Perakende Rönesansı 2024 Raporu yayınlandı; Sosyal ticaret gelirleri yıl sonunda 700 milyar dolara ulaşacak

Satınalma Eğitimi Perakende Rönesansı 2024 Raporu Yayınland Sosyal Ticaret Gelirleri Yıl Sonunda 700 Milyar Dolara Ulaşacak

Satınalma Eğitimi Perakende Rönesansı 2024 Raporu Yayınland Sosyal Ticaret Gelirleri Yıl Sonunda 700 Milyar Dolara UlaşacakPerakende Rönesansı Raporu’nu yayınladı. 2024 yılının ikinci çeyreğine odaklanan rapor, perakende sektöründe devrim yaratan teknolojik trendleri ve bu yeniliklerin iş modelleri üzerindeki derin etkilerini gözler önüne seriyor.

Rapora göre önümüzdeki̇ beş yıl içerisinde özelleşti̇ri̇lmi̇ş tüketi̇ci̇ deneyimi, etkileşime dayalı alışveriş, di̇nami̇k sadakat programları ve yenilikçi deneyi̇mler sektörün standartları hali̇ne geldi̇kçe perakende sektörü de dönüşecek. Sosyal medyanın e-ticarete etkisinin devam etmesi ve sosyal medya üzerinden elde edilen gelirlerinin 2024 yılı sonunda 700 milyar dolara yaklaşması bekleniyor. 

Perakende sektöründeki profesyonellere ve yöneticilere, sektördeki en son trendler ve teknolojik gelişmeler hakkında derinlemesine bilgi sunmayı hedefliyor.

Yeni Çağın Perakende Trendlerine Bakış

Günümüzde tüketiciler, alışveriş deneyimlerinde sorunsuz entegrasyon talep ediyor. Dijital ve fiziksel mağazaların birleştiği bir dünyada, çok kanallı stratejiler perakendecilere büyük avantajlar sağlıyor. Artık müşteriler, ister çevrimiçi ister mağazada olsun, aynı üstün hizmeti bekliyor. Bu trend, alışveriş deneyimini yeniden tanımlayarak müşterilere kişiselleştirilmiş ve esnek seçenekler sunuyor. Önümüzdeki̇ beş yıl içerisinde bi̇reyselleşti̇ri̇lmi̇ş ve yenilikçi tüketi̇ci̇ deneyimi, etkileşime dayalı alışveriş, di̇nami̇k sadakat programları sektörün standartları hali̇ne geldi̇kçe perakende sektörünün de dönüşmesi bekleniyor.  

26 ülkede 20 bin tüketici ile yapılan IBM anketine göre tüketicilerin yalnızca yüzde 9’u mağaza içi alışveriş deneyimlerinden memnun olduklarını söylüyor. Ankete katılanların yarısından fazlası, alışveriş yaparken botlar, sanal asistanlar ya da AR/VR ve AI uygulamalarını kullanmak istediklerini belirtiyor. Buna rağmen AI asistanlarını kullanan katılımcıların üçte ikisi ise deneyimden memnun kalmadıklarını ve neredeyse yüzde 20’si tekrar denemeyeceklerini söyledi. Öte yandan, küresel AR/VR e-ticaret pazarının 2027 yılına kadar 120 milyar dolara ulaşması; küresel sosyal medya üzerinden yapılan ticaret gelirlerinin 2024 yılında 700 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.

Raporun ilgi çekici bazı verileri şöyle;

Çevrimiçi alışveriş yapanların yüzde 80’i, yapay zeka tabanlı kişiselleştirmenin çevrimiçi deneyimlerini geliştirdiğine inanıyor.

Hızlı büyüyen şirketler, daha yavaş büyüyen şirketlere göre kişiselleştirmeden yüzde 40 daha fazla gelir elde ediyor.

Ankete katılanların yarısından fazlası, alışverişlerinde botları,  sanal asistanları ya da AR/VR ve AI uygulamalarını kullanmak istediklerini söylüyor.

Yapay zeka asistanlarını kullanan katılımcıların üçte ikisi bu deneyimden memnun kalmamış ve yaklaşık yüzde 20’si tekrar denemeyi düşünmediklerini belirtiyor.

Küresel AR/VR e-ticaret pazarının 2027 yılına kadar 120 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.

Küresel sosyal ticaret gelirlerinin 2024 yılında 700 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.

İhracatın Finansmanı Buluşmalarının Beşincisi Denizli’de Gerçekleşti

Satınalma Eğitimi İhracatın Finansmanı Buluşmalarının Beşincisi Denizli’de Gerçekleşti

Satınalma Eğitimi İhracatın Finansmanı Buluşmalarının Beşincisi Denizli’de Gerçekleştiİhracatı Geliştirme A.Ş. (İGE) kurulduğu günden bu yana ihracatçılara kefalet paketleri ile verdiği desteği sürdürürken, finansmana erişim için bir köprü görevi üstlenerek ihracatçılar ile bankaları buluşturmaya da devam ediyor.

İGE’nin koordinasyonunda, Denizli İhracatçılar Birliği’nin ev sahipliğinde ve Türk Eximbank’ın desteğiyle Akbank, Garanti BBVA, İş Bankası, Odeabank ve Yapı Kredi sponsorluğunda gerçekleşen İhracatın Finansmanı Buluşmaları etkinliği, 200’ün üzerinde ihracatçının katılımıyla Denizli’de gerçekleştirildi.

Topaç; “İhracatın sürdürülebilir büyümesi için finansmanın öneminin bilinciyle hareket ediyor ve Türkiye’nin dört bir yanında ihracatçılara ulaşmaya önem veriyoruz” 

Toplantının açılışında konuşan İhracatı Geliştirme A.Ş. Genel Müdürü Fatih Tuğrul Topaç; “İGE’nin kurulduğu günden bu yana ihracatın sürdürülebilir büyümesi için finansmanın öneminin bilinciyle hareket ediyor ve Türkiye’nin dört bir yanında ihracatçılara ulaşmayı önemsiyoruz. İzmir, Bursa, Adana ve İstanbul’un ardından, önemli bir ihracat lokasyonu olan Denizli ve çevresindeki ihracatçılarımızı finans dünyasıyla bir araya getirerek ihracatın finansmanı konusunda birlikte somut çözümler üretmeyi hedefliyoruz.  İGE olarak, ülkemizin ihracat gücünü artırmak ve bu alana daha fazla kaynağın aktarılmasını sağlamak en önemli önceliğimiz. Bu nedenle, kesintisiz ve sürdürülebilir finansmana erişimi sağlamak için kararlılıkla ve hız kesmeden çalışmalarımıza devam ediyoruz. Paydaşlarımızla birlikte oluşturduğumuz sinerjiyle ülkemizin ihracat potansiyelini artırmaya ve ekonomimizin istikrarlı büyümesine katkı sunmaya devam edeceğiz.” dedi.

DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu; “İhracatın Finansmanı Buluşmaları programının Denizli ev sahipliğinde gerçekleşmesinden onur duyuyoruz”

DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu; “İhracatçılar için zorlu bir süreçten geçiyoruz. Talep daralması ihracatımızı etkileyen en önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Yeni siparişlerde ivme kaybı devam ediyor. Diğer yandan jeopolitik gerilimler nedeniyle artan enerji ve hammadde fiyatları da ihracat rakamlarımıza yansıyor. Belirsizlikler ihracatçının önünü görmesini zorluyor. Yılın ilk yarısında Denizli’den ihracat gerçekleştirdiğimiz 25 sektörden 12’sinde azalma mevcut. Özellikle emek-yoğun sektörlerde bu durum daha net bir şekilde görülüyor. Kurların ihracatçının rekabet edebileceği seviyede olmaması ve sabit seyri de bir diğer önemli başlık olarak karşımıza çıkıyor. İhracat rakamlarımıza değinecek olursak, Denizli’den 2023 yılında 4,2 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirdik. 2024 yılı Ocak-Haziran döneminde ise ihracatımız yüzde 2,5 artışla 2,1 milyar dolara ulaştı. Son dönemlerde, yüksek faiz oranları nedeniyle ihracatçılar, uygun koşullarda finansmana erişmede bazı zorluklar yaşıyor. Ana ihraç pazarımız olan Avrupa’da dijitalleşme ve sürdürülebilirlikle ilgili gelişmelere uyum konusunda özellikle KOBİ düzeyindeki firmaların uygun koşullarda finansmana erişimi gerekiyor.” dedi.

Etkinlikte bankaların üst düzey temsilcileri Bankacılık ve Finans Panelinde ihracatçılara sundukları finansman çözümleri hakkında bilgi verirken, Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) temsilcileri Erdal Çoban, Orhan Özgür ve Uğur Çoban’ın katılımıyla gerçekleşen panelde, katılımcılar finansmana yönelik ihtiyaçlarını dile getirdiler. T.C. Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya ihracat desteklerini aktarırken, İGE Genel Müdürü Fatih Tuğrul Topaç ve Eximbank Ege Bölge Müdürü Gülom Timurhan’ın ihracatçılara sunulan kefalet ve finansman desteklerini tanıttıkları sunumlarının ardından etkinlik sona erdi.

Türkiye, Sürdürülebilirliğe Mavi Ekonomi ile Açılan Yelken

Satınalma Eğitimi Türkiye, Sürdürülebilirliğe Mavi Ekonomi Ile Açılan Yelken

Satınalma Eğitimi Türkiye, Sürdürülebilirliğe Mavi Ekonomi Ile Açılan YelkenSürdürülebilirliğe Mavi Ekonomi ile Açılan Yelken: Türkiye’nin Potansiyelini Açığa Çıkarmak” başlıklı raporunu yayınladı. Rapor, mavi ekonomi olarak tanımlanan sektörlere ilişkin (sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarından deniz üstü yenilenebilir enerjiye, liman faaliyetlerinden kıyı turizmine) kapsamlı birçok başlığı içeriyor.

Türkiye’de mavi ekonomi, 8592 kilometrelik kıyı şeridindeki 28 şehir ve pek çok ülkenin üzerindeki 47 milyon nüfusla, demografik yapı, jeopolitik konum, ve lojistik altyapısıyla önemli bir potansiyele sahip. Toplam GSYİH’nin %67’sini oluşturan bu 28 şehirde 11 milyonun üzerinde çalışan yer alırken, bunların %8’i mavi ekonomiyle doğrudan bağlantılı sektörlerde çalışıyor.

Türkiye’nin 2053 Sürdürülebilir Mavi Ekonomi Eylem Planı önemli bir eksikliği gidermeyi amaçlıyor. Gerekli altyapının oluşturulması, yol haritasının hazırlanması ve kıyı alanlarında faaliyet gösteren sektörler ve kurumlar arasındaki iş birliğini artırmayı amaçlayan plan, ayrıca Deniz Koruma Alanları’nın ilan edilmesiyle özellikle çevresel tehditlere duyarlı kıyı bölgelerindeki biyolojik çeşitliliği korumayı da hedefliyor. Türkiye, mavi ekonomi alanındaki kayda değer potansiyeliyle önde gelen çalışma ve iş birliklerinde öne çıkan ülkeler arasında yer alıyor. Dünya Bankası tarafından desteklenen “Karadeniz’in Mavileştirilmesi Projesi (BBSEA) kapsamında  “Kirliliği Azaltmak için Mavi Ekonomi İstihdam Programı” gibi çalışmalar bu iş birliğini gösteren uygulamalar arasında bulunuyor.

Okyanus ve deniz tabanlı ekonomik faaliyetlere bütüncül ve sürdürülebilir bir yaklaşım olarak tanımlanan “Mavi Ekonomi”, Türkiye gibi geniş kıyı şeritlerine sahip ülkeler için kritik bir önem taşıyor. Ülkemiz, sahip olduğu coğrafi yapı ve iş gücü sayesinde mavi ekonomide dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olma potansiyeli taşıyor. Hazırladığımız bu raporla bu alandaki potansiyelden maksimum faydanın alınmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz. ‘2053 Sürdürülebilir Mavi Ekonomi Eylem Planı’ ve ‘Sıfır Atık Yönetim Sistemi Uygulama Rehberi’, Türkiye’nin mavi ekonomiyi geliştirme yolculuğundaki ciddiyetini ortaya koyuyor. Devreye alınacak politikalar ve projeler ile ülkemiz sürdürülebilir kalkınma yolunda sahip olduğu yüksek potansiyele ulaşabilir.

Türkiye’nin Hangi Bölgeleri Ne Kadar Mavi?

Rapor kapsamında değerlendirilen sektörlerdeki bölgesel dağılıma bakıldığında Marmara kıyılarında liman faaliyetleri ile gemi inşası ve onarımı öne çıkıyor. Ege kıyılarında da etkisi görülen liman faaliyetleri ile gemi inşasının yanına Marmara’dan farklı olarak canlı deniz kaynakları ile kıyı turizmi yerleşiyor. Akdeniz bölgesinin doğusunda Mersin – İskenderun’daki liman etkisi dikkat çekerken, batıda kıyı turizmi ve deniz taşımacılığı öne çıkıyor. Karadeniz ise çok sayıda limanı ve tersanesinin yanına Doğu Karadeniz’de canlı deniz kaynaklarıyla farklılaşıyor.

Mavi Ekonomiyi Destekleyen İnisiyatifler

Rapora göre kıyılarda yer alan toplulukların ve kamu kurumlarının farkındalığı ile mavi ekonomik dönüşüme etkin katılımları, mavi ekonomiye geçişte belirleyici bir role sahip. Mavi ekonomiye dahil sektörlerden verileri bir araya getirerek farklı ülkeler arasında karşılaştırmalı analize olanak tanıyor. Veri ve bilgi paylaşımı sağlarken bu alandaki farkındalığı yükseltmeyi de amaçlayan platform, mavi ekonomiye yönelik eğitimler sunarak inovasyonu teşvik etmeyi ve mavi teknolojileri hızla kullanıma sunarak bu yöndeki yetenek gelişimini desteklemeyi de amaçlıyor.

Katma Değeri Yüksek Bir Alan: Mavi Finans

Raporda öne çıkan başlıklardan birini de “mavi finans” oluşturuyor. Denizler ve kıyı bölgeleriyle ilgili sürdürülebilir ekonomik faaliyetleri desteklemek üzere özel olarak tasarlanmış finansal mekanizmaları, araçları ve yatırımları ifade eden mavi finansı temel alan inisiyatifler, deniz koruma projeleri, sürdürülebilir balıkçılık, yenilenebilir enerji projeleri, kıyı altyapısı geliştirme ve deniz kirliliğiyle mücadele gibi alanlara finansman sağlıyor. Bu kapsamda yer alan finansal araçlar ise mavi tahviller, mavi karbon dengeleme çalışmaları, yeşil-mavi taksonomiler, deniz ve kıyı alanlarını koruma, sürdürülebilir balıkçılığı teşvik etme ve mavi ekonomi içindeki diğer faaliyetlere yönlendirme olarak sıralanıyor.

Türkiye Deniz Kirliliği ile Mücadelede En Çok Destek Alan Ülkeler Arasında

Ülkelerin deniz ve okyanus kirliliğini çözmek için aldıkları yardım ve destekler. OECD’nin 2021 yılı verilerine göre, okyanus ekonomisi özelinde resmî kalkınma yardımı alan ülkelerden Meksika 290 milyon dolar ile başı çekerken, Endonezya 140, Fildişi Sahilleri 120 milyon dolar ile ilk üçte yer alıyor. Kara kaynaklı deniz kirliliğini durdurmak için alınan resmi kalkınma yardımlarında ise Türkiye 485 milyon dolar ile ilk sırada bulunuyor. Türkiye’yi 189 milyon dolar ile Kosta Rika ve 145 milyon dolar ile Kolombiya izliyor. Bu kapsamda, Türkiye’de kıyı kirliliğini çözmeye yönelik adımlar mavi ekonominin gelişmesinde ve mavi sektörlerde istihdamın artmasında belirleyici bir konuma sahip.

Türkiye’de Mavi Ekonomiyi Geliştirmek için Neler Yapılabilir?

Kıyılardaki ekonomik faaliyetlerin çeşitliliği göz önüne alındığında, Türkiye’de mavi ekonomi potansiyelini açığa çıkarmak ve bu potansiyeli sürdürülebilir büyümeye dönüştürmek için atılabilecek birçok adım bulunuyor.

Bu adımlardan kirliliğin önlenmesine ve kıyı temizliğinin sağlanmasına yönelik düzenleyici uygulamaların ve politikaların güçlendirilmesi, sürdürülebilir turizm politikalarının tasarlanması, kıyı ekosistemleri için farkındalığın artırılması ve etkin izleme-değerlendirme mekanizmalarının kurulması gibi aktiviteler çevresel konuları gözetirken, eğitim ve becerilerin geliştirilmesi, uluslararası ve kamu-özel iş birliklerinin güçlendirilmesi, bu alanda çalışan KOBİ’lerin desteklenmesi, Ar-Ge teşviklerinin yapılması ve denizcilik altyapısının geliştirilmesi mavi ekonomik faaliyetlerin finansal olarak desteklenmesinde etkin rol oynayabilir.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Enflasyon Düştü Bilginiz Var mı? Bölüm 1

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Enflasyon Düştü Bilginiz Var Mı Bölüm 1

Enflasyon Düştü Bilginiz Var mı? Bölüm 1

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Enflasyon Düştü Bilginiz Var Mı Bölüm 1Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Haziran 2024 Ayı Enflasyonunu Konuşalım

Aylar önceden enflasyonun düşeceğinin 2024 yılının ilk yarısı ve sonrasında olabileceği otoriteler tarafından söylendi de bu söylemleri duyan biz insanlar biraz şüpheli yaklaşım gösterdik enflasyon düşecek söylemlerine.

Vay be, enflasyon düştü öyle mi? Hiç beklemiyordum.

Ülkemizin resmi kurumu TÜİK tarafından Haziran 2024 ayı enflasyon oranı muhtemelen son ayların en düşük artışının var olduğunu gösterdi ve enflasyon oranının % 1.64. Yıllıklandırılmış enflasyon ise % 71.60.

Enflasyon Oranına Göre Emekli ve Çalışanların Maaş Artışları

Yılın ilk 6 ayı için emekli ve çalışan memurlar TÜİK enflasyon verilerine göre zam alıyorlar. Çalışanları değil de emeklilerin maaş artışından bahsetmek istiyorum.

TÜİK’e göre Haziran 2024 ayı enflasyon oranının % 1.64. Yıllıklandırılmış enflasyon ise % 71.60 söylemiş ve bu hesaba göre emekliler ilk 6 ay için % 71.60’lık tutarın yarısı kadar zam alacaklarını ümit ederken, emekliye sadece % 24.73 zam verildi. Yani had edilene saygılı davranış göstererek 2024 yılının ikinci yarısı için % 24.73 Yüzde 25’in kıyısından dönmüş bir enflasyon zammı desek yerinde mi olur acaba? Bu duruma göre 6 aylık enflasyon zammı % 24.73 olduğuna göre yıllıklandırılmış enflasyon da yüzde 49.46 oluyor.

Valla öyle diyorlar, benim biraz kafam karıştı bu işe…

Diğer Kurumların Enflasyon Karşılaştırmaları

Bir göz atalım isterseniz 2024 yılı ilk yarısı için diğer enflasyon değerlendirme kurumlarının rakamlarına…

İLGİLİ KURULUŞ AYLIK ORAN YILLIKLANDIRILMIŞ ORAN
TÜİK % 1.64 %   71.60
İTO % 3.42 %   82.14
ENAG % 4.27  %  113.08

 Reşat Bağcıoğlu’nun enflasyon açıklaması: Hele bir pazara gidin alış veriş edin de görün enflasyonun ne olduğunu.

Hangi Enflasyon Verisine İnanacağımızı Şaşırdık

Allah kimseyi şaşırtmasın. Burada en zor olan konulardan bir tanesi de her kafadan bir sen çıkan enflasyon verileri karşısında vatandaş kime inansın?

TÜİK devletimizin resmi ve saygın kurumu özelliğini her zaman korumak durumunda olduğundan dolayı, TÜİK’in açıkladığı % 1.64’luk oranın doğru, piyasada dolaşan İTO’nun % 3.42, ENAG’ın % 4.27 rakamlarının ise gerçeklikten sapmış olduğu sonucu ortaya çıkıyor.

Hele hele Reşat Bağcıoğlu neyse ki bir enflasyon rakamı deklere etmedi, o da bir rakam söyleseydi enflasyon rakamları havada uçuşacaktı.

Açıklanan rakamların sadece bir tanesi doğru, diğerleri ise dezenformasyon bilgi yani yalan verilerin kibarcası.  Dezenformasyon yasası var ülkemizde. Yalan haber yayanlarla ilgili. Yukarıdaki paragrafımda açıklanan 3 adet enflasyon verisinin bir tanesi doğru ise, diğer ikisi + Reşat Bağcıoğlu’nun enflasyon verileri yalan; pardon dezenformasyon.

Veya açıklanan bir enflasyon verisi yanlış ise, diğer kurumların + Reşat Bağcıoğlu’nun açıkladığı enflasyon verileri doğrudur.

Uzun lafın kısası bu veriler içinde yer alan enflasyon rakamları konusunda bir taraf gün görmemiş yalan yanlış bilgi veriyor. Hem de yalanı en okkalı biçimde söylüyor.

Mayıs Ayından Haziran Ayına Bir Kaç Ürünün Fiyatı Ne Olmuş?

Limon Kilo Fiyatı GörseliMayıs ayında limon 50 ila 60 liraya satılırken Haziran ayında limon 100 Lira oldu. Limonun fiyatı roket gibi yukarı çıkarken diğer ürünlerin fiyatı aşağıya inmedi.

Domates geçen sene yaz aylarında ortalama 7 ile 10 Lira arasında idi. Bu sene yani 2024 yılı yaz ayında ise 30 ile 40 lira arasında.

Bamya Fiyat GörselMeyve fiyatlarını söylemeye dilim varmıyor. 100 Liradan yukarı fiyatlar. Hangi bir meyveyi sayayım. Kiraz fiyatını hiç söylemeyeyim; 100 Liraya kiraz yok,

Ya arkadaş, şu bamyaya ne oldu? Geçen sene kilo fiyatı TRL.60 veya TRL.75 civarında değil miydi.

Ve TÜİK enflasyonu aylık % 1.64 öyle mi? Küçülüp de cebime girseydi bari…

TUİK Baz Enflasyon Hesaplamasına Göre 2024 Yılı Yıllıklandırılmış Baz Enflasyon Oranı % 49.46

2024 yılı yıllıklandırılmış baz enflasyon oranı % 49.46, 6 aylık ise % 24.73. Daha da beteri emekliler de altı ay için % 24.73 zam aldılar.

Piyasanın gerçeği oldukça farklı, TÜİK’in ölçme ve değerlendirmesi bambaşka farklı. Piyasadaki enflasyonu bizzat yaşan bizler ve ben Reşat Bağcıoğlu, yanlış değerlendirmeyi ve ölçmeyi doğru veri olarak kabul eden TÜİK’ne ne diyeceğimi ve doğru enflasyon rakamlarını nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Vatandaş biraz daha fazla açıklama yaparsa veya serzenişte bulunursa sonunda hakaret davası ve tazminat davası açılıyor. Paşalar gibi bu rakamlara inanacaksınız, itiraz etseniz ne yazar deniliyor adeta.

Berberimle Göz Göze Geldim

Berberlerin bu kadar saçı olan kişilere daha anlayışlı, müşfik olmalı ve tıraş fiyatında indirim sağlamalı.

Evet bu resim tam da benim kafamdaki saç miktarını gösteriyor. Gençlik yıllarımda berbere gittiğimde saçımın gür olmasından dolayı berber benimle ortalama 45 dakika ilgilenirdi. Ama şu günlerde; yani saçlarımın çoğunun benimle vedalaştığı günlerde berberim eline makası aldığı gibi 5 – 8 dk içinde tıraşımı bitiriveriyor.  Biraz içerliyorum ama içime atıyorum her şeyi.

Bu hafta berberime gittiğimde şu diyalog geçti aramızda;

“Ahmet usta, bak enflasyon % 100’ün üzerinde iken TÜİK yıllık enflasyonu % 49.46 olarak hesapladı, bu orana göre göre bana emekli maaş zammı verdi. Sen ise bir tıraşa şimdi 200 liraya yakın para istiyorsun. Sen neden TÜİK rakamlarına saygılı davranıp, tıraş ücretinde indirim yapmıyorsun? “

diye sordum.

Berberim Ahmet usta yüzüme baktı, uzun süre göz göze bakıştık, bana ne diyeceğini şaşırdı, tek kelime konuşacaktı onu da söylemekten vazgeçti. Sonrasında kahkahalarla güldü.. Ne oldu Ahmet Usta TÜİK enflasyonun karşısında ne diyeceğini şaşırdın değil mi?

Berberim Ahmet Usta ise;

“Reşat hocam size bir şey söyleyeyim mi? Şu TÜİK enflasyon oranını benim yanımda konuştunuz ama başka yerde konuşmayın, ben sizi severim ve dostane tavsiyesinde bulunuyorum. TÜİK enflasyonu sürekli dillendirirseniz bakarsın başınıza müessif bir olay gelir, yüzünüz, gözünüz şişer, elinizi ayağınızı kırarlar.

Ben size traş ücretinde % 50 indirim yapacağım ama TÜİK’in enflasyon rakamlarından dolayı değil, saçlarınızın çoğunun sizi terk ettiğinden dolayı. Hadi sıhhatler olsun.”

dedi.

Berberim beni incitmeden benim kafamın kel olduğunu ima etti sanırım. Acaba TÜİK enflasyonuna inanmadı mı?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Enflasyon Düştü Bilginiz Var Mı Bölüm 1Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

 

Satış ve Satınalmada Değişik Bakış Açıları

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satış Ve Satınalmada Değişik Bakış Açıları

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satış Ve Satınalmada Değişik Bakış AçılarıBakmakla görmek farklı şeylerdir. İnsan bir yöne baktığında odaklandığı şeyi görür. Veya gördüğü şeyin detayları sorulduğunda dikkatlice tekrar bakması gerekir. Başka bir şey daha görmek istediğinde yeniden bakması veya bakış açısını değiştirmesi icap eder.

Sadece görerek çözebileceği problemler, dikkatlice odaklandığında yapabileceği işler, bakış açısını değiştirdiğinde ise halledebileceği sorunlar vardır. Mesela geometride bir soruyu çözmenin en kolay yolu verilenleri görebilmekten geçer. Satrançta galip gelmek isterseniz beş hamle sonrasını hayalinizde görüyor olmanız gerekir.

 

Satınalmada da değişik bakış açıları vardır.

Üç ayrı yerden fiyat alıp en uygun verene sipariş geçmek bir bakış açısıdır. Fiyatın yanı sıra termine, ödeme vadesine ve firmanın sizinle çalışma geçmişine bakarak sipariş geçmek te ayrı bir bakış açısı.

Bakış Açısı GörselDiğer yeni bir bakış açısını da ben kendimce şöyle buldum: Siparişi vereceğiniz firmanın geleceğine bakmak. Yani on yıl veya yirmi yıl sonra o firmayı nerde görüyorsunuz? Ürettiği malın yedek parçasını veya servisini, gerektiğinde tamir ve revizyonunu on yıl sonra sorun çıktığında yapabilecek mi? Gerek satarken gerekse alırken artık kısa süreli şirket hikâyelerini bir tarafa atıp elli yıl ve daha uzun ömürlü şirketler oluşturmamız ve yaşatmamız lazım diye düşünüyorum.

Satın alırken en baştan fiyatı biraz yüksek te olsa kaliteli malzeme satın alıp unutmak bir bakış açısıdır. Kalitesi malzeme tercih edip her yıl hatırlamak ve malzemeyi değiştirmek için ekstra maliyet ve zaman harcamak da başka bir bakış açısı.

Fiyat odaklı ve gelen fiyatların üzerini çizip hayali indirim istemek bir bakış açısıdır. Ne aldığını öğrenmeye, araştırmaya, kendini geliştirmeye, malzemeyi ve hizmeti tanımaya ve gerçekçi maliyetler çıkarmak suretiyle bilinçli indirim istemek te ayrı bir bakış açısı.

Her alışverişte kısa vadeli düşünüp en uygun fiyatı veren seninle ilk defa çalışma isteği içerisindeki yeni tedarikçilerden satın almak bir bakış açısıdır. Fiyatı biraz fazla da olsa mevcut tedarikçinden almaya devam etmek ve yılsonunda yakaladığın yüksek ciroyu daha büyük indirime dönüştürmek ise ayrı bir bakış açısı.

Tekliflere yeterince dönüş olmuyor diye teklif vermeyi kesmek bir bakış açısıdır. Ümitle ve sabırla teklif vermeye devam etmek ve yıllar sonra bile olsa sipariş almak ta başka bir bakış açısı.

Satıcıların önce yüksek teklif vermesi ve sonucu beklemesi, alıcının başka yerden sipariş geçtiğini öğrendiğinde “keşke benden alsaydın ben de sana indirim yapacaktım zaten” demek bir bakış açısıdır. En baştan verebileceği en uygun teklifi vermek ise başka bir bakış açısı.

Yine satıcılar için; ilk birkaç alışverişte çok uygun fiyatlar verip müşteriyi alıştırdıktan sonra gizlice fiyatları yavaş yavaş artırmak bir bakış açısıdır. Yıllarca hep uygun fiyat çizgisini koruyarak müşteriye güven vermek ise ayrı bir bakış açısı.

İnternet ve sosyal medya üzerinden reklam vererek müşterilere ulaşmak bir bakış açısıdır. Yerinde ve yüz yüze görüşmeler yaparak samimi diyaloglar kurmak ayrı bir bakış açısı.

Müşterisinin sürekli aldığı malzemeler için stok bulundurmak bir bakış açısıdır. Stoklu çalışmamak ta başka bir bakış açısı.

Sadece satış ekibi bulundurmak ve satışa odaklanmak bir bakış açısıdır. Satışın yanı sıra çözüm odaklı teknik eleman istihdam etmek başka bir bakış açısı.

Peşin satıştan asla taviz vermemek ve neler kaçırdığını bilememek bir bakış açısıdır. Sürekli alım yapan müşterisini kazanmak ve otuz, altmış gün vadelerle çalışmak, vade dolduğunda ise artık her hafta ödeme almak ayrı bir bakış açısı. (Kredi kartı mantığı)

Aynı şekilde dövizle satmaktan asla taviz vermemek ve neler kaçırdığını bilememek bir bakış açısıdır. Sürekli alım yapan müşterisini kazanmak ve TL ile çalışmak, biraz riske girerek sürümden kazanmak ise ayrı bir bakış açısı.

İhracat imkânları olduğunda hemen oraya yönelmek, iç piyasadan daha uygun fiyata ihracat yapmak, bu arada iç piyasaya mal arzını tamamen durdurmak ve yokluğa mahkûm etmek, satınalmacıları bir daha asla geri dönmeyecekleri şekilde yeni alternatif tedarikçi arayışına itmek bir bakış açısıdır. İhracatı yaparken iç piyasayı da kaptırmamayı düşünerek hareket etmek ve ihracatta dengeli olmak ayrı bir bakış açısı.

Satış yapmak veya firmaya girmek için direkt patronla muhatap olup satınalmacıyı pas geçmek bir bakış açısıdır, satınalmacı ile temasa geçip iyi ilişkiler geliştirmek ise başka bir bakış açısı.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Satış Ve Satınalmada Değişik Bakış AçılarıŞu sıralar ekonomik anlamda zor bir dönemden geçiyoruz. Piyasada bir daralma ve nakit sıkıntısı mevcut. Eminim tüm firmaların satınalmaları alım yaparken fiyata, vadeye, termine daha çok dikkat ediyorlardır. Önceliği stoklarını eritmeye ve stoklu alım yapmamaya, günlük ihtiyaçlara göre alım yapmaya yönelmişlerdir. Emin olun bu dönemde yıllar içinde sürekli çalışılan ve sizi ödeme konusunda çok sıkıştırmamış firmalar tercih edilmektedir. Nihayet zor bir dönem gelmiş ve onlar daha çok tercih edilir hale gelmişlerdir. Yani ektiğini biçen, sabırlarının sonunda meyvelerini toplayan firmalardır bunlar.

Cavit SOY

Türkiye’de İklim Krizine Dair Farkındalık Her Geçen Gün Artıyor, Türkiye İklim Krizi Algısı Araştırması’nın 2024 Yılı Sonuçları Açıklandı

Satınalma Eğitimi Türkiye’de İklim Krizine Dair Farkındalık Her Geçen Gün Artıyor, Türkiye İklim Krizi Algısı Araştırması’nın 2024 Yılı Sonuçları Açıklandı

Satınalma Eğitimi Türkiye’de İklim Krizine Dair Farkındalık Her Geçen Gün Artıyor, Türkiye İklim Krizi Algısı Araştırması’nın 2024 Yılı Sonuçları AçıklandıToplumun iklim değişikliği konusundaki bilgi seviyesini, görüşlerini ve davranışlarını değerlendirdi. Araştırma, toplumun mevcut durumunu ve iklim değişikliği algısını, kırılganlık, sağlık, kadınlar, gençler, Eko-Anksiyete ve doğayla ilişki gibi başlıklar altında ele alıyor.

İklim Krizinin Toplumsal Algısı ve Sağlık Etkileri

2024 yılı araştırması, toplumun iklim krizini ciddiye aldığını ve endişe duyduğunu ortaya koyuyor. Hava kirliliği (%74) ve orman yangınları, sel ve kuraklık gibi afetler (%60) iklim kriziyle en çok ilişkilendirilen konular arasında yer alıyor. Araştırmaya katılanların %56’sı olağandışı mevsim olaylarının çoğaldığını belirtiyor.

İklim kriziyle en çok ilişkilendirilen sağlık sorunları arasında solunum yolu ve kalp damar hastalıklarının artması öne çıkıyor. Toplumun yaklaşık yarısı bu sağlık problemlerini iklim kriziyle ilişkilendiriyor. Yaş arttıkça bu sağlık sorunlarını dile getirenlerin oranı da artıyor.

Gençler Daha Endişeli

Kadınlar, iklim krizi nedeniyle sağlık problemleri yaşama, susuzluk çekme ve olağanüstü hava olaylarından zarar görme konusunda erkeklere kıyasla daha fazla endişe duyuyorlar. Aynı şekilde, gençler de iklim krizine karşı daha umutsuz ve sorumlu hissediyorlar. Kadınların ve gençlerin endişe seviyeleri, toplumun diğer kesimlerine göre daha yüksek.

Doğayla Bağ Kurma ve Eko-Anksiyete

Araştırma, toplumun doğayla ilişkisinin iklim değişikliği algısını nasıl şekillendirdiğini de inceliyor. Katılımcıların %66’sı kendisini doğayla iç içe ve doğanın bir parçası olarak görüyor. Yaş arttıkça ve kırsala gidildikçe bu his daha da güçleniyor. Doğayla daha yakın ilişkiler kuran bireyler, iklim değişikliğine karşı daha fazla endişe duyuyor ve bu konuda sorumluluk hissediyor.

Eğitim ve Sosyoekonomik Düzeyin Etkisi

Araştırma, eğitim ve sosyoekonomik düzeyin iklim krizi konusundaki farkındalık ve endişe seviyelerini doğrudan etkilediğini ortaya koyuyor. Eğitim seviyesi arttıkça, iklim krizinin ciddiyeti ve sonuçlarına dair farkındalık da artıyor. Ancak, kırsal kesimde yaşayanların ve düşük eğitim seviyesine sahip bireylerin iklim krizi konusunda daha az endişe duydukları gözlemleniyor.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Yapay Zeka Alanındaki Gelişmeler, Kurumlarda Yeteneğin İşlenme Biçimini Etkileyecek

Satınalma Eğitimi Yapay Zeka Alanındaki Gelişmeler, Kurumlarda Yeteneğin İşlenme Biçimini Etkileyecek

Satınalma Eğitimi Yapay Zeka Alanındaki Gelişmeler, Kurumlarda Yeteneğin İşlenme Biçimini Etkileyecek2024 Yetenek Trendleri raporu yayınladı. Rapora göre önümüzdeki dönemde yapay zeka alanındaki gelişmeler, kurumlarda yeteneğin işlenme biçimini etkileyecek. İK yöneticilerinin rutin iş yükünü üretken yapay zeka uygulamalarına aktararak, yetenek geliştirmeye daha fazla odaklanabilecekler.

2024 Yetenek Trendleri raporu iş dünyasındaki değişimin, salgından bu yana hızlandığını ortaya koyuyor. Son dönemde ortaya çıkan ve mevcut trendlerin birçoğu hızla değişime uğrarken, iş hayatına bakış açısı ve iş yapma şekilleri de yenileniyor. Çalışma hayatında esneklik beklentisi, mevcut yetenek arzının güncel taleple örtüşmemesi ve birden fazla kuşağı içinde barındıran iş ortamları, şimdi de yapay zekanın üretken ve diğer formları nedeniyle dönüşüme uğruyor. Tüm bu faktörler iş hayatının ve yetenek yönetiminin geleceği yazılırken; yeni fikirlere, yeni düşünce şekillerine ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor.

Tepe Yöneticilerinin Yüzde 72’si, Beceri Açığının İşletmeleri için Büyük Zorluk Yaratacağı Kanaatinde

Randstad tarafından yapılan 2024 Yetenek Trendleri araştırmasında, küresel olarak 21 pazarda 1,076 tepe yöneticisi ve insan sermayesi liderinin görüşlerine başvuruldu. Araştırma, işverenlerin günümüz zorlu ortamlarında işletmelerinin ihtiyaç duyduğu becerilere ulaşma konusundaki endişelerinin arttığını ortaya koydu. Ankete katılanların neredeyse üçte ikisi (%72), beceri açığının yakın gelecekte işletmeleri için daha büyük zorluklar yaratacağını bildirdi; bu oran geçen yıla göre artarak %64’e ulaştı ve 2019’dan beri en yüksek seviyede oldu. Dahası, katılımcıların %77’si artan otomasyonun işgücü planlamasını etkilediğini ve organizasyonlarında gereken yeteneği değiştirdiğini söyledi, bu da Yetenek Trendleri araştırmasının geçmişinde kaydedilen en yüksek seviyesine ulaştı.

Yeni Çağda Yapay Zeka ve İnsan Zekası Birlikte Çalışarak İş Gücünü Optimize Edecek

Yapay zeka ve insan zekasının bir arada çalışarak optimize edilmiş bir iş gücü elde etme çağı olması beklenen bu dönemde, inovasyon ve fikir geliştirme fonksiyonları eskisine göre çok daha erişilebilir olacak. Ayrıca pek çok kurumda yapay zeka kullanımının yetenek yönetimi yaşam döngüsünde hızla arttığı gözlemleniyor. Giderek daha fazla sayıda kuruluş, üretken yapay zeka kullanarak iş tanımları yazma, beceri ontolojileri oluşturma, adayları bulma ve taramanın yanı sıra mülakat programlama gibi zaman alan işleri yönetebiliyor. Kuruluşların bir bölümü ise bünyelerindeki yetenek hareketliliğini ilerletmek, yüksek potansiyelli yetenekleri belirlemek ve öğrenme ve geliştirme planları oluşturmak için teknolojiden yararlanıyor.

Beceri Odaklı Dönüşen Kurumlarda Teknoloji ve Yapay Zeka, İşgücü Planlamasında Giderek Daha Önemli Hale Gelecek

Teknoloji ve yapay zeka, işgücü planlamasında giderek daha önemli hale gelecek, çünkü beceri ihtiyaçları giderek daha öngörülmez hale geliyor, beceri arzı talebe yetişemiyor ve işverenler kurumlarını beceri odaklı organizasyonlara dönüştürüyor. Bu dönüşüm aşamasında, işverenler stratejilerini değil, aynı zamanda beş B üzerinden düşünecek: Becerileri satın almak, becerileri geliştirmek, becerileri ödünç almak, becerileri terketmek (yeniden öğrenmek) ve botları (yapay zeka) bir beceri olarak düşünmek.

İnsan sermayesi liderleri, teknolojinin potansiyelini etik bir şekilde maksimize etmenin zorluğuyla karşı karşıya.

Yetenek Liderlerinin Yüzde 56’sı Dijital Dönüşüme Ayak Uyduramadıklarını Söylüyor

Bu yılın Yetenek Trendleri araştırması, yetenek liderlerinin kendilerini hazırlıksız hissettiklerini gösteriyor; %56’sı dijital dönüşümün çok hızlı ilerlediğini ve ayak uyduramadıklarını belirtiyor. Ancak teknolojinin ötesinde, yetenek liderlerinin ileriye dönük karşılaşmayı bekledikleri iki başlıca zorluk beceriye dayalı: Zor bulunan becerilerin talebinde artan rekabet (%34) ve özel becerilerin giderek azalması (%32). Tüm bu gelişmeler olurken, bu yıl İK’nın daha azla daha fazla yapması, yani verimli olması bekleniyor (%64).

Yapay zeka alanındaki gelişmelerin kurumlarda yeteneğin işlenme biçimini etkileyeceğini ifade etti. Gedikli, her yıl güncel içgörüleri ortaya koyan Yetenek Trendleri raporunda sözü edilen endişelerle başa çıkma yöntemleri önerdi. Gedikli’ye göre, kurumların merkezindeki teknolojiyi ve çalışanları güçlendirmenin ve potansiyellerini açığa çıkarmak için üç alana odaklanılabilir:

Teknolojiyi etkinleştirme: Teknolojinin, yetenek stratejileriniz konusunda önceden imkansız olanları mümkün kılabilme yollarını keşfetme ve anlama,

Yetenek yetkinliği: Yetenek devrimini benimseme, kariyer yolculukları boyunca yetenekleri işe almayı ve geliştirmeyi yeniden düşünme, özellikle de hedeflere, hangi işlerin temel ve etkili olduğuna ve işgücünü sürekli akış halinde tutmanın yollarına özel bir vurgu yapma,

Güçlendirici deneyimler: Sadece yetenek beklentilerini karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda insanları sürekli olarak yüksek oranda katılıma ve sürekli çaba göstermeye istekli hale getiren kültürler ve çalışan deneyimleri oluşturma.

Çalışanlara kültür, amaç ve öğrenme isteğini aşılamak için koordineli bir çaba sayesinde hızla değişen bir pazarın dinamikleri için hazır ve katılımcı bir işgücü elde edilmesini sağlar. Kurumlar için kalıcı başarının anahtarı, insan potansiyelini belirlemekte ve yatırım yapmaktadır.

YASED: Mayıs’ta Türkiye’ye 1 Milyar 74 Milyon Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım Geldi

Satınalma Eğitimi Yased Mayıs’ta Türkiye’ye 1 Milyar 74 Milyon Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım Geldi (2)

Satınalma Eğitimi Yased Mayıs’ta Türkiye’ye 1 Milyar 74 Milyon Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım Geldi (2)Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 12 Temmuz 2024’te paylaştığı Ödemeler Dengesi İstatistiklerinden derleyerek hazırladığı “Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bültenine” göre, 2024 yılının Mayıs ayında, Türkiye’ye 1 milyar 74 milyon dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girişi gerçekleşti.

12 Temmuz 2024’te paylaşılan güncel resmi verilere göre, 2024 yılının Mayıs ayında, Türkiye’ye, 1 milyar 74 milyon dolar değerinde UDY girişi gerçekleşti.

Güncel bu istatistikle beraber, yılın ilk beş ayında Türkiye’ye gelen toplam UDY miktarı, 3,8 milyar dolar olarak kaydedildi. Yılın ilk beş ayında 2023’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 15’lik bir düşüş kaydedilirken 2002 yılından itibaren Türkiye’ye gelen UDY girişlerinin toplam değeri ise 267 milyar doları aştı.

Mayıs ayında gerçekleşen toplam UDY girişi 1 milyar 74 milyon dolar olarak hesaplanırken bu yatırımların 590 milyon doları yatırım sermayesi şeklindeydi. Mayıs ayındaki toplam UDY’nin 303 milyon doları borçlanma araçları, 189 milyon doları yabancı uyruklulara gayrimenkul satışı yoluyla gerçekleşti. Aynı ay içerisinde yatırım tasfiyelerinin 8 milyon dolar değerinde aşağı yöndeki etkisiyle, Mayıs ayındaki toplam UDY girişi 1 milyar 74 milyon dolar oldu.

En Fazla Yatırım Ulaştırma Hizmetleri ve Depolama Hizmetlerinde Gerçekleşti

2024 yılının Mayıs ayı içerisinde gerçekleşen 590 milyon dolar değerindeki yatırım sermayesi girişlerinde, 247 milyon dolarlık yatırım girişi ile ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 42’lik bir pay aldı. Bilgisayarların, elektrik-elektronik ve optik ürünlerin imalatı ve tarım, ormancılık ve balıkçılık sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 9’luk paylarıyla geçmiş kümülatif performanslarının üzerinde bir performans sergileyerek aynı ay içerisinde gerçekleşen yatırım sermayesi girişlerinde öne çıkan diğer sektörler oldu.

Mayıs Ayında En Fazla Uluslararası Yatırım Norveç’ten Geldi

2002-2023 dönemi toplamında yüzde 59’luk pay sahibi olan Avrupa Birliği (AB-27) ülkeleri 2024’ün beşinci ayında yüzde 44’lük bir pay aldı. Aynı ay içerisinde AB üyesi olmayan diğer Avrupa ülkeleri yüzde 45’lik paylarıyla Türkiye’ye en çok yatırım yapan bölge oldu. Spesifik olarak Norveç 229 milyon dolarlık yatırımı ve yüzde 39’luk payı ile bu değerdeki asıl itici güç oldu. Mayıs 2024 özelinde, Norveç en büyük paya sahip olurken, onu yüzde 18 ile Hollanda, yüzde 8 ile Çekya, yüzde 5 ile İsveç ve yüzde 4 ile Azerbaycan takip etti.

Yılın ilk beş ayının toplamı değerlendirildiğinde ise Türkiye’ye en çok yatırım yapan üç ülke; yüzde 20’lik payı ile Hollanda, yüzde 16’lık payı ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve yüzde 10’luk payı ile Norveç olarak sıralandı.

UNCTAD’ın 2024 Dünya Yatırım Raporu’na göre Küresel UDY Akışlarında Yüzde 2’lik Bir Düşüş Yaşandı

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 20 Haziran 2024 tarihinde paylaştığı 2024 Dünya Yatırım Raporu’ndan küresel değerlendirmelere de yer veren YASED bülteni, 2023 yılında küresel UDY’lerin yüzde 2’lik bir düşüşle, 1,3 trilyon dolara gerilediğini paylaştı.

UNCTAD’ın raporuna göre, dünya genelinde otomotiv, elektronik ve makine sektörleri tedarik zincirlerinin yeniden yapılanmasıyla uyumlu bir şekilde güçlü bir büyüme gösterdi.

Baskı Endüstrisi Yapay Zeka ile Dönüşüyor

Satınalma Eğitimi Baskı Endüstrisi Yapay Zeka Ile Dönüşüyor

Satınalma Eğitimi Baskı Endüstrisi Yapay Zeka Ile DönüşüyorAvrasya Bölgesi’nin lider baskı ve endüstriyel reklam fuarı FESPA Eurasia, 2024 yılında da baskı endüstrisinin en son teknolojik yeniliklerini ve gelişmelerini katılımcılarla buluşturarak sektöre yön vermeye hazırlanıyor. Bu yıl, yapay zekanın baskı endüstrisinde devrim yaratan uygulamaları ön plana çıkıyor.

Avrasya Bölgesi’nin lider baskı ve endüstriyel reklam fuarı FESPA Eurasia 2024 yılında büyük teknolojik yeniliklerle ziyaretçileri ve sektör profesyonellerini ağırlamaya hazırlanıyor. Yapay zekanın hayatın hemen her alanında gerçekleştirdiği dönüşüm trendi dijital baskı sektörünü de etkisi altına aldı. Sektörü A’dan Z’ye dönüştürmesi beklenen yapay zekâ teknolojilerine adaptasyonun çok önemli olduğunu vurgulayan FESPA Eurasia Genel Müdürü Levent Olcayto, “Yapay zekâ teknolojileri, iş süreçlerini optimize etme, maliyetleri düşürme ve müşteri memnuniyetini artırma potansiyeline sahip. Yapay zekâ teknolojilerini işletmelerde hayata geçirmenin ilk adımı, yapay zekâ uygulamalarını küçük ölçekli projelerde test edebilir ve başarılı sonuçlar elde edildiğinde daha geniş çapta uygulamalar geliştirebiliriz. Eğitim programlarına katılarak ekipleri bu yeni teknolojiler hakkında bilgilendirmek ve onları bu değişime hazırlamak da kritik öneme sahip. Ayrıca, sektördeki gelişmeleri ve en iyi uygulamaları takip etmek için FESPA Eurasia gibi platformlarda yer almak, bu dönüşüm sürecinde önemli avantajlar sağlayacaktır. Teknolojinin sunduğu bu fırsatları değerlendirmek, işletmelerin rekabet gücünü artıracak ve gelecekteki başarısını garantileyecektir” dedi.

Yapay Zekanın Baskı Endüstrisini Dönüştürmesinin 7 Yolu:

1. Rutin Görevlerin Otomasyonu: Yapay zekâ destekli sistemler, yazdırma işlerini sıralama, organize etme ve yönetme gibi tekrarlayan işleri otomatikleştirerek üretim sürecini hızlandırıyor ve insan kaynaklarının daha yaratıcı görevlere odaklanmasını sağlıyor. Örneğin, yapay zekâ yazdırma kuyruklarını yönetme, görevleri önceliğe göre atama ve sarf malzemeleri azaldığında otomatik olarak yeniden sipariş verme işlemlerini gerçekleştirebiliyor.

2. Öngörülebilir Maliyet Tasarrufu: Yapay zekâ, ekipmanın ne zaman arızalanabileceğini tahmin ederek arıza süresini ve bakım maliyetlerini azaltabiliyor. Öngörülebilir bakım sistemleri, makinelerden gelen verileri analiz ediyor ve ekipman arızalarından önce gelen modelleri belirlemek için yapay zekâ algoritmalarını kullanıyor. Bu, sorunlar kritik hale gelmeden önce zamanında bakım yapılmasına olanak tanıyor ve maliyetli kesintilerin önüne geçmeye yarıyor.

3. Geliştirilmiş Baskı Kalitesi: Yapay zekâ, çeşitli parametreleri gerçek zamanlı olarak optimize ederek baskı kalitesini artırabiliyor. Gelişmiş görüntü tanıma ve işleme algoritmaları, yazdırma sürecindeki hataları algılayıp düzeltebiliyor ve renk dengesini, kontrastı ve diğer ayarları en iyi sonuçları elde etmek için ayarlayabiliyor.

4. Atıkların Azaltılması ve Sürdürülebilirlik: Sürdürülebilirlik baskı endüstrisinde giderek artan bir endişe kaynağı ve yapay zekâ israfı azaltmada önemli bir rol oynayabiliyor. Yapay zekâ algoritmaları, tüketilen kâğıt, kumaş, mürekkep ve diğer kaynakların miktarını en aza indirerek malzeme kullanımını optimize edebiliyor. Ayrıca, daha verimli baskı düzenleri tasarlayarak üretim süreci sırasında israfı azaltabiliyor.

5. Yapay Zekâ Destekli Analizler: Veriler baskı sektöründe çok değerlidir. Yapay zekâ destekli analizler operasyonların çeşitli yönlerine ilişkin daha derin bilgiler sağlayabiliyor. Yapay zekâ, trendleri, müşteri tercihlerini ve verimsiz olabilecek alanları belirlemek için büyük veri kümelerini hızlı bir şekilde analiz edebiliyor. Bu bilgi, pazarlama kampanyalarından süreç iyileştirmelerine kadar her noktaya rehberlik edebiliyor.

6. Kişiselleştirilmiş Pazarlama ve Müşteri Katılımı: Yapay zekâ, müşteri verilerini analiz ederek kişiye özel deneyimler yaratmada üstün rol oynuyor. Bu, müşteri katılımını ve memnuniyetini artırmada avantaj sağlıyor.

7. Akıllı Belge İşleme: Yapay zekâ, belgelerin işlenme biçimini dönüştürerek büyük hacimli bilgilerin daha hızlı ve daha doğru şekilde işlenmesini sağlıyor. Akıllı belge işleme (IDP) sistemleri, belgelerdeki verileri okumak, yorumlamak ve düzenlemek için yapay zekayı kullanarak manuel veri girişi ihtiyacını azaltıyor ve hataları minimize ediyor.

Ücretsiz Ziyaretçi Kaydı Başladı

FESPA Eurasia, 11-14 Eylül tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde endüstriyel reklam ve baskı endüstrisinin en son teknolojik yeniliklerini ve gelişmelerini katılımcılarla buluşturarak sektöre yön verecek. Bu yıl, yapay zekanın endüstriyel reklam ve baskı endüstrisinde devrim yaratan uygulamaları ön plana çıkacak. FESPA Eurasia, bu yıl da geniş format dijital baskı, serigrafi baskı, tekstil baskı ve endüstriyel reklama yönelik ürünleri tek bir çatı altında toplayarak yeni iş fikirleri sunacak. Yoğun ilgi nedeniyle fuarda sıra beklemeden, kolayca giriş yapabilmek için ziyaretçi kaydı da açıldı. Fuarı ücretsiz olarak ziyaret etmek isteyen temsilciler www.fespaeurasia.com.tr adresinden online ziyaretçi kayıtlarını oluşturabilecekler.