Video ile Etkileşim: Tedarik Zincirinde Görsel Pazarlama Stratejisi

Video Ile Etkileşim Tedarik Zincirinde Görsel Pazarlama Stratejisi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Video ile Etkileşim: Tedarik Zincirinde Görsel Pazarlama Stratejisi

Dr. Ahmet TUZCUOĞLU

Video Ile Etkileşim Tedarik Zincirinde Görsel Pazarlama Stratejisi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGeleneksel satınalma döngüsünde karar süreçleri çoğu zaman teknik belgeler, teklif tabloları ve uzun e-posta dizileriyle şekillenir. Ancak dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte bilgi tüketim alışkanlıkları radikal biçimde değişti. 2025 itibarıyla B2B karar vericilerin yaklaşık %70’i, bir ürün ya da hizmet hakkında bilgi edinmeden önce video içeriklere başvuruyor (Wyzowl, 2024). Bu dönüşüm, satınalma profesyonelleri için yalnızca iletişim dilini değil; aynı zamanda pazarlama araçlarını da yeniden tanımlıyor. Peki satınalma profesyonelleri bu gelişmeden nasıl yararlanabilir?

Video içerik, artık sadece bir destek materyali değil; satınalma tekliflerinde güven oluşturmak, karmaşık ürünleri sadeleştirmek ve iş ortaklarını geliştirmek için güçlü bir araç. Video pazarlama, yalnızca B2C değil; B2B dünyasında da güçlü bir dönüşüm aracı. Video içerikler B2B karar döngüsünde üç temel ihtiyaca yanıt veriyor:

  1. Bilgi yoğunluğunu sadeleştirme
  2. Güven oluşturma
  3. Zamana karşı hız kazanma

Wyzowl’un “Video Marketing Statistics 2024” raporuna göre, firmalar en fazla müşteri referansı (testimonial) ve “explainer video” kullanıyor. Bunu takiben sosyal medya videoları, sunum videoları ve demo videolarla satış ve satınalma süreçlerini destekliyor. Bu içerikler, tekliflerde görsel destekleyici olarak da kullanılabiliyor ve karar vericiler için “düşük çaba – yüksek bilgi” etkisini ortaya çıkarıyor.

Aynı zamanda, yalnızca tanıtım amacıyla değil, teklif dosyalarının içine gömülü “dijital delil” olarak da sunuluyor. Bu yaklaşım, satınalma süreçlerinde “soğuk” tekliflerden ziyade “etkileşimli” tekliflere geçişi beraberinde getiriyor. Dikkat çeken samimi yaklaşımla hedef kitle ile yakın iletişim kurmak daha olanaklı hale geliyor. Karşılıklı ihtiyaçlar daha net anlaşıldığı için süreçler daha sorunsuz ilerleyebiliyor.

Video Format ve Süre Önerileri

Video içeriğin başarısı sadece konuya değil, biçime de bağlı. Video izleyicilerin %80’i 2 dakikadan kısa videoları tamamlıyor; 1 dakikadan uzun videolarda izlenme oranı %59’a düşüyor. 2025 trendlerine göre; ideal video uzunluğu 30 ila 90 saniye. Etkileşimin en yoğun olduğu nokta 45. saniye civarında.

Kullanım formatları ise şöyle çeşitleniyor:

  • Canlı Yayın (%54): Ürün lansmanları, tedarikçi eğitimleri
  • Animasyon (%24): Teknik süreçlerin sadeleştirilmesi
  • Ekran Kayıtları (%15): Platform tanıtımları, sistem demoları

Bu içerikler yalnızca sosyal medya için değil; teklif e-postalarında, LinkedIn mesajlarında, hatta doğrudan PDF teklif şablonlarının içerisine yerleştirilecek şekilde hazırlanabiliyor.

Kısa, öz, hedefe yönelik içerikler daha fazla izleniyor ve paylaşım alıyor. Özellikle video içeriklerde ilk saniyeler çok önemli. Dikkat ve merak uyandırmayan videolar hızlıca geçiliyor. Bu yüzden, videoların izlenme oranlarını arttırmak için özellikle ilk birkaç saniye çok önemli. İlk saniyelerde merakın harekete geçirilmesi ile izlenme oranları ve etkileşim artacaktır.

Video Pazarlamada Başarı İçin Teknik ve Stratejik İpuçları

Başarılı video pazarlama yalnızca çekim yapmakla değil; doğru içerik planlaması, hedefleme ve dağıtımla gerçekleşiyor:

  • Yapay Zeka Kullanımı: Video prodüksiyonun bir kısmının AI ile desteklenmesi (örn. senaryo, altyazı, otomatik özetleme).
  • Kanal Seçimi: LinkedIn ve YouTube, B2B için en etkili video platformları.
  • İçerik Stratejisi: Bilgilendirici ve dikkat çekici videolar en iyi dönüşümü sağlıyor.

Liu & Wang (2023) tarafından yapılan araştırmalar, bilgilendirici ve eğlendirici video içeriklerin izleyicide pozitif algı oluşturduğunu ve satın alma niyetini artırdığını ortaya koyuyor. Aynı zamanda Pennekamp ve arkadaşlarının (2023) çalışmasında, tedarik zincirinde şeffaflık ve görsel bilgi paylaşımının güven oluşturma üzerindeki etkisi açıkça vurgulanıyor. Bu veriler, video içeriklerin yalnızca bilgi vermediğini; aynı zamanda güven ilişkisi kurduğunu da kanıtlıyor.

Salonen ve arkadaşları (2024); dijital içerik pazarlamasından faydalanmayı uman yöneticiler için, müşterinin farklı yolculuk aşamalarındaki kendine özgü kullanım ihtiyaçlarına göre, içerik hedefleme ve geliştirme teknolojilerine, işletmelerin daha fazla yatırım yapması gerektiğini savunuyor.

Şimdi hareket geçin ve adım adım ilerleyin:

  1. Küçük başlayın: 30–60 saniyelik “explainer” veya “demo” videoları ile özet içerikler oluşturun.
  2. LinkedIn’e odaklanın: B2B içeriklerinin %80’i burada daha fazla etkileşim alıyor.
  3. AI’den yararlanın: Metin, görsel ve video özetleme işlemlerini yapay zeka ile hızlandırın.
  4. KPI belirleyin: Görüntülenme, etkileşim ve teklif dönüşümü gibi ölçümlerle stratejinizi izleyin.
  5. Eğlendirici ve bilgilendirici içerikler geliştirin: Bilgi vermek kadar dikkat çekmek de önemli.
  6. Testimonial kullanın: Mevcut tedarikçi ya da müşteri yorumlarını kısa videolarla paylaşın.

Video Ile Etkileşim Tedarik Zincirinde Görsel Pazarlama Stratejisi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemÖzetle, satınalma yöneticileri için video, artık “olsa güzel olur” değil; “olmazsa olmaz” içerik formatlarından biri. Doğru planlama ve stratejiyle desteklenen kısa videolar, tekliflerinizi güçlendirir, güveni artırır ve süreci hızlandırır. Fırsatları yakalamak adına; 2025’in ikinci yarısı, bu stratejiyi uygulamak için ideal bir dönem olabilir.

Dr. Ahmet TUZCUOĞLU

Kaynaklar:

  1. Liu, Y., & Wang, M. (2023). The effect of short video content marketing on consumer purchase intention. Frontiers in Business, Economics and Management11(3), 1-5.
  2. Pennekamp, J., Matzutt, R., Klinkmüller, C., Bader, L., Serror, M., Wagner, E., … & Wehrle, K. (2023). An interdisciplinary survey on information flows in supply chains. ACM Computing Surveys56(2), 1-38.
  3. Salonen, A., Mero, J., Munnukka, J., Zimmer, M., & Karjaluoto, H. (2024). Digital content marketing on social media along the B2B customer journey: The effect of timely content delivery on customer engagement. Industrial Marketing Management118, 12-26.
  4. https://www.wyzowl.com/sovm-results-2024/
  5. https://www.hubspot.com/marketing-statistics

Avrupa’nın Yapay Zekâ Yasası ve Stratejik Vizyonu

Avrupa’nın Yapay Zekâ Yasası Ve Stratejik Vizyonu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Avrupa’nın Yapay Zekâ Yasası ve Stratejik Vizyonu

Gül SALDIRANER

Avrupa’nın Yapay Zekâ Yasası Ve Stratejik Vizyonu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAvrupa Birliği, dijital stratejisinin merkezine yenilikçi teknolojilerin güvenli ve sorumlu biçimde kullanımını yerleştirmek amacıyla, Nisan 2021’de dünyanın ilk kapsamlı yapay zekâ düzenleme teklifini kamuoyuna sundu. Temmuz 2024’te kabul edilerek Ağustos ayında yürürlüğe giren bu düzenleme, Avrupa’nın dijital alandaki küresel liderlik iddiasını pekiştiren önemli bir dönüm noktasıdır.

Yapay Zekâ Yasası (AI Act), bazı yapay zekâ uygulamalarına yönelik kısıtlamaların ötesinde, Avrupa’nın dijital geleceğini kamu yararı ve etik ilkeler temelinde biçimlendirmeyi hedefleyen kapsamlı bir yönetişim yaklaşımı geliştirmektedir. Üye ülkelere tanınan iki yıllık geçiş süreci ise, bu dönüşümün dengeli ve uyumlu bir şekilde uygulanmasını mümkün kılacak biçimde yapılandırılmıştır.

Avrupa Birliği, dijital egemenliğini güçlendirme hedefiyle uyumlu olarak, yapay zekâ düzenlemesini yalnızca teknik bir çerçeve değil, aynı zamanda uzun vadeli stratejik kapasite inşasının bir aracı olarak konumlandırmaktadır. Bu yönelimin bir yansıması olarak, AI Act düzenleyici sınırların ötesine geçmekte; kamu yararı, etik değerler ve sürdürülebilir rekabet gücü gibi temel unsurları merkeze alan bütüncül bir politika çerçevesi sunmaktadır.
Öte yandan, Draghi Raporu’nda dijital kamu altyapılarının Avrupa’nın rekabetçiliği açısından kritik rolüne vurgu yapılmaktadır. Bu vurgu, AB’nin dijital geleceği şekillendirme çabalarının yalnızca hukuki değil, yapısal ve ekonomik boyutlar içerdiğini de göstermektedir.

Arka Plan

Avrupa Birliği, yapay zekâ teknolojilerinin son yıllarda hızla ilerlemesine karşılık olarak, yalnızca ekonomik kazanımlara odaklanmamış; aynı zamanda bu teknolojilerin beraberinde getirdiği etik, sosyal ve yönetişimle ilgili riskleri de dikkate alan çok katmanlı bir politika yaklaşımı benimsemiştir.

Dijital dönüşüm süreci, toplumda giderek artan veri güvenliği, adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik taleplerine yanıt verebilecek kapsayıcı bir yönetişim modelinin geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. 2020’de yayımlanan “Avrupa için Dijital Strateji” ile “Güvenilir Yapay Zekâ İçin Beyaz Kitap”, yeniliği teşvik ederken temel hakları koruyan bir düzenleme yaklaşımının ilk çerçevesini çizmiş ve AB’nin değer odaklı dijital yönetişimi için yol haritası sunmuştur.

Avrupa Parlamentosu ise, bu düzenleme sürecinde yalnızca teknik standartların değil, insan onuru, çevresel sorumluluk ve etik tasarım ilkeleri gibi değer odaklı ilkelerin de önceliklendirilmesini savunmuştur. Parlamento, yapay zekâ uygulamalarında şeffaflık, izlenebilirlik, insan denetimi ve ayrımcılığın önlenmesi gibi ilkeleri ön plana çıkarmış; ayrıca, farklı teknoloji türlerine uyarlanabilir, ilke bazlı bir tanımın yasal çerçeveye dâhil edilmesini desteklemiştir. Bu yaklaşım, yapay zekâ sistemlerinin yalnızca teknik güvenliğini değil, aynı zamanda kamu yararına katkı sağlayacak biçimde tasarlanmasını da öncelikli hale getirmektedir. Çünkü yapay zekâ, sağlık sistemlerinin etkinliğinden çevresel sürdürülebilirliğe, ulaşım güvenliğinden enerji tasarrufuna kadar çeşitli alanlarda doğrudan katkı sağlayabilecek bir potansiyele sahiptir.

Bu düzenleme, Avrupa’nın dijitalleşme sürecine yalnızca teknik bir çerçeve sunmakla kalmayıp, aynı zamanda Birliğin kendi değerlerini ve stratejik özerkliğini dijital alana yansıtma iradesini hukuken güvence altına almıştır.

AI Act’in Kapsamı, Uygulama Alanı ve Risk Temelli Yapısı

Uygulama

Avrupa Parlamentosu, yapay zekâ düzenlemesini izlemek ve dijital sektörün gelişimini desteklemek amacıyla bir Çalışma Grubu kurmuştur. Söz konusu Grup, Avrupa Birliği Yapay Zekâ Ofisi ile eşgüdüm içinde çalışmalarını sürdürmektedir. Yapay Zekâ Yasası’nın kapsamı yalnızca bu teknolojileri geliştiren aktörlerle sınırlı değildir; aynı zamanda sistemlerin piyasaya sürülmesi veya mesleki kullanımına dâhil olan tüm tarafları da kapsamaktadır. Geliştiriciler, ithalatçılar, dağıtıcılar ve profesyonel kullanıcılar açıkça tanımlanmış yükümlülüklerle düzenleme kapsamına alınmıştır.

Yasa, Avrupa Birliği sınırları dışındaki şirketlerin de ürün veya hizmetlerini AB pazarına sunmaları durumunda aynı kurallara uymalarını zorunlu kılmaktadır. AI Act bu yönüyle yalnızca iç pazara hitap eden bir düzenleme olmaktan çıkarak; tıpkı Genel Veri Koruma Yönetmeliği (General Data Protection Regulation – GDPR )  gibi, sınır ötesi etkisi olan normatif bir çerçeve sunmakta ve Avrupa’nın regülasyon yoluyla küresel etki yaratma stratejisini somutlaştırmaktadır. Ayrıca, savunma sanayi gibi belirli alanlar düzenleme dışında tutulmuş; deneysel amaçlarla geliştirilen sistemler için ise sınırlı istisnalar öngörülmüştür. Ancak bu tür sistemlerin ticarileştirilmesi halinde, düzenlemeye tam uyum yükümlülüğü doğmaktadır.

Risk Kategorileri

Yapay Zekâ Yasası, sistemlerin bireyler ve toplum üzerindeki potansiyel etkilerine göre farklılaştırılmış bir düzenleme mantığı izlemekte; her risk düzeyine uygun müdahale ve denetim mekanizmaları öngörmektedir.

Ai Risks Görsel
Kaynak: European Commission. A Risk-Based Approach. Retrieved from https://digital-strategy.ec.europa.eu/en/policies/regulatory-framework-ai
  1. Kabul Edilemez Risk Düzeyindeki Sistemler

AB mevzuatına göre, belirli yapay zekâ sistemleri, bireylerin temel haklarını ciddi biçimde ihlal etme potansiyelleri nedeniyle tamamen yasaklanmıştır. Özellikle, bireylerin davranışlarını veya düşünce yapılarını bilinç dışı şekilde yönlendiren sistemler — örneğin çocukları tehlikeli eylemlere teşvik eden oyuncaklar gibi — bu kapsamdadır. Ayrıca, kişileri sosyal davranışları ya da ekonomik konumları gibi özelliklerine göre puanlayan sistemler (sosyal skorlama) ile kamusal alanlarda bireylerin gerçek zamanlı yüz tanıma yoluyla izlenmesini mümkün kılan uygulamalar da yasaklı kategoride yer alır. Kolluk kuvvetleri için belirli istisnalar tanınsa da, bu istisnaların uygulanması ciddi koşullara ve yargı denetimine bağlıdır.

  1. Yüksek Riskli Uygulamalar

Toplumda kamu güvenliği, temel haklar ve bireysel özgürlükler üzerinde doğrudan etkisi olan yapay zekâ sistemleri, yüksek risk kategorisinde değerlendirilir. Bu sistemler, yalnızca sağlık ya da ulaşım gibi teknik sektörlerde değil; aynı zamanda eğitim, işe alım, sosyal yardımlara erişim, yargı ve sınır kontrolü gibi kamusal etki alanlarında da kullanılmaktadır. Ciddi risk taşıyan yapay zekâ uygulamaları, pazara sunulmadan önce kapsamlı uygunluk testlerine tabi tutulur; ayrıca bu sistemlerin kullanımı süresince düzenli izleme ve kontrol mekanizmaları işletilir. Ayrıca, kullanıcıların bu sistemlere ilişkin ulusal otoritelere resmi şikâyette bulunma hakkı vardır.

  1. Sınırlı Risk Taşıyan Sistemler

Yapay zekâ sistemlerinin bir kısmı doğrudan fiziksel ya da yasal tehdit oluşturmasa da, bilgi manipülasyonu ve kullanıcıyı yanıltma riski taşımaktadır. Bu tür uygulamalarda, örneğin sohbet robotları ya da içerik üretici araçlarda, kullanıcıların yapay zekâ ile karşı karşıya olduklarını anlamaları yasal bir gereklilik hâline gelmiştir. Bu bağlamda, şeffaflık ve kullanıcı bilgilendirme yükümlülüğü, sınırlı risk taşıyan sistemler için zorunlu hale getirilmiştir.

  1. Asgari Riskli Sistemler

Bazı yapay zekâ uygulamaları, eğlence ya da otomatik mesaj filtreleme gibi alanlarda kullanılmakta ve neredeyse hiçbir ciddi risk taşımamaktadır. Bu sistemler doğrudan yasal denetime girmez, ancak etik uyumun artırılması amacıyla rehber ilkeler ve gönüllülük esasına dayalı iyi uygulama örnekleri önerilmektedir.

AI Act’in Uygulama Takvimi ve Aşamalı Uyum Süreci

Avrupa Birliği, yapay zekâ alanında dünyada bir ilk olan kapsamlı düzenleyici çerçeveyi, Avrupa Parlamentosu tarafından 13 Mart 2024’te kabul etmiş; 21 Mayıs’ta Konsey onayıyla birlikte nihai hâlini almıştır. Yapay Zekâ Yasası (AI Act), yürürlüğe girmesinden itibaren 24 ay sonra tamamen uygulanabilir hale gelecek olsa da, bazı hükümler daha erken yürürlüğe girecektir.

Özellikle kabul edilemez risk kategorisine giren yapay zekâ sistemlerine yönelik yasaklayıcı hükümler, 2 Şubat 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Yasa kapsamındaki uygulama kuralları, genel yürürlüğe giriş tarihinden dokuz ay sonra yürürlüğe girecektir. Şeffaflık yükümlülüklerini yerine getirmesi gereken genel amaçlı yapay zekâ sistemlerine ilişkin hükümler ise, düzenlemenin yürürlüğe girmesinden 12 ay sonra geçerli olacaktır.

Yüksek risk kategorisindeki sistemler içinse, yükümlülüklerin yürürlüğe girmesi 36 aylık bir süre sonunda gerçekleşeceğinden, bu sistemlerin uyum süreci daha uzun bir takvime yayılacaktır.

İhlal Durumlarında AI Act Kapsamında Uygulanan Cezai Hükümler

AI Act, üye devletlerin, yapay zekâ sistemlerine ilişkin kurallara uyulmaması hâlinde etkili, orantılı ve caydırıcı nitelikte yaptırımlar öngörmesini zorunlu kılmaktadır. Düzenlemede, uygulanacak para cezalarına ilişkin bazı üst sınırlar açık şekilde belirlenmiştir.

Yasaklı uygulamalara başvurma veya veri yönetimiyle ilgili kurallara uyulmaması durumunda, ceza tutarı şirketin bir önceki mali yıldaki küresel cirosunun %7’sine veya 35 milyon avroya kadar çıkabilmektedir (hangisi yüksekse o esas alınır). Diğer düzenleyici yükümlülüklerin ihlali hâlinde, bu oran %3 veya 15 milyon avro olarak belirlenmiştir. Ayrıca, talep edilen bilgilere eksik, yanıltıcı ya da yanlış yanıt verilmesi durumunda 7,5 milyon avro veya cironun %1,5’i oranında ceza uygulanabilir.

Küçük ve orta ölçekli işletmeler için bu eşik değerler, her kategori için iki seçenekten düşük olanı esas alacak şekilde daha sınırlı tutulmuştur. Komisyon tarafından tanımlanan yükümlülükleri yerine getirmeyen genel amaçlı yapay zekâ geliştiricileri, orantılı idari yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. AB kurumları, ajansları ve organları da bu düzenlemeye tabidir. Bu kapsamda, Avrupa Veri Koruma Denetçisi, kurallara uyulmaması durumunda ilgili kuruluşlara para cezası verme yetkisine sahiptir.

Sonuç ve Değerlendirme

AI Act, Avrupa’nın dijitalleşme sürecini teknik olduğu kadar etik ve stratejik değerlerle şekillendirmeye yönelik kapsamlı bir yönetişim vizyonudur. Yasa, risk düzeyine göre farklılaştırılmış düzenleme yapısıyla, güvenlik ve etik ilkeleri ön planda tutarken; inovasyonun sürdürülebilir biçimde teşvik edilmesini hedeflemektedir.

AI Act’in benimsediği bu yaklaşım, Avrupa’yı yalnızca teknolojik bir düzenleyici olarak değil, aynı zamanda dijital alanda norm koyan ve değer üreten küresel bir aktör konumuna taşımayı amaçlamaktadır. İnsan onuru, hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkeleri doğrultusunda şekillenen yasa, yapay zekâ uygulamalarının toplumsal etkilerini önceden öngörmeyi ve bu etkilere karşı kamusal refleks geliştirmeyi hedefleyen stratejik bir çerçeve sunmaktadır.

Bununla birlikte, düzenlemenin başarısı yalnızca hukuki metnin niteliğine değil; uygulama sürecinde gösterilecek yönetişim kapasitesine bağlı olacaktır. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin düzenlemeye uyum süreci, ulusal otoritelerin rehberlik düzeyi ve genel amaçlı yapay zekâ modellerine ilişkin denetim pratikleri, bu çerçevenin işlevselliğini doğrudan etkileyecektir. Ayrıca, düzenlemenin sınır ötesi etkisi göz önüne alındığında, Avrupa ile ekonomik ve teknolojik etkileşim içinde olan Türk şirketlerinin de bu yeni çerçeveyi dikkate alarak uyum stratejilerini güncellemeleri kaçınılmaz görünmektedir.

Avrupa’nın Yapay Zekâ Yasası Ve Stratejik Vizyonu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak AI Act, yalnızca Avrupa’nın dijital stratejisini yasal zemine oturtan bir belge değil; aynı zamanda etik değerleri merkeze alan, katılımcı ve sürdürülebilir bir dijital düzenin inşasını amaçlayan uzun vadeli bir vizyon belgesidir. Etkili ve kapsayıcı bir uygulama süreciyle birleştiğinde, bu yasa sadece Avrupa kıtası için değil, küresel düzeyde yapay zekâ yönetişiminin çerçevesini belirleyen referans metinlerden biri hâline gelebilecektir.

Gül SALDIRANER

EG Partner- SMMM, BD

www.eg-econsulting.com

Gül Hn Yazı Sonu Görseli

Kaynaklar/ References

[1] European Parliament.EU AI Act: first regulation on artificial intelligence – https://www.europarl.europa.eu/topics/en/article/20230601STO93804/eu-ai-act-first-regulation-on-artificial-intelligence#ai-regulation-in-europe-the-first-comprehensive-framework-4

[2] European Parliament.Artificial Intelligence Act: MEPs adopt landmark law- https://www.europarl.europa.eu/news/en/press-room/20240308IPR19015/artificial-intelligence-act-meps-adopt-landmark-law

[3]  EU AI Act.- The EU AI Act:  – https://www.euaiact.com/

[4]  European Commission-  EU AI Act  – https://digital-strategy.ec.europa.eu/en/policies/regulatory-framework-ai

[5]  European Commission-  The EU Artificial Intelligence Act – https://artificialintelligenceact.eu/

[6]  Think Tank European Parliament –  Artificial intelligence act – https://www.europarl.europa.eu/thinktank/en/document/EPRS_BRI(2021)698792

[7]  POLITICO.-  EU’s waffle on artificial intelligence law creates huge headache – https://www.politico.eu/article/how-the-eu-ai-rules-turned-into-massive-headache/

[8]  EU Cloud AI Act– EU Cloud and AI Development Act | The Draghi report – https://www.eu-cloud-ai-act.com/Draghi_report_on_EU_competitiveness.html

[9]  European Law Blog –  From Draghi report to the European Commission’s regulatory agenda: regulatory transformation or deregulation? https://www.europeanlawblog.eu/pub/88zaty7d/release/1

[10]  European Commission –    Shaping Europe’s digital future –   https://commission.europa.eu/strategy-and-policy/priorities-2019-2024/europe-fit-digital-age/shaping-europes-digital-future_en

 [11] European Commission –    White Paper on Artificial Intelligence: a European approach to excellence and trust-   https://commission.europa.eu/publications/white-paper-artificial-intelligence-european-approach-excellence-and-trust_en

[12] European Commission –    A Europe fit for the digital age-  https://commission.europa.eu/strategy-and-policy/priorities-2019-2024/europe-fit-digital-age_en

[13]  European Commission General-Purpose AI Models in the AI Act – Questions & Answers-  https://digital-strategy.ec.europa.eu/en/faqs/general-purpose-ai-models-ai-act-questions-answers

[14]  European Commission– Artificial Intelligence – Questions and Answers-  https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/qanda_21_1683

[15]  European Commission– AI ACT-  https://digital-strategy.ec.europa.eu/en/policies/regulatory-framework-ai

[16]  T.C. Dışİşleri Bakanlığı AB Başkanlığı – AB Yapay Zeka Yasası Yayımlandı- https://www.ab.gov.tr/ab-yapay-zeka-yasasi-yayimlandi_53836.html

BYD’nin Manisa Yatırımı, İzmir’in Yapay Zeka Yol Haritasına Girdi

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Byd'nin Manisa Yatırımı, İzmir'in Yapay Zeka Yol Haritasına Girdi

BYD’nin Manisa Yatırımı, İzmir’in Yapay Zeka Yol Haritasına Girdi

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Byd'nin Manisa Yatırımı, İzmir'in Yapay Zeka Yol Haritasına GirdiESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu:

“Manisa’da kurulacak otomobil üretim tesisi, yapay zeka yapılanmamız için çok önemli, bu konuda üniversiteler ve yatırım fonlarıyla ortak çalışmalara başlanması gerekiyor.”

“İzmir, sağlıkta yapay zeka uygulamaları ve sağlık turizmiyle yüksek katma değer yaratabilecek güçlü bir merkez haline gelebilir.”

İZMİR – Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, Ege ekonomisini yapay zeka dönüşümüne hazırlamak üzere çalışmalara hız verdiklerini, belirlenen yol haritasında sağlık turizmi, lojistik ve sürdürülebilir mobilite teknolojilerine odaklanan çalışmaların ön plana çıktığını ifade etti.

Zorlu, yapay zekanın sadece bir teknoloji değil hayatın tüm alanlarını etkileyecek bir dönüşüm olduğunu, bu değişime yönelik farkındalık oluşturmak ve hazırlıkları hızlandırmak üzere iş dünyası örgütleri olarak yoğun çaba gösterdiklerini bildirdi.

Dünya genelinde şirketlerin yapay zeka teknolojilerine çok ciddi yatırımlarının bulunduğunu, bu alana yatırım yapan şirketlerin rekabet güçlerini hızlı şekilde artırdığını ve rakipleriyle arayı açtığını gördüklerini dile getiren Zorlu, Ege Genç İş İnsanları Derneği ile birlikte bu yıl “Dönüştüren Güç” temasıyla düzenledikleri Yapay Zeka Zirvesi’nde konunun paydaşlarıyla bir yol haritasının tartışıldığını aktardı.

Zirvede yapay zeka dönüşümüne ilişkin son gelişmeler ve gelecek tahminleriyle ilgili kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını, bu alandaki yatırımlarıyla dünya çapında ses getiren İzmirli firmaların hikayelerine tanıklık ettiklerini aktaran Zorlu, İzmir’i yapay zeka dönüşümünde öncü kent haline getirme hedefinin tüm katılımcılarca kabul gördüğünü dile getirdi.

Yapay zekanın işgücü piyasasında önemli değişimler getireceğini, bu dönüşüme kent olarak hazırlanmak üzere start-up’lar, KOBİ’ler, OSB’ler ve üniversitelerin dahil olacağı bir yapay zeka ağı kurulmasını gündeme aldıklarını dile getiren Zorlu, İzmir’de atılması gereken adımların da ortaya konduğuna işaret etti.

Zorlu, şunları kaydetti:

Sibel Zorlu Esi̇ad“Yapay zeka dönüşümü konusunda hükümetin attığı belli adımlar var. Bizim İzmir olarak da bir stratejimizin olması, ihtisas bölgesi olmamız lazım. Mesela İzmir, sağlıkta yapay zeka konusunu önceliklendirip hastanelerin kümelendiği bir alan üzerinde ilerleyebilir. Özellikle kentteki güçlü hastane altyapısı ve akademik bilgi birikimi, yapay zeka destekli tanı, tedavi ve hasta takip sistemlerinin geliştirilmesi için önemli bir avantaj sağlıyor. Ayrıca sağlık turizmi açısından da yüksek katma değer yaratabilecek uygulamalarla uluslararası hastaların İzmir’i tercih etmesini sağlayabiliriz. İzmir’in temel başlıkları arasında Manisa’da kurulacak elektrikli otomobil fabrikası da olmalı. Çinli BYD firması tarafından yıllık 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit otomobil üretim tesisi ile sürdürülebilir mobilite teknolojilerine yönelik bir AR-GE merkezi kurma çalışmaları sürüyor. Sürdürülebilir mobiliteyle ilgili burada önemli bir talep oluşacak. Pil teknolojileri, mobilite sistemleri, elektrikli araçlar, otonom sistemler gibi alanlarda yapay zeka teknolojilerine odaklanmalıyız. Bu tesisin ve AR-GE merkezinin ihtiyaçlarının bu bölgeden karşılanması önemli bir hedef olacak. Manisa’da kurulacak otomobil üretim tesisi, yapay zeka yapılanmamız için çok önemli, bu konuda üniversiteler ve yatırım fonlarıyla ortak çalışmalara başlanması gerekiyor.”

Limanlar İçin Otonom Sistemler

İzmir’in yapay zeka dönüşümünde lojistik sektöründeki gücü ve kabiliyetlerinin de etkili olacağını ifade eden Zorlu, girişimcilerin limanlarda uygulamaya geçirilebilecek insansız sistemlere ağılık vermesi gerektiğini, bu teknolojilerin yine İzmir limanlarında kullanılmasının en önemli hedef noktaları arasında yer aldığını kaydetti.

Öte yandan yenilenebilir enerji noktasında da dağıtım sistemlerine yönelik otonom yapıları oluşturmak üzere rol alınabileceğini bildiren Zorlu, “Tarımda yapay zeka dönüşümü adına başarılı girişimlerimiz var. Tarımda su kullanımını düşürme, verimliliği artırma adına da öncü teknolojiler geliştiren bir merkez olabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Bu başlıkları önceleyen bakış açısıyla kurulacak altyapının, yapay zeka teknolojilerine finansal destek veren yatırım fonlarını da bölgeye çekebileceğini dile getiren Zorlu, bu adımların İzmir’in verdiği beyin göçünün de önüne geçeceğine işaret etti.

Kentteki üniversitelerde Yapay Zeka Mühendisliği bölümlerinin açılmaya başladığını, startup tarafında da hevesli bir kitlenin bulunduğunu sözlerine ekleyen Zorlu, yatırımcı firmalar ve OSB’lerin desteğiyle bu alanda bir başarı hikayesi yazmak istediklerini sözlerine ekledi.

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Byd'nin Manisa Yatırımı, İzmir'in Yapay Zeka Yol Haritasına GirdiEge Genç İş İnsanları Derneği ve Ege Sanayicileri İş İnsanları Derneği iş birliğinde bu yıl “Dönüştüren Güç” temasıyla düzenlenen Yapay Zeka Zirvesi’nde farklı sektörlerden 8 firma ile 6 start-up girişimcinin dönüşüm uygulamaları ele alındı. Global Teknoloji Lideri Ayşegül İldeniz, Türkiye Yapay Zeka Platformu Eş Başkanı Prof. Dr. Altan Çakır. Next Akademi Kurucusu Levent Erden’in ana konuşmacı olduğu zirvede, İzmir’in yapay zeka vizyonuna ilişkin değerlendirmeler yapıldı.

 


MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden misiniz?

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden Misiniz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden misiniz?

Dr. Öğr. Üyesi İrfan AKYÜZ

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden Misiniz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSürdürülebilirlik kelime itibariyle, sürdürülebilir olma (TDK) biçiminde açıklanmaktadır. Yapay zekanın kavrama yaklaşımına göre, doğal kaynakların, çevrenin ve ekosistemlerin gelecek nesilleri tehlikeye atmadan, bugünkü ihtiyaçları karşılayacak şekilde kullanımıdır. (ChatGPT) Yapay ya da yapay olmayan zekaların bileşkesinde, sürdürülebilirliğin bugün ile gelecek arasında bir köprü kurma durumundan söz edilebilir. Ki bu köprünün çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik olmak üzere üç sac ayağı bulunduğunu eklemekte yarar var. Mevcut metinde temel vurgu ise, çevresel sürdürülebilirlik ile ilişkilendirilmektedir.

Sürdürülebilirliğin çevreseli, doğanın tüm kaynaklarına saygı ve ölçülü bir kullanım içerdiğinden bireylere kadar indirgenebilmektedir. Musluğu nasıl kullandığımızdan, hangi ampulü tercih ettiğimize değin gündelik hayatta karşılık bulan yüzlerce fikir ve uygulamadan söz edilebilir. Bu kapsamda, geri dönüşüm ise önemiyle dikkat çeken bir yapıdadır. Yeni bir kaynakla geleceğe soru işareti bırakmaktansa; mevcudu yeniden ve yeniden ve hatta yeniden kullanmak çok daha anlamlıdır. Bu nokta itibariyle, sürdürülebilirlik çabası da bireyden kurumlara doğru genişlemekte ve topyekun bir “ortak akla” evrilmektedir. Aslında öyle olmasını istiyor, diliyor ve bekliyoruz!… Peki bireyler ile kurumlar “ortak akılda” mı?

Plastiği, kağıdı ve organik atıkları ayrı çöp kutularına atmak, bireyin sürdürülebilirliğe verdiği önem ise; kurumların rolü ne olmalıdır? Tek tip, her şeyin bir arada toplandığı geleneksel çöp kamyonları mı? Aylık su tüketimine dikkat eden bir hanede, birey üzerine düşeni yaparken; ortalamanın altında su tüketeni ödüllendiren bir kuruma rast geldiniz mi? Eski giysilerinizi geri dönüşüm için teslim ettiğinizde, yeni ve geri dönüştürülmüş giysiler için indirimler kazandınız mı? İşe giderken kendi aracınızı değil de; toplu taşımayı tercih ettiğinizde yüzde şu kadarlık bir avantaj elde ettiniz mi? Doğa dostu (!) elektrikli bir araçla yol alabilmeniz için, fosil yakıt tüketen bir başka araçtan daha iyi bir teklif aldınız mı? Çok fazla “-mış” gibilerle mi yüzleştiniz yoksa?

Soru sayısını arttırmak mümkün olsa da; cevapların önemli bir kısmının devletin ve özel sektörün kurumlarına ait olduğunu biliyoruz. İlgili tüm kurumların değil, çünkü sürdürülebilirlik ile “ilgisiz” bir kurum olamayacağından; birey ve kurumların akıllarını ortaklaştırmaya ihtiyacımız var. Kavramın öğrenilmesi ve topluma yayılması bir basamaksa, uygulanması çok daha önemli bir basamaktır. Bu bağlamda, hepimizin temel bilgi kaynağına dönüşen internetin söylediklerine kulak kabartılabilir.

Sürdürülebilirliğin dijital ayak izlerine göz atıldığında, birey ile kurumlar arasında olduğu gibi, sanal ve gerçek dünya arasındakine benzer bir ayrışmadan söz edilebilir. Google Trends’in 2025 Haziran dönemi bulgularına göre, sürdürülebilirlik 2010 öncesi ülkemizin internet gündeminde nokta kadar yer işgal edemiyorken; 2010 sonrası inanılmaz bir artış hızı yakalamıştır. (https://trends.google.com/trends/explore?date=all&geo=TR&q=s%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilirlik&hl=tr)

Benzer bir trend, ülkemizde üretilen tüm lisansüstü tezlerin (yüksek lisans/doktora/sanatta yeterlilik) yer aldığı “Ulusal Tez Merkezi”nde de gözlemlenebilmektedir. Buna göre, sürdürülebilirlik ilk olarak 1994 yılında bir yüksek lisans tezinde kavram olarak incelenmiş; 2010’a kadar ise toplamda 55 adet tezde kullanılmıştır (https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp ). 2010’dan günümüze, yani 15 yıla yakın bir sürede, üretilen tez sayısı 1270’e ulaşmıştır. Bu durum, yalnızca üniversite sayısının artışı ile açıklanamayacak kadar büyük bir sıçrama olarak düşünülebilir. Çünkü akademik tezler, sürdürülebilirliği tek bir bilim dalına indirgememiş (pazarlama, finans, eğitim bilimleri vs…) çok farklı bilim dallarında ele almıştır. Ayrıca lojistikten sağlığa, finanstan tekstile kadar birçok sektörde de, kavram araştırılmıştır.

Peki, birey ile kurum (devlet/özel) arasındaki yapıyla sözü edilen dijital ayak izleri arasında bir korelasyondan söz edilebilir mi? Elbette kurumların da verilerine erişim imkanı olsaydı, cevabımız evet olabilirdi. Ancak burada amaç, birey ve kurumlar arasındaki durumu net bir şekilde ortaya koymak değil; sürdürülebilirliğe bakışa dair ipuçları sunmaktır.

Dijital ayak izleri sürdürülebilirliğin birey temelli karşılığının, hem akademik çalışmalar hem de arama sayıları özelinde bulunduğuna işaret etmektedir. Yani bireyler geleceğin bugünden inşasında sürdürülebilirliği hem sanal hem de gerçek dünyalarda önemli görme eğilimindedirler. Ancak bireylerin çabaları, kurumların gayretleriyle bir araya gelmedikçe “ortak akıl” ile “ortak çaba” harmanlanmadıkça, “-mış gibi”ler ortadan kaldırılmadıkça, sürdürülebilirlik popüler bir kavramsallaştırmanın ötesine geçemeyecektir. Kaynakların sınırlı, isteklerin sınırsızlığında sürdürülebilirlik, rasyonel çözümler kadar duygusal geribildirimlere de gereksinim duyacaktır.

Öz olarak ifade etmek gerekirse, yarını bugünden çok düşünen / hayal eden kurumlara dünden çok daha fazla ihtiyacımız bulunmaktadır. “Çevreye saygı” şirket anayasalarında yazılı olması gerektiği için değil; tüm kurumun birlikte çabasının samimi bir karşılığı olmalıdır. Karlılık veya hedef tutturma gibi kısa dönemli kaygılardan çok, gerekirse “savaşı kazanmak için cephelerde kaybetmeyi göze alabilmek” yani bugün her zamankinden az kazanmaya razı olabilmektir. Maliyetleri düşürecek başka kalemlere odaklanabilmektir.

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden Misiniz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem“İşletmelerin temel amacı kar elde etmektir” tarihi yanılgısından “işletmelerin temel amacı hayatta kalmaktır” vizyonuna sahip çıkabilmektir. Sürdürülebilirliğin bir moda değil; hayatta kalmanın ön koşulu olduğunu kabullenmektir. Bu yüzden, sürdürülebilir olmak ya da olmamak değil; sürdürülebilirliği bir kurum olarak ne kadar içselleştirdiğimiz asıl başarı kriterimizdir.

Dr. Öğr. Üyesi İrfan AKYÜZ

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik Özellikleri?

Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik Özellikleri?

Mehmet ATASEVER

Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İhalede yeterlilik kriteri olarak belirlenmeyen cihazlara ait teknik özelliklerden 1 sıra nolu; Kombine Elektroterapi Cihazı, 2 Sıra Nolu: Ultrason Cihazı, 3 Sıra Nolu: Servikal ve Lomber Traksiyon Cihazı, 5 Sıra Nolu: Portatif Elektrostimülatör Cihazı ve 8 Sıra Nolu: Eswt- Ekstracorporeal Shockwave Therapy cihazlarının Teknik Şartname’de istenen özelliklerinin bazı maddelerini karşılamadığı gerekçesi ile tekliflerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, yeterlik kriteri olarak belirlenmemiş olan cihaz özelliklerinin karşılanmadığı gerekçesinin mevzuata aykırı olduğu, tekliflerinin değerlendirmeye alınması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Güncel Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

 

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Yukarıda yer verilen mevzuat hüküm ve düzenlemelerinden ihale dokümanında belirtilen katılım belgeleri ve yeterlik kriterlerine ilişkin değerlendirmenin, istekliler tarafından beyan edilen bilgi ve belgelerden; EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanarak temin veya teyit edilebilenler için, sorgulama sonucunda elde edilen bilgiler; belirtilen yöntemle temin veya teyit edilemeyenler için ise yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgiler esas alınarak yapılacağı, söz konusu değerlendirme sonucunda ihalede öngörülen şartları taşımadığı anlaşılan tekliflerin ise değerlendirme dışı bırakılacağı,

Ayrıca ihale komisyonu tarafından yapılacak yeterlik değerlendirmesinin, ihale dokümanında nitelikleri belirtilmiş olan yeterlik belgeleri üzerinden yapılacağı, ihale dokümanı içerisinde yeterlik belgesi olarak belirlenmemiş bir belge esas alınarak teklif değerlendirilmesi işleminin gerçekleştirilemeyeceği, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin ihale ilanı ile idari şartnamede belirtilmesinin zorunlu olduğu, anılan Şartname’nin 7’nci maddesinde belirtilen belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağı anlaşılmıştır.

İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde yer alan düzenlemeden ihalede “UTS Kaydı” ile “Kapsam Dışı” belgelerinin yeterlik kriteri olarak belirlendiği ve yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilmesi/yüklenilmesi gerektiği, Şartname’nin 7.5.5’inci maddesinde anılan Şartname’nin 7’nci maddesi dışında ihale dokümanında sayılan diğer belgeler ya da düzenlenen diğer yeterlik kriterlerinin tekliflerin değerlendirilmesinde dikkate alınmayacağının düzenlendiği, Teknik Şartname’de yer verilen özelliklerin yeterlik kriteri olarak dikkate alınabileceğine yönelik herhangi bir yeterlik kriterinin belirlenmediği tespit edilmiştir.

07.05.2025 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin ………. Sağlık Med. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. üzerinde bırakıldığı, başvuru sahibi ………… Fizik Tedavi Reh. Gör. ve Sağ. Hiz. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin teklifinin “… sunmuş olduğu evraklar incelendiğinde; Teknik Şartnamede yüklenicinin temin edeceği cihazlardan 1 sıra nolu cihazın 2, 6, 7,8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 20, 21, 22, 24, 25, 28,3 1, 32, 33, 35, 36, 37, 38 ,39, 46, 47 ve 49. maddelerine; 2 sıra nolu cihazın 2, 8, 9, 10, 11, 12,13, 14, 15, 16, 18, 19, 22, 23, 24, 25, 26, 27 ve 28. maddelerine; 3 sıra nolu cihazın 4, 6, 8, 10,11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 19 ve 20. maddelerine; 5 sıra nolu cihazın 4, 5, 6, 7, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 19, 20, 21 ve 22. maddelerine;

8 sıra nolu cihazın 3, 5, 6, 7, 8, 10,11, 12, 13, 14, 15, 16, 18, 21, 23, 25, 26, 28, 29, 30, 32 maddelerine göre uygun bulunmadığı…” gerekçeleriyle değerlendirme dışı bırakıldığı, idarece gönderilen ihale işlem dosyasında gerekçelere ilişkin teknik değerlendirme raporuna yer verildiği anlaşılmıştır.

İhale komisyonu tarafından yapılacak yeterlik değerlendirmesinin, ihale dokümanında nitelikleri belirtilmiş olan yeterlik belgeleri üzerinden yapılacağı, ihale dokümanı içerisinde yeterlik belgesi olarak belirlenmemiş belgeler esas alınarak teklif değerlendirilmesi işleminin gerçekleştirilemeyeceği, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin ihale ilanı ile idari şartnamede belirtilmesinin zorunlu olduğu, İdari Şartname’nin 7.5.5’inci maddesine göre İdari Şartname’nin 7’nci maddesinde belirtilen belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağı, başvuru sahibinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına gerekçe gösterilen Teknik Şartname maddelerine yönelik değerlendirmenin sözleşmenin yürütülmesi aşamasında yapılması gerektiği, ihale kapsamında yeterlik kriteri olarak belirlenmeyen belgeler/kriterler üzerinden değerlendirmede bulunulmasının yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ve ihale dokümanı düzenlemelerine aykırılık oluşturduğu anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

ERP Yetmez: Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak!

Erp Yetmez Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

ERP Yetmez: Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak!

Olgar ATASEVEN

Erp Yetmez Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSon 8 yıldır ERP alanının içindeyim. Müşterilerde farklı sistemleri görüyorum. Dijitalleşmek isteyen şirketler için bir çözüm olduğu gibi çok ciddi bir baş ağrısı da olabiliyor. Ama yine de net olarak söylemem gerekirse doğru uygulandığında yıllardır şirketlerin bel kemiği olarak çok ciddi verimlilik sağlıyor. Dünyada gelişmiş ülkelere baktığımızda büyük şirketlerin neredeyse %76’inin ERP kullandığını görüyoruz. KOBİ’lerde ise kullanım oranları daha düşük ama yine de şirketlerin karar verme süreçlerini %36 hızlandırdıkları bir gerçek. Ancak ERP sistemleri, uçtan uca entegrasyonda genellikle yetersiz kalıyor. Peki neden? Bu makalede buna bakacağım.

ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) sistemleri, başlangıçta işletmelerin muhasebe, envanter, satın alma gibi temel süreçlerini dijitalleştirmek ve merkezi bir veri sistemi altında yönetmek amacıyla geliştirildi. Ancak zamanla şirketler büyüdü, globalleşti, dijitalleşti ve operasyonlar sadece ERP ile sınırlı kalmadı. CRM sistemleri, üretim otomasyonları, depo yönetimi (WMS), e-ticaret platformları, IoT cihazları, dijital pazarlama yazılımları, yapay zeka destekli tahminleme araçları, hatta mobil uygulamalar ERP’nin yanına ve çoğu zaman da önüne geçti. ERP’nin doğal sınırları da burada görünür hale geldi.

Dağıtık Uygulama Senaryolarında Esnekliğin Sınırı

Özellikle çok şubeli, çok lokasyonlu veya çok markalı yapılarda ERP sistemleri uygulamaların koordinasyonunu sağlamakta zorlanıyor. Bunun nedeni ERP sistemlerinin çoğunlukla “monolitik” yapıda tasarlanmış olması. Yani, bir ERP sistemi genellikle tekil bir merkezden yönetilir, katı veri kurallarına sahiptir ve dış sistemlerle entegre olmak için ciddi geliştirmeler ister.

Örneğin, bir global üretici firmanın üretim süreçleri SAP üzerinde yürürken; satışlar Salesforce üzerinde, e-ticaret Magento ile ve lojistik Oracle Transportation Management ile yürütülüyor. Bu sistemlerin birbiriyle “konuşması” ERP’nin yetki alanı dışında kalıyor. Bu durumda veri ya manuel aktarılıyor ya da birbiriyle senkron olmayan, gecikmeli sistemler oluşturuluyor.

McKinsey raporlarına göre, dijital dönüşümde başarısız olan şirketlerin %67’si, ERP entegrasyonlarının yetersizliğini temel neden olarak gösteriyor. Dağıtık sistemlerde, ERP projelerinin ortalama %30 daha uzun sürdüğü ve %45 oranında bütçeyi aştığı görülüyor.

Veri Tutarsızlığı ve Doğruluğun Erişilmezliği

ERP sistemlerinin temel vaadi: “tek kaynaktan doğrulanabilir bilgi sunmak.” Ancak günümüzde şirketin birden fazla sisteminde aynı müşteri, aynı ürün veya aynı sipariş farklı biçimlerde temsil edilebiliyor. Örneğin, CRM’de “Ali Yılmaz” olarak kayıtlı müşteri, ERP’de “A.YILMAZ”, kargo sisteminde ise “Yılmaz A.” şeklinde yer alabiliyor.

Bu tutarsızlıklar yalnızca müşteri deneyimini değil, raporlama doğruluğunu, yasal yükümlülükleri ve hatta tahsilat süreçlerini olumsuz etkiliyor. Gartner’ın 2024 araştırmasına göre, “veri tutarsızlığı” kurumların %82’sinde stratejik kararların gecikmesine ve %55’inde mali kayba neden oluyor.

Modern ERP sistemleri bu sorunu çözmeye çalışsa da; gerçek çözüm, tüm veri kaynaklarının normalize edildiği ve ortak veri modellerinin kullanıldığı bir “entegrasyon katmanı” oluşturmaktan geçiyor. Ancak bu da ERP’nin çekirdek kabiliyetlerinin dışında bir yetkinlik gerektiriyor.

Özelleştirme Maliyetleri ve Esneklik Sınırı

ERP sistemlerinin modüler yapısı bir avantaj gibi görünse de, her sektöre ya da şirkete özel süreçler geliştirildiğinde “özelleştirme” kaçınılmaz oluyor. Ancak özelleştirme demek, yüksek maliyet, daha uzun kurulum süresi ve güncellemelerde uyumsuzluk riski demek.

SAP kullanıcılarının %64’ü kurulum sonrası 2 yıl içinde ciddi özelleştirme ihtiyacı hissettiklerini belirtiyor. Oracle ERP müşterilerinin %48’i ise bir sonraki versiyon geçişinde mevcut geliştirmelerin çalışmaz hale geldiğini söylüyor. Bu da şirketleri teknolojik olarak eski sistemlere mahkûm hale getiriyor.

Güvenlik ve Sürdürülebilir Entegrasyon Riski

ERP sistemi ile dış sistemlerin bağlandığı her yeni API, yeni bir güvenlik açığı riski taşır. Özellikle legacy sistemlerle entegrasyon söz konusuysa, bu risk katlanarak artar. Ayrıca dış sistemlere açılan noktaların sürdürülebilirliği, hem BT ekiplerine hem de dış entegrasyon sağlayıcılarına bağımlı hale gelir.

IBM’in 2024 Küresel Siber Güvenlik Raporu’na göre, ERP sistemleri ile dış uygulamalar arasında zayıf yapılandırılmış bağlantılar, veri sızıntılarının %27’sinin kaynağını oluşturuyor. Oysa doğru yapılandırılmış bir dijital ara katman, bu riskleri büyük oranda bertaraf edebiliyor.

Dünyadan bazı örneklere bakarsak muhtemelen konular ve yapılanlar gözünüzde daha bir canlanacak.

ERP’yi Akışkanlaştıran Amazon!

Amazon gibi dev platformlar, ERP sistemlerinin merkezde olduğu değil, çevresel sistemlerin etkileşim içinde olduğu esnek bir yapı kullanıyor. Amazon, ERP sistemini finansal konsolidasyon ve tedarik zinciri analitiği için kullanırken; müşteri verilerini kendi geliştirdiği veri gölleriyle (data lake) ve API yönetim platformlarıyla zenginleştiriyor. Amazon’un bu yapı sayesinde müşteri başına sipariş döngüsünü %23 kısalttığı ve stok doğruluğunu %97 seviyesine çıkardığı raporlanıyor.

Lojistikte Dijital Orta Katmanı Oluşturan Maersk

Danimarkalı dev taşımacılık şirketi Maersk, ERP sistemini taşıma maliyetlerini kontrol etmek için kullanıyor. Ancak gerçek zamanlı gemi takibi, liman entegrasyonları, müşteri dashboard’ları gibi kritik işlevleri özel middleware çözümleri ile destekliyor. Böylece her bir taşıma işlemi 14 farklı sistem arasında senkron çalışabiliyor. Bu yapı sayesinde Maersk, taşıma başı operasyon süresini %18 kısaltmayı başarmış.

Şirketlerin ERP’nin bu kısa bacağına tabi ki çözüm üretmeleri mümkün. ERP’nin nasıl konumlandırıldığı önem kazanıyor. Şirketlerin dijital dönüşüm stratejilerinde artık şu nokta netleşiyor: ERP sistemi dijital omurganın yalnızca bir parçası. Gerçek başarı; ERP’nin etrafındaki sistemlerin doğru entegre edilmesi, veri akışlarının yönlendirilmesi ve tüm sürecin sürdürülebilir biçimde yönetilmesi ile mümkün.

Uygulanabilir Çözüm Başlıkları:

  1. iPaaS (Integration Platform as a Service) çözümleri ile uygulamalar arası iletişimi kod yazmadan gerçekleştirmek. Örnek: Dell Boomi, MuleSoft, Zapier, Workato.
  2. Veri Ambarı ve Gölü Kullanımı: SAP gibi ERP sistemlerinden gelen verilerle, CRM, IoT, sosyal medya gibi kaynakları ortak veri gölüne aktarmak. Azure Data Lake, Snowflake gibi çözümlerle güçlü analitik üretilebilir.
  3. Başlangıç Değil, Süreç Olarak Entegrasyon: Entegrasyon “bir defalık” değil, yaşayan bir yapı olarak ele alınmalı. API yönetim platformları ile her yeni sistem kolayca bağlanabilir hâle getirilmelidir.
  4. Güvenlikten Taviz Verilmemeli: Entegrasyon süreçlerinde güvenlik, performansın önüne konmalıdır. OAuth2, JWT gibi modern kimlik doğrulama protokolleri mutlaka uygulanmalı.

Dijitalleşmeden vazgeçmek mümkün değil! Unutmamak gerekiyor ki, dijitalleşmenin kalbi bir süredir entegre uygulamalar ile atıyor. Dolayısı ile ERP sistemleri hâlâ önemli, ama artık tek başlarına yeterli değil diye rahatlıkla söylebiliriz. ERP merkezli, ancak etrafında bir dijital entegrasyon ekosistemi kuramayan şirketler; silo yapılar içinde boğulmaya, veri hatalarıyla uğraşmaya ve kararları gecikmeli almaya mahkûm kalıyor.

Dijital dönüşüm liderleri için kritik mesaj şu: ERP’ye yatırım tamam ama yeterli değil. Asıl stratejik atılım; bu sistemleri birbirine bağlayan, veriyi tekleştiren ve çevik kararları mümkün kılan katmanları kurmaktır. Gelecek, bu bütünlüğü kurabilenler için daha verimli, daha hızlı ve daha dirençli olacak.

Erp Yetmez Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan Ödeme Yapılması Kamu ve Özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur?

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılması Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan Ödeme Yapılması Kamu ve Özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur?

Lütfi İNCİROĞLU

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılması Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemHer yıl ocak ve temmuz aylarında iki kez artırılan kıdem tazminatı tavanı memur maaş katsayısının artmasıyla birlikte yeniden belirlenmektedir. Bu kapsamda, Hazine ve Maiye Bakanlığı 07.07.2025 tarih ve 27998389-010.06.02 nolu Genelgesinde 1 Temmuz 2025 tarihinden 31 Aralık 2025 tarihine kadar geçerli olacak kıdem tazminatı tavanını 53.919,68 TL olarak belirlemiştir.

Peki, kıdem tazminatı tavanı hangi ölçütler esas alınarak belirlenmektedir?

Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14 üncü maddesinde, “Toplu sözleşme ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir. Yargıtay kıdem tazminatı tavanı ile ilgili olarak verdiği bir kararında, “Belirtilen üst sınır, “genel tavan” olarak adlandırılabilir. En yüksek devlet memuru da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri (eskiden başbakanlık müsteşarı, daha sonra Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı) olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir. Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde sürenin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır[1].

Özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapabilir. Ancak tavanı aşan kısım ücret gibi değerlendirilerek gelir vergisi ve sigorta primine tabi tutulur (193 GVK m.25; 5510 SSGSSK m.80). Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 25. maddesi ile 1475 sayılı Kanuna göre ödenen kıdem tazminatı vergiden müstesna tutulmuştur. Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanabilir”.

Yargıtay’a göre, kıdem tazminatı tavanını düzenleyen kural mutlak emredici nitelikte olup tavanı artıran iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi hükümleri geçersizdir. Bununla birlikte, özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödeyebilir. Ancak tavanı aşan kısım ücret gibi değerlendirilerek gelir vergisi ve sigorta primine tabi tutulur (193 GVK m.25; 5510 SSGSK m.80). Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 sayılı Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında TCK hükümleri uygulanabilir.

Sonuç olarak, kıdem tazminatı tavanı en yüksek devlet memuru olan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemez. Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde sürenin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır. Özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapabilir.

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılması Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAncak tavanı aşan miktar vergilendirme açısından kıdem tazminatı sayılmaz, ücret olarak değerlendirilir. Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 25 inci maddesi ile Mülga 1475 sayılı Kanun’un yürürlükte bulunan 14 üncü maddesine göre ödenen kıdem tazminatı vergiden müstesna tutulmuştur. Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanabilir.

[1] Y22HD.13.10.2014 T., E.2014/19755, K.2014/27299 Legalbank.

Lütfi İNCİROĞLU

Çelik Savaşları Başladı: Vergiler, Kotalar, Yasaklar

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber çelik Savaşları Başladı Vergiler, Kotalar, Yasaklar

Çelik Savaşları Başladı: Vergiler, Kotalar, Yasaklar

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber çelik Savaşları Başladı Vergiler, Kotalar, YasaklarÇelik üreticilerini korumaya çalışan ülkeler, dampingli ve sübvansiyonlu ithalata karşı önlemlerini sertleştiriyor. ABD, Çin, Brezilya ve İngiltere başta olmak üzere pek çok ülke ithalat kısıtlamalarını devreye alırken, Kanada, Ukrayna, Malezya ve Tayvan da benzer adımları izliyor.

ABD’den Radikal Adımlar: Damping Marjları %100’ü Aştı

ABD Ticaret Bakanlığı, Cezayir, Bulgaristan, Mısır ve Vietnam menşeli inşaat demiri ürünlerine karşı anti-damping ve sübvansiyon soruşturması başlattı. İlk hesaplamalara göre damping marjları Cezayir için %127, Mısır için %128 ve Vietnam için %117 seviyesinde. Bu oranlar, piyasa dengelerini ciddi şekilde bozabilecek nitelikte.

Çin, Vergileri Beş Yıl Uzattı

Çin yönetimi, Avrupa Birliği, İngiltere, Güney Kore ve Endonezya’dan ithal edilen paslanmaz çelik ürünlerine uygulanan anti-damping vergilerinin süresini 5 yıl daha uzattı. Bu karar, iç pazardaki rekabeti sınırlandırmak adına alınmış en güçlü adımlardan biri olarak görülüyor.

Brezilya’da Soruşturma Genişliyor

Brezilya, Çin, Hindistan ve Endonezya’dan gelen sıcak haddelenmiş çelik ithalatına yönelik kapsamlı bir soruşturma başlattı. Özellikle Çin’in düşük fiyat politikası, Güney Amerika’da uzun süredir tartışma konusu.

İngiltere Kotaları Daraltıyor

İngiltere, Vietnam, Güney Kore ve Cezayir’den gelen çelik ürünlerine yönelik ithalat kotalarını daraltma kararı aldı. Yeni düzenlemeyle Vietnam’a %20, Güney Kore ve Cezayir’e ise %15 kota uygulanacak. Kota aşımı durumunda %25 ilave vergi devreye girecek.

Kanada’dan Yeni Tarife Sistemi

Kanada, 19 Haziran itibarıyla üçüncü ülkelerden gelen çelik ve alüminyum ürünlerine yeni ithalat tarifeleri getirdi. ABD dışındaki ülkelerden gelen ürünlerde kota aşılırsa ek vergiler uygulanacak.

Ukrayna, Türk Çeliğine Odaklandı

Ukrayna çelik pazarında Türk menşeli ürünlerin payı %50’yi aştı. Bazı kategorilerde bu oran %80’in üzerine çıkarken, ucuz Rus hammaddesiyle üretilen Türk çeliği, Ukraynalı üreticileri zor durumda bırakıyor. Uzmanlara göre Ukrayna, AB tarzı anti-damping önlemleri uygulamalı.

Malezya’dan Geçici Vergiler

Malezya, şubat ayında başlattığı soruşturmanın ardından Çin, Güney Kore ve Vietnam’dan gelen galvanizli demir-çelik ürünlerine yönelik %3,86 ila %57,9 oranında geçici anti-damping vergisi uygulamaya başladıNihai karar Kasım 2025’te verilecek.

Tayvan’dan Sert Fren

Tayvan, Çin’den gelen sıcak haddelenmiş çelik ürünlerine Haziran sonunda %20,15’e kadar geçici anti-damping vergisi getirdi. Aynı zamanda Çin menşeli biraya da benzer uygulama yapıldı.

Hindistan Vergileri İkiye Katlamayı Planlıyor

Hindistan, çelikte uygulanan korunma vergisini %12’den %24’e çıkarma planı üzerinde çalışıyor. Ayrıca çelik hammaddesi olan düşük kül içerikli met kok ithalatı için de Temmuz-Aralık dönemi boyunca kota uygulaması başlatıldı.

Avrupa ve Çin’de Fiyat Düşüşü, ABD’de Yükseliş

Haziran 2025’te sıcak haddelenmiş rulo (HRC) fiyatlarında küresel çapta dengesizlik yaşandı. Avrupa ve Çin’de fiyatlar düşerken, ABD’de Trump döneminde uygulamaya konulan tarifelerin etkisiyle yükseliş görüldü.

  • Avrupa’da Batı bölgesinde fiyatlar %10,2 düşerek 575 €/ton seviyesine indi.
  • Güney Avrupa’daki ithalat fiyatları 475 €/ton’a geriledi.
  • İtalya’da ise 545 €/ton fabrika çıkışı fiyat seviyeleri görüldü.

ABD’de Fiyatlar Yükseldi

ABD’de HRC fiyatları haziran sonunda %1,1 artışla 986,6 $/ton seviyesine ulaştı. Artışın başlıca nedeni, çelik ithalat vergilerindeki düzenlemelerin yeniden gündeme gelmesiydi.

Çin’de Ekonomik Baskı Fiyatları Geriledi

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber çelik Savaşları Başladı Vergiler, Kotalar, YasaklarÇin’de haziran ayında HRC fiyatları %1,6 düşerek 475,5 $/ton seviyesine geriledi. Zayıf makroekonomik veriler ve düşen PMI endeksi, çelik üretimini baskıladı. Ayrıca uluslararası pazardaki fiyat rekabeti de bu düşüşte etkili oldu.

 


 

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 9

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 9 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 9

Reşat BAĞCIOĞLU

Vesaik Mukabili İşlem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 9 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBasit bir ödeme şekli gibi görünen vesaik mukabili ödeme şeklinde ihracatçının yanında bankaların da yaptıkları hatalar oluyor maalesef. İhracatçımızın yaptığı hatalar evrak tanziminden müşteri seçimine kadar çeşitli konularda olduğu gibi bankaların da vesaik mukabili işlemde ödeme ve tahsilat garantisi vermemeleri ile bankaların bilerek yaptığı kasıt dolu hatalar.

Vesaik Mukabili İhracat İşleminde Muhabir Banka Hataları

Bir dış ticaret işleminde tarafların uymaları gereken kurallar Uluslararası Ticaret Odaları (ICC – International Chamber and Commerce) tarafından ilgili broşürler yayımlanmak sureti ile belirlenmiştir. Vesaik Mukabili işlemeler için;

Urc 522 Görsel“URC 522 – Uniforms Rules for Collections / Tahsiller için Yeknesak Kaide ve Kurallar” isimli broşür günümüzde dış ticaretten yolu geçen tüm tarafların sorumlulukları ve uymaları gereken kuralları ortaya koymaktadır.

Şöyle bir olayı inceleyelim;

Vesaik mukabili bir ihracat işlemi ile ilgili olarak, ülkemizdeki ihracatçımız malların gönderimini sağladıktan sonra, ithalatçıya ödeme karşılığı tevdi edilmek üzere, ithalatçının bankasına gönderilmek üzere tam takım ihracat vesaikini ihracatçının bankasına sunarak işlemi başlatıyor. İhracatçının bankası kendisine sunulan vesaike dair URC 522 Sayılı Bröşür hükümleri gereği gereken incelemeyi yaptıktan sonra, ihracatçının talimat mektubunda belirtilen her hususa bağlı kalmak kaydı ile bir üst yazı ile (banka talimat mektubu)  ihracat evraklarını ithalatçının bankasına gönderir. Vesaik mukabili işlemde İhracatçının bankasının talimatı net ve açık olmalı.

Şöyle ki; “Please deliver enclosed documents to the drawee against full payment of the invoice value at sight. In case of non-payment, do not deliver the documents. / Ekte sunulan evrakların fatura bedelinin tamamının ödenmesi karşılığında teslim ediniz. Ödeme yapılmaması halinde evrakları teslim etmeyiniz.”

İthalatçının bankasının URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 ‘a

(Madde 6 Görüldüğünde Ödeme / Kabul “ Belgelerin görüldüğünde ödeme yapılması öngörülüyorsa ibraz bankası ödeme için ibrazı gecikmeden yapmalıdır. Belgelerin ödenmesi için görüldüğünde ödeme dışında başka bir şart öngörülüyorsa, kabul şartında ibraz bankası kabul için ibrazı gecikmeden ödeme şartında da ilgili vade tarihinden geç olmamak üzere yapmalıdır.”)

göre hareket etmesi gerekmektedir.

Ancak azımsanmayacak ölçüdeki yurt dışı muhabir bankaları URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6’nın hükümlerini bilmelerine karşın, kendilerine gönderilen vesaiki ithalatçıya bedelsiz olarak teslim ettirip, ithalatçının ordinosunu alarak malların gümrükten çekilmesini müteakip malları kullandığı gerçeğine çok kere rastlanmıştır.

Bu yazdığım abartı değil, gerçeğin ta kendisi. Bilhassa ülke riski yüksek olan bankalarda görmek mümkün.

Ülke riski yüksek olan yerler;

Riskli ülkeler Görsel

Riskli ülkeler Harita Görsel

İşte size Dünya haritası. Bu saydığım ülkelerin nerede olduklarını aradım ama, bulamadığım ülkeler var.

Siz bir ara göz atın lütfen şu riskli ülkelere.

Kısacası;

Sütten çıkmış Ak Kaşık GörselMuhabir banka / ithalatçının bankası, kendi müşterisi  olan ithalatçısını kollamaktadır. Aradan makul bir süre geçtikten sonra fatura bedelinin gelmemesi üzerine, ihracatçının bankası vesaikin ödenme durumunu öğrenmek için akıbet mesajı çektiğinde ise ithalatçının bankası muhabir banka bu akıbet mesajına yanıt vermemektedir.

Böyle bir durumda ihracatçı firma kendi çabaları ile ithalatçının ülkesindeki malların  hala gümrüklerde bekleyip beklemediği konusundaki akıbetini kişisel olarak kendi ülkesindeki malları taşıyan nakliyeci firma aracılığı ile öğrenebilmektedir. İthalatçının ülkesindeki malların çekilmiş olması halinde, ihracatçının ülkesindeki nakliyeci firmanın vereceği bilgi şöyle olacaktır;

“Orijinal konşimento ibraz edilerek ordino verilmiş ve mallar ithal gümrüğünden ordino ibraz edilerek çekilmiştir.”

Bu durumu tespit eden ihracatçı, edindiği bu bilgileri bir talimat mektubu ile kendi bankasına bildirip, ithalatçının bankasına tekrar akıbet mesajı çekilmesini, malların orijinal konşimento karşılığında ordino alınarak çekildiğini bahisle, konşimentonun ise ancak URC 522 Sayılı Broşür Madde 6 uyarınca teslimi öngörüldüğünden yine aynı broşürün 26. / C.i Maddesi gereğince ödemenin gecikmeksizin gönderilmesi konusunda ültimatom gibi bir mesajın çekilmesini sağlar.

URC Madde 26 c. i. ÖDEME BİLDİRİMİ “Tahsil bankası tahsil edilen tutar veya tutarları varsa kesintilerin dökümünü vermek ve fonların kullanıma sunulma yöntemini belirtmek suretiyle tahsil talimatının alındığı bankaya ödeme bildirimini gecikmeksizin göndermelidir

Burada sormak istediğim husus şudur;

İthalatçının bankasının Uluslararası Ticaret Odaları’nın URC 522 Sayılı Broşür’in ilgili maddelerine aykırı hareket etmesinden dolayı ihracatçı firmaya dolaylı bir şekilde zarar vermiştir. İhracatçı firma parasını zamanında tahsil edememekle birlikte likid olamamakta, ödeme planlaması aksayabilmekte, kredi kullanmışsa gereksiz yere bankasına faiz ödeme ve buna bağlı piyasada parasal taahhütlerini gecikmeli olarak yerine getirme riski ile karşı karşıya kalabilecek, ihracatçı firmanın piyasada itibar kaybına da yol açabileceği bir gerçektir. Kurallara uymadığı tespit edilen ithalatçının bankasının, ihracatçının tüm faiz giderleri ve ihracatçının bankasının gereksiz yere yaptığı yazışma, haberleşmeler için ihracatçı firmadan aldığı bankacılık hizmet masraf ve komisyonların ithalatçının bankasından talep edilmesi sizce uygun mudur?

Ayrıca ihracatçının gereksiz yere ödemek zorunda olduğu faiz, bankacılık hizmet masraf ve komisyonların tazmini için ithalatçının bankasından talep edilmesi konusunda, ihracatçının haklarını tereddütsüz savunan bir banka sizce ülkemizde mevcut mudur?

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 9 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi 

 

ERP ve MES Uygulamaları İçin Kurulum Öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı ve Değerlendirilmesi

Erp Ve Mes Uygulamaları İçin Kurulum öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı Ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı Ve Değerlendirilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

ERP ve MES Uygulamaları İçin Kurulum Öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı ve Değerlendirilmesi

Anıl YILMAZ

Özet

Erp Ve Mes Uygulamaları İçin Kurulum öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı Ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı Ve Değerlendirilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemERP (Kurumsal Kaynak Planlama) ve MES (Üretim Yürütme Sistemi) çözümleri kurumsal süreçlerin dijital dönüşümünde kritik roller üstlenir. Müşteri sunucusuna kurulum öncesinde test stratejileri, yalnızca öngörülebilir hatalara değil öngörülemez durumlara da hazırlıklı olmalıdır. Bu yazı, ERP/MES yazılımlarında kuruluma hazırlık aşamasında uygulanabilecek test süreçlerini ayrıntılı biçimde incelemekte; öngörülebilir ve öngörülemez hata sınıflandırması, iki cihazlı test yaklaşımı, kaos mühendisliği prensipleri, ortam izolasyonu ve risk analizine dayalı bir test stratejisi önermektedir. Ayrıca kurumsal BT yönetimi bağlamında bu yaklaşımın değerini ve bir vaka çalışması örneğini tartışmaktadır.

1. Giriş

ERP ve MES sistemleri, kurumsal kaynak yönetiminden üretim takibine kadar geniş bir yelpazede kritik iş süreçlerini entegre eder. Bu sistemler, yüksek maliyetli projelerle kurulur, uzun süre kullanılmaları hedeflenir ve iş süreçlerine gömülü hale gelir. Başarısız bir kurulum yalnızca doğrudan maddi kayıplara değil, üretim durması, müşteri memnuniyetinin azalması ve marka itibarının zedelenmesi gibi dolaylı zararlara da yol açabilir.

Kurulumdan önce yürütülecek testlerin kapsamlı olması, yazılımın hem öngörülebilir hem de öngörülemez hatalara karşı dirençli olmasını sağlar. Ne yazık ki, pek çok projede test süreçleri yalnızca “öngörülebilir” işlevsel hatalara odaklanır ve altyapı, donanım veya ağ arızalarından kaynaklanan “öngörülemez” senaryolar yeterince test edilmez.

Bu makale, test süreçlerinde hem öngörülebilir hem de öngörülemez senaryoların kapsamlı biçimde nasıl ele alınabileceğini ve iki cihazlı bir test ortamının bu hedefe nasıl hizmet edebileceğini incelemektedir.

2. ERP ve MES Sistemlerinde Test Süreçlerinin Yeri ve Önemi

2.1. ERP/MES Sistemlerinin Kritik Özellikleri

  • Çok modüllü yapı
  • Farklı donanım ve yazılım bileşenleriyle entegrasyon
  • Müşteriye özel özelleştirmeler
  • Kritik üretim süreçleri ile doğrudan bağlantı

Bu özellikler, test süreçlerini diğer yazılım projelerine göre daha karmaşık kılar (Somers & Nelson, 2004).

2.2. Test Süreçlerinin Hedefleri

  • Doğrulama(Verification) ve Geçerleme(Validation): Sistemin tasarlandığı gibi çalıştığını göstermek
  • Risk azaltma: Canlıya geçişte felaket senaryolarını önlemek
  • Müşteri güveni oluşturma: Kurulum öncesinde kabul testlerini geçmek
  • Maliyet kontrolü: Sonradan yapılacak düzeltme maliyetlerini düşürmek

IEEE 829 standardı (2008) yazılım test dökümantasyonu için bu hedeflerin açıkça belirtilmesini zorunlu kılar.

3. Öngörülebilir ve Öngörülemez Senaryoların Ayrıntılı Sınıflandırılması

3.1. Öngörülebilir Senaryolar

  • Kullanıcı giriş hataları (yanlış formatta veri, boş alanlar)
  • Yanlış parametre ayarları
  • Versiyon uyuşmazlıkları
  • Uyumlu olmayan konfigürasyon dosyaları
  • Yanlış kullanıcı rolü veya yetkisi

Bu senaryolar, işlevsel testler, regresyon testleri ve kullanıcı kabul testleri kapsamında doğrulanır.

3.2. Öngörülemez Senaryolar

  • Donanım hatası: Disk arızası, bellek hatası
  • Ağ kesintisi veya yüksek gecikme
  • Elektrik kesintisi veya ani restart
  • İşletim sistemi güncellemesi sonrası uyumsuzluk
  • Veritabanı kilitlenmesi veya bozulması
  • Sunucu aşırı yüklenmesi
  • Donanım firmware güncellemeleriyle oluşabilecek sürpriz hatalar

Öngörülemez senaryolar, test mühendisliği literatüründe “fault injection”, “chaos engineering” ve “resilience testing” kavramlarıyla incelenir.

4. Test Ortamı Yönetimi: İki Cihazlı Yaklaşımın Kuramsal Temelleri

4.1. Test Ortamı İzolasyonu

ISO/IEC/IEEE 29119 standardı, test ortamlarının birbirinden bağımsız tutulmasını önerir. Çünkü:

  • Test ortamına yapılan riskli müdahaleler üretim veya satış ortamını etkilememelidir.
  • Öngörülemez hata senaryoları ana ortamı kirletebilir.

4.2. İki Cihazlı Test Modeli

Cihaz A (Satış Öncesi/Kabul Test Ortamı):

  • Temiz, stabil
  • Müşteriye gösterim amaçlı
  • Kullanıcı eğitimi
  • Kabul testi

Cihaz B (Öngörülebilir ve Öngörülemez Senaryo Test Ortamı):

  • Negatif testler
  • Donanım, ağ, veri bozulması simülasyonları
  • Performans stres testleri
  • Kaos mühendisliği senaryoları

4.3. Teorik Dayanak

  • Geçiş Ortamı ile Test Ortamı Ayrımı (Staging vs Testing Separation): Staging ortamı müşteriye veya canlıya birebir benzeyen ama değişiklik yapılmayan ortamdır. Testing ortamı ise riskli deneyler içindir.
  • Kaos Mühendisliği (Chaos Engineering): Sistem davranışının bozulma altında da gözlemlenmesi.
  • Hata Enjeksiyonu (Fault Injection): Hata durumlarını kontrollü biçimde üretmek.

5. İki Cihazlı Yaklaşımın BT Yönetiminde Katkısı

Kurumsal BT yönetimi açısından iki cihazlı yaklaşım şunları sağlar:

  • Risk ayrıştırması
  • İş sürekliliği koruması
  • Rolleri ayırarak uzmanlaşma
  • Süreçlerin denetlenebilirliği
  • Regülasyon ve standart uyumu (ISO 27001, ISO/IEC 29119)

Örneğin bir firmada satış ekipleri yalnızca Cihaz A ortamına erişirken, QA mühendisleri Cihaz B ortamında deneysel testler yapabilir. Böylece müşteri gösterimleri sırasında beklenmeyen hatalarla karşılaşma riski azalır.

6. Uygulanabilir Senaryo Örnekleri

6.1. Cihaz A için Senaryolar

  • Tam müşteri veri seti yükleme
  • Canlıya benzer kullanıcı rollerini oluşturma
  • İş süreci uçtan uca test akışı
  • Müşteri temsilcisiyle kullanıcı kabul testi (UAT)

6.2. Cihaz B için Senaryolar

  • Ağ bağlantısını koparıp yeniden başlatma
  • Veritabanını bozuk dump ile yükleme
  • Ağ gecikmesini artırma (latency simulation)
  • Disk alanını yapay olarak doldurma
  • RAM kullanımını sınırlayarak aşırı yük testi
  • Donanım sıcaklık artışını simüle eden yazılım araçları
  • Veri tabanı transaction lock oluşturma

7. Risk Analizi Tablosu

Risk Senaryosu Etkisi Cihaz A Cihaz B
Ağ kopması Sistem bağlantısız kalır Hayır Evet
Donanım arızası Veri kaybı, sistem çökmesi Hayır Evet
Yanlış kullanıcı rolü İşlev engellenir Evet Evet
Bozuk veri girişi Veri bütünlüğü bozulur Evet Evet
Yüksek işlem hacmi Performans düşer Hayır Evet
Donanım güncelleme sonrası hata Sistem açılmaz Hayır Evet

 

8. Önerilen Uygulama Yapısı

Kurulum öncesi test stratejisinin iki ayrı ortam veya cihaz üzerinde planlanması aşağıdaki öneri çerçevesinde tasarlanabilir:

Müşteri Benzeri Ortam (Cihaz A):

  • Tek tip donanım yapılandırması kullanılması önerilir.
  • Stabil ve temiz bir veri seti yüklenerek gerçek müşteri kullanımına yakın senaryoların çalıştırılması sağlanmalıdır.
  • Kullanıcı eğitimi için uygun bir ortam olarak yapılandırılmalı ve müşteri kabul testleri burada yürütülmelidir.

Hata Senaryoları ve Dayanıklılık Test Ortamı (Cihaz B):

  • Farklı donanım yapılandırmalarının oluşturulması önerilir.
  • Ağ trafiğini bozacak senaryoların ve yüksek gecikme koşullarının simülasyonu yapılmalıdır.
  • Disk arızası veya donanım hatası gibi durumlar için yazılım tabanlı arıza simülatörleri kullanılabilir.
  • Farklı veritabanı motorları veya sürümleri ile uyumluluk ve beklenmeyen hata senaryoları test edilmelidir

9. Sonuç ve Öneriler

ERP ve MES sistemlerinin kurulum öncesi test süreçleri hem öngörülebilir hem de öngörülemez durumları kapsayacak şekilde tasarlanmalıdır. Önerilen iki cihazlı yaklaşım:

  • Satış öncesi temiz gösterim ortamını korur.
  • Negatif ve kaotik testleri izole biçimde gerçekleştirir.
  • Kurumsal BT yönetimine uyumlu, denetlenebilir bir süreç sağlar.

Erp Ve Mes Uygulamaları İçin Kurulum öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı Ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı Ve Değerlendirilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemFirmalar test stratejilerini ISO/IEC/IEEE standartlarına uygun hale getirerek ve kaos mühendisliği prensiplerini benimseyerek müşteri memnuniyetini ve sistem sürekliliğini önemli ölçüde artırabilirler.

Anıl YILMAZ

 

 

Kaynakça:

  • IEEE Standard for Software and System Test Documentation (IEEE 829-2008). IEEE.
  • ISO/IEC/IEEE 29119-2:2013. Software and systems engineering — Software testing — Part 2: Test processes.
  • Somers, T. M., & Nelson, K. (2004). A taxonomy of players and activities across the ERP project life cycle. Information & Management, 41(3), 257–278.
  • Monk, E., & Wagner, B. (2012). Concepts in Enterprise Resource Planning. Cengage Learning.
  • Bass, L., Weber, I., & Zhu, L. (2015). DevOps: A Software Architect’s Perspective. Addison-Wesley.
  • Fowler, M. (2012). Continuous Integration and Staging. Retrieved from https://martinfowler.com.
  • Basiri, A., et al. (2016). Chaos engineering. IEEE Software, 33(3), 35–41.