı” dedi.

Singapur ihracatında dikkat çekici bir artış yaşandığına da değinen Namık Ekinci, “Mart ayında Singapur’a olan ihracatımız geçen yıl 981 ton iken, 133 bin ton artış gösterdi. Aynı şekilde Endonezya’ya ihracatımız da 2016 yılı Mart ayında 1 ton iken, 2017 yılı Mart ayında 68 bin tona ulaştı. Bu durum Türk çelik ihracatçılarının Uzak Doğu çelik piyasasında pazar payı almaya başladıklarının göstergesidir. Uzakdoğu pazarlarının yanı sıra İtalya, İspanya, Birleşik Krallık, Belçika ve Portekiz gibi Avrupa ülkelerinde yaşadığımız artışlar da ihracatımıza ivme kazandırmaya devam ediyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Koleksiyon Almanya’nın En İyi 100 Listesinde

Koleksiyon “Kendini Kurgulayan Çalışma Alanı” teması altında sunduğu ve birçok önemli tasarımcı imzasını taşıyan yeni tasarımlarıyla dünyanın farklı bölgelerinde başarılar kazanmaya devam ediyor. En son, bu serinin ilgi çeken renkli ürünlerinden olan Boccaporto Almanya’da belirlenen en iyi 100 tasarım arasına girerek önemli bir başarı yakaladı. Böylece ofislere yönelik elektronik aletlerden mobilyalara kadar farklı kategorilerden markaların arasında yer alan Koleksiyon ayrıca bu listedeki tek Türk markası olarak dikkat çekti.

Finanstan eğitime kadar çok sayıda sektöre özel, yarının çalışma kültürünü şekillendirecek tasarımlar sunan Koleksiyon, ‘Self-Organised Workplace / Kendini Kurgulayan Çalışma Alanı’ teması altında sunduğu ürünlerle dünyanın farklı bölgelerine açılmaya, başarılar elde etmeye devam ediyor.

Daha önce AIT 2016’da “Innovation Award” ile ödüllendirilen oturma ve çalışma ünitesi Boccaporto, bu kez Almanya’nın önemli yayınlarından “Dasbüro” tarafından en iyi 100 tasarım listesine seçildi.

Ofiste Ses Geçirmeyen Özel Bir Liman

İtalyan tasarım ofisi Métrica imzası taşıyan Boccaporto, açık alanlara yönelik geliştirilmiş bir oturma ve çalışma ünitesi olarak öne çıkıyor. Çevre ile iletişimi çalışmak için ideal düzeye taşıyan Boccaporto, tek veya en fazla 3 kişiyi ağırlayabilecek iki farklı modele sahip. Ses geçirmeyen özel dış yüzeyi sayesinde mekan içinde mekan yaratan tasarım, böylece ortak çalışma alanlarında ihtiyaç duyulan bireysel konsantrasyonun güçlendirilmesini sağlıyor.

Boccaporto, aynı zamanda iç bölümünde kullanılan LED aydınlatma, enerji ve güç donanımı sayesinde kütüphane, havaalanı gibi kalabalık alanlarda çalışmak için uygun ortamı kullanıcısına sağlıyor. Tüm bu özellikleriyle Boccaporto, özellikle açık ofislerde ve ortak alanlarda sığınılabilecek bir liman olma niteliği taşıyor.

Türk çayının tahtı tehlikede mi? TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ NESİL KAHVEYİ SEVDİ

Farklı aroma ve lezzete sahip üçüncü nesil kahveler, ülkemizde de vazgeçilmez oldu. Artık kahve severler farklı çeşitte hazırlanmış kahve çeşitlerini denemekten büyük keyif alıyor. Türkiye’de 2012-2013 döneminde kişi başına 595 gram olan kahve tüketimi, 2015-2016’da 920 grama ulaştı.

Dünya çapında 70’den fazla ülkede üretilen kahveyi, tarih boyunca her toplum kendi kültürüne göre yorumlamış, ortaya binlerce farklı aroma ve lezzette kahve çıkmıştır. Öyle ki kahve tadım uzmanları, kahvenin özelliklerini ve tadımsal yönlerini belirlemek için kendi dillerini bile geliştirmişlerdir. Artık bugün hemen herkesin damak zevkine göre kahve bulmak mümkün. Hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen kahve ülkemizde de yalnızca, bol köpüklü Türk kahvesinden ibaret değil.

Kahvede yüzlerce çeşit aroma var

Cofee Gutta Genel Müdürü Kamber Çal, kahve sektörünün son dönemde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir gelişme gösterdiğini söyledi. Kahve sevenlerin farklı çeşitte hazırlanmış kahve çeşitlerini denemekten büyük keyif aldığını belirten Çal, “Kahve de şarap gibi bir kültüre sahip. Son yıllarda ülkemizde de duyulmaya başlanan üçüncü nesil kahve akımı, kahvenin ticari bir üründen ziyade gurme bir ürün olması fikrine dayanıyor. Artık kahveler de yöresi ve çiftlikleri ile anılmaya başlıyor. Kahvenin hazırlanışına, dolayısı ile kahveyi hazırlayan kişilere ve onların eğitimlerine de en az kahvenin kalitesi kadar önem veriliyor. Kahve yüzlerce çeşit aroma tadı ile de lezzetli bir içecek. Bu özellikleri ile üçüncü nesil kahvecilik ülkemizde vazgeçilmez olan çayın tahtını zorlayacak” dedi.

Son zamanlarda sıklıkla düzenlenen “coffee cupping” organizasyonlarıyla kahve severlerin bir araya gelerek farklı kahve çekirdeklerini deneyimleme fırsatı bulduğunu hatırlatan Çal, “Farklı kahve çekirdekleri demlenerek aroma, koku, asidite, gövde gibi farklı kriterlerle değerlendirilir. Kahvenin yetiştiği iklim, coğrafya ve toprak özellikleriyle gelişen ve kavurma esnasında farklılaşan koku ve aromalar analiz edilir. Kahve aromalarını değerlendirmek üzere hazırlanan ‘kahve tadım çarkı’ ile meyvemsi, odunsu, limoni, baharatlı gibi onlarca farklı aroma kriterine göre değerlendirilmeye çalışılır” diye konuştu.

“Kahvenin Rotası” mottosuyla yola çıkan Coffee Gutta, iyi ve taze kahve hareketinin öncüsü olarak dikkat çekiyor. Dünyanın farklı yörelerinde yetiştirilmiş kahve çekirdeklerini kendi harmanlayıp, kahve severler ile şubelerinde buluşturuyor.