Çanakkale Köprüsü’nün 138 yıl önce projelendirildiği ortaya çıktı

Geçtiğimiz günlerde ihale süreci tamamlanan ve 18 Mart’ta temeli atılacak olan ‘1915 Çanakkale Köprüsü’nün aslında 138 yıl önce projelendirildiği ortaya çıktı.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgeler, Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi tarafından mart sayısında yayınlandı. Türk basınında ilk defa yayımlanan belgeler, proje hakkında ayrıntılı bilgiler içeriyor.

BİN 500 METRE UZUNLUĞUNDAYDI

Arşiv Uzmanı Kasım Hızlı’nın kaleme aldığı araştırmaya göre, Joseph Isella isimli mühendis, bölgede yaptığı saha araştırması sonucunu 22 Şubat 1879 tarihinde dönemin padişahı II. Abdülhamid Han’a sundu. Çanakkale Boğazı’nın en dar yerine kurulacak bin 500 metre uzunluğundaki metal köprüyle sadece Gelibolu Yarımadası Anadolu’ya bağlanmayacak, İstanbul ve İzmir gibi iki önemli ticaret şehri de demiryolu üzerinden irtibatlandırılacaktı.

İSTANBUL-İZMİR ARASI 18 SAAT KISALACAKTI

Üstelik bu hat sayesinde iki büyük liman şehri arasındaki ulaşım 18 saat kısalıyordu. Proje hayata geçtiği takdirde deniz yoluyla 37 saat süren İzmir-İstanbul arası, tren yoluyla 19 saate inecekti.

İnşa edilecek demiryolunun uzunluğu İzmir dâhil 430 kilometre olacaktı.

BİRKAÇ YILDA AMORTİ

Demiryolunun ana maliyeti 173 bin 940 kese idi. Körfez ve körfeze dair işler içinse 195 bin 652 kese harcanacaktı.

Belgelerde yer alan diğer bir anekdota göre ise bu hat inşa edilebilseydi birkaç sene zarfında yapılan masraf karşılanacağı gibi 300 keseye yakın bir gelir elde edilecekti. Bunun yanında bölgenin refah ve stratejik önemi artarak ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacaktı.

Projenin diğer bir önemli maddesi de Saros Körfezi’ne yeni bir liman inşasıydı. Bu liman, Avrupalı emsalleriyle rekabet edecek büyüklükte ve donanımda olacaktı.

PROJE NEDEN GERÇEKLEŞMEDİ?

Osmanlı’nın içinde bulunduğu iç ve dış karışıklıklar sebebiyle proje hayata geçirilemedi. Proje rafa kaldırıldı ve tozlu raflarda unutuldu.

Projeye dair bir de poster hazırlatarak okurlarına hediye eden Yedikıta Dergisi’nin bu ayki sayısında; İstanbul’un ilk teleferik hattı, Avrupa’nın kaderinin çizildiği vagon ve Kudüs’ün fethi gibi belgesel tadında dosyalar yer alıyor.

Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı Araştırmasına başvurular başlıyor

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Hizmet ihracatı, bizim için vazgeçilmez ve mutlaka Türkiye gündeminde olması gereken bir alan. Bu yıl araştırmaya başvuran firma sayısını çok daha üst seviyelere taşımayı hedefliyoruz” dedi.

Bu yıl 10 kategoride yapılacak araştırmaya firmalar, www.tim.org.tr/tr/500.html linki üzerinden online başvuru yapabilecekler. Araştırmanın sonucunda ise Türkiye genelinde ilk 10 firma ile sektörlerindeki ilk 3 firmaya ödül verilecek.

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) 2016 yılında başladığı ve dereceye giren firmaların geçtiğimiz Aralık ayında Başbakan Binali Yıldırım ve beraberinde 10 bakanın katıldığı bir törenle ödüllendirildiği, Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı Araştırması’nın ikincisi için başvuru süreci başladı.

Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen araştırma kapsamındaki 500 firmanın 2015 yılında 18,5 milyar dolar hizmet ihracatı gerçekleştirdiğini hatırlatan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Bu rakam Türkiye’nin hizmet ihracatının yüzde 40’ına tekabül ediyor. Bu yıl başvuru sayısını çok daha üst seviyelere taşımayı hedefliyoruz. Başvuru sayısındaki artışla birlikte araştırmaya konu hizmet ihracat rakamı artacaktır” diye konuştu.

Hizmet ihracatının önemi artıyor

Hizmet ticaretinin dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda büyük bir ivme yakaladığına değinen TİM Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son 10 yılda, küresel hizmet ihracatı tam iki katına çıkarak 4,9 trilyon dolar değerine ulaştı. Diğer bir ifadeyle, dünya genelinde yapılan toplam ticaretin dörtte birini hizmet ticareti oluşturuyor. Ülkemizin ise 2015 yılı toplam hizmet ihracatı 46,3 milyar dolar olurken, 24 milyar dolar fazla vererek net hizmet ihracatçısı konumunda bulunuyoruz. Özellikle turizmde, taşımacılıkta ve inşaat hizmetlerinde dış ticaret fazlası veriyoruz. TİM de bu araştırma ile 2023 hedefleri doğrultusunda Türk hizmet sektörünün gelişiminin görülmesine, potansiyelinin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunmayı hedefliyor.”

TİM’in bu araştırması sayesinde, firmaların hem kendi sektörü içerisindeki konumunu, hem de genel sıralamasını ücretsiz olarak görmüş olacağını kaydeden Büyükekşi, “TİM’in yayınları ve sosyal medya aracılığıyla şampiyonların başarı hikâyelerini paylaşacağız. İlk 100 hizmet ihracatçısını sertifika ile ödüllendireceğiz. Katılımcı firmalara “Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticareti ve Devlet Destekleri” ile ilgili eğitim vereceğiz” dedi.

Türkiye geneli ilk 10’a ve sektörlerin ilk 3’üne ödül verilecek

Araştırmaya katılan firmalar arasında Türkiye genelinde ilk 10 firma ile sektörlerindeki ilk 3 firmaya ödül vereceklerini belirten Büyükekşi, araştırmaya başvuruların beyan usulü olacağını, gerektiğinde destekleyici belgeler talep edileceğini söyledi.

Araştırma, telekomünikasyon, bilgisayar ve bilgi hizmetleri, müteahhitlik hizmetleri, eğitim hizmetleri, sağlık hizmetleri, turizm ve seyahat ile ilgili hizmetler, eğlence, kültür ve spor hizmetleri, yolcu taşımacılığı hizmetleri, yük taşımacılığı ve lojistik hizmetleri, mali hizmetler ve diğer iş hizmetleri kategorilerinde yapılacak. Firmalar,http://www.tim.org.tr/tr/500.html linki üzerinden online olarak başvurabilecekler. TİM Strateji Ofisinin gerekli kontrollerinin ardından başvuru süreci tamamlanacak.

Dünya demiryolu sektörünün uluslararası zirvesi “Eurasia Rail 2017” fuarı açıldı!

Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı – Eurasia Rail; 7. kez kapılarını açtı. Fuarın açılışı; T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yüksel Coşkunyürek, UIC Uluslararası Demiryolları Birliği Genel Müdürü Jean Pierre Loubinoux, UIC Başkan Yardımcısı, TCDD Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İsa Apaydın, ITE Group Bölge Müdürü Vincent Brain, ITE Turkey Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Başer ve ITE Turkey Nakliye & Lojistik Grup Direktörü Moris Revah tarafından yapıldı.

İstanbul Fuar Merkezi’nde 21 bin m2’lik alanda düzenlenen ve 200’den fazla katılımcı firmanın yer aldığı fuara, 25 farklı ülke katılım gösteriyor. 4 Mart Cumartesi akşamına kadar açık olacak olan Eurasia Rail fuarına; Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Fransa ise ülke bazında katılım gösteriyor. “Avrasya bölgesinin tek ve dünyanın en büyük 3 demiryolu fuarından biri” olma özelliğini taşıyan Eurasia Rail; bölge sektör profesyonellerini yeni yatırımlar, yeni ürün ve teknolojiler odağında bir araya getiriyor. Fuar ile eş zamanlı gerçekleşecek olan konferans programı sektöre bilgi akışı sağlayacak.

Türkiye’nin lider sektörlerinde lider fuarlar düzenleyen ITE Turkey’in grup şirketleri arasında yer alan EUF – E Uluslararası Fuarcılık tarafından düzenlenen Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı – Eurasia Rail; 7. kez kapılarını açtı. 2 – 4 Mart 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nin 21 bin m2’lik alanında devam edecek fuar; konferans programında sektördeki gelişme ve yenilikler ile yatırımlar da gündeme getirilecek. Fuar; T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, T.C. Devlet Demiryolları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB, KOSGEB ve Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı tarafından da destekleniyor.

Açılış töreninde konuşma yapan T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yüksel Coşkunyürek: Bir ülkenin kalkınması için olmazsa olmaz diyebileceğimiz şey o ülkenin ulaşımında yapılacak büyük ve etkili değişimlerdir. 2011 yılından itibaren düzenlenen Eurasia Rail fuarımızın da sektöre çok büyük katkıları olduğunu söyleyebiliriz. Bugüne kadar karayolları, denizyolları, havayolları ve demiryolları sektörlerine toplu olarak yapılan yatırım 304 milyar TL ve bu yatırımda en büyük pay 60 milyar TL ile demiryollarına ait. Bu yatırımlar ülkenin kalkınmasını sağlıyor ve yatırımlar ne kadar verimli yapılırsa kalkınmada o kadar hızlı oluyor. 2023 yılında hedefimiz; mevcut olan 12.500 km’lik demiryolu ağını 25.000 km’ye çıkarmak. Bu anlamda 2023 yılında demiryolu sektörüne 500 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedefliyoruz. Eurasia Rail fuarına ulusal ve uluslararası 200 kuruluşun katılmış olmasının da sektördeki güzel gelişmelerin bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki yıllarda da fuara katılımın artarak devam edeceğine inancımız tam.” dedi.

ITE Turkey Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Başer: Yakın zamana kadar sadece ithalatçı ülke konumunda olduğumuz sektörde gerek yurtdışı ortaklı, gerekse %100 yerli sermayeli yatırımlarla Türkiye artık köprü ülke değil, demiryollarında merkez ülke konumuna gelmiştir. Geçtiğimiz yıl fuarımızın açılış törenini katılımıyla onurlandırarak değerli bilgi ve birikimlerini bizlere aktaran sayın başbakanımız Binali Yıldırım’ın tavsiyelerini de dikkate alarak, bakanlık ve T.C.D.D. ile birlikte bu konuyu projelendirdik. Tüm iş ortaklarımızla birlikte Eurasia Rail fuarımızı; bu yıldan itibaren iki yılda bir gerçekleştirme ve İzmir’e taşıma kararı aldık. Sektörümüz 10 – 12 Nisan 2019’da, fuarizmir’de ürün ve hizmetlerini daha geniş bir alanda sergileme imkanına kavuşacak. Yeni projemizin müjdesini de buradan vermekten mutluluk duyuyorum. 2018 yılında demiryolu sektöründeki en son teknolojilerin yer alacağı “İstanbul Demiryolu Teknolojileri Kongre ve Fuarı” – IRT’yi, 1 – 2 Mart 2018’de yine burada gerçekleştireceğiz. Bu iş platformunda, Eurasia Rail’den farklı olarak, sadece sektörün teknolojik gelişme ve yenilikleri sergileniyor olacak ve bilgi akışı sağlanacak.”dedi.

Fuar boyunca devam edecek konferans programında; “Demiryolu Açık Oturumu”, “Kent içi Raylı Sistem Sorunları”, “Yeni Demiryolu Mevzuatı”,“Demiryolu Çeken-Çekilen Araçlarındaki Gelişmeler”, “Demiryolu Güvenliği”, “Demiryollarında Özel Konular” başlıkları altında gerçekleşecek panellerde ise; “Toplu Taşımanın Yerli Ekonomi Üzerindeki Etkisi”, ”Kent içi Toplu Taşımada Kurumsallaşma”, ”Otomasyon”, “Güvenlik”, “Enerji Tasarrufu”, “Yenilenebilir Enerji”, “Maliyet Azaltma”, “Yeni Üretim Teknikleri” ve “Demiryolu Yol Emniyeti: Otomatik Hat Uyarı Sistemleri” ile ilgili bilgiler katılımcı ve ziyaretçilere sunulacak.

Fuara dair görüşlerini paylaşan ITE Turkey Nakliye & Lojistik Grup Direktörü Moris Revah: “Dünya üzerinde raylı sistemler hızlı, ekonomik, çevre dostu, güvenli ve çağdaş sistemler olmalarından dolayı her geçen gün daha da önem kazanıyor. Bu yıl fuarımız;Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu 25 ülkenin katılımı ile gerçekleşiyor. Yeni satın alma, iş geliştirme, yeni iş ve işbirliği fırsatları yaratılmasına platform oluşturan Eurasia Rail, demiryolu sektörüne ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor.”

Türkiye’de başarılı projelerin sayısının gün geçtikçe arttığını belirten Moris Revah;”Demiryolu sektöründeki başarıları ile dünya devleri tarafından dikkatleri üzerine çekmeyi başaran yerli üretim tramvaylarımızın, Türk sanayisine ve mühendisliğine olan olumlu yansımalarını gün geçtikçe daha fazla görüyoruz. Günümüzde artık demiryolu sektörü ile ilgili dünya devleri yerli tedarikçilerimizden yurtdışı projelerinde de faydalanmak istiyor. Bu Türk demiryolu sektörünün geleceği ve yerli üreticilerimiz için çok güzel bir gelişme. Türk Demiryolu sektörünün hedefleri arasında; 7.500 km yüksek hızlı demiryolu ve 4.000 km konvansiyonel demiryolu olmak üzere 13.000 km demiryolu yapılarak, toplam 25.000 km demiryolu uzunluğuna ulaşılması planlar arasında yer alıyor. Ayrıca 4.400 km’lik hat yenilemesi yapılarak tüm hatların yenilenmesinin tamamlanması, demiryolu taşımacılık payının; yolcuda %10’a ve yükte %15’e çıkarılması ve demiryolu sektörünün serbestleşme sürecinin tamamlanması hedefleri var. Eurasia Rail fuarı, sektörün 2023 hedeflerine ulaşmasına katkı sağlamayı hedefliyor” dedi.

“İnadına Üretim, inadına ihracat”

Türkiye ihracatının lokomotif sektörlerinden biri olan madenciliğin Ege’deki patronu, Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, Madencilik sektörünün kriz ortamında kabuğuna çekilmek yerine “İnadına üretim, inadına ihracat” sloganıyla hareket ettiğini söyledi.

İzmir Medya Platformu ile kahvaltıda buluşan Kaya, Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin madencilik ihracatını arttırmak için yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Türk madenciliğinin henüz değerini bulmadığını ve lobisinin zayıf olduğunu anlatan Kaya, şöyle devam etti: “Lobisi olmayan bir sektörüz’ Türk halkının sahibi olduğu madenlerde biz kiracıyız. Türk insanının hassasiyetlerini öne alarak üretim ve ihracat yapacağız. Türk madenciliği henüz değerini tam olarak bulabilmiş değil, değerini bulması için URGE Projesi, Ar-Ge Merkezi çalışmalarımız devam ediyor.”

İzmir Medya Platformu toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulunan Mevlüt Kaya, Madencilik sektörü ve özellikle de doğal taşta umutlu gelişmeler yaşandığını aktardı. Kaya, Türkiye’nin, en güçlü silahlarından biri olan madenciliğin henüz etkin kullanılamadığını kaydederek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile son yıllarda iyi bir sinerji yakalanmış olmasına rağmen, sektör hala çok fazla sorunlarla mücadele ediyor. Maden de ihracat Türkiye ortalamasının üzerinde bir ivme ile artıyor. Ancak sorunlar da hala aşılabilmiş değil” şeklinde konuştu.

2023 HEDEFLERİNE EN YAKIN SEKTÖR

Bütün olumsuzluklarına rağmen sektörün ihracat iştahının çok yüksek olduğu bilgisini paylaşan EMİB Başkanı Kaya, 2023 hedeflerine ulaşmanın biraz motivasyon gerektirdiğini ancak engeller kaldırılması halinde de yine bu hedefleri tutturmaya en yakın sektörün madencilik sektörü olduğunu kaydetti. Kaya, 25 yılda 30 milyon dolar ihracattan 5 milyar dolara gelmiş bir sektörün 2023 hedefi olan 15 milyar doları da yakalayabilecek potansiyele sahip. Türkiye’nin hem devletiyle hem de halkı ile artık ülkenin bu gücüne inanması gerekiyor. Bir maden ocağı bir petrol kuyusundan 1,5 kat daha fazla katma değer yaratıyor. Bunu görmemiz gerekiyor” dedi.

YA SEZARYENSİZ DOĞUM OLANAKSIZSA!

Türkiye’de madencilik denildiğinde ilk karşı hamle çevrecilik konusunda geliyor. Kaya bu noktada halkın yanlış yönlendirildiğini söylüyor. Çünkü bir maden ocağı açıldığında, öyle bırakıp gidilmiyor. İşi bitince rehabilite ediliyor ve kesilen ağaç varsa en az 10 katı ağaç dikilerek, doğaya verilen zarar telafi ediliyor. Kaya burada çarpıcı bir örnek veriyor; “Bu bebeğin doğması için sezaryen şart, hem annenin sağlığı hem de bebeğin doğması için başka şansınız yok” diyor.

UCUZA SATMAK VATANA İHANET!

Türk madencilik sektörünün en büyük sorunlarından birinin de yanlış rekabet politikaları olduğunu anlatan Kaya, dünya piyasasında 120 dolar olan bir ürünün Türkiye’den 40 dolara ihraç edildiğine dikkati çekti. Kaya şöyle devam etti: “ “Madenler bizim değil, onlarda henüz doğmamış nesillerin de hakkı var. Tüyü bitmemiş yetimin de hakkı var. Bu ülkenin madenlerini ucuza satmak, vatana ihanettir, o yetimlerin hakkına el uzatmaktır. Türkiye’nin bu ucuz ürün tuzağından kurtulması biraz da tasarım ve uç ürün geliştirmesine bağlı. Bu konuda büyük çaba içindeyiz nitelikli eleman yetiştirmek için 3 projeden ilkini Bakanlığın desteği ile Afyon’da başlatıyoruz. Afyon’un başarısı, diğer projelerin hayata geçirilmesinde anahtar rol oynayacak.”

BAŞBAKANLIK GENELGESİ İŞLEVİNİ TAMAMLADI

FETÖ terör örgütünün madencilik alanındaki faaliyetlerini sınırlamak için bundan 5 yıl önce çıkarılan Başbakanlık Genelgesine de dikkat çeken Kaya, “Bu genelgenin ne kadar yerinde ve gerekli olduğunu 15 Temmuz ile birlikte net olarak gördük. Ancak bu genelge bütün madenciliği boğuyor. Artık FETÖ’nün madencilik alanında bir varlığı kalmadığına göre bu genelgenin yumuşatılması gerekiyor. Aksi takdirde sektörde herkese zorluklar yaşatıyor” diye konuştu.

KAMU PROJELERİNDE İTHAL TAŞIN İŞİ NE?

Özellikle doğal taş sektörünün yıllardır dile getirip henüz tam sonuç alamadığı bir konunun ise kamu kurumlarında ithal taş kullanılması olduğuna işaret eden EMİB Başkanı Kaya, “Allah aşkına Afyon’daki bir kamu hastanesi projesinde ithal taşın işi ne? Yerel yönetimlerimiz ve kamu yöneticilerimiz bunun önüne geçebilirler, belli oranda yerli taş kullanma şartı koyabilirler” dedi.

DOĞRU İŞE HER ZAMAN DESTEK OLURUZ

İzmir Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan, madencilik sektörü sorunlarını yetkin bir isimden duymuş olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Bizler İzmir basını olarak madencilik gücümüzün, ülkemizin ve gelecek kuşaklarımızın yararına en etkili şekilde kullanılmasına her zaman destek oluruz. Sektörün haklı taleplerinin kamuoyuna ve yetkililere ulaşmasında da rol üstleniriz” diye konuştu.

Avrasya Bölgesi’nin en büyük fuarı için geri sayım başladı

Bu yıl 8-11 Mart 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde eş zamanlı gerçekleşecek olan dünyanın ikinci, Avrasya coğrafyasının ise en büyük ihtisas fuarı Avrasya Pencere, Cam ve Kapı 2017; 60 binin üzerinde sektör profesyonelini aynı çatı altında buluşturmak için gün sayıyor.

 

Pencere, cam ve kapı endüstrisinin Avrasya Bölgesi’ndeki bir numaralı ticaret platformu olan Avrasya Pencere, Cam ve Kapı Fuarı 2017 için geri sayım başladı.

 

Yeni pazarlara ulaşmak için; Avrasya Pencere, Cam ve Kapı Fuarı 2017

 

REED TÜYAP tarafından bu yıl 8-11 Mart 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde eş zamanlı gerçekleştirilecek fuar, son teknoloji kullanılarak geliştirilen inovasyon harikası ürünlerin ve enerji verimliliği çözümlerinin yer alacağı global bir buluşma noktası olarak göze çarpıyor. Sektör profesyonellerin ajandasında ilk sırada yer alan fuar, 60 binin üzerinde sektör profesyonelini aynı çatı altında buluşturmayı hedefliyor. 26 ülkeden 680’den fazla marka ve marka temsilciliğinin katılımıyla 12 salonda gerçekleştirilecek Avrasya Pencere, Cam ve Kapı 2017, özellikle Rusya, İran ve Afrika ülkelerinden yoğun katılım bekliyor. Türkiye pencere, cam ve kapı endüstrisinin yeni pazarlara ulaşmasında önemli bir köprü olan fuar, dünyanın farklı noktalarından İstanbul’a gelecek olan alım heyetlerine de buluşma noktası olmayı amaçlıyor. Her yıl düzenlenen birbirinden spesifik programlarla da gündem yönetimini üstlenen Avrasya Pencere, Cam ve Kapı 2017, en son teknolojik yeniliklerin sergileneceği bir platform olarak dünya çapında bir çekim noktası haline gelmiş durumda.

 

REED TÜYAP tarafından Pencere ve Kapı Sektörü Derneği (PÜKAD), Pencere Üreticileri Kalite Birliği (PÜKAB) ve Girişimci Alüminyum Sanayici ve İş Adamları Derneği (GALSİAD) iş birliğiyle gerçekleştirilen Avrasya Pencere, Cam ve Kapı Fuarı 2017; 8-11 Mart 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde takipçilerini bekliyor.

Büyük Araçlara Feribot Engeli

Türkiye’nin ilk trafik radyosu Radyo Trafik’in özel haberine göre Kuzey Çevre Otoyolu’nun açılması ve ağır tonajlı araçlara zorunlu kılınmasının ardından son zamanlarda Sirkeci – Harem arabalı vapur hattına yönelen büyük araçlara Sahil Kennedy Caddesi’nde ceza kesilmeye başlandı. Sahil yolunda ağır tonajlı araç yasağı bulunduğunu aktaran emniyet yetkilileri cezai işlem uygulamaya devam ediyor.

Radyo Trafik’in edindiği bilgilere göre son dönemde Sirkeci – Harem hattında özellikle gün içinde her iki yakada da etkili yoğunluklar yaşanıyor.

Kuzey Çevre Otoyolu’nun ilk etabının açılması ve bu güzergahın ağır tonajlı araçlara mecburi kılınmasının ardından çoğunlukla KÇO güzergahının yolu uzattığı ve ücretlerin yüksek olduğu gerekçesi ile deniz ulaşımına yönelen ağır tonajlı araçların yarattığı bu yoğunluk gün içinde Sirkeci ve Harem iskelelerinde uzun bekleyişlere neden oluyor.

İDO: “KISITLAMA YOK

Yaşanan bu yoğunluğun ciddi boyutlara ulaşması ve diğer sürücülerin tepki vermeye başlaması nedeniyle Radyo Trafik muhabirlerinin irtibat kurduğu İDO yetkilileri, kurumlarının ağır tonajlı araç taşımalarını kısıtlayacak bir yaptırım bulunmadığını söyledi.

Zaman zaman büyüklüğünün akışı olumsuz etkileyeceğine kanaat getirdikleri araçları geri çevirdiklerini söyleyen yetkililer, bunun dışında bir kısıtlama olmadığını ifade ettiler.

TRAFİK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ: FERİBOT İSKELELERİ YASAK BÖLGENİN İÇİNDE

Ağır tonajlı araçların Sirkeci – Harem arabalı vapurunu kullanmasına bir engel görünmüyor ancak Sirkeci ve Harem’e ulaşılacak güzergahlar ağır tonajlı araçların kullanımına yasak bölgeler durumunda.

Son zamanlarda Sahil Kennedy Caddesi üzerinde ağır tonajlı araçlara trafik polisleri tarafından ceza kesilmesi ve sahil yolundan başka güzergahlara yönlendirilmesi üzerine Radyo Trafik muhabirlerinin irtibat kurdukları İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube Müdürlüğü yetkilileri,bu yasağın uzun süredir geçerli olduğunu ancak önceleri Fatih Sultan Mehmet Köprüsü kullanımda olduğu ve köprü yasak saatleri olması nedeniyle sahilde ağır tonajlı araç olmamasından kaynaklı dikkati çekmediğini ifade ettiler.

Ancak bugünlerde yaşanan Sirkeci – Harem yoğunluğu ve bu yoğunluğun sahili de kilitlemesi üzerine emniyet mensupları, ağır tonajlı araçlara yasak olan bölgeye girişlerden kaynaklı 95 TL ceza kesmeye başladı.

Radyo Trafik tarafından emniyet yetkililerinden alınan bilgilere göre Sahil Kennedy Cd. (Sirkeci – Florya sahil yolu) ağır tonajlı araçların kullanımına yasaklı bölge durumunda.

Buna ek olarak saat 16.00 – 22.00 arasında da D100 Tuzla – Harem arasında yasak saati uygulanıyor ve denetimler gerçekleştiriliyor. Yasak saati dışında Anadolu Yakası D100’ü kullanıp Harem İskelesi’ne girecek ağır tonajlı araçlar da Avrupa Yakası’na geçtiğinde yasak bölgeye giriş yaptığı için cezai işleme tabi tutuluyor.

 

“Yemek çekinde ‘iskonto’ kalksın”

İTO Başkanı Çağlar:

“Yemek çekinde ‘iskonto’ kalksın”

– Yemek çeki sorununun çözümü için çek sağlayan firmalar ve lokantacılık sektörü temsilcileriyle bir araya gelen İTO Başkanı İbrahim Çağlar’dan taraflara yeni bir öneri geldi.

– Çağlar, çalışanına yemek çeki veren işletmelerin, bu ödeme kartlarını temin ettiği firmalardan istediği ve yüzde 7’yi bulan iskontoların kaldırılması gerektiğini söyledi.

Yemek çeki şirketleri ile restoranlar arasında yüzde 10’u bulan komisyon oranları nedeniyle yaşanan tartışmalar bir süredir kamuoyunun gündeminde.

Bu konudan şikayet eden lokanta sahiplerini ‘ombudsman’ rolüyle dinleyen İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, komisyonları makul seviyelere çekecek önerisini açıkladı.

Çağlar, çalışanına yemek çeki veren işletmelerin, bu ödeme kartlarını temin ettiği firmalardan yüzde 7’yi bulan iskonto talep ettiğini belirtti. Çağlar, bu indirimin ise yemek fiyatlarına, dolayısıyla da çalışanların cebine yansıdığına dikkati çekerek, iskontoların kaldırılmasını önerdi.

İTO Başkanı İbrahim Çağlar, “Yemek çeklerini iskontoyla alan işletmeler, bir anlamda çalışanlarının yemek hakları üzerinden para kazanmaya yöneliyor. Bu çok yanlış. Çalışanın hakkı neyse, o rakam üzerinden ödeme yapılması gerek. Yemek kartı tedarik eden firmalar, lokantalar, Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl ile ayrı ayrı ve birlikte görüşmeler yaptık. Sonucunda gördük ki iskonto uygulamasının kaldırılması yararlı olacak. Ama elbette bir yasal düzenleme gerekli. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız nezdinde gerekli girişimlerde bulunacağız” diye konuştu.

İskonto uygulamasının kalkması halinde lokantaların yemek çeki firmalarına ödedikleri komisyonların makul oranlara inebileceğini belirten Başkan Çağlar, şöyle devam etti:

“Bir firma personeline vermek üzere yemek çeki firmasından diyelim 100 liralık kart alacak. Yemek çeki firmaları, kart sattıkları işletmelere iskonto uyguluyor. Örneğin 100 liralık çek için 95 lira istiyor. Bu 5 liralık iskontodan kaynaklanan maliyet ise restoran ve lokantalara komisyon olarak yansıyor. İskonto kalkarsa restoran ve yemek kartı firmaları arasında tartışmaya neden olan komisyonların yüzde 3-4 seviyesine çekilebileceğine inanıyoruz.”

Şubat Ayında Fiyatı En Çok Artan ve Azalan Ürünler

İstanbul Ticaret Odası (İTO), piyasaların şeffaflığını sağlamak ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla, geçen Şubat ayında İstanbul’da perakende fiyatı en fazla artan ve azalan ürünleri, fiyatları ve değişim oranlarıyla birlikte açıkladı.
2017 Şubat ayında İTO’nun İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi’nde yer alan 242 ürünün 76’sının perakende fiyatı artarken, 56 ürünün fiyatı düştü, 110 ürünün fiyatı ise değişmedi.

ŞUBAT AYINDA SALATALIK FİYATI YÜZDE 29.44 ARTTI
Gıda harcamaları yaş kuru sebze ve meyve grubunda yer alan salatalık, 2017 Şubat ayı itibariyle yüzde 29.44 ile fiyatı en fazla artış gösteren ürün oldu.
Fiyatlarında artış yaşanan diğer ürünler; aynı gruptan yüzde 25.81 ile mandalina, yüzde 19.45 ile limon ve yüzde 10.37 ile ilaçlar oldu.

KARNABAHAR YÜZDE 19.91 UCUZLADI

2017 Şubat ayında karnabahar, yüzde 19.91 gerileme göstererek fiyatı en fazla azalış gösteren ürün oldu.
Fiyatında azalış izlenen diğer ürünler yüzde 17.83 ile bayan kazak, yüzde 14.40 ile domates ve yüzde 12.52 ile erkek pantalonu oldu.

Doğrudan Satış Sektörü 1.5 Milyon Kişiye Ek Gelir Sağlıyor

Doğrudan Satış Derneği (DSD) tarafından organize edilen 1. Doğrudan Satış Sektörü Konferansı, 3 Mart Cuma günü İstanbul’da gerçekleştirildi. Doğrudan satış sektörünün geldiği nokta, geleceği, sektördeki yeni mevzuatlar ve kadın girişimciliği gibi konuların tartışıldığı konferansta konuşan DSD Başkanı Ozan Özsavaşçı, sektörün toplamda 1.5 milyon kişiye ek gelir sağladığını belirtirken, Türkiye’nin global doğrudan satış sektörü pastasından aldığı payın her geçen gün artacağını söyledi.

Doğrudan Satış Derneği’nin (DSD) ev sahipliğinde 3 Mart Cuma günü İstanbul’da düzenlenen 1. Doğrudan Satış Sektörü Konferansı, sektör temsilcilerinin yanı sıra iş dünyasının kanaat önderleri, bürokratlar ve akademisyenleri bir araya getirdi.

Konferansta sektörün geldiği nokta ve geleceği, doğrudan satışın mevzuattaki yeri, firmaların ve Doğrudan Satış Derneği’nin tüketicilerin korunması ile ilgili yürüttükleri faaliyetler, sektörün KOBİ’lere, genç girişimcilere, üniversite öğrencilerine ve akademisyenlere sunduğu fırsatlar, doğrudan satışın Türkiye’de kadınların çalışma hayatına katılımına etkisi ve sağladığı kolaylıklar gibi konular tartışıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Ramazan Ersoy, çıkarılan mevzuatla birlikte piramit satış ile doğrudan satışın birbirinden ayırt edildiğini belirterek, bakanlık olarak sektörün gelişimini hızlandıracak düzenlemeleri hayata geçirmeye devam edeceklerini söyledi.

1994 yılında kurulan derneklerinin Türkiye’de doğrudan satışın gelişmesi, tanınması ve doğru temellere oturması için çok fazla emek harcadığına dikkat çeken Doğrudan Satış Derneği Başkanı Ozan Özsavaşçı ise, en hızlı büyüyen sektörlerden birisi olan doğrudan satış sektörünün, son verilere göre yıllık 1.2 milyar TL’lik toplam satış hacmi ile 1.5 milyondan fazla kişiye kendi işini kurma veya ek gelir kazanma fırsatı verdiğini söyledi.

Çalışanların çoğunluğu kadın

Sektörde sürdürülebilir büyüme için dernek olarak faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten Özsavaşçı, sözlerine şöyle devam etti: “Doğrudan satış yöntemi, bugün tüm dünyada milyonlarca insana iş imkânı veya ek gelir sağlıyor. Dünya Doğrudan Satış Dernekleri Federasyonu’nun 2015 verilerine göre doğrudan satış sektörü 104 milyon insanın yeni bir iş tecrübesi edinmesi, ek gelir kazanması ve kendi işini kurmasına yardımcı oldu. Doğrudan satış çatısı altında aynı amaçla çalışan birbirinden farklı birçok kesim var. Ev kadınlarından gençlere, öğrencilerden emeklilere kadar farklı yaş, cinsiyet, eğitim ve deneyime sahip insanlar, bizimle birlikte keyifle çalışıyor ve çalıştıkları oranda kazanç elde ediyor. Türkiye’de doğrudan satış sektöründe çalışanların yüzde 80’ini kadınlar oluşturuyor. Yaklaşık 1 milyon 150 bin kadın girişimci doğrudan satış sektöründe çalışıyor. Aileleriyle birlikte 3 milyondan fazla kişi bu sektörden fayda sağlıyor. Daha önce bu sektöre girmiş ve çıkmış insanları da hesapladığımızda, yaklaşık 12 milyon kişiye bir şekilde dokunmuş olduğumuzu görüyoruz.”

Türkiye’nin global doğrudan satış pastasından aldığı payın her geçen gün artacağını ifade eden Özsavaşçı, derneğin üyelerinden Avon, Amway, Forever Living Products, Herbalife Nutrition, Huncalife, LR Health&Beauty, Oriflame, Partylite ve Tupperware’in yöneticilerine sektörün gelişmesine verdikleri katkıdan dolayı teşekkür etti.

‘Dinamik, canlı ve büyüyen bir sektör’

Konferansta söz alan bir başka isim ise Avrupa Doğrudan Satış Dernekleri Federasyonu (SELDIA) Başkanı Thomas Stoffmehl‘di. Doğrudan satış sektörünün dinamik, canlı ve büyüyen bir sektör olduğuna dikkat çeken Stoffmehl, doğrudan satışın dünyada 2015 yılında 183 milyar dolarlık bir satış rakamına ulaştığını söyledi. Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin yaptığı satışın toplamda 32 milyar euro olduğunu ifade eden Stoffmehl, ilk üç ülkenin sırasıyla Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık olduğunu söyledi. Avrupa’da 14.5 milyon kişinin doğrudan satış sektörüyle ek gelir sağladığını belirten Soffmehl, bu rakamın %80’ini kadınların oluşturduğunu söyledi.

Arçelik’ten Perakende Akademisi

Arçelik A.Ş. markalarının Türkiye satış noktalarındaki konumunu güçlendirmek, modern perakendecilik yaklaşımlarını ve uygulamalarını marka stratejilerine uygun aktarmak ve performans gelişiminin sürekliliğini sağlamak vizyonu ile ‘Arçelik Perakende Akademisi’ kuruldu. Arçelik Perakende Akademisi’nin ilk eğitimi ise ‘İş Dünyasının Değişen Dinamikleri ve Arçelik’ başlıklı seminer oldu.

Ev teknolojilerinde Türkiye’nin lider, dünyanın ise önde gelen şirketlerinden olan Arçelik, modern perakendecilik yaklaşımlarını ve uygulamalarını tüm Arçelik bayi ve satış noktalarına aynı dille aktarmak ve tüm müşterilere en iyi perakende deneyimini yaşatacak performans mükemmelliğini sağlamak amacıyla Arçelik Perakende Akademisi’ni kurduğunu duyurdu.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Hilton Bomonti Otel’de tanıtılan Arçelik Perakende Akademisi kapsamında, Koç Üniversitesi işbirliği ile hazırlanan Vizyoner Liderlik Programı’nın ilk eğitimi olan “İş Dünyasının Değişen Dinamikleri ve Arçelik” semineri de aynı gün 270 yetkili satıcı, 50 Arçelik A.Ş. çalışanının ve üst yönetimin katılımıyla gerçekleşti.

Arçelik’in Perakende TV’si yayına başladı

Arçelik Perakende Akademisi, bugünün perakende dinamikleri doğrultusunda, müşteri sadakatini ve memnuniyetini artıracak deneyimleri yaşatmak için gerekli olan tüm öğrenme-gelişim içeriklerini yeni yöntem, araç ve kaynaklarla daha etkili şekilde bir çatı altında yönetme misyonu taşıyor. Eğlenceli, interaktif uygulama odaklı sınıf içi eğitimlerin yanı sıra, akademiyi çok daha ulaşabilir kılmak amacıyla en güncel dijital öğrenme araçlarının entegre edildiği www.arcelikperakendeakademisi.com uzaktan öğrenme sitesi kuruldu. Yetkili satıcılar ile olan iletişimi güçlendirmek, etkileşimi artırmak ve bilgilendirmeler yapmak amacıyla Arçelik Perakende Akademisi kapsamında kurulan Perakende TV’de de kampanya, ürün ve perakende uygulamaları hakkında bilgilendirme, duyuru, soru-cevap yayınlarına ek olarak, kişisel gelişim ve eğlence amaçlı yayınlar da gerçekleştirilmeye başlandı.

Konuyla ilgili açıklama yapan Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, “Tüketicilerimiz bizimle temas kurdukları noktalarda kesintisiz ve kaliteli bir deneyim yaşamak istiyorlar. Perakende Akademisi sayesinde biz de mağazalarımız, internet sitemiz, çağrı merkezlerimiz ve yetkili servislerimiz ile paralel dilde bir perakende deneyimini hayata geçireceğiz” dedi.

Arçelik Perakende Akademisi’nin, perakende dönüşümü çerçevesinde, Arçelik ve marka değerlerine özel olarak tasarlandığını söyleyen Can Dinçer, katılımcıyı ve ihtiyacı merkeze alan, öğrenme hedeflerinin bilgi, beceri ve davranış olarak tanımlandığı ve ölçümlenebildiği eğitim içeriklerinin baz alındığını belirtti. Arçelik Perakende Akademisi kapsamında her hedef kitle için davranış, finans, satış, işletme-mağaza yönetim becerileri ve teşhir standartları gibi, perakendecilik dinamikleri odağındaki eğitimleri içeren modüler sistemli sertifikalı gelişim programları yapılandırıldığını sözlerine ekledi.

Arçelik Perakende Geliştirme Direktörü Erhan Akdoğan ise mükemmel müşteri deneyimi yaratmanın, sürecin her noktasında gerçekleşmesi gerektiğine vurgu yaparak, Arçelik perakendecilik dönüşümünü, Akademi’nin de bu dönüşümle hayat bulduğunu ve mağazalardaki yansımalarını aktardı. Arçelik Perakende Eğitim ve Gelişim Yöneticisi Pelin Hekimoğlu’nun Akademi ve Vizyoner Liderlik Programı kapsamında bilgilendirmelerinin ardından, Koç Üniversitesi Yönetici Geliştirme Programları Danışmanları Doğan Taşkent ve Mustafa İçil Girişimcilik, Dijitalleşme ve Aile Şirketlerinden Kurumsallaşmaya Dönüş konuları kapsamında konuşmalar yaptı.