Dell Technologies Operasyonlardan Sorumlu Başkanı Jeff Clarke’tan 2023 Öngörüleri

Tüm dünya için inişli çıkışlı bir yıl olan 2022, başımıza gelebilecekleri tahmin edemediğimiz olaylarla doluydu. Bu dönemde değişmeyen tek şey ise kısa vadeli engelleri aşmada ve uzun vadeli fırsatları yakalamada teknolojinin rolü oldu. Peki 2023’te bizi neler bekliyor? Dell Technologies Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Operasyonlardan Sorumlu Eş Başkanı Jeff Clarke, veri çağının yeni beklentilerini karşılamak için teknolojinin nasıl ilerleyeceğine dair öngörülerini paylaştı.

İnsanlığın ilerlemesini sağlayan teknolojik yeniliklerin ivme kazandığını söyleyen Clarke, “Çoklu bulut ortamına ve uç bilişime doğru genişleyen hiper bağlanabilirlik sayesinde verilerimiz artık her yerde bulunuyor. Basit bir ifadeyle söylemek gerekirse, veriler sadece miktar olarak değil, değer olarak da her geçen gün artıyor. Bu ilerleme ve büyümenin sonucunda öncelikle yeni beklentilerle karşılaşacağız. Teknolojinin hayatlarımızı kolaylaştırmasını ve işlerimizi daha başarılı hâle getirmesini bekliyoruz. Teknolojinin eğitim, sağlık hizmetleri, devlet hizmetleri ve diğer önemli alanlarda ilerlememize yardımcı olmasını bekliyoruz. Sonuç itibarıyla da zorlukların üstesinden gelinmesi için temel teknolojilerin ilerlediğini ve bunlara karşılık gelen kullanıcı deneyimlerinin arttığını göreceğiz” dedi.

BT Yöneticilerinin Gündeminde 4 Ana Tema Olacak 

Clarke, 2023’e doğru ilerlerken, CIO’ların gündeminin üst sıralarında dört ana temanın yer aldığını söyleyerek şöyle detaylandırdı:

Teknoloji, İş Deneyimini Belirleyecek

Her şeyin her yerden yapılabildiği günümüz ekonomisinde şirketlerin geleceği değişiyor ve bizler hibrit bir dünyaya yönelik tasarımlar yaptığımız sırada çalışan deneyimini, fiziksel çalışma alanlarından ziyade teknolojiler daha fazla belirleyecek. Bu da size, şirketinize ve kültürünüze en uygun olanı tasarlamak için pek çok yeni fırsat sunuyor.

Pandeminin ilk başlarında “her yerden çalışma” yolculuğunun ilk aşaması tamamen “her yerden” kısmıyla ilgiliydi. Yeni ve modern istemcilerin sunduğu mobilite kabiliyetlerini kullanarak işimizi, okulumuzu ve hayatımızı ihtiyacımız olan her yere taşıdık. Bu yolculuğun bir sonraki aşaması ise “çalışma” kısmının daha iyi bir hâle getirilmesiyle ilgili. Doğru araçlara ve ekipmanlara, iş birliği için doğru çalışma alanlarına ve işi daha iyi yapmak için doğru bir kültüre ihtiyacımız var.

Öğrenci olmak doktor, öğretmen, mühendis veya veri bilimcisi olmaktan farklı. Artık doğru istemci kapasitesine, form faktörüne ve en önemlisi çevre birimleri ekosistemine sahip olmanın, uğraşılan işin en iyi şekilde yapılması için gereken ortamı yarattığının farkındayız. Gelişmiş ekran teknolojisine yapılan yatırımların, uzaktan yazılım geliştirmenin etkinliğini önemli ölçüde artırdığını gözlemledik. Ayrıca daha iyi ses ve video özelliklerinin uzaktan öğrenmede önemli bir fark yarattığını gördük. Kişiselleştirilmiş ve optimize edilmiş bir ortam, kullanıcılar açısından gerçek bir farklılaşmaya giden yol olabilir.

Bu nedenle, insanları birbirine ve aynı zamanda önem verdikleri veri, uygulama ve hizmetlere sorunsuz bir şekilde bağlamak için son kullanıcı beklentisinde önemli bir artış olacak. Kültür oluşturmaktan inovasyonu teşvik etmeye ve müşterilere hizmet vermeye varana kadar teknoloji, ilerlemenin merkezinde yer alıyor. Dolayısıyla, kuruluşlar işin geleceğine nasıl yaklaşırsa yaklaşsın, modern iş deneyimini teknoloji belirleyecek.

“Duvarlarla çevrili bahçeler” Teknoloji Ekosistemlerine Dönüşecek

Dünyada teknoloji endüstrisi çok büyük ve her geçen gün daha da büyüyor. İyi olan şu ki, iş fırsatlarının geneline hitap eden inovasyon alanında herhangi bir sıkıntı yok. Ancak buna karşılık, inovasyonun her yeni yönüyle birlikte kuruluşlar yayılım ve karmaşıklıkla baş başa kalıyor.

Örneğin, bulut teknolojisinin ilk zamanlarında çoğu şirket, işlerini hızlandırmak için birden fazla genel, özel, uç ve hatta telekomünikasyon bulutu kullanmaya başladı. Bu “çoklu bulut” aşaması, her bir bulut içinde inovasyona önemli erişim sağlasa da kaçınılmaz olarak silolara ve veri tekrarlarına neden oluyor. Silolaşan bulutlar “duvarlarla çevrili bahçelere” benziyor.

2022’de sektörün gerçek anlamda “çoklu bulut” mimarilerine geçtiğini görmeye başladık. Bunlar, seçtiğiniz bulut teknolojilerinin bilgi işlem hizmetlerini kullanıyor ancak aynı zamanda önemli yetenekleri çoklu bulut ortamında “yatay” hâle getirmeye odaklanıyor. Buna iyi bir örnek, yararlandığınız tüm bulutların erişebileceği ortak bir hizmet olan depolama ve verilerdir. Çoklu bulut uç yetenekleri kullanıma sunuluyor ve siber dayanıklılık ve siber kasa teknolojileri hâlihazırda bulutlardaki yatay yetenekler arasında yer alıyor. Hatta Sıfır Güven’e odaklanmak bile aslında çoklu bulutun güvenlik mimarisinin bir silolar topluluğu değil, ortak bir yatay hizmet olmasını sağlamakla ilgili.

Bir diğer ilginç alan ise telekomünikasyon ağlarımızın dijital dönüşümü. Open RAN gibi kavramların erkenden kullanılmasıyla sanallaştırma, yazılım tanımlı mimariler, açık sistemler ve açık arayüzlerin daha da büyük oranda benimsenmesini bekliyoruz. Dell bunun gerçekleşmesi için doğrudan telekom alanında çalışırken, bir yandan da dolaylı olarak her işletmenin dijital dönüşümü için haberleşme sistemlerimizdeki giderek artan açık erişim ve hızlı inovasyondan faydalanması için çalışıyor.

Hızlanan inovasyonun 2023 yılında, dijital dönüşümünüz için tüm teknoloji ekosisteminin bir platform olarak çalışmasını sağlamaya odaklanmasını bekliyoruz. Ayrıca kuruluşların kendilerine esneklik ve yeniliğe açık erişim sağlayan teknolojiye ve yayılımı otomatik bir çalışma sistemine doğru düzenleyebilecek iş ortaklarına yönelmelerini bekliyoruz.

Ve bunun için iyi bir neden var; tek bir çözüm, platform veya sağlayıcı teknolojinin tüm vaatlerini yerine getiremeyecek. Bu da “kapalı” ekosistemlerin meşhur “duvarlarla çevrili bahçelerinin” çökeceği anlamına geliyor.

Yapay Zekâ Bir Dönüm Noktasına Ulaşacak

Yıllardır yapay zekânın vaatleri hakkında konuşuyoruz. 2023, yapay zekâ ve makine öğreniminin gerçek dünyadaki kullanımının hızlanmasını beklediğimiz bir yıl. Araçlarımız ve yazılım sistemlerimiz var. Ciddi veri setleri biriktirdik. Ayrıca ekiplerimizin deneylerden gerçek dünya yapay zekâ projelerine geçişleri için hemen hemen her sektörde eğitime de yatırım yaptık.

Dell olarak biz de bu yolculuğa çıktık ve bugün işimizi geliştirmek için yapay zekâ kullanımına odaklanan yaklaşık 1000 projemiz, ürünümüz veya çalışmamız var. Müşterilerimizin de benzer bir yol izlediğini gözlemliyoruz, bunun sonucu olarak da 2023 yılında yapay zekâ ve makine öğreniminin daha gerçek etkilerini görmeye başlayacağız.

Dolayısıyla, bu son derece zorlu iş yükleri için optimize edilmiş daha fazla altyapıya ihtiyacımız olacak. Yapay zekâya güç sağlayan gelişmiş sunucular ve depolama çözümleri bugün müşteriler için bu işi yapıyor ancak 2023 yılında, hızı artırmaya yönelik pazara çok daha çeşitli çip girecek ve performans ve verimlilikte buna bağlı bir artış olacak.

Ayrıca, eğitim/çıkarım faaliyetinin dağıtılabilmesi için bulutlar arasında veri paylaşımını daha kolay hâle getirmemiz gerekiyor. 2025 yılına kadar uçta dağıtılan yapay zekâ iş yükleri için sunucuların yüzde 88’inin çıkarım yapmak için kullanılacağı tahmin ediliyor ve sadece verilerin dağıtımı değil, aynı zamanda bu verilerin yapay zekâ/makine öğrenimi işlenmesi de hâlihazırda devam ediyor.

Yapay zekânın ikinci dalgasını kullanan kuruluşlar, yapay zekâ daha iyi algılayabilir, öğrenebilir ve muhakeme edebilir hâle geldiğinden ve geliştiricilere ve veri bilimcilere uygulamalar ve sonuçlar sunma konusunda daha fazla özgürlük sağladığından önemli bir rekabet avantajı elde edecekler. Kuruluşlar üretkenliği ve verimliliği artırabiliyor, güç ve enerji gereksinimlerini azaltabiliyor ve çoklu bulut ve uç stratejilerini hızlandırabiliyorlar. Sektör olgunlaştıkça, açık kaynak yapay zekâ yaygınlaşıp daha geniş topluluklar tarafından erişilebilir hâle geldikçe yapay zekâ da daha yaygınlaşacak.

Sıfır Güven Mimarileri İvme Kazanacak

Küresel ekonominin dijital dönüşümü, potansiyel saldırı yüzeylerinin sayısını önemli ölçüde artırıyor. Gerçek bir kurumsal çevre olmaması kuruluşları, verilerinde ve tedarik zincirlerinde ve bu döngünün herhangi bir noktasında daha büyük risk altında bırakıyor. Günümüzde çoğu kuruluş için bir numaralı tehdit olmaya devam eden fidye yazılımı saldırıları, her 11 saniyede bir meydana geliyor ve olay başına 13 milyon dolara mal oluyor.

Güvenlik stratejilerini dönüştüren pek çok küresel müşterimiz, ortamlarının güvenliğini daha iyi sağlamak için Sıfır Güven mimari modelini araştırıyor. Sıfır Güven yaklaşımının üç ana prensibi olarak değerlendirilen “her şey için evrensel ve sürekli kimlik doğrulama”, “sağlam ve güvenilir politika odaklı davranış” ve “derinlemesine entegre tehdit yönetimi” elde edilmesi o kadar da zor şeyler değil.

Asıl zorluk, sektörün ve teknolojinin mevcut durumunun Sıfır Güven modelinin tasarım ve entegrasyonunu çoğu müşteri için çok karmaşık hâle getirmesi. Bizim işimiz ise bu yükü hafifletmek ve süreci basitleştirmek. Bu süreç, kuruluşun mevcut durumunun değerlendirilmesini ve siber güvenlik programlarını olgunlaştırmak ve Sıfır Güven’e uyum sağlamak için eyleme geçirilebilir içgörüler sunulmasını içeriyor. Yol haritalarının sürekli geliştirilmesi, en iyi uygulamalar ve standardizasyon yoluyla, bunun benimsenmesini çok daha hızlı ve kolay hâle getirebiliyoruz. Sıfır Güven günün sonunda, her şeyin birbirine bağlı olduğu önemli ölçüde dağıtılmış çoklu bulut dünyasında yeni bir veri güvenliği ve güvenilirlik düzeyinin temeli hâline gelecek.

Bu kısa liste, önümüzdeki yıla dair için aklımdan geçirdiklerim ancak 2022’nin bize öğrettiği bir şey varsa o da geleceği tahmin etmenin ne kadar zor olduğu. Hiç şüphe yok ki 2023 yılı bilinmeyenlerle ve sürprizlerle dolu olacak. Bir teknoloji iyimseri olarak, inovasyonun inanılmaz derecede ilerleme kaydedeceğinden eminim ve önümüzdeki yıl bizi bekleyenler için heyecanlıyım.

Satınalma Amatörü

Amatör Satınalmacıdan Geleceğin Profesyonellerine,

Makine İmalat-Endüstriyel Fırın-Alüminyum-Demir-Çelik

Satınalma mesleği zor ve özveri isteyen bir iştir. Okulu olmayan bu meslekte kendini istekli ve yetenekli hisseden herkes görev alabilir. En önemli kriter saygılı ve güven verici olmaktan geçer. Satınalma firmanın en önemli birimlerinden biridir, bunun farkında olarak çalışmalarını sürdürmek gerekir. İster küçük bir firmada tek satınalmacı olun, isterse büyük bir firmada satınalmacılardan biri veya amirleri olun, amatör ruhunuzu ve heyecanınızı hiç yitirmeyiniz. Unutmayın siz Satın Alma sorumlususunuz, tedarikçilerin sizi satın almasına izin vermeyiniz.

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile bu yazının tam metnini okuyabilirsiniz.
Hesap Oluştur

İşverenden Zam Talep Eden İşçiye, İşverenin El İşaretiyle Kapıyı Göstermesi, İşveren Feshi midir ?

Sözleşme hukukuna göre; fesih, sözleşmeyi sona erdiren tek taraflı bir irade beyanıdır. Aynı esas, iş sözleşmesi bakımından da geçerlidir. Fesih bildirimi, bozucu yenilik doğuran bir hak olduğundan var olan hukuki ilişki bozulur ve iş sözleşmesi sona erer. Nitekim 4857 sayılı İş Kanununa göre de belirsiz süreli iş sözleşmelerinde işçi veya işverenin bildirim süresi tanıyarak tek taraflı iradesiyle sözleşmeyi feshetmesi (İşK. m.17) mümkün olduğu gibi, belirsiz ya da belirli süreli iş sözleşmelerinde haklı bir nedenin varlığı halinde de bildirim süresi tanımaksızın işçi (İşK.m.24) veya işveren (İşK. m.25) tarafından fesih gerçekleştirilebilecektir[1].

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile bu yazının tam metnini okuyabilirsiniz.
Hesap Oluştur

Ah Şu Bankalar

Banka ve Bankacı

Teeee çocukluğumdan beri bankalar ve bankacılar hep saygın kuruluşlar olarak hafızama kazınmıştır. Çocukluğum derken 15-20 yıl gibi bir geçmişten bahsetmiyorum. Epey geriye gideceksiniz bu çocukluk düşüncemi anlayabilmeniz için. Gerçi bugün 18 yaşında olmasam da, bugün de bankalar ve bankacılar hep saygın kişi ve kurumlar olarak piyasada faaliyetlerini sürdürmektedirler.

Bankalar basiretli tacirlerdir ve saygındırlar. Her sözünün değerinin farkındalar ve etik değerlere önem verirler. Bankacılar kendilerini yetiştirmiş, bilgili kesimlerdir.

Hatçe Teyzeye parasal konuda 40 yıllık eşi bir tavsiyede bulunsa Hatçe Teyze inanmaz ancak bir bankacı ne derse Hatçe Teyze mutlaka ona kocasından daha fazla inanır.

Bankacılık yıllarımda olsun, şu eğitmenlik ve danışmanlık yaptığım uzun yıllar sürecinde de olsa kime ne fikir versem, fikrimi uygulamaya koyma eğilimi oldukça fazladır. Bu yüzden gerek bilgi, gerekse finansal konularda karşımdakilere yanıltıcı veya gerçeklikten oldukça uzak, siyasi tarafı ağır basan fikirleri vermekten kaçınırım.

Bankaların Verdikleri Kredi Kartı

Bankalar kimsenin boğazını sıkarcasına bir ürünü satmıyor. Kredi kartını vermiyor. Kredi de vermiyor. KMH da kullandırmıyor. Kredi kartını alan müşteri, sadece bir kartla kalmayıp, birden fazla kredi kartı alıp sanki para bir başkasınınmış gibi hesapsızca harcıyor. Aynı kişinin cebinde nakit para olsa, harcamayı bu şekilde ölçüsüzce yapmayacağına inanıyorum. Kredi kartı harcamasının ödemesi geldiğinde ise müşterinin hedefinde suçlayacağı bir kişi veya kurum varsa bankalar veya bankacılardır. Kredi kartını alırken ve parasını harcarken iyi de, ödeme yaparken zor oluyor. Kişiler kart harcamasını yaparken bütçe ve cüzdanını düşünmelidir. Karttan para harcarken cebinden para çıkmadığını gören kart hamili, kart borcunun cebinden çıkmayacağını sanıyor çoğu kez.

Adını tam koyamasam da, kart harcaması nedense bedava para gibi geliyor çoğu insana. Sonrasında borç batağına girmek an meselesi oluyor.

Borç batağına girdiğinde hiç kimsenin bankaları veya bankacıları suçlamaya hakkı yoktur.  Batağa saplanan kişinin öncelikle kendi iradesini kontrol etmesi gerekir.

Bankacı Bilgisiyle Müşterisini Doğru Yönlendirmelidir

Adı bende saklı olan bir bankadan bahsedeceğim. Banka adı çok önemli olmasa da yapılan olayı paylaşmadan geçemeyeceğim.

Konu dış ticaret…

Türkiye’den vesaik mukabili olarak yapılan ihracat evrakları arasında bulunan deniz konşimentosunda;

Consignee  : İhracatçının bankası

olmalıdır.

Yukarıdaki şekildeki konşimentonun düzenlenmesi, konşimentodan doğan mülkiyet haklarının aracı bankanıza verilmesi ve takip açısından bankanıza sorumluluk ve yetki verildiğini anlatır. Olması gereken budur.

Ancak danışmanlığını yaptığım bir firmanın çalıştığı bankanın ihracatçı firmaya verdiği bilgi aynen şu şekilde imiş.

Demem odur ki;

Consignee kısmında; ithalatçı

yazılsın denilmiş.

Önceki hukuki sorumluluğun ne olduğunu açıklayayım; Bir ihracat işleminde deniz konşimentosunun consignee kısmında ithalatçının adının var olması durumunda malların mülkiyetinin ithalatçıya ait olduğu anlaşılır.

Herhangi bir anlaşmazlık veya ithalatçının malları almaktan vazgeçmesi vukuunda;

İhracatçı veya ihracatçının bankası malların Türkiye’ye geri getirilmesi için deniz acentesine talimat vermeye yetkili değildir. Deniz nakliyat acentesi ithalatçının ülkesinde bulunan malları Türkiye’ye getirmek için öncelikle consignee kısmında bulunan kişi olan ithalatçının onayını alacaktır. Sizce ithalatçı bu onayı verecek midir elinde böylesine güzel bir fırsat geçmişken?

Bu kafa göz yaran af edilmez bir hata ve yönlendirmedir.

Bankalar

Dış işlemler konusunda müşterisine bir bilgi verirken bence ağızlarından çıkan her cümleleri kumpasla ölçmeleri gerekir. Bir bankanın, danışmanlığını yaptığım firmaya bu şekilde söylemesi beni şaşırtmaz oldu. Alıştım.

Daha da beteri;

Akreditifler konusunda ağzı olan konuşuyor. Bilen de, bilmeyen de. Tabii çoğu kez akreditif lehtarı zarar görüyor. Neden acaba? Bankalar çoook iyi bilip, akreditif lehtarının daha az bilgiye sahip olmalarından mı acaba?

Veya akreditif konusunda bankalar fazla sıkıntıya gelmek istemediklerinden mi akreditif lehtarı zarar görüyor?

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC International Chamber of Commerce

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komisyon Başkanlığı Üyesi

İnsan Kaynakları Yönetimi ve Sürdürülebilirlik

Günümüzde insan kaynakları yönetimi (HRM), işletmelerde çalışanları işe alma, onları belirli konularda eğitme, motivasyonlarını artırma, birimler arası iletişimin sağlanması, ücretlendirme, oryantasyon, terfi ve kıdem vb gibi konulardaki çalışmaların yürütülmesi olarak tanımlanmaktadır. Kurumun büyüklüğü, faaliyet alanı, hedefleri, bütçesi, politikaları vb gibi konular her şirkette insan kaynakları yönetiminin fonksiyonlarını ve çalışma mekanizmasını değiştirebilir. Sürdürülebilirliği insan kaynakları yönetimi özelinde ele aldığımız zaman bu görevlere ilave olarak farklı hedefler, ilkeler, kurallar ve sorumluluklar ortaya çıkmaktadır.

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile bu yazının tam metnini okuyabilirsiniz.
Hesap Oluştur

Almanya’da Tedarik Zinciri Yasası 1 Ocak 2023 Tarihinde Yürürlüğe Giriyor 

Almanya’da Tedarik Zinciri Yasası 1 Ocak 2023 Tarihinde Yürürlüğe Giriyor 

Tedarik Zinciri Yasası 2021 yılının Haziran ayında Federal Meclis tarafınca 2023 yılının Ocak ayında hayata geçirilmek üzere onaylanmıştır. İlgili yasanın temel amacı, küresel ekonomide insan haklarını ve çevreyi daha iyi korumak adına firmaların belirli kurallar çerçevesinde tedarik zincirlerini şekillendirmesi ve öngörülen standartlara uyumlu bir biçimde ilerlemesidir. Bu çerçevede, tedarik zincirine dahil olan tüm kişilerin haklarının güçlendirilmesi ve adil rekabet koşullarının sağlanması büyük önem arz etmektedir. Tedarik Zinciri Yasası kapsamında, firmalara yönelik risk yönetim sistemi ve şikayet ofisi kurulması gibi toplam 9 adet şart getirilmiştir.
Tedarik Zinciri Yasası 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe girecek olup, başlangıçta Almanya’da 3.000’den fazla çalışanı ve genel merkezi olan şirketleri kurallara uymasını için zorunlu tutacaktır. Bir yıl sonra 1 Ocak 2024 tarihinde itibaren ise, uygulama 1.000’den fazla çalışanı olan tüm şirketleri kapsayacak şekilde genişletilecektir.

Alman bir şirketin tedarikçisi durumundaki Türk firmalarının da ilgili yasa hükümlerini inceleyerek gerekli hazırlıkları yapmaları önem arz etmektedir.

Kaçak Akımlara Karşı Sigma Güvencesi ‘Kaçak Akım Koruma Test Cihazı’

Kaçak Akımlara Karşı Sigma Güvencesi ‘Kaçak Akım Koruma Test Cihazı’

Sunduğu yüksek performanslı kaçak akım koruma ürünleriyle firma ve kullanıcıların ilk tercihi olan Sigma Elektrik, Kaçak Akım Koruma Test Cihazı ile kaçak akım koruması yapan cihazların doğru çalışıp çalışmadığını kontrol ederek yangınlara, yaralanmalara ve ölümlere sebep olacak kaza risklerinin önüne geçiyor.

Sigma Elektrik, kaçak akım koruma uygulamalarında kalite ve yüksek performansı bir arada sunan ürün çeşitliliğiyle Türkiye’de sektörüne öncülük ediyor. Güvenilir elektrik sistemleri için ev, ofis, mağaza ve işletme gibi mekanlarda kullanılarak kaçak akım koruması yapan cihazların doğru çalışıp çalışmadığını kontrol eden Kaçak Akım Koruma Test Cihazı, sunduğu kontrol mekanizması ile kaçak akım şalterlerinin hatalı çalışarak kazalara ve çeşitli risklere sebep olmasına engel oluyor.

Elektrik sistemleri artık daha güvenli

Elektrik tesisatını ve insan hayatını koruyan temel kontrol cihazları arasında yer alan kaçak akım koruma şalterlerinin düzenli olarak testlerini gerçekleştirmek hem tesisat hem de kullanıcı güvenliği açısından önem taşıyor. 15, 30, 50, 100, 150 ve 300 mA gibi kademelere ayarlanarak test edebilme imkanı sunan kaçak akım koruma test cihazı maksimum 100ms’de sinyal uygularken, kontrol edilecek prizde enerji olup olmadığını LCD ekranında PWR led ışığı ile görüntüleme imkanı veriyor. Cihaz, ev ve iş yerlerinde herhangi bir elektrik prizine takıldıktan sonra manuel olarak seçilen kaçak akım test seviyesine göre sisteme faz iletkeni üzerinden kaçak akım göndererek, kaçak akım şalterinin TS EN standartlarında yer alan kaçak akım eşik değerlerine göre açma ve açmama yapıp yapamadığını ve şalterin ne kadar sürede açma yaptığını test etme imkanı sunuyor.

Uzmanlar öneriyor

Kaçak akım koruma test cihazlarının düzenli olarak kullanılması, elektrik sistemlerinin güvenliği için; iş güvenliği uzmanları, kontrol mühendisleri, tesisat denetleme mühendisleri, işletmelerdeki elektrik bakım ekibi, işletme sorumluları ve sahada kontrol hizmeti veren kuruluşlar tarafından öneriliyor. Kolay ve güvenli test metodu sayesinde herkes tarafından rahatlıkla kullanılabilen cihaz sadece Sigma kaçak akım koruma şalteri ile değil, her tip kaçak akım koruma şalteri ile uyumlu olarak çalışabiliyor.

Endüstrinin Gözdesi Otonom Araçlar

Endüstrinin Gözdesi Otonom Araçlar

Türkiye sanayisi, endüstriyel dijital dönüşüm kapsamında otonom araçlara büyük ilgi gösteriyor.

Türkiye, sanayide Endüstri 4.0 sürecini hızlı şekilde benimseyerek erken harekete geçen ülkeler arasında yer alıyor. Bu sürecin ilk safhası olan dijital dönüşüm süreci Türkiye endüstrisinde hızlı bir şekilde ilerliyor. İlk yıllarda sıklıkla enerji ve otomotiv gibi yüksek cirolu sektörlerde dijital dönüşüm başarıları göze çarpsa da bu dönüşümün günümüzde tüm sektörlerde kendini belirgin bir şekilde gösteriyor. Üretim alanında ise dönüşümün ilk aşaması olan araç otonom sistemleri yoğun bir şekilde uygulanıyor.

Otonom operasyon sistemleri alanında çözümler sunan yerli girişim ZGN Otonom & Robotik CEO’su Özgün Yabalak, otonom araç kullanımının Türkiye’deki geleceğine ilişkin şunları söyledi: “Türkiye, uzun yıllardan beri süre gelen ve çözüm aranan birçok angarya ve zorlu sürecin Endüstri 4.0 ile birlikte hızlı ve kolay bir şekilde çözüme ulaşabileceğine olan inancını her zaman korudu. Endüstri alanında son yıllarda yapılan yatırımlara baktığımızda da özellikle pandemi etkisinden sonra sanayicimizin bu konuya pozitif yaklaştığını söyleyebiliriz.

Gerçekçi olmak gerekirse bizden önceki mevcut çözümlerle otonomi uygulamaları Türkiye’de oldukça dar bir çerçevede gerçekleştirilmiş ve sektörde çok kısıtlı bir uygulama imkanı bulabilmiştir. Bu durum özellikle otonom araçlara karşı sektör genelinde ön yargılı bir yaklaşım olmasına neden olmuştu. Son iki yıl içerisinde ZGN Otonom ve Robotik’in otonom araç alanında aktif olması ve kendisini gösterip sektörde birçok uygulama yapmasıyla birlikte, firmalar ZGN’deki gelişmiş otonom operasyon çözümlerini görmeye başladı ve bu da durumun lehimize değişmesine yardımcı oldu. Pandeminin de etkisiyle birlikte insansız operasyonların özellikle üretim sektörü için ne kadar önemli olduğunu da net bir şekilde görmüş olduk.

2019 yılında 500 manuel endüstriyel taşıma aracına karşılık 10 otonom araç tercih edilirken bu oran günümüzde 300 manuel endüstriyel taşıma aracına karşılık 70 otonom araç tercih edilmesine kadar gelmiştir. Aradaki makas her geçen gün daha da kapanmaktadır. Bu nedenle yapılan piyasa araştırmalarına göre 2028 itibariyle depolama-lojistik, imalat, gıda, demir-çelik, dayanıklı tüketim malları, yan sanayi gibi daha birçok sektörde otonom araç kullanım tercihi manuel araç tercihiyle kafa kafaya gelecektir. 2040 yılına doğru da manuel araçların sadece coğrafi ve saha koşullarına bağlı, daha çok açık alanlı çalışmalarda kullanımının devam edeceği görülüyor.

Prototipleri ve denemeleri devam eden otonom araçlar özellikle maden ve inşaat sektöründe yoğunlukla devam ediyor. Bunun yanında endüstride kamyon, tır gibi araçlara her türlü hava koşulunda yükleme – indirme yapacak otonom araç çalışmaları da devam eden çalışmaların başında geliyor” dedi.

ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) Sistemi

Küçük ya da büyük ölçekli örgütsel yönetimler gelişen teknoloji ve oluşan paydaş beklentileri karşısında ayakta kalabilmek için kendilerini çağın gerekliliklerine uygun olarak revize ederler.

Ki zaten buna zorunda da kalırlar.

Bu yaşanan değişiklik ve yenilenme durumlarının seyrinde başarılı bir sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için gelişen koşulların önceden tahmin edilebilmesi gerekir.

Buna yönelik olarak da;

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile bu yazının tam metnini okuyabilirsiniz.
Hesap Oluştur

Bursalı’dan yurt dışına yatırım atağı

Bursalı’dan yurt dışına yatırım atağı

  • Türkiye’nin en büyük havlu ihracatçısı Bursalı, dünya ticaretinde yaşanan zorluklara rağmen küresel hedefleri doğrultusunda hızla büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Firma, küreseldeki operasyonel faaliyetlerini daha verimli hale getirme, sürdürülebilir kârlılık ve optimum maliyet odağıyla çalışmalarını sürdürdüğü Türkmenistan’daki yatırımını büyütme kararı aldı.
  • Bursalı İcra Kurulu Başkanı Alper Bursalı, “Türkmenistan’daki yatırımlarımızı daha da artırarak, inovasyon odaklı ürünlerle dünya piyasalarındaki Bursalı varlığını daha da güçlendirmeye ve geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

Türkiye’nin en büyük havlu ihracatçısı Bursalı, dünya ticaretinde yaşanan zorluklara rağmen küresel büyüme yolculuğunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.

Firma, küreseldeki operasyonel faaliyetlerini daha verimli hale getirme, sürdürülebilir kârlılık ve optimum maliyet odağıyla çalışmalarını sürdürdüğü Türkmenistan’daki yatırımını büyütme kararı aldı.

Bursalı İcra Kurulu Başkanı Alper Bursalı

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Bursalı İcra Kurulu Başkanı Alper Bursalı, geleceğe yönelik hedefleri kapsamında çalışmalarını titizlikle sürdürdüklerini söyledi. Küreselleşen ve hızla gelişen yeni dünya düzenine ayak uydurduklarını ifade eden Bursalı, “Değişen küresel dinamiklerle birlikte firmamızın sürdürülebilirliğini sağlamak ve müşterilerimize kaliteli hizmet verebilmek adına yenilikçi ürünler geliştiriyoruz. Küresel pazar beklentilerine yanıt verecek, özgün ve nitelikli ürünler geliştirmenin yanı sıra; uzun yıllara dayanan bilgi ve deneyimimizi yetkin insan gücü ile birleştirerek, her türlü üretim, test, tasarım, analiz ve stratejilerini yüksek standartlarda gerçekleştiriyoruz” dedi.

Yeni üretim modelleri geliştiriyoruz

Dünya standartlarında ürünler tasarladıklarına dikkat çeken Bursalı, küresel pazarlarda da Bursalı markası ile fark yarattıklarını kaydederek, “Küresel yapılanmamız çerçevesinde de Türkmenistan’daki yatırımımızı büyütüyoruz. Burada 100.000 metrekarelik kapalı alanda yeni üretim modelleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Fabrikamızda 2023’ün ilk çeyreğinde iplik üretim ve büküm tesisi ile kumaş ve iplik boyahane faaliyete başlayacak ve ikinci fazda havlu dokuma tesisi ile konfeksiyon tesisi de faaliyete alınacak” dedi.

Türkmenistan’daki fabrikalarında yıllık 12 bin ton iplik üretim büküm ve boya kapasitesi ile yıllık 10 bin ton havlu dokuma ve konfeksiyon kapasitesi olacağını belirten Bursalı, yaklaşık 1000 kişilik yeni istihdam planladıklarını ve firma olarak bölgeye yapılan tekstil yatırımlarını uzun vadede arttırmayı hedeflediklerini söyledi.

İnovasyon odaklı ürünler geliştirmeye devam edeceğiz

Günümüz dünyasında firmaların ulusal rekabet gücünü artırmak için Ar-Ge ve tasarım öncelikli üretime, yüksek inovasyon becerisine, katma değere dayalı rekabet üstünlüğü anlayışına geçmesi gerektiğinin altını çizen Bursalı, bu amaçla fark yaratacak yenilikçi ürünlerini ön plana çıkarmaya özen gösterdiklerini belirterek, “Ayakta kalmak ve fark yaratmak için sıra dışı düşünmek şart. Bursalı olarak, yurt dışındaki yatırımlarımızı daha da artıracağız ve inovasyon odaklı ürünler geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

Kayıt Formu

Hoşgeldin Üyeliği (Ücretsiz)
Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.