4857 sayılı İş Kanunu’nun 17 nci maddesine göre süresi belirsiz iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekmektedir. Aksi halde iş sözleşmesinin feshi sırasında ihbar öneline uymayan taraf karşı tarafa ihbar tazminatı ödemekle yükümlüdür. İhbar tazminatı, bildirim şartına uymayan tarafça ödenir ve 5 yıllık zaman aşımına tabidir.
İşçi ihbar öneli içinde işyerini terk ederse, ihbar önel sürelerinin bölünmezliği ilkesi gereğince işverenine tüm ihbar süreleri dikkate alınarak ihbar tazminatı ödemesi gerekir.
Ayrıca işçi ihbar öneline ait ücreti peşin ödeyerek iş sözleşmesini derhal feshedemez. Sadece işveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi belirsiz süreli iş sözleşmesini feshinden önce durumu işverene bildirmekle yükümlüdür. İşçinin, iş sözleşmesini ihbar önelinde bulunmadan feshederek işten ayrılması usulsüz fesih sayılır ve işveren işçiden ihbar tazminatı talep edebilir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, ihbar öneli verilerek iş sözleşmesinin feshi halinde iş sözleşmesi önelin bitiminde feshedilmiş olur. Önelin bitiminden önce fesih halinde ise, önel verilmemiş sayılır ve bu suretle iş sözleşmesini fesheden taraf diğer tarafa ihbar öneline ait ücretin tamamını tazminat olarak ödemek durumunda kalır. İhbar önelinin bölünmezliği ilkesi yasa ya da sözleşmede öngörülen öneller bakımından farklı uygulanamaz. Sözleşme ile arttırılan süre dâhil olmak üzere ihbar öneli bütünlük arz eder ve bölünerek uygulama yapılamaz[1].
İhbar öneli içinde işçinin istirahat raporu alması durumunda işçinin ihbar önelinin uzayıp uzamayacağı ile ilgili 4857 sayılı İş Kanunu’nda bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay’ın değişik tarihlerde verdiği kararlarda rapor süresi kadar ihbar süresinin de uzayacağı yönündedir.
Nitekim Yargıtay’a göre “İhbar öneli bütünlük arz eder. Bu nedenle ihbar önelleri bölünmek sureti ile uygulanamaz. İhbar önelinin bölünmezliği ilkesi uyarınca, önel içindeizin, rapor kullandırılamaz. Kısaca önel ile izinsüresiiçiçe geçemez. İznin ücretli veya ücretsiz olması sonuca etkili değildir. Bu durumda önel verilmemiş sayılır. Somut uyuşmazlıkta, davalı daha sonra ücretini ödese bile önel içinde davacıyı izne çıkarmıştır. Önel bölünmüştür. Davacıya usulüne uygun önel verilmediğinden, ihbar tazminatının kabulü yerine reddi hatalıdır” [2].
Yargıtay’ın konuyla ilgili başka bir kararında da davalı işveren davacının ihbar öneli içinde çalışması gerekirken rapor kullanmak suretiyle çalışmadığı süre ücretinin dava konusu alacaklardan mahsubunu istemiştir. Davacı işçinin ihbar öneli içinde istirahatli olması nedeniyle ihbar önelinin rapor süresi kadar uzadığının kabulü gerekir. Davacı bu süreyi beklemeden ayrıldığına göre ihbar önelinin usulüne uygun biçimde kullanıldığından söz edilemez. Bu durumda davalı işveren ihbar tazminatının tamamına hak kazanılabilir ise de sadece rapor süresi ücretinin mahsubunu istemek suretiyle bu konudaki talebini sınırladığından ihbar tazminatının 17 günlük süreye tekabül eden kısmının da davacının gerçekleşen alacaklarından mahsubu ile varsa bakiyesinin hüküm altına alınması gerekirken davalıların anılan savunması değerlendirilmeden karar verilmiş bulunması hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir[3]
Görüleceği üzere Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, ihbar önel sürelerinin bölünmezliği ilkesi gereğince, işçinin sağlık raporu alması durumunda ihbar süresi durur. Raporlu geçirilen günler ihbar süresine sayılmaz. Rapor süresi bittiğinde ihbar süresi kaldığı yerden devam eder.
Sonuç olarak, ihbar öneli bütünlük arz eder ve bölünerek uygulanamaz. Taraflardan hangisi ihbar öneli vermek suretiyle fesih bildiriminde bulunursa bulunsun şayet işçi istirahat raporu almışsa raporlu süreyle ihbar öneli iç içe giremez. Bu nedenle rapor süresi kadar ihbar önelinin uzatılmış olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, ihbar önel sürelerinin bölünmezliği ilkesi gereğince, işçinin sağlık raporu alması durumunda ihbar süresi durur. Raporlu geçirilen günler ihbar süresine sayılmaz. Rapor süresi bittiğinde ihbar süresi kaldığı yerden devam eder.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Ve Dayanıklılık
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Dayanıklılık Prof. Dr. Murat ERDAL – İstanbul Üniversitesi merdal@istanbul.edu.tr
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Ve Dayanıklılık
Ticaretin Yeni Dinamiklerinde Stratejik, Finansal ve Sürdürülebilir Adımlar Semineri 30 Eylül 2025 tarihinden İstanbul Ticaret Odası Eminönü Genel Merkez binasında gerçekleşti. İstanbul Ticaret Odası (İTO) yönetimine, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sn. Mehmet DEVELİOĞLU, organizasyonda emeği geçen tüm İTO personeline, moderatör Sn. Gül SLADIRANER’e, değerli hocalarımıza ve katılımcılara teşekkür ederim.
Seminerde sunumu paylaşmamı isteyen katılımcılarımız ve işten fırsat bulup gelemeyen arkadaşlarımız için aşağıda linkte klasörü paylaşıyorum.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Dayanıklılık
Dünya Ekonomisi; Ülkeler Bazında Büyüme Projeksiyonları
Tarife Savaşları ABD ve Çin
Çin Ekonomisi ve Geleneksel Sektörlerdeki Büyüme Hızları
Dayanıklılık (Resilience) Kavramı
İşletmelerde Dayanıklılık
Tedarik Zincirlerinde Riskler ve Dayanıklılık
Türkiye-Çin İhracat ve İthalat Verileri
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
Sürdürülebilir Satın Alma ( Sustainable Procurement)
ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
Sürdürülebilir Tedarikçi ve Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme
Sürdürülebilir Sanayi – > Rekabetçi Türkiye Hedefi
Soldan Sağa: Sn. İlyas GÜLENÇ, Sn. İlyas KAHRAMAN, Sn. Murat ERDAL, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sn. Mehmet DEVELİOĞLU, Sn. Gül SALDIRANER
30 Eylül 2025
İSTANBUL TİCARET ODASI – Eminönü
İstanbul Ticaret Odası 30 Eylül 2025 Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
TİCARETİN YENİ DİNAMİKLERİNDE STRATEJİK, FİNANSAL VE SÜRDÜRÜLEBİLİR ADIMLAR SEMİNERİ
TİCARETİN YENİ DİNAMİKLERİNDE STRATEJİK, FİNANSAL VE SÜRDÜRÜLEBİLİR ADIMLAR SEMİNERİ
TİCARETİN YENİ DİNAMİKLERİNDE STRATEJİK, FİNANSAL VE
SÜRDÜRÜLEBİLİR ADIMLAR SEMİNERİ
30 Eylül 2025 Salı
Kat Fuaye Salonu (13.00 – 15.40)
13.00 – 13.30 Kayıt
13.30 – 13.40 Açış Konuşması
Mehmet DEVELİOĞLU
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Moderatör Gül Saldıraner
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Denetçi
13.40 – 14.10 Tedarik Zincirinde Dayanıklılık
Prof. Dr. Murat Erdal – İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tedarik Zinciri Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı
14.10 – 14.40 Finansal Dayanıklılık ve Sürdürülebilirlik
İsmail Kahraman FCO Kurucusu
14.40 – 15.10 Sürdürülebilirlik Raporlaması
İlyas Gülenç Ekostrateji Kurucusu
15.10 – 15.40 Soru – Cevap
Anahtar Sözcükler: dayanıklılık, sürdürülebilirlik, tedarik, tedarik zinciri, raporlama, İstanbul Ticaret Odası, İTO, finansal, satın alma, sürdürülebilir satın alma, strateji, finansal dayanıklılık, Resilience, procurement, ABD, Çin, Risk Yönetimi, Tedarik riskleri, tedarik zinciri riskleri, raporlama, Murat ERDAL, sürdürülebilirlik raporlaması, ihracat, ithalat, Türkiye, Sürdürülebilir Sanayi, Rekabetçi Türkiye, Tedarikçi Eğitimleri, Eğitim, Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme
*ABB, robotik teknolojilerinde görsel yapay zekâ yeteneklerini geliştirmek için LandingAI’ye stratejik bir yatırım yaptı
*Robotik teknolojisinde görsel yapay zekâ uygulamalarının eğitim ve devreye alma süresini yüzde 80’e kadar azaltacak bu adım ile lojistik, sağlık ve gıda & içecek gibi dinamik sektörlerde robotların kullanımı hız kazanacak
*Bir ilk niteliği taşıyan bu iş birliği, ABB Robotics’in Otonom ve Çok Yönlü Robotlar (Autonomous Versatile Robotics – AVR™) vizyonuna yönelik önemli bir adımı temsil ediyor
ABB Robotics, robotik teknolojisinde görsel yapay zekâ teknolojilerinin dönüşümünü hızlandırmak üzere stratejik bir adım atarak Kaliforniya merkezli LandingAI’ye yatırım yaptı. Robotik teknolojisinde görsel yapay zekânın daha hızlı, daha sezgisel ve çok daha geniş bir kullanıcı kitlesi için erişilebilir hale getirilmesini hedefleyen bu yatırım alanında bir ilk niteliği taşıyor. ABB’nin, LandingAI’nin LandingLens™ gibi yapay zekâ tabanlı görüntü işleme yeteneklerini kendi yazılım paketine entegre etmesini sağlayacak bu stratejik iş birliği, şirketin tam anlamıyla otonom ve çok yönlü robotik teknolojisine doğru yolculuğunda da önemli bir dönüm noktası niteliği taşıyor.
ABB Türkiye Robotik ve İmalat Otomasyonu İş Kolu Başkanı Emre Tural, “ABB olarak robotların çok yönlülüğünü ve otonomisini artırarak müşterilerimize robotların geleneksel kullanımının ötesinde bir deneyim sunmak için yeniliklere imza atmaya devam ediyoruz. Robotikte yapay zekâya yönelik talep; daha fazla esneklik ihtiyacından, devreye alma döngülerinin kısalmasından ve robotları programlamak ve işletmek için gereken uzmanlık becerilerinin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Yapay zekâyı yenilikçi çözümlerle ticarileştirme yönündeki on yıllık yolculuğumuzda yeni bir aşama olan bu iş birliğimiz ile kurulum ve devreye alma süreleri haftalar yerine saatler içerisinde tamamlanabilecek. Bu stratejik yatırımımız ile ülkemizdeki imalat otomasyonu ihtiyacını hızla kapatarak, müşterilerimize daha akıllı ve verimli otomasyon çözümlerini ulaştıracak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
ABB bu yatırımı, ABB Robotics’in robotik ve otomasyonun geleceğini şekillendiren yenilikçi erken aşama şirketlere yatırım yapmayı ve iş birliklerini teşvik etmeyi amaçlayan stratejik girişim sermayesi birimi olan ABB Robotics Ventures aracılığıyla gerçekleştirdi.
LandingLens ile görsel yapay zekâ sistemlerinin eğitim hızı artıyor
LandingAI’nin geliştirdiği LandingLens, karmaşık programlama ya da yapay zekâ uzmanlığı gerektirmeden, nesneleri, desenleri veya problemleri tanıyıp bunlara yanıt verebilen görsel yapay zekâ sistemlerinin hızlı bir şekilde eğitilmesini sağlayarak kullanıcılara kolaylık sağlıyor.
LandingLens sayesinde ABB Robotics, robotik teknolojisinde görsel yapay zekâ uygulamalarının eğitim ve devreye alma süresini yüzde 80’e kadar azaltacak. Kullanıcılar ise robotlara entegre edilen bu yapay zekâyı yeni senaryolara göre kendileri de eğitebilecek. Bu da çok daha yüksek bir esneklik seviyesi sağlayarak robotların geleneksel üretimin ötesinde, özellikle lojistik, sağlık ve gıda & içecek gibi dinamik sektörlerde kullanımını hızlandıracak.
Yazılım paketi içinde tam entegre bir yapay zekâ eğitim aracı sunan tek robotik şirketi olan ABB Robotics, bu yapay zekâyı da ABB’nin güçlü simülasyon ve programlama aracı RobotStudio® ile birlikte kullanıma sunacak.
Satınalma ve Tedarik Zinciri Uzmanları için Yapay Zeka Eğitimi
İhracatçı işini ne kadar güzel yaparsa yapsın, ne kadar iyi bilirse bilsin ihracatın yollarını, ne kadar pazara hakim olursa olsun, ihracatçının öncelikli ihtiyacı finansmandır.
Finansman derken, ihracatçının global pazarda rekabet olanağını kısıtlamayacak ölçüde, ihracat yapmaya elverişli, düşük faizli, vergisiz ve fonsun bir finansmandan bahsediyorum.
Tam da ihracatın finansmanından bahsediyorum.
İhracatın Finansmanı
Bahsettiğim ihracatın finansmanı, ihracata destek amacıyla, devlet desteği olan, Türk Eximbank kaynaklı kullanılması halinde konvansiyonel ve katılım bankalarının uyguladığı faiz ve katılım payı rakamlarından daha düşük bir kredi. İhracatın finansmanında Devlet, devletliğini gösteriyor ve kredi kullanımlarında bankalarca tahsil edilip, vergi dairesine yatırılmakta olan;
Vergilerinden muaf, sadece kredisi kullandıran kurumun uygulayacağı faizin ödenmesiyle kullanılacak kredi. Adına ihracatın finansmanı dedikse, bu krediyi kullanan ihracatçıların da ihracat yapacaklarını kredi aldıkları kuruma taahhüt edecek, krediyi kullandıran kurum ise bu kredi kullanımından sonra olmak kaydı ile ihracatçının, ihracat yaptığını belgelemesi gereklidir. Süre de uzun; 24 aylık süre içinde ihracatını tamamlaması gerekir ihracatçının.
Zor bir şey mi sizce? İhracat yapacağım diyen ihracatçı, ihracatın finansmanı amacıyla ihracat kredisi kullanıyorsa, ihracat yaptığını da belgelemesi gereklidir.
İhracat yaptığını belgelemesi ihraç konusu mallara ait ihracat gümrük beyannamesinin (İhracat GB) tarih ve numarasının kredi veren kuruluşa bildirimi ile ihracat yaptığını kanıtlayabilir.
Unutmadan bir cümle daha söyleyeyim;
İhracat yaptığının kanıtlanması bir anlamda “ihracat taahhüdü” anlamında olup, yaptığı ihracatlara ait GB’lerin FOB tutarları esas alınır.
Şimdi diyeceksiniz ki ihracatçı ihracatını ya;
EXW – ExWorks
FCA – Free Carrier
FAS – Free Alongside Ship
teslim şekline göre yaparsa ne olacak?
Yahu şu Reşat Bağcıoğlu var ya, insanın aklını karıştırmak için elinden ne geliyorsa yapıyor. FOB tutarlar esas alınır dedim, Reşat Bağcıoğlu da neler söylüyor. Onu da kendisi söylesin bence.
İhracatın Finansmanına Erişim
Aslında lafı döndürüp konuyu buraya getirmeye çalıştım. Ne sinsice fikir bendeki değil mi?
İhracatçı finansmana nasıl erişecek? Kolay erişebiliyor mu? Kimler destek oluyor ihracatçılara?
Hemen söyleyelim;
İhracatçımızın gerçek dostu, ülkemizin yüz akı, hazine destekli, ülkemizin tek resmi ihracat kredi finans kuruluşu olan Türk Eximbank;
İhracatçılarımıza rekabet edebilir nitelikte ihracatın finansmanı için uygun kredi desteği sağladığı gibi, ihracatçının riskli pazarlara girmesi ve uzun vadeli satış yapmasına olanak tanıyan İhracat Kredi Sigortası ürünü ile ihracatçımızın riskini üstlenerek ihracat kredi sigortası da yapmaktadır.
Anlayacağınız; ülkemizin güzide kuruluşu olan Türk Eximbank hem ihracatın finansmanı için kredi veriyor, hem de ihracatçıya alacak sigortası niteliğinde İhracat Kredi Sigortası sunmaktadır.
Başka bir arzunuz var mı?
Bu konuda detaylı bilgiyi de Türk Eximbank’ın çok değerli mensubu İhracat Kredi Sigortası Marmara Bölge ve Pazarlama Müdürü İbrahim Görmüş Beyefendinin kapısı her zaman açık olup, engin bilgisiyle siz ihracatçılara destek verecektir.
İhracat kredisi veren kurumların ilk sırasında Türk Eximbank’ı yazdım. Diğer bankalar ne yapıyor? Onu da dileyen ihracatçılarımız sora sora öğrenir. Her şeyi ben anlatmayayım.
Finansmana Erişim İçin Gerekli Teminat
Yeter ki ihracatçımız tüm samimiyetiyle ihracat yaptığını ve yapacağını anlatsın, firmasının mali verileri alınarak değerlendirme yapılır, verebileceği teminatlar değerlendirilir, hala teminat noksanı varsa ülkemizin güzide kuruluşu, ihracatçılarımıza can suyu niteliğinde destek veren, teminatı yetersiz olması halinde ihracatçımızın kullanacağı kredilere kefalet eden diğer kuruluşumuz olan;
İhracatçılarımıza daima destek olmayı, ihracatın arttırılmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
İhracatçımız Finansmana Erişemiyoruz Diyor mu?
Bence demesin.
İhracatın ülkemize sağlayacağı katkının bilinci ile ihracatçılarımızın saydığım iki kuruluşa müracaat etmesi halinde eli boş dönmeyeceğine olan inancım tamdır.
Devlet, ihracat yapılması ve ihracat rakamlarının arttırılması için elini taşın altına koyuyorsa, ihracatçımız da kendini yetiştirerek ihracat yapacak ve finansman kapılarını araştıracaktır. Ben İGE A.Ş. ile Türk Eximbank’ı ilk sıraya koyarak sizlere aktardım.
Bundan sonrası değerli ihracatçılarımıza kalmıştır.
Satınalma ve Tedarik Zinciri Uzmanları için Yapay Zeka Eğitimi
Satınalma ve Tedarik Zinciri Uzmanları için YAPAY ZEKA UYGULAMALARI EĞİTİMİ (1 Gün)
Dr. Adil ÜNAL (aunal@istanbul.edu.tr)
Eğitimin ilk bölümünde, katılımcılara yapay zekânın tarihsel gelişiminden başlayarak, üretken yapay zekânın sunduğu fırsatlar ve diğer yapay zekâ türlerinden farkları üzerine kapsamlı bir çerçeve sunulmaktadır. Bu bölüm, satınalma ve tedarik zinciri süreçlerinde yapay zekânın pratik kullanım örnekleriyle desteklenerek katılımcıların iş süreçlerine doğrudan entegre edebilecekleri bilgi ve beceriler kazanmalarını hedeflemektedir. Ayrıca büyük dil modelleri, prompt mühendisliği, özelleştirilmiş prompt örnekleri, RAG (Retrieval-Augmented Generation) iş akışları ve yapay zekâ ajanları gibi güncel konular ele alınmaktadır. Böylece katılımcılar, yalnızca kavramsal bir anlayış geliştirmekle kalmayacak, aynı zamanda iş dünyasında kullanılabilir çözümler üretme konusunda da deneyim kazanacaklardır.
Eğitimin ikinci bölümünde, satınalma ve tedarik zinciri süreçlerinde yapay zekânın somut kullanım alanlarına odaklanmaktadır. P2P (Procure-to-Pay) ve S2C (Source-to-Contract) süreçlerinde yapay zekâ uygulamaları, pratik örnekler üzerinden detaylandırılmaktadır. Katılımcılar; tedarikçi chatbotları ile müzakere süreçleri, teklif karşılaştırma ve analizinde yapay zekâ destekli asistanlar, ihale yönetiminde yapay zekâ çözümleri ve dinamik sevkiyat yönetimi gibi senaryoları vaka üzerinden taratışma fırsatı bulacaktır. Ayrıca satınalmada yapay zekâ olgunluğunun ölçülmesi, üretken yapay zekânın entegrasyonu, yol haritasının belirlenmesi ve bu dönüşüme liderlik etme gibi stratejik konular da aktarılacaktır.
Bu eğitim, satınalma ve tedarik zinciri alanında çalışan profesyonellerin yapay zekâ teknolojilerini iş süreçlerine entegre edebilmesini, verimliliği artırmasını ve organizasyonlarını geleceğe hazırlamasını amaçlamaktadır. Katılımcılar, veri temelli karar alma becerilerini güçlendirerek şirketlerinin maliyet, hız ve rekabet avantajını koruma konusunda yetkinlik kazanacaktır.
Satınalma ve Tedarik Zinciri Uzmanları için
YAPAY ZEKA UYGULAMALARI EĞİTİMİ (1 Gün)
Eğitim İçeriği:
1. BÖLÜM:
Yapay Zekanın Tarihsel Gelişimi
Üretken Yapay Zeka ve Sunduğu Fırsatlar
Üretken Yapay Zeka ve Diğer Yapay Zeka Türleri Arasındaki Farklar
Satınalma ve Tedarik Zinciri Süreçlerinde Yapay Zeka Kullanımı ve Pratik Uygulama Örnekleri
Özelleştirilmiş Prompt Örnekleri
Büyük Dil Modelleri ve Prompt Mühendisliği
RAG – Yapay Zeka İş Akışları
Yapay Zeka Ajanları
2. BÖLÜM:
Satınalma ve Tedarik Zinciri Süreçlerinde Yapay Zekâ Kullanımı
P2P (Procure to Pay) Süreçlerinde Yapay Zeka
S2C (Source to Contract) Süreçlerinde Yapay Zeka
Pratik Uygulama Örnekleri
Müzakere Sürecinde Yapay Zeka Kullanımı: Tedarikçi Chatbot Kullanımı Örneği
Teklif Karşılaştırma ve Analizinde Yapay Zeka Kullanımı: Teklif Asistanı Örneği
Sevkiyat Yönetiminde Yapay Zeka Kullanımı: Yapay Zeka ile Dinamik Seviyat Yönetimi Örneği
Satınalmada Yapay Zekâ Olgunluğunun Ölçülmesi
Üretken Yapay Zekânın Satınalma ve Tedarik Zincirine Entegrasyonu
Yapay Zekâ Yol Haritasının Belirlenmesi
Satınalma ve Tedarik Zinciri Departmanlarının Yapay Zekâ ile Dönüşümüne Liderlik Etmek
EĞİTİM KAZANIMLARI:
Bu eğitimin sonunda:
1. Üretken yapay zekanın temel ilkelerini ve kavramlarını anlayabileceksiniz.
2. Çeşitli yapay zeka modellerini ve bunların uygulamalarını tanımlayabilecek ve analiz edebileceksiniz.
3. Yapay zeka teknolojilerinin etik sonuçlarını ve yönetişimini değerlendirebileceksiniz.
4. Tedarik zinciri operasyonlarında üretken yapay zekadan nasıl faydalanabileceğinizi öğreneceksiniz.
5. Üretken Yapay Zekayı iş operasyonlarına ve kültürüne entegre etmek için stratejiler geliştirebileceksiniz.
6. Kuruluşunuzda yapay zeka odaklı projelere ve girişimlere liderlik edebileceksiniz.
Eğitimin amacı, sizi yalnızca üretken yapay zekanın teknik yönleriyle tanıştırmak değil, aynı zamanda stratejik kararlar almanız ve işinizde inovasyonu teşvik etmeniz için sizi güçlendirmektir.
Satınalma ve Tedarik Zinciri Uzmanları için Yapay Zeka Eğitimi
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı’nda Tedarik Zinciri Stratejileri ve Tedarik Zincirinde Performans Yönetimi derslerini, Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nde ise Lisans seviyesinde İş Zekası ve Yönetim Bilişim Sistemleri derslerini vermektedir. Çalışmalarını ağırlıklı olarak yapay zeka entegrasyonu, satınalma ve tedarik zinciri stratejilerinin belirlenmesi, stratejik planlama, operasyonel süreç ve performans yönetimi konuları üzerinde yoğunlaştırmaktadır.
2014 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi Entertech’te kurulan Tinova Bilişim Teknolojileri A.Ş.’nin ve Satınalma Dergisi’nin kurucu ortağıdır.
•Tedarik Zincirinde Süreç ve Performans Yönetimi (2024) ve Lojistik Merkez Yönetimi (2013) başlıklı iki kitabı ve yurtdışında seçkin yayınevleri tarafından yayınlanmış sürdürülebilirlik ve dijitalleşme üzerine kitap bölümleri (2025) bulunmaktadır.
•Bankacılık, Gıda/Restoran, Tekstil, Lojistik, İmalat sanayi işletmelerinde satınalma, tedarik zinciri ve bilişim teknolojileri projelerinde analist ve danışman olarak görev almıştır.
•Teknoparklarda hakem ve danışman olarak görev almaktadır.
Yapay Zeka ve ERP projeleri başta olmak üzere şirketlerin Satınalma, Tedarik Zinciri ve Süreç Yönetimi konusundaki dijitalleşme projelerini değerlendirmektedir.
Kamu ve özel sektörde satınalma, lojistik, tedarik zinciri ve dijitalleşme projelerinde görev almaktadır. Tedarik zinciri yönetimi alanında İstanbul Üniversitesi’nden doktora derecesi bulunan Ünal, bilgi ve deneyimlerini www.satinalmadergisi.com üzerinden akademi ve özel sektörle paylaşmaktadır.
Anahtar Sözcükler: P2P, Procure-to-Pay, S2C, Source-to-Contract, AI Agents, Büyük dil modelleri, Özgünleştirilmiş prompt, prompt mühendisliği, RAG, İş akışları, satın alma uzmanları için yapay zeka, yapay zeka, AI, eğitim, seminer, satınalmada yapay zeka eğitimi, yapay zeka ajanları, tedarik, tedarik zinciri, operasyon, uygulama, ihale, talep, tedarikçi, kontrat, sözleşme
ŞİRKET EĞİTİMLERİ
Eğitim içeriklerini görmek için başlıkları tıklayınız.
SKT ve TETT ile İlgili Yanlış Bilgi ve Uygulama, Milyarlarca Dolarlık Gıda İsrafına Yol Açıyor!
Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) Başkanı Hande Tibuk, 29 Eylül Dünya İsrafla Mücadele Günü’nde, Son Kullanma Tarihi ve Tavsiye Edilen Tüketim Tarihikavramlarının karıştırılmasının gıda israfındaki kritik rolüne dikkat çekti.
“Son Kullanma Tarihi” ve “Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi”niyanlış yorumlamak sadece aile bütçesine değilaynı zamandaülke ekonomisine ve çevreye milyarlarca dolarlık zararveriyor. Verilere göre tarih işaretlemesinin yanlış anlaşılmasından dolayı her yıl ekonomik değeri 70 milyar dolar ila 130 milyar dolar olan gıdaların yaklaşık yüzde 7 ila yüzde 10’u çöpe gidiyor.
Tüketici sağlığını korumak ve gıda güvenliğini sağlamak için ürünlerin üzerine konulan Son Kullanma Tarihi (SKT) ve Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi (TETT) yanlış uygulandığında milyarlarca dolarlık gıda israfına yol açıyor.
Temel İhtiyaç Derneği TİDER, 29 Eylül Dünya İsrafla Mücadele Günü’nde sağlıklı gıdaya erişim ve gıda israfını önlemede önemli bir rol üstlenen Son Kullanma Tarihi (SKT) ve Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi (TETT) kavramlarına dikkat çekti.
Yanlış Uygulama Milyarca Dolar Zarara Neden Oluyor
Asıl amacı sağlıklı gıdaya erişimi sağlamak olan bu önemli iki bilginin doğru öğrenilmemesi ya da aralarındaki farkın tam olarak anlaşılmaması, aile bütçesi, ülke ekonomisi ve çevreye zarar olarak geri dönüyor.
Öyle ki, tarih işaretlemesinin yanlış anlaşılmasından dolayı her yıl ekonomik değeri 70 milyar dolar ila 130 milyar dolan olan gıdaların yaklaşık yüzde 7 ila yüzde 10’u çöpe gidiyor.
Avrupa’da çöpe giden gıdanın %10-15’i, SKT ve TETT’nin yanlış anlaşılmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 18 milyon ton gıda israf ediliyor. Bunun büyük kısmı tarih etiketleri nedeniyle “güvenli” gıdaların çöpe atılmasından kaynaklanıyor.
İsraf edilen gıdanın ekonomik değeri toplamda Türkiye’de 100 milyar TL’nin üzerinde, dünyada ise 1 trilyon doları aşıyor. Ayrıca veriler dünya genelinde israf edilen gıdayla kullanılan su miktarı, Afrika kıtasının yıllık su ihtiyacını karşılayacak düzeyde olduğunu ortaya koyuyor.
Oysa, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2023’te 2,33 milyar kişi “orta ya da şiddetli gıda güvencesizliği” yaşadı. Bunlardan 864 milyon kişi, ciddi ölçüde gün boyu ya da daha uzun süre boyunca yeterli gıdaya ulaşamadı.
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın verilerine göre ise Türkiye’de yaklaşık 14,8 milyon kişi “yetersiz gıda tüketimi” yaşıyor. Ne yazık ki sorun, hane halkı tüketiminin bu son aşamasıyla sınırlı değil; gıda zincirinin tüm aşamalarına kadar uzanıyor. Tüketiciler olarak bu tarihlere yakın ürünler satın almak istemediğimiz için, çiftliklerden işletmelere perakendecilerden tedarikçilere kadar tüm gıda endüstrisi, kısmen bu kafa karıştırıcı tarihleme sistemine dayanarak yüz milyarlarca dolar değerinde gıdayı israf ediyor.
29 Eylül Dünya İsrafla Mücadele Günü vesilesiyle konuşan TİDER Başkanı Hande Tibuk, SKT ve TETT kavramlarının karıştırılmasının gıda israfındaki kritik rolüne dikkat çekerken doğru bilgilendirme ve bağış alışkanlıklarının bu kaybı azaltabileceğini vurguladı.
TİDER Başkanı Hande Tibuk Kamuoyuna Şu Çağrıyı Yaptı:
“Etiketlerdeki tarihleri doğru okuyarak ürünlerin gerçek tüketim süresini bilmek, gıda israfını önlemenin ve milyonlarca ihtiyaç sahibine destek olmanın en güçlü yollarından biridir. TETT’si dolmuş ancak uygun koşullarda saklanmış ve sağlıklı ürünlerin çöpe atılmak yerine gıda bankalarına bağışlanması hem çevresel etkileri azaltır hem de gıdaya erişimde güçlük çeken ailelere umut olur. Her bilinçli tüketim ve bağış kararı, toplumsal dayanışmayı güçlendirirken sürdürülebilir bir gelecek için somut bir adım niteliği taşır.”
Bu farkın bilinmemesi nedeniyle SKT’si yaklaşan veya TETT’si geçen ürünlerin çoğunlukla market raflarında kaldığına ve çöpe gittiğine dikkat çeken Hande Tibuk, “Oysa TETT’si dolmuş ancak sağlıklı ürünlerin gıda bankaları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması mümkün” dedi.
SKT ve TETT Hakkında Doğru Bilgi, Daha Az İsraf
Gıdaları kaliteli ve güvenli tutmak ve gıda israfını azaltmaya yardımcı olmak için gıda etiketlerindeki “tavsiye edilen tüketim tarihini“ ve “son kullanma tarihini” bilmek önemli. TİDER, gıda ambalajlarındaki tarihlerin yalnızca tüketim güvenliği için değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik açısından da belirleyici olduğunun altını çiziyor.
TİDER’in aktardığı bilgilere göre iki tarih etiketleme arasındaki fark şöyle:
Son Kullanma Tarihi (SKT): Et, süt ve süt ürünleri gibi riskli gıdalarda güvenlik sınırını ifade eder. Bu tarihten sonra ürün kesinlikle tüketilmemelidir.
Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi (TETT): Çoğunlukla bakliyat ve kuru gıda gibi raf ömrü uzun ürünlerde kalite önerisini belirtir. Uygun koşullarda saklanan, görünüm, koku ve tat açısından bozulmamış ürünler bu tarihten sonra da güvenle tüketilebilir.
Türkiye genelinde 40 ildeki 83 gıda bankasıyla faaliyet gösteren TİDER, bugüne kadar 4 bin 830 ton ürün bağışının ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağladı. 1 milyon 35 bin 960 kişiye gıda desteği veren TİDER 12 bin 264 ton karbon salımını engelledi.
Dernek; gıda, temizlik, hijyen, giysi, ayakkabı, yakacak ve bu kategorilere yakın oyuncak, nevresim, mutfak eşyası, kırtasiye gibi ürünlerin bağışını kabul ediyor. SKT’si geçmemiş veya TETT’si dolsa da sağlıklı ürünler, TİDER ağına kayıtlı gıda bankaları aracılığıyla milyonlarca kişiye ulaştırıyor.
Temel İhtiyaç Derneği Hakkında
2010 yılında gıda sektöründe çalışan ve gıda bankacılığının açlık ve yoksullukla mücadelede önemli bir araç olduğuna inanan 9 kurucu üye tarafından Gıda Bankacılığı Derneği adı altında faaliyetlerimize başlayan yapı, 2014 yılında insanların kendi yetkinlik ve yeteneklerine uygun işlerde çalışabilmesinin de en temel ihtiyaçlardan biri olduğundan hareketle çalışmalarına istihdam ve kalkınma projelerini de katarak Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) adını aldı.
TİDER bu yapısıyla israfı önleyerek, gezegenin önemli sorunlarından birine çözüm olmaya çalışırken, aynı zamanda insanların temel ihtiyaçlarına adil ve eşit şekilde ulaşabilmesi için, gıda bankacılığını yaygınlaştırma çalışmalarını da yürüten kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur.
Gıda Bankacılığı Nedir?
Gıda bankası; bağışlanmış gıda, giysi, temizlik ve hijyen ürünlerini toplayan, ayrıştıran, depolayan ve ihtiyaç sahiplerine dağıtan bir sivil toplum örgütlenmesidir. Firmalar ve kişiler gıda, giysi ve temizlik ürünlerini bu “bankaya yatırır”, ihtiyacı olanlar da bu ürünleri “bankadan çeker”.
Temel İhtiyaç Derneği, Gıda Bankacılığına geniş kapsamlı bir bakış açısı getirerek, yoksulluk ve israfla mücadeleyi bütünsel bir modelle ele alan ve somut çözümler üreten bir sivil toplum kuruluşudur. Kurulmasına destek verdiği gıda bankalarının raflarında israftan kurtardığı, kullanılabilir durumdaki gıda, temizlik ürünü ve kıyafetlerin, yoksulluk sınırındaki ailelere ulaşmasını sağlar. Gıda Bankaları, ihtiyaç sahiplerinin haysiyetinin korunması ve destek sisteminin bir parçası olmalarına imkân tanınması için, yararlanıcı olarak belirlenmiş olan ihtiyaç sahiplerinin adil bir biçimde ürünleri almasına imkan sağlar.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı Yazı Dizisi
Şirket eğitimlerini standart kalıplarla değil, ihtiyaçlarınıza özel tasarlıyoruz.
Her program, işletmenizin gerçek problemlerine çözüm üretmek ve ölçülebilir sonuçlar yaratmak için hazırlanır. Sizlerden gelen geri bildirimlerle eğitimlerimizi özgünleştiriyor, böylece her adımda somut değer katıyoruz.
Mottomuz:“Her eğitim, bir iş probleminin çözümü için tasarlanır.”
Güvenilir, verimli ve profesyonel eğitim hizmetleriyle yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri: İçerikleri incelemek için tıklayınız.
Küresel taşıyıcı, büyüme ve filo yenileme stratejisini desteklemek amacıyla 787 Dreamliner siparişlerini artırıyor
150 adede kadar 737 MAX jet uçağının satın alınmasına yönelik görüşmelerin tamamlanması ile, Türk Hava Yolları’nın bugüne kadar verdiği en büyük tek koridorlu Boeing siparişi olacak
Boeing [NYSE: BA] ve Türk Hava Yolları (THY), Türk Hava Yolları’nın şimdiye kadarki en büyük Boeing geniş gövde alımı olan 75 adede kadar 787 Dreamliner için kesin sipariş anlaşması imzaladıklarını duyurdu. Anlaşma, 35 adet 787-9, 15 adet daha büyük 787-10 ve opsiyonel olarak 25 adet 787 Dreamliner’ı kapsıyor. Bu yeni sipariş, Türk Hava Yolları’nın filosunu daha da büyütmesine ve modernize etmesine katkı sağlamasının yanı sıra ABD genelinde 123.000’den fazla istihdama destek olacak.
Türk Hava Yolları, aynı zamanda, tamamlandığında Boeing’ten yapılan en büyük tek koridorlu uçak alımı olacak, 100 adedi kesin ve 50 adedi opsiyon olmak üzere toplam 150 adet 737-8/10MAX tipi uçak alımı hususunda görüşmelerin tamamlanmış olduğunu açıkladı. 787 ve 737 MAX siparişlerinin birlikte değerlendirilmesi Türk Hava Yolları’nın kapasitesini ve uçuş ağını genişletirken, Boeing filosunu da iki katına çıkaracak.
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat yaptığı açıklamada “Bu anlaşma sadece bir filo genişletme hamlesi olarak görülmemeli; sektördeki öncü pozisyonumuzun itici gücü olan inovasyon ve operasyonel mükemmeliyete bağlılığımızın da bir yansıması olarak değerlendirilmeli. Yeni nesil Boeing uçaklarının filomuza katılması, 800 uçaklık filoya ulaşmayı hedefleyen 2033 vizyonumuzun hiç şüphesiz önemli bileşenlerinden biri olacak.” dedi.
Dünyada en fazla ülkeye uçan hava yolu olan Türk Hava Yolları, bugün 787-9, 777, 737 MAX, Yeni Nesil 737 ve 777 Kargo uçakları dahil olmak üzere 200’ün üzerinde Boeing jeti işletmektedir.
Türk Hava Yolları’nın filosuna daha büyük 787-10’u eklemesi, İstanbul ile ABD, Afrika, Güneydoğu Asya ve Orta Doğu arasındaki yoğun talep gören hatlarda yakıt verimliliğini artırırken ek yolcu ve kargo kapasitesinden de faydalanmasını sağlayacak.
787-10, tıpkı 787-9 gibi geniş gövdeli uçaklar arasında en büyük pencerelere sahip olmasının yanı sıra kabin daha düşük bir irtifada ve daha nemli hava sistemi ile basınçlandırılıyor, türbülansı algılayıp etkisini azaltan teknolojisi sayesinde daha sarsıntısız bir uçuş sağlayarak üstün yolcu konforu sunuyor.
Boeing Ticari Uçaklar Başkanı ve CEO’su Stephanie Pope, “Türk Hava Yolları’nın gelecekteki büyümesini desteklemek üzere bir kez daha 787 Dreamliner ve 737 MAX’i seçmesinden gurur duyuyoruz. Türk Hava Yolları, 787’yi uzun menzilli filosunun çok yönlü bir bileşeni hâline getiren küresel havayollarından biridir. Bugüne kadar 1.200’den fazla uçak teslim ettiğimiz 787 Dreamliner ailesi, her gün yaklaşık 500.000 yolcuya hizmet vererek geniş gövde filoları arasında en fazla ülkeyi birbirine bağlıyor. Türkiye ve Türk havacılık sanayiinin 80 yıllık gururlu bir ortağı olarak, Türk Hava Yolları’nın operasyonlarını genişletirken, yolcularına benzersiz deneyimler sunmasında desteğimizi sürdürmeye devam etmekten mutluyuz.” dedi.
Boeing, 80 yıldır Türkiye’de hava yolu işletmelerini ticari uçaklar ve hizmetlerle, Türkiye Cumhuriyeti’ni ise savunma platformlarıyla destekliyor.
Ankara ve İstanbul’daki ofisleriyle Boeing, Türkiye’de tedarik zinciri gelişimine 2 milyar ABD doları yatırım yaptı ve yaklaşık 5.000 kişilik istihdama katkıda bulundu. Bu yatırımlar, tedarikçi geliştirme programı aracılığı ile yerel uzay ve havacılık sektöründe büyümeyi destekleyerek, yenilikçiliği teşvik ederek Türk sanayiinin küresel havacılık ve uzay tedarik zincirine entegrasyonunu güçlendirmektedir.
Nissan, Katı Hal Pil Üreticisi Licap Technologies İle İş Birliği Yaptı
Nissan, LiCAP Technologies ile tümü katı hal pil elektrot üretim süreci teknolojisi geliştirmek için çalışacak.
Nissan Motor Co., Ltd. tüm katı hal bataryaların (ASSB) katot elektrotlarının üretim süreci teknolojisinin geliştirilmesi için ABD merkezli LiCAP Technologies, Inc. ile ortaklık kurduğunu duyurdu.
Planlanan geliştirilmeler, katı hal bataryaların sorunsuz üretimi ve ticarileştirilmesi için büyük fayda sağlayacak. Geleneksel solvent işlemli elektrotlara kıyasla, kuru işlem elektrotları kurutma ve solvent geri kazanımı ihtiyacını ortadan kaldırarak üretim maliyetlerini ve çevresel etkiyi önemli ölçüde azaltıyor. Ancak, gelecekteki seri üretim düşünüldüğünde, yüksek üretim verimliliğinin sağlanması kuru işlem elektrotları için önemli bir zorluk olmaya devam ediyor.
LiCAP’ın tescilli Aktif Kuru Elektrot® teknolojisi, geleneksel yöntemlere kıyasla üretim verimliliği ve performansı açısından önemli avantajlar sunuyor. LiCAP ile yapılan ortaklık, kuru elektrot üretim süreci teknolojisinin geliştirilmesini hızlandıracak ve yüksek performanslı ve maliyet verimli ASSB’lerle donatılmış yeni nesil elektrikli araçların hayata geçirilmesine yönelik önemli bir adım olacak.
Nissan, tümü katı hal batarya pilot hattını Ocak 2025’te faaliyete geçirdi. Şirket, 2028 mali yılına kadar kendi geliştirdiği tümü katı hal bataryalarla donatılmış elektrikli araçları piyasaya sürmeyi hedefliyor ve bu hedefe ulaşmak için Ar-Ge çalışmalarını hızlandırıyor.
LiCAP Technologies, Inc.
LiCAP Technologies, Inc., gelişmiş elektrot üretim teknolojilerinin geliştirilmesi ve ticarileştirilmesine odaklanan ABD merkezli bir şirket. Aktif Kuru Elektrot® süreci, lityum iyon piller, katı hal piller, sodyum iyon piller, ultra kapasitörler ve diğer uygulamalar için yüksek performanslı ve sürdürülebilir çözümler sunuyor.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı Yazı Dizisi
Şirket eğitimlerini standart kalıplarla değil, ihtiyaçlarınıza özel tasarlıyoruz.
Her program, işletmenizin gerçek problemlerine çözüm üretmek ve ölçülebilir sonuçlar yaratmak için hazırlanır. Sizlerden gelen geri bildirimlerle eğitimlerimizi özgünleştiriyor, böylece her adımda somut değer katıyoruz.
Mottomuz:“Her eğitim, bir iş probleminin çözümü için tasarlanır.”
Güvenilir, verimli ve profesyonel eğitim hizmetleriyle yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri: İçerikleri incelemek için tıklayınız.
Emtia Ve Kategori Uzmanları Için Maliyet Ve Fiyat Eskalasyon Analizi Eğitimi
Emtia ve Kategori Uzmanları İçin
SATIN ALMA MALİYET VE FİYAT ESKALASYON ANALİZİ EĞİTİMİ (2 Gün)
“Emtia Fiyat Analitiği ve Tedarikçi Sözleşmelerinde Fiyat Artış Talepleri ve Eskalasyon Maddeleri”
Eğitimin Amacı:
Eğitimin ilk gününde Emtia Uzmanları (Commodity Buyer/ Manager: Metals / Steel / Raw Materials…) – Kategori yöneticileri ( ambalaj malzemeleri, kimyasallar, lojistik hizmetleri…) ile meslek alanının temel konuları ele alınmaktadır. İçerik, uzmanların, emtia piyasalarını derinlemesine analiz edebilmesi, fiyat risklerini yönetebilmesi ve stratejik kararlar alabilmesi için yapılandırılmıştır.
İlk gün eğitimi, küresel emtia piyasalarındaki fiyat oluşum mekanizmalarını anlamak ve bu fiyat hareketlerini iş kararlarına entegre edebilmek isteyen profesyonellere kapsamlı bir bakış kazandırmayı amaçlar. Katılımcılar; demir-çelik başta olmak üzere enerji, metaller ve tarımsal ürünler gibi temel emtia gruplarında fiyatları etkileyen makroekonomik, jeopolitik ve sektörel faktörleri analiz etmeyi öğreneceklerdir.
Satın alma, tedarik zinciri ve finans alanında görev yapan profesyoneller, fiyat dalgalanmalarına karşı daha etkin stratejiler geliştirebilecek, veri temelli karar alma becerilerini güçlendirecek ve şirketlerinin maliyet ve rekabet avantajını koruma konusunda yetkinlik kazanacaktır.
“Fiyat eskalasyonu şirketin sadece satın alma biriminin değil,tüm değer zincirinin konusudur.”
Fiyat Eskalasyon Analizi odaklı ikinci günde; satın alma ve tedarik zinciri yöneticilerinin, küresel emtia piyasalarındaki dalgalanmalar, döviz ve enflasyon şokları, enerji ve lojistik maliyetlerindeki ani artışlar karşısında şirketlerini koruyacak stratejik beceriler kazanmaları hedeflenmektedir.
Bu eğitim sayesinde katılımcılar:
Fiyat eskalasyon risklerini tanımlamayı ve ölçmeyi,
Sözleşmelere doğru kurgulanmış Fiyat Artış Maddesi (Price Escalation Clause ) entegre etmeyi,
Tedarikçiden gelen maliyet artış taleplerini veri temelli olarak analiz etmeyi ve müzakere etmeyi,
Endeks, senaryo ve duyarlılık analizleriyle maliyet yönetimini proaktif biçimde yürütmeyi,
Kurumsal onay ve raporlama süreçlerini standartlaştırmayı
öğrenmektedir. Böylelikle işletmenin kârlılığı, tedarik sürekliliği ve rekabet gücü sürdürülebilir biçimde güvence altına alınır.
Emtia Ve Kategori Uzmanları Için Maliyet Ve Fiyat Eskalasyon Analizi Eğitimi
Eğitim Planlaması:
Gün – Emtia Fiyat Analizi
Gün – Fiyat Eskalasyon Analizi
EĞİTİM İÇERİĞİ:
GÜN – VERİDEN KARARA: EMTİA FİYAT ANALİTİĞİ
Giriş ve Temel Kavramlar
Emtia Türleri: Endüstriyel metaller, enerji, tarım ürünleri, kimyasallar, değerli metaller.
Piyasa Yapısı ve Aktörler: Üreticiler, trader’lar, brokerlar, borsalar (LME, COMEX, CBOT).
Global Piyasa İzleme: LME, COMEX, CBOT gibi uluslararası borsalarda işlem gören demir-çelik, alüminyum, bakır, petrol, kimyasallar, tarımsal ürünler vb. emtiaları takibi
Makroekonomik Analiz: Enflasyon, faiz, döviz kuru, jeopolitik riskler ve enerji piyasaları gibi faktörlerin emtia fiyatlarına etkilerinin yorumlanması
Trend ve Volatilite Analizi: Fiyat hareketlerini teknik ve temel analiz yöntemleriyle değerlendirilmesi. Kısa, orta ve uzun vadeli öngörülerin geliştirilmesi.
Endeksler ve Referans Fiyatlar: Platts, Argus, Metal Bulletin
Entegre Karar Alma ve Emtia Stratejisi: Satın Alma, Satış, Planlama, Üretim ve Finans Arasında Koordinasyon
Fonksiyonlar Arası Roller ve Beklentiler
Satın Alma: Piyasa takibi, fiyat tahmini, tedarikçi pazarlığı.
Satış: Müşteri kontratları, satış fiyatlandırması, talep öngörüleri.
Planlama: Hammadde stok seviyeleri, üretim kapasite planları.
Üretim: Süreç sürekliliği, kalite ve üretim programına uygunluk.
Finans: Bütçe, nakit akışı, hedge ve döviz risk yönetimi.
Sektörel Farklılıklar: Kimya, savunma, çimento, makine, otomotiv sözleşme örnekleri
KPI ve raporlama check-list’i
Kurumsal politika ve prosedür taslağı
Strateji, Müzakere ve Dijital Araçlar
Tedarikçi ile fiyat artış müzakeresi: role-play (pratik çalışma yapılmaktadır)
Risk paylaşımı ve uzun vadeli tedarikçi ilişkisi
ERP ve BI uygulamaları ile gerçek zamanlı izleme
Kurumsal eskalasyon prosedürü: örnek iş akış şeması
Fiyat Eskalasyonu Karar Zinciri: Satış, Planlama, Üretim ve Finansın Ortak Yönetimi
Üretim ve Planlama Perspektifi
Stok seviyeleri, alternatif malzeme kullanımı ve üretim takvimine olası yansımalar
Satış ve Müşteri Sözleşmeleri Yönetimi
Mevcut satış fiyat taahhütleri ve müşteri sözleşmelerine fiyat artışının yansıtılması stratejileri
Finansal Değerlendirme ve Raporlama
Nakit akışı, EBITDA ve kâr marjı üzerindeki etkilerin finans departmanı tarafından hesaplanması ve üst yönetime sunulması.
Kurumsal Politika ve KPI Seti
– > Eskalasyon süresi, karar onay süresi, marj etkisi gibi anahtar performans göstergelerinin tanımlanması ve sürekli iyileştirme.
Kurumsal Strateji ve Yönetişim
İç Onay Süreçleri: Satın alma – finans – üretim koordinasyonu
Risk Paylaşımı ve Bütçe Yönetimi: CFO ve planlama ekipleri için kılavuz
Tedarikçi İlişkileri Yönetimi: Uzun vadeli ortaklıkta dengeli pazarlık
🎯 Hedef Kitle ve Kazanımlar
Eğitim modülleri, eğitimi hem teknik (analitik ve finansal) hem de stratejik (sözleşme ve yönetişim) boyutlarıyla zenginleştirmektedir. Katılımcılar, hem fiyat artış mekanizmalarını anlayacak hem de sözleşmeye entegre edilebileceklerdir.
Hedef Kitle:
Emtia tedarikinden sorumlu uzman (Commodity Expert, Commodity Buyer) ve yöneticiler (CPO)
FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Eylül Ayı Değerlendirmesi
Finansal Kurumlar Birliği’nin İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirdiği “FKB Ekonomik Görünüm Endeksi”nin (FKB-EGE) Eylül ayı bülteni yayımlandı. FKB-EGE; Ağustos ayında bir önceki aya göre 0,32puan azalarak 100,33 puana geriledi. FKB Ekonomik Görünüm Beklenti Anketi’ne göre Eylül ayı enflasyon beklentisi de yüzde 2,08 olarak kaydedildi.
Türkiye ekonomisini bünyesindeki banka dışı finans sektörü oyuncularıyla büyütmek için faaliyet gösteren Finansal Kurumlar Birliği (FKB), İstanbul Üniversitesi ile geliştirdiği ‘Finansal Kurumlar Birliği Ekonomik Görünüm Endeksi’nin (FKB-EGE) Eylül ayı bültenini yayımladı.
Finansal sistemin sağlıklı işleyebilmesi ve gelişebilmesi için çatısı altındaki 5 sektöre ait 132 şirketle finansmana erişimi kolaylaştırarak, ekonomik gelişmeye katkı sağlayan FKB’nin Ağustos ayı endeksi ve Eylül ayı beklenti anketi verilerinde; orta-uzun vadede uygulanan para politikası duruşunun enflasyon beklentilerine yansımaya devam ettiği ve enflasyon beklentilerinin durağan istikrarlı bir patikaya oturduğu görüldü.
FKB Ekonomik Görünüm Beklenti Anketi Eylül ayı sonuçlarına göre; Eylül ayıenflasyon beklentisi, 2,08 olarak tahmin edildi.
FKB Ekonomik Görünüm Endeksi’nin değişim trendine bakıldığında; 2024 yılının son 6 aylık döneminde (Ağustos ayı hariç) artış yönünde bir eğilim görülürken; Ocak 2025’te 3,09 puanlık bir azalış gerçekleşti. Şubat 2025’te endeks yeniden yükselişe geçip, 2,78 puan artarak 100,68 değerine; Mart ayında da 0,77 puan artarak 101,45 değerine ulaştı. Nisan ayında ise 0,70 puan azalarak 100,75 değerine geriledi. Mayıs ayında 0,79 puan artışla 101,54 değerine yükselen endeks; Haziran ayında 0,79 puan azalarak 100,75 değerini, Temmuz ayında ise 0,10 puan azalarak 100,65 değerini gördü. Endeks son olarak; Ağustos ayındaki 0,32 puan azalışla 100,33 değerine geriledi.
Endeksin Ağustos ayı değeri;2024 yılının en yüksek değerinin gözlendiği Aralık değeri olan 100,99’un altında, 2024 yılı ortalaması olan 99,34’ün üzerinde ve 2025 yılının ilk 6 ayının ortalaması olan 100,51’in altında yer aldı. Endeksin genel seyrinden; azalış yaşanan ayların artış gözlemlenen aylar ile telafi edildiği ve endeks değerlerinin 2025 yılında ortalama bir değer etrafında küçük dalgalanmalar gösterdiği tespit edildi.
Öte yandan endeksin alt bileşenlerinden Faktoring EndeksiAğustos 2025’te bir önceki aya göre 0,31 puan azalarak 100,66 değerini aldı. Endeksin diğer alt bileşenleri olan Finansal Kiralama Endeksi 0,09 puan azalarak 104,15 ve Finansman Endeksi ise 0,58 puan azalarak 96,16 değerini gördü.
FKB Ekonomik Görünüm Beklenti Anketi Eylül ayı sonuçları çerçevesinde katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi; 2025 yıl sonu için Eylül ayında Ağustos ayına göre yüzde 0,23 puan artarak yüzde 3,12 ve 2026 yıl sonu için de yüzde 0,09 artarak yüzde 3,60 oldu. Aynı yıllar için OVP’nin sırasıyla yüzde 3,3 ve yüzde 3,8 ile IMF’nin sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 3,3 olan öngörüleriyle karşılaştırıldığında; katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi, 2025 yıl sonu ve 2026 yıl sonu için OVP öngörüsünün altında ancak IMF öngörüsünün üzerinde oldu.
FKB Endeksi akademik danışmanı ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker; FKB Ekonomik Görünüm Endeksi’nin Eylül ayında sınırlı bir gerileme göstermesine rağmen endeks değerinin 100 puanın üzerinde kalmasının, genel seyirdeki istikrarın sürdüğünü gösterdiğini vurguladı. Şeker, enflasyon beklentilerinin durağan bir eğilim sergilemesi ve büyüme tahminlerinin IMF öngörülerinin üzerinde gerçekleşmesinin, ekonomik görünüm açısından temkinli de olsa iyimser bir perspektife işaret ettiğini belirtti. Ayrıca endeksin dalgalı ancak önemli sapmalar içermeyen hareketinin, makroekonomik görünümde dengeli bir tablonun oluştuğunu desteklediğini ifade etmiştir.
FKB-EGE Eylül ayı bültenine aşağıdaki linkten veya ekten ulaşabilirsiniz.