Satın Almada Duyguların Gücü ve Psikolojik Kontratlar

Satın Almada Duyguların Gücü Ve Psikolojik Kontratlar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Satın Almada Duyguların Gücü ve Psikolojik Kontratlar

Satın Almada Duyguların Gücü Ve Psikolojik Kontratlar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM.Efsun YÜKSEL TUNÇ

Satın alma süreçleri çoğunlukla teknik, sayısal ve rasyonel olarak görülür. Teklif alınır, analiz edilir, şartlar karşılaştırılır ve en uygun seçenek seçilir. Peki her şey gerçekten bu kadar matematiksel midir?

Gerçekte satın alma, sadece “mal ve hizmet” alımı değildir. Aynı zamanda insan ilişkilerinin görünmez ağlarıyla örülmüş bir güven alanıdır. İşte bu görünmeyen ama belirleyici bağlardan biri de: Psikolojik kontratlardır.

Bu yazıda, satın alma süreçlerinde duyguların, algıların ve güvenin nasıl belirleyici rol oynadığını; tedarikçi ile satın almacı arasındaki görünmeyen bununla birlikte etkili bağları birlikte keşfediyoruz.

Psikolojik kontrat, taraflar arasında resmi olarak yazılmayan fakat karşılıklı beklentilerle oluşan, görünmeyen bir anlaşmadır. Örneğin bir tedarikçi, “bize uzun vadeli sadık kalınacak” hissine sahipse, bu onun zihnindeki psikolojik kontrattır. Ya da bir satın almacı, “teslimat zamanında yapılır, çünkü biz bu firmaya her zaman öncelik tanıdık” diye düşünüyorsa, bu da başka bir psikolojik sözleşmenin parçasıdır. Psikolojik kontratlarda resmiyet yoktur bununla birlikte etkisi gerçektir. İmza atılmaz, bununla birlikte kırıldığında ilişki sarsılır.

Satın alma sürecinde psikolojik kontratlar nelerden oluşur önemli bir detaydır. Birlikte bakalım:

  • Sadakat Algısı

“Yıllardır bizden alıyorlar, bu ilişki devam eder” düşüncesi tedarikçi tarafında bir psikolojik güven yaratır. Ancak beklenmedik bir alternatif seçimi bu kontratı ihlal eder gibi algılanabilir.

  • Karşılıklı Destek Beklentisi

Kriz anında birlikte çözüm aramak, ihtiyaç dışı zamanlarda bile iletişimde kalmak; psikolojik kontratın yapı taşlarındandır.

  • Şeffaflık ve Bilgilendirme

Fiyat değişikliği, termin sapması, kalite sorunlarında açık iletişim beklenir.

Karşı taraf bu açıklığı göremezse, “güven ihlali” hissi oluşur.

  • Adalet Duygusu

Eşit koşullarda, benzer taleplere farklı yanıtlar verilmesi “haksızlık” algısı yaratır. Bu da psikolojik kontratın en hassas noktalarından biridir.

Psikolojik kontratlar zaman zaman zarar görür. Ana nedenleri sıralayacak olursak:

  • Sürpriz Kararlar: Tedarikçiyle paylaşılmadan yapılan ani strateji değişiklikleri
  • Diyaloğun Kesilmesi: Birdenbire azalan iletişim sıklığı
  • Tek Taraflı Yorumlama: Sadece kendi tarafımızdan bakarak “onlar anlamıştır” varsayımı
  • Sözlerin Eyleme Dönüşmemesi: Verilen sözlerin arkasında durulmaması, beklentiyle çelişen tutumlar

Bir psikolojik kontrat bozulduğunda genellikle sessiz bir kopuş yaşanır. Kimse resmi olarak “bu ilişki bitti” demez, fakat artık güven yoktur. İşte bu kopukluk, satın alma süreçlerinde maliyetlerden çok daha derin kayıplar yaratır: güven, esneklik, hız ve itibar.

Böyle durumlarda güveni tekrar inşa etmek ve satın almada duygusal zekâya dayalı yaklaşımlar sergilemek gerekir. Yapabileceklerimiz:

  • Görünmeyeni Görün

İletişimde sadece sözlü değil, sözel olmayan sinyallere de dikkat edin. Ses tonundaki değişim, e-postadaki gecikme, toplantılardaki enerjinin düşmesi — hepsi bir şey anlatır.

  • Düzenli Check-in Yapın

Tedarikçiyle sadece sorun çıktığında değil, arada sırada “her şey yolunda mı?” diye sormak, ilişkiyi güçlendirir.

  • Şeffaf Paylaşım Kültürü Geliştirin

İleriye dönük planlarınızı açıkça paylaştığınızda, güven duvarı yükselir. Sürpriz kararlar yerini ortak kararlarla şekillenen süreçlere bırakır.

  • Krizlerde Yalnız Bırakmayın

Tedarikçi zorlandığında “sorununu çözsün, sonra bakarız” demek yerine, sürece dahil olun. Bu tür davranışlar psikolojik kontratı sağlamlaştırır.

  • Teşekkür Etmeyi Unutmayın

Bir iş zamanında ve eksiksiz yapılmışsa, o başarıyı “normal” değil, “kıymetli” olarak görmek gerekir. Güvenin dili sadece kriz anlarında değil, başarı anlarında da konuşulmalıdır.

Kurum olarak da yapabileceklerimiz ve satın alma sürecimizi mükemmelleştirecek önerileri de sıralamak isterim.

  • Tedarikçi İlişkileri Eğitimi:

Psikolojik kontratlar ve güven inşası üzerine satın alma ekiplerine özel atölye çalışmaları düzenlenebilir.

  • Tedarikçi Memnuniyet Anketleri:

Resmi olmayan ama içgörü sağlayan anketlerle ilişki sıcaklığı ölçülebilir.

  • Güven Barometresi:

Her tedarikçiyle yapılan çalışmalarda, ekip içi “güven düzeyi” notlaması yapılarak stratejik risk haritası çıkarılabilir.

Satın alma süreçlerinde duygular sadece “yumuşak faktörler” değildir. Onlar, süreçlerin sert duvarlarını birbirine bağlayan görünmez harçtır. Bir fiyat unutulur, bir tarih geçer… Bununla birlikte kırılmış bir güven, kolay kolay onarılamaz. Çünkü, psikolojik kontratlar, görünmezdir fakat yön verir. Güven ise pazarlığın değil, iş birliğinin temelidir. Ve biz satın almacılar olarak, yalnızca satın alan değil; ilişkiler inşa eden, güveni yöneten ve duygusal zekâyı stratejiye dönüştüren profesyonelleriz.

Satın Almada Duyguların Gücü Ve Psikolojik Kontratlar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM.Efsun YÜKSEL TUNÇ

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram @indusefsun

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 5

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 5 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 5

İhracatta Yeni Müşteri Bulmak

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 5 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİhracatta müşteri bulmak ve yeni pazarlara açılmak esastır. Ne kadar çok mal satar, global pazarda ne kadar çok müşteri bulursak firmamızın geleceği açısından önemlidir.

Her yeni müşteri iş hacmimizin daha da artması, iş hacminin artması ile ülkemiz açısından istihdamın daha da genişletilmesi anlamına gelir. Pazar araştırması yapıyor olmak, yeni müşterilerin de beraberinde portföyümüze dahil edilebileceği anlamına gelmez mi?

Global Piyasada Yeni Müşteri Bulduğumuzda

Pazar araştırmalarımız sonucunda bulduğumuz yeni müşteriler firmamız için yeni bir kazanç kapısı olacağından, ilişkilerimizin sağlam temellere dayandırılmasına da özen göstermeliyiz. Yeni müşterimizi ne kadar tanıyoruz? Sadece yaptığımız yazışmalardan ve muhtemel mal siparişlerinden yola çıkarak müşterimiz için olumlu veya olumsuz karar vermeden önce, müşterimizin istihbaratının yaptırılması esastır.

Yurt dışındaki müşterimizin  istihbaratının yaptırılması ve firmamıza bir rapor halinde yeni müşteri adayımızın araştırılması bizi olası problemlerden bir nebze olsun koruyacaktır.

İstihbarat sırasında yurt dışındaki müşterimizin;

  • Profil bilgileri,
  • Ortaklık yapısı,
  • Faaliyetleri,
  • Sektördeki yeri,
  • Mali Yapısı,
  • Bankalarla olan ilişkileri,
  • Borç / alacak ilişkileri,
  • Ticari moralitesi,
  • Kredibilitesi

Hatta;

  • Özel alışkanlıkları

Ve hatta

  • Firma bünyesinde tilki ve Çakalları besleyip, beslemediği

konularının araştırılması gereklidir.

Bu istihbari bilgilerin sağlanmasında farklı istihbarat kuruluşlarından destek alınabileceği gibi, ülkemizin ve Türk İhracatçısının gerçek dostu niteliğinde olan Türk Eximbank da belli bir hizmet bedeli karşılığında bu hizmeti bize sunabilir ve firma ile ilgili olarak yukarıda sayılan konular çerçevesinde istihbarat raporu sağlayabilir.

Eximbank Görsel

Türk Eximbank yurt dışındaki ithalatçının istihbaratı konusunda Türk İhracatçısına her zaman destek vermektedir.

İstihbaratsız Ticarette Duvara Toslarız

İstihbari çalışmalarımızla yurt dışındaki alıcımızı daha iyi tanır, gardımızı ona göre almamızı sağlamış oluruz.

Yurt Dışındaki Alıcımız İhracatçısına Çakallık Yapar Mı Dersiniz?

İşte tam da anlatmaya çalıştığım konu buydu. Gerekli araştırmalar yapılmamışsa muhtemeldir ki biz ihracatçıların bu işten zararlı çıkabiliriz.

Bilhassa ülke riskinin fazla olduğu ülkeler olan;

  • Afganistan,Duvara Toslayan Araba Görsel
  • Angola,
  • Sudan,
  • Libya,
  • Bangladeş,
  • Anguilla,
  • Arjantin,
  • Aruba,
  • Batı Sahra,
  • Belarus,
  • Kırgızistan
  • Bermuda,
  • Hindistan
  • Mısır,
  • Fas,
  • Afrika ülkelerinin çoğu,
  • Vanuatu,
  • Yemen,
  • Tunus,
  • Zambiya,
  • Zimbabve
  • Vietnam,
  • Venezuela

Dahası da var.

Örmek olsun diye bu ülkeleri yazdım. Diyeceksiniz ki bazı ülkeleri haritada dahi bulmakta zorlanıyoruz… Olsun o kadar, her şeyi de benden beklemeyiniz. Tüm ülkeleri haritada tek tek işaret edip size sunmamı beklemiyorsunuz değil mi?

İthalatçının Çakallığı mı Dediniz?

Bilhassa yukarıda saydığım ülkelerdeki ithalatçının hangisinin nerede çakallık yapacağını tahmin edemezsiniz. Her an çakallıkla yüz yüze kalabilirsiniz.

Şöyle olsa mesela;

İthalatçınız size mal sipariş etti. Anlaştınız. Ödeme şekli vesaik mukabili olsa. İthalatçınız size çalıştığı bankanın adresini verdi diyelim. Siz ihracatçı olarak gerekli istihbarat çalışmasını yapmadan malları sevk ettiniz ithalatçının ülkesine, vesaiki de ithalatçının size bildirdiği banka adresine siz kendiniz gönderdiniz. Farz edelim ki ithalatçının banka adresi diye verdiği adres de kendi ofis veya ev adresi olsa.. Kargodaki vesaik de banka adresi diye ithalatçının adresine teslim edilecek, ithalatçı ise hiç para ödemeden vesaikin sahibi olacak, eline geçirdiği orijinal evraklarla gümrükteki malları çekecek…

Olur mu acaba öyle şey?

Ne kadar fesat düşünceliyim değil mi?

Bu tilkiler kurnaz ve stratejik düşünürler ve ben de tilkiler gibi kurnazca senaryolar üretmeye başlıyorum.

Siz bana bakmayın ya… Olmaz öyle şeyler. Reşat Bağcıoğlu yine kurnaz senaryolarla kafaları karıştırmaya başladı.

Her şey bir tarafa da ithalatçı ya böyle bir şeyi yaparsa, ihracatçımızın hali ne olur?

Reşat Bağcıoğlu zamanında bu konuyu dillendirmişti deyip dizlerimizi dövmek veya iki taş alıp bir tarafımızı dövmek fayda etmeyecek. Reşat Bağcıoğlu’nun boş konuşmadığını öğrenecek bu ihracatçılarımız.

Felaket senaryolarım sadece bir tek bununla sınırlı değil.

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 5 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi 

Diş Protez Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Mali Tabloların Yeterli Olmaması?

Diş Protez Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Mali Tabloların Yeterli Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Diş Protez Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Mali Tabloların Yeterli Olmaması?

Diş Protez Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Mali Tabloların Yeterli Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Satınalma Dergisi’nin kıymetli okurları, yazıma geçmeden önce, Kurban Bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle birlikte iyi bayramlar dilerim.

İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İhale üzerinde kalan iş ortaklığının ortaklarından ………….. Dental Tic. Ltd. Şti.nin, 2024 yılı Temmuz ayında kurulmuş olması ve vergi dönemlerini tamamlamamış olması nedeniyle, ihale mevzuatı ile İdari Şartname’nin 7.4.2’nci ve 7.6’ncı maddelerini karşılamadığı iddialarına yer verilmiştir.

Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde “(1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında 4734 sayılı Kanunun 4 üncü maddesindeki tanımlar yanında; a) Benzer iş: İhale konusu iş veya işin bölümleriyle nitelik ve büyüklük bakımından benzerlik gösteren, aynı veya benzer usullerle gerçekleştirilen, teçhizat, ekipman, mali güç ve uzmanlık ile personel ve organizasyon gerekleri bakımından benzer özellik taşıyan işleri, …” hükmü, “Bilanço veya eşdeğer belgeler” başlıklı 35’inci maddesinde “(1) Bilançonun veya eşdeğer belgelerin istenildiği ihalelerde ihalenin yapıldığı yıldan önceki yıla ait; a) Yayınlanması zorunlu olan yıl sonu bilançosunun veya gerekli bölümlerinin, b) (a) bendinde belirtilen belgelere eşdeğer belgelerin, her ikisinin de idarece istenilmesi zorunludur. (2) Bilanço veya eşdeğer belgeler kapsamında; a) İlgili mevzuatı uyarınca bilançosunu yayımlatma zorunluluğu olan aday ve istekliler yıl sonu bilançosunu veya bilançonun üçüncü fıkradaki kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerini, b) İlgili mevzuatı uyarınca bilançosunu yayımlatma zorunluluğu olmayan aday ve istekliler yıl sonu bilançosunu veya bilançonun üçüncü fıkradaki kriterlerin sağlandığını gösteren bölümlerini ya da bu kriterlerin sağlandığını göstermek üzere yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavirce standart forma uygun olarak düzenlenen belgeyi sunar. (3) Adayın veya isteklinin ikinci fıkra uyarınca sunduğu belgelerde; a) Belli sürelerde nakit akışını sağlayabilmesi için gerekli likiditeye ve kısa dönem (bir yıl) içinde borç ödeme gücüne sahip olup olmadığını gösteren cari oranın (dönen varlıklar/kısa vadeli borçlar) en az 0,75 olması, (hesaplama yapılırken; yıllara yaygın inşaat maliyetleri dönen varlıklardan, yıllara yaygın inşaat hakediş gelirleri ise kısa vadeli borçlardan düşülecektir), b) Aktif varlıkların ne kadarının öz kaynaklardan oluştuğunu gösteren öz kaynak oranının (öz kaynaklar/toplam aktif) en az 0,15 olması, (hesaplama yapılırken, yıllara yaygın inşaat maliyetleri toplam aktiflerden düşülecektir), c) Kısa vadeli banka borçlarının öz kaynaklara oranının 0,50’den küçük olması, ve belirtilen üç kriterin birlikte sağlanması zorunludur. Sunulan bilançolarda varsa yıllara yaygın inşaat maliyetleri ile yıllara yaygın inşaat hakediş gelirlerinin gösterilmesi gerekir.

(10) Aday veya isteklinin ortak girişim olması halinde, ortakların her birinin istenen belgeleri ayrı ayrı sunması ve üçüncü fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde veya serbest meslek kazanç defteri özetine ilişkin dokuzuncu fıkrada belirtilen kriterleri sağlaması zorunludur.” hükmü, “İş deneyimini gösteren belgeler” başlıklı 39’uncu maddesinde “(1) İş deneyimini gösteren belgelerin istenildiği ihalelerde; teknolojik ürün deneyim belgesinin ve yurt içinde veya yurt dışında kamu veya özel sektörde bedel içeren tek bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin olarak; a) İlk ilan veya davet tarihinden geriye doğru son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan hizmet alımlarıyla ilgili iş deneyimini gösteren belgelerin, b) Devredilen işlerde devir öncesindeki veya sonrasındaki dönemde ilk sözleşme bedelinin en az % 80’inin gerçekleştirilmesi şartıyla, ilk ilan veya davet tarihinden geriye doğru son beş yıl içinde kabul işlemleri tamamlanan hizmet işleriyle ilgili iş deneyimini gösteren belgelerin, c) Yapımla ilgili hizmet işleri dahil hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilecek danışmanlık hizmetlerinde, Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 38 inci maddesinde düzenlenen iş deneyimini gösteren belgelerin, istenilmesi zorunludur.” hükmü,

“İş deneyim belgesi düzenlenemeyen hallerde iş deneyimini gösteren diğer belgeler ve bu belgelerde aranacak kriterler” başlıklı 47’nci maddesinde “(1) Gerçek kişilere veya iş deneyim belgesi düzenlemeye yetkili olmayan her türlü kurum ve kuruluşa bedel içeren tek bir sözleşmeye dayalı olarak gerçekleştirilen işlerde, iş deneyim belgesi düzenlenemez. Bu durumda, bitirilen işlere ilişkin iş deneyiminin belgelendirilmesinde aşağıdaki esaslar uygulanır:

(a) Yurtdışında gerçekleştirilen işler hariç bu madde kapsamında yer alan işlerde; sözleşme ve bu sözleşmenin uygulanmasına ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde düzenlenen; fatura örnekleri veya bu örneklerin noter, yeminli mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir veya vergi dairesi onaylı suretleri veya serbest meslek makbuzu nüshaları ya da bu nüshaların noter, yeminli mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir veya vergi dairesi onaylı suretleri ile sözleşmeye ait damga vergisinin ihale ilan tarihi itibarıyla ödendiğine ilişkin belgeler, personel çalıştırılan işlerde ise bu belgelere ek olarak o işe ait sözleşme kapsamında personel çalıştırıldığını gösteren Sosyal Güvenlik Kurumu internet sayfası üzerinden düzenlenmiş ve idarece teyidi yapılabilen belgeler, iş deneyimini gösteren belgelerdir. Aday veya istekli, iş deneyimini gösteren bu belgeleri başvuru veya teklifi kapsamında sunar. Bu maddede belirtilen işler için iş deneyim belgesi düzenlenmiş olsa bile, ihale komisyonunca dikkate alınamaz. …” hükmü yer almaktadır.

İhale komisyonunun 24.03.2025 tarihli kararı ile ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi olarak belirlenen ……….. Diş Protez Lab. San. ve Tic. Ltd. Şti. – ………… Dental Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığının özel ortağı ……….. Dental Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan yeterlik bilgileri tablosu, İdari Şartname’nin 7.4.2’nci ve 7.6’ncı maddelerinin karşılanıp karşılanmadığı yönünden incelendiğinde; Söz konusu yeterlik bilgileri tablosunun “Ekonomik ve Mali Yeterliğe İlişkin Bilgiler” başlıklı bölümünün “Bilançoya İlişkin Diğer Belgeler” satırında, serbest muhasebeci mali müşavir tarafından KİK025.1/H no’lu Bilanço Bilgileri Tablosu Standart Formu esas alınarak düzenlenmiş bilanço bilgileri tablosunun sunulduğu; 03.03.2025 tarihinde düzenlenmiş olan tabloda, 2024 yılı bilanço oranları kapsamında cari oranın “1,23”, öz kaynak oranının “0,26” ve kısa vadeli banka borçlarının öz kaynaklara oranının “0” şeklinde belirtildiği,

İdare tarafından ihale üzerinde bırakılan iş ortaklığına gönderilen 11.03.2025 tarihli, “Beyan edilen bilgileri tevsik eden belgelerin sunulması ve/veya numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerinin verilmesi/kurulumların yapılması/aşırı düşük teklif açıklamalarının sunulması” konulu yazı ile, yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen ve EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayan bilgi ve belgeleri tevsik eden belgelerin ekleri ile birlikte, İdari Şartname’nin 7.9’uncu maddesine uygun olarak idareye sunulmasının talep edildiği,

………. Dental Tic. Ltd. Şti. tarafından idareye sunulan tevsik edici belgeler incelendiğinde; teklif kapsamında beyan edilen bilanço bilgileri tablosunda yer alan bilgilerin, 07/2024-09/2024 vergilendirme dönemine ait bilanço değerlerine ilişkin olduğunun anlaşıldığı,

Öte yandan, ……… Dental Tic. Ltd. Şti.ne ait yeterlik bilgileri tablosunun “Mesleki ve Teknik Yeterliğe İlişkin Bilgiler” başlıklı bölümünün “İş deneyimini Gösteren Belgeler” satırında; Özel ………… Dental Çok Amaçlı Diş Protez Laboratuvarı ………. ile 29.07.2024 tarihinde imzalanan sözleşme ve eklerinin sunulduğu, sözleşmenin konusunun “Veneer Kron Seramik, İmplant Üstü Kron-Köprü, Jaket Kron, Zirkon Destekli Kron, Alt/Üst Çene Tek Parça Döküm İskelet, Alt/Üst Çene Tam ve Bölümlü Protez Bitim” hizmetlerine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile doküman düzenlemelerinden, isteklilerin, ihalenin yapıldığı yıldan önceki yıla ait yıl sonu bilançosu veya eşdeğer belgeleri sunmaları gerektiği anlaşılmakta olup isteklilerin sunacakları bilanço veya eşdeğer belgelerin yıl sonu bilanço değerlerini yansıtması gerektiği, yıl içerisindeki ara dönemlere ilişkin bilanço veya eşdeğer belge sunulamayacağı, dolayısıyla ihale üzerinde bırakılan iş ortaklığının özel ortağı ……… Dental Tic. Ltd. Şti.nin, bilanço veya eşdeğer belgeler kapsamında 2024 yılının 07/2024-09/2024 vergilendirme dönemine ilişkin sunmuş olduğu bilanço bilgileri tablosunun mevzuata uygun olmadığı, bu itibarla başvuru sahibinin bu husustaki iddiasının yerinde olduğu,

İdari Şartname’nin 7.6’ncı maddesi uyarınca, kamu kurum ve kuruluşu veya özel sektöre gerçekleştirilen her türlü diş protez laboratuvar hizmet alımlarının benzer iş olarak kabul edileceği, buna göre, …………… Dental Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan yeterlik bilgileri tablosunda iş deneyimini göstermek üzere beyan edilen sözleşmeye konu hizmetin benzer iş tanımına uygunluk arz ettiği anlaşıldığından başvuru sahibinin bu husustaki iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Diş Protez Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Mali Tabloların Yeterli Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Döngüsel Ekonomi ve Satın Alma Fonksiyonu: Sürdürülebilirlik Işığında Geleceği Şekillendirmek

Döngüsel Ekonomi Ve Satın Alma Fonksiyonu Sürdürülebilirlik Işığında Geleceği şekillendirmek Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Döngüsel Ekonomi ve Satın Alma Fonksiyonu: Sürdürülebilirlik Işığında Geleceği Şekillendirmek

Olgar ATASEVEN

Döngüsel Ekonomi Ve Satın Alma Fonksiyonu Sürdürülebilirlik Işığında Geleceği şekillendirmek Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSatınalma Dergisi’nin kıymetli okurları, yazıma geçmeden önce, Kurban Bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle birlikte iyi bayramlar dilerim.

Bugün, sadece maliyetleri düşürmekle kalmayıp, gezegenimizin ve gelecek nesillerin kaderini de etkileyen bir konuya değineceğiz: döngüsel ekonomi. Malum belki bazılarınız biliyor benim “Bitersem Bitersin” adında bir kitabım var. Konusu dünyanın sürdürülebilirliği. Benim için bu kavram, kitabımının adından çok daha fazlasını ifade ediyor; o benim yaşam felsefem, bir duruşum: “Bitersem Bitersin.” Bu başlık, dünyanın, doğanın bize sunduklarının tükenmesi halinde insanlığın da var olamayacağı gerçeğinin acı ama yol gösterici bir özeti. Küresel kaynakların sınırlılığının her geçen gün daha net hissedildiği bu çağda, satın alma profesyonellerinin, tedarik zincirlerimizi nasıl daha dirençli, daha verimli ve en önemlisi daha sürdürülebilir hale getirebiliriz? İşte bu sorunun cevabı, döngüsel ekonomi prensiplerini satın alma süreçlerimize entegre etmekte yatıyor.

Doğrusal Ekonomiden Döngüsel Ekonomiye: Paradigma Değişimi

On yıllardır uyguladığımız doğrusal ekonomi modeli; “al-yap-tüket-at” döngüsü üzerine kuruludur. Doğal kaynakları çıkarır, ürünleri üretir, tüketir ve sonunda atık olarak bertaraf ederiz. Ancak bu model, hem kaynakların hızla tükenmesine hem de çevre kirliliğinin artmasına yol açmaktadır. Örneğin, 2023 yılında küresel ölçekte yaklaşık 2.24 milyar ton belediye katı atığı üretildiği tahmin ediliyor ve bu rakamın 2050 yılına kadar 3.88 milyar tona çıkması bekleniyor. Bu çarpıcı veriler, mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu gözler önüne seriyor.

İşte tam da bu noktada, döngüsel ekonomi sahneye çıkıyor. Döngüsel ekonomi, ürünlerin ve materyallerin değerini mümkün olduğunca uzun süre koruduğu, atık üretiminin en aza indirildiği ve kaynakların sürekli olarak döngüde tutulduğu bir sistemdir. Temelde üç ilkeye dayanır:

  1. Atık ve kirliliği ortadan kaldırmak.
  2. Ürünleri ve materyalleri döngüde tutmak.
  3. Doğal sistemleri yenilemek.

Bu ilkelere bağlı kalarak, işletmeler sadece çevresel ayak izlerini küçültmekle kalmaz, aynı zamanda önemli ekonomik faydalar da elde ederler.

Satın Alma Fonksiyonunun Rolü: Bir Dönüşüm Motoru Olarak

Peki, bu büyük dönüşümde satın alma profesyonellerinin rolü nedir? Cevap net: kilit bir rol. Satın alma, bir şirketin kapısıdır; içeri giren her hammaddenin, her hizmetin, her ürünün çevresel ve sosyal etkisini belirleyen ilk ve en kritik noktadır. Tedarik zincirinin sürdürülebilirliğini sağlamak, satın alma departmanının proaktif ve stratejik kararlarıyla başlar.

1. Kaynak Seçiminde Sürdürülebilirlik: Doğru Başlangıçlar

Döngüsel ekonomiye geçişte ilk adım, kullandığımız malzemelerin ve kaynakların seçimidir. Geleneksel satın alma süreçlerinde genellikle maliyet ve performans öncelikliyken, artık bu denklem sürdürülebilirlik kriterleri ile genişlemelidir.

  • Geri Dönüştürülmüş ve Yenilenebilir Malzemeler: Tedarikçilerinizden geri dönüştürülmüş içerik oranları yüksek ürünler talep edin. Örneğin, ambalaj sektöründe geri dönüştürülmüş plastik veya karton kullanımı hem atığı azaltır hem de yeni hammadde ihtiyacını düşürür. Tekstil sektöründe, geri dönüştürülmüş pamuk veya polyester kullanımı, su ve enerji tüketimini önemli ölçüde azaltabilir.
  • Dayanıklılık ve Uzun Ömürlülük: Satın aldığınız ürünlerin kullanım ömrünü uzatmak, döngüsel ekonominin temelidir. Daha kaliteli, tamir edilebilir ve modüler ürünler tercih etmek, sık sık yenileme ihtiyacını ortadan kaldırır. Bir sanayi makinesini düşünün; yedek parçalarının kolay bulunabilir ve değiştirilebilir olması, makinenin genel kullanım ömrünü uzatacaktır.
  • Biyobazlı ve Biyo-çözünür Malzemeler: Fosil yakıtlara dayalı ürünler yerine bitki bazlı veya hızla çözünebilen materyallere yönelmek, çevresel etkiyi azaltır.

2. Tedarikçi İş Birliği ve Şeffaflık: Ortak Bir Gelecek İnşa Etmek

Döngüsel bir tedarik zinciri oluşturmak, tek başına başarılamaz. Tedarikçilerle güçlü iş birlikleri ve şeffaf iletişim, bu sürecin omurgasını oluşturur. Tedarikçilerinizin sürdürülebilirlik taahhütlerini, çevresel sertifikalarını ve döngüsel ekonomi uygulamalarını değerlendirin. Onları döngüsel çözümler üretmeye teşvik edin, hatta bu konuda ortak Ar-Ge projeleri geliştirin.

  • Sürdürülebilirlik Denetimleri: Tedarikçilerin üretim süreçlerini, enerji tüketimlerini ve atık yönetimlerini yerinde denetleyerek sürdürülebilirlik performanslarını takip edin.
  • Performans Kriterleri: Satın alma sözleşmelerine çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik performans kriterleri ekleyin. Örneğin, belirli bir oranda geri dönüştürülmüş malzeme kullanma veya karbon emisyonlarını belirli bir yüzde oranında azaltma taahhütleri isteyebilirsiniz.

3. Ürün Tasarımına Etki Etmek: Değer Döngüsünün Başlangıcı

Satın alma departmanları, sadece mevcut ürünleri temin etmekle kalmayıp, aynı zamanda ürün tasarım süreçlerine de etki edebilir. Mühendislik ve Ar-Ge departmanlarıyla yakın çalışarak, ürünlerin daha kolay sökülebilir, tamir edilebilir, geri dönüştürülebilir veya yeniden üretilebilir olması için geri bildirim sağlayın. “Beşikten mezara” değil, “beşikten beşiğe” felsefesiyle tasarlanmış ürünler, döngüsel ekonominin temelini oluşturur.

  • Modüler Tasarım: Ürünlerin farklı parçalarının kolayca değiştirilebilir olması, bir parçanın arızalanması durumunda tüm ürünün atılmasını engeller.
  • Kolay Sökülebilirlik: Geri dönüşüm veya yeniden üretim süreçlerini kolaylaştırmak için ürünlerin sökülmesi ve bileşenlerine ayrılması basit olmalıdır.

4. Atık Yönetiminden Kaynak Yönetimine: Döngüyü Kapatmak

Satın alma, sadece şirkete giren malzemelerle değil, şirketten çıkan atıklarla da ilgilenmelidir. Atıkların bir maliyet kalemi olmaktan çıkarılıp, yeni bir kaynak olarak görülmesi döngüsel ekonominin özüdür.

  • Geri Dönüşüm ve Geri Kazanım Programları: Kullanım ömrünü tamamlamış ürünlerin veya üretim atıklarının toplanması, ayrıştırılması ve geri dönüşüm veya geri kazanım süreçlerine dahil edilmesi için tedarikçilerle veya üçüncü taraflarla anlaşmalar yapın. Örneğin, şirket içinde oluşan metal atıkları geri dönüşüm tesislerine yönlendirerek hem çevresel etkiyi azaltabilir hem de ek gelir elde edebilirsiniz.
  • “Ürün Olarak Hizmet” Modelleri: Bazı ürünleri satın almak yerine, onların “hizmetini” satın alma modeline geçiş, ürünlerin mülkiyetinin üreticide kalmasını ve kullanım ömrü sonunda geri alınarak yeniden değerlendirilmesini sağlar. Örneğin, aydınlatma armatürleri yerine “aydınlatma hizmeti” satın almak veya lastikleri “kilometre başına ödeme” modeliyle kullanmak gibi.

İstatistikler ve Somut Faydalar

Döngüsel ekonomiye geçişin sadece çevresel faydaları değil, aynı zamanda ciddi ekonomik avantajları da bulunmaktadır.

  • Avrupa Komisyonu‘nun tahminlerine göre, döngüsel ekonomiye geçiş, AB ekonomisine 2030 yılına kadar 1.8 trilyon Euro ek değer katma potansiyeline sahip.
  • Ellen MacArthur Vakfı‘na göre, döngüsel ekonomi prensiplerinin benimsenmesiyle gıda, mobilite ve yapı sektörlerinde yıllık 1 trilyon doların üzerinde hammadde maliyeti tasarrufu sağlanabilir.
  • Şirketler, atıklarını azaltarak ve kaynak verimliliğini artırarak operasyonel maliyetlerini düşürebilir. Örneğin, geri dönüştürülmüş materyal kullanımı, yeni hammadde alım maliyetlerini azaltır.

Bitersem Bitersin’i Yaşamak

Değerli dostlar, “Bitersem Bitersin” felsefesi, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir eylem çağrısıdır. Satın alma profesyonelleri olarak, sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi ilkelerini iş süreçlerinize entegre etmek, sadece çevresel bir sorumluluk değil, aynı zamanda rekabet avantajı sağlayan stratejik bir zorunluluktur.

Bu dönüşüm, mevcut alışkanlıklarınızı sorgulamanızı, tedarikçilerinizle yeni ilişkiler kurmanızı ve sektörde öncü olmanızı gerektiriyor. Gelin, hep birlikte, attığımız her satın alma adımıyla geleceğe bir yatırım yapalım; hem şirketlerimizin hem de gezegenimizin sürdürülebilirliğini güvence altına alalım. Unutmayın, satın aldığımız her şey, bir sonraki nesle bırakacağımız mirasın bir parçasıdır. Bu mirası en iyi şekilde şekillendirmek bizim elimizde.

Döngüsel Ekonomi Ve Satın Alma Fonksiyonu Sürdürülebilirlik Işığında Geleceği şekillendirmek Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBu vesile ile herkesin Kurban Bayramını kutlarım.

Olgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Satın Alma Sürecinde Toplam Kalite Yönetimi

Satın Alma Sürecinde Toplam Kalite Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Satın Alma Sürecinde Toplam Kalite Yönetimi

Zafer URFALIOĞLU

Satın Alma Sürecinde Toplam Kalite Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSatınalma Dergisi’nin kıymetli okurları, yazıma geçmeden önce, Kurban Bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle birlikte iyi bayramlar dilerim.

Bir şeyler satın alıyor olmak için illa eğitim ya da herhangi bir yetkinlik şartı aranmaz, hatta konuşma yetisi ya da okur yazar olmak da önemli değildir.

Çünkü daha eline hiç para geçmemiş, paranın ne olduğunu bile bilmeyen el kadar çocuklar süt elde edebilmek için bağırması, çikolata yemek için ise şirinlik yapması gerektiğini bilir ve uygular. Her istediğini de elde eder.

Satın almak elde etmek ise bu tamam ama…

Keyfe keder, zevk için bir şeyleri satın alıyor olmakla bir amaç uğruna satın alma yapmak, hele ki bu amaç para kazanmaksa bambaşkadır.

Beklenen kaliteyi, ucuz fiyata, az masrafla, gerektiği kadarıyla ve istenen yerde, tam da olması gereken zamanda sağlıyor olmak bu işin idealidir.

Ve idealler hayal ürünüdür.

Ama yine de arzu edilen bir ideale yaklaşmak başarıdır. Bu nedenle zaman zaman bir takım kayıpları da göze almak gerekir.

Özetle Satın Alma Yönetimi aslında bir kâr zarar dengesi yönetimidir. Tıpkı ip üstünde bisiklete binmek gibi.

İşte tam da bu yüzden her satınalmacı bir Kalite Yöneticisidir.

Satın Almacılar, görevleri gereği dahil oldukları işletmelerin bünyesine giren her hammadde, yarı mamul, yedek parça, hizmet, ambalaj ve sarf malzemesi, hatta kırtasiye ya da temizlik malzemesinin kalitesinde söz sahibidirler.

Bu yüzden iddia ediyorum ki; şirketlerde Toplam Kalite Yönetimi farkındalığının en yüksek olması gereken birimlerden biridir Satın Alma Birimi.

Çünkü; Tedarikçi Seçiminin Kalitesi : Kalite Sistemleri, tedarikçi seçiminde öncelikle kalite kriterlerinin belirlenmesini şart koşar. Bu nedenle “Tedarikçi Değerlendirme ve Onay mekanizmaları kalite odaklı bir Satınalma Sürecinin olmazsa olmazlarındandır.” Ayrıca müzakere masasında sadece fiyat değil, kalite, güvenilirlik ve sertifikasyon gibi faktörler de değerlendirilir.

Çünkü; Girdi Kalitesi ve Nihai Ürün Kalitesi : Kalitesi belirlenmemiş / tanımlanmamış hammadde veya yarı mamul alınması, nihai ürünün de kalitesine belirsizlik olarak etki edecektir. Bu nedenle Kalite Sistemleri satın alınan girdilerin kalite kontrol testlerinden geçirilmesini öngörür. “Satın alma birimi, kalite birimi ile işbirliği içinde çalışarak uygunluk kontrolü yapar.”

Çünkü; Dokümantasyon ve İzlenebilirlik : Kalite Sistemleri, her satın alma sürecinin belgelenmesini ve izlenebilirliğini ister. “Malzeme Sertifikaları, Tedarikçi Belgeleri, Teslimat Notları gibi belgeler kayıt altına alınır.” Bu nedenle söz konusu belgeler kalite denetimleri sırasında kritik rol oynar.

Çünkü; Süreç Standardizasyonu ve Uyum : Kalite Sistemleri, satın alma süreçlerinin belli standartlara göre yürütülmesini sağlar. “Süreçlerin yazılı Prosedürler ve Talimatlarla yürütülmesi, hataların azaltılmasını sağlar.” Satın alma süreci, iç denetim ve dış denetimlerde kontrol edilen alanlardan biridir.

Çünkü; Tedarikçi Performansının İzlenmesi : Kalite sistemleri, tedarikçilerin belli aralıklarla değerlendirilmesini ve performanslarının izlenmesini gerektirir. “Teslim süresi, Ürün kalitesi, Hizmet kalitesi gibi kriterlerle tedarikçi performansı puanlanır.” Düşük performans gösteren tedarikçilere karşı Düzeltici Faaliyetler (DF) başlatılabilir.

Çünkü; Sürekli İyileştirme : Kalite sistemlerinin temel ilkelerinden biri de sürekli iyileştirme dir. “Satın alma süreçleri de bu ilke kapsamında düzenli olarak gözden geçirilir, iyileştirme fırsatları araştırılır.” Tedarikçilerle yapılan kalite toplantıları, iyileştirme projeleri bu bağlamda örnek gösterilebilir.

Satın Alma Sürecinde Toplam Kalite Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBu “Çünküler” için sizin kafanızdaki soru ne bilmiyorum ama cevap kesinlikle; Kalite!

Zafer URFALIOĞLU

Liderim, Lidersin, Liderler… İş Yaşamındaki Liderlik Yaklaşımına Eleştirel Bir Bakış

Liderim, Lidersin, Liderler… İş Yaşamındaki Liderlik Yaklaşımına Eleştirel Bir Bakış Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Liderim, Lidersin, Liderler… İş Yaşamındaki Liderlik Yaklaşımına Eleştirel Bir Bakış

Göktürk ALTINBAŞ

Liderim, Lidersin, Liderler… İş Yaşamındaki Liderlik Yaklaşımına Eleştirel Bir Bakış Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSatınalma Dergisi’nin değerli okurları, yazıma geçmeden önce, Kurban Bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle birlikte iyi bayramlar dilerim.

Günümüzde liderlik, adeta her alanda ve her ortamda konuşulan, övgüyle bahsedilen bir kavram haline geldi. Herkes ideal bir lider olmak istiyor veya liderlik hakkındaki eğitimlere, seminerlere yöneliyor. Bu konudaki eğitim talepleri bana da sıklıkla geliyor ve “Liderlik” konusunda birçok firmayla da çalışma fırsatım oldu. Ancak, gözüme çarpan önemli bir konu var; “Liderlik” konusunun bu kadar popülerleşmesi, bazen konunun özünden uzaklaşıp yüzeyselleşmesine neden oluyor.

Tarihsel perspektiften baktığımızda tarih boyunca büyük liderler, toplumları ve medeniyetleri ileriye taşıyan figürler olarak anılmıştır. Fakat modern dönem, özellikle de iş yaşamı, liderliği neredeyse bir moda haline getirerek, nitelikli ve derin düşünceyi çoğu zaman göz ardı ediyor. Buna ek olarak, ekiplerini geliştirmek ve eğitmek isteyen firmaların insan ve kültürle ilgilenen birimlerinin de kafası karışık. Yönetim kadrolarını geliştirmek isteyen firmalar bir anda liderlik programlarına giriyorlar, takım liderleri, ekip liderleri, proje liderleri daha bir sürü lider. Ancak, bir yandan da önemli bir konuyu fazla geri plana attıklarını düşünüyorum; sistemi çalışır halde tutmak için çabalayan yöneticiler.

İnovasyon uğraşıları, motivasyon buluşmaları, beyin fırtınaları, empati, aktif dinleme, vizyon sahibi bir lider olabilmek ve bu gibi bir çok konu için çaba göstermesi beklenen günümüzün orta ve üst düzey yöneticilerinden doğal olarak aynı zamanda işlerin doğru şekilde yapılmasını sağlamaları beklentisi de var.

Yöneticiler de hangisiyle uğraşsam diye kara kara düşünür haledeler ve gördüğüm kadarıyla bu durum yılların deneyimli yöneticilerini bile ne yapmaları gerektiği konusunda kararsızlığa itiyor.

İsterseniz en basit haliyle yöneticilik ve liderlik arasındaki temel farkları bir sıralayalım. Bu kısımda liderlik sunumlarımda kullandığım bir görseli aşağıda sizlerle paylaşmak istiyorum;

Yukarıda temel farklarını aktarmaya çalıştığım özelliklerdeki en temel vurgu aslında Peter Drucker’ın liderlikle ilgili bir tanımlamasından geliyor; “Yöneticilik işleri doğru yapmak, liderlik doğru işleri yapmaktır” diyor üstat ve bence bu tanım sayfalarca yapılabilecek bir açıklamaya bedel bir tanım.

Zaten zurnanın zırt dediği yer de işte tam burası; bir organizasyonda hangi işin “doğru iş” olduğuna karar verebilecek kaç kişi olmalı sizce? Bir organizasyonda herkesin yenilikçi, farklılık yaratan, birey merkezli, vizyon odaklı, uzun vadeli düşünen, nedene odaklanan, sorgulayıcı insanlar olduklarını düşünsenize? Tam bir kaos ortamı.

Burada belirttiğim nedenlerden ötürü ben şirketleri genellikle, eğer “ihtiyaç tespit edilmişse”, yönetici programlarının geniş katılımlı, yayılımcı ve tekrarlanan, liderlik programlarınınsa daha az ve seçilmiş gruplardan oluşan, odaklı ve uzun süreli programlar olması gerektiği şeklinde yönlendiriyorum. Eğer bunlardan ancak bir tanesini uygulayabileceklerse de öncelikli olarak yöneticilik programlarına odaklanmaları gerektiğini söylüyorum. Çünkü; yönetim kabiliyetleri ve yöneticilik, şirketteki yönetim kadrolarından beklenen en temel faaliyettir ve bu konuda yetersiz olan bir kadrodan liderlik ile ilgilenmelerini beklemek şirketin faaliyetleri açısından çok doğru olmuyor çoğu zaman.

Bir diğer önemli konu; “liderlik” aslında gönüllülüğe bağlı bir iştir. Liderlik etmenin yöneticilerin temel sorumluluklarından biri olduğunu düşünmüyorum. Diğer yandan şuna da yürekten inanıyorum ki; her kurumun bir liderlik modeli olmalı ve kendi liderlerini yetiştirmelidir. Neticede, her organizasyonun ve toplumun gerçek anlamda etkili liderlere ihtiyacı var. Fakat bu ihtiyaç, görünüşte parlayan bir kariyer unvanı veya popüler söylemlerden ziyade, içsel gelişim ve dürüst deneyimlerle şekillenmeyen bir liderlikle karşılanamaz. Burada kurumun asıl yapması gereken; liderlik yapma potansiyeli ve aynı zamanda da isteği olan çalışanları ne yapıp edip doğru tespit etmek ve gelişimleri için uzun süreli bir yatırımı göze almak olmalı.

Peki bir çalışanın liderlik potansiyeline sahip olduğunu nasıl anlayabilirsiniz? Size bu konuda birkaç ipucu verebilirim.

Lider Işıltısını Fark Etmek; Liderlik Radarı.

Genel olarak “Lider” insanlarda şu aşağıda sıralayacağım özellikler var;

Kendilerini İyi Tanıyorlar

  • Sektör, şirket ve öncelikleri hakkında doyurucu bilgiye sahipler.
  • Kısa vadeli görevlerini uzun vadeli hedeflerine göre organize edebiliyorlar.
  • Ellerinde tüm veriler olmasa da karar alabiliyorlar.
  • Bir şeyi elde edebilmek için vazgeçilmesi gerekilen başka şeylerin olduğu zor durumlarda rahat hareket edebiliyorlar.
  • Güvenilir kaynaklarının az olduğu, belirsiz ortamlarda da işlerini yürütebiliyorlar.
  • Değişime çabuk ayak uyduruyorlar.

Kurumu İyi Tanıyorlar

  • Birlikte yaratmayı seviyorlar. Alışılmışın dışında başarı kazanabilmek adına amirleriyle, ekibiyle yakın işbirliğinde, kolektif şekilde çalışmaya hazırlar.
  • Çalışanları ikna edebilmek için onları dinlemeye, ortak noktalar bulmaya, kendilerini açık ve net ifade etmeye çabalıyorlar.
  • Şirketin güç yapısını, kilit oyuncularını ve onların düşünme ve karar alma mekanizmalarını iyi biliyorlar.
  • Statükoya baş kaldırabiliyorlar ve başkalarını büyük hedefler koymaya ve bunlara inanmaya ikna edebiliyorlar.

Duyguları İyi Tanıyorlar

  • Davranışlarının insanları nasıl etkilediğinin çoğu zaman farkında oluyorlar.
  • Başkalarının kaygı ve hedeflerini kavrayabilme yetenekleri var.
  • Pozitif ve sarsılmaz bir bakış açısına sahipler, kargaşa dönemlerinde kendileri olmaya devam edebiliyorlar.
  • Güvenilirler. Sözlerini tutuyorlar ve yaptıklarıyla söyledikleri büyük oranda birbiriyle tutarlı oluyor.

Alın size bir nevi “Lider Radarı.” Bu satırları okurken bile gözünüzün önüne bazı çalışanlarınız ya da ekip arkadaşlarınız gelmiştir diye düşünüyorum. Eğer hiç kimse aklınıza gelmiyorsa da içinde bulunduğunuz kurumda çok önemli bir vizyon ve gelecek sorunu olduğuna emin olabilirsiniz. Eğer bu şirketin patronuysanız hemen yeni bir kadro ve şirket kültürü çalışması yapmaya başlamanızı öneririm. Eğer böyle bir kurumda çalışansanız, kariyer hedefleriniz doğrultusunda çalıştığınız şirketi tekrar değerlendirmeniz gerektiğini düşünüyorum.

Uzun sözün kısası; şirketler popüler söylemlerden uzaklaşıp, öncelikli olarak yöneticilerinin yönetim kabiliyetlerinin durumuna ve şirketteki yönetim sistemlerinin ne derece çalışır durumda olduğuna odaklansa çok daha iyi olur diye düşünüyorum. “Liderlik” konusuysa “her” çalışanın üstünde çalışması gereken ve “zorunlu” olarak yapması gereken bir “görev” değil bana kalırsa. Şirketlerde yönetim kadrosundaki herkes yöneticiliği iyi yapmalı bu net, “Liderlik” konusuysa daha isteğe bağlı ve gönüllülük esasına dayalı bir konu. Liderlik konusuna çok odaklanan şirketlerde çok iyi yöneticilerin bazen “Liderlik” konusunda gönüllü olmadıkları için küçümsendiklerine ve haklarının yendiğine bile tanık oldum. Bu yaklaşımın kesinlikle organizasyonlar için çok sağlıklı olmadığına ve dikkatli yönetilmesi gereken bir süreç olduğuna inanıyorum.

Liderim, Lidersin, Liderler… İş Yaşamındaki Liderlik Yaklaşımına Eleştirel Bir Bakış Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle, iyi bayramlar.

Göktürk ALTINBAŞ

Bayram Günü Çalıştırılan İşçilerle İlgili Bilinmesi Gereken 10 Temel Kural?

Bayram Günü çalıştırılan İşçilerle İlgili Bilinmesi Gereken 10 Temel Kurali Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Bayram Günü Çalıştırılan İşçilerle İlgili Bilinmesi Gereken 10 Temel Kural?

Lütfi İNCİROĞLU

Bayram Günü çalıştırılan İşçilerle İlgili Bilinmesi Gereken 10 Temel Kurali Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSatınalma Dergisi’nin kıymetli okurları, yazıma geçmeden önce, Kurban Bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle birlikte iyi bayramlar dilerim.

Ulusal bayram ve genel tatiller, 2429 sayılı Ulusal Bay­ram ve Genel Tatiller Hakkında Yasayla düzenlenmiştir. Nitekim, genel tatil günü olan Kurban Bayramı da Arife günü saat 13.00’ten başlar 4,5 gündür. Genel tatil günü olarak kabul edilen Kurban Bayramında işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir (İşK. m.44). Peki, Kurban Bayram günü çalı­şan iş­çiye, ücret yerine izin verilebilir mi? Yasal olarak genel tatil kabul edilen bayram günlerinde çalışan işçinin ücreti %100 zamlı olarak ödenir (İşK. m.47). Örneğin günlük ücreti 1000 TL olan işçi bayram günü çalışırsa, 1000+1000=2000 TL ödenir. Ayrıca, işçi bayram tatil günlerinde 1 saat çalışsa dahi ücreti tam ödenmelidir. Bununla birlikte uygulamada bu günler için ücret yerine izin verildiği de görülmektedir. Bu durum usul ve yasaya ay­kı­rıdır.

Diğer taraftan uygulamada bazı işverenlerin iş sözleşmelerine bayram çalışması yapan işçilerin bayram ücretlerinin aylık ücrete dahil edildiğine dair hükümler koydukları görülmektedir. Fazla çalışma ücretlerinin aylık ücrete dahil edilmesi mümkün olmakla birlikte genel tatil (bayram) ücretlerinin aylık ücrete dahil edilerek bordrolaştırılması kural olarak mümkün değildir. Nitekim Yargıtay, ulusal bayram ve genel tatil günü ücretlerinin aylık ücret içine giydirilemeyeceğini kabul etmekte ve iş sözleşmelerine konulan bu tür hükümleri geçersiz saymaktadır[1].

Bayram tatil ücretinin ödendiğinin ispat yükü işverene aittir. Bordronun imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması halinde dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında bayram günü çalışma yaptığını yazılı delille ispat etmesi mümkündür.

Bayram günlerinde çalışan üst düzey yöneticilerin de tatil ücretine hak kazanabilmesi mümkündür. Uygulamada üst düzey yönetici konumunda olan kişiler görev ve sorumlulukları gereği çalışma gün ve saatlerini kendileri belirledik­leri için günlük çalışma süresi üzerinde fazla çalışma yapsalar dahi fazla ça­lışma ücretine hak kazanamamaktadırlar. Bunun gerekçesi ise, kendilerine iş­verenlerce görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretin ödeniyor olması, kendisine ve çalışma gün ve saatlerini kendilerinin belirliyor olmasıdır. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, ça­lışma gün ve saatlerini kendileri belirliyorsa fazla çalışma ücretine hak kaza­namayacaklardır.

Ancak, işyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yönetici­lere işveren tarafından genel tatil günlerinde çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, üst düzey yönetici kendi insiyatifi ile bu günlerde çalışma yapmışsa, genel tatil ücretine hak kazanabileceklerdir. Çünkü üst düzey yöneticilerin fazla çalışma ücretine hak kazanamayacağı kuralı genel tatil ücreti alacaklarını kapsamamaktadır. Elbette ki üst düzey yöneti­cilerin genel tatil kabul edilen bayram günlerinde çalıştıklarını is­pat etmeleri gerekir. Üst düzey yöneticilerin bayram tatillerinde çalıştı­ğının ispatı konusunda işyeri kayıtları ile özellikle işyerine giriş çıkışı göste­ren kamera kayıtları delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmaların bu tür delillerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları esas alınmaktadır.

Genel tatil günlerine rastlayan mazeret izinleri nasıl kullandırılacağı hususu da uygulamada tartışma konusudur. Bilindiği üzere, işçilere verilen mazeret izinleri daha önce ücretsiz iken, 4 Nisan 2015 tarihli ve 6645 sayılı yasada yapılan değişiklik sonucunda, 4857 sayılı İş Kanunu’nun Ek-2’nci maddesi ile ücretli hale getirilmiştir. Buna göre, işçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli mazeret izni, verilir. Ayrıca, işçilerin en az yüzde yetmiş oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar ücretli izin verilir.

4857 sayılı Kanunda ücretli hale getirilen mazeret izinleri iş günü olarak değil, gün olarak düzenlendiğinden hafta ve genel tatil günleri ile çakışması halinde, tatil günleri mazeret izin günlerinden düşülmez. Örneğin, cuma günü eşi vefat eden işçiye verilen üç günlük mazeret izninin bir gününün tatil gününe (pazar) rastlaması durumunda, hafta tatili günü mazeret izin gününü uzatmaz. Mazeret izin süresi pazartesi günü sona erer.

Nitekim Yargıtay, “Mazeret izinleri kural olarak doğduğu anda kullanılması gerekir. Kullanılmadığı taktirde yıllık ücretli izin gibi ücrete dönüşmez. Kaldı ki dosyada davacının açıkça bu izni kullanmayacağına dair beyanı mevcut olup nikah izin ücreti talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır” demek suretiyle ücretli mazeret izinlerinin kullanılmadıkları taktirde yıllık ücretli izne dönüşmeyeceğine hükmetmiştir[2].

İşçi bayram ücreti alacağından feragat edebilir. Ala­cak haklarından feragat eden işçi feragatten dönemez. Çünkü, işçinin alacak haklarından feragat etmesi davayı sona er­diren bir irade beyanı olmakla birlikte, maddi hukuk bakımından aynı za­manda “hakkı sona erdiren” bir işlem olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle işçinin işverenden alacağı olan aylık ücret, fazla çalışma ücreti, ihbar ve kı­dem tazminatı, yıllık ücretli izin ücreti, hafta ve genel tatil ücreti gibi alacak­larından feragat etmişse, feragat ettiği bu alacakları daha sonra tekrar dava yoluyla talep etmesi mümkün değildir.

Bayram Günü çalıştırılan İşçilerle İlgili Bilinmesi Gereken 10 Temel Kurali Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAyrıca kayıtsız şartsız olmalıdır. Ala­cak haklarından feragat eden işçi feragatten dönemez. Ancak işçi, irade bo­zukluğu hallerinde feragatin iptalini isteyebilir. Feragatin hata, hile, ikrah se­bebiyle geçersiz olduğu durumda bu konu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.

Lütfi İNCİROĞLU

 

Kaynakça:

[1] Y9HD.07/10/2020 T.,E.2016/25513, K.2020/10829 Legalbank.

[2] Y9HD.9.3.2016 T., E.2014/30441, K.2016/5377 Legalbank.

Sosyal Etki Liderliği

Sosyal Etki Liderliği Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sosyal Etki Liderliği

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

Sosyal Etki Liderliği Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSatınalma Dergisi’nin değerli okurları, yazıma geçmeden önce, Kurban Bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle birlikte iyi bayramlar dilerim.

Sosyal liderlik, sosyal etkili liderliği anlamına gelir. Sosyal liderler adından da anlaşılacağı üzere sosyal etki oluşturan ve bunu yaygınlaştıran liderlerdir.  Bir sosyal ihtiyacı gideren ya da sosyal soruna çözüm bulan liderler toplum üzerinde olumlu ve kalıcı bir etki oluştururlar.  Sosyal uyumu destekleyen sosyal liderler için paylaşılan ortak hedeflere ulaşmak ve toplumlarda sosyal refahı artırmak ise son derece önemlidir

Çevre dinamikleri günümüzde oldukça değişkendir. Toplumda sosyal etki oluşturmak ise bu değişkenlik nispetinde oldukça zordur. Ancak sosyal etki liderleri sahip oldukları sosyal liderlik becerileri sayesinde kolaylıkla bu zorluklarla baş eder ve sürekli değişen çevresel dinamiklere hızlı cevap veren başarılı projelere öncülük edilmesinde ilham olurlar.

Sosyal etki liderliği denildiğinde sadece liderin kendisini değerlendirmek yeterli olmaz. Sosyal liderin liderlik ettiği takipçilerinden oluşan grup dinamiği ve grup üyelerinin özellikleri de oldukça önemlidir. Sosyal liderler sahip oldukları becerilerle takipçilerine ilham olurlar. Grupta yer alan üyelere çeşitli zorluklarla baş etmeleri için motivasyon kaynağı olurlar.  Dolayısıyla sosyal etki liderleri takipçilerine ilham verebilen ve onları gönüllülükle yönlendirebilen liderlerdir denilebilir.

Çeşitli liderlik türlerinde ortak beceriler arasında sosyal beceriler yer alır. Ancak sosyal etki liderleri diğer liderlere kıyasla daha üstün sosyal becerilere sahip liderlerdir. Grup üyelerinin uyum içinde çalışabilmeleri ve kendi yeteneklerini keşfederek grup dinamiğini bozmadan kollektif hareket edebilmeleri için ustaca grubu teşvik eden sosyal liderler iletişim becerilerini etkin bir biçimde kullanabilirler.

Başarılı liderler düşünülenin aksine sadece teknik bilgi ve tecrübeye sahip olarak ya da makamdan /pozisyondan kaynaklı gücü kullanarak değil; manevi değerlere uygun tutum ve davranışlar sergileyerek saygınlık kazanır ve hayranlık uyandırırlar. Liderler ulaştıkları bu saygınlığı ise kendi bireysel menfaatlerinden ziyade sosyal fayda sağlayan projelerin tamamlanması ve sosyal etki oluşturan faaliyetlerin devamlılığı için kullanırlar.

Liderlik; liderin kendi kişisel ihtiyaç ve isteklerinden ziyade başka bireylerin ihtiyaçları ve isteklerini gözetmeyi gerektirir. Sosyal liderler bireysel başarıya odaklanmak yerine ekibin bir parçası gibi davranarak kümülatif başarıya odaklanır. Liderlikte bütüncül yaklaşımlar için ilk olarak bireyleri ve özellikle grup üyelerini anlamak gerekir. Çünkü doğru anlamayla başlayan liderlik etme sürecinde, doğru atılan temel sonrası binayı sağlam yapmak kolaylaşacaktır. Doğru anlaşılan bireyler kendilerini ve düşüncelerini daha özgürce ifade ederken, yapılan çalışmada hataya düşme ihtimali azalacaktır. Bunun yanında doğru anlaşıldığında düşüncelerinin önemsendiğini hisseden bireylerin grup aidiyeti de artacak ve böylece sorumluluk tanımlarından başka farklı görevleri gönüllülükle üstlenmeleri de şaşırtıcı olmayacaktır.

İletişimin açık ve içtenlikle yürütüldüğü, yargılanma kaygısının olmadığı grup dinamiğine sahip böyle bir gruba liderlik eden sosyal liderin grup içi koordinasyonu sağlayarak iç ve dış tüm paydaşlarla geliştireceği iş birliklerinde sorun yaşaması neredeyse imkansızdır. Sadece grup üyeleri değil bütün paydaşlarla paylaşılan ortak hedefleri tamamlamada empati, şeffaflık, açık ve etkin iletişim gibi yaklaşımlarla liderlik eden sosyal liderler, çatışmaya sebebiyet verebilecek nedenleri de ortadan kaldırmış olur.

Başarılı sosyal liderlerin öncülük ettiği projeler ya da çalışmalarda memnuniyetsizlik, düşük seviyede bağlılık duygusu ve düşük motivasyon gibi olumsuzluklarla karşılaşmak neredeyse imkansızdır. Günümüzde sosyal ilişkiler her boyutuyla değerlendirildiğinde artık güçlü bağlar kurmak ve birbirini kandırmadan açık yüreklilikle gerçekleri ifade edebilmek oldukça güçleşmiştir. Bu durum göz önüne alındığında sosyal bağları güçlendiren sosyal becerileri ustalıkla kullanan başarılı sosyal liderlere toplumun her kademesinde ihtiyaç duyulmaktadır.

Sosyal Etki Liderliği Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDevletler bireyleri empatiyle dinleyebilen, dinlediklerine yapıcı ve olumlu geri bildirimler verebilen, dürüst, ahlaklı, erdemli ve ayrıştırıcı değil birleştirici sosyal liderliğe rol model liderlerin sayısını arttırmalıdır. Toplumların kalkınması için sosyal sermayenin diğer sermaye türlerinden daha etkili olduğu son yıllarda etkili sosyal liderler yetiştirmek önemlidir. Açık ve kapsayıcı iletişim becerilerine sahip sosyal liderlerin sayısı toplumda arttıkça, çatışma çözümünde etkili sistemlerin kurulması ve değişime karşı direnen toplulukları iyiliğe ve doğruluğa ileterek toplum çıkarlarının korunması ve bu bağlamda bireysel katılımın arttırılması da mümkün olacaktır.

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

Bugün Bayram

Bugün Bayram Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem (2)

Bugün Bayram

Bayramınız Kutlu Olsun

Bayram haftasındayız. Makalelerimin sevimli kahramanları Tilki ve Çakallarımın bayram tatili yapma isteklerini makul karşıladım. Tilki ve Çakalım tatildeler.

 

Bayram haftasına girdiğimiz bugün Incoterms 2020, dış ticaret, akreditif, döviz, çakal ve tilki ile sizlerin aklını karıştırmayı istemiyorum. Hatta kendimden dahi bahsetmeyeceğim.

 

Mutlu bayramlar.

Bu bayramda gerçekten düşkün, ihtiyacı olan birine yardım elinizi uzatmanız, onları mutlu etmeniz bayramların en güzeli değil mi?

Bugün Bayram Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem (2)

 

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Mersin Uluslararası Limanı’ndan 455 Milyon Dolarlık Yeni Yatırım

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Mersin Uluslararası Limanı’ndan 455 Milyon Dolarlık Yeni Yatırım

Mersin Uluslararası Limanı’ndan 455 Milyon Dolarlık Yeni Yatırım

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Mersin Uluslararası Limanı’ndan 455 Milyon Dolarlık Yeni YatırımPSA International, Akfen Holding ve IFM Investors ortaklığıyla faaliyet gösteren Türkiye’nin en büyük derin deniz terminali Mersin Uluslararası Limanı (MIP), 455 milyon dolar tutarındaki East Med Hub 2 (EMH2) Terminali’nin ilk fazını başarıyla tamamladı.

Türkiye’nin en büyük derin deniz terminali olan Mersin Uluslararası Limanı (MIP), ilk fazı tamamlanan, 455 milyon dolar yatırım tutarına sahip East Med Hub 2 (East Mediterranean Hub – EMH2 / Doğu Akdeniz Merkezi) Terminali yatırımını resmi törenle duyurdu. MIP’nin kapasitesini ve uluslararası ticaretteki gücünü artıracak yeni yatırımının duyurulduğu törene, Mersin Valisi Atilla Toros, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürü Tarık Sönmez, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Kamu-Özel Sektör İş Birliği Daire Başkanı Ali Kamil Özmen, Singapur Türkiye Büyükelçisi Kok Li Peng, kamu, özel sektör ve sivil toplumdan çok sayıda yetkili katıldı.

Türkiye’nin uluslararası ticaret altyapısını ve küresel tedarik zincirindeki konumunu güçlendiren yatırımın il fazı kapsamında tamamlanan yeni rıhtım 17,5 metre derinlik ve 880 metre uzunlukla 24 bin TEU kapasiteli yeni nesil konteyner gemilerine hizmet verebilecek. 2026 yılının ilk yarısında tüm fazlarıyla hizmete açılması planlanan proje, MIP’nin yıllık konteyner elleçleme kapasitesini 2,6 milyon TEU’dan (Twenty-foot Equivalent Unit, Yirmi Ayak Eşdeğer Birimi) 3,6 milyon TEU’ya çıkaracak. Yeni terminal, aynı anda iki Ultra Büyük Konteyner Gemisi’ni (Ultra Large Container Vessels, ULCV) ağırlayabilecek kapasitesiyle Mersin’i Doğu Akdeniz’in en önemli lojistik merkezlerinden biri haline getirecek.

Mersin Valisi Atilla Toros törende yaptığı konuşmasında; “Uluslararası deniz taşımacılığı ve deniz yoluyla taşınan yüklerin, kara, demir ve havayoluyla geniş bir hinterlanda ulaştırma kabiliyetine sahip olan Mersin aynı zamanda Ortadoğu, Kuzey Afrika, Avrupa, Rusya ve Asya arasındaki ticaretin önemli bir kavşak noktası. Ülkemizin de dünyaya açılan en güçlü kapısı.  Bu nedenle eşsiz coğrafyamızda yer alan ilimizin en önemli marka değerlerinden olan Mersin Limanı’nın rıhtım genişletme yatırımı açılışının heyecanı bizler için büyük bir gurur tablosudur.

Bugün, burada temelleri 19.yy’da atılan Mersin Limanı; dünyanın, en büyük 100 limanı arasında, 91. sırada yer alarak, göğsümüzü kabartacak noktaya erişti. Konteyner kapasitesini, 2,6 milyondan, 3,6 milyon TEU’ya yükseltecek bu yatırımla birlikte, çok kısa sürede, çok daha yukarı seviyelere ulaşacak. Modern İpek Yolu’nun en stratejik duraklarından biri olma yolunda olan Mersin Limanı 124 hektarlık sahasıyla artık çok daha güçlü, çok daha iddialı. Türkiye’deki çok amaçlı, en büyük liman olan Mersin Limanı 5 bin kişiye doğrudan, 30 bin kişiye de dolaylı olarak istihdam sağlayarak Türkiye ekonomisine büyük ölçekli katkı sağlamaya devam ediyor”  dedi.

Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürü Tarık Sönmez konuşmasında şunları söyledi, “Mersin Limanı, sadece Türkiye’nin değil, bölge ülkelerinin de transit yük trafiğinde kritik bir merkez haline gelmiş, ülkemizin küresel ticaretteki rekabet gücünü artıran öncü bir lojistik üs olmuştur. 2024 yılında mal ihracatımız 262 milyar dolar, ithalatımız ise 344 milyar dolar civarında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla 600 milyar dolardan fazla bir malın yurtdışına çıkışı ve girişi söz konusu olmuştur. Bu rakamın önemli bir kısmı da limanlar üzerinden gerçekleşmiştir. Liman altyapısı özellikle ihracatımız açısından önem arz ediyor.

Ülkemizin son dönemde ulaştırma ve lojistik alanlarında attığı kararlı adımların, altyapıya verilen stratejik önemin ve kamu-özel sektör iş birliğinin somut bir tezahürü olan Mersin Limanı Yeni Terminali’nin açılışını gerçekleştirmekten büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Bakanlık olarak, modern ve yüksek kapasiteli liman altyapılarının yalnızca bölgesel kalkınmayı değil, aynı zamanda ulusal rekabet gücümüzü artıracağına olan inanıyoruz.”

Yeni yatırımın Doğu Akdeniz ve uluslararası ticaret açısından önemine vurgu yapan PSA Avrupa & Akdeniz ile PSA Orta Doğu & Güney Asya Bölge CEO’su Vincent Ng şunları söyledi: “EMH2’nin 2026 yılında tamamlanmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. PSA olarak Mersin Uluslararası Limanı’nın geleceğine yatırım yapma kararlılığımızı sürdürüyoruz. PSA’nın ‘Düğümden Ağa’ stratejisinin ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona geçişinin önemli bir parçası olan MIP, operasyonel mükemmelliğe ve sürdürülebilir dekarbonizasyona olan bağlılığımızın güçlü bir örneğidir. Bölge için uzun vadeli değer yaratma ve Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunma kararlığımız devam edecek.”

MIP Genel Müdürü Ajay Kumar Singh ise şu projenin sürdürülebilir etkilerinin altını çizerek, “EMH2, sadece operasyonel anlamda değil; çevresel, ekonomik ve toplumsal katkılarıyla da Türkiye için bir gurur kaynağıdır. MIP olarak bu yatırımla hem liman performansımızı üst seviyeye çıkarıyoruz hem de Mersin’i global lojistik ağında daha güçlü bir oyuncu haline getiriyoruz” diye konuştu.

Projenin ikinci fazında, 17,6 hektarlık yeni bir operasyon sahası devreye alınacak. Bu alanda yer alacak sekiz adet gelişmiş otomatik raya monteli vinç (aRMG) ve dört yeni gemiden karaya (STS) vinç, limanın operasyonel kabiliyetlerini artıracak. Tamamı elektrikli olacak bu ekipmanlar, MIP’nin 2030’a kadar karbon emisyonlarını %50 azaltma ve 2043’te karbon nötr olma hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacak.

Proje bölgedeki istihdama da önemli bir katkı sunacak. EMH2 tamamlandığında 500 doğrudan, 5 bine kadar dolaylı istihdam yaratması bekleniyor.

Mersin Uluslararası Limanı Hakkında

Akfen Holding ve PSA International’ın ortak girişimi olan Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. (MIP), 11 Mayıs 2007 tarihinde T.C.D.D. Mersin Liman İşletmeciliği’ni 36 yıllığına devralmıştır. 2017 yılında hissedarları arasında Avustralyalı Fon Şirketi IFM’nin de bulunduğu Mersin Uluslararası Limanı (MIP), Ankara, Gaziantep, Kayseri, Kahramanmaraş, Konya gibi Türkiye’nin sanayileşmiş şehirlerinin yanı sıra Suriye, Irak ve Bağımsız Devletler Topluluğu gibi sınır ülkelerine demiryolu ve karayolu ile bağlanmaktadır.  Orta Doğu ve Karadeniz’e aktarma ve hinterland bağlantıları ile Akdeniz Bölgesi’ndeki ana konteyner limanlarından biridir. Mersin Uluslararası Limanı (MIP), geniş hinterlandı, erişilebilir ulaşım olanakları ve başarılı kadrosu ile Türkiye’nin ithalat ve ihracat hacminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Yıllık elleçlenen toplam yük miktarı ve mevcut alanıyla MIP, Türkiye’nin en büyük limanı konumundadır. Bizi www.mersinport.com adresinde ziyaret edebilir veya LinkedIn, Instagram ve Facebook’ta takip edebilirsiniz.

PSA International Hakkında

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Mersin Uluslararası Limanı’ndan 455 Milyon Dolarlık Yeni YatırımPSA International (PSA) önde gelen bir küresel liman işletmecisi ve kargo paydaşlarının güvenilir bir ortağıdır. Şu anda PSA’nın portföyü, Singapur ve Belçika’daki iki amiral gemisi liman operasyonu da dahil olmak üzere 45 ülkede 180’den fazla lokasyonda 70’in üzerinde derin deniz, demiryolu ve iç terminalden oluşmaktadır. PSA, çok çeşitli küresel ekibinin derin uzmanlığından ve deneyiminden yararlanarak, dünya çapında sınıfı liman ekosistemleri geliştirmek ve sürdürülebilir ticarete geçişi hızlandırmak için yenilikçi tedarik zinciri çözümleri sunmak üzere müşterileri ve ortaklarıyla işbirliği yapmaktadır. Bizi www.globalpsa.com adresinde ziyaret edebilir veya LinkedIn ve Facebook’ta (@globalpsa) takip edebilirsiniz.


MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ