FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Ocak Ayı Değerlendirmesi
Finansal Kurumlar Birliği’nin İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirdiği “FKB Ekonomik Görünüm Endeksi”nin (FKB-EGE) Ocak ayı bülteni yayımlandı. FKB-EGE, Aralık ayında bir önceki aya göre 0,81puan artarak 100,99 puana ulaştı. FKB Ekonomik Görünüm Anketi’ne göre Ocak ayı enflasyon beklentisi yüzde 2,77 oldu.
Türkiye ekonomisini bünyesindeki bankacılık dışı finans sektörü oyuncularıyla büyütmek için faaliyet gösteren Finansal Kurumlar Birliği (FKB), İstanbul Üniversitesi ile geliştirdiği ‘Finansal Kurumlar Birliği Ekonomik Görünüm Endeksi’nin (FKB-EGE) Ocak ayı bültenini yayımladı.
Finansal sistemin sağlıklı işleyebilmesi ve gelişebilmesi için çatısı altındaki 5 sektöre ait 124 şirketle finansmana erişimi kolaylaştırarak, ekonomik gelişmeye katkı sağlayan FKB’nin, Aralık ayı endeksi ve Ocak ayı beklenti anketi verilerinde, orta ve uzun vadede uygulanan sıkı para politikasının, enflasyon beklentilerine yansımaya devam ettiği görüldü.
FKB Ekonomik Görünüm Beklenti Anketi Ocak ayı sonuçlarına göre; Ocak ayıenflasyon beklentisi, bir önceki aya göre yüzde 0,51 artarak, yüzde 2,77’ye yükseldi. Ancak 2025 yıl sonu ve 2026 yıl sonu enflasyon beklentilerinde belirgin bir azalış görüldü.
FKB-Ekonomik Görünüm Endeksi’nin değişim trendine bakıldığında; 2024 yılının son 6 aylık döneminde Ağustos ayı dışında artış yönünde bir eğilim görüldü. Aralık 2024’te endeks değeri, 2024 yılı en yüksek değerini gördüğü Kasım ayının ve 2024 yılı ortalaması olan 99,33 değerlerinin üzerine çıkarak, bir önceki aya göre 0,81 puan artışla 100,99 değerine ulaştı.
Öte yandan endeksin alt bileşenlerinden Faktoring EndeksiAralık 2024’te 1,56 puan artarak 102,27 değerini aldı. Endeksin diğer alt bileşenleri olan Finansal Kiralama Endeksi 0,1 puan artarak 102,75’e ve Finansman Endeksi ise 0,75 puan artarak 97,94 değerine yükseldi.
FKB Ekonomik Görünüm Anketi Ocak ayı sonuçlarına göre, katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi 2025 yıl sonu için yüzde 3,14 ve 2026 yıl sonu için yüzde 3,53 oldu. Aynı yıllar için OVP’nin sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 4,5 ile IMF’nin sırasıyla yüzde 2,7 ve yüzde 3,2 olan öngörüleriyle karşılaştırıldığında, katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi, gerek 2025 yıl sonu ve gerekse de 2026 yıl sonu için OVP öngörüsünün altında ve IMF öngörüsünün üzerinde oldu.
FKB Endeks akademik danışmanı ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, endekste baz değer olan 100’ün üzerindeki seyrin, ekonomi politikalarında atılan adımların reel sektöre olumlu yansımalarını ortaya koyduğunu ve ekonomideki çarkların yeniden dönmeye başladığını vurguladı. Prof. Dr. Şeker, bununla birlikte, enflasyonist beklentilerin hala sürdüğünü ve önceki dönemlere kıyasla daha az etkili olsa da enflasyonun hala bir risk unsuru olarak varlığını koruduğunu belirtti.
FKB-EGE Ocak ayı bültenine aşağıdaki linkten veya ekten ulaşabilirsiniz.
UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER
Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz. Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün) ☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün) ☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün) ☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün) ☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)
Akreditifin Gayrikabilirücü ve Teyidli Olması Neyi Anlatır?
Reşat BAĞCIOĞLU
Gayrikabilirücu ve Teyid
İhracatçılarımızın yurt dışına yapacakları akreditifli işlemlerde, amirin emri ve amir banka tarafından açılan bir akreditifin “gayrikabilibirücü” “teyidli” olmasının önemi büyüktür. Ancak olmaması halinde ise dünyanın sonu değildir.
Gayrikabilirücu veya teyid ifadelerinin ne olduğunu ihracatçılarımıza sorduğumuzda çok net yanıtlar alamayacağımız gibi bu ifadelerin bir akreditife neler getirip neler götürdüğünün ayrıntılarına pek çok ihracatçımızın vakıf olmadıklarını düşünmekteyim.
En azından teyidli akreditifin yapısı, dokümantasyon kısmındaki değişikliklerin neden yapıldığı, ihracatçıya neler verip neler vermediği konuları havada kalmaktadır.
Akreditif Teyidi mi?
İhracat ve ithalat yapanların şahsi itibarlarının yerine bir bankanın itibarının yer alması olup, sevk sırasında ihraç edilen mal bedelinin ihracatçının eline emniyetle geçmesini sağlayan bir taahhüttür. Esas olarak, hem ithalatçıyı hem de ihracatçıyı koruyan bir işlemdir. İhracatçı, malların sevkini müteakip şartlara uygun vesaiki bankasına ibraz ettiği takdirde, ödemenin kendisine yapılacağının garantisi altındadır. Öte yandan ithalatçı ise, sevkiyat gerçekleştirilmeden ödemenin yapılmayacağını ve ihracatçıya ancak uygun vesaik ibrazı karşılığında ödemenin yapılacağını bilir.
İhracatçının akreditifle ilgili mallarını yükleyip uygun evrakları bankasına verdiğinde, fatura bedelinin ödeneceğinin garanti edilmesi desek de, ülkeler arası, hatta kıtalar arası yapılan ticarette ithalatçının bankasının akreditifte ödeme garantisi vermesi ihracatçıyı pek ikna edememektedir. İhracatçı firma kendi bankasına güvenmesi ve kendi bankasının güven vermesi yerine neden akreditifi açan bankaya güven etsin ki? İşte bu yüzden ihracatçı gönderdiği mallara ait uygun fatura bedelinin ödenmesi için garantinin kendi bankası tarafından verilmesini ister ve buna bağlı olarak basit bir ifade ile akreditifi ihbar eden ihracatçının bankası, uygun şartlar ve uygun evrakların ibrazı halinde ödemeyi kendi bankası tarafından yapılacağının garanti etmesine teyid denir.
Teyid; iki bankanın birbirlerine kefil olmasıdır. Aralarında her hangi bir ilişki, hukuki ve bağ olmayıp sadece akreditif işleminden dolayı kefil olunması anlamındadır. Akreditifin koşullarına bağlı olarak akreditif bankası tarafından açılan ve lehtara ihbar edilirken akreditife teyidini ilave eden bankadır. Teyid bankası, akreditif bankası ile aynı yükümlülüğü üstlenir.
Akreditif Teyidi Koşulsuz Garanti midir?
Elbette ki hayır?
Akreditif teyidi akreditif koşullarına uygun şartlar oluşması halinde ödemenin garanti edilmesi olduğuna göre, ya koşullar akreditif koşullarına uygun değilse bu durumda teyid yine garanti verecek midir? Mesela akreditif evrağında bir rezerv olması durumunda akreditifteki o yüce garanti diye bildiğimiz teyid de ortadan kalkar. O halde teyid ihracatçıya sadece olumlu koşullarda garanti vermekte, olumsuzluk halinde yani akreditif evrağında rezerv olması halinde akreditifte yer alan tüm bankaların yükümlülükleri ortadan kalktığı gibi teyid bankasının da ödeme garantisi ortadan kalkar.
Akreditifin teyidi uygun koşulların sağlanmasına bağlıdır.
Teyid Veren Bankaya Güven Etmek Gerekir mi?
Daha neler? Banka var, bankacık vardır. Hepsi çok güvenli midir? Asla yerinde değildir. Teyid veren bankanın mali gücü, ülke riski ve taahhütlerine ne kadar bağlı olduğu konusunda riskleri göz önünde bulundurmak yerinde olur. Teyid veren bankanın riski göz önüne alındığında teyid veren bankanın iflası halinde akreditifimiz teyidten yoksun kalır, akreditifi açan amir bankanın ödeme güvencesiyle baş başa kalınır. Her teyid veren bankaya sonsuz bir şekilde güvenilmemeli ve her adımda bir riskin var olduğu hatırlanmalıdır.
UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER
Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz. Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) ve Grup Eğitimleri
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün) ☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün) ☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün) ☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün) ☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)
MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı),
Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
İşçi ile İşveren Arasındaki İş Uyuşmazlıklarının Sonlandırılmasında İhtiyari Arabuluculuk Yöntemi
Baran ÇAĞDAVUL / Avukat ve Arabulucu
Arabuluculuk iki ya da daha fazla taraf arasındaki uyuşmazlığın, tarafsız bir arabulucu vasıtasıyla gizlilik esasında çözüme kavuşturulmasına olanak tanıyan alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Bu yöntemde taraflar dava yoluna başvurmaksızın, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ya da işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarını, kanunda belirlenen esaslara uymak kaydıyla, istedikleri şekilde çözümleme imkanına sahiptir.
Türk hukukunda çok daha önce yer bulmasına rağmen, İş Hukuku uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabuluculuk yolunun tüketilmesi zorunluluğunun geldiği 2018 yılına kadar, pek uygulama alanı bulamamış bir yöntemdir. Bu tarihten sonra Ticaret Hukuku uyuşmazlıkları, Kira Hukuku uyuşmazlıkları, Kat Mülkiyetinden kaynaklı uyuşmazlıklar, Tüketici Hukuku uyuşmazlıkları ve Sigorta Hukuku uyuşmazlıklarında da dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunluluğu gelmiştir.
Her ne kadar bahsedilen alanlardaki uyuşmazlık konularında dava açılmadan önce arabuluculuk yolunun tüketilmesi zorunluluğu var ise de esasen arabuluculuk süreç başında, müzakerelerin yapıldığı sırada ve süreç sonunda iradiliğin esas alındığı bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Başka bir ifadeyle arabuluculuk, tüm tarafların başvurusu ya da bir tarafın talebi diğer tarafın da kabulü ile başlayan, bir tarafın sürecin başında ya da müzakereler sırasında sürece dahil olmak istememesi halinde sonlanan ihtiyari bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Dolayısıyla kanun koyucu tarafından dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunluluğu istisnai nitelikte bir düzenleme olup, arabuluculuk esasen katılım istemi de dahil olmak üzere, taraf taleplerinin üstün tutulduğu ve ihtiyari olarak yürütülen bir çözüm yöntemidir.
Günümüzde ihtiyari arabuluculuk yönteminin daha çok işçi ve işveren uyuşmazlıklarının barışıl bir şekilde nihayete erdirilmesinde tercih edildiği görülmektedir. Bu kapsamda taraflar; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, yıllık izin ücreti, işe iade talepleri ve işe iadeye bağlı olarak talep edilen boşta kalan süre alacağı ile işe başlatmama tazminatı, kötü niyet tazminatı, eşit davranmama tazminatı, ikramiye, prim ve işyeri uygulaması dahilindeki diğer ödemelere ilişkin alacaklar, maddi ve manevi tazminat, sendikal tazminatlar vb. iş sözleşmesinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında ihtiyari arabuluculuk süreci yürütmektedirler.
Yukarıda da değinildiği üzere, özellikle 2018 yılından bu yana işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde en çok tercih edilen yöntemin ihtiyari arabuluculuk olması nedeniyle, mahkemelerce en çok iptale konu edilmiş arabuluculuk anlaşmaları/tutanakları da işçi ve işveren arasında yapılan ihtiyari arabuluculuk süreçleri sonunda imzalanan anlaşmalar/tutanaklar olmuştur. Buna göre mahkemelerce tutanakların iptaline en çok konu edilen iki husustan ilki, işçinin ihtiyari arabuluculuk sürecine özgür iradesi tahtında dahil edilmemesi nedeniyle iradilik şartının gerçekleşmemesidir. Tüm tarafların ve özellikle de iş uyuşmazlığında güçsüz konumda bulunduğu kabul edilen işçinin, sürece bilerek ve isteyerek, herhangi bir baskı ve dayatma olmaksızın katılması, arabuluculuktan ve arabuluculukta anlaşma sağlanması halinde yapılan anlaşmanın sonuçlarından haberdar olması şarttır. Bu şartın gerçeklemesi için sürecin başında ve süreç boyunca işçiye gerekli ve yeterli bilgilendirmenin yapılması, işçinin arabuluculuğu ve yapılacak olası anlaşmanın sonuçlarını kavraması/düşünmesi için yeterli süre tanınması, işçinin sürece katılma iradesinin tüm süreç boyunca var olması, süreçten ayrılmak istemesi veya anlaşmak istememesi halinde, başka bir şekilde alacaklarına kavuşamayacağı vb. şekillerde üstü kapalı zorlama ve dayatmaların bulunmaması gerekmektedir. Sözü edilen hususlara dikkat edilmesi ve mümkünse tüm adımların ispat açısından tutanağa ayrıntılı şekilde yazılması ise tüm tarafların lehinedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki sürecin hem işverenin hem de işçinin özgür iradesi ile başlaması, devam etmesi ve sonlandırılması, başka bir ifadeyle iradiliğe uygun biçimde yürütülmesi oldukça önemli olup, aksi hal dava açılması halinde tek başına anlaşma belgesinin iptaline sebebiyet verecektir.
Mahkemelerce arabuluculuk tutanağının/anlaşmasının iptaline sebebiyet verilen bir diğer önemli neden ise ortada gerçek bir uyuşmazlık konusu olmamasıdır. Taraflardan birinin (uygulamada genelde işverenin) kendi menfaatlerini korumak maksadıyla ortada bir uyuşmazlık olmadığı halde, varmış gibi arabuluculuk süreci yürütmesi ve süreç sonunda anlaşma sağlanması halinde, geçerli bir arabuluculuktan söz edilemeyecektir. Zira -zorunlu ya da ihtiyari fark etmeksizin- arabuluculuk yönteminin uygulanabilmesi için ilk şart, ortada bir uyuşmazlık olmasıdır. Eğer bir uyuşmazlık var ise ancak bunun tespitinden sonra sözü edilen uyuşmazlığın, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edip karar alabilecekleri türden bir uyuşmazlık olup olmadığına bakılacaktır. Örneğin kıdem tazminatı ancak taraflar arasındaki iş sözleşmesinin sonlanması ardından ödenebilecek feshe bağlı bir alacak/tazminat türüdür. Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin feshedilmediği ve çalışmanın aynı şekilde devam ettiği bir olayda, -işverenin sonraki yıllarda yapılacak fesihte çok daha yüksek tutarda kıdem tazminatı ödememek amacıyla- kıdem tazminatının ödenmesine ilişkin arabuluculuk yapılması halinde, ortada gerçek anlamda bir fesih ve uyuşmazlık olmadığından, işçinin mahkemeye başvurması halinde arabuluculuk tutanağı iptal olacak ve arabuluculuk anlaşmasına bağlı maddi sonuçlar doğmayacaktır. Dolayısıyla işveren mali açıdan, arabuluculuk anlaşmasının yapıldığı andaki durumdan daha kötü bir duruma düşecektir. “Kaldı ki 10.10.2020 tarihinde davacının iş sözleşmesinin sona ermediği ve çalışmasının devam ettiği görülmektedir. 10.10.2020 tarihli anlaşma belgesinde yer alan, sözleşmenin sona ermesine bağlı olan kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağı yönünden taraflar arasında bu nedenle de bir uyuşmazlık çıktığından söz edilemez. Bu durumda gerçekte bir fesih söz konusu olmadığı hâlde işçiye ihbar ve kıdem tazminatı adı altında bir ödemenin arabulucu önünde yapılan anlaşma ile kararlaştırılmış olması, ödemenin avans niteliğini ortadan kaldırmaz. Aynı şekilde iş sözleşmesi sona ermediği hâlde yıllık ücretli izin hakkının arabuluculuk anlaşma belgesi ile paraya tahvil edilmesi de kabul edilemez. Açıklanan sebeplerle; 10.10.2020 ve 30.04.2021 tarihli anlaşma belgelerinin geçerli bir arabuluculuk anlaşma belgesi niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, söz konusu belgeler yönünden, 6098 sayılı Kanun’un 420 nci maddesindeki koşullara veya ifaya ilişkin hükümlere göre değerlendirme yapılarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.”(Y. 9. H.D. 2024/10147E., 2024/13332K., 10.10.2024 T.)
Netice itibarıyla yargılama sürelerinin uzunluğu, yargılama sebebiyle üstlenilen maddi külfet, taraflar arasında ortaya çıkan gerilim ile karşılaşılan hak kayıpları düşünüldüğünde; usulüne ve amacına uygun şekilde yapılan ihtiyari arabuluculuğun, tüm tarafları hem maddi hem de manevi yönden koruyan, pratik bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olduğu ortadadır.
Tedarik Zinciri Finansmanı, satın alma tarafında işletme sermayesinin yönetimini optimize etmeyi amaçlayan hammadde/mal alımı çözümleridir. Bu çözümlerin Tedarik Zinciri Finansmanının üç tarafı için de verimli bir şekilde işlemesi, dijitalleşme ve teknoloji tabanlı yapılanmalar ile sağlanabilir.
Nesnelerin interneti (IoT) cihazlara bağlanıp üzerlerinden veri üretebilen ve internet üzerinden bu verileri paylaşarak farklı cihazları ilişkilendirebilen bir sistem. Bu yeni nesil teknoloji, her cihazın özgün bir kimliğe sahip olmasını sağlıyor. Böylece cihazlar dışarıdan herhangi bir müdahaleye gerek duymadan hem birbirleriyle hem de merkezi sunucularla veri paylaşımı gerçekleştirebiliyor.
IoT’ye bağlı cihazlardan gelen büyük veri, Yapay Zeka (AI) yazılımları ile işlenerek gerçek zamanlı finansal raporlamalara dönüştürülebiliyor. Bu raporlamalar üzerinden önceden belirlenmiş varsayımlar ve eşik değerler ile sıkışma noktalarını tespit ederek likidite ve verimliliği arttırmak ve stratejik kararları gecikme yaşamaksızın hızlıca verebilmek mümkün hale geliyor.
Tedarik Zinciri Finansmanındaki en yaygın uygulamalarda IoT ve AI’dan sağlanabilecek bazı faydalar şunlardır:
Satın Alma Siparişi (PO) Finansmanı: Alınan siparişlere karşılık tedarikçilere sunulan finansman. Diyelim ki bir sipariş aldınız ancak stoklarınızda bu siparişi karşılayacak ürün yok. Yeni üretim yapabilmek için ise tedarikçileriniz ödeme isteyecek ancak nakit durumunuz yetersiz. Bu durumda ilgili Finans kurumu sizin almış olduğunuz bu siparişe karşılık tedarikçinize gerekli ödemeyi yapar. Siz üretiminizi yaparsınız ve müşteriniz ödemesini faturanız karşılığında size değil bu Finans kurumuna yapar. Siz ise satın alma maliyetinizi finanse eden bu kuruma faiz ve komisyon ödemesi yaparsınız.
IoT: Sürekli sipariş ve envanter takibi ile lojistik altyapısının optimize edilmesi, yakın dönem satın alma siparişlerinin ve teslim tarihlerinin daha az sapma ile öngörülebilmesini mümkün hale getirecek veri akışını sağlar. Bu durum tedarikçi finansmanı sağlayan 3. tarafların için tercih edecekleri bir durumdur ve fiyatlamalarına olumlu yansıması beklenir.
AI: Geçmiş verileri kullanarak Nakit Akış Projeksiyonu oluşturmakta kullanılır. Müşterilerin geçmiş sipariş tarihlerinden, ürün fiyat/talep esnekliği, mevsimsellik ve diğer değişkenlerin gelecek siparişlere yansımasını öngören dinamik projeksiyonlar ve risk analizlerini yapması mümkündür. Şirketin güncel finansal borçlanmalarının da sisteme veri girişinin yapılması ile bu finansman çeşidinde ortaya çıkan maliyetin diğer finansman maliyetleri ile karşılaştırması yapılabilir.
Alacak İskontosu: Alıcıların Ticari Alacaklarını iskonto ederek işletme sermayesi finansmanı sağlaması
IoT: Şirketin yaptığı tahsilatlar ve aldığı siparişleri yan yana getirerek Ticari Alacaklarının en güncel durumunun ve yakın zamanda alacağı şeklin takibinde güvenilir veri sağlar. Şirketin üstlendiği kredi riskinin güncel durumunu yansıtabilmesi açısından finansman sağlayanlar için tercih edilir.
AI: Şirkete Nakit Akışı ve finansman maliyeti açısından fayda sağlayacak iskonto oranının hesaplanmasında ve takibinde kullanılabilir. Alacak takibi için yaşlandırma ve kredi skorlama sistemleri oluşturabilir güncelleyebilir. Finansman sağlayan açısından kabul gören ve görmeyen alacaklar konusunda skorlama sistemleri oluşturabilir. Bu projeksiyonların yapılması finansman sağlayan taraf için de tercih sebebidir.
Tedarikçilerin Sunduğu Dinamik İndirim: Erken ödeme için tedarikçilerin alıcılara indirim sunması.
IoT: Ticari Borçlanma verilerinin takibi ile beraber finansal borçlanmalarda doğan artış ve azalışlara olan etkisi analiz edilebilir. Bunun için oluşan tüm Ticari ve finansal borçlanmaların sisteme güncel zamanlı veri aktarabilmesi gerekir..
AI: Alıcılar borçlanma maliyetlerine, limitlerine ve sisteme girdikleri diğer koşullara göre kendilerine fayda sağlayabilecek iskonto oranının hesaplamasını en güncel haliyle sunabilir. Yakın dönemde oluşabilecek nakit açıkları ve borçlanmaların projeksiyonu anlık olarak AI tarafından hesaplanabilir. Akıllı Sözleşmeler ile Dinamik İndirim’e dair belge ve onayları dijitalleştirir ve sürece hız kazandırır.
Envanter Finansmanı: Envanteri teminat olarak kullanarak kredi sağlanması.
IoT: Envanterin anlık takip edilebilmesi envanter finansmanı teminat takibinde önemli bir veridir. Şirketin stok sayımına ilişkin operasyonel yükünü hafifletir ve birçok finansal raporlamaya veri sağlar.
AI: Dönemsellik, piyasa koşulları ve benzeri verileri hesaba katarak Envanter Optimizasyonu hesaplaması, Nakit Akış Projeksiyonu, Maliyet Muhasebesi ve buna bağlı ürün/segment karlılık raporlamalarında kullanılabilecek bir veridir. Net İşletme Sermayesi ve verimlilik oranları konusunda anlık veri sağlar. Stok firelerinin ve ortalama ömrünün hesaplanması ve takibinde de kullanılabilir.
Sonuç olarak, IoT ve AI diğer birçok finansman çeşidinde olduğu gibi Tedarik Zinciri Finansmanını da dönüştürerek şirketlerin daha hızlı ve sağlıklı karar almasını sağlayabilir. Dış ticarete konu finansman işlemlerinde akıllı sözleşmelerin de katkısı ile dijitalleşme ve verimliliğin artmasına neden olur. Özellikle grup şirketlerinin değerlemesinde önemli rol oynayan ve hesaplaması vakit alan güncel Net Varlık Değerinin hesaplamasını hızlandırır ve kolaylaştırır. Ürün, segment karlılıklarını ve çatı limit hesaplamalarını pratik bir hale getirir. Doğru varsayımlar üzerine oluşturulduğu zaman Bütçe Planlama Sürecini de hızlandırması ve sapmaları azaltması beklenir.
Tüm bunların yanısıra bu sistemler ile ilgili karar alırken ve süreçleri başlatırken şirketin halihazırda sahip olduğu ERP ve IT altyapısı ile entegrasyonunun nasıl olacağını ve sistemsel verilerin Bütçe Planlamasına lineer bir yansımasının olup olmayacağını da ölçmek gerekir. Zira sistemsel altyapıda çok başlılığın söz konusu olduğu durumlarda özellikle stratejik kararlara temel alınacak raporlamaların oluşturulması kaotik bir hal alabilir.
Siz şirketinizde satın alma/lojistik yapılanması içerisinde IoT ve AI’dan faydalanmaya başladınız mı?
Yeni bir yılı daha karşılamanın mutluluğu içerisinde; acı tatlı koca bir yıl daha geri de bıraktık. Hiç kafamızda mahkemesini yapabildik mi, neler iyiydi neler kötü idi, neleri yapabildik neleri yapamadık; tabii ki yapmışızdır diye düşünüyorum. Hedefimiz, ilkemiz başarı ve yenilikçilik olduğu zaman tabii ki geriye bakmamak; daima ileri yönelmek gerekir. Benimde ilkem bu olmuştur. Âmâ yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde insan ister istemez geride bırakmış olduğu 365 güne baktığı zaman neler yaptığı neler yapamadığı, neyin iyi neyin kötü olduğunu daha iyi değerlendirerek geçmiş yılın mahkemesini daha iyi yapabiliyor. Bunları da baz alarak bu önümüzdeki 365 güne daha iyi hazırlanmaya çalışıyor.
Konu bu şekilde olunca, Türk Mutfağının yetiştirmiş olduğu biz Mutfak Şefleri,
“ne yaptık? ne yapamadık?” diye kendimize öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Umuyorum ki, 2025 yılı içerisinde Türk Mutfağı da, günümüzün son trendlerin den olan;
‘’Food – desing’’ Yemek tasarımı furyasından gereken payını alacaktır. Bu trende biz Türk Mutfak Şefleri de ayak uydurmamız gerekmektedir. Bu bakış Mutfağımızın tanıtımı ve çehresinin değişimi açısından çok önemli bir yer tutacaktır. Avrupalı meslektaşlarımıza baktığımız zaman Mutfaklarında, yemek tasarımlarında devamlı bir yapılaşmaya, yeniliğe gittiklerini görüyoruz.
Bu kavramları ve bilinçlenmeyi bizde yapmamız gerekmektedir. Mutfaklarımız çok modern duruma gelmiştir. İşçilik gücü düşürülerek daha yüksek kalitede yemek pişirme teknikleri hedeflenerek çok iyi ekipmanlar tasarlanarak mutfaklarımıza kazandırılmıştır. (Fırınlar, Çözdürmeler, blast chiller vb.) Peki biz şefler bu ekipmanları son noktasına kadar rantabıl kullana biliyor muyuz? Hayır! Canım fırınlarımız var iken hala o helvane tencerelerden, korsan yer ocaklarından birçoğumuz vazgeçmiyor. Neden mi?
Bunun en büyük sebepleri eskiden gelen alışkanlıklarımız ustamızdan öyle görmüşüz zihniyetini yıkamamış olmamızdan. Düşünmüyoruz ki o zamanlar teknoloji onu gerektiriyormuş çağımızda teknoloji çok ilerledi; buharlı kombi fırınlar dururken helvane tencerelerde patates haşlamaya daha ne kadar zaman devam ederiz bilmiyorum.
‘’Sunum Tabakları’’
En iyi ülke mutfakları sıralamasını yaptığımızda ilk sıraya Türk Mutfağını koyuyoruz. ’Buna bende, yürekten katılıyorum ‘âmâ irdelediğimiz taktirde biraz milliyetçi duygularımızın öne geçmesinden, bu teze vardığımızı görüyoruz. Mutfağımızın lezzet, ürün ve mönü zenginliği tartışılamaz. Bizim sıkıntımız bunu günümüz normlarına uygun olarak dizayn edip dünya pazarına duyuramayışımızdan.
Çok fazla Ülkeye gittim ve oralarda bir çok yatırımcı ve meslektaşımın Türk Mutfağı üzerine Lokanta ve Restoranlar açtığını gördüm. Buna rağmen canım mutfağımızı, biz Türk Mutfak şefleri olarak tabağımıza istendiği ölçüde sunumda yansıta biliyor muyuz? Tabakta kullandığımız sebzelerin garnitürlerin renk kombinasyonunu iyi seçmemiz lazım, burada biraz sıkıntı yaşıyoruz.
Eski stil klişeleşmiş tabaklardan ‘’pilav, patates ‘’evliliğini bir an önce bitirmemiz gerekir. Yeni tasarımlar yaparak damak tadındaki, mönü zenginliğimizdeki yakaladığımız başarıyı aynı ölçüde sunumda da yakalamalıyız. Bununla alakalı Üniversitelerimizdeki Gastronomi bölümü öğrencilerimiz başarılı çalışmalar yapmaktadır. Mutfaklarımızda artık okullu eğitimli istenilen kültürde ve yenilikçi genç arkadaşlar kazandırmaktadır.
Bu oluşumda çorbada bizim de tuzumuz olması açısından imkânlarımızı zorlayarak en iyi şekilde destek vermeliyiz. O zaman gönül rahatlığı ile Türk Mutfağı hak ettiği yerde diye biliriz. Tabii bunların gerçekleşmesi tamamen bizim elimizde olamıyor maalesef burada Devlet desteği, işletme desteğinin de olması gerekmektedir. Avrupa Ülkelerine baktığımızda bir İtalya bir Fransa hata Uzak Doğu Mutfağı en iyi şekilde bu destekleri almış ve Mutfaklarının, Ürünlerinin geldiği nokta da yeri bellidir.
Umuyorum ki yeni yılda bu noktaları gözden geçirerek daha iyi tasarımlar yaparak hedefe ulaşırız.
Biten her yeni yılın sonuna, pişmanlıklarımız da sıralanır bir biri ardına’’Keşke’’lerimiz ne çoktur yılsonlarında. Yine de yeni yılımızda olumsuzluklardan ırak bir yaşam, çalışma dilemekten vazgeçmeyiz. Çünkü hayat artı ve eksileri ile bizim. Bu yıl da yaşanacaktır elbet acılar, hüzünler, kederler ve bu yıl da yaşanacaktır elbet mutluluklar barışlar, hayranlık uyandıran hoş görüler ama yenilikçi, araştırmacı ruhumuzu hiçbir zaman kaybetmeme dileğimle. Yeni Yılımız kutlu mutlu sağlıklı olsun..
‘’Sevdiğim Sözler’’
Büyük bir kedi kuyruğu ile oynayan küçük bir kediye sormuş.
‘’Neden kuyruğunu kovalıyorsun’’
Yavru kedi yanıt vermiş.
Bir kedi için en güzel şeyin başarı ve mutluluk, başarı ve mutluluğun da kuyruğum olduğunu öğrendim. Bu nedenle onu kovalıyorum, yakaladığımda başarıya ve mutluluğa kavuşacağım’’
Bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş.
‘’Gençken bende başarı ve mutluluğun kuyruğum olduğuna karar vermiştim. Ama şunu fark ettim, ne zaman onu kovalasam, benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi yoluma gitsem hep peşimden geliyor.’’
Evet dostlar yaptığımız işte kendi yolumuzu iyi belirlediğimiz taktir de başarı ve mutluluk zamanı geldiğinde bizi kendiliğinden bulacaktır.
Hayatı geriye bakmadan ileriyi hedefleyerek akışına bırakalım. O zaman başarı ve mutluluğun peşimizden geldiğini göreceğiz.
Kiler Holding, Generali Sigorta’nın Yüzde 90,5’ini Devraldı
Kiler Holding, Türkiye’nin ilk sigorta şirketi Generali Sigorta’nın ülkemizdeki operasyonlarını devraldı. Marka yapılanması sonrasında sektöre yeni bir soluk getirmek istediklerini belirten Nahit Kiler, “Sermaye gücümüzle Generali Sigorta’nın mevcut değerlerini güçlendirerek, sigorta sektöründe bir başarı hikayesi yazacağız” dedi.
Kiler Holding ve grup şirketlerinden Ekol Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı Generali Sigorta’nın Türkiye operasyonlarını devralarak, sigorta sektöründe yeni bir dönemi başlattı. Hisse devir işlemi, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) ve Rekabet Kurumu’nun (RK) izinleri ardından kapanış işlemleri ile resmen tamamlandı.
Hâlihazırda gayrimenkul, enerji, sanayi ve hizmet sektörlerinde etkin faaliyet gösteren Kiler Holding, Türkiye’nin ilk sigorta şirketi olan Generali Sigorta’nın yüzde 90,5’ini satın alarak, sigorta sektöründeki iddiasını ortaya koydu. Bu hamle ile birlikte Kiler Holding, stratejik hedefleri doğrultusunda, dijital bankacılık, portföy yönetimi, finansal kiralama gibi birbirini destekleyen finansal bir eko-sistem yaratma sürecinin de ilk adımını atmış oldu.
“Müşterilerimizin çözüm ortağı olacağız”
Kiler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler, devir işlemi ile ilgili şu ifadelerde bulundu: “150 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren Generali Sigorta’yı devralmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu adımımız, finans alanındaki büyüme hedeflerimizin önemli bir parçası. Türkiye’nin dört bir yanında sahip olduğumuz ticari birikim ve geniş müşteri kitlemizle sigorta sektöründe hızlı yol alacağımıza inanıyoruz. Marka yapılanma süreci sonrasında hedefimiz, her geçen gün büyüyecek müşteri kitlemize daha güvenilir, daha yenilikçi ve daha sürdürülebilir çözümler sunmak. Müşterisine sadece sigorta ürünü satan şirket değil, sigortacılık ihtiyaçlarında onların çözüm ortağı olan bir firma olarak sektöre yeni bir soluk getirmek istiyoruz. Sermaye gücümüzle Generali Sigorta’nın mevcut değerlerini güçlendirecek, Türkiye’de sigorta sektörüne bir başarı hikayesi yazacağız.”
UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER
Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz. Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal
Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün) ☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün) ☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün) ☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün) ☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)
Yaklaşık beş aydır Mısır’da büyük ölçekli bir hazır giyim grubunda çalışıyorum. Akdeniz sahilinde, Süveyş Kanalının girişinde yer alan Port Said şehrinde yaşıyorum. Şehir kanal sayesinde İstanbul’a benzer şekilde Asya (Port Fuad) ve Afrika (Port Said) kıtaları üzerinde konumlanıyor. Denizde gece-gündüz çok sayıda geminin tek sıra halinde kanala ilerlediği veya kanaldan ayrıldığı görülebiliyor. Tecrübelerimi bireysel, firma ve ülke ölçeğinde paylaşmak istedim.
Bireysel açıdan…
Senelerce ihracat yapan büyük firmalarda çalışmama rağmen Türkiye’deyken dünyanın
Mısır’da İş Ortamı
küçük olduğunu hissetmemiştim. Burada tuhaf şekilde global hissini alıyorum. Bir toplantıda Mısır şirketinin Türk yöneticisi ve Filipinli müşteri temsilcisi, Amerikalı müşterinin İsrailli acentesi ve acentenin Hong Kong’lu kalite müdürü ve Hint inspektörüyle bir araya geldik. Her akşam otele dönerken arabada bir Mısırlı, bir Türk, bir Filipinli ve bir Hint şeklinde fıkra tadında seyahat ediyoruz.
İngilizce bilen mühendis veya müdür çalışanlar aracılığıyla iletişimdeyim. Lisandan öte kültür farkı nedeniyle sorun çıkıyor. Örneğin kendinize yol açmak için elinizle gayret ettiğinizde önce “dokunma” sorunu, sonra da “elinin tersi” sorunu yaşanıyor. Kadınlara değmeyeceksin kuralı tamam ama aslında erkekler de temastan hoşlanmıyor. Sokakta veya fabrikada tanımadığınız insanlar selam verdiğinde almanızı, ellerini uzattığında tokalaşmanızı bekliyorlar. Hijyen çoğu zaman kafanızı kurcalıyor. Sürekli klimalı ortamlar nedeniyle alerji veya klima kaynaklı bakteri-virüs teması var, Türkiye’de zorunlu olmayan çok sayıda aşıyı tedbiren yaptırmama rağmen sık sık nezle-grip-soğuk algınlığı sorunu yaşıyorum.
Güzel bir apart otelde konaklıyorum, evde kalmaya nazaran çok daha steril ve pratik oluyor. Dışarıda McDonald’s gibi standart yerlerde veya yakın çevremin önerdiği bilinen yerlerde yemek yiyorum. İş yerindeki bir diğer arkadaşım oteldeki odasında yer alan buzdolabı, ocak, mikro dalga, mutfak sayesinde Türk işi yemek yapabiliyor. Şehirde bilinen bir kuru temizlemeciyle kirli çamaşır sorunu çözülüyor. Arzu edenler için bira alınabilecek yerleri şoförler biliyor. Etrafta kahve-nargile mekanları var, sahil boyunca konteynerin alt tarafı mutfak ve üst tarafı teras düzenlemesiyle irili ufaklı plaj büfeleri bulunabiliyor.
Toplu taşıma neredeyse yok, dolmuşlar var, zor şartlarda seyahat ediliyor. Taksiler çok eski, bakımsız ve 25 EGP (Egyptian Pound) gibi neredeyse tek tarifeyle çalışıyor. Dolar kuru kabaca 50 EGP ve sabit seyrediyor, TL kuru 0,70 gibi görünüyor. Döviz bozdurma işi zahmetli, kimlik fotokopisi evrak vb istenebiliyor, dolar almak her zaman kolay değil. Kredi kartları düzgün çalışıyor. Modern ürünler içeren temiz marketler, toplu alışveriş marketleri veya pazar yerleri geniş seçenek sunuyor. Uber ve InDrive adında mobil ulaşım seçenekleri var, yemek sepeti veya hepsiburada tarzında alışveriş siteleri kullanılıyor.
Ülkeye gelirken uçakta göçmen kartı dolduruluyor, girişte 25USD vize ücreti ödeniyor, iki şişe yüksek alkollü içkiye izin veriliyor. İki ayda bir çıkış yaparken yaklaşık 30USD vize aşım ücreti ödüyorum. Son işyerinden alınacak referans yazısı, il ticaret odası ve valilikte apostil edildikten sonra Hidiv Kasrı’ndaki Mısır elçiliğinden oturum izni için başvurulabiliyor. İzin için dört ay kesintisiz Mısır’da kaldığınız pasaport üzerinde belgelemeniz isteniyor. Böylece Türkiye’den çıkarken yurt dışı çıkış harç pulu, giriş vize ücreti ve vize aşım ücreti ödemenize gerek kalmıyor.
Altın takıya pek hoş bakılmıyor. Aksesuar olarak saat çok önemli ama zamanın maalesef hiç değeri yok, işler çok yavaş ilerliyor ve buna alışkınlar. Dahili yayınlarda, arabalarda, kahvelerde sürekli Kur’an yayını var. İş saatlerinde dahi namaz vakitleri geldiğinde birisi yüksek sesle ezan okuyor ve üç kişi birlikteyse biri imam oluyor (cemaat). Kimi zaman arkadaş arabasında veya otelin havuz başında Arapça pop şarkı çalınıyor ve senelerce Arapçayı sadece Kur’an olarak kabullenen benim gibilerde tatlı bir şaşkınlık yaşanıyor.
Şirket açısından…
50.000 adet/gün ile Mısır’ın en büyük kapasitesine sahip olan önemli bir ihracat firmasındayım. QIZ (Qualified Industrial Zone) içinde yer alan 15 ayrı fabrikadan oluşan kumaş depoları, kesim, dikim, lazer, yıkama, ütü-paket tesislerinden oluşan çok ciddi bir yapılanma var. Zaman içinde büyürken bölgenin sınırlı alanı nedeniyle birbirine yakın çok sayıda binadan oluşuyor. Binalar arasındaki malzeme hareketleri için ayrı bir departman var, muhasebe bağlantılı olarak taşıma yapılıyor, hava-yol-ekipman şartları nedeniyle %2-3 mertebesinde ikinci kalite söz konusu oluyor. Çok katlı binalar, binalar arası geçişlerle birleştirilen alanlar var.
QIZ yapısında hammaddenin %30 İsrail menşeili olduğu belgelendiği takdirde ABD’ye girişte %16-30 arasında vergi istisnası var, Amerikalılar bölgede İsrail’e komşu olan Mısır ve Ürdün’de bu bölgeleri kurarak ticaret ortamını hazırlamışlar.
Müşteriler işlerin yavaş olduğu bilinciyle temel ürün gruplarında senelik programlarla sipariş yerleştiriyor, uzun termin veriyor, gecikme halinde ceza uyguluyor. Kalite sorunları olacağı bilinciyle sıkılaştırılmış AQL (Acceptable Quality Level) yöntemini minör hata olmadan, üründe bölge ayrımı yapmadan %1 ila %2,5 majör hata sınırıyla uyguluyorlar. Sosyal ve çevre uygunluk konularında Türkiye’deki gibi ciddi bir denetim ve takip mekanizması yok, haksız rekabete konu olacak ölçüde kolay belgelendirme servisi alınabiliyor. Türkiye’de çevresel uygunluk kapsamında konuşulmayan parça boya siparişleri büyük adetlerle verilebiliyor.
Tek bir model ve iki ayrı yıkamadan 800.000 adetlik siparişler görülebiliyor. Dolayısıyla bant bir sefer rayına oturduğunda sürekli ve düzenli üretim, tekrara dayalı öğrenme sayesinde AQL %1 seviyesinde geçecek kaliteye ulaşılabiliyor. Küçük adetli siparişlere çok temkinli yaklaşıyorlar, dolayısıyla QIZ avantajının da etkisiyle genellikle Amerikan müşterilere servis veriliyor.
Çok fabrikalı yapılarda tuhaf şeklinde “izole adalar” durumu görülüyor. Tüm yöneticiler her şeyi çok iyi bildikleri için kimse yan tesiste benzer işin nasıl yapıldığına bakmıyor, dolayısıyla iyi uygulamaları yaygınlaştırmakta çok gecikiyorlar. Alfabe ve lisan farkı nedeniyle sektördeki gelişmeleri yakından takip konusunda Türkiye kadar hızlı değiller. Tekstil-hazır giyim teknolojisinde kabaca 20 yıl, temel mühendislik-yönetim bilimlerinde kabaca 30 yıl gerideler. Örneğin yıkamaların çok büyük kısmında otomatik dozaj sistemi yok, kesimhanelere otomatik kesici (cutter) yeni giriyor, planlamalar hala excel üzerinde yapılıyor, prim sistemlerinin çoğu zaman bir dayanağı yok, kalite yönetimi – yetenek yönetimi – bant dengesi gibi temel konularda büyük eksikler var.
Doğru bilgi almakta çok sıkıntı çekiliyor, inkar yaygın, dolaylı anlatım biçimi sevildiği için benim gibi doğrudan olanlara hayat zorlaşıyor. Çok fazla konuşuluyor, hatta kimi zaman konuşmaktan iş yapacak zaman kalmayabiliyor. Hiyerarşi fikri neredeyse kast örgütü kadar katı olarak iliklerine işlemiş. Bir yerde işçinin bir işi yanlış yaptığını gördüğünüzde işçiye değil, bulabilirseniz ustasına söyleyeceksiniz; ustası işçiye gitmek yerine müdürüne danışmaya gidecek; sonra değerlendirme yapılacak, nihayet karar verip işçiye gittiğinizde iş çoktan bitmiş olacak…
Kendi gözlemime göre işçide bir sorun yok, çoğunu Türkiye’dekilerden hızlı buluyorum ama usta ve müdürlerde “değişime direnç” özelinde büyük sıkıntı var. Uygun bir sistem kararlılıkla uygulanırsa başarılı olunacağını düşünüyorum. Uygun ve kararlılıkla dediğinizde Türk yönetici (bant ustası seviyesine kadar) ihtiyacı ortaya çıkıyor. Burada dört tip Türk profili ayırt edebildim. Birincisi satın almaya gelenler, ikincisi satmaya gelenler, üçüncüsü üretime gelenler, dördüncüsü çalışmaya gelenler. Çalışmaya gelenleri kendi içinde ikiye ayırıyorum: birincisi araziye uyanlar (zaman dolduralım, ne kadar uzun sürse kardır) ve ikincisi başarmayagelenler…
Ülke açısından…
Küresel anlamda hazır giyim siparişleri Mısır’a akıyor. Mısır’da örme ve denim çok yaygın, kumaş fabrikaları açılmaya başlamış. Trikoyu çok duymuyorum, fırsat olabilir. Mısır’a gelen siparişler büyük ölçekli olduğu için kapasite önem kazanıyor. Dolayısıyla yüksek kapasiteli şirketler neredeyse pazarlama yapmadan ve hatta gelen müşterileri/siparişleri seçerek çalışabiliyorlar. Kurumsal kimlik, müşteriye sunum hatta fabrikaları gezdirme tarzına varıncaya kadar Türkiye’dekine çok daha amatör bir yapı var.
Ülkeye yabancı yatırımcı akını var. Çinliler, Bengaller, Sri Lankalılar ve tabii ki Türkler geliyor. Türk yatırımcı sayısının 1700 olduğu konuşuluyor. Yabancı yatırımcılar, kendi ülkelerindeki fabrikalarını söküp buraya taşıyor veya tamamen yeni ve sürdürülebilir temalı yatırım yapıyorlar, beraberinde disiplin ve eğitim sağlıyorlar. Birkaç sene içinde Mısır’da kapasite paylaşım yapısı önemli ölçüde değişeceğe benziyor. Dolayısıyla Mısır’daki mevcut şirketlerin modernizasyon-sistem-yeni yatırım yapmaları kaçınılmaz görünüyor.
Son artışla birlikte asgari ücret 6000 EGP (130USD), mühendis maaşları 7000 EGP ve Türkçe tercüman maaşları 15000 EGP seviyelerinde. Türk yatırımcılarla birlikte Türkçe tercümanlar, İngilizce bilen inspektörler kıymete bindi, iş değiştirmeler ve tarife artışları yaşanıyor. Aynı zamanda burada çalışan Türk yöneticiler için de iş değiştirme alternatifleri çoğalıyor. Diğer yandan senelerce İngilizce bilen Tekstil Mühendisi kariyeri artık Arapça bilen Endüstri Mühendisine doğru evriliyor, Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin yörelerinden Arapça bilen ustalara ve hatta konfeksiyon görgüsü olan Suriyelilere olan ilgi artıyor.
Yıl sonunda Mısır hükümetinin ihracattaki vergi iadesini %10’dan %3’e düşürmesi sektörde önemli bir çalkalanmaya neden oldu. Bazı firmaların 2024 ikinci yarıya dair ödemelerin azalması nedeniyle batması gündeme geldi. Bu durumda bazı siparişlerin sürpriz şekilde ayakta kalan diğer firmalara devri söz konusu olabilir. Vadeli satışı yapılan yazılım-makine-ekipman gibi yatırım ürünlerinin tahsilatlarında gecikmeler veya aksamalar görülebilir.
Her şeye rağmen önemli ve heyecanlı bir deneyim olduğunu söylemeliyim.
Asla kolay değil ama zoru başarmanın keyfi sahiden paha biçilmez.
Sterilizasyon Hizmet Alım İşinde Sınır Değerin Hatalı Hesaplanması?
İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; 2024/1450277 ihale kayıt numaralı 12 aylık sterilizasyon ihalesine teklif verdikleri, 25.11.2024 tarihli kesinleşen ihale komisyonu kararına göre idarece hesaplanan sınır değer tutarının altında olduğu için tekliflerinin açıklama istenilmeksizin reddedildiği, başvuruya konu ihalenin yaklaşık maliyetinin 3.009.880,44TL olarak hesaplandığı, EKAP sınır değer hesaplama modülü kullanılarak yapılan hesaplama neticesinde sınır değerin 1.920.048,37TL olması gerektiği, ancak idare tarafından sınır değerin 2.607.904,00TL (kârsız yaklaşık maliyet) olarak belirlendiği, idarece sınır değerin yanlış hesaplandığı bu nedenle tekliflerinin sınır değer tutarının altında kaldığı, EKAP sınır değer hesaplama modülü kullanılarak sınır değerin yeniden hesaplaması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.
Konu İle İlgili Yayımlanan Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;
Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; ………. Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü Sterilizasyon Hizmet Alımı Teknik Şartnamesi’nin “Tanım” başlıklı 2’nci maddesinde “İhaleye konu olan hizmet; ………… Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ile Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin sterilizasyon bölümlerinde hizmet alımı yoluyla şartnamelerde tanımlanan hizmetlerin yapılmasıdır. Sterilizasyon Ünitesinin işletilmesi, birimde bulunan cihazların 7/24 çalışır vaziyette hazır tutulması ve gerekli temizliklerinin yapılarak cihazda kullanılacak sarf malzemelerin hazırlanması, birimin genel temizliğinin talimatlara uygun şekilde yapılması, Fakülteye ve Müdürlüğe bağlı tüm birimlerden malzemelerin toplanması veya gelecek olan alet ve malzemelerin kontrol edilerek teslim alınması, yıkanması, kontrol ve bakımı, etiketlenmesi, paketlenmesi, steril edilmesi, depolanması, steril edilecek tüm malzemelerin lazer cihazı ile kodlanması ve yapılan tüm işlemlerin objektif kriterlerle dokümante edilmesi, istenildiğinde ilgili birimlere teslim edilmesi, gerekli malzemenin kullanımı, kullanılan malzemelerin dezenfeksiyonu, sterilizasyon birimindeki üst zemin ve cihazların temizliği, cihazların yetkili servisçe periyodik bakımının sağlanması, kullanılan sarf malzemelerin temini ile ilgili tüm bu hizmetlerin 12 ay (On iki ay) boyunca takip edilip gerçekleştirilmesi.” düzenlemesi,
Aynı Şartname’nin “Amaç” başlıklı 3’üncü maddesinde “Bu hizmet alımının amacı, Merkezi Sterilizasyon Ünitesi’nde şartnamede belirtilmiş olan; Nitelikli ve eğitimli personel ile birlikte kurumumuzun çalışma biçimine uygun paketleri, sterilizasyon prosesine uygun olarak (kliniklerinde gerçekleştirilen tüm işlemlerde enfeksiyonları önlemek için Uluslararası istenilen düzeyde sterilizasyonunu sağlamak) ve Merkezi Sterilizasyon Ünitesi’nde yapılan tüm işlemleri tamamının objektif kriterlere göre sterilizasyon yönetimi işletim sistemi yazılımı ile kesintisiz ve verimli bir biçimde takip edilmesini sağlamak (dokümante etmek), sterilizasyon süreç testleri ile doğrulamaktır.” düzenlemesi,
Aynı Şartname’nin “Hizmet Kapsamında Çalıştırılacak Personel” başlıklı 6’ncı maddesinde “6. Sterilizasyon Personeli: Sterilizasyon ünitesinde çalışacaktır. Sterilizasyon konusunda eğitim almış sertifikalı (Biyosidal Ürün Uygulayıcı Sertifikası olmak veya işbaşı yaptıktan sonra yapılacak olan eğitimden başarılı olmak) en az ilköğretim mezunu tercihen Sağlık Meslek Lisesi veya üstü olmalıdır. Personel maaşları, her ayın ilk 15 iş günü içinde personele ödenmelidir.
…
6.2. Çalışan personel için günlük net olarak 105,00 TL yemek ücreti ve 36,00 TL yol ücreti çalışılan her gün için ödenecektir. Fiyat farkı hesaplaması olarak yemek ücreti SKS tarafından, yol ücreti Uşak Belediyesi rayicini göre hesaplanacaktır…” düzenlemesi,
Aynı Şartname’nin “Yetkili Servisçe Bakım Onarım” başlıklı 11’inci maddesinde “Bakım Onarım İşi; *2 Adet Trans marka Otoklav (TR555CM1212101506 ve TR555CM1215121619 seri nolu) Periyodik Bakım Onarım ve 2 Adet Getinge marka Yıkama Cihazı (WAA062302 ve WAA076503 seri nolu) Periyodik Bakım Onarımını 3 Aylık sürelerle (yılda 4 defa olmak şartı ile) Yetkili kuruluşlara yaptıracaktır…” düzenlemesi yer almaktadır
Başvuruya konu ihalenin ……… Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Başhekimliği tarafından gerçekleştirilen “2024/1450277 İhale Kayıt Numaralı 12 Aylık Sterilizasyon” işi olduğu, bahse konu ihalenin 22.11.2024 tarihinde açık ihale usulü ile elektronik ihale olarak gerçekleştirildiği, ihalede 4 adet ihale dokümanının EKAP üzerinden indirildiği, ihalede yaklaşık maliyetin 3.009.880,44TL olarak hesaplandığı, 25.11.2024 tarihli ihale komisyonu kararına göre ihaleye 2 isteklinin teklif verdiği ve sınır değerin 2.607.904,00TL olarak belirlendiği, sınır değerin altında teklif sunan başvuru sahibi …………. Grup Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin teklifinin açıklama istenilmeksizin reddedildiği, ihalenin sınır değerin üstünde teklif sunan …………. İç ve Dış Ticaret Pazarlama Temizlik Limited Şirketi üzerinde bırakıldığı görülmüştür.
İdarece gönderilen ihale işlem dosyasında yer alan yaklaşık maliyetin belirlenmesine yönelik belgeler çerçevesinde yapılan incelemede; idarenin yaklaşık maliyetinin iki iş kaleminden oluştuğu, bu iş kalemlerinden birinin “işçilik”, diğerinin ise “2 adet yıkama ve 2 adet otoklav cihazı bakım onarım” olduğu, yaklaşık maliyetin piyasa fiyat araştırması ve aynı idarenin önceki yılda yaptığı benzer nitelikteki ihaleye ait fiyatların güncellenmesi esas alınarak işçilik için 1.311.702,60TL, yıkama ve otoklav cihazı bakım onarım işi için 1.698.177,84TL olmak üzere toplam 3.009.880,44 TL olarak belirlendiği görülmüştür.
25.11.2024 tarihli ihale komisyonu kararı ve şikâyet başvurusu üzerine idarece verilen cevabi yazıya göre; idarenin söz konusu ihaleyi personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalesi olarak belirleyip, kâr hariç yaklaşık maliyet tutarını sınır değer (2.607.904,00TL) olarak belirlediği ve İdari Şartname’nin 33’üncü maddesine göre sınır değerin altında teklif sunan başvuru sahibi isteklinin teklifini açıklama istenilmeksizin reddettiği anlaşılmıştır.
Başvuruya konu ihalenin sterilizasyon işi olduğu, tam zamanlı olarak ihalede çalıştırılacak personel sayısının (3) ihale dokümanında belirlendiği, asgari işçilik giderinin yaklaşık maliyetin %70’ini geçmediği, dolayısıyla söz konusu ihalenin personel çalıştırılmasına dayalı olmayan bir hizmet alımı olduğu, personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmet alımlarında ise sınır değerin Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.1.2’nci maddesi doğrultusunda hesaplanması gerektiği, buna göre EKAP Sınır Değer Hesaplama Modülü ile yapılan hesaplama neticesinde sınır değerin 1.920.048,37TL olduğu tespit edilmiştir.
Netice olarak, idarenin başvuruya konu ihaleye ait sınır değeri hatalı hesapladığı ve hatalı hesaplanan tutarı esas alarak başvuru sahibi isteklinin teklifini sınır değerin altında olduğu için reddettiğine yönelik idari işlemin mevzuata uygun olmadığı ve başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir
İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir?
Karen Kalustyan
Modern iş dünyasında, İnsan Kaynakları (IK) profesyonelleri, organizasyonların hem stratejik hem de operasyonel seviyede başarısını şekillendiren temel bir rol oynar. Bu profesyoneller, ışe alım süreçlerinden şirket kültürünün oluşturulmasına, çalışan bağlılığını artıracak politikaları belirlemekten organizasyonel değişimleri yönetmeye kadar geniş bir sorumluluk alanına sahiptir. Ancak, teknolojinin, şirket yapılarının ve çalışma modellerinin hızla değiştiği bir dönemde, bu rollerin etkili bir şekilde yerine getirilmesi için sürekli bir gelişim kaçınılmazdır. Değişen iş dünyası, IK profesyonellerinin kendilerini yenilemesini ve yeni yetkinlikler edinmesini zorunlu kılıyor. Peki, bir IK profesyoneli kendini nasıl geliştirir? Gelin, bu sorunun yanıtını derinlemesine inceleyelim.
Kendine Yatırım Yap: Öğrenmekten Vazgeçme
İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir
Bir IK profesyoneli olarak bilginin gücüne her zaman inanmalısınız. Profesyonel sertifikasyon programları, kariyerinizde fark yaratacak kapılar açabilir. Örneğin, SHRM (Society for Human Resource Management) veya CIPD (Chartered Institute of Personnel and Development) gibi uluslararası sertifikasyon programları, hem bilgi hem de prestij sağlar. SHRM’in çalışan bağlılığı üzerine yayımladığı raporlar, bu alanda uzmanlaşan profesyonellerin çalışan memnuniyetini % 25 oranında artırdığını ortaya koyuyor.
Ayrıca, çevrimiçi platformların sunduğu esnek öğrenme fırsatlarından yararlanabilirsiniz. Coursera, LinkedIn Learning ve edX gibi platformlar, IK liderliği, şirket kültürü ve iş hukuku gibi konularda özel kurslar sunuyor. Bu platformlar, hem zamanınızı etkili bir şekilde kullanmanıza hem de şirketinize uygulayabileceğiniz pratik bilgiler edinmenize olanak tanır.
Teknolojiyi Kucakla
Dijital dönüşüm çağındayız ve bu durum IK alanını da derinden etkiliyor. İnsan Kaynakları Bilgi Sistemleri (HRIS), veri analitiği ve yapay zeka destekli ışe alım gibi teknolojiler, IK profesyonellerinin çalışma biçimlerini yeniden tanımlıyor. Gartner’ın 2023 raporuna göre, yapay zeka destekli ışe alım aracı kullanan şirketler, %45 daha hızlı uygun adaylar buluyor.
Teknolojiyi benimsemek, sadece işinizi kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda organizasyonunuzun stratejik karar alma süreçlerini de destekler. Veri analitiği becerilerinizi geliştirmek için Udemy veya DataCamp gibi platformlardan kurslar alabilirsiniz. Bu, sadece veri okuryazarlığınızı artırmakla kalmaz, aynı zamanda organizasyonel sorunlara yenilikçi çözümler üretmenizi sağlar.
Çevrenizi Genişletin: Networking Yapın
“Yanındaki beş kişinin ortalaması kadarsın” diye bir söz vardır. Bu, IK profesyonelleri için de geçerlidir. Farklı sektörlerden profesyonellerle bağlantı kurarak yeni bakış açıları kazanabilir ve güçlü bir destek ağı oluşturabilirsiniz. LinkedIn, profesyonel bağlantılar kurmak ve sektörel gelişmeleri takip etmek için ideal bir platformdur. Ayrıca, SHRM konferansları gibi etkinliklere katılarak sektörün en yeni trendlerini öğrenebilir ve bilgi dağarcığınızı genişletebilirsiniz.
Çeşitliliği ve Dahil Etmeyi Sahiplenin
Dünyamız giderek daha kapsayıcı hale geliyor ve bu harika bir gelişme. McKinsey’in “Diversity Wins” raporuna göre, çeşitliliği benimseyen ekipler, %35 daha iyi performans gösteriyor. Çeşitlilik ve dahil etme konularında uzmanlaşmak, organizasyonunuzun yenilikçi ve güçlü bir yapıya sahip olmasını sağlar.
Bu alanda kendinizi geliştirmek için atölye çalışmalarına katılabilir veya “dahil edici liderlik” üzerine eğitimler alabilirsiniz. Dahil edici bir IK politikasi, hem çalışanların memnuniyetini artırır hem de organizasyonel hedeflere ulaşma konusunda daha yaratıcı çözümler sunar.
Liderlik Yolculuğunuzu Güçlendirin
IK profesyonelleri, organizasyonların sessiz liderleridir. İnsanları motive etmek, çatışmaları çözmek ve iş birliğini artırmak sizin elinizdedir. Empati odaklı liderlik, özellikle çalışanların bağlılığını artırmak için etkili bir yöntemdir. Harvard Business Review’da yayımlanan bir makaleye göre, empati odaklı liderlerin ekip performansı %20 daha yüksek oluyor.
Liderlik becerilerinizi geliştirmek için empati, kriz yönetimi ve etkili iletişim odaklı eğitimler alabilirsiniz. Bu beceriler, kriz anlarında sakin kalmanızı ve sorunlara hızlı, etkili çözümler bulmanızı sağlar.
Trendleri ve Hukuki Düzenlemeleri Takip Edin
İş dünyasında değişim kaçınılmazdır ve IK profesyonelleri bu değişimlerin merkezindedir. OECD’nin esnek çalışma modelleri üzerine yaptığı bir araştırmaya göre, bu modelleri benimseyen şirketlerde çalışan memnuniyeti %30 oranında artış gösteriyor.
Ayrıca, düzenli olarak iş hukuku seminerlerine katılarak güncel düzenlemeler konusunda bilgi sahibi olabilir ve organizasyonunuzun bu kurallara uyumunu sağlayabilirsiniz. Hukuki bilgilere hakim olmanız, hem şirketinizi korur hem de olası sorunları önceden önlemenizi sağlar.
Son Söz
Bir IK profesyoneli olarak her yeni gün, kendinizi geliştirmek için bir fırsattır. Bu gelişim süreci, sadece bireysel bir ilerleme değil, aynı zamanda çalıştığınız organizasyonun ve etkileşimde bulunduğunuz tüm bireylerin başarıya ulaşmasına katkıda bulunur. Kendinize yaptığınız her yatırım, ekiplerinizin motivasyonunu artırır, şirketinizin vizyonuna yön verir ve sizi sektörünüzde öncü bir konuma taşır. Unutmayın, sürekli öğrenmek ve değişime ayak uydurmak sadece bir tercih değil, bir gerekliliktir. Geleceğin IK liderleri, bugünün öğrenenleri ve yenilikçileridir. Harekete geçin ve fark yaratın!