4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesinde bildirimsiz fesih hakkını kullanma süreleri belirlenmiştir. Buna göre, İş Kanunu’nun 24 ve 25 inci maddelerinde gösterilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.
Bu haller sebebiyle işçi yahut işverenden iş sözleşmesini yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde feshedenlerin diğer taraftan tazminat hakları saklıdır.
Bildirimsiz fesih hakkının kullanma süreleri sadece ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller nedeniyle yapılan fesihler için geçerlidir. Bu nedenle, söz konusu süreler sağlık, zorlayıcı nedenler ile göz altına alınma ve tutukluluk sebepleriyle yapılacak fesihlerde geçerli değildir. Belirtilen sebeplere bağlı fesih hakkı, iyi niyet kurallarına bağlı olarak belirlenecek makul süre içerisinde kullanılmalıdır[1].
Başka bir anlatımla, İş Kanunu’nun 26. maddesinde belirtilen süreler içinde iş sözleşmesi feshedilmezse, haklı sebeple fesih hakkı, o sebep açısından ortadan kalkar. Bununla birlikte, tarafların haklı sebeple fesih hakkından vazgeçtiğini kabul etmek için mutlaka hak düşürücü sürelerin sona ermesi de şart değildir. Zira, bu süreler içinde de süresiz fesih bildirimi hakkından açık ve zımni olarak vazgeçilebilir.
Örneğin; haklı sebeple fesih hakkı bulunmasına rağmen önelli feshin tercih edilmiş olması, sözleşmenin haklı sebebe rağmen yenilenmesi, kanun dışı grevden sonra buna katılmış olan işçinin çalıştırılmış olması haklı sebepten zımni feragat olarak değerlendirilmektedir[2].
Dolayısıyla, iş sözleşmesinin fesih yetkisi altı iş günlük süre içinde kullanılmazsa işçi affedilmiş, işverende bu yetkisini kullanmaktan vazgeçmiş sayılır. Başka bir deyişle, bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz.
Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe sebep olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü sayılmaz ve takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer. İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı iş günlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar[3].
Nitekim Yargıtay’a göre, “Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin, işyerinde esrar içmesi sebebiyle ancak altı iş günlük süre geçtikten sonra feshedildiği gerekçesiyle, davacının ihbar ve kıdem tazminatı alacakları hüküm altına alınmış ise de, karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Somut olayda, işveren tarafından 10.11.2011 tarihinde, işçinin, işyerinde esrar içtiğinin öğrenilmesi üzerine, 11.11.2011 tarihinde savunması alınan davacı eylemi kabul etmiştir. Bunun üzerine, davacının iş sözleşmesi 14.11.2011 tarihinde feshedilmiştir. Şu halde, iş sözleşmesinin feshi haklı sebebe dayandığı gibi fesih de 4857 sayılı Kanun’un 25/II. maddesinde ifade edilen altı iş günlük süre içinde yapılmıştır. Bu anlamda, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[4].
Sonuç olarak, işçinin işyerinde hırsızlık yaptığını on bir ay sonra öğrenen işveren, bir yılı geçirmeden ve olayı öğrendiği günden itibaren altı iş günü içinde iş sözleşmesini bildirimsiz olarak feshetmek zorundadır. Çünkü fesih hakkının kullanılması için düzenlenen altı iş günlük ve bir yıllık süreler hak düşürücü sürelerdir. Bu süreler dolduktan sonra bildirimsiz fesih hakkı kullanılamaz.
LÜTFİ İNCİROĞLU
[1] SÜMER, Haluk Hadi, İş Hukuku 25. Baskı, Ankara 2020.
[2] İNCİROĞLU, Lütfi ,Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4. Baskı, İstanbul 2019.
[3] Y22HD.18.5.2017 T., E.2017/8551, K.2017/11484 Legalbank.
[4] Y22HD.11.2.2014 T., E.2013/3418, K.2014/2098 Legalbank.