Yenilik Yaklaşımlı Uluslararasılaşma Modeli

“Bir iş açmak çok kolaydır, onu açık tutmak ise çok zordur.” Çin Atasözü

Yenilikle ilişkili uluslararasılaşma konusunda, geniş çalışmalar ortaya konulmuştur. Yeniliğe bağlı uluslararası pazarlama kararını almaya yönelik ilk çalışmalar; 1962’de Roger, 1968’de Simmonds ve Smith tarafından yapılmıştır. Bu model, uluslararası pazarlamayı, çeşitli safhalardan ibaret bir öğrenme süreci olarak tanımlamaktadır.

Yenilik yaklaşımlı modeller, 1966’da Vernon’un ürün döngüsü teoremine dayanarak, her aşamayı, kurum için yenilik olarak varsaymaktadır. Bu modelde kurumun hangi aşamada bulunduğuna, kurumun ihracat satışlarının, toplam satışlarına oranına göre karar verilmektedir.

Yenilik yaklaşımlı uluslararasılaşma modeli, adım adım gelişen bir uluslararasılaşma sürecini ifade etmektedir. Uluslararasılaşmayı, yeni duruma uyum sağlamak için; yaşanan bir öğrenme süreci olarak görür. Samiee, Walters ve Frank, 1997’deki çalışmada, ihracatı bir yenilik olarak değerlendiren işletmeler ile bu şekilde değerlendirmeyen işletmeler arasında, farklılıkların olduğunu saptamıştır.

Lim, Sharkey ve Kim ihracat davranışını, yeniliğe uyum süreci olarak savunmuştur. Wickramasekera ve Oczkowski; yenilik yaklaşımlı uluslararasılaşma modeli açısından, Bilkey ve Tesar (1977), Çavuşgil (1980) Reid (1981) ve Czinkota’nın (1982) çalışmalarını incelemiş ve bu çalışmalarda öne çıkan özellikleri belirtmiştir. Yenilik yaklaşımlı uluslararası modellere ilişkin çalışan diğer isim Reid, 1981’de uluslararasılaşma sürecinin, beş aşamadan oluştuğunu belirtmiştir. Reid’e göre kurumlar, ihracata bir fırsatın farkına vararak başlamaktadır. Kurum yöneticilerinin ihracat tutumu, inanışları, motivasyonu ve beklentileri uluslararasılaşma sürecini ilerletecektir. Sınırlı ihracat ile edinilen deneyim, işletmenin ihracata devam edip-etmeme kararını belirleyecektir. Olumlu deneyim sonunda işletme, uluslararasılaşma faaliyetlerini artırır. Olumsuz deneyim ile işletme ihracattan vazgeçer. Yenilik yaklaşımlı uluslararasılaşma modellerinde, kurumların küçük ve büyük ölçekli olarak ayırım yapılmadığını gören Reid, bunun önemli olduğunu ifade etmiştir. Büyük ölçekli kurumların uluslararasılaşma sürecinde, daha kararlı olduğunu savunmaktadır.

Leonidou ve Katsikeas’da 1996’da bir model sunmuştur. Sözü edilen model; ihracat öncesi, ihracatta ilk aşama ve ilerlemiş ihracat aşamalarından oluşmaktadır. İhracat öncesi aşamada, üç tür işletme mevcuttur. Bunlar;

(1) Yerel pazarda kendi malını satan ve ihracatla ilgilenmeyen firmalar,

(2) Ulusal piyasada faaliyette bulunan ve ihracatı ciddi şekilde düşünen firmalar,

(3) Geçmişte ihracat yapmış fakat, artık ihracatı düşünmeyen firmalardır.

İhracatta ilk dönem aşamasında, iki tür firma bulunur. Bunlar; uluslararası faaliyetlerini artırabilen firmalar ile ihracat taleplerini karşılayabilecek firmalardır. İlerlemiş aşamada bulunan ve uluslararası işletmeler tamamen tecrübelidirler ve düzenli ihracat yapabilen firmalardır.

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT

Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi

İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

Detaylı bilgiler için aşağıdaki eseri okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2019). Uluslararası İşletmecilik Teori, Kavram ve Örnek Olaylar, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara

Kat veya Arsa Karşılığı Yapım İş Deneyim Tutarının Tespiti ?

Erzincan Özel İdaresi Destek Hizmetleri Müdürlüğü tarafından 07.07.2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Erzincan Merkez Hayrettinpaşa İlkokulu Yapım İşi” ihalesine ilişkin olarak Selkay İnşaat Nak. Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.nin 08.07.2022 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 19.07.2022 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 27.07.2022 tarih ve 34042 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 25.07.2022 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuştur.

Başvuruya ilişkin olarak 2022/764 sayılı itirazen şikâyet dosyası kapsamında yapılan inceleme neticesinde esas inceleme raporu tanzim edilmiştir.

İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından beyan edilen iş deneyim belgesinin mevzuata uygun olarak düzenlenmediği, özel sektöre veya organize sanayi bölgesinde gerçekleştirilen işlerden elde edilen iş deneyim belgelerinin mevzuata uygun olarak düzenlendiğinin incelenmesi gerektiği, mevzuata uygun olarak düzenlenmeyen iş deneyim belgesinin sahibi isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması ve sınır değerin yeniden hesaplanması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

24.08.2022 tarihli ve 2022/UY.II-1003 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

İhale işlem dosyası incelendiğinde, ihale konusu işin adının “Erzincan Merkez Hayrettinpaşa İlkokulu Yapım İşi” olduğu, 07.07.2022 tarihinde e-teklif alınmak suretiyle gerçekleştirilen ihalede 12 adet ihale dokümanının EKAP’tan indirildiği, 8 istekli tarafından ihaleye teklif sunulduğu, ihale komisyonunca gerçekleştirilen değerlendirmeler neticesinde Eday Yapı İnş. ve San. Tic. Ltd. Şti.nin ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi olarak, Selkay İnşaat Nakliyat Turizm Gıda San ve Tic. Ltd. Şti.nin ise ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 43’üncü maddesinde, gerçek kişilere veya anılan maddenin 1’inci fıkrasında belirtilenler dışındaki tüzel kişilere gerçekleştirilen işler için, belediye sınırları veya mücavir alan içinde ilgili belediye tarafından, belediye sınırları veya mücavir alan dışında il özel idaresi tarafından, ilgili mevzuatı uyarınca yapı denetimi veya kabulü bunların dışındaki kuruluşlar tarafından yapılan işlerde ise bu mevzuat uyarınca yetkilendirilmiş kurumlar tarafından düzenleneceği, belediyenin ilgili birimi tarafından düzenlenen iş deneyim belgelerinin belediye başkanı veya yetkili birim amiri tarafından, il özel idaresince düzenlenenlerin ise, vali veya yetkilendirdiği kişi tarafından onaylanacağı,

Anılan Yönetmelik’in 45’inci maddesinde, iş deneyim belgesi talebinde bulunanlar, yaptıkları işi veya görevi tevsik amacıyla, dilekçelerine, özel sektöre taahhütte bulunan yükleniciler için; yapılacak iş karşılığı bedel içeren noter onaylı sözleşme, yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi, ilgili sigorta müdürlüğünden onaylı iş yeri bildirgesi, kat ve/veya arsa karşılığı inşaat işleri haricindeki işlerde bu belgelere ek olarak sözleşmeye ilişkin fatura örnekleri veya bu örneklerin noter, yeminli mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir veya vergi dairesi onaylı suretlerini ekleyerek, belge vermeye yetkili kurum veya kuruluşa başvuracakları,

Aynı Yönetmelik’in 46’ncı maddesinde, kat ve/veya arsa karşılığı inşaat işlerine ilişkin iş deneyim tutarının tespitinde, yapı ruhsatında belirtilen inşaatın yüzölçümü ile sözleşmenin imzalandığı yıla ait Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğde inşaatın sınıfına ve grubuna göre belirlenen yapı birim maliyetinin çarpılması suretiyle hesaplanan bedelin % 60’ının esas alınacağı,

Aynı Yönetmelik’in 47’nci maddesinde, yüklenicilere; yurtiçinde özel sektöre, yapılacak iş karşılığı bedel içeren bir sözleşme ile taahhüt ettikleri işler için, işi bitirmeleri durumunda “iş bitirme belgesi”nin belge düzenlemeye yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenip verileceği hüküm altına alınmıştır.

Eday Yapı İnş. ve San. Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen yeterlik bilgileri tablosu incelendiğinde, “Mesleki ve Teknik Yeterliğe ilişkin Bilgiler” satırının “Ekap’ta kayıtlı olan İş deneyim belgesi kısmında “21803-Y-KAİ-19-1” bilgisine yer verildiği,

İstekli tarafından iş deneyim belgesine ilişkin beyan edilen bilgi EKAP’tan sorgulandığında, belge üzerinde yer alan bilgilerden işin adının “mesken bina inşaatı”, uygulanan yapı tekniğinin “Betonarme Çerçeveli Perdeli Sistem Bina İnşaatı”, belgeye konu işin esaslı unsurunun “B Üst Yapı (Bina) İşleri III. Grup”, sözleşme tarihinin “15.05.2018”, işin geçici kabul/tasfiye veya iskan tarihinin “21.11.2019”, belge tutarının “7.225.152,00” olduğu ve açıklama bölümünde “Erzincan İli Merkez Osmanlı Mahallesi 165 ada 3 parsel numaralı taşınmazın A Blok 2492 m², B Blok 2476 m², C Blok 2492 m² ve D Blok 2492m² olmak üzere toplam 9952 m² olan inşaatların ruhsat yılı olan 2019 yılı Mimarlık Ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2019 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ’ine göre III.B grup yaklaşık maliyeti olan 1210,00 TL ile çarpılması sonucunda 12.041.920,00 TL yaklaşık maliyet hesaplanmıştır.

III. Sınıf B Grubu Yapılar İnşaatın Yüzölçümü: 9.952,00 m² Yapı Birim Maliyeti: 1.210,00 TL / m²” bilgisine yer verildiği görülmüştür.

Ayrıca Eday Yapı İnş. ve San. Tic. Ltd. Şti. tarafından idareye 10.12.2019 tarihli ve “21803-Y-KAİ-19-1” sayılı EKAP’a kayıtlı iş deneyim belgesi, anılan iş deneyim belgesinin düzenlenmesine dayanak teşkil eden Erzincan 1. Noteri tarafından düzenlenmiş “Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi”, yapı kullanma izin belgesi, yapı ruhsatı ile Erzincan Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce düzenlenmiş iş yeri tescil belgelerinin sunulduğu görülmüştür.

İstekli tarafından sunulan belgeler incelendiğinde, Erzincan 1. Noteri tarafından düzenlenen “Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi”nin 15.05.2018 tarihinde imzalandığı, yapı ruhsatlarında belirtilen inşaatın toplam yüzölçümünün 9.952 m2 olduğu, 10.12.2019 tarihli ve “21803-Y-KAİ-19-1” sayılı iş deneyim belgesinin Erzincan Belediyesi tarafından düzenlenip Belediye Başkanı tarafından onaylandığı görülmüştür.

Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 46’ncı maddesi hükmü dikkate alınarak, 10.12.2019 tarihli ve “21803-Y-KAİ-19-1” sayılı iş deneyim belgesine ilişkin belge tutarı hesaplandığında, anılan iş deneyim belgesinin düzenlenmesine dayanak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında gerçekleştirilen inşaatın toplam yüzölçümü (9.952 m2) ile sözleşmenin imzalandığı 2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ’inde yayımlanan “III. Sınıf – B Grubu Yapılar” ın yapı birim maliyetinin (966,00 TL) (9.952 m2 x 966,00 TL = 9.613.632,00 TL) çarpımı neticesinde elde edilen tutarın 9.613.632,00 TL olduğu, anılan tutarın yüzde altmışı olan (9.613.632,00 x 0,60 = 5.768.179,20 TL) 5.768.179,20 TL tutarının da iş deneyim belge tutarı olduğu tespit edilmiş olup 10.12.2019 tarihli ve “21803-Y-KAİ-19-1” sayılı iş deneyim belgesinde yer alan (7.225.152,00 TL) tutarın belgeyi düzenleyen Erzincan Belediyesince yanlış hesaplandığı anlaşılmıştır.

İdari Şartname’nin 7’nci maddesinde, istekliler tarafından teklif edilen bedelin % 50’sinden az olmamak üzere, ihale konusu iş veya benzer işlere ait tek sözleşmeye ilişkin iş deneyimini gösteren belgelerin sunulması gerektiğine ve B – III grubu işler veya B – III grubu yapım işlerin benzer iş olarak kabul edildiğine yönelik düzenlemelere yer verilmiştir.

Eday Yapı İnş. ve San. Tic. Ltd. Şti. tarafından beyan edilen 10.12.2019 tarihli ve “21803-Y-KAİ-19-1” sayılı iş deneyim belgesi dikkate alındığında, belgenin ihalede belirlenen benzer iş tanımına uygun olduğu, inceleme kapsamında tespiti yapılan belge tutarının (5.768.179,20 TL) Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 49’uncu maddesi hükümleri uyarınca güncellenmiş tutarının 26.117.933,44 TL olduğu tespit edilmiş olup anılan isteklinin teklif bedelinin (22.871.000,00 TL) yüzde ellisinden fazla olduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında, Eday Yapı İnş. ve San. Tic. Ltd. Şti. tarafından beyan edilen 10.12.2019 tarihli ve “21803-Y-KAİ-19-1” sayılı iş deneyim belgesinin Erzincan 1. Noteri tarafından düzenlenmiş “Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi”, yapı kullanma izin belgesi, yapı ruhsatı ile Erzincan Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce düzenlenmiş iş yeri tescil belgelerinde yer alan bilgileri üzerine Erzincan Belediyesi tarafından düzenlenip Belediye Başkanı tarafından mevzuata uygun olarak onaylandığı ve EKAP kaydının gerçekleştirildiği, her ne kadar, iş deneyim belgesi üzerinde yer alan iş deneyim tutarının idarece yanlış hesaplandığı tespit edilmiş olsa da anılan belgenin tespiti gerçekleştirilen belge tutarı ile yeterlik kriterine ilişkin şartları sağladığı anlaşılmış olup başvuru sahibinin iddialarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Mehmet ATASEVER

Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen 

ALIM TALEBİ: Metal Kolye Tedarikçisi Aranıyor (Amerika)

ALIM TALEBİ : Amerika için metal kolye tedarikçisi aranmaktadır.

Tüm güncel alım taleplerini incelemek için TİCARET PANELİ ne gidiniz.

https://satinalmadergisi.com/ticaret-paneli/ 

Alım detaylarını incelemek ve teklif vermek için Tedarikçi veya Satıcı Üyeliği gerekmektedir.

 


TEKLİF TOPLAMA İÇİN ticaret@satinalmadergisi.com adresine açık talebinizi yazınız.

ÜRÜN ve HİZMET TEDARİKÇİ ARAŞTIRMASI (Ücretsiz)

Ürün ve Tedarikçi Araştırması için Satınalma Talep Formu‘nu doldurunuz.

İK İlan: Satınalma Yöneticisi

– İNSAN KAYNAKLARI –
İŞ İLANLARINIZI ÜCRETSİZ YAYINLIYORUZ. 

E-posta ile Ticaret@SatinalmaDergisi.com ilanlarınızı gönderebilirsiniz. 

– SATINALMA YÖNETİCİSİ –

Savaş Plastik A.Ş. Tilia markası ile dış mekâna odaklı mobilya üretimi yapan firmamıza, aşağıdaki niteliklere sahip “Satın Alma Yöneticisi” arayışımız bulunmaktadır.

CV Gönderimi için ik@tilia.com.tr

Genel Nitelikler
İlgili alanların ön lisans ve lisans bölümlerinden mezun veya Tedarik Zinciri Yönetimi alanında yüksek lisans yapmış
Tercihen Teknik okul mezunu,
Üretim firmalarında 5 yıl satın alma bölümlerinde çalışmış,(plastik, ambalaj vb.) sektörlerinde deneyimli,
Tüm satın alma süreçlerine hakim,
İyi düzeyde MS Office, ERP programları bilgisi olan,
Sorumluluk sahibi ve gerektiğinde inisiyatif kullanabilen,
Sosyal yönü güçlü, diksiyonu düzgün,
İngilizce bilgisi olan (Tercihen),
Erkek adaylar için Askerliğini yapmış,
Tercihen Beylikdüzü, Avcılar ve Esenyurt civarında ikamet eden,
B sınıf ehliyeti olan,
İletişimi güçlü, insan ilişkileri yönetiminde başarılı, ekip çalışmasına yatkın, öğrenmeye ve öğretmeye açık,

Görev Tanımı
Şirket stratejisi ve politikasına uygun satın alma faaliyetlerini yürütmek,
Onaylı tedarikçi portföyünü genişletmek,
Tedarikçi ilişkilerini yönetmek ve geliştirmek,
Riskleri öngörerek süreç iyileştirme çalışmaları yapmak,
Talepleri uygun fiyat, optimum süre ve istenilen kalitede karşılamak,
Siparişlerin satın alma prosedür ve talimatlarına göre verilmesini sağlamak, kontrolünü ve takibini yapmak, raporlamak,
Satın alma sözleşmelerini hazırlamak, sözleşme sürecini yönetmek,
Tedarikçi performans değerlendirmelerini yaparak performansı düşük tedarikçilerin iyileştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak,
Hatalı gelen malzemelerin şikâyet ve iade süreçlerini yönetmek,

 

İşçi, Şarta Bağlı Olarak Haktan Feragat Beyanında Bulunabilir mi ?

İşçinin alacak haklarından feragat etmesi davayı sona erdiren bir irade beyanı olmakla birlikte, maddi hukuk bakımından aynı zamanda “hakkı sona erdiren” bir işlem olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle işçinin işverenden alacağı olan aylık ücret, fazla çalışma ücreti, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin ücreti, hafta ve genel tatil ücreti gibi alacaklarından feragat etmişse,  feragat ettiği bu alacakları daha sonra tekrar dava yoluyla talep etmesi mümkün değildir. Ayrıca kayıtsız şartsız olmalıdır. Alacak haklarından feragat eden işçi feragatten dönemez. Ancak işçi, irade bozukluğu hallerinde feragatin iptalini isteyebilir. Feragatin hata, hile, ikrah sebebiyle geçersiz olduğu durumda bu konu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.

Yargıtay’a göre, “Davadan feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 ve devamı maddeleri uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlem olup, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtilmiştir. Davadan feragat davacının açmış olduğu davadaki sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilir. Feragat kayıtsız şartsız olmalıdır. Şarta bağlı feragat geçerli değildir. Feragat kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve davacı feragatten dönemez. Bu karara karşı sadece usul hukuku kurullarına aykırılık sebebiyle kanun yoluna başvurulabilir. İrade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir. Feragatin hata, hile, ikrah sebebiyle geçersiz olduğu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir. Feragat sebebiyle davanın reddedilmesi halinde aynı hakka ilişkin yeniden dava açılamaz. Açılan davanın kesin hüküm sebebiyle reddedilmesi gerekir. Dava konusu haktan vazgeçildikten sonra dava derdest iken yeniden aynı konuda dava açılması da mümkün değildir. Davacının davasından feragat etmesinin sonucu bu sebeple önemli olduğundan, davacının beyanından, gerçek amacının açılan davadan feragat etmek olduğunun açıkça anlaşılması gerekir.

Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 313. madde ve devamındaki hükümlere göre; sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir. Yine 314. maddeye göre sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulhun etkisine gelince; sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar vermektedir.

6100 sayılı Kanun’un 114. maddesinde “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” hususu dava şartları arasında belirtilmiş olup, böyle bir durumun varlığı söz konusu olduğunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Somut olayda, davacı tarafından Ankara 14. İş Mahkemesinin 2014/1309 esas sayılı dosyası ile kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti talepli dava açıldığı, bu dosyanın yargılaması devam ederken halen derdest olan Ankara 19. İş Mahkemesi’nin 2013/121 esas sayılı dosyası ile davacının işe iadesine karar verilmesi ve davalının davacıyı işe davet etmesi nedeniyle davacı vekili tarafından 13/04/2014 tarihli celsede “davanın dayanağı olan Ankara 19 iş mahkemesinin kararı gereğince müvekkilim 09/02/2015 tarihinde işe davet edilip davete icabet ettiğinden davamız konusuz kalmıştır, ancak davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet verdiği için yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz vardır, ancak davamızdan feragat ediyoruz” şeklinde beyanda bulunulduğu, bunun üzerine Ankara 14. İş Mahkemesince davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve dosyanın taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı, davalının işe davetinin samimi olmadığı iddiasıyla iş akdini feshetmiş ve kıdem tazminatı ile yıllık izin talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı vekilinin Ankara 14. İş Mahkemesi nezdindeki feragat beyanı davadan feragat olarak değerlendirilip davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti talepleri hüküm altına alınmış ise de Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı olarak haktan feragat olarak kabul edilerek bu taleplerin reddine karar verilmiştir.  Ankara 14. İş Mahkemesi’nde açıklanan feragat beyanının işe iade davası sonrası yapılan işe davet nedeniyle açıklandığı, davacının haktan feragat anlamında iradesinin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerinin reddine karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç :

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine,  kararın bir örneğinin ise İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 20/12/2021 tarihinde oybiriği ile karar verildi [1].

Sonuç olarak, haktan feragat, davayı sonuçlandıran usulü bir işlem olup, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Haktan feragat davacının açmış olduğu davadaki sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilir. Feragat kayıtsız şartsız olmalıdır. Şarta bağlı feragat geçerli değildir. Feragat kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve davacı feragatten dönemez. İrade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir. Feragatin hata, hile, ikrah sebebiyle geçersiz olduğu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.20.12.2021 T., E. 2021/12452 K. 2021/16687 Legalbank.

Bir Sayfa Fotokopi Çekmek İçin Kaç Kişi Gerekir ?

Bu yazımın konusunu daha önce yayınlanan “Çok Yoğun Hep Meşgul” başlıklı yazımda yer verdiğim Parkinson Yasasının diğer bir boyutu oluşturmaktadır. O yazıyı okuyanların da hatırlayacağı gibi Parkinson kısaca bir işin kendisi için ayrılan zaman kadar genişlediğini ileri sürmektedir (1).

Bu görüş oldukça dikkat çekmiştir ve birçoklarının Parkinson Yasasını yalnızca zaman kullanımına ilişkin bir yasa olarak düşünmesine neden olmuştur. Ne var ki Parkinson Yasası yalnızca zamana ilişkin bir gönderme yapmamaktadır.

Parkinson Yasasının içinde yer alan ve zamana ilişkin ileri sürdüğü görüş kadar dikkat çekmemiş diğer bir görüş ise çalışan sayısına ilişkindir.

Parkinson bir işin kendisi için ayrılan zaman kadar genişlediğine ilişkin görüşüne benzer bir bakış açısıyla yapılacak iş ile bu işi yapmakla görevli çalışan sayısı arasında da anlamlı bir ilişki olmadığını söylemektedir. Parkinson’a göre bir iş için ne kadar çok işgören görevlendirilirse görevlendirilsin sonuçta o iş o kadar kişi tarafından tamamlanacaktır (2).

Parkinson’a göre bunun en önemli nedeni iş yükünün fazla olduğunu hisseden daha üst kademedeki bir çalışanın ilerleyen yaş nedeniyle ortaya çıkan enerji düşüklüğüdür ve bu durum tipik bir orta yaş sorunudur. Parkinson bu durumdaki bir kişinin sorunun üstesinden gelmek amacıyla 1) İşten ayrılma, 2) Görevini ve dolayısıyla da iş yükünü benzer pozisyondaki bir başka kişi ile bölüşme ve 3) Kendisine yardımcı olacak yeni astlar görevlendirme olmak üzere üç farklı tercihte bulunabileceğini söylemektedir (3).

Parkinson’a göre maddi kayıplar nedeniyle işten ayrılmak tercih edilmemektedir. Kariyerinde belirli bir aşamaya gelmiş bir kişi kariyerinin ilerleyen aşamalarında kendisine rakip çıkmasını istemediği için iş yükü ile görev ve sorumluluklarını paylaşmak da istememekte, bunun sonucunda da ister istemez son seçenek olan emri altında çalışan astların sayısını arttırma yoluna gitmektedir. Parkinson’a göre bu tercihin doğal sonucu çeşitli kademelerdeki çalışan sayısının gerekmedik ölçüde artması, böylelikle bir kişinin yapabileceği işi birden fazla çalışanın bölüşmesi ve bu nedenle bir örgütteki çalışanların aslında birbirleri için çalışmaya başlamasıdır (4).

Uzmanlık alanı denizcilik tarihi olan Parkinson bu iddiasını desteklemek için bazı örnekler vermektedir. Bu örneklerden biri İngiliz Donanmasında 1914-1928 yılları arasındaki değişime ilişkindir. Buna göre büyük savaş gemisi ve donanma personeli sayısı azalırken hem tersane çalışanlarının sayısı hem de deniz kuvvetleri karargâhındaki görevlilerin sayısı artmıştır (5).

Çalışan sayısının artmasını “orta yaş” ile ilişkilendirmesi ve iddiasını ispatlamak için verdiği örnekler de başlı başına tartışılması gereken noktalara işaret etmektedir. Örneğin Parkinson 1914 yılında İngiliz Donanmasında 62 büyük savaş gemisi olduğunu, 1928 yılında bu sayının 20’ye düştüğünü söylemektedir (6). Oysa Parkinson’un neleri “büyük savaş gemisi” olarak nitelendirdiği belirsizdir. Gerçekten de 1914 verilerine bakıldığında İngiliz Donanmasının çeşitli büyüklüklerde 400’den fazla gemiye sahip olduğu görülmektedir (7). Yine 1928 yılında 20 olarak verilen sayının neleri kapsadığı, örneğin, 1. Dünya Savaşı ile birlikte İngiliz Donanmasına katılan uçak gemilerinin bu sayıya dâhil olup olmadığı ya da 1. Dünya Savaşındaki kayıpların dikkate alınıp alınmadığı belirsizdir.

Parkinson tarafından verilen sayıların tutarlığı ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte, Parkinson’un donanmada yeni teknolojilerin kullanılmaya başlanmasıyla yeni tip görevlere ve çalışanlara ihtiyaç duyulmasını olağan karşıladığını da belirtmek gerekir. Parkinson’un temel itirazı idari personelin ve deniz kuvvetleri karargâhındaki görevli sayısının oransal olarak tersane çalışanlardan ve donanma personelinden daha fazla artmasıdır. Ona göre her yeni ustabaşı için 2 ofis çalışanı göreve başlamaktadır. Bu da aynı işi yapacak fazla sayıda çalışanın görevlendirildiği anlamına gelmektedir (8).

Parkinson’un iddiaları ilk bakışta makul görülmektedir. Ne var ki, “Çok Yoğun, Hep Meşgul” başlıklı yazıda da belirttiğim gibi Parkinson’un bir işin kendisi için ayrılan zaman kadar genişlediğine ilişkin görüşü o işin yalnızca tamamlanması ile ilgilenildiği, işin sonucunda ortaya çıkacak çıktının niteliği ile ilgilenilmediği sürece doğru sayılabilir. Ayrıca bu bakış açısının çalışanların iş yüklerini optimum noktayı aşacak biçimde arttırma riski de bulunmaktadır (9).

Peki başlıktaki soruyu Parkinson’a sorsaydık nasıl bir yanıt alırdık ?

Parkinson’un, söz konusu kitabı 1957 yılında yayınlandıktan sonra 1960’lı yıllarda ofislerde kullanılmaya başlayan fotokopi makinesine ilişkin soruya vereceği yanıtı tahmin etmek zor olması gerek: Nasıl olsa çalışan fazlası var ve bunlar işlerini zamana yayarak yapıyorlar, o nedenle fotokopi çekmek herhangi birinin işi olabilir!

Öncelikle bir işin tamamlanması kadar o işin nasıl ve ne kadar kaynak harcanarak tamamlandığının da önemli olduğunu belirtmek gerekir. Örneğin 1 sayfa fotokopi çekmek için 1 çalışan yeterli gelebileceği gibi 10 çalışan da 1 sayfa fotokopinin çekilmesinde rol oynayabilir. Sonuçta amaç 1 sayfa fotokopi çekmek ise kişi sayısına bağlı kalınmadan o fotokopi çekilerek görev tamamlanmış olacaktır. Dolayısıyla Parkinson iddiasında haklı gibi görünmektedir.

Elbette bir ofisin iş süreçlerine fotokopi makinesi dâhil edileceği zaman fotokopi makinesinin, yedek tonerin ve kâğıdın satın alınması, sarf malzemelerinin depolanması, bunların muhasebeleştirilmesi gibi işlerin de ortaya çıkması gerekmektedir. Oysa Parkinson için yanıt değişmeyecektir: Bu işleri herhangi biri hemencecik yapabilir!

Ancak unutulmaması gereken nokta bütün bu işlerin ister kısa ister uzun olsun belirli bir süreyi gerektirdiği, bunların toplamının bir noktadan sonra artık dakikalarla ölçülemeyeceği, ayrıca her işin herkes tarafından da yapılamayacağıdır. Dolayısıyla 1 sayfa fotokopi çekmek tuşa basmakla sınırlı kalmamakta, o fotokopinin çekilebilmesi için arka planda birçok başka işin yapılması gerekmektedir.

Bu nedenle zamana ilişkin görüşlerinde olduğu gibi çalışan sayısına ilişkin görüşlerinde de Parkinson’un açık bir biçimde nitelik ve nicelik karmaşası yaşadığı, kitabını yazdığı ve gözlem yaptığı dönem düşünüldüğünde kısmen normal karşılansa da, sonuçta denizcilik tarihi uzmanı olarak örgütlerdeki yapıyı ve işleyişi yeterince incelememiş olduğu söylenebilir. Dolayısıyla gözden kaçırdığı en önemli nokta iş yaşamında sürekli değişimlerin yaşandığı, işlerin zaman içerisinde parçalanıp karmaşıklaştığı ayrıca sürekli olarak yeni iş ve görevlerin ortaya çıktığıdır. Böyle bir durumda da ister istemez çalışanların iş yükleri artmaktadır. Ayrıca kariyer basamaklarında ilerlemeyi ve bu nedenle artan görev ve sorumlulukları yalnızca yaşlanma ve buna bağlı olarak enerjinin düşmesi olarak ele alması da ayrı bir tartışma konusudur.

Bu nedenle Parkinson Yasası ilk bakışta makul gibi görünse de üzerinde biraz düşünüldüğünde çelişkili ve sorunlu bir doğaya sahip olduğu söylenebilir. Akademik çalışmalarda da Parkinson Yasası’nın mutlak doğru ya da yanlış olarak nitelendirilmemesi gerektiğine ilişkin tartışmalar yaşanır ve bazı görüşleri doğrulanıp bazıları da yanlışlanırken, ne yazık ki Parkinson Yasası işletme ve yönetim alanlarındaki popüler yayınlarda mutlak doğru olarak kabul edilip geniş bir taraftar kitlesi bulmuş ve hem bu görüşler hem de bu görüşlere dayanan yeni düşünceler hızlıca yayılmaya başlamıştır.

Gerçekten de konu ile ilgili çalışmalar ve popüler yayınlar incelendiğinde Parkinson tarafından ileri sürülen görüşler her ne kadar 1950’li yılların işyerlerinin ve örgütlerinin yıkıcı bir eleştirisi ve parodisi olarak betimlense de söz konusu tespitlerin çağdaş örgütler için halen geçerli olduğu, bu nedenle “zamanının ötesinde” olarak kabul edilmesi gerektiği ve halen ilham verici olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle de 60 yıldan uzun bir süredir işletme ve yönetim literatüründe ve ilgili popüler yayınlarda sıklıkla atıf verilen bir çalışma olma özelliği göstermektedir (10, 11).

Parkinson Yasasının önemi örgütlerdeki başta verimlilik kaybı gibi olumsuzluklara ışık tutmasıdır. Ancak bu sorunlara ilişkin çözümlemelerinin mutlak olarak doğru kabul edilmesi birçok başka soruna da neden olmaktadır. Özellikle sorunların kaynağını daha çok çalışanlarla ilişkilendirmesi ve örneklendirmesi, sorunların örgüt yapısından kaynaklanan özelliklerinin görünmez hale gelmesine neden olmaktadır.

Neyse ki, akademik çalışmalarda Parkinson Yasası mutlak doğru olarak kabul edilmemektedir. Örneğin Parkinson’un çalışanın yaşının ilerlemesi nedeniyle enerji düşüklüğü ile açıkladığı durum bugün “tükenmişlik” ve “kronik yorgunluk” gibi kavramlarla açıklanmaktadır. Ancak bu kavramlaştırmaların ortaya çıkmasına ve kabul görmeye başlanmasına kadar geçen süreç içerisinde birçok sorunun ve mağduriyetin yaşandığı da bir gerçektir. Her ne kadar akademik çalışmaların popüler çalışmalardan farklı olarak kendini bilimsel temellere ve araştırmalara dayandırmaya çalıştığı söylenebilse de, iş yaşamında akademik çalışmaların mı yoksa popüler yayınlardaki önerilerin mi daha fazla benimsendiği ve dikkate alındığı da ayrı bir tartışma konusudur.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynakça

(1) Omay, U. (2022), “Çok Yoğun, Hep Meşgul”, Satınalma Dergisi, 01 Eylül, Çevrim içi: https://satinalmadergisi.com/cok-yogun-hep-mesgul/

(2) Parkinson, C. N. (1957), Parkinson’s Law and Other Studies in Administration, The Riverside Press, Cambridge, pp. 2.

(3) a.g.e., 2-3.

(4) a.g.e., 2-7.

(5) a.g.e., 7-10.

(6) a.g.e., 7-8.

(7) Simkin, J. (2020), “Royal Navy and the First World War”, Çevrim içi: https://spartacus-educational.com/FWWnavy.htm, 20.09.2022.

(8) Parkinson, a.g.e., 8-9.

(9) Omay, a.g.e.

(10) Gough, L. (2011), C. Northcote Parkinson’s Parkinson’s Law: A Modern-day Interpretation of a Management Classic, Infınite Ideas, Oxford.

(11) Sebestyén, A. (2022), “Parkinson’s Law and an Ironic Rhetoric of Management”. Hungarian Journal of English and American Studies, 28 (1), doi:10.30608/HJEAS/2022/28/1/10.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Tedarikçiler Aranıyor: Üniversite Kantin, Kafe ve Restoran Alımları

ALIM TALEBİ : “Üniversite Kampüs yerleşkesi içinde yer alan kantin, kafe ve restaurantlara ait satınalma, stok yönetimi ve satış faaliyetlerini gerçekleştiriyoruz.
Bu bağlamda tedarikçiler ve çözüm ortakları arıyoruz.”

Tüm güncel alım taleplerini incelemek için TİCARET PANELİ ne gidiniz.

https://satinalmadergisi.com/ticaret-paneli/ 

Teklif vermek ve alım detaylarını görmek için Tedarikçi veya Satıcı Üyeliği gerekmektedir.

 

Ürün ve Tedarikçi Araştırması için Satınalma Talep Formu‘nu doldurunuz.