Perakende ve Ramazan

Gıda perakendecisinin hareket ,   bereket ayıdır Ramazan…

Mağazaların içine özel bölüm hazırlıkları başlar, Ramazan özel insert ürünleri   haftalık  ve  günlük olarak çoktan belirlenmiştir. Ürünler son kullanım tarihlerine göre depo raflarındaki yerini 1 ay öncesinden almaya başlamıştır.

Ramazan ayının Hicri ve Miladi takvim farkından dolayı her yıl 10 gün önceye gelmesi kaçınılmaz olarak tüketim alışkanlıklarını az da olsa etkilemektedir.  Perakendeci bunu göz ardı etmez asla.

Her zamanki gibi müşteri memnuniyeti önemlidir perakendeci için. Rahat ve uygun   alışveriş yapılabilmesi için aylar öncesinden genel merkez Ramazan Özel toplantılarına başlar.  Her kategori müdürü kendilerine sunulan bütçe planını en verimli halde kullanmak adına yoğun bir çalışma sergiler. Reklam Pazarlama departmanı insertler ve tanıtım reklamları üzerinde yoğunlaşır, amaç daha çok müşteriye seslenmektir. İnsan Kaynaklarını es geçmemek lazım. Onlarında sancılı dönemidir Ramazan ayı.  Özellikle iftar öncesi saatlerindeki yoğunluk için personel alımları ve şirket bünyesinde eğitimleri söz konusudur.

Sektör Ramazan’a yoğun tepoda hazırlanıyor…  Belirttiğimiz gibi perakendeciler müşterilerine rahat ve uygun alışveriş yapmaları için özenli bir çalışma gerçekleştiriyorlar. Özel Ramazan Paketleri, insert ürünleri , mağaza içi Ramazan ‘a özel dekorlar, Ramazan hediyeleri…

Yazar: Eda EKİNCİOĞLU

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız… 

Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı (TMGD) Hakkında Tebliğ’in yayınlanmasının ardından …

Uzun zamandır beklenen tebliğ nihayet 22 Mayıs 2014’te Resmi Gazete’de yayımlandı. Özellikle lojistik sektörünün dört gözle beklediği, hakkında her kafadan farklı ses çıkan tehlikeli madde güvenlik danışmanlığı ve buna olan gereklilik bir nebze olsun aydınlatılmış oldu.

Bildiğimiz gibi Türkiye 22 Mart 2010’dan bu yana Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınmasına İlişkin Sözleşme’ye (ADR) taraf olmasına rağmen birçok gerekliliğini yerine getirmemekteydi. Tehlikeli maddeler ile faaliyet gösteren işletmelerin tehlike madde danışmanı bulundurması da ADR’nin temel gerekliliklerinden biridir. Ancak ülkemizin alt yapı ve eğitim yetersizliği nedeniyle bu gereklilik sürekli ertelenmekteydi. Oysa ki tehlikeli maddeler ile ilgili olan bu tür yasal düzenlemelerin temel amacı başta insanların olmak üzere diğer canlıların yaşamını güvence altına almak ve çevreyi korumaktır. Tehlikeli maddelerin dahil olduğu her türlü faaliyeti yürüten işletmelerin ise bu konuda daha fazla duyarlı olmaları, bir şekilde taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar ve ilgili mevzuat hükümlerinin gerekliliklerini tam anlamıyla yerine getirmeleri beklenmektedir. Bu anlamda tehlikeli maddeler ile faaliyet gösteren işletmeler için kendilerine yön gösterecek ve faaliyetlerinin daha güvenli olmasını sağlayacak tehlikeli madde güvenlik danışmanlarının istihdam edilmesi veya tehlikeli madde güvenlik danışmanlarından hizmet alınması zorunlu hale getirilmiştir.

Tehlikeli madde güvenlik danışmanına kimlerin ihtiyacı var ?

1 Eylül 2014 tarihi itibari ile tehlikeli madde güvenlik danışmanı bulundurması zorunlu olan işletmeler aşağıdaki gibi belirlenmiştir :

  • Bir takvim yılı içerisinde net 50 ton ve üzerinde tehlikeli madde işlem hacmi olan gönderen, paketleyen, yükleyen, dolduran ve boşaltan olarak faaliyette bulunan işletmelerin Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı bulundurması zorunludur.
  • Bunun yanı sıra toplam araç taşıma kapasitesi 50 ton ve üzerinde olan taşımacılık işletmelerinin de Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı bulundurması zorunludur.
  • Ayrıca miktarına bakılmaksızın ADR Bölüm 1.1.3.6.3’te yer alan tablodaki taşıma kategorisi “0” olan tehlikeli maddelerle iştigal eden ve tehlikeli madde taşımacılığı sürecinde yer alan, gönderen, paketleyen, yükleyen ve dolduran olarak faaliyette bulunan işletmelerinin bundan sonra Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı bulundurmaları zorunludur.

Yazar: Ezgi UZEL

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız… 

Haziran 2014 Emtiya Fiyatları

Değerli Satınalma Profesyonelleri,

Satınalma tarafında Haziran ayı ile birlikte 2014 yılı 3.çeyrek veya 2014 yılı 2.yarı anlaşmaları hazırlıkları başladı. Doğal olarak taraflar anlaşma öncesi hazırlıklarını hızlandırırken piyasalardaki gelişmeler ve beklentileri yakından takip etmeye başladılar. Bu kapsamda yurtiçi piyasalara baktığımızda hammadde ve enerji fiyatlarını ana başlıklarda detaylandırdığımız şekilde ele alabilirsiniz. İşçilik maliyeti tarafında ise Temmuz ayı ile birlikte asgari ücretin %5.9 oranında artacak olması hesaba katılmalıdır. Diğer yandan iç pazardaki daralma devam etmesine rağmen global piyasalardaki olumlu veriler ihracat yapan üreticiler için fırsat yaratabilir. Örneği otomotivde iç pazardaki %29’luk daralmaya rağmen Mayıs ayında ihracat geçen yılda kıyasla %9 artış gösterdi. Ocak-Mayıs döneminde ise iç pazar %25 daralırken ihracat %5 arttı, toplam üretim ise %2 geriledi. Mayıs’ta Ford Otosan’ın ihracatı geçen yıla kıyasla %5, bir önceki aya kıyasla da %17 yükselirken, Tofaş geçen yılın %5 altında ancak bir önceki ayın %9 üzerinde ihracat gerçekleştirdi. Global piyasalara baktığımızda; ABD’de açıklanan verilere göre tarım dışı istihdam Mayıs ayında beklentilere yakın seviyede artış kaydederken, işsizlik oranı Nisan ayına göre değişim göstermeyerek %6.3 seviyesinde gerçekleşti. ABD’de istihdam verilerinin beklentilere paralel bir görünüm sergilemesi ve ülkede iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürdüğüne işaret etmesi küresel piyasalarda olumlu karşılandı. Japonya’nın ilk çeyrek büyümesi yukarı yönlü revize edildi. ABD’de Mayıs ayına ilişkin ISM imalat endeksi 53,2 ile beklentilerin altında açıklandı. Ancak, açıklamanın ardından yapılan düzeltmeyle endeks 55,4 düzeyine revize edildi. PMI verisi öngörüleri aşarak ülkede iktisadi faaliyetin ivme kazandığına işaret etti. Çin’de Mayıs ayına ilişkin PMI verisi 49,4 ile eşik düzeyinin hafif altında ancak beklentilerin üzerinde açıklandı. Euro Alanı’nda imalat PMI Mayıs ayında 52,2 ile beklentilerin bir miktar altında açıklanmasına rağmen eşik düzeyinin üzerinde gerçekleşerek bölgede üretim faaliyetlerinin artış kaydettiğine işaret etti. Öte yandan, Almanya’da Mayıs ayında yıllık enflasyon oranı %0,9 düzeyine geriledi. Euro alanı enflasyon verileri Avrupa Merkez Bankası’nın para politikalarına yönelik beklentileri şekillendirmesi açısından önem taşıyor. Avrupa Merkez Bankası faiz indirim kararı alması durumunda bankaların reel sektöre daha ucuz ve daha fazla kredi sağlaması hedeflenirken, düşük enflasyonla mücadele konusunda da ilerleme kaydedilmesi bekleniyor.  Çin’de hükümet, büyümede istikrarın korunabilmesi amacıyla gerekli görüldüğü takdirde para ve maliye politikasında düzenlemeler yapılabileceğini duyurdu. Yapılan açıklamada, ekonomik büyümenin desteklenmesi amacıyla şirketler için maliyetleri düşürecek düzenlemelere gidilebileceği ve bazı bankalar için zorunlu karşılıklarda indireme gidebileceği belirtildi. Ayrıca, Çin Merkez Bankası’nın ekonomideki yavaşlama nedeniyle doğrudan tahvil alımlarının da aralarında olduğunu seçenekleri değerlendirdiği yönünde haberler gündeme geliyor. Çin Hükümeti bu sene için %7.5’lik bir büyüme hedefliyor. Bu amaçla bütçeden daha fazla harcama yapmak ve demir yolu yatırımlarını artırmak gibi birçok tedbirin yanı sıra; bazı bankaların zorunlu karşılık oranlarında indirime giderek piyasaya daha fazla krediye dönebilecek likidite yaratmayı hedeflemekte. Büyüme amaçlı atılan adımlar ve PMI’ın da iyi gelmesi petrol ve bakır başta olmak kaydı ile endüstriyel maden fiyatlarında yükselmeye sebep olacaktır.

 

Selamlarım ve Saygılarımla,

Yazar: Gürkan Hüryılmaz

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız… 

Lojistik Satınalma Vakası

Türkiye’de faaliyet gösteren çok büyük firma ile lojistik ihtiyaçları doğrultusunda görüşmek ve lojistik hizmet vermek adına randevu talep ettim. Randevu talebime olumlu dönüş yaptılar ve bana bir görüşme tarihi bildirdiler. O tarihte kendileri ile görüşme yapmak adına firmaya gittim. Firmanın Satınalma müdürüne sunumumu yaptım ve kendilerinden de firmalarının lojistik tanıtımını yapmalarını, nasıl çalıştıklarını, gönderdikleri ürünlerin ds ve kg bilgilerini kısacası lojistik operasyonları hakkında bilgi talep ettim.

Bana gerekli bilgileri verdiler. Daha sonra firmanın Satınalma müdürü bana

”Halit Bey, biz şuan da bir lojistik firması ile çalışıyoruz. Sizin, şuan çalıştığımız firmanın verdiği fiyatı vereceğinizi zannetmiyorum. Biz çok uygun fiyata çalışıyoruz” dedi.

Bende kendileri için bir mahsuru yoksa çalıştıkları fiyatı sordum. Onlarda bana;01–30 ds/kg arası bir koliyi 5.00 TL +KDV ye sevk ettiklerini söylediler. Önce, benim vereceğim fiyatın çok altında bir fiyat olduğunu düşündüm. Kendilerinden bir aylık gönderi datalarını istedim. Bana bir aylık gönderi datalarını mail attılar. Dataları inceledim, lakin 30 ds/kg lık bir koliye rastlayamadım!

Yazar: Halit KAYA

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

 

Vadeler Kısalıyor mu?

Vadeler tüm işletmelerde satınalma, satış, finans birimlerinin ortak çalışarak ile yönetmeye çalıştıkları çok boyutlu bir süreçtir. Satınalma birimlerinin de üzerinde ehemmiyetle durup yönetmesi gereklidir
Vade efektif satınalmanın karşısında bir kısıt olarak değerlendirilebilir. Satınalma birimleri en uygun fiyatı yakalamak istediklerinde vade ödün vermeleri gereken bir araç olarak karşılarındadır. Vade baskısı; yani bir kısıt olarak vade geleneksel finans yapısına sahip işletmelerde daha çok hissedilir. Bununla birlikte her vakit satış vadesinin kısa olması ve alış vadelerinin uzun olması amaçlanan bir tablodur; ancak bunu belirlemek genellikle işletmenin elinde değildir. Pazar şartları, sektör, dönemsellik, ürün/hizmet çeşidi gibi rekabet adı altında gruplayabileceğimiz unsurlar ödeme vadelerinin oluşmasında etkendir.
Vade; aynı zamanda tedarikçi ve alıcılar arasında piyasalarda bir denge unsurudur. Sektöre, bölgeye göre ve işleme (ürüne) göre farklılık gösterse de hem sektörel hem de bölgesel olarak sağlıklı bir iş çevresi oluşabilmesi için bu denge çok önemlidir. Özellikle küçük işletmeleri, sanayi sitelerini, ticarethaneleri barındıran sektör ve bölgeler için hayati öneme sahiptir.
Böyle bir işlev ortadayken alış ve satış vadeleri dengede olmayan işletmeler; eğer işletme sermayesi ve karlılık da yetersiz ise finansal dengeyi kuramazlar. Kısa ve uzun vadeli borçlanmak zorunda kalırlar. Dengenin bozulduğu dönemler; banka kredilerinin geri çağrıldığı dönemlerde olduğu gibi iş çevrelerinde ciddi sorunlara ve huzursuzluklarla beraber işletmelerin kapanmasına kadar uzanan bir durum ortaya çıkartır.

Yazar: Hamza BULUT

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız… 

İnovasyonun Ne Olduğunu Bilmeyen Var Mı?

Son dönemlerde dünyanın ağzından düşürmediği ve rekabet edebilmenin en önemli argümanlarından biri kabul edilen ‘inovasyon’ dan bahsedeceğim.

Öncelikle inovasyonu tanımlayarak işe başlamak istiyorum. Oslo kılavuzunda belirtildiği haliyle, inovasyon; “yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet) veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin ya da iş uygulamalarında, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır”.  Tanımdan da ANLAŞILMADIĞI gibi  inovasyon özünde ‘yeni’ ye odaklanılmış gibi görünüyor. Tabi yeni denilince akla “Hangi yeni?” sorusu geliyor. Bunu daha iyi anlamak için halen en faydalı inovasyon örnekleri arasında gösterilen bisikleti düşünelim.

  • 1492 yılında Leanorda Da Vinci’nin karalaması diye olarak ortaya atılan ve kimin icat ettiği tam olarak bilinmeyen ilk bisiklet acaba yeni bir şey midir?
  • Ya da daha sonra evrilip gelişen ve vitesler takılıp kullanımı kolaylaştırılan bisiklet yeni midir?
  • Peki güçlü bir araba üretim know-how’una sahip Audi gibi bir firmanın çıkarmış olduğu elektrikli bisiklet yeni midir?
  • Peki ya tasarımı tamamlanmış ama rekabete de bağlı henüz piyasaya sunulmayan bisiklet modelleri yeni midir?

Bu noktada inovasyonu sadece ‘yeni’ kavramına indirger ve basitleştirsek bu terimin özüne haksızlık etmiş olabiliriz.

İnovasyonun inovasyon olması için  bilinmesi gereken en önemli özelliklerinden biri, ortaya çıkarılan ürün ya da hizmetin değiş tokuş edilebilir olmasıdır. Yani inovasyon temelli ortaya çıkarılan ürün ya da hizmete müşteriler para verip alabilmeli ve buna bir değer atfedilmelidir.

Bir çok alt dalı olmakla birlikte gerçekte inovasyonun dört ana boyutundan bahsedilir1[1]. Bunlar;

  • Dönüşümsel İnovasyon

İnovasyonun büyük büyük babası olarak tanımlanır. Kuşaktan kuşağa etkisi devam ettiği için bir devrim ve onun devamı şeklinde düşünülür. Bunu ayırt edebilmenin en kolay yolu, “Bu inovasyon insanların hayatından çekip alındığında hayat duruyor mu?” sorusunu sormaktır. Bu sorunun cevabı “evet” ise bu dönüşümsel bir inovasyondur. Elektrik ve internet buna verilebilecek en basit örneklerdir.

 …

Yazar: Kamil BAYAR

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız… 

Üretimde yeni boyut: 3B yazıcılar ve Türkiye’deki kullanımı

3 Boyutlu Yazıcı temel olarak bakıldığı zaman; bilgisayar ortamında saklanan sayısal verinin fiziksel gerçek nesnelere dönüştürülmesini sağlayan cihazlardır. Bu teknoloji, geleneksel imalat yöntemleri gerçekleştirilmesi mümkün olmayan geometrileri de üretebilmektedir. Bu teknoloji her ne kadar yenilikçi ve özgün bir yapıya sahip olmasına rağmen ilk uygulamaları 80’li yıllara dayanmaktadır. Son 20 yıl içerisinde hızlı prototipleme alanında fazla ilgi görmesi bu teknolojilerin yaygınlaşmasına destek olmuştur. 2006 yılında başlayan REPRAP (kendin yap, kendin geliştir) projesi sayesinde birçok sıradan kullanıcı, hobi sever, kendin yap kültürüne sahip kişiler bu cihazları kullanmaya başlamıştır. Goshen (2013) ‘in de belirttiği gibi bu projenin başlangıcından 3 yıl gibi kısa bir süre sonrasında bir çok şirket açık kaynak olarak 3 boyutlu yazıcıları üretmek ve satmak için REPRAP projesine dahil olmaya başlamıştır.

3 boyutlu üretim, masaüstü imalat ya da (additive manufacturing) katkısal üretim olarak da bilinen bir üretim yöntemidir. 3D Yazıcılar, üretimi gerçekleştirebilmek için birçok farklı teknoloji kullanabilmektedirler. Teknolojiler arasındaki farklılıklar genellikle katmanların nasıl oluşturulduğu ile alakalıdır. 3D yazıcıların kullandığı bazı teknojileri sıralamak gerekirse,  Seçici Lazer Sinterleme – SLS (SelectiveLaserSintering), FDM (FusedDepositionModeling), Stereolithograhpy en çok kullanılan 3B yazıcı teknolojileri arsındadır.

Kişisel bilgisayarların veya mürekkep püskürtmeli-lazer yazıcıların gelişmesine benzer bir şekilde, 3B yazıcıların da satın alınabilme olanağının artması ile yaygınlaşmaya başlamasını sağlamıştır.  Ancak birbirinden oldukça farklı üretim biçimleri ve malzeme kullanımı dolayısıyla bir standarttan söz etmek henüz mümkün değildir. Bu bağlamda farklı tekniklerden ve oldukça farklı büyüklüklerdeki, oldukça farklı fiyat aralıklarında makinelerden söz edilebilir. Burada hangi amaçla 3B yazıcıların kullanıldığı çok önem kazanmaktadır. Çünkü analiz yapmak için ölçekli modelin oluşturulması için ürün üretilebileceği gibi direkt olarak bir parçanın yerine kullanılması için de bir ürün üretilebilir. Ya da mikron kalınlıkta hassasiyet gerektiren üretimler için de kullanılabileceği gibi hassasiyet gerektirmeyen kaba modellemeler için de kullanılabilir.

Yazar: Kemal ŞAHİN

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız… 

Franchising Sistemi

  1. Franchisingin Tanımı

Franchising, iki taraf arasında süreklilik gösteren ve ticari ilişkiye dayanan bir anlaşmadır. Franchising, bir işletme sistemi çerçevesinde yapılan satış etkinliklerinde denenmiş, kendini ispat etmiş bir markanın desteği ve güvencesi altında iş yapan, birbirinin kopyası firmaların mal ve hizmet dağılımına yönelik olarak belli bir bedel karşılığında söz konusu marka ve sistemin sahibi olan firma (Franchisor) ile yapmış oldukları ticari anlaşma türüdür. Franchising bir işletme sisteminin ürünlerinin ve hizmetlerinin sunulduğu bir ekonomik paylaşım türüdür. Bu açıdan franchising bir dağıtım ve pazarlama sistemidir.

 

  1. Franchising’de Taraflar

Frnchising sisteminde Franchisor (franchise veren) ve Franchisee (franche alan) olmak üzere en az iki taraf bulunmaktadır.

 

2.1. Franchisor

Gelişmiş bir üretim, işletme ve pazarlama sistemine, ticari isme ve tescilli bir ticari markaya sahip olan her hangi bir gerçek veya tüzel kişidir. Franchisor, franchisinge konu olacak ürün ve hizmetin hak sahibidir. Franchisor, franche alan tarafa kullandığı isim veya marka, mal veya hizmetin üretim tekniği, işin yönetim ve organizasyonu ile ilgili bilgileri vermek ve onu sürekli olarak desteklemek zorundadır.

 

Franchisor, işin sevk ve idaresiyle ilgili olarak franche alan taraf üzerinde sürekli ve geniş bir denetim hakkına sahiptir. Franchisor, franche alan tarafın faaliyetlerini denetleme, muhasebe kayıtlarını inceleme, işyerini denetleme, franche alan taraftan faaliyetlerle ilgili olarak raporlar ve bilgiler talep etme hakkına sahiptir.

 

2.2. Franchisee

Franchee, franchising sisteminden yaralanarak franche konu olan mal veya hizmetin bağımsız olarak üretimini ve yerel pazarlarda dağıtım ve satışını üstlenen gerçek veya tüzel kişidir. Franchee, franchisor’un isim ve marka imtiyaz hakkını kullanmakta  ve bunun karşılığında da belli bir bedel ödemektedir.

….

Yazar:Vefa TOROSLU

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Bağımsız Denetçi

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız… 

Başkalarının Bakıp Göremediğini Görebilmek; Kişisel Başarı

Artık benzer/aynı teknoloji her yerde var ve herkes çok kolay sahip olabiliyor. Kişiler benzer eğitimi alıyorlar. Kişilere sunulan imkân ve çevre koşulları arasındaki neredeyse fark yok. Nasıl oluyor da aynı koşullar altında yarışa başlayan kişilerden birisi çok gerilerde kalırken diğeri çok önde yarışa devam ediyor?  Başarılı ve başarılı olmayan arasında belirleyici olan başka şeyler neler? Farkları yaratan ne? Bazen yanı başımızda olup ta bizim göremediğimiz başarı ipuçları neler? Başarının sırları neler? Ben ne yapmalıyım?

Bu ve benzeri sorular her zaman aklımıza gelir ve biz, başarılı olan ve olmayan arasındaki farkın ne olduğunu merak ederiz. Elbette bu ve benzeri sorulara bizim cevaplarımız olabilir. Hem kişisel olarak ve hem de kurumsal olarak başarılı olma her zaman merak edilen ve ilgi çeken bir konu olmuştur. Otuz dört yıllık meslek hayatımda ülkemizin en büyüğünden küçüğüne kadar çeşitli şirketlerde yaptığım; proje, eğitim, danışmanlık gibi çalışmalarda bu sorular hep bana sorulmuştur. Ayrıca başarı, yoğun rekabetin yaşandığı küresel bir dünyada kişisel ve kurumsal olarak var olmanın temel koşulu olup, yaşamsal öneme sahiptir. Yukarıdaki sorulara cevap olarak başarının en önemli sırrının; başkalarının bakıp ta göremediği görebilmek olduğu söylenebilir. Bu sır bir bakıma yenilikçilikten (inovasyon) başka bir şey değildir. Başarı kişisel olarak her zaman dikkate değer bir konu olarak hep ilgi çekmiştir. Çünkü; başarı bir bakıma, kişinin bugününü ve geleceğini etkileyen en önemli kavramdır. Başarılı bireyler yetiştirmek adına dünyada aileler, ülkeler ve şirketler inanılmaz sermaye ile yatırım yapıyorlar. Çünkü; biliyoruz ki küresel yarışta teknolojiye hâkim olan dünyaya hakim olarak diğerlerini yönetir, yönlendirir. Teknoloji üreterek ona hâkim olmanın yolu da insan tarafından üretilen bilginin hayata uygulanmasıyla mümkün. Bu bilgiyi de üreten insan. Ne kadar donanımlı ve başarılı insan o kadar teknoloji ar-ge, yenilik ya da ne kadar teknoloji ar-ge o kadar başarılı insan.

Bizler bir birey olarak hep işimizde/mesleğimizde nasıl daha başarılı olacağımızın hayallerini kurarız. Başarılı kişilerin, hikâyelerini dinlemek hoşumuza gider. Başarıyla ilgili yaşanmış olaylar ve anılarla ilgili deneyim paylaşımı hep ilgimizi çekmiştir. Başarıyı biz amaca ulaşmak olarak gördüğümüzde, bunun sadece bir yolla değil, birden çok yolla mümkün olabileceğini görmeliyiz. Burada kritik sorunun; başarı ama nasıl? Olduğu görülecektir. Nasıl? Sorusunun cevabı bizim için çok zor olabilir. Nasıl sorusunun cevabi için öncelikle kişisel yeteneklerimizi keşfetmemiz gerekir. Yeteneğimizi keşfederek ona uygun iş/meslek seçimi ve mesleğin icrası başarı için hayati önemde. Keşfedilen kişisel yeteneğin aynı zamanda yetkinliğe de dönüştürülmesi gerekir. Yetenek sahip olunan potansiyeli, yetkinlik ise bu potansiyeli kullanabilme gücünü gösterir. Örneğin; otomobiliniz kilometre göstergesi saatte maksimum 100 kilometre olsun. Siz sözgelimi, saatte ortalama 70 kilometre ile gidiyorsanız, hızınız 70 kilometre olacaktır. Burada 100 kilometre yetenek, 70 kilometre yetkinlik olarak kabul edilirse, önemli olan yetenekten çok bu yeteneği kullanabilme gücü yani, yetkinliktir. Bu örnekte 30 kilometre kullanılmayan güç vardır. Şayet ortalama hızınız saatte 100 kilometre ise yeteneğinizi yetkinliğe dönüştürüp, tamamen yararlanıyorsunuz demektir.  Zaten başarıyı da belirleyen budur; kişiler, şirketler, sistemler, ülkeler arasında.

….

Yazar: Mahmut Tekin

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız… 

 

Satınalma Pazarlık Planlaması ve Temel Aşamalar

Satınalma yöneticileri kariyerleri boyunca çok sayıda ve farklı özelliklerdeki satıcı/tedarikçi profilleri ile alım müzakerelerini yürütmektedirler. Satınalma pazarlıklarında her zaman hatırlanması gereken, “her pazarlık birbirinden farklıdır ve her pazarlık aynı şekilde sonuçlanmayabilir”. Bu nedenle her pazarlığın kendine özgü dinamiklerinin bulunduğu söylenebilir.

Tedarikçilerle yürütülen pazarlıklarda büyük ölçüde “uzun dönemli bir ilişki nasıl sağlanır ?” sorusuna cevap aranmaktadır. Satınalma pazarlıklarında iki taraf bulunmaktadır. Alıcı hazırlığı kadar tedarikçinin/satıcının da pazarlık için hazırlandığı akıldan çıkarılmamalıdır. Bu nedenle pazarlıklarda eğitimli satıcılara karşı her zaman hazırlıklı olunmalıdır.

Zaman içerisinde elde edinilen pazarlık deneyimi alıcıları bu konuda olgunlaştırmaktadır. Pazarlıklarda başarı, çok çalışma, bilgi toplama, iyi bir planlama ve hazırlık ile kendini göstermektedir. Pazarlık planlamasında işletme gereksinimlerinin analiz edilmesi, temin edilmesi planlanan ürün/hizmetin içeriği, tedarikçi araştırması, pazarlık amaç pozisyonunu belirlenmesi (maksimum, hedef ve minimum beklentiler) önemli bir yer tutmaktadır.

Pazarlık planlamasında aşağıda sıralanan temel konular gözden geçirilmektedir:

 

  • Pazarlıkta hedeflenen belirli bir amaç geliştirilmesi.
  • Tedarikçinin profili, kapasitesi ve kârlılık düzeyi vb. ne olduğunun araştırılması.
  • Tedarikçinin ihtiyaçlarının toplanması.
  • Tedarikçinin anlaşma/pazarlık pozisyonunun analiz edilmesi.
  • Tedarikçi sözleşme yapılacak kadar güvenilir mi ?
  • Ürün/hizmet maliyet analizleri pazarlıkta başlangıç adımları için elzemdir. Bu nedenle uygun verilerin toplanması gerekmektedir.
  • Durum analizinin yapılması. Pazarlık için bir aciliyet var mı ?
  • Pazarlık stratejisi ve taktik adımlar planlanmalıdır. [1]

[1] Michiel R. Leenders, Harold E. Fearon, a.g.e., s:322.

….

Yazar: Prof. Dr. Murat ERDAL

 

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

Uygulamaya erişmek için tıklayınız…