Boeing’in Singapur Havayolları’nın Satın Alma İsteği Üzerine Açıklaması

Ulusal havayolu şirketi, yeni 777X müşterisi olacak

Boeing, Singapur Havayollarının 20 adet 777-9s ve 19 adet 787-10 Dreamliner’ı satın almaya yönelik verdiği taahhütten çok memnun olduğunu belirtti. Ulusal havayolu şirketi ve 787-10’un ilk müşterisi Singapur Havayolları, daha önce sipariş ettiği 30 adet 787-10 için de yeni bir taahhüt verdiğini açıkladı.

Sipariş sonuçlandığında boeing.com adresi üzerinde Boeing Orders and Deliveries internet sayfasında yayımlanacaktır.

Boeing Ticari Uçaklar Başkanı ve CEO’su Kevin McAllister, “Singapur Havayolları 50 yılı aşkın süredir Boeing’in çok değerli bir müşterisidir. Geniş yapıdaki filolarını daha da büyütmek için 777X ve 787-10s modellerinde karar kılmaları bizi gururlandırdı. Bu uçaklar kendi sınıflarının en verimli, en yetenekli ve yolcular tarafından en çok beğenilen modelleridir. Singapur Havayollarının bize duyduğu güven, bağlılık ve sağladığı destek için müteşekkiriz. Dünyanın sektördeki en saygın liderlerinden birine bu endüstrideki becerilerimizi göstermek için sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.

Yeni kompozit kanatlar, motorlar ve üstün aerodinami içeren ileri teknoloji sayesinde daha önce 777X sınıfı için vaat edilen olağanüstü yakıt tasarrufu sağlanmış olacak. 777-9 dünyanın en geniş gövdeli ve en verimli iki motorlu ticari jeti olmakla kalmayıp, düşük işletme maliyeti ile diğer tüm ticari uçakların önünde yer alacak.

787-10, süper verimli 787 Dreamliner ailesinin üçüncü üyesidir. Yakıt verimliliği ve işletim giderlerinde mihenk taşı niteliğinde olan 787-10, geniş yolcu ve kargo kapasitesi ve yolcu dostu özellikleri ile kendi sınıfının tamamlayıcısı olacak. Koltuk başına 25% daha az yakıt tüketimi ile rakiplerini geride bırakacak.

Üretilmesinden bu yana 130 farklı sefere imkan sağlayan 787 Dreamliner, dünyayı bizler için hiç olmadığı kadar küçültüyor.

Kişisel Veri Toplayan Şirketleri Büyük Risk Bekliyor

İşini ve fikrini paylaşan bireysel çalışanları, girişimcileri, şirketleri bir araya getiren Workinton, kişisel verileri korumanın yöntemlerini ve ticari riskleri anlatan bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Küçük, orta ve büyük çaplı şirketlerin neredeyse tamamı kişisel verileri topluyor. İnternetin gelişimi, ticaret yapma şekillerinin çeşitlenmesi elde edilen veriyi daha da anlamlı kılıyor. Oysa geçen yıl çıkan Kişisel Verileri Koruma Kanunu’na riayet etmeyen küçük büyük tüm şirketlerin ticari gelecekleri risk altında…

Avukat Serhat Turan ve Siber Güvenlik Uzmanı Baran Erdoğan, şirketlerin kişisel verileri nasıl koruyacağını Workinton’da anlattı. Workinlife etkinlikleri kapsamında konuşan Avukat Serhat Turan, yeni ekonomik anlayışın gereği olarak tüm şirketlerin müşterilerin verilerini topladığını söyledi ve uyardı:

“Verisini topladığınız her bir müşteri için 1 milyon liraya kadar tazminat ödeme riskiniz var…”

6698 sayılı Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun 7 Nisan 2016 tarihinde çıktığını ve şirketlerin ellerinde bulunan verileri yasaya uygun şekilde işlemesi için 7 Nisan 2018 tarihine kadar süre verildiğini söyleyen Avukat Serhat Turan, “Verilerin uyumlu hale gelmesi için ortalama 6 ila 12 aylık bir süreye ihtiyaç var. Görünen o ki, daha hiç kimse bu gerçeğin farkında değil. Kanunun gereklerine uymayan şirketlere her bir müracaat için 1 milyon liraya kadar idari para cezası kesilebilecek” dedi.

Kanunun istisnalar dışında kişisel veri kullanımı ve saklanmasına 4 şartta izin verdiğini söyleyen Avukat Serhat Turan, “Açık rıza, ilkelere uygunluk, aydınlatma ile kullanım amacı ve süresine uyulmadan elde edilen verilerin karşılığı Türk Ceza Kanunu’na göre en az 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını ön görüyor. Ayrıca teknik ve idari tedbirleri almazsanız tazminat talepleri ile karşı karşıya kalırsınız” diye konuştu.

AVRUPA’YI UNUTUN

Telekomünikasyon, sağlık, finans, sigorta, elektronik ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren firmaların acilen yasaya uyumlu bir yapılanma içine girmeleri gerektiğini de sözlerine ekleyen Serhat Turan, “Bu yasaya uyum süreci aslında yalnızca Türkiye ile sınırlı değil. Avrupa Birliği’ne mal veya hizmet satışı yapan veya yapmayı düşünen firmaları da çalışmaya başlamalı. Bu yasa Avrupa Birliği’nde de Mayıs 2018’de yürürlüğe girecek. Bu sebeple söz konusu yasaya uymayan şirketlere Avrupa yolu da kapanmış olacağından öncelikle 6698 sayılı yasaya uyum sürecini tamamlaması gerekiyor.”

Siber Güvenlik Uzmanı Baran Erdoğan ise müşterilerin verilerinin makul ölçüde hizmet aldığı firmaların beklentilerini karşılaması amacıyla paylaşıldığını ifade etti. Verilerin beklentilerin ötesinde kullanılmasının önüne 6698 Sayılı Kanun ile geçildiğini aktaran Baran Erdoğan, “Kanunun tam anlamıyla uygulanmaya başlamasının ardından uygunsuz veri kaydeden, saklayan ve kullanan şirketler hakkında 1 milyon TL’ye kadar ceza kesilebilecek” dedi.

Alleather-IDF İstanbul Deri Fuarı, Sektörün Yüzünü Güldürdü

Türkiye’nin deri fuarı Alleather-IDF İstanbul Deri Fuarı; başta Rusya olmak üzere uluslararası ziyaretçi akınına uğradı. “Deride Yüksek Ritm”mottosu ile 01-03 Şubat 2017 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen ve 48 ülkeden 2700’ün üzerinde ziyaretçiyi ağırlayan fuar, sektörün yüzünü güldürdü.

İngiltere Borsası’na kote uluslararası bir Fuarcılık şirketi olan UBM’in Türkiye’ye inanmaya ve yatırım yapmaya devam ettiğine dikkat çeken UBM EMEA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Tığlıoğlu, “Alleather-IDF Deri Fuarımız bu yıl 48 ülkeden toplam 2700’ün ziyaretçi ile beklentilerimizi de aşan bir başarıya ulaştı. Ekonomi Bakanlığı ve TİM’in destekleri ile 18 ülkeden Alım Heyeti’ni Fuarımız’da ağırladık. Deri sektörümüzün yeni hedef pazarları olan ABD ve Uzakdoğu ülkelerinden alıcıları Alleather-IDF’e getirdik. UBM’in global gücü ve deneyimi sayesinde deri sektörümüz uluslararası pazarlarda rekabet gücünü arttırdı” dedi.

UBM ile birlikte Alleather-IDF İstanbul Deri Fuarı’nı düzenleyen Türkiye Deri Vakfı (TÜRDEV) Yönetim Kurulu Başkanı Kıyasettin Temuçin ise deri sektörünün fuardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Temuçin, “2017 Rusya’da kaybedilen ihracat rakamlarını geri kazanacağımız bir yıl olacak. Sektör temsilcilerimizi uluslararası pazarları Türkiye’ye getiren Alleather-IDF İstanbul Deri Fuarı 2018’deki yerlerini almaya şimdiden davet ediyorum” dedi.

UBM ve Türkiye Deri Vakfı (TÜRDEV) tarafından düzenlenen Alleather-IDF İstanbul Deri Fuarı, sektörün tam desteğini aldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İstanbul Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği (İDMİB), Deri Tanıtım Grubu (DTG), Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD), Kürk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (KSİAD), Saraciye Sanayicileri Derneği (SSD), Alleather-IDF’in destekleyicileri arasında yer aldı.

“Alleather-IDF’e katılan uluslararası ziyaretçilerden çok memnunuz”

Sektör adına fuarı değerlendiren Deri Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ruken Mızraklı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ile olan temaslarının sektöre son derece olumlu yansıdığını ifade etti. Mızraklı, “Alleather-IDF, hem konfeksiyoncuyu hem tabakhaneyi buluşturan bir fuar. Rusya’dan sonra deride en yakın ve yeni hedef pazarımız ABD. Bu nedenle Alleather-IDF’e katılan uluslararası ziyaretçilerden çok memnunuz ve fuarın sektöre hareket getirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim” dedi.

“Deri sektöründe işlerin 2017 yılının ikinci yarısında düzeleceğine inanıyorum”

İDMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Dinç ise deri sektöründe işlerin 2017 yılının ikinci yarısında düzeleceğine inandığını belirtti ve şöyle devam etti: “Türkiye üretim, fiyat ve kalite standartlarını sağlamış bir ülke. Türkiye derisi bugün Rusya’da olsun, Avrupa’da olsun bir markadır. Bu bağlamda ticari ilişkilerimiz devam ediyor ve biz Alleather-IDF üzerinden bu ilişkileri sürdürme çabasındayız.” dedi.

“Rusya ve Türkiye, Serbest Ticaret Anlaşması imzalamalı”

Fuar, sektöre dair önemli etkinliklere evsahipliği yaptı. Alleather-IDF İstanbul kapsamında gerçekleştirilen ‘Deri Sektörü’nün Dünü, Bugünü ve Yarını’ konulu panelde, Rusya pazarındaki gelişmeler değerlendirilirken, iki ülke arasındaki ihracatın yol haritası da konuşuldu. Ekonomi Programı Yapımcısı Hande Berktan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde konuşan Moskova Çevre Bölgesi Sanayi ve Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Vadim Vinokurov, Türk – Rus ticari ilişkilerinin iyiye gittiğini söyledi.

“WGSN, 2018 Yılı Deri ve İlkbahar-Yaz Makro Trendleri’ni Alleather-IDF İstanbul’da açıkladı”

Moda ve stil endüstrisi alanında Dünya’nın lider trend araştırma, analiz ve bilgi servisi WGSN, 2018 Yılı Deri ve İlkbahar/ Yaz Makro Trendleri’ni Türkiye’nin en büyük deri fuarı Alleather-IDF İstanbul’da açıkladı. WGSN Türkiye, Orta Doğu, Yunanistan Bölge Direktörü Müjde Abdiş Güçlü Trend Area’da düzenlenen Trend Semineri’nde, ‘Slow Futures’, ‘Kinship’, ‘Youth Tonic’ ve ‘Psychotropical’ başlıklı İlkbahar – Yaz 2018 sezonuna ait 4 Makro Trendi anlattı ve deri sektöründeki yenilikleri ve gelişmeleri paylaştı.

Alleather-IDF İstanbul Deri Fuarı Trend Alanı’yla da beğeni toplandı. Tasarım ve düzenlemesi Deri Giysi Tasarımcısı Feyza Aktulga ve Tasarımcı Zuhal Canyurt tarafından gerçekleştirilen Trend Alanı, ‘Saf Minimal’, ‘Asya Bahçesi’, ‘Sanat Efekti’, ‘Genç Hisset’ ve ‘Yeni Doğu’ konseptlerine sahip 5 bölümden oluştu.

1-3 Şubat 2017 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılan Alleather- IDF İstanbul Deri Fuarı’nda başta deri konfeksiyon firmaları olmak üzere deri ve deri aksesuar ürünleri, deri aksesuarları, bitmiş deri ve kimyasalları gibi ürün grupları yer aldı.

Ocak 2017 Emlak Endeksi Açıklandı

İstanbul’da Satılıklar Yüzde 22 Arttı

Kiralık Oranları ise Değişmedi

Hürriyet Emlak Ocak 2017 Emlak Endeksi açıklandı. Endekse göre İstanbul’da satılık konutların ortalama metrekare fiyatı son bir yılda yüzde 22 artarak 4 bin 491 TL’yi buldu. Kiralık konutlarda ise değişim olmadı.

Yılın ilk ayının emlak endeksi verilerine göre İstanbul’da satılık konut fiyatları son bir yılda yüzde 22 oranında artarak 4 bin 491 TL’ye ulaştı.

İlçe bazında bakıldığında son bir yılda en yüksek artış yüzde 26 ile Şile’de. İlçede ortalama konut fiyatı 3 bin 333 TL’ye ulaştı. İkinci sırada yüzde 25 artışla Üsküdar var, fiyatlar 5 bin 200 TL’ye kadar çıktı. Üçüncü sıradaki Silivri’de ise artış yüzde 20, metrekare ortalama konut fiyatı 2 bin 128 TL.

Son 1 Ayın Şampiyonu Beyoğlu

Son dönemde fiyatlardaki düşüşle dikkat çeken Beyoğlu son bir ayda yükselişe geçti. Ortalama metrekare fiyatı yüzde 8,5 artarak 7 bin 71 TL’ye ulaştı. Beykoz’da yüzde 5,3 arttı ve 10 bin 178 TL oldu. Şile’de ise artış oranı yüzde 4,8; ortalama fiyat 3 bin 333 TL.

Kiralarda Artış Yok

İstanbul’da son bir yılda kiraların artmaması dikkat çekti. Metrekare ortalama kiralık konut fiyatı 21 TL’de kaldı. Amortisman süresi ise 18 yıl olarak hesaplandı. İstanbul’un birçok ilçesinde kiralarda düşüş yaşanırken; Beykoz’da yüzde 12 artarak 25 TL’ye, Arnavutköy’de yüzde 11 artarak 8 TL’ye, Avcılar’da yine yüzde 11 artarak 11 TL’ye, Büyükçekmece’de de yine yüzde 11 artarak 11 TL ortalamasına ulaştı. Kiraların düştüğü ilçelerin başını ise Bayrampaşa çekti. İlçede bir yılda fiyatlar yüzde 35 düştü ve metrekaresi 14 TL’ye geriledi. Sarıyer’de yüzde 24 düşüşle 25 TL, Zeytinburnu’nda yüzde 18 düşüşle 19 TL oldu.

Avrasya Tüneli’nden Geçen Araç Sayısı 1 Milyonu Aştı

Asya ve Avrupa kıtalarını ilk kez deniz tabanı altından geçen iki katlı karayolu tüneliyle birbirine bağlayan Avrasya Tüneli, İstanbul ulaşımına büyük katkı sağlamaya devam ediyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, sürücülerin yoğun ilgi gösterdiği Avrasya Tüneli’ni kullanan araç sayısının, 1 milyonu aştığını açıkladı. İstanbul’un iki yakasında geçiş süresi ve mesafesini kısaltan Avrasya Tüneli, sürücülere önemli ölçüde zaman ve yakın tasarrufu sağlıyor.

İstanbul’da iki kıta arasındaki en kısa yol olarak 22 Aralık 2016 tarihinde hizmet vermeye başlayan Avrasya Tüneli, ilk günden itibaren sürücülerin yoğun ilgi ve beğenisini kazandı. 31 Ocak 2017 tarihinde 7 gün 24 saat kesintisiz hizmete geçen Avrasya Tüneli, İstanbul’da çok önemli bir ulaşım alternatifi oldu.

1 milyonuncu araç da geçti

Sürücülerin kullanımına açıldığı günden bu yana yoğun ilgi gösterdiği Avrasya Tüneli’nden geçen araç sayısı kısa sürede 1 milyona ulaştı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, sürücülerin yoğun ilgi gösterdiği Avrasya Tüneli’ni kullanan araç sayısının, 1 milyonu aştığını söyledi. Bakan Arslan, bir soru üzerine, “başlangıç için öngördüğümüz rakamlar gerçekleşmiş durumda. Avrasya Tüneli’nden bugüne kadar geçen araç sayısı 1 milyonu geçmiş durumda. 2018 sonu itibariyle İzmir’e kadar yolu açmış olacağız. Çanakkale Köprüsü 2023’te bitmiş olacak. Marmara denizi böylece ring haline dönecek. Bu projeler birbirini destekliyor.” açıklamasında bulundu.

İstanbul’da araç trafiğinin en yoğun olduğu güzergâhta hızlı, güvenli ve konforlu bir ulaşım alternatifi sağlayan Avrasya Tüneli, sürücülere önemli ölçüde zaman ve yakın tasarrufu kazandırdı.

5 dakikada kıtalar arası yolculuk

Trafik yoğunluğu fazla olan Asya yakasındaki D100 Karayolu ve Avrupa yakasındaki Kennedy Caddesi arasında hizmet veren Avrasya Tüneli, bu güzergâhtaki yolculuk sürelerini minimuma indirdi. Bağlantı yollarının iyileştirilmesi ile akıcı hale getirilen güzergâh sayesinde tüneli kullananlar kıtalararası yolculuğu yaklaşık 5 dakikada tamamlıyor. Avrasya Tüneli, 24 saat hizmet vermeye başlamasıyla birlikte her geçen gün daha fazla ilgi görüyor.

Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım A.Ş. (ATAŞ) Hakkında (www.avrasyatuneli.com)

Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım A.Ş. (ATAŞ), İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi Projesini gerçekleştirmek üzere, 2009 yılında, Türkiye’den Yapı Merkezi ve Güney Kore’den SK E&C şirketleri tarafından kuruldu. ATAŞ, Avrasya Tüneli Projesi’nin finansman, inşaat ve 25 yıl boyunca işletmesinden sorumludur.

Renault Grubu 2016 yılı rekor finansal sonuçları

TOTEM D'ACCUEIL RENAULT

51 milyar 243 milyon € ciro ve yüzde 6.4 faaliyet karlılığı

  • Ciro yüzde 13.1 artışla 51 milyar 243 milyon € oldu
  • Otomobil satışları yüzde 13.3 artışla 3 milyon 180 bin adet oldu
  • Grubun faaliyet karı 3 milyar 282 milyon € olup, yüzde 38.2 oranında arttı, bu da cironun yüzde 6.4’ü oldu, bu oran 2015’de yüzde 5.21 idi
  • Otomobil faaliyet karı 2 milyar 386 milyon €olup, yüzde 54.3 oranında arttı
  • Grubun faaliyet karı 3 milyar 283 milyon €oldu (+yüzde 50.9)
  • Bağlı şirketlerin katkısı 1 milyar 638 milyon €oldu (2015’teki 1 milyar 371 milyon €’ya karşılık).
  • Net kar 3 milyar 543 milyon € olup, yüzde 19.7 oranında bir artış söz konusu, bu da cironun yüzde 6.9’una denk geliyor
  • Otomobilde işletme nakit fazlası 1 milyar 107 milyon €oldu

“Yılın ilk yarısında çok güçlü sonuçlardan sonra, Renault Grubu, yıl için yeni bir rekor kırarak performansını perçinledi.2011’de açıklanan “Drive the Change” planlamasındaki hedefleri hem büyüme hem de kar anlamında, bir yıl öncesinden, geçmiş bulunmaktayız. Bu başarı, bütün Grup çalışanlarının yoğun çalışmalarının ödülüdür.” diye belirtiyor Renault Başkanı ve CEO’su Carlos Ghosn.

2016 yılında Drive the Change planının ivmeli gücü altında Renault Grubu yeni bir satış rekoruna ulaştı ve 3.18 milyon adet otomobil satışı ile dünya çapında bir numaralı Fransız otomotiv grubu oldu. Satış adetleri ve pazar payları bütün bölgelerde yükselişte.

2016’da, Grup gelirleri 51 milyar 243 milyon € oldu, bu 2015’e göreyüzde 13.1’lik bir artıştır. Bu, sabit döviz kurları ile yüzde 17.0’lik bir büyümeyi ifade ediyor.

Otomotiv gelirleri Grubun markalarının satış adetlerinin artışı ve iş ortaklarına gerçekleştirilen satışlar ile yüzde 13.7 artış ile48 milyar 995 milyon € oldu. Döviz değer kaybını dengelemek için bazı yeni ortaya çıkan pazarlarda meydana gelen fiyat artışları ve yeni modeller sayesinde fiyat etkisi pozitif oldu.

Grubun faaliyet karı 3 milyar 282 milyon € (+yüzde 38.2) oldu, bu rakam 2015’de ise 2 milyar 375 milyon € 1 idi, bu cironun yüzde 6.4’üne denk geliyor (2015’de ise 1 yüzde 5.2’sine).

Otomobil faaliyet karı 840 milyon € (+yüzde 54.3) arttı ve 2 milyar 386 milyon €’ ya veya cironun yüzde 4.9’una ulaştı (2015’teki 1 yüzde 3.6’ya karşılık).

Bu performans temel olarak satış adetlerindeki artış ile açıklanıyor (1 milyar 036 milyon €).

Maliyetleri azaltma çabalarına devam edilmesi, AR-GE giderlerindeki önemli artış göz önüne alındığında, pozitif şekilde 184 milyon €’ya katkıda bulunuyor.

Ekipman seviyesi/fiyat/zenginleştirme etkisi 115 milyon € ile pozitif oldu, özellikle yeni modellerin ve bazı yenipazarlardaki fiyat artışları nedeniyle meydana geldi.

Döviz etkisi -702 milyon € ile yüksek oranda negatif oldu, bu özellikle İngiliz pound’unun ve Arjantin pezo’sunun değer kaybını yansıtıyor.

Ham maddeler 331 milyon € ile çok olumlu bir etkiye sahip olmaya devam ettiler.

Şirketin Genel ve İdari masrafları 112 milyon € arttı.

Satış Finansmanının, Grubun faaliyet karına katkısı 896 milyon € oldu, bu 2015’teki 829 milyon € ile karşılaştırıldığında1 yüzde 8.1’lik bir artış anlamına geliyor.

Risk maliyeti (ülke riski dahil) ortalama performans gösteren varlıkların yüzde 0.31’i olarak çok iyi bir seviyede dengelendi (2015 sonundaki yüzde 0.33’e karşılık).

Diğer işletme karı ve masrafları 1 milyon € ile hemen hemen nötre yakın seyrediyor. Bu dengenin nedeni 31 Aralık 2016 tarihinde AVTOVAZ’ın ilk tam konsolidasyonunu takip eden kaydedilen 325 milyon €’lik bir kar ve toplam 283 milyon € tutarında olmak üzere, özellikle Fransa’da, yeniden yapılanma için olan provizyonlar nedeniyle. Fransa’da dizel araştırması ile ilgili herhangi bir provizyon ayrılmamış olması.

Buna uygun olarak, Grup’un işletme karı 3 milyar 283 milyon €’ya ulaştı, bu 2015 yılında 2 milyar 1761 milyon € idi.

Net finansal gelir ve masraflar 323 milyon €’luk bir yük meydana geldi, bu 2015’de -221 milyon € idi. Bu gelişme büyük oranda Arjantin’deki belirgin derecede daha düşük hale gelen finansal gelirden ve 2015’teki döviz kazançlarının düşmesinden kaynaklanıyor.

Bağlı şirketlerin katkısı 1 milyar 638 milyon €’ya ulaştı, bu değer 2015’de 1 milyar 371 milyon € idi.

Nissan’ın katkısı 2016’da 1 milyar 741 milyon € tutarında oldu, bu tutar 2015’de 1 milyar 976 milyon € idi.

AVTOVAZ’ın 2016’daki katkısı – 89 milyon € ile negatif oldu, 2015’de ise 620 milyon €’luk bir zarar söz konusu idi.

Bu iyileşme özellikle 2015 ile karşılaştırıldığında 2016 yılında kaydedilmiş olan değer düşüklüğü kayıplarındaki keskin azalıştan ve kısmen de, şirketin iyileşmiş olan operasyonel performansı nedeniyle ortaya çıkıyor. Buna ek olarak, bağlı şirketlerin varlık sonuçlarına AVTOVAZ’ın zararların dahil edilmesi 2016 yılında yatırım değeri üzerinden Renault muhasebe kayıtlarına eklendi.

Net Gelir 3 milyar 543 milyon €’ya (+yüzde 19.7) ve net gelir, Grup hissesi, 3 milyar 419 milyon €’ya ulaştı (hisse başına 12.57 €, bu 2015’de hisse başına 10.35 € oldu, yüzde 21.4 oranında arttı).

Pozitif Otomotiv işletme nakit fazlası 1 milyar 107 milyon €’ya ulaştı, bu, dönem dahilinde 356 milyon €’luk işletme sermayesi gerekliliklerinde pozitif değişimi göz önüne aldıktan sonra meydana geldi.

AVTOVAZ konsolidasyonundan sonra net nakit durumu 2 milyar 720 milyon €’ya ulaştı (konsolidasyondan önce 3 milyar 925 milyon €)

Geçen seneki 2.40 €’ya karşılık, hisse başına 3.15 €’luk bir temettü bir sonraki Hissedarlar Yıllık Genel Kurul Toplantısında onaya sunulacak.

AVTOVAZ

İlk tam AVTOVAZ konsolidasyonu 28 Aralık 2016 tarihinde gerçekleştiğinden dolayı, gelir tablosu konsolide edilmedi. Diğer yandan, şirketin bilançosu, bizim finansal tablolarımıza konsolide edildi. Konsolidasyonun Renault Grup’unun net finansal pozisyonunda negatif 1 milyar 205 milyon € etkisi oldu ve 1 milyar 025 milyon €’luk bir ön değerlendirmeye alındı. 31 Aralık 2016 tarihi itibariyle, AVTOVAZ’ın pazar değeri, Renault’nun finans raporlarındaki firma değeri de dahil olmak üzere AVTOVAZ’ın net varlıklarının değerinin aktarımından daha yüksek oldu.

2017 boyunca, AVTOVAZ’ın öz kaynaklarını iyileştirmek amacıyla bazı diğer sermaye yeniden yapılandırmaları tasarlandı.

AVTOVAZ yönetimi 16 Ocak 2017 tarihinde detaylı iyileştirme planını açıkladı. Bu planının ana amaçları 2018 yılında pozitif faaliyet karınaulaşmak (değer düşüklüğü ve yeniden yapılanma maliyetleri öncesinde) ve bunun ötesinde karlı büyümeyi başarmak.

2017 GENEL GÖRÜNÜMÜ

2017’de küresel pazarın yüzde 1.5 ila 2 oranında rekor büyüme göstermesi bekleniyor. Avrupa ve Fransa pazarlarının yüzde 2 büyümesi öngörülüyor.

Uluslararası düzeyde Brezilya ve Rusya pazarlarının stabil olarak kalması bekleniyor. Diğer yandan Çin (+yüzde 5) ve Hindistan (+yüzde 8)’ın ivmelerine devam edeceği öngörülüyor.

Bu çerçevede, ve AVTOVAZI’ı da dahil ederek, Renault Grubu şunları amaçlıyor:

  • AVTOVAZ’ın etkisinin ötesinde, Grup gelirlerini arttırmak (sabit döviz kurları bazında)*,
  • Grubun faaliyet karında euro olarak artış*,
  • Otomotiv biriminde nakit fazlası oluşturmak.

(*) 2016 Renault Grup’un yayınlanmış sonuçları ile karşılaştırılmıştır

Cazibe Merkezleri Projesi ülke ekonomisine katkıda bulunacak

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın katılımıyla Doğu ve Güneydoğu’nun kalkınmasına katkıda bulunacak Cazibe Merkezleri Programı ile ilgili bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. Programda yaptığı konuşmasında Doğu ve Güneydoğu’da istihdamı artırmak için önemli çalışmalara imza attıklarını ifade eden Lütfi Elvan, ulaşım, sağlık ve eğitim altyapısı itibariyle güçlü bir Doğu ve Güneydoğu hedeflediklerini söyledi. Elvan, Cazibe Merkezleri Programına yatırım için 2,5 milyar lira civarında başvuru olduğunu belirterek, “Önümüzdeki günlerde bunun yoğun bir şeklinde artacağını düşünüyoruz. 10 bin kişiye yakın da istihdam öngörülüyor” dedi.

Türkiye’nin doğusu ve batısı arasında gelişmişlik farkının yalnızca geri kalan bölgelerin değil, bütün ülkenin sorunu olduğunu hatırlatan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, Doğu ve Güneydoğu İllerini kapsayan Cazibe Merkezleri Projesi’nin ülke ekonomisine katkıda bulunacağına inandıklarını dile getirdi.

MÜSİAD Genel Merkez’de gerçekleşen Cazibe Merkezleri Bilgilendirme Toplantısı’na; Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Kalkınma Bakanı Yardımcısı Yusuf Coşkun, Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Fatih Hasdemir, Kalkınma Bakanlığı Genel Müdürü Ömer Bilen, Kalkınma Bankası Genel Müdür Yardımcısı Satı Balcı ve GAP İdaresi Başkanı Sadrettin Karahocagil katıldı.

Toplantıda yaptığı açılış konuşmasında işsizliğin sadece ekonomik değil, bireysel ve toplumsal sonuçları da olduğunu ifade eden MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, “Bilhassa Güneydoğu özelinde baktığımız zaman, terör ve yatırımsızlık arasında kısır bir döngü yaşanıyordu. Kısır döngüleri kırmak içinse, inisiyatif almak gerekir. İşte Cazibe Merkezleri, böyle bir inisiyatif. Hamdolsun, terörün de sonu gelmek üzere. Hükümetin bu konudaki kararlı tutumunu destekliyoruz” dedi.

“Kamu ve özel sektörün el ele yürüdüğü bir proje”

Cazibe Merkezleri Programı’nın kamu ve özel sektörün el ele yürüdüğü bir proje olduğunu ve diğer projelerin ötesine geçtiklerini söyleyen Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, bu proje ile başından sonuna kadar yatırımcı ile bir arada olacaklarını belirterek, “Ajandamızda, zihnimizde geri kalmışlık yok. Bu bölge artık bu tabire layık bir bölge değil. Cazibe Merkezi Programı ile proje fikrinden, fizibilite çalışmasına, personel alımından, üretim aşamasına kamu olarak sizin yanınızda olacağız. Herhangi bir sorunla karşılaştığınızda bu sorunu çözecek olan biziz. Herhangi bir danışmanlık müessesesine ihtiyacınız yok, onu da biz veriyoruz. Bina yapımında yatırımcılara alternatifler sunarak, 10 milyon liraya kadar bina yapım desteği vereceğiz. Cazibe merkezleri için Kalkınma Bankası’nın sermayesini 160 milyon liradan 500 milyon liraya çıkardık ilk aşama olarak. İkincisi aşamada da bütçemizden şu anda 1,1 milyar liralık bir ödenek ayırdık. Ancak ihtiyaç duyulması halinde ilave ödenek sağlamamız mümkün olacak” dedi. Elvan, farklı illerde yatırımı olan firmalara öncelik vereceklerini, yüzde 30 öz kaynak şartı getirdiklerini, yatırımcının da elini taşın altına koymasını istediklerini vurguladı.

“Hangi ilde hangi yatırımların yapılacağına Kalkınma Bakanlığı karar verecek”

Cazibe Merkezleri Programı’nda yatırımcının kamudan ne kadar destek alacağını başından bileceğini belirten Elvan, %40 kaynağı olup, teşvik alan bir yatırımcının kredi alamadığı bir durumun olmayacağını ve kredi alacaklarının garantisini verdiklerini söyledi. Programa 27 Şubat 2017 tarihine kadar Kalkınma Bankası Genel Müdürlüğü’ne ya da Kalkınma Ajansları’na Bağlı Yatırım Destek Ofisleri’ne gerçekleşen başvuruların, sonrasında hangi ilde, hangi yatırımların yapılacağına Kalkınma Bakanlığı’nın karar vereceğini söyleyen Lütfi Elvan, “Bölgede yapılan yatırımın, kurulan tesisin rekabet gücü olabilmesi için, geçmişte kurulan fabrikaların sürdürülebilirliği sağlanamadı. Bu sorunu çözmek için biz her bir ilde, bölgede sanayi kümeleri oluşturacağız. Küme grubu olmadan sürdürülebilirlik çok zor. Hammadde, ara mal ya da mal temin eden entegre bir sanayi yapısı oluşturmayı amaçlıyoruz. Uzmanlaşma, yoğunlaşma istiyoruz, illerimizin ihtisaslaşmasını sağlıyoruz” dedi.

“Topyekûn bir kalkınma hedefliyoruz”

Cazibe Merkezleri Programı’nın sadece imalata yönelik bir program olmadığını ve topyekûn bir kalkınma gerçekleştirmeyi hedeflediklerini söyleyen Elvan, program çerçevesinde sanayi-üniversite işbirliğini de geliştirmeyi planladıklarına da değindi. Elvan, üniversitelerin bulunduğu illerin uzmanlaştığı alanda üniversitelerin de uzmanlaşması için yardımlar yapacaklarını ifade etti.

“23 ilimiz birer cazibe merkezi haline gelecek”

Doğu ve Güneydoğu’da yatırım yapmak isteyenlerin karşılaştığı zorluklara değinen Olpak, “Şimdi hükümetimiz Cazibe Merkezleri Programı ile OSB’den ya da OSB dışından arsa tahsis ediyor. Üzerine, belirli bir büyüklükteki binayı da inşa ediyor ve rayiç bedelinin %10’uyla kiralama ya da ileride satın alma avantajı sunuyor. Yerli makina teçhizatı için 3 yılı ödemesiz, 10 yıl vadeli, sıfır faizli kredi veriyor. Dolayısıyla, bu proje yalnızca yatırım yapan firmalara değil, yerli makine ve teçhizat üretimi yapan firmalara da canlılık getirecek. İstihdam teşvikleri, enerji vb. teşvikleri de devam edecek. Büyük projeler, ayrıca proje bazında değerlendirilecek. Mevcut tesislerde Tevsi Yatırımları da aynı teşviklerden faydalanabilecek. Belirli ürünler için, Kamu Alım Garantisi de olacak. Bunlar ve ücretsiz danışmanlık hizmetiyle birlikte, programın 23 ilimizi birer cazibe merkezi haline getireceğine inanıyoruz” dedi.

“Somut çözümler ortaya konuluyor. Şimdi sıra bizde”

Terörün Türkiye’ye 30 küsur yıllık maliyetinin 1,5 trilyon dolar düzeyinde olduğunu hatırlatan Olpak, ülke ekonomisinin, sürdürülebilir bir kalkınmayı başarması ve küresel rekabet gücüne ulaşması için istihdam politikalarının daha üst seviyelere taşınması gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanının açıkladığı istihdam seferberliğinin önemli bir adım olduğunu söylen Olpak, böyle zamanlarda işadamlarının üretmeye ve büyümeye devam etme sorumluluğu olduğunu söyledi. Teşvikler, vergiler ve finansmana erişim konularının birbirini tamamlayan uygulamalar ile ele alınıp, somut çözümler ortaya konulduğunu ifade eden Olpak, “Ar-Ge Reform Paketi, Patent Yasası, 200 bin işletmeye sağlanacak KOSGEB destekleri, 250 milyar TL’lik sermayesi ve Kredi Garanti Fonu’nun yeni yapısı ile daha kolay finansmana erişim imkanı, taşınırların da teminatı, ilave istihdama sağlanan destekler, hep bu yaklaşımın parçası. Şimdi sıra bizde, iş dünyasında. Elimizdeki bütün imkanları kullanarak, istihdam seferberliği çağrısına cevap vermemiz gerekiyor” diye konuştu.

Liv Hospital Geleceğin Sağlık Yöneticilerine Fırsat Sağlıyor

LIV HOSPITAL GELECEĞİN SAĞLIK YÖNETİCİLERİNE FIRSAT SAĞLIYOR

Liv Hospital “Sağlık Yönetimi” öğrencilerine destek ve teşvik olmak amacıyla “Geleceğin Sağlık Yöneticileri – Liv Proje Yarışması” düzenliyor. Proje yarışması ile “sağlık yönetimi bölümü”nde okuyan öğrencilerin mesleki hayatta daha etkin rol alabilmeleri için edindikleri teorik bilgiler pratiğe çevirebilmeleri için fırsat yaratmak ve sağlık kuruluşları içerisine entegre edilebilecek fikirlerin ödüllendirmesi amaçlanıyor.

En yaratıcı 3 proje ödüllendirilecek

Geleceğin Sağlık Yöneticileri – Liv Proje Yarışması’nda hastane işletmesinden insan kaynaklarına, pazarlama ve kurumsal iletişimden biyomedikale, teknikten hasta bakım hizmetleri, satın alma, mali işler gibi pek çok alanda düzenleniyor. Hastane içerisinde sağlık konusunda yaşanan sorunlara yönelik, günlük hayata entegre edilebilecek en yaratıcı çözüm içeren 3 projenin ödüllendirileceği yarışma sağlık yönetimi bölümündü okuyan tüm öğrencileri kapsıyor.

Yarışma jürisi sektörün duayenlerinden oluşuyor

Üniversitelerin Sağlık Yönetimi Bölümü akademisyenleri ve sektördeki profesyonellerin, Türkiye’nin önde gelen sağlık kuruluşlarının üst düzey yöneticileri, sivil toplum kuruşları başkanlarının jüri üyeliği yapacağı yarışmaya Türkiye’deki sağlık yönetimi bölümlerinde ön lisans, lisans ve yüksek lisans öğrencileri, yan dal veya çift ana dal yapan tüm öğrenciler başvuru yapabiliyor.

“Öğrencileri geleceğe hazırlayacağız”

Ülkemizdeki sağlık yönetim hizmetlerinin profesyonelleşmesinde emin adımlarla yürüyecek bir gençlik yaratmayı hedeflediklerini söyleyen Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti “Ülkemizde “sağlık yönetimi” bölümü son 20 yılda eğitimsel olarak desteklenmiş ve daha fazla üniversitede yerini almıştır. Her yıl gittikçe daha fazla mezun veren bu bölümdeki gençlerimizi geleceğe hazırlamak için bu yarışmayı organize ettik. Liv Hospital olarak okulda edindikleri teorik bilgileri mesleki hayatta da kullanarak daha etkin rol alabilmelerine fırsat sağlamak istedik. Sağlık kuruluşları içerisine entegre edilebilecek pratik, çözüm odaklı, yaratıcı ve yenilikçi fikirlerin ödüllendirerek onları mesleki hayata daha emin ve özgüvenli hazırlamayı amaçlıyoruz” diye konuştu.

Hem staj hem eğitim imkanı verilecek

17 Nisan’a kadar livgeleceginsaglikyoneticileri.com adresinden yapılacak başvurulan sonrasında seçilen ilk 3 projenin sahibi sektörün önde gelen sağlık kurumlarından olan Liv Hospital’da staj imkanı bulacak. Ayrıca birinci 3 bin TL ve Tam Burslu Master programı (veya – İlgi duyulan alanda sertifikasyon programı), ikinci 2.000 TL, İleri düzey excel program kursu(veya – ilgi duyulan eğitim kursu), üçüncü proje 1.500 TL, 1 kur yabancı dil eğitim kursu kazanacak. Yarışmaya başvurular livgeleceginsaglikyoneticileri.com adresine 17 Nisan’a kadar yapılabilecek. Ödül töreni ise 11 Mayıs’ta Antalya’da SASDER 5. Ulusal Kongresi’nde gerçekleştirilecek.

Rüya Pazar Amerika artık Türk markalarına daha yakın

“Türk Markalarının İhracatı“ konu başlığı ile Türk Markalarının Yurt Dışı Global Atağı ve Amerika Pazarı’nın Önemi ve dinamiklerinin konuşulduğu Ufrad, BMD ve Türes değerli üyelerinin davetli olduğu toplantıda, Medyafors Fuarcılık A.Ş Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Sayın Ferzan Erem Escobedo moderatörlüğünde; MFV International Franchise Expo Events Grup Direktörü Mr. James Mastandrea, Deneyimli Franchise Danışmanı Ms. Shery Christopher, Simit Sarayı Onursal Kurucu Başkanı Sayın Haluk Okutur ve IT & Turquality Direktörü Sayın Kadir Tophan konuşmacı olarak yer aldı. 2017 yılı itibariyle Amerika’da faaliyet göstermeye başlayan Faselis Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Aydın Sün ve Amerika’da 11 Avm si ile perakende sektörüne hakim, Türk markalarına danışmanlık hizmeti veren çözüm ortağımız International Growth Properties (IGP) Satış ve Pazarlama Direktörü Sayın Dilek Oransal ise 4G canlı bağlantı ile toplantıya katılım sağladı.

Toplantının açılışını gerçekleştiren Medyafors Fuarcılık Genel Müdürü Aycan Helvacıoğlu, 15-17 Haziran’da New York‘ta düzenlenecek International Franchise Expo’nun ABD‘nin kapılarını Türk markalara açacağını söyledi. Fuarın, metrekare ve katılımcı sayısı olarak Amerika‘nın en büyük franchise fuarı olma özelliği taşıdığını dile getiren Helvacıoğlu, “International Franchise Expo’yu Türk markalarının ABD‘ye açılan kapısı olarak değerlendiriyoruz. Fuara, her sektörden, 120 ülkeden, 450’yi aşkın marka katılıyor, yani ABD‘nin kapıları bu fuar ile Türk markalarına açılacak.” dedi. Fuara dünyanın çok sayıda ülkesinden her sektörden markaların katılacağını da sözlerine ekleyen Helvacıoğlu, “Fuar, dünya markaları ile tanışmak, franchise sistemleri hakkında bilgi edinmek, network kurmak ve aynı zamanda küresel rekabet ortamında büyümek isteyen katılımcılara eşsiz bir platform sağlıyor.” dedi.

“120 ülkeden 450’yi aşkın marka katılıyor”
Medyafors Fuarcılık Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Ferzan Erem Escobedo, Medyafors Fuarcılık’ın 15-17 Haziran’da New York‘ta düzenlenecek International Franchise Expo’nun Türkiye‘deki tek yetkili temsilcisi olduğunu belirterek, franchise sistemini rakamsal verilerle anlattı. Escobedo; ‘’Dünyada franchise ticaret hacminin 2 trilyon dolar olarak hesaplanmakta. Sadece ABD‘deki hacim 1,5 trilyon dolar. ABD‘de franchise istihdam insan kaynağı hacmi toplamı 18 milyon kişiye yaklaşmıştır. Kendi işini kurmak isteyen yatırımcılar franchise sistemini 20-30 yaş aralığında yoğun olarak düşünüyor. Dolayısıyla Türk markalarının franchise verme ve ABDpazarına açılma konularında şansı yüksek. ” dedi.

“Amerika’da olmak gerçekten çok önemli”

Konuşmacılar arasında yer alan Simit Sarayı Onursal Kurucu Başkanı Haluk Okutur, ABD‘ye açılma süreçlerini anlatarak, “Amerika’da olmanın gerçekten çok önemli olduğunu biz başladıktan sonra daha iyi fark ettik. İlk mağazamızı New York’da açtık. Orada olduğunuzda markanızın itibarı daha da artıyor. Bir de ABD‘nin önemli şehirlerinde ve caddelerinde olmak bizim için çok daha önemli oldu.” dedi. ABD’de ticari olarak da kazançlı çıktıklarını dile getiren Okutur, bu ülkeye girdikten sonra özgüvenlerinin de arttığını söyledi. Okutur, Türk markalarının başta ABDolmak üzere dünyanın her yerine gitmesi gerektiğini kaydederek, bunu yapabilecek bütün her şeyi barındırdıklarını tek eksiğin cesaret olduğunu, ABD’ye açılmak isteyen herkese yardımcı olabileceklerini; yurt dışında başarılı olmak için kendi değerlerinden vazgeçilmemesi gerektiğinin anlattı.
MFV International Franchise Expo Events Grup Direktörü James Mastandrea Stratejik Ortaklık başlıklı konuşmasında, Medyafors Fuarcılık ve MFV arasında yapılan işbirliğine, NewYork’ta düzenlenecek olan Franchise Fuarı hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Fuara katılmış olan firma temsilcilerinin görüşleri ve ziyaretçi rakamlarıyla birlikte ABD’de yatırım olanakları ve ekonomik potansiyel hakkında bilgi verildi. Fuarın pazarlama ve tanıtım faaliyetleri kapsamında ulusal ve yerel basın yayın organları ile nasıl bir tanıtım planı izlendiği, bu tanıtım faaliyetleri kapsamında ziyaretçilerin fuara olan ilgisinin nasıl arttırıldığını aktaran Mastandrea Amerikan Hükümetinden alınan desteğinde fuarın tanıtım ve pazarlama çalışmalarına önemli katkıda bulunduğunu belirtti.

Ayrıca, Konferansta franchise sektöründe yaklaşık 30 senenin üzerinde tecrübesi olan, bireylere ve şirketlere koçluk ve danışmanlık yapan Shery Christopher, Amerika’da franchising sisteminin yasal koşulları ve avantajları hakkında dinleyicileri bilgilendirdi. Amerika pazarında 770 Bin franchise işletme ve 839 milyar dolar toplam franchise hacmi olduğunu belirten Christopher, sadece franchise işletmelerinden 8,5 milyon iş gücü sağlandığını ve franchise sisteminin toplam gayri safi milli hasılaya 493 milyar dolar katkıda bulunduğunu anlattı.

IT & Turquality Direktörü Kadir Tophan ise, markalar için Turquality desteği almanın önemini, Turquality desteğinin firmalara sağladığı faydaları ve bu desteği alabilmek için neler yapılması gerektiğini dinleyicilere aktardı.

4G ile toplantıya Florida’dan canlı bağlanan Amerika’da Gayrimenkul – Perakende Danışmanlığı yönetiminde pek çok noktada Avm’si bulunan International Growth Properties (IGP) Satış ve Pazarlama Direktörü Dilek Oransal, Amerika pazarında yer alan Türk Markaları, yönettikleri Avm’ler ve Amerika’da franchise sistemi ve markaların ABD pazarına girerken cesaretli davranmaları gerektiğini anlattı. Amerika pazarına dair örnekler veren Oransal ; ‘’1989’da Atlantik ‘in diğer tarafına geçen ilk popüler Hazır Giyim markalarından olan Zara ’yı 2000 yılında H&M izledi ve 15 sene içinde 180 mağazaya ulaştırmayı başardı. Sadece 10 sene önce yani 2006’da Amerika Pazarı’na giren Mango bu pazara girdiği andan itibaren toplam internet satışını 50% arttırdı. ‘’ dedi. Oransal ayrıca, Amerika Perakende Pazarı 2016’da 3,3% büyüyerek 5 Trilyon dolarlık satış hacmine yaklaştığını, dünya perakende satış cirosunun 1/5 ‘inden fazlasının Amerika ‘da gerçekleştiğini ve bu rakamın 91%’inin hala fiziksel mağaza içindeki alışverişten oluştuğunu belirtti.

Son olarak yine Amerika’dan canlı yayın ile bağlanılan, medya İletişim şirketi Faselis’i Amerika San Francisco’ya taşıyan Faselis Türkiye Yön. Krl. Bşk. Aydın Sün, Amerika Halkla İlişkiler pazarının büyüklüğüne değindi. Hali hazırda 4500 PR şirketi bulunan Amerika ‘da ,yakın zamanda hizmet vermeye başlayacaklar.

​Norton’a ikinci kez ‘En İyi Koruma Ödülü’

Symantec Norton Güvenlik Çözümleri AV-TEST Enstitü’nün prestijli “En İyi Koruma” ödülünü kazandı.

Symantec Corporation’un Norton güvenlik çözümleri, gelişmiş siber saldırıları durdurma konusunda, Av-Test‘nin önde gelen ödüllerinden “En İyi Koruma 2016” ödülünü üst üste ikinci kez kazandı. Symantec, iş ve tüketici kategorilerinde iki yıl üst üste bu prestijli ödülü kazanan ilk şirket oldu.

AV-TEST CEO’su Andreas Marx yaptığı açıklamada, “Başka hiçbir şirketin sağlayamadığı bir başarıya imza atan Norton’un güvenlik çözümleri aynı anda iş ve tüketici koruması kategorilerinde en yüksek korumayı sağladı. Ayrıca Norton Security, 2016 test serilerinde de özellikle rakip çözümlerle kıyaslandığında etkileyici güvenlik korumasını kanıtlamış oldu” dedi.

AV-TEST’in altı testinin hepsinde Norton Security her sanal saldırıyı engellerken, Norton’a en yakın rakip marka dahi sıfırıncı gün tehditlerinden çoğunu en az iki kez kaçırdı.

Güvenlik çözümlerine yapay zeka desteği

Symantec Security Teknolojisi Başkan Yardımcısı Adam Bromwich, “Siber suç artışının hızı ve kapsamına karşı, Symnatec’in ilk önceliği devamlı olarak çözümlerimizi yenilemektir. Bu yıl kullanıcılarımızı en son saldırı tekniklerinden korumak için gelişmiş öğrenme teknolojisini ve çok yönlü sıfırıncı gün korumasını piyasaya sürdük. Büyük veri ağımızı yapay zeka yetenekleriyle bir araya getiren çözümlerimiz, kullanıcılarımızın güvenliğini sağlamaya yardımcı oluyor” dedi.

Dünyada iş zekası için geliştirilmiş en büyük çaplı sivil tehdit savunması olan Symantec, 175 milyon tüketici ve girişimciyi, 163 milyon e-mail kullanıcısını, 80 milyon web kullanıcısını koruyor ve her gün ortalama 8 milyar civarında güvenlik talebini çözümlüyor.

Symantec’in amiral gemisi bireysel çözümü Norton Security, AV-Testleri’nin tüm koruma kategorilerinde, iki yıl üst üste, sıralamaya giren 20 ürünü ezdi geçti. Norton, kullanıcıların bağlantıları ve özel bilgilerini günümüzün en saldırgan tehditlerinden ve fidye yazılımlardan koruyor. Çok katmanlı koruma teknolojileri sayesinde yüksek riskli dosyaları iş zekası ve sıfırıncı gün korumayla önceden tanımlıyor ve sıfırıncı gün tehditlerini makine performansını yavaşlatmadan durduruyor.