Sürdürülebilirlikten Döngüsel Ekonomiye
M. Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
Uzun yıllardır “sürdürülebilirlik” kavramı, satınalma dünyasının en önemli gündemlerinden biri. Ancak bugün geldiğimiz noktada, sürdürülebilirlik tek başına yeterli değil. Çünkü sürdürülebilirlik, çoğu zaman “zararı azaltmak” üzerine kurulu bir yaklaşımı temsil ediyor. Oysa artık bizler, yalnızca zararı azaltmayı değil, aynı zamanda değer yaratmayı, kaynakları döngüsel biçimde yönetmeyi ve kapalı döngü tedarik zincirleri kurmayı konuşuyoruz. Bu yeni bakış açısına döngüsel ekonomi diyoruz.
Ellen MacArthur Vakfı’nın tanımına göre döngüsel ekonomi, “atığı ve kirliliği tasarımdan çıkaran, ürün ve malzemeleri mümkün olduğunca uzun süre kullanımda tutan ve doğal sistemleri yeniden üreten” bir sistemdir. Yani yalnızca çevreye duyarlı olmak değil, iş modellerimizi ve satınalma stratejilerimizi kökten değiştirmek anlamına geliyor.
McKinsey’nin raporları, döngüsel ekonomi uygulamalarının 2030 yılına kadar Avrupa’da yıllık 1,8 trilyon euro’luk net fayda sağlayabileceğini öngörüyor. Yani bu yalnızca çevreye duyarlı bir adım değil, aynı zamanda ciddi bir iş fırsatı. Satınalma profesyonelleri olarak bizler için döngüsel ekonomi üç kritik sebep yüzünden önemli hale geliyor:
- Kaynak Kıtlığı: Doğal kaynakların hızla tükenmesi, özellikle metal, nadir elementler ve su kullanımında büyük risk yaratıyor.
- Müşteri ve Regülasyon Baskısı: Özellikle Avrupa Birliği’nin “Yeşil Mutabakatı” (Green Deal), karbon ayak izini azaltmayan ve kapalı döngü sistemlere geçmeyen şirketlerin rekabet gücünü düşürüyor.
- Maliyet ve Verimlilik: Atığın azaltılması, geri dönüşüm ve yeniden kullanım stratejileri uzun vadede maliyetleri ciddi şekilde düşürüyor.
Harvard Business Review’da yayınlanan bir makalede şu ifade geçiyor: “Circular supply chains are not just a sustainability initiative; they are a competitive advantage.” Yani döngüsel tedarik zincirleri yalnızca çevre için değil, şirketlerin stratejik geleceği için de avantaj sağlıyor.
Döngüsel ekonomi anlayışı satınalma ekiplerine yepyeni sorumluluklar yüklüyor. Geleneksel satınalma, malzeme ve hizmetlerin fiyat, kalite ve teslim süresine odaklanırken; döngüsel ekonomi ile ürünün yaşam döngüsünün tamamı dikkate alınmak zorunda. Peki, biz satınalma profesyonelleri olarak bunu nasıl uygulayabiliriz?
- Yaşam Döngüsü Analizi (LCA) Yapmak
Ürünün hammaddesinden kullanım ömrü sonuna kadar tüm aşamalarını değerlendirmek ve karbon ayak izi, enerji tüketimi, su kullanımı ve atık üretimi gibi kriterleri ölçmek
- Geri Dönüştürülmüş ve Yenilenebilir Malzeme Kullanmak
Tedarikçilerden yalnızca yeni kaynak değil, geri dönüştürülmüş içerik talep etmek, örneğin otomotiv sektöründe geri dönüştürülmüş plastik ve alüminyumun payı giderek arttığının farkında olmak
- Tedarikçi Ekosistemini Güçlendirmek
Döngüsel ekonomiyi yalnızca tek bir firmanın değil, tüm ekosistemin işi olarak görmek ve bu nedenle satınalma departmanlarının, tedarikçileriyle iş birliği yaparak kapalı döngü sistemler kurmasını sağlamak
- Ürün Yerine Hizmet Satın Almak
Artık “ürün” değil, “sonuç” satın almak, örneğin, yazıcı satın almak yerine “baskı hizmeti” almak ya da aydınlatma ürünleri yerine “aydınlatma hizmeti” satın almak
Döngüsel ekonomide satınalma uygulamalarına şöyle bir bakacak olursak:
Philips: Aydınlatma sistemlerini ürün olarak değil, “ışık hizmeti” olarak satıyor. Böylece ürünün ömrünü uzatıyor, geri dönüşümü kendi üstleniyor.
IKEA: Tedarik zincirinde %100 yenilenebilir enerji ve geri dönüştürülmüş malzeme hedefi koydu. 2030’a kadar tüm ürünlerinde kapalı döngü sağlamak istiyor.
Renault: Araç parçalarını yeniden üretim (remanufacturing) süreciyle kullanıma sokuyor, böylece maliyetleri düşürürken atığı da azaltıyor.
Bu örnekler bize gösteriyor ki döngüsel ekonomi yalnızca bir vizyon değil, bugün dünyada başarıyla uygulanan bir gerçeklik.
Döngüsel ekonomiye geçişte satınalma profesyonellerinin rolü kritik. Çünkü bizler tedarikçi seçiminde, sözleşme süreçlerinde, ürün ve hizmet şartnamelerinde doğrudan etkiliyiz. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın 2023 raporunda şu vurgu yapılıyor:
“The purchasing decisions made by procurement professionals can accelerate or delay the global transition to a circular economy.” Yani vereceğimiz kararlar, yalnızca şirketimizin değil, dünyanın geleceğini de şekillendiriyor.
Bugün sürdürülebilirlikten döngüsel ekonomiye geçiş, satınalma profesyonelleri için artık bir tercih değil, zorunluluk. Yeşil satın alma, döngüsel ekonomi anlayışının ilk adımı olabilir; ancak geleceği şekillendirecek olan kapalı döngü tedarik zincirleridir. Bizler satınalma profesyonelleri olarak yalnızca maliyet avantajı değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal değer yaratmayı da sorumluluğumuz olarak görmeliyiz. Döngüsel ekonomi, işimizi daha stratejik, daha etkili ve daha anlamlı hale getiriyor. Çünkü artık biliyoruz ki: En büyük rekabet avantajı, dünyanın kaynaklarını akıllıca ve döngüsel biçimde kullanabilmekten geçiyor.
M.Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
efsun@indus.com.tr
https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/
Instagram @indusefsun








