Satarken Değil Alırken Kazanmanın Önemi

Bilindiği üzere Türkiye’deki çoğu şirkette –kurumsal olduğunu iddia edenler dahil- en gözde departman halen satış departmanıdır. Çünkü satış ekibi para getiren ekiptir. Kota yükünü saymazsak üzerlerinde baskı yok denecek kadar azdır. Kota tutmadı mı? Olsun, bir bahane hep vardır. Ya istedikleri ürün zamanında tedarik edilemediği için müşteri kaçmıştır (stokta bir sürü ürün dururken onları değil, stokta olmayan ürünü satmaları meşhurdur), ya ekonomi kötü gitmiştir, ya da kurda bir sorun olmuştur. Olsun, seneye kotalar biraz aşağıya çekilerek düzeltilir. Her istedikleri alınır, her hak sağlanır. Araç, yemek, prim, ulaşım tüm masrafları kolaylıkla karşılanır. Çünkü patronun para getiren, para getirdiği için sevilen, sevimli departmandır.

Satınalma departmanları da bunun tam aksine sürekli stres altında çalışan, ne istediğini tam olarak bilmeyenlerin, tarif edemeyenlerin, işini planlayamanların son dakika taleplerinin geldiği, tabiri caizse bombanın piminin her seferinde çekilip kucağına bırakıldığı, bomba patlarsa sorunun tek sorumlusu gibi hesap vermek zorunda kalan, istekleri genelde reddedilen, ertelenen, vaad edilen ama o vaad edilen toprakları bir türlü göremeden sabrı ve şirketteki ömrü biten, patronun para harcayan, sevilmeyen departmandır. Olsa da olur, olmazsa bi eş, dost akraba da yapar, sorun olmaz.

Yazar: Volkan KÜÇÜKÖNDER

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…

 

Sürdürebilir Kalkınmada Çıkış Noktası Olarak Lojistik Yönetiminin Rolü

Küçülen ve daha hızlanan dünyada ülkeler, konumlarını koruyarak daha ileri bir refah seviyesi ve bilgi toplumu olmayı hedeflemektedirler. Gelişmiş ülkelerin yeni kaynaklar ihtiyacı ve gelişmekte olan ülkelerin hızla kalkınma arzuları, yeni rekabet ortamları oluşturmuş ve tüm ülkeler bu yarışta öne geçmek amacıyla yeni ve etkili yöntemleri geliştirmek için farklılaşma yollarını arama çabası içerisine girmişlerdir.

 

Bu süreçte bir taraftan ülkeler arasında rekabet artarken diğer taraftan artan ülkelerarası ticaret hacmi ile birlikte uluslararası alanda rekabet edebilen, yenilikçi işbirlikçiler de ortaya çıkmıştır. Küreselleşme de ortaya çıkan önemli bir düşünce, alıcıların satın alma gücü yoksa üretici ülkenin o malı üretmesinin de bir anlamı yoktur. Bu noktadan hareketle malın alıcısının satın alma gücünün yaratılması yada varsa arttırılması temel amaç ve bununda etkili ve verimli yöntemlerle arttırılması temel süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Temel süreçte çözüm noktası da bölgesel kalkınmanın sağlanması ve bu sayede ülkesel kalkınmaların hızlanmasıdır. Bu çerçevede kurulan işbirlikleri, ulusal kalkınma çabalarında ülkelerin kullandığı yöntemlerden birisi olmaktadır.

Yazar:

Doç. Dr. Serap İNCAZ

Nişantaşı Üniversitesi

İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı

Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Bölüm Başkanı

 

 

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…

Lojistik Bir Sanattır

Lojistik bir sanattır derken tamda anlatmak istediğim şey; lojistik sektörünün belli bir koordinasyon içinde yaşadığı ahengi anlatmaktadır. Belki de sorunsuz bir operasyon için ta en baştan başlayarak operasyonun sonuna kadar yaşanılan süreçlerin ilmik ilmik işlenmesidir. Her sürecin sanki bir notaymış gibi farklı ses çıkarması, sonuca varana kadar ki süreçte yaşanılan zorluklar ve bu zorlukların mutlu sona ulaşması için yapılan tüm işçiliktir. Kuryesinden, genel müdürüne kadar bu süreç de yöneten ve yönetilenlerin bir uyum içinde olmasıdır. Bir opera da üçgen çalgının bir fonksiyonu yok sanabilirsiniz, lakin o üçgen çalgının da operada öyle bir önemi vardır ki, yanlış bir yerde yanlış bir şekilde çalınması tüm opera tarafından hissedilir ve tüm ahengi altüst edebilir.

 

İşte lojistikte böyle bir şeydir. Başlangıç noktasında mükemmele yakın hareket eden bir düzenin çok küçük bir hata sebebiyle altüst olması mümkündür. Lojistik koordinasyon işidir. Lojistik düzen işidir. Lojistik uyum işidir. Lojistik tüm entstüramanların ne zaman nerede çalınacağını bilme işidir.

Yazar: Halit Kaya

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…

2014 Yılı Kasım Ayı Emtia Fiyatları

Değerli Satınalma Profesyonelleri,

2015 yılı satınalma bütçemizi global kötümser senaryolar ve jeopolitik riskler altında oluşturmaya çalışıyoruz. Bir yandan IMF Global büyüme beklentisini %4’ten %3.8’e düşürüyor, bir yandan Almanya’da kötüleşen ekonomik  indikatörler Avrupa ekonomisinin resesyona gireceği endişesini arttırıyor, bir yandan da emtia fiyatları, küresel ekonomide yavaşlama endişesi ve düşen enerji fiyatlarının desteği ile beş yılın en düşüğüne geriliyor. Çin’den gelen olumsuz verilerde bu kötümser senaryoların gerçekleşme ihtimalini arttırıyor. ABD tarafındaki veriler ve FED’in politikaları piyasalar tarafından yakından izleniyor. Türkiye tarafına baktığımızda TCMB Beklenti anketinin Ekim raporunda; cari yıl sonu TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde %8.89 iken bu anket döneminde %9.16’ya yükseldiğini görüyoruz. Aynı raporda; 2015 yılı büyüme beklentisinin %3.7’den %3.6’a gerilediği belirtiliyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş beklentileri de dikkate alındığında gelecek yıl emtia fiyatlarında büyük bir yükseliş şimdilik görünmüyor. Global göstergelerin olumlu hale dönmesi ve doların gücünün azalması ile emtia fiyatlarının yeniden yükselmesi ihtimalini de göz önünde tutarak piyasaları yakından takip etmeye devam edeceğiz. Bu şartlar altında satınalma bütçesinin doğru bir şekilde yapılabilmesi için öncelikle gelecek dönemdeki mevcut ve yeni ürünlerin satışlarının mümkün olduğu kadar doğru belirlenmesi gerekiyor. Finans tarafında ise döviz tahminlerinin sağlıklı yapılması gerekiyor. Ürün ağaçları da hem ürünler hem de servisler için doğru olmalıdır. Özellikle yeni ürün ve servislerin de ürün ağaçlarının belirlenmesi gerekiyor. Bu veriler doğrultusunda hesaplanan ihtiyaçlar doğrultusunda gelecek dönemin fiyatları, çalışılacak tedarikçiler belirlenerek malzeme/hizmet ve tedarikçi bazında yapılacak satınalma bütçeleri belirlenmelidir. Endirekt satınalma tarafında ise mevcut sözleşmeler gözden geçirilerek, yeni dönem anlaşması olanlar için tahminler yapılmalıdır. Ayrıca, yeni ihtiyaçlar için sözleşme gereksinimleri ve bunların oluşturacağı maliyetler hesaplanmalı; yatırım bütçe çalışmaları ile oluşturulan CAPEX ve OPEX’ler için de fiyat araştırmaları ve tahminleri yapılmalıdır. Makina yoğun sektörlerde daha önemli olmakla birlikte neredeyse tüm firmalarda endirekt satınalmanın MRO kısmı olan teknik satınalmalarında doğru bakım planları ile tespit edilmesi gerekiyor. Endirekt satınalmanın ORM tarafı da geçmiş kayıtlar da kullanılarak belirlenebilir. Tüm bu çalışmalardan sonra oluşturulacak Satınalma bütçesine göre gelecek dönem satınalma stratejileri de oluşturulur. Doğru bir bütçe oluşturulması sonrasında bütçenin takip ve kontrol edilebilirliğini de sağlayacaktır. Diğer bir nokta ise bütçelerin mümkün olduğu kadar esnek bütçe sistemine göre hazırlanmasıdır. Dergimizdeki gelecek dönem fiyatlarının ve tahminlerin sizlere bütçe hazırlama konusunda faydalı olacağını umar, başarılar dileriz.

 

Selamlarım ve Saygılarımla,

Gürkan Hüryılmaz

Purchasing Turkey / CEO

gurkan.huryilmaz@tusayder.org

 

Bakır :

LME Bakır stokları Ekim’in ilk haftası düşen stoklar ikinci haftadan itibaren yeniden yükselişe geçti. Dünyanın en büyük metal tüketicisi olan Çin’den gelen düşük tüketici enflasyonu verisi talebin düşeceği şeklinde yorumlanırken Bakır fiyatlarının aşağı yönlü olmasına neden oldu. Tokyo’daki Astmax Management Inc. şirketi ”Enflasyon rakamı çok düşük. Görünen o ki talep tarafı beklentilerimizden oldukça zayıf durumda” dedi. Morgan Stanley, Çin haricinde dünyadaki üretimin Ocak-Temmuz döneminde %2 azalmasına; bunun yanında Brezilya ve Hindistan’da yüksek maliyetlerden dolayı görülen üretim azalışlarına değinerek, 2015 yılı bakır tahminini %3 artış ile 7.176$/ton seviyesine yükseltti. Citibank fiyatların 0-3 aylık dönemde 7.050; 6-12 aylık dönemde 7.200$/ton seviyesinde olmasını bekliyor. Danske Bank; 2014 ve 2015 yılsonu fiyatlarını sırasıyla 6.850 ve 7.450$/ton olarak tahmin ediyor. Dukascopy Q4, 2015-Q1 ve Q2 ortalama tahminlerini sırasıyla  6.955, 6.924 ve 6.950$/ton olarak açıkladı. IMF Q4 ve 2015 yılsonu beklentisini 7.056 ve 7.050$/ton olarak tahminledi. TD Economics ise Bakır fiyatlarını 2014-Q4, 2015-Q4 ve 2016-Q2 için sırasıyla 3.08, 2.80 ve 2.75$/lb olarak öngörüyor. Scotiabank 2015 yılı Bakır fiyatlarının 2014 yılı ortalamasına göre %3.48 oranında düşeceğini belirtiyor. Credit Suisse ilk 3 aylık dönemde fiyatların 6600; 12 aylık dönemde 6400$/ton seviyelerinde olacağını tahmin ediyor. Diğer yandan Çin’li alıcıların 2015 yılı bakır premium için 2014 yılına göre %6.5 daha az teklifte bulundukları söyleniyor.

 

Alüminyum

LME Alüminyum stokları düşmesine rağmen fiyatlar da güçlü doların etkisi ile düşüyor. Düsseldorf’taki Alüminyum fuarında da görüldüğü üzere Alüminyum metalinin kullanım çeşitliliği ve miktarı artıyor. Morgan Stanley de ABD otomotiv sektörü için alüminyum talebinin bu yıl %6.6, gelecek yıl ise %7.4 oranında artacağını öngörüyor. Örneğin; Ford’un yeni F150 modelinde, Toyota 2018 Camry modelinde alüminyum kullanımının artacağı söyleniyor. Global talebin azalacağı beklentisine rağmen Novelis’in Brezilya’da yıl sonunda kapatacağı tesis gibi diğer arz kısıtlamaları ve lokomotif sektörlerdeki tüketimin artacağı beklentileri ile Morgan Stanley 2015 yılı tahminini %8 artış ile 2.072 $/ton seviyesine yükseltti. Citibank fiyatların 0-3 aylık dönemde 1.940; 6-12 aylık dönemde 1.970 $/ton seviyesinde olmasını bekliyor. Danske Bank; 2014 ve 2015 yılsonu fiyatlarını sırasıyla 2.250 ve 2.210$/ton olarak tahmin ediyor. Dukascopy Q4, 2015-Q1 ve Q2 ortalama tahminlerini sırasıyla 1.953, 1.966 ve 1.985$/ton olarak açıkladı. IMF Q4 ve 2015 yılsonu beklentisini 2.083 ve 2.136$/ton olarak tahminledi. TD Economics ise Alüminyum fiyatlarını 2014-Q4, 2015-Q4 ve 2016-Q2 için sırasıyla 0.94, 0.86 ve 0.88$/lb olarak öngörüyor. Barclay ise 2015 yılı alüminyum fiyat tahminini %6 artış ile 0.95 $/lb’e yükseltti. Diğer yandan Japonya’daki 3 önemli ithalat limanındaki stok verilerine göre Alüminyum ingot stoğu Eylül itibariyle yıllık bazda %29.3 oranında artmış görünüyor.

 

Nikel

LME Nikel stokları yükselmeye devam ederken, fiyatlarda da azalan Rusya risklerinin de etkisi ile düşüşler devam ediyor. Morgan Stanley, 2015 yılı nikel tahminini 18.044 $/ton olarak açıkladı. Citibank fiyatların 0-3 aylık dönemde 22.000; 6-12 aylık dönemde 24.000$/ton seviyesinde olmasını bekliyor.  Danske Bank; 2014 ve 2015 yılsonu fiyatlarını sırasıyla 18.500 ve 19.500$/ton olarak tahmin ediyor. Dukascopy Q4, 2015-Q1 ve Q2 ortalama tahminlerini sırasıyla  18.132, 19.424 ve 20.023$/ton olarak açıkladı. IMF Q4 ve 2015 yılsonu beklentisini 18.943 ve 19.147$/ton olarak tahminledi. TD Economics ise Nikel fiyatlarını 2014-Q4, 2015-Q4 ve 2016-Q2 için sırasıyla 8.00, 10.00 ve 10.50$/lb olarak öngörüyor. Scotiabank 2015 yılı Nikel fiyatlarının 2014 yılı ortalamasına göre %20.00 oranında artacağını belirtiyor.

 

Çinko

LME Çinko stokları düşmesine rağmen Alüminyum gibi fiyatlardaki  düşüşler diğer metallerde olduğu gibi Ekim’in ayının ortasından sonra hissedildi. Morgan Stanley, 2015 yılı nikel tahminini 2.176 $/ton olarak açıkladı. Citibank fiyatların 0-3 aylık dönemde 2.300; 6-12 aylık dönemde 2.350$/ton seviyesinde olmasını bekliyor. Danske Bank; 2014 ve 2015 yılsonu fiyatlarını sırasıyla 2.350$/t ve 2.550$/t olarak tahmin ediyor. Dukascopy Q4, 2015-Q1 ve Q2 ortalama tahminlerini sırasıyla  2.203, 2.246 ve 2.371$/ton olarak açıkladı. IMF Q4 ve 2015 yılsonu beklentisini 2.358 ve 2.373 $/ton olarak tahminledi. TD Economics ise Çinko fiyatlarını 2014-Q4, 2015-Q4 ve 2016-Q2 için sırasıyla 1.04, 1.14 ve 1.30$/lb olarak öngörüyor. Scotiabank 2015 yılı Çinko fiyatlarının 2014 yılı ortalamasına göre %25.00 oranında artacağını belirtiyor. Barclay ise 2015 yılı çinko fiyat tahminini 1.15 $/lb’e yükseltti.

 

Kurşun

LME kurşun stokları nispeten yatay bir seyir izlerken; fiyatlar Eylül ayında ~%7.8 oranında; Ekim ayının ortalarına kadar da %1.9 oranında azaldı. Gelecek dönem beklentileri ise şu şekilde gerçekleşti : Citibank fiyatların 0-3 aylık dönemde 2.250; 6-12 aylık dönemde 2.300$/ton seviyesinde olmasını bekliyor. IMF Q4 ve 2015-Q4 beklentisini 2.252 ve 2.277 $/ton olarak tahminledi. TD Economics ise Kurşun fiyatlarını 2014-Q4, 2015-Q4 ve 2016-Q2 için sırasıyla 0.99, 1.12 ve 1.20$/lb olarak öngörüyor.

 

Demir-Çelik-Paslanmaz  :

Yılbaşından bu yana yaklaşık %40 gerileyen ve Eylül 2009 yılından bu yana ilk kez 80USD/ton psikolojik sınırın altına inen demir cevherindeki fiyat düşüşleri üreticileri endişelendiriyor. BHP Billiton, Çin kaynaklı yüksek talepler ile yükselen fiyatların tekrar normal seviyeye döndüğünü ve bu düşüşün beklenen bir düşüş olduğunu belirtiyor. Düşen demir cevheri fiyatları hurda fiyatları üzerinde de azalış baskısı yaratıyor. Örneğin; ABD’den, Tayvan’a gönderilen 80:20 hurdalar için fiyatlar 15-20$/ton düşerek 322$/ton (CFR) seviyesinden işlem gördü. Güney Afrika’lı ferrokrom üreticisi Merafe Resources, Avrupa’daki önemli çelik üreticileri ile Q4 fiyatlarını 115 cent/lb olarak Q3’e göre %3.4 azalış ile anlaştığını duyurdu. Fiyatların Japon alıcılar için de %3.1 oranında düşürüldüğü belirtildi. Çin’li Boasteel firması azalan hammadde maliyetleri ile Ekim ayı filmaşin fiyatlarını düşürebileceğini açıkladı. Çin’li Benxi firması Ekim ayında Sıcak Rulo için 150 RMB/ton ve Soğuk Rulo için 100 RMB/ton fiyat indirimine gittiğini duyurdu. DC01 kalite 1mm kalınlıktaki soğuk rulo için fiyatlar 3.880 RMB/ton seviyesinde. Çin’li Shougang Group ise aynı ürünler için ekim ayı fiyatlarında değişiklik yapılmayacağını belirtti. Japon Tokya Steel firması da inşaat demiri fiyatlarını Ekim ayında değiştirmeyeceğini duyururken; 17 Ekim’den itibaren H2 hurda fiyatlarını düşürdüğünü açıkladı Kyoei Steel firması ise inşaat demiri için Ekim ayında ~%4’lük bir artış açıkladı. Çin’li Wugang Iron and Steel Co, Kasım ayında için çelik fiyatlarını 50-100 RMB/ton aralığında düşüş ile yayınladı.     TD Economics Demir Cevheri fiyatlarını 2014-Q4, 2015-Q4 ve 2016-Q2 için sırasıyla 85, 95 ve 95 $/ton (CFR China/%62Fe/Dry) olarak tahmin ediyor. Barclay ise 2015 yılı demir cevheri fiyat tahminini %10 artış ile 90 $/ton’a yükseltti. Avrupa’lı üreticiler Ekim ayı için paslanmaz çelik primlerini ortalama %0.85’lik artışlarla açıkladılar. Çin’in önemli paslanmaz çelik üreticilerinden Baosteel paslanmazda 304 kalite için Ekim ayı fiyatlarını 100$/ton düşürdüğünü; 430 kalite için ise bir değişiklik yapmayacağını belirtirken; Kasım ayı düz çelik ürünlerinde indirim yapacağını, elektrogalvaniz kaplı ürünlerde ise değişiklik olmayacağını ekledi. Taigang Stainless ise Ekim ayında olduğu gibi Kasım ayında da 304 ve 430 kalite fiyatlarını değiştirmedi. Koreli Posco SS şirketi de Ekim ayı için paslanmaz tel ve çubuk fiyatlarını koruyacağını açıkladı.

Citibank paladyum fiyatlarının 0-3 aylık dönemde 890; 6-12 aylık dönemde 920 $/oz seviyesinde olmasını beklerken aynı dönem için Platin fiyatlarını 1400 ve 1500 $/oz olarak bekliyor.   IMF Uranyum için Q4 ve 2015-Q4 beklentisini 28.4 ve 23.5 $/lb olarak açıklarken; Kalay fiyatlarını aynı dönemler için 22000 ve 22012 olarak bekliyor. TD Economics’e göre Molibden fiyatlar tahminin yatay seyirden artışa yönünde revize etti. 2014 yılı sonuna kadar %12.1’lik artış gören TD Economics 2015 yılı sonuna kadar da fiyatları %16 daha artacağını belirtiyor.

 

Plastik :

Yurtiçinde Petkim’den  PP, PE ve PVC fiyatlarını için Eylül ayında indirimler gelirken Güneydoğu Asya’da da Ekim PP fiyatları; zayıflayan hammadde maliyetlerinin ve Çin piyasalarındaki yavaşlama beklentilerinin etkisi ile 30-40$/tonluk düşüşle açıklanıyor. Suudi Arabistan’da Ekim ayı homo PP fiyatlarında ~20$/ton düşüşler görülürken PP blok kopolimer fiyatları da Ekim ayında sabit tutuluyor. PP’deki düşüş baskısı, petrol fiyatlarındaki düşüşünde etkisi ile Ekim ayında da devam ediyor. Diğer yandan Güneydoğu Asya’da Rafya tekliflerinde Ekim ayı için 15-20$/tonluk azalışlar görülüyor. Yurtiçinde azalan AYPE fiyatlarına paralel olarak Orta Doğu’lu üreticiler de Ekim ayında fiyatlarda indirime gidiyorlar. PVC, ekim ayı fiyatları da yurtiçinde, ABD’de ve İtalya’da eylül ayına göre düşüşlerle açıklanıyor. PE fiyatlarına PETKİM’den gelen indirimlerin yanında orta doğulu üreticiler ekim tekliflerini 10-30$/ton düşüşle açıklamıştı. Ekim’in 3.haftasında ise yeniden fiyat indirimleri görüldü. Güneydoğu Asya’da da PE fiyatlarında hammadde maliyetlerinden azalışa istianden düşüşler yaşandı. Diğer plastiklere paralel olarak düşüş baskısı PS fiyatlarında hissedilse de Çin’de ay içinde zaman zaman yükselişler görüldü. Ancak, yavaşlayan talebin fiyatları aşağıya doğru çekeceği öngörülüyor. Türkiye’de ABS fiyatları Uzak Doğu Asya’lı üreticiler tarafından Ekim ayı için aynı seviyeden veya düşüşler ile teklif ediliyor. Çin’de durgun talep ABS fiyatlarında düşüş baskısı yaratırken, İtalya’da da 40€/ton seviyelerinde düşüşler görüldü. Azalan hammadde maliyetlerinin ve zayıf talebin etkisi ile düşüş eğilimini koruyan PVC fiyatları Çin’de de düşük seviyelerde işlem gördü. İtalya’da da Eylül ayındaki düşük işlem hacminin Ekim ayında PET fiyatları üzerinde düşüş baskısı oluşturacağı öngörülüyor. Yurtiçinde de düşen maliyetler ile PET fiyatlarında gerilemeler görüldü.

Kağıt :

Eylül ayında yurtiçi fiyatlarında artışlar görüldü. Artışlar Fluting için %11.79, Esmer Testliner için ortalama %11.66, Kraftliner için %6.56 ve Beyaz Testliner için ortalama %5.71 seviyelerinde oldu. Gri kartonda bazı ölçülerde arz sıkıntısı görüldüğü için üreticiler ithal ürün almak zorunda kalıyor. OMÜD verilerine göre dünya ve yurtiçi kağıt fiyatları Eylül ayında ortalama %2.90 azaldı. Yurtiçi fiyatlarına baktığımızda fiyatlar şu şekilde değişti : Esmer Testliner -%9.8, Beyaz Testliner %6.8, Fluting %0.90; Dünya fiyatlarına baktığımızda ise fiyatlar şu şekilde değişti : Kraft Liner -%1.80, Beyaz Kraft Liner -%4.1, Fluting -%1.5, Beyaz Test Liner -%1.9. Geri dönüşen kağıtlarda fiyatlar yurtiçinde oluklu mukavva ortalama %13.3 ve karışık kağıt atıkları %16.7 azalış gösterdi. Dünyada da geri dönüşen kağıt fiyatlarında ortalama %13.8 azalış görüldü. Dünyadaki kağıt fiyatlarının düşmesi Finlandiya ile Apple arasında gerilime neden oldu. Avrupa’nın en önemli kağıt üreticisi Finlandiya’nın kredi notunun AAA’dan AA+’ya düşürülmesinden sonra başbakan Stubb; tablet ve telefon yazılım uygulamaları ile dünya kağıt talebinin düşmesinde önemli bir rol oynadığını belirterek, Apple’ı suçladı.

 

Enerji :

Eylül ayında gelen elektrik ve doğalgazdaki zam sinyalleri yerini 1 Ekim’den itibaren uygulanacağı belirtilen zam oranlarına bıraktı. Enerji Bakanı Taner Yıldız, Ekim, Kasım ve Aralık’ta %9 oranında zam yapılacağını belirtti. Enerji maliyetlerinin çok fazla arttığını, doların 2,28-2,29’ları gördüğünü ifade eden Yıldız, enerji sektörü için doların değerinin artmış olmasının önemli dezavantaj olduğunu söyledi. Türkiye’nin son 24 aydır herhangi bir fiyat artışına gitmediğini dile getiren Yıldız, oluşan maliyet artışının yerli kaynaklarla telafi edilmeye çalışıldığını belirtti. Bu şekilde son üç yılda doğalgaza yapılan zam oranı %57.9’a, elektriğe ise %39.0’a çıkmış oldu. Doğalgaza daha önce de Ekim 2011’de %14.3, Nisan 2012’de %18.7 ve Ekim 2012’de %9.8 oranında zam yapılmıştı. 2011-2012 döneminde doğalgaza yapılan zam toplam %48.9’u bulmuş idi. Aynı dönemde elektriğe de sırasıyla %9.57, %8.10 ve %9.81 oranında zam yapılmıştı. Elektrik fiyatları üç zamdan sonra %30 oranında artmıştı. Ekim 2012 tarihinde yapılan zam döneminde dolar 1.78 TL iken, Ekim 2014’te 2.28 TL seviyelerine gelerek %28’lik bir artış gösterdi. Bakan Yıldız bu artışlara rağmen Türkiye’nin elektrik fiyatında konutta AB üyesi ülkeler arasında en ucuz 4’üncü, sanayide en ucuz; doğalgazda da hem sanayide hem de konutlarda hala en ucuz ülke konumunda olduğunu ekledi. Ayrıca, HES’lerde yağış azlığı nedeniyle üretilemeyen elektriğin farkının 3 milyar liranın üzerinde olduğunu; Türkiye’nin elektrik üretiminde kullandığı su kaynakları oranının %25’ten %17-18’ler seviyesine düştüğünü, yıl sonunda bu oranın %19’larda gerçekleşmesinin beklendiğini; aradaki farkın ithal ve diğer başka kaynaklarla karşılandığını da kaydetti.

 

Petrol :

Petrol üretim bölgelerinde yaşanan çatışmalara rağmen artan üretim ve daralan talep; petrol fiyatlarının Ekim ayının ortalarında 83 USD’nin altına inmesine ve son dört yılın en düşük seviyesinde işlem görmesine neden oldu. Arzın yükselişinde; dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD’nin ham petrol üretiminin son 45 yılın en yüksek seviyesine ulaşması ve dünyanın en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan ile Washington’un Körfez’deki diğer müttefiklerinin petrol üretimini arttırması etken gösteriliyor. Petrol fiyatlarındaki düşüşten Batı ve özellikle de Rusya’nın en çok etkileneceği ön görülüyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üуelerinin de “üretimi kısmaуaсağız” sinуali vermesi bu durumun ABD tarafından yapılan bir hamle olarak yorumlanmasına neden oluyor. Petrol fiyatlarının gerilemesinden sonra yurtiçi pompa fiyatlarında da indirime gidildi. Ancak, petrol fiyatlarının 80USD seviyelerine inmesinin beklenmesi ve dolardaki yükselişin yerini aşağı yönlü bırakması durumunda pompa fiyatlarında daha fazla indirim yapılması kaçınılmaz olacaktır. Zira, bazı analistlere göre bu düşüşler başlangıç olabilir. Enerji analizleri ile bilinen araştırma şirketi HighTower Bellevue, dünya genelinde petrol fiyatlarının birkaç aya kadar 1970’li yılların ortalarındaki seviyelere gerileyebileceğine işaret ederken; finansan danışmanlık şirketi Global Hunter Securities, petrolde varil fiyatlarının şu anki seviyelerinden daha da düşebileceğini ve uzun vadede mevcut aralığında sabit kalacağını söyledi. Alman Commerzbank, yatırımcılara gönderdiği emtia piyasası analizinde, “OPEC stok birikmesini bir sorun olarak görüp üretimi kısmadıkça fiyatların düşmeye devam etmesi olası” dedi. Sanayileşmiş ülkelere enerji tanışmanlığı yapan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), dünyanın 2015 yılında petrol talebindeki büyümenin tahmin edilenden çok daha düşük olacağını ve petrol fiyatlarının düşmeye devam edeceğini açıkladı. Diğer yandan petrol fiyatlarındaki düşüşün; Türkiye’nin hem cari açığına olumlu yansıması hem de enflasyonla mücadeleye katkı yapması bekleniyor.

 

Tarım-Gıda-Et :

İTO geçinme endeksine göre Eylül ayında 242 ürünün 88’inin perakende fiyatı artarken, 26 ürünün fiyatı düştü, 128 ürünün fiyatı ise değişmedi. Fiyatı en fazla artan gıda ürünü %15.63 ile Yeşil Soğan olurken, bunu %6.34 ile Kıvırcık Salata, %5.72 ile Maydanoz ve %5.38 ile Limon oldu. Eylül ayında fiyatı en fazla azalan gıda ürünü %18.02 ile balık olurken, bunu %12.16 ile Kavun, %11.30 ile Karpuz, %10.15 ile Bamya, %7.88 ile Yaş Üzüm, %6.84 ile Salatalık, %5.28 ile Patlıcan, %4.53 ile Kabak, %3.37 ile Domates, %2.16 ile Soğan, %1.83 ile Elma ve %1.80 ile Patates oldu. Grup bazında aylık değişimler şu şekilde görüldü : Ekmek/Tahıllar %0.32, Et/Balık/Kümes Hayvanları %0.15, Yağlar Süt/Süt Mamulleri %0.65, Yaş Kuru Sebze/Meyve -%3.53, Çeşitli/Hazır Yiyecekler %0.76, Tütün/Alkollü-Alkolsuz İçkiler %0.00 ve Dışarıda Yenen Yemek %0.00. FAO Gıda endeksi  Eylül ayında %2.61’lik gerileme ile 4 yılın en düşük seviyesine geriledi. FAO Gıda gruplarındaki değişimler ise şu şekilde gerçekleşti : Et -%0.23, Süt -%6.49, Tahıl -%2.53, Yağ -%2.75 ve Şeker -%6.59. Soya ve mısır fiyatları da ABD’deki rekor hasatlara rağmen Chicago’da 4 yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor. Bloomberg Emtia Endeksi’nde büyükbaş, domuz ve kahve dışındaki tüm maddeler geçtiğimiz iki yılda gerilerken, en ciddi düşüş mısır, buğday ve soyada yaşandı. FAO raporunda “Şeker ve süt ürünleri gerilemeye öncülük ederken, tahıl ve yağ da bu maddeleri takip etti. Bu durumun başlıca sebebi ise ABD dolarındaki yükselişin uluslararası emtia fiyatlarına uyguladığı baskı olarak görülüyor” ifadeleri yer aldı. Dünya’da gıda fiyatlarındaki düşüşün aksine Türkiye’de enflasyonun yüksek çıkmasında en önemli etken kaleminin gıda fiyatları olduğu belirtilmişti.

 

Döviz Kurları / Altın ve Gümüş :

Küresel piyasalardaki yavaşlama beklentileri yatırımcıları güvenli liman olarak görünen dolara yönlendirirken; FED tarafından yapılan açılamalara göre piyasalar yön değiştirebiliyor. FED başkanlarından Charles Plosser önümüzdeki yıl yapılması planlanan faiz artışının ertelenmesinin enflasyona sebep olabileceği vurgulanırken; St. Louis FED başkanı Bullard parasal genişlemenin sonlandırılmasını ertelemeyi düşünmenin akıllıca olduğunu vurguladı. ABD ekonomisine ilişkin olumlu verilere rağmen, küresel ekonomik görünüme ilişkin endişelerin gündemde olması ve Fed yetkililerinin para politikasına yönelik farklı yönde görüşler bildirmesi başta ABD olmak üzere küresel piyasalarda yatırımcıların ihtiyatlı bir tavır sergilemesinde etkili oluyor. ECB’nin para politikasına yönelik beklentileri şekillendiren Euro Alanı yıllık enflasyon verisi Eylül ayında nihai olarak %0,3 açıklandı. Enflasyonun düşük seyri ECB’nin ekonomiyi destekleyici yönde yeni adımlar atacağına yönelik beklentileri desteklerken, Almanya Başbakanı Angela Merkel bölgede borç krizinin henüz aşılmadığına dikkat çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ekim 2014 Beklenti Anketi’nde yıl sonu döviz kuru beklentisi bir önceki anket döneminde 2,24TL iken bu anket döneminde 2,28TL’ye yükseldi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 2.31 TL ve 2.35 TL oldu.

Bu gelişmeler altında global tahminlere baktığımızda : Citibank; mevcut politikaların EURO bölgesindeki zayıf ekonomoyi toparlayamacağını ve Alman ekonomisinin de kötüye gidebileceği beklentisi ile EUR/USD parite tahminini ilk 3 aylık dönemde 1.23, 6-12 aylık dönemde ise sürpriz bir şekilde 1.15 olarak açıkladı. Commerzbank’ın aynı dönemler için tahmin aralığı 1.23-1.27 ve 1.19-1.23 olarak raporlandı. Danskebank pariteyi 3 aylık dönemde 1.22, 6 aylık dönemde 1.20 ve 12 aylık dönemde 1.23 tahminliyor. TD Economics 2014-Q4, 2015-Q4 ve 2016-Q2 için EUR/USD paritesinin sırasıyla 1.29, 1.22 ve 1.22 olacağını raporluyor. Scotiabank’ın EUR/USD parite tahmini ise 2014 yılsonu için 1.25 ve 2015 yılsonu için 1.21 oldu. Aynı dönemler için Commerzbank tahmini ise 1.25 ve 1.15 olarak açıklandı. Citibank, USD kuru beklentisi ise 0-3 aylık dönem için 2.25 olurken 6-12 aylık dönem için 2.45 oldu. TD Economics USD kurunu 2014-Q4, 2015-Q1 ve 2015-Q4 için sırasıyla 2.22, 2.25 ve 2.28 olarak tahmin ederken; aynı dönemler için EUR kurunu 2.86, 2.88 ve 2.78 olarak tahminledi. Scotiabank’ın USD kur tahmini ise aynı dönemler için 2.19, 2.21 ve 2.25 oldu. Citibank 6-12 aylık dönemde altın ve gümüş fiyatları için sırasıyla %1.5 ve %8.1 artış bekliyor. Danskebank altın fiyatlarının 2014 yılı sonuna kadar %2.29 arttıktan sonra 2015 yılı sonunda ise %3.2 düşeceğini belirtirken Dukascopy düşüşün devam edeceğini tahmin ediyor.

 

Diğer Emtialar ve Haberler :

SunSirs tarafından izlenen verilere göre Eylül ayında yükselen bazı emtialar :  Kloroform %12.83, Metanol %4.97, LPG %4.96, Sülfirik Asit %4.36, Çimento %2.36 ve ve fiyatı düşen bazı emtialar : Asetik Asit %16.75, Doğal Kauçuk %14.40, Nikel %11.95, Lint %9.69, Akrilik Asit %8.48, PTA %7.93, Polyester TGY %7.74, Saf Benzen %7.70, Ftalik Anhidrit %7.40, Sıcak Haddelenmiş Rulo %7.24, Gümüş %6.99, LLDPE %6.97, Vidalı Çelik %6.42, Polyester POY %5.89, Demir Cevheri %5.68. Scotiabank’a göre Kereste fiyatlarının 2015 yılı ortalaması 2014 yılına göre %8.45 oranında artacak. IMF’e göre Tomruk fiyatları 2015 yılı sonuna kadar %1.83 artarken, kesilmiş ağaç %2.03 azalacak. IMF aynı dönem için Kauçuk fiyatlarında ise %15.69 artış beklerken; deri fiyatlarının yatay seyredeceğini belirtiyor.

 

Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri :

Üreticilerin ürün fiyat değişimlerini izleyerek tedarikçilerimizin maliyetlerinde fikir edinebileceğimiz fiyat ve maliyet endeksleri aşağıda verilmiştir :

Tedarikçilerimizin maliyetlerinin artışı hakkında bize fikir veren göstergelerden biri olan Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), 2014 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %0,85, bir önceki yılın Aralık ayına göre %7,24, bir önceki yılın aynı ayına göre %9,84 ve on iki aylık ortalamalara göre %9,84 artış gösterdi. Bir önceki aya göre endekslerin en fazla artış gösterdiği alt sektörler; gıda ürünleri (%2,76), deri ve ilgili ürünler (%2,39), giyim eşyası (%1,57) alt sektörleridir. Buna karşılık tütün ürünleri (%-4,17), ham petrol ve doğal gaz (%-2,96), ve diğer mamul eşyalar (%-2,46) bir ay önceye göre endekslerin en fazla gerilediği alt sektörler oldu.

Yurt dışı üretici fiyat endeksi (YD-ÜFE), 2014 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %1,17 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %3,28 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %9,82 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %15,55 artış gösterdi. Bir önceki aya göre endekslerin en fazla artış gösterdiği alt sektörler; bilgisayarlar ile elektronik ve optik ürünler (%4,65), ana metaller (%3,40), kağıt ve kağıt ürünleri (%2,51) alt sektörleridir. Buna karşılık elektrikli teçhizat (%-0,92), kok ve rafine petrol ürünleri (%-0,64) ve diğer ulaşım araçları (%-0,29) bir önceki aya göre endekslerin en fazla düşüş gösterdiği alt sektörler oldu.

Tarım ÜFE, 2014 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %2,29 artarken, bir önceki yılın Aralık ayına göre %7,73, bir önceki yılın aynı ayına göre %16,31 ve on iki aylık ortalamalara göre %9,55 artış gösterdi. Aylık değişim; tarım ve avcılık ürünlerinde %2,16, ormancılık ürünlerinde %4,57 ve balıkçılıkta %5,22 artış gerçekleşti.

 

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…

Tahmin Modelleri ve Talep Planlama

Tahmin, gündelik dilde, bilinmeyen bir şey hakkında hakkında rastgele veya belirsiz bilgi kullanarak bir sonuca varmaktır. Elde var olan bilgiye dayanarak bir çıkarım yapılır, bu çıkarıma dayanarak geleceğe dönük bir öngörü yapılabilir. Hem çıkarım (eğer eksik bilgiye dayalıysa), hem de öngörü için gündelik dilde tahmin sözcüğü kullanılır.

Tahmin faaliyetleri tahmin türünün, tahminin ilişkin olduğu zaman diliminin, mevcut veri tabanının ve kullanılan metodolojinin bir fonksiyonudur. Talep tahminleri, tesadüfi olmayan eğilimlere göre hazırlanırlar ancak tesadüfi unsurlar için de mutlaka bir pay ayrılır. Ürün grupları için hazırlanan tahminler, her bir ürün için ayrı ayrı hazırlanan tahminlerden daha doğru sonuç verirler.

Tahmin metotları en üst seviyede iki seviyede sınıflandırılabilir. Bunlar kalitatif ve kantitatif metotlardır. Kalitatif metotta, kişisel yargı, deneyim, görüş ve düşüncelere dayanmaktadır. Matematiksel modellerden söz edilemez. Kalitatif metot ise tahmin için matematiksel modeller geliştirilir ve kullanılır.

 

YAZAR: BORAN İZKUT

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…

Proje Taşımalarında ‘Sörvey’ Şartı

Bir firma için yatırım kararı almak büyük önem arzeder. Zira bu karar, devamında bir çok satınalma operasyonunu ve satınalmaların teslim şekilleri uyarınca da riskleri beraberinde getirecektir.

Örneğin bir fabrika, elektrik santrali veya da bir konut sitesi kurma kararı alan bir yatırımcının, dünyanın farklı ülkelerinden irili ufaklı malzeme ve ekipmanı, teslim yerlerinden belirlenen proje sahasına kadar ulaştırması ve montaj programına göre burada birleştirmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, bu proje kapsamında yapılacak tüm taşımalar, proje taşıması olarak adlandırılır. (Bu tanım, yatırımcı gözüyledir. Lojistik firmaları, ebatı veya tonajı standart dışı olan her yük taşımasını, proje taşıması diye adlandırır.)

Yatırımcı firma, bu projesi uyarınca üstleneceği tüm nakliyelerin risklerini nakliye sigortası ile minimize etmek isteyecektir. Yalnız proje süresince her bir taşımaya münferit bir nakliye poliçesi düzenletmek hem ekstra iş yükü doğuracak, hem de olası bir atlama veya bildirim gecikmesinde teminat sorunu yaşatacaktır. Bu sebeple projenin inşaat süresince gerçekleşecek tüm taşımaların, genel bir nakliye poliçesi altında toplanması tercih edilir.

Böyle uzun vadeli ve geniş kapsamlı bir poliçe, projenin “Marine Cargo” poliçesi olarak adlandırılır. (Adının “marine” olması yanıltmasın; deniz, hava, kara vs. her türlü taşımayı kapsar)

Yalnız bu tip poliçeyi sağlayabilen sigorta firmaları, proje açısından kritik ekipman olarak tespit edilen malzemeler için “sörvey” yani “gözetim” şartı ileri sürebilirler.

Yani 3.taraf (3rd party) bir gözetim firmasından, bu tip malzemelerin yükleme/aktarma/indirme gibi her riskli aşamasında bulunması ve ekipmanların nizami bir şekilde elleçlendiğini kayıt altına alıp, raporlaması istenebilir. Bu raporda, işlemlerin düzgün yapılmadığı yazılırsa, teminatın tam anlamıyla karşılanması konusunda sıkıntı yaşanabilir.

Genelde alttaki 3 çeşit malzeme, kritik ekipman olarak tanımlanmaktadır;

1) Mal bedeli çok yüksek olan emtealar (1 milyon usd üzeri malzemeler)

2) Hasarlanması durumunda yeniden üretilmesi 6 aydan fazla süren emtealar

3) Ebatları ve tonajı itibariyle standart olarak taşınamayan emtealar (konteynıra veya standart kara aracına sığmayacak malzemeler)

Genelde bu 3 özellik de aynı emtea üzerinde bulunur.

Bu tip ekipmanların nakliye sürecinde oluşacak büyük bir hasarın projeyi geciktireceği, zora sokacağı muhtemeldir. Ama aynı şekilde sigorta firmasını da büyük zarara uğratabilir.

Durumu bir örnekle açıklamaya çalışalım; 100 milyon Euro yatırım bedeli olan bir proje için sigorta firmasına toplam 300 bin Euro sigorta primi ödenecek olsun. Bu proje altında taşınacak onlarca malzemeden birinin de 5 milyon Euro bedelli, İngiltere-Londra’dan getirilecek, bir adet jeneratör olacağını düşünün. Bu malzeme taşınırken sigortacının üstlendiği risk, aldığı toplam prim karşılığında oldukça büyük olacaktır.

Bu sebeple, sigorta firması, 3.taraf bir gözetim firması yetkilisinin (sörveyor) nakliyenin alttaki aşamalarında bulunup, raporlama yapmasını isteyecektir;

1) Londra’da fabrika’da kara aracına yüklenirken
2) Manchester Limanı’nda kara aracından indirilip gemiye yüklenirken
3) Mersin Limanı’nda gemiden tahliye edilip yine bir kara aracına yüklenirken
4) Isparta’da proje sahasında kara aracından indirilirken

Tüm bu süreçler fotoğraflanıp, detaylı anlatımlarla kayıt altına alınacaktır.

Sörveyorun gözetim yapacağı yerler, haritada “X” ile gösterilmiştir.

Sigorta şirketleri, gözetim yapacak firmaları genelde kendileri seçmek istemektedir.

Anlaşılan ‘teslim şekli’ne göre nakliye sorumluluğunu üstlenen ihracatçı veya ithalatçının, bir hafta öncesinden taşıma bilgilerini (taşıma noktalarındaki yetkililer, nakliyeci ve gemi detayları vs.) sigorta firmasına bildirmesi gerekir. Sigorta firması da, gözetimin sorunsuz gerçekleşmesi için yükleme indirme noktalarında bulunacak sörveyor bilgilerini ithalatçı veya ihracatçıyla paylaşmalıdır.

Aslında, kritik ekipmanların taşınmasında yapılacak sörvey işlemi sadece sigorta firması için değil, yatırımcı firma için de önemlidir. Çünkü bir sörveyor gözetiminde yapılan işlemlerde malzemenin vinç ile kaldırılması, indirilmesi, araç üzerine sabitlenmesi gibi konular, sıkı bir disiplin içerisinde ve minimum hata ile yapılmaktadır.

Yani malzemenin satın alınması, nakliyecisinin belirlenmesi ve poliçesinin düzenletilmesi ile yatırımcının işi bitmemiştir. Malzemenin hem hasarsız bir şekilde proje sahasına ulaşması hem de olası bir istenmeyen olayla karşılaşıldığında sigorta açısından sorun yaşanmaması için sörvey konusu atlanmaması gereken bir durumdur.

Tedarik Zinciri Tasarımı

Tedarik Zinciri Tasarımı

Günümüzde işletmeler iş çevrelerinde meydana gelen birçok değişiklikle karşı karşıya kalmaktadırlar. Sürekli artan rekabet işletmeleri kendilerini yeniden yaratmaya ve üretim ve malzeme maliyetlerinin düşürülebilmesi için yollar bulmaya sevk etmektedir. Tedarik zinciri yönetimi kavramının ortaya çıkışı, işletmelerin teknolojik gelişmelere, bilgi sistemlerine ve iş ortamlarına olan ilgisini arttırmış ve bunun yanında müşteri talebine konstantre olmalarını sağlamıştır.[1]

Tedarik zinciri yönetiminin misyonu veya amacı, Eliyahu M. Goldratt’ın “The Goal” isimli kitabındaki sözleriyle “Satışları arttırırken eşanlı olarak envanter (stok) seviyelerini ve operasyon giderlerini düşürmek” olarak açıklanabilir.[2]

İşletmeler, tedarik zincirlerini yapılandırırlarken aşağıdaki bileşenler üzerinde kararlar almaktadırlar:

A.    Üretim Stratejisi
B.    Dış Kaynak Kullanım Stratejisi
C.   Kanal Stratejisi
D.   Müşteri Hizmetleri Stratejisi
E.    Varlık Ağı

 

Bu bileşenler hep birlikte işletmenin tedarik zinciri stratejisinde rol oynarlar. Şimdiye kadar, işletmeler yukarıdaki bileşenleri satış, satınalma ya da üretim gibi fonksiyonel bir stratejiye ait bir bileşen olarak ele alma eğiliminde olmuşlardı. Hâlbuki işletmeler tedarik zincirlerini stratejik bir varlık olarak görmeli ve yukarıdaki birbirine bağlı bileşenleri de bütünün bir parçası olarak ele almalıdır. Şimdi bu bileşenlere yakından bakalım.

 A)   ÜRETİM STRATEJİSİ

 

Ürün ve hizmetlerin üretimi ile ilgili kararlar üretim stratejisinin kapsamındadır. Üretiminizi stoğa göre mi, siparişe göre mi ya da mühendisliğe göre mi yapılandıracaksınız? Ya da tüm bunlardan oluşan bir kombinasyonu mu tercih edeceksiniz? Üretimi dış kaynak kullanarak mı gerçekleştireceksiniz? Offshore üretim stratejisi mi izleyeceksiniz? Ürününüzün en son yapılandırmasını fabrika dışında müşteriye daha yakın bir tesiste mi gerçekleştireceksiniz? Bunlar tüm tedarik zincirini ve yapılacak yatırımları şekillendiren ve etkileyen kritik kararlardır. Üretim stratejiniz fabrikanızın nasıl çalışacağından tüm süreçleri ve bilişim sistemlerini nasıl dizayn edeceğinize kadar birçok noktaya açıklık getirir.

Üretim Stratejisi Türleri

Stoğa Üretim: Yüksek miktarda satılan standart ürünler söz konusu olduğunda en iyi stratejidir. Büyük partiler halinde yapılan üretim maliyetleri düşürdüğü gibi, bu ürünlerin stokta olması talebin hızlı bir şekilde karşılanabileceği anlamına gelir.

Siparişe İstinaden Üretim: Özelleştirilmiş ya daseyrek talebi olan ürünler söz konusu olduğunda tercih edilen stratejidir. Bu üretim stratejisi seçildiğinde stok düzeyi sürekli düşük tutulabilir.

Siparişe İstinaden Yapılandırma: Ürünün kısmen tamamlanmış olduğu ve geri kalan kısmının sipariş alındığında tamamlanacağı zaman kullanılan melez bir stratejidir. Bitmiş ürünün çok sayıda varyasyonu olduğunda, stokta bitmiş ürün miktarını düşük tutmak ve siparişe göre üretim stratejisindeki teslimat sürelerini kısaltmak istendiğinde bu strateji edilmektedir.

[1] Fotios Misopoulos, Shpend Imeri, Ioanna Chacha, Supplier Performance Criteria- The case of SMEs in Former Yugoslavian Republic of Macedonia (FYROM), 2nd International Conference on Entrepreneurship, Innovation and Regional Development – ICEIRD 2009. Thessaloniki, Greece.

[2] Michael Hugos, Essentials of Supply Chain Management, John Wiley & Sons, Inc. , New Jersey, 2006. s.9.

Yazar: Adil Ünal

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…

ERP Programlama Dilinde Tedarik Zinciri Yönetimi

Şirketlerde ERP gereksinimi, ekonominin küreselleşmesi, müşteri profilleri, üretim araçları, üretim

maliyetleri ve tedarik zinciri gibi zamana karşı yarışın hızlandığı, iletişim ve ulaşımın araçlarının sunduğu imkanlar ile ortaya çıkan ekonomik fırtınanın içinde “yönetebilmek için bilmek gerekir” olgusunun sonucudur.

 

Eskiden mallar sipariş için üretilir yada üretilip stoklanır ve bir yandan da satılırdı. Süreç durağandı ve global bir fırtına yoktu. Hepimiz aynı köyde

birbirimizi bilerek ve işleri paylaşmış olarak yaşardık.

Ne zamanki, Paris’te iken Japonya’dan aldığı gömlek siparişini Brezilyada ürettirip sevk ettirip parasını New York’ta tahsil edebilmeye başladı dünya, işin şekli ve yönetim anlayışı da değişti hızla.

 

En can alıcı nokta ise, beyaz eşya üreticisi   olan ben, benim yanımdaki mağazaya benden önce davranarak Çin’den gelen bir başka beyaz eşya üreticisinin satış yapmaya başlaması ile işletmelerimizi yönetebilmek için ERP denen felsefeye ihtiyaç duyduğumuzu göstermektedir.

 

Çalışma boyunca   erp süreçlerinde tedarik zinciri   süreçlerinin     sap de nasıl kurgulanması gerektiği anlatılmıştır .

 

Yazar: Taner Ağtaş

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Aralık 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…

İkale Sözleşmesi Nasıl Düzenlenir?

İş sözleşmeleri iş hukukunun temel prensipleri içinde yer almakla beraber, genel olarak Borçlar Kanunu’nda düzenlenen “Hizmet Sözleşme”sine dayanan işçi-işveren ilişkileri diğer sözleşme türleri gibi sadece tarafların özgür iradeleri bırakılmamıştır. 4857 sayılı, 5953 sayılı ve 854 sayılı Kanunlarda ayrıca düzenlenmiştir. Düzenlemelerin esas çıkış noktası işçi ve işverenin hak ve borçları arasında emeği koruma düşüncesidir.

İŞ HUKUKUMUZDA TARAFLAR ANLAŞARAK İŞ İLİŞKİSİNİ SONLANDIRAMAZ

İş hukukumuzda işçi ve işverenin birbiriyle anlaşarak iş ilişkisini sonlandırabileceği bir düzenlemeye yer verilmemiştir. İş ilişkisinin sonlandırılabileceği haller 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17 nci ve 25 inci maddelerinde açıklanmıştır.

İşçi17 inci maddeye göre iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda; durumu işverene bildirmek; ihbarda bulunmak zorundadır. İşçi iş sözleşmesini kendisinin feshetmesi durumunda da işverenden kıdem tazminatı talep edememektedir. Aynı şekilde işverenin iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda fesihi işçiye önceden haber verme zorunluluğu bulunmakla beraber; kıdem tazminatı da ödemek zorunluluğu da bulunmaktadır.

İŞ GÜVENCESİNİN RİSKLERİNDEN KORUNMAK İÇİN İKALE SÖZLEŞMESİ

30 kişiden fazla çalışanı olan işyerlerinde çalışan işçiler için mevzuatımız iş güvencesi kavramını tanımlamaktadır. 4857 sayılı Kanun’un 18 inci maddesindeki tanımına göre; “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.”

Yazar:Sertaç Köksal

 

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Aralık 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…

Stratejik Plan mı Yapıyorsunuz, Yoksa Kendinizi mi Kandırıyorsunuz?

Günümüzde rekabetin şiddeti oldukça yüksek. Aynı işi yapan firma sayısı her geçen gün artarken ürün veya hizmetler arasındaki farklar da sürekli azalıyor. Bu rekabetçi ve kırılgan ortamda stratejik düşünenler, işini farklı yapanlar, müşterisine değer katanlar ayakta kalmayı başarabilirken, bunları yapamayanlar  her geçen gün kan kaybediyor.

Şirketler, başarılar elde edebilmek veya elde edilen başarıları sürdürebilmek için sürekli yeni stratejiler geliştirler ve bunların uygulanması için bir çok zorluklara katlanılır. Strajilerini hayata geçirebilmek için “sözüm ona” kaliteli profesyoneller transfer ederler, çalışanlarına eğitim aldırırlar veya içi tam doldurulmayan liderlik söylevleri geliştirirler. Ama araştırmalar gösteriyor ki; şirketlerin belirlediği stratejilerin %10’dan dahaazı etkin bir şekilde hayata geçirilebiliyor. Yanlış duymadınız, hararetli strateji toplantılarında alınan stratejik kararların %90’ı tam olarak hayata geçemiyor.

Yazar: Kamil Bayar

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Aralık 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…