Enflasyon Oranı Döviz Kurlarından Daha Fazla Artarsa

7 Gündem Satınalma Dergisi Enflasyon Oranı Döviz Kurlarından Daha Fazla Artarsa

Enflasyon Oranları

7 Gündem Satınalma Dergisi Enflasyon Oranı Döviz Kurlarından Daha Fazla ArtarsaTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 Mart ayı Tüketici Fiyat Endeksi’ni açıkladı. Buna göre, TÜFE’deki değişim mart ayında bir önceki aya göre yüzde 3,16, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 15,06, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68,50 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 57,50 olarak gerçekleşti.

Tüfe Mart Yirmidört

TÜİK VE ENAG Enflasyon Oranları

TÜİK ile eş zamanlı olarak her ay yıllık ve aylık enflasyonu açıklayan ENAG’a göre ise Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Mart’ta %5,68 arttı. Yıllık enflasyon ise %124,63 olarak açıklandı.

Enflasyonda Görünen

çarşı Pazar GörselEnflasyonun resmi rakamlara göre aylık olarak % 5.00 ila 6.50 arasında arttığı görülmektedir. ENAG’a göre bu artışın daha da yüksek olduğu, hatta çarşı pazar enflasyonunun bu rakamların oldukça üzerinde olduğunu söylemek isterim.

Enflasyonu asıl hisseden ve yaşayan kişinin vatandaş olduğu ortadadır.

Piyasamızda gerçek bir fiyat artışı olduğunu, bu fiyat artışının üretimden, tüketime, ithalattan ihracata kadar her kalemi etkilemektedir.

Enflasyon Artarken Döviz Kurları Nerelerde ?

Enflasyon karşısında döviz kurlarının da aynı şekilde artıyor olması, enflasyon karşısında üretim maliyetleri artan ihracatçının elini rahatlatır. Ancak ortada gerçek bir enflasyon kaynaklı üretim maliyetlerinin aylık bazda % 5.00 ila % 6.50 oranında artması karşısında, döviz kurlarının da artması halinde ihracatçı global pazarda söz sahibi olup ürünlerini pazarlayabilir. Üretici ihracatçının kazancı az miktardaki kâr marjı ile dövizin artışından kaynaklı kur farkı kârı olabilir. Döviz kurları artmıyorsa ihracatçının rekabet gücü kırılmış demektir.

Günümüzde Döviz Kurları İki İleri Bir Geri Gidiyor

Usdtry Grafiği

USD / TRY döviz kurları günlerce aynı yerde.

Yılbaşında Döviz Kuru Neydi ?

Aşağıdaki döviz grafiği incelendiğinde USD / TRY Aralık 2023 ayı kapanış fiyatı C/29.47’dir.

Usdtry Grafiği

2023 yıl sonundaki USD/TRY C/29.47 olduğuna göre, döviz kurlarının enflasyon artışı kadar artması halinde ihracatçı yurt dışı pazarlarda fiyatlama yapabilir. 2024 yılı enflasyon artışı yaklaşık % 18 ila % 20 civarı olduğunu düşündüğümüzde, döviz kurlarının da aynı oranda artması ihracatçının elini rahatlatır.

Buna göre döviz kurlarının yılbaşından bugüne kadar % 20 artması halinde USD / TRY kuru C/35.50 civarında olması gerekirdi. Ancak bugün ise USD / TRY’nin geldiği nokta günlerdir C/32.50 – 32.40 civarındadır.

Usdtry Grafiği 4

Bugünkü USD/TRY kuru C/32.40

Olması gereken fiyat USD/TRY C/35.50

Kurlar ve Faiz

Normal piyasa koşullarında piyasa faizlerinin yükselmesi halinde döviz kurları aşağı, piyasa faizlerinin aynı kalması ve / veya düşmesi halinde döviz kurlarının yukarı yönlü hareket etmesi gerekir. Faizler karşısında dövizin mutlaka tepki vermesi sağlıklı bir piyasanın gereğidir.

Ancak bugünkü piyasada faizler hangi yönde hareket ederse etsin, döviz adeta cansız, hareketsiz, tepkisiz durmaktadır.

İşte dövizin bu durumu;

  • sıkı bir markaja tabii olduğu
  • piyasanın oldukça sağlıksız ve tepkisiz olduğu
  • döviz rezervlerimizin gereksiz yere döviz kurunu sabitlemek amacı ile müdahale amaçlı sarf edildiğini göstermektedir.

Döviz Kurlarının Narkozla Uyutulmasının Kime Yararı Var

Döviz kurlarının uyutulup, günlerce aynı yerde tutulması, enflasyon artış hızının oldukça altında kalmasının en büyük zararı ihracatçımız ve TCMB döviz kaynakları görecektir.

TCMB dövizi aynı yerde tutabilmek veya enflasyonun artış hızından çok daha yavaş dövizin artışını sağlamak adına, piyasayı sürekli dövizle fonlamak ve kaynaklarımızı tüketerek sıkıntı yaratacaktır. Eksi durumda olan TCMB rezervleri, daha da azalacaktır.

Ayrıca ihracatçının bu koşullarda kazanamayacağı hatta piyasalarda fiyatlama yapamayıp, ihracat kalemlerinde azalışa neden olacaktır.

TİM Salonlarında 25 Nisan 2024 İhracatın Finansmanı Buluşması

Ti̇m Salonlarında 25 Nisan 2024 İhracatın Finansmanı Buluşması

25 Nisan 2024 tarihinde TİM – Türkiye İhracatçılar Meclisi, Çobançeşme İstanbul’da yer alan toplantıda çeşitli finans kurumlarından ve TİM, İGE ve Türk Eximbank kurumlarından birbirinden değerli konuşmacıların sunumları konuşmaları yer aldı.

İhracatın Finansmanı konusunda ihracatçının sorunları, finansmana erişim, finansman maliyetleri ile döviz kurlarının bugünkü durumu ile ihracatçıya olumsuz etkilerinden söz edildi. Aslında bu toplantıda ortak bir sesin; finansmanın pahalılığı ile döviz kurlarının kabul edilebilir seviyesinin altında kalması ve ihracatçının hareket alanının günden güne daraldığı, sürdürülemez olduğu ve ihracatçının ihracatlarını yavaşlattığı konusunda özet konuşmalar yapıldı.

İhracatçı Alım Satım Kontratlarını İptal Ediyor

İhracatçı düşük kur ile ihracat yapıp zarar edecek veya başa baş fiyatla iş yapacağına, alım satım kontratını iptal ettirip iş yapmamayı veya azaltmayı tercih etme yoluna gitmektedir. Bu da yıllık ihracat rakamlarımızın azalmasına ve beklentilerin aşağısına düşmesine neden olmaktadır.

Baskılanan Kurlardan İthalatçı ve Spekülatör Kazanır

Spekülatörler piyasanın hareketliliğinden para kazanır. Takip eder, piyasa yükseldiğinde malını satar, piyasa iniş gösterdiğinde ise tekrar mal alır. Aldığı mal ise her defasında daha fazla olacaktır. Sürekli hareketli bir döviz piyasası, spekülatörün arayıp da bulamadığı bir fırsattır.

İthalatçıların istediği hava ise kurların sürekli baskılanması ve fiyatın ya düşürülmesi, ya da aşağı yönlü hareket etmesi. Kurların baskılanarak sabit tutulması, ithalatçıya sabit kur garantisi vermektedir. Kurların yükselmeyip, sürekli sabit kalması ithalatçının kur riskini çok azaltmasına bunun neticesinde ise ithalatı cazip hale getirmesine destek verir. İthalat patlar, ihracat azalır.

Piyasa dinamikleri gereği kurları ekonominin koşullarına uygun bir biçimde serbest bırakılması yararlı olacaktır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Enflasyon Oranı Döviz Kurlarından Daha Fazla ArtarsaReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

“Ben Masumum” Demek İçin Alternatif Bir Yöntem: Suçluluk Temyizi

7 Gündem Satınalma Dergisi “ben Masumum” Demek İçin Alternatif Bir Yöntem Suçluluk Temyizi

7 Gündem Satınalma Dergisi “ben Masumum” Demek İçin Alternatif Bir Yöntem Suçluluk TemyiziGünümüzün yoğun rekabet ortamında hayatta kalmak isteyen işletmeler, hedef kitlelerine ulaşmak için üzüntü, suçluluk, sevinç ve öfke gibi tüketici duygularına daha fazla odaklanmaya başlamıştır.

Bu bağlamda, suçluluk duygusunu odağa almak özellikle dikkate değer bir yöntem haline gelerek pazarlama alanında tüketici ilgisini çekmek, pazara sunulan ürünleri satmak hatta davranışları etkilemek için benzersiz fırsatları yakalamayı sağlamaktadır. Suçluluk duygusunu odağa alan stratejiler ilk başlarda özellikle çevresel konularla ilgili olarak sıklıksa kullanılmış olsa da zaman içerisinde ödeme yöntemlerinden, çeşitli promosyon kampanyalarına hatta gündelik hayat içerisinde hiç farkında olmadığımız alanlara dahi sirayet etmiştir. Suçluluğun hedeflenen bir iletişim yöntemi olarak bu denli etkili olmasının altında tüketicilerin zihninde süreklilik arz etmesi  yatmaktadır. Diğer bir ifade ile korku ya da diğer duyguların aksine, geçici bir duygu olmayan suçluluk, tüketici zihninde her zaman mevcut olduğundan, sürekli olarak kullanılabilecek bir hareket noktası olarak görülmektedir.

Örneğin, işten yeni çıkan bir kadının eve doğru yürüdüğü bir sahne hayal edelim. Yolda yürürken evdeki diş macununun bittiğini hatırlıyor ve yol üstündeki bir markete girerek diş macunlarını inceliyor. Tüm diş macunlarının dişleri beyazlattığı veya diş eti problemleri ile mücadele ettiğine dair mesajlarla dolu olduğunu fark ediyor. Hangi markayı seçeceğine karar verecekken diş macunu markalarının birisinin üzerinde bir yazı görüyor. Yazıda, “Çocuklarının diş bakımını ihmal eden annelerin dişlerini ihmal eden çocukları olur. Çocuğunuzun diş sağlığını siz şekillendirirsiniz, bu nedenle ailenizi hayal kırıklığına uğratmayın” şeklinde bir metin yer alıyor ve bu metnin sahibi olan markayı almaya karar veriyor.

İlginçtir ki bu senaryo, aslında Connecticut Üniversitesinden Dr. Coulter önderliğinde gerçekleştirilen bir çalışmanın ortaya çıkardığı bir bulgudan ilham almıştır. Bu çalışma, kadın rollerindeki değişmelere rağmen, annelerin hala çocuklarının başlıca bakımını üstlenmesi nedeniyle, çalışan annelerin evden ve çocuklarından iş nedeniyle sürekli olarak ayrı geçirdikleri zamanı telafi etmeye çalışmalarına karşı bir eğilimi ifade etmektedir. Yukarıdaki örnekteki gibi, suçluluk üzerine kurulu stratejiler bilinçaltına hitap ederek tüketicilerin satın alma kararlarını etkilemektedir. Fakat bu duyguyu hedefleyen stratejiler, tüketicilerin duyduğu suçluluğu doğru bir dengeyle ele almalı, onları baskı altına almadan ve güçsüz hissettirmeden bilinçli bir şekilde hareket etmelidir.

Diğer bir ifade ile sigara içmenin ya da aşırı alkol tüketiminin olumsuz sonuçlarını vurgulayan kampanyalar, kötü alışkanlıkları olan tüketicilerde suçluluk duygusu uyandırarak sorumlu seçimleri teşvik etmeye çalışır. Ancak, keyifli bir alışveriş deneyiminin yüksek düzeyde suçluluk hissiyle tetiklenmesi, amaçlanan hedeflere ulaşmayı engelleyecektir. Ayrıca suçluluk kişinin kendi düşünceleri, duyguları veya eylemleri için öz-eleştiri ve pişmanlık içeren negatif fakat bilinçli bir duygu olarak tanımlandığından bireylerin düşünceleri, amaçları ve eylemleri arasındaki uyumsuzluğun farkında olduğunda ortaya çıkmaktadır.

Bu sebeple günlük yeme içme alışkanlıkları üzerine kurulmuş stratejiler dahi suçluluk duygusu odağa alındığında, promosyon çalışmaları arasında farklılıklar meydana getirebilmektedir. Örneğin Utah Üniversitesinden Dr. Mishra önderliğinde gerçekleştirilen bir çalışma, sağlıklı bir ürün tüketirken tüketicilerin genellikle suçluluk hissetmediklerini, ancak sağlıksız bir ürün tükettiklerinde hissettikleri suçluluğu gerekçelendirmeye eğilimli olduklarını ortaya koymuştur. Bu nedenle, sağlıklı bir ürünün yanında bonus ürün gibi bir promosyon sunulması, sağlıksız bir üründe ise fiyat indirimi yapılması tüketicilere yapılan promosyon faaliyetlerinin etkisini artırmaktadır.

Benzer şekilde Cornell Üniversitesinden Dr. Thomas önderliğinde gerçekleştirilen bir çalışma, anlık ve sağlıksız satın almalar sonrasında tüketicilerin daha fazla suçluluk duyabileceği göz önüne alındığında, kredi kartıyla yapılan ödemelerin tüketiciler tarafından suçluluğu azaltma aracı olarak değerlendirildiğini ve bu tür durumlarda kredi kartı kullanımının arttığını bulgulamıştır.

7 Gündem Satınalma Dergisi “ben Masumum” Demek İçin Alternatif Bir Yöntem Suçluluk TemyiziSuçluluk duygusunu hedefleyen stratejiler, tüketicilerin algıladıkları eksiklikleri çözmeye yönlendirilir ve etik normlardan sapmanın sonuçlarını vurgular. Suçluluk duygusunu odağa alan etkili uygulamalar geliştirmek, suçluluk ve potansiyel tehlikelerin inceliklerini anlamanın yanı sıra, motivasyon ve kaçınmadaki ince dengenin sağlandığından emin olmayı gerektirir.

Oğuzhan ÖZYİĞİT

Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul Rekor Sayıda Ziyaretçiyi Ağırladı

Satınalma Eğitimi Yapı Fuarı Turkeybuild İstanbul Rekor Sayıda Ziyaretçiyi Ağırladı

Satınalma Eğitimi Yapı Fuarı Turkeybuild İstanbul Rekor Sayıda Ziyaretçiyi AğırladıDünyadaki beş büyük yapı fuarından biri olan ve yeni iş birliklerinin kurulmasında büyük role sahip, bölgenin en güçlü işbirliği platformu Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’a 13 ülkeden 547 katılımcı ve 857 marka katıldı. 64 ülkeden 401 yabancı satın almacıya dört gün boyunca ev sahipliği yapan Yapı Fuarı, 6.116’sı  yabancı olmak üzere 125 ülkeden toplam 46.938 ziyaretçiyi İstanbul’da ağırladı.

Türk yapı sektörünün en uzun süredir düzenlenen, Türkiye dışında Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika’dan alıcıları cezbeden Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, 6.116’sı  yabancı olmak üzere 125 ülkeden toplam 46.938 ziyaretçiyi İstanbul’da ağırladı. Yapı, inşaat malzemeleri ve teknolojileri alanında dünyanın en büyük fuarları arasında yer alan Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’a, 13 ülkeden 547 katılımcı ve 857 marka katıldı.

17-20 Nisan tarihleri arasında küresel yapı ve inşaat sektörünün temsilcilerini İstanbul’da buluşturan Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, ilk gününden son gününe kadar yoğun bir program akışında gerçekleşti. İnşaat sektöründeki trendlerin masaya yatırıldığı, en son yapı teknolojileri ve yapı ürünlerinin sergilendiği Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul, katılımcılarına sunduğu benzersiz ihracat olanaklarının yanı sıra sektör profesyonellerinin güncel bilgi alışverişi yapabilmeleri için de ideal bir platform görevi gördü.

Satın alma profesyonelleri ve katılımcıların büyük ilgi gösterdiği, yoğun iş görüşmelerinin yapıldığı fuarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yapı Fuarı Direktörü Banu Keskin, “Bu yıl 46. kez kapılarını açan Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul olarak hem ülke ekonomisine hem de inşaat sektörüne yönelik yüzde 4,5-5,0 aralığında büyüme beklentisine önemli katkılar sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu yıl da katılımcılarımıza sunduğumuz benzersiz ihracat olanaklarının yanı sıra yeni iş olanakları, ortaklık ve satın alma fırsatları yarattık…” şeklinde konuştu.

64 ülkeden 401 Yabancı Satın Almacı Yeni İş Birlikleri İçin Yapı Fuarı’ndaydı

Yoğun katılımcı ve ziyaretçi ilgisi gören fuar dünya yapı sektörünün odağındaydı. Üst düzey, güçlü karar vericiler ICA Events tarafından Türkiye’ye “VIP Alım Heyeti” programı kapsamında davet edildi. 64 ülkeden 401 yabancı satın almacıya dört gün boyunca ev sahipliği yapan fuara, toplam 46.938 bin ziyaretçi katıldı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rusya ve Polonya’nın pavilyon olarak yer aldığı fuar; İtalya, Almanya, Rusya, Litvanya, Slovenya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore, Polonya, Avusturya ve Çin’den katılımcıları ağırladı.

Sektörde Değişim Konuları: Sürdürülebilirlik, Yapay Zeka ve Karbon Nötr Binalar

Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’da 4 gün boyunca 25 etkinlikte 50’den fazla konuşmacı ile mimarlık, tasarımda inovatif yaklaşımlar ve yapay zeka, sürdürülebilirlik ve yapı malzemeleri gibi sektöre yön veren konular, her gün farklı bir tema altında ele alındı.

Altın Mıknatıs Stant Tasarım Ödülleri Sahiplerini Buldu

46. Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’un geleneksel Altın Mıknatıs Stant Tasarım Ödülleri, fuarın ikinci günü sonunda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Mansiyon Ödülü’nü Retro Parke Mobilya’nın aldığı törende 1.lik Ödülü’ne Falcon Ağaç, 2.lik Ödülü’ne Samet Kalıp,  3.lük Ödülü’ne ise Derby Kimya değer görüldü.

Altın Mıknatıs Stant Tasarımı Ödülleri’nde “Standında Üstün Teknoloji Çözümleri Sunan Firma”: TMS Kalıp ve İskele Sistemleri, “Standında Üstün Yaratıcı Kimlik Tasarımı Sunan Firma”: Bestofis Modüler Bölme Sistemleri, “Standında Üstün Ziyaretçi Etkileşimi Sunan Firma”: MSA Spor ve Kent Ekipmanları, “Standında Sürdürülebilir Ürününü Sürdürülebilir Kriterlerle Sergileyen Firma”: NASWOOD-Nasreddin Orman Ürünleri olurken ICA Events Teşvik Ödülü’nü A.T.S. Ateş Tuğla / DesignFloor-Aslan Yapı Ürünleri / WOOD- Y Uğur Ünal Orman Ürünleri adlı firmalar kazandı.

Usta Mimarlarla Özel Fuar Turları ve Start-up’lara Özel Yapı Tech Garage

Yapı Fuarı’nın altıncı yılına giren etkinliği Yapı Master Class’ta ziyaretçilere mimarlar eşliğinde etkileşimli bir fuar deneyimi sunuldu. Yapı Master Class’a kayıt yaptıran ziyaretçiler, moderatörler ile fuar alanı içinde farklı ürün gruplarından katılımcı stantlarına ziyaret ederek günün teması ile ilgili sohbetlere katıldı.

Ziyaretçiler, etkinlik konukları olacak usta mimar ve mühendisler ile doğrudan bağlantı kurma imkânına sahip olarak, deneyimlerinden faydalandı. Yapı Tech Garage’da ise sektöre ezber bozan fikirler sunan start-up’lar, inovatif ürünlerini sergileme fırsatı buldular.

Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul 2024’e Özel İskele-Kalıp Salonu!

Fuarda bu yıl, katılımcı firmaların etkileşimini artırmak için   İKSD ve ICA Build Fuarcılık A.Ş. işbirliğiyle, İskele Kalıp firmalarına özel bir salon oluşturuldu. İskele-Kalıp Sanayicileri Derneği üye firmalarının da yer aldığı bu özel salonda, katılımcılar ürünlerini sergileme ve yeni iş bağlantıları kurma fırsatı buldu.

2025 Yılındaki Yapı Fuarı için Rezervasyonlar Yapılmaya Başlandı!

2025 yılında 47’ncisi düzenlenecek Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul ise şimdiden bir sonraki yıl için çalışmalarına başladı. Fuarda 4 gün boyunca oldukça yoğun tempoda gerçekleşen işbirliği görüşmeleri sonucunda, bu yıl çeşitli ülkelerden fuara katılan katılımcının neredeyse tamamı, 16 – 19  Nisan 2025 Yapı Fuarı için şimdiden yerlerini ayırttılar.

Türkiye Ekonomisinin Lokomotifi KOBİ’ler KOBİ24’de Buluşuyor

Satınalma Eğitimi Türkiye Ekonomisinin Lokomotifi Kobi̇’ler Kobi̇24’de Buluşuyor

Satınalma Eğitimi Türkiye Ekonomisinin Lokomotifi Kobi̇’ler Kobi̇24’de BuluşuyorTürkiye Bilişim Derneği (TBD) 6. Ankara KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi’ni (KOBİ24) “KOBİ’lerde Dijitalleşme, Markalaşma ve Uluslararasılaşma” ana temasıyla 30 Nisan Salı günü Ankara Sanayi Odası (ASO) Zafer Çağlayan Salonunda düzenliyor. ASO-TBD iş birliği ile gerçekleştirilecek KOBİ24’de Türkiye ekonomisinin lokomotifi KOBİ’ler bilişimde değişim ve dönüşüm için kamu otoriteleri, üniversiteler, finans kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelecek.

TBD tarafından 2017 tarihinden itibaren gerçekleştirilmekte olan “KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi”nin altıncısı, hem etkinliğinin arttırılması hem de yaygın etki yaratılması amacıyla ASO işbirliğinde geçekleştirilecek. KOBİ’24’ün açılış konuşmalarını TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe, ASO Genel Sekreter Yardımcısı Oktay Yaman, ASO-35 Bilgisayar Yazılım Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Nuray Başar gerçekleştirecek.

“TBD olarak KOBİ’lerin ülkemizde ekonominin lokomotifi olduğu anlayışı ile ilerliyoruz” diyen TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe, “KOBİ’ler, ülkemizin büyümesinde ve istihdamında ana kaynağı. KOBİ’lerin güçlenmesi ve dünya ile rekabet edecek bilişim altyapısına sahip olması için sayısallaşması (dijitalleşmesi) anlamında 53 yıllık birikimimizle var gücümüzle çalışıyoruz. Türkiye ekonomisinin bel kemiği KOBİ’ler bugün işgücü verimlilik ve rekabetçilik düzeyinde geçmiş yıllara göre büyük atılımlar kaydetse de hala birçok Avrupa ülkesinden daha geri durumda. KOBİ’ler finansmana erişim, büyüme, yeni teknolojilere uyum sağlama, yenilikçilik ve kurumsallaşma alanlarında ortak akılla ihtiyacı var. Bu kapsamda TBD olarak başta ASO olmak üzere ülkemizin ekonomisine ve sanayisine yön veren kuruluşlarımız ile ortak farkındalık çalışmaları yürütüyoruz. Daha güçlü ekonomi için kamu otoritelerini, üniversiteleri, finans kuruluşlarını ve sivil toplum kuruluşlarını KOBİ’ler adına ortak akılda buluşmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

6. Ankara KOBİ’ler ve BİLİŞİM Kongresi (KOBİ24) etkinliği programına https://www.kobibilisim.org.tr/2024/ankara/program adresinde ulaşabilirsiniz.

PROGRAM: 

09:00 – 09:30 | Kayıt

09:30 – 10:00 | Açılış, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı
TBD Tanıtım Filmi
ASO Tanıtım Filmi
Açılış Konuşmaları
Nuray BAŞAR – ASO-35 Bilgisayar Yazılım Sanayi Meslek Komitesi Başkanı
Rahmi AKTEPE – TBD Genel Başkanı
Oktay YAMAN – ASO Genel Sekreter Yardımcısı

10:00 – 10:15 | Çay/Kahve Arası

10:15 – 11:00 | Çağrılı Konuşmacı, Türk Patent Enstitüsü

11:00 – 11:25 | Deniz TOSUN, Hepsi Jet CTO

11:25 – 11:50 | Doç.Dr.Meltem ERYILMAZ, Ostim Teknik Ünv.

11:50 – 12:15 | Sinan ÖZGÜR, KSB Pompa Armatür San.Tic.A.Ş. Genel Müdür

12:15 – 12:30 | Soru & Cevap

12:30 – 13:30 | Çay / Kahve – Yemek Arası

13:30 – 13:55 | Prof. Dr. Cemalettin Aktepe, Hacı Bayram Veli Üniversitesi

13:55 – 14:20 | Dr. Gökçe YILDIRIM KALKAN, Simsoft

14:20 – 14:45 | Özgür AKSUNA, İletişim Danışmanı

14:45 – 15:00 | Soru & Cevap

Hedef Döngüsel Ekonomi !

Satınalma Eğitimi Hedef Döngüsel Ekonomi !

Satınalma Eğitimi Hedef Döngüsel Ekonomi !SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde “21’inci Yüzyıl İçin Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler” başlıklı panele katıldı.   “Çevresel, sosyal ve ekonomik olarak büyük bir değişimin arifesindeyiz” diyen Konukoğlu, 1904’ten günümüze 120 yıllık bir sanayi şirketi olarak kritik bir rol oynadıklarını ve öncü çalışmalara imza attıklarını aktardı.

Geleneksel şirketlerde sürdürülebilirliği ve değişimi gerçekleştirmenin daha zor olduğunu söyleyen Konukoğlu, “Yeni şirket kurarken her şeyi günün koşullarına göre şekillendiriyorsunuz ama 30- 40 yıldır şirkette çalışanlar var; böyle bir durumda değişim yaparken zaman zaman zorlandığımız olabiliyor. Yaşamın içinde değişim var. Hepimiz değişim ve dönüşüme uyum sağlamak zorundayız” ifadelerini kullandı.

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Banner

Değişen dünya ile birlikte genç kuşak ile iletişim kurmakta zorlandığını fark ettiğini, 18-22 ve 24 yaşındaki gençlerden terse mentorluk alarak yeni nesle nasıl yaklaşılması ve nasıl iletişim kurulması gerektiğini öğrendiğini aktaran Konukoğlu, “Yöneticilerimize de bunu zorunlu kıldım. Haziran ayı itibariyle bünyemizdeki tüm yöneticiler tersine mentorluk eğitimi alacak. Bu sayede, gelecek dünyaya nasıl bakacağımızı öğreneceğiz.” dedi.

SANKO Holding’in 120 yıldır sürdürülebilir bir şirket olmak için mücadele verdiğini vurgulayan Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rahmetli babam Sani Bey, ‘kendini yenilemeyen işletme, sahibini yeniler. Eğer siz dönemin değişim sürecine uyum sağlayamıyorsanız mutlaka birileri gelir şirketinizi alır ve değişimi onlar gerçekleştirir’ derdi.

“Değişim sadece kendi şirketinizde olmuyor. Değişimi gerçekleştirirken çevrenizi de düşünmek zorundasınız. Tüm tedarik zincirinde sorumlu olan firmalarla iş birliği içinde çalışıyoruz. Ayrıca, faaliyet gösterdiğimiz tüm şehirlerde çalışanlarımızın dışında kalan arkadaşlarımızla da bir arada olmaya, onların sorunlarına eğilmeye çalışıyoruz. Birlikte hareket etme çabası içerisindeyiz.”

SANKO Holding Sektörlerde Değişim ve Dönüşüme Öncülük Ediyor

Faaliyet gösterilen farklı sanayi alanlarında teknolojiyi iyi kullanarak sektörlere öncülük eden SANKO Holding, tekstilden enerjiye, inşaat ve ambalaja kadar bulunduğu pek çok sektörde teknoloji yatırımları gerçekleştiriyor, bünyesinde bulunan tüm şirketlerin süreçlerinde dijital dönüşümleri planlayarak global standartlarda teknolojik dönüşüm hedefliyor.

SANKO Holding’in faaliyet gösterdiği sektörlerde öncü çalışmalara imza attığını anlatan Konukoğlu, sektörlerde yapılan sürdürülebilirlik çalışmalarıyla ilgili şu bilgilerin altını çizdi: “Çimento sektöründe geri dönüşümlü ısıyı kazanabilmek için yatırımlarımızı gerçekleştirdik. Karbon ayak izini aşağıya çekmek için çalışmalarımız da sürüyor. AR-GE’ye 15 milyon dolar civarında bütçe ayırdık. Yenilikçi ve sürdürülebilir ürünler üretebilmeyi hedefliyoruz.

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Banner

Dünya tekstil sektöründe yaklaşık 100 milyon ton atık çıkıyor ve bunun yalnızca yüzde 1’lik bir bölümü geri dönüştürülebiliyor. Sektörde geri dönüşüm konusunda öncülük yapmaya çalışıyoruz.”2021 yılında hayata geçen tekstil geri dönüşüm tesisinde tekstil atıklarını değerlendirerek tekrar kumaş üretiminde kullandıklarını söyleyen Konukoğlu, “Bu konuya 150 milyon dolar civarında bir bütçe ayırdık” dedi.

Geri dönüşüm girişimleri RE&UP’ın devrimsel teknolojisiyle döngüsel ekonomiye katkıda bulunduğunu belirten Konukoğlu, “Yeni girişimimiz RE&UP, SANKO Ar-Ge’sinin ürünü olan teknolojisiyle yerel ve global pazarda sürdürülebilir moda ve döngüsel ekonomiye geçişte öncü bir rol oynayacak” şeklinde konuştu.

Temiz Enerji Yatırımları

Yüzde 100 yenilenebilir enerji portföyüne sahip SANKO Enerji, 1000 MW’lık kurulu güce sahip. “Enerji sektöründe yatırımlarımızın tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarına yapıyoruz. Fosil yakıtlı yatırımımız asla yok, yapmayı da düşünmüyoruz.

Ambalaj Sektöründe de yenilikçi birçok çalışmamız var. Örneğin karasal ortamda yetiştirilen deniz yosunlarından geliştirilmiş filmler üzerinde çalışıyoruz. Dünyada Worldstar Ödül aldı.

Ürünlerimizin sürdürülebilir olarak yenilenmesinin yanı sıra çevremize ve ekosistemimize sahip çıkabilmek adına var gücümüzle çalışıyoruz. Sanko olarak, elde ettiğimiz kârın büyük kısmını ekosistem için yürütülen çalışmalarımıza ayırıyoruz.” sözleriyle holdingin bu konuda duyarlılığını vurguladı.

“Kadınların iş hayatındaki varlığını önemsiyoruz”

Sanko Holding’in sürdürülebilirlik adımlarından söz eden Adil Sani Konukoğlu, Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların iş hayatına katılım oranının oldukça düşük olduğunu vurgulayarak, SANKO Holding’in kadın istihdamı hedeflerine de konuşmasında yer verdi. Konukoğlu, “Kadın çalışan oranımızı 2030 yılına kadar yüzde 40’a, 2035 yılına kadar ise yüzde 50’ye taşıyacağız. Bugün yapılan atamalarda yönetici pozisyon için erkek CV yanı sıra kadın CV alternatifi önüme gelmiyorsa onaylamıyorum” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Banner

Multinet Up CEO’su Ali Emre Sever’in moderatörlüğünde düzenlenen “21’inci Yüzyılda Sürdürülebilir İş Modelleri ve Stratejiler” konulu panelde, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu yanı sıra, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Murat Bilgiç, Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Osman Arıoğlu ve Migros Grubu İcra Başkanı Dr. Ömer Özgür Tort konuşmacı olarak yer aldı.

Capital ve Ekonomist Dergileri tarafından bu yıl Sapanca’da düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi, “Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek” temasıyla gerçekleştirildi.

Migros’tan Yerli Susam Üretim Hamlesi

Satınalma Eğitimi Migros’tan Yerli Susam üretim Hamlesi

Satınalma Eğitimi Migros’tan Yerli Susam üretim HamlesiMigros, yerel tarım ekonomisinin güçlenmesine ve sürdürülebilir tarımı teşvik etmeye bu kez de yerli susam üretim hamlesi ile devam ediyor. Migros, Pol’s iş birliğiyle, Çukurova bölgesindeki yüzde 90’ı kadın üreticileri kapsayan ‘Yerli Susam, Yerli Üretim’ projesini hayata geçirdi.

Migros, Türkiye’nin yerli susam üretiminde artış sağlamak ve yerel tarımı desteklemek için önemli bir adım daha atarak Pol’s iş birliğiyle ‘Yerli Susam, Yerli Üretim’ projesini başlattı.  Proje sayesinde, son yıllarda ağırlıklı olarak ithal edilen susam ürünün yerel üretimi desteklenerek sürdürülebilir bir tedarik zinciri oluşturulması amaçlanıyor. Yerli susamın yanı sıra yerli susamla üretilen tahin ve helva ürünleri, Migros mağazalarında Pol’s markası altında satışa sunuldu.

“Susam, sözleşmeli tarım modeliyle, yüzde 90’ı kadın üreticilere ürettirildi”

Zengin lif içeriğine sahip ve aynı zamanda yüksek oranda kalsiyum, demir ve magnezyum içeren yerli susam üretimini desteklemek üzere, projenin ilk aşamasında Adana Çukurova bölgesinde, sözleşmeli tarım modeliyle, yüzde 90’ı kadın üreticiler olmak üzere 390 dekarlık alanda susam ekimi gerçekleştirildi. Migros’un alım garantisiyle güç bularak, yeniden üretime geçen çiftçiler, ürünün dikim öncesi, hasat ve kurutma süreçlerinde, ziraat mühendislerinden oluşan Pol’s Tarım Koordinasyon ekibinden zirai eğitim ve teknik destek aldılar. Tamamen geleneksel yöntemle yapılan hasat, getirisiyle de üreticisini memnun etti. Üretilen yerli susamlar, Pol’s fabrikasına gönderilerek şeker pancarı ile tatlandırılmış tahin, çifte kavrulmuş tahin helvası ve Ermenek bölgesine özgü üzüm pekmezi ile tatlandırılmış Ermenek helvası üretildi. Ürünler Pol’s markası ile Migros mağazalarında satışa sunuldu. Projenin genişleme aşamalarında ise daha önce hiç susam ekilmemiş farklı bölgelerde de yerli susam ekiminin yaygınlaştırılması ve daha fazla çiftçiye ulaşılması hedefleniyor.

“İthalatı yüksek olan susamı yerelleştirmeyi hedefliyoruz”

Yerli üretimi teşvik edecek iş birlikleri gerçekleştirdiklerini belirten Migros Grubu Pazarlama İcra Kurulu Üyesi Ekmel Baydur, “Yerli üretimle birlikte, yerel kalkınmanın önemi çok büyük. Kendi kendine yeter olmak için Türkiye’nin her bölgesinde yerel üretimin devamlılığını sağlamaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bir taraftan sürdürülebilir tarıma yatırım yaparken, bir taraftan da kadın üreticilerin güçlenmesine yönelik çalışmalarımıza her yıl yenilerini ekliyoruz. ‘Pol’s iş birliği ile ‘Yerli Susam, Yerli Üretim’ projesini bu kapsamda hayata geçirdik. Projenin genişlemesiyle beraber susam ekim alanlarını, çalıştığımız çiftçi sayısını ve tonajı artıracağız. Ayrıca mevcut potansiyel alanlarda da verimi artırmayı hedefliyoruz” dedi.

Pols şirketi CEO’su Ali Polat ise “Migros’un talebi ile başlayan projede, ilk etapta 120 ton yerli susam için sözleşme yaptık. Migros’un alım garantisi, üreticilerimiz için çok büyük teşvik oldu. Yerli susamın hasat süresi 120 gün. Çukurova bölgesinde yapılan Mısır ekiminin ardından boş kalan arazilerin etkin kullanımı için susam üretimini teşvik ettik. Böylece yıl boyunca sürekli bir üretim döngüsü oluşturarak yerli tarımın sürdürülebilirliğini sağlıyoruz” dedi.

Endüstriyel Fırınlar Anadolu Teknik ve Meslek Lisesi

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Endüstriyel Fırınlar Anadolu Teknik Ve Meslek Lisesi

*** Kendi Meslek Lisemizi Açmamız Lazım ***

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Endüstriyel Fırınlar Anadolu Teknik Ve Meslek LisesiDeğerli Okuyucularım,

Bu yazımda Meslek Liselerinin itibarını düzeltmek için yapabileceklerimiz üzerinde tavsiyelerde bulunacağım. Teknik Lise çıkışlı birisi olarak bu konuda birkaç kelime yazabileceğimi düşündüm. Daha çok Meslek Liselerinin makine imalatı yapan bölümlerine yönelik tavsiyelerim olacak. Özellikle açılmasını şiddetle tavsiye edeceğim Endüstriyel Fırınlar Meslek Lisesi için yapacağımız çalışmalardan bahsedeceğim. Bu konuda devlet&özel sektör işbirliği ile işin maddi boyunu aşacağımıza inanıyorum. Zaten yetişmiş insan gücü olarak oldukça ileri düzeyde olduğumuzu biliyorum. Sektörde çok tecrübeli mühendislerimiz ve ustalarımız da bu sürece katkı vermekten büyük bir mutluluk duyacaklardır.

Son yıllarda ivme kazanan alüminyum & çelik sektörüne yönelik fırınlar yapan endüstiyel fırın sektörü olarak hem kendi insan kaynakları ihtiyacımıza hem de alüminyum sekötürünün ihtiyacına çözüm olacak şekilde Meslek Liseleri açma zamanımızın geldiğini düşünüyorum. Bu liselerde direkt bir fırının yapılması aşamalarında ihtiyaç duyulan personeli yetiştirmeye yönelik bölümler olmalı.  Bu konuda tüm sektör temsilcileri tüm tartışmaları ve rekabeti bir kenara koyup elini taşın altına koymalı.

Boyacılık, Döküm&Isıl İşlem, Kesim&Büküm, Elektrik&Otomasyon, Gaz Tesisatçılığı, Hidrolik, Pnömatik, Refrakter&İzolasyon, Çelik ve Doğalgaz Kaynağı, Motor&Redüktör, Ölçme Teknolojisi, Makine Ressamlığı, Talaşlı İmalat, Fan&Vantilatör, CNC Makine ve Tezgahlar gibi bölümler açılabilir. Yani lisemiz nerdeyse bir fırını veya dökümhaneyi imal edecek kapasitede olmalı, hem yer hem de imkanlar açısından…

Açacağımız lise için yol haritamız:

  1. Meslek Lisemize sınavla öğrenci almalıyız. Anadolu Teknik, Teknik ve Meslek Lisesi ana bölümlerinden oluşmalı.
  2. Tüm okulun müfredatı Endüstriyel fırın sektörüne yönelik olmalı. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı birimleri ile ortak çalışma yapılabilir. Öncelikle kendi aramızda bir komisyon kurup ön fizibilite çalışmaları yapmalıyız. Bu konuda Efsiad, Misad, Talsad, Galsiad gibi derneklere büyük iş düşmektedir.
  3. Okulun açılacağı bölge İstanbul&Kocaeli il sınırları içinde olabilir.
  4. Teknik ve Anadolu Teknik Lisesi öğrencileri mühendislik alanına yöneldiklerinde üniversiteye girişte ek puan almalılar. (Temel mesleki eğitim almış öğrencilerin daha iyi mühendis olacaklarına kesin gözü ile bakıyorum.)
  5. Öğrencilerimiz stajlarını endüstriyel fırın sektörü firmalarında yapmalı. Böylece fabrikalarımız birer okula dönüşecektir.
  6. Okullarımız dışarıdan iş almalı ve döner sermayeden öğrencilere de harçlık verilmelidir. Tabi dışarından işi de endüstryiel fırın fabrikaları verecek.
  7. Lisemizde üniversite ortamı oluşturulmalı, kıyafet serbestisi getirilmeli, çeşitli etkinliklerin yapıldığı konferans, spor ve toplantı salonları da olmalı.
  8. Karşılıklı işbirliği içinde okullarımızı maddi manevi desteklemeliyiz. Zaten bu konuda iş vermemiz aynı zamanda desteklemek olacaktır. Ayrıca Tubitak, Kosgeb, ticaret ve meslek odaları, üniversitelerle işbirliği içine girmeliyiz.
  9. Teknik Lise müfredatına pedagojik formasyon dersleri eklenip mezunları teknisyenlik belgesinin yanı sıra Usta Öğretici belgesi de almalı.
  10. Meslek lisesimizde bölüm atölyelerinin yanı sıra projeler geliştirilen, ar-ge ve inovasyon çalışmalarının yapılacağı laboratuarlar, yabancı dil sınıfları da olmalı.
  11. Tavan vinci ve forklift operatörlüğü, ihracat gibi seçmeli ve ilave dersler de eklenebilir.
  12. Öğrencilerimiz aktif olmalı, yurtiçi ve yurtdışı fuarlara ve seminerlere katılımları sağlanmalıdır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Endüstriyel Fırınlar Anadolu Teknik Ve Meslek LisesiEvet görüldüğü üzere çok zor değil, alüminyum ve endüstriyel fırın sektörü olarak bu işin altından kalkabiliriz. Sektörün geleceğini ve insan kaynağı sorununu da temelden çözmüş oluruz. Gelecek nesillere ve ülkemize katkımız büyük olur. Okullarımız kısa zamanda buluş, patent ve marka üreten okullar haline gelecektir.

Cavit SOY

Bilişim 500 Araştırmasına Başvurular 15 Mayıs’a Kadar Yapılabilecek

Satınalma Eğitimi Bilişim 500 Araştırmasına Başvurular 15 Mayıs'a Kadar Yapılabilecek

Satınalma Eğitimi Bilişim 500 Araştırmasına Başvurular 15 Mayıs'a Kadar YapılabilecekTürkiye bilişim sektörünün en önemli referans kaynağı olan “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500” için başvuru süresi gelen yoğun talep üzerine 15 Mayıs 2024 tarihine kadar uzatıldı. Bu yıl “Evren Boşlukları Sevmez” mottosu ile 25’incisi gerçekleşecek araştırma sonuçları, 7 Ağustos’da ödül töreniyle açıklanacak.

Bilişim dünyasının heyecanla beklediği “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500” için geri sayım başladı. Türkiye’nin her yerinden bilişim şirketlerinin katıldığı araştırmada en büyük 500 bilişim şirketi genel ve faaliyet gösterdikleri alt kategoriler özelinde sıralanırken, bilişim sektörünün bugünü ve geleceğine dair öngörüler ile hedefler de ele alınacak. Bu yıl bilişim sektörünü 25’inci kez bir araya getirecek Bilişim 500’e başvurular, 15 Mayıs 2024 tarihine kadar devam edecek.

Uzay Keşifleri, Bilişim Teknolojilerine Yepyeni Ufuklar Açıyor

Her yıl bilişim sektörüne ayna tutan Bilişim 500, bu yıl “Evren Boşlukları Sevmez” mottosu ile uzay teknolojilerinin bilişim teknolojilerinde yarattığı dönüşüme projeksiyon tutacak. Uzay keşiflerinin bilişim dünyasının geleceği için barındırdığı potansiyeli ortaya çıkararak; uzaktan algılama ve görüntü işleme, veri depolama ve işletme kapasitesinin artırılması, uydular aracılığıyla iletişim alt yapısının güçlendirilmesi gibi çalışmaları konunun uzmanları ile bilişim dünyasının penceresinden tanımlayacak. Yeni teknolojilerin geliştirilme yolculuğunda kendine önemli bir yer edinen uzay keşiflerine ilgi duyan herkes için eşsiz bir platform yaratacak. 

Bilişim 500, her yıl olduğu gibi bu yıl da bilişim dünyasının öncülerini bir araya getirerek, sektördeki gelişmeleri paylaşma, deneyimleri aktarma ve geleceğe ilişkin öngörüleri tartışma fırsatı sunacak. Bu yönüyle de sektör için önemli bir referans kaynağı olmanın yanı sıra çığır açan stratejilerle bilişim dünyasında fark yaratmak isteyenlere yol haritası sunacak Bilişim 500 araştırması; yerli-yabancı yatırımcılar ve iş birliği sağlamak isteyen şirketler için rehberlik görevini bu yıl da sürdürecek.

Başvurular Bilişim 500 Web Sitesi Üzerinden Yapılıyor

Bilişim sektörünün “Pazar Yeri” olarak kabul edilen Bilişim 500’e başvuran şirketler; Sistem Entegratörü ve İş Ortağı, Dağıtıcı, Türkiye Merkezli Üretici, Uluslararası Merkezli Üretici ya da Üreticinin Temsilcisi olmak üzere 4 ana kategori altında değerlendirecek. Bu kategorilerin donanım, yazılım, hizmet gibi alt tabloları bulunurken plus gibi özel tablolar da yine yerini alacak.

Başvuru için bilgilerini paylaşan firmalar kendilerinin, rakiplerinin ve pazarın gelişimini yakından takip ederek gelecekteki hedef ve planlarını daha verimli bir şekilde gerçekleştirme fırsatı da yakalayacaklar.

Başvuru yapan tüm firmalar ayrıca geçen yıl ilk kez başlatılan uygulama ile Bilişim 500 kataloğunda da yer alacak. Törende her yıl olduğu gibi sektörde 35 yılını geride bırakan profesyoneller onurlandırılacak.

Araştırmaya başvurular, Bilişim 500 web sitesi www.bilisim500.com üzerinden yapılabiliyor.

İhracat Yıldızı Türk Değirmencilerin Hedefi; Dünya Liderliği

Satınalma Eğitimi İhracat Yıldızı Türk Değirmencilerin Hedefi; Dünya Liderliği

Satınalma Eğitimi İhracat Yıldızı Türk Değirmencilerin Hedefi; Dünya LiderliğiDünya tarihinin ilk endüstrisi olarak tanımlanan değirmencilik sektörü, pandemi sonrasında yükselişe geçen korumacı gıda politikalarıyla tekrar dünyanın en stratejik güçleri arasında yerini aldı. Un üretiminde ve ihracatında uzun yıllardır zirvede yer alan ülkemizin önemli bir ihracat gücü daha oluştu. Türkiye’nin un üretiminde faaliyet gösteren tesislerin ihtiyaçlarını karşılamak için filizlenen un, tahıl, yem, bakliyat üretim ekipmanları ve değirmen makinaları sektörü, günümüzde üretiminin yüzde 90’ını ihraç eden dev bir endüstriye dönüştü. Tüm ekosistemiyle 2023 yılında yaklaşık 4,2 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşan sektör, dünya liderliğini hedefliyor. Sektöründe Türkiye’nin ilk ve tek, dünyanın ise en büyük fuarı olan İDMA ise yerli üreticilerin ihracat lokomotifi olmaya devam ediyor. İstanbul Fuar Merkezinde 2-4 Mayıs 2024 tarihlerinde düzenlenecek 10. İDMA İstanbul, 500 milyon dolarlık ihracat hedefiyle yerli üreticilerimize lokomotif olmaya devam ederken aynı zamanda fuar ile eşzamanlı olarak düzenlenecek 5. Uluslararası TABADER Tahıl Zirvesi ve Kongresi’ne de ev sahipliği yaparak dünya tahıl, yem ve bakliyat endüstrisinin tüm temsilcilerini İstanbul’da buluşturacak.

Sektörün en büyük buluşmalarına imza atan İDMA, Rusya ve Endonezya duraklarından sonra anavatanına geri dönüyor. Üretiminin yüzde 90’ını ihraç etme başarısı göstererek 2023 yılında 4,2 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşan yerli un, tahıl, yem, bakliyat üretim ekipmanları ve değirmen makineleri üreticileri, 2-4 Mayıs 2024 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek 10’uncu İDMA İstanbul’da 500 milyon dolarlık ihracat hedefiyle dünya sahnesine çıkacak. Küresel pandemi sürecinde gıda güvenliği ve erişilebilirliğinin öneminin artmasıyla dikkatleri üzerine çeken tahıl, bakliyat, yem ve değirmen makinaları üreticileri en yeni teknolojilerini, tüm dünyadan binlerce ziyaretçinin katılacağı İDMA İstanbul’da sergileyecek. Yerli üreticilerle küresel pazarın diğer global oyuncularının bir araya geleceği İDMA İstanbul, 10’uncu buluşmada sektörün dünyadaki en büyük markalarını tek çatı altında birleştiren organizasyon ev sahipliği yapacak.

5. Uluslararası TABADER Zirvesi’nde Gündem; Yenilik, Teknoloji, Yapay Zeka ve Gelecek.

Bu yıl beşincisi yapılacak olan TABADER Zirvesi, özel gündem ve oturumlarla sektörün Türkiye ve dünyadaki önemli temsilcilerini ağırlayacak. Dört oturumda dijitalleşme, yapay zeka, teknolojik gelişmeler, değirmenciliğin geleceği gibi farklı konuların dünyaca tanınmış uzmanlar tarafından tartışılacağı zirve; dünya tahıl endüstrisi ve üretim tekniklerinin teknolojik boyutunun yanı sıra ekonomik, lojistik ve sosyal boyutu ele alınacak. Zirvenin özel oturumu ise “Değirmencilikte Kadın Gücü” konusu olacak. Panelistler değirmencilik endüstrisinde kadın etkisini ve sektörün başarısında kadınların rolünün altınız çizecek.

Sektörün Türkiye’de ilk ve tek, dünyada ise en büyük fuarı İDMA, İstanbul’da 500 milyon dolar ihracat hedefiyle kapılarını açacak.

Un, tahıl, yem, bakliyat üretim ekipmanları ve değirmen makineleri üreticileri sektöründe düzenlediği başarılı uluslararası fuarlarla sektörün dünyadaki en büyük buluşmalarına imza atan İDMA fuarlarının organizatörü HAGE Grup Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Ali Kalkan; ‘Türkiye’nin tahıl işleme teknolojileri endüstrisinin ana merkezlerinden biri olması ve tarımsal ürünlere olan talebin artması beklenen Ortadoğu ve Afrika ülkelerine yakın olması, küresel pazarda en önemli aktörler arasındaki yerini pekiştiriyor. Temel gıda ihtiyacının başında gelen ve uzun süre depolanabilen tahıl ve bakliyat mahsullerini nihai tüketicinin kullanabileceği ürüne dönüştüren teknolojilerin sergileneceği İDMA, sektörün tüm paydaşlarını 10’uncu kez İstanbul’da buluşturacak. Sektörde Türkiye’nin ilk ve tek, dünyanın ise en büyük fuarı olan İDMA; üreticilerle alıcıları bir araya getiren ticari buluşmanın ötesinde bir vizyon sergileyerek, uzun yıllardır TABADER zirvelerine de ev sahipliği yapıyor. Sektördeki trendlerin, dünyadaki üretim proseslerinin ve gelecek öngörülerinin kanaat önderlerince tartışıldığı zirvede, aynı zamanda sertifikalı değirmencilik eğitimleri de veriliyor. Geçtiğimiz aylarda sektörün temsilciliğini üstlenen Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) ile imzaladığımız protokol ile gücüne güç katan İDMA; dünya un, tahıl, bakliyat, yem üretim teknolojileri ve değirmencilik sektörünün nabzını tutacak.’ değerlendirmesiyle İDMA fuarlarının sektörün buluştuğu, yeni ürünlerin ve inovasyonların vizyona çıktığı bir platform olmasının yanı sıra, düzenlendiği ülkelerde gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik başlıklarında sektörün profesyonellerini bir araya getiren, ilgili sivil toplum örgütlerinin ve akademisyenlerin sorunları tartıştığı, çözüm önerilerini geliştirildiği organizasyonlar olmaya devam edeceğini vurguladı.

Güçlü üretim ve kaliteli ürün seçenekleriyle global pazarın önemli üreticileri arasında yer alarak 1 milyar dolarlık ihracat rakamına imza atan Türkiye’nin un, yem, tahıl işleme makineleri ve değirmen üreticilerini 2022 yılında Rusya ile 2023 yılında Endonezya ile buluşturan İDMA, cumhuriyetimizin 100’üncü yılında sektörün tüm paydaşlarını anavatanı Türkiye’de ağırlayacak. 10. İDMA İstanbul, 2-4 Mayıs 2024 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek.

Tekstil Fabrikaları Yurtdışına Taşınıyor !

Satınalma Eğitimi Tekstil Fabrikaları Yurtdışına Taşınıyor !

Satınalma Eğitimi Tekstil Fabrikaları Yurtdışına Taşınıyor !En fazla konkordato ilan edilen sektörlerde liderliğe yükselen tekstilde şirketler rotayı yurtdışına kırdı. Tekstil sektöründe bilhassa giyim tarafında, dünyadaki sınırlı sayıdaki büyük alıcıların genelde Uzakdoğu ve Mısır gibi ülkeleri tercih ettikleri için zaten son derece fazla rekabet olduğunu daha önce defaatle belirttiklerini ifade eden Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel,“Bu sebeple bilhassa yine giyimciler son zamanda maliyetleri düşürme amacıyla fabrikalarını yurt dışına taşımayı tercih etmişlerdi. Bu durum Türkiye’ye daha ucuz ürün girmesine sebep oldu. Böylece bizim maliyetlerimizin altında Türkiye’de ürün satılmaya başlandı ve biz maliyetlerle alakalı rekabet edemediğimiz için dünyaya sesimizi daha önce duyurmaya çalışmıştık ve bunun şimdi neticesi olarak şu anda tekstilde hem konkordatolar başladı hem de yurt dışına yatırım yapan firmalar hızla devam ediyor” diye konuştu.

Markalı Üretim Yapmamız Şart

Tekstil sektöründe yurtdışından siparişlerin durduğu haberlerine karşın Çevikel, “Aslında Türkiye’ye ve Türklere sipariş gelmiyor değil. Sipariş aynı hızla devam etse de biz maalesef maliyet tutamadığımız için dünyadaki diğer ülkelerle bilhassa Mısır, Türkmenistan gibi veya Uzak Doğu gibi ülkelerle rekabet edemediğimiz için şu anda insanlarleasinglerini ödemiyorlar, borçlarını ödemiyorlar ve bu konkordatolara sebep oluyor. Karbon ayak izinin uygulanmaya başlamasıyla biz, uzak doğudaki ülkelerin buna kolaylıkla uyum sağlayabileceğini düşünmüyoruz. Bu yüzdenaslında geçmişten beri söylediğimiz şu Türkiye markalaşmalı ve marka satmalı çünkü Türk giyim sanayi maalesef dünyada çok belli sayıda ki bunlar yani bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar anca. Dünyada büyük alıcılar var ve Türkgiyim sanayi maalesef bu büyük alıcılara markasız, üretim yaptığı sürece bunu yaşamaya mahkumdur” dedi.

Rafa Ürün Koyamayan Firmalar Yok Olmaya Mahkûmdur

Gelişmiş bir ülkenin hala belli firmaların urun tedarikçisi konumunda olmasını doğru bulmadığını belirten DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, “Bu dönem artık kapanmıştır. Bu aslına bakılırsa doğal bir süreçtir.Daha inovatif, teknolojik ve farklı ürünlerle Türk tekstili bu kara günlerden sonra farklı bir konumda dünya pazarında yerini alacaktır. Acil markalaşma için atılımlar yapılmalı. Çünkü Türkiye artık sanayi devriminde belli bir aşamaya gelmiştir. Artık ucuz enerji maliyetleri, ucuz arsaların ve ucuz isçiliğin olduğu bir ülke değildir. Markalaşamayan ve rafa ürün koyamayan firmalar yok olmaya mahkumdur. Konkordatolarda devam edecektir” diye konuştu.

Tekstil ve hazır giyim, mart ayında en fazla konkordato ilan eden sektörler listesinde ilk sıraya yükseldi. Tekstil, “en fazla konkordato riski taşıyan” sektörler listesinde de 195 şirket ile 2. sırada. Sektör temsilcileri dipten dönüş için yılın son çeyreğini işaret ediyor. Türkiye sanayisinin ve ihracatının lokomotif sektörlerinden tekstil ve hazır giyimde geçen yıl başlayan istihdam kaybı ve kapanmalar zirve yaptı. Bu yılın ilk çeyreğinde toplam konkordatoların yüzde 10’a yakını sadece tekstil sektöründen gerçekleşti. Söz konusu rakama giyim, halı ve iplik gibi diğer kategoriler de eklendiğinde oran yüzde 15’e kadar yükseldi. Öte yandan verilere göre geçen yıl en fazla konkordato ilan edilen sektörler sıralamasında ikinci sırada yer alan tekstil, bu yıl ilk sıraya yerleşti.

Satınalma Operasyonları Dijitalleşiyor !

 

 

 

 

 


 

 

 

This will close in 20 seconds