Mersin Uluslararası Limanı’na “En Çok Yük Elleçleyen Liman Tesisi” Ödülü

Satınalma Eğitimi Mersin Uluslararası Limanı'na En Çok Yük Elleçleyen Liman Tesisi Ödülü

Satınalma Eğitimi Mersin Uluslararası Limanı'na En Çok Yük Elleçleyen Liman Tesisi ÖdülüAkdeniz’in önde gelen limanlarından Mersin Uluslararası Limanı (MIP), İstanbul’daki Haliç Tersanesi’nde, 2 Temmuz 2024 tarihinde T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından üçüncüsü düzenlenen Türkiye Denizcilik Zirvesi’nde “En Çok Yük Elleçleyen Liman” ödülünü aldı.

Türkiye’nin Akdeniz’e açılan en önemli kapılarından biri olan ve 2 bin 700’den fazla çalışanıyla hizmet veren Mersin Uluslararası Limanı (MIP), 2023 yılında yaklaşık 2 milyon TEU konteyner, 8 milyon tonun üzerinde konvansiyonel yük elleçledi.

MIP Ticaret Grup Müdürü Kerem Kavrar, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun elinden aldığı ödülü, başarıda emeği geçen ve katkısı olan tüm MIP paydaşlarına adadı.

MIP CEO’su Ajay Kumar Singh, “Bu ödülden son derece mutluyuz! Türkiye’nin en büyük limanlarından biriyiz ve hem yerel hem de uluslararası ticaret için önemli bir merkeziyiz. Bu ödülle aldığımız takdir, yatırımlarımıza devam etmemiz ve bu sayede operasyonel verimliliğimizi, müşteri memnuniyetimizi ve bölge ekonomisine katkımızı artırmamız için bizi motive ediyor. Bu başarıda emeği geçen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

Açık Havada Güneşe Maruz Kalarak Çalışan İşçilerin Çalışma Saatleri Sıcak Havalara Göre Ayarlanmalı

Satınalma Eğitimi Açık Havada Güneşe Maruz Kalarak Çalışan İşçiler
Satınalma Eğitimi Açık Havada Güneşe Maruz Kalarak Çalışan İşçiler1 Haziran’dan itibaren Afrika üzerinden gelen sıcak havanın etkisi altına giren Türkiye’de hava sıcaklıkları mevsim normallerinin 5 ile 10 derece üzerinde seyrediyor. Açık havada güneşe maruz kalarak çalışan tüm işçilerin can güvenliği tehlike altında. Emek yoğun sektörlerde inşaat, tarım, yol, ulaşım, liman, tersane gibi dış mekânda uzun süre güneş ışınlarına ve yüksek ısıya maruz kalmak, kapalı ortamlarda yeterli havalandırma/soğutma sistemlerinin bulunmadığı ortamlarda yoğun çalışmak, sıcak çarpması, kas ağrısı-kas yıkımı, sıcak baygınlığı, isilik gibi sağlık sorunlarını tetikliyor.
Sıcak havalarda çalışan işçiler için genel olarak hangi tehlikelerin olduğunu , işverenlerin alacağı önlemleri anlattı. İşçi sağlığı ve güvenliğinin korunmasının önemini vurgulayarak, işverenlerin ve çalışanların bu konudaki sorumluluklarını anlatan Ebru Akyüz, “Türkiye’de sıcak havada çalışma mevzuatı, işçilerin sağlığını korumak için çeşitli önlemler içeriyor. Mevsimsel sıcak hava dalgaları, mücbir sebep olarak kabul edilmiyor; ancak normalin dışında gerçekleşen doğa olayları doğal afet olarak değerlendirilebiliyor. İşverenler, çalışanların termal konforunu sağlamakla yükümlü olup, yüksek sıcaklıklarda çalışma zorunlu ise gerekli önlemleri almalı ve kişisel koruyucu donanım sağlamalıdır” dedi.
İşverenlerin çalışma saatlerini sıcak hava koşullarına göre düzenleyebileceğini, çalışma saatlerinin kısaltılması veya serin saatlere kaydırılması gibi uygulamaları mümkün, çalışanların biyolojik saatleri ve kanuni düzenlemeler göz önünde bulundurularak, mola sürelerinin uzatılması veya sıklaştırılması da dahil olmak üzere, çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerekmektedir.
Çalışanın Gerekli Koşullar Sağlanmıyorsa Çalışmayı Reddetme Hakkı Var
Sıcak hava koşullarında çalışmayı reddetme hakkı da gündeme geldi. İşverenin gerekli şartları sağlamadığı durumlarda, çalışanların çalışmaktan kaçınma hakkına sahip olduğunu ve bu durumda yapılan fesihlerin haksız veya geçersiz sayılacağını açıkladı. Çalışanların, bu hakkı kullanırken iş sağlığı ve güvenliği kuruluna veya işverene başvurması gerektiğini ve alınan kararların tutanakla tespit edilmesi gerektiğini vurguladı.
Sürekli sıcağa maruz kalan iş sınıfındaki çalışanlara tanınan ek haklara da değindi. 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesine göre, belirli işyerlerinde ve işlerde çalışanlara, emeklilik için tabi olunan yaştan indirilmek üzere, ilave hizmet süresi verildiğini belirtti.  sıcak hava koşullarında çalışma mevzuatının, çalışanların sağlığını korumayı hedeflediğini ve işverenlerin bu konuda proaktif olmaları gerektiğini vurgulayarak sözlerini tamamladı.
İşverenin Yükümlülükleri
Sıcak havalarda çabuk yorulma, dikkatin çabuk dağılması, sinirlilik hali, isteksizlik, hata sıklığının artması gibi olumsuzluklar da görülebiliyor. İşverene çeşitli mevzuatlarda yükümlükler var ama bunlar yetersiz. Termal konfor şartlarının oluşturulması, çalışma ortamının işçi sağlığını olumsuz etkilememesi yönünde yükümlülükler var. Açık alanda taşıtla çalışma ile ilgili çok net bir tanımlama mevcut değil. İşyeri tanımı kanunda araçları da kapsar dese de işyeri dışında kullanılan taşıma araçları termal konfor yükümlülüklerini içeren yönetmeliğin dışında bırakılmıştır. İşyeri dışında, işin yürütümü gereği kullanılan tüm araçlar da aslında işyeri sayılır. Bu yüzden işyerinde işverence sağlanması gereken tüm termal konfor şartları taşıma araçlarını kullanırken de sağlanmalıdır.

ÇİMSA, Düşük Karbonlu Çimento Ürünlerine EPD Belgelerini Aldı

Cimento Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi

Cimento Sürdürülebilir Tedarik Zinciri EğitimiÇimsa, sürdürülebilirlik yolculuğunda önemli bir adım daha atarak, düşük karbonlu gri çimento ürünleri için EPD (Environmental Product Declaration) belgelerini aldı. Çimsa’nın yeni düşük karbonlu Izo Power ürünleri, Mersin, Eskişehir ve Afyon fabrikalarında bu önemli sertifikaları almaya hak kazandı.

Sürdürülebilir yaşam alanlarının gelişimini sağlayacak yeni çalışmalara odaklanmaya devam eden Çimsa, düşük karbonlu gri çimento ürünleri için EPD (Environmental Product Declaration) belgelerini aldı. Çimsa’nın Izo Power 42,5 gri çimento ürünleri, Afyon, Eskişehir ve Mersin fabrikalarında bu önemli belgeleri almaya hak kazanarak, çevresel performanslarını tescilledi.

Çimsa Gri Çimento Pazarlama & Satış Genel Müdür Yardımcısı Barış Karahüseyin, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Tüm fabrikalarımızda üretilen Izo Power ürünümüz artık EPD belgesine sahip. Bu sertifikalar, ürünlerimizin çevreye olan duyarlılığını ve düşük karbonlu üretim taahhüdümüzü uluslararası platformda tescil ediyor. EPD belgesi, ürünlerin çevresel performanslarını şeffaf bir şekilde değerlendiren ve doğrulayan bir belge. Izo Power ürünümüz için bu belgeyi almamız, düşük karbon emisyonlu ürünler geliştirme konusundaki ilerlememizi ve bu alandaki kesin taahhüdümüzü yansıtmaktadır. The International EPD System tarafından verilen bu belgeler, Çimsa’nın ürünlerinin çevre dostu olma konusundaki iddiasını uluslararası düzeyde doğruluyor. Bu belgeyi almak zorunlu olmasa da, Çimsa olarak ürünlerimize ve çevreye olan güvenimizle bu sertifikaları almaktan gurur duyuyoruz”.

Çimsa, daha önce de CAC ve Süper Beyaz ürünleri için EPD belgeleri almıştı. Şimdi ise Izo Power ile gri çimento alanında düşük karbonlu ve çevre dostu ürün yelpazesini genişletiyor. Çimsa’nın sürdürülebilirlik ve inovasyon konusundaki bu adımları, çevreye duyarlı üretim politikalarının ve uluslararası sertifikaların önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Nükleer Santraller Zirvesi’nde Rekor İş Birliği Görüşmesi: 325 Yeni Görüşme Yapıldı

Satınalma Eğitimi Nükleer Santraller Zirvesi’nde Rekor İş Birliği Görüşmesi

Satınalma Eğitimi Nükleer Santraller Zirvesi’nde Rekor İş Birliği GörüşmesiBu yıl 10’uncusu gerçekleşen Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES, bin 600 nükleer enerji sektörü temsilcisini İstanbul’da buluşturdu. Zirve’de, nükleer santral projelerinde görev almak isteyen firmalar arasında 325 yeni iş birliği görüşmesi gerçekleştirildi

Sıfır karbon ve enerjide arz güvenliği politikaları doğrultusunda ülkelerin enerji karmalarında nükleer enerjinin payının artırmayı hedeflediğinin konuşulduğu günümüzde, İstanbul’da dev bir buluşma gerçekleşti. Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Nükleer Sanayi Derneği (NSD) tarafından düzenlenen 10.  Nükleer Santraller Zirvesi, bin 600 nükleer enerji sektörü temsilcisi ile 252 firmayı ağırladı. Uluslararası kimliği ile dikkat çeken Zirve, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore, Almanya, Fransa, İngiltere, Slovenya, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Hindistan ve İsviçre’den nükleer endüstrinin lider isimlerini buluşturdu. Sunduğu iş birliği fırsatlarıyla bugüne kadar birçok iş birliğinin doğduğu yer olan NPPES’te, 325 yeni iş birliği görüşmesi de gerçekleştirildi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın destekleriyle düzenlenen 10. Nükleer Santraller Zirvesi, 2-3 Temmuz 2024 tarihlerinde  Hilton Bomonti Konferans Merkezi’nde düzenlendi.

Nükleer Enerji Katma Değerli Sektörlerin Gelişimini Sağlıyor

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, “Küresel iklim krizinin, çevresel olduğu kadar ekonomik boyutuyla da ele alınması ve tüm iş süreçlerimizi yeniden düşünmemizi gerektirdiği bir gerçek. Bu noktada da fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında çevreci kimliğinin yanı sıra oldukça ucuz olan nükleer enerji kullanımının artışı, enerji karmamızı çeşitlendirerek arz güvenliğimize de olumlu yansıyacaktır. Elektriği yoğun olarak kullanan biz sanayiciler, nükleer enerjinin ülkemizin sıfır karbon hedefine ulaşma ve yüksek katma değerli üretimin gelişmesindeki stratejik öneminin farkındayız. Nükleer Santraller Zirvesi bu açıdan sektörün vizyonunu ve yeniliklerle tanışmasını sağlayan önemli bir platform, Zirve dünyanın nükleer enerjideki en önemli buluşma noktalarından biri olmasıyla da uluslararası arenada dikkat çekiyor” diye konuştu.

Ardıç, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Kümelenme Destek Programıyla desteklenen Ankara Sanayi Odası Nükleer Sanayi Kümelenmesi NÜKSAK’ın, Türkiye’ye bu alanda çok önemli tecrübeler kazandırdığını da vurguladı.

Türkiye, Nükleer Enerjide Tedarik Üssü Olabilir

Nükleer Sanayi Derneği Başkanı Alikaan Çiftçi ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye’nin kararlı nükleer enerji hamlesi, hız kesmeden devam ediyor. Nükleer Santraller Zirvesi de Türk sanayicisinin nükleer enerji sektörünün ihtiyaçlarını daha iyi analiz etmesi, fırsatları görmesi ve nükleer teknolojiyi üreten uluslararası firmalarla buluştuğu önemli bir hub noktası oldu. Her yıl sonrasında imzaya dökülen birçok iş birliği anlaşması NPPES’te atılıyor. Bu yıl Zirve’de baz yük üreticisi nükleer santrallerin ülkemizin enerji politikasının tam merkezinde yer aldığının altı çizildi. 2050 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kapasitesini 20 gigavatın üzerine çıkarma hedefi, yeni konvansiyonel santral yatırımları ile küçük modüler reaktörlerin (SMR) oynayabilecekleri rol Zirve’de tartışıldı. Türk sanayicileri olarak yeşil dönüşüm hamlesiyle dünyada kapasitesi üç katına çıkarılması hedeflenen nükleer santrallerde önemli bir tedarikçi olma şansımız çok açık. Bu konuda edindiğimiz tecrübeleri doğru oyuncularla eşleştirirsek, Türkiye katma değerli bu sektörün tedarik üssü olabilir.”

Nppes’te İki Önemli İyi Niyet Anlaşması Yapıldı

Nükleer endüstrisinin gelişmesi için Nükleer Sanayi Derneği, Şanghay İnşaat ve İmalat Endüstrisi Kuruluşu ve Güney Kore’nin en önemli kongre mekanı olan Gyeongju Hwabaek Uluslararası Kongre Merkezi (HICO) ile iki önemli iyi niyet anlaşması imzaladı. İş birliği anlaşmaları ile Türk sanayicileri için global arenada önemli bir yol haritası ve fırsatlar sunuyor.

Nppes’te 14 Özel Sunu Gerçekleşti

İki gün boyunca NPPES’te yedi oturum ve 14 özel sunu gerçekleşti. Nükleer enerji sektörünün gündemindeki başlıklar alanında uzman konuşmacılar tarafından paylaşıldı.

NPPES’teki oturum konuları şunlar oldu: Nükleer Finansmanı, Düşük Karbon Geçişi İçin Nükleer Enerji, Küçük Modüler Reaktörler – SMR’ların Geleceğini Yönlendirme, Yurt Dışında NGS İnşaası İçin En İyi Teknolojiler, Orta Asya Enerji Karmasının Bir Parçası Olarak Nükleer Enerji, Nükleer Endüstride Yüksek Teknoloji ve İnovasyonun Geliştirilmesinde Kadın Liderliği ve Nükleerde Gençlik.

Nppes’in Açılışında Önemli Konuşmalar Gerçekleştirildi

NPPES’in açılışında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, ASO Başkanı Seyit Ardıç, NSD Başkanı Alikaan Çiftçi, Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) Başkanı Tim Yeo ile Şangay Nükleer Mühendislik Araştırma ve Tasarım Enstitüsü (SNERDI) Uluslararası Projeler Başkanı Min FEI önemli konulara dikkat çekti.

Türkiye’de 4. Nükleer Santral Projesinin Kurulması Hedefleniyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, NPPES’in açılışında şunları söyledi: “Ulusal Enerji Planımıza göre; nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payını 2053 yılına kadar ise yüzde 30 seviyelerine çıkarmayı planlıyoruz. Bunun için en az 20 GW nükleer kapasiteye ihtiyacımız var. 2053 yılında bu hedefi gerçekleştirdiğimiz takdirde dünyanın önde gelen nükleer güç sahibi ülkelerinden biri olacağız. Bu kapasiteye ulaşmak için Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil olmak üzere 3 farklı sahada toplam 12 ile 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz. Bu santrallere yönelik şu anda Çin, Güney Kore, Rusya gibi teknoloji sahibi ülkelerin şirketleriyle müzakerelerimiz devam ediyor. Küçük modüler reaktörlerin de ülkemizde ticarileşmesinin önünü açacak, yerli sanayimizin sürece daha fazla dâhil olacağı yenilikçi iş modelleri ile yasal ve kurumsal çerçevenin oluşturulmasına yönelik de çalışmalarımız, teknoloji sahibi ülke ve şirketler ile görüşmelerimiz devam ediyor.”

Zirve’ye sundukları katkılardan dolayı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürlüğü Nükleer Altyapı Geliştirme Dairesi Başkanı Salih Sarı ve Türkiye Nükleer Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Necati Yamaç’a plaket takdim edildi.

Elektronik Satınalma (E – satınalma) Yazılımları Kullanmak Satınalma Yöneticilerine Ne Gibi Avantajlar Sağlar?

Mobil Uygulama Geliştirme Hizmeti (1)

Mobil Uygulama Geliştirme Hizmeti (1)Elektronik satınalma (E-satınalma) yazılımları, satınalma süreçlerini dijitalleştirerek otomatik hale getiren teknolojik çözümlerdir. Bu yazılımlar, işletmelerin satınalma operasyonlarını daha verimli, şeffaf ve kontrol edilebilir kılarak, yöneticilere önemli faydalar sunar. E-satınalma yazılımlarının sunduğu avantajları ve bunların satınalma süreçlerine etkilerini detaylı olarak inceleyelim.

Verimlilik ve Hız

Otomasyon

E-satınalma yazılımları, manuel işlemleri otomatik hale getirir. Teklif alma, sipariş oluşturma ve onay süreçleri gibi tekrarlayan işlemler yazılım tarafından yönetilir. Bu sayede:

Zaman Tasarrufu:Rutin işler hızla tamamlanır, yöneticiler stratejik kararlar için daha fazla zaman ayırabilir.
Hata Azaltma: Manuel işlemlerde sıkça karşılaşılan insan hataları minimize edilir, doğruluk oranı artar.

Gerçek Zamanlı Veri Erişimi

Bu yazılımlar, satınalma yöneticilerine gerçek zamanlı veri erişimi sağlar. Anında erişilebilen stok seviyeleri, sipariş durumları ve tedarikçi performans verileri sayesinde:

Hızlı Karar Alma: İhtiyaç duyulan bilgilere anında ulaşarak hızlı ve bilinçli kararlar alınabilir.
Güncel Bilgi:Gerçek zamanlı güncellemeler sayesinde süreçlerin her an doğru ve güncel verilere dayanması sağlanır.

Maliyet Tasarrufu

Daha İyi Fiyatlandırma

E-satınalma yazılımları, farklı tedarikçilerden kolayca teklif toplanmasını sağlar. Tekliflerin detaylı karşılaştırılması, en iyi fiyatın seçilmesini kolaylaştırır. Bu da:

Maliyet Azaltma: En uygun fiyatlı tedarikçilerin seçilmesi maliyetleri düşürür.
Toplu Alım Avantajları: Büyük ölçekli alımlarda indirim ve avantajlardan daha etkili faydalanılır.

Şeffaflık ve Kontrol

Yazılımlar, tüm satınalma süreçlerinin şeffaf olmasını sağlar. Harcamaların izlenmesi ve onay mekanizmaları sayesinde:

Bütçe Kontrolü: Gereksiz harcamaların önüne geçilerek bütçeye uygun hareket edilir.
Finansal Kontrol: Satın alma harcamaları detaylı raporlanarak finansal yönetim daha etkili hale getirilir.

İyileştirilmiş Tedarikçi İlişkileri

Tedarikçi Yönetimi

E-satınalma yazılımları, tedarikçilerin performansını detaylı olarak izlemeyi ve yönetmeyi sağlar. Tedarikçi puanlama ve değerlendirme sistemleri sayesinde:

En İyi Tedarikçilerle Çalışma: Performans değerlendirmeleri ile en iyi tedarikçilerin belirlenmesi sağlanır.
Uzun Vadeli İşbirlikleri: Güvenilir tedarikçilerle uzun vadeli ve sağlam işbirlikleri kurulur.

Anlaşma ve Sözleşme Yönetimi

Bu yazılımlar, tedarikçilerle yapılan anlaşma ve sözleşmelerin dijital ortamda yönetilmesini sağlar:

Kolay Takip:Sözleşme şartlarının takibi kolaylaşır, ihlal durumlarında hızlı müdahale edilir.
Uyumluluk:Anlaşma şartlarına uyumluluk sürekli izlenerek sorunlar önceden tespit edilir.

Risk Yönetimi

Veri Güvenliği

E-satınalma yazılımları, hassas verilerin güvenli bir şekilde saklanmasını sağlar:

Güvenli Veri Saklama: Veri şifreleme ve güvenlik protokolleri ile bilgilerin güvenliği sağlanır.
Gizlilik:Hassas bilgilerin yetkisiz erişimlerden korunması, veri ihlallerini engeller.

Risk Analizi

Yazılımlar, tedarik zinciri risklerini analiz eder ve olası problemleri öngörerek önlem alınmasını sağlar:

Önleyici Tedbirler: Tedarikçi iflası, teslimat gecikmeleri veya kalite sorunları gibi riskler önceden tespit edilir.
Proaktif Yönetim:Potansiyel sorunlara karşı proaktif önlemler alınarak operasyonel aksaklıklar minimize edilir.

Entegre Çalışma

ERP ve Diğer Sistemlerle Entegrasyon

E-satınalma yazılımları, ERP ve diğer kurumsal sistemlerle entegre çalışabilir:

Veri Bütünlüğü: Tüm sistemlerde verilerin tutarlılığı sağlanarak işlemler daha koordineli yürütülür.
Departmanlar Arası İşbirliği: Satınalma, finans ve lojistik gibi departmanlar arasında daha etkin işbirliği sağlanır.

Kullanıcı Dostu Arayüz

Modern E-satınalma yazılımları, kullanıcı dostu arayüzleri sayesinde kolay kullanım sağlar:

Kolay Öğrenim:Kullanıcıların yazılımı hızla öğrenip etkin kullanmasını sağlar.
Hata Azaltma:Kullanıcı hataları azalır, süreçler daha sorunsuz işler.

 Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk

 Çevresel Etki

E-satınalma yazılımları, çevresel etkileri göz önünde bulundurarak tedarikçilerin seçilmesini destekler:

Sürdürülebilir Tedarik: Çevre dostu tedarikçilerin tercih edilmesi, işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur.
Yeşil Satınalma:Enerji verimliliği ve atık azaltma gibi çevresel kriterler göz önünde bulundurularak yapılan alımlar, çevresel etkileri azaltır.

Sosyal Sorumluluk

Yazılımlar, sosyal sorumluluk ilkelerine uygun tedarikçilerin belirlenmesini ve izlenmesini sağlar:

Etik Ticaret: İşçi hakları, adil çalışma koşulları ve etik ticaret gibi konularda hassasiyet gösteren tedarikçilerle işbirliği yapılır.
Kurumsal Sosyal Sorumluluk: İşletmenin sosyal sorumluluk hedeflerine katkıda bulunacak tedarikçi seçimleri yapılır.

E-satınalma yazılımları, satınalma yöneticilerine verimlilik, maliyet tasarrufu, iyileştirilmiş tedarikçi ilişkileri, risk yönetimi, entegrasyon ve sürdürülebilirlik gibi birçok avantaj sunar. Bu yazılımlar, satınalma süreçlerini daha şeffaf, kontrollü ve etkili hale getirerek işletmelerin rekabet gücünü artırır. Dijital dönüşüm sürecinde E-satınalma yazılımlarının kullanımı, gelecekte daha da yaygınlaşacak ve işletmelerin satınalma yönetiminde kritik bir rol oynamaya devam edecektir.

Karasu Limanı, Türkiye’nin Avrupa’ya Açılan Yeni Lojistik Kapısı Olacak

Satınalma Eğitimi Karasu Limanı, Türkiye'nin Avrupa'ya Açılan Yeni Lojistik Kapısı Olacak

Satınalma Eğitimi Karasu Limanı, Türkiye'nin Avrupa'ya Açılan Yeni Lojistik Kapısı OlacakKarasu Limanı, Türkiye ile Romanya arasında faaliyete başlayan Karasu-Köstence Ro-Ro Hattı ile Avrupa’ya açılıyor. Yeni Ro-Ro hattı, Türkiye ve Avrupa arasındaki ticaretin hızlanmasına, maliyetlerin düşmesine ve çevresel etkilerin azaltılmasına önemli katkılar sağlayacak. Yeni dönem, nakliyeciler, ihracatçılar ve ithalatçılar için yeni fırsatlar ve avantajlar sunarken Karasu Limanı’nın stratejik önemini de artıracak.

Karasu Limanı, yeni bir döneme giriyor. Marmara Bölgesi’nden Karadeniz’e geçiş kapısı olarak hizmet veren, İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiğinin azalmasına, taşıma maliyetleri ve sürelerinin düşmesine önemli katkılar sağlayan Karasu Limanı, Türkiye ile Romanya arasında faaliyete başlayacak yeni bir Ro-Ro hattına ev sahipliği yaparak hizmet ağını genişletiyor. 3 Temmuz 2024 tarihinde faaliyete başlayan Karasu-Köstence Ro-Ro hattının açılışı; Karasu Kaymakamı Mehmet Uğur Arslan, Karasu Belediye Başkanı İshak Sarı, SEA Line üst düzey yetkilileri ve yerel otoritelerin geniş katılımı ile gerçekleşti. Karasu-Köstence Ro-Ro hattı, Avrupa’ya açılan önemli çıkış kapılarından biri olacak. Bu yeni hat, özellikle Kapıkule ve Hamzabeyli’de yaşanan uzun TIR kuyruklarında zaman kaybetmek istemeyen nakliyeciler için alternatif bir güzergâh sunacak. Türkiye-Romanya arasında gerçekleştirilecek yeni Ro-Ro hattı, nakliyecilere zaman ve maliyet avantajı sağlayarak ticaret ve lojistiği hızlandıracak. 

Kara Taşımacılığında Yaşanan Sorunlara Çözüm Sunacak

Karasu-Köstence Ro-Ro hattı, özellikle son yıllarda ülkemizden Avrupa’ya gerçekleşen kara taşımacılığında yaşanan sorunlara çözüm sunacak. Kara lojistiğinde yaşanan uzun bekleme sürelerine ekonomik ve çevreci bir alternatif olan Karasu Limanı çıkışlı Ro-Ro hattı, ilk etapta gün aşırı 100 tırın Avrupa Birliği ülkelerine çok daha hızlı ulaşımını sağlayacak. Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki ihracatı güçlendireceğini düşündüğümüz Karasu Limanı’nın Türkiye’nin Avrupa’ya açılan yeni lojistik kapısı olacağına inancımız tam.

Yeni Yatırımlarla Büyümeye Devam Edeceğiz

Karasu Limanı’nın, açıldığı günden bu yana yük grafiğini sürekli yukarıya taşıdığını, ithalat ve ihracatçı firmalar için talep gören, çözüm ortağı olan bir cazibe merkezi haline geldiğini söyledi. Erdem, “Karasu-Köstence Ro-Ro Hattı, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan yeni kapısı olacak. Almanya, Belçika, Hollanda ve Fransa gibi Avrupa ülkelerine giden araçlar, bu hattı kullanarak zaman kazanacaklar. Ukrayna ve Moldova için de kritik öneme sahip olan bu güzergâh, Türkiye’den Romanya’ya ihracat yapan, Romanya’dan Türkiye’ye ithalat yapan ve Avrupa’ya transit taşımalar yapan firmalar için büyük avantajlar sunacak” dedi. Binlerce insana dolaylı olarak istihdam sağlayan Karasu Limanı’nın, bugün ve gelecekte çok büyük bir potansiyele sahip güçlü bir ticaret ekosisteminin tam merkezinde yer alıyor  “Karasu Limanı sahip olduğu avantajlı konumla İstanbul’u önemli bir kara ve deniz trafiği yükünden de kurtarıyor. Bölgenin gelişmiş sanayisine destek verebilmek için yeni yatırımlarla büyümeye devam edeceğiz” diye konuştu.  

İhracata Katkıda Bulunacak  

Yeni Ro-Ro hattı, 100 standart TIR kapasiteli Ro-Pax gemiyle hizmet verecek. Soğuk gıda taşımacılığında kullanılan frigo TIR’lar için de uygun olan gemi, 250 yolcu kapasitesine sahip. Her iki limandan gün aşırı kalkış saati 22:00 olmak üzere düzenli tarifeli seferler yapılacak. Karasu-Köstence Ro-Ro hattı, 12 saatlik kısa sefer süresi ile ihracat ve ithalatçıların rekabet gücünü artıracak. Avrupa’daki yeni pazarlara giriş imkânı sağlayarak Türk firmalarının ihracat potansiyeline katkıda bulunacak olan hat, Avrupa’dan Türkiye’ye yatırımları teşvik ederek Türkiye ekonomisine katkıda bulunacak. Deniz yolu taşımacılığı ile araçların daha az kilometre kat etmesi, kaza riskini azaltırken emisyonların düşürülmesine de katkı sağlayacak. Başlangıçta bir gemi ile haftada 4 sefer yapılacak, 2024 yılının son çeyreğinde ikinci geminin de devreye girmesiyle birlikte seferler her gün düzenlenecek.  Bu kapsamda, tek gemi ile yılda 175 sefer, ikinci gemi ile birlikte yılda 350 sefer yapılması hedeflenirken, ilk yıl 65 bin adet, devam eden yıllarda 100 bin adet araç kapasitesine ulaşılması öngörülüyor.  

Karadeniz’den Dünyaya Açılan En Modern Liman

İlk geminin Ocak 2017’de yanaştığı Karasu Limanı’ndan düzenli Ro-Ro seferleri Temmuz 2019’da başladı. 250.000 metrekare alan üzerine kurulu olan liman, 670 metre rıhtım alanı ve 11 metre su derinliği ile bölgedeki deniz taşımacılığına büyük katkı sağlıyor. Hizmet sunduğu geniş hinterland, sahip olduğu yüksek kapasite ve dünyanın en modern altyapı ve standartları ile sunduğu çok modlu taşıma avantajlarıyla Karadeniz’den dünyaya açılan en modern liman konumunda.

Karasu Limanı, yıllık 1 milyon 500 bin ton genel kargo / dökme yük ve 110 bin adet Ro-Ro ve 50.000 TEU konteyner yük kapasitesine sahip. 2023’te 1.147.101 ton/yıl genel ve dökme yük elleçlemesinin yanı sıra demir cevheri ve çimento yükünün de elleçlendiği Karasu Limanı’na, açılışından bugüne kadar Ro-Ro gemileri dahil 2.532 adet gemi yanaştı. Açıldığı Ocak 2017’den bugüne kadar Karasu Limanı üzerinden taşınan toplam yük miktarı 7,65 milyon ton olarak gerçekleşti. Karasu Limanı üzerinden en çok ithalatın yapıldığı ilk üç ülke ise 4,16 milyon ton ile Rusya, 1,48 milyon ton ile Ukrayna ve 176 bin ton ile Mısır oldu.

Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Karbonsuz Geleceğin Anahtarı !

Satınalma Eğitimi Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Karbonsuz Geleceğin Anahtarın

Satınalma Eğitimi Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Karbonsuz Geleceğin AnahtarınYenilenebilir enerji sektörü; elektrikli araçlar, ısı pompaları, büyük veri merkezleri ve kuantum bilgisayarlar gibi teknolojilerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için büyüme hızını artırmak zorunda görünüyor. , uzun süredir elektrik enerjisi üretiminin merkezinde yenilenebilir kaynaklarının olduğunu belirterek, “Günümüzde temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş, tüm dünya için kritik bir hâle geldi. Yenilenebilir enerji teknolojilerini, iklim değişikliği etkilerinin geriye döndürülmesinde anahtar olarak görüyor, yatırımlarımıza Türkiye’nin her bölgesinde hız kesmeden devam ediyoruz.” dedi.

Enerji sektörü, özellikle küresel düzlemde karbonsuz elektrifikasyon ve sürdürülebilir enerji üretimi hedefleri doğrultusunda önemli adımlar atıyor. Fosil yakıtların yerini hızla yenilenebilir enerji kaynakları alırken, güneş ve rüzgar gibi doğal kaynakların verimli kullanımı, enerji üretiminde tarım alanları ve doğal yaşam alanları arasındaki dengenin korunmasını gerektiriyor. Özellikle endüstriyel süreçlerde ve ulaştırmada kullanılan yeşil hidrojen, hidrokarbonların yerine geçecek önemli bir enerji taşıyıcısı olarak öne çıkıyor. Suyun verimli kullanımı ve atmosferin korunmasıyla doğrudan ilişkili olan elektroliz teknolojileri, tarımsal su ihtiyaçları başta olmak üzere artan enerji talebinin dikkate alınarak sürdürülebilir şekilde karşılanması ve karbon salımının doğal dengeye kavuşturulmasında kritik bir rol oynuyor.

Teknoloji Kullanımı Çevresel Etkileri Minimize Ediyor 

Yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi arttıyor, elektrifikasyonun hızlanması ve iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle temiz enerjiye geçişin kritik hale geldiğini vurgulanıyor. “Ekstrem hava olayları enerji üretim verimliliğini etkilerken, verimli tüketimi de yeniden değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Ekipman dayanıklılığının artması ve tasarımların aşırı iklim olaylarına göre gözden geçirilmesi, kesintisiz üretimi sağlamak için önemli. Yenilenebilir enerji teknolojilerini enerji güvenliği ve iklim değişikliğiyle mücadelede anahtar olarak görüyor ve bu nedenle Türkiye genelinde temiz enerji yatırımlarımıza devam ediyoruz. Teknolojik gelişmelerin doğru yönetimi ve etik çerçevede kullanımı, enerji maliyetlerini kontrol etmek ve kaynakları verimli kullanmak açısından hayati önemde.” 

Yenilenebilir Enerjide Çığır Açıcı Teknolojiler 

Yenilenebilir enerjide devrim yaratacak yenilikler, “Hidrokarbon yakmanın bir süre daha devam etme zorunluluğu göz önünde bulundurulduğunda, güvenilir nükleer enerji teknolojileri ile enerji talebine cevap vermek, arz güvenliğini artıracak. Takip edilmesi elzem olan küçük modüler nükleer reaktörler gibi üretim kaynaklarının da hayatımıza girmesi için çalışılıyor. Aynı zamanda, güneş ve rüzgar enerjilerinden yararlanarak tüketim yerlerine yakın bölgelerde, elektrik üretecek dağıtık mikro şebekeler geliştiriliyor. Böylece hem iletim şebekesinin yükü bir miktar azaltılıyor hem de elektriğin yüksek taşıma maliyetinden tasarruf sağlanabiliyor.” dedi.  Yenilenebilir enerji üretimi artıklarından hidrojen ve saf su üretiminin gerçekleştirilebilmesi konusun da ,  “Yüksek ısı enerjisi ihtiyacı için suyun kapalı çevrim kullanılacağı hidrojen-oksijen-su döngüsü sağlanırken, karbondioksit salımı tutularak yenilenebilir enerji desteği ile tekrar sentetik metana dönüşümü ardından saf su elde edilebiliyor. Hidrojen üretimi için yenilenebilir enerji fazlasından yararlanılması ve batarya depolama teknolojisi sayesinde elektrik enerjisine ihtiyaç duyulduğunda anlık destek sağlanarak şebeke kalitesinin korunması, çığır açan teknolojiler arasında yer alıyor.” şeklinde konuştu.

Enerjide Sürdürülebilirliği, Pil Teknolojileri ve Depolama Çözümleri Sağlıyor

Yenilenebilir enerji kaynaklarının düzensiz üretimi ve talebi karşılamak için sürekli olarak depolama teknolojileri gelişTİRİLİYOR “Pil teknolojileri ve diğer depolama çözümleri, tüketicilere ekonomik ve güvenilir elektrik sağlamanın yanı sıra enerji sistemlerinin sürdürülebilirliğini de artıracak. Bu teknolojiler, enerji üretim tesislerinin üretim kapasitelerini ve verimliliğini optimize etmek, elektrik enerjisinin transferi ve ticareti ile sınırları aşan çözümler sunmak, arz-talep dengesini hassas bir şekilde yönetmek için önemli bir görev görüyor.” dedi.

Enerji Altyapılarımıza Son Teknolojileri Entegre Ediyoruz  

Elektrikli araçlar, ısı pompaları, büyük veri merkezleri ve yapay zeka algoritmalarını çalıştıracak kuantum bilgisayarlarının enerji yönetiminde önemli araçlar, “Bu teknolojilerin etik çerçevede kullanılması, enerji verimliliğini artırırken doğal kaynakları korumamıza ve zamanımızı verimli kullanmamıza olanak tanıyor. Mevcut enerji altyapılarımızı gelişen teknolojilerle bütünleştirerek üretim ve tüketim verimliliğini artırmaya devam ediyoruz. Akıllı şebeke sistemleri, yapay zeka ve veri analitiği, enerji tüketim modellerini optimize ederek enerji tasarrufunu maksimize etmemizi sağlıyor. Yapay zeka ile enerji tesislerimizin projelendirme, yapım, üretim planlama ve bakım süreçlerinde kaynak-zaman yönetimini optimize ediyoruz. Böylece, enerji arz-talep dengesini doğru öngörebiliyor, tesislerimizin ömrünü uzatıyor ve kapasite kullanımını artırıyoruz.” dedi.

Nakit Öldü, Yaşasın Nakit Akışı!

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Nakit öldü, Yaşasın Nakit Akışı!

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Nakit öldü, Yaşasın Nakit Akışı!Nakit Öldü, Yaşasın Nakit Akışı!

“Nakit kraldır” iş dünyasının çok bilinen anonim sözlerinden biridir. Bu sözün arkasındaki düşüncenin basitçe likidite ile ilişkili olduğu söylenebilir.

Bir varlığın nakit paraya dönüşme kolaylığını ifade eden likidite kavramının açıklamasına göre nakit para doğası gereği likiditesi en yüksek varlıktır. Oysa bir sanat eseri, nakit paraya dönüştürülmesi zor ve zaman zaman değerinin belirlenmesi beğeni gibi sübjektif unsurlarla ilişkili olduğundan likiditesi düşük bir varlık olarak kabul edilir.

Benzer bir durum stoklar için de geçerlidir. Stoktaki malın değeri satılana kadar yalnızca “kâğıt üzerinde” bir sayıyı ifade eder. Bu nedenle örneğin bankalar, aktif toplamının büyük bir bölümü stoklardan oluşan bir firmaya normal koşullarda nakit kredi vermek konusunda isteksiz olurlar. Çünkü bankanın gözünde böylesi bir firmanın hem aktif toplamı fiili olarak belirsizdir hem de “nakit akışı” yeterli olmayan, kısacası nakit üretemeyen bir firmadır.

Öyle ya, böyle bir firma nakit üretemiyorsa, bankadan aldığı krediyi nasıl ve ne ile geri ödeyecek? Elbette inşaat firmaları gibi faaliyet gösterilen sektörün özelliğine bağlı olarak bu durumun istisnaları da vardır. Ancak yukarıda söylediklerim genel olarak birçok firma ve sektör için geçerlidir.

Nakit mevcudu yüksek bir firmanın da yatırım amacı dışında bankadan nakit kredi talebinde bulunmaması beklenir. Ancak burada da yine “nakit akışı” bankanın kredinin ödenmesi konusunda dikkate aldığı önemli bir veridir. Kısacası bankalar, nakit mevcudu, stokları ya da demirbaşları değil, firmanın faaliyetleri sonucunda yeterli “nakit akışı” ortaya çıkartıp çıkartmadığıyla daha çok ilgilenirler.

Bu durumda “nakit kraldır” sözüne de aslında temkinli yaklaşmamızın gerekli olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin bazıları “nakit kraldır” anlayışının artık geçerli olmadığını, yeni kralın artık enflasyonist ortam nedeniyle “nakit akışı” olduğunu ileri sürüyor (1, 2). Kısacası “kral öldü, yaşasın yeni kral!” diyorlar.

Öncelikle nakit günümüz ekonomisinin bir gerçeği olan enflasyon nedeniyle olduğu yerde değer kaybetme riski taşır. Bu nedenle değeri ifade etmek için nominal ve reel kavramları kullanılır. Nominal yazılı değeri, reel ise fiili değeri gösterir. Örneğin kasaya 5 yıl önce koyduğunuz 100 birimlik banknotun üzerindeki sayı geçen 5 yıl içinde değişmiyor olsa da bu banknota bağlı alım gücünde önemli bir azalma gerçekleşir. Reel değeri korumak için çeşitli varlıklar satın almanız durumunda da yine likidite sorunu ortaya çıkar.

Nominal ve reel kavramlarının nakit akışı için de geçerli olduğunu ve bunlara dikkat edilmesi gerektiğini de söylemeliyiz. Dolayısıyla nominal ve reel nakit akışından söz etmek ve enflasyonun etkisini de göz önüne almak gerekir (3). Amaç, reel nakit akışını sağlamak olmalıdır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Nakit öldü, Yaşasın Nakit Akışı!Kısacası günümüzde nakitte kalmak kayıp anlamına geliyor. Ama nakit parayı çeşitli varlıklara bağlamanın da likidite sorununa yol açma riski var. Bu durumda sürekli ve reel nakit akışı sağlayacak bir şeyler yapmak, uğraşmak ve çabalamak, özetle bir şekilde hareket etmek gerekiyor. Hareket etmek en temel yaşam belirtilerinden biridir. Dolayısıyla nakit akışı bir firmanın en temel yaşam belirtisi olarak algılanmalı. Zaten eskiler “harekette bereket vardır” diye boşuna dememişler!

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Moore, R. (2021), “Money Myths: Cash is King”, Çevrim içi: https://robmoore.com/money-myths-cash-is-king/, (03.07.2024).

(2) Machalinski, C. (2023), “Cash flow is the king – but how to control it?”, Çevrim içi: https://prevailaccountancy.co.uk/cash-flow-is-the-king-but-how-to-control-it/, (03.07.2024).

(3) The Motley Fool (2015), “Nominal Cash Flow vs. Real Cash Flow”, Çevrim içi: https://www.nasdaq.com/articles/nominal-cash-flow-vs-real-cash-flow-2015-11-01#, (03.07.2024).

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Haziran Ayında Oda Fiyatlarında %73 Artış Yaşandı !

Satınalma Eğitimi Haziran Ayında Oda Fiyatlarında Artış Yaşandı !

Satınalma Eğitimi Haziran Ayında Oda Fiyatlarında Artış Yaşandı !Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Haziran ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endekslerine göre en çok üçüncü fiyat artışı %90.67 ile lokanta ve otellerde görüldü. Neredekal.com’da listelenen 23 binden fazla konaklama tesisine ait veriler incelendiğinde, 2024 yılı Haziran ayında tüm Türkiye’deki tesislerin 1 gecelik oda fiyatı ortalamasının geçen yılın aynı döneminde göre %73 artış gösterdiği gözlemlendi. Haziran ayında en çok oda fiyatı artışı yaşanan il ise %97’lik artışla Mersin oldu. Ardından %90’lık artışla Balıkesir ikinci olurken, Çanakkale %85’lik artış ile üçüncü oldu.

Geride bıraktığımız bayram tatilleri dönemi sonrasında aramalar yaz tatili için tam hızıyla devam ediyor. Bayram tatillerinde favori olan Antalya, yaz tatili dönemi içinde popülerliğini koruyor. Bütçesine uygun şekilde tatil araması yapan tatil severler ise en çok Antalya, Bodrum, Marmaris, Fethiye ve Balıkesir için tatil aramaları yapıyor. Okulların tatil olması, hava koşullarının elverişli olması ve insanların dinlenme ihtiyacı, otellere olan talebi artırır. Artan talep, doğal olarak fiyatların yükselmesine neden olur.

Yaz sezonunda oteller, ekstra personel istihdam etmek, bakım ve onarım çalışmalarını yoğunlaştırmak gibi ek maliyetlerle karşı karşıya kalır. Ayrıca, yaz aylarında enerji tüketimi (klima, havuz bakımı vb.) artar. Bu maliyetler de oda fiyatlarına yansıtılır.

Yaz aylarında birçok şehirde festivaller, konserler ve diğer büyük etkinlikler düzenlenir. Bu etkinlikler, bölgeye çok sayıda ziyaretçi çeker ve otel doluluk oranlarını artırır. Yüksek doluluk oranları, otel fiyatlarının artmasına sebep olur.

Özellikle popüler tatil destinasyonlarında, yaz aylarında neredeyse tüm oteller doludur. Bu yoğunluk, fiyatların artmasına yol açar. Tatil bölgelerindeki oteller, bu dönemde maksimum kâr elde etmeye çalışır.

Genel ekonomik koşullar, döviz kurları ve enflasyon gibi faktörler de otel fiyatlarını etkiler. Özellikle döviz kurunun yüksek olduğu dönemlerde, yabancı turistlerin ilgisini çeken oteller fiyatlarını artırabilir.

Birçok otel, erken rezervasyon yapan müşterilerine indirimler sunar. Ancak yaz aylarında talep yüksek olduğu için bu indirimlerin miktarı azalır veya tamamen ortadan kalkar. Bu da yaz döneminde oda fiyatlarının daha yüksek olmasına neden olur.

Yaz aylarında otel oda fiyatlarının yükselmesi, arz-talep dengesi, işletme maliyetleri, bölgesel etkinlikler ve genel ekonomik koşullar gibi çeşitli faktörlerin bir sonucudur. Tatil planlarını yaparken bu durumu göz önünde bulundurmak ve erken rezervasyon fırsatlarını değerlendirmek, daha uygun fiyatlarla konaklama imkanı sağlar.

Tatil severlerin konsep tercihleri de aramaları şekillendiriyor. Her şey dahil otel aramaları %60, apart oteller %131, pansiyon aramaları %45, bungalov aramaları ise %196 olarak bir önceki aya göre artış gösterdi.Tatil severler bu sene dolu dolu bir tatil dönemi geçiriyor. Temmuz ve Ağustos dönemi için tatil planları yapılmaya devam ediyor. Erken rezervasyon dönemini değerlendiremeyenler için otellerin sundukları son dakika fırsatları tatil severlerin dikkatini çekiyor. Herkes bütçesine göre hayalindeki tatili şekillendirmeye çalışıyor. Aramalarda hala Antalya popüler durumda. Antalya her bütçeye uygun tema ’da konaklama alternatifi sunuyor. Tatil severlerde aramalarda tüm alternatifleri değerlendiriyor.

Kimya Sektörünün Altı Aylık İhracatı 15 Milyar Doları Aştı

Satınalma Eğitimi Kimya Sektörünün Altı Aylık İhracatı 15 Milyar Doları Aştı

Satınalma Eğitimi Kimya Sektörünün Altı Aylık İhracatı 15 Milyar Doları AştıTürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı haziran ayında, geçen yıl aynı döneme göre yüzde 10,6 azalış ile 18,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Haziran ayında 2,3 milyar dolarlık ihracat yapan kimya sektörünün ise ilk altı aylık ihracatı yaklaşık yüzde 8 artışla 15,8 milyar dolara ulaştı. Sektör haziran ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör konumunu korudu.

Kimya sektörünün haziran ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Kimya sektörü olarak haziran ayında 2,3 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı gerçekleştirdik. Kurban Bayramı tatili dolayısıyla iş günü kaybından dolayı hem genel hem de sektör ihracatımızda gerileme oldu. Diğer yandan küresel tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar, üretim ve lojistik maliyetlerindeki artış gibi faktörler, ihracat performansımızda etkili oluyor. Kimya sektörümüzün ihracatı haziran ayında yüzde 6,5 gerilerken altı aylık olarak baktığımızda yüzde 8’e yakın bir artış kaydetti. Haziran ayında ülke ihracatından yüzde 12 pay almayı başaran sektörümüz en çok ihracat yapan sektörler arasında ikinci sıradaki yerini korudu. Ocak-Haziran dönemi ihracatımız ise 15 milyar doları aşarak 15,8 milyar dolara ulaştı. Kimya sektörünün önemini dünyadaki en güçlü ilk 10’da yer alan devletlere baktığımızda görüyoruz. Ülkemizin büyümesi ve ekonominin gelişimi için stratejik önemi bulunan kimya sektörümüz, gerek Türkiye’nin ilk 500 büyük sanayi kuruluşu arasında gerekse ilk 1000 ihracatçı arasında ilk sıralarda yer alıyor. Biz de İKMİB olarak sektörümüzün gelişimi ve istikrarlı büyümesi için firmalarımıza destek oluyor, önerilerini dikkatle ele alıyor ve sorunlarının çözülmesine yardımcı oluyoruz. İKMİB olarak, ihracatçılarımızın karşılaştığı zorlukları aşmalarına yardımcı olmak için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Haziran Ayında En Çok “Plastikler ve Mamulleri” İhracatı Gerçekleştirildi

Haziran ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında Plastikler ve Mamulleri İhracatı, 650 milyon 819 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 575 milyon 723 bin dolarlık ihracatla Mineral Yakıtlar ve Ürünler yer alırken, Anorganik Kimyasallar ihracatı 199 milyon 77 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘organik kimyasallar’ ve ‘yıkama müstahzarları’ oldu.

Abd, Haziran Ayında En Çok İhracat Yapılan Ülke Oldu

Haziran ayında en çok ihracat yapılan ülke 187,5 milyon dolar ile ABD oldu. Haziran ayında en çok ihracat yapılan ilk on ülke ABD, Hollanda, Rusya, Romanya, İtalya, İspanya, Almanya, Irak, İngiltere ve Mısır oldu. Haziran ayında ilk 10 ülke arasında en çok artış yüzde 55,67 ile Hollanda’da oldu.

2024 Aylık Bazda Kimya İhracatı

AY    2023 DEĞER ($)   2024 DEĞER ($)      FARK (%)
Ocak             2.299.006.935,24             2.366.127.401,07 %  2,92
Şubat             2.261.989.687,76             2.614.407.064,28 % 15,58
Mart             2.879.966.044,93             3.068.826.954,15 % 6,56
Nisan             2.381.551.990,52             2.496.106.495,53 % 4,81
Mayıs             2.438.879.700,49             3.033.502.530,00 % 24,38
Haziran             2.383.592.592,98             2.227.232.875,81 %-6,56
TOPLAM 14.644.986.952 15.806.203.321 % 7,93

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2024 Yılı Haziran Ayı En Fazla Kimya İhracatı Yapılan Ülkeler 

S. NO Ülke HAZİRAN 2023 DEĞER ($)  HAZİRAN 2024 DEĞER ($) DEĞİŞİM DEĞER (%)
1 ABD      178.151.763,02      187.567.435,13                    % 5,29
2 HOLLANDA      104.300.366,62      162.366.023,03 % 55,67
3 RUSYA      138.094.398,25      107.019.802,16 % -22,50
4 ROMANYA       89.657.895,30       96.617.371,41                    % 7,76
5 İTALYA      100.749.905,65       95.628.783,66 % -5,08
6 İSPANYA      142.444.671,30       89.044.431,72 % -37,49
7 ALMANYA      101.582.695,39       86.588.823,14 % -14,76
8 IRAK       90.647.308,89       74.949.282,25 % -17,32
9 İNGİLTERE       65.022.867,96       64.623.572,77 % -0,61
10 MISIR       42.248.661,36       60.445.726,28 % 43,07

 

2024 Yılı Haziran Ayı Kimya Sektörü İhracatında Alt Sektörler 

      2023 -2024
  HAZİRAN 2023 HAZİRAN 2024 %  FARK
ÜRÜN GRUBU DEĞER ($) DEĞER ($) DEĞER
PLASTİKLER VE MAMULLERİ 729.354.680 650.819.574 % -10,77
MİNERAL YAKITLAR,MİNERAL YAĞLAR VE ÜRÜNLER 537.098.006 575.723.437 % 7,19
ANORGANİK KİMYASALLAR 243.445.800 199.077.020 % -18,23
UÇUCU YAĞLAR,KOZMETİKLER VE SABUN 164.288.264 141.183.823 % -14,06
EŞYA ECZACILIK ÜRÜNLERİ 130.697.931 123.888.041 % -5,21
BOYA,VERNİK,MÜREKKEP VE MÜSTAHZARLARI 124.382.567 119.828.983 % -3,66
KAUÇUK,KAUÇUK 134.519.748 113.632.182 % -15,53
MUHTELİF KİMYASAL MADDELER 96.472.566 80.499.620 % -16,56
ORGANİK KİMYASALLAR 79.875.758 64.855.601 % -18,80
YIKAMA MÜSTAHZARLARI 67.773.666 62.142.817 % -8,31
GÜBRELER 29.625.707 58.958.724 % 99,01
YAPIŞTIRICILAR, TUTKALLAR, ENZİMLER 42.967.428 33.894.677 % -21,12
BARUT,PATLAYICI MADDELER VE TÜREVLERİ 1.577.307 1.567.200 % -0,64
FOTOĞRAFÇILIK VE SİNEMACILIKTA KULLANILAN ÜRÜNLER 1.309.266 940.620 % -28,16
GLİSERİN,BİTKİSEL MAMULLER,DEGRA,YAĞLI MADDELER 195.918 213.801 % 9,13
İŞLENMİŞ AMYANT VE KARIŞIMLARI,MAMULLERİ 7.980 6.756 % -15,34
TOPLAM 2.383.592.593 2.227.232.876 % -6,56