Makine Montaj Ustası

7 Gündem Satınalma Dergisi Makine Montaj Ustası

7 Gündem Satınalma Dergisi Makine Montaj UstasıBir makine montaj ustası nasıl olmalı ? Kişisel özellikleri, karakteri, eğitimi, bilgisi, tecrübesi, fiziki görünümü, kıyafeti, elbise ve takım dolabı ve ekstra donanımları açısından masaya yatırmak ve ideali yakalamak istiyorum.

Öncelikle USTA kelimesi bende ÖĞRETMEN kelimesiyle aynı çağrışımı yapıyor. Hem sürekli öğrenen, kendini geliştiren hem de çalışan ve öğreten bir kişi aklıma geliyor.

Sakin ve vakarlı duruşuyla örnek bir çalışan profili çiziyor. Temizliği, düzeni, çevresiyle uyumu, işine odaklanmış, mesleğini seven ve sanatına saygılı bir profil.

Taa çıraklıktan veya okuldan gelen müthiş bir bilgi ve tecrübe birikimi, işi ile ilgili sertifika ve belgelere sahip, ustasından gördüğü edep ve iş ahlakını devam ettirmekte azimli, çırak ve yardımcılarına karşı sevecen ve babaları rolünde.

Bilgiye aç ve hırslı, sürekli kendini yenileyen bir yapıda, giyimiyle, konuşmasıyla ve haliyle örnek, teknoloji ile barışık.

Çelik burunlu ayakkabısından baretine, elbisesinden maskesine, eldiveninden çapak gözlüğüne, kulak tıkacından emniyet kemerine, önlüğünden kolluğuna şık ve temiz bir görünüme sahip.

Çekicinden pensesine, anahtar takımından metresine, torna uçlarından kılavuzlara, pensesinden yan keskisine, cırcır kolundan allen takımına, fırçasından tornavidasına tam tekmil bir takım dolabı sürekli yanında.

Mesleğinin gerektirdiği alet ve makineleri kullanmasını bilen, makineleri özenli kullanan ve bakımlarını zamanında yapan, ölçüm yapabilen, proje okuyabilen, makine parçalarını birleştiren ve test yapabilen bir usta.

Yurtiçi ve yurtdışı şantiyelere giden ve sorunları çözen, mesai kavramına önem veren, yönetici ve ustabaşına karşı sorumluluklarını bilen, işbirliği ve ekip çalışmasına yatkın, detaycı ve titiz bir insan.

İşinin en iyisini yapmaya çalışan, olası terslikleri öngörebilen, üstlerini uyaran, aksaklıklar hakkındaki bildiklerini ve yeni fikirlerini toplantılarda aktaran.

İş sağlığı ve güvenliği konularına hakim, tüm tedbirlerini almış, günlük beslenmesine dikkat eden, hakkını vererek çalışan ve karşılığını alan, hayal gücünü iyi kullanan ve sürekli geliştiren bir karakter.

Ailesine düşkün, vatanını seven, arkadaşlarıyla uyumlu, sosyal çevresinde sayılan ve sevilen, ben bilirim demeyecek kadar da mütevazi bir kişilik.

Kaldı mı böyle ustalar diye sorabilirsiniz haklı olarak. Bir çırpıda size onlarca isim sayabilirim. Osman Şentürk, Oktay Göksu, Salim Malkoç, Musa Kızılay, Saim Uzar, Abdurrahman Gür, Sezgin Kızılay, Samet Tonbul, İbrahim Yavuz, Sabri Tonbul, Erkan Çelik, Serkan Çelik, Adem Çelik, Veysel Çağlar, Refik Tuna, Serdal Soykan, Şükrü Yılmaz, Sırrı Memişoğlu bunlardan sadece birkaçı… Sanayi kuruluşlarımız bu gibi ustalarla dolu.

7 Gündem Satınalma Dergisi Makine Montaj UstasıYetenekleri ve kişilikleri ortaya çıkarmak yöneticilerimizin elinde. Ama iyi bir idareci bu tip insanları keşfedip sezinleyebilir. Değerli ustalarımızın yanına yetişmeleri için gençleri adapte edebilir.

İsimlerini burada saymadığım tüm ustalarıma saygılarımla….

Cavit SOY

Eski̇şehi̇r’e Dünyanın En Büyük Cam Üreti̇m Kompleksi̇

Satınalma Eğitimi Eski̇şehi̇r’e Dünyanın En Büyük Cam üreti̇m Kompleksi̇

Satınalma Eğitimi Eski̇şehi̇r’e Dünyanın En Büyük Cam üreti̇m Kompleksi̇Şişecam, Eskişehir’de hayata geçirdiği yeni cam ambalaj fırınını ve soğuk tamirini tamamladığı cam ev eşyası fırınını ateşledi. Toplam 174 milyon dolarlık bu yatırımlar sonucunda Şişecam Eskişehir kompleksi yaklaşık 1 milyon tonluk üretim kapasitesiyle dünyanın en büyük cam üretim noktası haline geldi.

Ana faaliyet alanlarında dünyanın ilk üç oyuncusundan biri olma hedefine kararlılıkla ilerleyen Şişecam, bulunduğu coğrafyalara ve paydaşlarına değer katan yatırımlarına aralıksız devam ediyor. Şişecam, Eskişehir’de hayata geçirdiği yeni cam ambalaj fırınını ve soğuk tamirini tamamladığı cam ev eşyası fırınını ateşledi. Bu yatırımlar sonucunda Şişecam Eskişehir kompleksi yaklaşık 1 milyon tonluk konsolide kapasitesiyle dünyanın en büyük cam üretim noktası haline geldi. 

Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Prof. Dr. Ahmet Kırman ateşlenen yeni fırın yatırımıyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Yaklaşık 145 milyon dolar yatırımla ateşlediğimiz cam ambalaj fırını 127 kişiye ek istihdam sağlayacak. Yıllık brüt 198 bin ton kapasiteyle çalışacak fırında nitelikli şişe ve kavanoz üretimi yapılacak. Şişecam bu yatırımı global çapta enflasyonun ve buna bağlı olarak yatırım maliyetlerinin yükseldiği bir ortamda, artan talebi karşılamak ve girdi verdiği sektörlerin büyümesini desteklemek üzere hayata geçirdi. Şişecam Eskişehir Cam Ambalaj Fabrikası yeni yatırım sonucunda tek yerleşkede 5 fırın ve 24 hatla dünyanın en büyük kapasiteli cam ambalaj üretim tesisi haline geldi. Tesisin toplam cam ambalaj üretim kapasitesi yaklaşık yıllık brüt 760 bin tona ulaştı. Son yatırımın faaliyete geçmesiyle birlikte Şişecam’ın küresel cam ambalaj üretim kapasitesi yıllık 3,3 milyon tona ulaştı.”

Şişecam Genel Müdürü Görkem Elverici Eskişehir’de soğuk tamiri tamamlanarak ateşlenen cam ev eşyası fırını hakkında şunları söyledi: “Bugün Eskişehir’de açılışını yaptığımız yatırımlarımız sadece cam ambalaj alanıyla sınırlı değil. Eskişehir Cam Ev Eşyası üretim tesisinde ikinci fırınımızın soğuk tamirini de yaklaşık 29 milyon dolar yatırımla tamamladık. Elde edilen ek kapasite, Şişecam’ı cam ev eşyası üretiminde dünya liderliğine taşıdı. Yenilenen cam ev eşyası fırını yıllık brüt 64 bin ton kapasiteyle hizmet verirken 246 kişiye de ek istihdam sağlayacak. Eskişehir’deki cam ev eşyası üretim kapasitemiz ise yıllık yaklaşık brüt 190 bin tona ulaştı”

Tüm bu yatırımlar sonucunda Şişecam’ın Eskişehir’de cam ambalaj ve cam ev eşyası iş alanlarında ulaştığı konsolide üretim kapasitesi yaklaşık 1 milyon tonu buldu. Bu da Şişecam’ın Eskişehir üretim kompleksini dünyanın tek yerleşkede en büyük entegre cam üretim noktası haline getirdi. Eskişehir’de yaratılan bu ölçeğin, kaynakların verimli kullanımı ve operasyonel verimlik açısından da önemli avantajlar sağlaması hedefleniyor.

Küçük İşletmelerin İlerlemelerine Engel Olabilecek Bulut Güvenliği Efsaneleri

Satınalma Eğitimi Küçük İşletmelerin İlerlemelerine Engel Olabilecek Bulut Güvenliği Efsaneleri

Satınalma Eğitimi Küçük İşletmelerin İlerlemelerine Engel Olabilecek Bulut Güvenliği EfsaneleriBu yıl dijital dönüşümü iş hedeflerinden biri olarak belirleyen küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) bu fikri göz korkutucu bulabilir. Buluta geçiş, her büyüklükten işletmeye yeni fırsatlar sunmanın yanı sıra yeni güvenlik önlemlerini de beraberinde getiriyor.

AWS’in Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler için İş İnovasyonu Başkanı Ben Screiner’ın paylaştığı bilgilere göre, şirketin dünya genelinde 800’den fazla KOBİ lideriyle yaptığı son araştırma, işletmelerin sağlam bir güvenlik yapısına sahip olmalarına engel olabilecek bulut özelliklerine dair bazı yanlış anlamaları ortaya çıkardı. Sonuçlar, KOBİ’lerin güvenliğin genellikle kapsamlı kurum içi beceriler ve altyapı gerektirdiğini, bu nedenle bulutun benimsenmesinin önünde pahalı ve karmaşık bir engel oluşturduğunu düşündüklerini gösterdi. Ancak gerçekte bulut, KOBİ’lerin daha çevik ve uygun maliyetli bir şekilde daha güçlü bir güvenlik yapısına sahip olmalarını sağlıyor.

KOBİ’ler doğru bulut sağlayıcısıyla birlikte çalışarak güvenliği otomatikleştirebilir, uyumluluk gereksinimlerini destekleyebilir ve veriler de dahil olmak üzere en değerli varlıklarını koruyabilirler. Bu yıl güvenliği stratejik bir öncelik haline getirmek, KOBİ’lerin büyümelerine ve kaynaklarını diğer temel iş hedefleri için kullanmalarına yardımcı olabilir.

Yaygın Efsaneleri Çürütmek

Efsane 1: Güvenlik, küçük bütçeler için çok pahalıdır 

Ankete katılan KOBİ liderlerinin yüzde 35’i güvenliğin birinci öncelikleri olmadığını belirtse de güvenliği “ekstra” bir yatırım olarak görmek dar görüşlü bir yaklaşım olabilir. İster bulutta ister şirket içinde güvenliğe yatırım yapmak, her işletmenin büyüme stratejisinin ayrılmaz bir parçası olmalı. Bu, özellikle faaliyetleri bir güvenlik ihlalinin sonuçlarından ciddi bir şekilde etkilenebilecek olan KOBİ’ler için geçerli.

Doğru iş ortağıyla, güvenli bir bulut ortamı KOBİ’ler için aslında daha uygun maliyetli olabilir. Bulut sağlayıcılarının kendi altyapılarının güvenliğini yönetmeleri işletmelerin sunucu ve veri merkezleri gibi önemli maliyetlerden kaçınmalarını sağlıyor. KOBİ’ler “kullandıkça öde” bulut servisleri modelinden faydalanarak güvenlik araçlarını değişen ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yukarı veya aşağı ölçeklendirme esnekliğine sahip olabilirler. Makine öğrenimi (ML) destekli araçlar, küçük bir bütçeyle bile KOBİ’lerin ihtiyaçlarına göre uyarlanmış güçlü güvenlik sağlamaya yardımcı olabilir.

Efsane 2: Veriler bulutta güvenli değildir

Ankete katılan KOBİ liderlerinin yarısı, buluttaki güvenlik riskleriyle ilgili endişeleri olduğunu belirtiyor. Buluta geçişin işletmenin çalışma şeklini yeniden gözden geçirmeyi gerektirdiği doğru olsa da, bulut sağlayıcıları müşterilere verilerine 7/24 erişim ve bu verileri korumaya yardımcı olmak için gereken ölçeklenebilir araçları sağlıyor. Bir KOBİ ister dosyaları e-posta üzerinden göndersin ister verileri USB sürücülere yedeklesin isterse de kağıt dosyalara sahip olsun, verileri ve diğer önemli varlıkları yönetmeye yardımcı olacak çeşitli güvenli seçenekler bulunuyor.

Efsane 3: Etkili güvenlik için kapsamlı BT kaynakları gerekir

Ankete katılan KOBİ liderlerinin yaklaşık yüzde 30’u güvenlik gereksinimlerini anlamadıklarını söylüyor, yüzde 40’ı ise yetersiz vasıflı personeli önemli bir engel olarak gösteriyor. Kurum içinde güvenliği yönetmenin karmaşık, zaman alıcı ve yoğun kaynak gerektiren bir iş olabilmesinin yanı sıra düzenli olarak yapılması gereken yükseltmeler ve yapılandırmalar kısıtlı BT bütçelerini zorlayabiliyor.

KOBİ’ler buluta geçiş yaparak, kapsamlı bir BT ekibi veya güvenlik uzmanları işe almaları ya da becerilerini geliştirmeleri gerekmeden otomatik, kurumsal düzeyde güvenlik uygulayabilir. Bulut sağlayıcıları, temel altyapı güvenliğini yönetmenin yanı sıra KOBİ’lerin güvenliği kendi ihtiyaçlarına göre özelleştirmek için kullanabilecekleri araçlar sağlıyor. çözümler, bir kuruluşun güvenlik yönetiminin tek bir yerde ve tek bir biçimde görülebilmesine olanak tanıyor. İşletmeler, makine öğrenimi destekli tehdit algılama özelliğinden yararlanarak ve tehditlere karşı otomatik yanıt verilmesini sağlayarak bulut güvenliğini entegre, akıllı ve ölçeklenebilir hale getirebiliyor. İşletmeler geliştikçe, şifrelemenin güçlendirilmesi ve veri depolama gibi güvenlik ihtiyaçları da değişebilir. Sertifikalı siber güvenlik uzmanlarına erişim, buluta geçişlerin güvenli hale getirilmesine ve KOBİ’lerin kullanım durumlarına göre uyarlanmış doğru güvenlik programlarının geliştirilmesine yardımcı olabilir.

Resmin bütününe bakıldığında, büyüme için güvenliği sağlamak gerekiyor

Bulutta güvenlik, sadece ihlalleri önlemekten daha fazlasını içeriyor. Güvenlik yönetimini reaktif olmaktan çıkarıp proaktif hale getirmek, onu kaynaklar üzerinde bir yük olmaktan çıkarıp inovasyon ve büyümeyi destekleyici bir unsur haline getirebilir. Güvenli bir bulut altyapısı ve uygun fiyatlı güvenlik ürünlerine, servislerine ve uzmanlarına erişim sayesinde KOBİ’ler, zamanlarını ve kaynaklarını asıl amaçları olan işlerini büyütmeye odaklı kullanabilirler.

 

“Ne Üretmeli̇yi̇z Zi̇rvesi̇” Kozmeti̇k Sektöründe Geleceğe Yön Veri̇yor

Satınalma Eğitimi Ne üretmeli̇yi̇z Zi̇rvesi̇ Kozmeti̇k Sektöründe Geleceğe Yön Veri̇yor

Satınalma Eğitimi Ne üretmeli̇yi̇z Zi̇rvesi̇ Kozmeti̇k Sektöründe Geleceğe Yön Veri̇yorKozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği (KÜAD), sektördeki rekabetin artmasıyla birlikte kozmetik endüstrisinin canlılığını sürdürmek ve ilerletmek amacıyla önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. “Ne Üretmeliyiz Zirvesi” adı altında gerçekleşecek bu etkinlik, 15 Mayıs 2024 tarihinde Selectum City Ataşehir’ de kozmetik endüstrisinin önde gelen profesyonellerini bir araya getirecek. Etkinlik, uluslararası platformda tüketicilerin beklentilerini anlamaya, pazarlama stratejileri, ürün kategorileri, malzemeler ve ambalajlama gibi konularda fikir sahibi olmaya yönelik bir fırsat sunacak.

KÜAD’ ın ikinci kez düzenleyeceği bu zirvede, katılımcılar yenilikçi fikirlerle buluşacak, sektördeki güncel durumlar paylaşılacak ve gelecekteki trendlere dair yeni bakış açıları kazanılacak. Üreticilerin fikir alışverişinde bulunacağı, iş birlikleri kuracağı ve sektördeki değişikliklere uyum sağlayabileceği bir platform oluşturulacak. Ürün geliştirme uzmanlarından, pazarlama uzmanlarına, ambalajlama uzmanlarından, sürdürülebilirlik uzmanlarına kadar birçok alanda uzman konuşmacılarla birlikte olunacak ve kozmetik pazarının verileri de ilk elden takip edilebilecek.

“KOZMETİK ENDÜSTRİSİNİN DEĞİŞEN DİNAMİKLERİNE YÖNELİK ÇÖZÜM ODAKLI BİR BULUŞMA”

KÜAD Zirve Başkanı Belgin Sile, kozmetik dünyasında yaşanan hızlı değişim ve artan rekabetin, sektörde yeni fırsatlar ve zorluklar doğurduğunu vurgulayarak; “Sektördeki zorluklar ile başa çıkmanın yolu, bir araya gelerek yenilikçi çözümler üretmekten geçiyor. KÜAD olarak, sektörümüzdeki canlılığı sürdürmek ve ilerletmek için bu önemli etkinliği düzenlemekten gurur duyuyoruz. Bu zirve, kozmetik endüstrisinin lider profesyonellerini bir araya getirerek, geleceğe yönelik stratejiler geliştirmemize ve sektörümüzün önündeki engelleri aşmamıza olanak tanıyacak. Zirvede yenilikçi fikirlerle buluşacak, sektördeki güncel durumları paylaşacak ve gelecekteki trendlere dair yeni bakış açıları kazanacağız. Üreticiler olarak bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunacak, iş birlikleri kuracak ve sektördeki değişikliklere ayak uydurabileceğimiz bir ortam oluşturacağız. Etkinliğimiz, uluslararası platformda tüketicilerin beklentilerini anlamamıza, pazarlama stratejilerini şekillendirmemize, ürün kategorilerini belirlememize ve malzemeleri ambalajlama gibi önemli konularda fikir sahibi olmamıza yardımcı olacak. Bu etkinliğin, sektörümüz için değerli bir kaynak olacağına inanıyorum. Hepimizin, kozmetik endüstrisindeki potansiyeli en üst düzeye çıkarmak için birlikte çalışması gerektiğine inanıyorum ve verimli bir zirve geçirmeyi diliyorum” ifadelerini kullandı.

Ne üretmeli̇yi̇z Zi̇rvesi̇ Kozmeti̇k Sektöründe Geleceğe Yön Veri̇yor

Türkiye’nin İlk Uluslararası Uzay Savunma Çalıştayı İstanbul’da

Satınalma Eğitimi Türkiye'nin İlk Uluslararası Uzay Savunma çalıştayı İstanbul'da

Türkiye’nin İlk Uluslararası Uzay Savunma Çalıştayı:
Cubesat Vision Defence”

Satınalma Eğitimi Türkiye'nin İlk Uluslararası Uzay Savunma çalıştayı İstanbul'daUzayda var olma yarışından geri kalınmaması gerektiğini düşünerek harekete geçen TUYAD, Cubesat Vision Defence başlığıyla Türkiye’nin ilk Uluslararası Uzayda Savunma Çalıştayı’nı düzenleyecek. 15 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşecek Çalıştaya dünyanın birçok ülkesinden kamu ve özel sektör yetkilileri katılacak.

Uzaydaki atılımlar ve teknolojinin gelişimiyle birlikte, ülkeler arasındaki uzay yarışı hız kazanıyor. Türkiye’nin bu yarışta öne çıkması gerekliliğine inanan TUYAD (Telekomünikasyon Uydu ve Elektronik Sanayicileri İş İnsanları Derneği),Cubesat Vision Defence başlığı altında Türkiye’nin ilk Uluslararası Uzayda Savunma Çalıştayı’nı düzenliyor. 15 Mayıs’ta İstanbul Bostancı Green Park’ta gerçekleşecek olan bu önemli etkinlik, uzay savunmasının önemini vurgulamayı ve ülkemizin bu alandaki potansiyelini ortaya koymayı amaçlıyor. Dünyanın dört bir yanından kamu ve özel sektör temsilcileri, bu çalıştaya katılarak uzayda savunma ve güvenlik stratejilerini tartışacaklar.

Türksat, SAHA İstanbul, Roketsan, Ulak Haberleşme, C Tech, SASAD, GUHEM gibi sektörün önemli kurumları yurt içinden katılım gösterirken; Intelsat, Contec, QSTC, Distretto Aerospaziale Della Campania, PLD Space, Stardust ve GoToSpace gibi kurumlar da yurt dışı katılımcıları arasında yer alıyor.

2000 yılından bu yana, yeni uzay girişimleri ve küp uydu teknolojileri sayesinde geliştirilen ve fırlatılan uydu sayısında büyük bir artış olduğuna değinen TUYAD Başkanı Hayrettin Özaydın, bu durumun ülkelerin uzaydaki varlıklarını koruma çabasını beraberinde getirdiğini belirtti.

ABD, Çin, Rusya ve diğer bazı Avrupa ülkeleri, uzay kuvvetlerini kurarak uzaydaki varlıklarını korumaya odaklanıyorlar. Uydu ve uzay istasyonlarının sayısını giderek çoğaltan, güçlü ve pahalı uzay sistemlerine sahip olan ülkeler, bu sistemleri korumak ve düşman saldırılarını etkisiz hale getirmek için büyük çaba sarf etmektedirler. Bu son gelişmeler ışığında, Türkiye’nin de bu alanda yerini alması ve uzay kabiliyetlerini arttırması gerektiğine inanan Özaydın, Türkiye’nin uzay çalışmalarına katılımı ve yatırımcıları çekmesi için önemli adımlar atması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda, tüm dünyada uzay farkındalığının arttığı bir dönemde, Türkiye’nin uzay savunma alanında geri kalmaması gerektiğini belirterek, “Bu bilinçle, TUYAD organizatörlüğünde gerçekleşecek olan “Cubesat Vision International Space Defence Workshop – Uluslararası Uzay Savunma Çalıştayı”nı düzenlemeye karar verdik.” dedi.

Uzayda Savunma Teknolojileri Ele Alınacak

Çalıştayda, uzay savunma teknolojileri, güvenli ve sürdürülebilir uydu haberleşmesi, uzaydaki ülke varlıklarının korunması gibi konular ele alınacak. Sektörün önde gelen isimleri akademisyen Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan, Delta-V firmasının CEO’su ve akademisyen Prof. Dr. Arif Karabeyoğlu, Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, Intelsat Başkan Yardımcısı Murat Yavuz, QSTC firmasının CEO’su Gurvinder Chohan, Türkiye Uzay Ajansı’ndan Ali Baygeldi, Contec firmasının CEO’su Dr. Sunghee Lee, SB Global’den Shelli Brunswick, Space Copy kurucusu Madison C. Feehan, The Campania Aerospace Technological District’ten (DAC) Gennaro Russo ve 3i3 Signature kurucusuPhilippe Boissat gibi uzmanlar, panelist ve moderatör olarak katılımcılara değerli bilgiler sunacaklar. Türkiye’nin uzay alanındaki potansiyelini ortaya çıkarmak ve uluslararası iş birliğini güçlendirmek amacıyla düzenlenecek olan bu çalıştay, uzay endüstrisi profesyonellerini, akademisyenleri ve savunma alanında uzmanlaşmış kişileri bir araya getirecek.

Prof. Dr. Alim Rüstem Aslan, ülkemizin özellikle küp uydu konusunda önde gelen bilim insanlarından biri olarak, hızlı geliştirme süreleri ve uygun maliyetler sayesinde kolayca üretilebilen bu teknolojilerin, mevcut büyük ölçekli pahalı uzay varlıklarına yönelik tehditleri ortaya çıkardığına ve bu tehditleri engellemenin bir yolunu bulmanın gerekliliğine dikkat çekti. Ayrıca, “İçinde bulunduğumuz çağda, uzay kabiliyetleri ulusal ve ekonomik güvenliğimiz açısından hayati öneme sahiptir.” şeklinde konuştu.

Astrofizikçi Dr. Umut Yıldız: “Türkiye’de uzay alanında yapılacak çok iş var”

Ünlü astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, kendi deyimiyle doğuştan bir uzay tutkunu olarak tanımlanıyor. “Son yıllarda geri dönüşümlü roketler sayesinde uzaya erişim ucuzladı. Dolayısıyla Dünya’da her ülkede yerden mantar bitmesi gibi yepyeni uzay şirketleri doğuyor. Türkiye de bu konuda geç kalmamalı ve dünyanın uzay dönüşümüne katkıda bulunmalı. Türkiye’de bilim ve uzay alanında yapılacak çok iş olduğuna inanıyorum. Türkiye’nin uzay alanındaki ilerlemelerini destekliyorum ve bu yöndeki adımları son derece değerli buluyorum. TUYAD’ın düzenleyeceği Cubesat Vision DefenceÇalıştayı ise bizlere yeni ufuklar açacak önemli bir etkinlik olacaktır.” dedi.

TUYAD’ın Öncülüğünde: Uzayda Savunma Stratejileri Çalıştayı, Sektörün Önde Gelen Destekçileriyle

Türkiye’de telekomünikasyon ve uydu iletişimi alanlarında 23 seneden beri faaliyet gösteren ve sektörün en önemli sivil toplum kuruluşlarından olan TUYAD sektörde ilkleri gerçekleştirmeye devam ederek öncü bir rol oynuyor.

SAHA İstanbul, SASAD, GUHEM, HUKD, HTK, TELKODER, GSOA (Global Satellite Operator’s Association), WTA (World Teleport Association) gibi sektörün ulusal ve yabancı lider kuruluşlarının stratejik desteğini alan TUYAD, uzayda savunma stratejilerini tartışmak, ortak tehditlere karşı koymak ve uluslararası iş birliğini güçlendirmek için sektör profesyonellerini 15 Mayıs’ta İstanbul Bostancı Green Park Hotel’de gerçekleşecek çalıştaya davet ediyor.

Daha fazla bilgi almak ve kayıt yaptırmak için https://cubesatvision.com/defence/ adresi ziyaret edilebilir.

Döngüsel Ekonomi̇ni̇n Ağırlık Noktası: Atık Yöneti̇mi̇

Satınalma Eğitimi Döngüsel Ekonomi̇ni̇n Ağırlık Noktası Atık Yöneti̇mi̇

Satınalma Eğitimi Döngüsel Ekonomi̇ni̇n Ağırlık Noktası Atık Yöneti̇mi̇ÇEVKO Vakfı tarafından Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle düzenlenen “İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlıklı çevrimiçi söyleşi gerçekleşti. Moderatörlüğünü Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı Celal Toprak’ın gerçekleştirdiği etkinlikte, Anadolu Efes – Grup Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal Saatçi, İTÜ – Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Görgün, AB Komisyonu İklim Elçisi – Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi Seren Anaçoğlu ve ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer konuşmalarıyla yer aldı.

ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nde bu ay gündem atık yönetimiydi. İklim kriziyle mücadele ve döngüsel ekonomiye geçişte en önemli uygulamaların başında gelen atık yönetimi konusuna yerel seçimler öncesinde dikkat çekmek istediklerini belirten ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer söyleşinin açılış konuşmasını yaptı.

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: “Belediyelerden atık yönetimine gerekli ilgiyi göstermelerini bekliyoruz.”

İklim krizi ve sürdürülebilirliğin atıkların kaynağa, yani hammaddeye dönüştürülmesiyle yakından ilgili olduğunu belirten Mete İmer, “Ülke olarak dört-beş yıldır içecek ambalaj atıkları için zorunlu depozito sistemine geçmeye çalışıyoruz. Bizde tüketim sonrası atıkların yönetiminden ana sorumlu belediyeler. Son yıllarda ambalaj atıklarının belediyelerce kaynağında ayrı toplanıp geri dönüşüme sevk edilmesinde aksaklıklar yaşanıyor. İçecek dışı ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanıp geri dönüştürülmesi için Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu modelini savunuyoruz. Yerel seçimlere giderken önümüzdeki dönemde tüm belediyelerden atık yönetimine gerekli ilgiyi göstermelerini rica ve talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

İTÜ – Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Görgün: “Biyoçeşitlilik kaybını önlemek için, kültürümüzü, yaşam biçimimizi ve iş yapış biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor.”

Prof. Dr. Erdem Görgün sözlerine ÇEVKO Vakfı’na atık yönetimi konusunda 30 yıldır yaptığı çalışmalara teşekkür ederek başladı. ÇEVKO Vakfı’nın Yıldız Teknik Üniversitesi içinde atık yönetimi konusunda çok önemli bir araştırma merkezi kurduğuna dikkat çeken Görgün, konuyla ilgili dünyadaki son gelişmeleri gündeme getirdi. Döngüsel ekonomi konusunun en önemli parçasının atık yönetimi olduğuna dikkat çeken Görgün “biyoçeşitlilik kaybını önlemek için, kültürümüzü, yaşam biçimimizi ve iş yapış biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor. Atık yönetimi döngüsel ekonomi açısından çok önemli ama ürünleri daha üretirken atığı minimize ederek üretip, ürün kullanım sürelerini uzatacak şekilde tasarlamamız gerekiyor” dedi.

Görgün, döngüsel ekonomiye geçişin hızlanması için bazı yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de dikkat çektiği “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu” kapsamında hammaddenin ürün haline getirilirken tasarım süreçlerinden eskitmeme, onarma, tekrar kullanma ve ekonomik ömrü uzatma gibi konularda sorumluluğu üreticiye de verme başlıklarıyla Avrupa Birliği’nde düzenlemeler yapıldığını anlattı.

Döngüsellik konusunda AB ülkelerinin büyük bir hızla ilerlediğini belirten Görgün, Fransa’nın çıkardığı “Anti atık ve döngüsel ekonomi” yasasına dikkat çekti. Bu yasaya satılmamış ürünlerin imhasının yasaklandığı ve bu ürünlerin sivil toplum kuruluşları aracılığıyla dayanışma ekonomisine kazandırıldığını belirten Görgün, bu yolla bu ürünlere erişemeyen insanların ihtiyaçlarının karşılandığının altını çizdi. Aynı yasa doğrultusunda ürün ambalajlarına “Onarılabilirlik Endeksi”nin de ekleneceğini belirten Görgün bu sayede daha ürün satın alınırken zarar gördüğünde tüketicinin bu ürünlerin onarıma ne kadar açık olduğunu anlayabileceğini belirtti.

Anadolu Efes – Grup Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal Saatçi: “2030 yılında hedefimiz kendi operasyonlarımızda net sıfır karbon salımına ulaşmak.”

ÇEVKO Vakfı söyleşinin bu oturumundaki özel sektör temsilcisi Selda Susal Saatçi, sürdürülebilirlik ve iklim kriziyle mücadele konusunda Anadolu Efes’in yaptığı uygulamalarını, Dünya’da konuyla ilgili son gelişmeler ve verileri ele alarak anlattı. Dünya’yı tehdit eden risklerin eskiden ekonomik temelli olduğunu fakat bugünün risklerinin çevresel ve sosyal riskler olduğunu belirterek sözlerine başlayan Saatçi, iklim krizi ile beraber en çok öne çıkan üç konunun deniz seviyesinin yükselmesi, gıda üretiminin azalması ve biyoçeşitliliğin azalması olduğunu söyledi. Anadolu Efes’in çevre odağındaki çalışmalarını anlatırken Selda Susal Saatçi, son raporlama döneminde kendi operasyonları kaynaklı emisyonlarını bir önceki yıla göre %12 azalttığını ve 2020 yılına göre hektolitre başına su tüketimlerini %16 azalttıklarının altını çizdi.

Kurumun 2030 hedeflerini üç ana başlıkta toplayan Saatçi bu başlıkları şu şekilde özetledi: Çevre için sıfırlıyoruz, sosyal faydaya desteğimizi artırıyoruz, fırsat eşitliğiyle güçleniyoruz. Saatçi sözlerini “2030 yılında kendi operasyonlarımızda net sıfır karbon salımı hedefine ulaşacağız, Türkiye’de tüm tesislerimizde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan aldığımız sıfır atık belgesinin yanı sıra diğer yurt dışı operasyonlarımızın da bu prensiple çalıştıklarını belgelendirmesini hedefliyoruz, bununla birlikte plastikle mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde sürdürdü.

AB Komisyonu İklim Elçisi – Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi Seren Anaçoğlu: “İklim krizi sonucunda oluşan felaketlerde ev içi şiddet yüzde 300 oranında artıyor”

Söyleşide son olarak sözü alan AB Komisyonu İklim Elçisi – Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi Seren Anaçoğlu iklim aktivizmine 16 yaşında başladığını belirtti ve bu süreçte AB Komisyonu İklim Elçiliği’ne kadar ilerlediğinden söz etti. Eyleme geçme çağrısında bulunan Anaçoğlu seçtiği hukuk mesleğinde çevre hukuku ve iklim adaleti konularına eğildiği bilgi ve mesajlarının gençler için yol gösterici olmasını istediğini paylaştı. İklim krizinin bir insan hakları sorunu olduğunu belirten Anaçoğlu, iklim krizi başlığında da toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğunu belirtti. Anaçoğlu iklim krizi sonucunda oluşan felaketlerde ev içi şiddetin yüzde 300 oranında arttığını ve kadınların daha çok şiddete uğradığının altını çizdi.

İklim krizi sonucunda iklim adaletsizliğinin oluştuğu vurgusu yapan Anaçoğlu, hükümetlerin yapması gerekenleri belirtti: Öncelikle fosil yakıt tüketimini ortadan kaldırmak, belirli regülasyonlarla iklim krizinin önüne geçmeye çalışmak, toplumsal eşitliği sağlayarak herkesin felaketlerden kaynaklanacak olası etkilerini azaltmayı sağlamak ve vatandaşlarına etkili bir eğitim müfredatıyla iklim krizini daha fazla anlatmak.

Türkiye’deki ilk iklim gençlik hareketi olan “İklim için Gençlik” organizatörü olan Anaçoğlu, eğitimde iklim krizini yaygınlaştırmak gibi iklim krizi konusunda birçok kampanya yürüttüğünü ve bu kampanyalarla değişim yaratmaya çalıştığını belirtti. Ekip arkadaşları ile beraber Türkiye’nin ilk iklim krizi konulu davasını açarak diğer gençlere ilham olmaya çalıştığını söyledi. Son olarak, değişimi yaratmak için hep birlikte hareket etmemiz gerektiğini söyleyen Anaçoğlu herkesi iklim aktivisti olmaya ve dünyaları ve gelecekleri için hareket etmeye davet etti.

Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle, ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun hazırladığı “İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlığını taşıyan söyleşiyi, ÇEVKO Vakfı’nın YouTube kanalından da izleyebilirsiniz.

Avrupa Şehirlerinin Sürdürülebilirlikteki Nabzı, 18- 19 Nisan’da İstanbul’da ‘CTBUH Konferansı’nda Atacak!

Satınalma Eğitimi Avrupa şehirlerinin Sürdürülebilirlikteki Nabzı, 18 19 Nisan'da İstanbul'da ‘ctbuh Konferansı’nda Atacak!

Satınalma Eğitimi Avrupa şehirlerinin Sürdürülebilirlikteki Nabzı, 18 19 Nisan'da İstanbul'da ‘ctbuh Konferansı’nda Atacak!ABD merkezli Yüksek Binalar ve Kentsel Habitat Konseyi (CTBUH), ‘Avrupa 2024 Konferansı’nı bu yıl 18-19 Nisan 2024 tarihlerinde İstanbul’da İFM Ziraat Kuleleri’nde gerçekleştirecek. Turner ve Ziraat Bankası’nın platinum sponsorluğunu üstlendiği konferans, kentsel yoğunluğun ve dikey büyümenin arttığı Avrupa şehirlerinin küresel iklim kriziyle ilgili engellerini ve fırsatlarını keşfetmek için ‘Gelecek Odaklı Şehirler: Değişmekte Olan Çağımızda Daha Güvenli ve Uyumlu Yoğunluk’ temasıyla gerçekleştirilecek. 4 farklı oturumla sürdürülebilirlik alanında dünyanın en seçkin profesyonellerinin ağırlanacağı konferansa, mimarlardan şehir plancılarına, proje geliştiricilerinden fikir önderlerine global arenadan yoğun bir katılım olması bekleniyor.

Dünyada 55 yıldır yüksek binalar ve sürdürülebilir şehirlere odaklanan en önemli sivil toplum kuruluşlarının başında gelen ABD merkezli Yüksek Binalar ve Kentsel Habitat Konseyi (CTBUH), ilkini geçen yıl Frankfurt’ta düzenlediği Avrupa merkezli bölgesel konferanslarının ikincisini bu yıl İstanbul’da gerçekleştirecek.

Turner ve Ziraat Bankası’nın platinum sponsorluğunu üstlendiği ‘CTBUH Avrupa 2024 Konferansı’, 18-19 Nisan 2024 tarihlerinde İstanbul Finans Merkezi’nde yer alan ve aynı zamanda 2023 yılı CTBUH İnşaatta Mükemmellik Ödülü’ne layık görülen Ziraat Kuleleri’nde düzenlenecek.

Gelecek Odaklı Şehirler: Değişmekte Olan Çağımızda Daha Güvenli ve Uyumlu Yoğunluk 

Artan kentsel yoğunluğun ve dikey büyümenin, özellikle kitlesel kentleşme ve iklim değişikliğinin dünya çapında artan etkileri karşısında sürdürülebilir ve sağlıklı şehirleri nasıl daha fazla destekleyebileceğini araştıran CTBUH’un Avrupa şehirlerinin bu alanda karşı karşıya olduğu engelleri ve fırsatları keşfetmek için düzenleyeceği konferansın bu yılki teması, ‘ Gelecek Odaklı Şehirler: Değişmekte Olan Çağımızda Daha Güvenli ve Uyumlu Yoğunluk ’ olacak.

Konferansta; kısa, orta ve uzun vadeli gelişen olaylara karşı binalarda dayanıklılık sağlanması, yüksek binaların doğal ve insan kaynaklı tehditlere karşı korunması, yoğunluklu alanların salgın sırasında ve sonrasındaki başarıları, mevcut yüksek binaların bakımı ve yenilenmesi ile Doğu Avrupa’da büyüyen yoğun başkentlerin ele alınacağı 4 farklı oturum düzenlenecek.

Sürdürülebilirlikte Ulusal ve Uluslararası En Seçkin Uzmanlar Katılacak

İnşaat sektörünün liderleri, şehir planlamacıları, geliştiriciler, mimarlar, mühendisler, düşünce liderleri ve politika yapıcıların katılacağı konferansta uluslararası arenadan da yoğun bir katılım olması bekleniyor. Zirvede bölgenin kentsel gelişim, yüksek binalar ve sürdürülebilirlik konularındaki ulusal ve uluslararası en seçkin uzmanları, yüksek bina endüstrisindeki en güncel yeniliklere ilişkin vaka çalışmalarını ve geleceğe yönelik öngörülerini kamuoyu ile paylaşacak. Katılımcılar böylece sektördeki en iyi isimlerle ağ oluştururken bölgesel düzeyde iş fırsatları ve ortaklıklar geliştirebilecek.

Konferansta Türkiye’den Turner Construction Başkan Yardımcısı ve Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç, Turner International Genel Müdür Yardımcısı İlayda Öner ve Ziraat GYO Genel Müdürü Peyami Ömer Özdilek’in yanı sıra Amerika’dan CTBUH CEO’su Javier Quintana de Uña, İtalya’dan CTBUH Avrupa Direktörü Dario Trabucco ve Redesco Progetti Srl Kurucu Ortağı ve Tasarım Direktörü Mauro Eugenio Giuliani, Lüksemburg’dan Arcelor Mittal İcra Kurulu Başkanı Olivier Vassart, Fransa’dan Acil Durum Mimarları Vakfı’ndan mimar Patrick Coulombel gibi Avrupa’nın önemli şehirlerinden alanının önde gelen pek çok uzmanı yer alacak.

Açılış oturumunda Şehir Savunuculuğu Programı Ele Alınacak 

‘Şehir savunuculuğu’ başlığını taşıyan açılış panelinde CTBUH’un yeni başlattığı ve yoğunluk, iklim değişikliğine dayanıklılık, sosyal eşitlik ve erişim de dahil olmak üzere bugün küresel küresel şehirlerin karşı karşıya olduğu temel konuları, fırsatları ve zorlukları belirlemek ve keşfetmek için geliştirilen ‘Şehir Savunuculuğu Programı’, farklı ülkelerden şehir planlamacılarının katılımıyla şekillenecek.

Konferansın ‘Şehirlere ve Binalara Yönelik Tehditlerin Önlenmesi’ başlıklı oturumunda terörizm, BİT ve veri güvenliği, yangınlar gibi giderek artan zorluklarla şehir ölçeğinde başa çıkmak için belirlenen çözümler, binalar hakkında bilgiler ve zorlu koşulların inovasyon için ne kadar fırsat olabileceğine dair vaka çalışmaları sunulacak. ‘İklim Değişikliğinden ve Doğal Tehditlerden Korunmak’ başlıklı üçüncü panelde küresel ısınmanın olumsuz etkilerine en yatkın bölgeler arasında yer alan Avrupa’da şehir ve binaların bu etkilerle başa çıkma yöntemleri ele alınacak. Bu oturumda tasarım ve inşaatta yenilikçi çözümler sunan yaratıcı örnek uygulamalar da katılımcılara aktarılacak.

‘Avrupa Şehirlerinde Artan Yoğunluk’ başlıklı son oturumda ise Londra, Frankfurt, Paris, Milano gibi yükseklik nedeniyle yoğunlaşmanın yaşandığı şehirler başta olmak üzere Avrupa’da gelişen bir mahalle yaratmayı başaran yeni binalardan başarılı örnekler ve yoğunlaşma etrafındaki tartışmalara ilişkin sunumlar yapılacak.

 Katılımcılar için İstanbul’daki 3 Örnek Yapıya Tur Düzenlenecek

Zirvenin ikinci ve son günü olan 19 Nisan’da ise katılımcılara özel olarak, 3 önemli teknik bina gezisi düzenlenecek. Bu kapsamda 2021 yılında ‘Tek Sahada Kentsel Habitat Kategorisi’ alanında CTBUH Mükemmellik Ödülü’ne layık görülen yaşam kompleksi And Pastel, İstanbul siluetinde ikonik bir proje olan Çamlıca Kulesi ve 2023 yılı CTBUH İnşaat Mükemmellik Ödülü’ne layık görülen Ziraat Bankası Genel Müdürlük Kuleleri’ne, sahip oldukları teknoloji ve mühendislik detaylarının yakından görülebilmesi için tur gerçekleştirilecek.

Katılımcılar teknik bina gezilerine alternatif olarak 2023 yılında yaşanan olaylar neticesinde Türkiye’de ve Avrupa’da önem kazanan sismik tasarım konusunun ve bu alandaki en iyi uluslararası uygulamaların inceleneceği ‘Sismik Workshop’a da katılabilecek. Mevcut bina stoğunun yenilemesinin mümkün olup olmayacağına ve yüksek binaların depremdeki performansına odaklanacak workshop, teknik ve ekonomik açıdan uygun olmayan binaların nasıl yıkılacağını da ele alacak. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşecek workshop’ta konular Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nuray Aydınoğlu ve Miyamoto International Türkiye Başkanı Yusuf Zahit Gündoğdu’nun da aralarında olduğu akademisyen ve mühendisler tarafından tartışılacak.

İstanbul, Avrupa’da En Fazla Gökdelene Sahip Olmasıyla Dikkatleri Çekti 

‘2024 Avrupa Konferansı’nın İstanbul’da yapılması kararı, 2023 yılında CTBUH liderlerinin katılımı ile Frankfurt’ta gerçekleştirilen zirvede yapılan sunum ve oylama sonucunda verildi.  Avrupa’daki en fazla gökdelene sahip şehir olmasıyla dikkat çeken İstanbul’da 2017 yılında yapımı tamamlanan Skyland İstanbul kuleleri, Türkiye’nin en yüksek binası unvanını 2024 yılı itibarıyla İstanbul Finans Merkezi’nde bulunan TCMB Merkez Bankası Kulesi’ne bırakacak. TCMB Merkez Bankası Kulesi, 353.9 metre uzunluğuyla sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da en yüksek binası olacak. Türkiye ise 150 metre üstü 67 gökdelen ile Avrupa’da gökdelen sayısı bakımından ilk sırada yer alıyor. En yakın takipçisi ise 51 gökdelen ile Rusya ve 33 gökdelen ile İngiltere olarak dikkati çekiyor.

“Türkiye’deki projeleri ve firmaları globalde tanıtmak için çok iyi bir fırsat”

Konferansın Türkiye için önemini değerlendiren Turner Construction Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç, eşsiz tarihi, ekonomik dinamizmi ve gelişen siluetiyle İstanbul’un Avrupa şehirlerinin karşılaştığı pek çok doğal, jeopolitik ve teknolojik zorluğu masaya yatırmak için çok önemli bir sahne olduğunu kaydetti.

Kılıç, “Sürekli gelişen ekonomileri, pandemi sonrası nispeten güçlü toparlanmaları ve iklim değişikliğinin etkilerinin artık belirginleşmesiyle Avrupa şehirleri, yoğun kümelenmelerin yer aldığı önemli bir dönüşümün eşiğinde. Bu nedenle konferans, sorunları ve çözümleri, zorlukları ve en iyi uygulamaları, tehditleri ve fırsatları tartışmak üzere Avrupa’nın dört bir yanından gelerek İstanbul’da buluşan önemli profesyonellerle etkileşim kurmak için eşsiz bir imkan yaratıyor. Bu, ülkemizdeki inşaat sektöründeki projeleri ve firmaları global arenada tanıtmak için çok iyi bir fırsat olacak” diye konuştu.

İş ve Ekonomi Dünyası Sapanca’da “Sorumlu ve Duyarlı Liderlik” Konuşacak

Satınalma Eğitimi İş Ve Ekonomi Dünyası Sapanca’da “sorumlu Ve Duyarlı Liderlik” Konuşacak

Satınalma Eğitimi İş Ve Ekonomi Dünyası Sapanca’da “sorumlu Ve Duyarlı Liderlik” KonuşacakTürkiye ekonomisinin nabzını tutan, bölgenin en etkili iş ve ekonomi zirvesi UEZ (Uludağ Ekonomi Zirvesi) 25-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Sapanca NG Enjoy Otel’de gerçekleştirilecek. UEZ 2024’ün bu yılki teması “Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zeka Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek” olarak belirlendi.

Açılış Konuşmasını Bakan Şimşek Yapacak

Zirvenin açılış konuşmasını T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yapacağı UEZ 2024’te Türkiye’nin ve dünyanın saygın siyasetçileri, iş dünyası liderleri ve akademisyenleri bir araya gelerek iş dünyasında büyüme, sürdürülebilirlik, teknolojik dönüşüm, yeni nesillerin eğitimine ve geleceğine yatırım gibi konuları ele alacak.

Zirvenin bu yılki ana sponsorluğunu Uber üstleniyor. Uber Başkan Yardımcısı ve EMEA Bölgesi Mobilite Başkanı, İspanya’nın en etkili 100 iş insanı arasında gösterilen Anabel Diaz Calderon da Zirve’nin ilk günü bir konuşma yapacak.

İsveç Eski Başbakanı ve Yunanistan Eski Maliye Bakanı UEZ 2024’te İş Dünyası Liderleriyle Buluşacak

UEZ 2024 konuşmacıları arasında İsveç Eski Başbakanı Fredrik Reinfeldt ve Yunanistan Eski Maliye Bakanı ve ekonomist Yanis Varoufakis de yer alacak. Varoufakis, ekonomi politikaları ve uluslararası ilişkiler konusundaki derin bilgisiyle, Reinfeldt ise liderlik ve sürdürülebilir kalkınma konularında geniş tecrübesiyle zirveye katkı sağlayacak.

UEZ 2024, 2 gün boyunca 14 panele ev sahipliği yapacak

2 gün boyunca 14 panelin gerçekleşeceği Zirve’de bu yıl “Dijital Dönüşüme Öncülük Etmek”, “Yeni Global Düzende Büyüme Fırsatları”, “Global Ekonomi İçin Yeni Bir Gelecek Arayışı”, “Sorumlu ve Duyarlı Liderlik”, “21’inci Yüzyıl İçin Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler”, “Paris 2024 ve Sporun Gücü”, “Eğitimin Geleceği: Dijital Çağda Global Yetenekler Geliştirmek”, “Finansta Değişim Yaratan Yeni Teknolojiler ve Düzenlemeler”, “Zirvede Sohbetler”, “Gayrimenkulün Yarını: Yaşanabilir Kentler ve Mekanlar Planlamak”, “Liderlerin Gelecek Vizyonu: Yarının Şirketi için Yenilikçi Yaklaşımlar, Yatırımlar ve Hedefler”, “Yapay Zeka İş Dünyasını Nasıl Değiştirecek?”, “Girişimcilik: Yeni İşler, “Trendler ve Teknolojiler”, “Finansal Gülergeçerlik” gibi konu başlıklarında paneller yer alacak.

Uludağ Ekonomi Zirvesi kapsamında, bu yıl 13’üncüsü gerçekleştirilecek olan Stars Of Region Start up Yarışması ödül töreni de düzenlenecek. Dünyanın pek çok ülkesinden başvuruda bulunan yüzlerce girişimci arasından seçilen projeler UEZ 2024’te yatırım alma fırsatı bulacak.

İş ve Ekonomi Dünyasının Etkili İsimleri Zirvede

Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde ulusal ve uluslararası bir çok önemli isim yer alıyor: SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Mediterra Capital Management Limited Kurucu Ortağı Ahmet Faralyalı, Türk Felsefeci ve Akademisyen Prof. Dr. Ahmet Arslan, Bilkent Üniversitesi, İktisat Bölümü Merkez Bankacılığı ve Finansal Piyasalar Profesörü Prof. Dr. Ali Hakan Kara, Multinet Up CEO’su Ali Emre Sever, İstanbul Portföy Yönetimi A.Ş. Genel Müdürü Barış Hocaoğlu, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, Figopara Kurucu Ortağı Bulut Arukel, Zip Türkiye CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Burak Elgin, sahibinden.com CEO’su Burak Ertaş, Akademisyen, Bilim İnsanı, Jeolog ve Yazar Prof. Dr. A. M. Celâl Şengör, Girişimci ve Yatırımcı Daniel Doll Steinberg, SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Fibabanka Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Dildar Edin, Ekonomist Emrah Lafçı, Papara CEO’su Emre Kenci, Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, Şölen İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Erdoğan Çoban, Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve 2017-2018 Dönemi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu, Pasifik Holding CEO’su F. Nusret Dur, Gazeteci-Yazar Fatih Altaylı, Test Education Centre Kurucusu Fulya Yalezan, İsveç Eski Başbakanı Fredrik Reinfeldt, Hayat Finans Katılım Bankası Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Galip Karagöz, BSH REM CEO’su Gökhan Sığın, Akkök Holding CEO’su İhsan Gökşin Durusoy, Türk Milli Modern Pentatlet İlke Özyüksel Mihrioğlu, Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp, HSBC Global Baş Ekonomisti Janet Henry, Stand-Up Komedi Sanatçısı Kaan Sekban, Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, Missouri Üniversitesi F. A. Hayek iktisat Tarihi Profesörü Prof. Max Gillman, Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nane, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Mehmet Tütüncü, Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Sitti, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı Dr. Av. Murat Aksu, TSKB Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Murat Bilgiç, GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Neşecan Çekici, Uber Türkiye Genel Müdürü Neyran Bahadırlı, Sipay Kurucusu Nezih Sipahioğlu, Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Osman Arıoğlu, Hepsipay Genel Müdürü Ozan Bayülgen,  Servotel Kurucusu, Başkanı ve Yönetici Ortağı Ömer Kemal İsvan, Paralimpik Okçu Öznur Cüre Girdi, İstanbul Saint-Joseph Lisesi Müdürü Paul Georges, HSBC Türkiye CEO’su Selim Kervancı, Akfen Holding Başkanvekili ve CEO’su Selim Akın, Hepiyi Sigorta Genel Müdürü Şenol Ortaç, P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Tankut Turnaoğlu, LC WAIKIKI Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, Yıldız Holding Dönüşüm ve Teknoloji Lideri Yahya Ülker, Yunanistan Eski Maliye Bakanı ve Ekonomist Yanis Varoufakis. 

UEZ 2024’ün ana sponsorluğunu Uber üstleniyor. Bu yılki Gold Sponsorlar; Doğan Holding, Mediterra Capital ve PAPARA olurken Zirvenin Oturum Sponsorları ise şu şekilde sıralanıyor; Bitexen, BSH, Eksim Holding, Hepiyi Sigorta, HSBC, İstanbul Portföy, Pasifik GYO, P&G, Rönesans Holding, Sahibinden.com, Şölen, Test Education Centre ve Türkiye İş Bankası.

Zirvenin destek sponsorları; Citibank, Hayat Finans, Hepsipay, İntegral Yatırım, Milta Bodrum Marina, Multinet Up, NG Enjoy, Pasifik Holding, QNB Finansbank, Sanko Holding, Sipay, SSC Sistem Teknolojileri, TAV Havalimanları, Trump Towers, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Türk Hava Yolları ve Ziraat Yatırım’dan oluşuyor.

Zirvenin parti sponsorluğunu ise Oral B ve Orkid üstleniyor. Stars Of Region Start up Yarışmasının ana sponsoru United Payment olurken destek sponsorları Denizbank, Figopara, Zip’den oluşuyor.

İş Ve Ekonomi Dünyası Sapanca’da “sorumlu Ve Duyarlı Liderlik” Konuşacak (2)

Yerel Seçimler için Adaylar Yaklaşık 500 Milyon Dolar Harcadı

Satınalma Eğitimi Yerel Seçimler Için Adaylar Yaklaşık 500 Milyon Dolar Harcadı

 Yerel Seçimler En Çok Baskı ve Endüstriyel Reklam Sektörüne Hareket Kattı

Türkiye’de yerel seçimler en çok baskı ve endüstriyel reklam sektörünü etkiliyor. Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği (ARED) ve FESPA Eurasia’nın verilerine göre sektörde yerel seçimler genel seçimlerin 3 katı hareket getiriyor. Genel seçimlerde 5 milyon metrekarelik baskı yapılırken yerel seçimlerde aday sayısı nedeniyle 15 milyon metrekarelik baskı hacmine ulaşılıyor.

Satınalma Eğitimi Yerel Seçimler Için Adaylar Yaklaşık 500 Milyon Dolar HarcadıBu yıl yerel seçimlerde ağırlıklı olarak tekstil malzemeye baskı yapıldı. Geçmiş seçimlerdeki gibi sokaklar brandalarla donatılmadı. Tekstil, kullanım kolaylığı, lojistiği ve geri dönüşümü nedeniyle tercih edildi.

Türkiye’de 31 Mart Yerel Seçimleri en çok baskı ve endüstriyel reklam sektörüne hareket kattı. Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği (ARED) ve Avrasya’nın en büyük baskı fuarı FESPA Eurasia verilerine göre sektörde yerel seçimler genel seçimlerin 3 katı hareket getirdi. Genel seçimlerde 5 milyon metrekarelik baskı yapılırken yerel seçimlerde aday sayısı nedeniyle 15 milyon metrekarelik baskı hacmine ulaşıldı.

ARED ve FESPA Eurasia’nın sahip olduğu sektör verileri, Türkiye yerel seçimler özelinde çok önemli çıktılarla sektörün nabzını sundu. ‘Dönüşümü Hızlandırın’ sloganıyla bu yıl 11-14 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Avrasya’nın en büyük fuarı FESPA Eurasia’ya göre yerel seçimler piyasayı hareketlendirdi. FESPA Eurasia ve ARED verilerine göre genel seçimlerden farklı olarak yerel seçimler tabana yayıldığı ve aday sayısının fazla olması sebebiyle sektörü hareketlendirdi. Bu durum, sektördeki baskı hacminde dikkate değer bir artışa neden oldu. Genel seçimlere kıyasla, yerel seçimlerde baskı hacminde yaklaşık 3 kat artış yaşandı. Örneğin, genel seçim döneminde 5 milyon metrekarelik bir baskı hacmi gerçekleşirken, yerel seçimlerde bu rakam 15 milyon metrekareye kadar çıktı.

Geri Dönüşümlü Malzeme Kullanıldı

 Yerel seçimlerde, özellikle tekstil malzemelere yapılan baskılar öne çıkıyor. Son dönemde, afişler ve bayraklar gibi geleneksel baskı malzemelerine tercih edilen tekstil baskılar, avantajlarıyla dikkat çekiyor. Tekstil malzemeler, doğal geri dönüşüm yetenekleri, çevre dostu olmaları, kullanım kolaylığı, hafiflik ve depolama avantajları gibi faydalar sunuyor. Ayrıca, tekstil malzemelerin dayanıklılığı ve uzun ömürlü olmaları tercih edilmelerini sağlıyor. Tekstil malzeme ile cephe giydirme de oldukça yoğun tercih ediliyor, doğru şekilde birleştirme yapılırsa ömrü de diğer malzemelere göre 2 katı daha uzun oluyor.

Rekabet, Başa Baş Olan Şehirlerde  

 Seçim dönemlerinde baskı sektöründe hacim ve ciro açısından da artış yaşanıyor. Son yıllarda metrekare başına yapılan baskı ücretleri, önceki yıllara kıyasla önemli ölçüde arttı. Bu durum, sektördeki baskı hacminde bir düşüşe neden olurken, yerel seçimlerin sektörü canlandırdığı gözlemleniyor. Yerel seçimler diğer sektörlere göre baskı sektörüne yüzde 30 ek hareket getiriyor. Son dönemde branda ve folyoya göre tekstil baskı ve dijital mecraların payı artıyor.

Yerel seçimlerde en yoğun seçim propagandasının yapıldığı yerler genellikle büyükşehirlerde yaşanıyor. Ancak, dikkate değer bir rekabetin olduğu küçük şehirlerde de seçim çalışmaları yoğun bir şekilde yürütülüyor.

Adaylar 1-10 Milyon TL Arasında Harcıyor

Adaylık alanlarına göre tanıtım için 1 milyon ile 10 milyon arasında değişen rakamlar harcanıyor. Bu rakam da 5 yıl boyunca elde edecekleri maaş veya gelirin onda birine denk geliyor. Türkiye’de belediye ve muhtar adaylıklarının sayısı hesaplandığında araçlar, baskılı ürünlere ek harcamalar ve tüm seçim kampanyaları düşünüldüğünde toplam 500 milyon dolarlık harcama yapıldığı tahmin ediliyor.

FESPA Eurasia Yönetim Kurulu Üyesi Levent Olcayto, “FESPA olarak yerel seçimlerin baskı sektörüne olan etkisini yakından takip etmeye devam edeceğiz. Türkiye’deki seçim sürecinin, baskı sektörü üzerindeki etkilerini analiz ederken bu alanda sektörü geliştirmeye de devam edeceğiz. FESPA Eurasia, bu yıl da sektöre yön veren ve trendleri belirleyen fuar olacak” diyor.

Alım Talebi: Pamuk Telefi

Alım Talebi Pamuk Telefi

Bir firmamız için, makine hasatından değil, işçi (elle toplama) hasatından kalma, düşük toz oranlı pamuk telefi alımı yapılacaktır. Miktar 1.000 (bin) tondur. Her parti için rastgele örneklem ile kontrol şartı vardır. Teslim yerleri Bolu ve Kocaeli olup, ödeme parti başına nakittir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Pamuk Telefi

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.