İş Kazası, Meslek Hastalıkları ve İş İle İlgili Hastalıkların Ayırımı ve Nitelikleri

İş hayatında, tehlikelerin risklere dönüşmesiyle iş kazası ve meslek hastalıkları meydana gelmektedir. Bu yazıda öncelikle iş kazası ve meslek hastalıklarını tanımlayıp; iş ile ilgili hastalıkların niteliklerini inceleyeceğiz.

  • İş Kazası: İşyerinde var olan ya da dışardan gelebilecek bir tehlikenin neticesinde işyerini veya çalışanı bedenen, ruhen ya da sosyal yönden özre uğratan olaydır. Bi kazanın iş kazası sayılabilmesi için aşağıdaki unsurları karşılaması gerekmektedir:
  • Sigortalının işyerinde bulunması
  • İşyerinde kendi işini yapıyor olması
  • İşyeri dışında ise görevlendirme belgesinin bulunması
  • Emziren kadın çalışanların süt izinlerinde geçirdikleri süre
  • İşyerine servis ile gelip gidilmesi noktasında meydana gelen kazalar iş kazası sayılmaktadır.
  • Meslek Hastalığı: Tehlike etkenine sürekli veya tekrarlayan maruziyetler neticesinde belirli bir zaman periyodunun ardından çalışanda meydana gelen bedensel, ruhsal veya sosyal özürlülük halidir.

Meslek hastalığı ile iş ile ilgili hastalık kavramları sürekli olarak karıştırıldığı ve birbirinin yerine hatalı kullanıldığı için öncelikle bu kavramları birbirinden ayıralım.

  • Meslek hastalığında hastalık etkeni işyeri kaynaklıdır. Örneğin yüksek gürültülü bir işyerinde o gürültü kaynağına uzun süren maruziyet neticesinde duyma kaybı yaşanması meslek hastalığı örneğidir.
  • İş ile ilgili hastalıklarda ise hastalık etkeni iş yerinden kaynaklanmamakla birlikte işyeri ortam faktörleri mevcut hastalığın seyrini etkiler. Örneğin kalıtsal olarak tansiyon hastası olan bir bireyin çalışma ortamının çok sıcak olmasında kaynaklı tansiyon rahatsızlığının seyri iş ile ilgili hastalıklar kapsamındadır.

Meslek hastalığını iş ile ilgili hastalıklardan ayıran en önemli üç etken ise şunlardır:

  1. Hastalığın o mesleğe özgü olması
  2. Meslek ile arasında spesifik ve güçlü bir ilişki bulunması
  3. İnsidansının (o meslekteki kişilerde görülme sıklığı) yüksek olması

Vedat CANER

Ekonomiler Büyümek Zorunda mı ?

Sürdürülebilirlik konusundaki ortak payda Birleşmiş Milletlerin Küresel Kalkınma Amaçları (UNSDG) gibi görünüyor.

Ancak Gezegenin Sınırları (Planetary Boundaries)  kavramı bugün giderek bozulan insan-gezegen dengesini daha iyi vurguluyor.

SDG8-İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme amacını karşılamak için ekonominin büyümesi, büyümek için daha fazla üretmesi ve tüketmesi gerekiyor. Oysa UNSDG12-Sorumlu üretim ve tüketim amacında da daha az kaynak kullanımı, dolayısıyla daha az tüketim yani daha az üretim isteniyor. Geri dönüşümlü malzemeyle doğal kaynak kullanmadan üretim yapılabilse dahi, kalitenin korunması için entropi kanunu gereği olarak her seferinde “sıfır” hammadde ilavesi gerekecek, yine emisyon – atık oluşacaktır.

Küresel Ölçekte, Her Ülkede, Ekonomik Büyüme Birinci Önceliktir !

1968 yılında Robert F. Kennedy özetle “GDP (Gross Domestic Product, GSYİH-Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) bizi biz yapan değerleri dikkate almıyor” demiştir. GDP ile malzeme kullanım ve enerji tüketimleri paralel seyretmesine rağmen GPI (Genuine Progress Indicator, iyilik hali endikatörü) olumsuz etkilenmektedir.

Yoksulluğun giderilmesi için ekonomik büyümenin gerektiği iddia edilmektedir. Ancak GDP artışıyla ifade edilen ekonomik büyüme aslında gelir dağılımı adaletsizliğine yol açmaktadır. Jason Hickel “Yoksulluğun (kişi başına 5 USD/gün gelir) giderilmesi için GDP nin 175 katına çıkarılması gerektiğini ve bunun kaynak kullanımını da 175 kat artıracağını” söylemektedir.

Gelişmiş ülkelerin lehine önemli bir çarpıklık vardır. Gelişmenin bedeli olan kirlilik-iklim krizi vb sorunlar bugün tüm dünyaya mal edilmektedir. Bir yılda yenilenen kaynakların tüketildiği tarihi gösteren World Overshoot Days her sene daha da geriye gelmektedir. Dahası hiçbir ülkede sosyal ihtiyaçlar karşılanamamaktadır.

Her Şeye Rağmen Ekonomik Büyüme İstenmektedir !

Masum bir hedef gibi görünen %3 büyüme aslında 24 yılda iki katına ve 100 yılda 19 katına büyümek anlamına gelmektedir. Doğada hiçbir alanda bu ölçekte büyüme söz konusu değildir. Tek istisnası kanserdir ve kontrolsüz büyüme “ağır tedaviye” rağmen çoğu zaman ölümle sonuçlanmaktadır.

 

 

 

 

Dahası bu uğurda güvence John Kerry’ nin ifade ettiği gibi” henüz var olmayan teknolojilerdir”. Gerçekleşen bazı teknolojilerse henüz uygulanabilir-ölçeklenebilir halde değildir. Naomi Klein bu durumu “ekonomik sistemimiz doğayla savaş halindedir” şeklinde özetlemektedir.

 

DEGROWTH akımı bu döngünün dışına çıkarak, homo sapiens’in gezegenle “barışmasını” öncelemektedir.

Degrowth  “aşırı tüketen ülkelerde, planlı-demokratik şekilde malzeme/ enerji tüketimini azaltarak küresel  iyilik ve adaleti sağlamak” tır.

Degrowth için iki aşamalı bir plan önerilmektedir:

Birinci aşama: İyilik halinin, ekonomik büyümeden ayrılması

  • Temel hizmetlerin sağlanması (eğitim, sağlık, toplu taşıma, barınma, gıda, enerji-su-internet için kotalı erişim)
  • Çalışma haftasının 3-4 güne düşürülerek mevcut işlerin paylaşılması (istihdam)
  • Yerel yönetim fonlamasıyla “isteyen herkese çalışma-iş garantisi” sağlanması
  • Çalışamayanlara veya çalışmak istemeyenlere asgari temel ücret verilmesi

Kısıtlar Teorisinin

  • Üretim çözümü DBR için OTIF100
  • Perakende çözümü Replenishment için FILLRATE100 bakabilirsiniz,
    • simülatörle deneyebilirsiniz,
    • ücretsiz bir ay test edebilirsiniz.

Kazanmanın coşkusu kaybetme korkusunu aştığında dönüşüm başlayacaktır.

Utkan ULUÇAY

Yedek Parçaya Yılda 4.5 Milyar Euro Ödüyoruz

Türkiye otomotiv satış sonrası sektöründeki yedek parça ticaret hacminin yıllık 4.5 milyar Euro’ya ulaştığı bildirildi. Dünya otomotiv sektöründe ise bu hacmin yılda 350 milyar Euro olduğu da açıklandı. Binek, hafif ve ağır ticari araçların yedek parça ticaretindeki global lideri Groupauto International’ın geleneksel yıllık kongresi bu yıl İstanbul’da gerçekleşti. 5 farklı kıtada, 109 ülkede faaliyet gösteren grubun İstanbul buluşmasında temsilciler, global OEM yedek parça üreticileriyle birebir görüşmeler gerçekleştirdi.

Groupauto Türkiye’nin kurucu ortağı ve hissedarı olduğu Groupauto International’ın İstanbul’daki yıllık kongresine dünyanın çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren 34 Groupauto firmasına bağlı 400’e yakın temsilci ve global yedek parça üretici şirketlerinin üst düzey yöneticileri de katıldı. Dünyanın her kıtasından gelen temsilcilere kongrenin açılışında seslenen Groupauto International Başkanı ve CEO’su Holger Hellmich, Groupauto International’ın binek, hafif ticari ve ağır vasıta yedek parçası dağıtımı yapan 2.000’den fazla distribütörden oluştuğuna ve yıllık toplam cirosunun da 30 milyar Euro’dan fazla olduğuna dikkat çekerek ”Dünya otomotiv sektöründe bu sektördeki yıllık hacim 350 milyar Euro civarında. Grup olarak küresel çapta 4.000’den fazla dağıtım ve satış noktası ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Türkiye, grubumuz için lokomotif ülkelerin başında geliyor” şeklinde konuştu.

4.5 Milyar Euro’luk Lokal Pazar

Kongre’nin yapıldığı ülke olarak açılış konuşmasını yapan Groupauto International’ın Yönetim Kurulu Üyesi ve Groupauto Türkiye Başkan Vekili Eyal Tarablus da Türkiye’nin otomotiv satış sonrası sektörünün büyümekte olan bir pazar olduğununa dikkat çekerek “30’uncu yılını geride bırakan Groupauto Türkiye, son yıllardaki gelişimiyle birlikte Groupauto International içerisinde en yüksek gelir elde eden ilk 5 ülkeden biri haline geldi. Binek, hafif ticari ve ağır vasıta yedek parça sektöründe yıllık 4.5 milyar Euro’luk bir ticaret gerçekleşiyor. Bu iş kolunda Groupauto Türkiye’de merkezi satın alma, lojistik ve ilgili hizmetlerini kapsayan 23 iş ortağı bulunuyor. Groupauto Türkiye, 2023 yılı itibariyle, Türkiye’de 104 satış noktası, 310.000 m2 depolama alanı, ve 2.050 çalışanı sektör lideri olarak her geçen gün değişen Pazar koşullarına paralelel olarak büyüyor ve iş ortaklarına ek fayda yaratıyor. ” dedi.

Veri Dünyasında Duygusal Analitik ve Karar Destek Sistemleri: Bilgi İle Duygu Arasındaki Dengede İlerlemek

“Veri olmadan düşünmek kördür, duygu olmadan karar vermek ise anlamsızdır.” Vilfredo Pareto

Duygusal Analitik: İşletmelerin Müşteri Duygularını Anlaması

Duygusal analitik, müşterilerin hislerini, düşüncelerini ve tepkilerini anlamak için kullanılan bir veri analitiği dalıdır. Bu yaklaşım, işletmelere daha iyi müşteri hizmeti sunmak, ürünleri ve hizmetleri geliştirmek ve müşteri sadakatini artırmak için değerli bilgiler sunar. Duygusal analitiğin iş dünyasındaki rolü ve önemi aşağıdaki gibi belirtilebilir:

  1. Müşteri Deneyimini İyileştirme: Duygusal analitik, müşteri etkileşimlerini inceleyerek, müşterilerin ne hissettiğini ve neden hissettiğini anlamak için kullanılır. Bu bilgiler, işletmelere müşteri deneyimini kişiselleştirmek ve iyileştirmek için rehberlik eder.
  2. Ürün ve Hizmet Geliştirmede Kullanma: İşletmeler, duygusal analitik verileri kullanarak mevcut ürünlerini veya hizmetlerini iyileştirebilir veya yeni ürünler geliştirebilirler. Müşteri beklentilerini daha iyi anlamak, işletmelerin rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olur.
    1. Duygusal Tepkileri İzleme: Sosyal medya ve müşteri incelemeleri gibi kaynaklardan gelen duygusal geri bildirimleri izlemek, işletmelere hızlı tepki verme ve kriz yönetimi konusunda yardımcı olabilir.
    2. Müşteri Sadakatini Artırma: Müşterilerin duygusal ihtiyaçlarını anlamak, müşteri sadakatini artırmak için kritik bir rol oynar. Müşteriler, duygusal olarak bağlı oldukları markalara daha sadık olma eğilimindedirler.
    3. Rekabet Üstünlüğü Sağlama: Duygusal analitik, işletmelere rakiplerinden farklılaşma fırsatı sunar. Müşteriyle daha güçlü bağlar kurmak ve onların duygusal ihtiyaçlarını anlamak, uzun vadeli rekabet üstünlüğü sağlayabilir.

Karar Destek Sistemleri (KDS): Veriye Dayalı Karar Alma

Karar Destek Sistemleri (KDS), işletmelerin veri tabanlı kararlar almasına yardımcı olan bir bilgi sistemleri dalıdır. KDS, işletme kararlarını optimize etmek ve daha iyi sonuçlar elde etmek için kullanılır. KDS’nin temel bileşenleri ve önemi şunlardır:

  1. Veri Toplama ve İşleme: KDS, işletmelerin büyük veri kümelerini toplamak, işlemek ve analiz etmek için gelişmiş araçlar ve teknikler kullanmalarına olanak tanır. Bu sayede işletmeler, daha iyi bilgiye sahip olurlar.
  2. Karar Modelleri ve Analitik: KDS, işletmelerin karar modelleri oluşturmasına ve analitik yöntemler kullanmasına yardımcı olur. Bu modeller, farklı senaryoları simüle etmek ve olası sonuçları tahmin etmek için kullanılır.
  3. Karar Analizi ve Değerlendirme: KDS, işletmelerin kararları değerlendirmelerine yardımcı olur. Bu değerlendirme, maliyet-fayda analizi, risk analizi ve performans ölçümünü içerebilir.
  4. Veri Görselleştirmesi: KDS, verileri görselleştirmek için grafikler, tablolar ve raporlar oluşturur. Bu, karar vericilere veriyi daha iyi anlama ve paylaşma fırsatı sunar.
  5. Hızlı Tepki: KDS, işletmelerin hızlı kararlar almasına yardımcı olur. Zaman hassasiyeti gerektiren kararlar, KDS kullanılarak daha hızlı ve bilgiye dayalı olarak alınabilir.
  6. Stratejik Planlama: KDS, işletmelerin uzun vadeli stratejiler oluşturmalarına yardımcı olabilir. Veriye dayalı kararlar, işletmelerin daha etkili stratejik planlama yapmalarına olanak tanır.

Duygusal analitik ve Karar Destek Sistemleri, iş dünyasında veriye dayalı karar alma ve müşteri ilişkileri yönetiminde önemli roller oynayan konulardır. İşletmeler, bu iki alana yatırım yaparak daha rekabetçi hale gelebilirler.

Duygusal Analitik ve KDS İş Birliği ile Verileri Yönetmek

Duygusal analitik ve KDS arasındaki ilişki, veriye dayalı karar alma süreçlerini zenginleştirme ve daha etkili hale getirme noktasında önemlidir. Bu iki konsept arasındaki ilişkinin ana hatları aşağıdaki gibi özetlenebilir.

Duygusal Analitik Veri Kaynağı: Duygusal analitik için kullanılan veriler, KDS için önemli bir veri kaynağı olabilir. Müşteri hissiyatı ve duygusal tepkiler, KDS tarafından işlenerek karar verme süreçlerine dahil edilebilir.

Kararların Kişiselleştirilmesi: Duygusal analitik, işletmelerin kararlarını daha fazla kişiselleştirmelerine yardımcı olabilir. Müşterilerin duygusal tepkileri, pazarlama kampanyalarının hedeflenmesi veya ürün özelliklerinin belirlenmesi gibi kararlara yönlendirici olabilir.

Müşteri Geri Bildirimi ile Karar Değerlendirmesi: İşletmeler, müşteri geri bildirimlerini duygusal analitik aracılığıyla topladıklarında, bu geri bildirimleri KDS ile işleyebilirler. Bu, ürün geliştirme, hizmet iyileştirmeleri ve pazarlama stratejilerinin değerlendirilmesi için önemlidir.

Duygusal Verilerin Karar Modeline Dahil Edilmesi: KDS, duygusal verileri karar modellerine dahil edebilir. Örneğin, müşteri memnuniyetini artırmak için alınacak kararlar, duygusal verilere dayalı olarak şekillendirilebilir.

Sonuç olarak, duygusal analitik ve karar destek sistemleri, işletmelerin veriye dayalı kararlarını daha etkili hale getirme ve müşteri ilişkilerini daha iyi yönetme konularında birbirini tamamlayan yaklaşımlardır. İşletmeler, bu iki konsepti bir araya getirerek daha iyi rekabet avantajları elde edebilirler.

Doç. Dr. Gözde MERT

Nişantaşı Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı &

Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

www.gozdemert.com

gozde.mert@nisantasi.edu.tr

mertgozde@yahoo.com

Ticaret Müşavirlerimizle Sektörel Elektronik Sohbet Toplantıları: Hazır Giyim (A.B.D.)

Ticaret Bakanlığı, Ticaret Araştırmaları ve Risk Değerlendirme Genel Müdürlüğü tarafından, 17 Ekim 2023 Salı günü, saat 16:30 – 18:00 aralığında, “Ticaret Müşavirlerimizle Sektörel Elektronik Sohbet Toplantıları” kapsamında Hazır Giyim sektörü (ABD) adlı etkinlik düzenlenecektir.

Sektörel Elektronik Sohbet Toplantısı “Zoom” uygulaması üzerinden gerçekleştirilecektir. Toplantıya aşağıdaki linke tıklayarak kayıt olmak suretiyle katılabilirsiniz.

Hazır Giyim A.B.D Sektörel Elektronik Sohbet Toplantısı Kısa Link :

Ana iş Grubu (Esaslı Unsuru) Hatalı Olarak Belirlenen İş Deneyim Belgesi ?

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İş deneyim belgesinin ihalede istenilen belge ile benzerlik göstermediği, sunulan belgenin alt yüklenici iş bitirme belgesi olduğu ve onarım işine ait olup her ne kadar söz konusu belgede işin esaslı unsuru B-III grubu işler olarak belirlenmiş olsa da belgeye konu işin içeriğinin başvuru konusu ihalenin İdari Şartnamesi’nde benzer iş olarak belirlenen B-III grubunda yer almadığı, anılan belgenin hatalı düzenlendiği, alt yüklenici sıfatıyla belgeye konu işlerin hangilerinin gerçekleştirildiği hususunda belirsizlik olduğu, iddialarına yer verilmiştir.

26.07.2023 tarihli ve 2023/UY.I-1059  sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan incelemede beyan edilen iş deneyim belgesinin Cizre Belediyesi Destek Hizmetler Müdürlüğü tarafından “Eski Çarşı Rehabilitasyon İşi”ne ilişkin olarak USAL Yapı Dek. İnş. Malz. San. Tic. Ltd. Şti. adına 18.06.2021 tarih ve 2017/307727- 2346895-1-4 sayı ile düzenlenen alt yüklenici iş bitirme belgesi olduğu, söz konusu belgede işin alt yüklenici tarafından yapılan kısmının “Eski Çarşı Rehabilitasyon Yapım İşi” olduğu, uygulanan yapı tekniğinin “Yığma Kargir, Belgeye konu işin esaslı unsuru: B/III Grubu İşler” olduğu, esas işin ilk ve toplam sözleşme bedelinin 3.152.500,02TRY, alt yüklenicinin yüklenici ile yaptığı sözleşmenin bedelinin 3.072.232,52 TRY ve belge tutarının “2.457.786,02 TRY, Belge tutarının iş grupları itibariyle dağılımı: %12 Elektrik, %16 Mekanik, %72 İnşaat İşleri” olduğu tespit edilmiştir.

22.06.2023 tarihli ve E-13983960-101.01.02[101.01.02]-38817 sayılı Kurum yazısı ile iş deneyim belgesini düzenleyen idareden itirazen şikayete konu alt yüklenici iş bitirme belgesine esas işe ilişkin olarak; idare ile yüklenici arasında imzalanan ihale konusu işe ilişkin sözleşme, yüklenici ile alt yükleniciler arasında imzalanan sözleşmeler, yüklenici ve alt yükleniciler tarafından gerçekleştirilen iş kalemleri/iş grupları listesi, sözleşmenin yürütülmesi aşamasında hazırlanan hakedişler ve kesin hakedişler, düzenlenen fatura örnekleri istenilmiş olup 13.07.2023 tarihli ve E-14185436-840-39705 sayılı yazı ile söz konusu belgeler Kuruma gönderilmiştir.

Alt yüklenici iş bitirme belgesine konu ”Eski Çarşı Rehabilitasyon İşi” kapsamında yüklenici ÜÇKARDEŞLER İnş. Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile alt yüklenici USAL Yapı Dek. İnş. Malz. San. Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen alt yüklenici sözleşmesi dahilinde alt yükleniciye yaptırılacak işlerin listesi ve hakediş raporları üzerinde yapılan inceleme neticesinde belgeye konu işin, halihazırda mevcut bulunan ve birkaç bölümden oluşan çarşının ihtiyaç görülen kısımlarının tadilatı, onarımı ve rehabilitasyonuna yönelik olduğu ve yapının bir bütün halinde baştan sona inşasına ilişkin olmadığı, başvuruya konu ihalenin Şırnak İli Silopi İlçesi Kavallı Köyü 12 Derslikli İlkokul İkmal Yapım İşi olduğu, iş kapsamında kısmen betonarme imalatın yapıldığı ve kalan okul inşaatı işlerinin tamamlanarak yeni bir yapı inşaatının gerçekleştirileceği dolayısıyla iş deneyim belgesine konu işin ihale konusu iş ile uyumlu olmadığı,

İncelenen ihalede B-III grubu kapsamındaki işlerin benzer iş olarak belirlendiği, ancak idare tarafından bu grubun ihtiva ettiği işlerle ilgili tamamlama, onarım, sondaj, yıkma, güçlendirme ve montaj işleri gibi işlerin benzer iş kapsamında kabul edileceğine ilişkin herhangi bir düzenlemenin yapılmadığı görüldüğünden, halihazırda mevcut bulunan ve birkaç bölümden oluşan çarşının ihtiyaç görülen kısımlarının tadilatı, onarımı ve rehabilitasyonunu ihtiva eden itirazen şikâyete konu alt yüklenici iş deneyim belgesinin benzer iş kapsamında değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı, dolayısıyla, ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından sunulan iş deneyim belgesinin gerek ihale konusu işe gerekse de ihalede istenilen B-III grubu benzer iş tanımına uygun olmadığı anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan USAL Yapı Dek. İnş. Malz. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan iş deneyim belgesinin esaslı unsurunun B-III grubu olarak belirlendiği, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ışığında bir işin B-II veya B-III grubuna uygun olarak değerlendirilebilmesinin ana koşulunun, yapının bir bütün halinde baştan sona (temelden çatıya) inşaatının gerçekleştirilmesine bağlı olduğu, sunulan alt yüklenici iş bitirme belgesinin baştan sona (temelden çatıya) bir yapı inşaatına ilişkin olmadığı bu durumda söz konusu alt yüklenici iş bitirme belgesinin esaslı unsur belirlenmemek suretiyle yeniden düzenlenmesi hususunun belgeyi düzenleyen Cizre Belediyesi Destek Hizmetler Müdürlüğü’ne bildirilmesi gerekmektedir.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Tedarik Zincirinde Dijital İnovasyon

Endüstri 4.0 teknolojileri olarak da adlandırılan 21. yüzyılın yenilikçi teknolojileri, artık gerçek zamanlı veri toplamak, analiz etmek ve daha yenilikçi adımlar atmak için yeni bir sınırı belirliyor. Yenilikçi teknolojiler olarak, nesnelerin interneti (IoT), yapay zeka, robotik, insansız araçlar, büyük veri, bulut bilişim, blockchain ve eklemeli üretim gibi dijital teknolojiler, bugün bildiğimiz üretim ve tüketimi yeniden tanımlıyor (Schwab, 2017). Dijital teknolojideki bu son gelişmeler, imalat ve lojistik de dahil olmak üzere çeşitli endüstri sektörlerinde ve tedarik zinciri süreçlerinde radikal değişiklikleri de tetikliyor. Daha fazla endüstriyel işletme dijital modellere geçtikçe tedarik zinciri yeni bir dijital çağın merkezinde yer alıyor.

Bu gelişmelerin etki alanı içinde son yıllarda inovasyon kavramı da değişerek dijital inovasyona doğru genişlemiştir. Dijital inovasyon, mevcut iş süreçlerini çözmek veya iyileştirmek ve bazı gelişmiş iş modellerini başlatmak için gelişmiş dijital mekanizmaların ve teknolojilerin uygulanmasını ifade etmek üzere kullanılmaktadır (Elia vd., 2020).  Bu teknolojilerin geniş yayılımı, firmaların örgütsel ve stratejik modellerinin radikal bir şekilde yeniden yapılandırılmasına neden olarak tüm endüstrileri ilgilendiren yaygın bir sürece dönüştürüyor. Yükselen dijital teknolojilerin yaygınlığı ve bilgi yoğun doğası, teknoloji odaklı bir inovasyon yaklaşımı ile hem yenilikçi hem de geleneksel endüstrilerin rekabet edebilirliği için yeni koşulları ortaya koymaktadır.

Tedarik zinciri yönetimi alanında, dijital teknolojilerin benimsenmesi, tedarik zinciri aktörlerine ve süreçlerine yeni bağlantı ve görünürlük düzeyleri getirmeyi ve böylece giderek daha karmaşık hale gelen küresel tedarik zincirlerinin daha iyi yönetilmesini sağlamayı vaat ediyor (Wu ve diğ, 2016). Artan veri büyümesi, BT sistemlerindeki ilerlemeler ve öncü teknolojilerin akışıyla dijitalleşme, tedarik zinciri boyunca daha fazla verimlilik ve kolaylık sağlama potansiyeline sahiptir. Ama bu durum aynı zamanda artan karmaşıklığı da beraberinde getiriyor. Tedarik zincirinin, ilerleyen dijital teknolojilerin yol açtığı değişiklikleri kucaklayıp kucaklayamayacağı, tamamen liderlerin mevcut sistem ve operasyonları yönetmeye devam ederken ek karmaşıklıklarla başa çıkmaya hazır olmalarına bağlıdır.

Yaygın bir hata, teknolojinin tek başına tüm tedarik zinciri sorunlarının yanıtı olduğunu düşünmektir. Bu, makineyi fişe takmak, açmak ve ardından faydalarından yararlanmak kadar kolay bir şey değil. Aslında, çoğu zaman bu, teknolojinin kendisinden çok, genel iş modeline yaklaşımla ilgilidir. Tedarik zincirinin yoğun olduğu sektörlerdeki CEO’ların büyük çoğunluğu şirketlerinin genelinde dijital yeteneklere yapılan yatırımları artırmayı planlıyor. Bunun nedeni sorguladığında; yeni işleri desteklemek, tedarik zinciri süreç verimliliğini ve üretkenliğini artırmak, karar almayı geliştirmek ve devam eden  tedarik zinciri kesintileri karşısında esnekliği/çevikliği geliştirmek ilk belirtilenler arasında yer alıyor. Bu durum tedarik zinciri şeflerini (CSCO) tedarik zincirini dijitalleştirme konusunda büyük bir baskı altına sokuyor. Ne yazık ki CSCO’lar genellikle dijital tedarik zinciri vizyonlarını, hedeflerini ve iş hedeflerini anlaşılır, kolayca iletilebilen ve iş uyumlu bir dijital dönüşüm yol haritasına dönüştürmekte zorlanıyor. Yapılan bir araştırmaya göre CSCO’ların yarısından azı bir tedarik zinciri dijital dönüşüm yol haritası tanımlamış veya uygulamayı planlıyor. Mevcut dijital tedarik zinciri yol haritalarının ise yalnızca %32’si tek bir yönetişim süreci altında ve ortak iş hedeflerine göre düzenlenmiş durumdadır (raconteur.net, 2023).

Dijital ürün inovasyonu boyutunda firmalar, yeni ürünler üretmek için dijital ve fiziksel bileşenleri yeniden birleştirir, yeni eserler üretmek için dijital kaynakları kullanır ve mevcut dijital olmayan ürünlere yeni özellikler ve işlevler eklemek için dijital teknolojiyi uygular ve böylece yeni kullanım değerleri yaratır. Örneğin, IoT bağlantılı cihazlar arz ve talep, envanter düzeyi, üretim planlaması ve operasyonel aksaklıklar hakkında veri toplar ve iletir. Blockchain, dijital olarak dağıtılmış defter, akıllı sözleşmeler ve finansal tehditlere karşı çok katmanlı koruma aracılığıyla tedarik zinciri boyunca görünürlük ve şeffaflık yaratma kapasitesine sahiptir. Büyük veri analitiği, veri işleme kapasitesinin artırılmasında ve dolayısıyla yıkıcı olaylara yanıt verilmesinde önemli kazanımlar yaratır. Sürekli olarak toplanan veriler, doğru ürünleri tanıtmak, ürün ve hizmet sunumlarını iyileştirmek ve performans optimizasyonu için ağ genelinde bilgi paylaşımı amacıyla değerlendirilir. Ayrıca, mevcut yıkıcı olayın büyüklüğünü geçmiş olaylarla karşılaştırmak ve daha hızlı iyileşme için yeni bir strateji tasarlamak için verilerden değerli bilgiler toplanıyor.

Teknolojide önde olan ve geride kalan firmalar arasındaki uçurumun daha da genişlediği dikkate alındığında dijital inovasyon, riskleri istikrara kavuşturmak ve krizleri fırsatlara dönüştürmek için kullanılabilir. Başarılı dijital inovasyonlara sahip firmaların bu durumdan yararlanarak uluslararası pazarda genişlemeleri beklenirken, başarısızlıkla karşılaşan firmaların ise büyük olasılıkla bu alandan çekilmeleri bekleniyor. Gerçek şu ki tedarik zincirleri bırakın dijital inovasyonu etkili bir şekilde geliştirmeyi, test etmeyi, dağıtmayı ve ölçeklendirmeyi, bugün rekabet edebilmek için temel fiziksel yetenekleri hâlâ geliştirmeye çalışıyorlar. Tedarik zinciri dijital dönüşümünün tedarik zinciri riskini azalttığı ve tedarik zinciri maliyetini optimize ettiği tartışılmazdır, ancak başarılı olmak için dijital iş anlayışı ile tedarik zinciri stratejisi arasında güçlü bir uyum gerektirir. Aynı zamanda tedarik zinciri analitiği gibi teknik beceriler, işlevler arası işbirliği ve veriye dayalı karar verme gibi iş becerileri, uyum sağlama ve risk alma gibi davranışlar ve özelliklerle desteklenmelidir. Üzerinde düşünmemiz gereken soru tedarik zincirleri bu yeni dijital teknolojiler ile dijital inovasyona gerekli tepkiyi nasıl verebilir?

Kaynaklar:

Elia, G., Margherita, A., Passiante, G. 2020. “Digital entrepreneurship ecosystem: How digital technologies and collective intelligence are reshaping the entrepreneurial process”. Technol. Forecast. Soc. Chang., 1150, 119791.

Schwab, K. 2017. The fourth industrial revolution. Geneva: World Economic Forum.

https://insights.raconteur.net/digital-innovation-and-the-supply-chain

Wu, L., X. Yue, A. Jin, and D. Yen. 2016. Smart supply chain management: a review and implications for future research. The International Journal of Logistics Management 27(2): 395–417.

 

Satınalma Dergisi Ekim 2023, Yıl:11, Sayı:130

Değerli yöneticiler,

Satınalma dergisi ekim sayımız yine dopdolu. Katkı veren tüm yazar ailemize teşekkür ediyorum. Sektörden yöneticiler ve akademisyenlerimizin kaleme aldığı pek çok makaleyi bu sayımızda bulacaksınız. Keyifli okumalar dilerim.

Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) Verileri “Uyarı” Veriyor

İmalat PMI

Eylül ayı Avrupa bölgesi İmalat PMI 43,5 olarak gerçekleşti. Üç büyük ekonomi verilerine baktığımızda; Almanya İmalat PMI 39,6 Fransa 44,2 ve İngiltere 44,3 seviyesinde oldu. Ülke imalat verilerinin uzun bir süredir kritik eşik olan 50 seviyesinin altında olması elbette düşündürücü. ABD İmalat PMI 49,8 seviyesine gelerek toparlanma eğiliminde. İhracat pazarlarımızdaki gelişmeler, özellikle üretim alımlarındaki daralma doğal olarak Türk girişimcisini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle siparişlerin ciddi bir şekilde takip edilmesi gerektiğine inanıyorum.

Konteyner Endeksleri

Drewry Konteyner Endeksi ekim ayı ilk haftası itibariyle % 1,1 azalarak 1.389,5 dolara geriledi. Geçen yılın aynı haftasına göre % 62,3 düştü.

Baltık Konteyner Endeksi % 7 düşüşle 1.089 dolar oldu. Endeks geçen yılın aynı döneminde 3.699,22 dolardı.

Ana güzergahlardan Uzakdoğu / Çin – Akdeniz Endeksi FBX13 % 6 düşüşle 1.490 dolar oldu.

Tüm emtia kategorilerinde olduğu gibi konteyner operasyonlarında da düşüş trendleri ithalat ve satınalma yöneticilerini daha fazla spot alım kararlarına yönlen-dirmektedir.

Tedarik Zinciri Gündem Klasörü

Aylık düzenli yayınladığımız Tedarik Zinciri Gündem klasörünün ücretsiz e-posta adresinize gelmesini istiyorsanız egitim@satinalmadergisi.com a talebinizi kısaca iletebilirsiniz.

Şirket Eğitimleriniz İçin Doğru Teklif Alın.

Tedarikçi performans değerlendirme eğitiminde müzakere ve pazarlık teknik- lerine, kurumsal pazarda satış yönetiminden sürdürülebilirliğe kadar uygun fiyatla eğitim hizmetleri sunuyoruz. Referanslarımıza güveniyoruz.

Eğitim kataloğumuzu satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirerek şirket ihtiyacınıza doğru eğitimleri alabilirsiniz.

Ekibinizi Geliştirin
E-Dergi Aboneliği ile Ekibinizin Yetkinliklerini Yükseltin

Ekibinizin mesleki gelişimi için bir adım atın. Departman olarak dergi arşivine (130 sayı), mesleki raporlarına ve bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Dijital dergi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-uyelik-paketleri/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Yeni sayımızda görüşmek üzere,

Prof. Dr. Murat Erdal
Editör
editor@SatinalmaDergisi.com

page5image52836784page5image35970272

 

Kendinizle Etkili İletişim Kuruyor musunuz ?

Etkili iletişim kurmanın hayatımızın her alanında çok önemli olduğu günümüzde kendinizle gerçekten ne kadar doğru ve kaliteli bir iletişim kuruyorsunuz?

Kalabalıkların içinde yalnız kaldığımız bir dünyadayız. Çevremize ve en önemlisi kendimize yabancılaştık. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri ise önemini fark edemediğimiz ve kendimizle kuramadığımız “kaliteli ve doğru iletişim”…

Her insan doğası gereği iletişim kurmak zorundadır. Çünkü iletişim kişinin kendisini ve çevresini anlaması için önemli bir araçtır. İletişim hayatın özüdür. Yaşam kalitemiz tam olarak da kendimizle kurduğumuz iletişimin kalitesine bağlı olarak, başkalarıyla da kurduğumuz iletişime bağlıdır. Çünkü kendimizle doğru bir içsel bağlantı kurmadan başkalarını anlamamız mümkün değildir.

Kendimizle iletişim kurmak yani içsel iletişim, kişinin çoğu zaman başkalarıyla paylaşmadığı planları, kaygıları, iç hesaplaşmaları, düşleri, sevgileri, inançları, kendi hakkındaki yorumları, çözümlemesi, kendisiyle olan iletişimini ifade eder. Kısacası kendi iç sesini dinlemek olarak da tanımlanabilir. Amaç, kişinin kendisini tanıması ve kendisiyle barışık olarak olumlu bir diyalog kurmayı başarmasıdır.

İçsel iletişim, kendimize verdiğimiz en güzel hediye ve mutluluğun kaynağıdır.  Özümüzle ve benliğimizle bir olmaktır. Kendime “ben geldim, her ne olursa olsun seninleyim, seni anlıyorum, buradayım, seninle birim diyebilmektir”. İç sesimizle keyifli ve yapıcı bir sohbet etmek ve bu sohbetten kendimizi farkındalıkla beslemektir.

Tüm bunların dışında kaliteli içsel iletişimin gelişim yolculuğumuzda mihenk taşları olarak ifade edeceğimiz çok önemli katkıları vardır. Bunlar,

  • kendini dinleme ve ihtiyaçların tespiti
  • kendini keşfetmek
  • farkındalık
  • kişisel gelişim planı
  • öz yönetim
  • değer odaklı bir hayat
  • kendine sevgi, saygı ve öz güven
  • içsel bağlantı
  • mutluluk

vb. şeklinde sıralanabilir.

Kendinle iletişim kurmanın en kolay yolu ise kendimizle konuşmaktır. Kendinle konuşmak yapıcı, olumlu ve doğru cümlelerle nezaketle, şefkatle, kabule geçerek ve anda kalarak kendimizle bağlantıya geçmektir. Uzmanlara göre kendimizle olumlu konuşmak zorluk ve stresle daha kolay başa çıkabilmeyi, fiziksel ve ruhsal olarak daha iyi olma halini, yüksek bir iç motivasyonu sağlayacaktır. Olumsuz konuşmalarımız ise strese, kötü bir zihinsel sağlığa, değersizlik ve özgüven eksikliği gibi yaşam kalitesini düşürecek pek çok soruna neden olmaktadır. Bu nedenle yapıcı konuşmalarımız iç iletişimimizi daha sağlıklı kılacaktır.  Hz. Mevlana ne güzel söylemiş “Kelimelerini yükselt, sesini değil. Yağmurdur çiçekleri büyüten gök gürültüsü değil”…

Kendimizle iyi iletişim kurmanın diğer bir yolu da kendimizi keşfetmekten yani kendimizi iyi tanımaktan geçmektedir.  Eflatun “zaferlerin en büyüğü kendini keşfetmek” demiş ve kendini tanımanın önemini daha çok eski zamanlarda bu etkileyici sözle dile getirmiş. Kendini tanımak kendi kişisel swot analizini tüm yönleriyle ortaya koyabilmek ve o analiz detayları içinde bir sanatçı edasıyla kendini resmetmektir.

Öyleyse hadi gelin kendimizi tanıma üzerine kısa bir pratik yapalım… Aşağıdaki güçlü sorularla kendini kısacak tanımlasan kendine neler söylerdin ?

  • Sen kimsin ?
  • Kendini hangi kelimelerle ifade edersin ?
  • Güçlü ve geliştirilmesi gereken yönlerin neler ?
  • Seni neler doğru ifade eder ?
  • Neye ihtiyacın var ?
  • Neleri sever, nelerden hoşlanmazsın ?

Kendi sesimizi yani ruhumuzu dinlediğimizde ve iç sesimizi gerçekten duyduğumuzda, ona güvendiğimizde kendi yaşam yolculuğumuza daha emin adımlarla çıkarız… Ve isteyen herkes kendi iç sesini duyabilir…

Başarılı ve mutlu insanların kendiyle doğru iletişim kurma, sezgilerine kulak verme, kendini iyi tanıma ve beynini yeniden programlayabilme özellikleri olduğunu biliyor muydunuz ?

Peki Bunu Nasıl Başarabiliriz ?

Aşağıda yazdığım bazı maddeler size bu konuda destek olacak ve kendinizle etkili bir iletişim kurma konusunda rehber görevi yapacaktır.

Kendimizle Etkili Bir İletişim Kurmanın Yolları

  • Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin
  • Kendinize dürüst olun
  • Kendinizi dinleyin ve gözlemleyin
  • Kendinize düzenli olarak geri ve ileri bildirim verin
  • Yapıcı içsel konuşmalara zaman ayırın
  • Olumlu ve takdir edici konuşmalarla kendinizi destekleyin
  • Sezgilerinize güvenin
  • Beyninizi kendiniz için doğru yönlendirmeye çalışın
  • Ruhunuzun, zihninizin ve bedeninizin ihtiyaçlarını fark edin
  • Kendinize şefkatli ve olun
  • Kendinizle ilgili meraklı bir kaşif olun
  • Kendinize güçlü soru sorular sorun
  • Sabotelerinizi iyi tanıyın ve onlarla nasıl mücadele edeceğinizi öğrenin

Özetle, “Kendiniz Olmaya İzin Verin”….

Size küçük bir egzersiz de tavsiye edeceğim. Kendinizle iletişim kurduğunuz her an bu farkındalıklı egzersizi yapmanızı öneririm.

Kendinize 5 dakika verin ve şunları yapın:

Aynadaki sene bak ona neler söylemek istersin ?

Kendi sesini duyabildin mi ?

Sana ne söyledi ?

Sen ne hissettin ?

Yuval Ron diyor ki;

“İç sesimize uyum sağladığımızda, hayat sanata, sanat hayata dönüşür”…

Hayatınızı sanata dönüştürdüğünüz ve kendi sanat eserlerinizi sergilediğiniz bir yaşam yolculuğu dileğiyle…

Sevgilerimle,

Nurten KILIÇPARLAR

Holistik Yaşam Koçu ve Eğitmen

İşçiye Aynı Eylem Nedeniyle İki Ceza Verilebilir mi ?

İşveren, işçinin hukuka aykırı davranışlarından dolayı iş sözleşmesini süreli veya derhal fesih yoluyla sona erdirebileceği gibi bunun yerine daha hafif bir disiplin cezası da uygulayabilir. Başka bir deyişle işçinin geçerli ya da haklı nedenle feshi yerine ona kınama cezası ya da aylık­tan kesme cezası vererek cezalandırabilir.

İşveren yönetim hakkı kapsamında işyerinde çalışma düzenini sağlamak amacıyla iş sözleşmesinde, toplu iş sözleşmesinde ya da iş sözleşmesinin eki niteliğinde olan personel yönetmeliğinde veya işyeri disiplin yönetmeliğinde disiplin kurallarını ve karşılığı olan yaptırımları belirleyebilir. Ancak işverenin bir disiplin ce­zası uygulayabilmesi için; bunun geçerli bir hukuki dayanağının olması, cezanın kendi amacı ile sınırlı olması, işçinin kusurlu bulunması da gerekir. Ayrıca iş­çilere verilen disiplin cezalarının yargı denetimine tabi olduğu da unutulmamalıdır.

Diğer taraftan, işveren işçinin hukuka ay­kırı davranışı sonucunda uyguladığı disiplin cezasının akabinde aynı eylem için işten çıkarma cezası veremez. Çünkü bu durum aynı eyleme iki ayrı ceza verilemeyeceği ilkesine aykırılık oluşturur. Başka bir deyişle, kural olarak işçiye aynı eylem nedeniyle iki ceza ve­rilemez. Örneğin, aynı olay nedeniyle önce kınama cezası arkasından haklı fesih yapılamaz. Aksi halde yapılan fesih haksız fesih sayılır ve işveren bunun hukuki sonuçlarıyla bağlı olur[1].

Yargıtay konuyla ilgili bir kararında, “Somut olayda; 02.04.2016 tarihli fesih bildirimi ile ”24.3.2016 tarihli Yönetim Kurulu kararı gereği ” iş akdine son verildiği ve haklarının ödeneceği davacıya bildirilmiştir. İşveren tarafından fesih se­bebi açık ve kesin şekilde davacıya bildirilmemiştir. Fesih bildirimi içeriğin­den bahsi geçen Yönetim Kurulu Kararının da bildirime ekli olmadığı anla­şılmaktadır. Dolayısıyla davalı işverence yapılan fesih 4857 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde aranan şartları taşımadığından şeklen geçersiz olup sırf bu nedenle davacının işe iade talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususun İlk Derece ve İstinaf Mahkemelerince gözardı edilmesi doğru bulunmamıştır.

Feshin geçerli nedene dayandığı yönündeki kabulün gerekçesi incelen­diğinde de varılan sonucun dosya kapsamı ile örtüşmediği sonucuna varıl­maktadır. Davalı işveren cevap dilekçesinde davacının çalışmasından verim alınamamasına ve performans düşüklüğüne dayanmıştır. Ne var ki, davranış nedeniyle bildirimli yapılan fesihlerde 4857 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 2. fıkrasına göre fesihten makul süre önce savunma alınmış olması geçerlilik şartı olmasına karşın dosyada davacının yöntemince savunmasının alındığını gösterir bir delil bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde da­vacının maaşı üzerinde hacizler olduğundan söz edilmiş ise de, fesih bildiri­minde sebep belirtmeyen işverenin cevap dilekçesinde dahi bu nedene dayan­madığı görülmektedir. Davacının eylemlerinin geçerli fesih nedeni olduğu kabul edilmiş ise de, davacının en son eylemi hakkında ”ücret kesme” cezası uygulandığı bundan sonra hakkında yeni bir tutanak tutulduğuna yönelik dos­yaya bir delil sunulmadığı, davacının her eylemi hakkında ceza uygulanmış­ken tekrar tüm eylemleri nedeniyle fesih yaptırımının uygulanmış olduğu ve bu durumun ” aynı eylem nedeniyle iki ceza verilemeyeceği ”kuralına aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Belirtilen hususlar dikkate alındığında feshin esas yönünden de geçerli bir nedene dayandığının kabul edilemeyeceği açıktır”[2].

Yargıtay’ın aynı yönde başka bir kararında da, “İşveren işçinin hukuka ay­kırı davranışı sonucunda uyguladığı disiplin cezasının akabinde aynı eylem için işten çıkarma cezası veremez. Çünkü bu durum aynı eyleme iki ayrı ceza verilemeyeceği ilkesine aykırılık oluşturur.

Davacı ile iş arkadaşının tartıştığı ve sonrasında arkadaşının davacının üzerine yürüye­rek boğazını sıktığı, davacının da elindeki bir aleti ona doğru fırlattığı ve bir­birlerine girdikleri, diğer işçilerin davacı ile karşı tarafı ayırdığı, bir süre sonra davacının elinde falçata ile karşı tarafın olduğu bölüme doğru koşmaya baş­ladığı ve yine diğer işçilerin davacıya engel olduğu, olay sonrası hem davacı hem de arkadaşına kınama cezası verildiği, sonrasında davacı için fesih ihbarı düzenlenerek davacının iş akdinin olay gerekçe yapılarak haklı nedenle fes­hedildiği anlaşılmaktadır. Böylece iş arkadaşı ile yaşadığı tartışma ve kavga olayı nedeniyle önce kınama cezası ile cezalandırılan davacının iş akdi son­rasında aynı nedenle feshedilmiştir. Aynı eyleme iki ayrı ceza verilemeyece­ğinden davacının iş akdinin feshi haksız olup, kıdem ve ihbar tazminatı talep­lerinin kabulü gerekmektedir” denilmektedir[3].

‘Non bis in idem’ (Aynı fiil nedeniyle faile bir ceza verilmesi) olarak da söylenen ve Ceza Hukuku ile Ceza Yargılaması Hukukunda benimsenen bu prensip, aynı suç nedeniyle faile bir ceza verilmesi anlamına gelir. Herkes, bir suçtan ancak bir defa yargılanabilir ve bir defa cezalandırılabilir. Kişi, yargılandığı suçtan keyfi olarak tekrar yargılanıp cezalandırılamaz. Bu pren­sip, ‘bir koyundan iki post çıkmaz’ olarak da bilinir[4].

Aynı olay nedeniyle iki defa ceza verilemez ilkesinin disiplin huku­kunda da geçerlidir. Bu kapsamda işçinin davranışlarından kaynaklanan olay nedeniyle fesih dışında bir disiplin cezası uygulandığı (örneğin uyarı veya yevmiye kesme cezası) takdirde, aynı davranışın devam ettiğinin kanıtlanma­dığı sürece iş sözleşmesinin aynı olay nedeniyle feshi halinde bir eyleme an­cak bir ceza uygulanacağından yapılan fesih haksız fesih sayılır ve işveren bunun sonuçlarıyla bağlı olur. Konuyla ilgili Yargıtay 9 uncu Hukuk Daire­sinin 20.01.2020 tarihli kararına göre de, “Aynı eyleme iki ayrı ceza verileme­yeceğinden davacının iş akdinin feshi haksız olup, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekmektedir”.

Sonuç olarak, işveren, işçinin hukuka aykırı davranışlarından dolayı iş sözleşmesini süreli veya derhal fesih yoluyla sona erdirebileceği gibi bunun yerine bir disiplin cezası da uygulayabilir. Başka bir deyişle işçinin geçerli ya da haklı nedenle feshi yerine ona kınama cezası ya da aylık­tan kesme cezası vererek cezalandırabilir. Ancak işveren işyerinin disiplinini kusurlu davranışı ile ihlal eden işçiye uyguladığı disiplin cezasının akabinde aynı eylem için işten çıkarma cezası veremez. Çünkü bu durum aynı eyleme iki ayrı ceza verilemeyeceği ilkesine aykırılık oluşturur. Örneğin, aynı olay nedeniyle önce kınama cezası arkasından haklı fesih yapılamaz. Aksi halde yapılan fesih haksız fesih sayılır ve işveren bunun hukuki sonuçlarıyla bağlı olur.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 5. Baskı, İstanbul 2023, s.280 vd.

[2] Y9HD.12.06.2017 T., E.2017/35431, K.2017/13936 Legalbank

[3] Y9HD.20.01.2020 T., E.2016/12229, K.2020/610 Legalbank.

[4] YCGK.19.12.2019 T., E.2015/874., K.2019/710 Legalbank.