İhracatın Finansmanına Türk Exımbank’ın Katkısı – Bölüm 1

İhracatın Finansmanı Neden Önemlidir ?

Ülkemiz için ihracat kadar ihracatın finansmanı da önemlidir. İhracat yapabilmek adına uygun finansmanın ihracatçılara sunulması gereklidir ki global piyasalarda ihracatçımızın fiyatları uygun hale gelebilsin diye.

İhracat yapmak üzere ne kadar çaba sarf edersek edelim, uygun finansmanın ihracatçılara can simidi olacağı açıktır. Ülkemizin enflasyonist bir ortamda olduğunu düşündüğümüzde, ihracatçının maliyetleri her geçen gün artış sağlayacak ve ihracatçılarımız ise yüksek maliyetli kredilerle imalat yapmaya kalktığında küresel piyasalarda pazar bulması zorlaşacaktır.

Maliyeti düşük finansman ihracatçıya daima can suyu olacak, global piyasalarda nispeten daha rekabetçi olabilecektir.

İhracatın Finansmanı Kredisini Hangi Kuruluşlar Kullandırır ?

İhracat yapmak amacıyla kullandırılacak kredi;

  • Bankaların kendi kaynaklarından,
  • Türk Eximbank kaynağından
  • Yurt dışı kaynaklı (Prefinansman Kredileri)

temin edilir.

İhracatçıların gerçek dostu ve Türk ihraç ürünlerinin yurt dışına satılmasında önemli destekler sağlayan ülkemizin gerçek gururu Türk Eximbank’ın ihracata yönelik oldukça fazla destekleri vardır.

İhracatçımız Türk Eximbank’ın desteklerinden yararlanamıyorsa, Türk Eximbank’ı yeterince tanımıyor demektir.

Yerinde bir tespit. İhracatçımız Türk Eximbank’ın ihracatçılara sunduğu desteklerin tam anlamı ile farkında olsa, her fırsatta Türk Eximbank’ın desteklerinden yararlanmaya çalışır.

İhracatçının dostu Türk Eximbank’ın kapısını şimdiye dek çalmamış ve çalışmamış ihracatçılardan edindiğim bilgileri kısa özetleyecek olursam;

  • Dış ticaret tacirlerimizin Türk Eximbank’ı ve faaliyetlerinin ne olduğunu tam bilmediklerini,
  • Türk Eximbank’ın ürünlerinin (kredi, istihbarat, ihracat kredi sigortası vs) oldukça hatalı bilindiğini,
  • Kulaktan dolma bilgilerle ve/veya farklı finans kurumlarının dört ayağı yere basmayan gerçeği yansıtmayan bilgileri dış ticaret tacirlerimize enjekte etmeleri,
  • Dış Ticaret tacirlerimizin Türk Eximbank katı kurallar içinde olduğunu bahisle negatif görüş içinde oldukları ancak Türk Eximbank bu görüşün tam tersi ülkemizin Türk Menşeili ürünlerine ait ihracat rakamlarının arttırılması için ülkemizde hiçbir bankanın rekabet edemeyeceği kredi fiyatlaması, ihracatçılara son derece pozitif yaklaşması, ihracatçıların risklerini minimize etmeleri için bir takım kurallar getirmelerinin doğru anlaşılmadığı,
  • Türk Eximbank’ın kredi olanaklarından yararlanmak için; ya aracı bankalar aracılığı ile ya da dış ticaret firmaları bizzat Türk Eximbank’a başvurabilme olanağına sahipler. Türk Eximbank ihracat ve ülkemize döviz girdisi sağlayan kurum ve kuruluşlara kapılarını sonuna kadar açmaktadır. Ancak üzülerek söylemek gerekirse azımsanmayacak sayıda ihracat yapan firmalar, Türk Eximbank’a sadece aracı bankalar üzerinden başvurulabileceğini sanıyorlar. Bu doğru bilgi değildir. Konuya açıklık getirmek amacıyla Türk Eximbank’ın misyonunu kısaca şöyle açıklayabilirim;

İhracatçılarımız Türk Eximbank’ı Yeterince Tanıyorlar mı ?

Bence tam tanımıyorlar. O halde anlatalım;

Türk Eximbank’ın İhracatçılara Katkısı

En önemlisi düşük maliyetli ve ticari bankalara kıyasla daha uzun vadeli kredi verme özelliği ile ihracattın finansmanını sağlamada Türk Eximbank’ın yeri doldurulamaz. Başta İhracat Kredi Sigortası olmak üzere Türk ihracatçısının elini her alanda güçlü kılan Türk Eximbank uzun vadeli krediler ile ihracatçıya kaynak sağlamaktadır.

İhracatın Finansmanının Özellikleri Nedir ?

Bankaların kullandırdıkları çeşitli amaçlı ihtiyaç kredilerinden farklı olarak, geçen haftaki yazımda da belirttiğim üzere;

  • Kredinin kullanım tarihinden sonra ihracat yapıldığı, krediyi kullandıran kuruluşa belgelendirilecektir.
  • Kredi KKDF ve BSMV muafiyeti sağlar. Oysa normal ihtiyaç kredilerinde söz konusu muafiyetler yoktur.
  • İhracatın finansmanı kredisini kullanan kredi borçlusu ihracatçının sadece ana para + faiz + masraflar kadar borç yükümlüğü olmayıp, aynı zamanda kullanılan kredi tutarı + faiz + masraflar toplamı kadar ihracat yaptığı belgelendirilmelidir. İhracatçının kredi borç ve masrafları kadar parayı kredi kullandıran kuruluşa geri ödeyeceği gibi, ihracat yaptığını belgeleyen taahhüt borcu da söz konusudur.
  • İhracatın finansmanı kredisini kullanan ihracatçının, diğer kredilerden farklı olarak iki farklı borcun altına girer.
  • İhracatın finansmanı olarak kullanılan kredinin vade sonunda krediyi kullandıran kuruluşa geri ödemesi borcun bir tanesidir. Diğer borç da ihracat taahhüt borcu olup devlete karşı yükümlülük içindedir. Krediyi kullandıran ilgili finans kuruluşları ihracat taahhüt borcunun tamamlanmadığının sonucunu T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bildirmekle yükümlüdür.
  • İhracat taahhüt yükümlülüklerinin neler olduklarını TCMB genelgeleri ile duyurmaktadır.

Dahası

İhracatın finansmanına katkısı ve Türk Eximbank denildiğinde söyleyeceklerimiz bu kadarla sınırlı kalmayacaktır. Haftaya devam edeceğim.

 

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Ekonomik Krizler Sürdürülebilirlik Yaklaşımlarıyla Nasıl Aşılabilir?

Ekonomik Krizler Sürdürülebilirlik Yaklaşımlarıyla Nasıl Aşılabilir?
Dilek AŞAN 

Durgunluk, işsizlik ve finansal istikrarsızlık ile karakterize edilen ekonomik krizler, dünya çapında çok uzun yıllardır ülkeleri derinden etkilemektedir. Bu krizleri ele almaya yönelik geleneksel yaklaşımlar, genellikle teşvik paketleri ve düzenleyici müdahaleler gibi kısa vadeli düzeltmelere odaklanmaktadır. Fakat dünyamıızn artan çevresel zorluklar ve sosyal eşitsizliklerle karşı karşıya kaldığı bir durumda sürdürülebilirlik yaklaşımlarına yönelik bir paradigma kayması, uzun vadeli dayanıklılığı ve yenilenmeyi teşvik ederken ekonomik krizlerin üstesinden gelmek için umut verici bir yol sunmaktadır. Entegre sürdürülebilirlik ilkeleri ekonomik krizlerin etkisini azaltabilmekte; yeni fırsatlar yaratabilmekte ve daha müreffeh ve adil bir geleceğin yolunu açabilmektedir. Bunun nasıl olabileceğini konu başlıkları halinde inceleyelim.

Ekonomik Büyümeyi Yeniden Tanımlamak

Ekonomik krizlere sürdürülebilirlik odaklı bir yanıt aramak büyüme kavramının yeniden tanımlanmasını gerektirir. Sürdürülebilir bir ekonomi, sınırsız GSYİH genişlemesi yerine, çevresel sınırları ve sosyal refahı dikkate alan dengeli ve kapsayıcı bir modeli hedefler. Bu yaklaşım, doğrusal bir “al-yap-at” ekonomik sisteminden kaynak verimliliğini, atık azaltmayı ve yenilenebilir kaynakların kullanımını destekleyen döngüsel bir sisteme geçişi içerir. Ülkeler yenilenebilir enerjiye, sorumlu tüketime ve temiz teknolojilere öncelik vererek istikrarlı ve uzun vadeli büyümeyi teşvik ederek ekonomideki kısır döngüden kurtulabilir.

Yeşil Endüstriler

Sürdürülebilirlik yoluyla ekonomik krizlerin üstesinden gelmenin temel bir yönü de endüstrilerin dönüşümüdür. İşletmeler, düşük karbonlu ve kaynakları verimli kullanan uygulamalara geçerek, rekabet güçlerini artırırken çevresel etkilerini azaltabilir. Bu değişim, yeşil teknolojilerin araştırma ve geliştirmesine yatırım yapmayı, eko-tasarım ve sürdürülebilir üretim süreçlerini teşvik etmeyi ve sürdürülebilirlik konularını tedarik zincirlerine entegre etmeyi kapsamaktadır. Hükümetler, sürdürülebilir yeniliği teşvik ederek, yeşil işletmelere mali destek sağlayarak ve yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilir tarım gibi yeşil sektörlerin gelişimini destekleyerek çok önemli bir rol oynayabilir.

Altyapıya Yatırım

Ekonomik krizler sırasında, altyapı yatırımları toparlanma için etkili bir araç olarak hizmet edebilir. Altyapı geliştirmede sürdürülebilirlik yaklaşımlarının benimsenmesi, projelerin yalnızca acil ekonomik ihtiyaçları karşılamasını değil, aynı zamanda uzun vadeli çevresel ve sosyal hedeflere de katkıda bulunmasını sağlar. Sürdürülebilir altyapı, yenilenebilir enerji altyapısına, toplu taşımaya, enerji tasarruflu binalara ve esnek şehir planlamasına yapılan yatırımları kapsar. Bu yatırımlar istihdam yaratır, ekonomik faaliyeti canlandırır, sera gazı emisyonlarını azaltır, kaynak verimliliğini artırır ve uzun vadede sürdürülebilir kalkınmanın temellerini atar.

Sosyal Eşitliği Teşvik Etmek

Sürdürülebilirlik yaklaşımları, ekonomik refah ve sosyal eşitlik arasındaki karşılıklı bağımlılığı kabul eder. Gelir eşitsizliği, yoksulluk ve sosyal dışsalıkların ele alınması, ekonomik krizler için geliştirilen uygulamaların ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Adil ücretleri, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi ve sosyal güvenlik ağlarını teşvik eden politikalar, ekonomik gerilemelerin olumsuz etkilerini azaltabilir, sosyal uyumu artırabilir ve daha dirençli bir toplum yaratabilir. Bunun yanı sıra, kapsayıcı karar verme süreçleri ve marjinal toplulukların güçlendirilmesi, sürdürülebilir kalkınmanın faydalarının adil bir şekilde paylaşılmasını sağlayabilir.

Sürdürülebilir Tüketim ve Üretimin Teşvik Edilmesi

Tüketici davranışını sürdürülebilir seçeneklere doğru kaydırmak, ekonomik dayanıklılık için esastır. Ekonomiler, sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarını teşvik ederek israfı azaltabilir, kaynakları koruyabilir ve yeniliği teşvik edebilir. Hükümetler, işletmeler ve sivil toplum, farkındalığı artırmak, bilgi sağlamak ve geri dönüşüm, eko-tasarım ve sorumlu kaynak kullanımı gibi sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmek için iş birliği yapmalıdır. Ürünlerin dayanıklı, tamir edilebilir ve geri dönüştürülebilir olacak şekilde tasarlandığı döngüsel ekonomi yaklaşımları, sınırlı kaynakların tüketimini azaltmaya ve atık oluşumunu en aza indirmeye katkıda bulunabilir.

Uluslararası İş Birliğinin Güçlendirilmesi

Ekonomik krizlerin ele alınması, küresel iş birliği ve toplu eylem gerektirir. Uluslararası iş birliği, en iyi uygulamaların, bilgi aktarımının ve finansal desteğin değişimini kolaylaştırabilir. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG’ler) gibi girişimler, birbirine bağlı ve müreffeh bir dünya yaratarak ülkelerin toparlanma çabalarını sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu hale getirmeleri için bir çerçeve sağlar. İklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir ticarete ilişkin uluslararası anlaşmalar, sürdürülebilir ekonomik kalkınma için elverişli bir ortamı destekleyebilir.

Gelecekteki Krizlere Karşı Direnci Artırmak

Sürdürülebilirlik yaklaşımları, gelecekteki zorluklar karşısında dayanıklılığın önemini vurgulamaktadır. Ekonomik krizler münferit olaylar değildir ve toplumların iklim değişikliği, kaynak kıtlığı ve salgın hastalıklar gibi gelecekteki krizlere karşı hazırlıklı olması gerekir. Yenilenebilir enerjiye, sürdürülebilir tarıma, iklim uyumuna ve afet hazırlığına yatırım yapmak, gelecekteki ekonomik krizilerin ve darboğazların etkisini azaltabilir. Ülkeler, ekonomilerini çeşitlendirerek ve sınırlı kaynaklara bağımlılığı azaltarak, krizlere dayanmak için daha donanımlı, sağlam sistemler kurabilirler. Ayrıca, temiz enerji ve verimli kaynak yönetimi gibi sürdürülebilir teknolojilerde araştırma ve geliştirmeyi teşvik etmek, yeni endüstriler ve iş fırsatları yaratırken dış krizlere ve sorunlara karşı kırılganlıkları azaltabilir.

Abilene Paradoksu: Uzlaşmamaya Uzlaşmak

Bir yönetim uzmanı olan Dr. Harvey tarafından 1974 senesinde kaleme alınan bir hikâye, dört kişinin isteksiz bir şekilde bulundukları bölgeden 80 km uzaklıktaki Teksas’ın Abilene şehrine yaptıkları bir yolculuğu anlatır.

Olayın geçtiği sıcak bir yaz gününde, evin babası akşam yemeği yemek için ailenin diğer üyelerine bir öneride bulunur. Bulundukları bölgeden oldukça uzak olan bir şehre gitmek için yazın en sıcak zamanında, klimasız bir arabada seyahat eden aile üyeleri, akşam yemeğinden sonra geri dönmek üzere tekrar yola koyulur. Eve geldiklerinde yorgun bir şekilde verandada oturup birbirlerine bakarlarken, evin oğlu gezinin ne kadar güzel olduğunu söyler fakat diğer üyeler beklediğinden oldukça farklı tepkiler gösterir. Gezinin bir parçası olan anne, yolculuğa aslında katılmak istemediğini fakat kızını kırmamak için teklifi kabul ettiğini, evin kadın üyesi amacının sosyalleşmek olduğunu, baba ise herkesin sıkıldığını düşündüğü için böyle bir teklif yaptığını söyler. Damat ise babasının talebi üzerine yola çıktığını itiraf eder. Bu konuşmanın sonunda tüm aile fertleri, pek de güzel olmayan bir akşam yemeği için toplam 4 saat tutan bir yolculuk yaptıkları konusunda mutabık kalır. Literatürde Abilene paradoksu olarak yerini alan bu olay, grup üyelerinin ciddi kaygılar taşısa da grup kararına uyma konusunda istekliymiş gibi davranmaya olan yatkınlıklarını belirtir.

Abilene paradoksu, grup olarak belirli bir düşünce sürecinden sonra alınan fakat istenmeyen sonuçlar doğuran kararlardan oldukça farklı bir kavramdır. Bu bakımdan iki durum arasındaki farkın daha iyi anlaşılabilmesi için Georgia Üniversitesinden Dr. Kim 9 farklı unsurun göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtir.

  • İlk olarak, grup üyeleri içinde bulundukları grubun diğer fertleri ile birlikte düşünerek karar alırken, ilgili gruba karşı belirli bir bağlılık gösterir. Abilene paradoksunda ise bu bağlılık merkezi bir unsur değildir ve sonuçların olumsuz olduğu durumlarda grup üyeleri birbirlerini suçlamaya meyillidir.
  • İkinci unsur liderliktir. Liderlik unsuru grup olarak karar alma sürecinde kendisine bir yer bulurken, Abilene paradoksunda belirli bir lider kararı yönlendirmez.
  • Üçünü unsur dışarıdan gelecek olan tehditlere karşı oluşan stres seviyesidir. Grup genel olarak belirli amaçları olan ve dayanışma duygusu içerisinde hareket eden bir mekanizma olarak kalabalık bir insan topluluğunu ifade eder. Abilene paradoksu içerisinde oluşan bir grup için ise dışarıdan gelebilecek olan belirli bir tehdit mevcut değildir.
  • Dördüncü unsur bağlılıktır. Abilene paradoksunda insanlar kendi öznel düşüncelerine daha sıkı bağlıdır. Bunun bir sonucu olarak istenmeyen sonuçlarla karşılaşıldığında paradoks içerisinde yer alan bireyler daha fazla olumsuz duygu hisseder. Grup olarak karar alınırken ise çoşkulu bir süreç varlık gösterir ve grup üyeleri kararlarının muhtemel sonuçlarını daha olumlu görme eğilimindedir.
  • Beşinci unsur zorlama ve gönüllülüktür. Abilene paradoksunda insanlar genellikle karar verme sürecine zorla dahil olduklarını düşünürler. Grup olarak karar alınırken ise üyeler, özgür iradelerini ortaya koyar ve karar alma sürecinde daha istekli davranır.
  • Altıncı unsur tatmin olmak ile ilişkilidir. Abilene paradoksunda katılmadıkları bir karara dahil olan bireyler daha fazla tatminsizlik duygusu içerisindelerdir ve birbirlerini suçlamaya daha yatkın olurlar. Grup olarak karar alınırken ise üyeler tatminkarlıklarına dair hislerini ifade etmekten kaçınmazlar.
  • Yedinci unsur aktif ve pasif tutum üzerinedir. Abilene paradoksunda üyeler, pasif olarak karar alma sürecine katılırken grup olarak karar alan üyeler, sonuçlar üzerine etkili olacak fikirlerini daha istekli bir şekilde sunarak aktif bir tutum sergiler.
  • Sekizinci unsur sorumluluk üzerinedir. Grup olarak karar alan üyeler sonuçların olumsuz olduğu durumlarda grubu ve lideri korumak için muhafazakâr bir tavır sergilerken, Abilene paradoksundaki üyeler için bu geçerli değildir.
  • Son olarak ise ayrılma korkusu, Abilene paradoksu ve grup olarak karar alma sürecinde farklılık gösterir. Abilene paradoksunda karara katılmamak ya da muhalefet etmek üyelerde ayrılma korkusu uyandırırken, grup olarak alınan karar süreçlerinde, birbirleriyle daha sıkı ilişkileri olan grup üyeleri bu korkuyu daha düşük seviyede hisseder.

Çoğulcu karar süreçlerinde, grubun içerisinde barındırdığı üyelerin grupla olan ilişkileri ve grubun oluşma süreci iyi analiz edilmelidir. Aksi takdirde istenmedik kararlar hiç beklenmedik sonuçlara yol açabilir ve bu süreç sonunda başarısızlığın tüm sorumluğu ortada kalabilir.

Oğuzhan ÖZYİĞİT

Alım Talebi: Bebe Bisküvisi

Bir firmamız tarafından, Filistin’e satılmak üzere bebe bisküvisi üreticisi firma arayışı mevcuttur. Yıllık alım adetleri yüksektir. İlgilenenlerin aşağıda belirtilen adımları tamamlayarak iletişime geçmesi rica olunur.

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK ( 250 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

– Ödeme sonrasında ilanla ilgili; ticaret@satinalmadergisi.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Gümrük Vergisi Muafiyeti ve KDV İstisnası

Giriş

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri; ileri teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların belirli bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü, ya da AR-GE merkez veya enstitüsünün olanaklarından yararlanarak teknoloji veya yazılım geliştirdikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün yöntem veya hizmet haline dönüştürmek için faaliyet gösterdikleri ve bu yolla bölgenin kalkınmasına katkıda bulundukları, üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü ya da AR-GE merkez veya enstitüsü alanı içinde veya yakınında; akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği siteyi veya bu özelliğe sahip teknoparkları ifade etmektedir.

Son yıllarda tüm dünyada ileri teknoloji kullanımın artış eğilimine girdiği ve teknolojinin hayatın tüm noktalarında artarak kullanıldığı bilinmektedir. Öyle ki; bazı teknoloji şirketlerinin yıllık ciroları, ülkelerin yıllık gayrisafi yurt içi hasılasından daha fazla olduğu açıklanmaktadır.

Savunma sanayinden sağılık sektörüne, eğitimden finansa ve hiç kuşkusuz ithalat ve ihracat alanlarına kadar ileri teknolojik ürünler artarak kullanılmaya devam edecektir. Bu durum karşında ülkemiz de, teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyette bulunan şirketler ve girişimler için birtakım avantajlar sunmaktadır. Bu avantajlardan biri de teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyette bulunan firmaların yapacakları ithalatlara ilişkin gümrük vergisi muafiyeti ve kdv istisnası da sağlanmasıdır. Yazımının konusu, bu muafiyet ve istisnanın kapsamı, yararlanma koşulları ve uygulamanın nasıl yapıldığının açıklanması üzerinedir.

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Gümrük Vergisi Muafiyeti ve KDV İstisnası

Gümrük Vergisi Muafiyeti:

4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında, 5746 sayılı Araştırma Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında, 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamında, yazılım AR-GE, yenilik ve tasarım projeleri ile ilgili araştırmalarda kullanılmak üzere ithal edilen eşya, gümrük vergisi ve her türlü fondan bu kapsamda düzenlenen kağıtlar ve yapılan işlemler de damga vergisi ve harçtan müstesnadır.

Bu istisna kapsamında ithal edilen eşya, AR-GE, yenilik ve tasarım projeleri ile ilgili araştırmalarda kullanılmak üzere, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca onaylanarak tek pencere sistemi aracılığıyla Ticaret Bakanlığına gönderilecek izinde belirtilen eşyadan oluşur. Bu istisnadan yararlanacak işletmeler başvuru formu ve eklerine göre taleplerini Bölge Yönetici şirketlerine bildirir. Bölge yönetici şirketleri de projeye uygunluğu açısından ithal eşya talebinin uygun olup olmadığını değerlendirir.

Bölge yönetici şirketi bu kapsamda ithalini uygun gördüğü eşyaya ilişkin bilgileri de içeren başvuruyu Ticaret Bakanlığı tek pencere sistemi üzerinden Genel Müdürlüğe iletir. Genel Müdürlük başvuruyu değerlendirir, uygun bulması halinde söz konusu başvuruyu onaylayarak gümrük işlemlerinde kullanılmak üzere tek pencere sistemi üzerinden Ticaret Bakanlığına bildirir.

Kabul edilen başvurunun uygun bulunması halinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından, ‘‘AR-GE ve Tasarım Merkezleri/Faaliyetleri/Projeleri Muafiyet Belgesi’’ başvurusu Tek Pencere Portal Sistemi’’ üzerinden onaylanır ve sistem tarafından 23 haneli ID numarası üretilir.

KDV İstisnası

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Uygulama Tebliğinde; 05.06.2018 tarihli Resmî Gazete ile yapılan değişiklikle; teknoloji geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde, Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, araştırma laboratuvarlarında bulunanlar, Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Faaliyetlerinde Kullanılmak üzere yapılan yeni makine ve teçhizat ithalatlarında, Kdv istisnasından yararlanır.

Bu faaliyetlerde bulunanların istisna kapsamında ithal edeceği, makine teçhizatın münhasıran Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılması gerekir. Ar-Ge yenilik ve tasarım faaliyetlerinin kapsamı, ilgili mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Bu kapsamda ithalatta kdv istisnasından yararlanacak makine ve teçhizatların yeni olması gerekir. Diğer bir deyişle, istisna kapsamında ithal edilecek makine ve teçhizatların kullanılmamış olması gerekir. Diğer taraftan makine ve teçhizatın, aksam, parça aksesuar ve teferruatları istisna kapsamında değildir.

İstisna kapsamında makine ve teçhizat ithal etmek isteyen alıcıların, teknoloji geliştirme bölgeleri ile, ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde, Ar-Ge ve Tasarım merkezlerinde ve araştırma laboratuvarlarında faaliyette bulunduklarına ve satın alacakları makine ve teçhizatı, Ar-Ge, tasarım ve yenilik faaliyetlerinde kullanacaklarına dair ilgili birimlerden alacakları belge ile bağlı oldukları vergi dairesine istisna belgesi alması için başvuru yapması gerekir.

Sonuç

Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyette bulunan işletmelerin, Ar-Ge, yazılım, tasarım, yenilik projeleri ile ilgili araştırmalarda kullanılmak üzere ithal edilecek eşyalar gümrük vergisinden muaftır. Yine bu kapsamda ithal edilecek kullanılmamış makine teçhizatlar da kdv yönünden istisna bulunmaktadır. Söz konusu muafiyet ve istisnalar kapsamında ithal edilmek istenilen eşyalar için menşe yönüyle bir kısıtlama bulunmamaktadır. AB menşeli olabileceği gibi üçüncü ülke menşeli de olabilir. Öncelikle gümrük vergisi muafiyeti için uygunluk yazısı, KDV istisnası için de bağlı olunan vergi dairesinden alınacak kdv istisna yazısının temin edilmesi gerekir.

İlker ÇOLAKVERMİŞ 

 

Kaynakça

3065 sayılı KDV Kanunu

4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu

5746 sayılı Araştırma Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun

6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun

KDV Genel Uygulama Tebliği

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği

Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 2016/52 sayılı Genelgesi

Kimya Sektörünün Beş Aylık İhracatı 12 Milyar Doları Aştı

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı mayıs ayında geçen yıl aynı döneme göre yüzde 14 artışla 21,7 milyar dolar oldu. Mayıs ayında 2,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren kimya sektörü ise en çok ihracat yapan ikinci sektör oldu. Sektörün bu yıl ilk beş aylık ihracatı 12,3 milyar dolar oldu. Kimya sektörü mayıs ayında ülke ihracatından yüzde 11,3 pay aldı.

 

Kimya sektörünün Mayıs ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Sektörümüz mayıs ayında 2,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İlk beş aylık ihracatımız 12 milyar doları aştı. Son on iki aylık sektör ihracatımız yüzde 8,8 artışla 32 milyar dolara ulaştı. Enflasyon ve faiz baskısı ile küresel durgunluğun yaşandığı zor bir süreçten geçiyoruz. Almanya’nın resesyona girmesi ile birlikte AB ülkelerindeki ekonomik durgunluğun boyutunu görmüş olduk. Bu durgunluğun önümüzdeki dönemde yerini canlanmaya bırakmasını bekliyoruz. Nitekim yurt dışı pazarı hakkında öncü göstergelerden ihracat iklimi endeksi ve ülkemiz için öncü ekonomik göstergelerden imalat sanayi kapasite kullanım oranı ve imalat sanayi PMI rakamlarından da hafif de olsa yeniden canlanmanın başladığını görebiliyoruz. Mayıs ayında kapasite kullanım oranı hem sektörümüzde hem genel imalat sanayinde artış gösterdi.

Kimya sektörümüzün ortalama kapasite oranı Mayıs ayında yüzde 78’in üzerine çıkarak, 5 aylık dönemdeki en yüksek kapasite oranına ulaşırken aynı zamanda geçen yıl mayıs ayına göre de 0,13 puan artış gösterdi. Bunlar olumlu gelişmeler elbette ancak bir yandan finansmana ulaşımdaki sıkıntılar, enflasyon, kur ve faiz dengesi gibi çözülmesini beklediğimiz sorunlarımız var. İnşallah yeni dönemde uygulanacak yeni ekonomik politikalarla bu sorunların bertaraf edileceğine inanıyoruz. Kimya sektörü olarak daha güçlü bir büyüme ve ihracat için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Sorgulanabilir Belgelerin Yeterlilik Bilgiler Tablosunda Beyanı ?

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale üzerinde bırakılan isteklinin kendi adına düzenlenmiş kayıt tescil belgesi sunmadığı iddialarına yer verilmiştir.

04.05.2023 tarihli ve 2023/UH.I-709 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Sağlık Bilgi Yönetim Sistemleri Hakkında Yönetmelik’in “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 4’üncü maddesinde “… i) KTS: Kayıt Tescil Sistemini, j) KTS Yetki Belgesi: SBYS hizmeti sağlayıcısının KTS’de kayıtlı olduğunu ve aktif listede yer aldığını doğrulayan belgeyi …” hükmü,

Anılan Yönetmelik’in “SBYS hizmeti alımı süreçleri” başlıklı 10’uncu maddesinde “…

(3) İdare, 4734 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında SBYS hizmeti sağlayıcısından KTS yetki belgesini ibraz etmesini ister. İdare; 4/3/2009 tarihli ve 27159 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin Ek-2’sinde yer alan Açık İhale Usulü ile İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 7.1 maddesinin (h) bendi uyarınca düzenlenecek idari şartnamenin 7.1 maddesinin (h) bendinde, KTS yetki belgesini ister. Birden fazla SBYS hizmeti alımlarında iş, meri mevzuat hükümleri kapsamında kısmi teklife açılabilir. SBYS hizmeti sağlayıcısı alt yüklenicilerle de teklif sunabilir ancak SBYS hizmeti sağlayıcısı olan alt yüklenicilerin her birinin KTS’de kayıtlı olması ve KTS yetki belgesi sunması zorunludur.

(4) SBYS hizmeti alımı süreçlerinde alımı yapılacak her SBYS için ayrı KTS yetki belgesi istenir. SBYS hizmeti alımı süreçlerinde alımı yapılacak olan SBYS’lerden herhangi birini alt yüklenicinin sağlayacak olması hâlinde, alt yüklenici tarafından temin edilecek olan SBYS için de KTS yetki belgesi istenir…” hükmü,

Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Sınır değer ve aşırı düşük teklifler” başlıklı 59’uncu maddesinde

“(1) İhale komisyonu verilen teklifleri değerlendirdikten sonra Kurum tarafından belirlenen yönteme göre sınır değeri hesaplar.

(2) Aşırı düşük teklif tespit ve değerlendirme işlemlerine ilişkin olarak, ihale ilanı ve dokümanında belirtilmek kaydıyla üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralardaki koşullar çerçevesinde aşağıdaki seçeneklerden bir tanesi kullanılır.

  1. a) Sınır değerin altında olan teklifler ihale komisyonunca aşırı düşük teklif olarak tespit edilir ve bu teklif sahiplerinden Kurum tarafından belirlenen kriterlere göre teklifte önemli olduğu tespit edilen bileşenler ile ilgili ayrıntılar yazılı olarak istenir. İhale komisyonu;

1) Verilen hizmetin ekonomik olması,

2) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin işin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar,

3) Teklif edilen hizmetin özgünlüğü, gibi hususlarda yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak aşırı düşük teklifleri değerlendirir. Bu değerlendirme sonucunda, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifleri reddedilir…” hükmü,

İdari Şartname’nin “İhaleye katılabilmek için gereken belgeler ve yeterlik kriterleri” başlıklı 7’nci maddesinde “İsteklilerin ihaleye katılabilmeleri için aşağıda sayılan belgeler ve yeterlik kriterleri ile fiyat dışı unsurlara ilişkin bilgileri e-teklifleri kapsamında beyan etmeleri gerekmektedir.

… 7.5.4. İsteklinin teklifi kapsamında sunması gerektiği bu şartnamenin 7 nci maddesi dışındaki maddeleri ile teknik şartnamede belirtilen aşağıdaki belgeler:

…..

Kayıt Tescil Belgesi Teknik Şartname 2.1 Maddesi: Teklif edilecek ürün Sağlık Bakanlığı “Kayıt Tescil Birimi” nde kayıtlı aktif Sağlık Bilgi Yönetim Sistemi üreticileri Aktif PACS listesinde yer almaktadır. Yükleniciler Kayıt Tescil Biriminden aldıkları belgeleri yeterlilik bilgi tablosunda sunacaktır.
Yetki Belgesi Teknik Şartname 2.14 Maddesi: Teklif verecek firmalar teklif ettikleri ürünleri için yetkili satıcı olduklarına dair üretici firmadan ya da üretici firmanın Türkiye temsilcisinden alacakları yetki belgelerini yeterlilik bilgi tablosunda sunacaktır.

 

…” düzenlemesi,

Teknik Şartname’de “1. PACS ve RIS Teleradyoloji Genel Şartları

KONU

Bu teknik şartname Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğüne Bağlı Sağlık Tesisleri için kurulacak olan Dijital Görüntü Arşivleme ve Haberleşme Sistemi (PACS) ve Ortak Radyoloji Bilgi Sistemi (RBS) içeren Teleradyoloji sistemi ile ilgili satın-alma şartlarını kapsar.

AMAÇ

Bu şartnamenin amacı Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Sağlık Tesislerinin Görüntü Arşivleme ve Haberleşme Sistemi (PACS) yazılımının kurulumunu, işletilmesi ve müdürlük içindeki Sağlık Tesislerinin birbiri ile Teleradyoloji yapmaları işini kapsayacaktır. Bu kapsamda müdürlüğe bağlı tüm kurumlar hastanın tüm çekimlerine tek bir seferde ulaşılabilecek böylece gereksiz çekimler önlenebilecektir. Alınacak PACS sistemi müdürlük genelince mevcutta çalışmakta olan HBYS yazılım sistemleri ile entegre olarak çalışacaktır. HBYS’ nin PACS ile entegrasyonu için yüklenici, HBYS üreticisi ile çalışacak olup, bu firmadan alınacak tüm hizmetler firma tarafından bu proje kapsamında HBYS firmasından temin edilecektir. Bu çalışmalar sırasında, HBYS1 yi temin eden firma ile yüklenicinin sorumluluklarını yerine getirmesi konusunda Balıkesir İl Müdürlüğü belirleyici ve hakem role sahip olacaktır. Yüklenici aşağıda isimleri belirtilen sağlık tesisleri haricinde yeni açılan veya kurulması istenilen diğer sağlık tesislerine de sözleşme süresince ücretsiz kurulum yapacaktır.

  1. Genel İstek ve Özellikler

2.1 Teklif edilecek ürün Sağlık Bakanlığı “Kayıt Tescil Birimi”nde kayıtlı aktif Sağlık Bilgi Yönetim Sistemi üreticileri Aktif PACS listesinde yer almalıdır. Yükleniciler Kayıt Tescil Biriminden aldıkları belgeleri İhale dosyasında sunacaklardır.

2.14 Teklif verecek firmalar teklif ettikleri ürünleri için yetkili satıcı olduklarına dair üretici firmadan ya da üretici firmanın Türkiye temsilcisinden alacakları yetki belgelerini tekliflerine ekleyeceklerdir…” düzenlemesi yer almaktadır.

13.03.2023 onay tarihli ihale komisyonu kararı incelendiğinde ihalede teklif veren 3 isteklinin tamamının teklifinin geçerli olarak belirlendiği, ihalenin Furkan Avcı üzerinde bırakıldığı, başvuru sahibi istekli Simplex Bilgi Teknolojileri Anonim Şirketi’nin ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi istekli olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

İhale üzerinde bırakılan isteklinin kendisi adına düzenlenen kayıt tescil belgesinin sunulmadığı/beyan edilmediği iddiasına ilişkin yapılan incelemede, söz konusu isteklinin yeterlik bilgileri tablosunun ilgili bölümüne aşağıda yer verilmektedir.

İdari Şartnamenin 7 nci maddesi dışındaki maddeleri ile teknik şartnamede belirtilen belgeler. İdari Şartname 7.5.4 Maddesi Kayıt Tescil Belgesi (Teknik Şartname 2.1 Maddesi: Teklif edilecek ürün Sağlık Bakanlığı “Kayıt Tescil Birimi” nde kayıtlı aktif Sağlık Bilgi Yönetim Sistemi üreticileri Aktif PACS listesinde yer almaktadır. Yükleniciler Kayıt Tescil Biriminden aldıkları belgeleri yeterlilik bilgi tablosunda sunacaktır.) Kayıt Tescil Belgesi, Sağlık Bakanlığı Kayıt Tescil Sisteminden alınmış Yetki belgemiz bulunaktadır. KTS_Yetki_Belgesi.pdf olarak sunulacaktır. İdari Şartnamenin 7 nci maddesi dışındaki maddeleri ile teknik şartnamede belirtilen belgeler.

 

Kayıt Tescil Belgesi’nin, “https://kts.saglik.gov.tr/YetkiBelgesiDogrula.aspx” internet adresi üzerinden doğrulama kodu girilerek sorgulanabilir nitelikte bir belge olduğu, idare tarafından söz konusu belgeye ait bilgilerin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edileceğine yönelik düzenlemeye ihale dokümanında yer verdiği, ancak ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından sunulan yeterlik bilgileri tablosunda söz konusu belgeye ilişkin “Kayıt Tescil Belgesi, Sağlık Bakanlığı Kayıt Tescil Sisteminden alınmış Yetki belgemiz bulunmaktadır. KTS_Yetki_Belgesi.pdf olarak sunulacaktır.” şeklindeki ifadenin, ihale tarihi itibarıyla anılan belgenin sorgulanabilmesi için bir beyan niteliğinde olmadığı, netice itibarıyla anılan isteklinin söz konusu belgeye ilişkin beyanının bulunmadığı anlaşıldığından başvuru sahibinin bu yönüyle iddiasının yerinde olduğunu sonucuna varılmıştır.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E. Üyesi

Hava Kargo Talebindeki Düşüş Nisan Ayında Yavaşladı

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), Nisan 2023 küresel hava kargo piyasalarına ilişkin verileri yayınladı ve bir önceki yılın talep performansına göre daha yavaş olmakla birlikte düşüşün devam ettiğini gösterdi.

– Kargo ton-kilometre (CTKs) cinsinden ölçülen küresel talep, Nisan 2022’ye kıyasla %6,6 düşüş kaydetti (uluslararası operasyonlar için -%7,0). Yıllık bazda yaşanan bu düşüş, bir önceki aya göre  (-%7,6) iyileşmeye işaret ediyor.

– Kapasite (mevcut kargo ton-kilometre, ACTK olarak ölçülür) Nisan 2022’ye kıyasla %13,4 arttı. Nisan 2019’a dönemine kıyasla da %3,2 artarak son üç yılda ilk kez kapasite COVID öncesi seviyeleri aşmış oldu. Bu güçlü artış, yolcu sektöründeki talebin toparlanmaya başlamasıyla birlikte, temel olarak göbek kapasitesinin artışından kaynaklanıyor. Bu iyileşmeye rağmen yük taşıma kapasitesi %2,3 oranında azaldı. Preighter operasyonları 2,5 yıllık kesintisiz faaliyetlerin ardından Mart ayında sona erdi.

– Küresel kargo talebini etkileyen başlıca faktörler:

o Kargo talebinin öncü göstergesi olan Satın Alma Yöneticileri Endeksi’nin (PMI) küresel yeni ihracat siparişleri bileşeni Nisan ayında iyileşme kaydetti.  Çin’in PMI seviyesi kritik 50 sınırını aşarak dünyanın en büyük ihracat ekonomisinden mamul mallara olan talebin arttığına işaret etti.

o Küresel mal ticareti Mart ayında %0,2 oranında artarak Kasım 2022’den bu yana ilk kez yıllık bazda artış gösterdi.

o Tüketici ve üretici fiyatlarındaki artışlar ılımlı seyretti. Nisan ayı manşet Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ABD’de %5,0, Çin’de %0,3 ve Japonya’da %3,5 olarak kaydedildi. Avrupa daha yüksek (%8,1) olmakla birlikte, Ekim 2022’deki %11,5’lik zirvenin oldukça altında bir artış kaydetti.

IATA Genel Müdürü Willie Walsh, hava kargo sektörünün COVID-19 krizini atlatmasını sağlayan dayanıklılık, kriz sonrasında da kritik önem taşıdığını söyledi. Walsh sektör değerlendirmesinde şunları söyledi, “Hava kargo sektörü, yolcu talebindeki toparlanmanın beraberinde getirdiği göbek kapasitesindeki genişlemenin sonuçlarına göre kendini ayarlıyor. Preighter operasyonları Mart ayında durdu ve yük taşıma hizmetleri Nisan ayında %2,3 oranında azaltıldı. Talep ortamını okumak oldukça zor. Enflasyonun düşmesi kesinlikle olumlu bir gelişme. Ancak bunun talebi canlandırabilecek daha gevşek para politikalarına yol açma derecesi ve hızı belirsiz.”

Bölgesel Havayollarının Nisan Ayı Performansı

Asya-Pasifik havayollarının hava kargo hacimleri Nisan 2023’te, 2022’nin aynı ayına kıyasla %0,4 oranında azaldı. Bu, Mart ayına (-%6,8) kıyasla performansta önemli bir iyileşmeydi.  Bölgedeki mevcut kapasite, işin yolcu tarafından giderek daha fazla göbek kapasitesinin devreye girmesiyle Nisan 2022’ye kıyasla %41,2 oranında arttı.

Kuzey Amerikalı taşıyıcılar, Nisan 2023’te 2022’nin aynı ayına kıyasla kargo hacimlerinde %13,1’lik bir düşüşle tüm bölgeler arasında en zayıf performansı gösterdi. Bu, Mart ayına (-%10,2) kıyasla performansta düşüş kaydetti. Bölgedeki havayolları, iki ana ticaret hattındaki hacimlerdeki önemli düşüş nedeniyle Nisan ayında uluslararası talepte önemli bir azalma gördü: Kuzey Amerika-Avrupa (-%13,5) ve Kuzey Amerika-Asya (-%9,3). Kapasite Nisan 2022’ye kıyasla %1,5 azaldı.

Avrupalı taşıyıcılar Nisan 2023’te 2022’nin aynı ayına kıyasla kargo hacimlerinde %8,2’lik bir düşüş yaşadı. Bu, Mart ayına (-%7,4) kıyasla performansta hafif bir düşüş oldu. Bölgedeki havayolları, Kuzey Amerika-Avrupa (-%13,5) ticaret hattında ve Avrupa içinde (-%16,1) çift haneli daralmalar nedeniyle uluslararası talepte önemli bir düşüş gördü. Bu durum, bölgedeki genel düşüşü hafifletmeye yardımcı olan Avrupa-Asya hattındaki güçlü taleple (%3,4) kısmen dengelendi. Nisan 2023’te kapasite Nisan 2022’ye kıyasla %7,8 arttı.

Orta Doğulu taşıyıcılar Nisan 2023’te kargo hacimlerinde yıllık bazda %6,8’lik bir düşüş kaydetti. Bu, bir önceki aya (-%5,5) kıyasla performansta hafif bir düşüş oldu. Kapasite Nisan 2022’ye kıyasla %10,0 arttı.

Latin Amerikalı taşıyıcılar, Nisan 2023’te Nisan 2022’ye kıyasla kargo hacimlerinde %1,6’lık bir düşüş bildirdi. Bu, Mart ayına (-%4,4) kıyasla performansta bir iyileşmeydi. Nisan ayında kapasite, 2022 yılının aynı ayına kıyasla %8,1 arttı.

Nisan ayında tek olumlu performans gösteren Afrika havayolları, Nisan 2022’ye kıyasla talepte %0,9’luk bir artış kaydetti. Bu, bir önceki aya (-%4,3) kıyasla performansta bir iyileşmeydi. Özellikle, Afrika’dan Asya’ya ticaret rotası Nisan ayında kargo talebinde önemli bir artış yaşadı ve yıllık bazda %20,0 artış gösterdi. Kapasite Nisan 2022 seviyelerinin %5,3 üzerinde seyretti.

OSB’lerde Kira ve Arsalar El Yakıyor

Organize Sanayi Bölgeleri’nde (OSB) yüzde 100’e yakın artan kira ve arsa fiyatları yatırım yapmak isteyen sanayicinin önünü kesiyor. Artan maliyetler nedeniyle uygun şartlarda üretim yapamamaktan dert yanan sanayiciler, yeni üretim alanları istiyor.

Son yıllarda yaşanan enflasyonist ortam, devletin sağladığı teşvikler nedeniyle organize sanayi bölgelerine (OSB) olan ilginin artması kısıtlı olan sanayi bölgesi alanları nedeniyle kira ve arsa maliyetlerinde ciddi artışlar yaşandı. Bazı firmalar yeni yatırımları için uygun fabrika bulamazken bazı firmalar ise fiyat artışları nedeniyle yatırım kararlarını ötelemek durumunda kaldı. Son yıllarda yaşanan artışlar, firmaların Ar-Ge, yeni makine ve ürün gibi bazı yeni yatırım projelerini ertelemesine yol açtı. Sanayiciler çözümün yeni üretim alanları oluşturularak, KOBİ ölçeğindeki firmalara uygun şartlar altında tahsis edilmesi görüşünde.

Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay arzda yaşanan sıkıntının fiyatları yukarı çektiğini belirtti ve devam etti: “Son özellikle iki yıldır devletin sağladığı teşvikler sebebiyle organize Sanayi bölgelerinde ciddi talepler oluştu taleplerin oluşmasıyla arzda sıkıntı yaşanmaya başlandı dolayısıyla fiyatlarda otomatikman yukarı çıkmaya başladı şu an sanayicilerimiz yer bulamamaktan ve artan arsa fiyatlarından dolayı çok şikayetçi bir kısım sanayici arsa ve inşaat fiyatlarının artmasıyla kiralık fabrikaya yöneldi bu durumda yine talebin oluşmasıyla kiralık fabrikaların fiyatları da her geçen gün artıyor.” diye konuştu.

Yatırımcıların Yeni Gözdesi Sanayi Yapıları

Gayrimenkul Uzmanı, ULİKAD üyesi Gülcan Altınay ayrıca: “Kiraların yükselmesi ile yatırımcıların yeni gözdesi sanayi yapıları oldu arsa ve inşaat maliyetleri toplamı hesaplandığı zaman yüksek kira bedelleri nedeniyle kira amortisman süresi yatırımcının odak noktası haline geldi.” dedi.

Sanayiciler Devletten B Planı Bekliyor

Firmalar üretim yeri bulmakta zorlandığını söyleyen Altınay: “Çerkezköy Sanayi Bölgesi’nde fabrika kuracak firmalar yer tahsis etmekte zorluk yaşıyor çünkü seçenekler çok sınırlı sayıda. Sanayiciler devletten B planı bekliyor yeni sanayi alanlarının açılmasını bekliyorlar.” diye konuştu.

Yeni Fabrikalar Kurmak İmkânsız Hale Gelebilir

Fabrikalarda kira artışlarının yatırımları etkileyeceğine dikkat çeken Gülcan Altınay, “Fiyatlardaki balon artışların devam etmesi ile yeni fabrika kurmalarının imkânsız hale gelebileceğini söylüyorlar. Son dönemlerde Çerkezköy bölgesinde Sanayi arsası ve fabrika satış rakamları %100 artış gösterdi” diye konuştu.

Kontrol Odağı ve Başarı

İşleriniz hep ters mi gidiyor ? Başarısızlık yakanızı bir türlü bırakmıyor mu ? Başkaları işlerini tereyağından kıl çeker gibi hallederken hep sizin işlerinizde sorun mu çıkıyor ? Şans hep diğerlerinden yanaymış gibi mi görünüyor ? Ya da tam tersi bir biçimde o gün şanslı gününüzdeydiniz ve işleriniz yaver gitti.

Merak etmeyin, yalnız değilsiniz ! Birçok insan aynı düşüncelere sahip ve başlarına gelen iyi ya da kötü şeylerin yalnızca şans, kader ya da başka insanların iyi ya da kötü olmaları gibi kendi kontrolleri dışında olan unsurlardan kaynaklandığına inanıyorlar. Elbette şans, kader ve diğer insanların davranışları gibi kontrolümüz dışındaki unsurların yaşamımız üzerinde her zaman için çeşitli şekillerde etkisi vardır ancak başımıza gelen her şeyi bunlarla ilişkilendirmek de ne kadar doğrudur ?

Yukarıda yer verilen benzeri sorular aslında başarının ya da başarısızlığın nedenlerine ilişkin tutum ve algılarımızın bir sonucudur. Başarı ve başarısızlığın nedenlerini kendimizle ya da kontrolümüz dışındaki unsurlarla ilişkilendirmemiz de aslında çoğunlukla farkında olmadığımız eğilimlerimizin bir sonucudur ve bu eğilim “kontrol odağı” olarak isimlendirilmektedir. Değişimlerin hızlıca yaşandığı günümüz dünyasında başarılı olabilmek de hangi eğilimi öncelikli tuttuğumuzla yakından ilgilidir (1).

Kontrol odağında “iç kontrol odaklılık” ve “dış kontrol odaklılık” olmak üzere iki farklı durum söz konusudur. Dış kontrol odaklı kişiler, her ne kadar sıklıkla karşılaştıkları durumları kendilerinin kontrol ettiklerini düşünseler de yeni durumlar söz konusu olduğunda karşılaştıkları olumlu ve olumsuz durumların nedenlerini genel olarak şans, kader ve diğer insanların davranışları gibi kendileri dışındaki unsurlarda arama eğilimdedirler. Dolayısıyla da çaba sarf etmeyi gereksiz görmektedirler. Çünkü ne olacaksa olacaktır. İç kontrol odaklı kişiler ise karşılaştıkları olumlu ve olumsuz durumların nedenlerini öncelikle kendilerinde aramaktadırlar. Bu açıdan iç kontrol odaklı kişilerin öz değerlendirme yapabilme becerilerinin yüksek olduğu söylenebilir. Bu özelliklerinin bir sonucu olarak iç kontrol odaklı kişilerin geleceklerinin kendi kontrollerine bağlı olduğuna inanmaları nedeniyle daha fazla çaba gösterdikleri ve bunun sonucunda da kariyerlerinde daha başarılı oldukları görülmektedir. Ayrıca yine iç kontrol odaklı kişilerin iş hayatında diğerlerine göre daha yüksek performans gösterdikleri, stresli durumlarla daha kolay başa çıkabildikleri, hedef odaklı hareket ettikleri, gerektiğinde kolaylıkla inisiyatif ve sorumluluk aldıkları ve nihayetinde liderlik için daha uygun oldukları da söylenebilir. Bu nedenle bir işletmenin başarısının diğer birçok unsurun yanı sıra çalışanlarının iç kontrol odaklı kişilerden oluşmasına bağlı olduğu da ileri sürülmektedir (2, 3, 4).

Kısaca belirtmek gerekirse dış kontrol odaklı kişilerdeki en önemli sorun çaba ile başarı arasındaki ilişkinin farkında olmamalarıdır. Başarının da başarısızlığın da şans, kader ve diğer insanların davranışları gibi kendi kontrolleri dışındaki unsurlar olduğuna dair taşıdıkları güçlü inanç ister istemez sorunun kaynağını kendilerinde aramalarını engellemektedir.

Elbette yaşamlarımız üzerinde kendi kontrolümüz dışındaki unsurların belirli bir etkisi bulunmaktadır. Ne var ki, karşılaştığımız bütün durumların nedenlerini kendimiz dışındaki unsurlarda aramayı alışkanlık haline getirdiğimizde, kendimizden kaynaklanan sorunları, diğer bir ifade ile düzeltmemiz gereken hatalarımızı göremez oluruz.

İç kontrol odaklı kişilerin daha başarılı olmalarının en önemli nedeni, sorunun kaynağını kendi kontrolleri dışındaki unsurlarda aramaya başlamadan önce öz değerlendirme yaparak güçlü oldukları yönleri fark edip bunları ön plana çıkartabilme ve ayrıca hatalı ve eksik yönlerinin farkına vararak hatalarını düzeltme ve eksiklerini giderme fırsatından yararlanabilmeleridir.

Ayrıca sağlıklı bir biçimde öz değerlendirme yapabildikleri için, sorunun gerçekten kendi kontrolleri dışındaki unsurlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığını ayırt edebilmeleri de söz konusudur. Böylelikle sorun, gerçekten kendi kontrolleri dışındaki unsurlardan kaynaklanıyorsa, bunlara yönelik stratejiler geliştirip doğru önlemleri de alabilmeleri mümkün olmaktadır. Dolayısıyla başarılı olmanın önemli bir ön koşulunun doğru bir biçimde öz değerleme yapabilme, başka bir ifade ile kendimizle açıkça ve objektif bir biçimde yüzleşebilme becerisini kazanmak olduğunu kabul etmek gerekir.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Mind Tools Content Team, “Locus of Control: Are You in Charge of Your Destiny?”, Çevrim içi: https://www.mindtools.com/am8v6ux/locus-of-control, 31.05.2023.

(2) McShane, S. L. and Von Glinow, M. A. (2019), Organizational Behavior, 4th Ed. McGraw-Hill Education, New York, p. 59.

(3) Lopez-Garrido, G. (2023), “Locus Of Control Theory In Psychology: Definition & Examples”, Çevrim içi: https://www.simplypsychology.org/locus-of-control.html, 31.05.2023.

(4) HRDQ Staff (2022), “How Your Internal Locus Of Control Can Impact Your Business”, Çevrim içi: https://hrdqstore.com/blogs/hrdq-blog/internal-locus-of-control#table-of-contents-10, 31.05.2023.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR