Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu hangi yenilikleri beraberinde getiriyor?

Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu girişimcilerin önünü açacak

Uluslararası düzenlemelerle uyumlu hale getirilen, pek çok yeniliği ve hukuki alt yapıyı içeren “Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu”, girişimcilerin, rekabet edebilirlik kazanmaları için gerekli adımları atabilmelerine fırsat verecek. Yeni yasa teknolojik, ekonomik ve sosyal alanları da olumlu yönde etkileyecek.

TBMM tarafından yakın zamanda kabul edilen ve rekabetin, özellikle uluslararası arenada rekabet etmenin, olmazsa olmazı olan patent alınması; marka, tasarım ve coğrafi işaretlerinin tesciliyle ilgili “Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu”, girişimcilere ihtiyaç duyulan desteği verecek. Uluslararası düzenlemelerle uyumlu hale getirilen ilgili mevzuatın pek çok yeniliği ve hukuki alt yapıyı içerdiğini belirten Alfanorm’un Başkanı, Ateş Öztan, bu gelişmenin girişimcilerin, rekabet edebilirlik kazanmaları için gerekli adımları atabilmelerine fırsat vereceğini ve cesaretlendireceğini ifade etti.

Geçmiş uygulamaların, yapılma şekilleri nedeniyle zaman kayıplarını, yüksek maliyetleri ve işlem zorluklarını beraberinde getirdiğini belirten Ateş Öztan, “Tüm bu durumlar özellikle patent alınmasında caydırıcı rol oynarken, pek çok patentin raflarda kalmasına, sanayiye aktarılamamasına neden oluyordu. Markaların kullanılmayacak alanlar için dahi patent tescil ettirmeleri de yeni girişimlerin önünde bir bariyer oluşturuyordu” dedi.

Bu yeniliklerin, teknolojideki baş döndürücü gelişmelerin tüm yaşam alanlarını etkilediği günümüz ortamında, doğru üst strateji ve politikalarla desteklendiği takdirde faydalı olabileceğinin altını çizen Öztan, teknolojik, ekonomik ve sosyal alanları olumlu yönde etkileri olacağı düşünülen mevzuatın patent, faydalı model, tasarım, marka, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları konularında hangi noktaları değiştirip hangi yenilikler getirdiğini şu şekilde sıraladı:

1. Patent alımında, tüm patentler incelemeli olacak. Türk Patent Enstitüsü inceleme yapabilme yetkisine sahip olduğundan, patentler uluslararası nitelik kazanacak.

2. Başvuru, inceleme ve patentleme süreleri kısalacak, maliyetler inecek ve işlemlerin yürütülmesi kolaylaşacak.

3. Patente konu buluşlarda, emeği geçen paydaşlarla ilgili patent başvuruları, hak ve yükümlülükler ile lisanslama konuları, açıklık kazanacak. Ortak patent alma ve kullanma imkanları getirilecek.

4. Yüksek öğrenim kurumlarında gerçekleştirilen buluşların patentlenmesinde kurum ile buluşu yapanın hakları netleştirildi.

5. Kamu destekli buluşların patent hakkının buluşu yapana ait olduğu ancak kullanım ve gelir paylaşımı konularında özel anlaşmalarla düzenlemeler yapılacağı hükümleri getirildi.

1970’lere Yeni Baştan…

SAXO BANK BAŞ EKONOMİSTİ VE CIO’SU STEEN JAKOBSEN YILIN BİRİNCİ ÇEYREĞİ HAKKINDAKİ TAHMİNLERİNİ AÇIKLADI: “1970’LERE YENİ BAŞTAN!”

Saxo Bank’ın Baş Ekonomisti ve CIO’su Steen Jakobsen, 2017 yılı birinci çeyreğine ilişkin öngörülerini açıkladı. 2017 yılı için ana sorunun Amerikan Doları’nın yönü olacağını ifade eden Jakobsen, “Geçen yıl içinde %20 yukarı yönlü bir para birimi bir tepki tetikleyebilir ve yeni göreve gelen Trump yönetimi 20 yıllık ‘kuvvetli dolar ABD lehinedir’ dogmasından fedakarlık yapabilir. Bu nedenle 2017 yılı için ana soru Amerikan Doları’nın yönü olacaktır” dedi.

Saxo Bank baş Ekonomisti ve CIO’su Steen Jakobsen, 2017 yılının ilk çeyreğine dair görüşlerini açıkladı. 2017 yılı için ana soru Amerikan Doları’nın yönü olacaktır diyen Jakobsen, “Ana soru bu olacaktır çünkü geçen yıl içinde %20 yukarı yönlü bir para birimi bir tepki tetikleyebilir ve yeni göreve gelen Trump yönetimi 20 yıllık ‘kuvvetli dolar ABD lehinedir’ dogmasından fedakarlık yapabilir” dedi.

“ABD deki popülizm seslerini gözardı edemeyiz fakat bir seçim yılında Avrupa’da da bunları atlamamız lazım. Fakat rahat olun, bu bir döngünün sonudur, yeni bir başlangıç değil. Geçen zaman içinde, Nixon ve Reagan karışımı bir doktrin bekleyin ve yüksek dalgalanmalara hazır olan” saptamasını yapan ünlü analist, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tweetlerin ABD içindegelişi güzel gündemi belirlediği ve ‘alışılmışın dışında’ olmanın yeni siyahi olmak olduğu bir dünyaya, 2017 ve Trump-manya’ya hoş geldiniz. Donald Trump ve yeni politikaları hakkında yapabileceğimiz tüm tahminlerde ana soru hep aynı kalmaktadır: ABD dolarının genel yönü ne olacaktır? 2017 yılında Çinin parası ve büyümesi nereye doğru gidecek? Brexit/Trump çifte etkisi bir döngünün sonumu yoksa yeni bir şeyin başlangıcımı? Üç sorudan en önemlisi hangisi? Bu da Amerikan dolarının yönüdür. O kadar basitleştirilmiş bir ekonomik dünya ya da globalleşmiş bir piyasamız var ki, dolar global olarak tüm işlemlerin %75 inden fazlasını temsil etmektedir.

ABD doları yıllık olarak %20 nin üzerinde bir yükselişe sahipse – ki şu anda öyle – bu etkiye bir tepki olacaktı. Bu tepki ABD de beklenilenin üzerindeki faiz oranları dolayısıyla büyümenin yavaşlaması (potansiyel büyümeyi de azaltacaktır) ve dolaylı olarak global büyümeyi de azaltabilir, çünkü ABD ağırlıklı borç yükü gelişen piyasaların aşırı dolar borçlarını ödeme kabiliyetini olumsuz etkileyecektir. Yabancı bankalar gelişen piyasalardaki firmalara 3.6 trilyon dolar kredi kullandırmışlardır ve bu kredilerin kabaca %50 si Çin’edir. Böylece 2. ve 3. sorular birbirine bağlıdır.”

“Ressesyon riski atmaktadır. NedBank, Güney Afrika’daki arkadaşlarım, Neels Heyneke ve Mehul Daya parasal durum ve ana prensipleri birleştiren, gördüğüm en iyi ressesyon modeline sahiplerdir”.

Mevcut durumun okunması : Piyasaların ortak görüşü %5-8 e karşı %60 ressesyon ihtimali

“Hisse senedi piyasalarında büyük satışların özellikle ressesyon zamanlarında olduğunu bildiğimiz için bu büyük bir risktir. Ressesyon Amerikan ekonomisini vurursa beklenen ‘drawdown’ %25-40 olabilir”.

“ABD’deki populizm seslerine kayıtsız kalamayız, aynı zamanda bir seçim yılında bu seslere Avrupa’da da kayıtsız kalmamalıyız. Fakat rahat olunuz, bu bir döngünün sonudur, yeni bir başlangıç değildir. Dünya kapalı sınırlar, anti- globilizasyon, ticaret engellemeleri ve rekabet kısıtlamaları içeren bir gündeme doğru ilerlemeyecektir. Yine de bu güçlere özellikle global arenada liderliğin değişime uğradığı zamanlarda saygı duyulmalıdır”.

“Trump’ın ticareti, yurtdışı birlikleri Amerika’ya geri çekmesi, 1970’li yıllardan beri geçerli olan Çin politikasını değiştirmesinin sonuçları ortaya çıkacaktır. Alman Şanşolyesi Angela Merkel şu anda gelişmiş dünyanın de facto lideridir. Bu pozisyon Almanya’da seçimlerin olacağı bir yılda kendi istemediği ve kendisini rahat hissetmediği bir pozisyondur. Çin ABD’nin yön değiştirmesi sonucu oluşacak bir vakumu dolduracaktır. Dış politika ve yatırım konusunda Çin yönetimi hiç olmadığı kadar ‘açık’ tır. Bunun sebebi kısmen fırsat ve kısmen yükselen iç borç ve dışarıya akan sermaye hareketlerinden dikkati uzaklaştırmak içindir. Çin, büyük bir ihtimalle, muhtemelen zaman içinde CNY ve CNH i %5-10 aralığında zayıflatacaktır, fakat eğer zorlanırsa yine başka bir devaluasyon ile Amerikan politikalarına cevap olarak zayıflatabilir”.

“Göreve başlayacak Trump yönetimi, bana göre açıkça ‘Zayıf Amerikan Doları’ politikası izleyecektir. Çin’in para biriminin fazlaca zayıf olduğu söylemi elbette USD’nin de fazla güçlü olduğunu ima eder. Fakat biraz bekleyin, Trump, Bill Clinton’ın hazine bakanı Robert Rubin zamanından bu yana uygulanan 1990’larda ortaya çıkan ‘kuvvetli dolar Amerika’nın çıkarınadır dogmasını da değiştirecektir (aslında bu hiç bir zaman uygulanan bir strateji olmamıştır).”

“Bu 1970’ lerive Ağustos 1971 Nixon doktrini neticesinde hazine bakanı John Connally’nin yürürlüğe takdim ettiği gümrüklenebilir tüm ithal mallara %10 ek vergi ve dış yardım harcamalarına %10 indirim ve ‘altın penceresinin’ kapatılmasını (böylece USD artık serbestçe Altına convertible olmaması) ve tüm ücretlere ve fiyatlara 90 gün morataryum uygulamasını anımsatmaktadır. Görünen o ki Trump doktrini bunu yeni kurumlar vergisi ve ticaret politikası olarak yeni seçilen başkan tarafından ‘tweet’ edildiği üzere benimsemektedir.

Evet, bunlar çok fazla tekrar 1970’lerdir. O zamanlar Amerikan politikası büyük ticareti firmalar, kapalı sınırlar, (1973-75 arası) ressesyon ve Connally’nin Roma’daki G-10 toplantısında Avrupa Maliye Bakanlarına dedikleriyle tanımlanabilen ‘Dolar bizim para birimimizdir fakat sizin probleminizdir’ sözleridir. Bu söylem Bretton Wood sistemini öldürmüş ve doların %20 değer kaybına neden olmuştur. “

İlk çeyreğin bize bazı ipuçlarını vereceğini düşündüğünü belirten ünlü analist Steen Jakobsen, tahminlerini şöyle tamamladı: “Ancak, zaman ilerledikçe Nixon ve Reagan karışımı bir Trump doktrinini bekleyiniz. Esas sonuç, nitekim jeopolitik riskler tüm 2017 için önemlidir. Hayal et ve uzat para politikasının başlangıcının sonuna hoş geldiniz”.

Kimya sektörü 2016 yılını 14 milyar dolarlık ihracatla kapattı

KİMYA 2017’DE 15,5 MİLYAR DOLAR İHRACAT HEDEFİ KOYDU

Türkiye sanayinin nabzını tutan kimya, 2016 yılında gerçekleştirdiği 14 milyar dolarlık ihracat ile otomotiv, hazır giyim – konfeksiyon sektörlerinin ardından en çok ihracat gerçekleştiren üçüncü sektör oldu. Küresel ticaretteki yavaşlama, Avrupa ekonomisindeki büyümenin beklentilerin altında kalması, önemli ihracat pazarlarındaki kayıplar ve Ortadoğu’daki istikrarsızlığın sürmesi 2016’da kimya ihracatına olumsuz etki eden faktörler olarak öne çıktı. Ekonomik ve siyasi belirsizliklerin gölgesinde bir yılı geride bırakan kimya sektörü 2017’de ihracattaki daralmayı yeni pazarlarla aşarak 15,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyor.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) tarafından açıklanan 2016 yılı verilerine göre; Türkiye’nin kimya ihracatı bir önceki yıla göre miktarda yüzde 4,52 azalış ile 16 milyon 487 bin ton, değerde ise yüzde 9,49 düşüşle 14 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracattaki düşüşte sektörün önemli pazarlarında yaşanan sorunların devam etmesi ve ihracat fiyatlarındaki gerilemeler etkili oldu.

Kimya sektörünün 2016 yılında en çok ihracat yaptığı ilk on ülke; Almanya, Mısır, Irak, İran, İtalya, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Hollanda ve ABD olarak sıralandı. Geride bıraktığımız yıl en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke grubu ise yüzde 37 pay ve 5 milyar 148 milyon dolarlık ihracatla Avrupa Birliği oldu. Sektör 2016’da komşu ülkelerde sekteye uğrayan ihracatını Uzakdoğu Asya, Güney Amerika ve Sahra Altı Afrika gibi pazarlara odaklanarak dengeledi.

Geride bıraktığımız yılda kimyanın alt sektörlerinde ihracata en fazla katkıyı 4 milyar 853 milyon dolarlık ihracatla plastikler ve mamülleri, 2 milyar 678 milyon dolarlık ihracatla mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler ile 1 milyar 142 milyon dolarlık ihracatla kauçuk ve kauçuk eşyalar yaptı.

Kimya sektörünün Aralık ayı ihracatı ise miktarda yüzde 7,71 düşüşle 1 milyon 549 bin ton, değerde yüzde 1,47 artış ile 1 milyar 287 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aralık ayında kimya ihracatında ilk 10 ülke; Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Suudi Arabistan, Mısır, Almanya, İtalya, İran, Çin, Singapur ve ABD şeklinde sıralandı.

Sektörün 2016 yılı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “Ekonomik ve siyasi belirsizliklerin yoğun olarak hissedildiği bir yılı geride bıraktık. Küresel ticarette devam eden yavaşlama, yakın coğrafyamızda yaşanan sıcak gelişmeler ve önemli ihracat pazarlarımızdaki kayıpların sürmesi 2016 yılında sektörümüzü zorladı. Rusya ile yaşanan uçak krizi, kayıt zorunluluğu sebebi ile de Mısır ve İran ihracatçılarımızı zorlayan pazarlar olarak öne çıktı. Tüm bu zorluklara rağmen 14 milyar dolarlık ihracat ile ülkemizin en çok ihracat yapan üçüncü sektörü olmayı sürdürdük. Sektörümüz için kritik öneme sahip pazarlardaki kayıpların bir kısmını beklediğimiz kadar hızlı büyümese de Avrupa Birliği ülkelerinden gelen talep ile karşıladık. Yine kimyanın hedef pazarlarından ABD’den gelen talepler de sektörümüz açısından önemliydi. Sekteye uğrayan ihracatımızı Uzakdoğu Asya, Güney Amerika ve Sahra Altı Afrika gibi pazarlara olan ihracatımızı artırarak dengeledik. Bu da ihracatımızı yükseltmek için yeni pazarlara ağırlık vermenin önemini bir kez daha ortaya koydu” dedi.

Dünyanın genel görünüme bakıldığında 2017 yılının da çetin geçeceğini belirten Murat Akyüz şunları söyledi: “İç ve dış tüm olumsuz etkenlere karşı karamsarlığa kapılmamalı umudumuzu korumalıyız. Daha çok çalışarak ve daha çok üreterek ülkemize katkımızı sürdüreceğiz. İhracatta petrol fiyatlarının negatif etkisi azalmaya başladı bunun devam etmesini ve rakamlara yansımasını umuyoruz. Yine ihracatçıyı destekleyen teşviklerin yansımasını da bu yıl içinde görmeye başlayacağız. Finansman ihracatçılarımız açısından önemli bir sorun. Finansmana erişimi kolaylaştıracak İhracat Kredi Garanti Fonu bu açıdan kritik öneme sahip. İhracatçılarımızın kurdaki ani değişimlere karşı temkinli hareket etmelerinde ve riskleri dengelemelerinde fayda var. Para yerine takas sistemi kur risklerini azaltmada etkili olacaktır.”

88 Milyon Öğle Yemeği Ticket’la Yendi!

2016’da 88 Milyon Öğle Yemeği Ticket’la Yendi!

Türkiye’de 1,5 milyonu aşkın çalışanın “kullandığı Ticket Restaurant yemek kartı ve kuponlarıyla bilinen Edenred, Türkiye’de yemek kartı kullanımında liderliğini koruyor. Edenred’in yılsonu verilerine göre, 2016 itibariyle Ticket kartlı çalışan sayısı 1 Milyon 500 bine ulaşırken; çalışanlarına en çok yemek ödeneği yapan sektör; ilaç-sağlık sektörü oldu. Ticket kartıyla en fazla hesabı ödeyerek, kartını en bonkör kullananlar ise Samsun Bafra’dan çıktı.

2016 yılı itibariyle 24.000 kurumsal müşterinin 1,5 milyonu aşkın çalışanına 40.000’in üzerinde restoranda Ticket Restaurant yemek kartı ve yemek kuponu ile hizmet veren Edenred; yaygın üye ağıyla, çalışanlara öğle yemeklerinde seçim özgürlüğü sunmaya devam ediyor.

Ticket’lılar en yüksek hesabı “Şarküteri”lerde ödüyor!

Türkiye’de Ticket kart kullanım alışkanlıklarına dair çarpıcı veriler paylaşan Edenred, 2016 itibariyle Ticket kartlı çalışan sayısının 1 milyon 500 bini aşarken, üye iş yeri sayısının ise 40 bine ulaştığını belirtiyor.

Edenred’in yılsonu değerlendirmesine göre diğer dikkat çekici veriler şöyle;

2016’da Türkiye’de en çok Ticket’lı ağırlayan yer İstanbul, Şişli oldu.
Ticket’ını en bonkör kullananlar Samsun, Bafra’da yaşıyor.
Ticket’lılar en çok harcamayı Haziran ayında yaptılar.
Çalışanlarına en çok yemek ödeneği yapan sektör İlaç/Sağlık sektörü oldu. Bu sektörü Bilişim ve Hızlı Tüketim sektörleri takip etti.
Çalışanlar en çok restoranlarda yemek yediler.
Restoranlardan sonra ikinci sırayı Fast Food’lar alıyor.
Ticket’lılar en yüksek hesabı Şarküteri’lerde ödediler. İkinci sırada ise kuruyemişçiler yer alıyor.
1 gün içerisinde en çok Ticket Restaurant yemek kartı işlemi, günde 1.468 Ticket’lı ağırlayan İstanbul, Maltepe’deki bir restoranda yapıldı.

AKILLI ŞEHİRLERE 360 DERECE BAKIŞ

TÜRKİYE DÜNYANIN EN AKILLI ŞEHİRLERİNİ AĞIRLAYACAK

Şehircilik konusunda kamu politikalarına katkı sağlayan, akıllı şehirler ile ilgili Türkiye’de pilot yatırım çalışmaları yaparak, bilgi ve raporlar üreten sivil toplum kuruluşu Kamu Teknoloji Platformu (KTP) tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek ‘Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı’, 1 Mart 2017 tarihinde Congresium Ankara’da gerçekleştirilecek. Kamu kurumları, yerel yönetimler ve özel sektör temsilcilerinin katılımı ile “Şehirler İçin İnovasyon ve Değişim Zamanı” temasının ele alınacağı, “Geleceğin Ön Gösterimi” sloganı ile yola çıkan etkinlikte, geleceğin yaşamı ve şehirleri masaya yatırılacak. Konferansın bu yılki konuk ülkesi Katar. Katarın başkenti Doha’ya 15 kilometre mesafede, Dünya’nın sıfırdan kurulan ilk akıllı şehri olarak tarihe geçen “LUSAIL CITY” tecrübesi ve süreçleri ile yerel yönetimlere ilham kaynağı olacak.

AKILLI ŞEHİRLERE 360 DERECE BAKIŞ

Kamu Teknoloji Platformu tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı özel sektör ve kamudan ulusal ve uluslararası 60 konuşmacıyı ağırlayacak. “Şehirler İçin İnovasyon ve Değişim Zamanı” temasının ele alınacağı, “Akıllı Şehir 360°” konseptiyle gerçekleşecek konferansta akıllı şehirler, şehir planlamadan enerjiye, tarımdan sağlığa, ulaşımdan sosyal inovasyona kadar çok yönlü olarak masaya yatırılacak. Belediyeler, bakanlıklar, valilikler ve kalkınma ajanslarından 1000’in üzerinde katılımcının ağırlanacağı etkinlikte bu yıl konuk ülke, KATAR olacak. Katarın başkenti Doha’ya 15 km. mesafede Dünya’nın sıfırdan kurulan ilk akıllı şehri “LUSAIL CITY”, dünya örneği olarak ele alınacak. 2022 yılında dünya kupasına ev sahipliği yapacak olan Katar’da yaşanan örnek niteliğindeki projeye ilişkin bazı çarpıcı başlıklar şöyle:

-Lusail City’de önce alt yapı çalışmaları yapılıyor. İnşaatlar bundan sonra başlıyor. Şehirde kazı yapmak yasak, alt yapı tamir ve bakım çalışmaları için özel tüneller var. Elektik, su,gaz ve fiber internet buradan tüm şehre yayılıyor.

-Tüm şehir için standartlar belli ve inşaat yaparken her firma bunlara uymak zorunda. Sürdürülebilirlik, çevre koruma ve enerji tasarrufuna büyük önem veriliyor.

-Yüksek binalar 60 metreyi geçmiyor, ancak bina kendi elektriğini güneşten üretecek bir sistem kurarsa 2 kat daha fazla yapı izni veriliyor.

-Şehrin trafik, güvenlik uygulamaları ve acil durumlar, tüm şehre hakim bir operasyon merkezinden yönetiliyor.

ŞEHİRLERİN GELECEĞİ AKILLI ÇÖZÜMLERDE

Birleşmiş Milletler’in yaptığı araştırmaya göre şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yarısının kentlerde yaşadığına, 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 70’inin kentlerde yaşayacağının tahmin edildiğine dikkat çeken Kamu Teknoloji Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Akçıl, “Dünya Bankası’nın paylaştığı bilgilere göre Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 72’si kentsel alanda yaşamakta. 2030 yılında bu oranın yüzde 80’i geçeceği ön görülüyor. Ülkemizi bekleyen bu büyük şehir nüfus artışı, sınırlı olan kaynakların şimdiden etkinlik kullanılmasını zorunlu olduğunu göstermektedir. Bunun ilk yolu da akıllı şehirlere dönüşümdür. Şehirlerimizin her birinin buna şimdiden hazırlık yapması ve 2023 yılına kadar bunu tamamlaması gerekmektedir.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2017 yılında yayınlayacağı “ Akıllı Şehir Strateji ve Eylem Planı” bu konu için çok önemli bir rehber olacaktır.

YENİ BİR BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI; DAHA YÜKSEK HAYAT KALİTESİNİ SAĞLAMAK

Yeni şehircilik anlayışı toplumsal refahı esas alan, adil ve güvenli bir topluma ulaşmak için en önemli araç. Vatandaşlarının ihtiyaçlarını güvence altına alınması, hayatını daha kolay hale getirmesi, trafikte zaman kazandırması ve sağlık sisteminin belediye ile entegre yürütülmesi akıllı şehir ilkelerinin başında yer alıyor. Ulusal ekonomimizi güçlendirmek için verimlilik ve tasarrufu da beraberinde getirecek. Aynı zamanda da ekonomik büyüme ve yatırım getirirken ile çevre koruma ve farkındalık arasında bir denge kurmak bu konseptin en önemli çıktıları arasında. Bu konferans vesilesi ile tüm ilgili tarafların bir araya gelmesini diliyor, kamu kuruluşlarımızın farklı bir bakış sunacağını, çalışmalarının hız kazandıracağını ümit ediyorum…” dedi.
AKILLI ŞEHİRLERE ÖNCELİKLE 20 KONU BAŞLIĞI

Yerli ve yabancı 60’ı aşkın konuşmacının yer alacağı, 25’ten fazla oturumun gerçekleştirileceği Uluslararası Akıllı Şehirler Konfernası’nda ele alınacak konulardan bazıları şu şekilde. Şehirlerin Geleceği, Akıllı Şehirlere Adaptasyon:360, Şehirler İçin Sosyal İnovasyon,Akıllı Şehirlerde Yenilenebilir Enerji, Enerji Yönetimi ve Enerji İzleme, Akıllı Şehirler İçin Akıllı Data, İklim Değişikliği ve Yeşil Şehirler, Trafik Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar, Nesnelerin İnterneti Şehirlerin Hizmetinde, Akıllı Şehirlerde Sağlık Çözümleri, Akıllı Tarımda Nesnelerin İnterneti, Akıllı Binalara Dönüşüm, Akıllı Yaşam Teknolojileri Bankacılık, Perakende ve Akıllı Yaşam Teknolojileri.

Konferansa dair detaylı bilgi ve kayıt işlemleri www.akillisehirlerkonferansi.com adresinden yapılabilir.

Yerlileştirme Seferberliği Başlıyor

YERLİLEŞTİRME SEFERBERLİĞİ BAŞLIYOR

İTO, dünya markalarını 3 bin 500 yan sanayici ile ‘yerli masası’na oturtuyor

– İstanbul Ticaret Odası, yerlileştirme seferberliğine savunma, havacılık, ulaştırma ve perakende sektörlerinde başlayacak.
– İTO Başkanı İbrahim Çağlar, başlattıkları seferberlikle ilgili, “Ülke olarak üç tarafımız deniz, dört tarafımız sorunlarla çevrili. Bize düşen yandık, bittik demek yerine yatırıma, istihdama devam etmek” diye konuştu.
– İTO’nun Tedarikçi Haftaları’nda Aselsan, THY Teknik gibi yerli alıcılar 3 bin 500 yan sanayiciye, yerlileştirilmesini planladıkları malzemelerin bilgisini aktaracak.
– Diğer yandan Bosch, Schneider gibi küresel ana sanayiciler de çantalarında alım talepleri ile İstanbul’da yan sanayiciyle ‘yerli masası’na oturacak.

2017’yi ekonomide milli seferberlik yılı ilan eden İstanbul Ticaret Odası, katma değeri yüksek savunma, havacılık, ulaştırma ve perakende sektörlerinde yerlileştirme çalışması başlattı.
İTO Başkanı İbrahim Çağlar, Türkiye Tedarikçi Haftaları kapsamında savunma ve havacılıkta Havelsan, Aselsan, Roketsan, THY Teknik ve TAI, ulaşımda ise İstanbul Ulaşım A.Ş., TCDD, BMC, İDO, Otokar gibi büyük alım yapan firmaların 3 bin 500 yan sanayici ile yerlileştirme masasına oturacağını söyledi.
Ürün sergileri düzenlenecek
İbrahim Çağlar, “Büyük firmalar neye ihtiyaç duydukları, hali hazırda devam eden projeler ve yerlileştirilmesi planlanan malzeme ve ekipmanlar konusunda bilgi aktaracaklar. Yan sanayicilerin geçmeleri gereken test, kalibrasyon benzeri gereklilikleri detaylıca ele alacaklar. Seminerlerin ardından ana sanayici ile yan sanayici tanışacak. Yüz yüze yapılan görüşmelerde ihtiyaç duyulan malzemeler ve ürün numunelerinin tanıtımı için ürün sergileri düzenlenecek” dedi.
İTO, Türkiye’deki büyük firmaların yanı sıra dünya devi ana sanayicileri de Türk yan sanayicisiyle buluşturmaya devam edecek. Başkan Çağlar, “Bosch, Continental, Hitachi, Schneider Electric gibi küresel markalar çantalarında teknik alım talepleri ile yine İstanbul’a gelecekler. Onları Türkiye’de bu işi yapan firmalarla alım görüşmesi için bir araya getireceğiz. Yani burada adrese teslim bir iş olacak” dedi.
‘Bize düşen yandık, bittik demek yerine yatırıma devam etmek’
İTO Başkanı İbrahim Çağlar, başlattıkları seferberliğe gerekçe olarak, şunları söyledi: “Ülke olarak üç tarafımız deniz, dört tarafımız sorunlarla çevriliyken dünyanın belirsizlik atmosferinden etkilenmemek mümkün değil. Ancak bize düşen yandık, bittik demek yerine yatırıma, istihdama devam etmek. Parolamız ekonomide büyüme, siyasette istikrar, ülkemizde inkişaf.”
Son aylarda dolar ve euroda aşırı bir değerlenmenin söz konusu olduğunu belirten Çağlar, “İthalatımızın yüzde 68.5’i hammadde ve ara malı. Reel sektörün 213 milyar dolar döviz açığı varken, kurdaki artış, enflasyondan yatırımlarımıza kadar birçok negatif etki bırakıyor. Ne zaman ki ihracatımız ithalata bağımlı olmaktan çıkar, kur meselesini de o zaman kafamızdan silip atabiliriz” diye konuştu.
İDTM ve Teknopark İstanbul’da kiralar TL’ye çevrildi
İTO’nun ekonomide seferberlik takviminde yer alan bir diğer madde ise Türkiye’de Türk Lirası Geçer Kampanyası. İTO ve tüm iştirakleri yurtiçi alımlarda sadece TL kullanmaya başladı. Yeşilköy’deki İstanbul Dünya Ticaret Merkezi (İDTM) ve Kurtköy’de faaliyet gösteren Teknopark İstanbul’da kiralar TL’ye çevrildi.

Netaş, sürdürülebilirlik ve gelecek nesiller için “enerji”yi en verimli kullanan firma seçildi

Netaş, sürdürülebilirlik ve gelecek nesiller için “enerji”yi en verimli kullanan firma seçildi

Türkiye’nin dijital geleceğinin mimarı Netaş, enerji yoğunluğunu son 3 yılda ortalama %66,3 azaltarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından 17’ncisi düzenlenen Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda (SENVER) birincilik ödülünün sahibi oldu. 11 Ocak’ta WOW Convention Center İstanbul’da düzenlenen törende, Netaş CEO’su C. Müjdat Altay birincilik ödülünü ve teşekkür belgesini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez’den aldı.

Türkiye’nin lider dijital dönüşüm şirketi Netaş, sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda tüm faaliyetlerinde doğal kaynakların korunması, verimlilik, temiz çevre ve temiz sanayi kavramlarını odağına alıyor ve bu prensipleri kendi çalışma alanlarının ve projelerinin yönetiminde de uyguluyor. Bu doğrultuda enerji yoğunluğunu 2008-2012 yılları arasındaki referans değerlere göre son 3 yılda ortalama %66,3 azaltan Netaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından 17’ncisi düzenlenen Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda (SENVER) “En Verimli Endüstriyel Tesis” (EVET) kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu.

Netaş’a elektrikli teçhizat imalatı alt sektöründe birincilik ödülü getiren başarıda, Netaş’ın operasyonlarını çevreyi etkilemeden sürdürmesi, lokasyon kurulumu çalışmalarında enerji verimliliği yüksek ürünlerin seçilmesi, ofis-laboratuvar-veri merkezlerinin iç konumlandırılmaları ve tesislerinde kullandığı verimli takip-kontrol ve merkezi otomasyon sistemleri etkili oldu. 8. Enerji Verimliliği Forumu etkinlikleri kapsamında 11 Ocak’ta WOW Convention Center İstanbul’da düzenlenen ödül töreninde, Netaş CEO’su C. Müjdat Altay birincilik ödülünü ve teşekkür belgesini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez’den aldı.
Altay, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Enerjinin verimli kullanımının ülkemizin hedeflerine ulaşmasında son derece kritik bir ihtiyaç olduğu bilinciyle, 50’nci yılımızda aldığımız bu ödülden büyük bir gurur duyuyoruz. Bu başarıya teknolojiyi verimli kullanarak eriştik. Bugün geldiğimiz noktada, bilişim teknolojileri ile enerji kullanımını optimize ederek sürdürülebilirliğini sağlayabiliyoruz. Dijital dönüşümde ülkemizin lider sistem entegratörü olarak kazandığımız güçlü deneyim ve birikimi her zaman olduğu gibi Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda sunmaya devam edeceğiz.

Fatih kalem, üretim kapasitesini %30 arttırdı

Yaklaşık 25 yıldır kırtasiye pazarının önde gelen markalarından olan Fatih, 250 milyon kalemlik üretim kapasitesini geçtiğimiz yıl 325 milyon kaleme çıkararak hem iç pazardaki konumunu daha da güçlendirdi hem de ihracat hacmini yükseltti.

Fatih, Denizli’deki fabrikasında kurşun kalemin yanı sıra boya kalemleri, jumbo boya kalemleri, okul öncesi çocuklara hitap eden kalemler; teknik resim, sanat ve mühendislikte kullanılan H ve B serisi dereceli kalemler üretiyor. 18 bin metrekaresi kapalı alan olmak üzere toplam 25 bin metrekare alanda üretimini gerçekleştiren grup, toplam 400 kişiye istihdam sağlıyor.

Geniş pazarlama ekibi ve yaygın satış ağıyla Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırılan Fatih ürün çeşitleri, aynı zamanda zincir marketlerde de satışa sunuluyor.

Tükenmez kalem çeşitleriyle Türkiye’nin en çok tercih edilen markalarından Pensan ile aynı grubun bünyesinde yer alan ve uluslararası akreditasyon için tüm kalite belgelerine sahip Fatih’in ürünleri; Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’da yer alan toplam 58 ülkeye ihraç ediliyor.

Gelecek trendleri…Gelecekte hangi meslekler tercih edilmeli?

Robotların Yapamayacağı Meslekleri Tercih Edin!

Gelecek trendlerini araştıran düşünce kuruluşu GelecekHane’nin Kurucusu Halil Aksu,
dünyanın hızla dijitalleşmesine değinerek, gelecekte yeni meslekler için yeni yetkinliklerin gerekeceğine dikkat çekti.
Malzeme bilimleri, yaşam bilimleri, yapay zeka, sanal gerçeklik gibi alanların gelecekte önemli çalışma alanları arasında yer alacağını ve klasik meslek gruplarının ise geçerliliğini kaybedebileceğini belirtti.
Halil Aksu’ya göre, makine öğrenimiyle ve robotlarla yapılabilecek işlere yönelik meslekler gelecekte değersizleşecek.

Dünya dijitalleşiyor, dijital dünyalaşıyor. Gelecekte daha da yaygınlaşması beklenen robotların gelişiyle birlikte, günlük hayat ve iş dünyası geri dönüşü olmayan bir şekilde etkileneceğe benziyor. Belki bugün değil ama pek yakında, endüstri alanında robotların işçilerin görevlerini tamamen ellerinden almaları bekleniyor.

Gelişen ses tanıma teknolojileri sayesinde arkadaşınızla sohbet eder gibi cep telefonundaki kişisel asistan ile işleri halledebilmek mümkün hale geldi. Belki bugün değil ama pek yakında çağrı merkezi çalışanlarının tarihe karışması söz konusu olabilir. Otonom araçların ise Türkiye’ye de gelmesi ile taksilerde, dolmuşlarda ve otobüslerde şoförlere gerek kalmaması da dikkat çeken öngörüler arasında yer alıyor.

GelecekHane’nin Kurucusu Halil Aksu, beyaz yakalı çalışanlar için de benzer bir tehlikenin olduğuna dikkat çekerek, ‘‘Yapay zekâ ve yazılım robotları o kadar hızlı gelişiyor ki pek çok işi insandan daha iyi yapabilir hale gelecekler. Pratisyen doktorlar, sigorta şirketleri ve bankalarda basit evrak işleri yapanlar, spor hakemleri, düz mantık eğitim veren eğitimciler ve benzeri rasyonel işler yapan meslekler; algoritmalar tarafından çok daha kaliteli, çok daha güvenilir, çok daha hızlı ve çok daha ekonomik bir şekilde yapılır hale gelecek. Hatta zaman içinde yaratıcılık gerektiren meslekler bile otomasyonun tehdidi altında olacak. Oxford Üniversitesi’nde Carl Frey ve Michael Osborne tarafından yapılan bir araştırmada pek çok mesleğin hangi yılda hangi olasılıkla teknoloji tarafından ikame edileceği öngörülüyor. Yuval Noah Harari’nin yeni kitabında ise insanlığın geleceğine bu pencereden bakılmakta ve manzara çok iç açıcı görünmüyor. Bir yetkinlik öğrenerek, bir disiplinin eğitimini alarak ve bunlarla bir ömür boyu bir mesleği icra etme dönemi kapandı. Bilim ve teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki ekonomik ve toplumsal dengeler aynı nesil içinde birden fazla defa değişmeye başlamış ve daha sık değişecek. En önemli yetkinlik, kendini yenileme ve adaptasyon kabiliyeti olacak. Yeni bir eğitimi almak, yeni bir mesleğe veya sektöre adapte olmak, yeni bir meslek icra etmek gerekecek’’ diyor.

Gelecekte hangi meslekler tercih edilmeli?
Bugün eğitim alan çocukların öğretmenlik, avukatlık, doktorluk ve mimarlık gibi klasik meslekler edinerek, bununla hayatlarını sürdürebileceklerini düşünenlerin büyük bir yanılgı içinde olmaları mümkün. Öte yandan malzeme bilimleri, yaşam bilimleri, yapay zekâ, sanal gerçeklik alanları geleceğin önemli çalışma alanları içinde olacak. Bunlarla ilgili multidisipliner ekiplerde yer almak, tasarımcı olmak, hikaye geliştiricisi / anlatıcısı olmak; başka bir deyişle kısa veya orta vadede robotların ve makinelerin yapamayacağı veya zorlanacağı işleri yapabilmek gelecekte ayrıca önem kazanacak.

Makine Bakım Maliyetleri Düşüyor

TEZMAKSAN VE BELGİN YAĞLARI İŞBİRLİĞİ MAKİNELERİN BAKIM MALİYETLERİNİ DÜŞÜRECEK

Tezmaksan ve Belgin Yağları, makine sektöründe hayati önem taşıyan ‘doğru yağ kullanımı’ konusunda güç birliği yaptı. Bu kapsamda, makinelerde doğru yağ seçimi ve nasıl kullanacağı konusunda Tezmaksan müşterilerine tezgah başında eğitimler verilecek. Ayrıca makinelerin ilk yağ dolumu da Belgin Yağları tarafından yapılacak. Böylece makinelerin ömrü uzarken, bakım masrafları da minimum seviyeye inecek.

Kendi sektörünün iki dev şirketi Tezmaksan ve Belgin Yağları, makinelerin ömürünü uzatmak adına yeni bir işbirliğine gitti. Belgin Yağları’nın Tezmaksan müşterilerine sunduğu ‘Belgin Çözüm Paketi’ kapsamında; Doğru yağ seçiminin nasıl olması gerektiği ve yağın nasıl kullanılacağı gibi konularda tezgah başında eğitim verilecek. Ayrıca makinelere ilk dolum da Belgin Yağları tarafından yapılacak.

BAKIM MASRAFLARI AZALACAK

Belgin Madeni Yağlar İş Geliştirme Direktörü Tayfun Özatalay, yapılan işbirliğinin amacının Türkiye’de bilinçli yağ kullanım konseptini geliştirmek olduğunu söyledi. Özatalay şu bilgileri verdi: “Çözüm Paketi ile birlikte, Belgin firmasının eksper teknik danışmanları tarafından doğru yağ seçimi, nasıl kullanılacağı bilgileri müşterilerimizle paylaşılırken, söz konusu ilk dolum yağlarının tedariği yapılmakta ve tezgah montajı sırasında yağ perspektifinden tezgahın verimli kullanılması için pratik bilgiler verilmektedir. Böylelikle tezgah makinalarının ömürleri artarken, bakım masrafları da azalmaktadır.”

50 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR

Belgin Metal İşleme Sıvıları ve diğer ürünler; Gebze Organize Sanayi Bölgesindeki 25 bin metrekare büyüklüğündeki fabrikada üretilmektedir. Müşterilerin talepleri ve global ölçekteki gelişmeler sonrası Ar-Ge çalışmalarına hız veren Belgin Yağları, üretimde en kaliteli ürünü çıkarmak adına son teknolojiyi kullanmaktadır. Bugün konusunda lider Belgin ve Lubex markaları dünyada 50’ye yakın ülkede kullanılmakta ve tercih edilmektedir.