Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları
Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları
Dr. Ulduz AZAD
Günümüzde birçok organizasyonda, müşteri deneyimi hizmet sunumunun temel bir parçası olarak kabul edilmekte ve marka vâdini hayata geçiren “Müşteri Deneyimi” departmanları bulunmaktadır. Büyük başarılar elde eden değerli markaların uygulamaları akademisyenler tarafından doğrulanmaya ve test edilmeye devam edilmektedir.
Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları
Daha evvel de değinildiği üzere, değer kavramı, ilk kez Porter’ın 1985 yılında şirketlere rekabet avantajı sağlamak amacıyla ortaya koyduğu bir yaklaşım olarak gündeme gelmiştir. 2011 yılında ise Porter, iş sonuçları ile sosyal etkiler arasındaki bağlantıyı ele alarak, yaratılan değerin (fonksiyonel, duygusal ve sosyal) paylaşımının önemini vurgulamıştır.
Aşağıdaki değer önerileri ve marka çağrışımları konusunda ne düşünüyorsunuz?
Fonksiyonel Değer (Standart Kalite) için, tutarlı ürün kalitesi, kabul edilebilir standartlar, dayanıklılık, düşük işçilik hatası, kullanım ömrünün yeterliliği ve hizmet süreçlerinde güvenilirlik kriterlerini gözeten bir örnek olarak IKEA :
Eylül 1964’te İsveçli bir iç tasarım dergisinde yayınlanan makalede 33 kron (3,30 Avro) fiyatındaki IKEA sandalyenin, beş katı fiyata satılan bir sandalyeden daha iyi olduğu iddia edildi. IKEA yönetimi çok memnun oldu ancak mobilya sektörünün geri kalanı dergiyi boykot etmekle tehdit ettiler.
Fonksiyonel Değer (Fiyat) için, makul fiyat, verilen ücrete karşı sunulan değer, fiyat-kalite dengesi ve ekonomik seçenekler sunan örnek McDonald’s fiyat stratejisi (EDLP, Every Day Low Price) :
Big Mac endeksi, Eylül 1986’da Pam Woodall tarafından The Economist’te satın alma gücünün yarı-mizahi bir örneği olarak tanıtıldı ve halen yayınlanıyor. Big Mac endeksinin temelindeki teori, iki para birimi arasındaki döviz kurunun aynı mal sepeti için alınan fiyatları eşitlemesi kavramından kaynaklanmaktadır.
Duygusal Değer için, iyi Hissettiren, eğlenceli, sahip olma İsteği uyandıran, rahatlık sağlayan ve keyifli alış veriş sunan Sephora’nın Kurucusu Dominique Mandonnaud :
1969’da Fransa’nın Limoges kentinde kurulduğundan beri Sephora, bugün, herkesin güzelliğini kutlayabileceği ilham ve kapsayıcılık dolu bir dünyayı destekleme misyonunu sürdürmek ve üyelerine daha fazla duygusal ayrıcalık sunmak için sadakat programını sürekli geliştiriyor.
Sosyal Değer için, toplumsal kabul hissi, algıyı yükselten, iyi izlenim sağlayan, sosyal statüyü destekleyen örnek Louis Vuitton, her lüks marka gibi, sürdürülebilirlik ve sosyal etki adına hayvansal, bitkisel veya mineral kaynaklardan elde edilen ürünlerinin üretimine ve korunmasına yönelik politikalar uyguluyor.
Trendlerin hızla değiştiği bir endüstride, arzu edilen bir statüyü sürdürebilme yeteneği stratejik bir pazarlama gerektiriyor. Louis Vuitton’un kökleri, 16 yaşındayken lüksü yeniden tanımlayacak bir mirasın temellerini atan Louis Vuitton adlı genç bir vizyonere kadar uzanıyor.
Ford Otosan ve Mars Logistics’ten Karbonsuz Taşımacılık: Çevreci Demiryolu Hattı ile Tedarik ve Araç Taşımada Yeni Dönem
Ford Otosan ve Mars Logistics, sürdürülebilir ve çevreye duyarlı taşımacılıkta önemli bir adıma imza atıyor. Ford Otosan’ın Romanya Craiova Fabrikası ile Türkiye arasındaki lojistik süreçlerini daha verimli, düşük maliyetli ve çevreci bir modele dönüştüren yeni intermodal taşıma hattı hayata geçirildi. Bu yeni sistem sayesinde Türkiye’den Romanya’ya üretim parçaları gönderilirken, Romanya’da üretilen araçlar ise demiryolu üzerinden Türkiye’ye taşınacak ve karayoluna kıyasla %63 daha az emisyon salımı hedeflenirken, lojistik süreçler daha verimli ve maliyet etkin bir hale gelecek.
Ford Otosan Lideri Güven Özyurt
Avrupa’nın ticari araç üretim lideri ve 2 kıtada birden üretim hattından araç indirebilme kapasitesine sahip Türkiye’nin ilk ve tek otomotiv üreticisi Ford Otosan, Romanya Craiova fabrikasındaki yeni modellerin üretiminin devreye almasının ardından, Mars Logistics ile lojistik maliyetleri düşürecek öncü bir projeyi hayata geçiriyor. Proje kapsamında kurulan intermodal hat ile Ford Otosan’ın Avrupa’daki ilk yatırımı olan Romanya Craiova Fabrikası İstanbul Halkalı arasında karşılıklı haftada dörder sefer gerçekleştirilecek. Söz konusu operasyon ile Craiova Fabrikası’nda üretilen araçların Türkiye’ye taşınması planlanıyor.
Türkiye’den Romanya’ya Artan İhracat, Tedarik Zincirini Güçlendiriyor
Yeni kurulan intermodal hat, İstanbul Halkalı’ya haftada dört sefer düzenleyerek yılda yaklaşık 12.000 aracın Türkiye’ye taşınmasını sağlayacak. Aynı zamanda, üretim parçalarının Türkiye’den Craiova Fabrikası’na ulaştırılmasını kapsayan bu çevreci lojistik çözüm, Mars Logistics iş birliğiyle gerçekleştirilecek. Yeni hat sayesinde yıl sonuna kadar karayoluna kıyasla %63 oranında daha az emisyon salımı yapılması hedefleniyor.
2022 yılında Craiova Fabrikası’nı bünyesine katan Ford Otosan, Avrupa’daki üretim ağını güçlendirirken, Türkiye ile Romanya arasındaki ticari ilişkileri de pekiştiriyor. Craiova Fabrikası’nda üretimi yapılan modellerin artmasıyla birlikte, Türkiye’den Romanya’ya hem Ford Otosan hem de tedarikçileri aracılığıyla yapılan parça ihracatında önemli bir artış sağlandı.
Özyurt: “Üretimden lojistiğe, entegre ve sürdürülebilir bir ekosistem inşa ediyoruz”
Ford Otosan Lideri Güven Özyurt, bu projenin sürdürülebilirlik ve operasyonel verimlilik açısından önemine değinerek şunları söyledi:
“Yılda 270 bin adet araç üretim kapasitesine sahip Craiova Fabrikamızda üretilen Ford Puma ve Courier modellerinin bir bölümünü bu yeni lojistik modeliyle Türkiye’ye getiriyoruz. Karayolu ve denizyoluna kıyasla maliyet avantajı sağlayarak rekabetçiliğimizi artırırken, çevreye duyarlı bir lojistik modeliyle sürdürülebilirlik hedeflerimize de güçlü bir katkı sunuyoruz.
Ford Otosan olarak yalnızca kendi üretim süreçlerimizi değil, tedarik zincirimizle birlikte tüm ekosistemimizi de güçlendiriyoruz. Romanya’daki 10’a yakın Türk tedarikçimizden parça tedarik ediyor, ayrıca burada ürettiğimiz araçlar için Türkiye’den 60’tan fazla tedarikçiyle çalışıyoruz Daha da önemlisi, mühendislik ihracatı yapıyoruz, Sancaktepe AR&GE merkezimizde geliştirdiğimiz modellerin mühendisliğiyle, bilgi ve teknoloji ihracatında da güçlü bir aktör olmaya devam ediyoruz. Ford Otosan olarak sadece kendi operasyonlarımızı değil, tüm iş ortaklarımızla birlikte daha verimli, sürdürülebilir ve entegre bir üretim ve lojistik ağı oluşturmak için çalışıyoruz.”
Sahillioğlu: Demiryolu taşımacılığında sürdürülebilir çözümleri yaygınlaştırarak sektörde öncü adımlar atıyoruz
Mars Logistics – Garip Sahillioğlu
Mars Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Garip Sahillioğlu ise Ford Otosan’la imza atılan iş birliğini, “Uzun süredir fizibilite çalışmalarını yaptığımız projelerimizi hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz. Mars Logistics olarak Türkiye’de demiryolu taşımacılığı alanında tarihi adımlar atıyoruz. Romanya ve Türkiye arasında kurduğumuz intermodal hat ile Ford Otosan’ın Avrupa’daki ilk yatırımı olan Romanya Craiova fabrikasında üretilen araçlar için üretim parçalarını Ford Otosan’ın Türkiye’deki imalatçılarından toplayıp, özmal vagonlarımızla işletmesi bize ait olan Mars Halkalı Tren Terminali’ne taşıyoruz. Buradan yola çıkan yükleri Ford Otosan Craiova fabrikasının içinde yer alan ve işletmeciliği yine tarafımızdan yapılan terminale ulaştırıyoruz.” sözleriyle değerlendirdi.
Türkiye’nin ilk Demiryolu Taşımacılık İşletmeleri’nden biri olan Pars Demiryolu şirketine ait lokomotifler ile özel demiryolu taşımacılığı yapacaklarına dikkat çeken Sahillioğlu, ilkleri gerçekleştirmeye devam edeceklerini belirterek “Bu önemli adımlarla lojistik süreçlerdeki verimliliği artırmak ve çevre dostu taşımacılığı teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Hayata geçirdiğimiz projelerimizle demiryolu taşımacılığında sürdürülebilir çözümlerin daha da yaygınlaşmasını hedefliyoruz.” dedi.
Yeni Müşteri Bulmada Fırsat. Ürün ve Hizmetlerinizi Bu Mağazada Satın.
Yöneticiler için Uygulama Tabanlı Eğitimler – Örnek Olay (Vaka) Çalışmaları
Problem Çözümleri – Rol Canlandırma – Oyunlar
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.
Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün) ☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün) ☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün) ☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün) ☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)
Yapay Zeka ve İçerik Üretimi: Geleceğe Adım Atın
Levent ÇUHADAR – Sirius AI Tech
Dijital dünyanın hızla evrildiği günümüzde, yapay zeka (YZ) teknolojileri içerik üretimi alanında da devrim yaratıyor. Blog yazarlığından sosyal medya içeriklerine, video üretiminden SEO uyumlu metinlere kadar pek çok alanda YZ’nin sunduğu imkanlar, yaratıcılığınızı ve üretkenliğinizi önemli ölçüde artırıyor. Bu yazıda, yapay zeka destekli içerik üretiminin sunduğu fırsatları, çalışma prensiplerini ve iş akışlarınızı nasıl kolaylaştırabileceğini profesyonel bir üslupla ele alacağız.
Yapay Zeka Destekli İçerik Üretiminin Temelleri
Yapay Zeka ve İçerik Üretimi: Geleceğe Adım Atın
Geleneksel içerik üretimi sürecinde, araştırma, yazım ve düzenleme gibi adımların manuel olarak gerçekleştirilmesi zaman alıcı ve zahmetli olabilir. Yapay zeka, bu süreci hızlandırarak içerik üretimini otomatikleştirme ve optimize etme imkanı sunar. YZ tabanlı araçlar, kullanıcıdan aldıkları girdiler doğrultusunda metin oluşturabilir, belirli konularda derinlemesine araştırma yapabilir ve dil bilgisi ile imla gibi unsurları anında düzeltebilir. Bu sayede, zamanınızı daha verimli kullanarak yaratıcılığınıza odaklanmanız mümkün hale gelir.
İçerik Üretiminde YZ’nin Rolü ve Avantajları
1. Zaman Tasarrufu
İçerik üretiminde en büyük zorluklardan biri zaman yönetimidir. Blog yazıları, sosyal medya gönderileri, makaleler ve diğer metinlerin hazırlanması genellikle saatler hatta günler sürebilir. Yapay zeka destekli araçlar, bu süreci otomatikleştirerek size önemli ölçüde zaman kazandırır. Böylece, detaylı araştırma ve düzenleme gibi zahmetli işlemleri minimuma indirirken stratejik düşünce ve yaratıcılığa daha fazla odaklanabilirsiniz.
2. Tutarlılık ve Kalite
İnsan eliyle hazırlanan içeriklerde bazen tutarsızlıklar, imla hataları veya dil uyumsuzlukları yaşanabiliyor. Yapay zeka, dil bilgisi kurallarını titizlikle uygulayarak hatasız ve profesyonel içerikler oluşturmanıza olanak tanır. Aynı zamanda içeriklerin belirli bir ton ve üslupta kalmasını sağlayarak markanızın veya kişisel blogunuzun dil bütünlüğünü korur.
3. Veri Odaklı Yaklaşım
YZ destekli araçlar, içerik oluşturma sürecinde güncel trendleri, kullanıcı davranışlarını ve arama motoru verilerini analiz eder. Bu sayede, içeriklerinizin SEO uyumlu olması, doğru anahtar kelimelerle desteklenmesi ve hedef kitlenizle etkili iletişim kurulması sağlanır. Veri analizleri doğrultusunda içeriklerinizi optimize etmek, dijital görünürlüğünüzü artırır ve organik trafiğinizi yükseltir.
4. Esneklik ve Ölçeklenebilirlik
Büyük ölçekli projelerde insan gücünün yetersiz kaldığı durumlarda, yapay zeka destekli sistemler esnek ve ölçeklenebilir çözümler sunar. İster küçük bir blog yönetin, ister kurumsal düzeyde geniş çaplı içerik kampanyaları yürütün; YZ araçları, her ölçekteki ihtiyacınıza uyum sağlayarak içerik üretiminizin her zaman planladığınız hız ve kalitede devam etmesine imkan tanır.
YZ Destekli Araçlar ile İçerik Üretiminde Yenilik
Günümüz teknolojisi, içerik üretimini yalnızca metinle sınırlı bırakmıyor. Görsel ve video içeriklerin de YZ desteğiyle hızlı ve etkili biçimde hazırlanabildiğini görmekteyiz. Özellikle sosyal medya platformlarında, kullanıcıların görsel ve video içeriklere olan ilgisi her geçen gün artıyor. Bu bağlamda, YZ destekli araçlar size büyük avantajlar sunmaktadır.
Örneğin, Lobster Lead gibi gelişmiş araçlar sayesinde blog yazılarınızda kullanmak üzere çarpıcı görseller ve videolar oluşturabilirsiniz. Lobster Lead, yalnızca metin bazlı içerik üretimiyle sınırlı kalmayıp, kısa sürede yüksek kaliteli görseller üretme yeteneği ile de öne çıkar. Bu özellik, içeriklerinizin daha geniş kitlelere ulaşmasını ve etkileşiminin artmasını sağlar.
Lobster Lead ile İçerik Üretiminde Dijital Dünyada Fark Yaratın
Lobster Lead, içerik üretim sürecinizin her aşamasında yanınızda olan gelişmiş bir yapay zeka aracıdır. Bu araç, içeriklerinizi hem metin hem de görsel ve video olarak destekleyerek dijital dünyada güçlü bir izlenim bırakmanızı sağlar. Lobster Lead’in sunduğu temel özellikler şunlardır:
SEO Optimizasyonu: Meta etiketler, başlıklar ve içerik yapısını otomatik olarak optimize ederek, web sitenizin arama motorlarında üst sıralarda yer almasını sağlar. Bu, daha fazla organik trafik ve geniş bir dijital görünürlük demektir.
Dinamik Anahtar Kelime Analizi: Sürekli olarak trend olan anahtar kelimeleri takip eden araç, içerik stratejinizi bu doğrultuda günceller. Bu proaktif yaklaşım, pazarlama faaliyetlerinizin sürekli değişen arama trendlerine uyum sağlamasına yardımcı olur.
Performans Analizi ve Raporlama: Web sitenizin trafik artışı, etkileşim oranları ve anahtar kelime trendleri gibi verileri detaylı raporlar aracılığıyla sunar. Bu sayede, stratejinizi anlık olarak gözden geçirip geliştirme imkânı bulursunuz.
Rekabet Analizi: Rakiplerinizin stratejilerini analiz ederek, pazarda farklılaşma ve geliştirme fırsatlarını belirler. Böylece, rekabet avantajı elde etmeniz mümkün hale gelir.
Otomatik İçerik Oluşturma: Yüksek kaliteli blog yazıları, sosyal medya güncellemeleri ve makaleleri zahmetsizce oluşturmanıza yardımcı olur. Yapay zeka, kitlenizle uyumlu ve markanızın benzersiz sesini yansıtan içerikler üretir.
Görsel ve Video Oluşturma: Metin tabanlı içeriklerin yanı sıra, sadece birkaç dakika içinde etkileyici görseller ve videolar oluşturmanızı sağlar. Bu özellik, dijital içeriklerinizin öne çıkmasını ve hedef kitlenizle daha etkin bir etkileşim kurmasını destekler.
Bu kapsamlı özellikler sayesinde Lobster Lead, içerik üretim sürecinizi tamamen otomatikleştirirken, kalite ve tutarlılıktan ödün vermemenizi sağlar. Blog yazılarınızdan sosyal medya paylaşımlarınıza kadar tüm dijital içeriklerinizi destekleyerek, zaman tasarrufu sağlarken markanızın dijital dünyadaki etkisini maksimize etmenize olanak tanır.
Geleceğe Hazırlık: Sürekli Öğrenme ve Gelişim
Teknoloji sürekli değişim içerisinde ve yapay zeka destekli içerik üretimi de bu değişime paralel olarak evrilmektedir. Yeni araçları denemek, eğitimlere katılmak ve sektördeki gelişmeleri yakından takip etmek, rekabet gücünüzü artırmanın anahtarıdır. Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak hangi araçların en fazla fayda sağladığını belirlemek, iş akışınızı optimize etmenize yardımcı olacaktır. Bu süreçte edindiğiniz bilgi ve deneyimleri paylaşmak, diğer içerik üreticilerine de ilham verebilir.
Yapay Zeka ile İçerik Üretiminin Gücünü Keşfedin
Yapay zeka destekli içerik üretimi, zaman yönetiminde verimlilik sağlamanın yanı sıra kaliteli, tutarlı ve etkili içerikler oluşturmanıza olanak tanır. İster blog yazarı, ister sosyal medya yöneticisi olun; YZ’nin sunduğu avantajları kullanarak iş süreçlerinizi kolaylaştırabilir, dijital görünürlüğünüzü artırabilir ve rekabet gücünüzü yükseltebilirsiniz.
Lobster Lead gibi gelişmiş araçlar, içerik üretiminizi yalnızca metin bazında desteklemekle kalmaz; aynı zamanda görsel ve video içerikler ile de güçlendirir. Bu sayede, dijital pazarlama stratejinizde fark yaratır, markanızın etkileşimini ve erişimini maksimize edebilirsiniz.
Her yenilik, dijital dünyada bir adım öne geçmeniz için bir fırsattır. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, en önemli faktör sizin yaratıcılığınız ve içtenliğinizdir. Yapay zeka, yaratıcı sürecinizi destekleyen güçlü araçlar sunarken, gerçek değer, içeriklerinize kattığınız insani dokunuşta yatar.
Yapay Zeka Eğitimi ve Tedarik Zinciri Yönetimi Uygulamaları – Dr. Adil Ünal. Eğitim içeriği için tıklayınız.
UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER
Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.
Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün) ☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün) ☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün) ☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün) ☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün) ☐ Yapay Zeka ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi (1 gün)
Hizmet Alım İşinde Ruhsat Belgesinin Ortak Girişimdeki Bütün Ortaklardan İstenmesi?
Mehmet ATASEVER
İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İdari Şartname’nin 7.1’inci maddesinin (ı) bendinde, hizmette kullanılacak 7 adet en az 2020 model hasta nakil ambulansı için İl Sağlık Müdürlüğünden alınmış Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi’nin ihaleye katılımda sunulacağının, ortak girişimlerde bu belgelerin tüm ortaklar tarafından sunulması gerektiğinin düzenlendiği; Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği eki Ambulans Olarak Kullanılacak Araçların Taşıt Olarak Özellikleri başlıklı dokümanda ilk kez ambulans ruhsatı alacak araçların beş yaşından fazla olmaması gerektiğinin, daha önce bu ruhsatı almış ve beş yaşını doldurmuş araçların izinlerinin ise uygunluklarının devam ediyor olması halinde on beş yaşına kadar uzatılabileceğinin ifade edildiği; bu kapsamda başvuru konusu ihalede ilgili mevzuatında düzenlenmediği halde 4 yaşında araç talep edilmesinin rekabetin sağlanmasını engellediği, ayrıca ortak girişimlerde her bir ortağın 7 adet Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi sunması zorunluluğu getirilerek de ihaleye katılımın kısıtlandığı, örneğin biri 3, diğeri 4 araca sahip iki şirketin ortak girişim olarak ihaleye teklif vermesinin engellendiği, iddialarına yer verilmiştir
Konu İle İlgili Yayımlanan Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;
Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İdari Şartname’nin ilgili düzenlemelerinden ihale konusu iş kapsamında yüklenici tarafından temin edilecek 7 adet hasta nakil ambulansının 2020 model veya üzeri olacağı ve bu ambulanslar için Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi’nin sunulacağı, ortak girişimlerde bu belgenin tüm ortaklar tarafından ibraz edileceği anlaşılmaktadır.
İlgili Yönetmelik hükümleri çerçevesinde, ambulans servisinin hasta nakli ve/veya acil yardım amacıyla kurulan işletme olduğu, bu servislerin çağrı merkezi ile istasyonlardan oluştuğu ve en az iki adet kara ambulansı ve ekibini bulundurması gerektiği, Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi’nin de söz konusu servislerin faaliyet gösterebilmesi için düzenlenen belge olduğu tespit edilmiştir.
Diğer taraftan, aynı Yönetmelik çerçevesinde, Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi haricinde bir de Ambulans Uygunluk Belgesi’nin bulunduğu, bu belgenin ise faaliyet gösterecek/gösteren tüm ambulanslar için düzenlenmesi gerektiği ve her bir ambulansın trafiğe tescil edilmesine dayanak teşkil ettiği anlaşılmaktadır.
Şikâyet konusu İdari Şartname düzenlemesinde Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi’nin ihaleye katılımda sunulmasının talep edildiği görülse de, düzenlemenin yazılış biçiminden esasında ihale konusu iş kapsamında yüklenici tarafından temin edilecek 7 adet ambulansın her birine ait Ambulans Uygunluk Belgesi’nin talep edildiği sonucuna varılmaktadır. Nitekim itirazen şikâyet dilekçesinden de başvuru sahibinin düzenlemeyi bu şekilde algıladığı görülmektedir.
Konu bu kapsamda ele alındığında, 2025 yılı içerisinde yürütülecek ihale konusu işte yüklenicinin temin edeceği 7 adet ambulansın 2020 model veya üzeri olmasının istenildiği, dolayısıyla sözleşmenin yürütüleceği 2025 yılında 5 veya daha aşağı yaşta olacak araçların kullanılmasının öngörüldüğü, getirilen bu kriterin, ilgili mevzuatında yer verilen ilk kez ambulans ruhsatı alacak araçların beş yaşından fazla olmaması şartına aykırılık içermediği, yine bahse konu düzenlemenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’ndaki “rekabetin sağlanması” temel ilkesi bakımından da uygun olmadığı sonucuna varılamayacağı anlaşılmıştır.
Aynı kanaat doğrultusunda ilgili belgenin ortak girişimlerde tüm ortaklar tarafından ibraz edileceği hususunda bir değerlendirme yapıldığında ise, “ihale konusu işin ya da malın satış faaliyetinin yerine getirilebilmesi için ilgili mevzuat gereğince alınması zorunlu olan sicil, izin, ruhsat, faaliyet belgesi vb. belgeler” başlığı altında yer verilmiş olsa da bu belgelerin başlıkta belirtilenin aksine isteklilerin kendisine ilişkin değil, hizmetin ifasında kullanacakları araçlara ilişkin olduğu, bu itibarla düzenlemenin amacını aşar şekilde ortak girişimi oluşturan ortaklardan her birinin söz konusu 7 adet ambulansa ilişkin belgeyi sunması veya bütün ortaklar tarafından bahse konu ambulanslara müşterek şekilde sahip olunması gerekliliğini ortaya çıkardığı, bu durumun fiilen ortak girişimlerin ihaleye katılımının engellenmesine sebebiyet verebileceği, bu nedenle anılan düzenlemenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun temel ilkelerine aykırılık taşıdığı anlaşılmış olup, başvuru sahibinin bu husustaki iddiası yerinde görülmüştür.
Yeni Nesil Çalışan Beklentileri Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri
Yeni Nesil Çalışan Beklentileri:
Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri
Karen Kalustyan
Yeni Nesil Çalışan Beklentileri: Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri
İş dünyası hızla değişiyor ve bu değişimin baş aktörlerinden biri de yeni nesil çalışanlar. Gen Z, yani 1997-2012 yılları arasında doğan bireyler, iş hayatına katıldıkça şirketlerin insan kaynakları politikalarını yeniden şekillendirmesi gerekiyor. Peki, bu nesil iş hayatından ne bekliyor ve şirketler nasıl bir strateji izlemeli? Gelin hep beraber bir göz atalım.
Z Kuşağı’nın İş Hayatından Beklentileri
Yeni Nesil Çalışan Beklentileri Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri
Gen Z, iş hayatına dair geleneksel kalıpları sarsıyor ve kendi kurallarını yazıyor. Onlar için iş, sadece bir maaş kaynağı değil, aynı zamanda bir anlam arayışı. Para kazanmak elbette önemli ama bunu yaparken değer verdikleri şeylerden de ödün vermek istemiyorlar. Esneklik, teknoloji, gelişim fırsatları ve açık iletişim, bu kuşağın iş dünyasından temel beklentileri arasında yer alıyor.
Esneklik ve İş-Yaşam Dengesi
Geleneksel 9-5 mesai anlayışı Gen Z için cazibesini yitirdi. Deloitte’un 2023 Y ve Z Kuşağı Araştırması’na göre, genç çalışanlar esnek olmayan iş ortamlarında daha hızlı tükenmişlik hissine kapılıyor. Bu yüzden hibrit ve uzaktan çalışma modelleri onlar için bir lüks değil, bir gereklilik. Ancak şirketler bu esnekliği nasıl daha verimli hale getirebilir?
Anlamlı ve Değer Yaratan İşler
Bu nesil için çalıştıkları şirketin vizyonu, etik değerleri ve topluma katkısı en az maaş kadar önemli. Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk projeleriyle öne çıkan şirketler, genç yetenekleri daha kolay cezbediyor. Peki, işverenler çalışanlarına nasıl daha anlamlı iş deneyimleri sunabilir?
Hızlı Kariyer Gelişimi ve Sürekli Öğrenme
“Sen daha yeni girdin, biraz bekle.” cümlesi Gen Z’ye göre değil. Bu nesil, uzun yıllar aynı pozisyonda kalmayı değil, sürekli gelişmeyi ve ilerlemeyi tercih ediyor. Şirketler, genç çalışanların hızla yükselmesini sağlayacak kariyer yollarını nasıl inşa edebilir?
Teknoloji ve İnovasyonun Merkezde Olması
Dijital dünyada büyüyen Gen Z, iş yerlerinde teknolojinin etkin kullanılmasını bekliyor. Kağıt üzerindeki süreçler yerine yapay zeka, otomasyon ve dijital araçların kullanıldığı bir iş ortamı istiyorlar. Şirketler, teknolojiyi iş süreçlerine nasıl daha entegre edebilir?
Açık İletişim ve Geri Bildirim Kültürü
Hiyerarşik ve katı yapıların yerine, açık iletişime dayalı, şeffaf yönetim anlayışını tercih ediyorlar. Yıllık performans değerlendirmeleri yerine düzenli geri bildirim almak ve yöneticileriyle doğrudan iletişim kurabilmek istiyorlar. Geleneksel yönetim anlayışı, bu beklentilere nasıl uyum sağlayabilir?
Peki, Şirketler Nasıl Uyum Sağlamalı?
Şirketlerin bu yeni nesil çalışanlara uyum sağlayabilmesi için iş yapış şekillerini ve insan kaynakları politikalarını yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Öncelikle, esnek çalışma politikaları benimsemek ve uzaktan çalışma imkânlarını artırmak büyük bir avantaj sağlıyor. Genç yeteneklerin anlamlı işlerde yer almak istemesi, şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine ağırlık vermesini ve işin sadece finansal kazançtan ibaret olmadığını göstermesini gerektiriyor.
Ayrıca, kariyer gelişimi Gen Z için büyük bir motivasyon kaynağı. Bu nedenle şirketlerin, çalışanlarının sürekli öğrenmesine imkân tanıyacak eğitim programları sunması, mentorluk fırsatları yaratması ve dikey kariyer yolları oluşturması önemli. Dijitalleşme ve teknoloji kullanımına yapılan yatırımlar, genç neslin şirkete olan bağlılığını artırırken, süreçleri hızlandırarak verimliliği de artırıyor. Üzerinde durulması gereken bir diğer hususta İletişim. Gen Z, yöneticileriyle daha açık ve doğrudan bir ilişki kurmak istiyor. Bu yüzden, düzenli geri bildirim mekanizmaları oluşturmak ve çalışanların fikirlerini ifade edebileceği bir ortam yaratmak, iş yerinde bağlılığı güçlendiren unsurların başında geliyor.
Gen Z’nin beklentilerine uygun hareket eden ve başarılı olan şirketler arasında Google, Microsoft, Spotify ve Unilever öne çıkıyor. Google, çalışanlarına sunduğu esnek çalışma saatleri, gelişim fırsatları ve yenilikçi kültürü ile Gen Z için cazip bir işveren konumunda. Microsoft, hibrit çalışma modelleri ve sürekli eğitim programları sayesinde genç çalışanların kariyer gelişimini destekliyor. Spotify, “Work from Anywhere” politikası ile çalışanlarına tamamen esnek bir çalışma ortamı sunarak iş-yaşam dengesine katkı sağlıyor. Unilever ise sürdürülebilirlik odaklı projeleri ve anlamlı iş modelleriyle genç çalışanları cezbetmeyi başarıyor.
Bir İnsan Kaynakları uzmanı olarak, Gen Z’nin iş hayatına getirdiği yenilikçi bakış açısını ve beklentilerini anlamanın şirketlerin gelecekteki başarısı için kritik bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Bu nesil, teknolojiyi etkin kullanma, hızlı adaptasyon ve yenilikçi düşünme yetenekleriyle iş dünyasında fark yaratıyor. Ancak, bu beklentilere uyum sağlamak için şirketlerin esneklik, şeffaflık ve sürekli gelişim odaklı bir kültür benimsemesi şart. Unutulmamalıdır ki, Gen Z’nin beklentilerini karşılayan şirketler, geleceğin liderleri arasında yer alacaktır.
Bugünün İK politikaları, geleceğin iş dünyasını inşa ediyor – peki, siz bu değişime hazır mısınız?
Design2Future Summit: Hazır Giyim ve Tekstil Sektöründe Dijital Dönüşüm
Selin ERDAL
4 Şubat’ta Metamorphosis Projesi tarafından düzenlenen, Design2Future Summit’e katıldım. Hazır giyim ve tekstil sektörünün geleceği, küresel trendler, teknoloji ve inovasyon çerçevesinde şekillenen oldukça faydalı bulduğum bu zirveyle ilgili gözlemlerimi aktarmak isterim.
İki panel, bir chat talk ve iki keynote konuşmacı içeren bu özel zirvede, sektörün önde gelen temsilcileri ile uluslararası konuşmacılar; dijital dönüşümdeki deneyimlerini bizlerle paylaştılar. Geleceğin fırsatlarını ve sektörün yol haritasını tartıştılar. Paneller arası verilen kahve & networking araları ile değerli yöneticiler ve temsilciler ile tanışma fırsatı buldum. Etkinliğin düzenlendiği kapsam ve konuşmacıları, katılımcılar için, uluslararası bir gözle bakma olanağı sunulmuş oldu.
İlk panelde finans gazetecisi Açıl Sezen moderatörlüğünde, Süleyman Orakçıoğlu (Damat) ve Zeki Erdoğan (Kardem Tektstil); küresel rekabet ve dijitalleşme başlığı altında hazır giyim ve tekstil sektörünün geleceği üzerine sohbet ettiler. “İnovasyon ve değişimin gücüyle dijital dönüşümde firmaların karşılaşabileceği zorluklar var fakat eski iş yapma yöntemleri de artık şirketlerin piyasadaki rekabet avantajını olumsuz etkiliyor. Modanın teknolojiyle birlikte daha kapsamlı hale geldiği günümüzde, sektörün iş süreçlerinin dijitalleşmeyle yeniden şekillendiği ve müşteri-paydaş etkileşiminin de bu değişim dalgasında kaldığını gözlemlemekteyiz.”
Chat Talk’ta Seda Domaniç (Re-fabric) moderatörlüğünde, uluslararası konuşmacı ile küresel moda trendleri altında 2025 Küresel Moda Raporu incelendi. Günümüz pazarında pay elde edebilme ve pazarda farklılaşma için ipuçlarına değinildi. “Rekabet fazla olduğu için herkes pastadan pay elde etmek istiyor, maliyetler fazla ve büyüme az. Pazarda yer edinmek ve büyük pazar payı elde edebilmek için ihtiyacımız olan ise inovasyon ve ürünün kabul görmesini sağlamak.”
Visible Innovation, bu süreçte yeni bir farklılaşma çalışması oldu. “Başlangıç, büyük düşünmek ve küçük adımlarla başlamaktır.” diyerek önemli bir hatırlatmada bulunuldu. Peki şirketler nereden başlayabilir? Anahtar: “uçtan uca dönüşümler”dir. Tedarik zinciri, uygun pazarlama, ürün keşfi, üretim planlaması ve programları, dış kültürel değişimler, trend tahmini, sosyal medya, müşteriyle yüz yüze gelen taraf ve yeni bir seviye olan yapay zeka.
Keynote konuşmacı Lisa Lang, AB politikalarının hazır giyim ve tekstil sektörlerine yansımalarına değindi. Adım adım AB Yolculuğu’nu bize sunarken buzdağını görünen tarafı olan mevzuatları inceledi. Bazı baskı noktaları olan, karşı karşıya olduğumuz zorluklara parmak bastı: savaş, politikalar, ekonomi, AB, rekabet. Etkisi? Tabii ki yeni normal. Bu durumda bize zemin sağlayacaklar ise istikrar, refah, liderlik.
Günün ikinci panelinde Açıl Sezen moderatörlüğünde Debbie McKeegan (TexIntel), Dr. Musa Akdere (CarboScreen) ve Claudine Rousseau (Atölye Başkanı ve Tasarım ve Teknoloji Okulu Dekanı, Rapha Racing & London College of Fashion); hazır giyim ve tekstil sektörlerinde endüstri 4.0 Akıllı Üretim Sistemleri üzerinde yoğunlaşıp değerli bilgilerini paylaştılar. Bu sayede “günümüz moda sektöründe bir adım daha nasıl önde olabiliriz, hangi yeni nesil sistemlerden yararlanılmalı, yapay zekanın sektördeki yeri ne” gibi sorulara cevap bulmuş olduk.
Matthew Drinkwater (London College of Fashion, Moda İnovasyon Ajansı Başkanı)
Son keynote konuşmacı Matthew Drinkwater (London College of Fashion, Moda İnovasyon Ajansı Başkanı); modada teknoloji ve inovasyon konusunda, belki de hiç deneyimlemediğimiz şekilde, bizi aydınlattı. AI’yı günümüz moda sektöründe kullanımı ve yerinin önemini London College of Fashion’da üzerinde uzmanlaşıp öğrencileriyle hazırlamış olduğu videolar ile tüm katılımcıları etkiledi. Teknolojinin sektördeki yerinin giderek büyümesi, ona olan ihtiyacı artırdığı gibi farklılaşarak şirketleri pazarda önemli bir konuma hazırladığı çıkarımına ulaştık.
Tüm ayrıntıları düşünülmüş ufuk açıcı bir organizasyondu.
Bu köşede moda, iş hayatı ve markaların gelişim öykülerini sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın Aktifleri 154 milyar TL’ye Ulaştı
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın Aktifleri 154 Milyar TL’ye Ulaştı
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB), 2024 yılına ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Banka, 2024 yıl sonu itibarıyla aktiflerini bir önceki yıla göre yüzde 14 artırarak 154 milyar TL seviyesine taşıdı.TKYB, Türkiye’nin yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma odağındaki projelere sağladığı finansman desteği ile kredi hacmini 95 milyar TL’ye yükseltti.
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, 2024 yılına ilişkin finansal sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıkladı. TKYB, 2024 yılında aktiflerini bir önceki yıla göre yüzde 14 artırarak 154 milyar TL’ye yükseltti.
Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın Aktifleri 154 milyar TL’ye Ulaştı
TKYB’nin net kârı ise bir önceki yıla göre yüzde 53 artışla yaklaşık 6,2 milyar TL’ye ulaşırken, kredi hacmi 95 milyar TL seviyesine yükseldi. Bankanın 2024 yılı ortalama özkaynak kârlılığı yüzde 38 seviyesinde gerçekleşti. Brüt takipteki kredilerin toplam kredilere oranı ise yüzde 0,77 düzeyinde gerçekleşti.
“50 Yıldır Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında öncü rol oynuyoruz”
Kasım ayında 50. yılını kutlayan Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın sunduğu uzun vadeli finansman çözümleri ve stratejik yatırımları destekleme misyonu ile sanayiden yeşil enerjiye, turizmden teknolojiye kadar birçok sektörü desteklediğini ve Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında öncü bir rol oynadığını belirten Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, “Uluslararası finans kuruluşları nezdindeki güçlü itibarımızla, ülkemiz ekonomisine kaynak sağlamayı sürdüren Bankamız, 2024 yılında da Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma ve yeşil dönüşüm yolculuğundaki hedeflerini gerçekleştirme yolunda önemli adımlar atmaya devam etti. Uluslararası kalkınma finansmanı kuruluşları ile uzun yıllara dayanan iş birliklerimiz sayesinde; geçtiğimiz yıl Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası, OPEC Uluslararası Kalkınma Fonu ve Uluslararası İslami Ticaret Finansman Kurumu’ndan (ITFC) ülkemize yeni finansman kazandırdık. Hayata geçirdiğimiz çalışmalar neticesinde sürdürülebilir ve kapsayıcı kaynak çeşitliliğimizi son 5 yılda önemli düzeyde artırarak kaynak tutarını toplamda 3,8 milyar ABD Doları seviyesine çıkardık. İhracatı artıran, cari açığı azaltan, ülkemizin üretim kapasitesinin artırılmasına katkı sağlayan, yeni istihdam alanları yaratan ve yeşil dönüşümü destekleyen projelerin finansmanında yatırımcılarımızın yanında yer alıyoruz. Temin ettiğimiz tematik fonlar ile özellikle katma değerli üretim, yenilebilir enerji ve enerji verimliliği, iklim finansmanı, gıda güvenliği, afet dirençliliği, emisyon azaltımı, finansal kapsayıcılık ve KOBİ finansmanı, teknoloji ve bölgesel gelişmişlik gibi birçok alanda yatırımcıların finansmana erişimine katkı sağlıyoruz. Sürdürülebilir kalkınma vizyonu ve iklim dostu projelerin desteklenmesi hedefiyle 2025 yılında da ülkemize yeni kaynak girişlerinin sağlanmasına ve ülkemize değer katan projelerin desteklenmesine yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.
“Girişimcilik ekosistemindeki etkimiz her geçen yıl artıyor”
2024 yılının Türkiye Kalkınma Fonu için büyük atılımlarla geçen bir yıl olduğundan bahseden Öztop, “Geçtiğimiz yıl girişimcilik ekosistemindeki diğer fonlara destek olmak amacıyla, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Bankamızın katkılarıyla 50 milyon ABD Dolar büyüklüğünde TKYB Üst Fonu’nu kurarak, yüksek teknoloji üreten girişimleri desteklemek ve ülkemizden küresel ölçekli şirketler yaratma hedefimizde önemli bir adım attık. Bünyesinde dokuz alt fon barındıran Türkiye Kalkınma Fonu çatısı altında, yenilikçi girişimlere ve yüksek büyüme potansiyeli olan şirketlere sermaye yatırımı yapmaya devam ettik. 2024 yılı içerisinde Türkiye Kalkınma Fonu, alt fonu olan TÜBİTAK BİGG Fonu üzerinden TÜBİTAK’tan mükemmeliyet mührü almış fikirlere yaptığı yatırım sayısını 345’e ulaştırarak, tohum öncesi aşamada Türkiye’yi Avrupa’nın en fazla yatırım yapan ülkelerinden biri konumuna taşıdı” ifadelerinde bulundu.
Türkiye Kalkınma Fonu ile geçtiğimiz yıl farklı sektörlerdeki çeşitli girişimlere doğrudan ve dolaylı yatırım yaptıklarını ve girişimcilik ekosisteminin önemli aktörlerinden biri olduklarının altını çizen Öztop, “2024 yılı kapanışıyla fon büyüklüğünü 22 milyon ABD Doları üzerine taşıyan ve erken aşama girişimlere yatırım gerçekleştiren Invest 101 fonu üzerinden farklı sektörlere olan yatırımlarımız da devam etti. Yenilikçi ve İleri Teknolojiler Katılım GSYF’nin ise yeni kapanışıyla fon büyüklüğü 610 milyon TL’nin üzerine çıktı. Böylece Türkiye Kalkınma Fonu’nun doğrudan yatırım portföyündeki 27 şirkete aktardığı kaynak 19,2 milyon ABD Doları, TÜBİTAK BiGG Fonu kapsamında 345 girişime aktardığı kaynak yaklaşık 9 milyon ABD Doları ve 5 VC fonuna verdiği taahhüt tutarı yaklaşık 11,5 milyon ABD Doları olmak üzere, girişimcilik ekosistemine aktardığı toplam kaynak miktarı yaklaşık 40 milyon ABD Dolarına erişti. TKF 9 fonuyla birlikte yatırımcı sayısını 175’in üzerine çıkararak, hem yatırımcı tabanını genişletti hem de kamu ve özel sektör paydaşlarıyla kurduğu yakın ilişkiler sayesinde ekosisteme olan etkisini artırdı” şeklinde konuştu.
“Sürdürülebilirlik temalı krediler toplam portföyümüzün %93’ünü oluşturuyor”
Paris İklim Anlaşması çerçevesinde ve Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten Öztop, “Türkiye’de yeşil dönüşümün öncüsü olmayı hedefliyor ve bu hedef doğrultusunda, çevreye duyarlı finansman çözümleri sunarak, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma yolculuğuna katkı sağlıyoruz. Tahsis ettiğimiz kredilerde, Çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme ve İzleme Süreci’ni kredi tutarı, vadesi ve sektörden bağımsız olarak uygulayan sayılı bankalardan biriyiz. Kredi portföyümüzün %93’ünü sürdürülebilirlik temalı kredilerin oluşturması sürdürülebilir kalkınma misyonumuza verdiğimiz önemin en somut göstergesidir. Türkiye’nin yenilenebilir enerji projelerinin yüzde 6’sını finanse eden Bankamız, finanse ettiği projelerle toplam 4,6 milyon ton CO2 emisyonunun azaltılmasına destek oldu. Ayrıca, Etki Yönetimi Çalışma Prensipleri’ni (OPIM) Türkiye’de ilk imzalayan Banka olarak, bu yıl üçüncü Etki Raporu’muzu yayımlandık. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 15’ine doğrudan ve dolaylı katkı sağlamanın yanı sıra, bu amaçlarla bağlantılı kredilerimizin toplamını 2,8 milyar ABD Dolarına ulaştırmış olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.
KURUMSAL PAZARA ERİŞİM KOLAYLIĞI
Yeni Müşteri Bulmada Fırsat. Ürün ve Hizmetlerinizi Bu Mağaza Satın.
Yöneticiler için Uygulama Tabanlı Eğitimler – Örnek Olay (Vaka) Çalışmaları
Problem Çözümleri – Rol Canlandırma – Oyunlar
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.
Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün) ☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün) ☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün) ☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün) ☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için İleri Seviye Bir Eğitim
Kurumsal Pazarda Satış ve Profesyoneller Dünyası
Güler yüzlü dolu dolu bir eğitime hazır mısınız? Eğitimin her saati 15 dakika teori 30 dakika konu ile ilgili vaka çalışması / oyun / rol canlandırma şeklinde ilerlemektedir. Tüm grup şirketlerine, bütün üst düzey yöneticilerinize aldırmak isteyeceğiniz bir eğitim.
Eğitim süresi: Eğitim süresi 2 gündür.
Eğitim Yöntemi: Eğitim örnek olay (vaka) tabanlıdır. İnteraktif oyun tabanlıdır. Satış oyunları yer almaktadır.
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Sanayi kuruluşları, artan rekabet ve fiyatlandırma baskıları ile karşı karşıyadır. Kurumsal pazarda teknolojiden çok yönlü yararlanan alıcılar, bir satıcıyla iletişim kurmadan önce hacimli verilerle donatılmıştır. Alıcıların satış toplantılarından ve olası anlaşmalardan beklentileri her geçen gün artmaktadır. Yeni dönem, satıcı kanadında daha güçlü satış anlayış ve uygulamalarını tetiklemektedir.
Endüstriyel satış ekipleri, doğru alıcıları bulma, daha yüksek satış yapabilme ve stratejik müşteri (key account) portföylerini genişletme konusunda azami çaba içinde olmaları gerekmektedir.
Kurumsal pazarda satışçılar kapsamlı teknik bilgiye sahiptir. Ancak bu yetkinlik, tek başına yüksek satış rakamları için yeterli değildir. Satışçıların yeni alıcı profillerine uygun yaklaşım biçimleri ve müşterilerine getirdikleri değeri yeniden düşünmeleri ve kendi firmalarını rekabetten ayıran yeni fikirlere liderlik etmeleri gerekir. Özetle, çağa ayak uydurmak mecburiyetinde olan satışçılar alıcılarla stratejik olarak etkileşime girmelidir.
Eğitimin İçeriği:
Dünya Ekonomisi (Dönemsel Değerlendirme)
Pazarı Dönüştüren Makro Etkiler
Ana Oyuncular (Ülkeler ve Firmalar) ve Planlamalar
Emtia/Hammadde Piyasa Hareketleri
Satın alma Yöneticileri Endeksi (PMI)
Taşıma Maliyetleri ve Konteyner Fiyat Hareketleri
Firma Üretim ve Satış Hedefleri
Üretim Tesisleri, İmalat Kapasitesi ve Yıllık Üretim Planlaması
İşletme Stratejisi ile Satış Stratejilerini Entegre Etmek
Satış Kültürü ve Kurumsal Yapı Refleksleri
Başarı İçin Bölümler Arası İş Birliği ve Firma İçi İletişim
Yıllık Pazarlama ve Satış Planları Nasıl Oluşturulur?
Pazarlama ve Satış Planlarının Uyumlandırılması
Yürütme Takvimi
Üretim ve Endüstriyel Satışın Zorlukları
Güçlü Alıcılar Dönemi
Satış Toplantılarında Alıcı Beklentileri Artıyor
Danışmanlık ve Teknik Diyalog
Uzun Satış Döngülerini Hızlandırmak
Doğrudan Müşteriye Satış
Dağıtım Kanal Müşterilerine Satış
Yerleşik Müşteriler ve Yeni Müşteri Kazanma
Firmographics: Kurumsal Pazarda Bölümlendirme
Stratejik Müşteri Yönetimi (Key Account Management)
Kurumsal Pazar Özellikleri ve Alım Sürecini Anlamak
İşletmeler Arası (B2B) İlişkiler
Kurumsal Pazarda İş Yapmanın Sırrı Nedir?
Yeni ürünler ve çözümler konusunda müşteri ile İş birliği
Karar Alıcılara Ulaşmak ve Sürecin Yapısı
Müşteri karar alma yapıları ve satın alma yöneticileri ile etkin iletişim kurma
Kurumsal Pazarda İlişki Geliştirmek (Networking)
– Değer Teklifinin Geliştirilmesi ve Güven İnşa Etmek
– Satış Ekibinin Geliştirilmesi ve Etkin Yönetim
Satış Departmanı; Organizasyon, Hedefler ve Rol Dağılımı
Yeni Yeteneklerin Belirlenmesi ve Kadro Planlama
Bölge Satışları (Coğrafi; Uluslararası – Ulusal)
Sektörler Bazında Satışlar
– Satışçı Profilleri
Profesyonel – Amatör Satışçı
Avcı – Çiftçi Satışçı
Girişimci Anlayışın Tabana, Tüm Çalışanlara Yayılması
– Endüstriyel Satış Yönetimi
-Satış Çevrimi ve Satış Müzakere Sanatı
-Strateji Belirleme, İş Düzeni ve Disiplin
-Endüstriyel Satışçının İletişim Becerileri
Müşteriler ve Sektör Paydaşları ile İletişim
Kurumsal Kimlik, Temsiliyet ve Motivasyon
– Endüstriyel Satışçının İş Takvimi ve Hareket Tarzı Nasıl Olmalı?
Çalışma Sistematiği ve İş Düzeni
Müşteri Saha Ziyaretleri ve Görüşme Planlaması
Ön Hazırlıklar ve Teklif Hazırlama (Saha Ziyareti, Keşif, Proje)
Teklif Verme ve Takip
Değer Odaklı Müzakere Becerileri ve Pazarlık Tekniklerinin Geliştirilmesi
Yeni Alışkanlar Edinmek; Planlama ve Satış Kültürü
Araştırma Soruları Nasıl Geliştirilir? İhtiyacı Anlamak
Güvenilir Bir Açılış Pozisyonu Nasıl Oluşturursunuz?
Müzakere Kartları Nasıl Hazırlanır?
Kazan-Kazan Çözümleri
İş Anlaşmazlıkları, Çatışmalar ve Çözümleri
Müşteri İlişkileri, İş Birlikleri ve Ortaklıklar
Güvene Dayalı İlişki Yönetimi
-Analitik
-Performans Yönetimi ve Göstergelerle Dost Olmak
-Satış KPI’larının Belirlenmesi ve İzlenmesi
-Sağlıklı “Lead Generation” Nasıl Oluşturulur?
-Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) ve Analizler
-Müşteri Datası ve Müşteri Yolculuğu
-Etik Kodlar
Satış, Rekabet ve Etik
Şirket Etik Kodları ve Değerler
Kurum Kültürünü Doğru Yansıtma ve Düzgün Temsiliyet
B2B SATIŞ YÖNETİMİ
“Müşterilerle Temasta Olan Herkes Satıştadır.”
Kurumsal Satış Eğitimi – Endüstriyel Pazarda Başarının Sırrı
Trump’ın Yeni Vergi Tarifeleri ve BRICS Ülkeleri: Küresel Tedarik Zinciri Yöneticileri İçin Senaryolar ve Stratejiler
Olgar ATASEVEN
ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık koltuğuna oturması ile çok hızlı aksiyonlar almaya başladı. ABD’nin göçmen politikasından, enerji politikasına kadar birçok konuda kararlar ve hızlı tedbirler almış durumda. Yine bu geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ile yeni üyeler İran, Mısır, Etiyopya, Endonezya ve Birleşik Arap Emirlikleri) ABD dolarının yerine yeni bir rezerv para birimi oluşturma girişimlerine karşı sert bir tutum sergiledi. Trump, eğer BRICS ülkeleri böyle bir adım atarsa, ABD’nin bu ülkelere %100 gümrük vergisi uygulayacağını belirtti. Bu durum Türkiye gibi BRICS’e girme niyeti gösteren ülkeler için galiba yeni bir “Bekle Gör” dönemi getirebilir. Ama görünen o ki Kazan’da yapılan BRICS zirvesinde Vladimir Putin’in elinde bir örneğini gösterdiği BRICS parası bir süre daha “tasarım” olarak duracak gibi gözüküyor.
Konumuza dönecek olursak Trump’ın izlediği bu politika, küresel tedarik zinciri ve satın alma yöneticileri için ciddi sonuçlar doğurabilir. Küresel ticaretin büyük bir kısmı BRICS ülkelerinden tedarik edilen hammadde ve üretim süreçlerine dayandığından, yeni tarifeler birçok şirketi farklı stratejiler geliştirmeye zorlayacaktır. Bu hafta, farklı senaryoları özet olarak ele alarak tedarik zinciri yöneticilerinin karşılaşabileceği olası zorlukları ve çözüm yollarını değerlendireceğim. Haydi başlayalım.
1. Tedarik Kaynaklarını Çeşitlendirme Zorunluluğu
BRICS ülkelerinden yapılan ithalatlara %100 tarife uygulanması, bu ülkelerden mal ve hammadde tedarik eden şirketlerin ciddi maliyet artışlarıyla karşılaşmasına neden olacaktır. Şirketler, bu duruma karşı tedarik zincirlerini çeşitlendirmek zorunda kalacaktır.
Alternatif Stratejiler:
BRICS dışındaki ülkelerden tedarik sağlamak (Örn: Vietnam, Meksika, Türkiye).
Yerel üretim ve tedarik zinciri süreçlerine yatırım yapmak.
Çoklu tedarikçi modeli geliştirerek coğrafi riskleri minimize etmek.
Bu değişiklikler kısa vadede maliyetleri artırabilir ancak uzun vadede tedarik zincirini daha dirençli hale getirebilir. Bu seneryo Türkiye’nin lehine çok keyifli gelişmeler getirebilir. Sanayi Bakanlığımızın derinlemesine analiz yaptığını düşünüyorum.
2. Tedarik Zinciri Yeniden Yapılandırma ve Lojistik Planlaması
Yeni tarifeler, küresel lojistik operasyonlarını da ciddi şekilde etkileyecektir. Çin ve Hindistan gibi büyük üretim merkezlerine uygulanan %100 vergi, birçok şirketin üretim lokasyonlarını yeniden gözden geçirmesine neden olabilir.
Olası Çözümler:
Üretimi Güneydoğu Asya veya Latin Amerika gibi yeni bölgelere kaydırmak.
ABD ve AB içinde üretim süreçlerini artırarak gümrük tarifelerinden kaçınmak.
Lojistik süreçlerini optimize ederek yeni tedarikçi bölgeleriyle hızlı entegrasyon sağlamak.
Özellikle yüksek teknoloji ve otomotiv gibi sektörlerde bu tür değişikliklerin uygulanması zaman alacaktır. Ancak, tedarik zincirlerinin esnek hale getirilmesi uzun vadede rekabet avantajı sağlayabilir.
3. Artan Operasyonel Maliyetler ve Enflasyonist Baskılar
Yeni gümrük tarifeleri, birçok sektör için maliyet artışlarına yol açacaktır. Özellikle elektronik, otomotiv ve tekstil gibi BRICS ülkelerinden yoğun ithalat yapan sektörler, yüksek maliyetler nedeniyle fiyatlarını artırmak zorunda kalabilir.
Riskler:
Yüksek maliyetler nedeniyle kar marjlarının düşmesi.
Nihai tüketici fiyatlarının yükselmesiyle birlikte talep daralması.
Alternatif tedarik kaynaklarının bulunmasının zaman alması.
Bu durumda, şirketlerin operasyonel maliyetleri yönetmek için yeni maliyet azaltıcı stratejiler geliştirmesi gerekecektir.
4. Karşılıklı Ticaret Savaşları ve Küresel Belirsizlikler
BRICS ülkeleri, ABD’nin uyguladığı bu gümrük tarifelerine karşılık olarak kendi misilleme tarifelerini getirebilir. Özellikle Çin ve Hindistan gibi büyük ekonomiler, ABD ürünlerine karşı benzer önlemler alarak ticaret savaşlarını daha da tırmandırabilir.
Olası Sonuçlar:
ABD’ye ihracat yapan şirketlerin zarar görmesi.
Küresel ticaretin yavaşlaması ve büyüme oranlarının düşmesi.
Tedarik zinciri yöneticilerinin bu tür politik ve ekonomik belirsizliklere karşı alternatif planlar geliştirmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu dört senaryonun dışında elbette başka senaryolar var. Bu senaryoların berbat, kötü, vasat, iyi, mükemmel versiyonları olabilir. Ama bu olası senaryoların kim için ne derece etkili olacağı konusu her ülke için ayrı bir değerlendirme başlığı olacaktır. Diğer taraftan PEST analizlerinin, şirket stratejistlerinin yıl içinde belirli periyotlarda gündeminde olması gerektiğini bir kez daha hatırlatalım. Doğal olarak bu analizlerin şirket içine yansıması ve buradan yapılan projeksiyonların başta Tedarik Zinciri olmak üzere ilgili departmanlara anlatılarak ortak akıl ile hareket edilmesi olası risklerin yönetimini kolaylaştıracaktır.
İş dünyasında başarının en kritik bileşenlerinden biri, doğru insanı, doğru işe yerleştirebilmek. Bu basit gibi görünen bununla beraber derin etkileri olan karar, şirketlerin geleceğini şekillendirir, çalışan motivasyonunu belirler ve kurumsal başarıyı doğrudan etkiler. Peki, bizler organizasyonlarımızda gerçekten doğru insanları doğru pozisyonlara yerleştirebiliyor muyuz? Yoksa hâlâ “en iyi aday” ile “en uygun aday” arasındaki farkı gözden mi kaçırıyoruz?
Doğru İnsan Doğru İş
Çoğu zaman işe alımlarda adayların teknik yetkinliklerine, eğitim geçmişlerine ve deneyimlerine odaklanıyoruz. Elbette bu faktörler önemli, ancak yalnızca “iyi” bir çalışan değil, “uygun” bir çalışan seçmek asıl farkı yaratıyor. Başarı sadece yetkinlikle gelmez, uyum ve tutku da gerekir.
Bir çalışan iş tanımına teknik olarak ne kadar uygun olursa olsun, eğer şirketin değerlerine, kültürüne ve ekibin dinamiğine uyum sağlayamıyorsa, verimlilik kısa sürede düşmeye başlar. Doğru insanın doğru işte olması demek, o kişinin yaptığı işi benimsemesi, o işin içinde kendini değerli hissetmesi ve iç motivasyonunun yüksek olması demektir. Simon Sinek’in dediği gibi: “Doğru insanları seçmek, onlara iş öğretmekten daha kolaydır. Çünkü motivasyon, beceriden daha zor kazandırılır.” Bu yüzden işe alım süreçlerinde sadece becerilere değil, adayın organizasyona ve işin ruhuna uygun olup olmadığına da odaklanmalıyız.
Yanlış kişinin yanlış pozisyonda olması sadece bireyin mutsuz olmasına neden olmaz, aynı zamanda şirket için de zaman ve kaynak kaybı yaratır. İşte bu dengenin neden kritik olduğuna dair üç temel neden:
Kendi güçlü yönlerini kullanabileceği bir işte çalışan kişi, doğal olarak daha yüksek performans gösterir. Güçlü yönlerini kullanma fırsatı bulan bireyler, işlerinden daha fazla keyif alır ve kendilerini daha motive hissederler.
Yanlış işte çalışan birinin iş değiştirme ihtimali çok yüksektir. Eğer çalışanlarımızın doğru pozisyonlarda olmalarını sağlarsak, uzun vadeli bağlılıklarını artırırız.
Şirket kültürüne ve ekibe uyumlu çalışanlar, iş yerindeki uyumu ve iş birliğini güçlendirir. Ortak değerleri paylaşan ekip üyeleri daha uyumlu çalışır, daha hızlı çözüm üretir ve kriz anlarında daha dirençli olur.
Jeff Bezos’un şu sözleri aslında her şeyi özetliyor: “Doğru insanları işe almak, yaptığınız en önemli yatırım olur. Çünkü harika insanlar harika şirketleri yaratır.”
O zaman yetkinlikten fazlasını aramamız gerekiyor. Sadece CV’ye ve teknik becerilere bakarak karar vermeyelim. Adayın şirkete, ekibe ve işe ne kadar uyum sağlayabileceğini anlamaya çalışalım. Adayın değerlerini test edelim. Şirketin misyonuna ve kültürüne ne kadar uyumlu? İşe alım sürecinde “Bu kişinin bizim değerlerimize katkısı ne olur?” sorusunu sormadan karar vermeyelim. Tutku ve motivasyonunu anlamaya çalışalım. Aday gerçekten bu işi yapmak istiyor mu? Yoksa sadece kariyerinde bir sonraki adımı atmak için mi burada? Gerçekten bu işe heyecan duyan adayları seçmek, uzun vadede başarıyı getirir. İyi bir lider, çalışanlarının güçlü yönlerini keşfetmekle yükümlüdür. Doğru insanı doğru işe yerleştirirken, onların hangi becerilerinin ön plana çıkacağını değerlendirelim. Bugünkü yetkinlikler kadar, adayın gelecekte nasıl bir potansiyele sahip olduğunu da göz önünde bulunduralım. Bazen potansiyeli yüksek ama deneyimsiz bir aday, mevcut becerilere sahip ama motivasyonu düşük bir adaydan daha büyük katkı sağlayabilir.
Yanlış insan, yanlış iş organizasyonel riskleri artırır. Doğru insanın doğru işte olması nasıl başarı getiriyorsa, tam tersi durumda şirketin yaşadığı zarar da büyük oluyor. Yanlış işte olan bir çalışan uzun süre kalmaz. Bu durum yüksek devir oranına yol açar ve işe alım süreçlerine sürekli zaman ve bütçe harcanmasına neden olur. Yanlış kişiyi işe almak, sadece bireyi değil, tüm ekibi etkiler. Ekip içinde uyumsuzluk arttıkça, iş birliği azalır ve performans düşer. Şirket içinde mutsuz çalışanlar, müşterilere de yansır. İşiyle mutlu olmayan çalışanların müşteri deneyimine katkısı sınırlıdır.
Bir organizasyonun en büyük sermayesi insan kaynağıdır. Doğru insanları doğru işlere yerleştirmek hem çalışan hem de şirket için en büyük kazançtır. Hepimiz biliyoruz ki mutlu çalışan, mutlu müşteri, mutlu şirket demektir.
Bu süreci bir bahçeye benzetebiliriz. Eğer tohumları toprağın ihtiyacına göre ekmezsek, bazıları kuruyup gider, bazıları ise istediğimiz gibi büyümez. Ama her tohumu doğru yere ektiğimizde, güçlü kökler salar ve meyve vermeye başlar. İşte, biz de iş dünyasında her çalışanı kendi potansiyeline en uygun yere konumlandırdığımızda, bireyler de şirketler de büyür ve gelişir.