Bakan Uraloğlu Sürdürülebilir Ulaşım Zirvesi’nde Konuştu
Uraloğlu, Yeşil Kalkınma Vakfı (YEKAV) tarafından düzenlenen Sürdürülebilir Ulaşım Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, ulaşım ve iletişim politikalarını küresel trendler ve çevresel sorumluluklar doğrultusunda şekillendirmenin öncelikli görevlerinden biri olduğunu, iklim değişikliği, artan nüfus ve sanayileşme baskısının doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını her zamankinden daha kritik hale getirdiğini ifade etti. Son yıllardaki kuraklık, sel ve orman yangınları gibi doğal afetlerdeki artışın çevresel sorunların ekonomik ve sosyal boyutlarını gözler önüne serdiğini dile getiren Uraloğlu, “Türkiye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 2053 net sıfır emisyon hedefi ve Paris İklim Anlaşması’na taraf olarak iklim değişikliğiyle mücadelede kararlılığını ortaya koymaktadır.” dedi…
Uraloğlu, özellikle ulaştırma sektöründe sıfır emisyona geçiş çalışmalarını hızlandırdıklarını aktararak, “Kurumsal karbon ayak izi hesaplamasını Türkiye’de ilk gerçekleştiren bakanlık olarak çevre bilinci hizmet anlayışına liderlik etmekten de gururluyuz. İklim kriziyle mücadelede öncü bir rol üstlenerek, çevreye duyarlı, karbon emisyonunu azaltan ulaşım sistemlerini hayata geçiren projeler geliştiriyoruz.” şeklinde konuştu. Yakın bir zaman önce başlatılan “Türkiye’nin Ulaşımda Net Sıfır Emisyon Yol Haritası” projesini, Avrupa Birliği mali işbirliği çerçevesinde finanse ederek, sektördeki tüm ulaşım modlarını kapsayacak şekilde yürüttüklerini ifade eden Uraloğlu, şunları aktardı: “Bu proje, ulaşım faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını sıfıra indirmeye yönelik etkili bir çerçeve oluşturmayı hedefliyor. Proje kapsamında geliştirilen emisyon modeliyle kara yolu, demir yolu, hava yolu, deniz yolu ve kent içi ulaşım modlarının mevcut durumunu analiz ederek, farklı gelecek senaryolarına göre aktivite tahminleri, araç sayısı, yakıt türü ve emisyon projeksiyonları oluşturacağız.” İfadelerini kullandı.

Türkiye’de Yük Taşımalarının Yaklaşık Yüzde 85’i Kara Yolu ile Yapılıyor
Bakan Uraloğlu, Türkiye’de yük taşımalarının yaklaşık yüzde 85’inin kara yolu ile yapıldığına dikkati çekerek, bunun da sektörü karbon salınımı açısından öncelikli bir alan haline getirdiğini söyledi. Kara yolu taşımacılığında yeşil dönüşümü sürdürülebilirliğin merkezine yerleştirerek, elektrikli kamyon, otobüs, minibüs, çekici ve otomobillerin sektörde kullanımına imkan sağlayacak mevzuat düzenlemeleri yaptıklarına işaret eden Uraloğlu, kent içi ulaşımda da çevresel duyarlılıkla hareket ettiklerini anlattı. Uraloğlu, paylaşımlı elektrikli skuterleri, kısa mesafeli ulaşımda şahsi araç kullanımını azaltmak amacıyla hayata geçirdiklerini kaydederek, “2021’de yürürlüğe aldığımız Elektrikli Skuter Yönetmeliği kapsamında bugüne kadar 26 firma, yaklaşık 65 bin skuter ile Türkiye’nin birçok ilinde faaliyet göstermeye başladı.” diye konuştu. “Kombine Taşımacılık Yönetmeliği” ve “Yeşil Lojistik Belgesi” uygulamalarıyla da çevre dostu taşımacılığı teşvik ettiklerini aktaran Uraloğlu, “Yeşil Lojistik Belgesi alan firmalara, yetki belgesi başvurularında yüzde 50 indirim, taşıt kartı ücretlerinde ise yüzde 95’e varan destekler sağlıyoruz. 2025 yılı itibarıyla 42 Taşıma İşleri Organizatörlüğü Yetki Belgesi sahibi işletmeci bu belgeye sahiptir. Bu uygulamalar, enerji ve kaynak tasarrufu sağlarken çevre dostu taşımacılığı da yaygınlaştırmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Fiber Optik Altyapımızı Kara Yolu Ağlarımızda 20 Bin Kilometreye Çıkaracağız
Bakan Uraloğlu, sürdürülebilir ulaşımın yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal kalkınmanın da temel taşlarından biri olduğuna işaret ederek, son 23 yılda gerçekleştirdikleri yaklaşık 296,5 milyar dolarlık yatırımla, mobilite, lojistik ve dijitalleşme odaklı birçok projeyi hayata geçirdiklerini ifade etti. Uraloğlu, 6 bin 101 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunu 29 bin 832 kilometreye yükselterek, yıllık yaklaşık 2 milyar 453 milyon litre akaryakıt tasarrufu elde etiklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu da 5,27 milyon ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağladık. Demir yolu yatırımlarımızla da toplam 8,9 milyon ton daha az karbon emisyonu salındı. 2025’te 13 bin 919 kilometre olan demir yolu ağımızı 2028’de 17 bin 500 kilometreye, 2053’te ise 28 bin 600 kilometreye çıkararak çevre dostu ulaşım sistemlerini güçlendirmeyi hedefliyoruz. Demir yolunda yük taşımacılığı payını yüzde 5’ten yüzde 22’ye yükseltmek için projemizle daha güvenli, dengeli ve çevre dostu çok modlu taşımacılığı destekliyoruz. Kent içi ulaşımda da çevre dostu çözümlerle fark oluşturuyoruz. Türkiye genelinde 434 kilometresi tamamlanan ve 122,1 kilometresi devam eden Kentiçi Raylı Sistem projelerimiz, Sirkeci-Kazlıçeşme Yeni Nesil Ulaşım Projesi gibi yenilikçi çalışmalarla şehirlerimizde emisyonları azaltıyor.”
Uraloğlu, Akıllı Ulaşım Sistemlerinin (AUS) de trafik akışının iyileştirilmesi yoluyla emisyonların azaltılmasına destek olduğunu belirterek, “Bu noktada Kooperatif AUS test ve Uygulama Koridoru ile dünyadaki yenilikçi teknolojilerin ülkemizde uygulanmasını sağlıyoruz. İstanbul ve Antalya’da Kooperatif Akıllı Ulaşım Sistemleri (K-AUS) pilot uygulamalarına başladık. Akıllı ulaşım sistemlerini yaygınlaştırmak için fiber optik altyapımızı kara yolu ağlarımızda 20 bin kilometreye çıkaracağız.” diye konuştu.
Haziran İtibariyle Ülkemizde 31 Bin 433 Elektrikli Araç Şarj Soketi Bulunmaktadır
Bakan Uraloğlu, milli elektrikli tren setleri, elektrikli araçlar için artan şarj istasyonları, bisiklet yolları, ekolojik köprüleri, sürdürülebilir havacılık politikaları ve yeşil denizcilik projelerinin de çevre dostu ulaşım anlayışlarının somut göstergeleri olduğunun altını çizdi. Fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişte elektrikli araçların da kritik bir rol oynadığını kaydeden Uraloğlu, “Türkiye genelindeki toplam elektrikli otomobil sayısı da 2025 haziran ayı itibarıyla 268 binin üzerine çıktı. Yine, haziran itibarıyla da ülkemizde 31 bin 433 elektrikli araç şarj soketi bulunmaktadır. Bunların yanında yenilenebilir enerji kaynaklarını ulaşım ve altyapı projelerimizde daha etkin kullanmak için de somut adımlar atıyoruz. Örneğin günümüzde yenilenebilir enerji kaynaklarının öneminin bilinciyle, kara yollarından demir yollarına, TÜRKSAT’tan TÜRASAŞ’a Bakanlığımıza bağlı birçok kurumumuzda güneş enerjisinden faydalanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Uraloğlu, denizcilikte yeşil liman sertifikaları, yeni yatırımlar ve teşviklerle emisyonları azalttıklarını aktararak, “Eski gemilerin çevreci sistemlerle yenilenmesini desteklemek için hurdaya ayrılan gemilerin yerine inşa edilen yeni gemilere hurda bedelinin 1,5 katı, alternatif enerji sistemleriyle donatılanlara ise 2,5 katı teşvik veriyoruz.” dedi.
Havalimanlarında gerçekleşen faaliyetlerin çevresel etkilerini kontrol altına almak için de 2020 yılında “Karbonsuz Havalimanı Projesi”ni başlattıklarını anımsatan Uraloğlu, “Dünyada 88 ülkede toplam 587 havalimanının dahil olduğu programda, ülkemiz karbonsuz havalimanı sertifikasına sahip 50 havalimanıyla bu kapsamda en yüksek sayıda sertifikaya sahip 2’nci ülke konumundadır.” bilgisini verdi. “2026’da da sinyal almaya başlayarak birkaç yıl içerisinde bütün ülkemizin tamamına 5G’yi yaygınlaştırmış oluruz” Uraloğlu, bir gazetecinin etkinliğin açılışının ardından sorduğu 5G ihalesi sorusuna yönelik de “İletişim noktasında gerek telekomun imtiyaz hakkının yenilenmesi, uzatılması noktasında gerekse de 5G’ye geçiş noktasında bir irade ortaya koyduk. Tabi uzun zamandır yürüttüğümüz bir çalışmaydı.” diye konuştu.
Türkiye’de olan 3 operatörle defaatle ve uzun istişarelerde bulunduklarını aktaran Uraloğlu, şunları kaydetti:
“Yine başta Avrupa olmak üzere dünyadaki 5G uygulamalarına nasıl hangi şartlarda geçildiğiyle ilgili incelemelerde bulunduk ve bunun sonucunda da olması gerektiği gibi hem kamu faydasını düşünerek hem de bu operatörlerin yatırım yapma reflekslerini ya da yeteneklerini engellemeyecek şartları ortaya koyarak, Cumhurbaşkanımızın da onayını alarak artık bundan sonra şartnameyi oluşturuyoruz. Bu şartnameyle zaten aşağı yukarı oluşturduk da bu şartnameyle bu ay yetişir mi ilanını, ihale tarihini, 45 günlük bir süre gerekiyor. Bu ay onu ilan etmeye gayret edeceğiz. Eğer yetiştirirsek demek ki eylül-ekim ayında. Ekim ayında inşallah bunun ihalesini yapmış oluruz. 2026’da da ilk sinyalleri almaya başlarız. Zaten burada biliyorsunuz 4 büyüklerin stadyumunda yine İstanbul Havalimanı’nda ve 30 civarındaki tesiste de 5G’yi deneyimleyebiliyoruz, ondan faydalanabiliyoruz, eğer sizin cep telefonunuz uygunsa. Dolayısıyla dediğim gibi ekim ayında ihalesini yaparız. 2026’da da sinyal almaya başlayarak birkaç yıl içerisinde bütün ülkemizin tamamına 5G’yi yaygınlaştırmış oluruz.”
Elektrikli araçlara düşen şarj istasyonu sayısına ilişkin bir soru üzerine ise Uraloğlu, şu yanıtı verdi:
“268 bin civarında araç var. Bir kere onu kesinlikle daha da artırmalıyız. Dünyada artık daha ağır taşıtların yani enerjiyi daha çok sarf eden araçlara yönelik de çalışmalar var. Onlar geliştiriyor ama şimdilik otomobiller de çok daha yaygın bildiğiniz gibi. Dünyadaki ortalama çok bilmiyorum ama bir aracın günde en fazla herhalde bir defa şarj ihtiyacı olur, hadi iki defa olsun. Türkiye’de altı araca düşen bir tane soket var. Bence sayı olarak yeterli. Dolayısıyla belli lokasyonlarda birazcık daha mutlaka artırmamız gerekir. Bu konuda tabii Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla, belediyelerle ciddi işbirliği içerisindeyiz. Şarj istasyonu Türkiye’de genel anlamda bir problem değildir diyebilirim.”

ŞİRKET EĞİTİM KATALOĞU
Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli.
Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.
Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız. Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri:
İçerikleri incelemek için tıklayınız.
☐ Filo Yönetimi Eğitimi: “Operasyon ve Planlama İlkeleri” (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve ISO 20400 Standardı Eğitimi (2 gün)
☐ Dış Ticarette Lojistik Sözleşme Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme ve Tedarikçi İlişkileri Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (2 gün)
☐ Lojistik ve Depo Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Satış Mühendisleri için Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
-> İçerikler için Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz -> https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> Eğitim teklifi almak için -> egitim@satinalmadergisi.com










Birçok organizasyon, satın alma süreçlerini belirli kurallar, şemalar ve onay mekanizmaları ile tanımlar. Zaman içinde bu yapı oturur, işler rutinleşir, prosedürler ezberlenir. İşte tam da bu noktada tehlike başlar: Sistem körlüğü.
20 ülkedeki 44 noktada yaklaşık 13 bin çalışanıyla birinci sınıf yakıt ve elektrik sistemleri, satış sonrası ürünler ve çözümlerde küresel bir lider olan PHINIA, portföyünü genişletmeye devam ediyor. Bu kapsamda PHINIA, ticari araçlar ve endüstriyel motorlar için doğal gaz, hidrojen ve diğer alternatif yakıtlarla çalışan gelişmiş ateşleme sistemleri, enjektör statorları ve lineer pozisyon sensörleri ile profesyonel el aletleri pazarı için ateşleme ve yakıt enjeksiyon çözümleri sunan, 100 yılı aşkın endüstriyel mirasa sahip, İsveç merkezli Swedish Electromagnet Invest AB – SEM şirketinin stratejik satın alımını tamamladı. 












Bu firmayı ne amaçla kurmuştum? Kurarken hedefim neydi? Nasıl ve ne zorlukla kurmuştum?
Yandaki resimde gördüğünüz ürün bir redüktör ve ben de bir satınalmacı olarak onu almak istiyorum. Karşımda sıradan bir firma var. Bir de aşırı kurumsal bir firma. Bakın kimden alacağım redüktörü.
İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İhale dokümanı ekinde yer alan EK1’de (Test Listesi’nde): retikulumun idare tarafından sehven yazıldığı, söz konusu SUT işlem kodunun retikülosit sayımı (otomatik sistem) parametresine ait olduğu, SUT işlem kodunun L106530, işlem puanının 85,79 toplam test sayısının 1.500 toplam puanın 128.685,00 olarak düzenlenerek 22 parametre kan sayım tetkikine ilave olarak 1.500 test alımına çıkıldığı, ayrıca listede de düzenlendiği üzere farklı bir SUT kodu ve farklı bir işlem puanı olan bir parametre olduğu, fakat dokümanda retikülosit sayımı (otomatik sistem) için herhangi bir miktar açılmadığı ve fiyat sekmesi eklenmediği belirtilen parametre için fiyat verilemediği, piyasada satışa sunulan kan sayım cihazlarının retikülosit sayımını yapabilmek için ilave reaktif ve solüsyona ihtiyaç duyduğu, bu reaktiflerin Tıbbi Cihaz Kurumuna Ürün Takip Sistemine kayıt ürünler olduğu, kapsam dışı ürünler olmadığı, ayrıca bu reaktiflerin muhasebe mevzuatı ve vergi kanunlarına göre hastanelere firmalar tarafından resmi sevk irsaliyesi tarafından teslim edilip faturalandırması gereken ürünler olduğu, bununla ilgili gerekli düzenlemenin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Faturanın tarifi” başlıklı 229’uncu maddesinde yapıldığı, ihalenin bu haliyle sözleşmeye bağlanması durumunda ihale üzerine bırakılan isteklinin, sağlık tesislerine retikülosit sayımı parametresi için teslim edeceği reaktiflerin stok/sevk irsaliye ve fatura çıkışını yapamayacağı ya da 22 parametre kan sayım tetkiki adıyla stok/sevk irsaliye ve fatura çıkışını yapabileceği, böyle bir durumda ise firmanın usul, mevzuat ve esasa aykırı hareket ederek kanun dışı işlem yapacağı, L106530 SUT işlem kodlu retikülosit sayımı (otomatik sistem) farklı bir işlem puanına (85,79) sahip bir parametre olduğu, tam kan sayımı (hemogram) tetkikinin 30,25 SUT işlem puanı ile hesaplanan bir parametre olduğu ve bu parametrenin ihale dokümanına ait Teknik Şartname’de ve Test Listesi’nde 1.636.500 toplam test miktarının 49.504.125 toplam puan olarak, L106530 retikülosit sayımı (otomatik sistem) ise 85,79 işlem puanı ile 1.500 toplam test 128.685,00 toplam puan olarak hesaplandığı, fakat birim fiyat teklif cetvelinde L106530 SUT İşlem kodlu retikülosit sayımı (otomatik sistem) puanı ve test miktarıyla ilgili birim fiyat ve toplam fiyat düzenleme yapılmayarak 49.632.810 toplam puan ile ihale edildiği, iki farklı SUT işlem kodu ve işlem puanına ait parametrelerle ilgili yapılan bu işlem ihale dokümanının kendi içinde çelişmesine, retikülosit sayımı (otomatik sistem) fiyat verilememesine neden olarak teklif cetvelinde toplam 128.685 puanlık farka yol açtığı iddialarına yer verilmiştir.
İki Ar-Ge üniversitesinin ortak olduğu tek teknokent olma özelliği taşıyan Entertech İstanbul Teknokent, 5 stratejik adımından biri olan uluslararasılaşma vizyonu kapsamında Hollanda’da Entertech Europe B.V. şirketini kurdu. Entertech Europe B.V. ve ona bağlı olarak kurulan Amsterdam ofisi, Avrupa pazarına açılmak isteyen teknoloji girişimcilerine yönelik stratejik bir üs olarak konumlanıyor.
Konuyla ilgili konuşan Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu; “Entertech Europe B.V.’yi 5 stratejik hedeflerimizden biri olan uluslararasılaşma vizyonumuz doğrultusunda hayata geçirdik. Globalleşen dünyada, girişimcilerimizin sınır ötesi fırsatlara erişimini kolaylaştırmayı ve bu sayede rekabet güçlerini artırmayı önceliklendiriyoruz. Entertech Europe B.V. ve yeni ofise birlikte girişimlerimizin uluslararası alanda daha hızlı büyümelerine ve rekabet güçlerini artırmalarına destek olacağız” dedi.
Entertech Europe B.V’nin merkezi, Amsterdam’ın en prestijli ortak çalışma alanlarından biri olan Startdock bünyesinde yer alıyor. Girişimciler burada sadece fiziksel bir alanla değil, aynı zamanda Avrupa’daki iş geliştirme, yatırımcı bağlantıları, mentorluk ve görünürlük olanaklarıyla da buluşma şansı yakalıyor. Amsterdam ofisiyle birlikte başlatılan yeni dönemde, Avrupa’ya açılma hedefi olan teknoloji girişimleri için başvuru süreci de başladı. Girişimciler, program kapsamında Avrupa pazarına adaptasyon, müşteri erişimi ve yatırımcı görüşmeleri gibi konularda birebir destek alabilecek. Avrupa pazarında kalıcı başarı hedefleyen tüm girişimler, Entertech Europe B.V.’nin sunduğu olanaklardan yararlanmak için başvuru yapabilecek.
Entertech Europe B.V.’nin yeni ofisinin yer aldığı Amsterdam, aynı zamanda bu sene ikincisi düzenlenecek Entertech Netherlands Expanding Programme’a da ev sahipliği yapacak. Program, Türk tarım ve gıda girişimlerinin Avrupa pazarına açılmalarını desteklemek amacıyla hayata geçiriliyor. Türk tarım ve gıda girişimlerine yalnızca yeni pazarlara erişim değil, katılımcılara stratejik ortaklıklar, ticari hazırlık, ağ oluşturma, Amsterdam’da ofis alanı gibi pek çok olanak sunacak.



Geçtiğimiz aylarda katıldığım bir toplantıda iki farklı şirketin hikâyesi gündeme geldi. Biri, pandemi öncesinde dijital dönüşümü bir “trend” değil, bir “stratejik zorunluluk” olarak görmüş, yatırımlarını yapmış ve çalışanlarını bu yönde hazırlamıştı. Diğeri ise hâlâ eski yöntemlere bağlı kalmış, “şimdilik idare ediyoruz” mantığıyla hareket etmişti. Pandemi vurduğunda ilk şirketin satış kanalları hızla çevrimiçi platformlara kaydı, ERP’si hazırdı, uzaktan çalışma sorunsuz yürüdü ve müşteri deneyimi güçlendi. İkinci şirket ise tedarik zincirinde gecikmeler yaşadı, çalışanları verimli çalışamadı, müşteriler dijital alternatiflere kaydı.