Türkiye’nin Enerji Depolama Stratejileri Sektör Zirvesinde Ele Alındı

Enerji depolama sistemlerine dair dünyadaki en iyi uygulama örnekleri, en yeni iş modelleri ve önümüzdeki dönemde ülkemizde atılacak adımların ele alındığı ‘Enerji Depolama Sistemleri Zirvesi’, 8 Haziran’da İstanbul’da düzenlendi. 

Huawei ve Partner EGS sponsorluğunda, Harvard Business Review Türkiye ve Enerjide Dijitalleşme Derneği’nin (EDİDER) stratejik iş ortaklığıyla düzenlenen ‘Enerji Depolama Sistemleri Zirvesi’, 8 Haziran’da İstanbul Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleştirildi. Çevrimiçi olarak da takip edilebilen zirve, ‘Yerel ve Global Pazarlar, Gelişen Teknolojiler ve Yeni İş Modelleri Perspektifinde Enerji Depolamaya Bakış’ temasıyla düzenlendi.

Zirvenin açılış konuşmasını, gerçekleştiren Huawei Digital Power Avrupa Başkanı Chen Le şu ifadelere yer verdi; “Huawei Digital Power, sıfır karbon hedefiyle, akıllı bir dünya için, dijitalleşmeye öncülük etmektedir. Bu vizyon doğrultusunda hedefimiz, sürdürülebilir, daha yeşil ve daha iyi bir geleceğe doğru birlikte ilerlemektir. Huawei Digital Power iş grubunun Türkiye’de faaliyete geçtiği 2021 yılından bu yana, Türkiye’nin güneş enerjisi faaliyetlerine katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Bu vesileyle, Türkiye’deki müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın desteğine bir kez daha teşekkür etmek isterim. İşletmelere ve hanelere; güvenilir, emniyetli ve verimli enerji çözümleri sunmak için çalışmaya devam edeceğiz. Verimli bir dijital güç ekosistemi oluşturmak için, iş ortaklarımız ve güneş enerjisi endüstrisi ile iş birliği içinde çalışmaya kararlıyız. Bu ekosistem; bireylerin, işletmelerin ve toplulukların, yenilenebilir enerjiyi benimsemelerine katkıda bulunacaktır. Gelecek nesiller için daha yeşil ve daha sürdürülebilir bir dünyayı, birlikte inşa edebiliriz.”

Zirvenin devamında söz alan Partner EGS CEO’su Alper Terciyanlı ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bugün hem dağıtık depolama sistemlerinin enerji dönüşümünde üstleneceği rolü hem de yeni iş modellerinin geliştirilmesi ve uygulanması konusundaki düşüncelerimizi paylaşmak için bir aradayız. Yenilikçi iş modellerinin ortaya çıkışında ve gelişiminde regülasyonların önemli bir rol oynadığını hepimiz biliyoruz. Lisanssız üretim tesislerinin piyasaya hızlı ve doğru bir şekilde entegrasyonu, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji depolama sistemlerinin organize elektrik piyasalarına katılımının piyasa ve elektrik fiyatları üzerindeki etkileri, enerji depolama sistemlerinin şebekeye bağlantısında karşılaştığımız teknik zorlukları ve belirsizlikleri aşmak için hangi adımların atılması gerektiği, dağıtık enerji kaynaklarının ve bu sistemlerin işletilmesinde kullanılacak teknolojilerin, 10 yıl sonra nasıl bir elektrik piyasası yaratacağı, enerji depolama sistemlerinin Türkiye’nin enerji geleceğini özelinde bir yol haritası oluşturacaktır.”

Enerji Depolama Sistemleri Zirvesi’nde katılımcılara seslenen, Huawei Digital Power Türkiye Genel Müdürü Zhao Guanliang konuşmasında şunları söyledi; “Enerji endüstrisinin standartlarının oluşturulmasına katkı sağlamak ve endüstride dijital gücü inovasyonla geliştirmek için, yoğun bir şekilde çalışıyoruz. İş ortaklarımız ve paydaşlarımızla, sıfır karbon hedefine ulaşma yolunda gerçekleştirdiğimiz iş birliklerinden büyük memnuniyet duyuyoruz. Çevreye karşı sorumluluğumuzun kesinlikle farkındayız. Üretim süreçlerimizde ve ürün yaşam döngülerimizde, olumsuz çevresel etkileri en aza indirgemek için çalışıyoruz. Enerji depolama sistemleri, temiz enerjiye geçişin endüstrideki kilit noktalarından biri olacaktır. Türkiye’de, temiz enerjinin gelişimi için önemli fırsatlar ve geniş bir iş potansiyeli söz konusu. Huawei’in güçlü kurumsal yapısı ve satış sonrası hizmetleri, yatırımcılarımıza enerji depolama alanındaki yatırımları için, ihtiyaç duydukları güvenceyi sağlamaya devam edecektir. Enerji depolama sistemlerinin sektörün ana yatırım kalemlerinden biri haline geleceğine inanıyoruz.”

Enerji depolama sistemlerine dair dünyadaki en iyi uygulama örnekleri, en yeni iş modelleri ve Türkiye’nin enerji sektöründe önümüzdeki dönemde atılacak adımların ele alındığı etkinlikte, sektörün öncü isimleri ve altı paydaş derneğin katkılarıyla, iki ayrı panel düzenlendi.

İlk panelde, ‘Enerji Depolama Sistemlerinin Bugünü ve Geleceği’ konusu ele alındı. Moderatörlüğünü EDİDER Başkanı Elif Düşmez Tek’in gerçekleştirdiği oturumda Renecore Energy CEO’su İbrahim Erden, Sanko Enerji CEO’su Hakan Yıldırım, Polat Energy CEO’su Arkın Akbay ve Borusan EnBW CEO’su Enis Amasyalı konuşmacı olarak yer aldılar.

Enerji depolama uygulama alanları, mevcut yasal düzenlemeler, dağıtık enerji depolamanın yaygınlaşması için yapılması gerekenler ve enerji depolama teknolojilerinin Türkiye’deki üretim potansiyeli, panelin öne çıkan konuları arasındaydı.

İkinci panelde, EDİDER (Enerjide Dijitalleşme Derneği), EDSİS (Enerji Depolama Sistemleri Derneği), ETD (Enerji Ticareti Derneği), EÜD (Enerji Üreticileri Derneği), GÜNDER (Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü) ve TÜREB (Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği) gibi güneş, rüzgar, elektrik üretimi ve ticareti, enerjide dijitalleşme ve depolama alanında görev alan altı derneğin yer alacağı Paydaş Dernekler Özel Oturumu’nda, ‘Temiz Enerjiye Geçişte Yeni İş Modelleri ve Enerji Depolamanın Rolü’ konuları ele alındı. Partner EGS CEO’su ve EDİDER Başkan Yardımcısı Alper Terciyanlı’nın moderatörlüğünü üstlendiği oturumda, ETD Başkanı Murat Kirazlı, TÜREB Başkan Yardımcısı Erinç Kısa, EÜD Başkanı Cem Aşık, GÜNDER Başkanı Kutay Kaleli ve EDSİS Başkanı Kâmil Çağatay Bayındır konuşmacı olarak yer aldılar.

Enerji dönüşümünde önemli bir rol oynayacağı öngörülen dağıtık depolama sistemlerinin yaygınlaşması için gereken yeni iş modelleri, regülasyon boşlukları ve bariyerler, lisanssız üretim tesislerinin piyasaya entegrasyonu, organize elektrik piyasalarına katılımın piyasa üzerindeki etkileri ve enerji depolama sistemlerinin şebekeye bağlantısı, ikinci oturumda ele alınan konulardan bazılarıydı.

Hizmet İşi ile Mal Alımının Birlikte İhale Edilmesi ?

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle,  Teknik Şartname’nin “Hizmet Sunumu İçin Mutfak, Yemekhane ve Gıda Deposu Kurulacak Merkezler” başlıklı 13’üncü maddesinin 14, 15 ve 17’nci maddelerinden Ulus Şehit Piyade Er Hasan Hüseyin Oğuz İlçe Entegre Hastanesi için gerçekleştirilecek işin mal alımı kapsamında olduğunun anlaşıldığı, bu kısmın ayrılarak mal alımı şeklinde ihale edilmesinin daha doğru olacağı, mevcut düzenlemenin teklif verilmesine engel teşkil ettiği iddialarına yer verilmiştir.

04.05.2023 tarihli ve 2023/UH.II-722 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinde “…Mal: Satın alınan her türlü ihtiyaç maddeleri ile taşınır ve taşınmaz mal ve hakları,

Hizmet: Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, (…), tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, meslekî eğitim, fotoğraf, film, fikrî ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri, … İfade eder.” hükmü,

Anılan Kanun’un “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci maddesinde “İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur. Aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı olmadığı sürece mal alımı, hizmet alımı ve yapım işleri bir arada ihale edilemez…” hükmü,

Teknik Şartname’nin “İşin Konusu” başlıklı 3’üncü maddesinde “İşin konusu; Bartın Devlet Hastanesi ve ek binalarında, Amasra İlçe Entegre Hastanesi, Ulus Şehit Piyade Er Hasan Hüseyin Oğuz İlçe Entegre Hastanesi ve 2023 yılında taşınılması planlanan Bartın Devlet Hastanesi yeni hizmet binasında hizmet alan hasta ve refakatçilerle, sağlık tesislerinde çalışanlara, staj yapan öğrencilere ve idarenin yemek veya kahvaltı verilmesini uygun gördüğü kişilere, 7 (yedi) gün 24 (yirmi dört) saat esasına göre, yüklenici firma tarafından temin edilen malzeme, makine, cihaz, alet ve personelle yemek ve kahvaltıların hazırlanması, dağıtılması ve sonrası hizmetlerdir.” düzenlemesi,

Anılan Şartname’nin “Hizmet Sunumu İçin Mutfak, Yemekhane ve Gıda Deposu Kurulacak Merkezler” başlıklı 13’üncü maddesinde “(14) Ulus Şehit Piyade Er Hasan Hüseyin Oğuz İlçe Entegre Hastanesi için yemekler hastane mutfağında hastane kadrolu personeli (aşçısı) tarafından pişirilecek, servis, temizlik ve bulaşık yıkama işi yine hastane kadrolu personelleri (Ulus) tarafınca yapılacaktır.

(15) Günlük kaç öğün yemek ve gece kahvaltısı hazırlanacağı idare tarafından (Ulus İlçe Hastanesi) yükleniciye bildirilecek, yüklenici yemek için gerekli miktarda malzemeleri zamanında (malzemelerin özelliğine göre günlük, haftalık, aylık olarak) teslim etmekle yükümlüdür. Teslim edilen malzemeler günlük öğün üzerinden faturalandırılacaktır.

(17) Ulus Şehit Piyade Er Haşan Hüseyin Oğuz ilçe Entegre Hastanesi için teslim edilen malzemelerin hazırlanacak olan öğün için yeterli olup olmadığı, teslim edilen gıda maddelerinin 1.Kısım şartnamede yer alan nitelikleri sağlayıp sağlamadığı kontrol komisyonunca denetlenecektir. Kontrol komisyonu tarafından uygun olmayan gıda maddeleri kabul edilmeyecektir. Bu durumda yüklenici zamanında (yemek hazırlanacak zaman kadar) ihtiyaç duyulan gıda maddelerini teslim edemez ise o gün için ihtiyaç duyulan üç çeşit yemeği dışarıdan temin etmek zorundadır. Eğer yüklenici dışarıdan yemeği temin edemezse hastane idaresince belirlenecek yerden yemek hizmeti alınarak yükleniciden tahsil edilecektir. …” düzenlemesi yer almaktadır.

İhale dokümanı kapsamında verilen “Birim Fiyat Teklif Cetveli” aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.

A B
Sıra No  İş Kaleminin Adı ve Kısa Açıklaması Birimi Miktarı Teklif Edilen Birim Fiyat Tutarı  
1  Normal Kahvaltı öğün 338.571      
2  Diyet Kahvaltı öğün 110.121      
3  Normal Yemek öğün 1.071.486      
4 Diyet Yemek öğün 158.859      
5 Ara Öğün öğün 274.360      
6 R1-R2 öğün 52.953      
Toplam Tutar (K.D.V Hariç)  

4734 sayılı Kanun’un “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci maddesinde yer alan hükümden, aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı olmadığı sürece mal alımı, hizmet alımı ve yapım işlerinin bir arada ihale edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Teknik Şartname’nin yukarıda yer verilen düzenlemelerinden, ihale konusu işin Bartın Devlet Hastanesi ve ek binalarında, Amasra İlçe Entegre Hastanesi, Ulus Şehit Piyade Er Hasan Hüseyin Oğuz İlçe Entegre Hastanesi ve 2023 yılında taşınılması planlanan Bartın Devlet Hastanesi yeni hizmet binasında hizmet alanlara yüklenici firma tarafından temin edilen malzeme, makine, cihaz, alet ve personelle yemek ve kahvaltıların hazırlanması, dağıtılması ve sonrası hizmetlerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.

Başvuru sahibi tarafından iddiaya konu edilen Ulus Şehit Piyade Er Hasan Hüseyin Oğuz İlçe Entegre Hastanesi ile ilgili bölümün idarenin mutfağında gerçekleştirileceği, yemeklerin idarenin aşçısı tarafından pişirileceği, servis, temizlik ve bulaşık yıkama işinin yine hastane kadrolu personelleri tarafınca yapılacağı, günlük kaç öğün yemek ve gece kahvaltısı hazırlanacağının idare tarafından yükleniciye bildirileceği, yüklenicinin ise yemek için gerekli miktarda malzemeleri zamanında teslim etmekle yükümlü olduğu anlaşılmakta olup, bu çerçevede ihale konusu hizmetin anılan bölümünün yalnızca malzeme temininden ibaret olduğu görülmüştür.

Yapılan tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde; 4734 sayılı Kanun’un 5’inci maddesi uyarınca aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı bulunmadığı sürece mal, hizmet ve yapım işlerinin bir arada ihale edilemeyeceğinin anlaşıldığı, ihale konusu hizmetin ifa yerlerinden biri olan Ulus Şehit Piyade Er Hasan Hüseyin Oğuz İlçe Entegre Hastanesi ile ilgili bölümünde yüklenicinin yükümlülüğünün sadece yemeklerin hazırlanmasında kullanılacak malzemelerin temini olduğu ve söz konusu ihalenin diğer bölümlerinde gerçekleştirilecek olan malzemeli yemeğin pişirilmesi, taşınması, dağıtımı veya sonrası işler kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu durumun yemek üretimi alanında faaliyet göstermeyen ancak malzeme teminini gerçekleştirebilecek yeterliliğe sahip olanların ihaleye katılımına da engel oluşturabileceği, diğer yandan olası aşırı düşük teklif sorgulaması durumunda öğün üzerinden teklif verilen iddiaya konu ihalede açıklama istenilecek teklif bileşenlerinin belirlenmesinin de sorun teşkil edebileceği ve bu şartlar altında sorgulamanın sağlıklı olarak gerçekleştirilemeyeceği, netice itibariyle tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, bahse konu işlerin bir arada ihale edilmeye imkân verecek nitelikte kabul edilebilir doğal bağlantısı bulunmadığı ve anılan işin hizmet alımı kapsamında ihale edilmesinin mevzuata uygun olmadığı anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Sonuç olarak, yukarıda mevzuata aykırılığı belirlenen ihale işlemlerinin düzeltici işlemle giderilemeyecek nitelikte işlemler olduğu tespit edildiğinden, ihalenin iptali gerekmektedir.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması Kitabının 5. Baskısı Çıktı

20. Yıla özel olarak güncellenen Sorulu-Cevaplı İş Hukuku Uygulaması Kitabımızın 5. Baskısı çıktı.

Küresel ekonominin hüküm sürdüğü dünyamızda yaşanan ekonomik krizler ve salgın hastalıklar (sars, mers, ebola ve koronavirüs gibi) ve ülkemizde meydana gelen yüzyılın depremi nedeniyle istihdamda ciddi daralmalar meydana gelmiş ve ortaya çıkan işsizlik sorunu sosyal yapıyı olumsuz yönde etkilemiştir. Dünyada yaşanan krizlerin iş piyasalarına olumsuz etkisi ile iş ilişkileri de olumsuz etkilenmekte ve işçinin korunması yanında, işletmelerin de korunmasına gereksinim duyulmaktadır. Bu gelişmeler ışığında yeni çalışma tür ve biçimlerine duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır.

Uluslararası piyasalara ayak uydurmak, işletmeleri ayakta tutmak ve istihdamı korumak amacıyla klasik çalışma yöntemlerinden uzaklaşılarak daha esnek çalışma tür ve biçimlerinin benimsenmesi yoluna gidilmektedir. Nitekim asıl işveren-alt işveren ilişkisinin yaygınlık kazanması, mesleki anlamda geçici iş ilişkisi ve özel istihdam büroları, uzaktan çalışma, kısa çalışma, kadın çalışanların doğuma bağlı haklarının iyileştirilmesi ile yarım çalışma ve kısmi süreli çalışma hakkı, gece çalışma süresi ile denkleştirme süresinin bazı sektörler lehine uzatılması, telafi çalışma süresinin uzatılması gibi düzenlemeler istihdamın korunmasının yanında işletmelerin de korunmasını amaçlayan yasal düzenlemelerdir.

Çalışma hayatının dinamik bir yapıya sahip olması nedeniyle, değişime uyum sağlamak ve güncel mevzuatı takip etmek bir gerekliliktir. Biz de kitabımızın 5 inci baskısını 20 nci yıla özel olarak 4857 sayılı İş Kanunu’nda yapılan değişiklikler, güncel Yargıtay kararları ve öğretide geliştirilen görüşleri de dikkate alarak güncelledik. İş hukuku uygulamacılarına ışık tutması amacıyla iş mevzuatı alanında hemen her konuya cevap verebilecek pratik ve güncel bir kitabı sizlere takdim etmekten mutluluk duyuyoruz.

Mayıs/2023/ANKARA

Lütfi İNCİROĞLU

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

E. Çalışma Genel Müdür Yardımcısı

Dikim Atölyesi Aranmaktadır

Giyim sektöründe faaliyet gösteren bir firmamızın fabrikası için, dikim hizmeti verecek dikim atölyesi aranmaktadır. Aşağıda belirtilen bilgilerle, ticaret@satinalmadergisi.comadresinden iletişime geçmeniz rica olunur.

İlgilenenlerin, aşağıdaki bilgileri bildirmesi gerekmektedir:

  • Çalışan sayısı ve lokasyon – adres bilgisi
  • Makine sayısı ve bilgisi
  • Günlük / Aylık adet üretim sayısı (kapasite)

Firma Araştırma, Endüstriyel Ürün Alım-Satım Hizmetleri:

ticaret@satinalmadergisi.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

İş Yaşamındaki Filler ve Pireler

İş Yaşamındaki Filler ve Pireler

İşletmecilik alanında hızlıca değişimlerin yaşandığı 1980’li yıllardan ve kendi deneyimlerinden etkilenen Charles Handy tarafından filler ve pireler metaforu aracılığıyla ileri sürülen ilgi çekici bir düşünceye göre iş yaşamında üretimden hizmetlere doğru yaşanan geçişle birlikte üretim yapan büyük firmaları simgeleyen fillerin yerini hizmet sektöründe hızlıca hareket eden ve sayıları da aynı şekilde hızlıca artan pireler almaya başlamıştır.

Handy yazmış olduğu “The Elephant and the Flea” (Filler ve Pireler) başlıklı kitapta, karısının da telkiniyle büyük kurumsal firmalarda çalışmaktan vazgeçerek yazarlık ve danışmanlık gibi alanları içeren geniş bir portföy çerçevesinde serbest çalışmaya başlamasını, diğer bir ifade ile kendi hikayesini örnek göstererek, bağımsız çalışmanın ve kendi işini kurmanın önemini ve avantajlarını vurgulamaktadır (1, 2). Handy’nin yaklaşımına göre dev firmaların devri sona ermekte ve girişimcilik yeni döneme damgasını vurmaktadır. Çünkü filler de artık pirelerden destek almakta ve aldıkları bu destekle varlıklarını sürdürüp büyümektedirler. Zira büyük kurumsal firmalar sahip oldukları bürokratik yapı nedeniyle hantallaşmış olduklarından, yeni fikir üretebilme ve değişen koşullara hızlı tepki verebilme niteliklerine sahip pirelere muhtaçlardır ve bu süreçlerin kontrolü pirelere geçmiş bulunmaktadır. Bu yönleriyle pireler, yeni dönemin temel itici gücü haline gelmektedir (1, 3).

Kuşkusuz Handy tarafından ileri sürülen bu görüşler ve öngörüler bugünün iş dünyası ile uyumlu görülebilir. Ne var ki, bu görüşlerin çeşitli açılardan da eleştirilmesi mümkündür. Üstelik filler ve pireler yaklaşımının çelişkili bir doğası da bulunmaktadır.

Filler ve pireler yaklaşımında dikkat çeken önemli bir nokta her ne kadar pireler övülüp yüceltiliyor olsalar da pirelerin varlıklarını sürdürebilmek için fillere muhtaç oldukları gerçeğidir. Gerçekten de Handy’nin yaklaşımında filler pirelere muhtaçmış gibi gösteriliyor olsa da fillerin olmadığı bir dünyada pirelerin ne yapacağı da bir soru işareti haline gelmektedir. Dolayısıyla filler ile pireler arasında aslında karşılıklı faydanın sağlandığı bir ilişki söz konusudur. Örneğin, Handy’nin kendisi de aslında fillere danışmanlık yapan bir piredir. Dolayısıyla fillerin döneminin sona ermekte olduğuna ilişkin iddialara temkinli yaklaşmak ve bu iddiaları fillerin tamamen ortadan kalktığı ya da kalkacağı şeklinde yorumlamamak gerekir.

Nüfus üzerine çalışmaları bulunan Kuczynski’nin de nüfus artışına ilişkin tespitlerinde filler ve pirelerden yararlanmış olması oldukça dikkat çekicidir ve verdiği örnek Handy’nin filler ve pireler yaklaşımının gözden kaçan bir noktasının anlaşılması açısından da oldukça önemlidir.

Kuczynski bir çalışmasında genç yaşta evlenmenin ve buna bağlı olarak nüfus artış hızının önemini vurgulamak amacıyla düşünsel bir deney çerçevesinde fil ve pire nüfusunu incelemekte ve başlangıçta her iki grubunda 1.000 üyesinin olduğu varsayımdan hareketle her kuşakta nüfus artışının 2 ve 0,5 olması, diğer bir ifade ile her bir kuşakta nüfusun ikiye katlanması ya da yarı yarıya azalması durumunda ne olacağını şu şekilde yorumlamaktadır: Fillerin nüfusu iki katına çıktığında pirelerin nüfusu astronomik bir sayıya ulaşırken, fillerin sayısı yarıya indiğinde pirelerin nesli çoktan tükenmiş olacaktır. Kuşkusuz buradaki ayırıcı temel nokta her iki türün yaşam süreleri de dahil olmak üzere birçok açıdan birbirilerinden tamamen farklı olmasından kaynaklanmaktadır (4).

Aynı durumun Handy’nin pireleri için de geçerli olduğunu kabul etmek gerekir. Doğaları gereği Handy’nin pirelerinin sayısı fillere göre daha hızlı artacağından, bu yeni pireler iş yapmak için ihtiyaç duyacakları filleri nereden bulacaklardır ? Bu soru isteyen herkesin iş yaşamında bir pire olamayacağını, olsa bile istediği başarıya ulaşamayacağını bize göstermektedir.

Diğer yandan Handy, filleri eski dönemin üretim sektörünün, pireleri de yeni dönemin hizmet sektörünün baş oyuncuları olarak ele alıyor olsa da fillerin artık yalnızca üretim sektörüyle sınırlı olmadığını, hizmet sektöründe de fillerin bulunduğunu ve pireler kadar olmasa da sayılarının her geçen gün arttığını da belirtmek gerekir. Dolayısıyla ekonomide hizmet sektörünün artık belirgin bir ağırlığı bulunsa da sonuçta hizmet sektöründe faaliyetler yalnızca pireler tarafından gerçekleştirilmemektedir ve pireler hizmet sektöründe de yine belirgin ölçüde filler için iş yapmaktadırlar.

Handy’nin filler ve pireler yaklaşımına getirilebilecek diğer bir eleştiri ise, kendi hikayesini biraz fazla genelleştirmesidir. Kuşkusuz sahip olduğu niteliklerinin ve kariyer sürecinin yanı sıra pireler için yeterince iş yapma alanın ve fırsatının bulunduğu bir dönem olan 1980’li yıllarda pire olarak kendisini konumlandırmış olması da Handy’nin işletmeciliğin önemli düşünürleri arasında sayılma gibi başarılı ve ayrıcalıklı bir konuma ulaşmasına yardımcı olmuştur (2). Oysa bugünün değişen şartlarının Handy’nin tabiriyle pire olmak için çabalayan herkese aynı fırsatları sunup sunmayacağı tam bir soru işaretidir.

Kısaca belirtmek gerekirse, Handy’nin filler ve pireler yaklaşımının, işletmecilik alanındaki diğer birçok popüler yaklaşım gibi, ilk bakışta heyecan uyandırdığı, ancak üzerinde biraz düşünüldüğünde bazı açılardan eleştirilmesinin ya da farklı bir bakış açısıyla ele alınmasının gerekli olduğu bir dizi görüşü içerdiği söylenebilir. Kuşkusuz böylesi görüşler işletmecilik literatürüne yeni bir soluk ve zenginlik getirmektedir. Ancak bunları zamanın modasına uygun genel geçer reçeteler olarak kabul etmenin de çeşitli yönlerden sakıncalarının bulunduğunun farkında olmak da önemlidir.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Handy, C. (2002), The Elephant and the Flea: Looking Backwards to the Future, Arrow Books.

(2) Doyle, J. F. (2002), “Review of ‘The Elephant and the Flea: Reflections of a Reluctant Capitalist,’ by Charles Handy, Harvard Business School Press, 2001”, Ubiquity, April.

(3) Mayer, C. (2012), “The Elephant and the Flea”, Çevrim içi: https://www.businessinsider.com/the-elephant-and-the-flea-2012-9, (08.06.2023).

(4) Blacker, C. P. (1937), “Future Trends in Population”, The Eugenics Review, 29 (3), p. 223.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

İş İlanı: Helen Doron Florya Learning Center İçin İngilizce Öğretmenleri Aranıyor

Helen Doron Florya Learning Center İçin İngilizce Öğretmenleri Aranıyor

35 yılı aşkın deneyimle, Dünya’da 40 ülkede faaliyet gösteren Helen Doron markasının bir parçası olmaya hazır mısınız ?

3 aylık bebeklerden, 19 yaşa kadar İngilizce öğretiminde fark yaratanlardan olmak ister misiniz ?

Yeni açılacak olan Helen Doron Florya Learning Center’da birlikte çalışacağımız İngilizce Öğretmenleri ile tanışmak için sabırsızlanıyoruz.

Helen Doron küresel eğitim ağında yer almayı isteyen ve aşağıdaki özelliklere sahip tüm adayların başvurularını bekliyoruz.

  • Üniversitelerin İngilizce öğretmenliği ve ilgili bölümlerinden mezun
  • Akıcı olarak İngilizce konuşabilen,
  • Pedagojik formasyona sahip,
  • Stajını tamamlamış,
  • Çocukları çok seven, bebeklerle de iletişim kurabilen,
  • Veli ve öğrenci iletişimini yönetebilecek,
  • Takım çalışmasına yatkın ve ekip başarısını önemseyen,
  • Temel düzeyde MS Office ve gerekli eğitim yazılımlarını kullanabilen,
  • Tercihen sigara kullanmayan,
  • Esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilen.

İletişim:   iletisim@helendoron.com

Telefon:  0 (212) 706 67 66

 

 

Alım Talebi: Pancar Şekeri

Bir firmamız için; şeker pancarından üretilmiş, şeker alımı yapılacaktır.

  • Avrupa menşeili,
  • Aylık 12.500 ton
  • Hedef fiyat Mersin CIF 450 $
  • Pancar şekeri gerekli ( Brezilya vs. değil )

İlgililerin, aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK ( 250 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

“Türkiye ve Çin Arasındaki Karşılıklı Ticaret ve Yatırımlar Daha da Artacak”

Çin’in Pekin şehrinde düzenlenen 2023 Küresel Ticaret ve Yatırım Teşvik Zirvesi’ne katılan TFI TAB Gıda Yatırımları Kurucu Ortağı ve CEO’su Korhan Kurdoğlu yaptığı açıklamada, “Etkili ve büyük ölçekli yatırımların her iki ülkenin de yerel ekonomik kalkınmasına büyük katkı yapacağını düşünüyorum. Gelecekte büyük ölçekli yatırımların karşılıklı olarak yapılması ve Türkiye’nin kendine özgü ürünlerinin Çin’e ihraç edilmesi gibi gelişmelerle iki ülke arasındaki karşılıklı ticaret ve yatırımların artacağına inanıyorum” dedi.

2023 Küresel Ticaret ve Yatırım Teşvik Zirvesi, 24 Mayıs’ta Çin’in Pekin şehrinde gerçekleştirildi. Zirve, “Kazan-Kazan İş Birliğine Güveni Güçlendirmek ve Açık Bir Dünya Ekonomisi İnşa Etmek” temasıyla düzenlendi. Dört paralel forumdan oluşan Küresel Ticaret ve Yatırım Teşvik Zirvesi’ne, yaklaşık 500 yabancı devlet insanı, iş dünyası derneklerinin temsilcileri ve ilgili uluslararası kuruluşların başkanları katıldı.

Zirveye katılan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu – DEİK / Türkiye – Çin İş Konseyi Başkanı, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Çin Çalışma Grubu ve Şangay Network Başkanı, TFI TAB Gıda Yatırımları Kurucu Ortağı ve CEO’su Korhan Kurdoğlu, “Kuşak ve Yol” girişiminin gerçekleştirilmesi açısından da önemli bir ülke olan Türkiye, Çin ile arasında altyapı inşaatı, ulaştırma, yüksek teknoloji ve finans alanlarında birçok iş birliğini yürütüyor. Bu iş birlikleriyle iki ülke de karşılıklı kazanımlar elde ediyor. Etkili ve büyük ölçekli yatırımlar her iki ülkenin de yerel ekonomik kalkınmasına büyük katkı yapacaktır. Gelecekte büyük ölçekli yatırımların karşılıklı olarak her iki ülkede de yapılması ve Türkiye’nin kendine özgü ürünlerinin Çin’e ihraç edilmesi gibi gelişmelerle Türkiye ve Çin arasındaki karşılıklı ticaret ve yatırımların artacağına inanıyorum” dedi.

TFI TAB Gıda Yatırımları Çin’de 1400’ü aşkın restoran işletiyor

Korhan Kurdoğlu’nun kurucu ortağı ve CEO’su olduğu TFI TAB Gıda Yatırımları, Türkiye’nin Çin’deki en büyük ticari yatırım projesini oluşturuyor. Çin’de 1400’ü aşkın restoranı bulunan TFI, Türkiye ve Çin’deki iki farklı operasyonuyla dünyanın en büyük 4 hızlı servis restoran zinciri operatöründen biri olarak dikkat çekiyor. TFI sadece bu yıl Çin’de 200’den fazla restoran açmayı planlıyor. Türkiye’deki ekosistem şirketlerinden Çin’e ihracat da gerçekleştiren TFI, aynı zamanda Çin’de yıllık satın alma miktarı 2 milyar Yuan’ı aşan bir yerel ekosistem oluşturmuş bulunuyor.

DEİK Türkiye-Çin İş Konseyi ve TÜSİAD, Çin ile iş birliğini daha da geliştirecek

Kurdoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “DEİK/Türkiye-Çin İş Konseyi, Türkiye’yi tanıtmak ve Türk ürünlerinin görünürlüğünü artırmak için Çin’de aktif olarak çalışmalar yürütmeyi planlıyor. Çinli turizm yetkilileri ve seyahat acenteleri ile fikir alışverişi ve iş birliğinin Türkiye’ye daha fazla Çinli turist çekeceği umuluyor. Aynı zamanda iki ülkenin ekonomi ve ticaret yetkilileri ve ticaret ve sanayi dernekleri arasında, ekonomik ve ticari forumlar, karşılıklı ziyaretler ve fikir alışverişi ortamları düzenleyerek, yatırım alanında Çin ve Türkiye arasındaki iş birliğini ve ekonomik ve ticari gelişmeyi destekleyecek.

TÜSİAD da Çin ile ikili ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmek ve Çin’in ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmelerini yakından takip etmek amacıyla çalışmalar yürütüyor. Çin Uluslararası Ticareti Destekleme Konseyi ve Tüm Çin Sanayi ve Ticaret Federasyonu ile 15 yılı aşkın bir süredir devam eden mutabakat zaptları ile Türkiye ve Çin iş dünyası ve hükümet yetkilileri arasındaki iş birliğini güçlendirmek için partnerleriyle birlikte birçok farklı etkinlik düzenliyor. Bu amaçla, Çin ile iş yapmak konulu üst düzey konferanslar, sektör bazlı toplantılar (ulaştırma/lojistik, turizm, bilişim ve iletişim teknolojileri, dijital ticaret, yiyecek ve içecek) düzenleyen TÜSİAD, potansiyel iş birliği alanları hakkında raporlar yayınlamakla birlikte, birçok Çinli iş dünyası kuruluşu ve resmi heyeti kabul etti ve Çin’in çeşitli eyaletlerine de ziyaretlerini sürdürdü.”

Dijital Emek Platformu Çalışanları İşçi Statüsünde midir ?

İşletmeler, dünyada yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler ve küreselleşme dolayısıyla uluslararası arenadaki çetin rekabet koşulları nedeniyle varlıklarını idame ettirebilmek için yeni çalışma tür ve biçimlerine yönelmişlerdir. Çalışma hayatındaki değişiklik anlayışı, çalışanların sosyal arzuları ile işletmelerin zorunlulukları arasındaki dengeyi sağlamaya dönük yeni esnek çalışma biçimlerini ortaya çıkarmıştır[1].

Dijital çalışma kavramı, internet üzerinden hizmet veren uygulamalar aracılığı ile bir hizmetin sunumu ve/veya işin yapılmasına olanak sağlanması, işin görülmesini isteyen kişi ile bu işi yapacak kişinin uygulama aracılığı ile bir araya getirilmesi süreçlerini kapsayan bir çalışma modelidir[2]. Bu çalışma modelinde üçlü bir ilişki bulunmaktadır. İşin yapılmasını talep eden (müşteri), işin/hizmetin yapımını üstlenen (çalışan) ve bu iki tarafı bir araya getiren internet sitesi ve/veya mobil uygulamadır. Bu tür çalışma modeline Uber çalışanları ile moto-kurye çalışanları örnek olarak gösterilmektedir[3]. Dijital emek platformunun bu uygulaması konum bazlı (location based) bir platform uygulamasıdır. Bu çalışmada, müşteri tarafından yapılması talep edilen iş, bu işi talep eden müşterinin ev ya da işyerinde gerçekleşir. Ancak söz konusu hizmete dair talep ve bu talebi yerine getirecek kişi dijital platform üzerinden buluşur. Örneğin ev hizmetleri, tamirat/tadilat işleri, nakliye/taşımacılık işleri, bu platform üzerinde buluşularak yapılabildiği gibi dijital platformlar üzerinden sipariş edilen yiyecek, market ürünleri ve restoran siparişlerinin teslimatını yapan, uygulamada (esnaf) moto-kurye olarak isimlendirilen çalışanlar da bu kapsamda değerlendirilir[4].

Peki, dijital emek platformu üzerinde buluşarak hizmet sunan çalışanlar bağımsız çalışan mı? Yoksa bağımlı çalışan işçi mi? Ya da işçi benzeri çalışan olarak mı nitelendirilecektir?

Mevzuatımızda bu tür çalışanlar, klasik anlamda işçi statüsünde değerlendirilmemektedir. Doğrudan işçi statüsünde istihdam edilenler hariç bunlar sosyal sigorta sistemine bağımsız çalışanlar olarak bildirimi yapılan kişilerdir. Ancak, Avrupa Birliğine üye ülkelerin ulusal hukuk sistemlerine bakıldığında platform çalışanlarıyla ilgili olarak Hollanda, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya ve İngiltere mahkemeleri, bu kişilerin bağımsız çalışan olmadıklarını karara bağlamışlardır[5]. Özellikle 2021 yılında platform çalışanlarıyla ilgili önemli gelişmeler yaşanmıştır. Nitekim 2021 yılı Şubat ayında İngiltere’de yüksek mahkeme tarafından Uber sürücülerinin bağımsız çalışan değil, çalışan olduğu yönündeki karar, 2021 yılı Ağustos ayında İspanya’da moto-kuryeler ile ilgili kabul edilen özel yasa ve Hollanda’da Uber çalışanlarının bağımsız çalışan olmadıklarıyla ilgili gelişmeler önemli gelişmeler olarak kayda geçmiştir. Avrupa Komisyonu, 09.12.2021 tarihinde platform çalışanları ile ilgili olarak çalışma koşullarının geliştirilmesi ve Avrupa Birliği içinde dijital platformların sürdürülebilir büyümeleri için bir dizi önlemi içeren bir teklif hazırlamışlardır[6].

Sonuç olarak, dijital çalışma kavramı, internet üzerinden hizmet veren uygulamalar aracılığı ile bir hizmetin sunumu ve/veya işin yapılmasına olanak sağlanması, işin görülmesini isteyen kişi ile bu işi yapacak kişinin uygulama aracılığı ile bir araya getirilmesi süreçlerini kapsayan bir çalışma modelidir. Türk mevzuatında bu tür çalışanlar, klasik anlamda işçi statüsünde değerlendirilmemektedir. Doğrudan işçi statüsünde istihdam edilenler hariç dijital platform çalışanları sosyal sigorta sistemine bağımsız çalışanlar olarak bildirilmektedir. Ancak, dijital platform çalışanları AB üyesi ülkelerin yüksek mahkemeleri tarafından bağımsız çalışan değil, çalışan olarak kabul edilmektedir. Nihayetinde, ülkemizde henüz doktrinde tartışılan ve yüksek mahkeme kararlarına yansımamış bu konuda önümüzdeki süreçte yasal düzenlemelerde “işçi” ve “çalışan” kavramlarının yeniden tanımlanması ile konu açıklığa kavuşturulabilecektir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Çalışma Hayatında Esnek Çalışma Uygulamaları, 2. Baskı, İstanbul 2020, s.1; AYKAÇ, Hande Bahar, Platform Ekonomisi: İş Hukukunda Yarattığı Sorunlar Üzerine Bir Değerlendirme, SİCİL, Yıl 2020, Sayı:44, s.70 vd.

[2] YILDIZ, Gaye Burcu, Dijital Emek Platformları Üzerinden Çalışanların Hukuki Statülerinin Belirlenmesi, SİCİL, s.29; AYKAÇ, Platform Ekonomisi, SİCİL, s.87 vd.

[3] YILDIZ, Dijital Emek Platformları, SİCİL, s.29 vd.

[4] AYKAÇ, Platform Ekonomisi, SİCİL, s.89 vd.

[5] YILDIZ, Dijital Emek Platformları, SİCİL, s.33; AYKAÇ, Platform Ekonomisi, SİCİL, s.83 vd.

[6] YILDIZ, Dijital Emek Platformları, SİCİL, s.34; AYKAÇ, Platform Ekonomisi, SİCİL, s.83 vd.

ihracatçıların Liste Başı Sorunu: Vize

İhracatçılar, yakın zamana kadar finansman bulamama, döviz kurlarının enflasyon rakamlarının gerisinde kalması ve enerji fiyatlarındaki yükseklik gibi sorunlarla mücadele ederken pandemi sonrasında seyahat taleplerinin tekrar gündeme gelmesiyle vize sorunuyla başbaşa kaldılar. Vize sorunu ihracatçıların sorunları arasında liste başı konumuna yükseldi.

Türk ihracatçıları, ihracatımızın yarıdan fazlasını yaptığımız Avrupa Birliği ülkelerine ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptıkları vize başvurularında en büyük sorunu yaşıyorlar.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ihracatçıların son 1 yıldır kredi alamadıkları şikayetiyle kendisini aradıklarını ve çözüm talep ettiklerini dile getirdi.

“Son dönemde arayan ihracatçılarımızda kredi alamama şikayeti vize sorununun gerisinde kaldı” diyen Eskinazi, “İhracatçılarımız online vize başvurularının çok ileri tarihli randevular verilmesi ve başvurularının uzun sürmesi nedeniyle işlerinin aksadığını dillendiriyorlar” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin ihracat hedeflerine ulaşması için, “Üretilen ürünlerin pazarlanmasının birinci koşulu fuarlara, ticaret heyetlerine katılmak ve müşteri ziyaretleri yapmak hayati öneme sahip” tespitini dillendiren Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “İhracatçıların çok hızlı vize alabilmeleri gerekiyor. Şengen bölgesi ülkelere bu süreçte aylar sonrasına randevu veriliyor. Fuar katılımlarında İzmir’deki konsoloslar bize yardımcı oluyorlar. İhracatçılarımıza yardımcı olan konsoloslarımıza teşekkür ediyoruz. Vize sorununa çare olabilecek formüllerden birisi yeşil pasaport. Bazı meslek gruplarında hak sahiplerinin eşlerine varıncaya kadar yeşil pasaport verilirken yeşil pasaporta en çok ihtiyaç duyan ihracat dünyasında yeşil pasaport çok sınırlı veriliyor. İhracatçılara verilen yeşil pasaport sayısını artıracak yasal düzenlemeler gerekiyor.”

Bonus Olarak Verilen Pasaportlar Başımızı Ağrıtıyor

Türkiye’den son yıllarda 400 bin dolara konut satın alan yabancılara Türk pasaportu verildiğine vurgu yapan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Yabancılara konut satarak döviz kazanma hesapları yapılırken, Türkiye’ye yıllık 254 milyar dolar döviz kazandıran ihracata sekte vuracak bir durum oluşmaması gerekiyor. Şengen’de en çok ret yiyen Türk pasaportlarının bu tip pasaportlar olduğu ifade ediliyor” diyerek sözlerini noktaladı.