NISSAN TÜRKİYE 2016 YILINDA SATIŞ REKORU KIRDI

Japon otomotiv devi Nissan; 2016 yılında 32 bin 53 adet araç satışı ile Türkiye pazarında satış rekoru kırdı. Türk otomotiv pazarının yüzde 1,6 büyüdüğü 2016 yılında yüzde 21 gibi yüksek bir büyüme oranı yakalayan Nissan, pazar payını da yüzde 3,26’ya çıkardı.

Nissan, Türkiye pazarına girdiği tarihten bu yana en yüksek satış adedine 2016 yılında ulaştı. Türk otomotiv pazarının bir önceki yıla göre yüzde 1,6 büyüdüğü bir yılda, Nissan yüzde 21 büyüme ile hem pazar payını önemli oranda arttırdı, hem de sene başında hedeflediği yüzde 10 büyüme hedefini ikiye katlamış oldu. Otomotiv sektöründe yaşanan ÖTV artışı, kurlardaki sert dalgalanmaya rağmen 2016 yılında 32 bin 53 adet araç satışı ile bir rekora imza atan Nissan, 2015 yılında yüzde 2,73 olan pazar payını yüzde 3,26’ya çıkardı. Nissan Türkiye Genel Müdürü Sinan Özkök, 2016 yılında yeni bir satış rekoruna imza atarak sektördeki paylarını önemli oranda arttırdıklarını söyledi.

“Pazar payımızı önemli oranda artırdık”

Ürün gamını genişletmenin ve istikrarlı büyüme stratejilerinin bir sonucu olarak 2016 yılında sektör ortalamalarının çok üzerinde bir büyüme hızı yakaladıklarına dikkat çeken Nissan Türkiye Genel Müdürü Sinan Özkök, “Bu sayede Nissan Türkiye olarak 2016 yılında otomobil satış adetlerini bir önceki yıla kıyasla yüzde 21 arttırarak rekor satış adedine ulaştık” dedi. Nissan’ın 2016 yılında sağladığı büyümeyle Türkiye’de en hızlı büyüyen markalar arasına girdiğini belirten Özkök, “2016 yılında gerçekleştirdiğimiz 32 bin 53 adet satışla Nissan’ın, Türkiye pazarına girdiği tarihten bu yana en yüksek satış adedine ulaştık. Türk otomotiv pazarı yüzde 1,6 büyürken, biz yüzde 21 oranında bir büyüme gerçekleştirdik. Böylece pazar payımızı yüzde 2,73’den 3,26’ya çıkardık. Nissan Türkiye olarak, hem kırdığımız rekor satış adedimizle, hem de yakaladığımız pazarın çok üzerindeki büyüme oranımızla gurur duyuyoruz” diye konuştu.

Geçtiğimiz yıl, 2016’nın En İyi Pick Up’ı seçilen Nissan Navara ve C segmentinin en geniş arka diz mesafelerinden birine sahip Nissan Pulsar’ı lanse ederek ürün gamlarını kuvvetlendirdiklerini de dile getiren Özkök; “Navara modelimiz ‘2016 Uluslararası En İyi Pick-Up Ödülü’nü aldı ve Navara sayesinde Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) tarafından ‘Yılın En Hızlı Büyüyen Hafif Ticari Araç Markası’ Ödülü’ne layık görüldük. Navara’nın bu başarılarının yanı sıra, SUV ailesinin vazgeçilmez modeli Qashqai de lanse edildiği ilk yıldan bu yana olduğu gibi 2016 yılındaki 18 bin 365 adet satışıyla sınıfının en çok satan modeli oldu ve liderliğini bir kez daha kanıtladı. Nissan olarak bu motivasyonla 2017 yılında da yeni başarılara imza atacağız.” dedi.

Qashqai 10’uncu yılını da açık ara liderlikle kutladı

Tasarımdan, konfordan ve hacimden ödün vermeyen kompakt ölçüleri, motor ve şanzıman seçenekleri ile crossover segmentine ilham veren SUV ailesinin vazgeçilmez modeli Qashqai, 10’uncu yılını da yine açık ara liderlikle kutladı.

Nissan SUV ailesinin vazgeçilmez modeli Qashqai, 2006 yılında lanse edildiğinden beri Nissan’ın Avrupa’da ve Türkiye’de en çok ses getiren modeli oldu. 2007 yılından bugüne kadar Avrupa’da 2.5 milyonun üzerinde üretim başarısı gerçekleştiren Qashqai, Türkiye’de ise 2016 yılında gerçekleştirdiği 18 bin 365 adet satışla segmentinin tartışmasız lideri oldu.

Wavin Pilsa, Rusya pazarında yeniden güçlenecek

Wavin Pilsa, Rusya pazarında yeniden aktif olmaya hazırlanıyor

Türkiye’deki plastik boru sektörünün lider firmalarından biri olarak inşaat, altyapı ve telekoma yönelik geniş yelpazede kaliteli boru, ek parça sistem ve çözümleri sunan ve bu özellikleriyle de dünya markası olan Wavin Pilsa, Rusya pazarında yeniden aktif olmayı hedefliyor.

Plastik boru sektörünün lider firmalarından olan Wavin Pilsa, geçmiş yıllarda ihracat anlamında çok güçlü olduğu, fakat 2015’de yaşanan kriz nedeniyle ihracat hacimlerinin düştüğü Rusya pazarında yeniden aktif olmayı öncelikli hedeflerinden biri olarak belirledi.

Wavin Pilsa, bunun ilk adımı olarak, Rusya’nın başkenti Moskova’da 7-10 Şubat 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek ısıtma, soğutma ve tesisat alanındaki en büyük fuarlardan biri olan Aqua – Therm Fuarı’na katılacak. Dünyanın lider alt yapı, üst yapı plastik boru sistemleri üreticisi Wavin Group üyesi ve Mexichem iştiraki olan Wavin Pilsa, bu fuardaki Hall 13 A-208 No’lu standında, sektörün değerli temsilcilerini ağırlayacak.

Firma, sektöre sunduğu son yeniliklerden biri olan ve mühendislerin “as built” projeleri kısa zamanda tamamlayabilmelerini sağlayan Wavin Bim/Revit paket tanıtımını, bu fuarda uygulamalı olarak gerçekleştirecek.

45 yılda dünya markası oldu
Wavin Pilsa Genel Müdürü Fatih Asal, Türkiye’deki plastik boru sektörünün lider firmalarından biri olarak inşaat, altyapı ve telekoma yönelik geniş yelpazede kaliteli boru, ek parça sistem ve çözümleri sunan Wavin pilsa’nın, bu özellikleriyle 45 yılda dünya markası olduğunu söyledi.

Wavin Pilsa’nın, dünyanın lider alt yapı, üst yapı plastik boru sistemleri üreticisi Wavin Group üyesi ve Mexichem iştiraki olduğunu belirten Fatih Asal, “Türkiye’de ve dünyada güvenli içme suyu dağıtımı, yağmur suyu ve atık suyun yönetimi, enerjiyi daha verimli kullanarak binaların ısıtılması ve soğutulması gibi günlük hayatın vazgeçilemez ihtiyaçlarına yönelik etkili çözümler sunmaya devam ediyoruz” dedi.

Wavin Group’un, 25 Avrupa ülkesinde direkt olarak faaliyet gösterdiğini ve bu ülkelerde 40 üretim tesisi bulunduğunu vurgulayan Fatil Asal, “Wavin Pilsa’nın Avrupa liderliği, geçmiş yıllarda ihracat anlamında çok güçlü olduğu, fakat 2015’de yaşanan kriz nedeniyle ihracat hacimlerinin düştüğü Rusya pazarında yeniden aktif rol alarak daha da güçlenecek” ifadeleri kullandı.

Wavin Pilsa, Türkiye’deki Plastik Boru sektörünün lider firmalardan biridir. Şirket; inşaat, altyapı, telekoma yönelik geniş yelpazede ve kaliteli boru ve ek parça sistem ve çözümleri sunmaktadır.

45 yıllık bir geçmişe sahip olan Wavin TR Plastik Sanayi A.Ş., 1971 yılında Adana’da kurulmuştur.

2008 yılına kadar Sabancı Holding bünyesinde Pilsa Plastik A.Ş. olarak faaliyet gösteren firma bu tarihten sonra merkezi Hollanda’da bulunan kendi alanında Avrupa’nın en büyüğü olan Wavin tarafından satın alınmıştır. Bu satın almadan sonra şirket Wavin Pilsa olarak faaliyetlerine devam etmiştir.

Wavin Pilsa, geleneksel boru sistemlerinin (PPRC, Pis su, Pex, Kompozit boru, Koruge, PE 100 boruları gibi) yanında PE Elektrofüzyon ek parçalar, SiTech+ sessiz boru çözümleri, Quickstream sifonik yağmur suyu tahliye sistemleri, Tegra enjeksiyon menhol ve muayene bacaları, Hep2O push fit sistemi, Basalttherm gibi yenilikçi çözümleri de mühendislik hizmetleri ile birlikte sektöre sunmaktadır.

Wavin Pilsa, Dünyanın lider alt yapı, üst yapı plastik boru sistemleri üreticisi olan Wavin Group’un bir üyesidir. Wavin; güvenli içme suyu dağıtımı, yağmur suyu ve atık suyun yönetimi, enerjiyi daha verimli kullanarak binaların ısıtılması ve soğutulması gibi günlük hayatın vazgeçilemez ihtiyaçlarına yönelik etkili çözümler sunar.

Wavin Group’un merkezi Hollanda’nın Zwolle şehrindedir. 25 Avrupa ülkesinde direkt olarak faaliyet gösteren Wavin bu ülkelerde 40 adet üretim tesisine sahiptir. Avrupa dışında birçok bölgede ise distribütör ve temsilcileriyle faaliyet göstermektedir. Wavin Group 2012 yılında Latin Amerika’nın lider boru sistemleri ve petrokimya üreticisi olan Mexichem bünyesine katılmıştır.

Wavin Pilsa, müşterilerine sağladığı faydaları, Avrupa’daki liderliği, yerel piyasalardaki varlığı, yenilikçiliğe ve teknik desteğe verdiği önem ve adanmışlığı ile daha da artırmaktadır. Wavin, en iyi standartları sürekli olarak sağlamakta ve güvenilir tedarik ağı ile müşterilerinin hedeflerine ulaşmasına destek olmaktadır.

SARAY BİSKÜVİ YURT DIŞINDA HEDEF BÜYÜTÜYOR…

Şubat ayında Dubai’de düzenlenecek olan GULFOOD 2017 fuarında yabancı tüketici ve tedarikçilere yeni ürünlerini tanıtmaya hazırlanan Saray Bisküvi, yurt dışında hızla büyüyor. Marka, önümüzdeki beş yılda başta İngiltere, Almanya, Bosna, Romanya, Ürdün ve Azerbaycan olmak üzere pek çok ülkede daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyor. 

Türkiye’nin sevilen ve yenilikçi atıştırmalık markası Saray, yurt dışındaki bilinirliğini artırmaya devam ediyor. Şu anda dünyanın 110’dan fazla ülkesinde; bisküvi, gofret, çikolata, kek, kraker ve şekerleme kategorilerindeki hepsi birbirinden lezzetli ürünleriyle tüketicilerle buluşan Saray, şimdi de en yeni tatlarını Dubai’de tanıtmaya hazırlanıyor.

Geride bırakmaya hazırlandığımız sene içinde Brezilya’da düzenlenen APAS 2016, Güney Kore’de gerçekleştirilen Seoul Food and Hotel 2016 ve ABD – Chicago’daki Sweets & Snacks Expo’ya da katılan Saray Bisküvi, şimdi de Dubai’de ürünlerini tanıtıyor.

26 Şubat – 02 Mart 2017 tarihlerinde Dubai’de düzenlenecek olan GULFOOD 2017 fuarında yabancı tüketici ve tedarikçilerle buluşacak Saray Bisküvi, fuarda farklı yaşam tarzına ve damak tadına hitap eden yenilikçi ürünleriyle yer alacak.

Saray Bisküvi standında; nefis sütlü çikolata, kavrulmuş fıstık ve karşı konulmaz karamelin Saray’ın enfes kekiyle buluştuğu Powernut, doğal lif kaynağı yulafı, taptaze sütle üretilen hafif kremayla buluşturan Saray Yulaflı Kremalı, gerçek Türk fındıklarının ve kakaonun birleşiminden oluşan, yoğun kremayı incecik çıtır rulo gofret yapraklarıyla buluşturan Eldenele Rulo Gofret, atıştırmalık ürünler pazarında bir ilk olan ve 100 kalorilik porsiyonlardan oluşan “Saray 100 Kalori” ürün grubu, kayısılı, frambuazlı ve misket limonlu seçenekleri ile doğal aromalı meyve pastası “Love it”, hindistan cevizi dolgulu, nefis sütlü çikolatalı bar Coco Bonita ve Türkiye’de ilk defa iki ıslak kek arasına yerleştirilen hindistan cevizi dolgusu ve enfes sütlü çikolata kaplamalı kek OffTime’ı tanıtacak.

Yurt dışında hızla büyüyor…

Güçlü, dinamik ve yenilikçi yapısı, bir dünya şirketi olma vizyonu ile yeni ve farklı coğrafyalarda ürünlerini tüketicilerle buluşturmayı hedefleyen Saray Bisküvi’nin, 120’ye yakın ülkede marka tescili bulunuyor. 1987 yılından bu yana ihracat yapan Saray, bugün dünyanın dört bir yanında birçok yerel ve ulusal markette tüketici ile buluşuyor.

Şu anda ABD, Almanya, Hollanda, İngiltere, Danimarka, İsveç, Fransa, Belçika, Romanya, Dubai, Suudi Arabistan, Filistin, Ürdün, Irak, Bosna, Demokratik Kongo, Katar, Azerbaycan başta olmak üzere 110‘u aşkın ülkeye Saray markasıyla ihracat yaptıklarını anlatan Saray Bisküvi Yurt Dışı Satış Direktörü Kamil Özdağ, “Hedef pazar olarak geçtiğimiz dönemde Avrupa’yı seçerek Almanya, Hollanda, İngiltere, Danimarka ve İsveç’te daha fazla noktada ürünlerimizi tüketiciyle buluşturmak üzere stratejik ortaklıklar gerçekleştirdik. Önümüzdeki ilk beş yıl için belirlediğimiz öncelikli hedef pazarlar arasında İngiltere, Almanya, Bosna, Romanya, Ürdün ve Azerbaycan yer alıyor. Bu yıl Brezilya, Güney Kore ve ABD gibi ülkelerde katıldığımız uluslararası önemli fuarlar sayesinde farklı ülkelerle de anlamlı iş birlikleri fırsatı yakalamış durumdayız” dedi.

Global perspektifte, Turquality’den aldıkları güç ile hem yeni pazarlara girmek, hem de var oldukları pazarlardaki penetrasyonlarını güçlendirmek istediklerini dile getiren Özdağ, “Geniş ürün yelpazemiz ve operasyonel verimliliği yüksek süreçlerle yönetilen, esnek, güçlü ve sürdürülebilir dağıtım kanallarımızla yurt içinde yakaladığımız başarıyı yurt dışında da sürdürmek istiyoruz. Pazarı doğru analiz ederek trendleri öngörmeyi ve hızlı aksiyon almayı amaçlıyoruz.

İnovasyona dönük süreçleri özümsemiş ve içselleştirmiş bir yapıya sahibiz. Şu ana kadar yaptığımız çalışmalar ve Turquality vizyonu ile yurt dışında sürekli olarak yeni pazarlar araştırıyor, bulunduğumuz yerlerde yatay ve dikey büyümeler gerçekleştiriyoruz. Hedefimiz 2023 yılında bir dünya markası olmak” dedi.

GODADDY İLE TOP AĞLARDA!

Türkiye’deki ilk televizyon reklamı ve sürekli geliştirilen ürün yelpazesi ile GoDaddy, küçük işletmeler, girişimciler ve fikri olan herkesin dijital sahalarda gol atmasını sağlıyor.

Dünyanın en büyük bağımsız küçük işletme odaklı teknoloji sağlayıcısı GoDaddy, ilk yerel televizyon reklam kampanyası ile Türkiye’deki küçük işletmelere olan bağlılığını kuvvetlendirdi. Yeni televizyon reklamı GoDaddy’nin Türkiye’de güçlü büyüme gösterdiği bir yılı takip ediyor.

Geleneksel markalama çalışmalarına Aralık 2016’da başlayan GoDaddy, Türkiye’deki ilk televizyon reklamını yayınladı. Futbol temalı reklam, gücünü GoDaddy’nin pazara girdiğinden beri Türkiye’de gösterdiği yüksek performanstan alıyor ve daha fazla küçük işletmenin çevrimiçi hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olma hedefini yansıtıyor.

GoDaddy EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Stefano Maruzzi, “Dijitalin perakendeciler, girişimciler, profesyoneller ve iyi bir iş fikri olan herkes için sunduğu fırsatlara olan farkındalığı artırmak için, GoDaddy için başarılı bir yılı televizyon kampanyasıyla bitirmek istedik. Türk girişimciler ve işletmeler, sadece dijital dünyaya ilk adımlarını atarken ve çevrimiçi varlıklarını oluştururken değil, aynı zamanda dijital fırsatları görmeleri ve kullanmalarına yardım etmek için de yanlarında olacak bir iş ortağına ihtiyaç duyuyor. Türkiye’deki küçük işletme ve girişimcilerinin başarılı olmalarına ve hikayelerini anlatmalarına yardım etmek adına onlarla birlikte çalışmak, ihtiyaç duydukları dijital çözümleri ve önerileri sunmak istiyoruz” dedi.

Tüm ürün yelpazesinde büyüme gösteren GoDaddy’nin müşteri sayısı 2016 yılının ortasında 100 bini aştı.

2017’de yeni dijital çözümler geliyor

Türkiye’de sunduğu hizmetleri iyileştirmenin ve geliştirmenin yanı sıra GoDaddy, yerel pazarı ve yerel işletmelerin ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilmek için yatırım yapmaya devam ediyor. GoDaddy’nin global girişimcilik trendlerini incelediği son araştırmasına göre, Türkiye’deki girişimcilerin yüzde 71’i uzun vadede kendi şirketlerine sahip olmayı beklerken, yüzde 77’si teknolojik gelişmelerin hızlı iş kurmayı ve müşterilere ulaşmayı sağladığını düşünüyor. Her dört katılımcıdan biri başarılı bir girişimci olmak istemesinin arkasında kendi işinin patronu olmak istemesi ve bunun getirdiği esnek çalışma saatleri olduğunu söylüyor.

GoDaddy, bunların farkındalığıyla hareket ederek girişimciler ve küçük işletme sahiplerine çevrimiçi araçlar sunmaya odaklanıyor. GoDaddy 2017’de Türkiye’de daha fazla girişimci ve işletme sahibinin çevrimiçi olmasına yardım etmek için uygun maliyetli, kolay kullanımlı ve efektif dijital araçlar, çözümler ve yeni çevrimiçi araçlar sunmaya devam edecek. Bunların yanı sıra Türkiye’deki mobile kayan trendin farkındalığıyla, işletmelerin daha küçük mobil ekranlar da dahil, her ekranda güzel görünen dijital varlıklar oluşturmalarını sağlayacak. GoDaddy, ayrıca profesyonel web sitesi tasarımcılarının ve geliştiricilerin müşterilerinin çevrimiçi işlerini daha kolay yönetmesini sağlamaya da devam edecek.

Samsung yeni TV kategorisi QLED TV ile CES 2017’ye damga vurdu

Samsung Electronics, TV’ler ve elektronik ev aletlerinden giyilebilir teknolojilere kadar uzanan eşsiz inovasyonlarla dolu yeni ürün portföyünü CES 2017’de tüketicilerle buluşturdu.

Samsung Electronics, CES 2017’de bu yıla damga vuracak yeniliklerini ve vizyonunu açıkladı. İnsanların günlük hayatlarında anlamlı değişimler yaratan Samsung, yeni akıllı TV hizmetlerinden elektronik ev aletlerine ve giyilebilir teknolojilere uzanan yeni ürünlerini tanıttı. Samsung, Quantum Dot teknolojisine sahip çerçevesiz QLED TV serisi ile yeni bir kategori yaratırken, mutfak yaşamını değiştiren Family Hub’ın yeni versiyonu 2.0’yi ve hem TV hem de giyilebilir teknolojiler alanında YouTube ve Under Armour gibi önemli markalarla yapılan iş birliklerini ilk kez tüketicilerin beğenisine sundu.

Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun Kim, “Samsung olarak insanların daha akıllı hayatlar yaşamalarına yardımcı olmak için durmaksızın çalışıyoruz. Bu yıl içerik ve hizmetler alanında iş ortaklıklarımızın yanı sıra eşsiz ürünlerle inovasyonu bir adım ileriye taşıdık. Tüketicilerin ihtiyaçlarını dinleyip ekosistemimizi güçlendirerek yaşam kalitelerini arttırmaya devam edeceğiz” dedi.

Samsung Electronics Türkiye Tüketici Elektroniği Satış ve Pazarlama Direktörü Mert Gürsoy, “CES 2017’de tanıttığımız yeni QLED serimiz ile televizyon teknolojisindeki kuralları yine baştan yazıyoruz. QLED TV, yeni ve ileri Quantum Dot teknolojisi sayesinde renk hacmini yüzde 100 yeniden üreten dünyanın ilk televizyonu. Böylece tüm renkler tüm parlaklık seviyelerinde gösterilebiliyor ve QLED’in en üst parlaklık seviyesi olan 1500-2000 nit aralığında en ince ayrıntılar bile fark edilebiliyor. QLED TV, geleneksel TV’lere kıyasla çok daha fazla ayrıntıyı yansıtıyor, önemli ölçüde geliştirilmiş bir renk yelpazesini gösterebiliyor. QLED TV serisinde, tasarım ve kullanışlılık alanında gerçekleştirilen gelişmeler arasında bulunan tek bir şeffaf ‘Invisible Connection’ kablosu aracılığıyla tüm çevre aygıtlar toplanıp TV’ye bağlanabiliyor, böylelikle kablo karmaşasına da bir son veriyor. Ayrıca, “sıfır aralıklı duvar montajı” TV’nin, hızlı ve kolay bir şekilde duvara monte edilmesini sağlıyor. QLED’in vazgeçilmez bir diğer özelliği ise Müzik, Spor, Eğlence gibi farklı ilgi alanlarına yönelik zengin içerikleri tek bir platformda buluşturarak Smart Hub’ı bir adım ileriye taşımasıdır. Samsung olarak TV izleyicisi ne istiyorsa biz onu tasarlıyoruz” dedi.

Kişiye Özel Akıllı TV Hizmetleri
‘Spor’, ‘Müzik’ ve ‘TV Plus’ adlı yeni hizmetleriyle Samsung, Smart Hub platformu üzerinden tüketicilere TV tercihlerine dayalı kişiye özel içerik sunuyor. Samsung’un Akıllı TV ‘Spor’ hizmetiyle, spor tutkunları tuttukları takımların ne zaman maçı olduğu, maçın nerede yayınlandığı, maç sonucunun ne olduğu gibi bilgilerin tamamını tek bir navigasyon sayfasında görebiliyor. Samsung ‘Müzik’ hizmeti de Akıllı TV kullanıcılarının TV’de canlı yayınlanan veya doğrudan televizyon programlarında yer alan şarkıları kolayca aramasına ve belirlemesine olanak tanıyor. ‘Müzik’, aynı zamanda kullanıcıların yeni müzik parçalarını keşfetmesi ve istedikleri şarkıları çalması için Smart Hub platformundaki kullanıcı arayüzünün ‘Ön İzleme’ bölümünde öneriler de yapıyor. Son olarak ‘TV Plus’, yeni bir Akıllı Elektronik Program Rehberi (EPG) çözümü aracılığıyla birinci sınıf içerik hizmetlerine odaklanmış IP-tabanlı kanallar sunuyor. Böylece Samsung müşterileri artık, favori TV programlarının seri yayınları için kablolu yayınları beklemek zorunda kalmadan sadece ilgili TV Plus kanalını açarak hemen izleme imkanına sahip oluyorlar.

QLED TV ile görüntüde mükemmellik dönemi
Samsung bir ilki gerçekleştirerek QLED TV’lerle renk hacmini yüzde 100 oranında yeniden üretmeyi başarıyor. Böylece tüm renkler tüm parlaklık seviyelerinde gösterilebiliyor ve QLED’in en üst parlaklık seviyesi olan 1500-2000 nit aralığında en ince ayrıntılar bile fark edilebiliyor.
Renk hacmi, farklı parlaklık seviyelerinde gösterilebilen renkleri ifade ediyor. Örneğin, bir yaprak, ışığın parlaklığına bağlı olarak sarımsı yeşil ile turkuaz arasında farklı renklerde algılanabilir. Samsung QLED TV ekranı, parlaklıktan kaynaklanan çok ince renk farklılıklarını bile yakalayabiliyor. Bu tür renk ayrıntıları, geleneksel 2D renk alanı modellerinde bu kalitede gösterilemiyor.

Samsung’un yeni bir malzeme olarak metal Quantum Dot kullanmaya başlaması sayesinde görüntüde mükemmelliği yakalayan QLED TV, geleneksel TV’lere kıyasla çok daha fazla ayrıntıyı yansıtıyor, önemli ölçüde geliştirilmiş bir renk yelpazesini gösterebilmesini sağlıyor.
YeniQuantum Dot’lar, Samsung QLED TV’nin sahnenin ne kadar ışıklı veya karanlık olduğuna veya içeriğin ne ölçüde aydınlık veya karanlık bir odada izlendiğine bakılmaksızın, koyu siyahları ve zengin detayları verebilmesini sağlıyor. Ayrıca, Samsung QLED TV, doğru ve kusursuz renk sunma kabiliyetine zarar vermeden, 1,500 ila 2,000 nit gibi yüksek bir parlaklık üretebiliyor. Metal alaşımlı Quantum Dot teknolojisi sayesinde renk performansını artırmak için parlaklığın feda edilmesi gerekmiyor. Aynı zamanda, görüntüleme açısı ne kadar geniş olursa olsun parlaklık korunabiliyor.

QLED TV serisinde, tasarım ve kullanışlılık alanında gerçekleştirilen gelişmeler arasında bulunan tek bir şeffaf ‘Invisible Connection’ kablosu aracılığıyla tüm çevre aygıtlar toplanıp TV’ye bağlanabiliyor. Ayrıca, “sıfır aralıklı duvar montajı” TV’nin, hızlı ve kolay bir şekilde duvara monte edilmesini sağlıyor. TV’yi duvara monte etmemeyi tercih edenler için Samsung, QLED TV’leri yükselten ve tek başına güzel bir ev aksesuarı olarak sergileyen iki yeni ayak sunuyor. Tüketiciler, bir resim şövalesine benzeyen ‘Stüdyo Stand’ veya TV’ye bağlandığında çağdaş bir heykeli andıran şık “Gravity Stand” tercih edebiliyor.

Family Hub 2.0 ile yeni bir dünyanın kapıları açılıyor
Akıllı mutfak konseptinde inovasyon anlayışıyla liderlik eden Samsung, en yeni Family Hub 2.0 buzdolabını CES 2017’de tanıttı. Geçtiğimiz yıl tanıtılan Family Hub 1.0 buzdolabı serisini yeni modelleri ve uygulama özellikleri ile bir adım ileri taşıyan Family Hub 2.0 buzdolabı serisi, ünlü 3 ve 4 kapılı gardrop tipi modellerinden 4 kapılı serisine kadar sunduğu 10 farklı modelle tüketicilerin ihtiyaçlarına en uygun buzdolabını seçebilmelerine izin veriyor.

Hem yönetim hem de kullanışlılık anlamında önemli bir yenilik sunan Family Hub 2.0, sahip olduğu iç ürün kamerası ile buzdolabının içinde yer alan gıdaların kapağın açıklamasına gerek kalmadan kontrol edilebilmesine imkan sağlıyor. Kullanıcılar, ayrıca, bu özel görüntüleme sistemi üzerinden gıdaların fotoğraflarını kullanarak alışveriş listelerini oluşturabiliyorlar. Yeni Family Hub 2.0 üzerinde bulunan Tarif Uygulaması da yemek tariflerine hızlı bir şekilde ulaşılabilmesini sağlıyor.

Family Hub buzdolabının kapısında, aileler için interaktif buluşma merkezi olan 21,5 inç dokunmatik bir ekran bulunuyor. Samsung Smart Home uygulaması aracılığıyla aile üyeleri, her yerden gerçek zamanlı olarak fotoğraflar ve notlar paylaşabiliyor. Kullanıcılar, aynı zamanda akıllı telefon takvimlerini eş zamanlayabiliyor ve Sticki uygulaması aracılığıyla aile üyeleri ile programlarını paylaşabiliyor. Family Hub, geçtiğimiz yıldan bu yana iki kez CES İnovasyon Ödülü aldı.

CES 2017: Nesnelerin İnterneti kişiselleşiyor Bosch, akıllı asistanlara odaklanıyor

Bağlanabilirlik, kişiselleştirmede gelişiminin bir sonraki aşamasına ulaşıyor

Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Struth: “Bosch, kişiselleştirilmiş bağlanabilirlik çözümlerinde yeni bir trend başlatıyor”. Ürünler, akıllı evler, akıllı şehirler ağa bağlı mobilite ve Endüstri 4.0 dahil olmak üzere yaşamın tüm alanlarında akıllı yardımcılar haline geliyor. Yeni konsept otomobil: otomobil, bir asistan haline geliyor.

Dünya galası: Bosch, ev robotunu tanıtıyor

Yaşamın her alanında bir kişisel yardımcınız ya da koruyucu meleğiniz olduğunu hayal edin. Artık, otomobilinizle bir yere giderken ve hatta ofisinizde otururken fırını açık bırakıp bırakmadığınız her zaman size bildirebilecek birisi var. Bosch, CES® 2017’de, ağa bağlı çözümlerin bu vizyonu çoktan hayata geçirdiğini gösteriyor. Şirketin Las Vegas’ta gerçekleştirilen CES 2017’deki basın toplantısında konuşan Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Werner Struth, “Kişiselleştirme, bağlanabilirlik alanında büyüyen bir trend ve biz bu trendi bir adım öteye taşıyoruz.” dedi. Bosch, dünyanın en büyük tüketici elektronik ürünleri fuarında global teknoloji ve servis tedarikçisi olarak şu alanlara odaklanıyor: akıllı evler, akıllı şehirler, ağa bağlı mobilite ve Endüstri 4.0.

Ürünlerin ve servislerin kişiselleştirilmesiyle birlikte bağlanabilirlik artık bir sonraki aşamaya ulaşıyor: “Cihazlar gündelik yaşamı kolaylaştıran ve evde, şehirde, otomobilde ve işte daha güvenli olmayı sağlayan akıllı arkadaşlar haline geliyor.” Kısa bir süre önce gerçekleştirilmiş olan bir çalışmaya göre, katılımcıların yüzde 60’tan fazlası akıllı asistanların gerekli olduğuna inanıyor. Nesnelerin internetinin üç seviyesinin tamamında mukayese edilebilir uzmanlığa sahip çok az sayıda endüstriyel şirket var: Bosch, sensör teknolojisi, yazılımları ve servisleri ile kapsamlı bir deneyim sunuyor ve ayrıca kendi IoT bulutuna sahip. Bu durum şirketi, Nesnelerin İnterneti (IoT) konusunda tek nokta haline getiriyor.

Ayrıca Bosch, elektronik ürünlerinin yüzde 100’ünün ağa dahil edilmesi ve her bir ürün için ağa bağlı servis paketi sunmayı hedefliyor. Struth, “Akıllı ek işlevler ve servisler, müşterilerimizin bireysel ihtiyaçlarına ve kullanım alışkanlıklarına göre özelleştirilmelidir.” dedi. Ürünlerin ve çözümlerin bağlanabilirlik aracılığıyla kişiselleştirilmesi sayesinde bu giderek daha mümkün hale geliyor.

Otomobil, kişisel asistan haline geliyor

2022 yılı itibarıyla global ağa bağlı mobilite pazarı yılda neredeyse yüzde 25 oranında büyüyecek. Birkaç yıl içerisinde otomobiller, IoT’nin aktif bir parçası haline gelecek ve diğer ağa bağlı ulaşım yöntemleriyle ve hatta akıllı evle iletişime geçebilecek. Bosch, CES® 2017’de yaşamın farklı alanlarının gelecekte nasıl sorunsuz bir şekilde birbirine bağlanacağını gösteren yeni bir konsept otomobili sunuyor. Struth, “Araç, alanlar arası iletişimde merkezi bir role sahip olacak.” dedi. Otomobil ve sürücüsü arasındaki kişiselleştirilmiş iletişim de artacak: Yeni özellikler, otomobili çevresine, akıllı eve ve tamirhaneye bağlıyor. Bu işlevler, yüksek seviyede otonom sürüşü de mümkün hale getirecek. Struth, “Bosch, mobilite ve akıllı servislerin bir araya geldiğinden emin olmak için titiz bir şekilde çalışmalar yürütüyor. Otomobil bulut aracılığıyla akıllı eve veya akıllı şehre bağlandığında daha fazla ölçülebilir fayda olacak. Bağlanabilirlik, otomobilleri dört tekerlekli asistanlara dönüştürüyor.” dedi.

Ayrıca Bosch konsept otomobili, çok çeşitli yenilikçi teknolojiler içeriyor: Sürücü koltuğa oturduğu anda yüz tanıma teknolojisi direksiyonu, aynaları, iç sıcaklığı ve radyo istasyonunu sürücünün kişisel tercihlerine göre ayarlıyor. Sistem, bir dokunsal dokunmatik ekran ve bir yenilikçi hareketle kontrol sistemi aracılığıyla kontrol ediliyor ve her ikisi de kullanım sırasında somut geribildirimlerde bulunuyor. Otomobilin yüksek seviyede otonom olması halinde bulut tabanlı servisler, görüntülü konferansları etkinleştiriyor veya sürücülerin ve yolcuların hafta sonu seyahatlerini planlamasını veya en son videoları seyretmesini sağlıyor. 2025 yılı itibarıyla yüksek seviyede otonom sürüş, Bosch’un kısa bir süre önce gerçekleştirmiş olduğu bir araştırmaya göre Amerika Birleşik Devletleri, Almanya veya Çin’deki ortalama bir otomobil kullanıcısının yılda neredeyse 100 saat tasarruf etmesini sağlayacak. Tamamen teknik terimlerle konuşacak olursak, Bosch Central Gateway gibi iletişim kontrol birimleri bağlanabilirliği mümkün hale getiriyor. Gateway, tüm veri yolları boyunca tüm alanlarla iletişimi sağlayan bir merkezdir. Bosch Group’un bir parçası olan ETAS ve ESCRYPT, iletim ve şifreleme çözümleri sunuyor. Bunlar, bulut tabanlı araç yazılımı güncellemelerinin, aracın hizmet ömrü boyunca güvenli bir şekilde yürütülebilmesini sağlıyor. Otomobil çevresiyle iletişim kuruyorsa, güvenlik güncellemelerinin düzenli bir şekilde yapılması gerekiyor.

Çevresiyle iletişime geçtiğinde otomobil, ağa bağlı şehirde önemli görevleri de üstleniyor. Örneğin, topluluk tabanlı park yeri ile otomobil, boş bir park yeri bulmaya yardımcı oluyor. Otomobil, caddede giderken park etmiş otomobiller arasındaki boş yerleri tespit ediyor. Gerçek zamanlı bir park yeri haritası oluşturmak üzere bu verileri kullanan bulut tabanlı servis, sürücünün paradan ve zamandan tasarruf etmesini sağlıyor ve ayrıca stres seviyesini azaltmaya da yardımcı oluyor.

Ağa bağlı yardımcılar evde ek işlevleri üstleniyor

Kullanıcılar, kendi evlerinin duvarları içerisinde de yaşamı kolaylaştıran ve daha güvenli hale getiren çok çeşitli akıllı yardımcılar aracılığıyla nesnelerin internetine güvenebiliyor. Bazı ürünler birden fazla işlevi aynı anda yerine getirebiliyor: örneğin, duman detektörü aynı zamanda hava kalitesini takip ediyor ve sireni ile istenmeyen misafirleri korkutabiliyor.

Bosch akıllı ev sistemi, tek bir uygulama aracılığıyla evdeki ağa bağlı cihazları kontrol etmeyi mümkün kılıyor. Senaryo yöneticisi ile akıllı ev çok daha sezgisel bir hale geliyor. Evden çıktığınızda artık ısıtmayı, elektrik cihazları veya ışıkları kapatıp kapatmadığınızı kontrol etmenize gerek yok. Bu sistem yaşamı daha güvenli ve daha rahat bir hale getiriyor. Tek bir parmak dokunuşuyla senaryoları etkinleştirdiğinizde senaryo yöneticisi, Bosch akıllı ev uygulaması aracılığıyla belirtilen işleri yapıyor.

En başından itibaren akıllı asistanlar olarak tasarlanan ürünler

Ağa bağlı çözümlerin kişiselleştirilmesiyle birlikte teknolojiler ve hizmetler sadece bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmiyor; Bosch, özellikle kişisel asistanlar olarak tasarlanan ürünler de geliştiriyor. Bu ürünler, kullanıcılarıyla da iletişime geçebiliyor. “My kitchen elf” ya da kısa adıyla Mykie buna bir örnek olarak gösterilebilir. Bu konseptle BSH Ev Aletleri, kişisel asistanlar dünyasına adımını atmış oldu. Mykie, kullanıcının sesiyle çalıştırılıyor. Kullanıcıyı dinliyor, sorularını yanıtlıyor ve pek çok günlük ev işinde yardımcı oluyor. Örneğin, Mykie buzdolabında neler olduğunu, kekin ne kadar fırında kalacağını ya da öğleden sonra güneş olup olmayacağını biliyor. Ağa bağlı Mykie ile kullanıcı, tüm Home Connect ev aletlerini kontrol edebiliyor. Mykie, birlikte yemek pişirebilmeleri ve tarif alışverişinde bulunabilmeleri için kullanıcıları sanal olarak bir araya da getiriyor.

Dünya galası: Bosch start-up şirketi yeni ev robotunu sunuyor

Robert Bosch Start-up GmbH (BOSP)’nin desteklediği start-up şirketi olan Mayfield Robotics, ev robotu işine odaklanıyor. Şirket, ev robotlarının geliştirilmesi konusunda uzmanlaşıyor. CES® 2017’de, ilk ticari robotu olan ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 2017 yılının sonunda piyasaya sunulması planlanan Kuri’yi sergiliyor. Robot yaklaşık 50 cm uzunluğunda ve pek çok sensör içeriyor. Mümkün olan en kısa güzergahlarla ilgili notlar alarak oda içerisinde hareket edebiliyor. Kuri, ev sakinleri ile etkileşim kurduğundan ailenin bir üyesi konumunda. Örneğin Kuri, müzik çalabiliyor veya trafikte sıkışan anne ve babalara çocuklarının okuldan döndüğü bilgisini verebiliyor. 30’dan fazla robot mühendisi ve tasarımcısı, start-up şirketinin Redwood City, California’daki merkezinde çalışmalar yapıyor. Özellikle kreatif özgürlükten ve ilham verici Silikon Vadisi start-up şirketi kültüründen fayda sağlıyor. Struth, “Yeni trendlere en başından karşılık vermemizi sağlamaları nedeniyle Bosch için kreatif start-up şirketlerini hedefleyen yatırımlar önemlidir. Bu yatırımları yaparak, güçlü endüstri gelişmelerine erişimimizi güvence altına alıyoruz.” dedi.

Asistanlar, ağa bağlı üretimde de mevcut

Asistanlar, ağa bağlı üretimde de önemli bir rol oynuyor. Örneğin APAS robotu, esnek ve etkin üretimi mümkün hale getiriyor. Zorlu, tehlikeli ve monoton görevleri üstlenen APAS, insanlar ile yakın bir işbirliği içerisinde olması için tasarlandı. Sensör kabuğu sayesinde otomatik üretim asistanı, bir kişi çok yaklaştığında bunu tespit ediyor ve derhal kendisini kapatıyor.

Bosch, APAS’ı özellikle Endüstri 4.0’da veya bir başka deyişle Ağa Bağlı Endüstride kullanmak üzere tasarladı. Endüstri 4.0 teknolojilerinin baş sağlayıcısı ve kullanıcısı olarak Bosch, diğer hiçbir şirkette mevcut olmayan bir düzene sahiptir.

Yeni IoT Gateway çözümü ile şirket, ağa bağlı endüstrinin faydalarını eski makinelerin operatörlerine de sunabiliyor. Struth, “Pek çok makine ağa bağlı değil. Diğer şeylerin yanı sıra, ağa bağlı üretimin ön şartları sayılan gerekli sensörler, yazılımlar veya şirketin IT sistemlerine bağlantı açısından eksiktirler. “Global açıdan, Bosch IoT Gateway gibi güçlendirici çözümlere ilişkin pazar milyarlar anlamına gelmektedir. IoT Gateway, sensör teknolojisi, yazılım ve IOT etkin bir endüstriyel kontrol sistemini bir araya getiriyor. Bu işlem, makinelerin durumunu takip etmeyi mümkün kılıyor. Struth’a göre, uzun süreli başarı elde edebilmek için endüstrinin ağa bağlı makinelere ihtiyacı var. Bu, tam olarak Bosch IoT Gateway ürününün ne olduğunu göstermektedir – hızlı ve esnek bir çözüm.

Bosch’un Nesnelerin İnterneti ile ilgili görüşü

“Bağlanabilirliğin teknolojiden çok daha fazlası olduğuna inanıyoruz. Bağlanabilirlik, yaşamlarımızın bir parçası. Mobiliteyi arttırıyor, geleceğin şehirlerini şekillendiriyor, evleri daha akıllı hale getiriyor, endüstriyi ağa bağlıyor ve sağlık hizmetini daha etkili kılıyor. Bosch, yaşamın her alanında ağa bağlı dünyaya yönelik çalışmalar yürütüyor.Kimsenin bugüne kadar hayal edemediği fırsatların kapısını açan bir dünya. Ağa bağlı cihazlar üretmenin ötesine geçelim. Dünya genelinde, webte ve bulut içerisinde gerçek faydalar sağlayan bağlantılar oluşturalım. Kurucuları finansman sağlayanlarla, hayalperestleri gerçeğe dönüştürenlerle ve parçaları bütünle bir araya getirelim. Sanalı ve fizikseli birbirine bağlayalım ve dünyamıza kalıcı bir miras bırakalım.Simply.connected vizyonumuzu gerçeğe dönüştürelim.

SİMİT SARAYI AZERBAYCAN’DAKİ İKİNCİ MAĞAZASINI NAHÇIVAN’DA AÇTI

Geleneksel Türk lezzetlerini dünya ile buluşturan, Türkiye’nin global arenadaki vitrin markası Simit Sarayı, Azerbaycan‘da gördüğü yoğun ilgi üzerine Nahçıvan’da mağaza açtı.
Dünya markası olma vizyonuyla yurt dışı açılışlarını tüm hızıyla sürdüren Simit Sarayı, açtığı mağazalar ile Azerbaycan’da büyümesini sürdürüyor. Ferah atmosferi, konforlu dekorasyonu, zengin menüsü ile Azerbaycan’da çok sevilen Simit Sarayı’nın yeni hizmete giren mağazası misafirler tarafından çok beğenildi.

58 metrekare dış, 2000 metrekare iç alanı, sıcak atmosferi ve şık dekorasyonuyla Nahçıvan’lı lezzet tutkunlarına hizmet verecek Nahçıvan mağazasında; vazgeçilmez Simit Sarayı lezzetleri kahvaltı, simit, börek, kurabiye, sandviç, kruvasan, çörek, kek, pasta ve ekmeklerin yanı sıra taptaze malzemelerle hazırlanan Simit Burger, mantı, makarna, ızgara köfte gibi hem göze hem damağa hitap eden enfes seçenekler yer alıyor.

Mars Logistics ve MAN güçlü bir işbirliğine imza attı

Türkiye’nin lojistik devi Mars Logistics ile ticari araçların global markası MAN, yaptıkları anlaşma ile köklü bir işbirliğinin ilk temellerini attı. Grup şirketleri, ulusal ve küresel arenada yaygın ofisleri ile tek çatı altında tüm lojistik hizmetlerini sunan Mars Logistics, uluslararası lojistik yapmak üzerine filosuna 50 adet MAN TGS 18.440 LLS-U 4×2 Euro 6 mega çekiciyi dahil etti. 50 araçlık bu satınalma, MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. ile Mars Logistics arasındaki güçlü ve uzun vadeli bir işbirliğinin de ilk adımı oldu.

Anlaşma kapsamında Mars Logistics’in, 3 yıl / 300.000 kilometre kullanımlı bakım, onarım ve uzatılmış garantiyi kapsayan ‘Comfort Repair’ bakım paketi ile birlikte satın aldığı 50 adet MAN TGS 18.440 LLS-U 4×2 Euro 6 mega çekici, MAN’ın İstanbul İkitelli’deki tesislerinde gerçekleştirilen törenle teslim edildi. MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. adına Genel Müdür Tuncay Bekiroğlu, Kamyon Satış Direktörü Serkan Sara, İkinci El Satış Direktörü Aydın Yumrukçal, İstanbul Şubesi Kamyon Satış Müdürü İbrahim Altun ve Uzman Müşteri Temsilcisi Özgür Tutumlu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Törende Mars Logistics’i ise Genel Müdür Gökşin Günhan, Yurdışı Nakliye Operasyon Müdürü Erkan Özyurt, Yurtiçi Nakliye Operasyon Müdürü Burak Aykar, Bakım Onarım Müdürü Bünyamin Doğan, Satınalma ve İdari İşler Müdürü Mehmet Saib Ergör ile Kurumsal İletişim Müdürü Kader Özal temsil ettiler. Lokman Koçaslan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Lokman Koçaslan ile Koçaslan Holding Yönetim Kurulu Mahmut Koçaslan da teslimat töreninde hazır bulundular.

MAN’ın odağında ‘sürdürülebilirlik’ var
Dünyanın üretim ve mühendislik devi MAN’ın, 250 yıllık köklü geçmişi ile odağında hep ‘sürdürülebilirlik’ olduğunu belirten MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. adına Genel Müdür Tuncay Bekiroğlu, “MAN, yarattığı her teknolojide, geliştirdiği her sistemde, yaptığı her imalatta yakaladığı yüksek standartlardaki kalite ve ileri teknolojisi ile; daha dayanıklı, daha yüksek performanslı, daha tasarruflu ve daha düşük emisyonlu araçlar üretiyor. Bu da yaşam boyu iş ortaklarımız olan müşterilerimize; daha düşük işletme giderlerine karşın daha yüksek performansa sahip olmalarına, dolayısıyla ticari sürdürülebilirlik açısından benzersiz avantajlar sağlıyor. Araçlarımız daha düşük emisyon değerleri ile de çevresel sürdürülebilirlik konusunda da her geçen gün sektörde çıtayı daha da yükseklere taşıyor. MAN çatısı altında bu konularla ilgili örnek gösterilecek birçok teknoloji, sistem ve hizmetimiz bulunuyor. Ancak bunların arasında bugünlerde en çok öne çıkan ise hiç şüphesiz MAN uzmanlığının geliştirdiği benzersiz Euro 6 teknolojisi oldu” dedi.

Mars Logistics Türkiye’den doğmuş küresel bir marka
Mars Logistics’in bu topraklarda doğmuş küresel bir marka ve Türkiye’nin lojistik alanındaki en önemli gurur kaynaklarından biri olduğunu vurgulayan Tuncay Bekiroğlu, “Mars Logistics, lojistik sektörünün her alanında, her hizmeti bir arada sunma kabiliyetine sahip ve bunu mükemmeliyetçi bir yaklaşımla uluslararası standartlarda dünyanın her noktasında gerçekleştirebilen küresel bir marka. MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. olarak, Türkiye’nin böylesine önemli bir markasıyla böylesine önemli bir işbirliği yapmaktan, Mars Logistics’in başarılı çalışmalarına katkıda bulunabilmekten mutluluk duyuyoruz” şeklinde konuştu.

Lojistiğin tüm alanlarında dünyanın her yerine hizmet götürüyor
Temelleri 1989 yılında atılan Mars Logistics’in bugün Mars Lojistik Grup A.Ş., Mars Lojistik Uluslararası Taşımacılık Depolama Dağıtım ve Tic. A.Ş., Mars Hava ve Deniz Kargo Taşımacılığı A.Ş., Mars Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. ve Mars Logistics S.A.R.L şirketlerini bünyesinde bulunduran ve tüm lojistik hizmetlerinin kusursuz bir şekilde sunulduğu bir grup olduğunu belirten Mars Logistics Genel Müdürü Gökşin Günhan ise “Mars Logistics olarak grup şirketlerimizle birlikte; İstanbul Yenibosna’daki merkezimizin yanı sıra Avcılar, Tuzla, Esenyurt, Kocaeli, Bursa, İzmir, Adana, Ankara, Mersin, Atatürk Havalimanı, Adnan Menderes Havalimanı, Esenboğa Havalimanı, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda, yurtdışında ise Lüksemburg, Trieste, Guangzhou ve Shanghai’daki şubelerimiz bulunuyor. 1.200’ü aşkın çalışanımız, 100 bin metrekarelik kapalı ve açık depolama alanlarımız, 2.000 araca yaklaşan filomuz ile; ‘Karayolu Taşımacılığı’, ‘Denizyolu Taşımacılığı’, ‘Havayolu Taşımacılığı’, ‘Demiryolu Taşımacılığı’, ‘İntermodal Taşımacılık’, ‘Proje Taşımacılığı’, ‘Fuar ve Etkinlik Taşımacılığı’, ‘Sigorta’, ‘Depolama ve Dağıtım’ ve ‘Gümrükleme Yönetimi’ gibi lojistiğin tüm alanlarında hizmet veriyoruz. Karayolu taşımacılığında, Avrupa, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Türki Devletler başta olmak üzere geniş bir coğrafyaya hizmet veriyoruz. Hava, deniz ve intermodal taşımacılıkla birlikte dünyanın her noktasına hizmet sunuyoruz” dedi.

Türkiye’de en büyük 250 şirketten biri, GRI onaylı A+ seviyesindeki ilk 10’da…
Türkiye’nin en büyük 250 şirketi içinde yer alan Mars Logistics’in, yayınladığı son sürdürülebilirlik raporu ile ülkemizdeki GRI onaylı A+ seviyesindeki ilk 10 firma arasına girmeyi başardığına da dikkat çeken Gökşin Günhan, “İşini her açıdan en mükemmel, en kusursuz ve en doğru şekilde yapmaya odaklanmış bir şirket olarak Mars Logistics, yüksek hizmet standartlarını da birçok uluslararası sertifika ile tescillemiştir. Bizi bugün küresel arenada bulunduğumuz noktaya taşıyan; her detaydaki kalite, ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik ilkemiz bizi MAN ile buluşturdu. MAN ile Mars Logistics arasında köklü ve güçlü olacağına inandığımız önemli bir işbirliğini de başlatan yeni aldığımız 50 adet çekiciyi, uluslararası lojistik operasyonlarımızda kullanacağız” açıklamasında bulundu.

MAN, Euro 6 ve Euro 6C teknoloji ile fark yaratıyor
Tüm MAN araçlarının, ileri teknolojileri ve yüksek standartları ile bulundukları segmentlerin premium sınıfını oluşturduklarına dikkat çeken MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. Kamyon Satış Direktörü Serkan Sara da, “MAN’ın üstün özelliklerinin yanı sıra rakiplerine göre en büyük avantajlarından biri de; geniş ürün yelpazesidir. Sektörlerin, şirketlerin ihtiyaç duyduğu tüm araç tipi ve versiyonlarına, herhangi bir tadilat veya adaptasyona gerek kalmaksızın cevap verebiliyoruz. Her iklim ve coğrafi koşulda kendisinden beklenen performansı koruyan MAN araçları, dayanıklılıklarının yanı sıra ileri teknolojileri ve üstün nitelikleri ile de öne çıkmaktadır. Ağır ticari araçlar teknolojisinin öncü markası MAN, bu alanda da birçok açıdan fark yaratmakta, standartları yükseltmektedir. Ülke ve pazar koşullarında yükselen normlar, gelişen standartlar, MAN’ın bu alandaki liderliğini her geçen gün daha da belirginleştirmektedir. Bilindiği gibi 2017’nın ilk yarısında EURO 6 araçların satışları devam edecek, yılın ikinci yarısında ise sektör EURO 6C araçlar ile tanışacak. Bu süreçte MAN’ın teknoloji alanındaki öncülüğü, EURO 6’da tecrübe edilmeye başladı bile, ikinci yarıda ise EURO 6C ile bir kez daha tescil görecek. Euro 6’da kullanılan Commonrail motor sistemi, bizim uzun yıllardır kullandığımız, bu konuda çok ciddi bir tecrübe ve bilgi birikimimizin olduğu bir teknoloji. Bu bilgi birikimi ve üstün MAN Ar-Ge çalışmaları sonucu geliştirilen Euro 6 ve Euro 6C teknolojimiz, yakıt tasarrufu ile ön plana çıkan Euro 5 motorlara oranla %6,5’lara ulaşan daha fazla bir yakıt ekonomisi sağlıyor. Bu da MAN’ın en çok tercih edilen markalar arasında her geçen gün daha çok öne çıkmasını sağlıyor” diyerek, MAN ile Mars Logistics arasındaki bu işbirliğinin hayırlı uğurlu olmasını diledi.

MAN TopUsed ile ikinci el pazarına da öncülük ediyor
Kamyon ve çekici segmentinin Türkiye için önemine dikkat çeken MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. İkinci El Satış Direktörü Aydın Yumrukçal, “Ağır ticari araçlarda ikinci el pazarı da lojistik ağımızın hem genişlemesi hem de gençleşmesi için çok büyük önem taşıyor. MAN, her markaya hitap eden TopUsed merkezleri ile ağır ticari araçlarda ikinci el pazarına da öncülük ediyor. TopUsed, ikinci el pazarına kurumsal güvence getirdi, standartları yükselti, yarattığı rekabet ortamı ile piyasayı geliştirdi, uluslararası pazarlara taşıdı” dedi.
MAN’ın satış sonrası hizmetlerde rekabetçi fiyatlarla orijinal yedek parça ve kaliteli hizmet sunduğunu da vurgulayan Aydın Yumrukçal, “MAN, satış sonrası hizmetlerde düzenlediği kampanyalar ve bakım, onarım ve uzatılmış garantiyi kapsayan alternatifli paketlerle, araç sahiplerine yıllar sonrası için dahi öngörülebilir, sürprizsiz ekonomik maliyetler sunuyor. MAN, ayrıca verdiği eğitimler, geliştirdiği MAN EfficientCruise, MAN Telematics gibi özel çözümler ile de araçlarının en ideal şekilde kullanımını sağlıyor, maliyetlerini daha da minimize etmek üzere işletmelere katkı sağlıyor” açıklamasında bulundu.

İşbirliği daha da güçlenerek uzun yıllar devam edecek
Alanlarının öncüsü iki büyük marka arasında gerçekleşen bu güzel işbirliğine katkıda bulunmaktan duydukları memnuniyeti belirten Lokman Koçaslan Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Lokman Koçaslan da, “Hem Mars Logistics hem de bayisi olduğumuz MAN, birlikte çalışmaktan onur duyduğumuz, alanlarında referans olan iki değerli markamız. Lokman Koçaslan Otomotiv olarak hem bayisi olduğumuz markaları en iyi şekilde temsil etmek, hem de müşterilerimiz en işi şekilde hizmet vermek en büyük gayemiz. MAN ile Mars Logistics arasındaki bu işbirliğinin de her iki taraf içinde oldukça faydalı olacağına, daha da güçlenerek uzun yıllar devam edeceğine inanıyoruz” dedi.

Sağladığı avantajlarla MAN araçları sınıflarının en efektif ve ideal çözümleri
Mars Logistics’in 50 adet MAN TGS 18.440 LLS-U 4×2 Euro 6 mega çekiciyi, 3 yıl / 300.000 kilometre kullanımlı bakım, onarım ve uzatılmış garantiyi kapsayan ‘Comfort Repair’ bakım paketi ile birlikte satın aldığını vurgulayan MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. İstanbul Şubesi Kamyon Satış Müdürü İbrahim Altun ise “MAN araçları, diğer üstün niteliklerinin yanı sıra yüksek yakıt tasarrufu, düşük işletme giderleri, yaygın yetkili servis ağı ile sağladığı kaliteli ve ekonomik satış sonrası hizmetleri ile de oldukça avantajlı konumda” diyerek, sağladığı tüm bu avantajlarla MAN araçlarının, sınıflarında en ideal ve efektif çözümleri oluşturduğunu belirtti.

SİBER SALDIRILAR ARTACAK

2017’DE İNTERNETE BAĞLI CİHAZLAR SALDIRACAK

Global antivirüs yazılım şirketi Bitdefender, 2017 yılında öne çıkacak siber saldırı türlerine yönelik öngörülerini açıkladı. Siber saldırıların 2017’de daha da artacağını ve karmaşık hale geleceğini söyleyen Bitdefender uzmanları, kişi ve şirketlere yönelik loT bağlantılı DDoS saldırılarının da yaygınlaşacağını vurguladı. 

2016’da siber saldırılar kişileri ve kurumları büyük oranda tehdit etti. Bitdefender uzmanları, 2017’de saldırıların daha da yaygınlaşacağını, kişi, kurum ve hükümetleri kurban seçeceğini öngörüyor.

Otomatikleştirilmiş Hedefli Fidye Yazılımlar

Dünyada 500 milyondan fazla kişiyi koruyan antivirüs yazılım şirketi Bitdefender’ın Güvenlik Stratejileri Başkanı Catalin Cosoi, “Bu sene başlarında gözlemlediğimiz bir fidye yazılım botneti sadece bir haftalık operasyonla 1.5 milyon kazanç elde etti.” açıklamasında bulundu. 2016’da ciddi oranda artan fidye yazılım saldırıları, 2017’de muhtemelen kendini otomatikleştirilmiş hedeflemeyi geliştirmeye adayacak. Bu özellik saldırganların ev kullanıcıları ve şirketler arasındaki ayrımı yapmalarına ve önceye göre daha yüksek bedelleri tehditle almalarına yardımcı olacak.

Fidye yazılım programlarının karlılığı, kültürel farklılıklar görülse de insanların özel verilerine verdikleri değerden kaynaklanıyor. Global antivirüs yazılım kuruluşu Bitdefender’ın gerçekleştirdiği ankette Almanya’daki tüketicilerin sadece %33’ü fidye yazılım sebebiyle kaybettiği verilerini geri kazanmak için ödeme yapabileceğini söylerken, Amerika’daki tüketiciler için ise bu oran %50. İnsanların kişisel verilerine verdikleri maddi değere gelince, kültürel faktörlere ek olarak muhtemelen ekonomik statü de değişkenlikler yaratıyor. Romanyalılar verilerini geri alabilmek için ortalama 132 doları gözden çıkarırken, İngilizler ise verileri için 568 dolar ödemeye razılar.

Çok Akıllı Olmayan Cihazlar ve DDoS Saldırıları

Son zamanlarda Dyn DNS sağlayıcısına yapılan saldırılarda görüldüğü gibi, muhtemelen IoT (nesnelerin interneti) botnetleri kullanılarak güçlendirilmiş DDoS saldırıları 2017’de de gerçekleşmeye devam edecek. 2016’da tek bir IoT botneti (Mirai) büyük DNS sunucularından birini hedef alarak interneti saatlerce kesintiye uğrattı. Bu durum neredeyse herhangi bir kişinin elinde en güçlü devlet aktörleri için hazırlanmış dünya çapında bir komünikasyon ağına sahip olması gibi. IoT botnet fenomenlerinin büyümesinin tek yolu, güvenlik konusu pek fazla düşünülmeden üretilen cihazlar. Yaması mevcut olan milyonlarca hassas IoT cihazı bulunmakta, ancak yama işlemi o kadar komplike ki, kullanıcılar yama işlemini atlamayı tercih ediyorlar. Bitdefender Güvenlik Stratejileri Başkanı Catalin Cosoi’ye göre 2017 için en büyük tehdit, “çok akıllı olmayan” cihazlar için geliştirilmiş botnetler olacak.

Tehditlerin İnterneti

Endüstride IoT cihazlarının kullanımıyla güvenlik tehditleri kontrol dışı yayılarak artacak. Bununla birlikte kişisel IoT cihazları da çalışanlar aracılığıyla fiziksel ve mantıksal güvenlik sınırları boyunca taşınarak sorunları artıracak. Akıllı cihaz pazarının hızlı büyümesiyle eskiyen cihazlar “sonsuza kadar” yamasız ve savunmasız kalıyor. Bu durum, kullanıcıların özel dosyalarını bilgisayar ve dizüstü bilgisayarlarında saklayıp ev ağları üzerinden akıllı cihazları ile paylaşan kişilerin %60’ının çapraz tehditlere maruz kalmalarını neden oluyor. Termostatlarına olan bağlılıkları gibi hala tarihi geçmiş Windows XP yazılımına bağlı olan kullanıcıları buna örnek gösterebiliriz.

Global antivirüs yazılım şirketi Bitdefender’ın gerçekleştirdiği araştırmalara göre, akıllı ev cihazları sahipleri cihazlarının güvenliğini pek önemsemiyor. Kullanıcıların %42’si akıllı televizyonlarının güncellemesini yetersiz zamandan yapamadıklarını dile getirirken, bir çoğu da nasıl yapıldığını bilmediklerini söylüyor. Bitdefender Güvenlik Stratejileri Başkanı Catalin Cosoi’ye göre 2017 yılı nesnelerin interneti yerine tehditlerin interneti olacak.Araştırmalar, insanların neredeyse yarısının veri hırsızlığı ihtimalinden endişe ettiğini gösteriyor. Tehditlere karşı farkındalık yüksek olsa da veri kaybı veya veri hırsızlığı tehdidini azaltmak için gereken bilgi ve beceri düşük kalıyor ve sanayi kapsamlı donanıma ve özelleştirilmiş akıllı veri güvenliği çözümlerine hala geçiş yapmamış olarak gözlemleniyor.

Sanayi En Büyük Hedef

Araştırmalara göre 2017’de IoT cihazlarının sanayiye nüfuz etmesi artacak. Üretim endüstrisini kurban olarak seçen siber suçlular, vasıflı siber güvenlik uzmanlarının yetersizliğini fırsat bilerek üretim endüstrisine saldırıları arttıracak. Endüstri sektöründe vasıflı siber güvenlik uzmanlarının yetersizliği yöneticilerin %50’sinde ortak bir zorluk oluşturuyor. Bu durum yöneticilerin kuruluşlarını kolay hedefler haline getiriyor.

Siber Saldırılara Karşı İşbirliği Olumlu Etki Edecek

2017’de SCADA sistemlerine yönelik tehditler daha da yaygınlaşacak. Ulus devletlerden endüstriyel casusluk kıyafetlerine, aktivist STK’lara kadar değişen tehditler aktörlerin örgütlerdeki güvenlik zayıflıklarını istismar etmeye çalışacağı için muhtemelen şirketlerin genel bulut varlığını hedef alan saldırılar 2017’de de artacak. Global antivirüs yazılım kuruluşu Bitdefender’ın araştırmalarına göre, hükümetler, güvenlik endüstrisi ve etkilenen kuruluşlar (şirketler ve bireyler) arasında siber suçları ortadan kaldırmak için artan işbirliği siber saldırıların seviyesini düşürecek.

Avrasya’nın en büyük mobilya fuarı   İSMOB 10 Ocak’ta TÜYAP’ta açılacak 

Türkiye’de kendi fuar merkezine sahip tek özel sektör fuarcılık kuruluşu olan TÜYAP Fuarcılık ile Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği’nin (MOSDER) işbirliğiyle düzenlenen İstanbul Mobilya Fuarı’nın (İSMOB) 13’üncüsü TÜYAP Beylikdüzü’nde kapılarını açacak. Sektörün büyük heyecanla beklediği fuar 10-15 Ocak 2017 tarihlerinde gerçekleşecek. 100 bin metrekarelik alanda 500’den fazla firmanın yer alacağı İSMOB’da çocuk odasından ofis mobilyasına 2017’ye damgasını vuracak binlerce yeni ürün ilk kez sergilenecek

Avrasya’nın en büyük, dünyanın en önemli üçüncü mobilya fuarı olan İstanbul Mobilya Fuarı (İSMOB) için geri sayım başladı. Türkiye’de kendi fuar merkezine sahip tek özel sektör fuarcılık kuruluşu TÜYAP’ın Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) işbirliğiyle gerçekleştireceği fuar, 10-15 Ocak 2017 tarihleri arasında TÜYAP’ta 13’üncü kez kapılarını açacak. Mobilya sektörüne çağ atlatma konusunda iddialı olan ve bu yıl 12 salon ile 100 bin metrekarelik alanda yapılacak fuara 500’den fazla marka katılacak.

Sektörün her yıl heyecanla beklediği İSMOB’da, oturma odasından ofis mobilyasına kadar 2017’ye damgasını vuracak binlerce yeni ürün ilk kez sergilenecek. Türkiye ve dünya mobilya sektörünün buluşma noktası olmayı hedefleyen İSMOB’un Çırağan Sarayı’ndaki tanıtım toplantısı, TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, TÜYAP Fuar ve Fuarcılık Genel Müdürü İlhan Ersözlü, MOSDER Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Doğan ve MOSDER Genel Sekreteri Abdullah Tuğlu’nun katılımıyla gerçekleşti.

“TÜYAP OLARAK ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYUYORUZ”

TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, İSMOB’un TÜYAP ile birlikte sadece Türkiye değil dünya mobilya sektörü için çok önemli bir buluşma noktası olduğuna dikkat çekerek, günümüzde sadece kaliteli mal üretip pazara sürmenin başarı elde etmek ve satış yapabilmek için yeterli olmadığını vurguladı. Ünal, “Üretilen ürünlerin dünya çapında tanıtılması çok değerli. İşte biz bu noktada üzerimize düşen görevleri en etkili bir şekilde yerine getirmek için elimizi taşın altına koyuyoruz. Aslında biz sadece fuarcılık hizmeti yermiyoruz. Bir anlamda da gönüllü turizm elçiliği de yapıyoruz” dedi.

“CARİ AÇIK VERMEYEN NADİR SEKTÖRLERDEN BİRİYİZ”

MOSDER Başkanı İsmail Doğan ise Türkiye’de mobilya sektörünün cari açık vermeyen nadir sektörler arasında yer aldığını belirterek, sektörün 2023’te 10 milyar dolarlık ihracat hedefi bulunduğuna dikkat çekti. Sektörün ülke ekonomisine ciddi katkılarının olduğunu belirten Doğan, şunları söyledi: “Mobilya sektörü, ülke ekonomisine ciddi katma değer sağlıyor. Özellikle markalı mobilyalarda bu katma değer çok daha net olarak ortaya çıkıyor. Üyelerimizle birlikte pazarın %75’ine hakimiz. 50 üyemiz ihracatın yüzde 65’ini yapan öncü ve marka olmuş kuruluşlar. İç pazarda üyelerimizin toplam yaklaşık 12.000 mağazası var. Dünya markası olup Türkiye mobilya sektörüne hem fuarcılık kültürünü hem de markalaşma, katma değeri yüksek ürünler yapmak için öncü olmaya çalışıyoruz”.

“TÜYAP’IN ULUSLARARASI TANITIM AĞINI ARKAMIZA ALDIK”

Toplantıda konuşan MOSDER Genel Sekreteri Abdullah Tuğlu da 11 yılda 7 kat büyüyen mobilya sektörünün önemine dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Sektörde 60 bine yakın kayıtlı firma bulunuyor. İç pazarımız 6.75 milyar dolarlık üretim hacmine sahip. Türkiye mobilya sektörü, kendi iç dinamikleriyle üretim gerçekleştiren bir sektör olmanın da gururunu taşıyor. Tasarımdan hammaddesine kadar bir yerli üretimin söz konusu olduğu Türkiye mobilya sektörü ülkemiz için önemli bir değere sahip. Bu değerlerimizi yurtdışına da taşımayı başarıyoruz. Son 7 yılda en çok mobilya ihraç eden ülkeler arasında 24’üncü sıradan 12’nci sıraya geldik. Bugün sektörümüz yaklaşık 90 ülkeye ihracat yapıyor. Biz bu yıl da TÜYAP’ın uluslararası tanıtım ağının da gücünü arkamıza alarak İSMOB’un yüzde 25 olan ihracat payını daha yukarılara taşımayı hedefliyoruz. Türk markalarının yaptığı ürünlerin dünyaya tanıtımında İSMOB’un sektöre kattığı değer çok büyük.”

“İSMOB’UN BAŞARISINI 2017’DE DE PERÇİNLEMEK İSTİYORUZ”

TÜYAP Genel Müdürü İlhan Ersözlü ise bu yıl fuar alanının yanındaki oteldeki 600 odayı 60 ülkeden gelecek ziyaretçiler için ayırdıklarının altını çizdi. İSMOB ile pazardaki Çin ve İtalyan ağırlığını kırarak, Türkiye’nin konumunu ikinciliğe yükseltmeyi hedeflediklerini belirten Ersözlü, sözlerine şöyle devam etti:

“100 bin metrekare ve 12 salonda 100’ü aşkın ülkeden binlerce iş adamını ağırlamaya hazırlanıyoruz. Bu kapsamda, sadece Avrupa’da değil, diğer kıtalarda da tanıtım çalışmaları yürütüyoruz. TÜYAP Fuarcılık olarak 2015-2016 rakamlarında katılımcı firma sayısında %12, ziyaretçi rakamlarında %6.5 büyüme ile yılı kapattık. Mobilya sektörünün ve İSMOB’un başarısını 2017’de de perçinlemek için bu yılki tanıtım çalışmalarımıza erken başladık. İlk rotamız yurtdışı oldu. Ülkemizin mobilya alanındaki yetkinliğini gözler önüne sermek için dünya genelinde 1.5 milyar tüketiciyi kapsayacak bir tanıtım çalışması yaptık. İSMOB için İtalya’nın moda şehri Milano ile başladığımız tanıtım çalışmalarına Moskova, Dubai ve Almanya’da düzenlenen M.O.W. Fuarı ile devam ettik. Yılsonu itibarıyla toplamda 45 ülkede sektörün kalbi olan etkinliklerde önemli bir görünürlük sağladık. Ayrıca bu yıl özellikle Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nden gelen ziyaretçi sayısında belirgin bir artış görüyoruz”.

İSMOB 2017’DE İNOVASYON VE AR-GE DİKKAT ÇEKECEK

  • İSMOB; 12 salon ve 100 bin metrekarelik alanda 500’den fazla markanın ürünleri tüketicilerin beğenisine sunulacak.
  • İSMOB’un en dikkat çekici özelliği ise inovatif ve Ar-Ge’ye dayalı bir organizasyon olması.
  • 2017 yılında ilk kez fuarda 300 metrekarelik bir ‘Trend Alanı’nı hayata geçiriliyor. İSMOB Trend Alanı’nda, ziyaretçiler ve katılımcı firmalar için eğlenceli ve bilgilendirici aktiviteler gerçekleştirecek.
  • İSMOB, sadece ürünlerin sergilendiği bir fuar olmanın dışında, sektörün yeniliklerinin konuşulduğu, geleceğinin masaya yatırıldığı bir organizasyon. İSMOB’ta mobilya ile ilgili her şeyin görülmesi, konuşulması ve dinlenmesi amaçlanıyor.