Beynin duygulardan, hafızadan ve karar vermekten sorumlu limbik sistemiyle doğrudan bağlantılı olan koku duyusu, tüketici ve marka arasında olumlu duygular inşa edilmesine yardımcı olmasının yanında marka denkliğinin de bir parçası olarak görülür. Buna ek olarak yaklaşık 10 bin farklı kokuyu ayırt edebilen insan beyni için koku; görme, tatma, dokunma ve duyma ile karşılaştırıldığında daha fazla bilinç altını hedefler ve tüketicinin beyni tarafından hiç farkında olunmasa dahi işlenir. Bu konu üzerine Dr. Laird tarafından 1900’lerin başında yapılan bir araştırmada, kadın çorapları algılanamayacak derecede düşük çiçek kokularına sahip olduğunda dahi, kadınlar tarafından kokusuz olan çoraplara göre daha kaliteli olarak değerlendirildiği ve tam 6 kat daha fazla tercih edildiğini bulgulanmıştır. Daha da ilginç olarak, Radboud Üniversitesinden Dr. Holland önderliğinde gerçekleştirilen farklı bir çalışma ise insanların limon kokusunu temizlikle eşleştirmelerinden dolayı yemek yedikten sonra limon kokusu duyduklarında, yemek artıklarını daha fazla temizlemeye istekli oldukları göstermiştir.
Kokunun davranışlar üzerindeki bu etkisinden dolayı markalar, genellikle benzersiz ve imza koku olarak adlandırılan kendilerine has bir koku oluşturmayı amaçlar. Örneğin pazarda güçlü bir pozisyona sahip olan bir otel zincirinin tesislerinde kullandığı incir, karanfil ve yaseminden oluşan kendisine has ayırt edici kokusu sayesinde oteli ziyaret eden misafirler, konaklama sürecini daha zengin bir şekilde deneyimler. Fakat konaklama deneyiminde sunulan bu benzersiz koku, her ne kadar otelin marka denkliğinin bir bileşeni olsa da bazı olumsuz sonuçları da beraberinde getirir. İlk olarak, ilgili kokunun benzersizliğinden dolayı otel harici bir ortamda tüketici bu kokuya denk gelemez ve tüketicinin konaklama hakkındaki deneyimleri koku duyusu kullanılarak tetiklenemez. İkinci olarak ise, kokunun farklı boyutlarının olmasından dolayı beyin, kokuyu anlamlandırırken daha fazla enerji tüketir ve bu durum tüketici zihnine fazladan yük oluşturur.
Dolayısıyla benzersizlik için farklı boyutlardan meydana getirilen bu koku, marka denkliği bileşeni olarak benzersiz olduğu için doğru bir strateji gibi görünse de anlık satın almalara olumsuz etki yapar. Bu konu hakkında İsviçre St.Gallen Üniversitesinden Dr. Herrmann önderliğinde gerçek alışveriş ortamında gerçekleştirilen bir çalışmada, tek boyutlu portakal kokusu ve birden fazla boyutu olan yeşil çaylı fesleğen-portakal karışımı koku arasında, tek boyutlu kokunun daha kolay işlenmesinden dolayı tüketiciler üzerinde daha etkili olduğu ve alışverişte yapılan harcama miktarını artırdığı bulgulanmıştır. Dolayısıyla marka ve markanın içerisinde bulunduğu sektörün belirgin özelliklerine göre koku duyusunu hedefleyen pazarlama stratejilerinin oluşturulması, tüketiciye daha etkili şekilde ulaşmak için göz önünde bulundurulması gereken önemli bir unsurdur.
Yukarıda bahsedilenlere ek olarak koku duyusunu hedeflerken kokunun içerisinde bulunduğu sıcak ve soğuk sınıflandırmasına da dikkat etmek gerekir. Burada kullanılan sıcak ve soğuk terimleri, kokunun gerçek sıcaklığından ziyade, belirli kokuların algılanan yoğunluğunu veya duyumunu tanımlamak için genellikle mecazi olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla bir koku sıcak olarak tanımlandığında, tipik olarak onun keskin veya yoğun bir niteliği olduğu, bir koku soğuk olarak tanımlandığında ise genellikle taze veya serinletici özelliklere sahip olduğu kastedilir. Bu durumda çikolata kokusu sıcak bir aromaya sahip olarak tanımlanır, rahatlatıcı niteliklerle ilişkilendirilir, hoşgörü ve memnuniyet duyguları uyandırır. Bu kokunun tipik bir pazarlama strateji olarak kullanımına örnek olarak, Florida da faaliyet gösteren meşhur bir eğlence işletmesinin misafirlerini kaldıkları odada daha rahat hissettirmek için taze pişmiş çikolata parçacıklı kurabiye kokusunu kullanması örnek verilebilir. Soğuk koku örneği olan okaliptüs ise havaalanlarında klimalardan yayılarak yolcuların daha canlı hissetmelerine yardımcı olur ya da sporcuların enerjik ve taze hissetmeleri amacıyla spor salonlarının duş alanlarında kullanılır ve spor sonrası yorgunlukla baş eder.
Kokunun pazarlama stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olma potansiyeli kendilerini farklılaştırmaya ve tüketicilerle kalıcı bağlar kurmaya çalışan markalar için gün geçtikçe artmaktadır. Dolayısıyla duyguları uyandırmak, anıları tetiklemek, satın alma kararlarını etkilemek ve sürükleyici deneyimler yaratmak isteyen markalar, çeşitli ortamlarda özenle seçtikleri kokuları kullanarak marka algısını, müşteri memnuniyetini ve nihayetinde satışları artırabilir.
Oğuzhan ÖZYİĞİT








“Geleceğin başarılı yöneticileri, esneklik ve adaptasyon yetenekleriyle öne çıkar. İş modellerini ve çalışma ortamlarını değişime ayak uyduracak şekilde şekillendirirler.” Elon Musk




İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından sunulan iş deneyim belgesinin mevzuata aykırı olduğu, sunulan iş deneyim belgesinin tüzel kişi ortağa ait olmasına rağmen geriye doğru en az bir yıl süre ile hakim ortak olma vasfını taşımadığı, yönetim ve temsile yetkili olunduğuna ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan bulunmadığı ve ortaklık tespit belgesinin mevzuata uygun düzenlenmediği iddialarına yer verilmiştir.


Satınalma Dergisi için yazdığım son iki yazımda beklentilerin davranışlar üzerindeki etkisini ele almıştım. Bunlardan ilki “kendini gerçekleştiren kehanet”, ikincisi de “pygmalion etkisi” üzerineydi. Pygmalion etkisinden söz edilen yazıda da belirttiğim gibi kendi gerçekleştiren kehanet yaklaşımı birçok farklı yönden ele alınmaktadır. Bu açıdan özellikle eğitim ve yönetim bilimleri açısından dikkat çekici bir başlık olduğu söylenebilir (1, 2). Bu yazının konusunu da genellikle pygmalion etkisinin tam tersi olarak kabul edilen “Golem Etkisi” oluşturmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 41 inci maddesi ile bu maddeye dayanılarak çıkarılan Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’ne göre, kural olarak “fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık kırk beş saati aşan çalışmalardır” (İşK m.41/1; Yönetmelik m.3).
Savaş nedeniyle Rusya’da projeleri sekteye uğrayan Türk müteahhitler, bu kaybı Suudi Arabistan ile kapatmak için çalışmalarını hızlandırdı. Suudi Arabistan Belediye, Kırsal İşler ve Konut Bakanı Majed Al Hugail, Ankara programı kapsamında ziyaret ettiği Türkiye Müteahhitler Birliği’nde (TMB) ülkenin mevcut dev proje portföyü için Türk müteahhitlerle çalışma kararlılığını teyit etti. Bakan Hugail, ülkesinde belediyelerin gerçekleştireceği projeler için 100 milyar dolar ve konut projeleri için de 50 milyar dolarlık bütçe ayrıldığını, bu projeler kapsamında Türk müteahhitlik firmalarıyla birlikte çalışmak istediklerini kaydetti. TMB Başkanı M. Erdal Eren ise, “Mart ayında Riyad’a düzenlenen Müteahhitlik Heyeti Programı’ndan sonra, Bakan Hugail’in Türk müteahhitlerle bir araya gelmek istemesi, kendisinin bu alanda işbirliğinin daha da geliştirilmesi kararlılığının bir göstergesidir” dedi.
Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımcıların etkin ve tek temsilcisi olan Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) yeni başkanı Engin Aksoy, YASED’in önümüzdeki döneme ilişkin gündemi ve çalışma programını açıkladığı toplantıda Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) ortamı açısından Türkiye’yi değerlendirdi. Engin Aksoy, “Türkiye, bölgesel bir üretim, hizmet, yönetim ve ticaret merkezi olma yolunda sahip olduğu potansiyel ile dünyada en fazla uluslararası doğrudan yatırımı çeken ilk 10 ülke içinde olmalı. YASED olarak odağımız, her zaman olduğu gibi, daha güçlü bir Türkiye için, yeni dönemde de ülkemizin rekabetçiliğinin artırılması hedefiyle yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik oluşturulacak politikalara katkı sağlamak” dedi.
YASED’in yeni başkanı Engin Aksoy toplantıda yaptığı açıklamada “Türkiye, bölgesel bir üretim, hizmet, yönetim ve ticaret merkezi olma yolunda sahip olduğu potansiyel ile dünyada en fazla uluslararası doğrudan yatırımı çeken ilk 10 ülke içinde olmalı. YASED olarak odağımız, her zaman olduğu gibi, daha güçlü bir Türkiye için, yeni dönemde de ülkemizin rekabetçiliğinin artırılması hedefiyle yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik oluşturulacak politikalara katkı sağlamak. Ekonomimizin sürdürülebilir bir şekilde büyümesi, katma değerli uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize çekilmesine yönelik olarak gerçekleştirilecek çalışmalarda kamu-özel sektör iş birliğinin gücüne inanıyoruz. Öncelikli alanlarımız, dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, küresel tedarik zincirlerine entegrasyon ve insan sermayesinin geliştirilmesidir. YASED üyeleri bu trendlerin hepsinde dünya lideridir. Üye şirketlerimizin potansiyellerini gerçekleştirmelerine imkân verecek öngörülebilir ve istikrarlı bir yatırım ortamının sağlanmasının ülkemize katkı sağlayacağı aşikardır.