Lojistik partner seçimlerini elektronik ihale ortamında gerçekleştirdiklerini belirten Siemens Türkiye Tedarik Zinciri Yönetimi Bölüm Direktörü Tuğrul Günal, seçim yaparken maliyet unsurunun yanında profesyonellik, operasyon kabiliyeti, çözüm odaklı yaklaşım ve referansların en önemli öncelikleri olduğunu söylüyor.
Siemens Türkiye, lojistik süreçlerini nasıl yönetiyor?
Siemens Türkiye, kara, hava, deniz ve demiryolu ile gerçekleştirdiği tüm nakliye ve bunun yanı sıra depolama ile ilgili genel ihtiyaçlarını lojistik partnerlerinden sağlamakta. Bir kısım depolama ihtiyaçlarını da kendi bünyesinde bulduğu çözümlerle gidermektedir. Bu süreci, mümkün olduğu ölçüde fabrikalarının ihtiyaçlarını bir araya getirip elektronik ihale ortamında en optimum tedarikçiyi seçme yöntemi ile gerçekleştirmektedir. Bu seçim yapılırken maliyet unsurunun yanında tedarikçilerin varsa Siemens tecrübesi, profesyonellikleri, operasyon kabiliyetleri, çözüm odaklı yaklaşımları, kendi pazarlarındaki konumları ve referansları önemli rol oynamaktadır. Siemens Türkiye, lojistik partnerini belirlemeden önce firmaları yukarıda bahsettiğimiz kriterler kapsamında ön değerlendirmeye tabi tutup ihalede yer almasını uygun bulduğu firmaları davet etmektedir. Bir başka deyişle çok ciddi bir ön elemeden geçen firmalar Siemens’in lojistik ihalelerine girmeye hak kazanmaktadır.
ANAHTAR TESLİM ÇÖZÜMLER BEKLİYOR
Siemens Türkiye’nin lojistik operasyonlarındaki çözüm ortakları hakkında bilgi verir misiniz? Lojistik partnerlerinizi seçerken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz?
Tedarikçi seçim süreci Siemens SCM Bölümü’nün yapı taşlarından biridir. “Doğru iş doğru tedarikçi ile yapılır” düşüncesinden yola çıkarak, lojistik tedarikçilerimizi belirlerken öncelikle yüz yüze görüşmeler yapmaktayız. Yapılan yüz yüze görüşmeler neticesinde olumlu bulunan tedarikçiler için bağımsız denetleme kuruluşlarından raporlar alınmakta. Mali durumları hakkında bilgi toplandıktan sonra firma hakkında internet üzerinde araştırma yapılarak bilgi edinilmekte ve firmadan alınan referanslar kontrol edilmekte. Tüm bu süreçlerin olumlu bulunması durumunda Siemens Türkiye’nin Siemens Etik Kuralları ve Genel Satınalma Şartları firma ile paylaşılmakta ve belirlenen kurallar doğrultusunda yazılı taahhüt vermesi beklenmekte. Tüm bu aşamaların olumlu sonuçlanmasından sonra tedarikçi firma sisteme tanıtılmakta ve Siemens ile deneme yüklemeleri gerçekleştirilerek son değerlendirmesi yapılmakta. Yukarıda bahsedilen süreçler tamamlanmadan deneme yüklemesi yapılması mümkün değildir.
Lojistik özelinde firmanın seçimini yaparken, uluslararası arenada partnerleri, lojistik ağı, çalışan profili, operasyonel kabiliyetleri öncelikli olarak göz önünde bulunduruyoruz. Firmaların operasyon kabiliyetleri değerlendirilirken, ana kriter firmanın FAT (Feedback-Attitude-Timing) seviyesidir. Bir başka deyişle operasyon süresi boyunca bize ne kadar bilgi verdiğidir. Tedarikçi ile iş ilişkisi kurulduktan sonra firma ile aylık toplantılar yaparak iş ilişkilerini gözden geçirmekteyiz. Lojistik firmaları her yıl firmamızın içinde tüm tarafların katıldığı Tedarikçi Değerlendirme Süreci’nde değerlendirilerek puanlanmakta. Yapılan puanlama sonucunda firmaya kendisini geliştirmesi istenen yönler yazılı olarak bildirilmekte ve belirlenen süre içinde kontroller yapılarak durumu takip edilmekte. Firmayı kendisini geliştirmesi yönünde teşvik etmekteyiz.
Siemens partner olarak belirlediği firmalara Siemens dünyası içinde farklı yeni iş olanakları sağlamak için ayrıca yoğun çaba sarfetmektedir. Siemens Türkiye, ağırlıklı olarak proje bazlı çalışan bir firma olduğu için tüm projelerinde lojistik şirketlerinden anahtar teslim çözüm beklemekte. Firma ihaleye davet edilmeden önce bu kriter mutlaka göz önünde bulundurulmakta. Özellikle 3. ülkelere yapılan transit yüklemelerde firmanın Avrupa’nın her köşesinden yükleme yaparak varışının gerçekleşeceği son ülkede standart araçların ve gabari dışı yüklemelerin boşaltılmasını sağlayacak ekipmanları da temin etmesi beklenmekte. Mümkün olduğu kadar tedarik zincirinin kırılmadan A’dan Z’ye tüm lojistik faaliyetlerinin tek firmadan sağlanmasına özen gösterilmekte.
Toplam maliyetlerinizin içerisinde lojistiğin tutarını değerlendirebilir misiniz? Bu maliyetleri düşürmede nasıl bir yol izliyorsunuz? Bu anlamda lojistik şirketlerinden beklentileriniz neler?
Toplam satınalma maliyetlerimiz içerisinde lojistik maliyetlerimizi belirmemiz maalesef mümkün değil. Ancak lojistik maliyetlerimizi azaltmak için elektronik ihaleler düzenlemek başvurduğumuz en etkin çözümlerden birisidir. Bunun yanında devamlı olarak süreç iyileştirme çalışmaları düzenlemekteyiz. Üretim yapan bölümlerimizden üretim ve sevkiyat planlarını yaparak daha uygun maliyetli deniz ve demiryolu taşımacılığına ağırlık vermek öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Ayrıca onaylanmış kişi statüsüne sahip bir firma olarak mavi hat uygulamasıyla mallarımız gümrükte hiç vakit kaybetmeden çekilmekte olup, lojistik maliyetlerimiz minimum seviyede yer almaktadır. Türkiye’de yeni uygulanmaya başlayan “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü” ne sahip olarak kendi lokasyonlarımızdan ithalat ve ihracat yapmayı hedeflemekteyiz. Bu sayede antrepo maliyetlerinde ciddi anlamda tasarruf sağlamayı öngörüyoruz.
Bizim yapmış olduğumuz çalışmaların yanı sıra lojistik firmalarının da devamlı suretle kendilerini yenilemeleri ve eğitimli iş gücü istihdamını artırmaları gerektiğini düşünüyoruz. Lojistik firmalarının hem operasyonel süreçlerini iyileştirerek hem de alternatif çözüm yöntemleri ile bizlere destek olmasını beklemekteyiz. Özellikle Türkiye’nin jeopolitik konumu nedeniyle hem deniz ulaşımının hem de demiryolunun avantajından yararlanmak için çalışmalarına hız vermeleri gerektiğini düşünüyoruz.
DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞI GÜÇLENDİRİLMELİ
Türk lojistik sektörünün enerji lojistiği konusundaki hizmet kalitesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siemens için enerji lojistiği denince akla rüzgar ve gaz türbinleri ve trafolar gelmektedir. Maalesef enerji lojistiği konusunda hem Türkiye’nin altyapısının hem de lojistik firmalarının henüz arzulanan seviyede olmadığını düşünüyoruz. Ancak enerji sektöründeki büyümeye paralel olarak Türk lojistik sektörünün daha fazla tecrübe kazanarak, gelişeceğine inanıyoruz. Bir başka önemli sorun ise Türkiye içerisinde gerçekleştirilecek ağır tonajlı taşımalar için karayolu altyapısının uygun olmamasıdır. Güzergah üzerindeki hemen hemen her köprünün aracın geçişi aşamasında güçlendirilmesi için çalışma yapılması gerekliliği ve bu çalışmanın yapılması için alınması gereken izinlerin maliyetleri maalesef hem çok yüksek seviyelere ulaşmakta hem de önceden öngörülmesi pek mümkün olmamaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede hala ihracat ve ithalatın büyük bir yüzdesi İstanbul, İzmir ve Mersin limanları arasında paylaşılmaktadır. Bu bağlamda Karadeniz limanlarının bir an önce geliştirilmesi ve kullanılması için çalışmalar yapılması gerekmektedir. Özellikle teşviklerin yoğun olduğu, üretimin ve işgücü maliyetlerinin düşük olduğu doğu illerimizin global rekabette öne geçebilmesi için demiryolu taşımacılığının daha da artırılması gerekir.