2. EL LOJİSTİK DEPO RAF SİSTEMİ E-Ticaret ve Arşiv Depolamaya Uygun

2. EL LOJİSTİK DEPO RAF SİSTEMİ
E-TİCARET ve ARŞİV DEPOLAMAYA UYGUN MEZANİN RAF

Raf tipi, alan, yükseklik, kat sayısı, tonaj, gerçek resimler, travers uzunluğu detayları TİCARET PANELİ ndedir. 

Tüm güncel alım taleplerini incelemek için TİCARET PANELİ ne gidiniz.

https://satinalmadergisi.com/ticaret-paneli/ 

Teklif vermek ve alım detaylarını görmek için Tedarikçi veya Satıcı Üyeliği gerekmektedir.

TEKLİF TOPLAMA İÇİN ticaret@satinalmadergisi.com adresine açık talebinizi yazınız.

ÜRÜN ve HİZMET TEDARİKÇİ ARAŞTIRMASI (Ücretsiz)

Ürün ve Tedarikçi Araştırması için Satınalma Talep Formu‘nu doldurunuz.

Nasıl Olurum ?

“Bugün dünden daha büyük nasıl olurum ?”…

Bu farkındalık sorusunu daha önce hiç kendinize sordunuz mu?

Bu soru şu anda sizin için ne ifade ediyor?

Benim ilham kaynağım. Mottom. Her sabah uyandığımda kendime hatırlattığım gelişim yolculuğumdaki rehberim. Geleceğe emin adımlarla yürüdüğümü bana gösteren cesaret kaynağım.

Anı yaşayıp, anın içinden geçerken geleceğe doğru ilmek ilmek örüyoruz hayatı. Hızla akan zamanda değişimlere ayak uydurma çabası içerisinde kendimizi her geçen gün yeni yetenek, bilgi ve tecrübelerle donatmaya çalışıyoruz. Bu çabayı herkes farklı şekilde hayatına geçiriyor. Ve herkes farklı sonuçlara ulaşıyor. Aslında yöntem ve sonuç, neyi ?, ne zaman? ve nasıl ? istediğimize bağlı olarak değişiyor.

Peki kendimizi nasıl büyütüyoruz ya da büyütebiliriz ?

Gelişim yolculuğu sabır gerektiren uzun ve meşakkatli bir süreçtir. Kendini tanımayla başlayan bir yolculuktur. Bu yolda yola çıkan bir yolcu, hayat amacına bağlı olarak önce kendini iyi tanımalıdır. Değerlerini keşfetmeli ve kendiyle sürekli uğraşmalıdır. Kendisini iyi tanıyan ve kendisiyle sürekli uğraşan kişi, içindeki gücü uyandırarak eyleme geçecek ve daha hızlı yol alacaktır. Bu durum özgür bir iradenin gücüyle birleştiğinde ise ilk sağlam adım atılmış olur.

Büyüme yolunda ikinci önemli adım ise iradeye dayalı doğru kararlar almak ve bu kararları uygulamaya geçirmektir. Çünkü hayatımız aldığımız ve uygulamaya geçirdiğimiz kararlarla biçimlenir. Burada önemli olan kararlarımızı önceliklendirmek ve ertelemeden eyleme geçmektir.

Konfor alanımızı terk etmek, gerektiğinde alışkanlıklarımızı değiştirmek ve odaklanmak tüm bunları destekleyici birer güç olacaktır.

Sağlam adımlarla çıktığımız yola, emin adımlarla devam etmenin diğer bir yolu ise meraklı ve sürekli bir öğrenci olmaktan geçmektedir. Okumak, gezmek, araştırmak, paylaşmak her daim bizim vazgeçilmezlerimiz olmalıdır.

Network de büyümenin önemli güçlerindendir. Doğru insanlarla kurduğunuz iletişim ağı, farklı bilgi ve kişilerle bizi daha da büyütecektir. Öğrenme yolculuğumuzu zevkli kılacak ve hızlandıracaktır.

Soruların gücünden de sık sık yararlanmak gerekir. Eski bir atasözünde denildiği gibi “Sormayan Yaşayamaz”. Yolumuza ışık tutacak farkındalık soruları etkili bir çözüm kaynağıdır. Örneğin, hayata hangi resmi çizmek istiyorum ? Geleceğe donanımlı ilerlemek beni ileride nerelere getirecek ? Karşılaştığım durumla ilgili nasıl bir çözüm bulabilirim ?

Zaman… Aslında bu yolculukta belki de en önemli  anahtar sözcük. Zamanı doğru kullanma becerisi geliştirdiğimizde tüm bu saydıklarımızın daha kolay hayata geçirilebileceği aşikâr. O zaman iyi bir zaman planlaması yapmak bu süreci ruhen, zihnen ve bedenen yani bütünsel olarak desteklemek demektir. Bu durum ise bize güçlü bir ilham verecektir.

Büyüme yolculuğumuzda özellikle iç motivasyonumuzu ve farkındalığımızı güçlü tutarak iyi bir iç kâşif olmalı ve doğru yerlerden kendimizi beslenmeye özen göstermeliyiz.

Güç içinde. Hayatın senin elinde. Kişisel pusulanı eline al ve fark et !

Gelişim yolculuğunuzda bitmeyecek bir hevesle büyümeniz dileğiyle…

Sevgi ve Saygılarımla

Nurten KILIÇPARLAR

Zombi Şirketler

Bir İşletme, zamana ayak uydurmadan çevresinde olup biten değişimlere katılım sağlamadan ticari faaliyetlerine devam ediyorsa, Paydaşları ([1]) arasındaki menfaat dengesinde hissedilir oranda bir bozulma olması kaçınılmazdır.

Yalnız böylesi bir ilkellik ve köhnelik içinde kalmış işletmelerin illa yok olacağı, kapısına zincir vuracağı anlamına varmayalım. Ticari faaliyetleri devam ettiği sürece işletmeler bir şekilde büyür, gelişir hatta dev bir yapıya bile dönüşebilirler.

Bu durumdaki işletmelerde menfaat oranını kendi lehine arttırmış, çıkarcı bir paydaş sınıfı özellikle ticari faaliyetlerin verimliliğine bakmadan devamından yanadır. Aynen kurumuş bir ağacın onu kurutan sarmaşık için ayakta kalıyor olması gibi. O kuru ağaç yıkılacak olursa asalak olan sarmaşık da yerle bir olacaktır.

Ama tekrar altını çizmek istiyorum ki, bu hale dönüşmüş işletmeler, -ki ben onlara zombi işletme diyorum var olma nedenine değil herhangi bir paydaş sınıfının lehine çalışan birer ticarethaneye dönüşürler.

Esas iş alanından kopmuş, verimsiz, başarısız ama belirli paydaşlar için halen bir çıkar kaynağı olarak çalışan paravan birer şirket olurlar. Yöneticilerinin, çalışanlarının, tedarikçilerinin veya müşterilerin velhasıl güçlü olan herhangi bir paydaş sınıfının çiftliği olarak faaliyetlerine devam ederler.

Zombi Şirketler !

Hiç görmediniz mi ?

Çok var…

Mesela; Bir Dış Ticaret şirketi elinde zombi şirkete dönmüş, Nakliye Şirketi!

  • Bağımlı olduğu şirketin ödeme planı nedeniyle zar zor faaliyet gösteren. Araç bakımlarını planlayamayan, personel barındıramayan, maaşları gayri resmi gösteren ve bazen yatıramayan. Tır parkı eski, çalışanları bezgin bu şirketi tanırsınız. Sömüren müşterisi tarafından ölmeyecek kadar kârla çalıştırılarak ayakta tutulmakta. Ya Patron ya da Yönetici seviyesinde bir menfaat bağı ile bağlanmışlar. Şirket çıkarlarından çok bireysel çıkarlar ön plandadır.

Mesela; Bir Süper Market zincirinin elinde zombiye dönmüş, Ambalaj şirketi!

  • Bağımlı olduğu Süper Market zincirine eski makineleri, yetersiz tesisi ve hep eksik personeli yüzünden zar zor hizmet veren. Makine bakımlarını yapamayan, nitelikli personel barındıramayan, maaşları gayri resmi gösteren ve çoğu zamanda yatıramayan. Tesisi pis, çalışanları bezgin bu şirketi tanırsınız. Sömüren müşterisi tarafından ölmeyecek kadar kârla çalıştırılarak ayakta tutulmakta. Ya Patron ya da Yönetici seviyesinde bir çıkar bağı ile bağlanmıştır. Şirket çıkarlarından çok bireysel çıkarlar ön plandadır.

Hatta Bir Holdingin elinde zombiye dönmüş bir Yemek Şirketi!

Ya da Çalışanlarını asgari ücret seviyesinin üstüne çıkartmayarak çalışmaya muhtaç tutan bir işletmeler.

Veya İşletme hakkında edindiği bilgiyi kimseyle paylaşmayarak çalıştığı yeri kendine muhtaç eden Ustabaşı.

Hiç olmadı, şirketin tüm gelirini kendi menfaatine sarf eden ama işine ve işletmesine hiç yatırım yapmadığı için tamamen çağ dışı şartlarda insan çalıştırarak ilkel teknoloji ile üretim yapan değerli sanayicilerimiz.

Valla bana kızmayın, yarası olan iyileştirsin. Tıp da İşletme Yönetimi de iyice ilerledi.

Çare sizsiniz.

Önce işletmenize kene gibi yapışmış, kanını emen fakat yine o işletmenin paydaşlarından bazıları tarafından bizzat beslenip büyütülen şu Atalet ([2])’i ortadan bir kaldırın.

Çünkü, değişime engel olan ve işletmenin gelişimini, başarısını, performansını ve verimliliğini olumsuz etkileyen etkenlerin en başında ÖRGÜTSEL ATALET ([3]) gelmektedir.

ÖRGÜTSEL ATALET; bir örgütün çevresinde meydana gelen değişimlere cevap vermekten çok, kendi içsel değişiminde ısrarcı olması ve bunu korumak istemesi olarak ifade edilmektedir. Bu süreçte örgüt içerisinde kişisel alışkanlıklar ve bağlılıkların devam etmesi nedeniyle değişim ve gelişime karşı direnç gösterildiği görülmektedir.

ÖRGÜTSEL ATALETİN, Sezgisel ve Eylemsel Atalet olmak üzere iki türü vardır.

Sezgisel Atalet, belirsiz çevre koşullarında yaşanabilecek değişimler hakkında yöneticilerin yanlış tahminleri, yöneticilerin başarısız olmaları ve elde edilen bilgilerin faydasız veya işletmenin verimliliğine yeterli düzeyde katkısının bulunmadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır.

Eylemsel Atalet ise çevre analizinin yapılmasından sonra ortaya çıkmakta ve yönetimin gereken adımları atmakta geç kalması ya da hiçbir tepki göstermemesi durumlarında ortaya çıkmaktadır.

Literatürde “Örgütsel Eylemsizlik” olarak da adlandırılan Örgütsel Atalet ile ilgili genel bir tanım yapmak gerekirse; İşletmelerin işlemez hale gelmeleri, kendilerini yenileyememeleri, değişimlere ayak uyduramamaları, harekete geçememeleri, eylemsiz halde durmaları böylece amaçlarından uzaklaşmaları” olarak ifade edilebilmektedir.

Başlıca nedenleri;

  1. Geleneklere aşırı bağlılık,
  2. Değişime tepki verenler,
  3. Başarının ve özgüvenin yanıltma etkisi,
  4. Öğrenme döngüsünün kesintiye uğraması ve
  5. Çalışanların ilerleyen yaşı bunlardan bazılarıdır.

Bu nedenle işletmenizden çıkartmanız gerekenler;

  1. Geleneklere körü körüne bağlı olanlar.
  2. Değişime tepki verenler.
  3. Önceki başarılarını anlatanlar.
  4. Özgüvenleri nedeniyle yanılanlar.
  5. Öğrenme döngüsünü kesintiye uğratanlar.
  6. İcra[4] için yaşı ilerde olanlar.
  7. İşletme içerisinde açık, samimi bir iletişim kuramayanlar.
  8. Adaletsizlik
  9. Adam kayırma.
  10. Bozuk, çalışmayan veya verimsiz olan her şey!

Örgütsel Atalet; işletmeleri, hareketsizliğe, eylemsizliğe, çöküşe sevk etmektedir. Gücünü zihinsel tembellikten alan bu durum ile mücadele edilmediği takdirde işletmeler içinde bulundukları iş yaşamında âtıl bir konuma sürüklemektedir.

Bu bağlamda Örgütsel Atalet durumundan kurtulmak için;

Bilindik davranış kalıplarından uzak durmak,

Prosedürleri ve kuralları örgütsel amaçlara uygun düzenlemek ve

Çevresel değişimlere de duyarlı olmak gerekmektedir.

Bu nedenle örgütler,

İş zenginleştirme,

İş rotasyonu,

Yetki devri,

Eğitim ve

Danışmanlık gibi uygulamalarla Örgütsel Ataleti zayıflatarak ortadan kaldırabilmektedirler.

Yani?

Yani şu, Zombi İşletmelerin, üzerlerindeki Ataletin üstesinden gelebilmeleri için yenilikleri takip etmeleri ve değişime uyum sağlamaları, demokratik, katılımcı ve etik bir yönetim anlayışı benimsemeleri, örgüt içinde adaleti tesis ederek iç huzuru sağlayarak çalışanlarını mutlu etmeleri, değişimler ve yenilikler konusunda çalışanlarına bilgilendirici eğitimler vermeleri gerekmektedir.

Ayrıca yöneticilerin İşletmelerinde yeniliği, değişimi, iş birliği ve öğrenmeyi teşvik edici uygulamalara yer vermeleri ve güçlü bir örgüt kültürü oluşturmaları önerilmektedir.

Ataletin engellenmesi, Zombi İşletmenin yeniden hayata dönmelerini sağlayarak performansını arttıracak, dolayısıyla da başarıya olumlu yansıyacaktır.

Saygılarımla.

Zafer URFALIOĞLU

 

[1] Paydaş, toplumda işletmenin ilişkide olduğu, işletmenin faaliyetlerinden etkilenen ve faaliyetleriyle işletmeyi etkileyen tüm toplumsal taraflardır. Bir başka ifade ile paydaşlar, işletmelerden çıkarları olan bireyler ve kurumlardır.

[2] Atalet: Devinimsizlik, tembellik, çalışmadan oturma, gevşeklik, uyuşukluk.

[3] Örgütsel Atalet: A. TÜRKAN ve Y. ESMER “ÖRGÜTSEL ATALET KAVRAMINA TEORİK BİR BAKIŞ”, Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi Kasım 2019 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/852586 çok rafine ve besleyici bir çalışma. Konu hakkında daha fazla bilgi için öneririm.

[4] İcra: Bir işi yerine getirme, yapma, yürütme, uygulama.

Kalite ve Toplum Beklentilerinin Hayatımızdaki Önemi…

Kaliteyi hayatımızın her aşamasında hissetmeli ve yaşamalıyız.

Belki farkındayız veya farkında değiliz, fakat hayatımız boyunca bulunduğumuz her yerde yaşadığımız birçok olayda kalite yer almakta ve bulunmaktadır.

Biz ise bunun farkında olmuyoruz, farkında olmadığımız konularda memnuniyetimizi veya memnuniyetsizliğimizi davranışlarımız ile gösteriyor hatta hissettiriyor yaşıyor yaşatıyoruz,

Oysa kalite hep konuştuğumuz ve duyduğumuzda mutlu olduğumuz güvendiğimiz bir kavram.

Böylece insanlarımız beklentilerinin karşılanabileceği ve güven duyabileceğini anlamaktadır.

Kalite kavramı tecrübeler sonucu anlaşılmıştır ki, kullanıldığı veya geçtiği yerde şartların yerine getirildiği ve sağlandığı anlamın gelmekte, böyle de bilinmektedir.

Dolayısı ile kalite, beklenilen isteklerin başarısıdır.

Çay içiyorsun, çayın rengi, çayın sıcaklığı, tazeliği, bardağı, bardak altlığı çok önem arz eder, hatta içildiği ortam, yer ve içilirken yanınızda bulunan insanlar, içim öncesi ve sonrası duyulan keyfi ve huzur, bunlar kalitenin şartlarıdır. Çayın hazırlanması demi, ikramı, sunumu önem arz eder.

Çok sevdiğiniz insanlarla geziyorsunuz, gezdiğiniz yer yanınızdaki insanla daha da güzelleşecektir. Hatta bulunduğunuz ortam size, duyduğunuz sevginin ve duygularınızın, heyecanınızın ne kadar arttığını hissettirecektir.

Bu yıl, uzun pandemi sürecinden sonra eşimle birlikte Brüksel’de yaşayan kızımızın yanına gitmek nasip oldu. Evladımızın orada yaşıyor olması, çalışması ve bulunması bizim için yeni farklı yerleri görmek ve oraları tanımak için güzel bir fırsattı, çocuğumuzun öğrencilik döneminde ve yerleşme süreçlerinde gitmiş ve hayatımızın farklı güzel dönemlerini birlikte yaşamıştık.

Bu yıl, evladımızla birlikte olabilmek ve orada kalabilmek için kendimize bir ay gibi bir süre belirlemiştik. Mümkün olduğunca çevreyi gezmek ve onunla birlikte olabilmeyi düşündük, Brüksel’de kendi evimizin olması bizim için harikaydı, çocuğumuz eğitim sonrası orada iş bulmuş ve çalışmış olmasından dolayı tanınan uzun süreli düşük faizli konut yardımından faydalanmıştı.

Evimiz, birlikte tasarladığımız gerekli revizyon tadilatları yapılmış bir ortama sahipti, sabahları erken kalkıyor ve oturduğumuz muhitte / semtte değişik caddeleri kullanarak yakın olan George Henry parkına yürüyerek gidiyor geliyorduk, bu arada o muhitte ve yakınlarında olan marketlerden Aldi, Delhaize, Carrefour vb. günlük ihtiyaçlarımızı alıyorduk, Brüksel’de ülkemizden çalışmak için gelen ve bulunan çeşitli merkezlerde Türk mahalleleri oluşmuş buna mukabil Türk marketler de bulunmaktaydı. Marketlerin toplumun şartlarına uygun temiz ve hijyen kuralları ile hizmet vermeleri ve müşterilerin kurallara uyumu, hizmetin rahat işleyişini sağlamaktaydı. Bu da müşteri ve hizmet veren tarafların şartlarının uygun ve yeterli olmasını gösteriyordu.

Ayrıca, Brüksel’de toplumun yürüyüş yapacağı, dinlenebileceği, kendini rahat hissedebileceği büyük, geniş içinde küçük gölleri ve çeşitli kuşları ve yüksek ağaçları yer almaktaydı, Roodebeekpark… Akşam yürüyüşü yaptığımız. Her çeşit ağaç ve kuş çeşitleri, Doğal canlılığı ile

Hollanda’da, Eindhoven’de henri dunantparkta Yeğenimiz ve güzel bebeğimizle neşeli ve harika akşam yürüyüşümüz,

Square – Brussels meeting centre Brüksel merkezi semt otobüsleri ile gezilerimiz,

Roodebeekpark Brüksel’de Bursa’dan arkadaşımızın Mehmet Yediler’in oğlu Caner ile buluşmamız, onunla hoş sohbet ve güzel vakit geçirmemiz,

Bruggede Centrum geçen günümüz, burada yapıların hiç değişmediği fakat bakımlarının hiç eksik olmadığı 900. Yüzyıldan kalan masal şehri olarak bilinmesi, şehir içi kanalların, tekne ve atlı faytonlarla yapılan turların, tarihi yapısının korunması önemliydi,

Brüksel’de Josaphat parkta doğa ve yeşilin tonları ile iç içe yapılan yürüyüşler gerçekleştirmemiz, öyle ki bu tür yerler toplumun ihtiyacı olan şartları karşılayacak şekilde doğal olarak korunmuş olması etkileyiciydi.

Brüksel dönüşü İstanbul Sabiha Gökçen’den direkt Adana’ya uçak bulup uçtuk ve oradan da otobüs ile Hatay / İskenderun’a geçtik, İskenderun terminalinde kız kardeşimin eşi bizi aldı ve Arsuz’daki yazlığımız Ufuk Sitesine geçtik.

O haftası diğer kardeşlerimde kendi yazlıklarına tatil ve dinlenmek için gelmişlerdi, büyük kızım da amca, halası ve kuzenlerini bu arada yeni ailemize katılan kuzeninin yeni bebeğini görmeyi planlamıştı.

Biz de bunu değerlendirmiş oluyorduk, bir pazarımız hep birlikte Hatay’ın geleneksel sabah kahvaltısı, öğlen ve akşam yemekleri, arkasından İstanbul’daki kardeşimin kendi eliyle yaptığı meşhur künefemizi ana baba yadigarı yazlık evimizde afiyet ile yedik.

O gün akşam, İstanbul’daki kardeşim, diş hekimi olan oğlu ile kendi arabaları ile önceden planlanmış iş için İstanbul’a döndüler. Bu arada hafta sonu tatilini Cuma gününü izin alıp birleştiren kızım ve ailesi de ertesi sabah Bursa’ya döneceklerdi.

Kızım, ailesi ile Antakya havaalanından Bursa’ya döneceğinden, İskenderun sahilde belediye binasının karşısında merkez şubesi bulunan Petek Pastanesinde dondurma ve künefe yemeyi, ardından Antakya havaalanına geçmeyi planlamış.

Bu plana biz de dâhil olduk, kız kardeşim kuzenim ve ailecek iki araba yola çıktık,

Bu arada İskenderunda, Ağustos ayı sonlarında, Gaziantep’in taze Antep fıstığı ile Düzce bölgesinin taze parmak fındığı yol kenarlarında arabalarda satışı yapılırdı. Bu bizim çok beğendiğimiz, sevdiğimiz, yaşadığımız bir anı ve taze olarak yemesi ayrı bir lezzet vermekteydi.

Ufuk sitesi ile İskenderun arası sahil yolunda, taze fındık satan lamba ile aydınlatılmış, küçük bir el arabasının önünde durup, bir yarım bir de bir kiloluk fındık aldık. Fındık satışı yapan arkadaş, paketleri hazırlarken geri ödemesi küsuratlı olmasın diye gramajı arttırma önerisinde bulundu, talebimizin olmadığını ve siparişin belirtilen miktarlarda hazırlanmasını belirttim. Daha sonra paranın üstünü alıp arabamıza binip hareket ettik, önümüzdeki kırmızı ışıkta durduk bekliyorduk.

Bu arada yolun solunda birinin bize seslendiğini ve el ettiğini çevremizdeki insanların da yardımı ile fark ettik, dikkatlice bakınca bizim fındıkçı genç delikanlının bize beklememiz için işaret ettiğini gördük, ışık yanınca sağa geçip durduk. Fındıkçı genç delikanlı telaşla arabanın penceresine geldi ve paranın üstünü eksik verdiğini, eksik kısmını iade etmek için kırmızı ışıkta durmamızı fırsat bilip, vermek üzere koşarak geldiğini söyledi ve bana beş lira kâğıt parayı uzatıp verdi.

Çok etkilendim, çok mutlu oldum, işte bu ahlak temiz kalitenin getirdiği ticarette Ahi Evran kültürünün bir devamı ve yansımasıydı.

Yaptığı işin bilincinde ve hatasını düzeltmenin rahatlığı ile, iyi akşamlar diyerek tezgâhının başına hızla döndü ve gitti,

İskenderun’da, Petek Pastanesi aynı görkemi, güzelliği ve lezzetli dondurması, pastaları, künefesi ile bizi bekliyordu.

Diğer bir özelliği İskenderun’da, o çok sıcak havaların olduğu dönemlerde, Petek Pastanesi klimaları çalışır ve içerde gayet serin hava oluşur, hatta bazı insanlarımız şoklamaya tutulmuş olurlardı,

O yıl ciddi pandemi sorunu yaşayan kız kardeşimin ciğerler etkilendiği için üşütmemesi, tedbirli olması gerekiyordu, kendini korumalıydı ve görevliden üzerine şal istedi, iş yeri görevlisi ne yazık ki bulundurmadıklarını ifade etti üzülmüştük,

Siparişlerimizi verdik arkasından benim paşamın, torunumun altını kirlettiğini öğrendik, bu defa çocuk bakım yerini sorduk, aynı görevli bize böyle bir yerlerinin bulunmadığını söylediler, yine şok olmuş çok üzülmüştük,

Biraz sonra, siparişlerin bir kısmı özellikle dondurma ve pastalalar geldi fakat bizim künefeler gelmedi, bu üçüncü şokumuz olmuştu, servisin aynı zamanda yapılmasını bekliyorduk.

Servis şefini çağırarak biz tüketici müşteriler için bu konuların çok önem arz ettiğini, bu konuda böyle profesyonel marka kuruluşun, müşteri memnuniyetsizliğinin olmaması gerektiğini ve bunu mutlaka dikkate alınmasını anlatarak bilgilendirmesini sağladık.

Kendileri de, yönetimle görüşeceklerini ifade ettiler, daha sonra künefelerimiz geldi ve bu defa biz künefelerimizi yedik, ikramlar gerçekten her zamanki gibi çok güzeldi, lezzet değişmemiş fakat hizmette yaşadığımız olumsuz şartlar açısından yeterli değildi. Kuruluşun kendini yenilemesi ve müşteri memnuniyetini sağlaması gerekiyordu, servis sorumlusunu bilgilendirdiğim ile kalmayıp web sayfalarına iyileştirme önerisinde bulunmaya karar verdik oradan ayrıldık,

Hatay havaalanına giderek, çocuğumuzu İstanbul Sabiha Hava Alanına yolcu ettik, dinlenmek ve kalmak üzere Arsuz yolu üzerinde bulunan kendi yazlık evimizin bulunduğu Ufuk sitemize döndük.  Kaldığımız o haftayı, Arsuz, İskenderun ve Antakya’daki büyüklerimizi, planlı bir şekilde arayıp ziyaret ettik. Örf adetlerimize uygun şekilde kültürel görevimizi yerine getirmenin büyük mutluluğunu yaşadık.

Bu arada fırsat buldukça, deniz, hava ve güneşten de istifade ederken evimizin küçük bahçesinde çalışarak, ağaçların ve sebzelerin bakımında da üzerimize düşen görevin hazını tattık. Böylece bu yaz da doğup büyüdüğümüz yerleri görmüş ziyaretlerimizi yapmış, yöresel yiyeceklerimizin lezzetine bakmış ve bir araya gelmenin mutluluğunu yaşamıştık.

Bu mutlulukların yaşanması sürecinde toplum şartlarının uyuşmadığı noktalarda, eksikliklerin farkına varmış ve duyarlılığımızı da bir vatandaşlık görevi olarak yerine getirmiştik, Kalite, tabii ki şartların yerine getirilmesidir,

bununda takibi, şartların kontrolü ile sürdürülebilir. Piyasa denetimleri, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapılması kadar, tüketici, müşteri, hizmeti alan bizler tarafından da yapılmalıdır.

Üreticinin, üzerine düşeni yapması, gereken konularda gerekli hassasiyeti göstermelidir.

Hizmeti veren üretici ve kuruluşlardaki yaşanan meslek körlüğü dediğimiz, fark edilmeyen, görünmeyen konuların, görünmesini fark edilmesini sağlamak esas görevdir,

Buda her iki tarafın gelişmesini iyileşmesini sağlayacaktır.

Kurumlarımızın kurumsallaşması ve profesyonelleşmesi için hayatımın bir parçası olan eğitim ve pratik çalışmaları bire bir yürütmekteyim.

Bursa’da Kaliteye gönül vermiş Kalite Birliği üyeleri ile Temiz Kalite anlayışıyla Milli Ses Ver projesini destekliyor, inanıyorum ve projede görev alıyorum.

Tek yolun, insanın bir hayalinin hedefinin olması, bu hayal ve hedefi doğrultusunda çalışması gayret göstermesidir.

Benim bu hayalim var bu hayalim için yaşıyor, çalışıyorum, bu hayale inanıyorum.

Her insanımızın bir hayalinin ve bunu destekleyen hedefinin olmasını bunu başarmaya davet ediyorum.

Gelin hep birlikte, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. Yılında, yeni projeler, yeni hayal ve hedeflerle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda ilerlemeyi, çalışmayı, Yerli ve Milli Üretimi Desteklemeyi, Kendi Ürünlerimizi Üretmeyi, Markalaşmayı ve kendi Belgelendirme kuruluşlarımız ile hareket etmeyi, Milli Olmayı ve Milli Ses Vermeyi sağlayalım.

Sağlıkla kalın esen kalın,

Saygılarımla. 25.09.2022

Standart Marka Kalite Rehberlik ve Gözetim A. Ş.

Yönetim Kurulu Başkanı

Mehmet Uğur ÖZDENİZ

Referanslar:

Not;

Bir önceki yazımda Brüksel’e gidiş uçuşumuzda yaşadığım diz ve mesafe sıkıntımla ilgili, Pegasus Şirketimiz önerimize 07099973 nolu bildiri ile geri dönüş yapmıştır. Dönüş uçuşunda gerekli düzenlemeyi yaparak, check inim taraflarınca programlandırılarak sağlanmıştır. Hassasiyetlerinden dolayı buradan teşekkür ederim.

Satınalma Fonksiyonunun İtibarı ve Güvenilirliği Ne ile Devam Eder?

Satın Alma fonksiyonunun itibarı ve güvenilirliği, hedeflenen tasarruflarının geçerliliği ile yaşar veya ölür. Bir Satınalma Yöneticisi (CPO) için, bu kısımda hata yapmak kariyeri açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Satın alma, kaynak bulma sürecinde ve sonrasında tasarruf ölçüm sürecine tam ve proaktif olarak dahil edilmelidir ve finans departmanı ile ilk günden itibaren koordine olmak satınalma yöneticisinin görevidir.

Her şey proaktif olmakla ilgilidir. Finans yöneticisinin “Hedeflenen tasarruflar nereye gitti?” diye sormasını beklerseniz, artık çok geç kalmış olursunuz.

 

 

NFT101: Yeni Başlayanlar için NFT

Özellikle kripto para piyasalarının gelişimi ve yaygınlaşmasıyla birlikte NFT kavramını daha sık işitir olduk. Birçok insanın daha önce duyduğu ancak ne olduğunu tam olarak bilmediği NFT’lerin altında esasında güçlü bir teknoloji yatıyor.

Blockchain, kripto para, NFT ve metaverse gibi kavramların hayatımızdaki yeri çok eskiye dayanmıyor. Teknolojinin hızlı gelişimi insanların adaptasyonunun da hızlı olmasını zorunlu kılıyor. Açılımı Non-Fungible Token olan NFT, en kısa haliyle eşi olmayan dijital varlıklar olarak tanımlanıyor. Non-fungible teriminin Türkçe karşılığı değiştirilemez anlamına geliyor. Her biri kendine has yani benzersiz token’lar oluşturmak NFT’deki mantığın temelini oluşturuyor.

Gelişen kripto para piyasası ve blockchain teknolojisiyle birlikte geçtiğimiz yıl hayatımıza hızlı giriş yapan konulardan bir tanesi NFT olmuştu. Kripto para piyasasında yaşanan boğa döngüsüyle birlikte NFT’lere olan talep de yoğun artış göstermiş ve hatta birçok önemli marka kendi NFT’lerini kullanıcılarına sunmuştu.

NFT ve kripto paraların her ikisi de temelde blockchain teknolojisine dayansa da birbirlerinden birçok farkı bulunuyor. Örneğin dünya üzerinde 21 milyon adet Bitcoin bulunurken NFT’ler çok daha eşsiz ve benzersiz ürünler olarak biliniyor. NFT’ler aynı zamanda hem değiştirilemiyor hem de çoğaltılamıyor.

NFT’ler eksik biliniyor

NFT’lerin kullanım alanları ise bilinenin aksine oldukça çeşitli. Birçok kişi NFT’leri sadece koleksiyonlardan ibaret sanarken aslında NFT’ler çevrimiçi oyunlarda, fikri mülkiyet hakkı verebilmesi sebebiyle kripto sanat eserlerinde ve Metaverse dünyasında sıkça kullanılabiliyor. Genellikle Ethereum ağı üzerinde ERC-721 ve ERC-1155 standartları kullanılırken gelişen piyasayla birlikte birçok farklı ağda da NFT’ler bulunuyor.

Parçalanmış NFT nedir?

Bundan birkaç sene öncesinde NFT’lerle ilgili kavramlara baktığımızda bölünmesi ve parçalanması mümkün olmayan dijital varlıklar olduğunu söylemek mümkündü. Aslında durum değişmemiş olsa da son dönemlerde ise Parçalanmış NFT( Fractionalized NFT) kavramı hayatımıza girdi. NFT’leştirilmiş sanat eserlerinin tokenize edilerek birden fazla kişiye satılmasına olanak sağlayan Parçalanmış NFT’ler fiyatı oldukça yüksek olan birçok NFT’ye erişim imkanı sağlıyor.

 

 

Meyve Suyu Endüstrisi 1 Milyar Dolar Üzerinde İhracat Hedefliyor

Meyve Suyu Endüstrisi MEYED Juiceful Istanbul Summit 2022’de Bir Araya Geldi

Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) tarafından düzenlenen ve endüstrinin en önemli yıllık buluşması olan uluslararası Juiceful Istanbul Summit zirve etkinliği, 22 Eylül 2022 Perşembe günü, Renaissance Polat Istanbul Hotel’de gerçekleşti. Etkinlikte bir konuşma yapan MEYED Yönetim Kurulu Başkanı Ozan Diren, Türkiye meyve suyu ihracatının yarım milyar dolar düzeyine yaklaştığını ve yüzde 95’ler düzeyinde dış ticaret fazlası ürettiğini ifade ederek, “Doğru tarım politikaları ve sanayi dinamikleri sağlandığı takdirde endüstrimizin Bir Milyar Dolar ihracat hedefimizin yakın gelecekte gerçekleştireceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.

MEYED (Meyve Suyu Endüstrisi Derneği) tarafından düzenlenen ve endüstrinin en önemli yıllık buluşması olmanın yanı sıra sektörün uluslararası takviminde de önemli bir yere sahip bulunan Juiceful Istanbul Summit 2022 zirvesi, 22 Eylül 2022 Perşembe günü, Renaissance Polat Istanbul Hotel’de düzenlendi. 200’ü aşkın yerli ve yabancı katılımcı kitlesiyle meyve suyu endüstrisinin paydaşlarını bir araya getiren zirvede Türkiye’den ve yurt dışından kurum temsilcileri tarafından 15 konuşma ve sunum gerçekleştirildi.

Etkinliğin açılışında söz alan MEYED Genel Sekreteri İpek İşbitiren: “2010 yılından bu yana düzenlediğimiz zirvelerimize, Pandemi nedeniyle 2 yıllık zorunlu bir ara verdik. Bu aranın ardından MEYED, tarıma, ekonomiye, çevreye ve beslenmeye yarar sağlayan endüstrimizin paydaşlarını bir kez daha araya getirdi” dedi.

Etkinlikte bir konuşma yapan MEYED Yönetim Kurulu Başkanı Ozan Diren, Türkiye’nin meyve suyu ihracatının, güzel bir şekilde artış gösterdiğini ifade ederek, “Türkiye meyve suyu 2022 yılı ihracatının, 450 milyon doların üzerinde gerçekleşmesini ön görüyoruz. Meyve suyu ihracatımız, endüstrimizin yoğun gayretleriyle her yıl düzenli olarak yüzde 20-25 bandında artış göstermektedir. Daha da önemlisi yerli girdilerle üretim ve ihracat yapan endüstrimiz, net ihracatta çok ileri bir düzeydedir ve yarım milyar dolar seviyesini zorlar hale gelmiş bulunan ihracatımız, istikrarlı bir şekilde yüzde 95’ler seviyesinde dış ticaret fazlası vermektedir. Böylesine yüksek bir ekonomik değer üreten endüstrimiz, Türkiye’de bir milyon çiftçiden alım yaparak tarıma ve kalkınmaya da önemli yararlar sağlamaktadır. İnsan beslenmesi açısından yararları tüm dünyada kabul gören meyve suyu, bahçeden bardağa uzanan değer zinciri içerisinde karbon negatif bir yapı arz eden nadir endüstrilerdendir ve çevreye de yarar sağlar” dedi. MEYED Yönetim Kurulu Başkanı Ozan Diren, Meyve Suyu Endüstrisinin yıllık bazda toplam 5 milyon dolara varan oranda Ar-Ge yatırımı yaptığını ve yaklaşık 100 bin kişiye doğrudan istihdam sağladığını da sözlerine ekledi.

Hedef 1 Milyar Doların Üzerinde İhracat

Meyve suyunda küresel pazarın, yaklaşık 17 milyar dolar düzeyinde olduğunu belirten Ozan Diren, “Markalı ihracat ve hammadde ara mamul olarak gerçekleşen bu pazarda, ITC verilerine göre Türkiye’nin yeri 2017’de 17’ncilikten 2020 itibarı ile 12’nci sıraya yükseldi. 2021’de de aynı sırayı koruduk. Öte yandan, ülkemiz adına daha da fazlasını hedefliyoruz. Endüstrimiz, rekabetçi yapısının yanı sıra teknik bilgi, mühendislik, Ar-Ge, teknoloji ve makine gibi alanlarda da dünyada saygın bir yerdedir. Ülkemizin sürdürülebilir bir doğal zenginliği olan meyve çeşitliliğimiz, rekabet gücümüzü daha da ileriye taşımaktadır. Kendimize 1 Milyar Dolar ihracat hedefi koymuş bulunuyoruz ve doğru tarım politikaları ve sanayi dinamikleri sağlandığı takdirde, bu hedefi yakın gelecekte gerçekleştirileceğimize inanıyoruz, çabalarımızı bu yönde azimle sürdürüyoruz. Daha uzun vadeli hedefimiz ise Türkiye’nin küresel pazardan aldığı payı yüzde 10’lar seviyesine taşımaktır” şeklinde konuştu.

MEYED Yönetim Kurulu Başkanı Ozan Diren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizdeki meyve üretiminin yaklaşık yüzde 10’unu hammadde olarak değerlendiren endüstrimizin bir diğer hedefi, tüketimin ve ihracatın artacağı ön görüsüyle hali hazırda bu oranı kademeli olarak yüzde 20’ler, hatta 30’lar seviyesine çıkarmaktır. Bu da Türk meyve üreticileri için pazar garantisi anlamına gelmektedir. Öte yandan endüstrimiz, ihracat gücünü iç piyasadaki konumundan almaktadır. İç pazarda görece düşük kalan tüketimde, tarıma dayalı ürünler olmalarına rağmen nektar ve meyveli içecek kategorilerine yönelik ÖTV uygulamasının da payı var. ÖTV uygulaması, özellikle ülkemizde en çok tüketilen bu kategori olan nektarları olumsuz etkiliyor. Genellikle yüzde 50 oranında meyve içeren Nektarların ÖTV uygulamasından muaf tutulması iç piyasada satışları kolaylaştırır, besleyici özelliği olan bir ürünün, daha yüksek meyve oranı ile büyümesini destekler, buradan yaratılacak kaynakla daha rahat ürün alınır, daha rahat stoklanır, ihracat için daha fazla kaynak oluşturulur. Bu da sektöre olduğu kadar tüketicilere, ülke tarımına ve ekonomisine de fayda sağlayacaktır.”

Zirve açılışında MEYED Kurucu Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi de kürsüye gelerek, endüstrinin önemi üzerine bir konuşma yaptı.

Zirvede ilk sunumu FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık gerçekleştirdi. FAO’nun gıdaya erişim ve iklim krizi gibi tehditler karşısında ‘Daha İyi Üretim, Daha İyi Beslenme, Daha İyi Çevre, Daha İyi Tarım’ dörtlü ekseninde gıda üretim sistemlerinin dönüşümüne odaklandığı belirten Dr. Ayşegül Selışık, güncel küresel gelişmelerin meyve suyu endüstrisine yansımaları konusunda bilgiler verdi.

Zirvenin bir diğer konuşmacısı olan FutureBright Grubu Kurucusu Akan Abdula, ‘Türkiye’de Tüketimde Dip Dalgalar’ başlıklı sunumunda, makro ekonomik göstergeler ve sosyolojik dinamikler üzerinde durdu; geleceğe yönelik öngörülerini paylaştı.

Nielsen IQ İçecek Endüstri lideri Esra Doyduk ise, zirvede gerçekleştirdiği sunumda, Hızlı Tüketim Ürünleri ve Meyve Suyu pazar trendlerindeki değişim ve dönüşüm yolculuğunu rakamlarla anlattı.

Zirvenin sabah oturumlarında son sunumu gerçekleştiren Meyve Suyu Bilim Merkezi Direktörü Dr. Carrie Ruxton, yararları bilimsel olarak kanıtlanmış bir ürün olan meyve suyu hakkındaki yanlış algıların nereden kaynaklandığı ve bunların nasıl aşılabileceği üzerinde durdu.

Juiceful Istanbul Summit 2022 zirvesinde, öğle yemeği arası sonrasındaki ilk sunumu gerçekleştiren Döhler İş Geliştirme Müdürü Khalid Sedraoui, sektörel bir perspektifle Türkiye’nin önündeki küresel fırsatlar hakkında bilgiler aktardı.

Escon Enerji CEO’su Onur Ünlü ise, ‘Yeşil Dönüşümün İlk Yakıtı: Enerji Verimliliği’ başlıklı sunumunda, dünya gündeminde ön sıralarda yer alan enerji verimliliği konusunu gıda, tarım ve meyve suyu endüstrileri açısından değerlendirdi.

Aromsa Ar-Ge, Pazarlama ve Teknik Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Melis Yasa Aytaman zirvedeki sunumunda, meyve suyu endüstrisinin fonksiyonel fayda ve dönüşüm odaklı inovasyon gündemini aktardı.

Tetra Pak Pazarlama Müdürü Müge Göksel, tüketici trendlerindeki değişimler ve bunların endüstriye sunduğu fırsatlar üzerine bir sunum gerçekleştirdi.

GEA Group Türkiye Sıvı Teknolojileri Satış Müdürü Erdal Gavas ise sunumunda, meyve suyu ve içeceklerde şeker indirgeme teknolojilerini ele aldı.

Juiceful Istanbul Summit 2022 ‘nin bir diğer konuşmacısı olan Borusan Lojistik Hizmetleri CEO’su Serdar Erçal, tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin dünya ticareti ve tedarik zinciri üzerindeki etkilerini dün (2020-2021), bugün (2022-2023) ve yarın (2025-2030) perspektifinde değerlerndirdi.

Juiceful Istanbul Summit 2022 yabancı konukları arasında yer alan IFU (Dünya Meyve Sebze Suları Birliği) Yönetici Direktörü John Collins, ‘Küresel Bilgi Paylaşımı’ başlıklı sunumda, meyve suyu endüstrisinin dünya genelindeki görünümünü kendi perspektiflerinden aktardı.

Zirvede son sunumu birlikte gerçekleştiren AIJN (Avrupa Meyve Suyu Derneği ) Genel Sekreteri Wouter Lox ile Sürdürülebilirlik ve Teknik İşler Müdürü Justine Pradels, ihracatımızda yüksek bir paya sahip olan Avrupa pazarı hakkında, Avrupa Birliği Mevzuat Gelişmeleri perspektifinden güncel bilgiler aktardılar.