Emeğin Görünmeyen Lojistiği ve Satın Alınamayan Değerler!
Olgar ATASEVEN
1 Mayıs, ilk kez 1886 yılında, Amerika’nın Chicago kentinde işçilerin günlük 8 saatlik çalışma talebiyle başlattıkları büyük bir direnişle dünya tarihine geçti. Bugün pek çok ülkede “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanan bu tarih, ilk bakışta sokaklara dökülen işçileri, yükselen sloganları ve ellerde taşınan pankartları hatırlatır. Ancak zaman değişti ve her kim ne derse desin, bence bugün, 1 Mayıs’a farklı bir yerden bakmanın vakti geldi.
Çünkü emek artık sadece fabrikanın dönen çarklarında değil; bilgisayar ekranlarının, veri tabanlarının, proje planlarının ve tedarik zincirlerinin görünmeyen hatlarında da varlığını sürdürüyor. Anlayacağınız, artık duvar işçilerinden daha fazla kod işçilerimiz var. Ve en önemlisi, bu emeğin bazı bölümleri asla satın alınamıyor.
Emek, Sadece Kas Gücü Değildir
Bir fabrikanın üretim hattında görev alan bir işçinin emeği kadar, o hammaddeyi zamanında fabrikaya ulaştıran lojistik uzmanının, tedarikçiyi seçen satınalma yöneticisinin, kaliteyi garanti altına alan mühendisin de emeği vardır. Üretim dediğimiz şey, sadece fiziksel bir eylem değil; doğru zamanda doğru bilgiyi, doğru kaynağı ve doğru insanı bir araya getirme sanatıdır.
Bugün iş dünyası, üretimi sadece fiziksel bir çıktı olarak değil, organizasyonel bir akış olarak yönetiyor. Ürünün kendisi kadar, ürünün oluşmasını sağlayan tüm süreçler de değer yaratıyor. Bir makinenin başında saatlerce çalışan işçinin emeği kadar, o makineyi oraya zamanında getiren satınalma süreci de görünmeyen ama yaşamsal bir emek örüntüsüdür.
Ve işin ilginç yanı, bu örüntünün pek çok bileşeni parayla satın alınamıyor.
Satın Alınamayan Değerler
Bir tedarik zincirini yönetirken karşılaşılan en büyük zorluk, parayı bastırıp her şeyi çözebilme yanılgısıdır. Oysa iş dünyasında bazı şeyler parayla satın alınamaz:
- Bir çalışanın şirkete duyduğu gerçek aidiyet,
- Tedarikçinin size duyduğu güven,
- Bir proje yöneticisinin kriz anında gösterdiği sadakat,
- Bir ekip arkadaşının inisiyatif alma cesareti,
- Bir çalışanın işine kattığı görünmeyen tutku.
Bunlar, bir sözleşmeyle ya da bir maaş bordrosuyla sağlanamaz. Bunlar, kültürle, liderlikle, inançla ve en önemlisi adil bir yönetimle kazanılır.
İşte bu yüzden, 1 Mayıs artık sadece sokaklarda değil, ofislerde, sanal toplantılarda, depo raflarında, arka planda çalışan sunucularda da kutlanmalıdır. Çünkü emek, form değiştirmiştir. Ve bu yeni form, çok daha karmaşık ama aynı zamanda çok daha insani bir yapıya sahiptir.
Görünmeyen Lojistiğin Kahramanları
Bir ürünün market rafına gelene kadar geçirdiği tüm aşamaları düşünelim:
- Hammadde üretimi,
- Tedarik planlaması,
- Nakliye organizasyonu,
- Depolama,
- Dağıtım,
- Satış ve son tüketiciye ulaşım.
Bu sürecin her halkasında birer kahraman vardır. Ancak onların çoğu, bir ürün ambalajının üzerinde adları yazılmadığı için görünmezler.
Bugün bir şantiye şefi sabahın köründe işe başlarken sadece işçilere değil, tedarikçisine güvenmek zorundadır. Bir satınalma yöneticisi, sadece fiyat pazarlığı yapmaz; tedarikçinin kalitesine, güvenilirliğine ve etik değerlerine de yatırım yapar. Lojistik uzmanı, sadece malzeme taşımaz; zamanında teslimatla bir fabrikanın bütün üretim dengesini korur.
Bu görünmeyen emek zinciri, bugün iş dünyasının en kırılgan ama en değerli hattıdır. Ve işte tam da bu yüzden, 1 Mayıs onların da günüdür. İşte bu yüzden 1 Mayıs klavye başında harflere basan benim de günümdür.
1 Mayıs’a Yeni Bir Bakış
Belki de artık 1 Mayıs’ı sadece “fiziksel emek” üzerinden değil, “değer üreten her eylem” üzerinden okumalıyız. Her doğru planlama, her zamanında karar, her çözüm odaklı inisiyatif bir emektir. Bu yeni çağda, emek bir kas hareketi kadar bir akıl hareketidir.
Ve en güzeli: Gerçek emek, bir maaş bordrosunun çok ötesindedir.
Gerçek emek, görünmediği zaman bile sistemi ayakta tutar.
Gerçek emek, sadece bedeli ödenen değil, değer verilen emektir.
Bugün, ofislerimizdeki bilgisayar ekranlarına, fabrikalardaki üretim bantlarına, depolardaki raflara, yollardaki tırların arkasına baktığımızda; görünmeyen binlerce emeği selamlayalım. Onlar olmasaydı hiçbir şey zamanında, doğru yerde ve doğru kalitede olamazdı.
Aslında Birlikte Üretiyoruz
1 Mayıs, sadece sokaktaki pankartlar değil; iş dünyasının sessiz kahramanlarına da bir selamdır.
Ve her birimiz, görünür ya da görünmez bir yerinde bu zincirin bir halkasıyız. Birlikte üretiyoruz. Birlikte büyüyoruz. Birlikte değer yaratıyoruz.
Bu yüzden bugün, geçmişten ilham alırken geleceğe umutla bakalım.
Çünkü emek, değişse de; kıymeti hep aynı kalıyor: İnsana dair en değerli güç olmaya devam ediyor.
Mutlu 1 Mayıslar.
Yorumlarınızı her zaman olduğu gibi bekliyorum!
Olgar ATASEVEN
Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı