Bugünkü Dünyada Ülkemiz Nasıl İvedilikle Ekonomik Gücü Yaratabilir!
Gülderen SOMAR
Bu başarının yolunu StartUp ve KOBİlerle oluşturmak en etkin yoldur!
Küresel rekabetin yoğunlaştığı ve değişimin hızının durmak bilmediği bir çağda, ulusal ekonomik gücün gerçek motoru giderek artan bir şekilde yerleşik küresel markaların hakimiyetinde değil, yeni başlayanların ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) dinamik manzarasında yatmaktadır. Bu kuruluşlar, ekonomileri büyük şirketlerin genellikle eşleştiremeyeceği çeviklik, yeni fikirler ve yerelleştirilmiş çözümlerle besler. Ülkeler, odağı bir sonraki çok uluslu devi beslemekten yeni başlayanlar ve KOBİ’lerden oluşan canlı ekosistemi güçlendirmeye kaydırarak, toplumun her katmanında dayanıklılık ve inovasyon geliştirebilir.
Startup’lar belirsizlik ve hızlı değişimle tanımlanan ortamlarda faaliyet gösterirler. Başarı sadece sorunları çözme yeteneğine değil, daha da önemlisi, çözülmesi gereken doğrusorunları bulma ve bunlar hakkında açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurma yeteneğine bağlıdır. İki yönlü iletişim ve problem bulma bir girişimin kültürünün bir parçası haline geldiğinde, birbirlerini güçlendirerek öğrenme, adaptasyon ve yenilik döngülerini güçlendirirler. Bu uygulamaları benimsemek, durgunluk ve atılım, başarısızlık ve kalıcı başarı arasındaki farkı belirleyebilir.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) de bu ilkeleri benimseyerek önemli ödüller kazanabilirler. Kaynakların ve hata paylarının genellikle büyük şirketlere göre daha dar olduğu KOBİ’ler için, samimi bir diyalog kültürünü ve ihtiyatlı sorun bulmayı beslemek oyunun kurallarını değiştirebilir. KOBİ’ler, iletişim ve sorun belirleme eğitimine yatırım yaparak, ekiplerinin sorunları maliyetli aksiliklere dönüşmeden önce erkenden ortaya çıkarmasını sağlar.
Psikolojik güvenliğin teşvik edilmesi, her seviyedeki çalışanları endişelerini dile getirmeye, deneyler yapmaya ve korkusuzca iyileştirmeler önermeye teşvik ederek daha sağlam ve esnek operasyonlara yol açar. İlk başta ne kadar basit veya sınırlı olursa olsun, verilerden yararlanmak, KOBİ’lerin bilinçli kararlar almasına ve pazar veya operasyonel sinyaller ihtiyacı gösterdiğinde hızla yön değiştirmesine olanak tanır.
En önemlisi, sadece çözümlerini değil, sorunların keşfini kutlamak proaktif bir zihniyet geliştirir. Sürekli gelişime ve meraka değer verildiğinin sinyalini vererek KOBİ’lerin rekabetçi ortamlarda çevik ve yenilikçi kalmasına yardımcı olur. KOBİ’ler bu alışkanlıkları benimseyerek kendilerini sadece belirsizlikten kurtulmak için değil, aynı zamanda bu belirsizlikte başarılı olmak için de konumlandırırlar.
Gülderen SOMAR







