Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu
“…yerin anlaşılması kuramsal çaba olmadan gerçekleşmez… …neredeyse tüm toplumsal ve kültürel kuramlar yerin bir biçimde tanımlanmasına dayanır.” John Urry
Mekânın, insan ruhu üzerinde dolaysız bir etkiye sahip oluşu, yüzyıllardan bu yana apaçık bir gerçek olarak kabul edilir. Birbirinden farklı niteliklere sahip her bir mekân, insanlar üzerinde birbirinden farklı etkilere yol açarken, aynı mekân karşısında birbirinden farklı insanlar, birbirinden farklı tepkiler gösterir. Bir tür bir arada olma hali olarak mekânlar, paylaşmayla ve bu ilişkisellikten doğan sinerji ile inşa edilebilirler. Mekân, sadece fiziksel bir uzam olarak ele alınamaz.
Mekânlar, sinerjinin açığa çıktığı, ruha yönelik alanlardır. Üretim yapılan alanlar, çalışanların sinerjisine en üst düzeyde ihtiyaç duyulan mekanlardır. Bu mekanlar öylesine tasarlanmalıdırlar ki aynı mekânı paylaşanların bir arada olmalarından doğacak enerji, işgücüne dönüşebilsin. En üst düzeyden en alt birime kadar bir kurumun çalışanlarının verimlilik düzeyleri, mekân ile kurdukları ilişkiye sıkı sıkıya bağlıdır. Mekânın yapısı, ışığı, rengi, boyutu gibi unsurlara indirgenebilecek özellikler, üretim alanlarının performans kriterlerine uygun olarak biçimlenirler. Bu bağlamda, mekâna yapılan her yatırım, kurumlara karlılık olarak geri dönmektedir. Kasvetli, ışıksız, renksiz mekanlarda çalışan insanlardan, mükemmel sonuçlar beklemek despotizmden ve hayalcilikten başka bir şey değildir.
Kurumsal ekoloji; gerçek fiziksel yapıdan veya bir kurumun iş yeri ekolojisinden bahsetmektedir. Fiziksel yapı, bir sistem görüntüsünü yarattığından dolayı, kurumdaki davranış yönergelerini şekillendirmeye ve güçlendirmeye yardımcı olmakta, değerleri ve beklentileri nakletmektedir. Kurumsal ekoloji, duyguların depolanmasının inşasında, temel bir rol oynamaktadır. Kurumsal bir yapı içerisinde insan davranışlarının hem sosyal hem de psikolojik durumlarda ortaya çıktığını ve insan ve insan olmayan unsurların etkileşiminin (estetik tasarım, broşürler, toplantı odaları, koridorlar, heykeller, sanat eseri vb.) davranışları şekillendirdiğini ve insanlara beklenen davranışları ve duyguları hatırlatabildiğini işaret etmektedirler.
Hartman’a (2002) göre; çevre, en uygun duyguları, yorumlamaları, davranışları ve işlemleri meydana çıkarma niyetiyle, ipuçlarını kullanarak iletişim kurmalıdır. Ofislerde sergilenen aile fotoğrafları, kurumun aile değerlerini ortaya koyan görüntülerdir (Şekil 1).
Şekil 1. Kurumsal Ekolojide Kurumsal Duygusal Hafıza Depolanması
Üretim ve yönetim alanları birer bilgi üretim merkezidir. Her yeni üretim, her yeni gelişme, bilginin ürünü ve geliştiricisidir. Bu yüzden üretim alanlarını, bilgini üretildiği birer yaşam alanı olarak düşünmek ve yine bu alanları, bilgi üretilen diğer alanlar ile ilişkilendirmek gerekmektedir.
Detaylı bilgiler için aşağıdaki kitabı okuyabilirsiniz.
Mert, G. (2018). Kurumsal Duygusal Hafıza, Artikel Yayıncılık, İstanbul. https://www.gozdemert.com/ebook/KDH.pdf